KUR'AN-I KERİM FİHRİSTİNE GİT

Bismillâhirrahmânirrahîm

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

KEHF SURESİ 058 GİT

Sure  18 KEHF  SÛRESİ  060-082 Ayet

KEHF SURESİ 083-098 GİT

 

 

60. Hani Mûsâ, beraberindeki gence şöyle demişti: “İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim.”

61. Onlar iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular. Balık denizde yolunu tutup kayıp gitti.

62. Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence, “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi.

63. Genç, “Gördün mü! Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. –Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” dedi.

64. Mûsâ: “İşte aradığımız bu idi” dedi. Bunun üzerine tekrar izlerini takip ederek gerisingeri döndüler.

65. Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.

66. Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.

67. Adam, şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.”

68. “İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?”

69. Mûsâ, “İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim” dedi.

70. O da şöyle dedi: “O hâlde, eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın.”

71. Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Mûsâ, “Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.

72. Adam, “Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi.

73. Mûsâ, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” dedi.

74. Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi.

75. Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi.

76. Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme. Doğrusu, tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın (bu son özür dileyişim)” dedi.

77. Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. Mûsâ, “İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” dedi.

78. Adam, “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” dedi. “Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım.”

79. “O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.”

80. “Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”

81. “Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.” 

82. “Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”

 

 

Bismillâhirrahmânirrahîm

60. Ve iz kale musa li fetahü la ebrahu hatta eblüğa mecmeal bahrayni ev emdıye hukuba

61. Felemma beleğa mecmea beynihima nesiya hutehüma fettehaze zebılehu fil bahri seraba

62. Felemma caveza kaleli fetahü atina ğadaena le kad lekıyna min seferina haza nesaba

63. Kale eraeyte iz eveyna iles sahrati fe innı nesıtül hute ve ma ensanıhü illeş şeytanü en ezkürah vettehaze sebılehu fil bahri aceba

64. Kale zalike ma künna nebğı fertedda ala asarihima kasasa

65. Fe veceda abdem min ıbadina ateynahü rahmetem min ındina ve allemnahü mil ledünna ılma

66. Kale lehu musa hel ettebiuke ala en tüallimeni mimma ullimte ruşda

67. Kale inneke len testetıya meıye sabra

68. Ve keyfe tasbiru ala ma lem tühıt bihı hubra

69. Kale setecidünı in şaellahü sabirav ve la asıy leke emra

70. Kale fe inittebatenı fe la teselnı an şeyin hatta uhdise leke minhü zikra

71. Fentaleka hatta iza rakiba fis sefıneti harakaha kale eharakteha li tüğrika ehleha le kad cite şeyen imra

72. Kale e lem e kul inneke len testetıya meıye sabra

73. Kale la tüahıznı bima nesıtü ve la türhıknı min emrı usra

74. Fentaleka hatta iza lekıya ğulamen fe katellehu kale e katelte nefsen zekiyyetem bi ğayri nefs le kad cite şeyen nükra

75. Kale elem e kul leke inneke len testetıya meıye sabra

76. Kale in seeltüke an şeyim badeha fe la tüsahıbnı kad belağte mil ledünnı uzra

77. Fentaleka hatta iza eteya ehle karyetinistetama ehleha fe ebev ey yüdayyifuhüma fe veceda fıha cidaray yürıdü ey yenkadda fe ekameh kale lev şite lettehazte aleyhi ecra

78. Kale haza firaku beynı ve beynik se ünebbiüke bi tevıli ma lem testetı aleyhi sabra

79. Emmes sefınetü fe kanet li mesakıne yamelune fil bahri fe eradtü en eıybeha ve kane veraehüm meliküy yehuzü külle sefınetin ğasba

80. Ve emmel ğulamü fekane ebevahü mümineyni fe haşına ey yürhikahüma tuğyanev ve küfra

81. Fe eradna ey yübdilehüma rabbühüma hayram minhü zekatev ve akrabe ruhma

82. Ve emmel cidaru fe kane li ğulameyni yetımeyni fil medineti ve kane tahtehu kenzül lehüma ve kane ebuhüma saliha fe erade rabbüke ey yeblüğa eşüddehüma ve yestahrica kenzehüma rahmetem mir rabbik ve ma fealtühu an emrı zalike tevılü ma lem testı aleyhi sabra