Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

SARI ÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 
Ayşe ÇOBAN BARIŞALIM
Cuma TÜRKMEN KURTOĞLU!
Erman YILDIRIM ÇEVRE VE BİZ
Erol DUYGUN ATADAN TORUNA
Mustafa AKÖZ GELDE GÖR
Paşa ÇETEN YALNIZ KALAN GÜNEŞ
Sakin KARAKAŞ O ADAM
Şevket TOMBUŞ KORU BENİ
Zeliha GÖK SEN GÖRMEYECEKSİN

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 01  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Ayşe ÇOBAN
Ayşe ÇOBAN Hayat Hikayesi
BARIŞALIM
Uzak durma bana böyle,
Niçin dargınız hep böyle,
Bu durum iyi mi söyle.
Ayak,ayak varışalım,
Bayram geldi barışalım.
 
Şunu söylüyorum bugün,
Aramızda olmasın kin.
Böyle emrediyor her din.
Gel el ele tutuşalım,
Bayram geldi barışalım.

Nerde kaldı dostluğumuz,
Dost uğruna postluğumuz.
Yakışmıyor küslüğümüz,
Bir can olup sarışalım,
Bayram geldi barışalım.
 
Suçum sevmek ise eğer,
Allah için buna değer,
Gün olur bizi de yer; yer.
Bir gerçeğe erişelim,
Bayram geldi barışalım.
 
Dargın durmak acep niçin,
Değer mi şu dünya için.
Sevgi ile dolsun için,
Hak yolunda yarışalım,
Bayram geldi barışalım.
 
AYŞE ÇOBAN der bu sözü,
Barışa dönüktür yüzü.
Sevda ile yanar özü.
Gel Yunus’a danışalım,
Bayram geldi barışalım.
 

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 02  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Cuma TÜRKMEN
Cuma TÜRKMEN Hayat Hikayesi
KURTOĞLU!
Kültür savaşının yiğit ozanı
Kıymetini bilen olmaz KURTOĞLU!
Göremezsin içimize sızanı
Gözyaşını silen olmaz KURTOĞLU!
Batı taklitçisi yetişti aydın,
Moda dedin, Ayşe, Fatma’yı soydun.
O Hak’kın yerine batılı koydun
Çok çekersin. Çilen dolmaz KURDOĞLU!
Bak kendin diyorsun top ile popu
Unuttu gencimiz soy ile sopu
TÜRKMENOĞLU yuttuk Milletçe hapı
Ardın sıra gelen olmaz KURDOĞLU!
 

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

  03 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Erman YILDIRIM
Erman YILDIRIM Hayat Hikayesi
ÇEVRE VE BİZ
Bilmem neden yok eyledik doğayı
Çöle kattık dağı taşı ovayı
Kuşlar bile terk eyledi yuvayı
Torun mirasını yedik bitirdik

Mahallede dinlenecek park hani
Apartman stres atar mı yani
Ciğerlerde kömür mazot dumanı
Doğamızı bu hale biz getirdik
 
Denizle balığı bizler yok ettik
Tertemiz havayı nasıl tükettik
Şırıl şırıl akan suları nettik
Şehir çöplük oldu neyi götürdük.
 
Ana baba çoluk çocuk yeşile
Ağaç dikip boran tepip hep bile
İnsanların dileği gönül gönüle
Bu yurt bizim bir bahçede oturduk.

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

  04 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Erol DUYGUN
Erol DUYGUN Hayat Hikayesi
ATADAN TORUNA  (Töreli Türk Oğullarına)
Karahanlı Saltuk Buğra
Selam Gazneli Mahmud'a
Osman Gazi, Alparslan'a
Atana layık olursun.
 
Kefeniyle kabre hazır
İnancıyla zulmü bozar
Kanla Anadolu yazar
Sultan Alparslan olursun.
 
Beyliklerinden devlet kurar
Haçlı çemberini yarar
Düşman yarasını sarar
Eyüp Selahaddin olursun.
 
Haçlılara karşı durur
Kafatasçı Haçlı erir
Tek tek cezaların verir
Kılıçarslanlar olursun.

Rüyalardan koca devlet
Aşiretten büyük millet
Yükseldikçe sen birlik et
Dilerim Osman olursun.
 
Her an yeni bir kıtaya
Söz vermişsin sen ataya
Akın durmaz hiç Batı'ya
Dilerim Orhan olursun.
 
Duaların göğü deler
Düşmanlarını duman eder
Cennetlere uçar gider
Hüdavendigar olursun.
 
Boğaz keser hisar katlı
Ülküsüyle yel süratli
Uçar gider beyaz atlı
Ölür Yıldırım olursun.
 
Fatih gibi oğlu olmuş
Haçlı gelmiş bela bulmuş
Sultanlıktan geçip gülmüş
Dilerim Murat olursun.
 
Çok Bizansları döversin
Zulmün başını ezersin
Denizlere at sürersin
Dilerim Fatih olursun.
 
Şahlar ülkesin çaldırmış
Hadlerin yaman bildirmiş
Ak atın şaha kaldırmış
Dilerim Yavuz olursun.
 
Hüseyin'le Hasan gibi
Selçuklu Alparslan gibi
Fatih, Yavuz Sultan gibi
Şehit Müslüman olursun.
 
Ok-Öz Kağan soyun olmuş
Yağıların koyun olmuş
Devlet kurmak oyun olmuş
Gene Ulu Devlet olursun.
 
Törelisin, Türk'sün çalış
Atasözlerine alış
Düşün, taşın, yap bir buluş
Sen de bir Atatürk olursun.
Ekim 78 Taşpınar.
 

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

  05SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Mustafa AKÖZ
Mustafa AKÖZ Hayat Hikayesi
GEL DE GÖR
Dağlarda karlar eridi sele dönüştü,
Merada koyunlar kuzularla buluştu,
Çiçek kokusu birbirine karıştı,
Gel de gör sen bizim yaylamızı.
 
Tavuklar yumurtladı civciv çıkıyor
Kuşlar yavruladı bak dalında ötüyor
Can gırtlağa geldi bedenimden uçuyor,
Geliyorum gel de gör bizim halimizi.

Ağaçlar çiçek açtı meyve oluşuyor,
Yaylada oğlak kuzu şakalaşıyor,
Ayrılanlar kavuştu tokalaşıyor,
Gel yarim biz kime uzatalım elimizi.
 
Otlar yeşerdi beyaz mantarlar bitti,
Bu yalnızlık benim canıma yetti,
Köylü yaylaya göçtü dumanlar tüttü,
Kül ettiler yarim bizim közümüzü.
 
Yemlik, madımak bitti yaylalarda,
Cıvıl cıvıl kuş sesi dolu bağlarında.
Köylü pancar ekiyor tarlalarda,
Gel yarim sen de ek bizim tarlamızı.
 
AKÖZ der ki; ne çileli imiş başım,
Bak sofrada kesildi yemeğim aşım.
Göz pınarım kurudu akmıyor yaşım,
Gel yarim güldür ağlayan gözümü.
 

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 06 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Paşa ÇETEN
Paşa ÇETEN Hayat Hikayesi
YALNIZ KALAN GÜNEŞ
Her fikir bedenimizde bir demet gül
Karanfiller rengini içine akıtır.
Umudun yüreğinde çırpınıyor ay
Canımda patlayan bomba senden şerefli
Bak çığlıklar gerili kalbimizde.
İşkenceler ibadetimiz,zindan cennetimiz
İnsanı uykusundan ölüm uyandırır
Kabustan geliyorum,vahşeti içiyorum
Merhameti yılanın vicdanına asıyorum
Kader olan günleri sokmaya gidiyorum.
Kan ve göz yaşlarımızdan medeniyet su içiyor
İnsanlık su almış gemi; alçaklığa batıyor
Dünyanın seyir defterine düşüyor tarih
Cinayetlerde hürriyetin parmak izleri var.
Ateş denizinde can simidimiz karınca !
Karanlığın beyninde ihanetin tacı
Dağlar kendi içinde rütbeli ve itaatkar,
Rüzgardan gümüş yüzüğü gölgelere takıyorum,
Ey şuur! Seninle gereken yerde olmalıyım
Karanlığın boğazına ateş olup duruyorum.
Devir: Canımıza basan bir kara firen
Sende isyanımızı doğuran zaferimiz ol
Bak toprak karnını açmış vaktini bekliyor
Kim bilir hangi sevgiliyi koynuna alacak
Bir yıldız düşüyor kirpiklerimizden.
Nehirlerin şaha kalktığı yerden bakıyorum
İki yeşil renk bir oluyor ayrılırken
Eskimez yeniye yerleşiyor fecrimiz
Alevler ortasına ekilen feryadımız
Aşktan yeşeren beyaz yağmur gibi şanlı
Sır kendini hakka adıyor,
Bir el dudaklarımızdan kilidi açıyor
Suları bağlıyor dokuz yerinden
Ecel, korkusundan nasılda eriyor
Rabbim dilerse güneş dürülüp huzura geliyor.
Ruhumun içine girdim bir yoldan
Sekiz kapılı ilahi yapıdan

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 07 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Sakin KARAKAŞ
Sakin KARAKAŞ Hayat Hikayesi
O ADAM
Tüyü bitmeyen yetim malını yedi.
Namussuzluğu namus saydı o adam.
Milletin yüzüne hep yalan söyledi.
Hırsızlığı,arsızlığa verdi o adam.
 
O çaldıkça; Beyim diyen çoğaldı.
Boğaza bakan tepelerden ev aldı.
Kılıfına uydurup minare çaldı.
Namussuzluğu namus saydı o adam.

Yüzümüze sırıttıkça sırıttı
Devlete vergi vermedi kıvırttı.
Doğru gibi davrandı, bizi yanılttı.
Hırsızlığı, arsızlık yaptı o adam.
 
Bir gün Paris’e, bir gün Roma’ya gitti
Hiç çalışmadı, hep gününü gün etti.
Ağustos’ta kendini Side’ye attı
Namussuzluk yaptıkça yaptı o adam.
 
Utanmadan televizyona poz verdi
Hırsızlık, arsızlık ona haz verdi.
Çalışana parasını az verdi.
Namussuzluk yaptıkça azdı o adam.
 

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 08 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Şaket TOMBUŞ
Şevket TOMBUŞ Hayat Hikayesi
KORU BENİ
Günahkarım geldim sana,
Yalvarırım yana yana,
Yüzüm döndürme yabana,
Allah’ım sen koru beni.
 
Düşünürüm dertli dertli,
Rabbim herkesten kudretli,
Azabında çok şiddetli,
Allah’ım sen kuru beni.

Geldim sana koşa koşa,
Yolumu rastlatma yokuşa,
Önümü çıkartma boşa,
Allah’ım sen kuru beni.
 
Yola çıktım gidiyorum,
Rabbime şükrediyorum,
Bana rahmet et diyorum,
Allah’ım sen kuru beni.
 
Muhtacım ben şefaate,
İzin ver girem Cennete,
Acı da aciz ŞEVKET’E,
Allah’ım sen kuru beni.
 

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 09 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Zeliha GÖK
Zeliha GÖK Hayat Hikayesi
SEN GÖRMEYECEKSİN
Güneş döküldü sabaha ışık yağdı saçlarıma
Seni çektim ey sevda yükü ciğerlerime
Fırtına öncesi sessizlik yüreğimde
Nemli çiçeklere dokundum titreyen ellerimle
Yokluğun sardı odamı
Ölmeyeceğim inatla kahpe kadere
Hasret ateşi sarmak oldu yokluğunda
Ayaza vurdu gözlerim sensizken bedenim
Gözlerimin en derininde seni aradım
Baktığım her yerde seni görmek beni silmek
Dipsiz bir kuyu her gün ölmek
Gecelere vuracağım nefretimi senden ayıran
Poyraza salacağım saçlarımı dün bugün yarın
Sen görmeyeceksin
 

SARI ÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
 
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM
 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

14 Ekim 2005 SARI ÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİ Sayı 044