 |
YIL 16 SAYI 190 25-Aralık-2014
|
 |
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
-
YENİLENMEK VE BAŞLAMAK
-
Bir işe kendine güvenle başlayabilirseniz ve sebatınız varsa; o işi
bitirmeniz için bir engel kalmamış demektir. Bizler ise her nedense her
işi hemen yapmak ve bitirmek için o iş için ortaya atılır ve hevesimiz
çabucak sönerek işlerimizi yarım bırakırız.
-
Bu yapacağımız işlerin plan, program, zaman, veri alışı, bilgi ve diğer
birikimleri bir araya getirmeden yapacağımız işe başlar, sonra da o işi
çoğunlukla başaramadan yarım bırakırız.
- Bu acelecilik
bizimle yaratılmış olsa gerek. Atalarımız boşuna “Acele işe Şeytan karışır
dememişler” birimizin yapacağı işler vardır; birlikte yapılacak işler
vardır. Bu ikisini ayırmak ve bilmemize rağmen kendi yapacağımızı ve
birlikte yapacağımızı kendimiz yapmaya kalkarız.
- Birlikte
yapacağımız işlerin; bazılarının başlangıcını kendimi yapabiliriz. Sonra
bu iş gelişip, çoğaldıkça birlikte yapacağımız kişileri arar bulur ve
projelerimizi onlara anlatır onlardan da yapılacak işlerin detaylarını
gösterir ve ona düşen bölümü yapmasını sağlarız. Bu girişimlerini diğer
bölüm ve kalifiye elemanlarca da dağılımı yaparak projemizi
gerçekleştiririz.
- Bu yukarıdaki
yazının gerekçesini merak ediyorsanız, ülkemizin politikası, çalışma
hayatı, sanayi bölümü, basın bölümü ve diğer birlikte yapılacak pek çok
işlerin yalnız yapılacağını zannedenlerle dolu olduğundandır. Bu neden
böyle olduğunu sorarsanız? Bizlerin yetişme tarzından olduğunu görürsünüz.
Bütün yaptıklarımız ya babamızın eserinin devamını sağlamak, ya dedemizin
yürüdüğü yoldan devam etmektir. Hiçbir zaman gelişme ve büyüme çabası
göstermeden kazanılanla yetinme düsturunu elden bırakmamaktır.
-
Neler yapmamızı gerektiğini söylememe
de gerek duymuyorum. İnsanlar nasihat okumayı ve dinlemeyi sevmezler.
Kendi bildiklerinden onları döndürmek ise imkânsızdır. Benlik davamız süre
gelir ve inatla devam eder.
-
Kendimizi de yenilemeyi düşünmeyiz,
işimizi de yeni teknolojilere adapte etmeyiz. Yenilikten korkar ve
yeniliğe uzaktan bakarız.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mustafa Nevruz SINACI |
Mustafa Nevruz SINACI Hayat Hikayesi
|
- MİLLİ DAVA
(KIBRIS) GERÇEĞİ!
-
Web
sitesinde milletten iane (bağış) dilenen kıytırık bir İngiliz
milletvekili, şu sıralar Türkiye aleyhine atağa kalktı. TukishForum
penceresinden baktığımızda Rum-Yunan ve İbrani lobileri ve Ermeni
diyasporası ile çok sıkı-fıkı ilişkiler içinde olduğu görülüyor.
- Maznun’un (zanlı, şüpheli, potansiyel
sanık) adı: Andrew Dismore. Menfur yayın, iftira ve karalama yazılarını
yayınladığı site adresi şöyle: http://www.andrewdismoremp.com,
- Bu link Andrew Dismore'in sitesine ait.
İngilizce bilenler lütfen açıp ibret için baksınlar.
-
Mesele şu
ki; bu menfur şahıs, dâhili-harici bedhahlarla iştirak ve işbirliği
halinde yine Türkiye aleyhine furyalar ve kumpaslara girerek, başta
Kıbrıs konusu olmak üzere; Bizdeki menfur özürcülerle, Kıbrıs’ta vaki
toplumlararası (!) müzakerelere paralel sözde Ermeni soykırım
yalanlarını ısıtıp tetiklemeye başladı.
-
Kefereye
ilk cevap; “Turkish Reconciliation Front-UK, Ingiltere Türkleri
Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği”nden geldi.
- ANDREW DISMORE'A CEVAP: SIKIYSAN GEL DE
AL!..
-
Satırı
satırına son derece önemli ve anlamlı ve üstelik İngiltere de kurulu bir
Türk Sivil Toplum Kuruluşu’ndan gelen tokat gibi cevabı aynen
naklediyorum: Hiç bir bilimsel dayanağı olmayan sözde Ermeni Soykırımı
yalan ve iftiralarına her fırsatta sarılan ve her konuda izlemiş olduğu
Türk düşmanı tavır ve söylemlerle yüce Türk milletini inciterek rencide
etmeye çalışan İngiliz Milletvekili Andrew Dismore'a Turkish
Reconciliation Front–UK ve İngiltere Türkleri Day. ve Yard. Derneğinden
cevaptır:
-
“Türkiye'yi
Kıbrıs'ta işgalci olarak tanımlayan ve Türk askerinin adadaki asker
sayısını azaltmasını ve Kıbrıs'ı (GKRY) tanımasını isteyen Andrew
Dismore adada yasayan binlerce Kıbrıs Türk'ünün varlığını nasıl oluyor
da bir kalemde silip atıyor.1571'de Lala Mustafa Paşa'yla yani 417
senedir devam eden Türk varlığını bir çırpıda atmak şu ana kadar hiç bir
dış güce nasip olmadıysa bundan böyle de Türk kalacaktır..Ve buna
dünyadaki hiç bir güç engel olamayacaktır. Bu yüzdendir ki Kıbrıs
üzerinde gizli ve hain emelleri olan her kim, hangi ülke ve hangi gizli
güçler topluluğu varsa bu hayallerinizden vazgeçme zamanınız gelmiştir
artık. Sizlere politik bir dil kullanmanın hiç bir faydası olmadığını
çok iyi biliyoruz. Çünkü kurmuş olduğunuz kurum ve kuruluşlarla ve zayıf
karakterli işbirlikçi hainlerle politik arenada kazanmanın sinsi
(menfur) hesapları içindesiniz.
-
Türk
insanını her coğrafyada olduğu gibi haince, alçakça ve kalleşçe arkadan
vurmaya çalışıyorsunuz. Türk'ün essiz karakterini yozlaştırmaya,
vatansever ve milliyetçi duygularını zayıflatarak yiğitçe savaşarak
alamayacağınız şeyleri haince ele geçirmeye çalışıyorsunuz.
- Kıbrıs Davasına onurunu vermiş isimleri
küçük düşürmeye çalışıyor, yüce insan Fazıl Küçük’ün resimlerini Kıbrıs
pullarından çıkartıyor, Dr. Rauf Denktaş’a düşmanca duygular besliyor ve
büyük kurtarıcı, essiz önder Mustafa Kemal Atatürk'ün adını ders
kitaplarından çıkartma cüretini gösteriyorsunuz. Bunları yaparken Andrew
Dismore denilen şahısla aynı hizada hareket ettiğinizi görebiliyor
musunuz.? Bu yüzdendir ki Andrew Dismore'a ve Kıbrıs’ı pazarlamaya
çalışan hain güruhuna buradan bir tek cevap veriyoruz. Sitende insanlara
bağış yapmaları için yalvararak zaman kaybedeceğine biraz tarih
kitaplarına zaman ayır! Bilesiniz ki! Kıbrıs her zaman Türk'tü Türk
kalacaktır! Sıkıysa Gel de Al!
-
Turkish
Reconciliation Front-UK, İngiltere Türkleri Day. ve Yardımlaşma Derneği”
- İşte bu menfur tetikçi ve provokatörler
sayesinde tıpkı, hiç olmayan bir meseleyi sanal ortamda hayalen üretip
“sorun” gibi sunmak, devleti, insanları ve kamuoyunu meşgul etmek
suretiyle milletin kimyasını bozmak, lânetli özürcüler listesinde
isimleri yazılı ihanet şebekesi ve yer yüzüne dağılmış Andrew Dismore
gibi insanlık düşmanları için meşgale haline geldi.
- Örneğin etnik köken, anadil,
siyasal-sosyal haklar ve Kürt sorunu (!) vb.
-
Yine bu
güruhça dillendirilen ve barış’ı sorun’a dönüştüren Kıbrıs meselesi.
Her ne kadar kalkışmacıya verilen cevap uygun ise de bizim de
diyeceklerimiz var.
-
Gerçek şu
ki; Türkiye’nin başına ‘sorun-sorun” diye dert açanların kendileri
sorun.
-
Üstelik durup dururken sorun
yaratanların ve bizatihi sorun olanların kahir ekseriyeti etnik kök
olarak Ermeni, Rum-Yunan, İbrani, hâsılı dönme-devşirme veya sabetay
çıkıyor. Ne gariptir ki, Kürt sorununu dillendirenlerin arasında Kürt,
alevi sorunu diyenlerin arasında bir tane dahi Müslüman yok. Milli Dava
Kıbrıs konusunda, Türkiye’ye karşı AB tezleri ile karışık Rum-Yunan
politikalarını (Akritas Plânını) savunanların da tamamı aynı orijin.
- Dahası bunlar çok rahatlıkla yalan
söyleyebiliyor, tarihi tahrife yelteniyor, fütursuz iftira ve
tefrikalarla ‘demokratik (!) hakları istismar’ devleti suiistimal ve
kamu vicdanını taciz ve tarumar ediyorlar. Neden oldukları yanlış
yönlendirme, gündem saptırma, derin tahrik ve alenen suça teşviklerin
faturası çok ağır. Bu faturaları kendileri yahut akredite oldukları
bedhahlar değil bizzat Türk milleti ve Türk devleti ödüyor.
-
Şimdilerde
kendini bilmez biri artistlik olsun diye ‘ben de 10 Rum öldürdüm”
deyince kıyametleri kopartan ve soluğu AİHM de alan GKRY Rumları ve
Yunanlılara rağmen; Ortada apaçık Mahkeme kararı olmasına rağmen
harekete geçmeyen ve bil-mukabil dava açmayan, bu güne değin ödenmiş
haksız ve yolsuz tazminatları geri istemeyen hükümete şaşıyorum!..
- GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ
-
Her ne
hikmetse, hâlihazır Kıbrıs’ta yaşanan barış; Barış’ı ‘sorun’ olarak
algılayan iç ve dış düşmanlar yüzünden AB nezdinde gerçekten de
Türkiye'nin kendini anlatamadığı ciddi bir ‘dış sorun’ haline geldi.
Sürece bakarsanız, burada da yukarda bahsettiğim dönme ve devşirmelerden
müteşekkil oligark, koza ve kriptoların kirli marifetlerini görürsünüz.
-
Özellikle
Avrupa Birliği'ne tam üyelik süreci olarak lanse dilen, gerçekteyse
AB’ye bağlanma sürecinden başkaca bir şey olmayan gidişatta konunun
gündeme gelmesiyle birlikte, "Kıbrıs'taki işgale son verilmesi"
çağrıları da arttı. Öte yandan, Kıbrıs’ta iki toplum arasında sürdürülen
görüşmeler tam anlamıyla yüz karası, utanç ve hicap verici.
-
Görüşmeler
uzayıp, Türk toplumu ihanetin boyutunu kavradıkça, Milli Kahraman Dr.
Rauf Denktaş’a komplo düzecek ve suikastler düzenleyecek kadar
azgınlaşan-çılgınlaşan bazı monşerler, iç odaklar ve paralel dış
mihraklar telâş, panik ve acz içinde kıvranarak saldırıya geçtiler. Bir
yandan aba altından sopa gösterip, diğer yandan "Eğer, Kıbrıs'taki
işgale son vermezseniz AB'ne tam üyeliğe alınmazsınız ha!" türünden
tehditlere başvuruyorlar. Dahası, tüm bunlar yetmezmiş gibi, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde Titiana Loizidu davasındaki gibi siyasi
kararlarla Türkiye’yi sanık sandalyesine oturtmak istemekteler.
-
Rum-Yunan
ikilisinin taleplerine boyun eğen Batı'nın bu çağrıları, kendi
tarihinden kopmuş, mazisinden utanan bazı vatandaşlarımızı da maalesef
etkilemektedir.
-
Sağda-solda
duymuşsunuzdur; "Hani canım biz de az yapmamışız!", "Yahu madem Kıbrıs
da Avrupa Birliği'ne giriyor biz de gireceğiz. O zaman mesele yok. Hele
Kıbrıs'tan bir çekilelim gerisi kolay!" Bunların tamamı kirli ve kasıtlı
bir dezinformasyon ürünüdür.
-
Tarihi
tarihçilere bırakalım ama yakın tarihin gerçeklerini bile unutacak kadar
tarih bilincine sahip olamayan, gaflet ve dalalet içinde sürüleşen
toplumların başlarına çok şeyler gelebileceğini hatırlatarak konuya
girmek istiyorum. Hem de çok ciddi ve resmi belgelerle.
- Kıbrıs'ta gerçek işgalci
Yunanistan'dır.
-
Türkiye
Kıbrıs'a Yunan işgali ve EOKA zulmüne son vermek için ‘Barış Harekâtı’
çerçevesinde ve Londra-Zürich (garanti antlaşması mucibi) girmek zorunda
kalmıştır. Bu tarihi gerçek Rum-Yunan resmi Kaynakları ve mahkeme
kararlarınca da teyit edilmektedir.
- Belge 1; Başpiskopos Makarios'un
konuşması: 15 Temmuz 1974 Nikos Sampson Darbesi sırasında adadan kaçarak
canını zor kurtaran Başpiskopos Makarios'un Güvenlik Konseyi'nde yaptığı
konuşmasında; (devamı var) "Kıbrıs'ta geçen Pazartesi sabahından bu yana
süregelen olaylar gerçek bir trajedidir. Yunanistan'daki askeri cunta,
Kıbrıs'ın bağımsızlığını acımasızca ihlal etmiştir. Yunan Cuntası,
Kıbrıs halkının demokratik haklarına, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlık
ve egemenliğine en ufak bir saygı göstermeden, diktatörlüğünü Kıbrıs'a
da uzatmıştır.
-
Bu darbe,
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ve hükümranlığını açıkça ihlal
eden dış kaynaklı bir işgaldir. Sözde darbe, Milli Muhafız Ordusu'nu
yöneten Yunanlı subayların işidir... Atina'nın düzenlediği darbe ile
yaratılan bu olağandışı durumu sona erdirmek için Genel Kurul üyelerine
ellerinden geleni yapma çağrısında bulunuyorum. Kıbrıs'taki anayasal
durumun ve Kıbrıs halkının demokratik haklarının yeniden teşhir
edilebilmesi için; Güvenlik Konseyi'ne elindeki tüm imkânları gecikmeden
kullanması çağrısında bulunuyorum. Daha önce de ifade ettiğim gibi,
Kıbrıs'taki olaylar Kıbrıs Rumlarının bir iç meselesini teşkil
etmemektedir. Kıbrıs Türkleri de etkilenmektedir. Yunan cuntasının
düzenlediği darbe bir istiladır ve sonuçlarından tüm Kıbrıs halkı,
Türkler ve Rumlar acı çekmektedir..." diyor. (The Cyprus Triangle sa;128-
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları,
"Türk-Yunan İlişkileri" konulu 3. Askeri Tarih Semineri, sa; 367-372,
Ankara-1986)
-
Belge 2;
Yunanistan Temyiz Mahkemesi'nin 21.3.1979 tarih ve 2658/79 sayılı "Türk
Ordusu'nun Kıbrıs'a müdahalesi yasaldır. Suç Yunan subaylarına aittir"
kararına giden yol: 1976 yılı Aralık ayında bir Yunanlı, mahkemeye
başvurarak, 22 Temmuz 1974'te Lefkoşe üzerinde uçarken, Güney Kıbrıslı
Rumların açtıkları ateş sonucu düşüp parçalanan Yunan Delta Nakliye
uçağında ölen oğlu için tazminat talebinde bulundu. Atina Mahkemesi,
1978 yılında aldığı kararda "Davacı davasında haklıdır. Hazineden
tazminat alması gerekir” dedi.
-
Ekonomi
Bakanlığı tazminatı ödememek için karara itirazla temyiz mahkemesinin
kararı bozması talebinde bulundu. Bakanlığın bu talebi üzerine toplanan
Temyiz Mahkemesi 21.3.1979 tarih ve 2658/79 sayılı kararı aldı. Karar
şöyle: "Davacı tarafından öne sürülen iddiaların gerçek olduğu,
mahkememizce yapılan araştırma sonucu kanıtlandı. Zürich Anlaşmasını
imzalayan taraflar, Yunanistan, Türkiye ve İngiltere "garantör"
devletler olarak, Kıbrıs'ın herhangi bir devlet ile birleşmesini ya da
bölünmesini önlemek için "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin güvenliğini garanti
altına alıp koruyacaklarına dair taahhütte bulunmuşlardır. 1974 Temmuz
ayının ilk haftası içinde Kıbrıs Devlet Başkanı Makarios, adada görev
yapan bazı subayların, darbe girişimi hazırlığı içinde bulunduklarını ve
kendisini öldürmeyi planladıklarını öğrenmiş ve durumu Atina'ya
duyurarak, Yunanistan Devlet Başkanı General Gizikis'ten önlem almasını
istemiş olmakla; Atina'daki yönetim, bu talebe resmi bir cevap vereceği
ya da önlem alacağı yerde, 15 Temmuz 1974'te, General Yoannidis,
Makarios'a karşı, Kıbrıs'taki Yunan Birliğinin Komutanı General
Yorgitsis ve General Yanakodimos ile birlikte 102 Yunan subayının da yer
aldıkları darbeyi gerçekleştirdi ve Makarios'u öldürmeye teşebbüs etti.
Lefkoşe'deki Başkanlık Sarayı ağır silahlarla ateşe tutulmuş, Başkan
Makarios bu saldırıdan bir mucize eseri olarak kurtulmuştur. Kıbrıs
Anayasası asi Yunan subayları tarafından çiğnendikten sonra, Nikos
Sampson başa getirildi. Türkiye ise 20 Temmuz 1974'te yaratılan fiili
durum nedeniyle, hukuki haklarını kullanarak Kıbrıs'a müdahalede
bulunmuştur." (http://www.inaf.gen.tr), (e-mail: info@inaf.gen.tr )
-
İşte “Milli
davada haklılığın ve hukuka dayalı güçlülüğün belgeleri” Buna göre cari
hükümet ‘haklılığa dayalı’ gücünü kullanmalı, ağırlığını koymalı ve
komediye son vermelidir! Yunanistan Temyiz Mahkemesinin bu kararının
ardından neler olduğu merak edilebilir. Onu da özetleyelim;
-
Temyiz
kararıyla zamanın Savunma Bakanı Evangelos Averof güç duruma düşer.
Savunma Bakanlığı'ndan Ekonomi Bakanlığına gönderilen 12.6. 1979 tarih
ve F-800/109-B5849 sayılı gizli yazıda, Bakanlığın her ne olursa olsun
mahkemeye tekrar başvurmaması ve düşen uçakta ölen askerlerin ailelerine
tazminatların sessizce ve problem yaratılmadan ödenerek meselenin
kapatılması istenir. Mahkeme kararı, zamanın Yunan hükümeti ile yargı
organlarını da birbirine düşürür. Başbakan Konstantin Karamanlis
imzasını taşıyan; "Kıbrıs ile ilgili davalar açılmadan önce hükümete
bilgi verilecek ve onay alınmadan davaya bakılmayacaktır. Milli
nedenler, Türk istilasına yol açan sorumluların, sonsuza kadar
yargılanmamalarını gerektiriyor" şeklindeki yazı Adalet Bakanlığı'na
gönderilir. Yazı büyük tepkiye neden olur. Adalet Bakanlığı'nın
Başbakanlığa gönderdiği 14289/78 sayılı cevabi yazı şöyledir;
"Vatandaşların menfaatlerinin korunması, gerçeklerin aydınlığa
kavuşmasıyla mümkündür. Hiçbir kuvvet, adaleti, gerçek sorumluları
ortaya çıkarmaması konusunda susmaya mecbur edemez." Bu gelişmeler
üzerine zamanın Başbakanı Konstantin Karamanlis, "Yunanistan aleyhine
kullanılabilir" gerekçesiyle Temyiz mahkemesi kararının kamuoyuna
duyurulmasını yasakladı. (Yunanistan Temyiz Mahkemesi kararı ve karara
ilişkin gelişmeler, Uluslararası İlişkiler Araştırma Merkezi İnaf'ın
Aralık-200 tarihli bülteninden alınmıştır.)
-
Dr. George
Nakratzas. '1960 Anayasasını İhlal Eden Makarios'du'" başlıklı haberi:
"Hollanda'da ikamet eden Yunan asıllı Dr. George Nakratzas, Yunanistan
Komünist Partisi Yeniden Yapılanma Merkez Komitesi'nin yayın organında
yer alan makalesinde, Rum tarafının Enosis hayalini ve Rum barbarlığını
gözler önüne serdi. Dr. Nakratzas, Kıbrıslı Türk ve Rum ortak
yönetiminden oluşan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin anayasasını ihlal
edenin, Kıbrıs Türk tarafı değil, Başpiskopos Makarios olduğunu
vurguladı. Dr. Nakratzas makalesinde, Başpiskopos Makarios'un Enosis
hayaliyle 1960 Anayasası'nın 13 maddesinde değişiklik yaparak, Türk
tarafını ortaklık cumhuriyetinden dışladığını ve hemen ardından 21
Aralık'ta Kıbrıslı Türkleri katletmek amacıyla saldırı başlattığını
yazdı. Makarios'un, Türk tarafının anayasadaki değişikliği reddetmesini
dünyaya "Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti'ne itaatsizlik" şeklinde
duyurduğunu, ancak bunun tamamen gerçek dışı olduğunu vurgulayan Dr.
Nakratzas, "Yasal açıdan bakılacak olursa, anayasayı tek yanlı olarak
keyfi şekilde ihlal etme girişiminde bulunan Kıbrıslı Türkler değil,
Makarios'du dedi. Dr. Nakratzas, Kıbrıslı Türklerin, 1963 ile 1967
yılları arasında, Sampson, Yorgacis ve Lissarides tarafından yönetilen
çetelerce öldürüldüğüne işaret ederek, "Bu konuda genç Yunanlıların bir
fikri yok" dedi ve bu katliamlarda "Kıbrıs Hükümeti" olarak adlandırdığı
Rum yönetiminin büyük sorumluluğu bulunduğunu vurguladı.
-
Rum
tarafının kayıplar konusunu propaganda haline getirdiğini ve gerçek
kayıp sayısının açıklanandan çok daha az olduğunu BM belgelerinden
alıntılar yaparak makalesinde gözler önüne seren Dr. Nakratzas,
21.12.1963 ile 8.06.1964 tarihleri arasında kayıp olduğu resmen
açıklanan Kıbrıslı Türklerin sayısının 232 olduğuna dikkati çekti.
Nakratzas, "Bu dönemde sadece 43 Rum'un kayıp olduğu belirlenmiştir. Bu
rakamlar BM Genel Sekreteri'nin S/5950 sayılı raporundan alınmıştır"
diye konuştu. Nakratzas, kayıplar konusundaki gerçekler bu iken, Rum
basınının devamlı şekilde ellerinde sevdiklerinin fotoğraflarını tutan
Rum kadınların resimlerini yayınladığını, ancak kayıplar hakkında bilgi
edinmeye çalışan Türk kadınların fotoğraflarına bugüne kadar hiç yer
vermediğine dikkati çekti.
-
1963-1967
yılları arasındaki katliamlardan Rum Yönetimi'nin sorumlu olduğunu da
vurgulayan Dr. Geroge Nakratzas, Rum Yönetimi'nin Avrupa Birliği'ne
giriş müzakereleri sırasında iki soruya yanıt vermesi gerektiğini
belirtti ve bu soruları şöyle sıraladı:
- "Kıbrıs Hükümeti Kıbrıs Türk Devletini
tanımayı reddediyor veya gevşek bir Türk- Rum Konfederasyonunu kabul
etmiyorsa, geriye kalan şu iki çözümden hangisini düşünüyor?
-
A) Kıbrıslı
Türklerin 1963 öncesinde yaşadıkları köylere geri dönmelerini mi, yoksa
B) Kıbrıslı Türklerin 11 yıl mahsur kaldıkları enklavlara geri
dönmelerini mi?
-
Son Söz: TC
hükümeti ve Cumhurbaşkanı Talat bu gerçeği mutlaka dikkate almalı!.
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mahfi EĞİLMEZ |
Mahfi EĞİLMEZ
Hayat Hikayesine tıklayarak gidiniz! |
-
-
-
Cuma sabahından itibaren Çorum
Ortaköy'de on yıl kadar önce gün yüzüne çıkarılan Hitit kenti Şapinuva'nın
kazı çalışmalarına katılıyorum. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aygül Süel, Şapinuva kazısının bu yılki
son aşamasına beni de davet etmek nezaketini gösterdi. Aygül Süel ve
asistanlarıyla yaptığım konuşmaları ve tartışmaları, Şapinuva'da ortaya
çıkan bulguları, bunların günümüzle ilişkilerini, kazı evi anılarını
önümüzdeki hafta içinde ayrıca bir yazı dizisi olarak fotoğraflarıyla
birlikte sizlerle paylaşacağım.
Ekonomiyle ilgili önerilerimi daha önce yaptım. O nedenle bu hafta izninizle
biraz Hititlerle uğraşmak ve bu gizemli
uygarlığı biraz daha dikkatinize getirmek istiyorum
Not: Hahfi EĞİLMEZ'DEN Tabibimiz üzerine sitesinden alınarak dergimizde
yayınlanmıştır!
|
|
|
|
|
|
|
|
|
03 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Selma GÜRSEL |
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi |
-
AYVA KOMPOSTUSU
-
2 adet orta boy ayva
-
1 bardak şeker
-
5 bardak su
-
Ayvalar güzelce yıkanarak kurulanır.
Keskin bir bıçak ile küçük parçalar halinde doğranır. Ayvanın izerisinde
çıkan çekirdekten 5-6 tanesi atılarak kompostonun koku meyanesine faydası
olur. Doğranan ayvalar birkaç kere su ile tekrar yıkanarak kısık ateşin
üzerine konulur. 5 bardak su ilave edilerek tencere kapağının bir kısmı
çık olarak 20 dakika kadar kaynatılır. Kaynayan ayvanın üzerine bir su
bardağı şeker ilave edilerek ayvalar pişene kadar kaynatılır. Soğumaya
bırakılan komposto servis yapılır.
-
AYVA KOMPOSTUSU
-
2 adet orta boy ayva
-
1 bardak şeker
-
5 bardak su
-
Ayvalar güzelce yıkanarak kurulanır.
Keskin bir bıçak ile küçük parçalar halinde doğranır. Ayvanın izerisinde
çıkan çekirdekten 5-6 tanesi atılarak kompostonun koku meyanesine faydası
olur. Doğranan ayvalar birkaç kere su ile tekrar yıkanarak kısık ateşin
üzerine konulur. 5 bardak su ilave edilerek tencere kapağının bir kısmı
çık olarak 20 dakika kadar kaynatılır. Kaynayan ayvanın üzerine bir su
bardağı şeker ilave edilerek ayvalar pişene kadar kaynatılır. Soğumaya
bırakılan komposto servis yapılır.
|

















 |
|
|
|
|
|
|
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Üzeyir Lokman ÇAYCI |
Üzeyir Lokman ÇAYCI Hayat Hikayesi |
- SUSMA MEHMET!
- Perde açılır…
- Bir asker bir bayrakla sahnenin ortasındadır.
- Masa üzerinde kutsal kitap, toprak, Tarih kitabı ve
Anayasa bulunmaktadır.
- Vatandaş bağırarak içeri girer :
- Üzerimize ölü toprağı mı serpildi?
- Özümüzdeki kutsallıkları kim aldı?
- Konuş Mehmet… Ne olursun susma mehmet!
- Vatandaş :
- Susma Mehmet gerçeklerden söz et!
- Mehmet :
- Yağarsa bir partinin
- Ya da din tüccarlarının kuruntuları
- Milletin üstüne
- Gök kızarır… yer titrer
- İnsanlar üçüncü plana atılır
- Haksızlıkların resimler yapılır
- Ağlaşır insanlar.
- Beddualar yükselir...
- Acılar üstüne
- Türküler söylenir !
- Şiirler yazılır...
- Vatandaş :
- Susma Mehmet çarpıklıkları anlat!
- Mehmet :
- Kimi onların arkasından gider
- Kimi de haksızlığa uğrar
- Suçlanır
- Tutuklanır
- Cezalar verilir
- Hapishanelere atılır
- Huzurdan… eğitimden… güvenlikten
- Hiç bahsedilmez
- Behtemsizlik ön plana çıkar
- Yolsuzluk, hırsızlık her tarafa yayılır!
- Vatandaş :
- Susma Mehmet gafilleri tanıt!
- Mehmet :
- Baykuşlar gibi
- Dış güçler tüner devletin üstünde
- Değerler yok edilir
- Tarih yağmalanır
- Geçmiş yargılanır
- Zalimler alkışlanır
- Hainler konuşur
- Güçler susar
- Kuvvetler dumura uğratılır!
- Kahramanlar suçlanır!
- Vatandaş :
- Susma Mehmet zalimlerden bahset!
- Mehmet :
- Bigisiz insanlar yetkilendirilir
- Çapulcular iş başına getirilir
- Bilginler, alimler, gözde insanlar dışlanır
- Yetkiler kötüye kullanılır
- Kazalar, olaylar ve cinayetler artar
- Musubetler insanların üzerlerine çullanır!
- Vatandaş :
- Susma Mehmet hainleri ifşa et!
- Mehmet :
- Düşünceler paslanır
- İnsan sevgisi gündemden kalkar
- İdrak kaybolur
- Atatürkçülük rafa kaldırılır
- Bayrak, toprak ve kitap
- Kutsallıklarını kaybeder
- Bağımsızlık önemsenmez
- Yarınlar hiç düşünülmez
- Devlet ve kurumlar itibar kaybeder
- Demokrasi boşluğa düşer
- Anayasa ihlal edilir
- Dayanaksız kalır egemenlikler
- Cumhuriyet sallanır!
- Ülkeyi koruma ve kollama duyarlılığı
- Silinir düşüncelerden...
- Ortada
- Ne dil...
- ne din...
- ne millet...
- Ne de Ordu kalır!
- Ankara, 15.02.2009
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
05 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Ahmet CANBABA |
Ahmet CANBABA Hayat Hikayesi |
-
SARHOŞ
-
Dilsiz bedenlere
uzanır sevda
-
Notalar yan çizer
melodi sarhoş
-
Yumulurken aşkla
bakış sevgiden
-
Yağmur gül yüzüne
çiledi sarhoş
-
-
Çiğnedi bir kere
suçlu yasayı
-
Kustu yaşamından
geçmiş posayı
-
Kinle büyüttüğü
için tasayı
-
Derdi kundaklayıp
beledi sarhoş
-
-
Holiganla başlar
kavga akımı
-
Televizyonlarda çıktı
çekimi
-
Hakem mey
çekince büyük takımı
-
İkinci kümeye
eledi sarhoş
-
-
Kırıp dökmelerde
yaşamlar hürken
-
Suçsuzlar dünyayı
terk eder erken
-
Kendi çocuğuna
çok şükür derken
-
Bakar el alemin
veledi sarhoş
-
-
Rahvan atlar gibi
çıkıp yollara
-
Yasaklı arzuda
düşüp dillere
-
Dişi sinek arar
gibi dullara
-
Kafayı çekenler
meledi sarhoş
|
|
|
|
|
|
|
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mehmet KARADAĞ |
Mehmet KARADAĞ Hayat Hikayesi
|
DÜZENİN YAĞCILARI
Aşık desem aşık değildir
Bu düzenin yağcıları
Haklı dava için değil
Bu dünyanın yağcıları
Tapma asla para pula
Takma yazık kulu kula
Saygı göster yetim,dula
Bu düzenin yağcıları
Yarış yapıp ödül alma
Gaflet uykusuna dalma
İlim çağı geri kalma
Bu düzenin yağcıları
İnsan yakan yobaz olma
Kanlar emen vampir olma
Haklar yiyen kurnaz olma
Bu düzenin yağcıları
Allah seven haklı olur
Aksi olan şeytan olur
Hakkın bilen insan olur
Bu düzenin yağcıları
KARADAĞ’IM yeter yazma
Kötülere kuyu kazma
İyilik yap,akıl bozma
Bu düzenin yağcıları.
15.05.2005 |
|
|
|
|
|
07 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Hıfzı ÖZBEKMEZ |
Hıfzı ÖZBEKMEZ Hayat Hikayesi |
- ŞİMDİ BEN
- Bir zamanlar aşkın adın bilmezken
- Şimdi dolu dolu yaşıyorum ben
- Eskiden ovada yolum şaşarken
- Şimdi karlı dağlar aşıyorum ben
- Etrafıma korka korka bakardım
- Kırardım dökerdim biraz sakardım
- Sevdasızken damla damla akardım
- Bendime sığmayıp taşıyorum ben
- İçin için yanar ağlar gezerdim
- Oturur derdime şiir yazardım
- Bu çileli hayatımdan bezerdim
- Şimdi mutluluktan coşuyorum ben
- Latifim Allaha şükürler olsun
- Dertler kederler benden uzak kalsın
- Dostum düşmanım bunu böyle bilsin
- Sevda yollarında koşuyorum ben
|
|
|
|
|
|
|
08 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
 |
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
KURAN HAK
İnsan isen sen Kur'a n ile amel et yaşa imanın ile
dünyanda
Yüzünden okursan sana ne falda verir anlamaz isen
dediğini.
Bilmez misin içindeki bütün eminleri senin için
gönderildiğini?
Hem okuyup anlar isen Hak olan ismi HAK; bilerek yersen
Hak,
Uçuruma gitmek ne ki vardıracağımızı bilmez isen bu ne
gaflet.
"Ya olduğun gibi gözük, ya gözüktüğün gibi ol", boşuna
değil
Ses çıkartmam, görmem deme HAK yiyene, Hırsıza, Arsıza,
Namussuza
Ses çıkarmaz isen bana bunlar dokunmaz sanman saflık
sanma
Bu gün dokunmazsa bunların zararı sana HAK soracak bunu
sana!
O mahşerde senin de onlara ortak olarak sorgulanır isen
sakın şaşma!
15/12/2014 01,26 |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Bu
sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
1 |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL
yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
1 |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
191 SAYI 25 Ocak 2015 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız! |