-
ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 52
-
-
Altı
aylık bir ara vermeden sonra 1 Şubat 1945 tarihinde yeniden yayımına başlar
Çorumlu 52.sayısının ilk iki sayfasında Çorumlu yazar ekibinin, Çorum Halkevi
konağı ve Halkevi sosyal etkinliklerini görüntüleyen resimleri yer alır.
-
-
Bunu Ortaokul
Müdürü Ziya ATAMAN’IN “1. İnönü Zaferi” yazısı izler. Yazıdan bir alıntı
yapıyoruz; “...Mustafa
Kemal ve O’nun vefalı ve değerli arkadaşı İsmet Paşa, Anavatan semasının
mukaddes havasında bütün hıyanetlere ve tehditlere rağmen insan kudreti dışın-da
bir gayretle çalıştılar,her zorluğu yendiler .Ve dünyaya 9 Ocak 1921 günü
1.İnönü Zaferiyle; ‘Türk ölmez,egemenliğiyle, ülküsüyle o yaşıyor ve
yaşayacaktır. Türk vatanına sokulmak isteyen her mütecaviz ,Anayurt’un haremi
ismetinde boğulacaktır’ hakikatini duyurdular...”
-
-
"Çorum'da
Soyadları" ,geçen sayıdaki yazının süreğidir. Neşet KÖSEOĞLU soy-adları
sayısını bu sayıda 105'e ulaştırır .
-
-
“Çorum
büyüklerinden Hacı Hasan Paşa" yı Nazmi TOMBUŞ tanıtır. ' Beşiktaş Muhafızı
Yedi-Sekiz Hasan Paşa' da olarak anılan Hasan Paşa'nın iki de resmini alır bu
sayıya: “...Hicri 1247
yılında Çorum'un Gülabibey mahallesinde doğan Hasan Paşa,basit bir jandarma
eriyken, II. Abdulhamit' in sadık bir adamı olarak mareşalliğe kadar yükseldi.
İmzasını eski Türkçe'yle 7-8 yazıp birleştirerek attığından,halk arasında
Yedi-Sekiz Hasan Paşa olarak anılmıştır. Çok iri yapılı güçlü bir adamdı.
Padişah tarafından Beşiktaş Muhafızlığına getirildi . Uzun süre kaldığı bu
görevi sırasında 20 Mayıs 1878 tarihinde ki Çırağan Vak'asında çevresine
topladığı birkaç yüz kişiyle Çırağan Sarayı’na saldıran, II. Abdulhamit’i
tahtan indirip yerine V. Murat’ı tahta çıkarmak isteyen Ali Suvavi’yi, elindeki
sopayla başına vurarak öldürdü, ayaklanmacıları dağıttı. Böylece Padişah'ın
oturduğu Beşiktaş çevresini tam bir güvenlik altına alarak , II. Abdulhamit' in
tahtını uzun yıllar sadakatle koruduğu gibi, bu hizmetine karşı kendi konumunu
da güçlendirdi. Bir süre sonra da müşirliğe yükseltildi. Bektaşi tarikatına
girdi. Özellikle oruç yiyenlere ve sarhoşlara kar-şı çok sert davranır,onları
ünlü sopasıyla döver,sonra salıverirdi..."
-
-
Macide ATAMAN'ın,"Dilek"
adlı yazısı Türk tarihinin gerçek anlamıyla araştırılıp okullarda öğretilmesi
yönündedir. Yazı şöyle başlar:
“...Tarihimiz,dünyanın en eski ulusu olan Türk'ün başından geçenleri
belirtmesi bakımından tarihlerin en yaşlısı,egemenlik tacını bütün tarih boyunca
başında şerefle taşımış bir ulusun tarihi olmasıyla tarihlerin en şereflisidir.
Fakat acı ile söyleyelim,ne yazık ki bu şeref dolu ciltleri biz kendi elimizle
bir kenara atıvermiş,adeta unutulmasına, bilinmemesine emek harcamışız...”, Şöyle
sonlanır: “...Batı
bilginleri Türk tarihinin karanlık düğümlerini çözebilmek için büyük emekler
verdiler.Orta Asya'ya ilim heyetleri gönderdiler,yer yer kazılar yaptılar,
Çin,Yunan, Bizans, Arap kaynaklarını incelediler. Bu çalışmaların tarih ilmine
büyük hizmetleri dokunuyor ve tarihimiz aydınlanıyor. Türklük etrafında saygı
artıyor,inançlar değişiyor...”,
“...Batıda,kütüphaneler Türk tarihi ile değerli eserler kazandı...", “...Bu değerli
eserle bizi başka bir dile boyun eğmeden kurtaracak,tarihle daha yakından tanışmamızı temin edecektir,Bu mutlu günü diliyor ve bekliyoruz..."
-
-
Eşref ERTEKİN, "Cönklerden
Derledikleri" yle Bektaşi Nefes ve Şairlerinden,'Şah Hatayi,Seher Abdal,İsyani,
Düai Yemini'yle birlikte bir de türküye yer verir.
-
-
Türküden iki
dörtlük alıyoruz.
-
-
Yüce dağlar boran
değil kış değil
-
Yavrudan ayrıldım
gönül hoş değil
-
Gurbet ile
dayanamam iş değil
-
Yol ver dağlar
koyma beni yolumdan
-
-
Yüce dağlar hiç
olur mu boransız
-
İmana gel kanlı
zalim imansız
-
Gurbet ile
dayanılmaz mekansız
-
Ayrılışım
vatanımdan ilimden.
-
-
Belgeler bölümünde
:Ahmet ve Hoca Yusuf Vakfına ait vesikalar karar suretleri, mahkeme suretleri
yayımlanır.
-
-
Son bölümde Nazmi
TOMBUŞ’ un yazdığı "Radyofonik Tarihi Piyes'. yayımlanır . Piyesin konusunu
şöyle anlatın Nazmi TOMBUŞ: “...1075-1706
M,yıllarında cereyan etmiş bir olaydır ki, 'Nikonya'nın Danişmendliler
tarafından Bizanslılar' dan zaptından sonra 'Çorumlu' diye adlandırılması
sebebini belirtir. Tarih rivayetleriyle halk geleneklerinin uylaşmasına
çalışılmıştır...”
-
-
Bu sayı,bu piyesle
sonlanır.
-
-
-
ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 53
-
-
Çorumlunun 1 Mart
1945 tarihli 53. Sayısı Bahri MİYAK’IN Halkevleriyle ilgili bir yazısıyla
başlar. “Halkevleri Ülkü
Birlik ve Beraberlik Kaynağıdır” Yazının girişi şöyledir: “...Bundan 13
yıl önce 19 Şubat 1932’de yurdun 14 bahtiyar bucağında,kültür ve ülkü meşaleleri
halinde 14 Halkevi: İnönü'nün kudretli eliyle Atatürk’ün dehasından nur
almıştı...”, “..Bugün bu çerağlardan 800 den fazlası milli bütünlük içinde, özenli bir kültür çalışması
için karanlıklara nurlu ışıklarını salmaktadır...”
-
-
Yazı şöyle
sonlanır: “...Mazinin
ufuklarından bir çelik kalkan gibi tam ve bölünmez bir kütle halinde doğduk;
istikbalin semasında bir güneş gibi bir ve birleştirici bir unsur halinde
ileri,daima ileri; zafere, daima zafere gidiyoruz”
-
-
Çorum
büyüklerinden “Beşiktaş Muhafızı Müşir Hasan Paşa”nın yaşam öyküsünün 2.
Bölümü yayınlanır.
-
-
Macide ATAMAN’ ın
“Yiğide Kılıç, Köleye Kırbaç” yazısında İskitler' le ilgili tarihsel bir olayı
anlatır.
-
-
Lütfi ÜNSAL,
“Kuşsaray Köyünden Derlediği Bilmeceler”i almış bu sayıya. Birkaç örnek
veriyoruz.
-
-
Tek gezer çift
yürür,alemin karnını doyurur.(öküz)...”
-
Ağzından
yer,burnundan kusar.(ibrik)..."
-
Birkaç çöpün
çatağı,beyoğlunun yatağı.(beşik)...”
-
Ayna gibi
ışılar,yılan gibi fışılar.(tırpan)...”
-
Allah’tan
küçük, Peygamber’ den büyük(Kur'an)..."
-
Dünyayı
tutar,denizi tutmaz,(kar)..."
-
-
"Cönklerden
Derledi"ği
Bektaşi nefes ve şiirlerinden,Aşıki, Ali, Subutu' nun şiirlerinden örneklerle
dört tane de türkü alır Eşref ERTEKIN bu sayıya.
Türkülerden iki
örnek alıyoruz:
-
-
Sevda derler
bilmez idim
-
Ardı sıra yelmez
idim
-
Gözün yaşı silmez
idim
-
Geldi başıma
neyleyim
-
-
Memeler dönmüş
turunca
-
Boyu uzun beli
ince
-
Benim bir tanem
deyince
-
Yandım kül oldum
neyleyim.
-
-
Bir başka türkü.
-
-
Alemde bir yarimi
bana verseler
-
Bu fani dünyada
malı neyleyim
-
Bir imdat olursa
Mevla’mdan olsun
-
Hak bana yardımcı
kulu neyleyim.
-
-
Benim bir yarim
var karşımda yatar
-
Ateşim yanmadan
tütünüm tüter
-
Yarimin dudağı bal
bana yeter
-
Arının verdiği
balı neyleyim
-
-
Yüce dağ başında
laleler biter
-
Yarimi görünce
yüreğim atar
-
Yarimin yanağı gül
bana yeter
-
İllerin verdiği
gülü neyleyim.
-
-
Son bölüm: Mevlevi
Şeyhi İzzet Dede ve Mütevellisi Sait Efendilerin vakıflarının müstesna olarak
idare edilmesi hakkında 1325 tarihli istidaları zahrındaki muameleleri ve Emir
Ahmet Medresesi Müderrisi Şevket Efendi' nin yedindeki vakfiye sureti
yayımlanır.
-
-
ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 54
-
-
Çorumlunun 1
Nisan 1945 tarihli 54,sayısı Ziya ATAMAN'IN "İkinci İnönü" başlıklı yazısıyla
başlar. İkinci İnönü
Zaferi'ni,yaratıcısı olan eşsiz kahramanın ağzından verdikten sonra, şöyle
sürdürür yazısını: “...İnönü
Zaferi,bir savaşın utku ile taçlanmış bir safhası değil ölüme mahküm edilmiş
bir milletin ters bahtını değiştiren bir mucize idi. İnönü Zaferi,hakkın
zulme galebesi ,ruhun maddeye üstünlüğü,ihtirasın imana yenilgisidir..."
-
-
“Sıtmalılara
Sağlık Öğütleri"ni:Nazmi TOMBUŞ'UN, geçen sayıdan süren "Hacı Hasan Paşa'nın
Yaşam Öyküsü" izler. Hasan Paşa' yı
daha iyi tanımak için yazısından bir bölüm alıyoruz: “...II:
Abdulhamit tahtan indirildikten sonra,Yıldız' daki jurnaller gözden
geçirilmiş-ti,Bu incelemede Hacı Hasan Paşayı suçlandırabilecek bir belge elde
edilememiştir.
-
Beşiktaş
Karakolu'nda yaptığı söylenilen işkence ve dayakların hırsız,haydut, yankesici makulesi kötü adamlara mahsus olduğu,şahsi veya siyasi kanaatlerinden dolayı
hasiyetli,namuslu kişilere böyle fena muamele yapılmadığı,şair Tevfik Fikret
merhumun başından geçen şu vakıa ile de gerçekleşiyor.1314-1315 senelerinde
idi, Robert Kolej Müdürünün oğlu İstanbul’a gelmişti, Şerefine çay ziyafeti
verilecekti, Fikret de refikası İle davetli idi,Mektebe giderlerken kendilerini
takip eden bir polis hafiyesi jurnal etmiş, Fikret' i Hasan Paşa çağırttırmıştı
'Oğlum ben seni severim,Karını kardeşini mektebe filan götürme,nene lazım,'
demiş,hatırını hoş ederek serbest bırakmıştır.
-
O zamanlar eşini
erkek yanına ve hususi bir Hıristiyan ve ecnebi cemiyeti içine çıkarmak ne demek
olduğunu,bunun ehemmiyeti derecesini yaşlıca okurlarımız takdir eder
sanırım,Meşrutiyet devrinde bile eşi ile ecnebi toplantısında bulunan bir Türk
zabi-tini, Enver Paşa ordu hizmetinden çıkartmıştı...”
-
-
Basri GOCUL, Deli
Dumul' un "Azrail’le Öfkelenişi" şiiri manzum bir destandır.
-
-
Bahri MIYAK önceki
sayılarda yayımlanan güzel yazılarından sonra, "Kıskançlık' adlı öyküsüyle
çıkıyor karşımıza. Usta işi,oldukça etkileyici,güzel,konulu,yöresel bir öykü. Öykünün giriş
bölümünü alıyoruz:
“..Mehtap,gökyüzünden erimiş gümüş tozu zerreleri halinde yağıyor.Şehir bu
nur yağmurunun yan şeffaflığı içinde keskin gölgeler halinde oldukça uzaklardan
görünüyor-du.Bu esrarlı ışık sağanağının altında Çorum,iri tüveyçli, müskir bir
çiçek gibi renk ve ko-ku içinde yüzüyordu. Şehrin üzerinde kesif taze ve
yapışkan bir şıra ve şarap kokusu esiyordu. Hoş bir rayiha ve toz ışıkla
çizilmiş bu Eylül mehtabı,ahenkli bir ritimle bezeniyordu...”
-
-
Sadi
LEBLEBİCİOĞLU’NUN Hasan GÖZGÖRMEZ’DEN derlediği, Çorum Çayhatap türkülerinden "Minnik
Kuş" verilir bu sayıda. Türkünün sözlerinin ikinci bölümünü alıyoruz.
-
-
Gidiyom Çorum üstü
-
Minnik kuş minno
yar
-
Mendilim suya
düştü
-
Arslan yarim durma
gel
-
-
Mendilimi alırken
-
Minnik kuş minno
yar
-
Gönül o yare düştü
-
Aslan yarim durma
gel.
-
-
Merzifonlu
İskender Haki ERGİN’İN Çorum Valisi Sahip ÖRGE’YE şiir diliyle yazdığı "Özel
Dilekçe" si. Yedi dörtlükten
oluşan bu şiirden iki dörtlük alıyoruz:
-
-
Keyfim için,ben
gelmedim Çorum'a
-
Em aradım,marazıma
çor' uma
-
Bu işte yok mudur
,milli koruma ?
-
Cepte para tende
can azalmıştır.
-
-
Kul Haki,dostlara
sözüm hediye,
-
Hor
bakmayın üçe beşe yediye.
-
Hastahane
benden,şimdilik diye
-
Bilmem neden otuz
lira almıştır.
-
-
“Mecitözü İlçesi
Köyleri Halk Şairleri Ağzından Belirlenen Yerli Destanlar” ı Lütfi ÜNSAL
derlemiştir.
-
-
Kuşsaray köyünden
Hasan SAKLAVCI’NIN destanından iki dörtlük alıyoruz. Çiçek hastalığı
nedeniyle söylenmiştir:
-
-
Çiçek hastalığı
pek zalim geldi
-
Küçücük yavrular
sararıp soldu
-
Üç günün içinde
çok yavru öldü
-
Çok analar ağlar
gülmez bu sene
-
-
Çiçek hastalığı
evvelden kadim
-
Elleme yavruya koç
kurban edim
-
Türküyü ben
yaktım Hasan' dır adım
-
Çok analar ağlar
gülmez bu sene.
-
-
Diğer bir destansa
Mecitözü Ortaköy, Göpsen Köyünden Göncük BEKTAŞ'TAN alınmıştır. İki dörtlük de
bundan alıyoruz.
-
-
Mestane gözleri
hilaldir kaşı
-
Daha yirmi üç
yirmi dört değmedi yaşı
-
Ah edip ağlıyor
Hüseyin kardeşi
-
Ölüm yakışmıyor
İrızam sana
-
-
Kapısının önü bağ
ile bostan
-
Uçurduk İrıza’yı
altın kafesten
-
Göncük Bektaş
elbet der ona destan
-
Ölüm yakışmıyor
İrizam sana.
-
-
Eşref ERTEKİN’İN
“Cönklerden Derlediği",Bektaşi Nefes ve dört koşma ile, Efsanevi bir ninni alır
bu sayıya. On bir dörtlükten
oluşan bu ninniden iki dörtlük alıyoruz:
-
-
Taştan bebek
belediğim
-
AI bağırdak
doladığım
-
Seni Hak'tan
dilediğim
-
Mevlam sana bir
can versin,Ninni.
-
-
Kamilimin benzi
kanlı
-
Yetmiş üç ananın
sinni
-
Beytullah' da kara
donlu
-
O da sana himmet
etsin,Ninni.
-
-
Son
bölümde,vakıflarla ilgili belgeler yayımlanır.
-
-
ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 55
-
-
Çorumlunun 1
Mayıs 1945 tarihli 55 sayısının ilk yazısı yine Ortaokul Müdürü Ziya ATAMAN'IN.
Yazısının konusu "23 Nisan". Yazıdan kısa bir
alıntı yapıyoruz: “...Sevinelim ve
coşalım. Bugün, 'Milli Egemenlik' meşalesinin Ankara Kalesi'nin yalçın
kayalarında akisler yankılandırarak cihanın gözünü kamaştırdığı günün mesut
yıldönümüdür .İlk Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa,Millet Meclisi'nin
büyük kürsüsünden bugün haykırmıştır...", "...'Hakimiyet
kayıtsız şartsız milletindir.", "...Bugün
Türk,padişahın kulu değil kendi kendisinin sultanı olmuştur. Kendine buyruk
olan Türk'ün ilk işi yurduna sahip olmak olmuştur...",
“...Sınırlarda,sınır dışında ve sınır içinde ve hakikatte savaştık,savaştık ve
kazandık...", “...Bugün
sınırlarımız içinde her şey bizimdir...",“...Dünyanın
dört bucağı ölüm ve sefalet içinde inlerken,kan nehirler halinde çağ-larken biz
tarihimizin mutlu bir gününü cennet yurdumuzda kutluyoruz..."
-
-
Dr,Fazıl ERCİYAS.
"Sıtma Hakkında" bilgi verdikten sonra korunma yöntemlerini açıklıyor ve
yazısını şöyle bağlıyor: “...Bataklık arazide suyu çekmek için kanallar açmak,
sivrisinek yumurtalarını yiyen balıklar üretmek, bataklık araziye fazla su çeken
fıstık,okaliptüs ağaçları dikmek de yararlıdır...”
-
-
Bahri MIYAK' ın
geçen sayıda başlayan "Kıskançlık" adlı öyküsü bu sayıda sonlanır.
-
-
“Bektaşi duaları”nı
Nazmi TOMBUŞ derlemiş.
Yazısı şöyle
başlar: “...Atmış yıl
önce yazılmış bir Bektaşi Babası cönkünden derlediğimiz Gülbank, Tercüman
,Nutuk başlıkları altındaki Türkçe duaları folklor bakımından yararlı
bulduğumuzdan aşağıya yansıtıyoruz.
-
Türlerini, sadece
başlıklarıyla veriyoruz: “...’Lokma
Tercümanı',’Sofra Gülbankı',’Çırağ Gülbankı', ’Çırağ Uyandırma Tercü-manı',
‘Çırağ Tercümanı’, ‘Gülbank', Şerbet Tercümanı',’Sofra Gülbankı’,’ Tıraş
Tercüma-nı’,’Dört Kapu Selamı’,’Nutku Rehberi', ‘Sancak,Mersiye Selası', ‘Tiği
Bent Tercümananı', ’Teslim Tercümanı’,'Hırka Tercümanı’,’Taç Niyazı
Tercümanı’,’Tennure Tercümanı','Dolak Tercümanı’,’Eşik Tercümanı',’Tercümanı
Menküş','Meydan Tercümanı'...”
-
Lokman
Tercümanı'nı örnek olarak alıyoruz: “...Bismi
şah:Evvel Allah diyelim, Kadim Allah diyelim, geldi Ali sofrası ya şah diyelim,şah
versin biz yiyelim,evliya keremine,cömertler,gerçek erenler demine Allah ! eyvallah,Hu,dost...”
-
-
Ömer ÇİĞDEMTEPE
adlı Ortaokul öğrencisi de "Dağlar" şiiriyle yer alır bu sayıda.
-
-
Eşref ERTEKİIN'İN
"Cönklerden Derledikleri" yine Bektaşi nefes ve şiirleridir Nihani Baba,Nihani
mersiyesi, Virani' ye ait büyük bir mersiye yayımlanır. Nihani Baba’dan örnek
olarak bir bölüm alıyoruz...”
-
-
Muhammed Mustafa
sırrı Aliyel Murtaza hakkı
-
Hatice Fatma binti
Hasan hulki rıza hakkı
-
Şehideyni saideyni
Hüseyin Kerbela hakkı
-
Ali Zeynel eba
Bekır imam Cafer rıza hakkı
-
Medet ey sırrı
Murteza şir'i hak nak-di Ali
-
Kutb-ül aktab kutb-ül
ekber Hacı Bektaşi Veli.
-
-
Çorum Halkevi'nin
Nisan ayı etkinlikleri : Kurslar,(Avrupa
Savaşı'nın sona ermesi nedeniyle) gösteriler yapılmış,konuşmalar ilgiyle
izlenmiştir.
-
-
Bu
sayı,kağıtsızlık nedeniyle bir formla eksik çıkarılmıştır.
-
-
Son bölüm:Muzaffer
Paşa Camii yanındaki türbede metfun Safi Mehmet Efendi Vakfiyesi, Beyler Çelebi
türbesindeki,Türbedarlık Beratı,Beyler Çelebi Vakfı hakkında bir ferman, Beyler
Çelebi hakkında ayrıntılı belgelere ayrılmıştır.
-
-
-
ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 56
-
-
Çorumlu,9 aylık
bir ara vermeden sonra 24 Şubat 1946 yılında yeniden yayın yaşamına döner. Bu
56.sayının ilk yazısı Ziya ATAMAN'IN "Halkevlerinin 14. Yıldönümü" yazısıdır.
Yazıdan kısa bir alıntı yapıyoruz:
“...Bugün,inancın,ülkünün,birlik ve sevginin ,milletçe kaynaşma ve dayanışma
tapınağı olan Halkevlerinin kurulduğu gündür..." "...Devrimci,
Milliyetçi, Halkçı,Cumhuriyetçi,Devletçi,Laik tekler birleşir bir olur,binler
milyonlara çıkar.14 yıl önce bugün 34 Halkevi’nin açılış törenini asil hisle
kutlarken kuvvetli bir inançla inanıyorduk ki bu Cumhuriyet mihrapları kısa bir
zamanda üreyecek, türe-yecek Cumhuriyet nurlarını en uzak bucaklara
ulaştıracaktır. Öyle oldu. Bugün yalnız ilimizde 7 Halkevi,32 Halkodası'nın
kuruluş yıldönümünü coşkun bir heyecan ve büyük sevinçle kutluyoruz..."
-
-
Nazmi TOMBUŞ yine
Çorum üzerine yazar."Kentimiz Niçin Çorum Diye Anılmış" Yazıyı buraya özet
olarak alıyoruz:
-
Kent Bizans
yönetiminde iken 10. yüzyıl sonlarında “Nikonya. diye anılır.16.yüzyıldan
önceki tarih kitaplarında ve tarihi belgelerde Çorum'un adı “Çorumlu” olarak
geçmek-te;16. yüzyıldan sonda ise Çorum, bazan da Çorumlu diye anıldığı
görülmektedir.
-
Melik Ahmet Gazi, Nikonya’yı
(Çorum’u) Bizanslardan aldıktan sonra yerli halk Müslüman olmayı kabul eder.
Sonradan vazgeçerek Türkler aleyhine harekete geçerler.Melik Ahmet Gazi’ye
tuzak kurma girişiminde bulunarak verecekleri bir yemek şöleninde zehirlemek
isterler. Ancak bu amaçlarını gerçekleştirilemeden şiddetli bir deprem sonucu
kale ve Çorum kenti yerle bir olur,Melik Ahmet Gazi olacakları düşünde
görmüş,gerekli önlemi alarak kurtulmuştur .Çorum'un eski halkının bu kötü
niyetlerinden dolayı onlara ‘Cürümlü’ denilmiş,bu da zamanla halk dilinde .Çorumluya
dönüşmüştür,denir.
-
Halk ağzında diğer
bir söylentiye göre de ‘Çorum’ Rum Cevri terkibinden Farsçası olan ‘Cevri Rum’
sözünden türemiş oluyor,denir.
-
Bir başka halk
söylentisine göre ise:çevresinin küçük dağ ve tepelerle çevrili olmasından
dolayı ‘Çevrim’ denilmiş,bu sözcük,Arap harfleriyle yazılış benzerliklerinden
dolayı halk ağzında sonradan ‘Çorum’ olmuş,denilmektedir.
-
Bu söylentilerin
hepsi kelime türemesine dayanan varsayımlar olarak nitelenebilir.
-
Kentin,Türk
dönemine geçişinden sonraki isminin nasıl olduğu konusunda bir görüş de, Melik
Ahmet Gazi'nin fetihten sonra buraya Türkmenler'in Alayuntlu Çorumlu Oymağını
reisleri İlyas Beyle birlikte yerleştirilmesi ile bağdaştırılır. Bundan sonra
kent, Çorumlu oğlunun yurdu,kışlağı ve yaylağı olarak tanınmış, Çorumlu olarak
anılmıştır. Hicri 1000 yılına kadar olan belgelerde ve yazışmalarda Çorumlu
olarak geçen ismin,bu tarihten sonra Çorum'a dönüştürüldüğü benimsenmektedir.
-
Evliya
Seyahatnamesinde ise: “...Suyu ve
havası hoş olduğundan Yakup Mirza yüzlerce hastayla gelip tamamı iyileştiği için
‘Çor'em’ denilmiştir.(Bilindiği gibi Çor hasta,Em ilaç anlamındadır.)
-
-
Eşref ERTEKİN,
halk ağzından derleme bir öykü ve destan yayımlar: “Yüz yıl önce
Çorum'da geçen yürekler acısı bir macerayı tasvir eden destan” olarak giriş
yapar yazısına. Biz kısaca özetliyoruz: Necip, yakışıklı,yiğit bir genç adam
;eşi ise dünya güzeli bir melektir. Necip gurbete gittiğinde,eşini emanet ettiği
komşusu Necip' in karısına göz koyar. Necip' e mektup yazarak,karısının kötü yola düştüğünü bildirir,eşini boşatır. Sonra
kadını kandırıp kendisini alır, Necip gurbetten döndüğünde gerçeği öğrenir. Felç
geçirir,yatağa düşer. Ölüm döşeğinde
Necip' in söylediği deyişlerden birini alıyoruz:
-
-
Çekildi barhanam
yüklendi göçüm
-
Bilirim günahım
affeyle suçum
-
Necip’
i görmeye gelmedin niçin
-
Necip sana kurban
can kurban derim söylemez..
-
-
Başındakiler; ölmeden,bir kez olsun görsün diyerek kadını gizlice Necip' in yanına
getirirler. Necip'le kadın karşılıklı deyişlerle duygularını dile getirirler.
Deyişlerden son bölümü alıyoruz.
-
-
Aldı Necip:
-
Kaldır nikabını
göreyim yüzün
-
Döküldü göheri
görmüyor gözüm
-
Söyle de duyayım
ol şirin sözün
-
Necip sana kurban
can kurban derim söylemez.
-
-
Aldı kadın:
-
Ak ellere al
kınalar yakmadım
-
Sen gideli evden
barktan çıkmadım
-
Necip yarim deyi
ile bakmadım
-
Küstüm sana bu
dünyada barışmam.
-
-
Kadın onu
bağışlamaz,son anlarını yaşayan Necip orada ölür.
-
-
Fahri ÇÖPLÜ'NÜN
"Çorum'da Arıcılık" yazısını, Eşref ERTEKİN'İN Çorum'un Göcenovacığı köyünden
Hasan oğlu Halil Tuncay'ın başından geçenleri anlattığı yazısı izler.
-
-
"Halkevleri
Çalışmalarına Toplu Bir Bakış"ta
Ankara Halkevi yayın organı "Ülkü"nün "Çorumlu" dergisi hakkındaki yazısından
alıntılar verilir.
Biz de buraya bu
alıntıların bazılarını kısaca alıyoruz: “...1942 yılı,
İkinci Kanun (Ülkü' nün 7. Sayısından), "Ankara Halkevi
sahnelerinde Çorumluların oyunlarının ve türkülerinin çok beğenildiği..."
yazılır.
-
-
“.....Ülkü'
nün, Mayıs 1942 tarihli 12,sayısında Behçet Kemal ÇAĞLAR, 'Halay' şiiriyle
seslenir...”
-
-
Sağda:Şark,imbiğinden dökülen meyler sızar:
-
Solda:kolunu çarka
kaptırmış Avrupa var
-
Gel çek beni
elimden,sağım,solum uçurum
-
Ruhumu badireden
kurtar artık ey Çorum...” şiiriyle yer alır.
-
-
Aynı sayıda,
Ceyhun Atıf KANSU ‘Oyunlar’ şiiriyle yer alır.
-
-
Açılın,şöyle bir
açılın beyler
-
Başlıyor
dağlar,yaylalar oyunu,
-
Elele tutuştu
şehirler köyler
-
Kurban edin
yurda,kesin koyunu
-
-
Vur ey Çorumlu vur
inlesin davul,
-
Saz oldun gönlümde
vurdun çalındın,
-
Oyunda birleşir
babayla oğul,
-
Bir şenlik içinde
süzülür alay.
-
-
Türkmen kızı,
söğüt dalı mısın sen?
-
İncı inci, hafif
hafif salındın
-
Bağlama adını
döktü tellerden,
-
Saz oldun gönlümde
vurdun çalındın.
-
-
Unutma sevgimi
iğdeli gelin,
-
Mendilinde sakla
isteklerini,
-
Adımı çiziyor gül
beyaz elin,
-
Türkülerine koy
dileklerini.
-
-
1939
yılı,(Ülkü'nün Mayıs 75,sayısında Çorumlu için şöyle denir : “.....Çorumlunun
tarih, edebiyat, sanat ve sair sahalarında bir Halkevi Dergisi'nin yapabileceği
işleri muvaffakiyetle ve ciddi bir şekilde başaran varlığıyla övünebileceğimiz
bir Halkevi Dergisi örneği olduğunu her nüshamızda söyleyebiliriz...”, “...Çorumlu
Dergisi ile ilgili,16 ayrı alıntı yapılır..."
-
-
"Aslanın Hikayesi”
Nazmi TOMBUŞ'UN manzum destanıdır.
-
-
Aslan simgesiyle:
önce Osmanlı İmparatorluğunu,onun yıkılmasıyla da,yerine kurulan Türkiye
Cumhuriyeti Devletini ve onun başarısını anlatır.Bu destanın son
dörtlüğünü alıyoruz:
-
-
Bu dinç baş bu
aslana çok yakıştı, çok uydu
-
Narasını cihanda
herkes yeniden duydu,
-
Herkes su genç
aslandan tekrar korktu ve ürktü.
-
Çünkü onun dinç
başı kahraman Atatürk'tü..."
-
-
Şube
etkinliklerini,vakıflara ait belgeler izler.
-
-
ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 57
-
-
-
30 Mart1946
tarihli 57. sayı Macide BÜYÜKATAMAN’IN "Bir Adımla Yüzyıllar" yazısıyla başlar.
BÜYÜKATAMAN, Ergenokon’dan günümüze Türklüğün destanlar yaratarak gelişini
anlatır. Yazıdan kısa bir
alıntı yapıyoruz: “.....(Türk’e) kudretli önderler hedef verdi.
Kılığını,dinini,yazısını,inancını ve görünüşünü
düzenleyen Türk,efsanevi bir kudretle gerçeğin ortasında dimdik ve dinç
duruyor. Bir hamlede yüzyılları aştı..."
-
-
"Çorum'da Ahilik"
Nazmi TOMBUŞUN yazısı. Ahilik üzerine yaptığı araştırmalarını,Ahilik
kurumuyla ilgili belgeleri şöyle sıralar.
-
-
1-Emir Hasan oğlu
Ahi Ahmet vakfiyesi,
-
2-Ahi
icazetnamesi,
-
3-Beyler Çelebi'
nin Abdalata zaviyesi vakfiyesi
-
4-
Ahi
Menteşe vakfına ait fermanlar... "
-
-
Yazı şöyle
sonlanır: ".....Şimdi ören
bir halde bulunan Tabakane’ deki ‘Ahi Evran’ tekkesi vaktiyle Ahi mahfili
idi. Esnaf toplantıları burada yapılırdı. Bir yatır olmasına karşın bu tekkeye
çok saygı gösterilirdi..."
-
-
"Köyde Eğitim
Davamız” yazısı gezici Başöğretmen Osman TUNCER'İN Eğitim-öğretim konusunda
istatistiki bilgiler de verir. Yazısından bir bölüm alıntılıyoruz.
-
-
“.....İı merkezine
bağlı 154 köyde nüfusun yüzde yirmisini teşkil eden ilköğretim çağındaki 10850
çocuğun,3189'u köy okullarında okumakta ve devamları yüzde yüz
sağlanmaktadır.1945 yılında köylerimizde Özel İdare' den maaş alan
öğretmenlerden başka 63 eğitmen,19 köy enstitüsü mezunu öğretmen
çalışmaktadır..."
-
-
Aşık
Sadık,"Halkevi Destanı"nı yazar. Son dörtlüğü
şöyle.
-
-
Şimdi dostlar
eğlenelim gülelim
-
Gönlümüzden
pası,kiri silelim
-
Aşık Sadık der ki
şunu bilelim
-
Çok yardım
görmüşüz Halkevimizden.
-
-
"Cönklerden
Derlemeler”de
Eşref ERTEKİN,eski bir zamana ait Fukara Destanı ile Bektaşi Nefes ve
şiirlerinden Virani' ye ait 9 şiire yer verir.
Şair Rızai’nin
“Fukara Destanı” ndan birkaç dörtlük alıyoruz.
-
-
Rençberde kalmadı
koşmaya öküz
-
Aldığı pahalı
sattığı ucuz
-
Hafta sekiz amma
teklifi dokuz
-
lşte böyle müflis
kaldı fukara.
-
-
Yüz kuruşta otuz
iskontolara
-
İşerini hemen
Allah onlara
-
Rençberler eleğin
astı duvara
-
Katı müşkül dertte
kaldı fukara.
-
-
Şahnalar harmana
gelir gezerek
-
Yarı koymaz
yer,yurt yemlik diyerek
-
Öküz tohum vermiş
sanki müşterek
-
Ekin ekmeden de
kaldı fukara.
-
-
“Çorum’da
Dokumacılık” yazısına şöyle başlanır: “...Bu ayın 7. günü ‘Çorum
Dokumacıları Küçük Sanat Kooperatifi “ senelik kurul toplantısını yaptı.Okunan
yönetim kurulu raporuna göre ,486 tezgahla çalışan bu kurumun,475
kadın 7 erkek üyesi vardır .Üyelerin hepsi gerçek dokumacıdır...", “....Kooperatif
10 bin lira kadar bir sermaye ile 1942 yılında işe başlamıştır,Şimdi elinde
seksen bin lira sermayesi ve yedek akçesi vardır..."
-
-
Belgeler
bölümünde:Koca Mehmet Paşa ve Beyler Çelebi vakıflarının birleştiği bir köyde
vuku bulan bir münazarayı halle ait vesika, Beyler Çelebi vakfı hakkında bir vekaletname, Beyler Çelebi evkafına ait berat yer alır...”
-
-
"Arı Sırları"
yazısı Ziraat Muallimi Fahri ÇÖPLÜNÜN. “Arının Hayat Tarzı ve Üremesi,Arı Yuvası
Kovan,Çerçeveli Kovanlara Arı Konulması,Arıların
Beslenmesi, Kovanların Yoklanması,Peteklerin Önemi ve Muhafazası, Arı Oğulu
“başlıkları altında arıcılık'ı anlatır.
-
|