|
|
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
|
|
|
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Ahmet CANBABA | |
Ahmet CANBABA Hayat Hikayesi | |
NEREYİ BULURSA Adres sormaz yalnızlıklar Dalar nereyi bulursa Rüzgar ayaz yüklü, tende Yalar nereyi bulursa Bu can arzularken sizi Yokluğun yok eder özü Hasrete dönmüşse sızı Böler nereyi bulursa Küslükte erimez buzlar Barışa tükendi kozlar Yol göstermez acı sözler Deler nereyi bulursa Sen yüksel alçak karalar Asılsız söz can yaralar Un ufak eder paralar Neler nereyi bulursa Düşsen seyrine bakılır Ölsen kınalar yakılır Sen eşek olda takılır, Yular nereyi bulursa |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Hıfzı ÖZBEKMEZ | |
Hıfzı ÖZBEKMEZ Hayat Hikayesi | |
VEKİLLİĞE ADAYIM
Vekilliğe bende adayım dedim Benden sana gelmez, oy diyen çıktı Orta direkliğe vedayım dedim İşi öğrenmişsin, vay diyen çıktı Seçilip de mazbatayı alınca Yemin edip çalışmaya dalınca İş rast gidip birde bakan olunca Üst üstüne zammı, koy diyen çıktı Köprüleri barajları satayım Servetime servetleri katayım Menfaati çiğnemeden yutayım Bunlar yetmez daha, say diyen çıktı
Yeraltında madenleri
koymayım |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
İhsn TOMBUŞ | |
İhsan TOMBUŞ Hayat Hikayesi | |
DESTAN Bugün yalnız başıma sonsuz kırlara daldım, Her dertten,her tasadan bir müddet uzak kaldım. Dağlarda,ovalarda uzun uzun dolaştım, Çiçeklere bezenmiş bir vadiye uzandım. Yeryüzünde cennetin benzeri olsun diye, Tanrı vermiş sonsuz bir güzellik bu vadiye. İçimde biraz korku,yüreğimde heyecan Bu kimsesiz ülkede gezerken hayran,hayran. Gördüm bu kulübecik bir dere kenarında. “İşte bir insan izi esrar diyarına” Diyerek yavaş yavaş yaklaştık kulübeye, Gördüm ki bir ihtiyar hep inleye inleye Dua edip ağlıyor. Dedim “Merhaba baba, Nedir bu ah-üzarın ?” Dedi. “Oğlum merhaba ! Anlatması çok uzun,benim derdim büyüktür. Artık biçare canım vücuduma bir yüktür. Neredeyse benim de ecel çanım çalacak, Bu doymaz kara toprak elbet beni alacak. Ne diye dert dökeyim artık son günlerimde, Dedim benim dostumdur,bu kimsesiz yerimde” Dedim:”Baba ! Derdini anlat ben de bileyim, Ben de Ulu Tanrıdan sana deva dileyim!” Şöyle beni bir süzdü,bir an geldik göz göze, Derin bir ah çektikten sonra başladı söze. “Büyük bir aslan varmış,çok eski bir zamanda Bu kadar büyük aslan yaşamamış cihanda. Tunus’a uzanırmış ayaklarından biri Viyana’ya varırmış pençesinin diğeri. Kafkas’la Mısır’daymış öteki ayakları, Kuyruğunun yatağı olurmuş Arap diyarı. Kendi Anadolu’da,İstanbul’daymış başı Cüssesinin aksına pek de küçükmüş yaşı. Bazen kızıp coşarmış,kükrermiş arı sıra, Dünyayı titretirmiş arşa çıkan bu nara Bir derin nefes alsı Akdeniz karışırmış, Dağlar gibi dalgalarla yarışırmış. Yelesini sallasa Karadeniz coşarmış, Suları ta Moskof’un ülkesine taşarmış Bıyıkları titrese alt üst olurmuş Balkan, Pençesini oynatsa Tuta taşarmış al kan. Kuyruğunu savurup nice tahtlar devirmiş, Milyonlarca dinsizi Hak yoluna çevirmiş. Ne yazık göremedim ben bu mesut günleri, Yetişmiştim aslanın bir kemikle,bir deri. Hiçbir şey kalmamıştı o koskoca aslandan Etrafını sarmıştı aç köpekler her yandan. Başına toplandılar akbabalar,kuzgunlar Leşini yemek için çevirdiler oyunlar Fakat ihtiyar aslan onlara karşı durdu Bütün Ege Denizi tekrar taştı,kudurdu. Baktılar ki zor ile ölmeyecek bu aslan, Tilkiler tuzak kurdu,bin bir hile bin yalan. Aslanı kandırarak sokuldular yanına, Boğazından tuttular kıymak için canına. İşte ben o aslanın koptuğu başının, Aç kurtlar tarafından yenildiği naşının. Görmeğe dayanamam diye kaçtım buraya, Ardından zaman geçti,yıllar geçti araya. İnsan yüzü görmezdim burada yaşıyordum. Yıllardır o aslanın yasını taşıyordum.” Dedim “baba boş yere yas tutup ağlıyorsun Boş yere bu ihtiyar bağrını dağlıyorsun. Evet doğru aslanın başı koptu o zaman Lakin bu baş kopunca yine ölmedi aslan. Gerçi başsız yaşayamaz hiçbir canlı cihanda Fakat Tanrı isterse neler olmaz bir anda. İşte o aslana da yarattı yeni bir baş Bütün dünya sarsıldı,inledi tepe,dağ,taş. Yeniden dizilmişti öldü sanılan aslan, Çelikten bir ok gibi fırlamıştı yayından. Düşmanın üzerine öyle bir saldırdı ki; Elinden kurtulamadı ne aç kurt,ne de tilki. Bu dinç baş,bu aslana çok yakıştı,çok uydu. Narasını cihanda herkes yeniden durdu Herkes bu genç aslandan tekrar korktu ve ürktü. Çünkü onun dinç başı kahraman Atatürk’tü 16 Ağustos 1942 |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Mahmut Selim GÜRSEL | |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi | |
BAKAR GÖRMEZ OLUR İSEN Ne güzel anıtlar, yapıtlar, kaleler vardır Kıymet bilmez isen onlar haraptır Bir taşın oymasını yapan şimdi zor bulunur Bakar görmez olur isen dünyadan, Eser meser görmez olur gözlerin. Değer bilmez yerde ise elmasın, Cam bile etmez elmas değerin! Bakar görmez olur isen dünyadan,
Sen senden başkasının yerine
bakma |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Muhsin AKTAŞ | |
Muhsin AKTAŞ Hayat Hikayesi | |
GÖZÜMDE BİBER SATSALAR Gözünde aradım çayın demini Dillerime vurdum aşkın gemini Her nefeste ettim büyük yemini, Senden başkasının olamam gülüm Hücrelerim hayat buldu seninle Tenim kavilleşti pamuk teninle Genlerim sözleşti gönül geninle Senden başkasının olamam gülüm. Dünyayı çekseler göğün sathından Güneşi sürseler binek atından Ölümü kovsalar rahman katından Senden başkasının olamam gülüm Geçtiğim yollara diken atsalar Gelip ayağıma her gün batsalar Mizabi gözümde biber satsalar Senden başkasının olamam gülüm 30.07.2008 |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Necati ÇAVDAR | |
Necati ÇAVDAR Hayat Hikayesi | |
KUL OLDU Tükenmez zannedip, Kuşağına kul oldu Solmaz diye , Bir dilberin eteğine kul oldu Gelmedi aklına ihtiyarlık, Sözlerine gözlerine kul oldu Bitmez diye, bir ağanın parasına kul oldu Beyni fikri felç oldu da, Bir soytarının sözlerine kul oldu Kurmaz cümleyi, bilmez dili; Bir iki “entel” kelimeye kul oldu Bunca yıl yapmaz sporu, Hiç atmamış vücuttan teri Sahalardakinin çalımına kul oldu Okumaz kendi çokça meth eder, Bilemez gerçeği bir cahile kul oldu Başı gökte, ayağı bulutta gider Göremez aczini, benliğine kul oldu Kendini bilemeyip, Özdeki o cevheri göremeyip Fani, süflî arzulara, Kararacak güneşlere kul oldu |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Rıza HARDAL | |
Rıza HARDAL Hayat Hikayesi | |
BEN DEĞİL MİYİM ? Ey şirin Kuşsaray bakman yüzüme Bağrında yaşayan ben değil miyim ? Altmış yıldır kulak verdin sözüme Senin öz evladın;ben değil miyim ? Kısmet bizi böyle gurbete atan Sağ olsa ses verse;mezarda yatan, Sağmaca’da koyun,kuzu otlatan Yazıda çüt süren,ben değil miyim ? İhtiyar olanlar bükmüş belleri Ninni söyler anaların dilleri, Saatlerce uzun süren yolları Yaya giden,gelen,ben değil miyim ? Sağmaca,Kel Veli suların içip Uykusuz kalarak serimden geçip, Büyük göl yamaçlarında,ekini biçip, Harmana getiren,ben değil miyim ? Kardeş,bacı çalışırdı işinde Bahçelikte çiçek açmış döşünde Bir vefasız sevgilinin peşinde Yıllarca dolaşan,ben değil miyim ? Kazmayı,küreği,baltayı alan Odun şeleğini sırtına saran Kağnı,arabayla,at,öküz yoran Kara saban süren,ben değil miydim ? Kim görürdü bu nasırlı elleri Yoluna feda ettim serleri Sırımlı çarıkla bitmez yolları Bağ,bahçe edenler,ben değil miydim ? |
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR | |
|
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM | |
Hukuka, Yasalara, Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. | |