236 SAYI 25 EKİM 2018

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1

 

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Mahmut Selim GÜRSEL NUTUK 2. Cilt 803 -815 Sh. CUMHURİYETİN İLANI
Selma GÜRSEL SAÇ KAVURMA
Üzeyir Lokman ÇAYCI DESEN
İhsan TOMBUŞ HAYAL KIRIKLIĞI
Adile TÜRKMEN ÇÖZEMEDİM
Mustafa AKÖZ OĞLUM
Ahmet CANBABA HATİCEM
Hüseyin TAŞKAYA DAĞLARA AĞLAMAK
Erol DUYGUN AL BAYRAĞIM
Yaşar KILIÇ GEL DE ŞAHIM
Metin DEMİRCİ BİZDE AHVAL BÖYLEDİR
Haydar KILIÇ ESKİ ÇİLE

 01  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Mahmut Selim GÜRSEL
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi
NUTUK 2. Cilt 803 -815 Sh. CUMHURİYETİN İLANI
 
CUMHURİYETİN İLANI KARARINI NEREDE VE KİMLERE SÖYLEDİM
Yemek esnasında; yarın cumhuriyet ilân edeçeğiz! dedim. Hazır bulunan arkadaşlar,
derhal fikrime iştirak ettiler.
Yemeği terk ettik. O dakikadan itibaren, sureti hareket hakkında, kısa bir program tesbit ve arkadaşları tavzif ettim.
Tesbit ettiğim program ve verdiğim talimatın tatbikatını göreceksiniz!
Efendiler! Görüyorsunuz ki, cumhuriyet ilânına karar vermek için Ankarada bulunan bütün arkadaşlarımı davete ve onlarla müzakere ve münakaşaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü, onların zaten ve tabiaten benimle bu hususta hemfikir olduklarına
şüphe etmiyordum. Halbuki o esnada Ankarada bulunmıyan bazı zevat, salâhiyetleri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden ve rey ve muvafakatleri alınmadan, Cumhuriyetin ilân edilmiş olmasını vesilei iğbirar ve iftirak addettiler.
 
İSMET PAŞA İLE CUMHURİYETİN İLANI KANUNUNA AİT LAYİHAYI HAZIRLADIK
O gece birlikte bulunduğumuz arkadaşlar, erkenden beni terk ettiler. Yalnız İsme t
 Paşa, Çankayada misafir idi. Onunla yalnız kaldıktan sonra, bir kanun lâyihası müsveddesi
hazırladık. Bu müsveddede 20 Kânunusani 1921 tarihli Teşkilâtı Esasiye Kanununun
şekli devleti tesbit eden maddelerini şu suretle tadil etmiştim: Birinci maddenin nihayetine "Türkiye Devletinin şekli hükümeti Cumhuriyettir" cümlesini ilâve ettim. Üçüncü maddeyi şu yolda tâdil ettim: "Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, hükümetin inkısam ettiği şusbatı idareyi İcra Vekilleri vasitasiyle idare eder."
Bundan başka Teşkilâtı Esasiye Kanununun maevaddı esasiyesinin sekiz ve dokuzuncu maddeleri de tâdil ve tavzih olunarak şu maddeler yazıldı:
"Madde: — Türkiye Reisicumhuru Türkiye Büyük Millet Meclisi heyeti umumiyesi tarafından ve kendi âzası meyanından biı intihap devresi için intihabolunur. Vazifei riyaset, yeni Reisicumhurun intihabına kadar devam eder. Tekrar intihabolunmak caizdir."
"Madde: — Türkiye Reisicumhuru devletin reisidir. Bu sıfatla lüzum gördükçe Meclise ve Heyeti Vekileye riyaset eder."
"Madde: — Başvekil, Reisicumhur tarafından ve Meclis âzası meyanından intihabolunur. Diğer vekiller başvekil tarafından yine Meclis âzası arasından intihabolunduktan sonra heyeti umumiyeti Reisicumhur tarafından Meclisin tasvibine arz olunur. Meclis hali içtimada değilse, keyfiyeti tasvip Meclisin içtimaına
talik olunur."
Bu maddelere, encümen ve Mecliste, din ve lisana ait malûmunuz olan bir madde de ilâve edilmiştir.
 
29 TEŞRİNİEVVEL 1923 GÜNÜ HALK FIRKASI GRUBUNDA CERYAN VEDEN MÜZEKRAT
Muhterem Efendiler, Şimdi, arzu buyurursanı heyeti aliyenize 29 Teşrinievvel 1923
 pazartesi gunu Ankarada cereyan etmiş olan hâdiseyi, hulâsaten tasvire çalışacağım.
Pazartesi günü, öğleden evvel saat onda, Halk Fırkası Grupu, Grup Heyeti İdare Reisi
Fethi Beyin riyasetinde içtima etti. Heyeti Vekile intihabı müzakeresine başlandı.
Reis — Heyeti idare, ihzari mahiyette, heyeti umumiyeye arz edilmek üzere bir Heyeti Vekile listesi tertibetti. Heyeti idare, katî bir şey tesbit etmiş değildir. Hüküm, heyeti muhteremenizindir. Kabul ederseniz okunsun; sözleriyle heyeti umumiyeye, riyasetinde Fuat Paşa bulunan bir liste arz eder. Okunan bu listede İktisat Vekâletine namzet gösterilen Celâl
Bey (İzmir) söz alarak; Heyeti Vekilenin ehemmiyetinden bahsetmiş ve kendisinin intihabedilmemesini teklif eylemiş. Bilhassa "bu listede isimleri görülen zevat
çekilenlerden daha kuvvetli değildir. Bizden refah ve ıslahat istiyen millet vardır. Herhalde yeniler eskilerden kuvvetli olmalıdır. İntihapta acele etmiyelim. Hassaten Heyeti Vekile intihabı için düşünelim" mütalâasında bulunmuş...
S a i p Bey (Kozan) — Meclis Riyasetine Fethi Bey, Heyeti Vekile Riyasetine İsmet Paşa intihab olunmalıdır, demiş.
Ekrem Bey (Lâzistan) — Yeni heyet, eski heyetin  boşluğunu doldurabilecek mi? Bu husustaki fikirlerini Reis Paşa Hazretleri, mümkün ise, beyan buyursunlar. Tenevvür edelim Mütalâasını dermeyan eylemiş. (Ben, Mecliste henüz hazır bulunmuyordum).
Zülfü Bey (Diyarbekir) — vazife, Fırka Divaninindir. Bu hak, grup heyeti idaresinin değildir. Divan içtima etsin!., talebinde bulunmuş...
Mehme t Efendi (Bolu) — Intihabolunacak Heyeti Vekile ancak bir ay devam edebilir. İntihapların böyle sık sık tekerrürü, memleket ve milleti fena ve müşkül bir hale sevk eder. Heyeti Vekile sebebi istifasını vuzuhla anlatmazsa herhangi bir Heyeti Vekile intihabına iştirak etmem. Sebebi anlıyalım. Sonra intihabedelim.
Faik Bey (Tekirdağ) — Listede gösterilen isimler evvelkilerden kuvvetli değildir. Divan içtima edip bu meseleyi halletsin.
Vâsı f Bey (Saruhan) — (İsme t Paşanın hizmetlerinden bahsettikten sonra) memleketi, milleti ne için terk ediyor. Liderlerimiz bizi tenvir etmemiştir. Muhterem Reisimiz (beni kastetmiş olacak) bizi niçin tenvir etmiyor, demiş ve uzun beyanatta bulunmuş.
Necati Bey (İzmir) — Memleketin istinadettiği zevatın bizi bırakıp ayrılmalarını kabul edemeyiz. Reisi Muhteremimiz, tenvir ve ikaz etsin. Dahilen ve haricen kuvvetli bir Heyeti Vekileye ihtiyacı katimiz vardır.
Reis Fethi Bey — Heyeti İdarenin yaptığı bu liste, ne Paşanın ve ne de Heyeti İdarenindir. İzahında bulunmaya lüzum görmüş.
Doktor Fikret Bey (Ertuğrul) — Vâsıf ve Necat i Beylerin fikirlerine iştirak ederim. Memleket sütliman değildir. Lâalettayin yapılacak bir intihaba terk etmek olmaz. Kuvvetli zevattan mürekkep bir heyet intihabetmelidir.
Rece p Bey (Kütahya) — Rüfeka sözlerini itmam etsinler, sonra Gazi Paşa Hazretleri söylesinler. (Henüz içtimada değildim).
İlyas Sami Bey (Muş) — Reisi Muhteremimiz Gazi Paşa Hazretleri fikirlerini beyan buyursunlar. Buhranın, tevellüdettiği gün halli daha faydalıdır' Tâlik, teşeddüdünü mucibolur. Bir Heyeti Vekile Reisi intihabedelim. Yirmi dört saat mühlet verelim. Arkadaşlarını
bulsun;  kuvvetli bir hükümet vücuda gelsin.
Abdürrahman Şeref Bey (merhum İstanbul Mebusu) — Bazı arkadaşlar telâş ediyorlar. Bu. her memlekette vâki olan bir şeydir. Cümlemizin maksadı, saadeti vatandır. Bir makina kurup tıkır tıkır işletemiyoruz. Bu da doğru. Kuvvetli bir hükümet nasîî bulmalı, marazı ne suretle keşfetmeli? Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzu nazarı dikkate alalım. Hükümetin vazifesini tâyin edelim. Meclis kanaatlerini söylesin. Ondan sonra Reis Paşamız da kanaatlerini beyan buyursunlar. Bir netice çıkaralım. Herkes bir işe yarar. Herkesi
yaradığı işte kullanmalı. Eşhastan bahsetmiyelim. Makasıdı âliyede müşterekiz. Reis Paşa Hazretleri kanaatlerini beyan buyursunlar.
Eyüp Sabri Efendi (Konya) — Behemehal: bir intihap karşısındayız. Sabık Heyeti Vekile intihabolunsa bile, tekrar kabul etmiyeceklerine karar verdiklerini işitiyoruz. Bu kararı Meclisi Ali feshetmelidir.
Rece p Bey (Kütahya) — Üç esaslı noktadan bahsedeceğim. Birincisi şekil, ikincisi noksanii faaliyet, üçüncüsü revabıtı mânevyemizde hâsıl olan rahnedir. Şekillerde noksan olursa hüsnü netice vermez. Eldeki listedeki kıymettar arkadaşlar hangi zamanda hangi şerait
altında çalışacaklardır, malûm değil. Kuvvetli bir zatın kendi arkadaşlarını bularak kuvvetli bir hükümet teşkil etmesi lâzımdır. Recep Bey bilhassa bu son fikir üzerinde uzun
beyanat ve mütalâatta bulunmuş.'.
Talât Bey (Ardahan) — Rece p ve Abdürrahman Şere f Beyler pek güzel izah buyurdular. İcra Vekilleri Reisinin vazifesi nedir? Vazife ve Mesuliyet
Kanununu hâlâ çıkarmadık. Gazi Paşa Hazretleri bizi tenvir buyursunlar, demiş.
 
 
FEN, REİSİ UMUMİ SIFATİYLE MESELENİN HALİNE MEMUR EDİLDİM
Reis bundan sonra müzakerenin kifayetini reye kovmuş. Müzakere kâfi görüldükten
 sonra birtakım takrirler okunmuş. Bu takrirlerden Kemalettin Sami Paşanın takriri kabul olunmuş. Bu takrir muhteviyatına göre, ben, reisi umumi sıfatiyle meselenin halline
heyeti umumiye tarafından tevkil ve memur ediliyorum.
Müzakerenin cereyanı esnasında Çankayada ikametgâhımda bulunuyordum. Kemalettti n Sami Paşanın takririnin kabul edilmesi üzerine, içtimaa davet edildim. İçtima salonuna girer girmez doğru kürsüye çıktım ve şu kısa mütalâa ve teklifi dermeyan ettim.
"Efendiler! dedim, Heyeti Vekile intihabında teşettütü efkâr hâsıl olduğu anlaşılmıştır. Bana bir saat kadar müsaade buyurun. Bulacağım sureti halli arz ederim.
Reis Feth i Bey, teklifi reye koydu. Kabul olundu.
Efendiler, bu bir saat zarfında icabeden zevatı Meclisteki odama davet ederek onlara 28/29 Teşrinievvel  gecesi hazırladığım teklifi kanuni müsveddesini gösterdim ve müdavelei efkâr ettim.
 
28/29 TEŞRİNİEVVEL GECESİ HAZIRLADIĞIM KANUN MÜSVETTESİNİ TEKLİF ETTİM
Zevalden sonra saat bir buçukta Fırka heyeti umumiyesi tekrar Fethi Beyin riyasetinde  içtima etti. İlk soz bende idi. Kürsüye çıktım ve şu beyanatta bulundum:
"Muhterem arkadaşlar, hallinde müşkülâta duçar olduğunuz meselenin sebep ve
illeti, bütün rüfekaca taayyün etmiş olduğu kanaatindeyim. Noksan, kusur, takibetmekte olduğumuz usul ve şekildedir. Filhakika, mevcut Teşkilâtı Esasiye Kanunumuza
tevfikan bir Heyeti Vekile teşkiline teşebbüs ettiğimiz zaman bütün rüfekanın her biri vekiller
ve Heyeti Vekile intihabı mecburiyetinde bulunuyor. Heyeti umumiyenizin birden Heyeti Vekile intihabına ımecbur olmanızda görülen müşkülâtın halli zamanı gelmiştir. Geçen devrede de, aynı suretle müşkülâta tesadüf ediliyordu. Görülüyor ki, bu usul bazan birçok teşevvüşlere bâdi oluyor. Heyeti celileniz bu müşkülün bıalline beni memur kıldınız. Ben de bu arz ettiğim kanaatten mülhem olarak düşündüğüm şekli tesbit ettim. Onu teklif edeceğim. Teklifim mazharı kabul olursa kuvvetli ve mütesanit bir hükümet teşkili kabil olacaktır.
Devletimizin şekil ve mahiyetini tesbit eden ve hepimiz için gaye olan Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzun bazı noktalarını tavzih lâzımdır. Teklif şudur" dedikten sonra malûm müsveddeyi okutmak üzere kâtip beylerden birine uzatarak kürsüyü terk ettim.
Teklifimin mahiyeti anlaşıldıktan sonra münakaşat başladı.
Sabit Bey (Erzincan) — Kabine usulünün lehindeyim. Ancak Teşkilâtı Esasiye Kanununun tadili teklifi ile bugünkü buhranı halletmek kabil değildir. Biz, şimdi, bir Heyeti Vekile reisi intihabedelim. Teşkilâtı Esasiye Kanununun tadilini sonra düşünürüz, dedi.
Hâzım Bey (Niğde) — Şu mütalâatı dermeyan etti: Teşkilâtı Esasiye Kanununu biz yapabilir miyiz? Zannımca yapamayız. Salâhiyetimiz varsa bu,
Fırkada olmaz. Fırkada müzakere edildikten sonra aleni celsede kimse söz söyliyemiyor.
Milletin hayatına mütaallik kavaninin burada katî surette halline taraftar değilim. Bu gibi kanunlar aleni celsede ve serbestçe görüşülmeli ve her şeyden evvel kabine buhranını halledelim.
YunusNadi Bey, şu yolda Hâzım Beye cevap verdi: Hangi memleket ilk defa kanunu esasi yaparsa onun için meclisi müessisan yapmışlardır. Bizde ise bu gibi mevatta ayrıca meclisi müessisan teessüs edeceği tasrih edilmemiştir. Bizde her vakit bu gibi tadilât olmuştur. Bizden evvelki Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu zeminde yürümüştür. Buna salâhiyetimiz vardır. Tereddüt buyurulmasın. Şimdi, biz, kabine buhranının hallini, Reis Paşa Hazretlerine bıraktık. O da bize, bu teklifi getirdi. Bu teklifte gösterilen usulü, bütün
rüfeka ayrı ayrı düşünmüştür. Şimdi, bunu, tesbit lâzımdır. Teklif edilen şekil zaten mevcuttur. Bunu, tavzih ve daha muayyen şekilde tesbit edeceğiz.
Vehbi Bey (Karesi) — Biz, şimdiye kadar görüşüldüğü işitilen Teşkilâtı Esasiye Kanunundan haberdar değiliz. Gazetelerde filhakika gördük. Bu, kâfi mi? Binaenaleyh biz, evvelemirde, bunu bir kül olarak görüşmek üzere âtiye bırakıp buhranı halledelim.
Halil Bey — Teşkilâtı Esasiye Kanununun tadiline ve yeniden yapılmasına salâhiyetimiz vardır. Fakat, bu tadilât, hakikaten vatan ve milletimizin saadeti halini kâfil midir, bunu, söylemek lâzımdır. Bunu, erbabı hukuktan, hukuk ulemasından olan arkadaşlarımız: gelsinler, izah etsinler. İzahat verilmedikçe, bunun, derhal,
halledilmesine tarftar değilim.
Azadan biri — Teşkilâtı Esasiye Kanunu öyle ceffelkalem tadil edilemez.
Hamdullah Suphi Bey (İstanbul) — Dört sene evvel ayrı ayrı intihapların mazarratını söylemiştim. Bugün de, aynı hal başgösterdi. Gazi Paşanın teklifine gelince, bu, yeni değildir. Dört sene evvel yapılan bir kanunun, daha vâzıh bir surette ifadesidir. Binaenaleyh
bunun hilâfına olarak, söz söyliyecekler gelsin, fikirlerini söylesinler. Fakat, zamanımızın uzun uzadıya intizara tahammülü yoktur.
Ragıp Bey (Kütahya) — Kanunların en iyisi hâdisat ve ihtiyaçtan doğanıdır. İhtiyaç ise meydandadır. Teşkilâtı Esasiye Kanununun ikmali lâzımdır. Tavzihi icabeder. Teklifin derhal müzakeresine geçelim.
Adliye Vekili Seyit Bey merhum — Teklif edilen şekil, yeni bir şey değildir. Mevcut Teşkilâtı Esasiye Kanununun, tavzih ve tesbitidir. Kanunları ihtiyaç yapar. Nazariyat yapmaz. Zaman, hâdisat, her şeye hâkimdir. Kanuni tekâmül, değişmez bir düsturı katidir.
Teklif edilen şekilde bir yenilik yoktur. Mevcut şekli, daha sarih ve vâzıh olarak ifade edersek millet ve memleketimizin menfaatine elbet daha muvafık hareket etmiş oluruz.
 
HÜKÜMETİMİZİN  ŞEKLİ BEHEMEHAL CUMHURİYET OLACAKTIR
Merhum Seyit Beyin mütalâasına Abidin Bey (Saruhan) şu cevabı verdi: Evvelâ hükümet buhranını halledelim.
Eyüp Sabri Efendi (Konya) nın mütalâası şu idi: Biz, Gazi Paşa Hazretlerini hakem
yaptık. Bizim, Teşkilâtı Esasiye Kanununu tadile salâhiyetimiz yok demek, gayrimeşru olduğumuzu kabul etmek demektir. Meclisin, Teşkilâtı Esasiye Kanununu tadile salâhiyeti derkârdır. Hükümetimizin şekli, behemehal cumhuriyet olacaktır...
Bundan sonra İsmet Paşa söz alarak şu yolda beyanatta bulundu:
Fırka Reisinin teklifini kabule, ihtiyaç, katidir. Cihan, bizim, bir şekli hükümet görüştüğümüzü biliyor. Bu müzakeratımızı bir neticeye raptedip ifade etmemek, zaıf ve teşettütü idameden başka bir şey değildir. Bir tecrübeden bahsedeyim. Avrupa diplomatları,
bu hususta, beni, ikaz ettiler. Devletin reisi, yoktur dediler" Şekli hâzırınızdaki reis, Meclis Reisidir. Demek ki, siz, bir başka reis bekliyorsunuz. Avrupa düşüncesi işte budur. Halbuki, biz, böyle düşünmüyoruz. Millet, hâkimiyetine, mukadderatına, bilfiil vazıulyeddir. O halde, bunun, ifadei hukukiyesini söylemekten neden çekiniyoruz? Reisicumhur olmadan, başvekil intihabı teklifi, kanunsuz olur. Bunda şüpheye mahal' yoktur. Başvekilin intihabını, kanuni ve mümkün kılabilmek için, Gazi Paşa Hazretlerinin, teklifinin, kanuniyet kesbetmesi lâzımdır. Za'fı umuminin, idamesinde mâna yoktur. Fırkanın, bütün millete karşı, deruhde ettiği mesuliyetin, icabatına, tevfikı hareket zaruridir.
İsme t Paşadan sonra Abdürrahman Şeref Bey merhumun beyanatı meyanmda şu sözler vardı:
"Eşkâli hükümetin taâdadına lüzum yok. Hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir; dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz, bu, cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama, bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin."
Bundan sonra Yusuf Kemal Bey, teklifin kabulü lüzumuna dair uzun malûmat ve mütalâatta bulundu ve derhal onun,  merasimi kanuniyesinin itmamını teklif ederim, dedi.
 
TEKLİFİM FIRKACA VE DERAKAP MECLİSCE MÜZAKERE VE YAYASIN CUMHURİYET SESLERİ ARASINDA KABUL OLUNDU
 
Abdullah Azmi Efendinin "meselenin emmiyeti derkârdır. Müzakere devam.
 etsin diye yükselen itirazına rağmen müzakerenin kifayeti kabul olundu. Ondan
 sonra teklifimin heyeti uyumiyesi ve mütakıben maddeleri birer birer okunarak müzakere
ve kabul edildi.
Efendiler, Fırka içtimaına hitam verildi ve derakap Meclis içtimai küşadedildi. Saat öğleden sonra altı idi. Teklifi kanuni, Kanunu Esasi Encümeni tarafından usulen tetkik edilerek, mazbatası hazırlanırken Meclis, sair bazı mesail ile iştigal etti. Nihayet, makamı riyasette bulunan Reis Vekili İsmet Bey, Meclise, şu malûmatı verdi: "Kanunu Esasi Encümeni, Teşkilâtı Esasiye Kanununun tadilâtına dair lâyihanın müstacelen ve derhal müzakeresini teklif ediyor." "Kabul sesleri" üzerine, mazbata okundu. Teklif veçhile
müzakere edildi. Nihayet, kanun, birçok hatiplerin. "Yaşasın Cumhuriyet!" sadalariyle alkışlanan hitabeleriyle kabul edildi.
 
TÜRKİYE CUMHURİYETİ RİYASETİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ MÜTTEFİKAN BENİ SEÇTİ
Ondan sonra, Reisicumhur intihabı için Meclisinin  reyine müracaat olundu. Toplanan aranın neticesini, makamı riyasette bulunan,. İsmet Bey, heyeti umumiyeye şu suretle
tebliğ eyledi:
"Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti için yapılan intihabat ârasına, yüz elli sekiz zat iştirak eylemiş ve cumhuriyet riyasetine yüz elli sekiz âza müttefikan Ankara Mebusu Gazi Mustaf a Kema l Paşa Hazretlerini intihabeylemişlerdir." Efendiler, bunu mütaakıp, Meclise vukubulmuş olan mâruzâtım zabıt ceridelerinde mütalâa olunmuştur. Ancak tarihî bir hâtıranın ihyası için, müsaade ederseniz, o beyanatımı burada da aynen tekrar edeyim:
"Muhterem Arkadaşlar, mühim ve cihanşümul hâdisatı fevkalâde karşısında muhterem milletimizin teyakkuz ve intibahı hakikisine bir vesikai. Kıymettar olan Teşkilâtı Esasiye Kanununun bazı maddelerini tavzih için encümeni mahsus tarafından heyeti celilenize
teklif olunan kanun lâyihasının kabulü münasebetiyle Türkiye Devletinin; zaten cihanca malûm olan, malûm olması lâzım gelen mahiyeti, beynelmilel mâruf unvaniyle yâdedildi Bunun icabı tabiîsi olmak üzere; bugüne kadar doğrudan doğruya Meclisin riyasetinde bulundurduğunuz arkadaşınıza ifa ettirdiğiniz vazifeyi Reisicumhur unvaniyle yine aynı arkadaşınıza, bu âciz arkadaşınıza tevcih ediyorsunuz. Bu münasebetle, şimdiye kadar hakkımda izhar buyurduğunuz muhabbet ve samimiyet ve itimada bir defa daha göstermekle
yüksek kadirşinaslığınızı ispat etmiş oluyorsunuz. Bundan dolayı heyeti celilenize bütün samimiyeti ruhiyemle arzı teşekkürat ederim.
"Efendiler, asırlardan beri şarkta mağdur ve mazlum olan milletimiz; Türk milleti, hakikatte meftur olduğu hasailden muarra telâkki ediliyordu.
"Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat, idrak, kendi hakkında suizanda bulunanların ne kadar gafil ve ne kadar tetkikten uzak zevahirperest insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz haiz olduğu evsaf ve liyakatini hükümetinin yeni
ismiyle, cihanı medeniyete daha çok sühuletle izhara muvaffak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, cihanda işgal ettiği mevkie lâyık olduğunu âsariyle ispat edecektir.
"Arkadaşlar, bu müessesei âliyeyi vücuda getiren Türk milletinin son dört sene zarfında ihraz ettiği zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere teeelliyatını
gösterecektir. Âcizleri mazhar olduğum bu emniyet ve itimada kesbı liyakat etmek için pek mühim gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, heyeti aliyenizin şahsım hakkındaki teveccüh ve itimadının ve müzaheretinin devamıdır.
Ancak bu sayede ve Aîlahın inayetiyle şahsıma tevcih buyurduğunuz ve buyuracağınız vezaifi hüsnü ifaya muvaffak olabileceğimi ümidederim.
"Daima, muhterem arkadaşlarımın ellerine çok samimî ve sıkı bir surette yapışarak onların şahıslarından kendimi bir an bile müstağni görmiyerek çalışacağım. Milletin teveccühünü daima noktai istinat telâkki ederek hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."
Efendiler, Meclisçe cumhuriyet kararı 29/30 Teşrinievvel 1923 gecesi saat 8.30 da verildi. On beş dakika sonra, yani 8.45 te Reisicumhur intihabolundu. Keyfiyet aynı gece bütün memlekete tebliğ ve her tarafta geceyarısından sonra, yüz bir pare top endaht edilerek ilân olundu.
İlk kabinenin, ismet Paşa tarafından teşkil edildiği ve Meclis_Riyasetine Fethi Beyin intihabolun duğu malûmdur.
 
95. yılını kutladığımız bu Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!
 
Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 02  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Selma GÜRSEL
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi

SAC KAVURMA

1 kg Kavurmalık Et
1 kg Domates
0,5 kg Biber
0,5 kg Soğan
istenildiği kadar tuz, pul biber, karabiber
isteildiği yağ Sıvı veya Katı Yağ
ateş için odun ve mangal kömürü

İlk önce sac ateşin üzerine konur. Ardından yağ eritilmek üzere saca konur. Eridikten sonra soğanlar konur. Soğanlar iyice pişince biber konur ve ikisi birlikte bir süre karıştırılır. Et olgunlaşıp suyunu çekince üzerine doğranan domatesler dökülür biraz domatesler ölene kadar karıştırılır. Sac ateşten alınır hafif soğuyunca servis edilir

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  03 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Üzeyir Lokman ÇAYCI Hayat Hikayesi

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  04 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
İhsan TOMBUŞ
İhsan TOMBUŞ Hayat Hikayesi
HAYAL KIRIKLIĞI
Gül demeye girdim sevgi bağına,
Tuttuğum güllerin hepsi har oldu.
Bir kumral saçının düştüm ağına
Saçının her teli sanki mar oldu.
 
Kalmadı ümidim,söndü emelim,
Boşa çıktı sana uzanan elim
Dinle feryadımı,işit güzelim
Artık her nefesim ah-ü zâr oldu.
 
Aşk okuluna hedef kalbimi seçtin
Gönlümü kopardın ruhumu içtin
Madem ki sen benden artık vazgeçtin
Şimdi de ızdırap bana yâr oldu.
 
Müthiş bir işkence her geçen anım,
Kalbimde kalmadı,kurudu kanım.
Ben artık ruhsuzum,yok benim canım
Sensiz dünya bana bir mezar oldu.
 
Yazık emelime,hülyama yazık
En uzun,en tatlı rüyama yazık
Artık zindan olan dünyama yazık
Zulmetle aydınlık bir ayar oldu.
30 Ekim 1945 İstanbul
 

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  05SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Adile TÜRKMEN
Adile TÜRKMEN Hayat Hikayesi

ÇÖZEMEDİM
Hasretliğin bir ağ gibi kalbime örüldü
Özlemin düğüm düğüm inan ki çözemedim
Mutluluk mu çok geç zaman götürdü
Hasretin düğüm düğüm inan ki çözemedim.

Seni sevdim diyerek dizlerimde yatmıştın
Kanıma damla damla bir su gibi akmıştın
Sonra sevmedin diye suçu bana atmıştın
Sözlerin düğüm düğüm inanki çözemedim.

Anlaşılmaz tavrınla beni üzer gibisin
Kuşkular denizinde sanki yüzer gibisin
O bakışla hem güler,hem süzer gibisin
Gözlerin düğüm düğüm inan ki çözemedim.

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 06 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Mustafa AKÖZ
Mustafa AKÖZ Hayat Hikayesi

OĞLUM!
Aldanma dünyanın yeşiline, alına.
Yalan dünya seni çok oyalar oğlum!
Seyahat ederken doğru git yoluna
Kayar düşersin dostun olmaz oğlum!

Oğlum! Her çağrılan yere gitme gelme,
Olur, olmaz her şeye aman gülme,
Dibi gözükmedik suya dalma,
Boğulursan el uzatan olmaz oğlum!

Sakın senden istemedikleri bir şeyi verme,
Arıdan feyiz al, karınca gibi çalış durma,
Hiç kimseyi kendinden küçük görme
Yenilirsen sen utanırsın oğlum.

Oğlum! Yaz gelir, kış gelir, güz gelir,
Dünya yokuştur şimdi sana düz gelir,
Sanma bir daha MUSTAFA AKÖZ gelir,
Giden bir daha gelmiyor oğlum!

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 07 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Ahmet CANBABA
Ahmet CANBABA Hayat Hikayesi
HATİCEM
Eş için ağaca bez asma  sakın
Arama  boşuna  yatır  Haticem
Ne çıkarsa şansa  bahtıma  deyip
Aşkı  bu kadarla  yetir  Haticem
 
Bu  sade  sevginin  bakma  çapına
Kaç kişiyiz  şurda  topu topuna
Arsız yapma  beni  gönül  kapına
Kırgınlığı  burda  bitir  Haticem
 
İçten  bakışınla yaramı  sarsan
Geleceğin  hüzün   bensiz  yaşarsan
Hayatın tadına  hele  bir  varsan
Yerim  seni  çıtır  çıtır  Haticem
 
Ruhun, aşkta gıda çoğunluğunu
Yaşa   tüket  sevgi  öğünlüğünü
İçindeki  duygu  yoğunluğunu
Kağıda  dök   iki  satır  Haticem
 
Herkese  yaşamdan  olmalı   dersin
Senin  gibi herkes  murada  ersin
Açık kapı  bırak içeri  girsin
Mutluluğu  geri  getir  Haticem
 
 Arzu  ettiğinde çalınsın  zilin
Aşkı çok yaşasan  tükenmez  pilin
Yılanı dost eder bir tatlı  dilin
Kırmayasın  gönül  hatır  Haticem
 
 Ekmişim  bir  tohum içimde  bitir
Gelecek  kar  gibi  zaman  eritir
Solmasın  sulayım   bir  demet  getir
Sevda  bahçesinden  ıtır  Haticem
 
Kötülük   bulma sen  şerre  gelme  sen
Mutluluk kapında  hüzün  bilme  sen
Benim  yüreğimde  bensiz  kalma  sen
Geç  gönül  köşküme  otur  Haticem

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 08 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Hüseyin TAŞKAYA
Hüseyin TAŞKAYA Hayat Hikayesi
DOĞMAK
Her doğan ölmek için doğar
Güçlüler,güçsüzü daima boğar,
Dünyada yaşamak her şeye değer,
Doğanlara yardım eyle Allah'ım !
Doğmanın da bir anlamı olmalı
Dileğimiz herkes sıhhatli kalmalı
Her doğanda vadesi ile ölmeli
Ölenlere yardım eyle Allah'ım !
Kimisi olur doğduğuna pişmen
Kimileri zayıf,kimileri şişman.
Bazı insanlar kendine düşman
Onlara da yardım eyle Allah'ım !
Doğmak ne kadar güzeldir
Her doğanın hayatı özeldir
Akıllılar yaşamını düzeltir
Akılsızlara yardım eyle Allah'ım !
Doğanlar elbet bir gün ölüyor
Bazıları yaşam boyu gülüyor
Yaşlılar ölüyor gençler kalıyor,
Ağlayana yardım eyle Allah'ım !
Hiçbir yaratık güçlü doğmuyor
Bazı yaratıklar birbirini boğmuyor
Meyvesiz dalı kimse eğmiyor
Bütün yaratıklara yardım eyle Allah'ım !
Çokları da niçin doğduğunu bilmiyor
Çok zamanlar,istediğimiz olmuyor
Dertliler dünyada hiç gülmüyor
Dertlilere yardım eyle Allah'ım !
Dünyaya gelmek ne kadar güzel
Hayat insanı elekten süzer
Eğer fakir ise hayattan bezer
Fakirlere yardım eyle Allah'ım !
Güneş bile doğup,doğup batıyor
Çok insanlar tembel tembel yatıyor
Bazıları doğru söze bile atıyor
Tembellere de yardım eyle Allah'ım !

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 09 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Erol DUYGUN
Erol DUYGUN Hayat Hikayesi

AL BAYRAĞIM
Alkanımla renk vermişim
Asumana göndermişim
Ay yıldızı kondurmuşum
Banim şanlı al bayrağım.

Gök yüzünde salınacak
Türk’ün sesi duyulacak
Böyle mutlu olur ancak
Benim şanlı al bayrağım

Atamızın önderliği
Semalara gönderdiği
Halkımızın c an verdiği
Benim şanlı al bayrağım

Duyguninin şanlı yurdu
Atamız emanet verdi
Kuruldu bir güçlü ordu
Benim şanlı al bayrağım

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 10 SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Yaşar KILIÇ
Yaşar KILIÇ Hayat Hikayesi
GEL DE ŞAHIM
Uzak diyarlarda boynum büküldü,
Kalmadı takatım,gözler çekildi,
Hasret uzun sürdü,yürek büküldü,
Gel de Şahım himmet et bize,
Mürşid-i Kamil’im muhtacız size
Bir nazarın bize bin türlü ilaç
Tabibsin kalplere ey başlara taç
İkram sahibisin hep yüzün güleç
Gel de Şahım himmet et bize,
Mürşid-i Kamil’im muhtacız size
Rabb’im delil etmiş seni bizlere
Açmışsın gönlünü biz öksüzlere
Dünyada,Ahrette biz çaresiz,
Gel de Şahım himmet et bize,
Mürşid-i Kamil’im muhtacız size
Aç nolur yolları gelelim size
Sevgiyle aşk huzur verirsin cana
Bir nazar eylesen şu aşıklara
Gel de Şahım himmet et bize,
Mürşid-i Kamil’im muhtacız size
Gönül erlerine memursun başta
Nisbet sende kaim güneşsin arşta
Şu garip YAŞARIN gözleri yaşta
Gel de Şahım himmet et bize,
Mürşid-i Kamil’im muhtacız size
20.11.1990

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

11  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Metin DEMİRCİ
Metin DEMİRCİ Hayat Hikayesi 
BİZDE AHVAL BÖYLEDİR
Her yer dümdüz alçakları yükselmiş
Gevşemiş kapılar sırlar gözükmüş
Müslim müşrik aynı safta dizilmiş
Herkes dost oldu da dostum kalmadı
 
Herkes her şeyi ister haram tutmazlar
Yarin yanağına ortak gütmezler
Rağbet eğriye doğru satmazlar
Bozuldu niyetler, kısmetim kalmadı.
 
Bizde ahval böyle, ben ne bileyim
Ben ben miyim ki, sana ne geleyim
Ben ölmem, sana nasıl öleyim
Soyuldum ağyara, üstüm kalmadı
 
METİN bu, salınıp dertlere daldı
Ağladı kendine, dermansız kaldı
Kırk kalbe girdi de, kırk kapı çaldı
Rüzgârım bu kadar, estim kalmadı.

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Bir Sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 12  SAYFA BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız
Haydar KILIÇ
Haydar KILIÇ Hayat Hikayesi
ESKİ ÇİLE
Eski insanların çektiği çile
Dinleyin de onu getirem dile
Yüklü hayvan ile düşerler yola
Hayvan gitmez yollar bitmez ne çare

Koşu kazma ile ekin ekerdi
Dedem de çamurdan kerpiç örerdi
Odun azalınca boyun bükerdi
Ocak yanmaz baca tütmez ne çare

Babam da eskiden saban kurardı
Zelve öküzlerin boynun vurardı
Arpalar kurudu buğday sarardı
Döver biçer biçip atmaz ne çare

Bir buçuk ay sürer harman zamanı
Parasız verirdik orda samanı
Gitmez üzerinden tozlu dumanı
Çalış çalış kazanç yetmez ne çare

Az bulunur idi çarık ustası
Doktor görmezdi asla hastası
Çıkamazdı garibinki kimseye sesi
Yokluk kapısından gitmez ne çare

AŞIK HAYDAR KILIÇ bunları yazdı
Kar yağmur demedi dolandı gezdi
Çalıştı bir zaman kendini üzdü
Herkese matafın satmaz ne çare
 

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR!

1

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

1

Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

237 SAYI 25 Kasım 2018 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız!