 |
YIL
11 SAYI 125 25 Temmuz 2009 |
 |
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
-
Mahmut Selim
GÜRSEL ÇORUM HİTİT FUAR VE FESTİVALİ
-
Mahmut Selim
GÜRSEL ÇOK BİLEN
-
Üzeyir Lokman
ÇAYCI DÜNYA TEZGÂHINDA OYALANIRKEN GERİYE DÖNÜP BAKMAK GEÇMİYOR İÇİMİZDEN
-
Mahir ODABAŞI
LÜTFEN ‘’BURASI TÜRKİYE’’ DEMEYİNİZ
-
Atilla ALPAY
MİRAÇ KANDİLİ VE SIGARA YASAKLARI KUTLAMASI
-
Hüseyin Hüsnü
GÜREL TBMM DİLEKÇE KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA ANKARA -I
-
Mustafa Nevruz
SINACI SİVİL DARBE VE ŞİFRELER
-
İsa
KAYACAN BİYOGRAFİ ZENGİNLİĞİNDEN KÜLTÜR ZENGİNLİĞİNE
-
Selma GÜRSEL
BEZELYE
-
Adile TÜRKMEN
ÖYLE GİT
-
Dilek BİGA
KÜLLENMEDİ HAL OLDUM
-
Ahmet CANBABA
ACILARA AĞIT
-
|
|
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
- ÇORUM HİTİT FUAR VE FESTİVALİ
- Tanıtım. Çok yanlış bir söz var buna katılmıyorum. “Reklâmın
iyisi, kötüsü olmaz” Reklâmın iyisi iyi, kötüsü kötü bilgileri verir.
- Söze gelince; İlimizi tanıtalım. Teraneleri bazı özel
kutlamalarda söylenir, nutuklar atılır ve o andan sonra bir daha her nedense
anılmaz.
- Ben demekten hiç haz etmediğim halde kendimce ilimizi
tanıtmaktayım.
- Birkaç sitemin olduğu sizlerce malumve geçen ay
http://istatistik.buadresim.com 43820 tekil kişi ziyaret etmiş.
Aşağıda bulunan grup üyelerimin toplamının tekilinde biraz fazla!
- Gelelim Fuar ve Festival etkinlikleri her ne hikmetse; her yıl
daha da sönükleşen ve kimliğini yitiren bir etkinlik daha yaşadık. Bilmiyorum
ki söyleyeyim babından etkinliklerden sadece açılışı yapılmadan önce Sanayi
Sergisini resimleyerek sitemizde 4 gün resimleri üst dönen bölümde yayınladım.
Görenler göndü, görmeyenler ise görmediler. Bazıları da gördükleri halde
görmediler. Bütün bun gören veya görmeyen, görmemezlikten gelenler kendileri
ile yüzleşmeleri gerekir.
- Bildiğiniz gibi:
- Çorumlular grubuma
- Grup Adresi:
http://groups.google.com/group/corumvecorumlular
- Grup e-posta adresi:
corumvecorumlular@googlegroups.com
- Üye sayısı:
3000
-
- Ayrıca
- Fikir Dergisi grubuma
- Grup Adresi:
http://groups.google.com/group/fikir-dergisi
- Grup e-posta adresi:
fikir-dergisi@googlegroups.com
- Üye sayısı:
30246
-
- 33246 e-postasına aşağıdaki mesajı gönderdim.
-
-
- 29. ULUSLARARASI ÇORUM HİTİT
FUAR VE FESTİVALİ
Hayırlı ve uğurlu olsun Mahmut Selim GÜRSEL
- 29. ULUSLARARASI ÇORUM HİTİT
FUAR VE FESTİVALİ PROGRAMI
- 08 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA
15.00
Atatürk Anıtına Çelenk Sunulması
15.30
Sanayi Fuarı Açılışı
Leblebi Yarışması ve Ödül Töreni
Mehter Gösterisi
Halk Oyunları Gösterisi
17.30
KORTEJ GEÇİŞİ-Gazi Caddesi (Hürriyet Meydanı-Saat Kulesi)
Saygı Duruşu-İstiklal Marşı
Protokol Konuşmaları
Mehter Takımı Geçişi
Halk Oyunları Ekipleri Kortej Geçişi
Esnaf Odaları Kortej Geçişi
ASKF Kortej Geçişi
20.30
Destarensemble Klasik Türk Müziği ve Gösteri Sanatları Topluluğu
Konseri ve Sema Gösterisi (Devlet Tiyatro Salonu)
- 09 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE
10.30
Halk Oyunları ekipler Valilik ziyareti
11.00
Halk Oyunları ekipler Belediye Başkanı ziyareti
12.30
Halk Oyunları Gösterisi (Alaca)
13.00
Hifsad Çorum Fotoğrafları sergisi açılışı (Güzel Sanatlar Galerisi)
14:00
Çocuk Tiyatrosu-Nasrettin Oğlu Seyfettin (Tiyatro Bizbize lopluluğu)
(Devlet Tiyatro Salonu)
15.00
Halk oyunları mahalle gösterisi
Yerel Sanaiçılar Konserleri - Nergis AY-Özge Arslanbay Yer: Cumartesi
Pazarı.
17.30
Halk oyunları mahalle gösterisi. Yer Adliye binası yanı.
20.30
HALK KONSERİ (Turhan Kılıçcıoğlıı Stadyumu)
KoIbaslı ekibi
Gökhan Ertek
Serap Sapaz
Cemalettin Kurtoğlu
Ferhat Göçer
21.00
Halk oyunları göslerisi (Gazi Caddesı)
Halk oyunları göslerisi (Fuar alanı)
- 10TEMMUZ 2009 CUMA
10:00
Halk oyunları Gösterisi (İskilip)
14.00
Çocuk Tiyatrosu Keloğlan Taş Devrinde (Devlet Tiyatro Salonu)
17:00
Âşıklar Şöleni
Şeref Taşlıova - Aşık Borani - Sürmeli Can Kaya - Rıfat Kurdoğlu -
Müslüm Koygun (Mahzuni Şerif Parkı)
18.00 - Halk oyunları mahalle gösterisi Yerel Sanatçılar Konserleri
Yer: Mehmetçik Parkı
21.00
Halk oyunları gösterisi (Gazi Caddesi)
Halk oyunları gösterisi (Fuar Alanı)
- 11 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ
10:00
HalkOyunları Gösterisi (Osmancık)
13.30
Hâkimiyet Gazetesi Leblebikeyfi mizah sayfası Editörü Erdoğan Oruç
Karikatür Sergisi. Yer: Devlet Tiyatro Salonu Fuayesi
14.00
Gölge (Talha Bora Öğe) Stand- Up gösterisi (Devlet Tiyatro Salonu)
18.00
Halk oyunları mahalle gösterisi.
Yerel Sanatçılar Konserleri Yer: Bosna Parkı
21.00
Halk oyunları gösterisi (Gazi Caddesi)
Halk Oyunları Gösterisi (Fuar Alanı)
- 12 TEMMUZ 2009 PAZAR
10.00 - Halk Oyunları Gösterisi (Boğazkale Sungurlu Gösterisi)
16.00 - Hitok OtoDrag Yarışları (Fen Lisesi Önü)
|
|
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
- ÇOK BİLEN
-
Bildiğiniz gibi dergimizin sizlere bilgi verdiği ve sizleri
dergi ile ilgili bilgilerin yenilendiğini bildirmeye
çalıştığım
-
Grubumuza
her nasılsa kayıt olunmuş bir okuyucumuz beni bazı hatalarımı
görerek kendince cevap vermiş. Türkçe kelimeleri kullanmamızı
tavsiye eden bu arkadaşın yazısında yazım hataları olduğu
gibi; yazdıklarının kaç tanesinin Türkçe olduğundan bile bi-haber
olduğu gözükmektedir. Ayrıca kendisinin yazdıklarını da hiç
kontrol etmeden göndermiş.
- Aşağıda ismi bizde saklı olarak şöyle
yazmış:
- 19 07 2009 tarihinde Saat 11.20
- “Günaydın Çorum Fikir Dergisi
yöneticileri,
- “İsteğim dışı bana da ulaştırılan
iletinize bağlı öbekte biraz gezindim, Türkçe adına. Bir kesit
olarak algılayıp dile getireceğim yanlışların düzeltilmesi
dileğim var:
- “Türkiye’de Emlak”, “Siz de katılın”
derken doğru yazmışsınız da, “Sizde katılınız” ve “Sizde
bulunmak isterseniz…” derken ‘de’ neden bitişti acaba?
- "Bu yaptığınızı Çorumlu yapmaz!.."
- Türkçe yazmayı sürdürürken araya bir
“subdomain” sıkıştırmanız neden acaba?
- Bu bölümü yazanın kendisini ifade
etme yeteneğinde bir bellek silinmesi mi oldu?
- Bu tümceyi yazanın tam orada da
Türkçe düşünmesini salık veririm. Genelde olması gereken
konusunda yardımcı olurum ama burada olmayacağım. Madem bir
kazanç amaçlı öbek oluşturmuşsunuz, bir de Türkçeyi düzgün
kullanan yurttaş istihdam edin ya da görevlendirin. Yine de
bir yardım daha yapayım, ‘link’ yerine genel kabul gören
‘ilişim’ sözünü kullanın. Kandil aşkına, Türkçe adına”
- İmzası: Sağlık adına sağlıklı
düşünüp sağlığa önem veren - Türkçeye çok duyarlı bir
araştırmacı, yazar, çevirmen – 2 kitap çevirmeni isimlerini
veremeyeceğim reklam olur- M…. Sivil Toplum Birliği Platformu
Kurucu ve Eşgüdümcü Başkanı - Tüm Çeviri İşletmeleri Derneği
Kurucu Gen Sekreteri, en yaşlı-genç bilgesi - Türkçeyi,
havayı, suyu, toprağı, zamanı, enerjiyi akıllı kullanmaya
çalışan yurttaş - Not: Bugün ilk iletim size gidiyor;
bilin Türkçenin ne kadar önemli olduğunu!..
-
Bu sağlıklı düşünen, Türkçeye duyarlı” ne yazık ki Türkçe
birkaç kelimeden başka yazamayan” bilge arkadaşı buradan
REKLAM etmeyi düşünmüyorum “O kendisini bilir” zaten aşağıdaki
bölümü de kendisine yazıyı dergimize yükleyince tıklayarak
yollayacağım.
- Yolladığım cevap:
- İnsan kendi hatasını nedense görmezde
başkasın hataları ile uğraşır?
- 1-sizin iletiniz de her nedense bizim
goole nin SPAM’A (elektronik posta sağanağı, mesaj
sağanağı) bölümüne gelmiş.
- 2- Fikir Dergisi Yöneticileri yoktur.
Yazarları vardır. Yöneticisi sadece benim.
-
3- İsteğin dışında geldi ise şu an
itibarı ile
http://groups.google.com/group/fikir-dergisi e-posta
gönderisinden çıkartılmış bulunmaktasınız. Bunu sizde
yapabilirdiniz!
-
4- Bizim sadece e-posta listemiz
yapılanları bilgilendirme için kurulmuştur.
http://groups.google.com/group/fikir-dergisi ise
http://fikir.dergisi.info 10.
alını tamamlamış bulunmaktadır. Diğer dokuz sayı
yazarlarımızın yazılarını da inceleyebilirsiniz. Üye olma
mecburiyeti yoktur.
- 5-"Bu yaptığınızı Çorumlu yapmaz" Acaba
ÇORUMLU size ne yaptı? Çok merak ediyorum! Çokkk İktisatçı,
Turizmci Sağlık adına sağlıklı düşünüp sağlığa önem veren
,Türkçeye çok duyarlı bir araştırmacı, yazar, çevirmen, Tüm
Çeviri İşletmeleri Derneği Kurucu Gen Sekreteri, en yaşlı-genç
bilgesi, Türkçeyi, havayı, suyu, toprağı, zamanı, enerjiyi
akıllı kullanmaya çalışan yurttaş vb. imzanız var da ondan
sonrum.
- 6- Domain "etki alanı -tanım kümesi -1)
alan, ilgi alanı, 2) tanım alanı (işlev) "olarak çevrilmiştir
ki bu kelime ile bağdaşamaz. Domain sadece bir hedeftir.
Domaini aldıktan sonra değiştirme imkânınız olamaz. Yönetim
alanında ise her türlü düzenlemeleri yapabilinsiniz. İlgi
alanı ile de alakası aynı isimleri anlatan pek çok isim veya
kelime bulunmaktadır ve subdomain Türkçe karşılığı bana biraz
daha kelime bilimcileri düşündürse gerek diyorum
- 7- SALIK (Ucu zincirli Topuz) her halde
SAĞLIK demek istediniz(!)
- ÖBEK (Yaş ve yapıları aynı olan
kişilerin veya topluluğuna denilir.) Bizim öbeğimiz değil
e-posta topluluğumuz vardır ki burada 90 yaşında da 18 yaşında
da cinsiyetleri karışık kişiler de bulunmaktadır.
- 8- LİNG karşılığı olarak verdiğin
örneğe insanlar değil “kazlar” bile güler.
- 9- En önemlisi iki adınız var . Ha sahi
unuttum adınızı Türkçe mi?
-
Hamiş:
http://fikir.dergisi.info
dergimizde adınız verilmeden bu cevabı yayınlayacağım
- Mahmut Selim GÜRSEL
|
|
|
|
|
|
03 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Üzeyir Lokman ÇAYCI |
Üzeyir Lokman ÇAYCI Hayat Hikayesi
|
- DÜNYA TEZGÂHINDA OYALANIRKEN GERİYE DÖNÜP
BAKMAK GEÇMİYOR İÇİMİZDEN
-
Ellerin, ayakların ve
kalplerin kontrolden çıktığı bir çağda, ne asa, ne Musa, ne de Kızıldeniz fark
ediliyor!
-
Paranın, çıkarın, makamın
ve nefsî arzuların insanları ve değerleri savurduğu bir dönemde ALLAH’I (C.C.)
ve Peygâmberi (S.A.) sadece mübarek gecelerde veya günlerde anar olduk
Gırtlaktan aşağıya inmeyen dini söylemlerin, iman gerçeklerinin, kendimizi
aldatmaktan öteye gitmediğini görüyor ve gözlemliyoruz. Karnı tokların açları
görmediği, zenginlerin din kisvesi altında gösterişe yeltendiği, adaletin,
vicdanın kavrulduğu zamanımızda, hatalarını ve günahlarını hırslarla besleyen
aldananlar topluluğunu desteklemek ya da beslemek yadırganmaz oldu.
-
Vatan, millet, toprak,
bayrak, tarih gibi benzer değerler ve din aşağılanırken melekler hâlâ
yerlerindeler. Peygamberimiz (S.A.) hâlâ bazı temiz yüreklere sevgisini
belirtircesine ayağa kalkarak selam vermeyi sürdürmektedir.
-
Siyasetin kararttığı
kalplere rağmen Kur’an-ı Kerim nurunu saçmaya devam etmektedir.
-
Kalp gözleri perdelenenler;
nerede ve niçin bulunduklarını ya da düşünmesini bilmeyenler mezarlıklara,
kendi çehrelerine, kaybettiklerine, tükettiklerine bakmayı da akıllarının
uçlarından geçirmiyorlar. Onlar sadece kendilerini tatmin etme yolunda, bir
yerlerde görünerek ya da kendilerine ait olamayanları birilerine vererek
ALLAH’I aldatamayacaklarını bilmek zorundadırlar.
-
Haydi bir ömrünüze
sığıştırdıklarınız gibi bir kelimeye sığıştırarak anlatın kendinizi!
-
Siz dinin ve hayatın
neresindesiniz?
|
|
|
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mahir ODABAŞI |
Mahir ODABAŞI Hayat Hikayesi |
LÜTFEN ‘’BURASI
TÜRKİYE’’ DEMEYİNİZ!
Efendim
yazının başlığını okuyunca bu da ne demekmiş, güzel ülkeme ‘’burası
Türkiye’’ demeyecekmişiz de ne diyecekmişiz, dediğinizi duyar
gibiyim.Elbette haklısınız ama, benim sözüm Ülkemizde, İlimizde,
İlçemizde, köyümüzde kısacası çevremizde ne kadar olumsuzluk görürsek,
duyarsak hemen peşinden ‘’burası Türkiye’’ cümlesini ekliyoruz.
Böylece bu yanlışlık,olumsuzluk normal bir davranış gibi algılanmaya
başlıyor.Yazılı veya görsel basında da zaman zaman bu yanlışlığa
üzülerek şahit oluyoruz.Ev de haber dinlerken, gazete okurken veya
sohbet ortamında bir konuyu tartışırken, böyle bir cümleyi duyan o
küçük çocuklarımızın bilinç altına Türkiye olumsuzlukların yaşandığı
ve gelecekte de yaşanacağı bir ülke imajı yerleşiyor.İsterseniz
deneyin, çocukların yanında konuştuğunuz bir konuyu bir iki ay sonra
çocuğunuzla tekrar konuşun, muhtemelen o çocuk size burası Türkiye
baba diyecektir.Güzel ülkemin adını, olumsuzluklarla özdeştirmeye hiç
birimizin hakkı yoktur.Aksine nerede bir güzellik, titizlik,
hassasiyet varsa; evet burası Türkiye, elbette böyle olur dememiz daha
şık değil mi ? Eminim ki, hepimiz bunu arzu ediyoruz.
Olumsuzluklarla beraber kullandığımız burası Türkiye cümlelerinden
bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum;
Bir ilçeye
bayramda giderken 18 yolcu kapasiteli araca, 28 kişi biniyor kaza ve
sağlık açısından çok tehlikelidir diye, müdahale etmeye
çalışıyorsunuz, şoförden önce yolcular bayramlarda olur o kadar, bi
şey olmaz, burası Türkiye diyor.
Lokanta
yemek yiyeceksiniz, garson çorbayı getirirken parmağının ucu çorbanın
içine giriyor, değiştirir misiniz dediğinizde önce yanınızdaki
arkadaşınız, o kadardan bi şey olmaz burası Türkiye diyor.
Pazardan
domates alıyorsunuz, pazarcı poşete koyarken yere bir iki tane
düşürüyor ve hemen içine geri koyuyor, değiştirin olmaz
diyorsunuz,önce yanınızdaki diğer müşteri o kadar kibar olma, burası
Türkiye diyor.
Resmi
aracın kırmızı ışık ihlali yaptığını görünce, bu kadarda olmaz
diyorsunuz, yanınızdaki hemen burası Türkiye diyor.
Olası
yangınlarda, depremlerde toplu ölümlerin olmaması için, camilerin
kapısının dışarı açılması gerekir diyorsunuz.Önce cemaat bi şey olmaz
burası Türkiye diyor.
Yangın
ihbar cihazına basıyorsunuz, üç dakika çalışması gerekirken, ya üç
saniye çalışıyor ya da hiç çalışmıyor, söküp baktığınızda kablo
çıkmıyor.Öneminden bahsettiğinizde, haklısınız ama burası Türkiye
diyor.
Bir kurumda
sıranızı beklerken, duvarda yangın dolabı gözünüze ilişiyor ve merak
edip birazda dikkat çekmek için açmaya çalışıyorsunuz ve hemen bir
yetkili geliyor ne yapıyorsunuz diye, merak ettim burası ne diye
sorduğunuzda havalandırma diyor ve siz ben sivil savunma uzmanıyım
deyip, buranın yangın dolabı olduğu ve herkes tarafından kolay
görülüp, ihtiyaç halinde kullanılabilmesinin gerektiğini
söylediğinizde,uyardığınız için teşekkür edip, gereğini hemen
yapacağına burası Türkiye deyip makamına gidiyor.
Bir kuruma
gidiyorsunuz, yangın hortumunu açtığınızda su gelmiyor.yetkiliye
sorduğunuzda gelmesi lazım diyor ve araştırdığınızda su bağlantısının
olmadığını ve hiç denenmediği için bu zamana kadar bilinmediğini
görüyorsunuz ve öneminden bahsederken, oradakiler hemen burası
Türkiye diyor.
Yoldan
insanlar yürüyor, temizlik görevlisi sokakları tozutarak
süpürüyor.İkaz edeyim dediğinizde önce yanınızdaki arkadaşınız boş
ver burası Türkiye diyor.
Bir esnafa
uğradığınızda ulaşılmayacak yerde yangın söndürme cihazı gözünüze
ilişiyor ve kullanımını biliyor musunuz diye sorduğunuzda, ruhsat
alırken istediler bizde aldık attık oraya bi daha soran olmadı diyor
ve siz öneminden bahsettiğinizde burası Türkiye diyor.
Bir yerde
olabilecek tehlikeyi önceden görüyor ve dilekçe veriyorsunuz ama dört
ay cevap alamıyorsunuz sonra orada uyardığınız olay çocuğunuzun başına
geliyor ve bir dilekçe daha veriyorsunuz hemen gereken yapılıyor.Bunu
paylaştığınız insanlar haklısınız ama burası Türkiye diyor.
Yolda
araçta yangın çıkıyor,50 tane araçtan bir tanesinde yangın söndürme
cihazı çıkıyor ama oda boş ve haber spikeri haberi burası Türkiye diye
tamamlıyor.
Dışarıda
vedalaşıp, araca bindikten sonra tekrar kornaya basılıyor ve bunun çok
yanlış olduğunu söylediğinizde, yanınızda Almanya da çalışmış bir
işçi, Almanya da olsa yasak ama burası Türkiye diyor.
Düğünlerde
müzik sesi son ayar açılıyor,siz evinizde rahatsız oluyorsunuz. Gece
yasak saati başladığında , uyardığınızda özür dileyeceği yerde burası
Türkiye o kadarcık katlanın diyor.
İnşaatın
çevre koruması başlangıçta vardır ama zamanla kaldırılır. Sonra yarısı
yola gelecek şekilde birkaç ton demir rast gele bırakılır ve oradan
geçen özürlü bir vatandaş zarar görür siz kızar ve eleştirirsiniz ama
çevrenizdekiler hemen burası Türkiye der.
Araçta
yolculuk yaparken yediğimiz bir meyvenin artığını yola atanı görünce
kızarız ama yanımızdaki hemen burası Türkiye der.
Fırına
ekmek almaya gittiğinizde, ustanın hem hamurla meşgul olduğunu hem de
sığara içtiğini görünce tepki gösterirsiniz ama patronunda elinde
sığara vardır ve burası Türkiye der.
Aldığınız
ekmeği gazete kağıdına saran bakkalı, sağlık açısından tehlikelidir
diye ikaz ettiğinizde, bu zamana kadar bi şey olmadı, burası Türkiye
diyor.
İhtiyaç
halinde kesinlikle özürlülerin, yaşlıların, çocukların kullanamayacağı
yangın tahliye merdivenini görünce,bunun bunun mutlaka kullanılabilir
duruma getirilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorsunuz, önce o
apartmanda kalan vatandaş burası Türkiye diyor.
Ana cadde
üzerine rast gele park eden araçlar nedeniyle,arkada korna çalarak
bekleyen otobüsleri, ambulansları görüyorsunuz ve oradaki kalabalık
burası Türkiye diyor.
Cadde de
yürürken cep telefonuyla yüksek sesle küfürlü konuşan insanları
görüyor ve rahatsız oluyorsunuz, yanınızdaki, gülerek burası Türkiye
diyor.
Bir afet
sonrası dağıtılan yardımlardaki kargaşalığı, izdihamı görüyorsunuz ve
üzülüyorsunuz ama yardımı dağıtan görevlide burası Türkiye diyor.
Acil
numaraların çok fazla bir şekilde gereksiz yere meşgul edildiğini
öğreniyor ve çevrenizdekileri uyarmaya çalışıyorsunuz ama onlarda
burası Türkiye diyor.
Yangın
tatbikatında gazetelerden oluşan küçük ateşi söndürmeye
çalışıyorsunuz, bazen yangın söndürme cihazı tetiğe bastığınızda -
fıss diyor ve çalışmıyor.Öğrenciler bağırıyor.Hocam burası Türkiye
diye.
Temennimiz yukarıda bir kısmını saymaya çalıştığımız olumsuzlukların
tersine,gördüğümüz her olumlu ve güzel işlerde ’’ burası Türkiye –
elbette en güzeli bizde olur ’’ diyebilmek .
Ne
dersiniz, önce eğitimciler olarak hep beraber bunu söylemeye gayret
edip, ona göre tüm işlerimizde daha çok hassasiyet göstermeye
çalışalım mı ? |
|
|
|
|
05 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Atilla ALPAY |
Atilla ALPAY Hayat Hikayesi |
- MİRAÇ KANDİLİ VE SIGARA YASAKLARI KUTLAMASI
-
Tüm yurtta 19
Haziran tarihinde uygulamaya başlayacak olan yeni sigara yasası
ile hemen tüm kapalı alanlarda sigara içme yasağının
başlayacağını ve bu suretle içmeyenlerin de rahat nefes
alabileceğini belirten Türkiye Yeşilay Cemiyeti Çorum Temsilcisi
olarak yasanın hayırlı olmasını diliyorum.
-
Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihin aynı zamanda da miraç kandiline
rastlamasının çok önemli bir tevafuk yani ilahi rast gelme
olduğu ve bu yasa cumhuriyet tarihinin en önemli yasasıdır. Zira
otuz dokuz milyon sigara tiryakisi bununla sigaraya elveda demek
zorunda kalacaklardır. Onların açısından zor gibi görünse de
içmeyen ve temiz hava solumak isteyen geride kalan
vatandaşlarımız için bu çok sevindirici bir gelişmedir.
-
Öte yandan
yasanın yürürlüğe girdiği tarih de “Miraç Kandili”ne denk
gelmektedir. Bu çok sevindirici aynı zamanda da ilahi bir rast
gelmedir. Hele şu mübarek üç aylarda böyle bir yasa vesilesiyle
sigarayı bırakmak artık bir vatandaşlık görevi olmalıdır. Zira
içilmesi yasaklanan ürün tümüyle yabancı ülkelerin ürettiği ve
canımıza kastederek bizi kanser ve kalp hastalıklarına duçar
eden kainat çapında korkunç bir zehirdir. Bunlara verilen para
ve getirdiği hastalıkların tedavisine ödenen rakamlar
korkunçtur. Artık sigarayı bırakmak milli bir görev olmalıdır.
Öte yandan içilen bu sigaralar yüksek miktarda alkol ihtiva
etmektedir. Bir paket sigarada bir yemek kaşığı alkol vardır. Bu
uygulama son yirmi senedir sürdürülmektedir. Devletin ünlü
sigara ve içki üretim kurumu Tekel yabancılara satılmıştır ve
artık yoktur. Para devlete gitmemekte ve doğruca yabancı zehir
tüccarlarının cebine oradan da mermi ve bomba olarak Müslüman
kardeşlerimizin üzerine yağmaktadır.
-
İçinde
bulunduğumuz üç aylar tüm kötü alışkanlıklardan arınacağımız ve
sonunda da Ramazan’la ihya olacağımız çok kutlu bir zaman
dilimidir. İçkiler ve alkol türleri zaten Müslümanlar için
haramdır. İçine alkol katılan sigaralarda artık haram sınıfına
girmektedir. Bu itibarla hem bu sigara yasası, hem de üç aylar;
hem de idrak etmekte olduğumuz miraç kandili münasebetiyle artık
bu zehirden kurtulalım ve bu kötü alışkanlığımızı bırakalım. Hem
paramız cebimizde kalsın, hem haram işlemeyelim, hem sağlımızdan
ve canımızdan olmayalım, hem de yeni çıkan yasayı çiğnemeyelim.
-
Bu mübarek günün
hürmetine tüm tiryakileri sigaraya ve başka kötü
alışkanlıklardan kurtulmaya ve tövbe ederek temiz ve sağlıklı
Müminler olmaya çağırıyorum.
-
Hem yeni Yasamız
Milletimize hayırlı olsun ve miraç kandilimizde kutlu olsun.
-
-
NOT: Türkiye
Yeşilay Derneği’nin yeni Sigara yasasının yürürlüğe girmesi
münasebetiyle bugün 20 Temmuz 2009 da Gazi Caddesi eski adliye
önünde bir sergi açacaktır. Her yıl dünya sigarayı boykot
gününde-31Mayısta-açılan serginin bu yıl yeni sigara yasasının
yürürlüğe gireceği tarihte açılması kararlaştırıldı. Türkiye
Yeşilay Derneği Çorum Şubesi münasebetiyle yeni Kanun metnini
fotokopi olarak dağıtacaklarını, sigarayı bırakmak isteyenlere
ücretsiz cd ve broşür vereceklerini ve sigaranın zararlarının
anlatan panoları ile halkı bilgilendireceğiz. Tüm Çorumlular
sergimize davetlidir. Atilla ALPAY
|
|
|
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Hüseyin Hüsnü GÜREL |
Hüseyin Hüsnü GÜREL Hayat Hikayesi |
-
TBMM DİLEKÇE KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA
-
KONU: Marmara Bölgesi
ile Erzincan ovasında yeraltında doğalgaz
patlamalarından ileri gelen korkunç afetler ve
Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı
Hk.
-
İLGİ : TBMM Dilekçe
Komisyonu Başkanlığının 05.11.2008 / 2396 No’lu Kararı
Marmara bölgesi ile Erzincan ovasında deprem hareketi
başlamadan önce yeraltından bomba gibi patlama ve
gürültülü sesler işitilmektedir. Depremler ile ilgisi
olmayan bu patlama seslerinin sebebini hiç kimse
araştırmamıştır.
-
Dünyada yalnız Marmara
bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında
kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer
kapalı ortamlarda doğalgaz patlamaları ve suya doygun
zeminlerin bulunduğu yerlerde meydana gelen sıvılaşma
olayları dünyada benzeri olmayan çok korkunç afetlere
sebep olmaktadır.
-
Deprem hareketleri
başlamadan çok kısa süre önce doğalgaz patlamalarından
ileri gelen bu afetlerin deprem olayları ile hiçbir
ilgisi yoktur.
-
Doğalgaz patlamaları
ve deprem olayları birbirinden farklı ve başka başka
olaylardır.
-
501 sene önce 1509 İstanbul depreminde Yavuz
Sultan Selim’in babası Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT
döneminde dünyanın öküzün boynuzları üstüne oturduğuna
ve öküzün boynuzlarını oynatması ile depremlerin
meydana geldiği hurafelerine inanılıyordu.
-
Osmanlı Padişah’ı II. BEYAZIT hurafelere inanmamış
İstanbul’un muhtelif yerlerine 400 kuyu kazdırmıştır.
Bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik
açılmış;bu kuyular denge bacası görevi yaparak
yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen
muazzam basınçları ve sıvılaşma olaylarını önlemek
suretiyle İstanbul sarsıntılardan az masrafla
kurtarmıştır;(EK 13-23).
-
Osmanlı Padişahı
mezardan kalksa; suya doygun zeminlere ulaşacak
şekilde; 10–20–50-100 m. gibi az derinlikte ve 80–100
cm. gibi geniş çaplı kuyular açarak; Marmara bölgesi
ile Erzincan şehrini çok korkunç afetlerden çok az
masrafla ve kolayca kurtaracaktır.
-
Yeraltı düdüklü tencereleri muazzam büyüklükte
olduğundan ufak çaplı artezyen ve sondaj kuyuları bu
konuda çok az faydalı olduğundan; kuyuların geniş
çaplı açılması gerektir.
-
Marmara Bölgesinde ve Erzincan ovasında depremler
esnasında bazı yerlerden alevler göklere fışkırmakta;
etraf nur gibi ışıklanmakta, gökyüzü kızıl renge
bürünmekte, Erzincan ovasında gökte alev ile yanan
doğalgazın ısısı ile bu ovada trilyonlarca m3 çok
soğuk hava ısınmakta, ovadaki karlar erimektedir
-
Marmara bölgesi ile
Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz
patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç
afetlerin meydana geldiği ve Erzincan ovasında çok
zengin doğalgaz yatağı varlığı konularında tarafımdan
düzenlenen 10.10.2008 tarihli RAPOR ve bu konuda 32
yazılı belge 10.10.2008 tarihli dilekçeler ile Yetkili
ve İlgili Makamlara sunularak; Ülkemiz için fevkalade
önemli olan bu konulara ilgi gösterilmesi
istenilmiştir.
-
Devamı Gelecek sayıda
|
|
|
|
|
07 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Mustafa Nevruz SINACI |
Mustafa Nevruz SINACI Hayat Hikayesi
|
- SİVİL DARBE VE ŞİFRELER
-
Bazı asker kişilerin sivil mahkemelerde
yargılanmasına ilişkin, iktidar tarafından, sinsi bir gece yarısı baskını,
gizli amaçlara matuf ve AB tarzı yapılan operasyon; Gerçekte oyun’un bir
parçası olan çevrelerde “sanal” bir şaşkınlık yarattı.
-
Bunlar, genellikle adalet ve hukuk tanımayan
ve “kanunculuk” yapan kesimlerdir.
- Sorsanız; Askeri Yargıtay’ın “Adalet Devletin Temelidir” ilkesi ile Sivil
Yargıtay’ın “Adalet Mülkün Temelidir” söylemi arasında ne fark var diye!
Hangisi ne anlama gelir, mana, medlul (içerik-muhteva) maksat nedir bilmezler.
Yahut merhum Mustafa Muğlalı Paşa utancı dâhil (d…) gibi bilirlerde, işlerine
gelmediği için söylemez, doğru dürüst bir lâf da etmezler.
- Peki, neden ve niçin? Çünkü adalet, hukuk ve hak 27
Mayıs’la birlikte infaz; Ordu’nun kadim subay ve üst subaylarının kahir
ekseriyeti kovulmaktan beter bir biçimde terhis edildi. Yetmedi, askeri
okullar boşaltıldı. Koskoca TSK subaysız ve generalsiz kaldı. Rivayet değil
hakikattir: Cebri terhis yoluyla orduyu terk’e icbar edilenlerin tamamına
yakını “Peygamber Ocağı” şuuruna sahip, Mareşal Fevzi ÇAKMAK ekolü’ne dâhil ve
beş vakit namaz kılan, imanlı-şuurlu yani aydın, münevver ve mütedeyyin,
gerçek Türk ve Müslüman Askerleri idiler. Sonra yapılan yasa düzenlemeleriyle
‘askerlik’ sıradan bir mesleğe dönüştü. 2300 yıllık sağlam ve sarsılmaz
gelenek “inanç, kök ve ırk temeline dayalı” akait ilga edildi.
- ESAS MESELE ŞU Kİ:
-
Alçakça yıkılan demokrasinin hazin enkazı
üstüne monte edilen güdümlü ve gayri milli örtülü faşizm, oligarşi ve
despotizmin, bundan böyle “halka karşı” korunma ve kollanma ihtiyacı hâsıl
olduğu içindir ki; Anti-demokratik amaç ve içerikli pek çok kurum ve kuruluş
oluşturuldu. Örneğin 6.04.1914 tarih ve 233 sayılı geçici kanunla kurulu
Divan-ı Temyiz-i Askeri de, “Askeri Yargıtay”a dönüştürüldü. Önceleri bu
sadece bir kuruldu. Adli (sivil) üyeleri dahi vardı. Sonra, bir paçavra kadar
dahi hukuki değeri olmayan 61 dayatmasıyla kurumlaştı!... .
- İLGİNÇ TARİHÇE:
-
6.04.1914’de, Divan-ı Temyiz-î Askerî adıyla
dar çerçeveyi şamil kurulan dairenin görevi; “Savaş Mahkemeleri (Divan-ı Harp)
ve disiplin kurullarınca verilen kararları temyizen incelemekti” 6 Eylül 1916
tarih ve 809 sayılı Kanunla kapsam genişletildi. Tek olan temyiz kurulu ikiye
çıkarıldı. Ayrıca, bazı yenilikler de getirildi. TC kurulduktan sonra,
20.05.1922 tarih ve 237 sayılı Kanunla mezkür daire “Askerî Temyiz Mahkemesi”
adıyla Ankara da teşkil edildi ve başkanlığına Org. Nihat Anılmış getirildi.
22 Mayıs 1930 tarih ve 1631 sayılı Askerî Muhakeme Usulü Kanununun 284.
maddesiyle “Askerî Temyiz Mah.” adı yasallaştı ve 27 Mayıs’a kadar usul ve
esasları yürürlükte kaldı.
-
Bu süreçte “askeri sahada, asker arasında ve
münhasıran (sıkıyönetim, olağanüstü hal ve savaş hariç) kapsam içi suçlara
ilişkin” geçici Askeri Mahkeme ve disiplin kararlarına temyizen bakılırdı.
Diğer bir anlamda ve esas itibarıyla: Yargı usulü tekti ve adli idi Askeri
Temyiz sadece özel mahkemeler, disiplin kurulları ve yarısı sivil bir heyetten
ibaretti.
- Askerî Yargıtay bugünkü adı ve yapısına, 27 Mayıs
kalkışmasından sonra, sözde kurucu meclisçe hazırlanan 9.07.1961 kabûl tarihli
Anayasa ile kavuştu. 61 Anayasası Askerî Yargıtay’ı yüksek mahkeme olarak
düzenledi, 141'inci madde gereği 24.12.1962 tarih ve 127 sayılı Kanunla kaim
teşkilât yapısı; 8.7.1972 tarih ve 1600 sayılı Kanunla tekrar düzenlendi.
11.12.1981 tarih ve 2563 sayılı Kanunla MGK bazı değişikliklerle Askeri
Yargıtay’ı 1982 Anayasası’nda aynen korundu. Sıkıyönetim mahkemeleri 1991’de
kaldırıldı. 27 Mayıs 1993 tarihinde dairelerin üye sayısı altıya; 2001’de, 5
olan Daire sayısı 4’e indirildi. Buna mukabil Dairelerin altı olan üye sayısı
yediye yükseltilerek teşkilâtlanma biçimleri tamamlandı.
-
Gerçek bu..
-
Yani ikili yargı (çifte standart) sistemi 27
Mayıs ‘dikta rejimi’ damgalı ve halk partisi patentlidir. Kast-ı mahsusla
ikame sistem kaht-ı rical’le aslına iblâğ olunamaz!.. Hakikat ve adalet ancak;
Umur-u devlet ve siyasette fazilet ile kaim olabilir. Zira TC de, “Egemenlik
kayıtsız ve şartsız milletin” olduğu; “milli devlet” ilkesinin hayata geçtiği
ve “güç’ü hak’lılar (bizatihi millet) teslim aldığı” takdirde ancak “adalet”
hayat bulabilir.
-
http://mustafanevruzsinaci.blogspot.com.tr
|
|
|
|
|
08 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
İsa KAYACAN |
İsa KAYACAN Hayat Hikayesi
|
- BIYOGRAFİ ZENGİNLİĞİNDEN KÜLTÜR ZENGİNLİĞİNE
-
Araştırma ve incelemeler sonucu, ortaya
konulanların önem ve anlamı ortaya çıkmalı, kalıcılığı, kalıcılıkları
konuşulmalı, gözlenmeli.
-
-
İHSAN IŞIK
-
Bir biyografi zengini, bir kültür zengini olan
İhsan Işık, 1952 yılında Diyarbakır’da doğdu. Erzurum Atatürk Üniversitesi
Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra, İstanbul liselerinde edebiyat
öğretmenliği yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde ve Başbakanlıkta
Danışman olarak çalıştı. Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü olarak görev
yaptı. Yazarlar Sözlüğü, Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (3 cilt), Türkiye
Edebiyatçılar Ansiklopedisi (10 cilt), Encye lopedia of Turkish Authors (3
cilt) adlı eserleriyle Türkiye’nin önde gelen biyografi ve ansiklopedi
yazarları arasına girdi. Yayınlanan değişik kitapları da bulunan İhsan Işık,
Elvan Yayınlarının yöneticiliğini sürdürüyor.
-
-
10 CİLTLİK BİYOGRAFİ ZENGİNLİĞİ
- İhsan Işık 10 ciltlik “Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür
Adamları Ansiklopedi”sini yayınladı. 2. baskılı bu ciltler içinde toplam 10
bin 366 yazar hakkında geniş bilgiler yer aldı. Bu serinin 11. cildi bin yeni
edebiyatçıyla Nisan 2009’da günyüzü görecek.
-
İhsan Işık, zor bir çalışmayı sürdürüyor ve
sonuçlandırıyor. Bunca isim ve imzalı bilgileri toplayacaksınız, genel bir
plan içerisinde biyografilerini şekillendireceksiniz, fotoğraflarıyla
sayfalardaki yerinden, okurlarıyla-araştırmacılarla buluşması, raflardaki
yerini almaları için gayret gösterip, nefes almadan çalışacaksınız. İhsan
Işık’ın yaptığı iş zor ve sorumluluk isteyen bir hizmet alanıdır. Bu yüzden
O’nu kutlamalı, alkışlamalı ve ne kadar yapabiliyorsak, desteklemeliyiz.
- Şimdi, 10 ciltlik ansiklopedilerde yer alan, binlerce isim ve imzalardan,
ciltler itibariyle bazı isimler, cilt ve sayfa numaralarını vermek istiyorum:
-
- Rıza Akdemir (cilt 1,s.157-158)
-
- Aysel Al (cilt 1, f. 228)
-
- Fakir Baykurt (cilt 2,s.616,17,18,619)
-
- Mustafa Ceylan (cilt 2,s.835,836)
-
- Zeki Çelik (cilt 3,s.918)
-
- H.Rıdvan Congur (cilt 3,s,963,964)
-
- Melahat Ecevit (cilt 3,s.1138,1139)
-
- Abdülkadir Güler (cilt 4, s.1515,1516)
-
- Ayhan İnal (cilt 5, s.1816,17,18,19)
-
- Hayrettin İvgin (cilt 5,s.1867,1868)
-
- İsmail Kara (cilt 5, s. 1959)
-
- İsa Kayacan (cilt 5, s.2102,2103)
-
- Rasim Köroğlu (cilt 6,s.2278,2279)
-
- Kaya Özdemir (cilt 7, s.2847)
-
- Ahmet Tufan Şentürk (cilt 8,s,3339,3341)
-
- Nail Tan (cilt 8,s.3392,3394)
-
- Fatma Uçarlar (cilt 9,s.3646,3647)
-
- Celil Garipoğlu (cilt 10, s.4047)
-
- Elçin İskenderzade (Bkz. Türk Dünyası
Yazarları)
-
-
ÜÇ AYRI KİTAP
-
İhsan Işık aracılığıyla bana ulaşan kitaplar:
-
1- İhsan Işık (şiirler–1968–2008, önce söz
ettiğim 88 sayfalık, İhsan Işık şiirlerinden oluşan kitap.
-
2- Denizin Estiği Nehir: Güzin Balpetek’in 88
sayfalık şiir kitabı. Elvan Yayınları arasında günyüzü görmüş.
-
3- Bir Yürek İnsan: Zübeyde Gökbulut
Sunguroğlu’nun 184 sayfalık şiir kitabı. Elvan Yayınları arasında, okurlarıyla
buluşum, buluşturulmuş.
|
|
|
|
|
09 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Selma GÜRSEL |
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi |
BEZELYE
1,5 kilo kabuklu bezelye
200 gram et
1 baş kuru soğan
1 fincan zeytinyağı veya 1 kaşık tereyağı veya margarin
1 yemek kaşığı salça
İstenildiği kadar tuz ve baharat
Kemiksiz et kuşbaşı şeklinde doğranır. Alınan bezelyeler ayıklanarak içleri
çıkartılır. Çıkarılan bezelyeler iyice yıkanarak süzgeçten geçirilirler. Bir
tencereye et ve kuru soğan doğranır ateşin üzerine konulur. Et biraz ateşte
çevrilir üzerine sıvı yağ dökülür istenirse tereyağı veya margarin konulur.
Karışım hafif kızarana kadar haşlanır. Salca ilave edilerek karıştırılır
bezelyeler bu tencereye ilave edilerek istenilen kadar tuz ve baharat ilave
edilir daha önce hazırlanmış olan sıcak su ile bezelyeleri kapatacak kadar su
konulur kısık ateşte pişirilerek tabağa alınır etrafına roka, maydanoz gibi
yeşilliklerle süslenerek sıcak servis edilir.













 |
|
|
|
|
10 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Adile TÜRKMEN |
Adile TÜRKMEN Hayat Hikayesi |
-
ÖYLE GİT
-
Duydum ki ellere gönül
vermişsin
-
Perişan halimi bil de öyle
git.
-
Kalbime ektiğin gülü,çiçeği
-
Kökünden koparıp öyle git.
-
-
Tükenmez sanırdım aşkı
sevdayı,
-
Artık neylemeli sensiz
dünyayı,
-
Bendeki mektubu ve hatırayı,
-
Tenha bir köşede alda öyle
git.
-
-
Kolay mı unutmak seni
yıllarca,
-
Resmine bakarım efkarlanınca,
-
Akşamlar yaklaşıp gün
kararınca
-
Gönül havuzuna dal da öyle
git.
-
-
Olur ki geliriz bir gün yan
yana,
-
Duygular dönüşür bir
çağlayana,
-
Koskoca bir ömür verdim ben
sana,
-
Gözlerime bakıp gül de öyle
git.
|
|
|
|
|
11 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
 |
Dile BİGA |
Dilek BİGA Hayat Hikayesi |
- KÜLLENMEDİ HAL OLDUM
- Söylenecek yüzlerce söz gururuma set oldu
- Dilimden dökülmedi y a yüreğime dert oldu.
- Sustuk adımız namert, çok konuşan mert oldu.
- Birikmiş, bir yığın gerçek, söylenmedi lal oldu
-
- Her ne yapıp ettiysem, el dilinde laf oldu
- Haklı iken mecnun bile deli oldu, saf oldu.
- Sanırım biz gibilerin günahları af oldu,
- Yem yeşil bir ağaç idim, güllenmedi dal oldu.
-
- Buz dağıyken duygularım, volkan oldu, lal oldu
- Demirci narıyken gönlüm, dövülmeden nar oldu.
- Tilkiydi ya sözüm ona, bir kargaya av oldu
- Okyanuslar akıttım ya küllenmedi hal oldu
|
|
|
|
|
12 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
 |
Ahmet CANBABA |
Ahmet CANBABA Hayat Hikayesi |
-
ACILARA AĞIT
-
Ömrümüzce gittiğimiz bunca
yolun sonunda
-
Rüyalarımı çaldılar gerçekler
bana kaldı
-
Nasıl bir zamandı buruk aşkı
terk ettiğimiz
-
Ve içimde hırçınlaşan
hislerim donakaldı
-
-
Yüreğimizde yeşeren fikirler
henüz hürdü
-
Tutsak olan her günümüz nasıl
bizce özgürdü
-
Erken uyandık güneşle geceler
kısa sürdü
-
Acılara ağıt yaktık sevdamız
sona kaldı
-
-
Kandırılmış yığınlarda ben
bir orta direğim
-
Yarınlarıma umutla
bakan halktan bireyim
-
Nasıl surlarla çevrilmiş,
hapsedilmiş yüreğim
-
Karanlığın gölgesine az daha
kana kaldı
|
1 |
|
|
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Bu
sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
126 SAYI 25 Ağustos 2009 SAYIYA Gitmek İçin
Tıklayınız! |