BOĞAZKÖY ÖREN YERİ
Çorum Boğazkale (Hattusa),
Çorum’a 82 km. güneybatısında bulunmaktadır. Ankara’ya uzaklığı 208
km’dir. Hitit Devletinin merkezinde bulunan Boğazkale (Hattusa)
Budaközü Çayı vadisinin güney ucunda olup, ovadan 300 m. yükseklikteki
yükseltinin üzerinde olup,etrafı kuzey ve batısında derin yamaçlar
bulunmaktadır. Şehir kuzeye bakan kısmı açık olup,diğer
kısımları surla çevrilidir.
İlk kez 1834 yılında
Charles Texier tarafından burası bulunarak dünyaya tanıtılmıştır.
Sonra ise Hitit devleti arasında bir bağ kuran Sayce’dir. Bu
kalıntılarla ilk kez 1882 de Carl Human, Otto Puchstein’le beraber
Boğazköy’e gelir ve toplu bir plan çalışması yaparlar. Halen Pergamon
müzesinde bulunan Yazılı Kayanın kalıplarını da çıkartırlar. 1893-1894
yıllarında E. Chantre ilk test kazısını gerçekleştirir. 1906 yılında İstanbul
Arkeoloji Müzesi adına Makridi ve H.Winkler O. Puchstein tarafından
sistemli kazılar başlatılır.
1932 yılında ise Atatürk’ün direktifi ile
Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Kurt Bittel sistemli kazılara
başlanır. II. Dünya Savaşı sırasında bir süre kazılara ara verilir.
1978 yılına kadar çalışmalara kazı başkanı Kurt Bittel tarafından
devam edilir. 1978 –1993 yılları arasında da kazı başkanı olarak
Dr.Peter Neve yi görüyoruz, kazı çalışmaları, 1994 yılında itibaren
aynı kurum adına Dr.Jurgen Seeher başkanlığında halen devam
edilmektedir.
Boğazkale (Hattusa) yapılan
kazılarda M.Ö. III. binden itibaren yerleşim yeri görülmektedir.
Küçük ve müstahkem yerleşmenin Büyük kale ve civarında olduğu
görülmektedir. M.Ö. 19. ve 18. yüzyıllarda Aşağı Şehir’de Asur
Ticaret Kolonileri Çağı iskanına rastlanmaktadır. Bu çağa ait yazılı
belgeler şehrin adı öğrenilmiş oluyor.
Hattusa’daki ilk görülen
net gelişme dönemi büyük bir yangınla sona ermekte olduğu;bu yangının
büyük ihtimalle Kuşşara Kralı Anitta tarafından şehrin ele
geçirmesinden sonra olması düşünülmektedir. Belgelere göre tahripten
sonra yaklaşık M.Ö. 1700 yıllarında Anitta’nın lanetine dinlemeyenler
tarafından yeniden yerleşime açılanmış ve 1600’lerde Hitit Devletinin
başkenti olmuştur. Yeni kuruluşun sahibi tıpkı Anitta gibi Kuşşara
kökenli olan I. Hattuşili’dir. Hattuşa başkent olduktan sonra şehrin
gelişmesi yeni yapılaşmalar görülmekte olup, 2 km genişliğinde
saray,mabet ve mahalleler ile şehir MÖ. 13. yüzyıldaki haline kavuşmuş
olduğu görülmektedir .
Hattuşa’nın bu yeni gelişme
döneminde imparatorluğun son yıllarında hem içte hem de dışta üç
önemli Hitit Kralı etkin olmuştur. M.Ö. 1190 da ekonomik sıkıntılar ve
iç karışıklıklar nedeniyle yıkılan Hitit Devletinden sonra Boğazköy
400 yıl boyunca terk ediği sanılmaktadır. Bundan sonra ilk kez Frig
M.Ö. 8.yy ortalarında yerleşmesi görülür.
Hellenistik ve Roma
döneminde M.Ö. 3.-M.S. 3. y.y. Hattusa surla çevrili bir beylik
merkezi görünümünde olduğu sanılmaktadır.
Bizans döneminde ise bu
yerleşim alanı bir köy durumunda olma ihtimali vardır.
Yapılan kazılardan yerleşim
alanının yani;Yukarı şehirde görülen yapılaşma üç ana zaman diliminde
toplanabilir: Birinci dönem ilk yerleşim alanı ve surların inşaatı ile
çağı diyebiliriz. İkinci dönem ise surlarda görülen ilk yıkımdan sonra
yeni yerleşim yapımı ve tapınak ile beraber kentinin son biçimini
almış olması dönemi diyebiliriz. Son dönemde ise bulunan yapılarda
görülen yenilemeler dışında dini işlevler dışında yapılan yapılaşma
başlamıştır.
Yukarı şehirde Sfenksli
kapıdan; Nişantepe ve Sarıkala’ye kadar uzanan alanda çeşitli
dönemlere ait bir çok mabet temeli açığa çıkartılmıştır. Tapınak
planları genel karakteri,bir orta avlu ve bir dar ön mekanın bulunması
ve ana mekanlardan oluşan kült odaları gurubunun yapıyı
tamamlamasıdır.
Hitit şehri
aşağı ve yukarı şehir diye ikiye ayrılır. Şehrin etrafı doğal
yükseltiler dışındaki yerli toprak setlerle yükseltilmiş ve bunların
üzerine 6 mt. Yükseklikte ve 5 mt. Genişlikte sandık tipi taşlarla
çevrilmiş, taş surlar üzerinde 8 mt. Olduğu sanılan kerpiç sur duvarları
zaman içinde yok olmuştur. Şimdi mevcut olan taş sur kısımları bazı
bölümlerinde çift surla takviye edilmiştir. Rıhtım denilen taş
döşemelerle de takviye edilen yerler vardır. Anıtsal kuleleri yıkılmış
olup, bu kulelere çıkan merdiven yerleri halen mevcuttur.
- Şehir
Kapıları : Boğazköy’de Hitit devrine ait 6 tane anıtsal kapı
mevcuttur. Bunların dışındaki iki kapının şehrin kuzey ve alçak
kısımlarında olduğu sanılmaktadır. Bu kapılarda iki kapı özelliği
görülür. Birinci özellik ; iki kule arasında enlemesine bir giriş
odası, dikdörtgen giriş odası ve probal kesitli geçitler vardır. İlk
grup kapılar şehrin daha erken kısmını çevreleyen sur duvarlarında,
diğerleri ise Arslanlı Kapı, Kral Kapı, Aşağı ve Yukarı batı
kapısında görülür.
- Kral
Kapı : İç geçidin kuzey payesinde doğal büyüklüğün üstünde sivri
miğferli, baltalı, kılıçlı kuşağı ve spiral süslü eteğinde sağa
doğru hareket halinde bir erkek kabartması vardır. Bu figür önce
krala benzetildiği için bu kapıya “Kral Kapısı” denilmiştir. Şimdi
bu kabartmadaki tasvirin tanrılaşmış bir kral tasviri olduğu
bilinmektedir.
-
Arslanlı Kapı : Kapı payeleri değişik biçim gösterir. Bu payelerin
dış kısmında iki adet büyük boy arslan protomu yer almaktadır.
Arslanlar M.Ö 14, 13 yy. Hitit Heykel sanatının büyük özelliklerini
gösterir.
- Yer
Kapı : Potern (bindirme) tekniği ile yapılmış 71 mt. Uzunluğunda
tünel şeklinde şehir suru altında bir geçiş yoludur. Poternli kapı
üzerindeki sur üstünde de Sfenksli kapı bulunmaktadır.
- Büyük
Kale : Şehrin doğusunda Akropol durumundadır. Kral Şatosu kullanılan
bu ünitede değişik ölçülerde resmi ve dini kapılar yok olmuştur.
Burada bulunan arşiv odasında aralarında Kadeş Antlaşması metninin
de bulunduğu 3 bin çivi yazılı tablet bulunmuştur.
-
Nişantepe : Buradaki mimariden günümüze pek bir şey kalmamıştır.
Ancak; Doğuya bakan dik bir kaya üzerinde 10 satırlık Hiyeroğlif
yazı ile 9 tane kralların seceresi yazılıdır. (İsim Listesi, oğul,
babası, torunu v.s. olarak) 11. Şubpilulama zamanında yapılmıştır.
- Güney
Kale : Büyük kalenin güneyindedir. Yapı kalıntılarından çok azı
günümüze ulaşmıştır.
Yenice Kale : 30 mt. Yükseklikteki tabi kaya üzerinde teraslama ile
düzgün bir yapı alanı oluşmuştur. Buradaki yapının dış kenarları
kalmamıştır.
- Sarı
Kale : Yüksek kayalık üzerinde monimantal bir yapıdır. Hitit kesme
taş yapılarının güzel örneklerindendir.
Boğazköy’de 6 tane mabet tespit edilmiştir. Son yıllarda yapılan
kazılarda daha küçük boyutlu yeni tapınakları bulunmuş ve sayıları
yirmiyi geçmiştir. Tapınaklarda temel ve mekan unsurları ile bazı
kerpiç duvarlar günümüze kadar ulaşmıştır.
- Büyük
Mabet : Yapı aşağı şehirde kurulmuştur. Yapı kalıntılarında
kullanılan büyük boylu taşlar kalkerli granittir.
Yazılıkaya :Boğazköy’ün 2 km. kuzeydoğusundadır. Tabi kayalara
oyulmuş iki oda ile bunların önüne yapılmış bugün yalnız temeli kült
odalardan ibadettir. En Ünik Hitit anıtıdır.
- Büyük
Oda : Açık hava mabedinin en kutsal kısmıdır. Zemin kısmen
levhalarla, kısmende kayanın düz kesimiyle meydana getirilmiştir.
Duvarların bazı yerlerinde adak eşyası koymak içinde oluk çukurlar
vardır. Sol duvarında tanrılar, sağ duvarında tanrıça kabartmaları
sıralanmıştır. Orada kutsal buluşma sahnesi yer almıştır. Tanrılar
sivri külah, belden kuşaklı kısa elbise, kalkık burunlu papuk ve
küpeleriyle tasvir edilmiştir. Sayıları bir ile beş arasında değişen
kıvrık boynuzlar Tanrının önem derecesini gösterir. Tanrıçaların
giysileri birbirine benzer, kabartmaların yanında tanrı işaretiyle
başlayan Tanrı isimleri vardır. Odanın sağ ön köşesinde Kral lV.
TUTHALİLA görülür.
- Küçük
Oda : Girişin iki yanında mitolojik gövdeli Arslan başlıklı
yaratıklar yer alır. Odada 12 Tanrı, Kılıç Tanrısı ve Kral
Tuthalila’nın kabartma tasvirleri ve adak koymak için duvarda
oyuklar vardır.
-
Bu tapınaklarda kazılarda
bulunan malzemeler ; aletler, silahlar,seramikler,kült objeler ile
yazılı belgeler olarak sınıflayabiliriz.
|