|
YIL
13 SAYI 154 25 Aralık 2011 |
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
-
Mahmut Selim GÜRSEL EL
YAZMASI ESERLERİN YERLERİNDEN OYNATILMASI
-
Üzeyir Lokman ÇAYCI UNUTMAYIN Kİ DÜNYA SİZİN GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ DEĞİL
-
Mahmut Selim GÜRSEL ÇORUMLUNUN SAĞLIK İLE OYNANDI!
-
Mustafa TURAN BİR GÜNEŞİM BİR BABAM BİR DE TERLİKLERİM
-
Müslüm TUNABOYLU 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
-
Mustafa Nevruz SINACI SORUN KİMLİK DEĞİL
KİŞİLİK
-
Selma GÜRSEL DOMATES ÇORBASI
-
Rıza KOÇAK
AHİR YAŞIM
-
Nihat İNCE
ATATÜRK
-
-
|
|
|
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
- EL YAZMASI ESERLERİN YERLERİNDEN OYNATILMASI
-
El yazması eserlerin her ilin kendi bünyesinde ve bulunduğu rafta
kalması gerekli olduğunu düşünüyorum.
-
Bütün el yazmaların bir merkezde veya başka başka merkezlerde
toplanmasının sakıncaları bulunmaktadır.
-
Bu sakıncaların başında tabii afetler olar “SEL” ve DEPREM” yüzünden
el yazmalarının toplanılmış olduğu kütüphane ile beraber bütün
toplanmış el yazmalarının da tamamı zarar görme ihtimali vardır.
-
Yine afet sayılabileceklerin başında olan “YANGIN” ise ana yapısı
kağıt olan kitapların yanması ile birlikte ebediyen yok olarak tarih
ve kültür hazinesi yok olabilecektir.
-
Hırsızlık olarak da el yazma eserlerin toplanılan yerden “KIYMETLİ
HIRSIZLARINA” açık bir vitrin olacaktır.
-
El yazması eserlerin yerlerinden kaldırılmasından dolayı
olabilecek kayıp ve deformasyonlar:
-
El yazma eserlerin yerlerinden
kaldırılmasından dolayı deformasyona uğrar. Cilt ve Kâğıtlarında
bozulmalara sebebiyet verilir.
-
Kitapların bazılarının “AHAR”LI
olması kitap sayfalarının çatlamasına ve harflerin dökülmesine
imkân tanır.
-
El yazma kitapların bazılarının
kâğıtları belirli nem ve sıcaklığa alışık olduğundan başka
ortamlarda 3 saatten fazla tutulamazlar. Yufka ekmeği gibi kırılır
ve dökülürler.
-
El yazma kitapların bazılarının
mürekkep asit ayarı yüksek olduğundan kitap sayfalarında harf
yanmaları olur ve harfler kâğıtları delerek yerlerini boş
kalmasına ve kitabın dökülerek yok olmasına sebebiyet verir.
-
El yazması kitapların nem ayarları
yıllarca durduğu rafların nem oranına alışık olduğundan başka
ortamlarda çürürler.
-
El yazmaları yerlerinden
kaldırılıp götürülürken kitapların “Mıklep” ve Muhafazaları
kitapların üst üste konmasından dolayı kırılır ve deforme olurlar.
-
Bir hatıram:
-
Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan
El Yazması eserler tasnif yapılması için Bakanlık Emri ile TUYOTOK
tarafından istendi. O zaman ben Hasan Paşa Kütüphanesinde Müdür
Yardımcısı idim.
-
Durumu Müdüre anlattım. Beraber
Kültür Müdürüne gittik. Tasnifi yapacak arkadaşlar Çorum’a gelsi
burada tasnifleri yapsın istedim. Gelmezler geldi. Vali
yardımcısına kitapların gitmemesi için gerekin girişimde
bulunulmasını talep ettik. O da bakanlık istiyor dedi.
-
Baktım ne yapsam kitaplar gidecek.
Bari tek tek hepsini itina ile koliye koyalım dedim. O zamanki
Tekel Müdürüne giderek durumu anlattım. Sigara kolilerinin
boşlarından olanları gösterdi. Baktım yabancı sigaraların
kolileri uygun ve kitap ebadına yakın ebatta idi.
-
Kitaplar için sayım ve kontrol
komisyonu kordum. Ben bizzat başlarında elimle kitapları tek tek
kontrol ederek durumlarını belirterek kitapları elimle kolilere
yerleştirdim. Tabi ki benimle beraber el yazmaları için nöbetleşe
bulunan arkadaşlardan epey küfür yemişimdir.
-
Kitaplar Kütüphaneler Genel
Müdürlüğünün yolladığı resmi kamyona yükleterek çadırlarını
örttürdüm. Şöför Çorumlu idi. Ona tembih ettim durmadan giderek
aracın içindekileri teslim et ve oraya varınca bana telefon et
dedim ve tutanağın bir nüshasını da zarf içinde ona verdim. Araç
saat 10 civarında hareket etti. İçimden inşallah kamyon devrilmez
ve inşallah yolda kamyon durdurulup da soyulmaz diye dualar ettim.
Allah aracı ve içindekileri korudu. Sağ selamet vardıklarını ve
kitap kolilerini mesai bitmeden teslim ettiğini bildiren şoförün
bilgisi dâhilinde rahatladım.
-
Gel zaman git zaman kitaplar bir
öğlen üstü aynı kamyonla geldiler. Gönderdiğimiz kolilere
konulmuşlar ve sıra numaraları da üzerinde idi. Tutanakla koli
olarak aldım diye imzaladım.
-
Kolileri tuttuğumuz tutanak
üzerine kontrole başladık. Geçmiş gün tutanakta vardır. Biraz
kitabın meşin ciltlerinin kırıldığını, biraz kitabın ise
mıkleplerinin kırılıp koptuğunu birkaç kitabında muhafazaların
yırtıldığını, birkaç kitabın da muhafaza asansörünün koptuğunu,
birkaç kitabında orijinal mühürlerinin kesilerek alındığını tespit
ederek el yazması kitapları depoya aldık. Rapor yazarak Bakanlığı
hasar ve yıpranmaları belirttim.
-
Bir ay kadar sonra Bakanlıktan
müfettişler geldi tespit ettiğimiz hasarlı kitapları incelediler
bize bile sonucu bildirmediler.
-
Aradan birkaç yıl geçti geçmedi
Hasan Paşa Kütüphanesi kitaplarının gideceği ve hazırlanması için
yazı geldi. Durmuş Fikri Sağlar zamanı idi. Ben karşı çıktım.
Göndermeyelim dedim. Karışma filan dediler. Ben siyasi parti il
başkanlarını dolaştım. Hepsi el yazmalarını götürülmesin dediler.
O zamanki bildiğim dernekleri dolaştım onlarda el yazmaları
götürtmeyiz dediler. Gazetelere ve televizyonlar da beni
destekledi. Bir kamuoyu yarattık. O dönemin bir Çorum Milletvekili
hemşerimiz de neden kalması gerek bir rapor yazarsan ben bilgi
sahibi olur ve ona karşı el yazması kitapların kalması için Fikri
Beyle görüşürüm dedi. Arkadaşlarımın zor durumda kalmaması için üç
sayfa el yazımla rapor hazırladım ve milletvekilimize verdim.
Zaman geçince benim imzalı ve el yazısı raporumu Bakana sunmuş.
Her ne ise el yazmalarımız Çorum’da kaldı.
-
Birkaç zaman sonra bu mücadelemin
meyvesini gördüm. BENİ TATVAN’A MÜDÜR (!) olarak atadılar.
Ben de emekliliğim istedim ve Çorum’dan emekli oldum.
-
Birkaç yıl sonra Çorum’da ilk defa
olan bir yayınevi açtım. Çorumlu2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve
edebiyat ağırlıklı dergimi yayınlamaya da başladım. Onlarca da
yazarım oldu.
-
Bir gün Hakimiyet Gazetesine
uğradığımda oturanları takdim etiler. Hasan Paşa Kütüphanesinde
bulunan kitapların incelenmesini ve inceleme sonunda Milli
Kütüphaneye devri için gönderilmiş proflardı.
-
Dergimde bu konuyu işleyen sayımda
yazarlarımda görüşlerini belirttiler. Bende Çorumlu 2000'in 19.
sayılı dergimde “KABUĞU BAĞLAMIŞ YARAYI KAŞIMAK” ve “HAYDİ
ÇORUMLULAR” yazılarımı yayınladım, Okumak isterseniz sitemde
bulunan Kütüphaneler bölümünde
http://kutuphaneler.corumlu.com yazılar bulunmaktadır.
- Bu yazımda HASAN PAŞA KÜTÜPHANESİ İÇİN NELER YAPABİLİRİZ
-
1- Halkımızı aydınlatmak için
Valimizin davetiyle Bakanımızı, Millet Vekillerimizi, el yazma
kitaplar için yazı yazanları, kültürün ne olduğunu bilenleri,
yardım verebilecekleri belirlediği bir tarihte Hasan Paşa
Kütüphanesine davet ederek, El Yazması kitapları sergileyerek
tanıtmak ve bilgilendirmek.
-
2- Toplantıdan hemen sonra Kültür
Bakanlığına Çorumluların tepkisi bildirilmeli. Kitapların ilimizde
kalması için girişimlerde bulunulmalı.
-
3- İl Halk kütüphanesinde görevli
3 Kütüphanecinin 2 si acilen ve devamlı Hasan Paşa Kütüphanesinde
görevlendirilmesi.
-
4- Hasan Paşa kütüphanesinin dış
güvenliği için kamera sistemine geçilerek,en yakın emniyet
Müdürlüğüne bağlı karakol ile bir sonraki karakola irtibatlı alarm
sistemi kurulması.
-
5- Mevcut bekçi kadrosunda
çalışan arkadaşı asli görevine iadesi ile eski bekçi kadrolarının
yeniden ihdası.
-
6- Hasan Paşa Kütüphanesinin
bünyesinde bulunan "Çocuk Kütüphanesi" bölümü aynı mahallenin bir
sokak üstündeki "Mehmet Şadisoğlu Çocuk Kütüphanesi"ne
yönlendirilmeli.
-
7- Hasan Paşa Kütüphanesinde
bulunan Çocuk Kütüphanesi bölümü El Yazmalar İnceleme Salonu
olarak tahsis edilerek araştırmacıların hizmetine sunulmalı.
-
8- Hasan Paşa Kütüphanesine teknik
açığı kapata cak en az 3 bilgisayar,güç kaynağı,dijital kamera SD
yazıcı,laser yazıcı,renkli laser yazıcı, kuvvetli bir scanner
temin edilerek kitapların SD ye alınması sağlanmalı. Orijinal SD
ler arşivlenerek, araştırmacının istediği kitap yeni SD ye
aktarılarak arşivin çoğaltılması sağlanmalı.
-
9- Kütüphaneler Genel Müdürlüğünün
hazırladığı El Yazmaları Tanıtım Katalogu getirtilerek
bastırılmalı,El Yazmaları ile ilgilenen dünya kütüphanelerine ve
üniversitelere gönderilmeli.
-
10- El Yazması Araştırmacı
salonuna SD okuyucusu olan en az 8 bilgisayar,bilgisayar masası ve
diğer mefruşatlarla döşenmeli. SD incelemesi yapan araştırmacı
orijinal kitabı görmek istediğinde depodan çıkartılarak şimdiki El
Yazması İnceleme odasında memur nezaretinde incelemesine
sunulması.
-
……Hemşehrilerimize verilen
bilgilerin bazı yanlış anlamalara meydan verdiği kanaati ve 1992
tarihinde yine aynı yarayı kanatmalarından dolayı duyduğum üzüntü
ile yazdım. Saygılarımla.)
-
Şayet Çorum’da bil Bölge El
Yazmalar Müdürlüğü kurulacaksa Hasan Paşa Kütüphanesi bu yer için
en uygun yerdir.
-
Yukarıda bahsettiğim 4. Madde
gerçekleştirilerek kamera sistemi Valiliğimizce yaptırıldı. Daha
sonra 10 maddede ki talebim de el yazma kitaplarım CD
lere aktarılması yapıldı.
-
Daha sonraki zaman valiliğe
verdiğim raporda yangın ve selden korunması için El Yazma
Kitapların bulunduğu deponun dışından yangın ve sel ve depreme
dayanıklı hale getirilmesi hakkında sunumum üzerine yanlış bir
uygulama olarak kitaplar için korumalı çelik kasa odası 1 üste
yapılarak kitaplar oraya taşındı.
-
Kütüphanede bulunan Latin harfli
kitaplar yeni yapılacak veya Bölge Yazma Kütüphanesi için
düşünülen yere götürülerek İl Halk Kütüphanesi olarak hizmete
devam edebilir.
-
Bölge Yazma Kütüphanesi ise “HASAN
PAŞA “ yazma kitaplara ve müdürlüğüne hizmet edebilir diye
düşünmekteyim!
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Üzeyir Lokman ÇAYCI |
Üzeyir Lokman ÇAYCI Hayat Hikayesi
|
UNUTMAYIN Kİ DÜNYA SİZİN GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ DEĞİL
TANIMAZLIKLAR AĞI
Duruşunuzu gözden geçirin. Her
davranışınıza genelge çıkartmayın
Ne kadar çok şeye bağlanırsanız yürümeniz o kadar güçleşir
İç büyümenizin, fiziksel dış büyümenizden daha çok sizin
keşiflerinize ışık olabileceğini unutmayın.
YANLIŞLIKLARLA ÖRÜLEN DUVARLAR
Yalanlarınız hırslarınızla
beslendikçe içsel hayatınız zedelenebilir
Başkalarının yönlendirmeleriyle hareket etmenizin devamlılığı
kimliğinizi tanınmaz hale getirebilir.
İçinizde oluşturduğunuz dengesiz
kurgularla dışa doğru yaşama süreci kişisel beklentilerinize ve
büyümenize engel olabilir.
İÇLERİNDEKİ AÇLIKLARDAN HABERLERİ OLMAYANLAR
Sorumluluklar başkalarının
varsayımlarıyla elde edilemez.
Seçenekleriniz size ait olmalı… Bilinçli adımlar
atmalısınız…Gözden geçirilmemiş güç, yıkıcı ; ani ve hesapsız
kararlar da üzücü olabilir…
Bunları unutmayın
İÇGÖRÜSÜZ BİR YÜREK, REHBERSİZ BİR RUH
Tanımadığınız ve sonu görünmeyen bir
yolda hesapsız yürümeniz çevrede bulunan köpekleri kuşkulandırabilir
Nereden ve neyin çıkacağını
bilmediğiniz bir yönde
Sonsuzluğa gitmek gibi fikriniz
olamayacağına göre ne yapmak istediğinize şimdiden karar verin.
Unutmayın ki dünya sizin gördüğünüz
gibi değil.
Paris, 06.05.2007
|
|
|
|
|
|
03 |
Dergiye dönmek
için tıklayın |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
-
ÇORUMLUNUN SAĞLIK İLE OYNANDI!
- Konu:
ÇEVRE SAĞLIĞI
- İlgi:
T.C. Çorum Belediye Başkanlığı Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü Başlıklı
- Sayı M.19.0.ÇOR.0.26.314.99/1380 sayı ile Yağmur Suyu Bağlantısı
Konulu tebligat
-
Halk Sağlığını tehlikeye atma, Çevre
kirliliği ve Görüntü Kirliliği, önleme ile ilgili Kanun ve Kanun
Maddeleri ile yönetmenlikler vb.
- Bilgi:
Çorum Belediyesi tarafından dağıtılan TEBLİGAT. Çorum
Merkez İlçede bulunan bütün binalara dağıtılan tebligatta: İlgide
belirtilen ve aşağıda izah ettiğim Cadde ve sokakların Yağmur Suyu
Bağlantısı ile kirletilerek Çorum Merkez İlçede oturan Çorumluların
sağlıkları tehlikeye atılmış yağmur suları tahliyesi için kullanılan
boruların kesilerek alt kısımlarına takılan boru ile görüntü
kirliliği sağlanmıştır. Aşağıda Çorum Bahçelievler mahallesinin bir
kısmının görüntüleri resimlerle anlatılmaktadır.
-
Çorum Belediyesi Başkan Yardımcısı Alper Zahir İmzalı T.C. Çorum
Belediye Başkanlığı Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü Başlıklı Sayı
M.19.0.ÇOR.0.26.314.99/1380 sayı ile Konu: Yağmur Suyu Bağlantısı
-
“Yukarıda adresi bulunan binanızın
çatı ve bahçe yağmur suyundan kanalizasyon bağlantısı olanların
iptal edilerek 30 gün içende çatı ve bahçe yağmur sularının
yola, bahçenize veya varsa yağmur suyu şebekesine deşarj edilmesi
gerekmektedir.”
-
Denilmiş ve:
-
“Yağmur suyu bağlantılarınızı
kanalizasyon şebekesinden iptal etmediğiniz takdirde Belediyemiz
Meclisinin kararı gereğince tarafınızdan atık su bedeli ve
idari ceza işlemi yapılacaktır.”
Bu bilgi
ışığında ceza yemeyelim, diyen apartman yönetimleri veya ev sahipleri
tarafından yağmur suyu borularının alt kısımları kestirilerek kalın PVC
borular ile çatı bağlantıları çeşitli yerlere verilerek cezadan kurtulma
girişiminde bulunmuşlardır.
Bu işlemler
için verilen TEBLİGAT ta ÇORUM’DA İNSANLARIN barındıkları evlere ruhsat
veren, kanalizasyonunu bağlayan Çorum Belediyesi çok önemli bir hususu
görememişler ya da ÇORUM MERKEZ İLÇEDE OTURANLARIN SAĞLIKLARI ile ilgili
olacakları kasıtlı ya da bilgisi olmayan idare
olarak işleme koymuşlardır.
M 1- (çatı ve bahçe
yağmur sularının yola).. Verilmesinde DİKKAT edilmeyen en büyük
HATA ne yazık ki binaların çatı yağmur sularının çatıdan aşağıya
indirilirken yapılan projelerde BALKONLAR bu indirme borularından
faydalanmış ve BALKON ATIK SULARI da bu borular ile tebligat öncesi
kanalizasyonlara deşarj edilirken YOLA deşarj edilmesi için Belediye bu
tebligat ile emretmektedir.
-
Bu
uygulamanın zararları neler olabilir:
-
I) Balkon temizliğinde evlerin
balkonları su ile yıkayarak YAĞMUR SUYU BAĞLANTISI ile yola ve
kaldırımlara verilmeye başlanmıştır. Aşağıda çeşitli yerlerde bu su
atıklarının resimleri bulunmaktadır.
-
a)Bu balkon atıklar kışın soğuk
etkisi ile donarak olası trafik kazalarına ve insanların kayarak
yaralanma ve sakatlanmalarına sebebiyet verecektir. Belediye bu
sebepten dolayı ihmal ve sebepten dolayı sorumlu olacaktır.
-
b)Bu balkon atıkları bazı
meskenlerde kaldırımların üzerine akması için hazırlanmıştır.
Apartmanın herhangi bir balkonunun yıkanması sırasında atık su
yağmur suyu borusu bağlantısı gereği buradan deşarj edilirken oradan
geçen vatandaşları hijyenden yoksun su ile ıslatılarak
kirletilecektir.
-
c) (Tüberküloz, Boğmaca,
Difteri ve Legionella bakterileri, Streptokok ve Meningokoklar bu
grupta en sık görülen bakterilerdir. Zatürre'ye neden olan tüm
bakteri, virus ve mantarlar da hava yoluyla bulaşır. Stafilokoklar
ile Şarbon, Ruam, Veba, Bruselloz ve Q Yangısı bazı durumlarda hava
yoluyla da bulaşabilir. )
- İnsan tükürüğünde yaklaşık 600 değişik mikrop bulunduğunu, 1
santimetreküp tükürüğün yaklaşık 250 milyon mikrop taşıdığını ve
Hastalık durumunda tükürüğün taşıdığı mikrop sayısını artacağını,
yere veya balkona tükürme ile verem, kronik bronşit, zatürree ve
grip gibi hastalıkların başkalarına bulaşabileceği bilinmektedir.
-
Diyelim bu balkonlardan birisinin sahibi Hava ve tozdan bulaşan
hastalığının ileri derecesinden muzdarip. Balkonuna hava almak için
çıktı. Öksürük krizi gelmesi ile gayri tabii hasta mikrobu veya
bakteriyi taşıyan balgam ve tükürük veya kusması üzerine balkon
yıkanarak bu virüs veya bakteriler yapılan bağlantılar kanalı ile
yaya kaldırımlarına ve yollara inecekler. Hava yaz ise su kuruyarak
zararlılar toza karışacaklar. Bu toz ya rüzgâr yardımı ya da
trafikte akan araçların tozu kaldırması ile de orada bulunanlara
ulaşacaktır.
Örnek verecek olursak:
Çorum Göğüs Hastanesi
Ocak-Şubat-Mart ayları verileri:
1261 Yatan Hasta Sayısı
22 081 Poliklinik sayısı
http://www.corumghh.gov.tr/Icerik.aspx?MenuID=370&IcerikId=0&Tip=0
Çorum Göğüs Hastanesi Nisan Mayıs
Haziran ayları verileri:
1189 Yatan Hasta Sayısı
16 732 Poliklinik sayısı
http://www.corumghh.gov.tr/Icerik.aspx?MenuID=371&IcerikId=0&Tip=0
Çorum Göğüs Hastanesi Temmuz
Ağustos Eylül ayları verileri:
251 Yatan Hasta Sayısı
13 122 Poliklinik sayısı
http://www.corumghh.gov.tr/Icerik.aspx?MenuID=372&IcerikId=0&Tip=0
Çorum Göğüs Hastanesi Eylül
Ekim Kasım verileri yüklenmemiş durumda.
http://www.verem.saglik.gov.tr/content/files/yayinlar/raporlar/turkiyede_verem_savasi_2010_raporu.pdf
Türkiye’de Verem Savaşı 2010
Raporu 40. Sayfa
Çorum 2005 =129
Çorum 2006 =104
Çorum 2007 =108
Çorum 2008 = 88
Son verilere göre hasta sayısının azalması ve hastanede
yatanların sayısının azalması ters tepkiye mi sebebiyet vermiş
olabilir mi?
II) Eski sistemde ise balkon ve
apartman veya çatı bağlantıları doğrudan kanalizasyona ulaştığından
yukarıda bahsi geçen kısaca belirttiğim a-b-c maddelerinin hiç
birisi meydana gelmiyordu. Bu yollara ve bahçeye atık su deşarjı ile
bu bulaşıcı hastalıklara ve çevre kirliliğine Çorum Belediyesi ön
ayak olmuş bulunmaktadır.
III) yukarıda bilgi verilenler
“Çevre Korunmasına İlişkin Önlemler ve Yasaklar
Kirletme yasağı: 8. Madde: Her türlü atık ve artığı, çevreye
zarar verecek şekilde, ilgili
Yönetmenliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı
olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak,
taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.
Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi
önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi
durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için
gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler. Denilmesine rağmen Çorum
Belediyesi EK SU ARITMA BEDELİ ile vatandaşı karşı karşıya
koymaktadır.
ÇEVRE KANUNU Kanun Numarası
: 2872
Atık su: Evsel, endüstriyel,
tarımsal ve diğer kullanımlar sonucunda kirlenmiş veya özellikleri
kısmen veya tamamen değişmiş suları,
Atık su altyapı tesisleri: Evsel
ve/veya endüstriyel atık suları toplayan kanalizasyon sistemi ile
atık suların arıtıldığı ve alıcı ortama verilmesinin sağlandığı
sistem ve tesislerin tamamını,
M 2- (çatı ve bahçe
yağmur sularının bahçenize varsa yağmur suyu) Meydana
gelecek kirletmenin sorumluluğu ve uygulanacak cezaların kime
ödettirileceği:
Çevre Kanunu:
Kirletenin sorumluluğu:
Madde 28 – (Değişik: 3/3/1988 -
3416/8.md.)
Çevreyi kirletenler ve çevreye
zarar verenler sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan
zararlardan dolayı kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar.
Çevresel Kirlilik Etmenleri
1-Hava Kirliliği
2-Toprak Kirliliği
3-Su Kirliliği
4-Gürültü Kirliliği
Konu tanımı Çevre Kanunu içerisinde
şöyle belirtilmektedir: “Çevre Kirliliği: Çevre kirliliği ise insanı
ve diğer canlıları olumsuz yönde etkileyecek ve/veya yok edecek
çevre koşullarıdır.”
Ayrıca Çorum’da yapılan bu uygulama
sağlık ve çevre kirliliği haricinde ayrıca “Görüntü Kirliliği”
denilen olguyu da aşağıda resimlerle göstermeye çalışacağım.
Kirletenin sorumluluğu çerçevesinde
resimlerde yolları kirleten mi sorumlu olacaktır?
Yoksa bu kirlenmeye sebebiyet veren
Çorum Belediyesinin birimleri mi sorumlu olacaktır?
Çevre Kanunu: Cezai hükümler
İdari nitelikteki cezalar: Madde 20
i) Bu Kanunun ek 8 inci maddesi
uyarınca yürürlüğe konulan yönetmelik hükümlerine aykırı
davrananlara 1.000 Türk Lirası idarî para cezası verilir.
j) Kanunda ve yönetmelikte
öngörülen yasaklara veya standartlara aykırı olarak veya
önlemleri almadan atıkları toprağa verenlere 24.000 Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Bu fiilin konutlarla ilgili olarak
işlenmesi halinde her konut ve bağımsız bölüm için 600 Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Bu cezai sorumluluk, müstakil
konutlarda konutu kullanana, diğer konutlarda ise yöneticiye
aittir.
s) Umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi
kirletenlere 100 Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu
maddenin (k), (l), (r), (s), (t), (u), (v) ve (y) bentlerinde
öngörülen idarî para cezaları kurum, kuruluş ve işletmelere üç
katı olarak verilir. Bu maddede öngörülen ceza miktarlarını on
katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu Yetkilidir.
M
3- Benim oturduğum semt olan ve Çorum’un en yüksek emlak
vergisini ödeyen bir yer olarak ve Çorum’un en popüler semtinin
aşağıda google’den kopyaladığım yerleşim alanı üzerinde konumuzla
ilgile bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.
Yukarıda gördüğünüz gibi 1 den 8 ze kadar rakam ve abcdefg
harfleri ile işaretlenmiş yerler görmektesiniz.
Konu tanımı Çevre Kanunu içerisinde
şöyle belirtilmektedir: “Çevre Kirliliği: Çevre kirliliği ise insanı
ve diğer canlıları olumsuz yönde etkileyecek ve/veya yok edecek
çevre koşullarıdır.”
Ayrıca Çorum’da yapılan bu uygulama
sağlık ve çevre kirliliği haricinde ayrıca “Görüntü Kirliliği”
denilen olguyu da aşağıda resimlerle göstermeye çalışacağım.
Kirletenin sorumluluğu çerçevesinde
resimlerde yolları kirleten mi sorumlu olacaktır?
Yoksa bu kirlenmeye sebebiyet veren
Çorum Belediyesinin birimleri mi sorumlu olacaktır?
Çevre Kanunu: Cezai hükümler
İdari nitelikteki cezalar: Madde 20
i) Bu Kanunun ek 8 inci maddesi
uyarınca yürürlüğe konulan yönetmelik hükümlerine aykırı
davrananlara 1.000 Türk Lirası idarî para cezası verilir.
j) Kanunda ve yönetmelikte
öngörülen yasaklara veya standartlara aykırı olarak veya
önlemleri almadan atıkları toprağa verenlere 24.000 Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Bu fiilin konutlarla ilgili olarak
işlenmesi halinde her konut ve bağımsız bölüm için 600 Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Bu cezai sorumluluk, müstakil
konutlarda konutu kullanana, diğer konutlarda ise yöneticiye
aittir.
s) Umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi
kirletenlere 100 Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu
maddenin (k), (l), (r), (s), (t), (u), (v) ve (y) bentlerinde
öngörülen idarî para cezaları kurum, kuruluş ve işletmelere üç
katı olarak verilir. Bu maddede öngörülen ceza miktarlarını on
katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu Yetkilidir.
M
3- Benim oturduğum semt olan ve Çorum’un en yüksek emlak
vergisini ödeyen bir yer olarak ve Çorum’un en popüler semtinin
aşağıda google’den kopyaladığım yerleşim alanı üzerinde konumuzla
ilgile bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.
Yukarıda gördüğünüz gibi 1 den 8 ze kadar rakam ve abcdefg
harfleri ile işaretlenmiş yerler görmektesiniz.
Yukarıda M (madde) 1 de belirttiğim
(çatı ve bahçe yağmur sularının yola) Deşarj edilmesi
sonucu resimde çatıları gözüken apartmanların hemen hemem hepsi
çatılarının ve balkonlarının atık sularını Belediyenin emri gereği
sokağa deşarj etmeye başlamışlardır.
Balkon ve çatı atık sularının
deşarjı Bahçelievler Mahallesinin 1 caddesinde atık su kanalizasyonu
yapılmış olmasına rağmen bütün apartmanlar sokağa akıtılmaktadır.
Resimde a-b-c olarak gözüken yerde bulunan atık su kanalı Şenyurt
Caddesinde 3 adet kanalizasyon ızgara bulunmaktadır. Bu ızgaralar 2.
yol ayrımlarında biri si de yolunda bulunmaktadır. Sağda gözüken
ızgaranın yanında PTT telefon alt yapı kapağı ve Şenyurt Caddesinin
üzerinde bir PTT kapağı da atık su ve yağmur sularını içeriye
alabilecek şekilde yapılandırılmış bulunmaktadır. Bu üçünün de
içerisi yaprak, kağıt ve diğer atıklarla dolmuş bulunmaktadır.
1-2 Arası Şenyurt Caddesi olup
resimlerle tespit ettiğim alanın a-b-c yağmur suyu ızgarası
bulunmaktadır. Yaklaşık 14 bina bulunmaktadır.
14 apartmanın ortalama 10 balkon
olarak düşünürsen 140 balkonun atık suyu da yağmur yağmadığı zaman
1. Sokakta köy vari akarak üzerimizi kirletmeye, atıklarla su ile
sokağa inerek üzerimize sıçramaya ve kuruduğunda da toz olarak
ciğerlerimize arzı endam ederek mikropların veya vürüs ile
mantarların girmesine devam edecektir.
Bahçelievler 1. Cadde Bahar Caddesi ile Valilik Konutu
arasında Cami hariç 23 apartman bulunmaktadır. Buna karşın bu
arada d-e-f-g 4 adet kanalizasyon ızgara bulunmaktadır.
23 apartmanın ortalama 10 balkon olarak düşünürsen 230 balkonun
atık suyu da yağmur yağmadığı zaman 1. Sokakta alt yapısı olmayan
köy vari akarak üzerimizi kirletmeye, atıklarla su ile sokağa inerek
üzerimize sıçramaya ve kuruduğunda da toz olarak ciğerlerimize arzı
endam ederek mikropların veya virüs ile mantarların girmesine devam
edecektir.
Behçelievler 1.
caddede ise resimde g 1. cadde 1 Sokak Valilik kavşağı bir adet
bulunmakla beraber resimde 6 numara ile gösterilen Bahçelievler 1.
Sokak Resimde gösterilen 5 numara Bahabey Caddesi arasında hiç
kanalizasyon ızgara bulunmaktadır.
Bahçelievler 1 Caddede Valilik
konutu, Hasan Paşa Kütüphanesi ve Kız Meslek lisesi dahil 19 Bina
bulunmaktadır. 19 binanın 3’ü resmi bina olarak bulunması ve
balkonunun olmaması düşersek 16 apartmanın ortalama 10 balkon olarak
düşünürsen 160 balkonun atık suyu da yağmur yağmadığı zaman 1.
Sokakta köy vari akarak üzerimizi kirletmeye, atıklarla su ile
sokağa inerek üzerimize sıçramaya ve kuruduğunda da toz olarak
ciğerlerimize arzı endam ederek mikropların veya vürüs ile
mantarların girmesine devam edecektir.
Behçelievler 1. caddede ise
resimde f 1. Cadde 2. Cadde kavşağı bir adet Kanalizasyon
ızgarası bulunmakla beraber resimde 7 numara ile gösterilen
Bahçelievler 2. Cadde Resimde gösterilen 5 numara Bahabey
Caddesi arasında hiç kanalizasyon ızgara bulunmaktadır.
Bahçelievler 2. caddede ise google
uydu görüntüsünde 17 konut gözükmektedir. Ortalama 10 balkon olarak
düşünürsen 170 balkonun atık suyu da yağmur yağmadığı zaman 1.
Sokakta köy vari akarak üzerimizi kirletmeye, atıklarla su ile
sokağa inerek üzerimize sıçramaya ve kuruduğunda da toz olarak
ciğerlerimize arzı endam ederek mikropların veya virüs ile
mantarların girmesine devam edecektir.
Behçelievler 1. caddede ise
resimde e 1. cadde 2 sokak kavşağı bir adet Kanalizasyon
ızgarası bulunmakla beraber resimde 8 numara ile gösterilen
Bahçelievler 2. Sokak Resimde gösterilen 5 numara Bahabey Caddesi
arasında hiç kanalizasyon ızgara bulunmaktadır.
Bahçelievler 2. caddede ise google
uydu görüntüsünde 16 konut gözükmektedir. Ortalama 10 balkon olarak
düşünürsen 160 balkonun atık suyu da yağmur yağmadığı zaman 1.
Sokakta köy vari akarak üzerimizi kirletmeye, atıklarla su ile
sokağa inerek üzerimize sıçramaya ve kuruduğunda da toz olarak
ciğerlerimize arzı endam ederek mikropların veya vürüs ile
mantarların girmesine devam edecektir.
Merak edenler de Bahabey Caddesi,
Bahar Caddesi, Şenyurt Caddeleri ile Çorum’un diğer cadde ve
sokaklarını inceleyebilirler.
Ve google den Bahçelievler de kaç binanın bulunduğunu
çatılarından sayabilir ortalama balkon hesabını bulabilirler.
M6- Apartman atık sularını
çeşitli şekillerde sokağa deşarj için yapılan çalışmaların hangisi
doğru resimleri:
M7- Alt yapı eksikliğinden Çorum Belediye kanalı ile alt yapısı
olmayan köy görünümüne başladı. 02-03 ve 04 Aralık 2011 tarihinde
burada bulunan resimler çektim.
M8- Alt yapı olan fakat Belediyenin Apartmanlara bağlantılarının
hazırlanmadığı bir çalışma ile ortalık köy görünümüne dönmüştür.
Belediye yağmur kanalizasyonlarını yaparken de ben bu konuyu
belirtmiştim. 1 Cadde için yapılan Yağmur Kanalizasyonu için döşenen
büzlerin yeterli olmayacağını sitemde belirtmiş yapılan kazının
derinliği kadar genişliğinde hafriyat yapılarak bir insan
geçebileceği genişlik ve yükseklikte yapılmasını o tarihte alt yapı
olarak yapılmamış olan Doğal gaz, elektrik ve içme suyu
şebekelerinin buradan konutlara yol
verilmesini beyan etmiştim! Yine Gazi Caddesi ve İnönü Caddesinde
döşenen plastik boruların sel sularını kaldıramayacağını 04/07/2011
tarihinde “YAĞDI YAĞMUR ÇAKTI ŞİMŞEK! “ başlığı ile
yazmıştım. (Valilik ve suyun boşalacağı yerin alt yapısı
için kazılması yapılmaktadır. Bu borular buraya gelen suyun uymayan bir
debisi ili baş edebilmesi için en az iki sıra konularak belki gelen
suların bir kısmı yer altında yapılan bu hizmetle bertaraf edilebilir.
Daha iyisi ise burasını biraz daha geniş tutarak 2x2 metrelik bir beton
tünel ile akıntının tamamı yer altına verilebilir.)
Çorum
Belediyesi bu hatanın bir an önce kapatılması için öncelikle yağmur
kanallarının yapıldığı cadde ve sokaklarda yağmur ve balkon atıklarını
yola vermiş apartman veya konutların atık borularını yolda bulunan
kanallara yolun altından yönlendirmesi gereklidir. Kış mevsimi geçince
sokağa yönlendiğimiz balkon atıklarımızdan çok ciddi salgın
hastalıklarına Çorum Merkez ilçe halkı açıkça kitlesel olarak zarar
göreceğiz.
Çorum Belediyesi bu çok ciddi
insanlara zarar veren uygulamayı yaptırtabilmek içinde ev ve
apartman sahiplerini zorlayıcı ve bilmedikleri bir ceza türü ile de
"Belediyemiz Meclisinin kararı gereğince tarafınızdan atık su
bedeli ve idari ceza işlemi yapılacaktır.” diye
korkutulmuştur.
Hizmetin kötüsü olmaz fakat hizmetin
yetersini olursa yapılan masraf ve hizmet göstermelik olarak kalır.
Ayrıca alınan vergilerle yapılacak harcama masrafları çarçur
edilerek “israf” edilmiş olunur. Bu benim görüşüm. Sizlerde
görüşlerinizi yazarsanızcorumlu2000@ttmail.com adresime
adınızı soyadınızı ve TC kimlik nonuzu yollarsanız önerinizi
adınızla yayınlarım.
Bu görüşüm bana aittir. Katılmak
isteyenlerin yazacaklarını belli bir ufak şartla bu sitede
yayınlarım.
Bu mesajımı aşağıda bulunan idari
birimlere dağıtımı yapılmıştır.
DAĞITIM
-
cumhurbaskanligi@tccb.gov.tr
bimer@basbakanlik.gov.tr
ozelkalem@basbakanlik.gov.tr
ozelkalem@icisleri.gov.tr
mahalli@mahalli-idareler.gov.tr
illeridaresi@icisleri.gov.tr
erdogan.bayraktar@cevresehircilik.gov.tr
recep.sahin@cevresehircilik.gov.tr
yahya.kesimal@cevresehircilik.gov.tr
vsdb.izleme@saglik.gov.tr
corum.ih@icisleri.gov.tr
corumcbs@adalet.gov.tr
corum@saglik.gov.tr
baskan@corum.bel.tr
alperzahir@corum.bel.tr
cev@corum.bel.tr
imr@corum.bel.tr
su@corum.bel.tr
tmz@corum.bel.tr
fikir-dergisi@googlegroups.com
corumvecorumlular@googlegroups.com
-
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mustafa TURAN |
Mustafa TURAN Hayat Hikayesi
|
BİR
GÜNEŞİM BİR BABAM BİR DE TERLİKLERİM |
-
Yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştığım “Hz.
Peygamber’e Hürmetimiz Mekke- Medine’ye Hizmetimiz” adlı 16. Kitabımı
bitirmek üzereyim inşallah. 300 küsur sayfalık bu eserin son rötuşlarını
yaparken ve Edebiyatımızda Peygamber Sevgisi ve Na’tlar bölümünü
düzenlerken “Güzeller Güzeli”ni anlatan güzel bir na’t’a rastladım. İlk
okumaya başladığımda gözlerim buğulanıvermişti.
Okudukça yanaklarıma doğru süzülüverdi gözlerimden inci, mercanlarım.
Na’t’ın sonuna geldiğimde ise, hıçkırıklar içerisindeydim.
-
İstedim ki, aynı duyguları okuyucularım da yaşasın. Belki biraz
nesir havası da olsa, ben bu çalışmayı en güzel na’t kabul ediyorum.
-
Eminim ki, benim yaşadığım duyguları sizler de yaşayacaksınız.
-
İstedim ki, aynı duyguları okuyucularım da yaşasın. Belki biraz
nesir havası da olsa, ben bu çalışmayı en güzel na’t kabul
ediyorum. Eminim ki, benim yaşadığım duyguları sizler de
yaşayacaksınız.
-
Medine’de doğan ve yedi yaşına kadar da
orada yaşayan ve babasını Cennetü’l- Bâki’ye defnederken
terliklerini de gömen Muhammed Nebi Doğanay’ın, bu nefis ifade ve
duygularını gelin bir de birlikte okuyalım:
-
- “Bir ilkbahar
gününde, güller gibi kokan Medine'de dünyaya gözlerimi açmışım.
- Doğduğum
hastahane, Ravza'nın hemen yanı başında olduğu için, duyduğum ilk
koku,
- Sen'in bahçenin
gül kokuları olmuş.
- Babam gelip de,
daha kulağıma ezan okumadan, kulaklarım mescidinin ezan sesiyle
- şereflenmiş.
- Kırk günlük
olduğumda ilk ziyaretimi de Hâne-i Saadet'ine yapmışım.
- Hemen hemen
yaptığım her ilkte, Sen varsın.
- Daha konuşmayı
öğrenmeden,Sen'i sevmeyi öğrenmişim.
- İlk adımlarımı
Ravza'nın mermerlerinde atmış ve
- Rabb'imle ilk
buluşmamı, ilk secdemi Sen'in mescidinde yapmışım.
- Evini her ziyaret
edişimizde Sen'i görmesek bile, varlığını hisseder, evinden her
ayrılışımızda
- da hüzünlenirdik.
- Çocuklar evde
sıkılınca isterler ki, babaları onları parka, eğlence yerlerine
götürsün.
- Medine'de
yaşadığımız sürece, bunları hiç istemedik babamızdan.
- Canımız sıkılmaz
mıydı acaba hiç?
- Sanırım
Medine'deki hiçbir çocuğun canı sıkılmazdı.
- Çünkü burada
hiçbir yerde olmayan Gül Bahçesi ve bahçenin "Biricik Efendisi"
vardı.
- Vaktimizin çoğu,
o bahçede geçerdi. Sen'in bahçenin mermerlerine ayakkabıyla
basamazdık.
- Yalın ayak
dolaşırdık mermerlerin üstünde.
- Korkardık belki
bahçenin güllerine basmaktan kim bilir.
- Yazın mermerler
ayaklarımızı yakar, bu hoşumuza giderdi.
- Babama sormuştum
bir seferinde:
- Babacığım Medine
neden bu kadar sıcak?
- Evlâdım,
(dedi)Medine'de iki Güneş var da ondan.
- Nasıl olur
babacığım, Güneş tek değil mi?
- Babam gülerek:
Doğru yavrum, bütün dünyayı ısıtan bir tane Güneş var.
- Bir de âlemleri
aydınlatan ve ısıtan öyle bir Güneş daha var ki;
- O da (sas)
Medine'de olunca sıcaklık iki kat oluyor.
- Babamın bu cevabı
çok hoşuma gitti. Gerçekten mermerler ayaklarımızı ısıtıyordu;
- Sen'in sıcaklığın
içimizi daha çok ısıtıyordu.
- Medine'den
ayrıldıktan sonra belki ayaklarımız üşümedi; ama içimiz bir türlü
ısınmıyor.
- Çünkü gönlümüzün
Güneş'ini orada bırakmıştık.
- Artık O'nun (sas)
evine, bahçesine gidemiyor, mermerlerinde yalın ayak koşamıyorum.
- Artık O'nun (sas) evine, bahçesine
gidemiyor, mermerlerinde yalın ayak koşamıyorum.
- Gerçi ışığın tâ buralarda da bizi
aydınlatıyor; ama içimi ısıtması için Ravza'na koşmam lâzım.
- Bahçende yürürken güzel ezanlar okunurdu,
sanki Bilâl-i Habeşi okurdu.
- Biz de mescide koşar, babamın yanında namaz
kılardık.
- Bazen o an yanımıza usulca bir kedi
sokulurdu.
- Babam: ‘İncitmeyin sakın, onlar Ebû
Hüreyre'nin (ra) kedileri.’ derdi. Biz de onları severdik.
- Çarşamba günleri Uhud'a gider, Sen'in çok
sevdiğin amcanı ziyaret ederdik.
- O bizim de amcamızdı. Kardeşlerimle Ayneyn
Tepesi'ne çıkar, oradan Uhud'da yatan 70 şehide selâm verirdik.
- Uhud da, Ravza'n
gibi gül kokardı. Orası da ayrı bir gül bahçesiydi sanki.
- İşte benim yedi
senem ki; en değerli, en güzel yıllarım,
- Sen'in Köyünde,
Gül Bahçende, savaştığın yerlerde,
- Sen'inle dopdolu
geçti.
- Sen'i görmesem
de, Sen'inle yaşamaya o kadar alışmıştım ki,yanından ayrılırken,
sanki bir parçam orada kalmıştı.
- Buraları bana
gurbet oluverdi.
- Elimde olsa hemen
yanına koşar gelirim, ama hep, "Büyüyünce gidersin." diyorlar.
- İşte sırf bu
yüzden hemen büyümek istiyorum.
- Yanına gelince
büyümüş bile olsam, bahçendeki mermerlerde yalın ayak dolaşacağım.
- Tâ ki Güneş'im,
içimi ısıtıncaya kadar.
- Hasretinden,
gönlüm üşüyor.
- Belki hasretin
herkesin içini yakar; ama beni üşütüyor işte.
- Çünkü benim
ruhum, doğduğumdan beri, sevginle ısınmaya alışmış.
- Sıcaklığına o
kadar muhtacım ki; ne olur sana gelemesem bile, Sen beni hiç
bırakma, evimizi şereflendir.
- Işığınla
gecelerimize nur ol, sıcaklığınla bütün zerrelerimizi ısıtıver.
- Benim adım Nebi.
Bu ismi bana, Sen'i çok seven biri koymuş.
- Diğer adım,
Muhammed. Bu ismi de Köyünde bıraktığımız babacığım vermiş.
- Ben de Sen'in
gibi babasız büyüyorum.
- Ama Sen, asla
yetimliğimizi hissettirmiyorsun.
- Medine'den
ayrıldığımızdan beri, hep yanı başımızdaymışsın gibi hissediyorum.
- Geceleri
korkmadan güvenle uyuyorum.
- Sen'i tanıdığım
ve sevdiğim için Rabb'ime binlerce kez teşekkür ediyorum.
- Babamı kabre
koyarken, ağabeyimin terlikleri onun kabrine düştü ve orada kaldı.
- Ben o terlikleri
çok kıskandım.
- Çünkü ağabeyimin
terliği hep babamla kalacaktı.
|
-
“Bir
Ulü’l-emr idin emrine girdik, Ezelden bey’atli hâkânımızsın Az
idik sayende murada erdik, Dünya ve ahiret sultânımızsın”
dizelerini yazarken gözyaşı döken ve ne
- meşakkatlerle senin şehrin Medine’yi
cansiperâne savunan İdris Sabih ve Fahrettin Paşa’nın meramları,
bizim de merâmımızdır ya Rasülallah!
-
“Ya
Nebi! Şu halime bak! Nasıl ki, bağrı yanar gün kızınca sahrânın,
Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicrânın” mısralarıyla sana duyduğu
hasreti dile getiren Mehmet Akif’in hasreti, bizim de sana olan
hasretimizdir ya Rasülallah!
-
"Gubâr-i
pâyine almam cihânı Ya Rasülallah, Değişmem mûyine heft âsumânı Ya
Rasülallah.” (Ayağının tozuna karşı cihanı verseler almam, bir
kılına yedi kat gökleri
- değişmem) sözleriyle sana olan
sevgisini izhar eden Ebubekir Kâni’nin, sevgisi bizim de sana olan
sevgimizdir ya Rasülallah!
-
Sultan
Ahmet: “N’ola tâcım gibi başımda götürsem dâim, Kadem-i resmini ol
Hazreti Şâh-ı Rasül’ün” mısralarını yazmış ve ömrünün sonuna kadar
tacında taşımıştı. Sen, bizim de
- başımızın tâcısın ya Rasülallah!
-
“Gönlüm
sana âşık, sana hayrandır Efendim. Bir ben değil, âlem sana
kurbandır Efendim" sözleriyle hayranlığını dile getiren Ali UIvi
Kurucu’nun sana olan hayranlığı, bizimde hayranlığımızdır ya
Rasülallah!
-
“Ey
yetimler yetimi! Ey garipler garibi! Düşkünlerin kanadıydın.
Yoksulların sahibi. Nerde kaldın ey Rasûl! Nerde kaldın ey Nebî!...
Hacdan döner gibi gel! Miractan iner gibi
- gel… " feryadıyla senin yollarını
gözleyen Arif N. Asya’nın iştiyâkı, bizim de sana olan
iştiyâkımızdır ya Rasülallah!
-
“Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl. Muhammed’siz muhabbetten ne
hâsıl?” Sözünün sahibi Mihrimah Sultan’ın sana olan muhabbeti,
bizim de muhabbetimizdir ya Rasülallah!
-
III.Selim:“Cevheri
hâki kudûmü tûtiyâdır çeşmime” (Hz. Peygamber’in ayak tozunun
cevheri benim gözüme sürmedir) diyordu. İşte ceddimizin bu
yaklaşımı, bizim sana olan
- hislerimizin de en güzel
tercümanıdır Ya Rasülallah!
-
Sultanımız, rehberimiz, efendimiz ve yegane şefaatcımız sensin ya
Rasülallah! Seni, dünyayı şereflendirdiğin kutlu doğum
yıldönümünde her yıl 14-20 Nisan tarihlerinde, salevatlarla ve
çeşitli proğramlarla yâdeden biz günahkar ümmetini, kıyamet
gününde şefaatından mahrum etme ya Rasülallah.
-
Dostlar!
-
Abdullah
b. Ömer'in naklettiğine göre, Hz. Peygamber bir defasında
dudaklarını Hacerülesved'in üzerine koyarak uzun süre ağlamış,
daha sonra dönüp Ömer'in de ağladığını
- görünce şöyle demişti: “Tuskabu’l-
abarat Ya Ömer!”
-
"Ey
Ömer! Göz yaşlan burada dökülür.”
-
O
Mukaddes Topraklar’a gidince, ya da manen ve ruhen gitmiş gibi
olunca, göz yaşı döküp ağlayalım.Ağlayamıyorsak, niçin
ağlayamadığımıza ağlayalım. Ağlamasını bilmeyen
- gözler, sevmesini de bilmezmiş.
Sevgililerin en sevgilisi Allah(cc) ve Rasülüllah(sav) dır.
Unutmayalım ki, anlayamayanlar ağlayamazlar.
-
Son
olarak bir dua:
-
“Ya Rab!
Bizi İslam’ı anlayanlardan, kulluğun sırrını kavrayanlardan, daha
bu dünyadayken ukbâsını sağlayanlardan, günahlarına ağlayanlardan,
kör nefsini bağlayanlardan,sevgi nehri olup gönüllere doğru
çağlayanlardan eyle. AMİN!
-
Kalın
sağlıcakla…
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
|
05 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Müslüm TUNABOYLU |
Müslüm TUNABOYLU Hayat Hikayesi
|
-
24
KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ
-
24 Kasım
Öğretmenler Günü nedeniyle geçmişimize,hele yakın tarihimizde bir
gezinti yapmak istedim.Umarım benim bu gezi me sizde katılır davetime
hayır demezsiniz.24 Kasım tarihinde ne olmuştur ki Öğretmenler Günü
olarak kutlanmaktadır.
-
Konuyu izninizle biraz açalım.Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
kuruluşundan sonra ülkede bazı yeniliklerin yapılması bir
kaçınılmazdı.Bugüne dek çok yazıldı çizildi amma yine de yazmak yine
de çizmek gerekliliğini bir türlü yaşamımızdan uzaklaştıramıyoruz.
-
Okulların açılışı günlerinde eğitim ve öğretimle uğraşan
yetkililerin ülkede hala okuma-yazmadan mahrum vatandaşlarımızın
bulunduğundan söz edilmesi, bazı rakamlar öne çıkarılması doğal
olarak görülmektedir..Bu rakamlar hemen her yıl birbirine yakın
şekilde öne çıkarılmakta,hala okur yazar onanından
bahsedilmektedir.Yani sorun çözümlenmemiş,yada çözümlenememiştir.
-
Altı yüz
yıllık bir Osmanlı İmparatorluğu döneminde sınırlarımız
içersindeki insanlarımıza okuma-yazmayı yüzde elli oranında her
nasılsa bir türlü öğretememişiz.Bu gerçeği öncelikle herkesin
kabul etmesi gerekir.Okuma-yazmadan mahrum bırakılmış insanlar
ülkeleri için he ölçüde yararlı olabilirler.Okur-yazar olmasa da
insanımızın ülkeyi savunma da,yada kurtarma da ne ölçüde başarılı
oldukları hepimiz tarafından bilinmektedir.Ancak barışta
okuma-yazma yanında yenilikleri öğrenmek ve öğretmek sonsuza dek
sürecektir.
-
Değerli
okurlarım: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşu sırasında
görev alan başta Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarının bu
ulus için neleri göğüsledikleri unutulmaz birer gerçektir.Ulusun
bağımsızlığa kavuşturulması sonunda genç cumhuriyetin bir yol
haritası yapması kaçınılmaz olmuş,nüfusun büyük çoğunluğunun
okuma-yazma becerisine öncelikle ulaştırılabilmesi için Arap
Harfleriyle öğretimin yerine Latin Alfabesinin kabulü
gerçekleştirilmiştir.Gazi Mustafa Kemal Atatürk yeni harflerin
öğretilmesinde kendisi kara tahtanın başına geçerek uygulamayı
başlatmıştır.Harf Devrimi dediğimiz bu eylem 1928 yılında
gerçekleştirilmiştir.Yani cumhuriyetin kuruluşundan beş yıl
sonra.O dönem koşullarını bir göz önüne getirelim. Harf Devrimi
kiminle,yada kimlerle ulusun öğrenimine kazandırılacak.
-
16 Mart 1848 de kurulmuş bulunan Muallim Mektepleri sayı
bakımından çok az.Öğretmen Okullarının Harf Devrimini Anadolu
insanına kazandırması o günlerde mümkün değildi.Öğretmenler
nüfusça kalabalık yerleşim birimlerinde görev
alabiliyorlardı.Ülkenin en ücra köşelerine dek ulaşılması için
yeni bazı atılımların yapılması gerekiyordu.Ülkenin birkaç
-
yerinde askerliğini onbaşı yada çavuş olarak yapan başarılı
askerler için altı aylık kurslar düzenlenmiş,çok sayıda ki bu
gençler köylere,bilhassa kendi köylerine yakın yerleşim
birimlerinde EĞİTMEN olarak görevlendirilmişler,1932 yılında
kurulan HALKEVLERİ ile de geceleri öğrenim verebilecek HALK
DERSANELERİ ,17 NİSAN 194O da kurulan KÖY ENSTİTÜLERİ ile kısa
sürede ülkenin her yerinde bir okuma-yazma seferberliği
gerçekleştirilmiştir. OKUMA-YAZMA SEFERBERLİĞİNDE görev alan o
yüzlerce EĞİTMENİN ,binlerce KÖY ENSTİTÜSÜ mezunu köy çocuğu
öğretmenlerin hizmetlerini unutmak mümkün mü?
-
12
Eylül Dönemi sonrasında ki yönetim Atatürk’ün 100.doğum yılı
nedeniyle 24 kasım tarihini Öğretmenler Günü olarak kabul
etmiştir.O tarihten bu yana kutlanmakta olan her 24 Kasım
Öğretmenler Gününde,eğitimin önde gelen mensupları tarafından
günün anlamı ile ilgili konuşmalar gerçekleştirilmektedir.
-
24
Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle bazı kalemler nedense bir türlü
Okuma-Yazma seferberliğinde görev almış EĞİTMENLERİ ve KÖY
ENSTİTÜSÜ’nden mezun öğretmenleri unutuyoruz.Eğitmen ve köy
enstitüsü mezunu öğretmenlerin bu eylemde ki başarılı hizmetleri
zaman geçmiş olsa da, onlardan geride kalan neslin birkaç
sözcükle olsun ONARE edilmesi gerekir diye düşünüyorum. 24 Kasım
Öğretmenler Günün nedeniyle yılda bir kez olsun hatırlanan
elleri öpülesi öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ
kutluyor,ebediyete intikal eden tüm eğitimcilerin manevi
huzurlarında saygı ile eğilir şükranlarımı sunarı
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mustafa Nevruz SINACI |
Mustafa Nevruz SINACI Hayat Hikayesi
|
-
SORUN KİMLİK DEĞİL; KİŞİLİK!
-
Tartışma “dijital kimlik” haberleri üzerine başladı; Ülke’nin sorunu
kimlik mi, yoksa kişilik mi noktasına geldi. Aslında konu kimlik ve
kişilik kavramlarından ne anlaşıldığı ve ne kastedildiğine bağlı
olmakla; Bu tartışma, ‘kimlik ve kişilik ikileminde’ yıllardır devam
eden sürece eklenerek enine boyuna tartışılmaya başlandı. Aslında bir
zamanlar ortalıkta böyle bir sorun yoktu. Milli Devlet’i esas alan
Kanun-u Esasi (1924 Anayasası)’nin çöpe atılmasıyla tartışma başladı.
İleri sürüm, iddia ve istekler önce masum bir maskelemeyle başladı.
Sonrası menfur bir süreçle zıvanadan çıktı.
-
Kimlikler, etniklere, etnikler ana dil, din nesep (soy/boy),
mezhep ve hızla sosyolojik bir yozlaşma, çürüme evresine dönüştü.
Kalite bitti. Ahlâk iflâs etti. Siyaset fazilet olmaktan çıktı.
Tam da hak-adalet, hüküm-hikmet, hukuk kavramlarının içi boş ve
anlamsızca telâffuz edildiği, ana dil ve etnik kimlik
tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde konu gündeme geldi.
-
Oysa
sorun, şöyle veya böyle kimlik değil, kişilik zafiyeti idi.
-
Kişilik
olmadıktan sonra kimlik; Dijital olsa ne yazar, defter olsa ne
yazar?
-
Güncel
resme bakıp, dosdoğru okuyacak olursak eğer;
-
En
başta, günün konusu ve gündemin utancının ‘şike’ meselesi olduğunu
görürüz.
-
Tam
anlamıyla iğrenç, kokuşmuş, nitelikli dolandırıcılık ve
kalleşlikle özdeş yalancı-talancı, hırsız bir zihniyetin kirli
uzantısı lehine bir kalkışma.. Üstelik mürekkebi kurumamış bir
yasal düzenlemenin tashih ve tekzibi mahiyetinde. Olacak şey
değil, büyük utanç, tam bir yüzkarası, çok ayıp! Ama oldu işte,
hem de adaletsizlik ve kayırmacılıkta işbirliği yapılarak!
-
Buna
rağmen birileri “dijital kimlik” tasarlamakla meşgul!
-
Kimin
için ve niçin?
-
Bir
yanda 444’lü hatlar soygunu; Kredi kartı aidatları vurgunu;.
Elektrik faturalarında ayan beyan, ahlâka mugayir hukuk dışı
‘nitelikli gasp’ kayıp-kaçak, elektrik dağıtım, hizmet, sayaç
okuma ve sistem kullanma bedeli ile enerji fonu, TRT payı ve daha
ne olduğu belirsiz hak ve adalet kavramıyla taban tabana zıt, rıza
ve izne aykırı, kullanım bedeline endeksli Deli Dumrul soygunu…
Cebri soygun, namı diğer ‘yasalara uydurulmuş vurgun’un
kullanıcıları çileden çıkartan ve çıldırtan ‘inadına tahrik, ince
alay ve derin istihza-küçümseme’ içeren bir küstahlık uygulaması
da var. Bilboard, radyo, gazete ve TV reklâmları!
-
İnanılır gibi değil, ama maalesef güncel gerçek. Sanki halk’a
görücüye çıkmış rakipler gibi “elektrik dağıtım şirketleri”
reklâm veriyor… Utanç verici, yüz kızartıcı bir tasarruf bu.
Elektrik fiyatlarını, hukuk ve ahlâkdışı, haksız pahalandırıp,
insanlık ve medeniyet düşmanlığı yapanları şiddetle lânetliyor
ve nefretle kınıyorum.
-
Peki,
sabit ve seyyar telefonlar bundan farklı mı?
-
Ya
doğalgaz, akaryakıt, su fiyatları ve faturaları!
- Bu rezaletin faili’nin
“kimliği ve kişiliği” ne?
-
Zira
‘milli kimlik’ evrensel kişiliğin aynasıdır.
-
Ama
sorarlar: Hangi yüz’le?..
-
Yıllarca
sınır geçişlerinde Türk vatandaşı olarak maruz kaldığınız çirkin
ve aşağılayıcı muameleyi düşünün;. Sebebi, dönem itibarıyla
devletin yönetim kademelerini işgal eden akıl, ilim ve fazilet
fukarası, kalite yoksunu sözde devlet adamları değil mi? Onlar ki
muhteşem bir medeniyet, adalet ve huzur iklimi bir kültürün
bakiyesi, mirasçısı olmalarına rağmen; Milleti, ecdattan utanmadan
ve Allah’tan korkmadan hırsız, yolsuz batıya muhtaç edip dururlar.
-
İşte
“iltifata tabi olamayacak kadar ‘insanlık düşmanı’ marifetleri”:
-
Bil’umum
alım bedelleri, ücret, her nevi tahsilât ve tahakkuklara yüklenen
astronomik el koymalar. Memur, işçi ve asgari ücretli kesim,
kutsal emeklerinin karşılığı olan maaşlarını alırken kaynaktan
vergi kesintisi yapılıyor. Sonra işbu “vergilendirilmiş kazanç”
istisnasız her alım, edinim ve ödemede tekrar vergiye tabii
tutuluyor. Bu, çifte standart, katlamalı, adaletsiz ve ahlâksız
bir vergilendirmedir. Evrensel hukuk, hak kavramı, eşitlik ilkesi,
devlet umuru ve insanlık onuruna aykırıdır, hükümet eliyle
yolsuzluktur.
-
Eğer,
yönetim unsurları insani boyut, bilgi-bilinç toplumu ve ilim
irfan, vicdan sahibi kişiler, edep-hayâ, tahsil ve terbiye görmüş
iseler;. Biyolojik, Sosyolojik ve felsefi kişilik ve insani
kimlikleri gereği bu haksızlık, rezillik ve hükümet eliyle zulmü
mutlaka önlerler; Zira bir kere vergilendirilmiş kazançtan asla
bir daha vergi tarh, tahakkuk ve tahsil edilmez!
-
Amma
lâkin!, Kimlik ve kişilik buhranı içine yuvarlanmış bir toplumda;
-
Beş
milyon aile ve yaklaşık 25-30 milyon nüfusun yaşam kaynağı “asgari
ücret”, AKP hükümetinin her söylemini, iddia ve ifadesini
yalanlayacak, tekzip edecek derecede yetersiz, az, düşük ve ancak
ölmeyecek kadar, ama onursuz, başı eğik, boynu bükük ve el-âleme,
evlât ve aile fertlerine mahcup bir hayat sürecek kadar
vicdansızlık eseri, esir ücreti misal sefil bir miktar’a mahkûm
edilmek isteniyor.
-
Alçaklık
ve küstahlık!
-
Bir de,
insanlık, ilim ve hâya yoksunu tipler “2012’de 19 lira zam
yapacağız” diyecek kadar alçalacak, ülkenin en has ve hakiki
üretim unsurları, hayat kaynakları ve dayanakları ile alenen alay
edecek kadar küçülebiliyorlar ne yazık!
-
Bu
cüret, aymazlık ve alaycı tavır, tıpkı asgari ücretle işçi
çalıştıran ve fakat bütün aile fertleri utanmadan ve Allah’tan
korkmadan 300 –500 (milyarlık) binlik süper lüks arabalara binen,
ahlâken ve dinen tefessüh etmiş, iman fukarası din tüccarlarının
istihzasını andırıyor…
-
Kurum
(SGK) tertip ve teşekkül edeli aradan yıllar geçmesine rağmen,
hâlâ “çalışanlar ve emekliler arasında” cari maaş ve ücretler
itibarıyla ‘norm ve standart’ birliğini sağlamaktan aciz kalmış
bir grup sözde sosyal güvenlikçi; Şimdi de, maaş, ücret ve
gelirler arasındaki var olan derin uçurum dengesizlik ve
gerilimi akıl, mantık, mantalite ve vicdanın dışına itecek bir
ayarlama-düzenleme” sözde intibak çalışması yapıyorlar. Bu
‘insanlığa ihanet ve açıkça emek düşmanlığı’ çabasında; En
eskisinden, en sonuncusuna kadar tamamı haksızlık, kanunsuzluk
ve adaletsizliğe maruz emeklilerin bütünü / tamamı yerine,
sadece bir kısmının hak ve hukuku ele alınıyor. Sonrakilerin
mağduriyeti ise meçhule öteleniyor.
-
Adalet
mi, atalet mi?
-
Hali
hazır çalışanlara bakış tarzı ve yaklaşım biçimi çok garip!
-
O’da
bambaşka bir ucube..
-
Öngörülen kriterler objektif ve adil olmaktan uzak, ilâve zamlar
arasında rabıta yok.
-
En düşük
hizmetli ve memurla, en yüksek arasındaki fark akıllara ziyan, tam
bir ahlâki zaaf, adeta ayırma, bölme ve kayırmanın en alçakçası;
Oysa aralarındaki tahsil, kıdem, ehliyet ve liyakat farkı ne ki?..
Bu kadar haksız, insafsız, adaletsiz ve merhametsiz olmak “umur-u
devlet, hükümet ve hikmet” olmanın şeref ve şânı ile
bağdaşmamakta!
-
Oysa hal
ve hakikat; Hükmün adalet ile olmasını zorunlu kılar.
-
Peki,
Adalet, hüküm, hikmet ve umur-u devlet bu işin neresinde?
-
Tıpkı
2b, bedelli askerlik, ötv-kdv zulmü, ayarlama tür zam politikası,
enflâsyon hesap usulü ve astronomik kârlarla yılı kapatan,
kapitalist bankaların milletten, hak-adalet, hukuk ve emsallerine
aykırı cebren tarh, tahsil; haksız ücret ve komisyon soygunları
gibi!.. Şimdilerde ise; Yabancılara Milli Emlâk satışında
mütekabiliyetin kaldırılacağına dair bir “vatana ihanet”
organizasyon çalışması yapıldığı duyulmakta!
-
Adalet,
hüküm ve hikmet yokluğu.
-
Bu tam
bir iktidarsızlığın, yetersizlik ve yeteneksizliğin ispatı
harbiyesi.Başka bir şekilde anlatacak ve yorumlayacak olursak:
Suça teşvik ve iştirak..
-
Bu
durumu, Serendip Altındal isimli bir Gazeteci-Yazar; Makalemizin
esin kaynağı DİJİTAL KİMLİK adlı makalesinde “Ekonomik, politik,
bilimsel (!), sanatsal, sportif, medyatik ve dinsel, özellikle de
Amerikalı Vatikan imamı aracılığı ile dinler (!) arası diyalog
masalıyla yamultulmuş (!) İslam modelli; Bütün araç ve
gereçleriyle taarruza kalkmış ab+abd emperyalisti var bugün
karşımızda. Dünkü emperyalist kafa yine aynı kafa, güncel
heriflerse aynı haramilerin yeni sürümleri...” diyor!
-
Kim bu
zihniyet ve kişilikle vatandaşa “dijital kimlik” vermeyi
kurabilir?
-
Önce,
‘Milli Kimlik ve kadim kişilik’ sorununu halletmek gerekmez mi?!
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
07 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Selma GÜRSEL |
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi |
DOMATES ÇORBASI
4 kaşık un
2 kaşık margarin
1 kaşık salça
3 adet olgun kırmızı domates
İstenildiği kadar biber ve tuz
Margarin tencerede eritilerek kızdırılarak eritilir.
4 kaşık un bu yağın üzerine dökülerek karıştırılarak
un kavrularak helva kıvamında kızartılır. Kızaran
unun üzerine salça ilave edilerek karıştırılır.
Tencere bir ateşten alınır. Yıkanan domatesler
rendeden geçirilir un ve salçanın üzerine dökülerek
karıştırılır. İstenildiği kadar tuz ve kırmızıbiber
konulur. Tencereye bir miktar sıcak su konularak
karıştırılır ve kısık ateşin üzerine konulur tencere
kaynayana kadar karıştırılır. Ateşten indirilince
sıcak olarak servis yapılır.
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
|
08 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Rıza KOÇAK |
Rıza KOÇAK Hayat Hikayesi
|
AHİR YAŞIM
Elime aldım da bende kalemi
Gençlik gibi yazamıyom bir türlü
Kalmadı dizimde eski kuvvetim
Sele serpe gezemiyom bir türlü.
Gözüme indi bir sisli perde
Yanıyom mendim de düşmüşüm derde
Bulamıyom evi gezdiğim yerde
Sele serpe gezemiyom bir türlü.
Dostlarım da hiç yanıma gelmiyor
Yoklayıp da hatır gönül almıyor
Deli gönül bir kararda durmuyor
Sele serpe gezemedim bir türlü
Bende şaştım bu duruma,bu işe
Daha ne gelecek şu garip başa
Bakamaz oldum ayla güneşe
Sele serpe gezemiyom bir türlü.
Yaşlandım da akıl gitti başımdan
Kurtulmuyom gece çapkın düşümden
Korkarım ben zemherinin kışından
Sele serpe gezemiyom bir türlü
Kocadımda çıkamıyom evimden
Haberim yok gelen giden birinden
Uyanıyom sabah erken yerimden
Sele serpe gezemiyom bir türlü.
Çocukları her birisi bir yerde
ALLAH düşürmesin unutulmaz derde
Kalırmıyım acep yattığım yerde
Sele serpe gezemiyom bir türlü.
RIZA KOÇAK düşünüyor sonunu
Gezerken de konturol et yolunu
Amelince hak saklıyor kulunu
Sele serpe gezemeyom bir türlü.
20-09-2005
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
|
|
|
|
|
09 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
|
Nihat İNCE |
Nihat İNCE Hayat Hikayesi
|
- ATATÜRK
- Düşmanları yendin emele erdin
- Bizlere güveni verdin
ATATÜRK!
- Bütün yenilikleri bizlere
verdin
- Bizlere güveni verdin
ATATÜRK!
-
- Nice devrimleri sen açtın
- Devrimleri açtın emeline
ulaştın
- Bütün Türkiye’ye huzuru
saçtır
- Bizlere güveni verdin
ATATÜRK!
-
- Vatan hainlerinin başını
ezdin
- Huzurumuz için durmadan
gezdin
- Türk Milletine sen huzur
verdin
- Bizlere güveni verdin
ATATÜRK!
-
- Bizlere bayramlar hediye
ettin
- Korkmadan düşmanın üstüne
gittin
- Vatan hainlerini ülkeden
attın
- Bizlere güveni verdin
ATATÜRK!
-
- Bütün dünya ününü biliyor
- NİHAT senin yolundan gidiyor
- Türkiye’m seni hep alkışlıyor
- Bizlere güveni verdin
ATATÜRK!
|
Telif Eseridir izinsiz
kullanmayınız |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
1 |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL
yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
1 |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
155 SAYI 25 Ocak 2012 SAYIYA GİTMEK İÇİN
TIKLAYINIZ! |