|
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz! |
|
|
|
-
001 TAKDİM
002Dr. Mahfi EĞİLMEZ
-
003HİTİTLER
HAKKINDA
0044000 YIL ÖNCE ANADOLU
005YAZININ ANADOLU’YA GİRİŞİ
-
006NEREDEN
GELDİLER? NASIL GELDİLER? KÖKENLERİ NEDİR?
-
007HİTİTÇE
008ANADOLU’DA HİTİT
İMPARATORLUĞU
009YERKAPI’DAN
GİRİŞ
10HİTİTLER VE KOMŞULARI
-
011BİN TANRILI HALK
-
012TUTENKAMON
ÖLDÜRÜLÜYOR
-
013HİTİT EKONOMİSİ
(Fiyatlar)
-
014KADEŞ’TE
SAVAŞI VE ANTLAŞMA
-
015RAMSES’İN
PUDUHEPA’YA MEKTUBU
-
016NAPTERA’NIN PUDUHEPAYA MEKTUBU
-
017HİTİTLER'DE KADININ YERİ
-
018 HİTİT HUKUKU
-
019TELİPİNU
FERMANI
-
020
KENTTE YAŞLILAR MECLİSİ
021IV.TUTHALİYA
ve YARDIM
022
023
024
025
|
|
|
Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan
kullanmayınız! |
Hazırlayan Mahmut Selim
GÜRSEL |
corumlu2000@gmail.com
|
Sitemiz ve yazarlarımız;hukuka, yasalara, telif
haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
KİTAP ismi Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
Mahmut Selim GÜRSEL |
|
-
GÜRSEL YAYINEVİ ve
ÇORUMLU DERGİSİ SAHİBİ
-
- 1947
tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında
doğum evine giderken doğmuşum. Babam Eminsu Ali Rıza Gürsel, annem ise
Fahriye hanımefendi idi.
-
İlkokula İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara
Yenimahalle Ortaokulunun birinci sömestrsinde babamın emekli
olmasından dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna
devam ettim.
- İlkokul
sıralarında okuyarak pilot olmanın düşlerini kurardım. Bu hayalim
gerçekleşmedi.
- Babamın
"oku da oğlum ceketimi satar seni okuturum" diyerek bana yaptığı
nasihatleri ters tepki yaptı. Babamın baskısı karşısında babama
okumuyorum diyerek okulu birinci sınıfta bıraktım.
-
Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın yanına girdim. Askere
gidene kadar ustanın yanında çalıştım.
- 1967
tarihin de askerlik dönüşü, 28 Mart 1969 Ankara Emniyet Müdürlüğüne
teknisyen olarak göreve başladım.
-
Ortaokulu dışarıdan 2 yılda bitirdim 09 Ekim 1972 tarihinde polis
memuru olarak Ankara'da altıncı şube ve kara kollarda çalıştım.
- 6 Eylül
1973 tarihinde Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim.
- 10
Temmuz 1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur
olarak geçtim. Dışarıdan Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim.
- Kendi
kendime Osmanlıcayı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz
ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel Sanatlar
Galerisinde ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim.
- 03
Ağustos 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına
atandım.
- 1990
tarihinde ilk kitabım olan Dewey Onlu Tasnif isimli kütüphanelerdeki
kitapların tasnifi yapılan kitabı 10 yıllık bir araştırma ve çalışma
iye "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)" kitap haline getirip
Kültür Bakanlığına sundum. Kitabımdan Türkiye'deki bütün
kütüphanelere dağıtılmak üzere 1000 adet satın aldılar.
-
Marangozluk, oymacılık, polis memurluğu, memurluk ve idarecilik
yaptım.
- Her
çalıştığım meslekte çeşitli önemli olaylar oldu ise de son çalıştığım
kurumda bence en önemli bir hatıramı anlatmak istiyorum: Kütüphanedeki
çalışmalarım ve " El Yazması Kitapların Çorum'da kalması için verdiğim
çabalar neticesinde Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım beni çok
yıktı. Fakat bu üzüntümün boş olduğunu zamanla gördüm. Rabb’imin izni
ile Hacca gitmek nasip oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde
bulunan bu derginin çıkmasına vesile oldum. Mesleklerin insanlara
sağladığı maddi avantaj olarak, evinizi geçindirecek, namerde muhtaç
etmeyecek avantajından başka, manevi olarak; sizin yaptığınız işlerle
ilgili karşılaştığınız problemleri değerlendirirseniz avantajların
neler olabileceğini hayat okulundan öğrenmiş oldum.
- 1993
yılında Türkiye'deki bütün kütüphanelerde bulunan " El Yazması "
kitapların Ankara Milli Kütüphanesine toplanma kararı veren Kültür
Bakanlığına karşı Çorumlu hemşerilerimi haber dar ettim, mahalli
radyodan ve gazeteler ile parti il Başkanlarını ile Millet Vekilimiz
Adnan Türkoğlu ve Belediye Başkanımız rahmetli Turan Kılıççıolu'nun
destekleri ve diğer kuruluşların da katkısı ile "El Yazma kitapları"
Çorum'da kaldı. Açık öğretim için üniversite sınavlarına girip
kazandım. İkinci sınıfta iken Çorum'a tam teşekküllü bilgisayar
ortamında bir kütüphane kazandırmaktır. Yazma kitapların korunması ve
Çorum'da kalması için yaptığım girişimim yüzünden
- 25
Nisan 1994 tarihinde Tatvan Bitlis'e Müdür olarak tayinim çıktı, tayin
edildiğim yere gitmeyerek emekliliğimi istedim.
- 1994
Tarihinde nasip oldu eşimle birlikte Hacı olduk.
- 27
Mayıs 1998 tarihinde Çorum'da ilk Kültür Bakanlığından tescilli
"Gürsel Yayınevi" tarafımdan açtım.
- Yazı
yazmaya beni kimse teşvik etmedi Kütüphane için hazırladığım kitap
beni yazmaya teşvik etti. Yazılarım mahalli basında yayımlandı.
Yazılarımdan dolayı bir ödül almadım; fakat kitapları ve bu dergi
benim için en büyük ödüldür.
-
- Yayımlanmış çalışmalarım:
-
- " Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)
Haziran 1991 ",
- "Çorum 97 1997"
- "Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar
Haziran 1997- 2. basım 1998",
- " Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat
Tarih Ve Edebiyat Dergisi Temmuz 1998,
- " Sarı Çiğdem Şiir Defteri Mart
2002" ,
- “Çorum 2002” adlı basılmış
çalışmalarım bulunmaktadır.
- "Menakıb-ı Koyun Baba 2004"
- "Çorum Yemekleri 2004 Eşimin
Çalışması"
- "Hacım Ağustos 2007"
- "Çorumlular ve Çorum'a Hizmet
Edenler Temmuz 2008"
-
- Bakanlığa sunulmuş;"Alfabetik Türk
ve Yabancı Yazarlar Fihristi" ve "Ne Nerede Başlıklı Arama Fihristi"
basım için hazır beklemektedir. Yazılarım daha çok araştırma dalı
ile makale türüdür. Tiyatro çalışmalarım,şiir ve hikaye denemelerim
bulunmaktadır. Şu anda dergimde yazılarım çıkıyor. Benim
okuyucularıma diyeceklerim şudur ki. Doğru bildiğiniz konuları
savunun. Bu savunmanız size belki tepkiler getirecektir. Bu
tepkileri inceleyerek doğru olup olmadığını araştırın.
- Saygılarımla.
-
|
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek
için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya
dönmek için tıklayınız |
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
Dr. Mahfi EĞİLMEZ
|
İstanbul'da doğdum.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi'ni (iktisat ve maliye bölümü) bitirdim. Doktoramı Gazi
Üniversitesi'nden 'Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Finansmanı' başlıklı
tezi savunarak aldım.
Maliye Müfettiş Muavini olarak başladığım
kamu hizmetinde Maliye Müfettişi, Maliye Başmüfettişi, Gelirler Genel
Müdür Yardımcısı (tedvir), Hazine Genel Sekreterliği Daire Başkanı,
Genel Müdür Yardımcısı, Washington Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret
Müşaviri, Kamu Finansmanı Genel Müdürü, Hazine Müsteşar Yardımcısı,
Washington Büyükelçiliği Ekonomi Ticaret Başmüşaviri olarak görev
yaptım. 1997 yılının Temmuz ayında Hazine Müsteşarı olarak atandım, aynı
yılın Aralık ayında bu görevden istifa ederek kamu hizmetinden ayrıldım.
Hazine'de görev yaptığım dönemlerde Temsan
(Türkiye Elektromekanik Sanayii A.Ş.), TEK (Türkiye Elektrik Kurumu)
yönetim kurulu üyeliklerinde, YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) üyeliğinde,
Dünya Bankası ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası guvernör vekilliği ve
guvernörlüğünde bulundum.
Kamu kesiminden ayrıldıktan sonra özel
kesimde, çeşitli kuruluşlarda danışmanlık, yönetim kurulu başkanlığı ve
yönetim kurulu üyeliği yaptım. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde 10 yıl,
Kadir Has Üniversitesi'nde 8 yıl öğretim görevlisi olarak ders verdim.
Yeni Yüzyıl ve Radikal Gazetelerinde köşe yazıları yazdım, CNBCe ve NTV
Televizyonlarında uzun yıllar ekonomi yorumları yaptım.
Hitit uygarlığının tanıtılmasına yaptığım
katkılar nedeniyle Çorum ve Hattuşa (Boğazkale) belediyelerince fahri
hemşehrilikle ödüllendirildim, Türk Eskiçağ Enstitüsü'ne muhabir üye
olarak seçildim.
Halen Altınbaş Üniversitesinde öğretim
üyesi olarak görev yapıyorum, yazılarımı bu blogda ve aylık İktisat ve
Toplum Dergisinde yayınlıyorum.
Yayımlanmış 25 kitabım ve çok sayıda
makalem var.
E-posta adresim:
mahfie@gmail.com
|
|
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek
için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya
dönmek için tıklayınız |
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
03
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
HİTİTLER HAKKINDA
Hitit tarihi M.Ö. 1700'lerde gizemli bir
biçimde başlıyor ve M.Ö. 700'lerde gizemli bir biçimde bitiyor.
Yaklaşık 1000 yıllık bir tarih bu.
Hitit imparatorluk simgesi çift başlı bir
kartaldır. İki ayağıyla tavşanları tutan, kanadı açık bu figürün sonraki
dönemlerde Hititler tarafından yalnızca açık kanatları imparatorluk
simgesi olarak kullanılmıştır. Daha sonra bu figür Selçuklular
tarafından geliştirilerek kullanılmıştır.
Günümüzde çift başlı kartal bazı ülkeler
ve bazı dernekler tarafından simge olarak kullanılmaktadır.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
04KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
Asur ticaret kolonisi Kalay, tekstil Altın, gümüş, bakır Hububat ve borç Faiz Rüşvetin Belgesi Vergi Kaçırma Konsolidasyon
Kefalet
|
Hitit tarihi M.Ö. 1700'lerde gizemli bir biçimde
başlıyor ve M.Ö. 700'lerde gizemli bir biçimde bitiyor. Yaklaşık 1000
yıllık bir tarih bu.
Hitit imparatorluk simgesi çift başlı bir
kartaldır. İki ayağıyla tavşanları tutan, kanadı açık bu figürün
sonraki dönemlerde Hititler tarafından yalnızca açık kanatları
imparatorluk simgesi olarak kullanılmıştır. Daha sonra bu figür
Selçuklular tarafından geliştirilerek kullanılmıştır.
Günümüzde çift başlı kartal bazı ülkeler ve bazı
dernekler tarafından simge olarak kullanılmaktadır.
4000 yıl önce Anadolu ile Asur (bugünkü Suriye’nin
güneydoğusu) arasında büyük bir ticaret vardı. Asurlu tüccarların
Anadolu’da oluşturduğu ticaret kolonisinde 21 kent vardı. Bunlara karum
(Asurca liman, pazar anlamına geliyor) deniyordu. Bugün yalnızca 3
tanesinin yeri biliniyor: Hattuş karumu; Alişar ve Kaneş (Neşa) karumu.
Asurlular kendi ülkelerinden kervanlar halinde
organize ettikleri eşeklere yükledikleri kalay ve tekstil ürünlerini
Anadolu’ya satıyor, bunun karşılığında Anadolu’nun o günkü halkı olan
Hattilerden altın, gümüş, bakır ve hububat alıyorlardı. Orta tunç devri
yaşandığı için en önemli maden tunç yapımında kullanılan kalaydı.
Bazı yıllarda havalar kurak gittiği için Anadolu
halkı Asurlu tüccarlardan kredili alış veriş yapıyordu. Borcun yıllık
faizi yüzde 180’lere varabiliyordu. Demek ki Anadolu yüksek faize 4000
yıldır alışık. Yani bugünkü yüksek reel faiz o dönemde de varmış.
Asurlu tüccarlar, Anadolu’da geceleri kentlerde
konaklamak zorundaydı. Kentte konaklamanın bir bedeli vardı. Bu vergiyi
ödemeden orada konaklama izni alınamıyordu. Üç istisnası vardı bunun:
(1) Kaçak konaklamak, (2) Muhafızlara rüşvet vermek; (3) Daha düşük
vergi alan bir kentte konaklamak. Demek ki Anadolu’da kaçakçılık, rüşvet
ve vergi kaçırmanın tarihi en azından 4000 yıl önceye gidiyor.
Burada görülen tablet bir Asurlu tüccarın arkadaşı
olan bir başka Asurlu tüccara bir kentte konaklamak için nasıl rüşvet
verileceğini anlattığı bir tablettir. Yani rüşvetin belgesi olur mu diye
sormayın. İşte size rüşvetin 4000 yıllık belgesi.
Kredili alış veriş yapan Anadolu halkı bir sonraki
yılda da havalar kurak gittiğinde borcunu ödeyemiyor, bu durumda
ailesinden birisini Asurlu tüccara köle olarak vermek zorunda kalıyordu.
Kuraklığın bir kaç yıl devam etmesi halinde sıra karısını köle olarak
vermeye gelince isyan ediyor ve kent kralına başvuruyordu. Kent
krallarının borçların silinmesine ilişkin fermanları var. Yani Anadolu
konsolidasyona 4000 yıldır aşina.
Asurlu tüccarlar alacaklarının silinmesine çok kızıyorlardı
kuşkusuz. Zaman zaman Asur kralları Anadolu’ya girip kent krallıklarına
haddini bildiriyordu. Ama bu her zaman mümkün olmuyordu. Bunun üzerine
Asurlu tüccarlar kredili satışlarda muteber tüccarların kefaletini
aramaya başladılar. Kültepe’de ve Httuş karumunda bulunan tabletlerde
kefalet hükümleri yer alıyor. Demek ki bankacıların şahsi kefaleti 4000
yıldır var.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
05KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
YAZININ ANADOLU’YA GİRİŞİ |
Mezopotamya’da binlerce yıldır kullanılan yazının Anadolu’ya girişi
Asurlu tüccarların verdikleri borçları, alacakları faizleri yazmak
üzere tabletler düzenlemeye başlamasıyla olmuştur.
Çivi yazısı, yumuşak kil tabletlere üçgen prizma
biçiminde kesilmiş tahtalarla bastırılarak yazılır. Sonra bu kil
tabletler fırında ısıtılır ve kırılması zor tabletler ortaya çıkar.
Hattuşa’da 30,000; Kültepe’de (Kaneş Karumu) 100 ve
Şapinuva’da 3,000 dolayında kil tablet bulunmuştur. Hattuşa
tabletleri Unesco Arşivinde kayıtlıdır.
|
|
|
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
06KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
NEREDEN GELDİLER? NASIL GELDİLER? KÖKENLERİ
NEDİR?
|
Hititlerin Anadolu’ya gelişi hakkında
çeşitli kuramlar var. Ama kullandıkları dilin Hint – Avrupa dili olması
nedeniyle kökenlerinin Avrupalı olduğu kabul ediliyor. Anadolu’ya
girişleri ya Balkanlar üzerinden, ya da Karadeniz’le Hazar arasından
geçerek olmuş olsa gerek. Rusya steplerinden geldiklerine ilişkin kuram
Rus bilim adamlarını Hititler üzerinde çalışmaya itmiştir.
Önceleri Kızılırmak dolaylarına yerleşip
sonra Anadolu’ya yayıldılar.
Bu slide da görülen III.Hattuşili’nin
kızını II.Ramses’e gelin olarak götürmesi resmi Mısır tapınaklarında yer
alıyor. Mısırlıların Hitit kralı ve prensesini Mısırlı gibi çizmiş
olduklarından hareket edersek bu resim bize Hititlerin tipi hakkında
ipucu vermediğini söyleyebiliriz. Kaldı ki Mısır’da Maatnefrure adıyla
Başkraliçe olan Hitit prensesini III.Hattuşili’nin Mısır’a bizzat
götürdüğüne ilişkin oarak herhangibir Hitit kaydı bulunmamaktadır.
Dolayısıyla bu resmin hayal ürünü olması olasılığı çok yüksektir.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
07KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
HİTİTÇE |
agniš ateş
alpa beyaz
ešhar kan
huha büyükbaba
kikla çimen
wiбna şarap
watar su
zena yaz
Ninda an ezzateni watar ma ekutteni
nu-za kuitman nuwa X-laš ešun,
išmerilaš-za ešun,
nu šaušgaš ammel išhaššaraš Mursili ammel attitešhit Muwattalin ammel Y-nan
uijat.
Hattusili-wa wittuš maninkuwantaš.
natta-war-aš huišwannaš.
nu-war-an ammuk para pai.
Burada yer verdiğim kelimeler iki Rus bilim adamının hazırladığı Hitit
Sözlüğü’nden alınmıştır.
Hitit çivi yazısının ilk
okunan cümlesi “Ninda an Ezzateni Watar ma Ekutteni” kelimelerinden
oluşuyor. Yani “Ekmeğini yiyeceksin suyunu içeceksin.” Watar
İngilizcedeki water ve eku Latincedeki Aqua ile benzeşiyor.
nu-za kuitman nuwa X-laš ešun, šmerilaš-za ešun, nu šaušgaš ammel
išhaššaraš Mursili ammel attitešhit Muwattalin ammel Y-nan uijat.
Hattusili-wa wittuš
maninkuwantaš. natta-war-aš huišwannaš. nu-war-an ammuk para pai. “Ve
ben hala çocuktum, İştar benim efendim, kardeşim Muvatalli’yi rüyasında
babam Murşili’ye yolladı ve dedi ki Hattuşili’nin yaşam süresi kısa onu
bana ver.”
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
08KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
ANADOLU’DA HİTİT
İMPARATORLUĞU
|
Hititlerin Anadolu’da M.Ö. 1700’lerde
ortaya çıkıp egemenlik alanlarını hızla genişleterek büyük bir imparatorluk
kurmalarının nedeni konusunda iki kuram var: (1) Hititler Avrupalı yönetici
bir sınıftı ve Anadolu’ya yepyeni bir anlayışla gelerek yerli halkı
örgütleyip hızla çevreye egemen oldular, (2) Demiri ergitmeyi biliyorlardı
ve bu yolla üstünlük sağlayarak Anadolu ve Suriye’ye egemen oldular.
|
|
Benim kuramım farklı. Bana göre Hititler
Kaneş ya da Neşa’yı ele geçirip de Asur ticaret sömürüsüne ve dolayısıyla
yüksek faiz ve kölelik düzenine son verince Anadolu halkı için kurtarıcı
oldular ve kent krallıklarını neredeyse gönüllü olarak teslim aldılar.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
09KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
YERKAPI’DAN
GİRİŞ |
|
-
.Burada
Hitit Başkenti Hattuşa'nın kapılarından en
ilgincini görüyorsunuz. Yerkapı adıyla anılan bu kapı aslında üst üste iki
kapı. Surların altında yer alan ve taşlarla kaplı duvarın altındaki yer
altı tüneli (71 metre uzunluğunda) kente gizli girişin kapısı.
- Tam üstünde surların içinden geçilerek girilen sfenksli
kapı var.
- Hitit başkenti Hattuşa’ya giriş için kullanıldığı
bilinen 6 kapı var.
|
|
|
Sağ taraftaki resimde Hattuşa'nın giriş kapılarından birisi olan aslanlı
kapının bugünkü görünümü yer alıyor.
Sol taraftaki resimde ise kapının
bilgisayar programları aracılığıyla eski haline göre çizilmiş biçimi
gösteriliyor. |
|
|
Hattuşa’nın kent planı. Bize göre aşağı taraf Yukarı
Kent, yukarı taraf ise Aşağı Kent diye adlandırılıyor. İkisinin ortasında
sağda yer alan büyükkalenin üzerinde kral sarayı kompleksi var.
Bu resim Hattuşa'nın en yüksek yeri olan Büyükkale
üzerinde inşa edilmiş olan kral sarayı kompleksinin rekonstrüksiyonunu
gösteriyor.
Hattuşa
surlar içinde bir kent olmasına karşın Hitit kralının sarayının da ayrıca
böylesi surlarla donatılmış olması taht cinayetlerinin ne kadar ciddi
olduğu
nun bir göstergesi.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
HİTİTLER VE KOMŞULARI
|
|
Hitit imparatorluğu doruk noktasına çıktığında Anadolu’nun 3/4 üne ve
Suriye’nin bir bölümüne egemen olmuşlardı.
Çevrelerindeki komşu krallıkların çoğunu kendilerine
bağlamışlar, konfederatif bir imparatorluk kurmuşlardı. Bağlı
krallıklara wassal devletler adı veriliyor.
Hititlerin bir türlü üzerinde tam egemenlik
kuramadığı kavim Doğu Karadeniz’deki Kaşkalar idi. Bunlar barbar bir
kavimdi ve zaman zaman Hitit kentlerini basıp haraç alırlardı.
Kıbrıs ya da o zamanki adıyla Alaşiya Hititlere
aitti. Ama zaman zaman Asurlularla üzerine ihtilaflar çıkardı. Yani
Kıbrıs 3500 yıl önce de sorun oluyordu.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
11KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİN TANRILI HALK |
|
Hititler kendi tanrılarına ek olarak elde
ettikleri kentin tanrısını da kabul etmişlerdi.
Tanrılarının sayısı o kadar çoktu ki
Hattuşa’ya bin tanrılı kent deniyordu.
Kral öldüğünde “Tanrı oldu” deniyordu.
Her elde ettikleri ülkenin ya da kent
krallığının tanrısını kendi tanrılarının arasına katıyordu Hititler.
Bunun başlıca nedeni o ülkenin halkının direnç göstermesini önlemek.
Yani kendi kültürü ve dinine dokunulmayan halk Hititlere karşı bir
direnç göstermiyordu.
Bu kadar çok tanrının bir de zararı vardı:
Bayramlarda hepsine bir şeyler sunmak gerekiyordu.
Hitit kralları yaşarken tanrı olarak kabul
edilmezlerdi. Öldüklerinde tanrıların katına çıktıklarına inanılırdı.
Cesetleri yakılırdı. O nedenle Hitit kral mezarı bulunamamıştır. Hatta
Hitit mezarı da yoktur. Alacahöyük’deki prens, prenses mezarları dışında
hiç bir Hitit mezarı yoktur. Ölümleri de gizemli görünüyor.
Burada Yazılıkaya açıkhava tapınağında
kayalar üzerine yapılmıuş kabartmadan Fırtına Tanrısı Teşup, Bereket
Tanrıçası Hepat’ı karşılıyor. Öteki resim ise aynı yerden alınma 12
Tanrıları gösteriyor.
|
|
|
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
12KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
TUTENKAMON
ÖLDÜRÜLÜYOR |
|
|
Mısır Firavunu Tutenkamon, henüz 18
yaşındayken Başvezir Ay’ın cinayetine kurban gittiğinde Hitit tahtında
Şuppiluliuma vardı.
Tutenkamon’un genç karısı Ankesenamon’un
çocuğu yoktu. Şuppiluliuma’ya mektup yazarak bir oğlunu ona koca olarak
yollamasını istedi. Şuppiluliuma oğlu Zannanza’yı yolladı.
Başvezir Ay ile Mısır orduları
Başkomutanı Horemheb bu olayı öğrenir öğrenmez Zannanza’ya tuzak kurup
onu öldürdüler. Sonra Ay, Ankesenamon ile evlenip tahta geçti.
Bu olaya Hititlerle
Mısırlıları Kadeş savaşına götüren olayların başlangıcı oldu. Hitit
Kralı II. Muvatalli, Mısır firavunu II. Ramses ile Kadeş savaşını yapan
kraldır. Mühürde Muvatalli, koruyucu tanrısının kolunda görülüyor.
Mühürün sağ tarafında Hitit imparatorluk
simgesi olan kartal kanadı ve onun altında büyük kral işaretleri sol
tarafta Muvatalli’nin simgeleri yer alıyor.
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
13KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
HİTİT EKONOMİSİ
(Fiyatlar) |
- Tarım, ticaret, zanaat ve haraç
- Şekel ve Mina: 1 şekel 8.5 gram; 1 mina 40 şekel (340 gram). Para =
Ağırlık
- Fiyatlar: Koyun 1 şekel; Keçi 2/3 şekel; at 14 şekel; değerli
elbise 30 şekel; mavi yün elbise 20 şekel; geniş keten kumaş 5 şekel
-
- Hitit Ekonomisi, tarım, ticaret, zanaat ve haraç
drtgeni üzerine kuruluydu. Arpa, buğday gibi tahıllar, elma, nar, üzüm
gibi meyvalar yetiştiriliyordu. Üzüm bağları oldukça yaygındı. Diğer
kullanımlarının yanı sıra arpa mayalandırılarak bira yapımında
kullanılıyor, üzümden şarap yapılıyordu. Hititler koyun, dana, at, katır,
öküz, domuz gibi hayvanları et, süt ve yük hayvanı olarak yetiştiriyorlar
ve yaygın olarak kullanıyorlardı.
- Krala ait topraklar saray işçileri ve diğer kişiler
tarafından zorunlu görev kapsamında ekilip biçiliyordu. Bir erkek hasat
işçisine 3 aylık emeği karşılığı 30 parisu, bir kadın işçiye ise 12 parisu
arpa veriliyordu.1 parisu yaklaşık 37.5 kg.
- Zanaatın çevreye göre oldukça gelişmiş olduğu anlaşılıyor. Altın,
gümüş, bakır gibi madenleri işliyorlar ve takı yapımından para çubuklarına
kadar yayılan bir alanda kullanıyorlardı. Hititlerin demiri ergitmesi
tartışmalı bir konudur.
- Daha çok yabancı tüccarların gelip Hitit kentlerinde iş
yaptıkları anlaşılıyor. Yani Hitit ihracat ağırlıklı bir ülke olmaktan çok
ithalat ağırlıklı bir ülke konumundaydı. Kapadokya’dan elde edilen gümüşün
bolluğu, dış ticaret açığını kapatmış olmalı. Yani Hititler, paranın
yapıldığı madene sahip olmanın avantajını kullanarak başka ülkelerin
mallarını almış olmalılar. Nitekim gümüş bolluğu Hitit parasını da değerli
kılıyor.
- Şekel, aynı zamanda, tıpkı bugünkü İngiltere parasında
(Pound) olduğu gibi, bir ağırlık ölçüsüydü. Para olarak kullanılan şekel,
8.5 gram ağırlığında gümüş çubuk ve halkalardı.
- Hitit yasalarında bazı malların fiyatları yazılıydı.
Buna göre: 1 koyun 1 şekel; 1 koyun eti 1/10 koyun (yani 1/10 şekel); 1
keçi 0.75 şekel; 1 inek 7 şekel; 1 at 14 şekel; 1 katır 1 mina; yünüyle
birlikte koyun derisi 1 şekel; dana derisi 1/10 şekel; mavi yün elbise 20
şekel; geniş keten kumaş 5 şekel ediyor.
- Koyununu satmak isteyen kişi, bu satışı yapıp 1 şekel
alacak yerde, koyunu kesip etini 1/10 şekele, yünüyle birlikte derisini de
1 şekele satarsa 1 tam 1/10 şekel alabiliyordu. Buna göre koyunu kesme ve
derisini yüzme emeğinin karşılığı da 1/10 şekel olarak belirlenmiş oluyor.
- HİTİT EKONOMİSİ (Döviz
Kuru)
- Hitit Minası 40 şekele, Asur ve Babil Minaları 60
şekele eşit.
- Bu durumda Hitit Minasıyla Asur ve Babil
Minaları şöyle bir değişim kuruna sahip olsa gerek:
- 40 / 60 = 1 Hitit minası = 1.5 Asur ve
Babil minası
- Asurlular ve Babilliler de aynı paraları
kullanıyorlardı. Yalnız onlarda 60 şekel 1 mina ediyor. Bu durumda 1 Hitit
şekeli 1.5 Asur ve Babil şekeline eşit demektir.
- Yani Hititler açısından bakarsak döviz
kuru 1’e 1.5. Böylece Asurlu bir tüccarın Hitit pazarına getirdiği koyuna
karşılık 1 Hitit şekeli alması durumunda 1.5 Asur şekeli elde etmiş olması
gerekiyor.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
14KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
KADEŞ
SAVAŞI VE ANTLAŞMA |
KADEŞ’TE İKİ ORDUNUN DURUMU
HİTİT ORDUSU 17000 piyade 4500 savaş arabası
Her arabada 3 asker= 13500
17000+13500= 30500 toplam asker
MISIR ORDUSU Amon,
Ra, Ptah ve
Seth tümenlerinin her birinde 5,000 piyade ve
arabalı olmak üzere toplam 20.000 asker
Kadeş savaşı
sırasında Hitit ve Mısır ordularının gücü bu biçimdedir.
Görüleceği gibi Hitit ordusu 1/3
oranında daha kalabalıktır.
Ne var ki Hitit ordusu 12 ayrı krallığın
güçlerinden bir araya geldiği için disiplin sorunu söz konusu.
Mısır ordusunun 4 ayrı tümene bölünüp de
ayrı ayrı ilerlemesi savaş taktiği olarak son
derecede büyük bir hata olarak nitelendiriliyor.
Hitit savaş arabasının Mısır savaş arabasına üstünlüğü tekerleklerin
arabanın ortasında olmasıdır.
Bu, arabaya çok daha hafif bir yapı kazandırmakta ve dolayısıyla Hitit
arabasında 3 savaşçı taşınmasını sağlamaktadır.
Oysa Mısır arabasında ağırlık merkezi yanlış konumlandırıldığı için ancak 2
savaşçı taşınabilmektedir.
İki araba çarpışıp da askerler aşağıya inince üstünlük derhal Hitit tarafına
geçmiş olmaktadır
|
|
SAVAŞIN GELİŞİMİ |
Muvatalli önce
Ra tümenini yok etti.
Sonra Ramses’in
komutasındaki Amon tümenine saldırdı. O sırada
Hitit ordusu yağmaya dalınca yetişen Amurru
birliği ve Ptah ve Seth
tümenleri savaşı dengeledi.
Savaşın galibi yaygın kanının aksine
Muvatalli’dir.
|
SAVAŞ SONRASI DURUM |
Firavun Sethi’nin elde
ettiği topraklar.
Kadeş Kalesi ve
Amurru Prensliği
Mısır ve Hatti ülkeleri arasında barış antlaşmasının
altyapısı.
Savaş sonrası dengeleri Hititler lehine
oluştu. Mısır, uğruna savaşa girdiği Amurru
prensliğini kaybettiği gibi Kadeş kalesini de
alamadı.
Hititler savaştan galip çıkmış olsa bile
her iki ülke ciddi güç kaybına uğradı ve bu durum yeni
yeni güçlenmeye başalayan Asur’un bu iki
ülkeye karşı üstünlük sağlamaya başlamasına yol açtı.
|
|
Kadeş antlaşmasının gümüş tabletler üzerine
yazılı olanları kayıptır. Burada kil tablete yazılı
Akadça versiyonu görülüyor.
ANTLAŞMANIN ÖZETİ
- Ortak düşmana (Asur) karşı işbirliği
- Tarihin ilk büyük Barış Antlaşması
- Nato Antlaşması’nın 5. maddesine
kaynaklık: Ortak düşman, ortak tavır
- Replikası New
York’da BM Binasında Türkiye’nin armağanı
olarak sergileniyor.
-
- Kadeş Barış Antlaşması,
Kadeş Saveşından
yaklaşık 15 yıl sonra imzalanmıştır. Mısır tahtında hala II.Ramses,
Hitit tahtında ise III.Hattuşili vardır.
Ramses’in eşi Naptera
ya da Nefertare ve
Hattuşili’nin eşi
Puduhepa bu antlaşmada çok etkin olmuşlardır.
- Antlaşma asıl olarak yükselen yeni güç konumundaki
Adsur’a karşı işbirliği anlaşmasıdır.
- İki gümüş tablete Hitit ve Mısır çivi yazılarıyla
yazılı olan nüshaları kayıptır. 3500 yıl öncesinden kalma bu antlaşma
bugünkü Nato antlaşmasının temelini
oluşturuyor.
- Antlaşmanın tablete yazılı versiyonunun
replikası BM’in
New York binasında Türkiye’nin hediyesi olarak sergilenmektedir.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
15KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
RAMSES’İN
PUDUHEPA’YA MEKTUBU |
Barış
antlaşmasınıngetirdiği yumuşama ve dostluk Hitit ve Mısır kralları ve
kraliçeleri arasında ömektuplaşmayı getirmiştir.
“Mısır kralı, Güneşin oğlu, Tanrı
Amon’un sevgilisi, Büyük kralların ilki, Mısır
topraklarının kralı, Hatti ülkesinin büyük kraliçesi,
kızkardeşi Puduhepa’ya der ki: Bak, Tanrı
Amon’un sevgilisi, Mısır topraklarının büyük
kralı Ramses iyidir. Onun evleri, oğulları,
orduları, atları, savaş arabaları ve ülkesindeki her şey çok iyidir. Sen,
Hatti ülkesinin büyük kraliçesi, kızkardeşim
umarım iyisindir. Dilerim senin evlerin, oğulların, atların, savaş
arabaların ve ülkendeki diğer şeyler iyidir...”
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
16KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
NAPTERA’NIN PUDUHEPAYA MEKTUBU |
II. Ramses'in karısı Kraliçe
Naptera Puduhepa'ya
mektup yazarak iyi olduğunu ve ona da iyilikler dilediğini bildiriyor. “Bak,
seni kutlamak için kızkardeşim sana saf altından
yapılmış 12 sıralı, ağırlığı 88 şekel olan bir
kolye ve renkli ketenden yapılmış bir kraliyet elbisesi gönderiyorum.
İki kraliçe arasındaki yazışmalarda
güzellik maskesi tariflerinden ilaç reçetelerine kadar bir çok ilginç şey
var. Mektuplar arasında Mısırlı doktor Pariamahu’nun
Kral Hattuşili’nin göz rahatsızlığı için
yolladığı ilacı anlatan bir tanesi en ilginci.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
17KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
HİTİTLER'DE KADININ YERİ |
Hititlerde kadının yeri bütün orta
doğudakinden daha ilerdeydi.
Puduhepa,
imparatorluğu kral III.Hattuşili ile birlikte
yönetmiştir. Kararlarda Puduhepa’nın da mührü
vardır.
Burada ikisinin de adlarının
hiyeroglifle yazılmış hali görülüyor. Hiyeroglif Hititlere sonradan gelmiş
bir yazı türüdür.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
18KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
HİTİT HUKUKU |
Hititler, Babil kralı Hammurabi’nin
ortadoğuyu hala etkileyen kısas hukukunda büyük bir değişiklik yaptılar ve
günümüzden tam 3500 yıl önce modern hukuk anlayışının temelini oluşturan
tazminat hukukuna geçmeyi başardılar. BU İLK HUKUK DEVRİMİDİR.
Bugün bile ortadoğuda pek çok ülke kısas
hukukunu aşamamıştır. Hitit yasa maddelerinde sürekli revizyon yapılmıştır.
Eski hüküm korunmuş yanına “eskiden böyleydi” denildikten sonra revize
edilmiş şekil konulmuştur.
“Komşusunun koyununu öldüren adamın da
koyunu öldürülsün. Eskiden böyledi. Artık onun koyunu alınıp koyununu
öldürdüğü komşusuna verilsin.” gibi.
Bu slide daki tablet Hitit hukukunu
yansıtan yüzlerce tabletten bir tanesidir. |
|
Hititler, Babil kralı Hammurabi’nin
ortadoğuyu hala etkileyen kısas hukukunda büyük bir değişiklik yaptılar ve
günümüzden tam 3500 yıl önce modern hukuk anlayışının temelini oluşturan
tazminat hukukuna geçmeyi başardılar. BU İLK HUKUK DEVRİMİDİR.
Bugün bile ortadoğuda pek çok ülke kısas
hukukunu aşamamıştır. Hitit yasa maddelerinde sürekli revizyon yapılmıştır.
Eski hüküm korunmuş yanına “eskiden böyleydi” denildikten sonra revize
edilmiş şekil konulmuştur.
“Komşusunun koyununu öldüren adamın da
koyunu öldürülsün. Eskiden böyledi. Artık onun koyunu alınıp koyununu
öldürdüğü komşusuna verilsin.” gibi.
Bu slide daki tablet Hitit hukukunu
yansıtan yüzlerce tabletten bir tanesidir.
|
|
Required Reading
O.R.
Gurney, "The Hittites", in The Encyclopedia of Ancient Civilizations (Arthur
Cotterell, ed., 1980)
O.R.
Gurney, "Laws and Institutions", in The Hittites 94-96 (1981)
E.
Neufeld, The Hittite Laws 70-73; 78-79; 94-113 (1951)
Albert Goetze, trans., "The Hittite Laws", in Ancient Near Eastern Texts
(James B. Pritchard, ed., 1950)
Aynı topraklar üzerinde yaşamamıza
karşın Hitit hukuk devrimini biz bilmiyoruz ama batılılar biliyorlar.
Bir örnek olarak buraya ABD’nin
Pittsburgh Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okutulan Hitit Hukuku dersinin
referanslarını koydum.
|
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
19KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
TELİPİNU FERMANI
TELİPİNU VE PRİMOGENİTUR
Telipinu fermanı; Batı monarşilerinin izlediği Hitit geleneği, Selçuklular ve Osmanlılar da izliyor.
Fatih Sultan Mehmet ve kardeş katli. Telipinu fermanı Batı monarşilerinin izlediği Hitit geleneği Selçuklular ve Osmanlılar da izliyor. Fatih Sultan Mehmet ve kardeş katli.
Kendisi de tahta cinayetle geçmiş olan Telipinu tahta geçişi bir
fermanla kurala bağlamış ve büyük oğulun tahta geçmesini yazılı hale
getirmiştir. Bu gelenek batı monraşileri tarafından benimsenmiş ve
uygulanmıştır.
Seçuklular ve Osmanlılar da bu kuarlı benimsemişler
fakat Fatih Sultan Mehmed küçük oğlu Cem Sultanı tahta geçirebilmek için
bu kurala istisna getirmiş ve "Nizam-ı alem için karındaş katli vaciptir"
hükmünü Kanunname-i Ali Osman'a koyarak primogenitur kuralından kaosa
geçişin alyapısını hazırlamıştır.
Fatih'in bu deüzenlemesi sonraki dönemde Osmanlı tahtı
açısından bir cinayet makinası gibi çalışmıştır.
|
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
20KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
KENTTE YAŞLILAR MECLİSİ
MAGNA
CARTA VE PANKU
Kentlerde yaşlılar meclisi
Hattuşa’da Panku
Monarşinin sınırlandırılması
Magna Carta (MS 1215)
Panku (MÖ c.1500)
|
|
- MS. 1215'de İngiliz soylularının Kral Yurtsuz John'a
Magna Carta ile imzalattıkları monarşinin sınırlandırılmasından 2700 yıl
önce bu sınırlandırma Anadolu'nun orta yerinde Hitit dünyasında Panku
meclisi vardı.
- Panku veliaht ataması; savaş açılması, yasa değişikliği
ve kral ailesinin yargılanmasında yetkiliydi.
- İktidarın sınırlandırılmasında ilk adım Magna carta’dan
2700 yıl önce Anadolu’da atılmış görünüyor
|
|
|
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
21 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
IV.TUTHALİYA
ve YARDIM
Yazılıkaya kabartmalarından çıkarılan bu resim IV.Tuthaliya'yı koruyucu tanrısı Şarruma ile birlikte
gösteriyor.
Şarruma, Fırtına Tanrısı
Teşup ile Bereket Tanrıçası Hepat'ın oğludur. Üzerinde çengeller olan sivri
şapkaları yalnızca tanrılar giyebilirdi.
IV. Tuthaliya'nın
krallığı döneminde Hatti ülkesi veba ve kıtlığın hışmına uğradı.
Hattuşa'daki kazılarda bulunan tahıl silolarında (resimde görülüyor) tahıl
kalmamış ve açlık başgöstermişti. Tuthailya Mısır firavunu Merentpah'dan
yardım istedi. Merentpah tapınaklara "Asyalılara gemilerle tahıl yolladım"
diye yazdırmış.
Anlaşılan o ki
Türkiye'nin IMF'den aldığı destek benzeri destekler 3500 yıl önce de
Anadolu'ya gelmiş zaten.
Bu slide da Hitit
imparatorluğunun son kralı II.Şuppiluliuma görülüyor. Elinde mızrağı ve
omuzunda yayı var.
M.Ö. 1200’lerde II.Şuppiluliuma
tahttayken Deniz kavimleri göçünün meydana geldiği tahmin ediliyor. Aynı
dönemde Hititlerin tarihi düşmanı Kaşkalar da deniz kavimleriyle bir olup
Hititlere saldırdılar. Hititler, ülkelerine yönelik bu büyük saldırıya karşı
koyamayıp güneydoğu Anadolu’ya Gaziantep, Maraş bölgesine çekildiler.
Oralarda kent krallıkları kurdular. Bunlara geç Hititler deniyor.
|
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
Sayfa Başına Gitmek İçin Tıklayınız! |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
DİKKAT ! BU
FOTOĞRAFLAR TELİF ESERİ
OLUP BENDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR. |
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|