|
YIL
14 SAYI 159 25 Mayıs 2012
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
-
Mahmut Selim GÜRSEL YIL Mayıs 2012
-
Galip BARAN DEMİREL ÖRNEK OLMALIDIR
-
Tülay BİLGİN BAŞÖRTÜSÜNDE EVRENSELLİK OLMALI
-
Mustafa Nevruz SINACI İHANET FURYASI VE MENFUR ABLUKA
-
Murat HACIOĞLU TEHLİKE’NİN FARKINDA MISINIZ?
-
Mustafa Nevruz SINACI AÇILIM! İHANETTE SON TANGO
-
İsa KAYACAN ŞİİRLER- ŞAİRLER
-
Selma GÜRSEL SULU KÖFTE
-
Rıza KOÇAK
YOLDA GİDEN BİR SERSERİ
-
Rıza KANDAMİR
ÇORUM’UM
-
|
|
|
|
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
- YIL Mayıs 2012
- 27 Mayıs 1982 tarihinde GÜRSEL YAYINEVİ
olarak Çorum'a hizmet amacı ile iş yerimi açtım. Bir zaman dilimi. Temmuz 1998
bir dergi doğdu. Çorum’da yayınlanmış bir derginin devamının ve o derginin
çizgisinde Çorum’a ait bilgileri ve yazıları yayınlamayı amaçlayan bir dergi.
ÇORUMLU 2000 AYLIK KÜLTÜR TARİH SANAT VE EDEBİYAT dergisi adı ile 4 renkli
kuşe kağıt baskılı olarak ve Çorum’un ilk ISBN dergisi olarak yayın hayatına
başladı.
- Sahibi ve Sorumlu Müdürü aynı olan derginin
amacı sadece yazar arkadaşlarının yazılarını yayınlamaktı. Çorumlu 2000
Dergisinin uzun serüvenini sizlere sunuyorum. Dergiye ne yazmıştım:
-
- Niçin ÇORUMLU 2000?
-
15 Nisan 1938 tarihinde
Çorum’ da ilk defa, tek partili dönem zamanında Halkevleri komitesi
tarafından bir dergi çıkartılma kararı veren hemşerilerimiz tarafından
“ÇORUMLU ”Dergisini yayımladılar. Bu dergiye Çorumlu adını verdiler. Çorum
Basın Tarihinde ilk defa bir dergi doğmuş oldu. Bu dergiyi büyük
çabalarla Ağustos 1946 tarihine kadar 61.sayıya getirdiler.
-
Bu dergiyi tanıyanlar,
görenler bilirler ki; bu evsafta bir dergi çıkartmak için, Çorumluların
birleşmeleri, bilgilerini ve derlediklerini bir araya getirmeleri ve dergi
veya kitap haline getirmeleri ile birlikte özveri ve gayretlerini
özleştirmeleri gerekmekteydi. Bu gayret ve özveriyi Çorum’da gördüğüm
için bu dergiyi çıkartmayı ve adını Çorumlu koymayı düşündüm.
-
Bu düşüncelerimi, dergime
yazı veren arkadaşlara açtım. Hepsinden olumlu cevap almam üzerine, Çorum’da
ilk defa olarak bir yayınevi açma girişiminde bulundum. Yayın evim 27 Mayıs
1998 tarihinde resmen faaliyete geçti. İlk yayımladığım eser; 1997 tarihinde
bastırdığım çalışmam olan “Çorum’ da Yatan Meşhur Yatırlar”ın ikinci
baskısını yaptım.
-
Abdulkadir OZULU, Muzaffer
GÜNDOĞAR ve ben bir Çorum turu yaptığımız sırada derginin adı hakkında
konuşurken ben; dergiye “Çorumlu 2” adını vereceğimi söyleyince
arkadaşlarda; Çorumlu 2000 olsun diye teklif ettiler. Bu teklifi memnuniyetle
kabul ettim ve dergimin adını Çorumlu 2000 olarak belirlemiş olduk.
-
Derginin devamlılığı için
çeşitli kuruluşlarla yüze yüz ve telefonla irtibatlar kurma çalışmalarım
devam etmektedir. İstanbul, Ankara, Samsun ile adres temini ile mutabakata
varmış bulunmaktayım. Ayrıca, ÇEKVA tarafından ve Samsun’da bulunan
hemşerilerimizin kendi adına Samsun’da bulunan Çorumluların adreslerini
bulmayı üstlendiğini ve katkıda bulunabileceği sözünü bizzat orada da
yüz yüze görüşerek almış bulunmaktayım. Çorum ve İlçelerinin tamamıyla
ve tamamına ait Dernekler ile temasta bulunmak ve dergiyi tanıtmak
amacındayım. Elinize geçen bu dergiyi sizinde bir Çorumlu olarak
diğer hemşerilerimize tanıtacağınız kanaatindeyim. Bu yola çıkarken en
büyük desteğin önce ALLAH C.C. Sonra sizin olduğu görüşümle bu işe
soyundum. Belki benim bu yaptığım bir “Donkişot ”luktan ileri gitmeyecektir.
Yinede bu girişimimin bir hayal olarak kalmayıp, güncelleşmesi bu işin
denenmesinden sonra sonucunu görmem gerekmektedir.
-
Benlik davası olarak
görmemeniz dileği ile biraz kendimden bahsetmek istiyorum:
- Aslen Börekçioğullarından olup, babamın Subay olması
nedeniyle 1947 tarihinde Erzurum’da doğdum. Askerlik dönüşü, Ankara Emniyet
Müdürlüğünde önce Teknisyen,sonra Polis Memuru olarak 10 yıl çalıştım.
Naklen Çorum İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğüne Memur olarak atandım.
Çorum’da dışarıdan Ticaret Lisesini bitirdim. Müdür Yardımcısı olarak
Hasan Paşa Kütüphanesinde göreve devam ettim. 1994 tarihinde Tatvan’a
tayinimin çıkması üzerine emekliliğimi istedim ve emekli oldum.
-
İlk Çalışmamı 1991
tarihinde yayımladım.1995 tarihinde ikinci çalışmamı bitirdim Kültür
Bakanlığına sundum. Halen olumlu veyahut olumsuz bir cevap alamadığım için
bastırtamadım.1 ve ikinci çalışmam Kütüphanelerde bulunan kitapların
tasnif işlerinin yapılmasını kolaylaştıracak kaynak kitaplardı. 1.
kitabımdan bakanlık 1000 adet satın alarak bütün il Halk Kütüphanelerine
dağıtımını yaptı.
-
1995 tarihinde ikinci
çalışmamın dizgisi için müracaat ettiğim bir arkadaşım 100 $ istedi.
-
Bu parayı verince zoruma
gitti. Yeni çalışmalarım olgunlaşmış, dizgiye hazır duruma gelmişti. Bu
durum karşısında bir bilgisayar alma zorunluluğu içinde kaldım. Kaynak
Eserler :2-3 ve 4’ü kendi kendime öğrendiğim bilgisayarımda hazırlayarak
dizaynını yaptım. 1997 Ocak ayında “Çorum’da Yatan Meşhur Yatırlar”ı,aynı
yılın Ağustos ayında “Çorum 1997” adlı çalışmamı yayımladım. Yukarıda
bahsettiğim gibi yayınevimi açtım, Kaynak Eserler Dizisi: 3’ ün ikinci
baskısını yaptım. İşte bu dergi ile karşınıza çıkmış bulunuyorum.
- AMACIM
-
Bilindiği gibi kalkınma
sadece sanayi alanında olamaz. Sanayi alanında kalkınmanın yanı sıra,
kültürel kalkınmanın da at başı gitmesi gereklidir. Yoksa kalkınma yalnız
tek düze olur ki, topluma fayda yalnız tek taraflı olur. Bu nedenlerin ışığı
altın da, kendim bir vazife çıkarttım.
-
Yayınevini açma amacımdan
birisi, bildiklerimi başkaları ile paylaşmaktı. Benim gibi kendi
çabaları ile eser veren arkadaşlara yardım etmek, onların çalışmalarını gün
ışığına çıkartarak sizlerin görüşüne sunmaktı. Bazı yazar arkadaşlar için
elimden gelen yardımlarda bulundum. Yazıtları kitap haline gelmeyecek
durumda olan arkadaşların yazı yazma devamlılığını sağlamak amacı ile Çorumlu
2000 dergisine yazı yazmaları için baskılarda bulunuyorum . Bu yazıları
birikince bir kitap haline getirerek sizlere sunmayı düşünüyorum.
- BEKLENTİLERİM
-
Çıkartmaya çalıştığım
derginin, abone sayısını artırmak, şimdilik kapakla beraber 32 sayfa olan
dergiyi 48 sayfaya çıkartmak, dergi arka kapak ve içi ile dergi ön kapak
arkası ile dergi içine 4 - 6 sayfayı geçmemek şartı ile reklam alarak derginin
devamını sağlamaktır.
- Türkiye ve yurt dışında bulunan bütün Çorumluları dergi
ile haşır neşir etmek, kaynak sağlayabilirsem dergiyi parasız olarak
dağıtımını yapmayı amaçlıyorum.
-
Şimdilik derginin kaynağı
olarak, abone ağırlıklı çalışmalar yapmaktayım. İleride reklam gelirini
çoğaltma imkanı bulursam, siyasi ağırlıklı ve güncel ikinci bir dergi de
çıkartmayı düşünüyorum.
-
Saygılarımla.
-
-
İşte Böyle geldi ve geçti.
Yaptıklarımız ve yapacaklarımızı sıralamaya çalıştık. Diye başlamıştım. Neler,
neler oldu. Derginin adını koyanların benimle tii geçtiklerini zaman içinde
öğrendi. Onlar benimle tii geçtiklerini zannetmişlerdi. Zaman onları değil
benim azmimi ortaya koydu.
-
Yıl Mayıs 2012
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Tarih Ve Edebiyat Dergisi sanal da olsa 159. sayısı
ile karşınızda.
-
Ben yaşadıkça sanal da olsa
çıkacak ve yayınlanacak.
-
Sizler okudukça ben ve
arkadaşlarım yazacaklar.
-
Nice yıllara!
|
|
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Galip BARAN |
Galip BARAN Hayat Hikayesi
|
- DEMİREL ÖRNEK OLMALIDIR
-
İnsan bencil bir varlıktır.
Bencil varlık yanlış işler yapar. Ben de yanlış işler yaptım. Sayın Süleyman
Demirel de yapmıştır…Benim yaptığım yanlış işlerin bazıları: Kira geliri
vergisi ve veraset ve intikal vergisi ödemedim. Vergi kaçırdım. Rüşvet verdim.
Kaçırılan vergi ve verilen rüşvet simit ya da çorba parası kadar olsa bile,
suçtur, yolsuzluktur. Yolsuzluğun büyüğü küçüğü yoktur. Önemli olan insanın bu
suçu işlediğini kendiliğinden fark edebilmesi, idrak edebilmesi ve kefaretini
ödemek için elinden geleni yapmasıdır. Böyle davranmak ERDEMDİR.
-
Şimdi sözü; yıllar önce
başlattığımız "okul dışı eğitim" olarak tanımladığımız çalışmalarda
geliştirdiğimiz, bundan böyle diye başlayan, "müfredat"ta dile getirilen
uygulamalara getirmek istiyorum:
-
Yaşam tarzımda "devrim"
niteliğinde değişikliklere yola açan bu uygulamaların bir örneği Türkiye
Cumhuriyeti devletini dış borç yükünden kurtarma kampanyası başlatma
girişimimdir. Bu konuda Başbakanlığa yaptığım başvurumla, kiradaki evimden
almakta olduğum aylık 200 milyon TL gelirimi, bir yıl süreyle, gönüllü vergi
olarak ödemeyi taahhüt ettim.
-
Hazine Müsteşarlığınca, bu
başvurumla ilgili olarak, Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı'na
gönderilen 22. 11. 2001 tarihli yazıda, bir yasal düzenleme yapılması
önerildi. Ancak, 57- 58- 59 ve 60 hükümetler bu öneriyi dikkate almadılar.
- Başlatılması durumunda, en azından, vergi bilinci
kavramını hayata geçireceğine inandığım bir girişim, böylece "katledildi". Bu
"katl"in sorumluları hakkında neler hissettiğimi bu satırları okuyanların
takdirine bırakıyorum...
-
Unutmadan; vergi kaçırmanın
"kul hakkı yemek" olduğunu da sözü edilen çalışmaları yaparken öğrendim. O
çalışmaları yaparken aldığım tepkilerin bazıları:
-
"Herkes senin gibi olsa"
,"senin gibilerin sayısı çoğalmalı", "yaşanan sorunlar senin gibilerin
azlığındandır", "Allah rızası için, insanlık için çalıyorsun", "ibadet
ediyorsun", " hakkın ödenmez", "Bodrum için çok şey yaptın" , "Allah gecinden
versin senin cenazen çok kalabalık olacak", "dünyanın en zor işini
yapıyorsun"…
-
Eğer, "okul dışı eğitim"
çalışmalarını yapmasaydım, "müfredat"ta sayılan alanlardaki suçları işlemeğe,
yolsuzlukları yapmağa devam edecektim. Bu satırları, bu gerçeği kamuoyuna
açıklamak için yazıyorum…
-
Diğer taraftan, o
çalışmaları yapmayanların "müfredat"ta sayılan alanlardaki suçları işleyip
işlemediklerinin, yolsuzlukları yapıp yapmadıklarının takdirini kendilerine
bırakıyorum…
-
Şimdi soruyorum: "Acaba",
sayın Süleyman Demirel;
-
Turgutreis'te denizi
kirleterek Yat Liman inşa eden Doğuş Grubu'na verdiği desteği hatırlar mı,
-
Tarım arazilerine otomobil
fabrikaları yaptırdığını anımsar , kefaretini ödemek ister mi?
-
Eski Cumhurbaşkanlarına
maaş zammı öngören, haksız bulduğum, yasa ile ilgili düşüncelerini açıklar mı?
-
Bundan böyle, benzer
yanlışların yapılmasının önlenmesi bağlamında ÖRNEK OLMAK ister mi?
-
Alınması Gereken Ders:
"İnsan ektiğini biçer" bu alemde
|
|
|
|
|
|
03 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Tülay BİLGİN |
Tülay BİLGİN Hayat Hikayesi
|
- BAŞÖRTÜSÜNDE EVRENSELLİK OLMALI
-
Başörtüsünde evrensellik
olmalı. İslam kötü söze kötü görüntüye izin vermemiştir.
-
Başörtüsü kaygılarını dile
getiren insanlara hak veriyorum. Tam olarak kendilerini ifade edemediklerini
düşünüyorum. Bütün kapıları kapatmaları, açık kapı bırakmamaları da durumu
ortak bir noktada buluşturmuyor.
-
Başımdan geçen bir olayı
sizlerle paylaşayım:
-
Bir gün hastaneye
gittiğimde gördüğüm manzara içler acısıydı.
-
Gizlilik esastır ilamda
ama gel gör ki kollar sıvanmış ayakta terlik bir garip görüntü . Bu ki
mescitle karıştırmış olacak hastaneyi. Başörtüsü maksadının dışına çıkmış
elemanlar. Yazmalı çaycılar. Çok özür diliyorum. Bir işyerinde hizmetli bile
olsa kurallara uymak, belli bir renkte düzgün bir şekilde takılmak zorundadır.
İslam’da bunu emreder zaten. Durum böyle olunca başörtüsü kaygılarının yersiz
olmadığını bende savunuyorum. Bu kaygılarımızın düzgün bir şekilde
kanunlaştırıldığında herkesin uyacağına da çok iyi inanıyorum.
-
Üniversite de baş bağlama
tekniğine gelince:
-
Baş bağlama biçimi çok
suiistimale uğrayabilineceğinden tarihte gördüğümüz gibi. Tedbir almak istedi
“Birileri” anlamak için, biraz geriye gittiğiniz zaman ne demek istediğini
anlayacaksınız. Bundan sekiz sene önce üniversite kapısı herkese açıktı.
-
Özgür bir şekilde okulunu
okuyan gençler, tefrite düştü. Takvayı yaşamaya kalktı, tekrar aynısı olmasın
diye “Birileri” bu yasa tasarısı ön tedbirdi radikal kesim ayağa kaldırdı.
- Bir düşünün, sağduyuyla hareket etmek gerektiğini
savunuyorum. Hak vereceksiniz, kanunun tasarısının neden çıkartıldığını
anlayacağız.
-
Eleştiriler dikkate
alınırsa olumlu olacağına inanıyorum. Kanun, kapsamlı elden geçirilir
düzeltilir iki tarafın kaygıları göz önünde bulundurulursa, ortaya düzgün bir
kanun çıkacaktır.
-
Uzlaşmak için iki tarafın
ortak noktası bulunması için iki kesimin kendini ortak uyum içinde toplumsal
refaha katkıda buluna cağını unutmaması gerekiyor. Her iki tarafta aşırılıktan
uzak sade ve anlayışlı bir düşünce ufkuna yelken açmamız gerekiyor.
Milletimizin refahı için şart olduğunu kabullenmesi ve uygulama da yine
kendimizin rahat edeceğini unutmadan evrensel bir hayat çizgisi yakalamamız
dileğiyle.
-
Hoş gören, Hoş görülür !"
|
|
|
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mustafa Nevruz SINACI |
Mustafa Nevruz SINACI Hayat Hikayesi
|
- İHANET FURYASI VE MENFUR ABLUKA
-
Türk-İslam (İslâm’ı yaşayan Müslüman
Türk’lerin) düşmanları, insanlık âlemi için kâbusa dönen “bilgi çağı” adlı
karanlık sürecin elverdiği bütün imkân ve fırsatları, bu şerefli, soylu ve
şefkatli medeniyetin hamisi, insan hakları, adalet ahlâkı ve hukukun
çimentosu, hoşgörü-barış timsali milleti sabote etmek uğruna kullanmakta
direniyor. Son marifetleri: Küresel krizden yararlanarak Türkiye de tükenmeye
yüz tutmuş adalet, barış, özgürlük ve güvenliği tüketmek. Ekonomisi tabana
vurmuş, toplumsal ve sosyal sistemi çökmüş, doğal stabilizatörleri dumura
uğramış AB’ye ülkeyi illa bağlamak!. Böylece, tefessüh etmiş Batı toplumlarına
yeni yaşam alanları oluşturmak, menfur emellerine ulaşabilmek için de, her ne
pahasına olursa olsun Anadolu da keteküllâ müesses kardeşliği bozmak, ülkeyi
bölmek ve parçalamak suretiyle “tek dişi kalmış canavar” sıfatıyla dünyanın bu
“nihai huzur iklimine” de alçakça son vermek. Aslında asırlardır içten içe
kurgulanan da uygulanan da bu.
-
Bu amaçla Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirisine
hüküm koydular.
-
Presidency Conclusions, Md: 23: "müktesebat
müzakereleri yalnız Türkiye'yle değil, diğer devletlerle de yapılabilecek;
müzakere sürecinde Türkiye birkaç devlete bölünürse veya güneydoğu bölgesinde
bir Kürt devleti kurulursa yeni bir karara gerek olmaksızın onlarla da
müzakere yapılacaktır.” Terör ve tedhiş örgütünün yandaş-yoldaş, yardım ve
yatakçılarınca, diğer bir deyişle gerçek patron ve sahiplerinin dayatması,
arzusu-amacı ve hedefi bu.
-
Yıllardır sürdürülen mason-misyoner
faaliyetleri, kilise-havra terörünün de kaynağı.
-
Kahir ekseriyeti soykırım, soygun-vurgun,
katliam, gasp ve işgal faili AB, ABD ve OECD ülkelerinde sürüp giden “zoraki
yalan, iftira-tefrika, bölücülük ve ayrımcılık furyası”, “Ermeni soykırımı
yoktur” diyene eza, cefa ve engizisyon mahkemelerince ceza uygulaması! Bütün
insanlığı utanca sürükleyen rezil bir uygulama. Üstelik bu kefere tarafından
“özür”, “Kürt (Ermeni) sorunu” kampanyalarına verilen koşulsuz destek.
İlhamını karanlıktan alan nesebi gayrisahih ve Şehit Elçi İsmail Erez’i bile
listelerine ekleyecek kadar sahtekârlara “aydın” yaftası takmalar. Hala
uyuyanlara, AB, ABD, IMF ve Yeni Dünya Düzeni peşinde, onursuz ve şuursuzca
koşanlara yazıklar olsun. Vakıa gaflet ve dalalet boyutunu aştı, hıyanet ve
ihanet haddine dayandı. Bakınız, en az 3 - 5 yıldan bu yana içte dayatmayla
sürdürdükleri sistematik, şu aşamada da dışardan ithal (fırsat olarak
algılanan-yapay) ettikleri kaotik kriz çerçevesinde ivme kazanan süreç gereği
yoğunlaştırdıkları telkin ve tahkim kampanyasına:
-
Düşman unsurlarca yayılan söylemler ve bu
söylemleri doğrulayan eylemler.
-
AKP siyasi reformların yapılmaması için
orduyla uzlaştı... (Gerçekte % 95’i Türkiye’ den çok mükemmel; % 5’iyse
insanlık dışı ve bize göre çok daha antidemokratik, ilkel olan AB siyasi
kriterlerinin “ayrıcalık, dokunulmazlık ve imtiyaz karşıtı” olabildiğince
şeffaf, adil, namuslu ve dürüst seçim öngören kriterlerini aslında hiçbir
kesim istememektedir.)
-
Para Ege, Kıbrıs ve Kürt sorunu için savunmaya
gidiyor... (Bu sorunları yaratan ve kronikleştiren zaten AB-D ve dâhili
bedhahlar/işbirlikçileri değil mi? Sorun bizde değil, bizzat telaffuz
edenlerde; Bu menfurlara yardım ve yataklık yapanlardadır. Onlara kalırsa
Türkiye tükenmeden sorunlarında sonu asla gelmeyecektir.)
-
AMAÇ: TÜRKİYE’Yİ ÇÜRÜTMEK!
-
Evet, elbette amaç, içerden terör-tedhiş,
dışardan alçakça abluka suretiyle Türkiye'yi çürütmek… Terörle tehdit ediyor,
yasalarımızla oynuyor, menfur imza kampanyalarıyla baskı uyguluyor ve Yahudi
kurnazlığıyla akıl veriyorlar: “Ekonominin krizden çıkışı Ege, Kıbrıs ve Kürt
meselesinin çözümüne bağlı. Orduyu küçültün ve bütçesini azaltın, Anayasayı
yenileyin, Siyasi reformları yapın ve ekonomiye para ayırın.”
-
Aldanmayın, inanmayın, kanmayın. Bu menfur bir
tuzak!.Bunlar soykırım yalanının tanınmasını, 3T projesinin yürürlüğe
girmesini, Kıbrıs’ın Yunan’a ve Anadolu’nun yarısının Ermenistan’a verilmesini
istiyor, İslâm dışı alevi paranoyasını pompalıyor, özür dileme kampanyası
yürütüyor ve toplumu gererek yönetimi zaafa düşürmeye çalışıyorlar. Biline…
|
|
|
|
|
05 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Murat HACIOĞLU |
Murat HACIOĞLU Hayat Hikayesi |
- TEHLİKE’NİN FARKINDA MISINIZ?
-
Kan kusup kızılcık şerbeti içtim dercesine bir
gizlilik içerisindeymişiz gibime geliyor. Veya “Bana dokunmayan yılan bin
yaşasın”cılıkla meşguliyeti seviyor gibiyiz…
-
Ve fark etmediğimiz, bizi de yakından
ilgilendiren ve hatta bizzat içerisinde bile bulunabileceğimiz kaotik bir
dönemin figüranlığını yaparak, dönen çarklara katkıda bulunduğumuzun farkında
da değiliz sanki…
-
Hızlı yaşa genç öl, cesedine yakışıklı
desinler “çakma atasözü”nden hareketle hızlı yaşamayı ve hızlı yaşam
içerisinde yavaşlıkların farkına varamamayı dert edinmiş halimiz de yok…
-
Zamanı da tıpkı her değerli varlığımız gibi,
hızlıca tüketmekten çekinmiyor; bilakis daha da hızlı akışına yardım etmeye de
gayret ediyor izlenimindeyim…
-
Siyasetin gündemine düşen bombaların yarattığı
pür telaş tellallarının dem vurdukları noktalardan nazarımızı alamayıp,
kulaklarımızın dibinde çalan borazanlardan bihaber yaşamanın hafifliğindeyiz
olsa gerek…
-
Futbolun artistliklerinden hareketle
kurduğumuz pembe hayal dünyasında gerçeğe gözümüzü kapatarak, gündelik
hayatımızın çalımları arasında kıvrıla kıvrıla belimizin bükülmekte olduğunu
anladığımızda, yana yakıla doktor arayacağımızın ayırdında da değilmişiz…
-
Bel çevremizde biriken yağlarla birlikte,
basenlerimizde zuhur eden selülit dedikleri portakal kabuğumsulaşmış
cildimizin görüntüsüne kafayı taktığımız kadar, ruhumuzun köşelerinde yağ
bağlamış, hantallaşmış fikir çarklarımıza alaka gösterebilsek…
-
Uykularımızı bölen karın ağrılarından mustarip
olduğumuz gecelerin hıncını çıkarttığımız tatil gece yarılarındaki gibi,
eğlencelik halimizin en saf çocuksuluğundaki tavrımızı, kalbimizin paslanmış
damarlarındaki sevgi tomurcuklarını canlandırmak için de takınabilsek…
-
Musikinin icrasında gösterdiğimiz itinayı,
içeriğindeki değerlerde de gösterebilsek ve nağmelerin bizi götürdüğü
yerlerden sevgi adına yanmışlıklarla birlikte geri dönebilsek…
-
Gündemin işgalinden yüreğimi kurtarabildiğim
bir saflık anımda soruyorum; çok hızlı gittiğimizin farkında mısınız? Farkında
mısınız içinde bulunduğumuz acımasız cenderenin?
-
Farkında mısınız; etrafımızda cereyan eden bir
çok olayın, bizi biz eden değerlerimizden, öyle yavaş yavaş da değil, hızlıca
uzaklaştırdığının?…
-
Farkında mısınız; teknolojik yaşamanın
duygularımızı körelttiğinin, hassasiyetlerimizi değiştirdiğinin?...
-
Farkında mısınız; insani değerlerimize gereken
önemi vermezken, asla bizim olmayacak değerlere sahip çıkmaya
çalıştığımızın?...
-
Ve farkında mısınız; bütün bunların bizi yavaş
yavaş bitirdiğinin…
-
Tehlikenin farkında mısınız?
|
|
|
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mustafa Nevruz SINACI |
Mustafa Nevruz SINACI Hayat Hikayesi
|
- AÇILIM! İHANETTE SON TANGO
-
Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu
22 Haziran 2009 tarihinde “Dikkat!” anonsu ile 122 sorumlu kamu kurumu, siyasi
partiler, sivil toplum kuruluşları (!) ile medya ‘vatanseverlerine” seslendi.
Vatan-Millet sevdalıları, etkili-yetkili ve onurlu-sorumlu özel ve tüzel
kişilerden; 17.Aralık.2004 tarihinde Brüksel’de imzalandığı söylenen (Ancak şu
ana kadar henüz tekzip edilmemiş olan) AB katılım anlaşması ve anlaşmanı 4.
maddesi hakkında bilgi “ayrıntılı açıklama” ister. Mezkür 4. madde aynen
şunları ifade etmektedir.
-
“Kürt azınlıklara haklarının tanınması
çerçevesinde, güney doğu Anadolu’da federe bir Kürt devletinin kurulmasının
yolu açılacaktır”
-
Diğer taraftan 09.Temmuz.2009 günü Medya
organlarımızda TBMM’de alenen terör ve tedhiş örgütü PKK temsilciliği yapan
DTP, bahse konu 4. maddeye atfen “Türkiye’yi yedi eyalete bölme” yolundaki
talepleri açıklamıştır. Bu ne cesaret, ne cüret!
-
Ama maalesef bu menfur fiil, ne bir cesaret ve
ne de cür’et işi falan değildir.
Sadece, aslı milletten gizlenen, bilinen hükümleri de “inkâr ve tekzip
edilmeyen” AB Katılım Anlaşması gereğidir. İddiayı çok açık ve etkin bir
tavırla gündeme taşıyan platform, ‘Bölünme Yok Edilmenin İlk Aşamasıdır’
gerçeğinin altını çizerek, anlaşmanın diğer hüküm ve maddelerinin de ağır ağır
işletilip yürütülmeye başladığını Türk kamuoyuna açıklamıştır.
-
İŞTE O BELGE?
-
Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformun
tarafından 22.06.2009 tarihinde Türk ‘vatanseverlerine” gönderilen açıklama
istemli yazıda; “03.Ekim.2005 tarihinde AB ile Müzakerelerin başlatılabilmesi
için, 17.Aralık.2004 Tarihinde, Brüksel’ de, Sn. Başbakan tarafından
imzalandığı belirtilen belgenin aşağıdaki hususları içerdiği” açıklanmıştır.
-
VE “MADDE” LER:
-
-Müzakerelerin ucu açık olacak, sonuçta Üyelik
Garanti edilmeyecektir.
-
-Türkler, Üye olunduktan sonra bile AB’de
serbestçe dolaşamayacaklar, ancak AB’ye üye Devletlerin vatandaşları serbestçe
Türkiye’de dolaşabileceklerdir.
-
-Kıbrıs Rum Cumhuriyeti tanınacaktır.
-
-Kürt Azınlıklara haklarının tanınması
çerçevesinde, Güneydoğu Anadolu’da federe bir Kürt Devleti’nin kurulmasının
yolu açılacaktır.
-
-İstanbul Fener Patriğine “Ekümenik” unvanı
verilerek, İstanbul’da Ortodoks Din Devleti kurulmasına izin verilecektir.
-
-Dicle-Fırat üzerindeki barajlar başta olmak
üzere, Türkiye’nin tüm su kaynakları ve su dağıtım şebekelerinin yönetim
vedenetimi Uluslar arası bir kuruluşa teslim edilecektir.
-
-Başta Devlet Bankaları olmak üzere, tüm kamu
malları hızla özelleştirilecektir.
Ermenistan-Türkiye sınırı açılacak, Ermenistan’la Diplomatik ilişkiler
kurulacak ve 1915 Soykırımı kabul edilecektir.
-
-İran ve Rusya’nın Türkiye için birer
potansiyel düşman oldukları göz önünde bulundurularak dış politika
belirlenecektir.
-
83 bin sayfalık AB Müktesebatı tam olarak
kabul edilip uygulamaya konulacaktır.(1)
-
SONUÇ VE İSTEK:
-
105 Sivil Toplum Kuruluşlarının oluşturduğu
AUUDP soruyor:
-
“Bu güne değin, açık, net ve tam biçimiyle
medya organlarında göremediğimiz, yetkililerimizden duyamadığımız bu
hususların; Gerçek olup olmadığının tespit edilmesini, gerçek değil ise
kamuoyuna açıklama yapılmasını; Gerçek ise bu nitelikte bir belgenin kim
tarafından ve hangi mülahazalarla imzalandığının ve günümüze kadar bu konuda,
Türk Kamuoyuna bilgi aktarılmamasının nedenlerinin bildirilmesi hususlarını
arz ediyoruz”
Bildiri, AUUDP Genel Kurulu Adına Genel Başkan Prof. Dr. Didar ESER; Genel
Sekreter Selda Talay TOSUN ve AB Kom. Bşk. Şükrü Sezar AYGEN tarafından
imzalanmış olup aradan geçen bunca süreye rağmen halâ çağrıya “açık veya net”
bir cevap alınamamıştır.
TC halkı, kamuoyu ve necip Türk Milleti’ne önemle duyurulur.
-
(1) Yılmaz DİKBAŞ, AVRUPA BİRLİĞİ-Tabuta
Çakılan Son Çivi. (2004 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession.–Recommendation
of The European Commission on Turkey’s Towards Accession.–Issues Arising From
Turkey’s Membership Perspective–Europian Parliamet Report–Brussel’s Europian
Council 16-17 December 2004 Presdency Conclusions)
|
|
|
|
|
07 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
İsa KAYACAN |
İsa KAYACAN Hayat Hikayesi
|
- ŞİİRLER- ŞAİRLER
-
Şiir varsa, Şair vardır.
şair varsa şiir vardır. Bu gerçeğin belirtilmesinden sonra, şiirlerimize
dönelim.
-
-
YERİN YOK SENİN
-
Muğla ilimize bağlı Dalaman
ilçemizde yaşayan şairlerimizden Birdal Can Tüfekçi’nin bir şiiri. Dört
dörtlükten meydana gelen bir şiiri efendim. Bu şiirin iki dörtlüğü şöyle:
-
-
- Senden ne bir selam, ne
bir haber var,
-
Gayri hayatımda yerin yok
senin,
-
Bitti benim aşkım buraya
kadar,
-
Artık yüreğimde yerin yok
senin.
-
-
Daha çekeceğin çileler
çoktur,
-
Sana her ızdırap revadır,
haktır,
-
Yaralı gönlümde, merhamet
yoktur,
-
Artık yüreğimde yerin yok
senin.
-
-
Birdal Can Tüfekçi,
“Tertemiz aşkımı perişan ettin/Kanattın kalbimi bir nişan ettin” diye devam
ediyor, duygularını ortaya koyuyor.
-
-
BURDUR
-
Şimdi Isparta ilimiz
merkezinde yaşayan, Fatma Uçarlar’ın Burdur’da görev yaptığı yıllarda yazdığı
ve bendenize ait, Burdur Belediyesi kültür yayınları arasında 2005 yılında
kitaplaştırılan “Burdur şiirleri” adlı kitabımın 26 ve 27 nci sayfalarında
yeralan “Burdur” başlıklı şiirinin iki dörtlüğü:
-
-
- Bahçelerinde güller
yetişir,
-
Tarlalarında sebze
dikilir,
-
Halkı kültürlü bilgilidir,
-
Karacaören’i var
Burdur’un.
-
-
Gölünün üstünde güneş
süzülür.
-
Dikkuyruklar, kenarında
gezinir,
-
Burada bir farklılık
sezilir,
-
Taşodası var Burdur’un.
-
-
Buradan sonra, buradaki
nokta koyuşumuzdan sonra, Ankaralı şairlerimizden Davut Cömert’in bir şiirinin
bir dörtlüğünden sözedelim:
-
-
GİDİYORUM
-
Ankara’da yaşayan,
Ankaralı şairlerden (Hz. Davut), Davut Cömert, dokuz dörtlükten meydana gelen
“gidiyorum” adlı şiirinde, özlem kırıklığından, burukluğundan sözediyor ve bir
dörtlüğünde şöyle diyor:
-
-
- Sever miyim bir daha,
inan ki bilmiyorum,
-
Sen de bu kadar acıları
çekmişken,
-
Ayrılmak istemezdim inan
senden ebedi,
-
Düşe kalka sürünerek,
silinerek gidiyorum.
-
Sağlıklı ve başarılı bir
yaşam diliyorum efendim.
-
- GÜNÜN SÖZÜ: Ankara
seninle güzelleşti/ Güzelliklerin tümü/ Sende birleşti/ Varolan sevgimiz/
Yeniden bütünleşti. (25 Ocak 2009)
|
|
|
|
08 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Selma GÜRSEL |
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi |
- SULU KÖFTE
- 250 gram kıyma
5 küçük dilim bayat ekmek
1 fincan pirinç
1 yumurta
2 diş sarımsak
Yarım yemek kaşığı salça
1 baş küçük kuru soğan
Bir miktar un
Bir miktar tuz
Bir miktar biber
Kıyma derin bir kaba
konularak bayat etmeğin içi ve dışı ufaltılır. Üzerine yumurta kırılır biber
ve istenildiği kadar da tuz ilave edilerek yoğrulur.
Yoğrulan köftelik avuç içine biraz un sürülerek yuvarlanacak köftenin
yapışması önlenir. Bir küçük tepsi veya yayvan kabın altına da un serpilir.
Avuca sürülen unun bulunduğu ele fındıktan biraz büyükçe olacak kadar köftelik
alınarak yuvarlatılır. Yuvarlatılan köfteler bitince bir fincan pirinç
ayıklanarak güzelce yıkanır.
Tencereye tere yağ
veya zeytinyağı dökülerek kızdırılır yuvarlanan köfteler kızgın yağın
içerisine atılarak karıştırılır ve üzerine yarım kaşık salça ile hazırlanmış
olan kaynar su ilave edilerek bir taşım kaynatıldıktan sonra pirinci ilave
edilerek karıştırılarak tencere kısık ateşte pirinçler pişene kadar
kaynatılır. Sulu köfte hafif soğuyunca servis yapılır.
|
|
|
|
|
09 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Rıza KOÇAK |
Rıza KOÇAK Hayat Hikayesi
|
Rıza KOÇAK YOLDA GİDEN BİR SERSERİ
Gezen deli öğüt tutmaz
Sevdası başından gitmez
Çocuğuna gücü yetmez
Şaştım dünyanın haline
Hasta olmuş yatak kalkmaz
Oğlan, uşak bana bakmaz
Karısı yok ocak yakmaz
Şaştım dünyanın haline
Kaynar sütü, yoğurt tutmaz
Hasta olur ilaç yutmaz
Aklı yoktur alıp satmaz
Şaştım dünyanın haline
Kahvelerde oynar kumar
Yanar içi çıkmaz duman
Geçiyor böyle zaman
Şaştım dünyanın haline
Bakmaz olmuş o malına
Kazanç yapmaz o yarına
Gider şaşkın o yoluna
Şaştım dünyanın haline
Sevgi yoktur o insanda
Yatar gece gündüz handa
Karı durmaz bu adamda
Şaştım dünyanın haline
RIZA KOÇAK söyler sözü
Delileri gördü gözü
Dayanmıyor bunun özü
Şaştım dünyanın haline
30 Temmuz 2008
|
|
|
|
|
10 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
|
|
Rıza KANDEMİR |
Rıza KANDEMİR Hayat Hikayesi
|
ÇORUM’UM
Ne güzel ovası düze kurulmuş
Hititler diyarı Çorum’um
Hizmette yarışa karar verilmiş
Tüm yurduma yayıldı ünü Çorum’um
Nice toprak hamur gibi yoğruldu
Kiremit döşendi, tuğla örüldü
Birde şeker fabrikası kuruldu
Şekerde de ünü vardır Çorum’un
Seramikte Ece Banyo açıldı
Kumaş gibi desen desen biçildi
Namı gitti Avrupa’ya açıldı
Seramikte ünü vardır Çorum’um
Anitta’ya yazdırdık Uğur Barlığı
Kim ister ki bu zamanda darlığı
Guruba yazmışlar bunca varlığı
Barlığın gurubu ünü Çorum’um
Emin Görpe Kızıl Irmak dökümde
Dişli olduk makinenin çarkında
Cazgır, Altan Makinenin farkında
Makinede ünü vardır Çorum’un
Çorumlunun daha sözü bitmedi
Hayat kâğıt, şırıngada yetmedi
Leblebide kimse yerini tutmadı
Leblebide ünü vardır Çorum’un
Akça, Varış kerestede yarışta
Ekmekçi bakıra damga vuruşta
Alapala Güven yeme varışta
Sanayide ünü vardır Çorum’un
Sular gibi akıp akıbta durulsak
El uzatıp yoksullara sarılsak
Birlikte el ele dimdik yürüsek
Birlikte ünü vardır Çorum’un
Koçlar tarım ette ayrıca gurur
Ahlatcısı var volsvegen yön verir
Şamlı toyotada tanımaz sınır
Çimento da ünü vardık Çorum’un
Bütünce bunları gezdim gördüm.
Dalgıcı birliği betonda buldum
Yeşillik içinde tertemiz yurdum
Temizlikte ünü vardır Çorum’un
Bırak dünü yarınları bitirdik
Bir gün derler KUL RIZA’YI yitirdik
Gerçekleri böyle dile getirdik
Aydınlık günlere yönü Çorum’un
|
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Bu
sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
1 |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL
yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
1 |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
160 SAYI 25 Haziran 2012 SAYIYA Gitmek İçin
Tıklayınız! |