YIL 17  SAYI 200    25-Ekim-2015

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1

 

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

 
Mahmut Selim GÜRSEL 200’Ü SAYI ve DOĞRULAR ACIDIR!
Mahfi EĞİLMEZ 3500 YILLIK MEKTUPLAR VE HOBİ
Selma GÜRSEL YEŞİL FASUYE
Hüseyin KALAFAT SENDEDİR ÇORUM
Ayşe ÇOBAN GÜZEL ÇORUM’UM «2»
Şükrü GÜLTEPE ÇORUMLUYUM DEMEK ONUR VERİCİ
Rıza HARDAL GÖNÜL

 

 

 

 
 01

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Mahmut Selim GÜRSEL
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi

200’Ü SAYI ve DOĞRULAR ACIDIR!           
            Emekliliğin tadını çıkarttık, Allah Nasip etti eşimle beraber Hacı da olmuştuk. Artık boş vakitler beni sıkmaya başlamıştı. Bir iş yapmalıyım diye düşündüm ve bir emeklinin yapabileceği bir iş ararken, Çorum’da olmayan biraz da aşina olduğum bir alan aradım. Araştırdım.  Müdür Yardımcısı iken1991 tarihinde “Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi Dewey” isimli bir çalışmamı Ankara’da dizgisini yapmış günlerce yazılanların hataları olup olmadığını düzetmenin zorluğunu görmüş, ilk fırsatta bir bilgisayar alarak öğrenmiş ve Ocak 1997 tarihinde Çorum’da Yatan Meşhur Yatırları dizgisini yaptım ve yayımladım. Sonra 1998 tarihinde Çorum 1997 isimli 500 sayfalık çalışmamı yayımladım.
Çorum’da yayınevi yoktu. Yayınevi açmanın gerektireceği ticari ve kanuni adımları yaparak İş yerimi 27 Mayıs 1998 tarihinde yayınevimi açtım.
Daha önce çalışmalarını bastıracak, yayımlatacak yer arayanların da işlerini yapabileceğimi düşünmüştüm.  Kendi çalışmalarımın hazırlıklarını yapar iken bu yayımlanacak çalışmalar gelir diye bekledim. Kitabımızı bastıralım diyen kimse gelmedi.
Çorum’da Yatan Meşhur Yatırların ikin baskısını yaptım. İş yerimize gelenler ile vakit geçirmeye başladık. Düşündüm. Beni ziyarete gelen arkadaşlarımın pek çoğu kalem tutan, bilgili kişiler idi. Acaba bir dergi çıkartsak yayımlasan nasıl olur diye planlar yaptım. O zamanını Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanlığı yapmış olan  Ümit Uzel ağabeyden de fikir alayım dedim.  İş yerine gittim. Kendisine:
-Ağabey ben bir dergi çıkartacağım; renkli olsun diye düşünüyorum diye fikir söyledim: Bana Samsun’da yayımlanmakta olan bir dergi uzatarak:
-Bu kişiden bilgi alabileceğimi önerdi ve sen sen ol sakın bunun gibi renkli dergi çıkartayım deme Çorumlulara yaranamazsın dedi.
Ertesi gün eşimle birlikte aracımız ile Samsun’a gittik. Dergiyi bulduk, sahibi ile tanıştık. Beraber işi yürüttükleri kişi ile konuştuk, bilgi aldık. Derginin Yayın yönetmeni ve Sahibi genç kişilerdi. Bana:
-Ağabey biz bu işe girdik. Dergicilik çok zor sana tavsiyemiz gazete çıkart daha iyi dedi. Bende:
-Niyetim dergi çıkartmak bir deneyelim bakalım bana ne gibi masraflar, ne gibi maliyet çıkar diye sordum. Onlarda bala bilgileri bir derginin maliyetini getirisini, masraflarını, vergisini, dükkân kirası  ve diğer bilgiler ile Çorum geldik. Oturup 24 aylık bir hesap çıkarttım. Elde para filan yok. İş getiren de hiç yok. Kafaya dergi çıkartacağım diye planlar, hesaplarda yaptım.
Bir cumartesi iş yerini kapatmaya doğru iki arkadaşım Muzaffer GÜNDOĞAR ile Abdulkadir OZULU  iş yerime geldiler. Çaylarımızı içerken durumu onlara açtım.
-Dergi çıkartmayı düşünüyorum. Onlar da:
-Bizde yazı veririz dediler. Bende:
-Bakın telif ücreti filan istemeyin veremem! Dedim, gülüştük. İş yerinden çıktık yürüyerek gider iken arkadaşlara:
-Ben derginin; Çorum’da en uzun süre Tek Parti Döneminde yayınlanmış Çorumlu dergisinin devamı olsun istiyorum o yüzden Çorumlu 2 Diye adını vereceğim dedim. Onlar da:
-Çorumlu 2 yerine Çorumlu 2000 yapsan istikrarlı ve o güne keder derginin çıkacağını beyan etmiş olursun dediler. Kabul ettim. Diğer arkadaşımızda niye olmasın dedi.
Hesap hazır ben, iki yazar ve pek çok tanıdık var bu işi yürütürüz deyip kapital aramaya başladım. Kredi almak o zamanlarda intihar gibi bir şey.
Önce Allah C.C. gücenerek üzerimde tapulu olan Mimar Sinan Mahallesinde bulunan evi satmaya karar verdim ve sattım. Oranın parası ile hesabıma göre 36 ay dergi çıkartma imkânı olacaktı.
Dergi için Kültür Bakanlığından ISSN ve Savcılıktan Dergi yayımlayacağım diye Yayımlanması için gerekli belgeleri aldım. Bu işlemler yapılırken iş yerime gelen arkadaşlara dergi çıkartacağımı söyledim. Yazan çizenler yazı veririz dediler.
1.Sayımızda bulunan Yazarlarımız şunlar idi: Dizin Soyadlarına göre hazırlamıştım. Recep CAMCI Ulu Cami İmam Hatibi, Çorum  Milli Eğitim Müdürü Mehmet Şakir ÇIPLAK, Emekli öğretmen Şair Metin DEMİRCİ, Dodurga Kömür İşletmesinde Memur Şair Erol DUYGUN, Emekli Kültür Müdürü Ahmet  ERTEKİN, Emekli Öğretmen Çorum Diyanet Kitapevi müdürü Ali GEYLAN, Emekli Öğretmen Yazar Şair  Muzaffer GÜNDOĞAR, Ben Emekli Kütüphane Müdür Yardımcısı Gürsel Yayınevi sahibi Mahmut Selim GÜRSEL,  Vefat etmiş Olan Emekli Öğretmen Sadi LEBLEBİCİOĞLU ve oğlu Emekli Öğretmen Oğuz  LEBLEBİCİOĞLU, Emekli Öğretmen Abdlkadir OZULU, Emekli Kültür Müdürü Osman ÜNSAL, Emekli Öğretmen Araştırmacı İsmail PAMUK ile Oğlu Dodurga Kömür İşletmesinde Memur Uğur PAMUK İle Çorum Ticaret Odası Başkanı araştırmacı Ümit UZEL gibi Çorum'un kalbur üstü yazarları ile yayıma atıldık!
Birkaç tane de hatır reklamı aldık. 1. sayısı 1 Temmuz 2008 tarihi ile hazırladık ve derginin yazıların ve düzenlenmesini ben kendim yaptım gerekçesi ise oldukça bir işçilik parası ödemem gerektiğini görmüştüm. Derginin çıkışlarını ve fotoğraflarını alarak Diyanet Matbaasına götürdüm verdim. Onlar da basınca Çorum'a yollarız dediler.
Dergimin ilk sayısı gelince sevindim. Önce Çorum Valisine  takdim ettim, savcılığa belgesi ile ilk sayımızı verdim. Kütüphaneye de derleme için ve kütüphane içinde bıraktım. Tanıtım olanlara götürdüm sonra eş dosta tanıtım ve abone yapmak için dergileri dağıttım. Hiç unutamıyorum. Bir esnafa dergi sundum. Dergiyi aldı baktı iyice inceledi. Bana dönerek Abdulkadir OZULU bu yazıyı yayınlamıştı. Gazeteden mi aldın demez mi? Vurulmuşa döndüm. Mahalli gazeteleri pek okumaya vaktim yoktu. Dergi dağıtımını bırakarak  iş yerine gittim. Abdulkadir OZELU bana yayımlamak için üç yazı vermişti. Birinci sayımıza Meslektaşım ve Çorumlu dergisinin demirbaşı olan Eşref ERTEKİN'İN yazısını almıştım. Diğer iki yazıyı da alarak Hasan Paşa Kütüphanesine gittik arşivden yazıları karşılaştırdım. Bana verile diğer iki yazı da gazetede köşesinde yayımlanmış yazılardı. Yeni kullanılmış, yayımlanmış çalışmalardı. İş yerine döndüm yerime oturdum. Gelen arkadaşlara dergilerini verdim.
Sadece birinci gün 3 dergi parası almış, bir tanede abone sözü almıştım. Ticaret Odasına gittim abone olur musun diye sordum. Onlarda gelmişsin bari bir tane olalım dediler. O zaman karşı bayiden çıktıkça alırsınız dedim.
Dergi çıkmış, parası basılmadan ödenmiş ve ne güzel ticaret diye düşündüm. Dergileri dağıtmaya devam ettim. Birkaç gün sonra Abdulkadir OZULU geldi.
-Dergi Çıktı mı? Diye sordu Bende kendisine 1. sayımızı takdim ederken bana verdiği diğer 2 yazısını da iade ettim. Yukarıda yazdığım olayı anlattım.
-Hocam bana yayımlanmamış yazılar verecektiniz fakat siz bana köşenizde yayınladığınız yazınızı vermişsiniz. Ben size güvenerek yazınızı yayımladım fakat böyle böyle oldu. Ben kütüphaneciyim eğer yayımlanmış yazıları yayınlamak ister isem gider oradan alırım dedim. Yeni yazı verirseniz yayımlarım dedim! Bir daha yazı vermediler. Biz de istemedik!
Dergimizi Çorum dışına da tanıtım için adreslerini bulduğum hemşerilerimize posta ile gönderiyorum. İlgi pek yok. Bir gün bir zarf geldi. Dergi gönderdiğim Salim SAVCI Çorumlu Nice Yıllara diye bir tebrik yazısı ile yayımlanması dileği ile geldi. Telefon ederek:
-Salim ağabey Mektubunuzu aldım adınızla dergimde yayımlayacağım dedim. Salim Savcı Mektupla tarafıma epey yazı yolladı. Bende çıkan sayılarımı ona yolladım
Dergimizin Yazarçizer kadrosu tamam olmuştu. 2. Sayı çıkar iken birinci sayıda yazı verenlerin yazılarını, yeni katılanları yazılarını yayımladım Dergimin çıktığı günden bu güne dergimize yazı verecek misiniz diye sormadım. Onlarda yazılarını getirdiler verdiler.
2. Sayıda Kütüphane Seksiyon Şefi Hakki Bülhan ERTEKİN, Yazar ve Yayınevi sahibi Salim SAVCI, Gazeteci ve Fotoğrafçı Memduh TULUK, Koruma Müdürlüğünde Memur Cuma TÜRKMEN, Öğrenci Erman YILDIRIM çalışmaları ile dergimize katkı verdiler.
Dergimizin tanıtımı işyerimizin terasında bir toplantı ile yaptık. İkram pastalarını eşim hazırladı, eş dost akrabalar ve okuyucularımız davete icabet ettiler. Dergimizi 2. sayısında kardeşim Sezai GÜRSEL'İN çektiği fotoğrafları misafirlerimizi ve bilgilerimizi yayımladık. Davetimize Resmi kesimden kimse teşrif etmedi. Çorum Gazetelerden ve Televizyonundan da katılanlar olmadı. Almanya bulunan misafirlerimiz geldiler, kameraları ile konuşmaları ve temennileri kayda aldılar, onlar da kayıtların kopyasını bize vermediler. Tanıdık komşuları da davet ettik gelen giden olmadı, bazı yazarlarımızda davetimize icabet etmediler.
Üçüncü sayayı hazırlar iken Oğuz LEBLEBİCİOĞU hocam yazısını dikte ettirmeye işyerimize geldi. Hoş beş, yazısını yazdık yazısını çıkışını verdim. Teşekkür etti. Gitmek için ayağa kalktı. Elini uzattı tokalaşacağız zannettim. Bana ufak bir kâğıt parçası uzattı.
-Ben geçen İstanbul'da idim dergimizi orada gösterdim. Dergiye tanıtımınızı verin dedim telefonlarını aldım. Oktay Bey ile görüşeceğim de o gerekeni yapacak dedi. Ben gidiyorum. Bu numarayı muhakkak ara dedi. Bende:
-Hocam oturun yayınınızda arayım dedim. Oturmadı gitti. Tanıtım verecek yer neresi, kim bu Oktay bey bence meçhul olarak telefonun kotuna baktım Çorum'da değildi Samsun kotu idi. Telefonu açtım. Bir bayan
-Buyurun Samsun Aygaz dedi. Bende
-Ben Çorum’dan Arıyorum Çorumlu 2000 Dergisinin sahibiyim Oktay Bey ile görüşmek istiyorum dedim. Bir dakika dedi. Bir yeri bağladı. Telefondaki kişi:
-Mahmut Amca biz reklamı vereceğiz fakat bir telefon vereceğim reklam parasını orası ile konuşun dedi. İyi günler diyerek telefonu kapattım İstanbul kotlu bir telefon verdi.
Oktay Beyin verdiği telefonu aradık ve dergimize epey katkısı olan AYGAZ’IN tanıtımını arka kapağa almış olduk.  
3. sayıya Sanayici İsmet ÇENESİZ, Şair Ayşe ÇOBAN, Yazar gazeteci Erkan EROL, Emekli İskilip Kütüphane Müdürü Metin KALYONCU, Şair Yazar Rıfat KURTOĞLU, Emekli Öğretmen Ahmet SERİN, Şair Esnaf Yaşar SOLAK ile Çorum Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü  Ömer YABACI dergimizin yazar kadrosuna girmiş oldular.
Dergi çalışmaları, tanıtım aramaları, abone bulma işleri derken 3. sayıya yayımladık. İş gayet zor ve çaba isteyen bir durum Yukarıda konusunu anlattığım ve Oğuz LEBLEBİCİOĞLU’NUN verdiği önemli katkı ile dergimizin % 15 inin masrafı da artık çıkmakta idi. Dergiyi Oğuz Hocamıza verince sordum.
-Kim bu Oktay Bey?  Dedim. Güldü.
-Bizim oğlan Samsun Bölge Müdürü. Dedi.
Çorum gazetelerinden birisi 3. sayıda çıktı diye bir küçük haber yapmış. Yayın yönetmenine gittim. Küçümsediği bu dergideki yazar kadrosu sende var mı artık dergimi merak eder isen aşağıdaki gazete bayiinden alır bakarsınız bir daha haber yapmayın dedim. Dergimizin dağıtımında Çorum Belediyesi ve Müdürlerine ben  on iki dergi veriyordum. Sadece bir tane başkan yardımcısı Orhan Horan dergi parası verdi. Arif Ersoy O zaman Belediye başkanı idi. Dergi götürdüğümde Mahmut Bey Belediyemize dergi getiriyorsunuz Yıl Başında komisyona ödenek ayrılsın diye bilgi verdim dedi. Ben de teşekkür ettim. Ocak ayında Belediyeden telefon ettiler. Faturanızla gelin dergiye abone parası ödeyeceğiz dediler. Gittim. Faturayı çıkardım. Kaç abone olunacak dedim. BİR ABONE dediler! Güldüm kalsın ben buraya 11 kişiye dergi veriyorum dedim. Abone parası almadım. Şubat ayında Arif Bey neden abone parası almadın deyince Arif Bey ben 11 dergi bırakıyorum. Encümenden 1 dergi abonesi çıkmış. Siz Mahalli gazetelere kaçar tane abonesiniz diye sordum. Yarın siz bir koşmanızda Çorumlu 2000 Dergisine aboneyiz deyince kim Kaç tane abonesiniz diye sormaz değil mi deyince seneye telafi ederiz dedi. Ertesi sene de 1 dergi parası çıktı ben yine almadım Sonradan dergimize yazı yolladı yayımladık ve Arif Bey yazarımız oldu.
Yayınevimizi duyan bir hemşerimiz bizi ziyarete geldi  3. Sayı yeni gelmişti kendisine taktim ettim. İnceledi çok sevindim dedi. Bu kişi Bekir Baki AKSU idi. Bana bir slayt vererek:
-İster isen kapağında kullanırsın dedi. Bende.
-Memnuniyetle dedim. Yayımlanınca adresinize gönderebilirim adresinizi verirseniz dedim Adresini bir kâğıda yazdı verdi.  Size hikâyelerimi de gönderirim. Eğer yayımladığım Çorum’da geçen bir Romanım var yayımlarsanız onu da yollayayım diye teklif etti. Bende:
-Ağabey Dergide roman tefrikası belki bizde ilk olur. Yayımlarım dedim. İyi günler dileyerek gitti. Su hırsızlarını epey devamı gelecek sayı diye yayımladım.
Alacahöyük Şenliklerine dergimizi de davet ettiler. İcabet ettik, gittik, Fotoğraf çekerken Rahmetli Ali Emiroğlu hangi gazete diye sordu. Bende Ali Abi Çorumlu 2000 Dergisi deyip son sayımızı takdim etmiştim. Yeni sayı ne zaman yayımlanacak diye sordu. Hazırlığını yapıyorum birkaç gün sonra Ankara'ya yollayacağım. Bende burası için yazı versem ve yazı ile katkıda bulunsam yayımlar mısın diye sordu dedi. Ağabey verirseniz yayımlarım, Eğer verirseniz her ay bir yazınıza yer veririm dedim. Uzun süre dergimizde yazarımız oldu. 
Ahmet SERİN Hoca Muzaffer GÜNDOĞAR Hoca ile yayınevimize geldi. Birkaç şiir verdi ve oda yazlarımızın arasına katılmış oldu.  Erdal ağabey Avukat olup hobi olarak Hititler ile ilgilenmekte idi. Bir Hititoloji konferansında dergimizi tanımış oldu. Ondan bir bilgi talebinde bulunca bende Hititlerle ilgili bilgiler yazayım yayımla dedi. Sevinerek Kabul ettim.
Çorum’da Çorumlu dergisinden sonra birkaç dergi yayımlanmış, birkaç sayı çıkartmışlar fakat maddi külfeti yüzünden pek ileriye gidememişti. Bir mahalli gazete birkaç sayı birkaç sayfalık dergi yayımlamış sonrada belli bir kesimi bünyesinde tuttuğu içir ilgi ve yazar bulamadığında yayımına son vermişti. Birkaç dergi denemesi yapılsa da birkaçı daha basılmadan, bazılar bir sayı sonra kapatılmıştı. Bana gelip danışanlara arkadaşlar bu iş gönül işi olduğu kadar da para işi. Ben evimi sattım buraya harcıyorum dediysem de gördükleri reklamlardan para kazanıyor zannettiler. Hatta uzun süre yazarlığımızda bulunan bir sanayicimiz de reklamla katkı veriyorum ya deyince verdiği katkı parası için verdiğim faturayı ile yapılan masraf ve reklamın baskı ve kağıt masrafı ile kağıt parasının dökümünü çıkartıp dergime kar değil zarar ettiğini söyleyerek ertesi ay reklam veren firma listeleri ve adet ve katkılarını yayımladım.
Dergiye gelecek sayı reklam veririz diye savanlar eğer dergiye reklam verselerdi dergimiz halen basılı olarak bu günlere gelirdi. Pek çok kişide reklam paramız kaldı, pek çok kişi dergimizin parasının üzerine yattı. Üzüldüm mü? Hayır. Neden. Ben görevimi yapmıştım gelelim dergimize: 
Bu kadar yazarçizer ve çekere karşı dergimizin abone sayısı istediğimiz sayıya ulaşamadı. Çorumlu bedava dergiye alıştığı için dergiye para vermek zoruna gitmiş bazı özverili kişilerin aboneliği ile dergiyi yürütmeye devam ettim.
On ikinci sayımızı yazarlarımızın hayat hikâyelerine hasrettik. Bu renkli yayımımızın da sonu oldu. Artık 13. sayımız 1. hamur siyah beyaz olarak yayına devam ettirmeye çalıştım. Bana Samsundaki dergici ile Ümit ağabeyin haklı söylediklerini anlamış oldum.
Sonra kimler kimler katıldı!
14. sayıdan itibaren Dergimizi deneme için İnternet ortamına aldık. Bedava sitelerden yayımlamaya başladım. Bir arkadaşımız dergiye sitenin ismini de koy deyince 20. Sayıda site ismini yayımlamaya başladım. 23. Sayı yayımlanmıştı.
Bir gün bir telefon geldi. Telefondaki kişi:
-Derginizi İnternette gördüm. Ziyaretçi sayısı az, nedeni de domaini yok dedi. Bende:
-Siz nereden telefon ediyorsunuz diye sordum. İsminiz ne?
-Benim ismim Sait ALACA Çorum’dan arıyorum dedi.
-İyi o zaman dedim işyerim Ölçek İş Merkezinde gelinde konuşalım. Dedim.
- Cumartesi günü gelirim. Dedi. Cumartesi günü iş yerimin kapısından ürkek bakışlı bir öğrenci içeriye bakıyordu. Kütüphaneci olduğumuz için bazen ödev sormak için talebeler iş yerimize gelmekte idiler. Bakan gencin ödevi var diye düşünerek sordum:
-Kime bakmıştınız? Dedim. O da bana:
-Mahmut Selim GÜRSEL’e bakmıştım. Dedi. İçimden Acaba dedim telefondaki kişi bu mu? Sordum:
-Siz Sait ALACA’MISINIZ? Dedim. O da:
-Evet benim dedi. Ben.
-Kellifelli birisini bekliyordum geç bakalım şu bilgisayara neler yapıyorsun dedim. Sait bilgisayarın başına geçti.
-Mahmut Amca klavyende f klavye imiş her ne ise dedi. Çorumlu sitesini açtı. Bana dönerek.
-Mahmut Amca bak buradan bu siteye kaç kişi girmiş görebilirsin diye bir yerlere mausla tıkladı.  Baktım bir aylık istatistik olarak 35 kişi ziyaret etmişti. Sait:
-Mahmut amca; bu ziyaretçi sayın bir ayda 100 katı artsın ister misin? Diye sordu. Bende:
-Tabi isterim. Sait nasıl olacak dedim.
-Mahmut Amca. Senin bu derginin bulunduğu yer başka bir sitenin himayesinde. O sitede birlerce benin gibi sayfalar var. Kim arar da bulur? İşi olanlar. Ben derim ki bir domain al. Birde barındırma alalım. Siteni yükleyelim bir afta sonra bak gör kaç kişi sitene girecek. Ben:
-Sait domaini nasıl alacağız diyinve bana dönörek:
-Sitenin ismi ne olsun dedi. Bende:
-Çorumlu 2000 olsun dedim. İnternette Sait bir yere yazdı. Domain müsait. Barındırma ve domaine şu kadar lazım dedi.
-Bende istediği parayı verdim. Sait:
-Haftaya gelirim birlikte siteyi yükleriz dedi ve Sait gitti.
Dediği gibi cumartesi günü geldi. Sitenin barındırma ve domaini açtık. Dergimizi yüklemeyi bana gösterdi. Müsaade isteyerek gitti. Bir hafta sonra tekrar geldi. Bana:
-Bak Mahmut amca! Siteye bir haftada kaç kişi girmiş diye istatistiği açtı. O hafta benim siteye 120 kişi girmişti. Böylece kendi sitemiz ve domain sahibi olmuştum. Sait de dergimizde yazarımız.
Daha sonra http://corumlu.com araştırdım, Almanya da bir hemşerimizin domaini idi. domain var ise de site boş gözüküyor. Bilgi bulunmuyordu. Kontrol panelinden e-mail adresini aldım. E-posta çektim. Çorumda olduğumu eğer sayfayı kullanmazsanız  isen bana verebilirmisin diye yazdım. O da cevaben iki ay kadar sonra benim sürem bitiyor. İnternetten takip et ve domaini alabilirsin dedi. Teşekkür ettim. http://corumlu.com  bizim olmuştu.
Dergimize dönelim. 24. Sayımızda yeni katılan yazarlarımızın hayat hikayelerini yayılmadım. İnternette artık dergimiz corumlu.com yayınlanmakta idi. Ziyaretçimizde oldukça iyi idi. Hatırladığım bir yazarımızın site işe yarıyor mu sorusundan hatırlıyorum. Dedim ki. Bu ay 2414 ziyaretçi gezmiş demiştim.
 29. sayımızda dergimiz 3. Hamur kâğıda düşmüştü. 55. Sayıdan sonra artık derginin katlama ve tel dikişini de ben yapıyordum. Parasını aldığım abonelerimin parasını iade değil dergi olarak vermem gerekirdi. Zaten 1938 de basılan Çorumlu Dergisi 58 sayı basılmıştı. Dizgi, mizampaj, aydınger çıkışı, katlama, tel dikişi ve dağıtımın hepsini yapıyordum. Dergimize birkaç üyeden başka para verende kalmamıştı. Ben amacıma ulaşmış 60 sayımda hiç kimseye abone borcum kalmamıştı. 61 sayıyı sonra iki sayı daha bastırarak 63. Sayıda basım hayatına mecburiyetten son verdim. Yazı veren arkadaşlara artık dergi basılmayacak. Şayet yazı vermek isterseniz benim e-postama yazarsınız diye söyledim. Yazı gönderenlerin yazıların yayımladım ve bu sayı ile 200. Sayımızı yayımlamış olduk.
Ben Allah’a güvenerek yola çıktım. Ömrüm oldukça dergiyi devam ettireceğim. Derginin geçmiş sayılarından arşivimizde birkaç takım kaldı. Onlarda maddi değerini verenlere vermeyi düşünüyorum.
Aynı şekilde Sarı Çiğdem Şiir Defterimizde 160 sayı şair arkadaşların çalışmaları ile yayımladım.
Facebooktan dergimizin CD sini hazırlamak istiyorum. Siz de bulunun dedim. Ne oldu?
Tanıtım sayfalarınızı siz hazırlayacaksanız; Ölçütü genişlik 500 yükseklik 400 piksel genişliğinde JPG formatında veya fotoğraf olarak hazırlanması gerekmektedir!
Arşiv olarak düzenlediğimiz 160 sayı için tanıtımınızı ayrı ayrı veya aynı tanıtım olarak verebilirsiniz!
Ayrıca Bütün sayılarda gözüken döner banner de de tanıtımını olabilir!
Sayfa önceliği ilk müracaata göre düzenlenecek ve tek katkı payı olarak alınacaktır!
Dergi tanıtımları sitemizde sayfalara yüklenerek İnternet üzerinden yayınlanacaktır.
Dergimizin yayımı devam ettiği müddetçe yeni sayılarda da Açılış sayfası index bölümünün alt kısmında tanıtımınız yayımlanacak ayrıca katkı payı talebinde bulunulmayacaktır.
Sayfaların tamamlanmasından sonra CD ortamında 160 SAYI ARŞİVİ TANITIMI dağıtımı yapılacaktır.
160 sayı tanıtım haricinde bize yazmayınız!
iletişim için corumlu2000@gmail.com adresime yazınız!
Halen sitede bulunmaktadır. O kadar çok müracaat oldu ki. Ne yapacağımı şaşırdım. Halen de müracaatlar gelmekte!
ŞAKA ŞAKA bir tane bile soran olmadı!
Son dört sayıda kendi şiirlerim ile http://saricigdem.dergisi.info yayımlıyorum. 164. Sayı bu ay yayıma alındı.
Sonuç olarak Çorumlu 2000 dergisinin de 200 adedinin CD sini hazırladım. Çoğaltılacak. Elimde yayımlanmak için sıra bekleyen şiirle ve ömrüm el verdikçe  kendi yazılarımı ve eşimin yemeklerini yayımlamaya devam edeceğim.
Teknolojik özürlü arkadaşlarımız e-posta, intermet ne bilmiyoruz dediler. Birkaç kuruş verin internet kahveleri var orada yazdırın dedim. Yazı yollayan olmadı.
ZATEN BANA KİM YAZI VER DEDİĞİMİ İDDİA EDER İSE ANLINI KARIŞLIRIM!
Bu kadar uzun bir yazı çıktı. Pek çok kişinin dediği gibi “aldatıldım” MI Hayır ben görevimi yaptım. Sözümde durdum. Pişmen de değilim. 200 sayı dergi çıkartacak bir babayiğitte göremiyorum. Bu benim her zaman söylediğim “YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİDİR” diyorum!
Bana Allah C.C. yeter!
Bir hocanın dediği bibi kandiline damlıyor mu?
EVET DAMLIYOR: Hazreti Ali R.A. “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” demiş. Birkaç kişiye yazmalarını tavsiye ettim. Birkaç kişi ise okudu, yazdı. Sayamayacağı kadar dergimi ziyaret ederek bir şeyler öğrendiler.
Erer isek gelecek sayı görüşmek üzere!

 

 

 

 
 

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Mahfi EĞİLMEZ
Mahfi EĞİLMEZ Hayat Hikayesine tıklayarak gidiniz!
 
3500 YILLIK MEKTUPLAR VE HOBİ

Mısır firavunu II.Ramses'in Hitit Kraliçesi Puduhepa'ya (Hitit kralı III. Hattuşili'nin karısı) mektubundan: "Mısır Kralı, Büyük kral, Güneşin oğlu, Tanrı Amon'un sevgilisi, ilk büyük kral, Mısır ülkesinin kralı Hatti ülkesinin büyük kraliçesi kız kardeşim Puduhepa'ya der ki: Bak, Ramses, tanrı Amon'un sevgilisi, Mısır ülkesinin büyük kralı, iyidir. Evlerim, oğullarım, ordularım, atlarım, savaş arabalarım ve ülkemdeki her şey iyidir. Dilerim ki, Hatti ülkesinin büyük kraliçesi, kız kardeşim, sen de iyisindir. Atların, oğulların, savaş arabaların ve ülkendeki her şey iyidir. İşte burada Ramses II kraliçe Puduhepa'ya 'Büyük Kraliçe' ve Kız kardeşim' diye seslenmektedir. Bunun anlamı senin kızını bana vermen tanrılarca onaylanmıştır ve kutsanmıştır. Ve sen onu kralın evine verdin. Ve o Mısırlıların yöneticisi, kraliçesi olacak."

Mısır Kraliçesi Naptera'nın (II.Ramses'in karısı) Hitit Kraliçesi Puduhepa'ya mektubundan: "Mısır ülkesinin büyük kraliçesi Naptera, Hatti ülkesinin büyük kraliçesi Puduhepa'ya der ki: Ben, senin kız kardeşin iyiyim. Dilerim senin ülken iyi olsun... Sana, kız kardeşim, seni kutlamak için saf altından 12 sıralı ve 88 şekel ağırlığında bir kolye, renkli ketenden yapılma bir kraliyet elbisesi ve 12 adet keten elbise yolluyorum."

Yaklaşık 3300 yıl öncesinden kalma iki mektuptan pasajlar sundum size. Kil tabletlerdeki çivi yazılarından uzmanları tarafından okunmuş. Bu mektuplardan sonra Kültür Bakanlığı web sitesinden bir alıntı sunuyorum size: "Boğazköy'deki Hattuşaş, İlkçağ'da Hitit İmparatorluğu'nun başkentiydi. M.Ö. XIXXVII. yüzyıllarda bir Hatti kenti olan Hattuşaş, M.Ö. 1700 civarında ilk Hitit Kralı Kuşşara tarafından ele geçirildi.

Yüzyıl sonra da I. Hattuşili tarafından Hitit devletinin başkenti yapıldı. M.Ö. 1190'da Hitit İmparatorluğu yıkıldıktan sonra önemini yitirdi. Hattuşaş, 1987 yılında UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'ne alınmıştır." Kültür Bakanlığı yetkililerinden rica ediyorum bu metindeki yanlışı düzeltsinler. Kuşşara Hitit kralı değil Hititlerin Anadolu'daki bilinen ilk yerleşim yerlerinin adıydı. Kültür Bakanlığı web sitesinde böylesine büyük bir yanlış yer almamalı.

Ayhan Şahenk'in bir sözü var: "Yöneticinin ne olursa olsun bir de hobisi olmalı."

Arkeolojiye ve Hititolojiye bir ömür vermiş olan profesör Muhibbe Darga ile Emine Çaykara'nın yaptığı söyleşi 'Arkeolojinin Delikanlısı' adı altında kitap olarak yayımlandı. Muhibbe hanım, söyleşinin bir yerinde, başlangıçta Anitta'nın Laneti kitabını yazdığım için kızdığını fakat kitabı okuyunca kızmaktan vazgeçtiğini söylüyor. Muhibbe hanım bana kızsın ya da kızmasın, ben onun Puduhepa üzerine yazdığı makaleyi okuduktan sonra onu kendime seçtiğim hocalar arasına koymuştum. Şimdi bu kitabı okuduktan sonra onu kendime hoca olarak seçmekle ne kadar doğru bir iş yaptığımı anlıyorum. Muhibbe hanım benim kendisini hoca olarak seçtiğimi bilmiyor. Bilse belki de beni öğrenci olarak kabul etmezdi. Zaten hobinin en önemli üstünlüğü burada. Siz kendi dalınızı ve kendi hocalarınızı kendiniz seçebiliyorsunuz. Kimseye bir şey söylemenize, izin almanıza ya da sınava girmenize gerek yok. 'Arkeolojinin Delikanlısı'nda işini hobi gibi yapan bir insanın romanını bulacak ve böyle insanların bu ülkeye nasıl katkı yaptığını göreceksiniz.

Not: Hahfi EĞİLMEZ'DEN Tabibimiz üzerine sitesinden alınarak dergimizde yayınlanmıştır!

 

 

 

 

 
 
 

 

 
 02

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Selma GÜRSEL
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi
YEŞİL FASULYE
1 Kilo yeşil fasulye
250 gram kuşbaşı
1 kaşık yağ
2 domates
1 baş kuru soğan
1 kaşık salça
İstenildiği tuz, biber
            Fasulyenin başlarından kırılarak kılçıkları temizlenir. Fasulyeler kırılır ve bir leğende bol su ile yıkanarak su içinde bekletilir.
            Bir tencereye bir kaşık kullandığınız yağdan koyarak üzerine kuru soğan doğranır. Kuş başı et ilave edilerek soğan ile karıştırılarak kuş başılar hafif kızartılır. Karışıma salça ilave edilir. Bir kapta bekletilen fasulye susuz olarak tencereye konularak karıştırılır üzerine doğrana domatesler konulur tuzu ve biberi ekilerek üzerine biraz sıcak su konarak tencere iyice karıştırılarak yemeğin pişmesi beklenir.

 
 03
Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız
 
 
 

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Hüseyin KALAFAT
Hüseyin KALAFAT Hayat Hikayesi
SENDEDİR ÇORUM
Altı bin senelik hazine sende
Nice medeniyet sendedir çorum
Bütün şehirlerden öndesin önde
Nice medeniyet sendedir ÇORUM

Asurlar,hititler,persler yaşamış
Azimler gayretler hırslar yaşamış
Çelikler erimiş örsler yaşamış
Nice medeniyet sendedir ÇORUM

Hüküm sürmüş firiklerin soyları
Akın akın gelmiş oğuz boyları
Tarih kültür kokar bütün köyleri
Nice medeniyet sendedir ÇORUM

Galatlar kimmerler medlerin yurdu
Bin bir zahmet ile çorumu kurdu
On üç medeniyet yaşadı durdu
Nice medeniyet sendedir ÇORUM

Nice boz kırlara nice herklere
Alpaslan kapıyı açtı türklere
Cumhuriyet gibi bak örneklere
Nice medeniyet sendedir ÇORUM

Azim gayret vardı yüce millette
KUL HÜSEYİN gurur duyar elbette
Bir çok devlet uyur iken gaflette
Nice medeniyet sendedir ÇORUM

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız

 

 

 
 04

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Ayşe ÇOBAN
Ayşe ÇOBAN Hayat Hikayesi
GÜZEL ÇORUM’UM «2»
Aşıp gelin tepesini dağını,
Seyir edin bahçesini bağını,
Tarih kokan Hititlerin Çağını,
Gönül gözleriyle görmek ne güzel.
Adım adım gezin Çorum ilini,
Bulursunuz erenini,pirini,
Hıdırlık’ta evliyalar yerini,
Ziyaretle selam vermek ne güzel.
Gezip görün evlerinin önünü,
Nergisini,sümbülünü,gülünü,
İnsanlar sevgiyle sıkar elini,
Bu mutlu dostluğa ermek ne güzel.
Çayırlarda güreş tutar yiğitler,
Ata’sından almış altın öğütler,
Şairleri söyler içli beyitler,
Bu soylu bahçeye girmek ne güzel.
Tarlamıza arpa,buğday ekeriz,
Bizler Çorumluyuz leblebi yeriz,
Şivemizdir arada “heri” deriz,
Ekini harmanda sürmek ne güzel.

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız

 
 
 05

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Şükrü GÜLTEPE
Şükrü GÜLTEPE Hayat Hikayesi
ÇORUMLUYUM DEMEK ONUR VERİCİ
Heri şivesini bölgemiz söyler
Leblebi,tuğlası illeri gezer
Hitit,Hattuşaş’ı ebedi yaşar
Çorumluyum demek onur verici

Esiyor rüzgarı Köse Dağından
Evliya,türbesi onun varından
Koyun Baba Köprüsü söyler derinden
Çorumluyum demek onur verici

Kandil çalında pınar çağlasın
Koyun,kuzu orda eğlesin
Gönül türküsünü yare söylesin
Çorumluyum demek onur verici


Güzel ilçesini methetsem azdır
İlkbahardan sonra gelen yazdır
Namelerde nota türküler sazdır
Çorumluyum demek onur verici


Saat kulesi de Paşadan kalmış
Orta Asya Oğuz boyundan gelmiş
Fatih Sultan Mehmet namını salmış
Çorumluyum demek onur verici


ŞÜKRÜ ilim,irfan tarihler yazsın
Seninle davamız mahşere kalsın
Divane gönlümü diyara salsın
Çorumluyum demek onur verici
21.11.2000

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız

 
 
 
 06

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Rıza HARDAL
Rıza HARDAL Hayat Hikayesi
GÖNÜL
Yine havalandı uçtu
Ulu dağa düştü gönül
Denize mi, dağlara mı?
Kime bakam şaştı gönül.
Çorum Bursa’nın arası
Yavrular bülbül yarası
İkisi de ana yavrusu
Hangisine düştü gönül.
Durmadan akar çağlar
İkisine ayıram paylar
Deniz dağlara doğru ağlar
Hangisine düştü gönül.
Doğa derki benim anam
Denizim der sana vermem
Sevimin der parçalanmadan
Ortalıkta şaştı gönül.
Barış durmaz sazın çalar
Aramızda sıra dağlar
Tükenmiyor uzun yıllar
Hat safhayı aştı gönül.
RIZA diyor alamam ben
Türkü sayam gönülden
Sevimimi vermem ben
Kimde kaldı şaştı gönül.

 

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR!

1

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

1

Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

201 SAYI 25 Kasım 2015 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız!