|
|
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
|
|
Haydar KILIÇ SİYAH SAÇLIM Mahmut Selim GÜRSEL HANİ DERLER YA: Mustafa AKÖZ FELEK Sakin KARAKAŞ YOLLAR Şevket TOMBUŞ KÖYDE SABAH Yaşar KILIÇ TİYATRO |
|
|
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Adile TÜRKMEN | |
Adile TÜRKMEN Hayat Hikayesi | |
GÜZEL Ay ışığı penceremden girerken Senden yana hayal kurmak ne güzel. Mehtaplı gecelerde yollara düşüp, Gurbet elden sana gelmek ne güzel. Laleler, menekşeler, papatyalar ve sümbüller. Aşkımı anlatmaz ne çiçek, ne de bir gül. Seni sonsuz bir aşkla ta derinden severim, Böyle yüce duyguyu tarif eder mi bülbül. |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Haydar KILIÇ | |
Haydar KILIÇ Hayat Hikayesi | |
SİYAH SAÇLIM Siyah saçlım, kara gözlüm! Dudu dilli, şirin sözlüm! Ah edalım, benim nazlım! Halimden bilsen ne olur? Beni görüp yere bakma, Bahar seli gibi akma, Ne olur hatırımı yıkma Yüzüme gülsen ne olur? Çağır geleyim yanına, Darıldın mı hayranına? Kollarına dola bana Tenhada bulsan ne olur? Bilmem ki ne demeli sana, Sevgin ile yan yana, Ünün nam verir cihana Bir selam salsan ne olur? HAYDAR derdin ele açma, Çok öfkeli gelip geçme Gel sevdiğim benden kaçma Yanına alsan ne olur? |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Mahmut Selim GÜRSEL | |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi | |
HANİ DERLER YA: Hani derler ya: Sanala oldun kimse bilmez İnanma! Bu da sanaldır derlerse sakın kanma. Bilmeden kayda alırlar seni, Beni tanımazlar hiç sanma! Hani derler ya: Düşmanımım, düşmanı dostudur. İnanma! Düşmanının düşmanını dost sanıp kanma. Ve bil ki senin senden başka; Sana düşmanın, sana dost varsa. Hani derler ya: Benim yaptığım gizlidir, bilinmez. İnanma! Kalkan dikenleri haber verir inan bana. Gizli diye bir olgu yoktur hayatta! Muhakkak çıkar bir gün karşına. Hani derler ya: Sahtekâr hep haklıdır zanneder ya, İnanma! Sahtekâr haklı olsaydı dolardı dünya. Kazandığını zan ettiği nemayla, Odunun taşır öbür dünyaya. |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Mustafa AKÖZ | |
Mustafa AKÖZ Hayat Hikayesi | |
FELEK Doksan dokuzun kara Şubatı, Yıktın kahpe felek benim yuvamı. Ne temel koydun, ne duvar, ne çatı. Yıktın yuvamı sen kahpe felek. Attığım ardıma koydum engeli, Kimi çok düşkün kimi dengeli, Yuvama estirdiğin sam yeli, Yıkıp gidince sevindin mi felek. Yanmayan ocağıma birden su döktün, Tütmeye çalışan bacamı dağıttın, Bir yuvam vardı direğini yıktın, Enkaz altında koydun ya felek. Felek MUSTAFA’YA yar olmadın ki, Bir gün güleyim dedim koymadın ki, AKÖZ’Ü ezmeye doyman ki, Beni de yiyince doydun mu felek. |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Rıza KANDEMİR | |
Rıza KANDEMİR Hayat Hikayesi | |
YAYLANIN O koca kartalın karı erise, Buzlu sular kuru çaydan yürüse Gün doğup başından duman arılsa Yolu çamur geçit vermez yaylanın. Bahar gelip kızlar yola düzülse Çadır yeri birer birer kazılsa Oba gelip sıra sıra düzülse Bir zaman söylenir göçü yaylanın Çam dalına örü yayık kurulsa, Ak ekmeğe tereyağı dürülse Yoğurtlar yapılsa, kaymak serilse Goynunda kuzusu sürü yaylanın. Sarı çiçek, mor menekşe açarsa, Arı bal aşkıyla kıra uçarsa Hopallar çırpınır keklik uçarsa Ninni söyler gayri kuşu yaylanın. Büyük oluk gürül gürül akarsa Madımak yeşerip mantarlar çıkarsa Gonca gül açılır kekik kokarsa KUL RIZA yolcusu olur yaylanın |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Sakin KARAKAŞ | |
Sakin KARAKAŞ Hayat Hikayesi | |
YOLLAR Dumanlı dağlardan aşan, Hazin bir türkünün ezgisidir yollar. Ve ufkun kızıl aynasına alışan. Kutsal bir vatanın sonsuzluk çizgisidir yollar. Sıla şafaklarına arkadaş. Kan rengi gecenin acısına sırdaş Gurbette bir ölümün habercisidir yollar. Mor bulutların ötesinde kaybolan Bir metropolün girişinde parçalara ayrılan Yeni yeni iklimlerin müjdecisidir yollar. Taşrada akşamları yitirir Yollar sevgiye ayrılık getirir Ve bir anaya yavrusunu götürür Gurbetin sılaya elçisidir yollar. Uzak illerin yeşilinden ve mavisinden geçin Yollar yorgun yüreğime su verin. Yedi iklim toprağıyla yaramı sarın. Dillerde dolaşan bir sevda türküsüdür yollar. |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Şevket TOMBUŞ | |
Şevket TOMBUŞ Hayat Hikayesi | |
KÖYDE SABAH Gün doğarken uyandım kuzuların sesiyle, Her taraf neşelenmiş bülbülün namesiyle. Koştum da pencerenin açtım bir kanadını, Çıkmaktı maksadım şu sabahın tadını. Baktım güneş ufuktan nurlar saçıyor, Çiçekler ona karşı kucak açıyor. Arılar vızıldayarak çiçeklere konuyor Balı koyup peteğe insanlara sunuyor. Derenin şırıltısı kulakları okşuyor Kuzular anneleri ile emişiyor. Köylüler hazırlıkta gitmek için işine Köpekler takılıyor çobanların peşine. Çok tatlı bir şamata ortalığa alıyor, Kadınlar koyunların sütlerini sağıyor. Dolduruyor sütleri bembeyaz kovalar Çiçeklerin kokusu yayıldı ovalara. Kokladım mis kokuyu derin aldım nefesi, Doldurdum o havayla göğsümdeki kafesi. Çok hafif tık taklarla kapı vuruldu yine Baktım güler yüzlü yaşlı bir hanım nine. Elindeki tepside süt,yumurta, bal vardı. Kusura bakma diye o adeta yalvardı. Ben kahvaltı yaparken ilişti iskemleye Eski günleri andı başladı söylemeye. Yiğidim Şehit oldu, gitti Vatan uğruna. İki yetim büyüttüm bastımda ben bağrıma. Acı günler geçirdik. Aç kaldık, açık kaldık. Çok geceler yemeden aç aç uykuya daldık. Karnımız açtı amma gözümüz toktu bizim. Hiç kimsenin malında gözümüz yoktu bizim. Sıkıntılı günlerde anardım yiğidimi, Ben keselli ederim iki küçük yetimi. Sonunda işittik ki; Vatanımız kurtulmuş, Temizlenmiş düşmandan hep selameti bulmuş. Sevindik, neşelendik, acıları unuttuk. Gözümüzün yaşını mendillerle kuruttuk. Çok şükür yavruları büyütüp yetiştiler, Çalışıp kazandılar bu günlere eriştiler. Konuşması bitince kalktı tepsiyi aldı, Çıktı gitti kapıdan yine işine daldı. Düşündüm derin derin hayran oldum köylüye, Dua ettim Allah’a onlara bol ver diye. |
|
Bir önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız | |
Yaşar KILIÇ | |
Yaşar KILIÇ Hayat Hikayesi | |
TİYATRO Dünya yaratıldı da sahnelerini açtı Perdede iyi kötü; başrol çile,sevinçti Her figüran rol alıp sonra karşıya geçti Alkış, gülme, ağıtlar bu sahneden yükseldi Reklam afiş panosu, kelleler satış yeri Biletler kapış kapış, giriş çıkışlar seri Cadı, yedi cüceler, prens sahneden geri Kalkış ayakta, alkış bunlar kim ne değildi. Güneş doğar, şafaklar yükselir tekrar batar Murat sahte, ah vahlar, çığlık geceyi tutar Seyirciler dalmış, arşın horozu öter Ötüş; Zümrüt-ü Anka, Kaf Dağını kim bildi? Babil kuyularında baş aşağı cezalı Hârut, Mârut asılı, İblis yerde gezeli, İsrafil sur düdüğü çalacak kalktı eli Belkıs,Süleyman, Zülkarneyn, Yecüc, Mecüc ne deldi? Senaryo; Habil, Kabil sürer kavga,kargaşa İbrahim sivri sinek ;Nemrut devam savaşa Bitiş YAŞAR zil çaldı, bu rüyayı kim sildi? 13.05.2003 |
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR | |
|
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM | |
Hukuka, Yasalara, Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. | |
1 |