 |
YIL 17 SAYI 196 25-Haziran-2015
|
 |
RAMAZANINIZI KUTLARIZ! |
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
-
Mahmut Selim GÜRSEL KÜRDİSTAN MI, ERMENİSTAN MI, GAPİSTAN MI?
-
Mahfi EĞİLMEZ
HİTİTLERİN DÜNYASI
-
Mustafa Nevruz SINACI CHP, MHP VE HDP KOALİSYONU HÜKÜMET KURMAK VE DEVLET
OLMAK ZORUNDADIR
-
Selma GÜRSEL KATMER
-
Adile TÜRKMEN
EY BÜYÜK RABBİM!
-
Şükrü GÜLTEPE
ON BİR AYIN SULTANISIN
-
Muhsin AKTAŞ RAMAZAN BÜYÜK NİMET
-
Rıza HARDAL ÜCE MEVLAM NASIL VARAM DİVANE BEN
-
Üzeyir Lokman
CAYCI DESEN
|
|
|
|
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
KÜRDİSTAN MI, ERMENİSTAN MI, GAPİSTAN MI? |
-
Neler yaptık yılardır güneydoğu Anadolu’da GAP deniler
“Güney Doğu Anadolu Projesi” Türkiye Hükümetler neler
yapmıştı bu gün Kürdistan kuracağız diye bağıranların
esas amaçları Kürdistan’ı mı kurmak mı yoksa 50 yıl
sonra Dünya’da çok önemli olacak olan ve canlıların
yaşaması için çok elzem olan SU için oluyor olmasın?
- Dünya yaratıldıktan sonra bilinen en önemli
imi akarsu arasına çeşitli medeniyetler kuran insanlar Dicle ve Fırat’ı
gayet iyi bilmektedir. Bu iki suyun suladığı mümbit topraklar dünyada en iyi
verimi veren tarım alanlarının bulunduğu bu alan burada daha önceki tarihler
medeniyet kurarak belli bir din ile bu alanda yaşamış olan ve daha sonra
Türkiye’nin elinde çeşitli desiseler ile yeni bir devlet olarak kurumuş olan
Yahudiler olmasın?
-
Bu bölgede yaptıkları ve
burada bulunan ülkelere öyle veya böyle yaptırdıkları yatırımların artık
sahiplenmelerinin gerektiğini düşünen İsrail’in oyunu olması gerçeği
bulunmaktadır.
-
Ayrıca bu olayların başka
bir kendine yontan milleti de vardır ki kendi yaptığı mezalimi Türkiye
üzerine atarak büyük yalanlar ile Dünyayı kandırdığını zan ederek, dünyanın
Türkiye'ye bir koz olarak sunulması için maşa olarak gördükleri olaydır. Bu
olayın 100. yılı 2015 Nisan ayında hazırlıkları yapılarak ülkemize karşı bir
dizi hukuki ve belki de terör olarak yöneltilebilecek bir öç alma olarak
göreceğimiz olaylara gebe bulunmaktadır. Zaten bu öç alma öcalanları yaratan
bir oluşumun başlangıcı sayılan ASALA ila başlamış ve PKK ile de Türkiye'nin
başını ağrıtan bir olan ve dünyanın desteklediği bir caniler grubunun
varlığı ile halen ülkemizin başını ağrıtmaktadır. Ne yazık ki ülkemizin
yanlış politikaları bu topluluğu şımartarak karşımızda durduklarını
görüyoruz.
-
Devamlı dış güçlerden
bahseder iken bunların esas kaynağının ne Kürdistan, Ne Ermenistan kurulması
olduğunu Dünyayı idare etmeye soyunan ülkelerin bildikleri aşikardır. Bu iki
kukla ile Türkiye adeta ilerlememesi için bir mania gibi bizlerin karşısında
durmakta ve sırıtmaktadır.
-
Su meselesi yeni bir olay
değildir. http://www.gap.gov.tr Resmi sitesinde: “GAP,
1970’lerde Bölge’nin su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine dayalı bir
program olarak ele alınmış; Fırat- Dicle Havzası’nda sulama ve hidroelektrik
enerji üretimine yönelik 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ile 1,8 milyon
ha alanda sulama yatırımlarının yapımı planlanmıştır. Proje'nin, enerji
santrallerinin toplam kurulu gücü 7476 MW olup, yılda 27 milyar kilovat-saat
enerji üretimi öngörülmüştür.” Denmektedir.
-
Burada bahsi geçen ırmaklardan:
Dicle Nehri Türkiye’de doğup birçok kolları olan ve Irak topraklarına geçip
orada Fırat’la birleşerek Şattülarap’ta Basra Körfezi'ne dökülen nehirdir.
Havza alanı: 375.000 km², Debi: 1.014 m³/s Uzunluk: 1.850 km olarak
gözükmektedir.
-
Diğer nehri olan Fırat Nehri Fırat Fırat
nehri, Türkiye'nin en verimli ve su potansiyeli en yüksek ırmağıdır.
Başlangıç noktaları Ağrı Diyadin'den kaynayan Murat Nehri ve Erzurum
Dumludağ'da kaynayan Karasu' dur. Havza alanı: 500.000 km² Debi: 356 m³/s
Uzunluk: 2.800 km Ağız: Şattülarap Kaynaklar: Murat Nehri, Karasu Şehirler:
Deyrizor, Rakka, Nasiriye, Felluce, Mayadin ilçesi, Birecik,
-
İsrail,
bu meseleyi o kadar ciddiyetle ortaya koymaktadır ki, mesela eski Dışişleri
Bakanlarından Şimon Perez "Su insanlığın müşterek malıdır" diyebilmiş ve "Su
için gerekirse savaşırız" tehdidinde bile bulunabilmiştir."
- İsrailli uzman Hillel Shuval'a göre Türkiye, kişi
başına 4500 m³ su potansiyeli ile bölgenin en zengin ülkesi olarak
göstermektedir ki bu doğrudur.
-
Suriye’de “Batı Kürdistan”
kurulması girişimi ülkemiz için Başka bir problem olarak gözükmekte olan
Türkiye’mizin başına büyük belalar getirecek olan Suriye’de kurulmakta olan
ve genel adı “Kürdistanın Akdeniz’e açılma” girişimi olarak gözüken
Türkiye’nin güneyinde bulunan Suriye sınırı Yeni kur ülke ile komşu olacağa
benziyor.
-
Suriye Bu bölge her ne
hikmet ise “Ayn Al arab” KOBANİ BÖLGESİ 2014 yılının en önemli olaylarının
olduğu bölge olarak gözükmektedir. Şanlıurfa Akçakale ile Gaziantep
Karkamış ilçelerinin karşısında bulunan Kobani için Türkiye’den Irak Tür
kuvvetlerinin lojistik desteklenen topraklarımızdan geçmesi için müsaade
ederek bu Akdeniz’e açılma politikasını adeta destekleme durumuna düşmüş bu
günlerde bu koridorun tamamlanması için Suriye’de toprak ayrımı yapılma
girişimleri yapılmaktadır.
-
Türkiye Suriye Sınırının
mayınlardan temizlenmesi için girişimler 216 bin dönümlük bölümün
mayınlardan temizlenmesi 2010 yılında gündeme gelmiş olup bu mayınların
temizlenmesi karşılığında petrol yataklarının da bulunduğu bölgenin işletim
hakkının verilmesi kararlaştırılmış sonrada bu karadan Türk insanını tepkisi
karşısında vaz geçilmişti
-
Türkiye Suriye sınırında
bulunan petrol yataklarını da bu girişimlerin olmasında büyük payı olduğu
gözükmektedir. Suriye Hükümeti ise kurulan bu “Batı Kürdistan” ses
çıkarmayarak görüşmelerde bulunacağın iması verilmekle beraber bu oluşumun
ülkenin içerisinde bulunan ittifaklar ve işit ile baş etmek için adeta bir
göz yumma olarak görmekteyim.
|
 |
|
 |
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
|
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mahfi EĞİLMEZ |
Mahfi EĞİLMEZ
Hayat Hikayesine tıklayarak gidiniz! |
-
-
HİTİTLERİN DÜNYASI
29/04/2001)
Dünyanın en eski
imparatorluklarından birisinin kurucusu olan Hititlerin Anadolu'ya M.Ö.
2000'lerde göç yoluyla geldikleri sanılıyor. Nereden geldikleri henüz
aydınlanmış değil. Avrasya'dan yola çıkıp, Karadeniz ve Hazar'ın arasından
geçerek Anadolu'ya geldikleri ve Kızılırmak dolaylarına yerleştikleri
sanılıyor.
Hititler, Anadolu'ya geldiklerinde Orta Anadolu'da egemen olan kavim
Hattilerdi. En önemli kentleri Kızılırmak yayı içinde Hattuşa (Hatti dilinde
Hattuş) kentiydi. Hititler, Kızılırmak yayının dışında yerleştiler. Bilinen
ilk kentleri Kuşşara, bilinen ilk kralları Pithana'dır. Pithana'nın oğlu
Anitta, Hattuşa'yı,
Hattilerden savaşla aldıktan ve yakıp yıktıktan sonra Göklerin Fırtına
Tanrısı Tepuş'tan, Hattuşa'yı canlandıracak olan kralların belasını
vermesini diledi. Neşa'yı başkent yaptı.
Hattuşili, Anitta'nın lanetini dinlemeyip, Hattuşa'yı yeniden canlandırdı.
Sonraki krallar, özellikle Labarna zamanında, Hattuşa iyiden iyiye gelişti.
Çepeçevre surlar ve kulelerle çevrildi. O zamanın bilinen dünyasının en
büyük ve güçlü kentlerinden biri konumuna geldi. Hattuşa'nın aşağı yukarı 30
bin kişinin yaşadığı bir kent olduğu sanılıyor.
Hititler, Hattuşa'nın sonsuza dek başkentleri olarak kalacağına
inanıyorlardı. Ama öyle olmadı. I. Şuppiluliuma döneminde, Mısır'la yarışa
girerek o zamanın bilinen dünyasının en güçlü imparatorluklarından biri
konumuna gelen Hititler, M.Ö. 1200'lere doğru zayıflamaya başladılar. Asur
saldırıları, Hitit kentlerini sarsmaya ve fazlasıyla yıpratmaya başlamıştı
zaten. Buna karşın Hititler, eteklerdeki topraklarını kaybederek ve biraz
zayıflayarak deniz kavimlerinin M.Ö. 1200'lerde başlayan Anadolu'ya
göçlerine kadar, imparatorluklarını korumayı başardılar. M.Ö. 1200'lerde
Anadolu'da değişik şeyler yaşanmaya başladı. Deniz kavimleri Anadolu'ya
çıktılar. Yerli halkı ve kentleri darmadağın ettiler. Hititler, Kızılırmak
yayı içinde ve dışında yayılan
kentlerini; Hattuşa'yı, Neşa'yı, Kuşşara'yı, Arinna'yı, Nerik'i terk
ettiler.
Hattuşa, sonsuza kadar başkent olarak kalamamıştı. Hititler, Anadolu'nun
güneydoğusundaki Kargamış, Sakçagözü gibi kentlere göç ettiler. Deniz
kavimlerinden
kaçarken ezeli düşmanları Asurluların yakınlarına yerleşmek zorunda
kaldılar. Denize düşenin yılana sarılması gibi.
Güneydoğu Anadolu'da aşağı yukarı 500
yıla yakın bir süre küçük kent devletleri olarak ayakta kalmaya devam etti
Hititler. M.Ö. 700'lerde Asur Kralı II. Sargon, Hititleri tam anlamıyla bir
soykırıma tabi tuttu. Hititler, böylece yeryüzünden silindiler.
Hititler ile ilgili araştırmaların tarihi henüz 100 yıllık bir geçmişe
uzanıyor. Son yıllardaki bulgular bu gizemli halkın tarihinin
aydınlatılmasına büyük katkı yapmaya başladı. Her yeni bulunan arşiv, pek
çok belgenin ve dolayısıyla bilginin gün ışığına çıkmasına yol açıyor.
'Boğazköy'den Karatepe'ye-Hititbilim ve Hitit Dünyasının Keşfi' sergisi, bu
hafta içinde Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Salonu'nda açıldı. Serginin
açılışındaki izdiham, Hititler konusuna duyulmaya başlayan ilginin her geçen
gün arttığını gösteriyor. Hitit dünyasına özet bir bakış sağlayan bu önemli
sergi 30 Haziran'a kadar gezilebilir.
Not: Hahfi EĞİLMEZ'DEN Tabibimiz üzerine sitesinden alınarak dergimizde
yayınlanmıştır!
|
|
|
|
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mustafa Nevruz SINACI |
Mustafa Nevruz SINACI Hayat Hikayesi
|
CHP, MHP VE HDP KOALİSYONU HÜKÜMET KURMAK VE DEVLET
OLMAK ZORUNDADIR |
- Sıradan bir seçim,
aldatan put ve rejimin anatomisi; Sözde İslâm
ülkelerinde ironi, ötelenen bilim ve gerçek:
-
Hakikatte: “Hak,
Hüküm-Hikmet ve Hükümet”
-
Başta
Orta Doğu (güdümlü Arap hükümranlıkları) olmak üzere,
İslâm ülkeleri nam ya da Müslümanların yoğunlukta olup
idare cihazına hâkim bulundukları memleketlerde, müthiş
bir rüşvet-iltimas, yalan-talan, ikiyüzlülük, nitelikli
(organize) sahtekârlık hüküm sürmektedir.
- İslâm’ın zorunlu kıldığı hak, adalet, ahlâk, eşitlik ve
hukuk ilkelerine tamı tamına ters, bütünüyle aykırı ve bir nevi “emanet,
vesayet ve icazet” sistemine dayalı olarak teşekkül eden sultalar, cuntalar!
-
Ortak akıl ve maşeri
vicdanın asla kabul etmeyeceği biçimde kamu gücünü kullanarak gasp, irtikap,
hırsızlık, yolsuzluk, suiistimal, hile-desise, ayırma-kayırma,
aldatma-kandırma, takiyye ve çifte standart yoluyla vatandaşları alenen
soymaktadırlar. Ki bu, mensup olduklarını iddia ettikleri dinle taban tabana
zıt, Kuran-ı kerim vahiylerine tümden aykırı, tam bir sapkınlık, mürailik,
müşriklik ve bilinçli bir kilise mukallitliği hali arz etmektedir.
- Oysa Demokratik hukuk devletleri ve özellikle idarede
Müslümanların yer aldığı İslâm referansı ile anılan devletlerde hükümetler
eliyle; Seçilmişler tarafından doğrudan veya bazı yüksek dereceli atanmışlar
(memurlar) kullanılmak suretiyle haksızlık, yolsuzluk ve suiistimal
yapılıyor olması; Dünya milletlerine karşı ve İslâm adına çok büyük bir
utançtır.
-
Uzun bir süredir “paralel
devlet” yaftası altında ülkemizde sürdürülen operasyonlar da bu sosyal
mutasyon ve toplumsal çürümüşlüğün, en az elli yıldır Türkiye Cumhuriyetinde
var olduğunu kanıtlamaktadır. Alınan tedbirler ve yapılan operasyonların
‘namuslu-dürüst, onurlu ve sorumlu hükümet; Mutlak adaletli, demokrat, lâik,
şeffaf devlet doğrultusunda gelişmesini ve gerçekleşmesini dilerim. Aksi
takdirde, sür’atle yayılan yozlaşma, kokuşma ve çürümenin önlenmesi,
devletin “haksız, hırsız, yolsuz” takımından kurtarılması mümkün
olmayabilir!
-
Aslında “dinler arası
diyalog” namıyla ileri sürülen ve bazı beyinsiz kitlelere dayatılan
ütopyanın sebebi; Bu koyu cehalet hali, iğrenç fanatizm veya (büyük bir
ihtimalle de) dönme-devşirme (kripto) orijini olsa gerek! Bir başka şekilde,
evrende var olan tek dine eş koşulur ve dinler arası diyalog safsatası nasıl
ortaya konulabilir? Müslümanların çok dikkatli olması şart! Zira “el iman
minel vatan” emri, “her insan bir devlettir” olgusu, “tam bağımsız, özgür,
hâkim ve hükümran” devlet algısı ile “Meclisler, vekiller ve hükümetler
halkın emrine ve vatandaşın hizmetine memur unsurlardır” hakikati asla
unutulmamalıdır.
- KELİMELERİN KAVGASI VE DİL İSTİSMARI
- Böyle bir durumda bizim her konuya,
“mutabık kalınmış tanımlar” veya “kelime ve kavramların” soy anlamları ile
başlamamız gerek. Aksi takdirde, ilim-irfan, emir ve ilmihale dair beyan ve
bildirimlere açıkça muhatap oldukları halde, davranış biçimlerini
düzeltmeyen, doğrusal yönde değiştirmeyen, yaşama tarzlarını doğrultmadan;
Küfür, yanlış, hata, ihmal ve kusurda ısrar edenleri primitif varlıklar,
paralize veya mutasyona uğramış mundarlar şeklinde kabul, ilân ve telâkki
etmek gerekir. Böyleleri, akil olmadıkları ve rüştlerini ispatlamadıkları
cihetle, hiçbir derece ve düzeyde yöneticilik görevlerine seçilemez veya
atanamazlar. Velev ki seçilmiş veya atanmış olsalar bile, bu geçersiz bir
eylem, gayrimeşru ve yok hükmündedir. Şu kadar ki: Bu durum, malûm eşhası
işledikleri suçlardan mütevellit ceza ehliyetini kaldırmaz.
- GELELİM GÜNÜN EN ÖNEMLİ MESELESİNE
- Şöyle ki: 07 Haziran günü, adına seçim (!)
denilen bir çeşit “saptama/tespit” prosedürü ifa ve icra edildi. Nihayetinde
her an ‘asıl olan millet’ tarafından azli kabil 550 vekil tayin ve tespit
olundu. Şimdi! “Sadece halka vekil olduklarını idrak, asla bir Avukattan
fazla hak, yetki ve güce sahip olmadıklarının bilinciyle vekiller” hükümet
kurma yolunda. Bu aşamada sadece millete karşı sorumlu olduklarını; görev ve
yetkilerini doğrudan milletten aldıklarını; kanunlar gereği “sadece
koordinasyonla görevli parti başkanına” biat etmemeleri; Türkiye Cumhuriyeti
anayasası dışında kimseye itaat ve sadakat göstermemeleri gerektiğini
bilmeye mecburdurlar.
- AYRICA: HAK kavramının Allah anlamına
geldiğini, haksızlığın Allahsızlık-kâfirlik; Hüküm’ün, Hikmet bağlamında
ilim-ahlâk ve fazileti zorunlu kıldığını; Hükümet’in eşitlik, hak (Hakkıdır
Hak’a tapan Milletimin İstiklâl), (evrensel) hukuk ve adaleti uygulamaya
memur ve her şekilde mecbur olduğunu bilmek ve bu bilinçle hükümet etmek
zorundadırlar!
- Evrensel gerçek, İlâhi, ilmî ve insani
(fıtrat) hakikat şudur ki: Adil (adaletli, eşitlikçi, namuslu, dürüst,
şeffaf ve demokrat) olmayan hükümetler meşru değildir. Milletler arası bazı
temas, tedbir ve misillemeler hariç olmak üzere, devlette gizlilik olmaz.
Gizlilik melânettir.
-
BU İDRAK VE HAKİKAT IŞIĞINDA
HÜKÜMET ŞUURU
-
(Sözde) seçimlerin hemen
akabinde koalisyon konusunda kırmızıçizgiler çizen Ana Muhalefet partisi
(CHP)’nin, MHP ve HDP’ye bazı hatırlatmalarda bulunduğuna şahit olduk. “Hele
durun, kaçmak var mı? Seçimlerde, halkın huzuruna çıkıp vaki hükümetin
yeteneksiz, yetersiz ve başarısız olduğunu söylediniz. Seçim oldubitti. Yeni
hükümet kurmak için icazet aldınız. Şimdi nereye kaçıyorsunuz? Emekliler,
çifte ikramiye, asgari ücretliler, yüksek maaş, eşitsizlikler, çiftçiler,
ucuz mazot, aç sefil çocuklar, püskevit, dar gelirli aileler, Hilal Kart ne
olacak? İşsizler iş, evsizler ev bekliyor. 13 yıldan bu güne sürüp gelen
yolsuzluk, yalan-talan, soygun-vurgun, rüşvet ve iltimasla suçladığınız
hükümetin hesaba çekilmesi, sorgulanması, yargılanması, yargı önünde; Yüce
Divanda hesap vermesi gerekmiyor muydu? Sizler, ey bu günün muhalefete
soyunan ve iktidara icazet, lütuf ve inayet arz eden sözde siyaset haneleri!
-
Seçim döneminde yalan
söylemediyseniz gelin, mertçe sözünüzün arkasında durun.
-
HESAPLAŞMA YOKSA İBRA’DA
YOKTUR
-
Sözünüzü tutmadan ve adaleti
hayata geçirmeden nereye kaçıyorsunuz?
-
Evvelâ bu hükümete hesap
sormak, sonra da haksız, adaletsiz, hukuk ve ahlâka aykırı olarak
gerçekleştirilmiş bütün karar, edinim ve icraatların muhakemesini yapmak
için sizler (Chp, Mhp, Hdp) hep birlikte koalisyon kurmaya mecbursunuz.
Tarafsız ve bağımsız yargı önü ve kamu vicdanı nezdinde hükümet ve AKP
aklanırsa; Bu defa sizler yalancı, müfteri ve bozguncu durumuna düşersiniz.
İkisinin ortası yoktur. Ya hükümet olup, hesap soracaksınız ya da siyaset ve
fazilet sahnesinden çekilip gideceksiniz. Böyle bir durumda kaçmak veya
kaçamak yollara sapmak yiğitlik değil, resmen (hariçle iştirakli) dâhili
bedhahlıktır.
-
Baştanbaşa Güney Doğu olmak
üzere hemen, hemen her sandıkta yolsuzluk, hırsızlık ve hile yapıldığına
dair vahim iddialar bütün İnternet medyasında yer alıyor. Buna mukabil
yandaş, yoldaş ve sırdaş basın ile akredite medyada tek satır yok. Herkes
neticeden memnun ve mutlu görünüyor. Hatta bir takım kaşarlı politik ACI’lar
pişkinlikle sırıtarak rol kesiyorlar. Sanki bu sahne, hain oyun ve senaryo
demokrasi düşmanları tarafından hazırlandı gibi geliyor insana! Peki, Yüksek
(!) Seçim Kurulu kesin sonuçları neden ve niçin bu kadar geç açıkladı?..
-
Malum, menfur, bakkalcı ve
çakkalcı medya bunu neden, niçin sorgulamadı?
-
SOSYAL MEDYADA YER ALAN
İDDİALARDAN
-
Bütün bu savları yok saymak
ve ithamları duymazdan gelmek herkes için zuldür.
-
Silah tehdidiyle vatandaşın
"seçme hakkına" tasallutta bulunulduğu gerçeğine delalet edecek onlarca,
yüzlerce örnek varken ve binlerce plâkasız araç sandık sandık dolaşmış iken;
Bu şaibeye rağmen sizler, adalete hesap vermeden mi yüce Meclise sığınıp,
dokunulmazlık zırhına sarılarak, tüyü bitmemiş yetimin hakkını domuz gibi
yiyip zıkkımlanacaksınız? Bu vaziyette “millet bize muhalefet görevi verdi”
demek, iğrenç bir yalandır, ayıptır, bühtandır, korkaklık, yalakalık,
avantacılık, haramzadelik ve hazımsızlıktır diyen yok mu içinizde?..
-
Sahi, neden bu seçimde kimse
“çöpten oy pusulası çıktığını” ileri sürmüyor?
-
Haksızlık, yolsuzluk,
sahtecilik, organize sahtekârlık, görevi kötüye kullanma, hile ve desise
yapıldığına dair “milletvekili çıkaran partilerin” bir iddiaları yok.
Gariptir Vatan partisi gibi, “çok ağır bir yenilgi, hayal kırıklığı ve
hüsrana uğrayanlar” dâhil bütün partiler neticeden memnun. Yaklaşık iki
haftadır ortaya konulan eylem ve söylemlere bakılırsa, sanki mevcut
hükümetin yerinde kalarak, hiçbir şey olmamış gibi fiil ve icraatına devam
etmesi umuluyor, bekleniyor ve sanki akla-hayale gelmeyecek atraksiyonlarla
AKP’ye gizli destek veriliyormuş gibi! Bu ne acayip pişkinlik,
vurdumduymazlık ve aymazlık?
-
Gören de bunları AKP’nin
saklı ortakları, siyasi iştirak ve müttefikleri sanacak.
-
Açıklaması mümkün olmayan
çok şaşılacak, garip ve tuhaf bir durum!..
-
Oysa millet, CHP-MHP ve
HDP’ye koalisyon hükümeti kurma görevi verdi.
-
Evet, elbette! Seçim
sonuçları akıl, erdem ve vicdan ışığında okunduğunda açıkça görülür ki;
Millet CHP, MHP ve HDP’ye koalisyon hükümeti kurmaları için görev, yetki ve
sorumluluk verdi. Zaten, daha dün, bunu çok istiyorlardı. Yandaşları
"Yaşasın koalisyon" çığlıkları atıyor; "Koalisyon felakettir" diyenlere
karşı kuyruğu dik tutup, "Ne münasebet. Pek âlâ koalisyon hükümetiyle de
ülke idare edilebilir. Siz, geçmişin kötü örneklerine bakmayın, piştik
elhamdülillah" demiyorlar mıydı?
-
Şimdi fırsatı değerlendirmek
zorundalar. Şekvacı, şikâyetçi ve millete karşı davacı oldukları mevcut
hükümete karşı başarılı olabilecek bir koalisyon hükümeti kurmalı ve miting
meydanlarında taahhüt ettikleri iddialı vaatlerini mutlaka yerine
getirmelidirler. Bu bir namus, akıl, mantık, şeref ve haysiyet borcudur.
Millete alenen verdikleri sözleri tutmamaları halinde; Belki de ikinci bir
fırsatı asla bulamayabilirler.
-
KAÇMAK YOK VAATLERİ YERİNE
GETİRECEKSİNİZ!
-
Malum ve mezkür muhalefetin,
aynı telden çalıp müştereken yaptıkları en büyük, en önemli vaat ve
taahhütlerini şöyle bir gözden geçirelim: Büyük insanlık; Hak, adalet,
eşitlik ve barış; Birlik, bütünlük ve beraberlik içinde adaletle kalkınma:,
Objektif-Evrensel hukuk ve tarafsız, bağımsız yargı; İşsize iş, herkese aş;
Namuslu, dürüst ve saydam yönetim; Bedelsiz eğitim, karşılıksız sağlık ve
ücretsi adalet; Makul asgari ücret; Çalışan ve emekli maaşlarında norm ve
standart birliği; Seyyanen ücret zammı; Aracı-tefeci ve komisyoncu soygununa
son verilerek, üretici ve tüketici arasında dolaşan kene, kan emici vampir
ve sülük saltanatına dur denilmesi… Daha neler, neler. Alın sokaklara
dağıtılan afiş, pankart ve el ilânlarına bakın.
-
Şunu kimse unutmasın:
Siyasette herkes sözünden vaat ve taahhüdünden sorumludur.
-
Aslında Yüksek Yargı, TBMM
ve Adalet Bakanlığının olması gereken görevi: Yerine getirilmediği sürece:
Nitelikli sahtekârlık, organize hırsızlığa teşebbüs, bireyleri ve top yekûn
kitleleri kandırmaya, aldatmaya ve bu yolla çıkar sağlamaya hazırlık, TBMM,
siyasi partiler ve Milletvekilliği kurumunu istismar, suiistimal ve kötüye
kullanma suçlarını takip biçiminde düzenlenmek zorundadır. Zira sıkı bir
takip, denetim ve belgeleme olmadan suç önlenemez.
-
UTANMADAN, ARLANMADAN
POLEMİK YAPILIYOR
-
Kılıçdaroğlu yan mı çiziyor?
Demirtaş "MHP ile asla bir araya gelemeyiz" mi diyor? Bahçeli erken seçim mi
istiyor? Bir dakika beyler! Kaçmak var mı? Halkın huzuruna çıkıp bu
hükümetin başarısız olduğunu sizler söylediniz ve hükümet kurmak için icazet
aldınız. Şimdi nereye kaçıyorsunuz? Emekliler, çifte ikramiye, asgari
ücretliler, yüksek maaş, çiftçiler, ucuz mazot, çocuklar püskevit, fakirler
hilal kart, işsizler iş, evsizler ev:, Top yekûn millet adalet, hak, hukuk
ve eşitlik bekliyor. Açılım-saçılım sahtekârlığı yalan, tiksindirici bir
hile, desise... Bu milletin yegâne sorunu: Herkese adalet, eşitlik ve
hukuktur. Hani söz namustu, bu vaatleri gerçekleştirmeden nereye
kaçıyorsunuz? Bahane üçlü koalisyon kurulamaz. Niye? Görünüşte Erdoğan
nefreti sizi bir araya getirdi. Pek âlâ da ortak çalışabilirsiniz. Neden
olmasın…
-
“MHP'nin olduğu yerde HDP,
HDP'nin olduğu yerde MHP olmazmış. Bunlar düşman kardeşler, bir yapı içinde
huzurlu olamazlar, sürekli "maraza" çıkarırlar. İkisinin olduğu yerde CHP
olmaz. Kurulacak bir "azınlık hükümetine" dışarıdan destek de vermezler.
Yapıları, çatı ve ideolojileri buna uygun değil. Dünya yıkılsa bir araya
gelemezler” söylemleri doğru değil.
-
RTE nefretinde bir araya
gelebilen, Pekâlâ bir ‘ortak çalışma’ düzeni kuran, kurdukları düzende
birbirlerini kırmayan, üzmeyen, suçlamayan, incitmeyen, karşılıklı
atışmayan, ağız dalaşına girmeyen ve maraza çıkarmayanlar, hükümeti haydi
haydi kurar ve birlikte çalışmayı başarabilirler. Daha dün bunlar
birbirlerini vatana ihanet, hırsızlık, yolsuzluk, hele ki devleti satmakla
hiç suçlamıyorlardı. Seçim sathında adeta paslaşıyor halkın çok iyi bildiği
suçlarını; Görevi ihmal, ihanet ve suiistimallerini, haksızlık-yolsuzlukta
ortaklıklarını dile getirmiyorlar; Birlikte atıp-tutuyor, üç aşağı beş
yukarı tamamı benzer vaatlerde bulunuyorlardı.
-
Sıra vaatleri
gerçekleştirmeye gelince mi "düşman kardeşler" oldular?
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
03 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Selma GÜRSEL |
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi |
KATMER |
MALZEMESİ:
2-3 porsiyon için,2 su bardağı un bir bardağı su,bir miktar
tereyağı,peynir veya kavrulmuş kıyma,1 tatlı kaşığı tuz.
İki bardak un mayasız
olarak içine bir tatlı kaşığı tuz konarak kulak memesi sertliğinde
yoğrulur. Oklava ile bir parmak kalınlığında açılır. Açılan hamurun
üzerine yağ sürülerek rulo haline getirilir. Rulolar küçük yumaklar
halinde kesilerek oklava ile on beş yirmi santim kadar açılır.
Hazırlanan
katmerler;ekmek sacı veya tavada iki tarafı pişirilir. Ekmek sacı veya
yanmaz tavada pişirilen katmerler sıcakken iki tarafı tereyağı ile
yağlanır. İstenilirse tavada kızgın bol yağ ile kızartılır. Sıcak
olarak servisi yapılır.









 |
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Adile TÜRKMEN |
Adile TÜRKMEN Hayat Hikayesi |
EY BÜYÜK RABBİM
|
-
Şu fani dünyada
kaderime el atıp günlerimi zehir eden,
-
Yüreğimi
patlatmış bir volkan misali paramparça,sılamdan ayrı.
-
Yurdumdan
ayrı,kimsesiz yaban ellerinin ıssız köşelerinde,
-
Garip,garip
boynum bükük,ellerim koynumda tesellimi,
-
Gözümün yaşıyla
sigaramda koyan,
-
Yüksek tepelerin
üstünde,pembe ufukların ardından,
-
Pırıl pırıl
doğan güneşin yeryüzünü aydınlattığı gündüzlerimi,
-
Zifiri karanlık
gibi yaşatan,insafsız bir kulun bana,
-
Ettiklerinin
günahını çekmeyecek mi ?
-
Beni bu hallere
koyan kulun ettiğimi buldum diyecek mi?
|
Telif
Eseridir izinsiz kullanmayınız
|
|
|
|
|
05 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Şükrü GÜLTEPE |
Şükrü GÜLTEPE Hayat Hikayesi
|
ON BİR AYIN SULTANISIN
Tanrımıza kavuşalım
Gerçek yolda buluşalım
Kırgın isek barışalım
On bir ayın sultanısın
Vakit gelir oruç açar
Gençlik geçer,ömür uçar
Sağlık bir ol tren kaçar
On bir ayın sultanısın
Bu dünyadan göçeceğiz
Kefen gömlek biçeceğiz
Tabut ile uçacağız
On bir ayın sultanısın
Adem Baba,Havva Ana,
Günahlarım kaba,kaba
Kıble yöne eyle eda
On bir ayın sultanısın |
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Muhsin AKTAŞ |
Muhsin AKTAŞ Hayat Hikayesi |
-
RAMAZAN BÜYÜK NİMET
-
Her ramazan oruçlar Allah için tutulur
-
Rahmandan inen nurlar huşu ile yutulur
-
İftar ile sevaba bin kat daha katılır
-
Sen ne büyük nimetsin ya mübarek Ramazan
-
-
Evlerde camilerde her gün Kur’an okunur
-
İmanlı yüreklere nakış gibi dokunur
-
Gerçeği gören mümin günahlardan sakınır
-
Sen ne büyük nimetsin ya mübarek Ramazan
-
-
Teravih büyük sünnet ne mutlu ki kılana
-
Sahur başka bir hikmet kıymetini bilene
-
Merhamet dileyerek huzuruna gelene
-
Sen ne büyük nimetsin ya mübarek Ramazan
-
-
Tövbe eden kalplere tüm kapılar açılır
-
Yüce Rabbin katından rahmet yere saçılır
-
Mümin ile münafı koruç ile seçilir
-
Sen ne büyük nimetsin ya mübarek Ramazan
-
-
Kalbi coşan müminler yardım için koşarlar
-
Allah için nefisten çok uzakta yaşarlar
-
Bin aydan da hayırlı gece ile coşarlar
-
Sen ne büyük nimetsin ya mübarek Ramazan
-
-
Tüm kalpleri yoğurur mumlara çevirirsin
-
Şeytanın kalesini kökünden devirirsin
-
Nice olmaz işleri bir ayda evirirsin
-
Sen ne büyük nimetsin ya mübarek Ramazan
-
-
Oruç tutan varlıklı yoksulları hatırlar
-
Ey MİZABİ yazmakla yetmez kısa satırlar
-
Sevabını taşımaz âlemdeki katırlar
-
Sen ne büyük nimetsin ya mübarek Ramazan
-
06.09.2009
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız
|
|
|
|
07 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Rıza HARDAL |
Rıza HARDAL Hayat Hikayesi |
-
YÜCE MEVLAM NASIL VARAM DİVANE BEN
-
Oruç tutmam,namaz kılmam.
-
Nasıl varam yanına ben,
-
Bir lokmacık haram yeyem,
-
Nasıl varam huzura ben ?
-
-
Zekat dedin veremedim,
-
Dertlerime dert ekledin.
-
Param yok Hacca gitmedim,
-
Nasıl varam yanına ben ?
-
-
Kelime şahadet getirdim,
-
Yurdum,yuvamda oturdum.
-
Şeytanlarımı artırdım,
-
Nasıl varam yanına ben ?
-
-
Gercecik idim yaşlandım,
-
Dünya ahvalin başladım
-
Şeytanlarımı taşladım,
-
Nasıl yanına varam ben ?
-
-
Can cesetten çıktığı an,
-
Dertlerime sen ol derman
-
İşte geldim huzura ben.
-
Nasıl varmam yanına ben ?
-
-
Doğru yoldan ayrılmadım,
-
Yandaşlarca kayrılmadım,
-
Kutnu kumaş giyinmedim,
-
Nasıl vardım yanına ben ?
-
-
Yeşil toprak gazel oldum
-
Dünya bize güzel oldu,
-
RIZA candan bezer oydu,
-
Nasıl varam divane ben ?
-
05-10-2005
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız
|
|
|
|
|
|
08 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Üzeyir Lokman ÇAYCI |
Üzeyir Lokman ÇAYCI Hayat Hikayesi |
|
 |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Bu
sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
1 |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL
yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
1 |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
197 SAYI 25 Temmuz 2015 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız! |