250 SAYI 01 NİSAN 2020

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1

 

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Mahmut Selim GÜRSEL ; ÖZÜR ve HER ŞEYİN BİR BAŞI BİR SONU VARDIR
Adnan İLHAN İNSAN VE HAYVAN
Üzeyir LOKMAN ÇAYCI YARGILANIŞIM
Şevket TOMBU NASİHAT
Sakin KARAKAŞ SÖYLE YARINLARA SEVGİLİM
Rıza HARDAL İKİ GELİN KAYNANA
Ahmet CANBABA BEN ANLARIM
Özgür BİÇER KANDIRDIM YÜREĞİMİ
Necati ÇAVDAR ŞİİR
Mustafa AKÖZ KÖYÜM
Erol DUYGUN ŞU ALEMDE GEZELİM
Erman YILDIRIM BAHAR

 01  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Mahmut Selim GÜRSEL
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi
ÖZÜR VE HER ŞEYİN BİR BAŞI BİR SONU VARDIR!
ÖZÜR İnsanın dediği olmuyor. 31 Aralık tarihinde dergimin son sayısını yayımlayacaktım. Elde olmayan bir hastalık yüzünde bu gün 1 Nisan 2020 günü dergimizin yayımına son vermek zorunluluğu doğdu. okuyucularımdan özür dilerim.

 

Ne demiştik 2016 son ayında:
“ÇORUMLU 2000 DERGİSİ YAYIMLANMIŞ VE YAYIMLANACAK ÇALIŞMALARIMIZ!
Merhaba!
Aşağıda bulunan dizinde 3860 konu ve yazarlarımızın çalışmaları bulunmaktadır.
Arkadaşlarımızın tarafıma zaman dilimi içerisinde gönderdikleri çalışmalarını elimden geldiği kadar yayımlamaya çalıştım.
Bazen aynı çalışmaların tekrarını yayımlamış olduğum gözükmektedir ki bu binlerce çalışma içerisinde olağan olarak görüleceğini düşünmekteyim.
Daha önce değerlendirmede bulunamadığım için bütün hepinizden özür dilerim
Geçen yılbaşından bu güne sayfalarımı tanzim etmeye çalıştım.
Sizlerin gönderilerini düzenlemeye çalıştım. 
Bazen rahatsızlık veya başka sebeplerden bir an önce çalışmam aksadı.
Sizlere çalışmalarınız hem Çorumlu 2000 Dergimizde hem de Sarı Çiğdem Şiir defterinde yayımlama sözü vermiştim.
Tarafıma gönderdiğiniz sizin Şiirlerinizin tamamını Sarı Çiğdem Şiir defterinde yayımladım.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat ve Edebiyat dergimizi 25 Temmuz 1998 tarihinde dört renkli olarak bastırıp yayımını yaptım, Dört renkli olarak 12 sayı kuşe kağıt olarak yayımladım. 63 cü sayıya kadar siyah beyaz olarak yayımladım 63’ü sayıya kadar dergilerimizi bir ay sonra olmak üzere internette de yayımladım. 64. sayımızdan bu sayıya kadar yayımımız kesintisiz Allah’ın izni ile yayımlandı.
Yine Allah C.C. ömür verir ise 250(inci sayıya kadar yayımına devam edeceğim. Bu benim niyetim. Sağlık problemimim veya başka bir engel Allah’ım vermez inşallah!
Dizinde bulunan bilgilerin bazılar siyah harfli bazıları kırmızı harfli olduğunu göreceksiniz.
Niyet bizden Takdir Allah’tan!
Dergimizin son sayıya kadar arşivinin 1. Sayıdan son sayıya kadar tamamı :
http://corumlu2000.dergisi.info
Bulunmaktadır.
Bilginize ve ilginize sunulur!”
Bu sözümüzü tutabilmek için arşivimde bulunan çalışmalarınızı yayımlamaya çalıştım.
Bu sayfaları şayet yayımlayabildi isem ne mutlu. Yayımlayamadı isen bu fani dünyadan geçmiş ve gitmişiz demektir.
Her şeyin bur sonu vardır.
Bu son da Çorumlu 2000 Dergisinin yayımlanmasının sonu da olduğunu kararlaştırdığım gün ile sizlere ebediyen veda edeceğiz.
Şayet okudunuz ve bir şeyler öğrendiniz ise ne mutlu?
Sonsuza kadar hoşça kalın

 

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 02  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Adnan İLHAN
Adnan İLHAN Hayat Hikayesi
İNSAN VE HAYVAN
Çorumlu 2000 Dergisinin eski yazarlarından olduğumu söylememde herhalde bir mahsur yoktur. Dergide ilkyazım 6. Sayıda, Ocak 1999’da çıkmış. Aradan neredeyse 21 sene geçmiş. Zaman su misali! Dergiye yazdığım son yazıdan sonra herhangi bir dergi ve gazeteye yazı yazmadım. Dolayısıyla bu yazı benim 21 sene sonraki ilkyazım! 
Bu sayı dergimizin son sayısı imiş! Her şeyin bir sonu var. İnşallah Mahmut Bey, yeni projelere başlar, bizi yeniden “köşe” sahibi yapar! “Dört köşe” değil, tek köşe yeter de artar bile.
Bir dostum: problem çıkartacak bir yazı yazma diye ikaz etti beni! Ben yazı âleminin dışında, o çok içinde olduğu için mutlaka bir bildiği vardır diye bir şey söylemedim. Zor zamanlarda yazmıştım, böyle bir ikazı hatırlamıyorum. Herhalde yaşlandığım için ikaz etme gereği duydu, teşekkür ediyorum. Bu ikazı dikkate aldığımı ifade etmeliyim.
İlkyazım Tavuk ve İnsan başlığı ile yayınlanmış, https://gurselyayin.com/1-63/corumlu006-00.htm#sayi006adnanilhan psikolojik tahlil denemesi idi. Bu son yazıda insanın insana yaptıklarını yazsam problem olur belki, ben de insanın hayvana yaptıklarını yazayım diye düşündüm. Bu sefer bu yazıdan da kinaye ile başka anlamlar çıkartanlar olabileceği aklıma geldi. O halde tamamen iktibas, alıntı yaparsam bir problem çıkmaz zannediyorum.
Aşağıdaki örnekler gerçek mi, onu da bilmem mümkün değil. Şahsen ben gerçek olmadığı kanaatindeyim!
Ey okuyucu!
İki tırnak içerisinde yani “   “ yazılanlar bana ait cümleler değildir. “Hayvanlardan Tanrılara/Sapiens-İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi/Yuval Noah Harari”ye aittir. Yazar yabancı, örnekler yurt dışından verildiği için bizim ülkemizde bu tür örneklere rastlamak tabii ki mümkün değildir!
“Pek çok Yeni Gine toplumunda, bir insanın zenginliği sahip olduğu domuz sayısıyla ölçülür. Kuzey Yeni Gine'deki çiftçiler, domuzların kaçmamalarını garanti altına almak için burunlarından büyükçe bir parçayı keserler. Domuz koklamaya çalıştıkça müthiş bir acı verir bu. Domuzlar koklamadan yiyeceklerini hatta gidecekleri yönü bile bulamadıklarından, sahiplerine tamamen bağımlı hâle gelirler. Yeni Gine'deki bir başka bölgede domuzların gözünü çıkarmak âdet haline gelmiştir, bunun amacı da hayvanların nereye gittiğini görememesidir.”
“Hayvanlara istediğini yaptırmak için süt endüstrisinin de kendi yöntemleri var. İnekler, keçiler ve koyunlar ancak yavruladıktan sonra ve ancak bu yavrular emdiği sürece süt üretirler. Hayvanın süt üretimini devam ettirmesi için çiftçinin elinde bu yavrulardan bulunması fakat yavrular tüm sütü tüketmeden çiftçinin bunu engellemesi gerekmektedir. Tarih boyunca yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri, yavruları doğumdan kısa süre sonra kesmek, annenin tüm sütünü sağmak ve sonra tekrar hamile bırakmaktır. Bu hâlâ çok kullanılan bir yöntemdir. Pek çok modern süt çiftliğinde, süt inekleri kesilmeden önce yaklaşık beş yıl yaşar. Bu beş yıl boyunca inek neredeyse hep hamiledir ve doğum yaptıktan sonraki 60-120 gün boyunca azami süt üretimini sağlamak için özel olarak beslenir. Doğumdan kısa süre sonra buzağılar anneden ayrılır. Dişiler bir sonraki süt ineği nesli olmak üzere yetiştirilir, erkeklerse et endüstrisine verilir.
Diğer bir yöntem de yavruları annelerinin yanında tutmak ama çok fazla süt emmelerini çeşitli yöntemlerle engellemektir. Bunu yapmanın en basit yolu yavrunun süt emmeye başlamasına izin verip süt gelir gelmez yavruyu çekmektir. Bu yöntem genellikle hem yavrudan hem de anneden tepki görür. Bazı çoban kabileleri yavruyu öldürüp etini yer, derisini de doldururdu. İçi doldurulmuş yavru derisi anneye gösterilerek süt üretiminin artması sağlanırdı. Sudan'daki Nuer kabilesi doldurulmuş hayvanlara annenin idrarından sürerek bu sahte yavrulara tanıdık bir koku verecek kadar işi ilerletmişti. Bir başka Nuer tekniği de, yavrunun ağzının kenarlarına boynuzlar takıp annenin canını yakmak ve emzirmeye itiraz etmesini sağlamaktı. Sahra'da deve yetiştiren Tuaregler de yavru develerin üst dudağını ve burnunun bir kısmını kesip veya yaralayıp süt emmeyi acı verici bir hâle getirerek fazla süt tüketmelerini önleme yöntemini geliştirmişti.”
“Endüstriyel et çiftliğindeki bir buzağı, doğumdan hemen sonra annesinden ayrılarak vücudundan çok da büyük olmayan ufacık bir kafese koyulur ve bütün hayatını burada geçirir (ortalama dört ay). Kafesten asla çıkmaz, kaslarının gelişmemesi için diğer buzağılarla oynamasına veya yürümesine de izin verilmez, çünkü yumuşak kaslar yumuşak ve sulu biftekler demektir. Buzağının ilk defa yürüme, kaslarını esnetme ve diğer buzağılarla temas kurma fırsatı kesimhaneye giderken olur. Evrimsel anlamda buzağı tarih boyunca yaşamış en başarılı türlerden biridir. Fakat aynı zamanda gezegendeki en zavallı hayvanlardan da biridir.”
“Yabancı” insanların hayvanlara neler yaptıklarına yazardan örnekler verdim. Aslında yapmayacaktım ama dayanamadım bir de “yabancı erkek-kadın” ilişkileri ile ilgili yine aynı yazardan bir alıntı yaparak yazıyı hitama erdireyim;
“İngiltere Kralı I. Edward (1237-1307) ve karısı Kraliçe Eleanor (1241-1290) iyi bir örnektir. Çocukları, ortaçağda mümkün olabilecek en iyi koşullarda büyüyor ve en iyi şekilde besleniyordu. Saraylarda yaşıyor, istedikleri kadar gıda tüketebiliyorlardı, sıcak tutan kıyafetleri vardı, yakacakları boldu, mümkün olan en temiz sudan içiyorlardı, bir hizmetliler ordusu onlara hizmet ediyordu ve en iyi doktorlar da emirlerindeydi. Kayıtlar Kraliçe Eleanor'un 1255'le 1284 arasında 16 çocuk doğurduğunu yazar: 
1-Adı bilinmeyen bir kız çocuğu 1255'te doğumda öldü.
2- Catherine adında bir kız çocuğu 1 ya da 3 yaşında öldü.
3- Joan, diğer bir kız çocuğu 6 aylıkken öldü.
4- John adında bir erkek çocuğu 5 yaşında öldü.
5- Henry, 6 yaşında öldü.
6- Eleanor adlı kız çocuğu 29 yaşında öldü.
7- Adı bilinmeyen başka bir kızı 5 aylıkken hayatını kaybetti.
8- Joan 35 yaşında öldü.
9- Alphonso 10 yaşında öldü.
10- Margaret 58 yaşında öldü.
11- Berengeria isimli bir kız çocuğu 2 yaşında öldü.
12- Diğer bir adı bilinmeyen kızı doğumdan kısa süre sonra öldü.
13- Mary adlı kızı 53 yaşında öldü.
14- Adı bilinmeyen bir erkek çocuğu, doğumdan hemen sonra öldü.
15- Elizabeth 34 yaşında öldü.
16- Edward adında bir oğlan çocuğu.
En gençleri olan Edward, çocukluğun tehlikeli yıllarında hayatta kalabilen ilk erkekti ve babasının ölümünden sonra Kral II. Edward olarak İngiliz tahtına çıktı. Başka bir deyişle, Eleanor'un bir İngiliz kraliçesinin en önemli görevi olan kocasına bir veliaht verebilmesi için 16 kez doğurması gerekmişti. II. Edward'ın annesi muhtemelen olağanüstü sabırlı ve dayanıklı bir kadındı. Edward'ın kendisine eş olarak seçtiği Fransız Isabella ise öyle değildi:
Isabella, Edward 43 yaşındayken onu öldürdü.”
 
 
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  03 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Üzeyir Lokman ÇAYCI Hayat Hikayesi
YARGILANISIM
Yargıladılar beni çiçeklerin önünde
Çiçekler sustu
Günler konuştu ...
Gözlerimin içine girdi bir suçlama
Ben suçsuzum, dedim
Dinlemediler ...
Biliyorum
Bir düşündüğü vardı çiçeklerin
Geceler şahidimdir
Dinleyin, dedim
Yıldızların söyleyişlerini ...
Dinlemediler.
Yüreğime sarılan gece yarıları
Bıraktım kendimi
Gözlerimi bağlayan
Karanlıklara ...
Saplanmıştı yüreğime yalnızlığım
Anlatamadım kimsesizliğimi
Dinlemediler ...
Yargıladılar beni çiçeklerin önünde
Geceleri bağladılar
Kollarıma
Ve bir karanlığa sürdüler beni
Yapayalnız
Ben suçsuzum dedim
Dinlemediler.

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  04 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Şevket TOMBUŞ
Şevket TOMBUŞ Hayat Hikayesi
NASİHAT
Kulak verin yavrular dedenin sözlerine,
Beni dinleyenlerin nur gelir gözlerine.
Söyleme bilmediğin şeyi düşme peşine,
İyilik yap herkesi hayran et gidişine.
Tut Tanrının emrini helal yoldan zengin ol,
Açma halkın arasını sen daima ara bul.
Mağrurlanma kibirlenme kibir şeytan işidir.
Dünyada, çok sevilen mütevazı kişidir.
Hiddet şiddet gösterme kırma dostun kalbini,
Araştırma kimsenin gizli hal ve ayıbını.
Dünya malı geçici, olma yavrum muhteris,
Felakete götürür insanı çok fazla bira,
Çalma şu muhannetin sakın ha kapısını,
yerse de alma aman malının tapusunu.
Onurundan feda etme itibarın düşmesin,
Kapılma dalkavuğa kargalar üşüşmesin.
Kinci olma kin gütme olasın hoş görülü,
Dilinde balı taşı yüzünde pembe gülü.
Sen aleme küsersen alemde küser sana,
Hiç kimse bakmaz olur dönüp te senden yana.
Dinimizde küsmenin müddeti tanı üç gündür.
Ondan sonrası artık çözülmez bir düğümdür.
Hile yapma doğru ol kötüye iyi deme,
Yedime kimseye hakkın kimsenin hakkın yeme.
Tavuk iste komşuna Allah sana kaz versin,
İstemezsen kimseyi sonunda eyvah dersin.
Güvenerek Allah’a doğruluktan ayrılma,
Korur seni o rabbin korkma kimseden yılma.
İnançlı iyi kalble in her şeyin özüne,
İnanma yalanlara kanma şeytan sözüne.
Çocuklarını iyi terbiye et yetiştir,
Tercih koyma araya dövüştürme seviştir.
Onlara haram lokma yedirme sende yeme.
Aman yavrum sen sen ol harama helal deme.
Anan baban ihtiyar olmuşsa iyi koru,
Bu dünyadan gidince açarlar sana soru.
Adil ol adaletten aynıma yavrum sakın,
Adil olan insanlar olur Allah’a yakın.
Küçüğünden büyükleri say ki sevsinler seni,
Küçüklerini sev de onlarda saysın seni.
Vatanın bağrına düşmanları bastırma,
Al bayrağın yerine başka bayrak astırma.
Milletle kucaklaşın tutuşun ki el ele,
Yurduna göz dikmesin düşman denen hergele.
Verdiğin sözden dönme yalandan riyadan kaç.
Şu yalancı dünyada mutlu olmaksa amaç.

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  05SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Sakin KARAKAŞ
Sakin KARAKAŞ Hayat Hikayesi
SÖYLE YARINLARA SEVDİĞİMİ
Karasevdam:söyle,yarınlara sevdiğimi
Yusufcuk kuşlarıyla sohbetimi anlat.
Zemherinin buzları da çözülmedi yüreğimi
Ne vardı sanki beni bu kadar ateşinle yakacak
Ölenlere selam uçur,Kerem’ince aşkımdan
Aradığım mutlulukların kenarından
Müjdelerde yaşanmamış günlere
Alev gibi bakışlarınla yaktığını sıcak sıcak
Denize sevdalı ırmakların coşkusunu
Anlat şehrin çeşmelerinde nöbet tuttuğumu

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 06 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Rıza HARDAL
Rıza HARDAL Hayat Hikayesi
İKİ GELİN BİR KAYNANA
İki gelin bir kaynana
Kavga eder yana yana
Kaynana olmuş divane
İki gelin bir kaynana
Küçük gelini Pakize
Hizmetçi mi geldim size
Sıcar bakılacak yüze
İki gelin bir kaynana
Büyük gelin adı Şermin
Küçük gelin çokça zalim
Kaynana çekiyor zulüm
İki gelin bir kaynana
Kaynananın adı Ayşe
Rastık çekmez hilal kaşa
Hasret kaldı sıcak aşa
İki gelin bir kaynana
Çamaşırı makine yur
Bulaşığı makine yur
Kaynana evi süpürür
İki gelin bir kaynana
Kocaları işten gelir
Kaynana gözyaşın siler
Gelinler saçlarını yolar
İki gelin bir kaynana
Eskiden edep vardı
Büyük küçüğü severdi
Küçük büyüğü sayardı
İki gelin bir kaynana
Her şeyimiz oldu moda
Kayın baba kaldı ortada
Üçünün de yüzü kara
İki gelin bir kaynana
Çıt çıkmazdı ki eskiden
Asır mı döndü RIZA
Evi barkı terk eden
İki gelin bir kaynana
02/02/2004

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 07 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Ahmet CANBABA
Ahmet CANBABA Hayat Hikayesi
BEN ANLARIM
Susar
İçince gözlerinden
Gider susuzluğu
Pınarın.
 
Bakışlarıma
Hoş geldin demek yok mu
Göz kırpıp
Bir tebessümünle.
 
Sımsıkı kucakla
Bu yeter
Ben anlarım
Senin elveda deyişini.
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 08 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Özgür BİÇER
Özgür BİÇER Hayat Hikayesi
KANDIRDIM YÜREĞİMİ
Sonun da kandırdım yüreğimi,
Yağmurlu bir haziran öğlesi.
Bir kasaba kahvesinde
Bir bardak böğürtlen çayı içip,
Bir türkü söyleyene dek,
Bir çırpıda unuttum seni…
20.02.1991    ÇORUM

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 09 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Necati ÇAVDAR
Necati ÇAVDAR Hayat Hikayesi
ŞİİR
Şiirde ruh olacak, coşku verecek
Şiir o ki; kafiye, vezin olacak
Ya aruza, ya da heceye uyacak
Çorumlu şimdi gelir hesap sormaya.

Hiç hece nedir, vezin nedir uymazdım
Aklımdakini yazar, ölçü bilmezdim
Sanatta nedir zerre kıymet vermezdim
Çorumlu yine gelir hata bulmaya....

Hece tam gelecek, kafiye uyacak
Ölçüsü güzel, şekli düzgün olacak
Kelime can bulacak,mana verecek
Yaşar hoca gelir imla vermeye....

Şiir ki yaşayacak, nefes alacak
Bu güne bakıp, ileriyi görecek
Değerini anlayanı bilecek
Çorumlu gelir ne hatalar bulmaya...

Yaşar hoca iğne ile kuyu kaz
Tezkireleri ara BEHİŞTi’yi yaz
İşin o ölçü vezni alırsın baz
“Yaşar Hoca” gelir hata bulmaya.....

Sunmak değil ki; beylere ağalara
Yağ çekemem ki sultanlara hanlara
Parasız kalıp düşsek bile zorlara
Niyazi gelir nasıl diye sormaya

Tercüman olmak acılara ahlara
Boş geçemeyiz, atamayız kahkaha
Açmak mı kendimize güzel bir saha
Serapta olsa ararız iyi vaha

Görüntü için manayı mı bozayım
Kelime atıp cümleyi mi böleyim
Sizin için sanat derdi mi çekeyim
Hocam yine eskisi gibi yazayım

İşim değil estetikle uğraşmak
Manayı atıp sizin ile kırışmak
İstediğim halkın gönlü ile konuşmak
Arzum o ki Hak rızasına ulaşmak

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 10 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Mustafa AKÖZ
Mustafa AKÖZ Hayat Hikayesi

KÖYÜM
Ben isterim köyümde gezmeyi,
Ben köyümü özledim.
Baba tarlasından buğday ütmeyi,
Üfleyip yemeyi çok özledim.

Bizim bahçede dal sulamasını,
Hele erik,vişne,armut,elmasını,
Anamın yaptığı kavurma hellesini,
Soğutarak içmesini çok özledim.

Tırpanla ekin biçip terlemesini
Ateşte patlıcan,biber közlemesini,
Babamla bağ,bahçeyi bellemesini,
Toprağı savurup atmasını özledim.

Esirgemeyin bu zevki Mustafa AKÖZ’den,
Bıktım,gürültülü zehir akan egzozdan,
Kil zehirlenmiş harmanda samandan,tozdan
Patoza dirgenle sap atmayı özledim
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

11  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Erol DUYGUN
Erol DUYGUN Hayat Hikayesi
ŞU ALEMDE GEZMEYİM
Kadir mevlam günah bende var ise,
Nara yandır bir kez bile gülmeyim.
Ömrümce bu dünya dar gelecekse
Gülmek için boş boşuna yelmeyim.

Anlamsızmış yaşam, neden bilmedim.
İnsanları incitmedim kırmadım.
Yalancıyı riyakarı sevmedim.
Seviyor diyerek beni yormayın.

Nafile yoruldum, boşa üzüldüm.
Riyakarın defterine yazıldım.
Mansur oldum diri diri yüzüldüm.
Yalan ise şu alemde gezmeyim.

Yalancı dostlara inandım yandım.
Yüzünü güzele çevirmiş sandım.
Yaşam menzilinde hep yaya kaldım.
Bildim artık bari yola çıkmayım.

Gönül defterine yazılamadık,
Karanlıkda kaldık sezilemedik.
Bak gelip, geçiyor ömür ne yazık
Böyle imiş boşa kendim üzmeyim.

DUYGUN'a desinler deli divane,
Ölümüne sarılmışım davama.
Akıllıysam deli isem kime ne
Bundan sonra ben kendimi yazmayım.
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 12  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Erman YILDIRIM
Erman YILDIRIM Hayat Hikayesi
BAHAR
Dün gece baharı karşıladım yine
Lodos esintisi takmış yelkene
Selam veriyordu dağlara,kuşlara,tepelere,
Cebinden çıkardı aynanı
Verdi bir selamda kendine.

Belli biraz mutluluk akıyordu yüzünden,
Biraz yolu vardı. kilometrelerce öteden.
Birden durdu,heybetinden şiddetinden
Baktı ki yaşam geliyor çiçeklerin içinden,
Bir silkinti topladı kendini yeniden.

Misafir edeyim dedim, seni bizim bahçeye,
Birden bir hoş koku yayıldı çiçeklere,
Gonca açmış güllere, tomurcuk fesleğenlere

Bir ıslık çaldı gökyüzüne,
Sürü sürü kuşlar doldu yeryüzüne,
Bir anda bayram yerine döndü,
Hayat geldi evrene.

Oturduk; karşımızda manzara,
Dalmıştık ikimizde rüyalara,
Kapılıp gitmiştik sevginin fırtınasına.

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Ve Her şeyin sonu geldiği gibi;

dergimizde bu sayı ile

son sayısı güncellendi!

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR!

1

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

1

Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!