238 SAYI 25 ARALIK 2018

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1

 

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Mahmut Selim GÜRSEL BİR YIL DAHA GERİDE KALDI
Selma GÜRSEL İSKİLİP DOLMASI (TORBA PLAVI)
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Adile TÜRKMEN NE OLUR ŞU GURBETLİK OLMASA
Hıfzı ÖZBEKMEZ AŞIĞIN BENİM
Ahmet CANBABA BOYNU BÜKÜK YALNIZLIK
Erol DUYGUN KURTARICI İNANÇ VE BİZ
Rıza HARDAL DEVRİ ALEM AZDI İNSANLIK BOZULDU
Yaşar KILIÇ LÜTFETMİŞ
Metin DEMİRCİ ÇIKMIŞTIM
Haydar KILIÇ BİR DOST BULAMADIM
Sakin KARAKAŞ YUNUS GİBİ

 01  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Mahmut Selim GÜRSEL
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi
BİR YIL DAHA GERİDE KALDI
            Yaşadıkça gördük ki; hayat denen zaman dilimi akıp gitmekte. Bu dilimin içerisinde yaşayan bizlerin de ömürleri tükenerek bitmekte. Bizler ise bu bitmekte olana vaktimizi heba ederek faydasız işler ile doldurmaya çalışıyoruz.
            İnsanlar zamanı bilmek ve kayıt altına tutmak için takvimi kullanmaya başlamışlar. Hicri, Rumi, Miladi olarak bilinen zaman dilimlerinin günlerini aylara bölerek yılları tamamlamışlar.
            Bu ayın sonunda kullandığımız Miladi Takvim’in yine bir yılın sonuna gelmekteyiz. 2019 yılına gireceğiz.
            2018 yılı acısı-tatlısı, yokluk, savaş, gürültü-patırdı ile arkamızda kaldı. Kendisini bilenler ile bilmeyenlerin de 2018 yılı kapandı. Fakat bazı önekli olay ve bilgiler ne yazık ki tarihe kayıt edilerek unutulmaması sağlanmış oldu.
            Bizler ise kendi yapabildiklerimizi ve yapmak isteyip yapamadıklarımız arkamızda bıraktık. Bir umut ile 2019 yılına aktararak kendimize züğürt tesellisi verebildi isen ne ala.
            Sanal olarak yayımladığım dergimiz de Allah C.C. ömür verirse 2019 yılında 250’i sayısında son bulacak. Neden derseniz yazar, çizer ve bilhassa şair arkadaşlarıma çalışmalarını muhakkak ömrüm olur ise yayımlayacağım sözü vermemden dolayıdır. Yine Allah C.C. nasip eder ise sizlerle buradan bilgilerimizi aktaracağız!
            Yeni yılınızı kutlar nicelerine sağlıklı, sıhhatli olarak ermemizi Allah C.C, niyaz ederim!

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 02  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Selma GÜRSEL
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi

İSKİLİP DOLMASI (TORBA PİLAV)

İskilip’te buna Dolma denilir. İskilip’in en meşhur yemeğidir. Pirinç ayıklandıktan sonra bir saat kadar sıcak suda ıslatıldıktan sonra dolma kazanına tereyağı eritilir ve soğanlar çok az olarak bu yağda kızartılır. Pirince göre su ,yağ konularak haşlanır.

Pişirilecek et burada biraz kızartılır. Etin üzerine temiz bir sacayağı oturtulur. Bu sacayağının üzerine temiz bir tepsi konulur. Yeteri kadar su konulur. Haşlanmış pirinç temiz bir bez torbaya konularak bu tepsinin üzerine konulur. Bu torba et suyu ile temas etmez. Kazanın üzerine kapağı kapatılır. Kapatılan kısım hamur ile sıvanarak az bir kısmı açık bırakılarak buradan buhar çıkmasına müsaade edilir. Kapağın üzerine ağırca bir taş konularak hafif ateşte ağır ağır pişmeye bırakılır. Gece altı yakılan kazan sabaha kadar pişer. Sabahleyin kazan açılır. Etin suyunun buharı ile pilav da pişmiş olur. Servis yapılırken pişen pilav et suyu ile terbiye edilir ve pilavın üzerine pişirilen etler serpiştirilir.  Kaynak İsmail GENÇCAN

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  03 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Üzeyir Lokman ÇAYCI Hayat Hikayesi

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  04 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Adile TÜRKMEN
Adile TÜRKMEN Hayat Hikayesi

NE OLURDU ŞU GURBETLİK OLMASA,
Sanki esir oldum zalim gurbete
Bağlanmış yollarım sanki kış gibi.
Mektubun gelse de gönlüm eylenmez.
Bağlanmış yollarım, sanki kış gibi.

Ne olurdu şu gurbetlik olmasa,
Bir birini seven ayrı kalmasa,
Mektup gidip nazlı bulmasa,
Çarem kalmaz kafesteki kuş gibi.

Muhlis akarsuyum bu kadar yeter.
Ne dedim tükenir,ne kalem biter.
Bu gün yine sazım çok acil öter,
Yar olmaz koca dünya baş gibi.

 
 
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  05SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Hıfzı ÖZBEKMEZ
Hıfzı ÖZBEKMEZ Hayat Hikayesi
AŞIĞIN BENİM
Hasretinle bitip yanan
Güzel gözlerine kanan
Seni gelecektir sanan
O garip aşığın benim
Gönlünden ilhamı kapan
Sevmek ne ki sanki tapan
Kendine de sultan yapan
O garip aşığın benim
İsmin düşürmez dilinden
Ancak sen anla halinden
Vaz geçmeyen can gülünden
O garip aşığın benim
Latifiyim yakar hasret
Canıma da yetti gurbet
Bir gün göreceğim elbet
O garip aşığın benim
Yeter Bana
Suratını asma nolur
Bir gülüşün yeter bana
Ömrüm aşkında son bulur
Bir gülüşün yeter bana
Gül yüzünde güller açsın
Gözlerin neşeler saçsın
Sen zaten başıma taçsın
Bir gülüşün yeter bana
İster sarma kollarını
İster ayır yollarını
İster sorma hallerimi
Bir gülüşün yeter bana
Latifiyi sevmesen de
Taptığımı bilmesen de
Yanına hiç gelmesen de
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 06 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Ahmet CANBABA
Ahmet CANBABA Hayat Hikayesi
BOYNU BÜKÜK YALNIZLIK
Dişleri çürümüş bir ağız gibi
Ahşap evler birbirine yaslanmış.
Sararmış, rengini atmış duvarlar
Hayat yokmuş gibi yaşama durmuş.
Tarih bugün isyan eder belki de
Böyle yasak savar konuşmaların
Tavan arası yalnızlığında.
Dar ve küçük pencerenin perdesinde
Ve loş odada titriyordu mum ışığı.
Tavan arası, günahlarında susan
Ve kasveti dağıtan sığınağıydı aşkının.
Bir enkazı gezer gibiydi geçmişi
Sessiz eşyalar içine yığılıp
Küfünü dağıtıyorken kapalı odanın.
Rum aksanı ile
Türkçe konuşuyordu.
Kaçırıyorken bakışlarını
Alay eden bir insanın yüzüydü yüzü.
Sevdasıyla birlikte
Mahsur kalmış
Sıkışıp cendereye.
Alevden bir dil gibi
Kapıdan  sızan ışık.
Tavan arasının ışıklı gözünden
Perde hafifçe kımıldar rüzgar girip.
Müphem hayaline
Yalnızlık hükmü verir
Büyük pişmanlıklarla dolu yaşam.
Gözleri kapalı gider iç güdüyle.
Kimi zaman deli bir keşiş gibi
Şeytanla dost olur,
Kim zaman hapseder
Kendini bir manastıra.
Keyfinin sisli bulvarlarında
Öfke ve kuşku kırıntılarının
Bulutları içinde yüzüyorken,
İçinde tuttuğu bir soluk gibi
Boşaltıverir bir nefes verip aşkını.
Havasız kuytu köşelerine evin
Kadınca bir parfüm yayılır,
Kadınca  bir tutukluk yapar elleri.
Yamalı bir sevginin üstüne
Biraz tuzu eksik olsa da
Fark etmez,
Aşkın tadına hasretlik kattı mı
Tadına hele sırılsıklam eylül....
Hoyrat ellere vermeye kıyılmazsın
kuru bir ses, kuru bir nefes olsan da
Süzüp  eleştiren bakışların,
İtaatkar bir öğrenci gibi
Battal  bir masanın,
Battal bir iskemlesinde
Pencere önünde oturup
Kucaklaşmış gibi çiçeklerle
Yüzleşir suskunluğunda tenin.
Yüzündeki sert hatlar derinleşir sessice
Meşakkatli günlere kalır artan ömrün
Ve ustalıkla sıyrılır aşkların suçundan.
Kuvvetli bir esans ve pudra kokusu
Çekmeden  yaşamı iki nefes,
Bunaltır doldururken genzini.
Sevişmeden önce zil zurna
Aşkta mekan tasvirlerine dalar gözlerin.
Ve sonra
Frapanca giyinip
Çıkarken dışarıya,
Yasak öpüşlerde
Gizemli neler döllerdin aşkına.
Telaşlı elbisen
Ve kır çiçekleri telaşlı üzerinde
Ve  kıvrımlarında desenler
Ve  adım atışlar telaşlı.
Bir bıçkın delikanlıyla aşkının
Etrafına saçıp düşlerini,
Düz ökçeli rüküş ayakkabınla
Tezat  bir yürüyüşündü
Bozuk  kaldırımlarında sokağın.
Gözü bozuk bakışlardı çevrende
İçinde  bir heyecan yaratan.
Parça bölük, yarım yamalak
Çarpa çarpa geliyorken
Gece karanlığında birkaç çift ayak sesi,
Her şey susmuş yüreğindeki pansiyonda
Hayat durmuş gibi
Şehrin sokakların da.
Bir kat daha yabancı şimdi
Tozlu aşk sayfalarında
Yalnız bırakılmış cesaretler.
Bir bakış, bir ürperti
Kenar mahallelerinde şehrin
Ve yalnız bırakılmış
Yüreğinin istasyonlarında.
Bir enkazı terk edip
Eski  bir elbise gibi üstünden
Çıkarınca aşkını,
Koskoca bir hiç kaldı geriye
Koskoca  boynu bükük
Bir  yalnızlık

 

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 07 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Erol DUYGUN
Erol DUYGUN Hayat Hikayesi

KURTARICI, İNANÇ VE BİZ
Ezanlar inliyor günde beş kez,
Bu sese kulak verenler hani ?
İnsanı hayvan mı derisini yüz ?
Yaptığın işi kesenler hani ?

Hani camiye gidenler hani ?
Sözüm kendime dinlemen beni,
Camiler yaparız yeni yeni,
Birlikte namaz kılanlar hani ?

Kalpler ticarethane,meyhane.
Yiyiyoruz her gün ne tür nane,
Biliyoruz yapmıyoruz gene,
Hayattan ibret alanlar hani ?

Kalplere yapmalı camileri,
Birlikte ve kullukta ileri,
Ey Müslüman doğruluğun eri,
Gerçek bilgisin bilenler hani ?
26.03.1979

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 08 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Rıza HARDAL
Rıza HARDAL Hayat Hikayesi
DEVRİ ÂLEM AZDI İNSAN BOZULDU
Devri âlem azdı insan bozuldu
Takdir ilahiden böyle yazıldı
Bir aileye beş mezar kazıldı
Bu bayramda böyle geçti karalı.
Daraldı da koca dünya daraldı
Ceviz kabuğunun içine girildi
Sandım İstanbul’um işgal edildi
Bu bayramda böyle geçti karalı
Her yıl böyle toplu olay oluyor
Trafik terörist canlar alıyor
Her ölene bir bahane oluyor
Ramazan’da böyle geçti karalı.
Kimi sevinçlidir, kimi yastadır
Aşağıdan gelen kanlı postadır
Ağrı’da, Bitlis’te, Van’da, Muş’tadır
Ramazan’da böyle geçti karalı.
Yüzü geçti ölü, beş yüz yaralı
Tabutlarda bir hizada sıralı
İki bin üç böyle geçti karalı
Bu bayramda böyle geçti karalı.
Yangınlar vurgunlar başını aldı
Ormanlar arsa oldu, villalar kondu
İki bin üç böyle geride kaldı
İki bin dört böyle girdi karalı
Vuran vurana, kıran kırana
RIZA sus diyorlar hesap sorana
Bakarsınız ortalıkta talana
İki bin üç böyle geride kaldı
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 09 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Yaşar KILIÇ
Yaşar KILIÇ Hayat Hikayesi
LÜTFETMİŞ
Allah Bu devr insanına
Kalbinde hak olana
Köle sufi sultanına
Üç büyük nimet lütfetmiş.
İmanmış nimetlerin başı,
Muhammed ümmetin işi,
Cennete girer ol kişi
Böyle bir servet lütfetmiş.
Peygamberler Muhammed’e
Gelecekler şefaate,
Muhammed cümle ümmete
Müjde şefaat lütfetmiş.

Sevr mağrasında Resul
Hafi zikri etti vasıl
Ebu Bekr adap usül
Aldı hak hikmet lütfetmiş.
Mecnun YAŞAR bu üçünü
Bulamazsan yol saçını
Hak derdinin ilacını
Bul diye mühlet lütfetmiş.
08.12.1983
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 10 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Metin DEMİRCİ
Metin DEMİRCİ Hayat Hikayesi 
ÇIKMIŞIM
Aşkın bağında çileyi çekmeden
Dikmekten aciz sökmeye çıkmışım.
Ateşin aksin sinede görmeden
Yanmaktan aciz, yakmaya çıkmışım.
 
Düşman pusuda dostlarla savaşım
Umudum pek tatlı, zehirden aşım
Başım azade, gönlümden telaşım
Yapmaktan aciz, yıkmaya çıkmışım.
 
 
 
 
 
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

11  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Haydar KILIÇ
Haydar KILIÇ Hayat Hikayesi
BİR DOST BULAMADIM
Şu cihanı geze geze
Geçti bir dost bulamadım
Hem okuyup hemi yaza
Geçti bir dost bulamadım
 
Çektiğim ahbab elinden
Düşmüyom halkın dilinden
Asla dönmem yolumdan
Geçti bir dost bulamadım

Dostlar bana neler etti
Harçlığımı alıp gitti
Sonunda ahbablık bitti
Geçti bir dost bulamadım

Yolcu oldum gittim gezdim
İlim deryasında yüzdüm
Boş yere kendimi üzdüm
Geçti bir dost bulamadım

AŞIK HAYDAR bu iş böyle
Derdini alana söyle
Ömür geçti bir çileyle
Geçti bir dost bulamadım

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 12  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Sakin KARAKAŞ
Sakin KARAKAŞ Hayat Hikayesi
YUNUS GİBİ
kinlerin yürekleri yaktığı bir zamanda
Sevgiyi yumak yumak sarıyorum
Yunus’ça yüreğimle.
Dosta dostlar arıyorum
Yesevi’den ve Mevlana’dan
Hoşgörü kumaşı dokunduğu an
Yunus’ça yüreğimle,
Dosta dostlar arıyorum.

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR!

1

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

1

Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

239 SAYI 25 Ocak 2019 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız!