|
YIL
8 SAYI 92 25 Ekim 2006 |
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
-
Mahmut Selim GÜRSEL HASAN PAŞA HALK KÜTÜPHANESİ YAZMA
ESERLER DEPOSU HAKKINDA BİLGİ
-
Ömer Ertuğrul SOYACAK ÇORUM VE SULAMA
-
Salim
SAVCI TRAFİK İŞARETLERE DİKKAT EDİNİZ
-
Mahmut Selim
GÜRSEL BİR SÖYLEDİ BİN İŞİTTİ
-
Mahmut
Selim GÜRSEL BU AY ÇORUM'DAN RESİMLER
-
İsmet ÇENESİZ DOĞA KATİLLERİNE DUR DENİLMELİ
-
Hasan Lâtif SARIYÜCE BATI TRAKYA’YA DOĞRU GÜMÜLCİNE’DE
-
Selma GÜRSEL KIŞLIK KURUTMA PATLICAN VE BİBER
-
İhsan TOMBUŞ SONBAHAR GİBİ
-
Paşa ÇETEN MENZİL
-
Şükriye BEZGİN SENSİZ
-
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
HASAN PAŞA HALK KÜTÜPHANESİ YAZMA
ESERLER DEPOSU HAKKINDA BİLGİ
ÇORUM’DA KÜTÜPHANELER
Çorum;Hititler döneminden bu güne
kadar bilgi saklama açısından en eski kütüphanelerinin bulunduğu
nadir illerden bir tanesidir.
Genel olarak kütüphaneler
hakkındaki bilgileri Internet sitemden http://www.corumlu.com
sitemin girişinde sağ tarafta bulunan MERKEZ İLÇE bölümünde
CUMHURİYETTEN ÖNCE
KÜTÜPHANELER -
KÜTÜPHANELER
-
KÜTÜPHANELER HASAN PAŞA -
KÜTÜPHANELER TARİH BOYUNCA
KÜTÜPHANELER FAİK
TONGUÇ VE DİĞERLERİ
dizinlerinden inceleyebilirsiniz.
EL YAZMASI KİTAPLARIN KORUNMASI
Hasan Paşa Halk
Kütüphanesinin bu günlerde Çorum Valiliğince yapılan EL YAZMA
KİTAPLARI koruma çerçevesinde üst kata çıkartılarak belli bir
düzenle koruma altına alınma girişiminin El Yazması Kitapları ne
şekilde etkileyeceği hakkında görüşümü bildirmektir.
KÜTÜPHANE HAKKINDA KISA BİLGİ VE
KAYNAKLAR
1- El yazma kitaplar Ahmet
Fevzi,Süleyman Fevzi ve Hasan Paşa kütüphanelerinin “Tekke ve
Zaviyelerin Kapatılması Hakkında Kanun” gereği kapatılmış,Çorumlular
Şimdiki Belediye Binasını 1923 yılında MİLLİ KÜTÜPHANE olarak yapıp
hizmete açmışlardır. http://www.corumlu2000dergisi.corumlu.com Geçen
ayki 90. sayı Ek1 Ek2 Ek3 Ek4 Ek10 Ek14 Ek17 Ek18 Ek19 Mahmut
Selim GÜRSEL Çorum’da Kütüphaneler (Çorumlu 2000 Dergimde basılı
yazılarım)
2- 23 Nisan 1963 tarihinde
Şimdiki Belediye binasında bu günkü Hasan Paşa Kütüphanesine El
Yazma Kitapların gelmesi.
EL YAZMA KİTAPLARIN ÇORUM’DAN BULUNDUĞU
YERLER
A)El Yazma Kitaplar,esas
kütüphanelerinden çeşitli yerlere taşınırken,pek çok zarar
uğramıştır.
B)Çorum Milli Kütüphane yani
Belediye binasında camekanlarda muhafaza edilen kitaplar yeni
yapılan şimdiki Hasan paşaya getirilmiş Rahmetli Eşref Ertekin
tarafından tasnifi ve tespit fişleri çıkartılarak halen bulundukları
depoda muhafaza edilmiştir.
EL YAZMA KİTAPLARIN ÇORUM’DAN GÖTÜRÜLME
GİRİŞİMİ
C)Benim Müdür yardımcılığım
zamanında karşı çıkmama rağmen o zamanın idarecilerinin de ses
çıkarmadıkları için el yazma kitaplar kolilere konulara,bizzat kendi
ellerimle mukavva kutulara (Tekel Müd. Aldığım yabancı sigara
kolilerine) konulup listesi çıkartılarak bizzat nezaret ederek
arkadaşları sıra ile görevlendirip (Deponun soğuk olması sebebi
ile),götürülmesi için hazırladık. Sayarak Bakanlıktan gelen
görevliler teslim ettik ve gitti,birkaç yıl sonra çeşitli
girişimlerim sonucu kitapları Çorum’a geri getirttik. Bakanlıktan
yapılan kolide dikkatsiz yerleştirmeden dolayı kitapların
bazılarını MİKLEBİNİN kırıldığı,bazıların MUHAFAZALARININ yırtıldığı
ve bazı kitaplarında ORJİNAL MÜHÜRLERİNİN bulunduğu yerlerin jiletle
kesilerek alındığı kütüphane komisyonu tarafından tespit edilerek
bakanlığı rapor verildiği ve bakanlıktan gelenlerce bu inceleme
sonucu normal görüldüğü için suçlu bulunmadı ve sonuç alınmadı.
D) Yine memurluğumda Anadolu
da bulunan ey yazma kitapların Ankara’ya temelli götürülmesi için
bakan emri çıktığı,Çorum’da kültüre önem veren hemşerilerimle bizzat
görüşmem neticesi Çorum’da El Yazma Kitapların Götürülmesine tepki
kampanyası başlatılmış,Radyo ve televizyonlarda çeşitli konuşmalar
olmuş,millet vekillere ve belediye başkanlığına verdiğim raporların
o zamanki Kültür Bakanı Durmuş Fikri Sağlara götürülerek kitapların
Çorum’da kalmasına ön ayak olunmuştur.
E) Emekli olduğumda da yine
kitapların götürülme girişimi tarafımdan önceden duyularak gerekli
girişim ve dergimde gerekli yazılar yazarak kitap bağışlayanların
kanuni mirasçıları kitaplar giderse tarafımıza verilmesi isteği o
zamanın bakan,kütüphaneler genel müdürlüğü bildirilmesi üzerine
kitaplar Çorum’da kalmıştır.
EL YAZMA KİTAPLARIN YENİ MUHAFAZA YERİNİN
YAPIMI
a-Yeni şu anda yapılan
demir muhafaza bir bakıma güzel gözükmekle beraber:
1-Kitapların yerlerinden
oynatılması bakımından sakıncalıdır. El yazma kitaplar yaklaşık 40
yıldır aynı ortamda bulunmalarından dolayı bu sıcaklık,nem ve
havalandırmaya alışmış durumdadır. Bunların buradan çıkartılması
kitaplarda KURUMA,BİRBİRİNE YAPIŞMA,MÜREKKEPLERİNİ YAPIŞMA,Uykuda
olan MİKROORGANİZMALARIN faaliyete geçme imkanları başlayacaktır. Bu
nedenle belirli kitap çürüme ve kavrulmaları meydana gelecektir.
Yeni yapılan yerde rutubet ve nem ölçerlerin bulunması yazma
kitapların ömrünü kısaltacağı gibi beklide yok olmalarına sebebiyet
verilecektir.
2-Koruma altına aynı deponun
dış bölümlerinden yapılması bu sakıncaların pek çoğunun olmayacağını
sağlaması açısından daha iyi olacağı malumdur. Bu depo Çorum’un
hatırlanan en büyük sel afatından kurtulması bakımından da sel
afetine karşı dayanıklı olduğu ve memurluk zamanında bütün defolara
yaptırılan saç kapakların da seli önlediği bilinmektedir. Bu saç
kapakların lastik fitillerle desteklenmesi gerekmektedir.
b) Gözüken eksiklikler:
1- Saç kaplama bütün odanın
her tarafına yapılmıştır. Yalnız kullanılan profiller bir depremde
binanın yıkılması durumunda bu saç muhafazanın kitaplara zarar
vereceği malumdur. Burası yapılacak diniliyorsa ki deniliyor,binanın
yıkılacağında meydana gelebilecek yıkıntının ton olarak hesaplanarak
en asında bu yükü kaldıracak kuvvetli çelik veya demin yüklenme
kolonlarının da konması iyi olur.
2- Saç kaplamanın olabilecek
bir YANGINDA bu yazma kitapların tamamının saç KAVURMA olacağı açık
ve seçiktir. Arasına konulacak ısıcam veya cam yünü belirli bir
sıcak veya soğuk ortamı geçirmemek içindir ki bu yapılan KAFES İKİ
TARAFLI SAÇ olacaktır. Bu iki tarafta sıcaklığı geçiren
bağlantılarla birbirlerine tutturulacaktır. Malum üzere ısıyı en iyi
ileten bakır ve sonra demir gelmektedir. Bu ise böyle bir afette
kitapları kavurmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
3- Bu kaplamanın odanın
içinden değil,oda dışında bulunan duvardan yapılması gereklidir.
Duvar ile oda boşluğu gelecek yangın tehlikesinde bir kalkan
olabilir.
4-
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yazma Eser Kütüphaneleri Çalışma, Yazma
ve Eski Harfli Basma Eserlerden Yararlanma Yönetmeliği
Resmi Gazete Tarihi: 19.04.2003 Resmi Gazete
Sayısı: 25074
“Eserlerin;
-Binanın bodrum ve son katı dışında bir katta,
-Sıcaklığın 18ºC, bağıl nem oranının %50, ışık şiddetinin 50 lux’ü
aşmadığı, pencerelerin ültraviyole ışınlarını geçirmediği, çatı,
pencere ve kapıların dış etkenlere karşı korunaklı hale getirildiği,
-Yangın, su baskını, doğal afet ve hırsızlığa karşı gerekli güvenlik
önlemlerinin alındığı, çift kilitli, çelik kapılı,
-İtfaiye ve polise bağlı alarm sistemleri kurulu, rafları böcek
üretmeyecek malzemeden yapılmış özellikle çelik raf
kullanılan,depolarda muhafaza edilmesi gerekir.” Denilmektedir ki
bodrumdan çıkartılan kitapların üst kata çıkartılması dır. Bu kat ta
son kattır. Bu da yönetmenliğe aykırıdır.
5-Yazma kitapların üst kata
çıkartılmaya gerekçe olarak da ziyaretçilerin depoya inip çıkma
zorluğundan bahsedilmesindir ki,yazma kitaplar deposuna her göreyim
diyen kişinin girmesi de sakıncalıdır. Halk Kütüphaneleri Görev ve
Çalışma Yönetmeliği
Resmi Gazete Tarihi: 21.09.1981 Resmi
Gazete Sayısı: 17465 Depo Memuru: (Yazma Eserleri: Madde 17
Aykırıdır. Soruşturulacak olursa gelen
ziyaretçilerin kaç kişi olduğu da meydana çıkar. Bu kişiler deponun
yerini beğenmedi diyerek atalarımızın
yadigarı olan ve bir daha bulunmayacak ve yazılmayacak eserlerin yok
olmasına sebebiyet verilmesin.
6-Hasan Paşa Kütüphanesi El Yazmaları
olduğu kadar da ARAP HARFLİ MATBU KİTAPLAR bakımından da zengin bir
kütüphanededir. O kitapların da koruma altına alınması gereklidir.
Turan Kılıçcıoğlu zamanında Yazma Kitapların gönderilmemesi
karşılığı F.D Sağlar beyin koruyun önerisi gereği Orta boyda Çelik
Raf yapımına başlanmış fakat benim tayinimin çıkması ve Turan Beyin
vefatı ile işler yarım kalmıştır. Bizin yapmak istediğimiz orta boy
kitapların bulunduğu yerde hem yazma kitapları hem de Arap harfli
kitapları korumaya almayı kapsamaktaydı.
7-Hasan Paşa kütüphanesinde bulunan Yazma
Eserlerin kataloglarının bir an önce anlayanlar tarafından
hazırlanması gerekmektedir.
c) Hasan Paşa Kütüphanesi İhtisas
Kütüphanesi olmalıdır
Hasan Paşa Kütüphanesi artık İl Halk
Kütüphanesi görünümünden çıkartılarak Kültür Bakanlığında alınacak
onay ile İHTİSAS KÜTÜPHANESİ olmalıdır. İlimiz Hitit Üniversitesine
kavuşmuştur. Artık burası ihtisas için gerekli materyallerin
bulunması ve üniversite düzeyinde hizmet vermesi gerekliliği artık
meydandadır. Daha önceleri, tekliflerimiz kale alınsa idi bu gün
İlahiyat Fakültesi mezunlarına tez olarak birer kitap veya risale
tercümesi yaptırılır ve kitaplarında en az 100 tanesi Latin harflere
çevrilmesi sağlanırdı.
1-Bünyesinde bulunan Çocuk Kütüphanesi
aynı mahallede bulunan Mehmet Şadisoğlu Çocuk Kütüphanesine
yönlendirilir.
2-Çocuk kütüphanesi bölümü üç hizmete
ayrılır İare (Ödünç Kitap Verme bölümü) ve teknolojinin ürünü
kullandığımız Internet bölümü ile yazma kitapları incelemeye gelen
araştırmacılar bölümüne ayrılır. 13 Eylül 2006 Saat 20.45
Mahmut Selim GÜRSEL
Emekli Kütüphane Müdür Yardımcısı
Gürsel Yayınevi
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Tarih Sanat ve
Edebiyat Dergisi
Sarı Çiğdem Şiir Defteri
Bu bilgi aynen
http://www.corumlu2000dergisi.corumlu.com
91. sayıda 15 Eylül 2006 tarihinde yayınlanacaktır.
Not:Bu bilgi 13 Eylül 2006 tarihinde saat
11,48'de Valilik Konutu nöbet kulübesinde bulunan polis memuruna
Vali Beye iletilmesi için "Zata Mahsustur" ibareli zarfla
verilmiştir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Ömer Ertuğrul SOYACAK |
Ömer Ertuğrul SOYOCAK Hayat Hikayesi
|
ÇORUM VE SULAMA
Türkiye’nin yüz ölçümü olan 780 000 km2 alanın yaklaşık 1/3
tarım arazisidir (280 000 km2 ) Bunun ekonomik olarak sulanabilmesi mümkün
olan 85 000 km2 nin %58 si (49 000 km2 ) si sulanmaktadır .
İlimiz Çorum’da ise ; 12 820 km2 olan yüzölçümün 6 224 km2 si
tarım arazisi olup bunun 2 930 km2 sini ekonomik olarak sulamak
mümkünken % 26 sulanmaktadır.( 762 km 2 ) Bu rakamlar Türkiye
ortalamasının oldukça altındadır. Tarımın ana girdisi olan çiftçinin
geliri yaklaşık beş kat artıran sulamada durum böyledir.
Birde ilimizde istihdam edilen nüfusun(247 176) tarımdaki payının % 67 si
(167 114) olduğunu belirtirsek tarımın önemi ve bunun ana girdisi olan
sulamanın önemi daha iyi anlaşılacaktır.İlde istihdam edilen nüfusun
tarımdaki payı % 67 iken ,istihdam edilen nüfusun sanayideki payı %7 dir .
Buna karşın Çorum ili gayri safi yurt içi hasılası rakamları
incelendiğinde gelirin % 20 si tarım %11 sanayidendir o halde ilimiz
sanayileşme çabasında olan bir tarım ilidir.
Sulamaya ilişkin ilk çalışmalar Hititler tarafından M.Ö 1300 yıllarında
Alacahöyük’e yapılan bugünkü adıyla Gölpınar Barajı M.S 2 yüz yılda
Romalılar tarafından yapılan Örükaya Barajı Anadolu’da sulama adına
yapılan ilk çalışmalardır. Bu gün bile memnuniyetle görmekteyiz
Alacahöyük’teki Hitit barajı işlevini görmektedir.Üzülerek görmekteyiz ki
bu iki tarihi barajın yapımından sonra Çoruma yapılan ilk baraj inşaatı
olan Çorum Barajı inşaatına 1974 yılında başlanılmıştır
Çorum’da üretim sıralamasının buğday ( 925 000 t) ,şeker pancarı (310
000 t ) arpa ( 280 000 t), kuru soğan ( 110 000 t ) olduğu söylenirse
tarımın niteliği belirlenmiş olur.
D.S.İ Genel müdürlüğü tarafından Çorum ilinde yapılan proje çalışmaları
ve projenin halihazır aşaması aşağıda belirtilmiştir.
PROJE ADI PROJE AŞAMASI
SULAMA ALANI
1) Çorum
Cemilbey Projesi ön inceleme
6700 ha
2)Çorum
Dövenci Alıcık Projesi ön
inceleme 5950 ha
3)Çorum
Sungurlu Projesi ön
inceleme 2720 ha
4)Çorum
Osmancık İncesu Barajı ve Sulaması ön inceleme 740
ha
5)Gelin Güllü
Projesi kesin
proje 6102 ha
6)Aşağı Çekerek
Projesi Planlama
1096 ha
7)Kızılırmak
Vadi Sulamaları (pompaj ) planlama
5994 ha
8)Çorum Obruk
Dutlu Dere Sulaması planlama
5538 ha
9)Kızılırmak
Vadi Sulamaları ( cazibe )
inşaat 4955 ha
10)Çorum
Koçhisar projesi
inşaat 14618 ha
11)Çorum Hatap
Projesi
inşaat 2364 ha
TOPLAM
56777 ha
Bu projelerin devreye girmesi halinde mevcut sulama alanları ikiye
katlayacaktır.İnşaat halinde olan üç adet projeden Kızılırmak Vadi
Sulamaların kapsamı:Çankırı ili Kızılırmak ilçesi sınırları içerisindeki
Kızılırmak köprüsünün1,5 km membaındaki Tımarlı regülatörü ile Çorum il
sınırları içerisindeki Obruk Barajı Rezervuarına kadar olan sağ ve sol
sahildeki sulama alanıdır. Sağ sahilde Çorum Sungurlu Kula , sol sahilde
Çorum Bayat Eskialibey Beldesi Satıözü deresine kadar .ikmal edilmiştir
Çorum ili sınırlarındaki diğer kısımlar henüz ihale edilmemiştir.
Çorum Koçhisar projesinin Baraj ünitesine 1995 yılında başlanılmıştır 1999
yılında bitirilmesi amaçlanmasına rağmen halen fiziki gerçekleşmesi % 27
olup 2006 yılına ait ödeneği olmadığından çalışma yapılamamaktadır.
Çorum Hatap Projesinin Baraj ünitesine 1995 yılında başlanılmıştır.1998
yılında bitirilmesi amaçlanmasına rağmen halen fiziki gerçekleşmesi % 36
olup ,2006 yılı ödeneği 1milyon ytl ,.ek ödenek olarak 5 milyon ytl
verilmiştir.. Çalışmalar devam etmektedir.
Günümüzün teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde,Ülkemizin tüketilebilir
yer üstü ve yer altı su potansiyeli 112 milyar m3 dür.2004 yılı
itibari ile su tüketimi 40,1milyar m3 ulaşmıştır . ( 29,6
milyar m3 sulamada,6,2 milyar m3 içme ve kullanmada,4,3 milyar m3
sanayide ) Türkiye su potansiyelinin yaklaşık 1/3 tüketmektedir. Türkiye
de kişi başına su kullanabilme şansımız 1500 m3 dür.güney
komşularımıza göre yüksek gibi gözüken bu rakam kişi başına 10 000 m3
su düşen A.B.D ve Batı ülkelerine göre düşüktür Türkiye’nin su potansiyelinin
yüksek olduğu yönündeki kanaat yanlıştır . onun için suyun her damlasını
değerlendirmek zorundayız ,bu zorunluluk Çorum gibi ekonomisi tarıma dayalı
yörelerde daha da belirgin hissedilmektedir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
03 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Salım SAVCI |
Salim SAVCI Hayat Hikayesi
|
-
TRAFİK İŞARETLERE DİKKAT EDİNİZ !
-
Bir zamanlar
Ankaralı;otobüs,dolmuş,taksi duraklarında hemen diziye girerdi. Sıranın
kendisine gelmesini beklerdi. Herkes de bu geleneğe uyardı.
-
Yer Ankara Kızılay. Her burası zaman insanlarla dolu ve
hareket halinde. Trafik lambaları karşısı insanlar yığılmış.
Kırmızıda yayalar duruyor,sarıyı görünce yayalar ok gibi
fırlıyor,yeşil süresince kurala uyuyor. Uymadıkları bir kural var.
Ben yaşadığım bir olayı size aktaracağım.
-
Trafik lambalarının bulunduğu yolda yaya geçidinde gelen
ve gidenlere oklarla yol gösterilmiş. Gidilen taraf sağ taraf okla
yön gösteriyor. İşte bu okları görmeyenler var.
-
Yaya yolunun sağında yürüyen bir yaşlı kişi bastonunu
basa basa yürüyor. Karşısında ise iki kızımız var. Yüksek sesle
konuşuyorlar hem de yürüyorlar. Bu ara bastonlu kişiye çarpıyorlar.
Adam söz alıyor:
-
-Hanım kızım,şu asfalta bak. Ne görüyorsun ? Kızlardan
çarpanı:
-
-Sarı oklar görüyorum. Yaşlı adam:
-
-Ama;benim yürüdüğüm okun karşısındasın. Oysa senin
okun,sana göre sağdadır. Diyor. Çarpan kız:
-
-Dayı;işine bak. Beni engelleme. İşte o kadar. Yaşlı
adam:
-
-Kızım;hanım diyerek değer verdim. Verdiğim değeri pul
ettin. Aman bu;bu defalık olsun. Biz geldik gidiyorduz. Sizin
çocuklarınız bunu yapmasın.
-
Trafik kurallarını hiçe sayanlara ithaf olunur.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
-
BİR SÖYLEDİ BİN İŞİTTİ !
-
Bir gün
e-postama bir mesaj geldi:
-
Aynur Ç.
-
Merhabalar;
-
Size Ankara
T.R.AC.'dan yazıyorum. Firmamız Aselsan, Meteksan, Alarko gibi büyük
kurum ve kuruluşlara uzun dönemli filo kiralama ve araç servisi
bakım hizmetleri vermektedir.
-
Sitenize ilgi
duymamın ve sizlere yazmamın sebebi Firma sahibi Ahmet T. Bey'in de
hemşeriniz-Çorumlu oluşu.
-
Son zamanlarda
Ankara içinde Çorumlu İş adamlarını üst düzeyde örgütleyen ve ile
sahip çıkma hemşerilik ilişkilerini geliştirerek vefa borcunu ödeme
adına ÇOR… adında bir dernek adı altında toplanmış bulunmaktadır.
Halen Ahmet T. Bey bu oluşumun aktif bir üyesidir.
-
Bir hemşeriniz
olarak sizlerin varlığınızdan ve çalışmalarınızdan haberdar olmak
bizleri memnun etti. Dergi içerisinde Dernek üyeleri ile ilgili
röportajların ilgi çekici olabileceğini düşünüyorum. Dernek üyeleri
içerisinde bürokratlardan, üst düzey yöneticilere ve firma
sahiplerine kadar uzanan geniş bir alan söz konusu.
-
Çorumdan çıkan
başarı haberlerinin yer alması ise hepimiz adına bir onurun
paylaşımı olacaktır. Bu konudaki nacizane fikirlerimi de sizinle bu
şekilde paylaşmak isterim.
-
İYİ ÇALIŞMALAR
DİLERİM.
-
T.R.A.C
-
GENEL MÜDÜR-Aynur Ç….
-
tel: 0312 278
-
fax: 0312 278
-
www.t..com
-
Ne güzel
değimli ?
-
Dergimize
yapacak bir önerisinin olması normal de
-
Alışmışlar
kendilerini ücretsiz tanıtmaya. Bilmem kimlerele iş
yapıyorlarmış,şunları yapıyorlarmış ne güzel. Tanıtmalıymışım,
bababa ”Çorum’dan çıkan başarılı haberlerin” Denmiş. Denmişte
“Siteme ilgi duymuş” muş. Ne güzel. Yukarıdaki fikirde sen emekli
biri olarak bunları yapıyorsun,bu değirmenin suyunu nereden
buluyorsun diyen var mı ?
-
Olur mu be
adam. Bilmiyor musun ? Anlayan anlar da anlamamazlıktan gelir.
-
Bende;bu
mesajı yazan arkadaşa:
-
-
Merhabalar
Aynur Hanım !
-
İlginize ve
önerilerinize teşekkür ederim.
-
Çorumlu 2000
dergime Ülkemize,Dinime ve dinlere,şahısların şahsi ve özel
yaşamlarına karışmayan,toplumları alaya almayan
yazıları,hikayeleri,bilgileri yayınladım ve
-
yayınlamaktayım.
-
1998'den bu
güne 63 sayı basılı ve sanal,64'üncü sayıdan sonra ise sadece sanal
olarak dergimi devam ettirmekteyim.
-
Basımı
yapılırken hemşerilerimizi Çorum'da ilkler olarak tanıttık,birkaç
sayfa harcadık ve hatta bunlardan bir tanesi şu an milletvekili olan
firma ve şahıslardan REKLAM olarak sadece hem de yazarım olan İsmet
Çenesiz'den reklam aldım (tabii o verdi de verdiği para ile o
reklamın yapılıp yapılamayacağını sormadı) bende
söylemedim,faturasını kestim,KDV sini
-
verdim.Her neyse;
-
O teklifinizi
firmanız hazırlar yollarsa yine de yayınlarım. Benim birkaç DPA
yerimi alır,tabiri caizse verdik kırkı çıktı korku 02-02-2007'ye
kadar domainimiz ve yerimizi aldık,ondan sonra kim öle kim kala.
-
Bu yazışmayı
91. Sayıma bir e-posta ve cevabı diye alacağım.
-
Burada bir
dört anımı anlatmadan geçemeyeceğim bunlar içimde ur gibi
büyüyorlar; ilgili hemşerim Ahmet T. Bey de çıkışını veriver,
hemşerilerime de dağıtıversin:
-
1- Yıl 1998
Temmuzu Ankara'dan haber geldi. Dergi yarın hazır alabilirsin
dediler. Hatunu da yanıma aldım bindik arabamıza çıktık yola. Saat
10'da dergiyi matbaadan aldık ücretini ödedik. O zamanların Ankara
Çorum derneği başkanı Sargül'ün bürosuna karnımızı
-
doyurup gittik, Kuğulu parkın arkasında
bir büro,hatun ben çıkmam arabada otururum dedi. Sekreter
hanıma,Çorum 1997 isimli çalışmamı,Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar
kitabımı ve 4 renkli kuşe selefon kaplı dergimi verdim. İnanın
reklam veya katkı istemek için değil bilsinler,Çorum'da da böyle bir
dergi ve Çorum hakkında kitaplar var desinler diye. İnanın saat
13,20'den saat 17.05'e kadar kapısında bekletti,sona çok af edersin
işesi geldi de nasıl olsa tanımaz diye dışarı çıktı,dedim ki kitap
ver dergiyi gördünüz mü ? Cevabını beklemeden çıktım geldim.
-
2-5'i sayıyı
almaya yine hatunla arabamızla Ankara'ya gittik. Maltepe’den
geçiyoruz, Kızılay’dan köprüye doğru giderken koca bir pankartta
Çorum Dershanesi. Gayri ihtiyari o trafikte firen yapmışım,pankartı
okuyayım diye. Kornalar,küfürler,indim. Ne var be araba durdu ne
yapalım dedim. Kocaman bir bina sanki benim. Trafik filan hiç
umurumda değil,hatun yalvarıyor gel bir kenara çekte bak diye
bağırıyor. Neyse camiden sonraki üst geçidin altında arabaya bir yer
bulduk,çıkan dört dergi ve kitaplarımı aldım gittik
-
dershaneye. On kapı çaldık yetkili
soruyoruz neden diyorlar dergiyi vereceğim diyorum o ona,o ona
yolluyor. Neyse dershaneye açtıkları kitaplık yazan yere
geldik,kapıyı vurduk bir kızcağız oturuyor.
-
Kızım bu
dergiler Çorum'da yayınlanıyor,bu kitapları da ben hazırladım bir
yetkili bulup veremedik,kitaplığınıza hediyemiz olsun dedik ve 5'in
kattan indik Yeni sayıyı alıp Çorum'a döndük.
-
3-Arif Ersoy
Belediye Başkanı;Gidip dergiyi elden veriyorum,her gittiğimde abone
olalım diyor. Dergiden 12 adet müdürlere vermekteyim,(sadece birisi
cebinden ödedi ismi bende kalsın) Bende olur başkanım diyorum. Yıl
sonu Belediye basın yayından çağırıyorlar faturanı getir abone
paranı al diyorlar,gidiyorum 1 adet 12 sayı abone ücreti faturası
keseceksin komisyondan böyle çıktı diyorlar. Gülüyorum. Yahu mahalli
gazetelerden her gün 33 adet alıyorsunuz da benim dergiden neden bir
tane alıyorsunuz diyorum,fatura
-
kesmeden para almadan çıkıyorum. Adı para
aldı olacak.
-
Neyse ertesi
sene sonu yaklaşırken Başkan Mahmut Bey Abone olduk değil mi
diyince: Başkan ben 12 dergi veriyorum,komisyon bir dergi parası
ödediği için almadım diyorum,tamam diyor hallederiz,ertesi yıl yine
aynı hikaye 1 abone 12 sayı parası almıyor ve bir daha da dergi
bırakmıyorum.
-
Şeker
Fabrikasına dergi bırakıyorum,bir yılı dolunca reklamda veririz
diyorlar
-
14'üncü sayıda biz ücretsizdi diye kabul
ediyorduk diyorlar,masanın üzerinde duran 13. eski sayıyı da alıp
çıkıyorum.
-
Çimento
fabrikası müdürü içeriye aldırmadan telefonla kapıya bir bahane ile
teşekkür et diyor,teşekkür ediyorlar dergiyi bırakıp dönüyorum,on
dördüncü sayıda kapıdaki kişiye telefondaki müdür mü diyorum,evet
cevabını alınca dek ki birde ben teşekkür edeyim diyor 14. sayısı
olan dergiyi getirdim diyince;biz ücretsiz zannediyorduk,getirmesin
diyor.
-
Posta ile Çorum dışına 1250 ayrı şahıslara
dergi gönderdim. Pek çok Çorumlu dergiyi biliyor. bu 1250 kişiden
sadece;Millet Vekili idi Adnan Türkoğlu, Ziraat Bankası Genel
Müdürlüğünde Mahmut bey ile yazarım olan Gül Yayınevi sahibi abone
oldular
-
4-Hep kötü
olacak değil ya: Oğuz Leblebicioğlu İstanbul'da bir toplantıda
Kaynının yanına gider. Ona yayınladığımız 2 sayıyı verir. Ne dediyse
buna bende yazı veriyorum,bu dergiyi yaşatın diyince,bana ne
söylüyorsun oğluna söyle o Samsun Bölge Müdürü
-
der,dergilere bakar arkadaşlarına öğünerek
gösterir. Bu da bizim Çorum'un dergisi der. Neyse üçüncü sayıyı
hazırlıyorum. Oğuz Leblebici elime bir telefon numarası vererek bunu
ara reklam verecekler Bölge Müdürü ile Görüşeceğim Çorum'dan
arıyorum de,dedi ve gitti. Baktım Samsun'a ait bir telefon hayırlısı
diyerek aradım. Bir bayan çıktı anlayamadığım bir dolum tesisi dedi
bende; Bölge Müdürü ile görüşeceğim Çorum'dan arıyorum dedim. Bir bay çıktı,bende beyefendi Oğuz
Leblebicioğlu telefonunuzu verdi,üçüncü sayıya reklam verecekmişsiniz dedim. Tamam Amca,yaz ve
şu telefonu ara onunla konuş diyerek İstanbul'dan bir numara verdi.
Teşekkür ettim hemen aradım. Bir bayan çıktı ismini söyledi,bende
Çorum'dan arıyorum Çorumlu 2000 Dergisine reklam verecekmişsiniz
dedim. Doğrudan Evet dedi arka kapağa ne kadar istiyorsunuz ?
Sorusunu sonra bende attım 100.000.000 lira bir kahkaha,bir kahkaha
ki sorman. Herhalde çok istedim dedim. Hanımefendi ne oldu acayip
bir şey mi söyledim dedim. Yok hayır. Ben bu fiyata daha hiç reklam
vermedim de ondan gülüyorum,çok az söylediniz ciddi mi ? Diye sordu bende,alay ediyor taviz vermem diyerek
evet dedim.
-
Tamam
dedi,100+KDV fatura kes yolla dedi,renk ayrımı ve çalışmayı ben
yaptırırım dedi,iyi günler diledi. Sonradan öğrendik,reklama bana
100.000.000 M verdiler,sayfa çalışmasına 1.000.000.000 vermişler ona
gülmüş. 7 sayı arttırmadan düzenli reklam verdiler. Samsun’a da
personele dağıtmak üzere 12 sayı olmak üzere 20 dergi abone oldular
kargo ile Samsuna yolladım . Yaklaşık 2,5 sayımın basılması için
sponsor olmuş oldular çünkü o zaman renk ayrımı kuşe kağıt ve baskı
575.000.000 Lira veriyordum. Yeri gelmişken yukarıda Merak
ederseniz İstanbul ÇOSİAT ile de olan diyalogumuzu yazayım:
-
İstanbul’da
Çorumla ilgili bir dernek var sevinirler ve üye olurlar denildi.
Telefon ettim. Çorum’da dergi çıkartıyorum,açık adresinizi
verirseniz kitaplarımla yollayayım. Diyorum;adresi veriyorlar.
Birinci sayıdan bir tane ve kitaplardan birer tane yolluyorum.
Derneğin kapısına da ilan asarsanız ilgilene hemşerilerimiz abone
olurlar yada posta parası sizde kalsın bir tuz parası katkımız
olur,dergi o zaman 500 lira. Neyse bir vakit sonra Çekva’dan telefon
ediyorlar, Derginiz çok güzel 50 adet yollar mısınız dediler. Bende
kargo ile 50 dergi yolladım. İkinci dergiden 100 adet istediler onu
da yolladım. Üçüncü sayı baskıya girerken Çekva’yı aradım dergilerin
parasını sordum. Sekreter hanım “DERGİNİZİ ATATÜRK ÇİZGİSİ DIŞINDA
BULDUKLARI İÇİN ALMAYACAKLARINI” söyledi. Şaşırdım. Dedim ki af
edersiniz siz ikinci sayıyı gördünüz mü ? Dedim. Sekreter
bayan,bayan dediysem bir bankanın müdürlüğünden emekli,evet önümde
duruyor dedi. Kapakta ne var söyler misiniz dedim Uğur Pamuk’un
çizdiği bir gözü Türkiye,bir gözü Kıbrıs karartılı ATATÜRK POSTERİ
var dedi,yazılardan neler var dedim: Teşekkürler Çorumlu 200’i
tanıyanlara ve Tanıtanlara Mahmut Selim Gürsel, Tekkelihocaoğlu,Hakkı
Ertekin,İslam Dini ve Temizlik Recep Camcı,Çorum’da basın Tarihi
Mahmut selim Gürsel,Çorumlu 2000’ne Nice Yıllar Salim Savcı, Türk
Milleti Çok Yaşa Oğuz Leblebicioğlu,Müze Gibi Bir Ev Katipler Konağı
Muzaffer Gündoğar,Kültür Kaynaklarımız Muzaffer Gündoğar,Dergimizin
açılış fotoğrafları ve dergimizin sergisi,Paylaşılan Vizyon Ümit
Uzel,Geleceğin Çorum’u M. Şakir Çıplak,Çorum ve Pir Sultan İsmail
Pamuk,Atv Bam Teli Yapımcısı Tayfun Talipoğlu’nun Çorum Sevgisi
Memduh Tuluk,İlimizin Nüfusu Azalıyor Oğuz Leblebicioğlu,Kronolojik
Çorum Tarihi Mahmut Selim Gürsel,Şiir ve İmaj Metin Demirci,Dünyada
Erol Duygun,Çorum türküleri Rıfat Kurtoğlu,Birlik Olalım,Hakka Doğru
Cuma Türkmen.
-
Bu yazıların
hangisini ATATÜRK ÇİZGİSİ dışında buldular dedim ve Bende bu Dergi
ile ATATÜRKÇÜLÜĞÜMLE ÖVÜNÜYORUM diyerek,ya dergilerimi yada parasını
acilen yollar dedim.
-
Dört ay sonra
49 adet 1. sayı 99 adet de 2. sayıyı iade ettiler. Sizin
anlayacağınız birer tane alıkoyup dergileri yolladılar.
-
Çekva da ayrı
bir iş. Sonrada ileride başkan kinayeli bir kart yolladı. Bende iki
sayı bu kartlar ve çekva hakkında sorular sordum cevap bile
veremediler.
-
Selamlar.
-
-
Kim olduğum ve neler
yaptığım:
-
http://corumlu.com
-
http://dergisi.info
-
Bu linkte vardır. Ayrıca site
girişlerinde bulunan her yazı ayrı bir siteme gider
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
05 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
BU AY ÇORUM'DAN RESİMLER.
Benzinli arabaya mazot konunca
Araba böyle
yoluna ancak devam etti
YAZ ÇOK KISA VE ÇOK SICAK OLUNCA
BAHÇELİ EVLERDE GENÇLER YORUMSUZ
BUDA BİR TRAFİK PAK PROBLEMİ
|
Bekir SOYACAK |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
İsmet ÇENESİZ |
İsmet ÇENESİZ Hayat Hikayesi
|
- DOĞA KATİLLERİNE DUR DENİLMELİ
- Anız yakanlara, doğayı katledenlere, kanun
nizam dinlemeyenlere, Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayanlara dur diyecek
birileri çıkmalı. Suçun açık delilleriyle ortada (Elbetteki yangın hangi
tarladan başlamışsa o tarlanın sahibi yakıyor. Bunu herkes biliyor ama
bilmemezlikten geliyor. O yüzden tarla sahibine gerekli ceza hemen verilmeli)
olduğu bir durumda artık bu vahşete ‘dur” denilmeli. Ne amaçla yakıldığını bir
türlü anlayamadığımız bu yangınlar yararından çok o tarlanın veriminin düşmesine
sebep oluyor. Bu yangınlarda bir dönümde bile on binlerce canlının yanmasına, o
yanan canlıların âhı’nın da bizleri yakmasına şahit oluyoruz.
- (Son bir kaç gündür gazetelerde sanki Kene
dolayısıyla anız yangınları oluyormuş, tarla sahipleri bu yüzden anız yakıyormuş
gibi beyanlar görüyoruz. Tarla yakmayla Kene’nin ne alakası var? Bu güne kadar
Kene için mi yakılıyordu? Şimdiye kadar ne için yakılıyorsa yine onun için (yani
tarla temizlensin diye) yakılıyor! Geçiniz efendim bunları!)
- Ben kendimi bildim bileli 60 senidir böyle sıcak ve
bunaltıcı hava görmedim. Gölgede 43 derece! 43 derece sıcaklık Çorum gibi bir
yerde ne demek?
- Bağ evlerinde bile geceleri sıcaktan yatılmıyor. İslam
dininin hiçbir canlıyı yakmanın onaylanmadığını, günahının ve azabının çok büyük
olduğunu Cuma vaazında hoca efendi uzun uzun anlattı. Anlattı ama biz camiden
çıkıp bağa giderken, Binevlerin etrafındaki ve karşı tepede yeni yetiştirilmiş o
güzelim çamları yakmışlardı.
- Bir dostum anlattı; “Tarlamın yanındaki 5
dönümlük bir tarlanın anızlarını yakarken 40 dönüm ayçiçeğimde yandı, perişan
olduk” diyordu. İşin fecaati her yıl bu anız yangınları çoğalıyor. Çoğalıyor ama
buna kimse“dur” demiyor. Bu sorun başta Çorum olmak üzere bütün Türkiye’nin
sorunu.
- Durum böyle olunca benim ve halkın merak ettiği
cevaplanması gereken şu sorular ortaya çıkıyor:
- 1-) Kanunlar mı yetersiz?
- 2-) Cezalar caydırıcı değil mi?
- 3-) Yoksa kanunlar yeterli ama uygulanmıyor mu?
- 4-) Türkiye çapında bu yüzden oluşan zararlar
trilyonları geçiyor, bu zararı kim ödüyor?
- Yakılan yer küçük bir tarla da olsa o tarlanın
etrafındaki bir sürü ağaç zarar görüyor.
- Zarar deyince en önemlisi toprak yanıyor.
Ayrıca anız yakılmış tarlalarda buğday ve arpaya büyük zararlar veren süne
hastalığı gelişiyor. Tabii anız yakanlar bunun farkında değil.
- Çorum Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünden verilen bilgiye göre
temmuz ayında meydana gelen 58 yangının 54 tanesi anız yangını imiş. Sayın
millet vekillerimiz, sayın yetkililer bu işe “DUR” deyiniz. Bu acıyı dindiriniz.
Yarayı lütfen acil olarak sarınız.
- “Yaş kesenin kolunu keserim” diyecek, birileri çıkmazsa bu
ateş sönmez artar!
- Bir sayın yetkili çıkıp ta, yukarda 4 madde
halinde sıraladığım halkın merak ettiği sorulara cevap vermek zahmetinde
bulunursa ben verilen bu cevabı yine bu köşede yayınlayacağım. (İlgililere
şimdiden teşekkür ediyorum)
- Acilen gereken önlemlerin alınacağına inanarak
sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim. (ALMA MAZLUM “CANLILARIN” AHINI ÇIKAR
AHESTE AHESTE !)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
07 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Hasan Latif SARIYÜCE |
Hasan Latif SARIYÜCE Hayat Hikayesi |
-
BATI TRAKYA’YA DOĞRU GÜMÜLCİNE’DE
-
Yemekten sonra
dolaşmaya çıktık. Saat akşamın sekiz suları. Bütün cafe’ler, pastaneler,
içkili lokantalar tıklım tıklım dolu. Çoğunluğunu kızlı erkekli oturmuş
gençler oluşturuyor. Hemen bütün mekanlarda masalar açık havada. Ortalık cıvıl
cıvıl. Aralara yerleşmiş üçer kişilik, dörder kişilik saz takımları. Fazla
yaygara koparmadan çalıyorlar, şarkılar söylüyorlar. Hopörler düzeni
kullanılmıyor. Müzik, ses büyütücüleriyle azdırılarak mahallelerin üzerine
gönderilmiyor. Ellerindeki üç çalgıdan biri mutlaka buzuki. Yanında gitar,
keman ya da nefesli bir çalgı.
-
Selanik’te sokaklar
bizde olduğundan daha fazla otomobil dolu. Hiçbir yerli arabaya rastlayamadık.
Gördüklerimiz Avrupa, Japon arabaları. Tek tük de olsa Rus arabaları
görülüyor. Bir de motosiklet bolluğu var. Gece açık hava cafelerinin,
lokantalarının yanlarına birçok motosiklet park edilmiş. Her halde buraların
müdavimi gençler motosikletleriyle geliyorlar.
-
Selanik’te
telefonlar bizde olduğu gibi yedi rakamlı. Ama batıda, Makedonya’ya yakın bir
kasabada bir dişçinin astığı tabela dikkatimi çekti. Bu tabelada dişçinin
telefonu beş rakamlı idi. Anlaşılan telekominikasyondaki gelişmeyi Yunanlılar
ülkenin tamamına yayamamışlar.
-
Yunanlı Euro’dan
pek memnun değil. Çat pat Türkçe konuşan bir esnaf, Euro ile yaşamın
pahalandığını, geçimin zorlaştığını söyledi.
-
Yunanlılar
giyimleri kuşamları hal ve tavırlarıyla tam bir Avrupalı. Bir yaya sokağa ayak
basmışsa arabalar hemen duruyor. Bizde olduğu gibi, bütün Balkan ülkelerinde
olduğu gibi, insanın üstüne araba sürmüyorlar, küfür etmiyorlar.
-
Yunanlıların kimi
Avrupa ülkelerinden Avrupalı olmada üstünlükleri bile var. Almanlar gibi, öbür
kuzey Avrupalılar gibi neşesiz değiller. Ölçülü bir yaşama sevinciyle hal
hamur olmuşlar.
-
Beyaz Kule’den
başlayarak deniz kıyısı boyunca, hepsi aynı tipte, aynı boyda ahşap kulübelere
rastladık. Meğer kitap fuarı varmış. Dört yüzden fazla kulübe uzayıp gidiyor.
Alış veriş edenler var. Ama kitap imzalayan tek bir yazara rastlayamadık.
Çocuk kitapları yazarıyız ya, Ezop kitaplarını toplayayım dedim. Ezop’u
Avrupalılar Yunanlı bilir. Bütün ilkçağ Akdeniz ve Anadolu uygarlıklarını
Yunanlıların yarattıklarını sandıkları gibi Ezop’u da Yunanlı sanırlar. Hiçbir
kitapçıya Ezop’u anlatamadım. Ezop dedim, Ezopus dedim, Aisopos dedim. Sonunda
çok güzel olduğu kadar gözlerinden çok zeki olduğu anlaşılan genç bir kız “Ezope!”
diye çığlık attı. Önüme üç kitap koydu. Her biri on altışar sayfa. Ama
kalantor bir ansiklopedi boyundu. Kalın karton ciltli. Her sayfada üçer satır
yazı. Sayfaların bütün yüzeyi boşluksuz resimlenmiş. Onları aldım, geri dönüş
yaparak tüm kitapçılara gösterdim. Hiç birinde Ezop yoktu. Yazdığım ilk çocuk
kitabım Ezop üzerine idi. Orada Ezop’un Anadolulu olduğunu vurgulamıştım. Bir
Frigya yurttaşı olan Ezop gerçekten de Anadoluludur. Kütahya’da doğmuştur. MÖ
yedinci-altıncı yüzyıllar arasında yaşamıştır. Kambur, kekeme, topal bir
adamdı. Yaşlılığında Atinalı cimri bir zengine köle olarak satıldı. Anlattığı
masallar gerçekte Hititlerden, Frigyalılardan beri devam edip gelen Anadolu
masallarıydı. Yazıya Yunanistan’da geçtiği için Yunanlı sayıldı. Yunanlı
yayıncıların Ezop’a bizde olduğu gibi fazla yer vermemeleri beni şaşırtmadı.
Biz hisseli kıssalı konuşan bir toplumuz. Nasrettin Hocayı aramızda
yaşattığımız gibi Ezop’u da yaşatıyoruz., Ezop’u en çok biz tanırız. Bizde
Ezop en çok basılan bir kaynaktır. Ezop çocuklar için basılır ama en çok
okuyan büyüklerdir.
-
Kitap fuarı önünde
biri erkek. Öbürü kadın portre yapan iki ressama rastladık. Çizdikleri
portreler kusursuzdu. Bir tane de közlediği mısırları satmaya çalışan bir
seyyar satıcı gördük. Seyyar dedim ya aslında gezici değildi. Kömür yaktığı
büyükçe mangalı ortaya koymuş, küçük bir jeneratörle tezgahını aydınlatıyordu.
-
Selanik’te, bizde
olduğu kadar bereketli olmamakla birlikte tek tük dilenciye rastlanıyor.
Ayrıca sokakta yatıp kalkanlar da görülüyor. Kentin ortasında, harabe haline
gelmek üzere olan, minareleri çoktan yıkılmış, çevresinde yükseltilen çirkin
binalarla adeta gözlerden gizlenilmek istenilmiş büyük bir Türk camisinin
duvar girintilerinde çula çaputa sarılmış yatan kişiler vardı. Deniz kıyısında
Kitap fuarının önündeki meydanda Çingeneler davul zurna çalarak dileniyorlar.
-
Selanik’te hiçbir
dikili minare görülmüyor. Kent mekezinde rastladığımız bir cami ile bir Türk
hamamı harabe olmuş durumdaydı. Dört yanına duvar duvara yeni binalar yaparak
gözlerden gizlemişler. Yunanlılar hangi yüzle Türklerin Bizans eserlerini yok
ettiklerini, kiliseleri camiye çevirdiklerini haykırıp duruyorlar?
Seksen-doksan yıl gibi kısa sayılacak bir zaman dilimi içinde Selânik’te,
Drama’da Serez’de, Kavala’da, Filorina’da ve daha birçok kent, belde ve
köylerde binlerce camiden, mescitten, medreseden, tekkeden, türbeden,
mezarlıktan namı nişane kalmamıştır. Camilerin hemen hepsi minareleri
yıkılarak kiliseye çevrilmiştir. Eğer yolunuz Kavala’ya düşerse, güzel bir
deniz kıyısında korkunç bir beton yığınına dönüştürülen kentin kordonunda, ilk
sıra binaların arkasında bir kilise göreceksiniz. Bu kilise Kanuni’nin damadı
İbrahim Paşanın yaptırdığı selatin bir camidir. Yalnızca minarelerini
yıkmışlar. Şimdi bu eski Osmanlı camisi içinde, ortodoks papazlar, ağızları
köpüre köpüre, “Dinlere hürmet Allah’ın emridir. Türkler Bizans kiliselerini
yıktılar, camiye çevirdiler. Günah işlediler. Cehennemin dibinde cayır cayır
yanacaklardır,” diye vaaz edip duruyorlar.
-
Eğer Kavala’ya yolunuz düşerse, kente girişte sol tarafınıza bakarak gidin.
Yol kıyısında kocaman bir pano göreceksiniz. Bir Kıbrıs haritası. Kuzey
Kıbrıs’tan güney Kıbrıs üzerine kanlar damlıyor. Kıbrıs’ta çocuklarıyla
birlikte anneleri banyo kuvvetlerinde kurşunlayan, öldürdükleri masum
insanları greyderlerle toprağa gömen kanlı ellerin çizdiği harita böyle kanlı
olur.
-
Devam Edecek
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
08 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Selma GÜRSEL |
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi |
KIŞLIK KURUTMA PATLICAN VE BİBER
Fazla anlatmaya gerek yok Patlıcanlar
alınıp ayıklanır ara ara bir parmak kalınlığında soyulur ikiye bölünür sonra yarım patlıcanların 5/4
kesilerek ipe takılarak kurutulur.
Biberin başları kesilerek içleri temizlenir ve ipe dizilerek kurutulur. Temiz bir kağıda sarılarak bez torbaya konularak saklanır. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
09 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
İhsan TOMBUŞ |
İhsan TOMBUŞ Hayat Hikayesi
|
- SONBAHAR GİBİ
- Dünyadan öç alıyor
- Kudurmuş bir fırtına
- Rüzgar ıslık çalıyor
- Binip şeytanın atına.
- İşte geldi sonbahar
- Dökülüyor yapraklar
- Açılıyor pek çok mezar
- Ölenlere topraklar
- Sevgilisini güneş
- Uzaklarda bıraktı.
- Bularak yeni bir eş
- Başka diyara aktı.
- Aşkım intikam aldı
- Sonbahar yeli gibi
- Hicran aşkımı çaldı
- Şaşırdım deli gibi.
- Ümitlerim hep soldu
- Tıpkı yapraklar gibi
- Kalbim bir mezar oldu
- Kara topraklar gibi
- Aşkım beni bıraktı
- Vefasız güneş gibi
- Bir bedbaht daha yaktı
- Vefasız bir eş gibi.
- 30 Ekim 1939
-
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
10 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Paşa ÇETEN |
Paşa ÇETEN Hayat Hikayesi
|
- MENZİL
- Göz yaşlarım çiçeklendi
sevgilim
- O gün de, bu günde
sevdandayım
- Gün olur meyvemiz de renk
alır
- Yakalım artık vuslat
ışıklarını
-
- Tutuşsun yağmurumuz
- Gönlümüz yol oldu yer gök
arasında
- Uzat saçlarını boydan boya
- Çıkalım birlikte aşkın
doruğuna
-
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
11 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
|
|
Şükriye BEZGİN |
Şükriye BEZGİN Hayat Hikayesi |
-
SENSİZ
- Geceler uzun...
- Geceler kâbus...
- Geceler özlem dolu,
- Sensiz.
-
- Gecelerde
- Sensizlik korkusu
- Sarıverince benliğimi
- Ağlarım inceden sessiz
- Sensiz.
- Sabahları beklerim,
- Çaresiz. Ankara 05.07.1994
|
|
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Bu
sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
93 SAYI 25 Kasım 2006 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız! |