|
YIL 15 SAYI 179 25 Ocak 2014
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL ÜÇLÜ KAVŞAKTA HAREKETLİ REKLAM PANOLARI
TRAFİK KAZASINA DAVETİYE ÇIKARTMAKTA
Mustafa Nevruz SINACI ÖNSEÇİM YAPMAYAN PARTİYE OY VERMEK
GAFLET VE HIYANETTİR…
Mahfi EĞİLMEZ HATTUŞA'YA MEKTUP
Mustafa TURAN TEPKİLERİN DOZU
Üzeyir Lokman ÇAYCI ONU SUSTURUN!
Selma GÜRSEL
EKMEK KIZARTMASI
Suhubi Ulvi CIRIL İMAN VE AŞK
Rıza HARDAL BİR GÜN
Adile TÜRKMEN GİDEM DEDİM NAZLI YARİM
Şükrü GÜLTEPE KÖYÜM
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
ÜÇLÜ KAVŞAKTA HAREKETLİ REKLAM
PANOLARI TRAFİK KAZASINA DAVETİYE ÇIKARTMAKTA
Araçların ve diğer canlıların karayollarında ve
mal güvenliği yönünden Trafik akışını sağlayan
kavşaklar, yaya geçitleri, küçük ve büyük
kavşaklar, yol, yaya yolu, otoyol ve bağlantı
noktaları bulunmaktadır.
Kavşaklar da yapılan araç ve yaya ve araç
trafiğinin güvenli bir şekilde akışını
sağlanması gerekli olan kurallar içinde
hazırlanarak trafik için hazırlanır ve hizmete
konulur.
Kavşaklarda can ve mal güvenliğin için de muhtemel
kazaların olmasını önlemenin önemi meydana
çıkmaktadır.
Bu
nedenle Türkiye’de “2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu “ ve bu kanun gereği ve açıklamalar ve
uygulamalar için de “karayolları trafik yönetmeliği”
bulunmaktadır. Bu yönetmenlik esasları dairesinde
trafik düzeninin sağlanması ve trafik
güvenliğini ilgilendiren
hususlarda alınacak tedbirler ile ilgili olarak,
düzenlenmiştir. Yönetmenlikte Amaç, Tanımlar,
Kurullar, Kuruluşlar,Komisyonlar, Görev ve
Yetkileri gibi açıklayıcı maddeler ile yapılacak
işler anlatılmıştır.
Bu yönetmenli gereği her ilde bulunan Emniyet,
Jandarma, Zabıta, Milli Eğitim gibi kuruluşların
görev ve yetkileri bulunmaktadır.
Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu oluşturulur ve
bunlar trafik ile ilgili kuruluşlar arası
irtibat sağlamak ve kazaların azaltılması için
önerilerde bulunmak ve uygulamalardaki
aksaklıkları giderilmesi için çalışmalar yapmak,
karayolu güvenliğini geliştirmek, karayollarının
bakım ve yapım işlerini yürütmek iler
görevlidir. Bu kurul diğer bakanlık ve
kuruluşlarla işbirliği yaparlar.
|
|
|
-
Ayrıca Belediyelerin Trafik Birimlerinin de
bulunması bu yönetmenlikte bulunur.
-
Konumuzda belirttiğimiz Bahabey ile Gazi Caddesi
kavşağı bir üç yol kavşağıdır. Bu kavşak saat
kulesi kavşağından sonra en yoğun kavşaklarımızdan
birisidir. Çorum Valiliği konutu ile Valilik
binası arasında bulunur ki Çorum Valisi en az her
güz 4 kere bu kavşaktan geçmektedir. Saat kulesine
İnen Gazi Caddesinde Valilik binasına bitişik bir
sokak da ayrıca bu kavşağı çok yakındır.
-
Bu
kavşakta yeni yapılan reklam-tanıtım panosu üç
kavşak arasında bulunmaktadır ki bu hem araç
sürücülerinin hem de yayaların dikkatlerini
hareketli sinema filmi hareketliliğinde tanıtım
yaptığından çok dikkat çekmektedir. Resimde
gösterdiğimiz “tanıtım” hareketli panoları” araç
içindekiler ve yayaların dikkatleri dağıtacağı
ihtimali çok yüksektir. Bu tanıtım panosunun
bulunduğu bu yerde şöyle senaryolar üretebiliriz:
-
-Gazi Caddesi Samsun Yolu tarafından gelen araç
kavşağa yanaştığı sırada karşıdan sarı ışığı görüp
aracı durdurmadan duran araçların hareket
edeceğini var sayarak fren yapmadan devam ederken
hareketli panoyu seyreden ışıkta durmuş araca
arkadan vurur ise maddi ve yaralanma ile
sonuçlanma kaza ihtimali mevcuttur.
-
-Yine aynı yoldan gelen araç sürücüsünün hareketli
panoya gözü takılır ise ve dikkati dağılarak yaya
geçidinde geçen yayalara çarpma veya tretuvara
çıkma ihtimali bulunmaktadır.
-
-Yaya geçer iken bu hareketli panoda gözü takılı
iken yanan ışığın farkına varmayarak araç altında
kalabilmesi yaralanıp ölme ihtimali çok yüksen bir
ihtimaldir.
|
|
-
-Araç sürücüsü kırmızı ışıkta kavşakta durunca
yeşil yanmasını bekler iken gözü bu hareketli
panoya bakar iken aracının arkasında duran araç
sarı ışıkta hareket ederek önündeki aracın
panodaki dikkatini göz ardı ederek hasarlı kazaya
ve ufak yaralanmaya sebebiyet ihtimali mevcuttur.
-
-Yaya veya araç sürücüsü alkol veya uyuşturucu
veya keyif verici madde alarak trafiğe çıkmış
olarak bu kavşakta bulunan hareketli panoya
baktığı anda olacaklar acaba nasıl bir senaryo
yazmamız gerekir?
-
-Bahabey
Caddesinden yeşil ışıkla harekete geçen araçlar
Samsun tarafına ve Saat Kulesi tarafına hareket
ettiği sırada gelen geçiş üstünlüğü olan araçların
gelişini bu hareketli panolara gözünün takılması
sonucu kazaya sebebiyet verebilir.
-
-Yayalardan birisi yeşil ışıkta geçer iken gözü
panoya takılınca araçların hareket ettiğini far
edemediği için araç altında kalabilir ve
yaralanabilir.
-
-Yine yayalardan birisinin geçer iken cep telefonu
çalar iken yine bir araç veya yayaya çarpma
ihtimali yüksek ihtimaldir..
|
|
|
-
Trafik Kanun ve yönetmenlikleri insanlar, araçlar
ve canlılar için yapılmış bir uygulamalar
dizinidir. Bu kanun ve yönetmenlikle devamlı
gelişerek insanların ve araçların yararına daime
gelişmektedir. Kanun ve yönetmenlikler uyulması
için hazırlanmış emirlerdir.
-
Aşağıda bu kanun ve
yönetmenliklerden birkaç inceleme yapalım:
|
|
“KARAYOLU TRAFİK GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI
YÖNÜNDEN, YOLUN YAPISINDA YAPILACAK HER TÜRLÜ
ÇALIŞMALARDA ALINACAK TEDBİRLER İLE KARAYOLU
DIŞINDA, KENARINDA VEYA ÜZERİNDEKİ DİĞER
LEVHALAR, IŞIKLAR VE İŞARETLEMELER HAKKINDA
YÖNETMELİK”
BİRİNCİ BÖLÜM Genel Esaslar. Madde
14 - ………. aykırı olarak konulan, dikilen veya
yapılan her türlü tesis, bütün sorumluluk bunları
tesis edenlere ait olmak üzere yolun yapım ve
bakımı ile görevli kuruluşça kaldırılır ve yapılan
masraflar tesis sahibinden tahsil edilir.
-
İKİNCİ BÖLÜM Diğer Esaslar: b)
Diğer işaretler ile birbirlerine, Karayolları
Genel Müdürlüğünün yapım ve bakım ağında bulunan
karayollarında en az 25 metreden ve diğer
yollarda en az 5 metreden, Daha yakına tesis
edilemez.
-
c) Bu hükmün
uygulanmasında, yolun her bir kenarı ayrı
mütalaa edilir.
-
Amaç ve Kapsam Madde
-
1 - Bu Yönetmelik, özel hukuk gerçek ve tüzel
kişileri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca
karayolu yapısında yapılacak her türlü
çalışmalar ile zorunlu hallerde karayolu
dışında, kenarında veya üzerinde bulunacak olan
standart trafik işaretleri dışındaki levhalar,
ışıklar, işaretler, ağaç, direk, yangın musluğu,
çeşme, parmaklık, çit, ihata duvarı ve benzeri….
|
|
-
2918 KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU
-
BÖLÜM Tanımlar
-
1.
Levhalar : Standart trafik işaret levhaları
dışındaki bütün levhalardır. Reklam ve ilan
amacıyla, değişik renk ve şekillerde ışık veya
ışık yansıtıcı cisimlerle yapılan düzenlemeler
-
ÜÇÜNCÜ KISIM
-
BİRİNCİ BÖLÜM Genel Esaslar.
-
Madde 14 - Bu kısımda
adı geçen tesislerin, trafik işaretlerinin
görülmelerini engellemeyecek, anlamlarını
değiştirmeyecek, tereddütlere yol açmayacak veya
yanıltmayacak, trafik için tehlike veya engel
yaratmayacak şekilde ve yerde bulundurulmaları
zorunludur. Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı
olarak konulan, dikilen veya yapılan her türlü
tesis, bütün sorumluluk bunları tesis edenlere ait
olmak üzere yolun yapım ve bakımı ile görevli
kuruluşça kaldırılır ve yapılan masraflar tesis
sahibinden tahsil edilir.
|
|
|
|
-
TRAFİK İŞARETLERİ:
-
Madde 16 - Karayolu dışında, kenarında veya
karayolu sınırı içinde, trafik işaretlerinin
görülmelerini engelleyecek, anlamlarını
değiştirecek veya güçleştirecek, tereddüte sebep
olacak veya yanıltacak ve trafik için tehlike
veya engel yaratacak şekilde levhalar, ışıklar,
işaretlemeler ile, ağaç, direk, yangın musluğu,
çeşme, parmaklık gibi yapı elemanları veya
benzerlerini dikmek, koymak veya bulundurmak
yasaktır.
|
|
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
ÖNSEÇİM
YAPMAYAN PARTİYE OY VERMEK GAFLET VE HIYANETTİR… |
|
Mustafa Nevruz SINACI |
Mustafa Nevruz SINACI Hayat Hikayesi
|
-
Eğer bir hafta önce İçişleri Bakanlığı’na kuruluş
bildirimini veren “Partiya Demokrata Kürdistane
Turkiya, PDK-T/Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi”ni
saymazsanız; Ocak 2014 ayı itibarıyla Türkiye’de
kurulu 78 siyasi parti var. Yüksek Seçim Kurulu
Başkanlığı, 02 Ocak 2014 günü bunlardan 25 adedinin,
30 Mart 2014 tarihli yerel seçimlere fiilen katılma ve
aday gösterme hakkının bulunduğunu, kalan 53
partininse böyle bir haklarının olmadığını açıkladı.
-
Şimdi ortada iki mesele var.
-
Birinci mesele: Başta
İçişleri Bakanı, Hükümet ve AKP olmak üzere bilâhare (ycbs)
Yargıtay Cumhuriyet Baş Savcılığı, Yüksek Seçim Kurulu
Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi ile ülkede mevcut
bilumum Hâkim / Yargıç, Cumhuriyet Savcısı, Ana
muhalefet, top yekun Muhalefet ve memleketin tüm
siyaset kurumları ile onurlu ve sorumlu kişilerinin
sınavıdır...
-
Halihazır T.C. Anayasası, 298, 2820, 2839 ve 2972
Sayılı Kanunlar ve ilgili mevzuata bütünüyle aykırı
olarak (siyasi parti namıyla) de’Facto
anarşist-terörist, bölücü-ırkçı örgüt ve radikal
organizasyonların varlığına rağmen, bir de bu aleni
olana izin verilirse; Yukarda sayılı kişi ve
kurumların tamamı gayrimeşru, yok hükmünde, hıyanet ve
gafletle malûl demektir.
-
İkinci mesele çok
enteresan ve Türkiye’de bir ilk!
-
Türk siyaset tarihinin
kara lekesi, politikACI’ların elemli yüzkarası, tam
bir aymazlık, pişkinlik ve halk dalkavukluğu. Apaçık
bir hak-adalet, hukuk ve demokrasi gaspı, ikiyüzlülük,
çifte standart ve nihayet insanlık ayıbı! TBMM’nin
kürsü yüzünde yazılı: “Egemenlik kayıtsız ve şartsız
milletindir” emir, ikaz ve hatırlatmasına rağmen,
adeta kinayeten insanları: Anayasa ve kanunların
verdiği yetkiyi kullanmaktan alıkoyan;. Seçmenin
bilgi-katkı, öneri ve iradesine başvurulmadan,
“idarenin muhatabı insan, devlet idaresinde millet
idaresini tayinle mükellef seçmene rağmen” parti
sahipleri tarafından resen hazırlanmış “keyfi bir aday
listesini” kerhen tasdik ve adeta bir noter gibi
onaylama mecburiyetinde bırakan ilkel, insanlık, hukuk
ve ahlâk dışı, antidemokratik ve despotik
uygulamalar...
-
25 Parti ve sadece “BİR
ÖNSEÇİM”
-
Evet, 30 Mart 2014
Mahalli İdare Seçimlerinde sadece bir yerde; Saadet
Partisi Bingöl İli, Merkez İlçe’de; “mahalli teşkilât,
partili üyeler ve halkın isteği üzerine” Yargı
denetimi ve Seçim Kurulu gözetiminde ÖNSEÇİM
yapılıyor. Başka yok!.. Oysa “Önseçim”, demokratik
siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru kitle partilerinin
vatandaş sıfatıyla insana ve yasaya verdiği değer,
partiye kayıtlı üyelerin hak ve hukuklarına riayet,
adalet, hukuk ve demokrasiye karşı olan saygı ve
sadakatlerinin göstergesidir.
-
Şu hale nazaran: Her ne
kadar 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu ve mütedair
mevzuat zorunlu hallerde ve önseçimim imkânsız olduğu
durumlarda “başkaca yoklama usullerine izin vermiş ise
de” bu istisnai bur durumdur. Asla “bütün seçim
bölgelerini kapsayabilir” anlamına gelmez. Bir şekilde
“merkez yoklaması” olarak algılanabilecek “temayül
yoklaması” ve diğer usul ve esaslar dâhilinde yapılan
uygulamalar hukuki, ahlâki, insani ve tümüyle yasal
değildir.
-
ÖNSEÇİM yapmayan
partilere oy vermemek gerekir.
-
Bu nedenle sevgili
halkımız ve eğerli seçmenlerin; Bizzat taraf
olmadıkları, üye veya delege sıfatıyla şahsen
katılarak hür iradeleriyle taraf olmadıkları.; Yargı
Denetimi ve Seçim Kurullarının yasal gözetimi altında
belirlenmemiş; ÖNSEÇİM yapılmadan tayinle gelmiş ya da
“adaylık sıfatını satın almış” cebren dayatma,
dallama, sallama adaylara kesinlikle itibar etmemeleri
ve asla oy vermemeleri insani ve vicdani bir
vazifedir.
-
Aksi takdirde: Seçimlerin
ahlâki ve hukuki nedeni, toplumsal sözleşmenin mutlak
gereği olan “Millet iradesinin devlet idaresinde
temsili ve egemenlik hakkının halk tarafından
kullanılması” imkânı ortadan kalkacak. Ayrıca: 2820
Sayılı Kanunun 93. Maddesinde, millet adına amir
“siyasi partilerin, bütün parti içi çalışma, seçim ve
faaliyetleri demokrasi esaslarına uygun olmak
zorundadır” hükmü askıda kalacaktır. Unutmayınız ki!
-
Demokrasi olmazsa ilim
olmaz, adalet gider, devlet biter, hak batıla iblâğ
olur
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
|
|
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
|
Mahfi EĞİLMEZ |
Mahfi EĞİLMEZ
Hayat Hikayesine tıklayarak gidiniz! |
Binlerce
yıldır bu topraklarda birileri yaşıyor. Son bin yılda Türkler var buralarda.
Ondan önce Ahhi Hayasa'dan, Kommagena'ya; Frigya'dan, Bizans'a; Selçuklu'dan,
Osmanlı'ya kadar pek çok krallık ve imparatorluk kurulmuş. Eğer doğruysa
Anadolu'da 42 uygarlık yaşamış bugüne kadar. Hititler bunların
önemlilerinden birisi. 400 yıl boyunca (M.Ö. 1600 - 1200) Kızılırmak yayının
içini, bugünkü Çorum'u merkez edinip bir dünya imparatorluğu kurmuşlar.
Zamanın büyük imparatorluklarını dize getirmişler. Temmuz ayında yapılacak
olan Hitit festivalinde Hattuşa'ya Mektup adı altında bir yarışma
düzenlenmiş. İlk mektubu yazacağıma söz vermiştim geçen hafta. Şimdi bu
sözümü tutmanın zamanı.
"Bugün bile, o yıkık, dökük kalıntılarınla inanılmaz görünüyorsun Hattuşa
kenti. Kim bilir 3500 yıl önce nasıl görkemliydin? Arada bir gelir gezerim
sokaklarında. Yalnız başıma. Hayallere dalar, sanki 3500 yıl öncesinde
zihnimde yolculuğa çıkarım. Sarayın aydınlığında bazen Murşili'yi tanrılara
yalvarırken, bazen Şuppiluliuma'yı sefer emrini verirken görürüm. Kentin
aşağısında pazaryerinin kurulduğunu, alışveriş yapıldığını hissederim. Sanki
sinema seyreder gibi. Notlar alırım sonra bir öyküde kullanabilmek için.
Başka hiçbir yer, hiçbir kent bu duyguyu yaşatmıyor bana. Yazılıkaya'dan
içeri girdiğimde sağımdan tanrıçalar, solumdan tanrılar başlar yürümeye.
Kayalara yapılmış kabartmalar bana herkese göründüğü gibi cansız görünmez.
Ben, orada ilahi bir yürüyüş kolu görürüm. Ortada baştanrı ile baştanrıçanın
buluştuğu yere doğru yürürlerken görürüm onları. Hayallerim gerçeğe dönüşür
bazen ve farkında olmadan kenara çekilirim o yürüyüşün ortasında ezilmemek
için. Ne zaman uzaktan, bir tepenin üstünden bir süre baksam sana gözümde
eski halin canlanır Hattuşa kenti. Eskiden bazı resimler vardı, uzun süre
dalıp bakınca üç boyutlu bir görüntü çıkardı ortaya. Sana baktığımda ben
öyle görürüm resmi. Sen, koskoca kent, eski, görkemli halinle canlanırsın
gözlerimin önünde. Yine notlar alırım defterime. Ama asıl merakımı çeken
konuyu, yani 3500 yıl önce Hititlerin o düzeni nasıl sağladığını anlatmazsın
kimseye. Hattuşa kenti! Sakladığın gizemler senin olsun, ama Hititlerin 3500
yıl önceki o inanılmaz temizliği ve düzeni nasıl sağladıklarını anlat bize.
Ver o sakladığın kilden tabletlerin kalanlarını. Bugünümüze ışık tut."
Hattuşa'ya gidecekseniz Çorum'da da kalın birkaç gün. Ve mutlaka
Alacahöyük'ü gezin. Eğer meraklıysanız tarihi solumaya, Ortaköy'deki
Şapinuva'ya da gidin. Ama oraya gitmek zordur bilesiniz. Bir de 'Hititler'
hakkında bir siyasal tarih kitabı okuyun. J.G.Macqueen'in, ya da O.R.Gurney'in
Hititler adlı kitapları olabilir bunlar. Eğer İngilizce biliyorsanız Trevor
Bryce'ın 'The Kingdom of the Hittite' adlı kitabını okuyun. Özellikle bu
sonuncuyu okurken oldukça şaşıracaksınız kimi sayfalarda. Bütün bu rutini
gereği gibi yaparsanız eminim benim duyduklarımı duyacak, gördüklerimi
görecek ve sanki 3500 yıl öncesinde yaşıyor gibi heyecanlanacaksınız o
sokakları dolaşırken.
Yazılıkaya'ya pikniğe gider gibi gitmeyin. Orası piknik alanı değil. Oradaki
tanrılar resmi geçidinin gerçek anlamını anlamak için mutlaka dersinizi
çalışın. Size Jürgen Seeher'in Hattuşa rehberi adlı kitabını öneririm. Açın
Yazılıkaya'daki resmi geçit sayfalarını ve her bir tanrı kabartmasını
çalışın. Ancak onları öğrendiğiniz zaman orada onları üçboyutlu, sanki
canlıymış gibi görebilirsiniz.
Çorum'da hiç yabancılık çekmezsiniz. Çorumlular cana yakın insanlardır,
bildiklerini sizinle paylaşırlar. Belki de en iyi zaman Hitit festivalinin
yapılacağı zaman Çorum'a gitmek için. Hem geçen hafta yazdığım Hitit moda
defilesini izlersiniz, hem de festivalin içinde olursunuz. Sonra Hattuşa'yı,
Alacahöyük'ü gezer evinize dönersiniz
Not: Hahfi EĞİLMEZ'DEN Tabibimiz üzerine sitesinden alınarak dergimizde
yayınlanmıştır!
|
|
|
|
|
|
03 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mustafa TURAN |
Mustafa TURAN Hayat Hikayesi
|
-
Yaz aylarında havaların
ısınmasıyla birlikte insanlarımızın sinir kat sayıları
da artıyor. Sinirlerin zapt edilememesi bazen vahim
olaylar da doğura biliyor. Hoşgörü, sevgi, şefkat ve
merhamet duyguları, kumara verircesine harcanıyor.
Onların yerine ise, kavga, tahammülsüzlük ve
sabırsızlık hâkim oluyor.
-
Bir hadiste: “Asıl
pehlivan güreşte rakibini yenen değil, kızdığında
sinirine hakim olandır” buyrulurken, başka bir hadiste
ise: “Sizden biriniz kızdığınız zaman, sükut etsin.”
Buyrulur.
-
Maalesef sinirlerine
hâkim olma noktasında insanlarımız biraz zafiyet
göstermektedirler.
-
Kuyruklarla yaşamak
zorunda olan bir toplum haline geldik. Her yerde
kuyruk! İnsanlarımız ise ya açıkgöz ya da kaderci.
Geçenlerde böyle bir kuyrukta beklerken, arzu
edilmeyen bir kavgaya tanık oldum ve aklıma sıra
ihlaline tepki çeşitleri aklıma geldi. Bu gün onları
sizlerle paylaşayım istedim.
-
Klasik tepki: "Sıraya geç
kardeşim!"
-
Neoklasik tepki: "Şeker
kardeşim sıraya geçiver!"
-
Realist tepki: "Sıra var"
-
Sürrealist tepki:
"Sallandıracaksın bunlardan ikisini Kızılay'da bak bir
daha yapabiliyorlar mı?"
-
Romantik tepki:
"Beyefendi galiba sırayı görmediniz"
-
Naturalist tepki: "Sırana
geç"
-
Modern tepki: "Efendim
insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa'da…"
-
Post-Modern tepki:
"Sırana geç lan ayı!"
-
Uzlaşımcı tepki: "Acelesi
olmasa öne geçmezdi; Üzmeyin garibi"
-
Devrimci tepki: "Altyapı
sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim
olunca herkes hizaya gelecek"
-
Kaderci tepki: "İki
dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse
hepimizin işi görülür"
-
Felsefeci(Sempatik-kuşkucu) tepki: "Ön ve arka
kavramları görecelidir. O tarafın ön olduğuna kim
karar verdi? Öne geçtiğini zanneden aslında arkaya
geçmiş olabilir."
-
Kant'cı tepki: "Efendim
algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa
adam yok olur."
-
Kötümser varoluşçu tepki:
"Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin.
Bir gün o adamda ölecek!"
-
İyimser varoluşçu tepki:
"Sıkmayın canınızı, şu anın tadını çıkarmaya çalışın.
Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze
geçebiliyor."
-
Hümanist tepki: "İnsanlık
bir bütündür. Birimiz hepimiz birimiz için.
Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne
geçmiş oluyoruz!"
-
Kendimizi bir test etsek,
acaba hangi gruba gireriz?
-
Aslında üslubum değil ama
istedim ki bu gün madem böyle bir sohbet ettik.
Sohbetin kalan kısmını da biraz tebessümle
tamamlayalım. Bir Pasta Memuru anlatıyor:
-
“Sene 1965.Bir genel
müdürlükte özel kalem müdür yardımcısıyım. Bayrama 10
gün var. Benim müdür hastalandı. İşe gireli iki hafta
olmuş, olmamış. Genel Müdür Bey çağırttılar:
-
-Tebrik kartları hazır
mı?
-
-Hangi kartlar efendim?
-
-Aman evladım! Şükrü Bey
sana söylemedi mi? Bayram geldi tebrik kartları
şimdiye kadar hazır olmalıydı tüh tüh…Çabuk hemen
hazırlayın!
-
-Emredersiniz Efendim!
Dedim.
-
Genel Müdür Bey, bütün
kartları çini mürekkebiyle ve en güzel yazımla yazmamı
istediler. İki bin tanesini alt makamdakilere,
“Bayramını kutlar gözlerinden öperim. ”,bin tanesini
de üst makamdakilere, “Sizin ve eşinizin bayramını
saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz
ederim.” şeklinde yazacaktım.
-
Sabaha kadar 3000 kart
yazacağım. Düşünebiliyor musunuz? Kolları sıvadım,
Bayramını kutlar gözlerinden
öperim.1,5,10,18,38,78,108,188,588…Yazıyorum,
yazıyorum bitmiyor. Nasıl sıkıntı bastı
anlatamam.738,998…iki buçuk Samsun’u bu arada
bitirmişim. Öyle işkence çekiyorum ki, ekmek parası
olmasa bırakıp kaçacağım. Sıra 2000.karta geldiğinde
şafak söküyordu. Ben de bitmişim ama önümde hala
yığınlar duruyor. Bin tane de üst makamlara yazılması
gereken var. Dördüncü paket sigarayla birlikte, “Sizin
ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve
başarılı günler niyaz ederim.” diye yazmaya
başladım.1,5,10,19,69,109…
-
-Sizin ve eşinizin
saygısını bayramla kutlarken sıhhatli ve başarılı
günler niyaz ederim!
-
-Niyaz ederim başarılı
günler, sizinle eşinizin bayramını kutlarken!
-
-Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla,
sıhhatli günler diler Niyazi ile beraber ederim!
-
-Önce bayramınızı eder, sonra eşinizle
Niyazi’ye başarılı günler dilerim.
-
-Sizin de eşinizin de Niyazi’nin de
bayramını saygıyla niyaz eder, sıhhat dilerim!
-
-Sıhhatli eşinizin bayramını saygıyla
kutlarken, Niyazi’ye başarılar diler aynı zamanda
niyaz ederim”
-
-Bayramınıza etmeden önce eşinizi saygıyla
kutlar, Niyazi’nin gözlerinden öperim!
-
-Sizin de, eşinizin de, Niyazi’nin de
bayramını da, tatilini de, gelmişini de, geçmişini de
saygıyla niyaz ederim!
-
Sabah tam mesai saatinde, bunalmış bir
vaziyette ve gözlerim kan çanağı içinde kartları
yetiştirdim. Genel Müdür bir, ikisine şöyle bir baktı
ve
-
-Aferin! Güzel yazmışsın. Hemen
postalayın! Dedi.
-
Hemen kartlar postalandı.
-
Üç gün sonra bizim Genel
Müdürü, ardından da bendenizi postaladılar…
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Üzeyir Lokman ÇAYCI |
Üzeyir Lokman ÇAYCI Hayat Hikayesi |
-
ONU
SUSTURUN!
-
Bor’da her gün su akışı
olmayan bir arka yol kenarında evleri olan bazı
zenginler tarafından lağım kanalları bağlandı. Boylu
boyunca ark yanında bulunan evler ağır kokular altında
kalıyordu. İnsan sağlığını tehdit eden bu durum
karşısında, şikâyetlere rağmen her hangi bir yetkili
ortaya çıkıp «bu olamaz!» deme cesaretini
gösteremiyordu.
-
Paranın ve varlığın
konuştuğu yerde haklılıklar ve mağduriyetler hiç
önemsenmiyordu. Hizmete talip olanlar halktan çok
uzaklarda sadece kendilerine hizmet için günlerini hiç
ediyorlardı.
-
Fikri Efendi küçük bir
esnaftı. O da kendilerine reva görülen aşağılamaların
ve dışlamaların hoş karşılanamayacağını birer
dilekçeyle üst makamlara birçok defa duyurdu. Bir
vatandaş olarak yetkilileri durumun yerinde görülmesi
için uyardı. Belediye başkanı kendisini de şikâyet
eden Fikri Efendi için belediyenin zabıtalarına emir
verdi:
-
-Onu ne yapıp ne edip
susturun!
-
Çok geçmeden belediyeye
ait zabıta ekibi Fikri Efendi’nin evinin önüne
geldiler. Birisi:
-
-Bu adamı nasıl
susturabiliriz? Dedi. Zabıta amiri Fikri Efendi’nin
evinin önündeki parmaklığı düşünerek o an:
-
-Hah buldum bir şey!
Dedi. Evin önündeki Belediyemize ait demir parmaklığı
kırdığı gerekçesiyle 20 lira para cezasına
çarptırılmıştır. Şeklinde bir rapor hazırladılar.
Buna ait ceza makbuzunu da Fikri Efendi’ye
gönderdiler.
-
Fikri Efendi ceza
tutanağını alır almaz Belediye Başkanını makamında
ziyaret etti.
-
-Bahsettiğiniz demir
parmaklığı yeğenim Bahattin’e ben yaptırttım. Siz
«çoluk çocuk arka düşmesin» diye benim tarafımdan
yaptırılan demir parmaklığın belediyeye ait olduğunu
söylemekten ve sağlam olduğu halde benim tarafımdan
kırıldığını ifade etmekten utanmıyor musunuz? Dedi.
-
Belediye Başkanı, bu kez
“utanmıyor musunuz?” sözüyle “makamımda bana hakaret
etti” diyerek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Fikri
Efendi önce apar topar karakola, oradan savcılığa
götürülerek ifadesi alındı.
-
Fikri Efendi’yi Savcılık
ifadesini aldıktan sonra suçüstü mahkemesine gönderdi.
Bir bekçi, eşi Fatma Hanım’a Fikri Efendi’nin, “Evinin
önünde bulunan demir parmaklığı kırdığı ve Belediye
Başkanına utanmıyor musun şeklinde hakaret ettiği
gerekçeleriyle” mahkemede yargılanmakta olduğunu,
bildirdi. Fatma Hanım on beş yaşındaki oğlu Garip’le
evin önündeki demir parmaklığı, pimlerini çıkararak
mahkemeye gönderdi. Garip kendisine göre oldukça ağır
olan dökümden parmaklığı zar zor koşar adımlarla
mahkemeye yetiştirdi.
-
Garip mahkeme salonunda
sanık sandalyesinde oturan babasına kan ter içerisinde
kırıldığı söylenen bu kurşun gibi ağır parmaklığı
verirken Hakimle göz göze geldiler. Açık renkli
pantolonunun üzerinde kan lekelerini gören Fikri
Efendi usulca ona:
-
-Ne oldu oğlum?
Pantolonunun yanlarında kan lekeleri var! Dedi. Garip
de ona usulca:
-
-Buraya getirirken demir
parmaklık bacaklarıma çarpa çarpa yaraladı!
-
Fikri Efendi önce oğluna
acı acı gülümsedi. Sonra gözyaşlarını tutamadı. Garip
babasının gözyaşlarını görünce ona iyice yaklaştı,
gözyaşları içinde:
-
-Baba, sakın ağlama
hiçbir şeyim yok! Dedi. Hakim de olanlardan
haberdardı. Belediye Başkanı, Belediyenin su işlerinde
çalışan Abdi’yi de yalancı şahitlik için göndermişti.
Garip oraya gelmeden önce Hakim onu dinlemişti. Yemin
ederek demir parmaklığı Fikri Efendinin kırdığını
söylemesine rağmen hakim tarafından herhangi bir
kırılmanın olmadığı da görülmüştü. Bizzat mahkemeye
gösterilen bu parmaklığın belediyenin malı olmadığı da
mahkemece kabul edildi ve dava düşürüldü.
-
Fikri Efendi serbest
bırakıldı. Bir elinde demir parmaklık diğer elinde
oğlunun eli, ağlayarak evine gitti.
-
Ertesi günü Fikri Efendi
dükkânında otururken belediyenin su işleri işçisi Abdi
ağlayarak yanına geldi. Fikri Efendinin eline
sarılarak önce öpmek istedi:
-
-Dün mahkemede yalan
şahitlik yaptım! Bugün sabah kalktığım zaman büyük
oğlumun ölüsüyle karşılaştım! Ne olur Fikri Efendi
beni affet! Çok huzursuzum çok! ALLAH beni hoş
karşılamadı ve yavrumu elimden aldı! Dedi. Fikri
Efendi ona:
-
-Bak bir hata yaptım,
ALLAH çocuğumu elimden aldı diyorsun! Sanki hatayı
tamamıyla yapan sen değilsin? Bir de yaptığın hataya
ALLAH’I ortak koşuyorsun! Çok geç kaldın Abdi Efendi
çok! İnsan olan Hakim’e yalan söylerken, halka
zulmeden amirine yaranmak için Hakim olan ALLAH’I
unutuyorsun! Bana değil, bu sözlerini insan olan
Hakim’e anlat ya da git evine secdeye kapan Hakim olan
ALLAH’A yalvar! Benim yapacağım bir şey yok! Cevabını
verdi.
-
Bor, 23.10.1969 “Yaşanmış
olaylar”
-
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
|
05 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Selma GÜRSEL |
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi |
-
EKMEK
KIZARTMASI
-
Bayat Ekmek
-
Yeterince Yumurta
-
Yeterince kızartmada
kullanılacak yağ
-
Evde kalmış ve
bayatlamış ekmekleri değerlendirecek ve sevilerek
kahvaltı da yenilecek bir yiyecektir.
-
Ekmekler orta
kalınlıkta düzgünce kesilir. Bir kapta 3 dilime kadar
1 yumurta 6 dilime kadar 2 yumurta kırılır. Yumurtalar
bir çatal ile ak ve sarısı iyice karışacak şekilde
çırpılır.
-
Tavaya kızartılacak
yağ konularak kızdırılır.
-
Bir
ekmek dilimi alınarak her iki tarafı bu çırpılan
yumurtaya batırılır tavaya konulur ve tavanın aldığı
kadar aynı şekilde diğer dilimler çırpılan yumurtaya
batırılarak tavaya konulur.
-
Ekmek kızarınca diğer yüzleri çevrilir ve kızarınca
bir tabağa alınarak servis yapılır.
|
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Suhubi Ulvi CIRUL |
Suhubi Ulvi CIRIL Hayat Hikayesi |
-
İMAN VE AŞK
-
İman: İnancın en kutsalı.
-
Olanın kimin de dilinde başlar,
-
Kalbine iner.
-
Kiminin de;kalb ve dilinde birlikte vardır.
-
Kiminde;Kalbinin tümünde vardır titrer.
-
Görmeye göz ister.
-
-
Aşk: Neyi seviyorsanız,
-
O
sevilene karşı duyulan sevgidir.
-
Aynı iman gibi.
-
Kiminin dilinde,kiminin kalbinde.
-
Kiminin hem kalbinde,hem dilinde.
-
Kiminin de kalbinin derinliklerinde.
-
17,03,2002
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
07 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Şükrü GÜLTEPE |
Şükrü GÜLTEPE Hayat Hikayesi
|
-
KÖYÜM
-
Akşam olur koyun,kuzu melerdi,
-
Analar tandıra unu elerdi,
-
Çocukları okullara salardı,
-
Köy düzeni böyle akar giderdi.
-
-
Çalışarak tarlalarda coşardık
-
Herk zamanı manda öküz koşardık
-
Hasat bol olunca bizde yaşardık
-
Köy düzeni böyle akar giderdi.
-
-
Pınarlar ırmak olur çağlardı
-
Gelin kızlar helkeleri takardı
-
Tandırları ekmek için yakardı
-
Köy düzeni böyle akar giderdi
-
-
Köyümün sorunu çoktur yazarım
-
Avare avare bende gezerim
-
GÜLTEPE'yim bu ahvale benzerim
-
Köy düzeni böyle akar giderdi
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
08 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Adile TÜRKMEN |
Adile TÜRKMEN Hayat Hikayesi |
-
GİDEM DEDİM NAZLI YARİM
-
Gidem dedim nazlı yarim ağladı.
-
Bir of çekti ciğerimi dağladı
-
Bilmez misin dayanamam hasrete
-
Zalim gurbet yollarımı bağladı.
-
-
Yüce dağ başında bir gül bitirdim
-
Nasıl oldu da ben o yari yitirdim.
-
Eller sevdiğini almış yanına
-
Elimi koynuma soktum oturdum
-
-
Ilgıt ılgıt esen seher yelimi yelimi ?
-
Benim gönlümde divanemi,delimi ?
-
Durur durur yar göksünü geçirir,
-
Yoksa bu gün de ayrılığın günü mü ?
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
09 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Rıza HARDAL |
Rıza HARDAL Hayat Hikayesi |
-
BİR GÜN
-
Can iğini ten yününden
-
Sarar kirmen,ular bir gün.
-
Sulu yalçınlar önünden
-
Açılar gül solar bir gün.
-
-
Gül dalna bülbül konar
-
Diken güle vermez zarar
-
Suna saçın baştan tarar
-
Saçlarını yolar bir gün.
-
-
Dünya oyur bir gün harap
-
Ne
gül kalır,ne de turap
-
RIZA sebep olan harap
-
Gözlerine iner bir gün.
-
-
Kutret kazanı kaynama
-
Katılmış seyreder ona
-
Ecel kolunu boynuma
-
Habersizce dolar bir gün.
-
-
Acı tatlı yenmez olur
-
Yalan gerçek denmez olur
-
Hep kesilir sular bir gün
-
-
RIZA sözlerini bitirir
-
Bülbül gülünü yitirir
-
Dört mişi alıp götürür
-
Gelmediğe döner bir gün
|
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Bu
sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
1 |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL
yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
1 |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
180 SAYI 25 Şubat 2014 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız! |