|
YIL 18 SAYI 201 25-Kasım-2015
|
|
Çorum Elvan Çelebi Köyü |
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
-
Mahmut Selim
GÜRSEL AKRABALARIMIZI YOK ETMEK İSTİYORLAR
-
Mahfi EĞİLMEZ
KUKLA
-
Selma GÜRSEL PATLICAN OTURTMA
-
Sevim HARDAL
DOĞANIMIZ YÜRÜSÜN DE GİDELİM
-
Şükrü GÜLTEPE SALINA SALINA
-
Yaşar KILIÇ
FARKETMEZ
-
Özgür BİÇER SENİ UNUTAMIYORUM
|
|
|
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
|
-
AKRABALARIMIZI YOK ETMEK İSTİYORLAR
-
Zaman içinde bazı empozeler,bazı aileler için de
doğru görüldüğünden olsa gerek tek çocuklu aileler ülkemizde epey çoğaldı.
Bu çocuklar bazı akraba ilişkilerinden de yoksun kalmış oldular. Bu
çocukların ileride büyüdükleri zaman da bazı akrabalık duygularını
tadamayacakları da gözükmektedir.
-
Şöyle bir kurgu yapalım. Ülkemizde 20 yıl sonra bütün ailelerin tek
çocukları olduğunu var sayalım. Bu sürede bu çocuklar erkekse amca ve dayı
olamayacaklar. Kızsa hala ve teyze olamayacaklar. Böylece ülkemizde amcalı,dayılık,teyzelik ve halalık denilen akraba
bağları olmayacak. Ayrıca da bu kuşak bir sonra olacak tek çocuklardan dolayı,büyük babalarının
amcalarını,dayılarını,teyzelerini ve halalarını tanıyamayacaklar.
-
Diyeceksiniz ki;böyle olursa ne olur ?
-
İnsan evladı yaratılışında bulunan bazı duygular vardır ki bu
gereksenmeleri başka yollarla karşılanmayacak olması bu tek çocukları
sevgilerini başka yollardan karşılayacakları çok açıktır. Bu düşünce
ülkemiz için acaba nasıl bir sonuç doğuracaktır ?
Tabii bu sonuç tam olarak tespit etmemiz,böyle bir
senaryonun tam olarak uygulanması ile mümkün olacaktır.
-
Yukarıda bahsettiğimiz akrabalarımızı yok olmasından çok yaşadığımız zaman
dilimleri içinde de pek çok çocuk amca,hala,dayı
ve teyze akrabalarının birinden yada bazısından yoksun olmuştur. Bazı
ailelerin sadece birkaç çocuğun olmasına karşın aynı cinsiyetten olması
onları bazı akrabalarından yoksun bırakmıştır. Bu durumu yaşayan ailelerin çocukları,bu akrabalık duygularını tatmadıkları için
nasıl bir duygu olduğunu ömür boyu kendilerine etrafımızdan öğrenmekteyiz.
-
Örneğin,erkek kardeşi olmayan kız çocukları erkek
kardeşlerinin eksikliğini,erkek kardeşlerin de kız kardeşin ne demek
olduğunu bilmediklerinden anlattıklarına şahit olmuşuzdur. Bazen de bir
önceki kuşaktan dolayı,benim amcam,benim
halam,benim teyzem,benim dayım olmadı serzenişinde bulunduklarına pek
çoğumuz şahit olmuşuzdur.
-
Ülkemizde bundan başka bazı aile planlamacılarının kendilerinin de
katılmadığı az çocuk,çok çocuk tartışmasının da
bazı kesimlerce kabul edilerek o ülkenin ırksal,etniksel olarak
ayrımcılıkların ve başka bir etnik topluluğun nüfusunun
azalmasına,bazılarının da alabildiğine nüfus üzerinde adeta baskı unsuru
yapacak kadar çoğalmasına ses çıkartılmamaktadır. Burada ülkenin nüfus
yönünden dikkat edileceği hususlar hepimizce dikkatle incelenmesi gerektiği
çok yakınımızda olmakta olan Irak Kürt üstünlüğünü adeta dünyanın gözü
önünde başta Türk topluluğunun adeta eritilerek bir asimile girişimi yapılmaktadır.Bizce bu durumların ülkemizce göz ardı
edilmemesi gerekmektedir.
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahfi EĞİLMEZ |
Mahfi EĞİLMEZ
Hayat Hikayesine tıklayarak gidiniz! |
-
-
KUKLA
Hititler üzerine iki yıl
kadar önce yazdığım yazılardan birisinde "Hititleri birileri roman haline
getirmezse bu işi ben yapacağım"
gibisinden bir cümle yazmıştım. 'Aslında o sıralarda adını koymaksızın
Anitta'nın Laneti' üzerinde çalışıyordum. Sonra birden e-postamda bir mesaj
buldum. Ahmet Ümit, Hititler üzerine yazılmış 'Patasana' adlı bir romanı
olduğunu söylüyordu. Ne yalan söyleyeyim Ahmet Ümit'ten ve Patasana'dan o
zaman haberim oldu. Hemen Patasana'yı aldım ve bir solukta okudum. Kitabı
bitirir bitirmez Ahmet Ümit'in bütün kitaplarını alıp onları da bir solukta
okudum. Romanları bir polisiye sürükleyiciliğinde, inanılmaz gerilimlerle
yüklü, insanı çoğu kez tedirgin eden bir hava taşıyordu. Aynı zamanda
toplumsal tartışmalara konu olan pek çok konuda hem bilgi veriyor, hem de
düşünmeye itiyordu.
Ahmet Ümit'in Susurluk üzerine bir roman yazdığını duyduğumda oldukça
heyecanlanmıştım. Om Yayınevi kitabın yayımlanmasından önceki ilk bilgisayar
çıktısını yolladı bana. Adı 'Kukla' idi romanın. Son yıllarda bu kadar hızla
okuyup bitirdiğim bir roman olmamıştı. Her sayfayı geçerken bir sonraki
sayfada ne olacağına, sonlara yaklaştıkça da bu arapsaçının nasıl
çözüleceğine ilişkin merakım artarak okudum. Bazen canım bir şeyler yemek
istediği halde o isteği erteleyip romana devam ettiğim oldu. Yani Kukla'nın
aynı zamanda diyet yapmaya da yararı oluyor. Ama bu çok kısa süreli bir
yarar. çünkü roman 610 sayfa olmasına karşın birkaç gün içinde bitirilecek
kadar sürükleyici.
Kukla, özgün yapısına karşın, John Grisham'ın romanlarındaki özellikleri
taşıyor. Grisham'ın romanları gerilim yüklü, polisiye ögeleri ağır basan ama
aynı zamanda insana birçok şeyi kuşbakışı öğretir. Bir yandan sizi inanılmaz
gerilimli bir polisiye öykünün içine iterken bir yandan da hukuk sistemini,
avukatların nasıl çalıştığını, mafya ilişkilerinin nasıl geliştiğini
anlatır. Yani sadece bir gerilim romanı okumakla kalmayıp aynı zamanda
bilmediğiniz bazı konuların teknik ayrıntılarını da öğrenmiş olursunuz. Bunu
yapmak yazarın derin bir bilgiye ve aynı zamanda o bilgiyi basitleştirerek
anlatacak yeteneğe sahip olmasını gerektirir. Ahmet Ümit, Kukla'da bunu
yapıyor. Romanın kahramanı olan alkolik gazeteciyle birlikte son derecede
gerilimli bir polisiye öykünün içine girdiğiniz anda Susurluk olayının
sisleri önünüzde aralanıyor ve Türkiye'de birçok kurumun nasıl çalıştığı,
hangi ilişkiler içinde olduğu ortaya çıkmaya başlıyor. Kukla, çoğu kez
yanıbaşımızda olduğu halde arkasına önüne bakmayı ihmal ettiğimiz ya da
birbirine bağlamayı düşünmediğimiz birçok olayın arkasında neler olduğunu,
birbirleriyle nasıl ilişkili bulunduğunu sergiliyor. Ya da daha açık bir
ifadeyle, öteden beri içinde yürüyüp durduğumuz ama hep bakıp geçtiğimiz
için bir türlü çıkış kapısını bulamadığımız bir labirentin çıkış planını
veriyor. Aslında romanın kahramanı olan alkolik gazeteci de bizim
konumumuzda. Sadece bakıp geçmek ve bir an önce rakı kadehinin başına dönmek
istiyor. Ama labirentin planı verilince istese de istemese de işin içine
giriyor.
Bana gönderilen bilgisayar çıktısının üzerinde kapak tasarımı yoktu. Kitabın
kapağını birbirinin iplerini tutan üst üste kuklalar olarak canlandırmıştım
hayalimde. Tam dünkü Radikal Kitap ekinin kapağında olduğu gibi. Geçen gün
romanı aldım ve kapağına bakınca hayalimin tutmadığını gördüm. Kim bilir
belki de benim hayal gücüm sınırlı.
Kukla'yı hiç zaman geçirmeden alıp okumanızı öneririm. Böylece kendinize ait
kişisel hızlı okuma rekorunu kırmış olursunuz. Sanırım Kukla'yı okuduktan
sonra, eğer okumamışsanız, Ahmet Ümit'in diğer kitaplarını da okuma arzusu
doğacak içinizde.
Patasana'dan başlamanızı öneririm.
Not: Hahfi EĞİLMEZ'DEN Tabibimiz üzerine sitesinden alınarak dergimizde
yayınlanmıştır!
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Selma GÜRSEL |
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi |
PATLICAN OTURTMA
1 Kilo Patlıcan
200 Gram orta yağlı kıyma
Kızartmak için biraz sıvı yağ
5- tane yeşil biber
2 domates
1 kaşık salça
Patlıcanları kızartacak kadar sıvı yağ
İstenildiği kar tuz ve baharat
Patlıcanları kafası kesilerek patlıcanlar ara ara soyulur 4-5 santim
boyunda kesilerek dik dörtken şeklinde doğranır. Güzelce su ile yıkanır
süzgeçti bekleterek suyunun süzülmesinden sonra hafif tu dökülerek bir
tavaya sıvı yağ konularak kızdırılır patlıcanlar kızgın yağda iki tarafı
kızartılarak pişirilecek tencereye konulur.
Biberler sapları alınarak temizlenir ve onlarda hafifçe kızartılır.
Onlarda tencereye patlıcanların üstüne dökülür.
Tavaya iki adet soğan doğranarak öldürülürken üzerine 200 gram kıyma
konulur hafif tuz serpilerek güzelce kızarırken üzerine yıkanıp
hazırlanana domatesler doğranır domatesler hafice kızarmadan karışım
tencerede bulunan patlıcanların üzerine serilir. Kısık ateşte patlıcanları
kapayacak şekilde kaynar su konur tuzu ve biberi istenildiği kadar konulur
on beş dakika pişirilen patlıcan oturtma sıcak olarak servis edilir
|
|
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
03 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Sevim HARDAL |
Sevim HARDAL Hayat Hikayesi |
- DOĞANIMIZ YÜRÜSÜN DE GİDELİM
- Bitlis’in etrafın çevirmiş dağlar
- Bitmez bilmiyor da sayılı günler
- Yuvadan çıkıyor yavru minikler
- Dağların karı erisin de gidelim
- Kekik, yavşan bürüsün de gidelim
- Kalenin merkezi şehir merkezi
- Kavuştur hasretin herkesi
- Bitlis aslında bir Türk Ülkesi
- Dağların karı erişinde gidelim
- Görevimiz biter bitmez gidelim
- Akşam olur güneş batar doruktan
- Kafaları gözükmüyor sarıktan
- Kışın sıcağından yazın soğuktan
- Bulanık su durulsun da gidelim
- Yayla karı erişinde gidelim
- Gurbetin kahrını çekenler bilir
- Ağlayan göz yaşını çekenler bilir
- Bitlis’in ilinde duranlar bilir
- Dağların karı erişinde gidelim
- Batak yollar kurusunda gidelim
- Dağların karı var yüreğin yağı
- Karalı günlerin gelmiyor ağı
- Bitlis’te öğrendim sol ile sağı
- Süpan Dağı erişinde gidelim
- Nemrut Gölü kurusunda gidelim
- Bir yanımız polis, bir yanımda asker
- Allah’ım sen bize doğru yolu göster
- SEVİM’İM der Rızaya kavuşmak ister
- Dağı duman bürüsün de gidelim
- Doğanımız yürüsün de gidelim
- 05/02/2000 Bitlis
|
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Şükrü GÜLTEPE |
Şükrü GÜLTEPE Hayat Hikayesi
|
SALINA SALINA
Salına, salına suya gidersin
Beni mecnun edip nere gidersin
Bülbül gibi ahu zar ederim
Kara gözlerine kurban olduğum.
Resmine bakar, bakar ağlarım
Seni eller sardı ona yanarım
Kor olup ben halime yanarım
Kara gözlerine kurban olduğum.
ŞÜKRÜ der ki ayrılması zor imiş
Ateş yanar içerimde korumuş
Yardan ayrı yaşaması ar imiş
Kara gözlerine kurban olduğum.
|
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
05 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Yaşar KILIÇ |
HAYAT HİKAYESİ |
FARKETMEZ
Fark etmez; güneş üstüme doğmasın.
Kar vursun, sam yeli, yağmur yağmasın.
Hak durur kimse bana değmesin,
Dilekleri tamam oldu bak işte.
Aldınız baharım, gönderin kışı,
Sevenler ayrılırsa sönmez ateşi,
O gönül sultanı yok idi eşi,
Çek gördüler, sevdiğim yok işte.
Tomurcukken kopardılar gülümü
Basıp basıp ayırdılar dalımı,
Müşkillere bırakırlar halimi,
Sevdamın düşmanı gayet çok işte,
Kapıma vurdular kara kilidi,
Kimsem yoktu her kes ana el idi.
Ocağıma kara sular yürüdü,
Söndü ocağım, dediler yak işte.
YAŞARİYEM kimse bilmez sızımı,
Bu menzilde kader kesti hızımı,
Sevemedim, oğlumu, kızımı,
Mutluluğa birkaç çocuk hak işte!
1974 |
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
|
Özgür BİÇER |
HAYAT HİKAYESİ |
SENİ UNUTAMIYORUM
Seni unutmak istiyorum ama,
Bir türlü unutamıyorum.
Sana yazdığım her şiirle,
Mutluluğu yeniden resmediyordum.
Her satır da biraz daha sen oluyordum
Sen bendin aslın da ben de sendim,
Aynen bir elmanın iki yarısı gibi.
Ben olmadan sen yarımdın
Sen olmadan ben yarım,
Aslın da ikimiz de mecburduk birbirimize
Ben sensiz yapamazdım,
Sen bensiz yapamazdın.
İçini bir şeyler acıtsa
Seni bir şeyler üzse
Benim canım yanardı,
Yüreğim kanardı,
Yarım kalırdım inan!
Seni öyle seviyordum ki
Kelimelere döksem, sana olan sevgimi
Kelimeler kifayetsiz kalırdı.
Uzun sözün kısası,
Sen yüreğimde yangındın,
Bir değil, binlerce yangın.
Ve bu yangını başlatan ilk şey,
Masum bakışların olmuştu.
O gün bugündür,
Kaç bin kez, kaç bin kez,
Ateşlerde yanmıştım.
28.05.2002 12:07 ÇORUM |
|
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
|
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
1 |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL
yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
1 |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
202 SAYI 25 Aralık 2015 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız! |