- DP BÜTÜN SİYASET KURUMLARINA İTHAF OLUNUR
-
Bu günlerde DYP’ye zoraki
monte Demokrat Parti’nin Büyük Kongresi yapılacak.
- Genel Merkezden yapılan açıklamaya göre Demokrat
Partinin 4. (!) Olağanüstü Büyük Kongresinin 6 Ocak 2007 Pazar günü yapılacağı
bildirildi. Ancak, daha önce de bu sütunlarda defalarca yazdığım gibi bu ekip
Demokrat Parti’den bihaber. Meselâ, IV. Olağanüstü Büyük Kongre demişler ne
alâkası var. Önce Parti evraklarını ANAP’tan alsınlar da, aslında kaçıncı
Kongre olduğunu bir öğrensinler.
-
Bahusus Kongrede Genel
Başkan seçiminin ardından GİK, Merkez Karar Kurulu ve Yüksek Haysiyet Divanı
organlarının yedek ve asil üyelerinin seçimleri gerçekleştirilecek. Burada çok
önemli bir ayrıntı vereyim, DP’de Merkez Karar Kuru Yoktur. Bunun yerine kaim
Parti Divanı vardır. Parti Divanı, bütün siyaset kurumlarına örnek olacak
kadar demokratik, özgün ve parti içi demokrasiyi tedvire muktedir bir
kuruldur. GİK Divan tarafından seçilir ve yine Genel Başkanlık Divanı; Parti
Divanı’nın onayı ile vücut bulur. Peki hani dünün DYP’ sinin Demokrat Partiye
iblâğında bu hüküm. Elbette yok. Çünkü onlar, orijinal DP amblemini de
almamakla sadece ve yalnızca “merkez sağın utancı-hicabı” haline düşen
DYP’lerine yeni bir yüz arayışına girmişlerdi. Amaçları DP olmak falan
değildir. Neyse, uzatmayalım.
-
Hani, daha önce 17-18
Kasımda yapılması planlanan kongre, Genel Başkan Mehmet Ağar tarafından iptal
edilmişti. Ardından GİK, kongrenin 6 Ocak tarihinde yapılmasına karar verdi.
Tarafımıza intikal bilgilere göre. Kongrede, DP-dyp Genel Başkan Yardımcısı
Çağrı Erhan, eski İstanbul İl Başkanı Süleyman Soylu, eski Sağlık Bakanlığı
Müsteşarlarından Aytun Çıray, eski genel sekreterlerden Serhan Yücel, gazeteci
Nevval Sevindi, Genel Başkan Mehmet Ağar'ın eski genel merkez danışmanlarından
Doç. Dr. Namık Kemal Bingöl, eski Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ve eski
İzmir İl Başkanı Kani Aydoğdu genel başkan adaylıklarını açıkladılar. Ayrıca,
Ali Şahin, Hasan Ateş, Eşref Ünal, Dursun Atabek, Hayrettin Özaydın, Cemal
Önez, Salih Erkal ve Efkan Erkul isimli şahıslar da genel merkeze adaylık
başvurusu yapmışlar. Ne diyelim ? hayırlı olsun. Bekleyecek ve göreceğiz neler
olacağını !..
-
Bizim fikrimiz o ki; Parti
sahibi, polis, Mehmet AĞAR’ın katı yönetimi, kaprisleri ve basiretsizliği
nedeniyle DYP misyonuna nokta konuldu. Tam kıvamında gerçekleşmesi kabil
“birleşme ve bütünleşme” ise maalesef gerçekleştirilmedi ve zoraki nikâh
sonunda böyle oldu.
- Ancak, bununda memleket hayrına iblâğı mümkün.
-
Umarım bu makale bulunur,
okunur, ibret ve ders alınır.
-
Dava ve misyonun hakiki
varislerinde biri sıfatıyla halisane temennimiz budur.
-
Tabii değişim ve dönüşümün
gerçekleşebilmesi için DP adını alan ve fakat “manâ ve muhtevasının” ayrılmaz
bir parçası olan amblemini dışlayan bu yeni (!) oluşumun, yapılacak kongrede
aslına rücu etmesi, dava ve misyonunun özünü teşkil eden tarihi amblemi
alması, ilke onur ve değerlerini iktisap etmesi zorunludur. Aksi takdirde
sonuç yine hayâl-i sükut ve derin bir hüsrandan başka bir şey olmayacaktır.
- (DYP) -DP’YE İTHAF
-
Her ne kadar aşağıdaki
bilgilere bütün siyaset kurumlarının “hayati derecede” ihtiyacı olsa da; Ben
bu makaleyi özellikle ve bilhassa DYP-DP’ye ithaf ediyorum. Umarım görülür,
bilinir, okunur, incelenir ve değerlendirilir. Zira, bu çalışma büyük bir
zahmet, meşakkat, bilgi ve birikimin ürünüdür. Her ne kadar “marifet iltifata
tabii” ise de, biz kimselerden her hangi bir iltifat beklemiyor; Sadece
“bilgi” yi siyasetin ve siyasetçilerin istifadesine sunuyoruz.
- İDEAL BİR PARTİ (GELENEĞİN) PROGRAMI
-
Bu güne göre uzak bir
geçmişte; 01 Eylül 1937 tarihinde, "Şark Raporu" ışığında, (Cumhurbaşkanı
Mustafa Kemal ATATÜRK' ün emir ve direktifleri üzerine) Celâl BAYAR ve
arkadaşları tarafından hazırlanan "TC'nin, Kalkınması-Gelişmesi ve Muasır
Medeniyet Seviyesine Ulaşmasına İlişkin Program Tasarısı" bizzat ve şahsen,
ATATÜRK tarafından okunmuş, incelenmiş olup, pek çok ek ve değişiklik
yapıldıktan sonra BAYAR' a, "İşte, bu program benim programımdır. Türk milleti
için düşündüğüm ve icrası hususunda lüzumuna kani olduğum her hususu havi
bulunmaktadır. Bütün esas ve unsurları ile bunun mutlaka ve noksansız olarak
uygulanmasını istiyorum. Hükümeti kurun ve bu programı uygulayın." dediği ve
uygulama emri verdiği metin, önce 25.Eylül.1937 tarihli 1. Mahmut Celal BAYAR
-
Hükümetinin resmi ve
"Atatürk tarafından hazırlanan" onaylı programı oldu.
- Ancak bu programın, 25.10.1937-25.01.1939 tarihleri
arasında görev yapan 1. ve 2. Bayar hükümetleri tarafından uygulanması mümkün
olmadı. Çünkü, Şark Raporu ve çok bariz hale gelen bazı sorun ve sıkıntılar
yüzünden Atatürk, İsmet İnönü’yü, parti ve devlet görevlerinden azlederek
sürgüne göndermişti. Diğer taraftan kendi hastalığı ilerliyor ve devlet işleri
ile meşgul olamıyordu. Bayar Hükümeti ise, bir taraftan aziz Atatürk’ün
tedavisi için koşturuyor, diğer taraftan da programın hayata geçmesi ve
hükümetin (İnönü den dolayı) başarılı olmasını istemeyen Vekillere karşı yoğun
bir mücadele veriyordu. 10.Kasım.1938 günü Ulu Önder hayata gözlerini
kapayıncaya kadar bu mücadele, programdan hiçbir sonuç alınamadan ve her hangi
bir uygulama yapılamadan böylece sürdü.
-
Vefatın ertesi günü İsmet
İnönü derhal, kendisini Cumhurbaşkanlığına seçtirdi. İlk etapta "Atatürk' ün
programı" hayal mahsulü olarak nitelenip yürürlükten kaldırıldı. Bütün Resmi
daire ve okullardan Atatürk portreleri indirilerek "milli şef" fotoğrafları
asıldı. Tedavüldeki kağıt ve madeni paralar toplanarak "milli şef" resimli
paralar basılıp piyasaya çıkartıldı. Buna sabır ve tahammül gösteremeyen ve
onay vermeyen Bayar Hükümeti 25.Ocak.1939 da görevinden alındı.
-
Bu tarihten itibaren
ülkemizde karanlık, despot, diktatör ve faşist bir yönetim, baskıcı ve
karanlık bir dönem başladı. Halk Partisi ile devlet adeta birleşti,
bütünleşti. Celal BAYAR ve arkadaşları; Adnan MENDERES, Refik KORALTAN, Prof.
Dr. Fuad KÖPRÜLÜ, Mareşal Fevzi ÇAKMAK, Ali Fethi OKYAR ve Ali Fuad BAŞGİL;
Zamanla, azimle ve sabırla genişleyen bir yelpaze içinde, (kendi deyimleri
ile) Demokrasi ve fazilet mücadelesine başladılar. Atatürk'ün, yoluna, izine,
vasiyet-gelenek ve programına sıkı sıkıya, sadakat ve samimiyetle sahip çıkıp
sarıldılar.
-
İşte; 12.Haziran.1945
tarihli "dörtlü takrir" e, buna mümasil demokrasi, insan hakları, adalet,
fazilet ve hukuk mücadelesine esas teşkil eden ve 07.Ocak.1946 da "Demokrat
Partinin " kurulması ile hayata geçen bu programdır. Bu program, Türkiye
sevdalıları için uygulanması ve uyulması gereken bütün ayrıntıları açıklar.
Ülkemiz ve insanımızı onurla yükseltmek, kalkındırmak ve geliştirmek
isteyenlere yol gösterir. Çağı gereklerine göre değişim ve dönüşüm özelliğini
taşır. “Cumhuriyet, Demokrasi ve Lâiklik” bağlamında öncü bir fonksiyona
sahiptir. Kısaca milli misyon olarak da vasıf ve ifade edebileceğimiz
"Atatürk' ün Programı” bu programın, esas itibarıyla ‘partiler üstü’
karakteri, özellik, nitelik ve ana hatları (muhtevası) aşağıdaki şekildedir:
-
Gelenekte siyasetin amacı:
Devletin temel unsuru, varlık sebebi olan İnsanı, maddi-manevi, ilmi-bilimsel
ve kültürel değer, eser ve zenginliklere kavuşturarak ‘ona’ gerçekten
başarılı, onurlu, ilkeli, sorumlu ve mutlu olabileceği ortamları hazırlamak;
-
“Siyaset ve Devlet’in
Yeniden Yapılanması” reformu çerçevesinde:
-
a-Devleti asli (Adalet,
Dış-İç emniyet, güvenlik ve huzur, Sosyal Devlet, fert ve toplumun
geliştirilmesi, tabanda refah ve mutluluğun şartlarının oluşturulması)
görevlerine “yönlendirici ve denetleyici” boyuta çekmek, bunun dışındaki bütün
kurum, kuruluş ve işlemleri ya, yerelleştirerek veya hızla özelleştirerek
halka teslim etmek; Namuslu ve dürüst rekabete dayalı ‘serbest piyasa
ekonomisi’ ni hayata geçirmek.
-
Şu an için “güvenlik ve
istikrar” kavramları anlamlarını yitirmiş bulunmaktadır. Öyle ki, yoğunlaşan
kundaklama teşebbüsleri ile 3 Ocak tarihli Diyarbakır saldırısı, ondan evvelki
askerleri kaçma ve/veya kaçırılma kalkışmaları, DTP vukuatları ve nihayet;
Ağır bir tehdit ve dayatma niteliği arz eden son AB kararları bunu açıkça
göstermektedir.
-
Şimdi kaldığımız yerden
devam edelim:
-
b-Yerinden Yönetim ve
katılımcı Yerel Demokrasiyi gerçekleştirmek.
-
Bilimin, bilincin ve
demokrasinin zorunlu kıldığı bu gerçek; İki yüzlü, dessas, yalancı ve talancı
AB’nin de menfur telkin-dayatma ve katkılarıyla günümüzde hedefi ve amacından
saptırılmakta ve muhtemel bir bölünmeye zemin hazırlamak niyeti ile istismar
edilmektedir.
-
c-Yasama, Yürütme ve Yargı
erkleri arasındaki “kuvvetler ayrılığı, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesini”
hayata bütün usul, esas ve unsurları ile uygulamak. Kanunlar önünde tam
eşitliği sağlamak. Adalet ve hukukun üstünlüğünü hakim kılmak.
-
d-Başta Cumhurbaşkanının
doğrudan halk tarafından ve milli delege sistemi ile halkın içinden seçilmesi
olmak üzere; Milletvekilleri, Belediye Başkanları, İl ve Belediye meclisi
üyelerini “namusluca ve dürüstçe” yasalaşmış dar bölge ve iki turlu seçimle
seçtirmek; Yerel yönetimlerin siyasi partilerle bütünüyle ilişiğini kesmek.
-
e-Ülkeye Tam Başkanlık
Sistemini kazandırmak.
-
Demokrasi, uzlaşma kültürü,
karşılıklı saygı-sevgi, tolerans ve hoşgörüye dayalı bütün evrensel hak ve
hürriyetlerin önündeki engelleri kaldırarak, adalet ve hukuku hakim kılmak
suretiyle bunların uygarca ve özgürce kullanılmasını sağlamak. ‘Kanunlar
anayasaya, anayasalar da insan’a aykırı olamaz’ ilkesi doğrultusunda Anayasa
ve yasaları sadece temel esasları ihtiva edecek şekilde yeniden düzenlemek ve
demokratikleştirmek. Yargı Erki’ni bütünleştirip bağımsız ve tarafsız kılmak,
Devletin bütün kurum ve işlemlerini yargının ve halkın denetimine bağlamak,
tam şeffaflık ve saydamlığı temin etmek, yargının hızlı, etkin, sağlıklı ve
ucuz çalışmasını sağlamak. Hak aramanın yolunu açmak. İçinde (Ombudsman)
kurumunun da bulunduğu bir adalet dağıtım sistemi ile halkın hak arama,
denetim ve izleme hakkını kullanması kurumsallaştırmak.
-
Devlet okul ve
üniversitelerini, merkezi sistemden yerel yönetimlere devretmek, uygun
olanları vakıf haline getirip özelleştirmek. Eğitimde etkin bir sigorta ve
kredi sistemi kurmak, fakir, yoksul ve güçsüzlerin de en iyi şartlarda okuma
imkanlarından yararlanmasını sağlamak, Devletin Sağlık ve Sosyal Güvenlik
kurumlarını tek çatı altında birleştirmek, gerekli olanları yerelleştirmek ve
özelleştirmek. Bütün vatandaşlar bir Genel Sağlık Sigortası kurmak. Ayırımsız
bütün vatandaşlarımıza devlet hastanelerinde ‘ücretsiz bakım, kontrol ve
tedavi’ imkânı sağlamak. Fakir, yoksul, güçsüz ayrımı yapmadan bütün
vatandaşlara kalıcı, sürekli ve kaliteli sağlık hizmetini devlet olarak
vermek.
-
Devletçe yönetilen mevcut
sigorta sistemlerini çağdaş ve sağlıklı bir Milli Sosyal Güvenlik Sistemine (SAGEM)
dönüştürmek. Emekliliği çağdaş-güncel, insani ve medeni boyutta norm ve
standart birliğine kavuşturmak. Çalışanla emekli arasındaki maaş farkını
asgariye indirmek, maaşlar arasındaki ayrıcalık ve uçuruma son vermek, kamu ve
özel sektör çalışanları ile bütün emekli maaşlarını “yoksulluk sınırının”
üstüne çekerek, insanca bir yaşam sürmelerini sağlamak,
- BİLGİ NOT:
-
Mevcut hükümet tarafından
mezkür sahada yapılan çalışma maalesef bu standart, ilke ve normlardan
bütünüyle uzaktır. Sosyal Güvenlik Kurumu adı ile oluşturulan ve tıpkı yıllar
önde DP tarafından öngörüldüğü veçhile “Sosyal Güvenlikte Tek Çatıyı”
amaçlayan bahusus kurum ölü doğmuş ve doğar doğmaz da kadük olmuştur. Bu
kurumun oluşumunda ne adalet, ne hukuk ve ne de hakkaniyet ilkelerinden söz
etmek mümkün değildir. İnşâllah düzeltilir.
-
Elbette düzeltilmesi de
gerekir. Zira, TC’nin kuruluş amacı bunu muciptir.
-
İşsizlik Sigortasını
genelleştirmek.Zorunlu tahsilini bitiren ve/veya 18 yaşını ikmal ettiği halde,
her hangi bir okula devam etmeyen bütün gençlerimize ya iş bulmak veya
işsizlik maaşı bağlamak. Emeklilerin, işsizlerin, öğrenim gören gençlerin, ev
hanımlarının, özürlülerin, yoksul, kimsesizlerin, gazilerin ve şehit
ailelerinin durumlarını iyileştirmek. Ülkemizde fakir, yoksul, aç-açık ve
kimsesiz bırakmamak. Devlet adına, kimsesizlerin kimsesi olmak. Türkiye ve
dünya Türklüğüne sahip çıkmak.
-
Memur-işçi ayrımını
asgariye indirmek. Kamu çalışanlarının sayısını en az yarıya indirmek.
Bilimsel sendikacılığı geliştirmek. Sendika ağalığına son vermek. İşçi ve
Memur sendikalarını tek Konfederasyon çatısı altında birleştirerek
demokratikleştirmek. İşçi ve memur dahil bütün çalışanların sosyal haklarını
demokratik yollarla elde etmeleri için gereken yasal düzenlemeleri yapmak.
Asgari ücreti, sigorta kıdemi, tahsil, ehliyet ve liyakatle bağlantılı, en alt
göstergesi (asgari geçim indirimi) vergi dışı kalacak biçimde yeni usul ve
esaslara bağlamak.
-
Ekilebilir tarım ve ziraat
alanlarını korumak kayıt ve şartıyla, Şehirlerin gelişme alanlarını hızlı ve
planlı olarak yerleşime açmak, kira ve konutu rant vasıtası olmaktan
çıkartmak, herkesin mutlaka medeni ve insani şartları taşıyan, sağlıklı bir
Konut sahibi olmasını özendirip desteklemek.Kaynak kaybını engellemek,
gereksiz yatırım ve israfı önlemek ve sağlıklı-yeterli-konforlu bir yaşam
düzeyi için ‘yaşam boyu kullanılabilecek” kiralık konut sistemini devreye
sokmak.
-
Devlet olarak, toplumun
bilim, kültür ve Sanat değerlerine sahip çıkmak, milli ve manevi değerleri
geliştirecek, Türk harsı, kimlik ve kişiliğini yükseltecek, Namuslu, sorumlu,
ilkeli, onurlu ve sorumlu vatandaş formunu hakim unsur haline getirecek
tedbirler almak, Sanatı ve sanatçının gelişmesini özendirmek.Anarşist,
terörist, bölücü, hırsız, yolsuz, rüşvetçi, iltimasçı, gasp ve irtikap
eğilimli ve/veya bu fiillere tenezzül ve tevessül eden alt varlıkları eğitmek,
terbiye etmek. Islah olmayan araz ve müzminleri toplumdan soyutlayıp, üretim
kamplarında enterne etmek.
-
Aktif ve şahsiyetli bir Dış
Politika izlemek.Tarihten ve tabiattan kaynaklanan bütün hak ve hukukumuzu
tavizsiz ve ivazsız olarak sonuna kadar kullanmak. Uluslar arası ilişkileri
‘mutlak mütekabiliyet’ ilkesi doğrultusunda yeniden düzenlemek. Ülkemizin tam
bağımsız, hür ve hükümran bir devlet olma sıfatını, hayatın ve iktisadın bütün
alanlarında temin, tedvir, sevk, idare ve organize etmek, harici misyonumuzu
ne idüğü belirsiz dönmeler ve monşerlerden temizleyip, bütünüyle
Türkleştirmek. Öz be öz, yani asaleten Türk olmayanları
-
Dış İşleri, İç İşleri, TSK
ve MEB’ na almamak.
-
İç güvenliğin sağlanması
görev, yetki ve sorumluluğunu merkezi idarenin gözetim, takip, denetim ve
koordinasyonunda il ve ilçe idarelerine vermek. Jandarmayı kaldırmak. Kaymakam
ve Valiler ile Müftü, Başsavcı, il ve ilçe Emniyet Müdürlerinin halk
tarafından seçilmesini sağlamak.
-
“Güneydoğu Sorununu”,
hiçbir ayrımcılık, bölücülük, halklar arasında farklılık, imtiyaz ve sair
“bütün Türk vatandaşlarının tabi olduğu ve uymak zorunda bulunduğu yasal şart,
statü, imkân ve fırsat eşitliği ile Kanunlar önünde mutlak eşitlik” bağlamında
ve bütün insanlar, inançlar ve bölgeler arasında tam eşitlik ilkesi dahilinde
ve sosyo-ekonomik çerçevede çözmek. Halklar değil, ayırımsız tüm vatandaşlar
arasında adalet, eşitlik ve hukuku üstünlüğü ilkesini hakim kılmak. Ülkede var
olan, dokunulmazlıklar dahil bütün ayrıcalık, imtiyaz ve istisnalara kesin
olarak son vermek.
-
Yüksek kalite, ucuz ve
uygun fiyat” bağlamında “Namuslu ve dürüst Rekabete Dayalı liberal ekonomi
Serbest Piyasa Düzeni” içinde “Hür Teşebbüsü” gerçekleştirmek, kapsamlı bir
Teşvik sistemiyle ekonomiye dinamizm getirmek. Devlete ekonomide, makro
politikalar ile nazım rolünü yüklemek. Vatandaşı ezdirmemek. İktisadın temel
esas ve ilkelerini “çıkar-çılgın kâr ve rant” üstüne değil; Helâl kazanç
üstüne bina etmek. Her türlü kayıt ve kapsam dışılığa son vererek, devleti
kontrol altına almak.
-
Vergileri adil esaslar
çerçevesinde makul seviyelere indirmek, tabana yaymak, kamu maliyesini
bütünüyle şeffaf ve saydam kılmak, Türkiye Milli Mastır Projesi kapsamında
kayıt ve kapsam dışını ortadan kaldırmak, dolaylı vergileri azaltmak ve
doğrudan vergileri evrensel boyuta çekerek; Vergilendirilmiş kazancın üst üste
ve tekrarlanan bir döngüyle vergilendirilmesini kesin olarak önlemek,
-
Esnaf ve sanatkarın Küçük
ve Orta Ölçekli İşletmelerini (KOBİ) geliştirmelerini sağlamak, yoğun bir
program ve etkin teşvik tedbirleri ile desteklemek suretiyle, en kısa sürede
her KOBİ’ yi bir büyük fabrika ve AŞ’ye dönüştürmek,
-
Ülkenin farklı özellik
taşıyan geri kalmış bölge ve yörelerinin kalkınması dinamik ve cazibelerinin
birbirlerine eşitleneceği etkinlikte teşvik tedbirleri ile gerçekleştirmek,
- Etkin bir ulaşım, haberleşme ve enerji alt yapısı tesis
ve idame ettirerek, Ülkenin gıda üretiminde kendine yeterliliği güvence altına
almak; İspanya’nın Sevilla bölgesi gibi ekolojik ve organik-doğal tarıma
dayalı büyük ölçekli işletme ve alanlar oluşturmak
-
Dış pazarlarda rekabet
gücümüzün artırılması amacı ile ekonomik, mali, monater
- politikalarda gereken düzenlemeleri yapmak, komşu
ülkelerle serbest piyasa, liberal ekonomi ve dürüst rekabete dayalı ve geniş
kapsamlı ekonomik işbirliğini oluşturmak, sınır kapılarını serbest ticarete
açmak ve geçişleri serbestleştirmek.
-
Proje bütününe sadık
kalarak bu programı uygulamak, Türkiye’ye gerçek anlamda çağ atlatacak ve
ülkemizin “Birinci Sınıf Dünya Devleti” konum ve durumuna yükselmesini
kesinlikle sağlayacaktır.
- İDEAL BİR PARTİ MİSYONU
-
Türk milletini içinde
bulunduğu ıstırap ve sıkıntılardan kurtaracak; “Kalkınmış - gelişmiş; Muasır
medeniyet seviyesine erişmiş ve bu düzeyi aşmış bir Türkiye” ideali ve
sevdalılarının “mevcut ve/veya muhtemel yeni Parti Misyonu: Kısaca "gelenek"
olarak tanımlanan ve başlangıcı Ulu Önder ATATÜRK ve milli mücadeleye dayanan,
Atatürkçü-Kemalist, Milliyetçi, Maneviyatçı bir "kuvva-i milliye" misyonudur.
Esas itibarıyla var olan ve fakat sahipsiz kalan bir çizgidir. ATATÜRK' le
başlar. BAYAR, MENDERES ve ÖZAL ile günümüze kadar uzanır. Hakiki ve bizatihi
/ geleneksel sahibi tarihi Demokrat Partidir. Kuvva-i Milliye ve Milli
Mücadele ruhunun destansı bir dirilişi olarak tanımlanan 1946' dan dolayı "46
Ruhu" olarak da ifade olunur.
- TANIM VE ANLAMI :
-
Demokratik ve gerçek
anlamda Lâik Türkiye Cumhuriyeti’ nin; Atatürk ilke ve inkılâpları ve manevi
mirası ile mündemiç; Milli, ilmi, insani ve manevi mukaddeslerle mücehhez;
İnsan Hakları, Eşitlik, Adalet ve mutlak Hukukun Üstünlüğüne dayalı, İnsan
haklarına sahip ve saygılı, muasır medeniyet seviyesini aşmayı hedefleyen;
Ebed-müddet hür, hükümran ve 1. sınıf müstakil bir küresel Devlet olmasını
amaçlamak, bu inanç ve ideal uğrunda tam bir fazilet, ahde vefa ve
fedakârlıkla, "nefer" olarak çalışmak; Namuslu, dürüst ve demokrat bir insan,
onurlu-ilkeli-sorumlu-erdemli bir vatandaş sıfatıyla Devlet, Cumhuriyet ve
Demokrasiyi korumak, kollamak, kalkındırmak ve geliştirmektir.
- İDEAL BİR PARTİNİN VİZYONU
-
"İleri, Çağdaş ve Güncel
Vizyon" :
-
Bütün Türk vatandaşları ve
Türkiye Cumhuriyeti Devletini, bilgi çağına taşımak;
-
İnsani boyut ve bilgi
toplumunu gerçekleştirmek.
-
En ileri seviyede kalkınma
gelişme, bilim ve yüksek teknoloji düzeyini yakalamak.—
-
Devletimizi özgür,
hakim-hükümran ve güçlü, insanlarımızı zengin ve mutlu kılmak.
- Sağlıklı, saydam, adaletli, ilkeli, onurlu, sorumlu,
dürüst ve mutlak surette hukukun üstünlüğüne dayalı; Üretici, yaratıcı,
çalışkan, hukuka sahip ve saygılı, dinamik ve sinerjik bir
-
Devlet ve Millet, toplum
oluşturmaktır.
- "SİYASİ VE SOSYAL" (SOSYOMETRİK) MANİFESTO :
-
1. Nedene odaklı değil,
çözüm ve projeye odaklı olarak çalışmak.
-
2. Namuslu, dürüst,
demokrat; İyi insan ve sorumlu vatandaş olmak.
-
3. Sorumsuz vatandaşlıktan,
sorumlu vatandaşlığa geçişi sağlamak.
-
4. Lider sultasını
kaldırmak; Siyasi rakip değil iyi bir ekip olmak.
-
5. Ortak aklı esas alarak;
Verimli, uyumlu, ilmi ve kaliteli siyaset yapmak.
-
6. Adres : "Türkiye"
-
7. Kimlik : "Türkiye
Cumhuriyeti Vatandaşı”
-
8. Kişilik : "İnsani Boyut
ve Bilgi"
-
9. İlke : Onurlu, Saydam,
Adaletli, Demokrat ve Dürüst Siyaset,
-
10. Parola : Vatana,
Millete, Devlete, İnsana ‘insanlık alemine’ hizmet.
- İNSAN HAKLARI, ADALET, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ, DEMOKRASİ VE
UZLAŞMA KÜLTÜRÜ İLKELERİ
-
1. Her insan bir devlettir.
Devlet insana hizmet için vardır. Devletin bütün hattı hareket ve faaliyetinde
‘kamu yararı’ esastır. Bütün kurum ve kuruluşları ile kamu halkın emrinde ve
hizmetinde olmak zorundadır. Hiçbir vekil, asil olan milletten veya milleti
oluşturan bir fertten üstün olamaz. Bütün makam ve mevkiiler millete, eşit
olarak halka ve doğrudan insana hizmet etmekle memur, mecbur ve mükelleftir.
Devlet memuru yoktur. ‘Millet Memuru’ vardır. Cumhurbaşkanı dahil, millet
vergisi ve devlet gelirinden maaş alan her kes “millet memurudur” Millet
memuru; Namuslu, onurlu, ilkeli ve sorumlu olmaya ve bütün vatandaşlara eşit
davranmaya, devlette halkın menfaatlerini canı pahasına korumaya ve kollamaya,
hizmetini adalet, fazilet ve tam bir vefa ve dürüstlükle, en temiz, doğru ve
verimli olarak yerine getirmeye mutlak surette memur ve mecburdur. Hırsızlık,
yolsuzluk, bölücülük, vatandaşlar arasında ayırımcılık ve gasp, rüşvet,
irtikap, namussuzluk ve sahtekârlık yapanlar kamuda görev alamazlar.
-
2. Genel amaç ve felsefe :
İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın.
-
3. Partinin varlık sebebi
ve ana vizyonu : Adalet ve Demokrasi.
-
4. Adalet ve Demokraside
hedef : Evrensel norm, standart ve kriterleri aşmak.
-
5. Kanunlar Anayasa ya,
anayasada insan haklarına aykırı olamaz. Devlet kutsal değildir. Hiç bir kurum
da kutsanamaz. Evrende kutsal olan tek varlık: Namuslu, dürüst, ilkeli, onurlu
ve sorumlu "insan" dır. Devlet, özellikle ve bilhassa “iyi insan ve iyi
vatandaşın yanındadır. İyi insan ve iyi vatandaş: Birey olarak, namuslu,
iffetli, temiz ve dürüst bir hayat süren, çalışan, üreten, hakkıyla ve
helâlıyla kazanan, demokrasiye inanan, insan hakları, adalet ve hukuka
bilinçle sahip ve saygılı olan, yerine göre bütün kurum ve kuruluşlar, özel
sektör ile devleti denetleyen kişidir.
-
6. Bütün insanlar hakları
ile doğar. Devletin görevi, bu hakları korumak, geliştirmek; Bilgi, birikim,
tahsil, terbiye, kişisel çaba-çalışma, verim ve üretimine paralel olarak bütün
vatandaşları onurlu, güvenli, zengin ve mutlu kılmaktır.
-
7. Bireyin (kişilik)
hakları dokunulmazdır. Bireyler örgütlenerek ve belirli amaçlarla bir araya
gelerek; Tüzel hukuk çerçevesinde daha geniş anlamda hak, hukuk ve teşebbüs
imkânı ve sahibi olabilirler. Devletin görevi : Düzenleme; Destekleme ve
Denetlemedir; Ayrıca;
-
Gönüllü Kuruluşları teşvik
etmek, destek olmak ve iş birliği yapmaktır.
-
Devlet idaresinde millet
iradesi ‘katılımcı gerçek demokrasi’ esastır.
-
Devlette demokrasiyi bütün
kurum ve kuruluşları ile uygulamayan, kesintiye uğratan, ayrıcalık,
dokunulmazlık ve imtiyaz yaratan, adalet ve hukukun mutlak üstünlüğü, tarafsız
ve bağımsızlığı ile hakimiyetini sağlayamayan hiçbir siyasi parti meşru
sayılamaz. Adalet, hakkaniyet ve genel ahlâk esaslarına aykırı hüküm, karar ve
tasarrufta bulunan bütün yargıç, savcı ve (resmi-sivil) yöneticiler
görevlerinden derhal uzaklaştırılır. Devlette sahtecilik, israf ve suistimalin
yeri yoktur.
-
8. En önemli ve en değerli
"İnsan Hakkı" Yaşama, Öğrenme, İnanma, Barınma, İnandığı gibi konuşma-yaşama
ve hayatını “İyi insan ve iyi vatandaş” boyutunda sürdürme hakkıdır. Ancak,
suç işlemek, yalan söylemek, başkalarının hak ve hukuku’ na halel getirmek;
Din tüccarlığı ve siyaset simsarlığı yapmak kesinlikle yasaktır.
-
9. Siyaset; Devleti
Adaletle ve milletle iş birliği halinde, hukukun üstünlüğü ve yasalar önünde
mutlak eşitlik ilkesine göre halkla "birlikte" yönetmektir.
-
10. Cumhuriyet fazilettir.
Devlet, Demokrat, Saydam, şeffaf, medeni, muasır ve insani boyutta lâik;
“imkân ve fırsat eşitliğine” dürüst rekabete dayalı serbest piyasa, (yerine
göre) karma ekonomi ve liberal ekonomiden yana olup; Bütün iktisadi hareket ve
faaliyetlerin temel amacı: Bireyin refah, zenginlik, güvenlik ve mutluğudur.
-
Üretici ve tüketici
arasında 1’den fazla aracı ve komisyoncu ihdası yasak; Üreticinin, ürettiğini
doğrudan tüketiciye satması esastır.
- ÜYELİK ESASLARI VE PARTİ KURALLARI ÜYELİK ESASLARI
-
a) Bütün Üyeler parti
içinde eşit haklara sahip olmak zorundadır.
- b) Her Üye "parti aidatı" vermeye mecbur, memur ve
mükelleftir. Parti, başta Devlet (hazine) olmak üzere, hiçbir kurum ve
kuruluştan bağış-yardım ve sair namlar altında para alamaz. Standart üye
aidatı dışında hiçbir vatandaştan para kabul edemez. Parti görevlerini para
karşılığı dağıtamaz, peşkeş çekemez. Kıdem, ehliyet ve liyakat dışında
(seçme-seçilme ve görev dağıtma, adaylık hallerinde) başkaca bir kriter ileri
süremez.
-
c) Üç ay üst üste aidat
vermeyenlerin seçme ve seçilme hakkı; Altı ay süreyle aidat vermeyenlerin
"parti üyeliği" kesin olarak sona erer. Adaylığı görevden istifaya bağlı
kişilerin ‘fahri üyelik kıdemi’ ve dönem ödemeleri dikkate alınır. Aralıksız
en az 6 ay aidat ödeyen fahri ve asli üyeler dışında kimsenin, parti içinde
seçme-seçilme ve aday olma hakkı yoktur. Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları
buna göre düzenlenir.
-
e) Parti üyesi, halk içinde
muteber, ilkeli, sorumlu, duyarlı ve başarılı "örnek ve önder" bir insan olmak
ve Partiyi onurla temsil etmek durumunda ve zorundadır. Zamanla siyaseti
kirletme ve yozlaştırma eğilimi olanlar partiye üye olamaz. Yüz kızartıcı suç
işleyen vatandaşlar partide üye sıfatıyla kalamaz.
- SİYASETİN KURALLARI
-
a) Her parti üyesi, bağlı
olduğu (il, ilçe, belde, mahalle, köy) sorunlarını tespit etmek, çözüm
önerileri-projeler üretmek ve bunları kendi başkanlığına yazılı olarak
iletmek, gereğini takip etmek ve kamu-halk lehine sonuçlandırmakla yetkili,
sorumlu ve görevlidir.
-
b) Üyelerin bir başka
görevi de; Kayıt ve icra mercileri olan kademe Yönetim Kurullarını murakabe
etmek. Hesap, iş, işlem ve faaliyetleri takip, kontrol ve dahili denetimde
bulunmak suretiyle yerel başarıya "sorumlulukla" katkı sağlamaktır. Parti
kademesinde, her hangi bir yöneticinin ‘parti içi demokrasi’ kurallarına
aykırı hareket etmesi, hak gaspı, hukuk ve tüzük ihlâli halinde her üyenin bir
üst merci ile doğrudan Mahkemelere başvurma ve sorunu gidermek için gerekeni
yapma hakkı ve görevi vardır. Parti’de, her hangi bir sahip ve antidemokratik
sulta oluşması halinde; Üye’ lerden her hangi birinin müracaatı ile mahalli
savcı ve hakimler derhal gereğini yapmakla memur, mecbur ve mükelleftir.
-
c) Ayrıca, her üye geçici
veya daimi bir komisyonda görev almak, partiye kişisel ve bilimsel katkı
sağlamak ve mahallin nabzını bu kurul ve komisyonlar yoluyla Genel Merkeze
ulaştırmak zorundadır.
-
d) Parti Üyesi için
"Anayasal Vatandaşlık" esastır. İnsanlar arasında hiç bir şekil ve surette bir
ayrım gözetilemez ve ileri sürülemez. Şu kadar ki; Vatan hainleri, hırsız ve
yolsuzlar, namussuz ve sahtekârlar bunun dışındadır.
- İDEAL BİR PARTİ’NİN “PARTİ” KURALLARI
-
a) Aidat borcu olan adaylık
ileri süremez.
-
b) Bütün Kongrelerde
"birleşik/tercihli- çarşaf liste" esastır. İyi olan kazanır.
-
c) Kulis yapmak yasaktır ve
ihraç nedenidir. Seçimlerde hür irade esastır.
-
d) Hiç bir partili, bir
başka parti ile "ittifak" isteminde bulunamaz.
-
e) Partinin bir başka
partiye katılması istenemez.
-
f) Parti Üyeleri :
-
1. Yürürlükteki Kanunlara,
yönetmeliklere ve bazı yöneticilere karşı olabilirler. Bu doğaldır. Fakat
karşı mücadele, mukabil öneri ve alternatifler üreterek kanunların çizdiği
yol, ilke ve çerçeve içinde verilir. Hak mutlaka yasal yollardan aranır.
Birey, zail olması ve/veya gasp edilmesi halinde hak aramak, haklarını
korumak, sorumlu bir insan ve dürüst vatandaş sıfatıyla ‘kişilik ve kamusal
haklarını’ savunmak zorundadır. Şu kadar ki, hiçbir parti üyesi veya vatandaş
“hak arama” gerekçesi ile kamu, özel sektör ve vatandaş mallarını tahrip
edemez, kimseye tacizde bulunamaz, ayrıcalık, dokunulmazlık, imtiyaz ve
istisna talebinde bulunamaz.
-
2. Parti üyesi asla iltimas
yapmaz. Yalan söylemez. Yüksek karakterli, ilkeli, şahsiyetli ve haysiyetli
olmak Parti Üyesinin (ve halkın) yaşam biçimidir. Bundan asla ödün vermez.
Mili değerler ve manevi mukaddesleri nefsinde yaşar. Din ticareti ve siyaset
simsarlığı yapmaz. Siyaseti, "demokrasi ve fazilet mücadelesi" olarak gönüllü
ve fakat "milli bir görev olarak" yürütür. Üye sıfatıyla hizmetleri gönüllü
olmak zorundadır. Karşılığında kişisel menfaat ummaz. Karşılık beklemez. Şahsi
çıkar ve ikbal peşinde koşmaz.
-
3. Parti Üyesi, Toplumsal
yapı içinde ve özellikle kendi bölgesinde; Rüşvet, iltimas, hırsızlık,
yolsuzluk ve her türlü su istimali takip ve başta parti içi merciler olmak
üzere, sorumlu merciler nezdinde şikayetle neticeyi takip eder. Medeni
cesaret, ilke ve yüksek ahlak sahibidir. Mahalli ve çevresinde kişisel ve
kurumsal mücadelesini verir. Şikayet, takip, dava ve şahitlikten kaçınmaz.
Halk içinde muteber, örnek-önder ve "fazilet timsali” iyi insan, iyi ve
sorumlu vatandaş olmak vazgeçilmez bir görevdir.
-
Ayrıca, bu özellik ve
sıfatla üyeler; Milli ve yerel medyayı izler. Sesli, görüntülü ve yazılı
medyada rastladığı İnsan Hakları, Adalet, Hukuk, Demokrasi, Lâiklik, Ulusal
Çıkar ve Milli Menfaatlere aykırı yayınları ihbar eder. Sorumluları hakkında
şikâyette bulunur ve icabında dava açar. İnsan hakları, demokrasi ve “ebet
müddet” Türk Devletinin diğer ülke ve devletlere nazaran “mutlak hakimiyet ve
kesin hükümranlık” haklarına halel getirecek ihanet ve tertip peşinde olan
yayınlar hakkında gereğini yaptıktan başka, çevresinde alınmasını ve
yayılmasını men ve takip eder. Milli, manevi ahlâki ve kültürel değerlerin
korunması, şer ve şeytani unsurların ülkemiz üzerindeki menfur emellerinin
engellenmesi ve önlenmesi konusunda üye ve vatandaş olarak en etkin tepkiyi
gösterir ve kitlesel mücadeleyi sevk, idare ve organize eder. Çevresinde ve
çalıştığı kurumda VATAN, MİLLET ve BAYRAK aleyhine hiçbir oluşum ve girişime
izin vermez.
-
Devletin temel ülkülerini
ve Atatürk ilke ve inkılâplarını bütün varlığı ile korur ve yaşam boyutunda
sürdürülmesini sağlama çabası içinde olur.
-
4. Parti Üyesi, parti
ilkelerini halka anlatmak, program ve projelerini öğrenip açıklamak-anlatmak,
sorumlu ve aktif bir partili sıfatıyla sürekli "yeni üyeler kayıt etmek"
zorundadır. Ayrıca, her üye yaşadığı çevre, çalıştığı kurum, yaptığı iş ve
kendi iştigal alanı ile gözlemlediği yöre hakkında, Toplam Kalite Yönetimi;
Şeffaf ve Saydam Devlet, Demokrasi ve lâiklik uygulamaları bağlamında (halka
davranış, yaklaşım ve iletişim biçimleri, kamu mallarında doğru-dürüst, ilkeli
ve verimli tasarruf, kalkınma-gelişme-koruma ve iyileştirme faaliyetleri
konulu) tespit, öneri, proje ve düşüncelerini partiye iletir. Gerekirse,
bizzat konuyla ilgili komisyon, çalışma grubu ve ekipler kurar. Konularını
takip eder ve sonuçlandırır.
-
5. Ayrıca, üyeler iştigal
konuları, şahsi konum ve durumları itibarıyla yasaklı olmadıkları taktirde,
5253 sayılı kanun hükümlerine uygun olarak, toplumda varlığına ihtiyaç duyulan
ve çok önemli boşlukları doldurma imkân ve ihtimali olan “Sivil Toplum
Kuruluşları” oluşturur. Genel kalkınma ve kamu menfaatini koruma amaçlı Vakıf,
Kooperatif, plâtform ve bunların üst kuruluşları olan Birlik, Federasyon ve
Konfederasyonların kurulmasını teşvik eder. Destekler. Vatanın ve milletin
kalkınması ve gelişmesi için zorunlu esaslı-özgün projelerin hayata
geçirilmesi ve/veya kültür emperyalizmi, misyonerlik baskısı, milli-ulusal ve
manevi değerleri yok etme, anarşi, terör ve bölücülük ile iç ve dış politikada
“Büyük Atatürk’ün Gençliğe Hitabında” dile getirilen durumlar ve bu durumda
“vazife telâkki edilmesi zorunlu hallerde” millet adına, milli mukaddeslerin,
yükselen değerlerin ve milli istiklâlin her alanda korunması için mücadele,
halkı bilinçlendirme ve müdafaa ortamını hazırlar.
-
6. Dahası, sorumlu bir
insan ve vatandaş sıfatıyla; 4982 Sayılı “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu” ile sahip
olduğu bütün hakları sonuna kadar kullanır. Devletin tahsil ettiği vergileri
nerelere ve nasıl kullandığını araştırır. Gereksiz masraf ve israf olup
olmadığını soruşturur. Yetkili ve görevli kurumların milli hassasiyetler ve
yönetim kalitesi konusunda sergilediği faaliyet,tutum, yaklaşım ve davranış
biçimlerini araştırır. Daha demokrat, namuslu, temiz, üretken ve verimli bir
Türkiye için “Yasa yoluyla” insanlık ve vatandaşlık görevini özen ve önemle
yerine getirir.
-
7. İcabında, 3071 Sayılı
“Dilekçe Hakkının Kullanılması Hakkında Kanun” gereği doğrudan TBMM
Başkanlığına; Soru Önergeleri, Kanun Teklifleri, Soruşturma Talepleri ve Kamu
Kurum ve Kuruluşlarının denetlenmesi ile bazı yetkili ve görevlilerin aykırı
durum, tutum ve davranışları hakkında ihbarlarda bulunur. Kınanması
gerekenleri kınar. Teşvik ve taktir edilmesi gereken Milletvekili ve
yöneticilere desteğini bildirir. Uyarma ve aydınlatma, yol gösterme görev ve
sorumluluğunu yerine getirir.
-
8. Başkaca, üyeler; Kongre,
toplantı ve etkinliklere katılma, kurul ve komisyon görevleri nedeniyle fiili
çalışma, gönüllü olarak parti adına seyahat, propoganda, halkla ilişkiler,
tanıtım-anlatım, yazım-yayın ve üye kayıt faaliyetleri gibi görevleri yerine
getirmek zorundadırlar. Bu asli görev ve özel siyasi hizmetleri mukabili
karşılık gözetemez ve masraf talep edemezler. Partide gönüllülük ilkesi
esastır. Zira, Cumhuriyet, gerçek anlamda Lâiklik, hürriyet, adalet, özgürlük,
ulusal kişisel, kitlesel bağımsızlık ve Demokrasinin vazgeçilmez unsurları
siyasi partilerdir. Her vatandaş mutlaka “namuslu, dürüst ve demokrat bir
siyaset kurumuna” üye olmalıdır.
-
Son olarak: Her üye,
partiyi namerde, mafyalara ve çıkarcı, üç kâğıtçı kesimlere muhtaç etmemek
amacıyla; Hangi kademede olursa olsun, parti binasına giderken (eğer gücü ve
maddi imkânı varsa) sıkıntıları gidermek, hiç olmaz ise genel ihtiyaç,
kırtasiye ve ikram cinsinden (çay-kahve-meşrubat-yemek-şeker-gazete-kitap)
götürmek adetini benimser, tavsiye ve teşvik eder. Başkaca bir işi, görev ve
zorunlu mazereti olmadıkça boş zamanlarını partide geçirir. Yöneticiler ve
çalışanlara yardımcı olmayı ve parti işlerine katkı sağlamak suretiyle,
katılımı teşvik etmeyi asli bir vazife ve kutsal bir görev olarak kabul ve
telakki eder.
-
9. Her üye; Parti kimlik ve
kişiliğini, kendi kimlik ve kişiliği olarak benimser.
- NETİCE:
-
Anayasamız siyasi partileri
“demokrasinin vazgeçilmez kurumları” olarak tanımlamış ve açılımında “kitle
partisi” vasfını öngörmüştür.
-
Kitle Partisi ne demektir?
-
Elbette “kitle partisi”
halkın partisi anlamına gelir.
-
Peki, mevcut partiler bu
manâ, muhteva, emir ve hukuka uygun mudur ?
-
Kesinlikle HAYIR.
- NEDEN ?
-
Çünkü; Mevcut siyasi
partiler halkın değil, sulta-hüküm sahiplerinindir. Bunun net bir tezahürü,
sebebi hikmeti ve suçlusu olarak: 298 Sayılı “Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun”, 2839 Sayılı “Milletvekili Seçimi Kanunu”,
2972 Sayılı “Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanun” ve nihayet “BAŞ SUÇLU” olarak da; 2820 Sayılı “Siyasi
Partiler Kanunu” gösterilebilir.
-
Bu kanunlarladır ki; Kurucu
unsur ve Ulu Önder Mustafa Kemâl ATATÜRK’ün “Egemenlik, kayıtsız şartsız
Milletindir” ilkesi rafa kaldırılmış, alay konusu yapılmış, memur-asker ve
hizmetlilerin büyük bir bölümü “dokunulmazlık, sorumsuzluk, ayrıcalık ve özel
imtiyazlarla” donatılmış; Özellikle-bilhassa “Millet-Vekilliği” kurum ve
kavramı bütünüyle yozlaştırılıp-dejenere edilerek; Adeta, “bütün eylem ve
işlemleri ile dokunulmaz, erişilmez ve ulaşılmaz” tabular yarattılar.
-
Oysa, hukukun temel hükmü
“vekâlet” olmakla; Vekil asla asil’den (Milletten) daha üstün bir yer durum ve
konumda olamaz. Vekil, millet yerine parti sahibinden emir alamaz ve parti
sahipleri “vekil adayı” listesi düzenleyemez. Düzenleyip te milletin önüne
koyamaz. Bu bir etik zafiyettir. Haksızlık, onursuzluk, sorumsuzluk ve
adaletsizliktir.
- OLMASI GEREKEN NEDİR ?
-
Elbette ki, olması gereken
şudur;
-
Ve, bu hususları hayata
geçirmek 6 Ocak 2008 günü ifa ve icra edilecek (başta) Demokrat Parti ile
halihazır var olan bütün siyasi partilere düşmektedir.
-
1. Öncelikle Siyasi
Partilerin bizzatihi kendi bünyelerinde ve ülkede adaleti, adalet ahlâkını ve
hukuku hakim kılmak. Cumhuriyetin Savcıları, Hâkimleri, Yargının bilumum
kurum, kuruluş ve mahkemelerini adaletli, hakkaniyetli, objektif ve tarafsız
hale getirmek. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan, Genel Kurmay
Başkanı, Generaller, asker kişiler, memurlar ve milletvekillerini “ayrıcalık,
imtiyaz ve dokunulmazlık” zırhlarından arındırıp; Ülkenin bütün vatandaşlarını
eşit kılmak.2. Milletvekillerine sadece ve yalnızca “kürsü dokunulmazlığı”
verip; Halktan-Asiden farklı bütün maaş, yan ödeme, ayrıcalık, dokunulmazlık
ve imtiyazlarına son vermek; Ayrıca, kamuda hükümferma olabilme hak ve nüfüz
ticareti imkânını kaldırıp, onları “ASGARİ ÜCRET” alan sıradan bireyler ve
gerçek vekiller haline dönüştürmek suretiyle; Devlette aklın ve bilimin yolunu
açmak. Dahası: Bilinen ve duyulan bütün yolsuzluk, görevi ihmal, gasp, rüşvet,
irtikap ve suiistimallerin üstüne gitmek. Sorgulamak, yargılatmak ve mutlaka
“millet adına” hesap sormak. Zira, bunları yapmayanlar, ne siyaset kurumu ve
ne de millet-vekili olarak kaale alınamazlar. Böyle kaldıkları sürece meşru da
değildirler.
-
http://mustafanevruzsinaci.blogspot.com.tr
|