|
YIL
14 SAYI 161 25 Temmuz 2012 |
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
-
Mahmut
Selim GÜRSEL ÇANAKKALE SAVAŞI
-
Mustafa Nevruz SINACI ŞEYH EFENDİNİN RÜYASI VE TÜRKİYE
-
İsa KAYACAN ZERBAYCAN’DAN GÜLAYE RİZAYEVA
-
Selma GÜRSEL
İŞKEMBE ÇORBASI
-
Ayşe ÇOBAN
SENİ
SENİ
-
Orhan AFACAN PARKTA YATAN ADAM
-
Muhsin AKTAŞ AĞLADI GÖNÜL
-
Ahmet CANBABA
YASADIŞI
-
Necati ÇAVDAR
DİYEMEDİM
-
|
|
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
Osmanlı İmparatorluğu. Ortadoğu’nun
en büyük askeri ve siyasi gücü. Bazı idare eksikliklerinden ve
tabasının ihanetlerinden dolayı,parçalanmaya,ufalmaya ve erimeye
başlayan bir cihan imparatorluğu. Parçalana parçalana elinde
kalanlarla idare ederken bir zaman diliminde;yedi düvel geldi,koskoca
ve dünyada eşi ve emsali gözükmemiş bir donanma ile dayandı ülkemin
kapısına. “Amiral Carden'in 15 Ocak 1915 tarihinde yaptığı dört
aşamalı taarruz planına göre: Boğaz bir ay içinde geçilmiş olacaktı.
Buna göre birinci aşamada dış savunma tabyaları imha edilerek ortadan
kaldırılacak, ikinci aşamada orta savunma tabyaları ve üçüncü aşamada
iç savunma tabyaları yok edilecek, dördüncü ve son aşamada ise;
boğazda arta kalan mayınlar temizlenecek boğaz emniyet altına
alınacak, Marmara Denizi'ne çıkılacak ve İstanbul'a
girilecekti.Boğazın kara bölgesinde güvenliği sağlamak üzere
Midilli'de yeterince kara kuvveti toplanacaktı.(1)” Bu raporun ön
çalışmasını 11 Ocak 1915 tarihinde İngiltere
Bahriye Nezareti'ne Çanakkale
Boğazı'na Taarruz İçin Hazırlattığı Planı Sunmuş ve Çanakkale
Boğazı'na Taarruz İçin Hazırlanmış Planın Uygun Olduğunun Amiral
Carden'e Bildirilmesi; 28 Ocak 1915 Savaş Komitesinin Toplantısında
Çanakkale Boğazı'nın Yalnız Donanmayla Zorlanmasına Karar Verilmesi 19
Şubat 1915'in Taarruz Tarihi Olarak kararlaştırıldı. Rapor ve plan ve
kuvvetlerin çokluğu yedi düveli gururlandırmış fakat Napolyon'un bir
sözünü unutmuş görünüyorlardı. "Türkler öldürülebilir ancak asla
mağlup edilemezler."
-
Almanlar harp boyunca ani karlarla ve
acele kararları Çanakkale’de de gözükmüş,Çanakkale Boğazı’nın
zorlanacağını düşünmediklerinden burada bulunan 32 bataryayı 22'ye
indirmişlerdi. Bu raporlar ve istihbarat üzerine yukarıdaki karar
alınmış oldu.
-
Geldi,geçti. Deldi,geçti.
-
Çanakkale’nin
savunmasında düşman;ülkesini,askerini seven bir komutanla karşı
karşıya geldi. O savaşın;bir ülkenin kaderini etkileyen,yedi düvelin
Çanakkale’de oyalanarak geri gitmesine sebebiyet verecek ve o günlerin
verdiği zor kararlara imzasını atarak,zaman içerisinde yeni kararlarla
vererek halen bir paylaşma alanı olarak gözüken “Güzel ve Tek” ülkemi
bu günlere getiren Mustafa Kemal Atatürk’ün yine bu günleri
görerek,ülkenin satılabileceğini gençlere bildiren dahidir. Bu dahinin
Avrupa tarafından kuyruk acısı olarak halen düşmanlıklarının sürmesi
olağan değil midir ?
-
O günün Osmanlı ülkesi ve
Anadolu’nun çeşitli şehitlerinden gelen gençler bu topraklar için
kendilerini gözlerini kırpmadan feda ettiler. 300000 kişi savaş katılan
Türk birliklerinin 211000 şehit olması düşündürücüdür.
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mustafa Nevruz SINACI |
Mustafa Nevruz SINACI Hayat Hikayesi
|
- ŞEYH EFENDİNİN RÜYASI VE TÜRKİYE
-
Milletin asli ve hakiki hizmet
unsurları insanlık, ahlâk, edep ve hukuk dışı dokunulmazlık,
ayrıcalık, hususi imtiyaz, avanta, rüşvet ve iltimastan müstağni.
Namuslu, dürüst memur, işçi ve emeklileri dâhil; halkın kahir
ekseriyetini fakr-ü zaruret, yokluk, yoksulluk ve sefalete mahkûm
ederek; siyasi hırs ve iğrenç ihtiraslarını tatmin uğruna millete
zulmedenler bilsin ki!
-
‘İkinci Abdülhamit döneminde
Şeyhülislâmlık yapmış, zamanın en büyük gönül sultanları ve din
âlimlerinden olan Şeyh Rahmi Baba; 1920’li yıllarda Anadolu’da
mukim, vazifeli şeyh ve halife arkadaşlarını gizlice bir kasabaya
davet eder. Sebebi hikmeti: “Kahriye” okunacak; Yani, Esma-i
Hüsna’dan “Ya kahhar” zikriçekilerek Mustafa Kemal’in ve kurmak
istediği rejiminin “kahr-u tedmiri” için müştereken dua ve
zikredilecektir. Davet kabul görür ve gizlice toplanılır.
-
Tam kahriyenin okunacağı sabah
vaktine birkaç saat kala, fecr-i sadık sıraları yakaza
- halinde istirahat etmekte olan Şeyh Efendi, bütün niyetlerini
altüst edecek bir mânâ (rüya) görür:
-
Bir dünya haritası; ortasında
Türkiye!
-
Türkiye
toprakları dünyanın diğer bölgelerinden bariz bir şekilde
ayrılırcasına yem yeşil; fakat etrafı, sınırları simsiyah, hayli
kalın, lâkin alçak duvarlarla çevrili. Peygamber Efendimiz
haritanın başında. Mahşeri bir kalabalıkta, insanların gözü önünde
dünyayı yeniden paylaştırıp, taksim ediyor;
-
‘şurayı şuna,
burayı buna verin’ diye emirler yağdırıyor… Taraf ve
etrafındakiler ise derhal gerekeni yapıyorlar.
-
Mustafa Kemal, Çanakkale berisi ve
İstanbul ötesi Trakya bölgesinde duruyor. Her ne hikmetse yüzü
Peygamber Efendimiz e dönük değil! Duruşundan anlaşıldığına göre,
bir şeylerden dolayı mahcup ve tedirgin bir ruh hali içinde; Velev
ki bu yüzden olsa gerek, Yüce Efendimizin yüzüne bakamıyor. Sıra
Türkiye’nin kime verileceğine geldiği zaman, manâyı mükerremdeki
Şeyh Efendi gözlerini beş açıyor ve pür dikkat kesiliyor.
Peygamber Efendimiz yüzünü çevirmeden yalnız eliyle işaret ederek
“burayı da şuna verin” buyuruyorlar.
-
Burası dediği Türkiye’dir, şu
dediği de Mustafa Kemal’dir. Sebebi: Müstakbel ıslahatlar
(Atatürk İlkeleri) ve Türk İnkılâbı’dır.
-
Tam bu sırada Şeyh Efendi kan ter
içinde uyanır. Düşüncelidir. Niyetiyle rüyası arasında bir müddet
gider gelir. (Tasavvuf ve tarikat kültüründe; Peygamber
Efendimizin zahir oldukları, bizzat tezahür ettikleri,
göründükleri manâ [rüyalar], doğrudan sahih, sağlam ve ‘acaba’sız,
kat’i bilgi kaynaklarından biridir). Şeyh Rahmi Baba Abdestini
alır, vaktin namazını cemaatle kılmak için icabetini bekleyen
arkadaşlarının yanına varır. Namaz eda edilir, dua biter, Fatiha
okunur.
-
Herkesin kahriye çekilmeye
geçilecek dediği bir anda Şeyh Efendi rüyasını anlatmaya başlar.
-
Rüyayı
şöyle yorumlar: “Türkiye yemyeşil olduğuna göre, bu hayra, İslâm’a
alâmettir ve durumun esas itibariyle iyi olduğunu gösterir.
Türkiye’nin etrafını çepeçevre saran duvarın kalın, kasvetli ve
siyah oluşu tedirginlik verici; çünkü siyah küfür işaretidir, fakat
alçak oluşları mevcut menfi durumun çok uzak olmayan bir zamanda
aşılabileceğini gösterir. Gerek Peygamber Efendimizin ona karşı
tavrı, gerekse Mustafa Kemal’in duruşu menfi... Fakat Türkiye’yi ona
veren Hz. Peygamber olduğuna göre buna karşı çıkamayız... O’na tabii
olacak ve maddi, manevi yardım edeceğiz…”
-
Her şey
apaçık ortaya çıkmış ve Anadolu Erenleri kutsal mesajı almıştır.
Kahriye okumaktan vazgeçilir. Kanaat Önderi Şeyhler, Halifeler huzur
içinde; Vicdanen müsterih, memnun, bahtiyar,hâl ve istikametleri
aydınlanmış olarak memleketlerine dönerler...’
-
KISSA’DAN HİSSE:
-
Aziz,
âlim, mümin ve mücahit, kadim Türk Milleti; 1400 yılı mücavir
İslâm’ın, yaklaşık 1000 yılı Muhammed ümmetinin Bayraktarlığını,
Sancaktarlığını yapmış; Müslüman âlemini tam bir hamiyet ve himmetle
kucaklamış; İnsanlık camiasını adaletle himaye etmiş dualı bir
millettir. Ola ki; Mustafa Kemâl’in Peygamber Efendimiz SAV
huzurundaki mahcubiyeti: Osmanlı’da gerileme devrinin fiilen
başladığı 1734 yılı evvel ve ahirinde (sonrasında); İdare, asker ve
temsil makamlarında vaki gasp, yozlaşma, çürüme ve İslâm’dan
uzaklaşma, adaleti terk nedeniyle vaki: Haksızlık, yolsuzluk,
adaletsizlik, insana, İslâm’a ve kamu ahlâkına aykırı tertip, süfli
teşebbüs, sefahat, din istismarı ve dağılma sebebi utanç verici
suiistimallerin tevlid ettiği hicaptan olmalı.
|
|
|
|
|
|
|
03 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
İsa KAYACAN |
İsa KAYACAN Hayat Hikayesi
|
- AZERBAYCAN’DAN GÜLAYE RİZAYEVA
-
Zaman zaman, şairlerimizden, yazarlarımızdan
sözettiğim oluyor. Bu seri de onlardan biridir. Ankara’da, 29 Kasım 2008
tarihinde gerçekleştirilen “Altındağ’da Şiir Akşamları” programında
yeralanlardan:
-
- GÜLAYE RİZAYEVA
-
İsmail kızı Gülaye Rızayeva, 29.07.1964
tarihinde Azerbaycan’ın Gedebey kasabasının Düzresullu köyünde dünyaya geldi.
İlköğrenimine 1971 yılında yine bu şehirde başladı. İlk ve orta öğrenimini
1981’de tamamladı, Rizayeva, 1982 yılında evlendi ve bugün üç çocuk sahibidir.
Bakü’ye 1983 yılında gelen Rizayeva, 1987–1991 yılları arasında Maliye ve
Ekonomi Yüksek Okulu’nda okumuştur.
-
Şaire ve edebiyata küçük yaşlardan itibaren
ilgi duyan Rizayeva, orta öğrenimi yıllarında yazdığı şiirleri Azerbaycan’da
çıkan bazı dergi ve gazetelerde yayımlandı. O yıllardan bu yana Rizayeva,
edebiyata olan ilgisini sürdürmeye devam ediyor.
-
Azerbaycan Radyo Televizyonu’nda şairin
şiirleri 1992’den itibaren yayımlanmaya başlar. Şairin şiirlerinin dinleyici
ve seyirci ile televizyonda ilk buluşması Aşık Peri Meclisi adlı program ile
başlar. Bu programda sanatçının şiir yaratıcılığında yer alan eserleri,
Azerbaycan Televizyonu Devlet Kanalı’nda uzun yıllar dinleyici ve seyirci ile
buluşturulmuştur. Özellikle Gülaye Rızayeva’nın sanatkarlığı yönünde çeşitli
yerlerde birçok etkinlik düzenlenmiştir. Bu etkinliklerden sonuncusu Atatürk
Kültür Merkezi’nde düzenlenmiş ve bu programda Gülaye Rizayeva’nın sanatçı
kişiliği üzerinde durulmuştur.
-
Çeşitli kitle iletişim araçlarında şiirleri
okunan Rizayeva, Azerbaycan Devlet Televizyonunda “Sazın-Sözün Şehrinde” adlı
programın yürütücüsüdür. Ayrıca Rızayeva, Orta Asya Cumhuriyetlerinde ve
Türkiye’de çeşitli programlara davetli olarak katılmıştır, Şair, şiir
yaratıcılığında gösterdiği başarı nedeniyle birçok ödüle layık görülmüştür.
Bunlardan bir tanesi Bursa’da düzenlenen Türk Dünyası aşıklarının ve
şairlerinin yarışması sırasında kendisine verilen birincilik ödülüdür. Güleye
Rizayeva edebi hayatı boyunca Ay Menim Gözleri Kör Mehebbetim. Bir Şair
Yaşayır Gamın İçinde, Gelmişem ki Diyem Gemliyecem, Zaman Ağlattı Meni adlı
dört kitabı yayınlanmıştır ve şiirleri çeşitli antolojilerde yer almıştır.
Ayrıca İlgarımda İlgarsıza Uduzdum, Gizletmişem Güle Güle Derdimi, Meni
Sensizliğe Sen Öğretmişen, Ömrümün Laylaları adlı şiir albümleri çıkmıştır.
Bu albümlerde şairin şiirleri Azerbaycan’ın tanınmış sanatçıları tarafından
seslendirilmiştir.
-
Gülaye Rızayeva’nın manzum aşk ve duygu temalı
hikâyeleri ile ilgili birçok sinema ve televizyon klibi hazırlanmış ve
hazırlanmaktadır.
-
Gülaye Rızayeva, Aşık Peri Meclisi’nin,
Aşıklar Birliği’nin ve Azerbaycan Yazarlar Birliği’nin üyesidir. Gülaye Hanım
bu gün de edebi faaliyetlerini sürdürmektedir.
-
- SALAMELEKÜM
-
- Salamla başlanıb ezeli ülfet
- Salamla balanıb xilgete hörmet
- Salamla başlanıb mehr-mehebbet;
- Secde eyleyirse salama her kim
- Salameleküm
- İnsanı insana yovuşdurubdur
- Xatadan, beladan sovuşdurubdur,
- Seveni sevene govuşturubdur
- Adalet eşgine verilen höküm
- Salameleküm
- Derin deryalarım, gur axan çayım
- Gündüzler güneşim, geceler ayım
- Salamdır chana sovgatım payım
- İncidir, gövherdir hem de lel yüküm
- Salameleküm
- Ne ucuz tut onu ne yarıda gir
- Salamdan bahalı bexşiş var mıdır?
- Salam yeradana etiramımdır
- Ezeli-ebedi güdretli hakim
- Salameleküm
- Çaılan seherler düşen axşamlar
- Ümidler goynunda alışan Şamlar
- Migeddes ayalar, şahi imamlar
- Cismime can veren möcüzü hakim
- Salameleküm
- Gülayayam, özüm gördüm bihalam
- Adını çeken tek geyb oldu belam
- Sacdağahım Kaba evim, Kerbalam
- Her an seninledir eşgim meslekim
-
Selamelekum
|
|
|
|
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Selma GÜRSEL |
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi |
İŞKEMBE ÇORBASI
1 takım koyun işkembesi
2 diş sarımsak
5 kaşık un
2 yemek kaşığı margarin
İstenildiği kadar sirke, tuz,
kırmızı biber
İşkembeler alınarak
iyice tekrar yıkanarak bir tencereye bölünmüş parçalar halinde
25 dakika haşlanır.
Bir tavada 2 kaşık
yağ eritilerek kızdırılır ve içine 5 yemek kaşığı un konularak
orta şekilde kızartılarak bir kenara konulur.
Haşlanmış işkembeler
küçük küçük bıçakla doğranır.
Kavrulmuş un
çorbanın yapılacağı tencerede bir miktar soğuk su ile
cıvıklaştırılarak pürtükleri gidene kadar suya özenir. Özenen
bu unun üzerine doğranmış işkembeler ilave edilir. Ayıklanmış
iki diş sarımsak ince olarak tencerenin içine doğranarak
istenildiği kadar tuz ilave edilir. Bir miktar ateşte
karıştırılan doğranmış işkembe daha önce işkembenin haşlandığı
sudan alınarak tencereye konularak karıştırılarak kaynatılır
ve tencerenin altı kapatılarak servis yapılır.
İsteyen tabağa
alınan işkembe çorbasına sirke kırmızıbiber de ilave edebilir.
|
|
|
|
|
|
|
|
05 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Ayşe ÇOBAN |
Ayşe ÇOBAN Hayat Hikayesi |
SENİ
SENİ
Nere gitsem yanımdasın,
Damarımda,kanımdasın,
Nefesimsin,canımdasın,
Arıyorum;seni,sini.
Gözlerimin önündesin,
Yaşıyorsun ömrümdesin,
Uzak değil gönlümdesin,
Soruyorum;seni,seni.
Damla,damla yaşımdasın,
Tükenmeyen aşımdasın,
Gezer ayak başımdasın,
Korkuyorum;seni,seni.
Defterimde,yazımdasın,
Tel olmuşsun,sazımdasın,
Yolda ayak izimdesin,
Görüyorum;seni,beni.
Dudağımda,dilimdesin,
Dokuduğum kilimdesin,
Sayfa,sayfa ilimdesin,
Tarıyorum;seni,seni.
Mızrap oldun elimdesin,
Bağlamamın telindesin,
Kemer gibi belimdesin,
Sarıyorum;seni,seni.
Arı gibi balımdasın,
Seyyah olup yanımdasın,
Bir kuş gibi dalımdasın,
Koruyorum;seni,seni.
ÇOBAN der ki;sözümdesin,
Bir ışıksın gözümdesin,
Çiçek olmuş özümdesin,
Deriyorum;seni,seni.
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Orhan AFACAN |
Orhan AFACAN Hayat Hikayesi
|
PARKTA YATAN ADAM
Parkta yatan adam gecemi sanmış
Bankın üzerinde öyle uzanmış
Çember sakalıyla yüzü saklanmış
Gelen, giden bakar tanıyan olmaz
Duruşu benziyor biraz asile
Ne güngörmüştür ailesi ile.
Her nefes, her bakış şimdi bir çile
Gelen, gecen bakar anlayan olmaz
Oda bu toplumun bir sınıfından
Çıkmış bir kere normal kılıfından
Hayata baksak; onun tarafından
O’nu anlamayı isteyen olmaz
Çok duydum, dinledim böyle hayatı.
Çoğunun elinde vardır sanatı.
Yıkılmış bir şekil o saltanatı
Hayat belli değil düşmeyen olmaz.
Bir yaz değil mevsim, birde kışı var.
Ayazı, rüzgârı, kar yağışı var
Devlette, dinde yardım bağışı var.
Bu bilinirde uygulayan olmaz
Parkta yatan adam herkese ibret
Bilhassa gururda, kibirde ibret.
Üstelik bir değil, bin kere ibret.
Orhan yazar gider anlayan olmaz.
|
|
|
|
|
|
07 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Muhsin AKTAŞ |
Muhsin AKTAŞ Hayat Hikayesi |
AĞLADI GÖNÜL
Zehirli ok gibi battı sözlerin
Kurşun olup yağdı yosun gözlerin
Yüreğime doldu kızgın közlerin
Döktü yaşlarını ağladı gönül
Her ne söyledinse unuttum gitti
Bu sevda gönlümü sarsılmaz etti
Bütün duygularım dağlarda yitti
Dikti saçlarını ağladı gönül
Dilinden döküldü büsbütün kozlar
Kalbimde yer etti kazdığın izler
Özümü yaktı da yankılı sazlar
Yıktı kaşlarını ağladı gönül
Gece ayazında güllerim soldu
Yıldızlar altında yüzünü buldu
Takıldın aklıma gözlerim doldu
Sıktı dişlerini ağladı gönül
Üzülme Mizabi geçer dediler
Söyleyen susandan beter dediler
Bütün dertler bir gün biter dediler
Söktü döşlerini ağladı gönül
30.07.2008 Espiyeli Muhsin AKTAŞ
|
|
|
|
|
|
08 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Ahmet CANBABA |
Ahmet CANBABA Hayat Hikayesi |
YASADIŞI
Yaşama sevincini bitirir
Bir kurşun
Yasa dışı
Yaşama sevincini bitirir
Bir karar
Yasa dışı
İşgalci gelir oturur
Yüreğinin baş köşesine,
Yasak bir aşk yaşarsın
Yasa dışı
İşgalci gelir oturur
Memleketinin baş köşesine,
Onay görmez yaptığı
Yasa dışı
Ve sana
Bir direniş göstermek düşer,
Bir direniş
Yasadışı
|
|
|
|
|
|
|
|
|
09 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
|
Necati ÇAVDAR |
Necati ÇAVDAR Hayat Hikayesi
|
DİYEMEDİM
Gezdim dağı taşı, geçirdim yazı kışı
Akıttım teri yaşı, döktüm saçı ağarttım
başı
Yıprandı vücudum, çektim çileyi yorgunum
diyemedim
Nasıldır yemek lezzet ne bilmedim
Açlıktan açlığı terk ettim
Aç kaldım kimseye;
-“Acıktım” diyemedim
Dudaklarım kurudu susuzluktan
Şerha şerha paralandı yangınlardan
Susadım susamayı kaldırdım;
-“Su” diyemedim
Kimine çok küçük, kimine fazla
Kasılır gerinir eller en ufak şeye nazla
Kendimce unvanı yok ettim;
- “Var” diyemedim
Garip sultan idim bazılarınca |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Bu
sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
1 |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL
yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
1 |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
162 SAYI 25 Ağustos 2012 SAYIYA Gitmek İçin
Tıklayınız! |