DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

1

 

İÇİNDEKİLER
Mahmut Selim GÜRSEL TAKDİM
Hayat Hikayesi
RAPOR DUYURUSU  VE BİLGİ NOT
DEĞERLİ BASINIMIZ VE KAMUOYUNA AÇIKLAMA
TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLIĞI’NA ANKARA İLGİ
MARMARA DENİZİNDE YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI
DOĞALGAZ’DA KESİN ÇÖZÜM ERZİNCAN OVASIDIR
ERZİNCAN OVASINDAKİ DOĞALGAZ YATAĞI ÖNEM KAZANMIŞTIR
ERZİNCAN BELEDİYE BAŞKANI YÜKSEL ÇAKIR'A AÇIK MEKTUP:

 

 
Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan kullanmayınız!
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL
corumlu2000@gmail.com
Sitemiz ve yazarlarımız;hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

 01

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP ismi  Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

TAKDİM           

Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak görülmelidir.

            Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.

            Bu çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı göreceksiniz.

            Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir kitaptır; onu okumamız gereklidir.

            Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar veremeyiz. 

Mahmut Selim GÜRSEL  

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 02

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Hüseyin Hüsnü GÜREL    1930- 06 Şubat 2011

1930 Erzincan doğumlu. 1942 yılında Malatya Cumhuriyet İlkokulu'nu, 1945 yılında Erzincan Ortaokulu'nu, 1948 yılında Erzurum Lisesi'ni bitirdi. 1953 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden Yüksek İnşaat Mühendisi olarak mezun oldu. 1953-1954 yıllarında İller Bankası Kontrollük Hizmetlerinde 1 yıl, 1955-1959 yılları arasında serbest Mühendislik proje faaliyetleri, 1959 yılında Askerlik görevi. 1960 yılında İstanbul'da NATO inşaatları kontrollüğü, 1961-1965 yıllarında DSİ Erzincan 82. Şube Baş Mühendisliği görevlerinde bulundu. 1966-1970 arası Müteahhitlik ve taşeronluk işleri ve 1970'den itibaren de Krom ve Kömür madenleri işletme faaliyetinde bulundu. Hüryapı Sanayii ve Ticaret Limitet Şirketi'nin kurucusu ve hissedarı. Evli İki çocuk babası.

  • Yayınevimizin basılmış ve sanal yayınlanmış dergilerinde yazıları bulunmaktadır.

  • 06 Şubat 2011 Tarihinde vefat etmiştir. Gürsel Yayınevi sahibi olarak Allah C.C. Geçmişi için af ve Rahmet dilerim.

     

  •  

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     03

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    RAPOR DUYURUSU  VE BİLGİ NOT

    Marmara Bölgesi, Erzincan Şehri ve (Erzincan) Ovası Yeraltı Doğalgaz
    Patlamaları; Meydana Gelen Korkunç Afetler ve Erzincan Ovasında 'Çok Zengin Doğalgaz Yataklarının Varlığı' Hakkında:

    Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer ortamlarda doğalgaz ve suya doygun zeminler yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır.

    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve suya doygun zeminlerde meydana gelen sıvılaşma olayları ile bu zeminler aşağıdan yukarı itilmekte; yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta; binalar ile tesisler burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmakta; Marmara denizinde doğalgaz patlaması ile deniz suyu havaya savrulmakta ve meydana gelen Tsunami yüksek deniz dalgaları ile Marmara denizi kıyılarında birçok yerler sular altında kalmakta ve yeraltında doğalgaz patlamaları ile dünyada benzeri olmayan kıyametler koparcasına korkunç afetleri meydana gelmektedir.

    Deprem hareketleri başlamadan önce yeraltında doğalgaz patlamaları ve deprem olayları birbirinden farklı ve başka başka olaylar olduğundan ; bu çok korkunç afetlerin depremler ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu afetlerin depremlerden ileri geldiği kabul etmek ile çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir.

    1-) 1894 Depreminde faylardan 25-30 Km uzakta. olan İstanbul da Ambarlı' da meydana gelen sıvılaşma ile zemin yarılarak 3 Km . boyunda derin çatlak açılmış ve 1992 depreminde Erzincan ovasında fay olmayan yerde meydana gelen sıvılaşma ile D.D.Y rayı bükülmüş ve yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olaylarının canavarlar kudretinde olduğu belli olmuştur.

    2-) 1999 Marmara depreminde Adapazarı'nda meydana gelen sıvılaşma ile; faylardan daha fazla hasar olmuş ve sıvılaşma olaylarının faylardan ve depremlerden daha çok kötü olduğu anlaşılmıştır.Adapazarı afetine sebep olan sıvılaşma olayı; Adapazarı civarında, Marmara denizinde , Prenses Adalarında, Yalova da ve Gölcük gibi yerlerdeki yeraltı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlamalarından ileri geldiğinden; Adapazarı'nda meydana gelen bu afetin deprem ile ilgisi yoktur.

    3-) Erzincan'da en şiddetli depremlere dayanıklı inşa edilen bütün B.Arme binaların kolonları, kirişleri, döşemeleri ve perde duvarları gibi taşıyıcı aksamları çok ufak sıvılaşmalara dayanamamış ve bu binaların bütün taşıyıcı aksamları çok tehlikeli şekilde çatlamışlardır. Bu çatlak binalar; ileride meydana gelecek çok şiddetli olmayan depremlerde bile; burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmaya ve bu binalarda bulunan insanlar da pestil gibi ezilmeye mahkum bulunmaktadır.Depreme dayanıklı sağlam inşaatlar; DDY rayını bükebilen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olaylarına dayanamadığından; bu konuda gerekli teknik önlemlerin alınması gerekmektedir.

    4-) Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetleri; çeşitli teknik önlemler ile önlemek mümkündür.1509 İstanbul depremi olup bittikten sonra yeraltı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlamaları günlerce devam etmiş ve yüzey arazinin deniz gibi dalgalanmaları deprem sarsıntıları olarak algılanmıştır. Bu güne kadar yalnız Osmanlı padişahı II. BEYAZIT; 1509 depreminde İstanbul'un çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırmış ve çok az masraf ile İstanbul'u bu deprem sarsıntılarından kurtarmıştır.Bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açılmış; bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve düdüklü tencerede meydana gelen basınçlar ve sıvılaşmalar bilimsel önlem ile önlenmiştir. Osmanlı padişahı II BEYAZIT başını mezardan kaldırsa; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında 20-30-50-100 m. gibi az derinliklerde geniş çaplı kuyular kazdırarak; bu yerleri çok az masrafla kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden kolayca kurtaracaktır.

    5-) Doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları ile suya doygun zeminlerde açılan çatlaklar ve kılcal çatlaklar ile bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özellikleri kazanmakta ve deprem hareketleri zeminlerin çok kısa mesafede esnemesi ile bu deprem hareketleri çok zayıflamaktadır.Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği takdirde; faylarda meydana gelen deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin mükemmel şekilde esnemesiyle bu deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıfladığından Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların dışında kalan bütün yerleşim yerlerinde hiçbir deprem hasarı meydana gelmeyecek ve bu yerler deprem bakımından en emniyetli yerler olacak ve bu yerlerde çok katlı ve yüksek inşaatlar yapılabilecektir.

    6-) Depremlerde Erzincan ovasında gökte doğalgazın alevle yanması ile; gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmektedir. Deprem geceleri Erzincan ovasında gökte yanan doğalgazın ısısı ile trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta ve ovadaki donmuş karlar erimektedir. Erzincan ovasında her deprem gecesi Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından daha fazla gökte doğalgaz alev ile yanmakta ve bu ovada çok zengin doğalgaz yatağı varlığı kesin olarak belli olmaktadır.Endonezya ve Malezya da olduğu gibi Erzincan ovasındaki faylar petrol ile dolu bulunmaktadır.Erzincan ovasındaki zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde; bu doğalgaz yatağı ile Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra; fazla doğalgaz harice ihraç edilecektir.Bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan'ın kaderi değişecek; Ülkemiz doğalgaz bakımında dışa bağımlılıktan kurtulacak ve yüz binlerce insana iş imkanı sağlanacaktır. Ekli olarak sunulan raporda belirtildiği gibi; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşmalar ile kıyametler koparcasına korkunç afetlerin meydana geldiğini; bu korkunç afetlerin depremlerle hiçbir ilgisi olmadığını ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını; doğa haykırarak bağırmakta ve bu gerçekler açıkça ilan edilmektedir. Japonlar 1995 Kobe deprem afetinin düşey yönlü hareketlerden ileri geldiğini bu depremin ilk günü keşfettikleri halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparırcasına çok korkunç afetlerin yeraltında doğalgaz patlamalarından, sıvılaşma ve düşey hareketlerden ileri geldiği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konusundaki gerçekler henüz bilinmemektedir.Depremlerde hiçbir hasar meydana gelmediği kabul edilse bile; 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi İstanbul'un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde Tsunami yüksek deniz dalgaları meydana geldiği takdirde; Marmara denizi kıyılarında yüz binlerce can kaybı ve trilyonlarca ABD doları gibi çok büyük mal kayıpları verilecek ve Ülkemiz vefat edercesine felç olacaktır.Masa başında oturarak bu konulardaki gerçekleri öğrenmek ve çare bulmak mümkün değildir.Mahallinde bilimsel araştırmalar yapılarak; görgü tanıklarıyla görüşülerek ve bu konudaki yazılı belgeler incelenerek; bu konulardaki gerçekler anlaşılacak ve bu konulara çareler bulunacaktır.Ekli olarak sunulan RAPOR' da verilen gerçek dışı ve yanlış bilgilere karşı çıkılmalı ; ve yanlış bilgi verenler en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlere karşı bilimsel çözüm çareleri bulmak ve bu konulara gerekli teknik önlemler almak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığını ortaya çıkarmak , Devletimizin, ilgili Kurumlarımızın ve insanlığın kutsal görevidir.

    Bilgilerinize ve gereğini emirlerinize arz ederim.

    Ek : (Aşağıda sunulan link 'WEB Adresinde' 1 Adet RAPOR ve 32 Adet yazılı Belge

    SAYGILARIMLA,

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     04

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    “TÜRKİYE PETROLLERİ (TPAO) GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN ERZİNCAN OVASI VE CİVARINDA PETROL VE DOĞALGAZ ARAMA FAALİYETLERİNİN SÜRDÜRÜLMESİ KARARI MEMNUNİYETLE KARŞILANMIŞTIR

    17 Kasım 2008 Pazartesi


    DEĞERLİ BASINIMIZ VE KAMUOYUNA AÇIKLAMA “TÜRKİYE PETROLLERİ (TPAO) GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN ERZİNCAN OVASI VE CİVARINDA PETROL VE DOĞALGAZ ARAMA FAALİYETLERİNİN SÜRDÜRÜLMESİ KARARI MEMNUNİYETLE KARŞILANMIŞTIR.

    ”İnternette yayınlanan TPAO Genel Müdürlüğü’nün 24.10.2008/019229-3690 sayılı cevabi yazıları ile bu Genel Müdürlükçe Erzincan ovası ve civarında petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının sürdürüldüğü konusunda verilen bilgi; çok büyük memnuniyetle karşılanmış ve yayınlanan 10.10.2008 tarihli rapor Türk ve Dünya kamuoyunda büyük bir ilgi görmüştür. .TPOA Genel Müdürlüğünce bu tarihe kadar Erzincan ovasında hiçbir ciddi petrol ve doğalgaz araması yapılmamış olduğundan Erzincan ovasında petrol ve doğalgaz aramalarına bu tarihten sonra sürdürüleceği anlaşılmaktadır. Esasen, Erzincan ovasında zengin doğalgaz yatağının varlığı kesin olarak belirlenmiş olduğundan; TPAO tarafından bu doğalgaz yatağının hangi derinlikte bulunduğu ve nerelere kadar devam ettiği konusunda araştırma yapılacaktır.Son zamanlarda doğalgaz fiyatlarının anormal ölçüde artması sebebi ile Erzincan ovasında varlığı belirlenmiş doğalgaz yatağından bir an önce üretim yapılması fevkalade önem kazanmıştır; Yetkili Makamlarca ve TPOA Genel Müdürlünce gerekli çabanın gösterilmesi ile Ülkemiz çok bol ve çok ucuz doğalgaza kavuşmuş olacaktır.TAMAMLAYICI BİLGİLER VE YENİ GELİŞMELER: Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında yeraltı kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer ortamlarda deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce doğalgaz patlamaları meydana gelmektedir.Bu patlamalar ile suya doygun zeminlerde meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayları ile zeminler aşağı doğru itilmektedir. Zeminlerin itilmesiyle yüzey arazi deniz gibi dalgalanarak kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana gelmektedir.Deprem hareketleri başlamadan önce yeraltı doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin deprem olaylarıyla hiçbir ilgisi yoktur.Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin çeşitli teknik tedbirlerle önlemek mümkündür. Bugüne kadar yalnız Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT’ın 499 sene önce meydana gelen 1509 depreminde; İstanbul’un çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırmış, bu kuyular ile; yer altı düdüklü tenceresine 400 delik açılmış; bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve Osmanlı Padişahı bu kuyular ile yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan İstanbul’u kolayca kurtarmıştır.Erzincan ovasında depremler esnasında gökte doğalgazın alev ile yanması ile gökyüzünün saatlerce ve günlerce kızıl renge büründüğü; deprem geceleri gökte yanan doğalgazın ısısıyla trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınması ile ve ovadaki karların erimesiyle; bu ovada zengin doğalgaz yatak varlığı kesin şekilde belirlenmiştir.Erzincan ovasında her depremde Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından çok fazla gökte doğalgazın yandığını; bu doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde; Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazla doğalgazın harice ihraç edileceği; bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan’ın kaderi değişeceği; Ülkemizin doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacağı; yüz binlerce iş imkânı sağlanacağı; etrafı dağlar ile çevrili Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağının erozyon aşınmasına karşın çok mükemmel şekilde korunduğu; masa başında oturarak bu konudaki gerçekleri anlamak mümkün olmadığı; mahallinde yapılacak bilimsel araştırma, soruşturma ve görgü tanıkları ile görüşme ve bu konudaki yazılı belgelerin incelenmesi ile bu konulardaki gerçeklerin öğrenileceği; bu konularda tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli rapor Yetkili Makamlarına ve ilgili devlet kurumlarına ve kuruluşlarına sunularak; bu konulara ilgi gösterilmesi ve bu konularda yardımcı olunması dileğinde bulunulmuştur.Bu rapor http://www.milliservet.blogspot.com/ internet (WEB) adresinde açıklanıp yayınlanarak Kamu oyuna duyurulmuş ve kamuoyu bilgilendirilmiştir. .Bugüne kadar; Erzincan ovasından geçen faylar sebebiyle bu ovada petrol ve doğalgaz yatağının bulunmadığı ileri sürülmüştür. Tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli raporda açıklandığı gibi; Arabistan platosu Anadolu’yu ve Erzincan ovasını muazzam kuvvetler ile itmektedir. Bu itme ile Anadolu her yıl Yunanistan’a doğru 2,5 cm. kadar yaklaşmakta ve her yıl Erzincan ovası 1-2 cm. kadar daralmakta ve Munzur Dağlarıyla Spikor dağları her yıl birbirine 1, 2 cm kadar yaklaşmaktadır. Arabistan platosunun Erzincan ovasını muazzam kuvvetlerle itmesiyle Erzincan ovasındaki fay yüzeyleri çatlıyarak kırılmakta ve fayların kırılmasıyla depremler meydana gelmektedir. Depremler esnasında çatlayan faylardan kaçan doğalgaz kaçakları deprem olayı olup bittikten sonra bu fay çatlakları kısa sürede vana gibi kapandığından doğalgazın dışarı çıkmasına izin verilmemektedir. Bu nedenle Erzincan da yeniden bir depremin meydana geleceği tarihe kadar 40-50 sene gibi çok uzun müddet faylardan doğalgaz çıkmadığından bu ovadaki doğalgaz yatağının zenginliği çok mükemmel şekilde korunmaktadır.Erzincan ovasındaki faylar depo görevi yapmakta ve bu fayların içi Endonezya da ve Malezya da olduğu gibi tıka basa petrol ve doğalgaz ile dolu bulunmaktadır.Erzincan ovasında açılacak petrol kuyuları ile petrol ve doğalgaz artezyen şeklinde fışkıracak ve çok ekonomik üretim yapılacaktır.AÇIK TEŞEKKÜR Maden Mühendisleri Odası Başkanlığının internette yayınlanan 27.10.2008/1807 sayılı yazıları ile Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin önlenmesi ve Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağının ortaya çıkarılması konularında tarafımdan düzenlenmiş olan 10.10.2008 tarihli bu raporun incelendiğini; bu konulara her türlü yardım ve desteğin verileceği bildirilmiştir. Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı Ülkemize ekonomik katkı sağlamak için gerekli ilgi, vatanseverlik ve yüceliğini göstermiştir. Maden Mühendisleri Odası Başkanlığının gösterdiği bu çok büyük ilgi ve gösterilen bu tutum daima şükranla anılacaktır.İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ’NE BU KONUDA BİLGİSUNULDU Ankara’da Yüksek Mühendisler Birliği İTÜ Evinde; İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Muhammed ŞAHİN; Teknik Üniversitenin hedefleri konusunda 8.11.2008 tarihli verdiği konferansta; İstanbul Teknik Üniversitesinin Araştırma Üniversitesi haline getirileceğini; insan ile ilgili yatırımlar yapılacağını; 20 yılda İstanbul’un yeniden inşaa edileceğini ve Ülkemizin kalkınması için TÜBİTAK ile işbirlikleri yapılarak; Ülkemiz için çok büyük projeler üretileceği konusunda fevkalade önemli bilgiler vermiştir.Sayın Rektör Muhammed ŞAHİN‘e; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu afetlerin deprem olayları ile ilgisi olmadığı ve Erzincan ovasında Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacını karşılayacak ölçüde çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konusunda kısa bilgiler arz edilmiş ve bu konuda tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli rapor verilerek; bu konuya ilgi gösterilmesi ve yardımcı olunması istenilmiştir.Mezun olmakla iftihar ettiğim İstanbul Teknik Üniversitesine; bu Üniversitenin Sayın Rektörüne; dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altı düdüklü tencerelerine benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; alınacak teknik önlemler ile bu korkunç afetlerin önleneceği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konusunda fevkalade çok önemli ve çok büyük bir proje sunulmaktadır.Marmara Bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin önlenmesi ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konularında; bütün vatandaşlarımızın yakın ilgi göstermesi ve bu konulara yardımcı olunması; yurttaşlığın kutsal görevi olarak kabul edilmelidir.Hüseyin Hüsnü GÜRELYük.İnş.Müh. (İTÜ-1953)

    Gönderen Yüksek İnşaat Mühendisi, İTÜ-1953 zaman: 05:47 0 yorum

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     05

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLIĞI’NA ANKARA İLGİ

    01 Aralık 2008 Pazartesi

    *Yüksek Mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel'den TÜBİTAK'a: "Erzincan da Doğalgaz arama ve afetlere karşı önlem süreci başlatılmalıdır." ***Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Başkanlığı’naANKARA İlgi : 16 Ekim 2008 Tarih ve B.02.1.TBT.0.06.03.00.165 -754 Sayılı yazınız,Konu : 10 Ekim 2008 tarihli rapor sunumu ve başvurumuz,İlgide kayıtlı başvurumla alakalı olarak tarafıma gönderilen; Araştırma Destek Programları Başkanı Prof. Dr. M. Arif Adlı imzalı cevabi yazıda: “Kurumumuza yazıyla iletilmiş önerinizle ilgili olarak TÜBİTAK tarafından, bireysel araştırma projelerine destek verilmemesi nedeniyle, herhangi bir girişimde bulunulması söz konusu olamamaktadır. Çalışmanıza Kurumumuz tarafından maddi veya teknik yardım sağlanması ancak önerilerinizi bu konuda yetkin bir ekiple vermeniz ve TÜBİTAK proje değerlendirme süreci sonunda desteklenmesine karar verilmesiyle mümkün olabilir. … Bilgilerinizi saygılarımla rica eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim” denilmektedir.OYSA:1. Benim taraf ve Kurumunuza sunduğum raporda; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında (yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına oluşan çok korkunç afetler konusu ve Erzincan Ovasında) zengin “Doğalgaz yatağının varlığı” açıklanmakta, Kurumunuza ihbar edilmekte ve konuyla ilgili gerçekler yazılı belgelerle bilimsel olarak ortaya konularak ispatlanmaktadır.2. İlgi yazınızın ikinci paragrafında yer alan: “Çalışmanıza Kurumumuz tarafından maddi veya teknik yardım sağlanması ancak önerilerinizi bu konuda yetkin bir ekiple vermeniz ve TÜBİTAK proje değerlendirme süreci sonunda desteklenmesine karar verilmesiyle mümkün olabilir” denilmekle, benim maddi destek bağlamında her hangi bir talebim, ihtiyacım ve beklentim yoktur. Teşekkür ederim.3. Mahallinde bir inceleme-soruşturma ve görgü tanıklarıyla görüşme gereği duyulduğu takdirde; Bu görev kurumunuzca görevlendirilecek uzman-teknik personel tarafından yapılmalıdır. Zira benim yaptığım vatandaşlık görev ve sorumluluğu buraya kadar olup; Bundan sonraki yasal sorumluluk ve yükümlülük kurumunuza ait olacaktır.Ülkemizin “doğalgaz” konusunda çok büyük sıkıntı içinde bulunduğu ve meydana gelen korkunç afetler nedeniyle büyük kaygılar yaşadığı bilinen bir gerçektir; Raporumda açılanan bilimsel ve teknik hususlar üzerine gidilmesi resmi, yasal ve sosyal bir sorumluluktur diye düşünmekteyim.NETİCE VE İSTEK:Kurumunuza sunulan 10.10.2008 tarihli raporun, teşkil edilecek bir “yetkin kurul” tarafından bütün belge ve ekleriyle incelenmesini; Benim de bu heyete mutlak surette davet olunarak görüşlerimin alınmasını; Kurul’un ikna olması halinde derhal “doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetlerin önlenmesi ve Erzincan Ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağından istifade edilmesi için” ilgili kurum ve yetkili makamlar nezdinde acil bir “doğalgaz arama” ve “afetlere karşı önlem” faaliyet sürecinin TÜBİTAK öncülüğünde başlatılmasını arz, teklif ve talep ederim.SAYGILARIMLA,Hüseyin Hüsnü GÜREL, İnş. Yük. Müh., (İTÜ-1953)ADRES: Ahenk Sokak No: 10/11, Çankaya / ANKARAE.mail: hhgurel@hotmail.com, WEB : http://www.milliservet.blogspot.com/TEL: 0312.418 12 37


    Gönderen Yüksek İnşaat Mühendisi, HHGUREL, İTÜ-1953
    Mümkün Olduğu Kadar Yayınlanması,
    Sahip Çıkılması ve Değerlendirilmesi Ricası iledir.

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     06

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    MARMARA DENİZİNDE YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE MEYDANA GELEN TSUNAMİ YÜKSEK DENİZ DALGALARI KIYAMETLER KOPARCASINA ÇOK KORKUNÇ AFETLERE SEBEP OLMAKTADIR.
    Romalılar MS 300 yıllarında İstanbul şehrini kurdukları zaman; İstanbul’da Yenikapı liman olarak kullanılmıştır.
    İstanbul’da Boğazda yeraltı tüp geçidinin inşası esnasında Yenikapı’da ki eski limanın kıyı bölümünde 15 geminin yan yana ve üst üste parçalanarak battığı tespit edilmiştir.
    Prof. Dr. Ufuk KOCABAŞ ve Jeolog Şengül AYDINGÜL; bu 15 geminin MS 1000 yıllarında Marmara denizinde meydana gelen tsunami yüksek deniz dalgaları ile Yenikapı limanında kıyıya sürüklenerek ve parçalanarak, aynı zamanda batmış olduklarını belirlemişlerdir. Marmara denizinde bu gemileri parçalayarak batıran tsunami yüksek deniz dalgalarının 10-12 metre.büyüklüğünde olduğu anlaşılmaktadır.
    Dünyada yalnız Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu patlamalar ile meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayları ile zeminlerin aşağıdan yukarı doğru itildiği; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; binalar ile inşaatların burgu gibi bükerek canavarca parçalandıkları; Marmara denizinde doğalgaz patlamaları ile deniz suyunun göklere savrulduğu; kıyılardan sular geri çekildikten sonra meydana gelen tsunami dalgaları ile; Marmara kıyılarında bir çok yerlerin sular altında kaldığı; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarıyla dünyada benzeri olmayan, kıyametler koparırcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; deprem hareketleri başlamadan önce yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu afetlerin deprem olayı ile hiçbir ilgisi olmadığı konularında internette http://www.milliservet.blogspot.com/ web sitesinde yayınlanan 10.10.2008 tarihli RAPOR’da ve bu RAPOR’a bağlı 32 adet EK yazılı belgelerinde bu konudaki gerçekler bilimsel olarak açık ve belirgin şekilde ortaya dökülmüştür. Bu konuda gerekli teknik önlemlerin alınması için uyarı yapılmıştır.
    Bu raporda 1509 İstanbul depreminde, Marmara denizsinde İstanbul’un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde tsunami dalgalarının meydana geldiğini; Marmara denizi kıyılarında bir çok yerlerin sular altında kaldığını; Yavuz Sultan Selim’in babası olan Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT’ın kıyamet koptu diye Edirne’ye kaçtığını; 13 gün sonra Edirne’de de deprem olunca Padişahın İstanbul’a geri geldiğini; Osmanlı Padişahının İstanbul’un çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırdığını; bu kuyuların “denge bacası” görevi yaparak yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen basınçları ve sıvılaşma olaylarını bilimsel yöntemle önlediği ve Osmanlı Padişahı’nın bu kuyular ile yeraltında 30 gün veya 45 gün devam eden doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan İstanbul’u çok az masrafla kurtardığı konusunda bilgi verilmiştir. Bu tsunami dalgalarının 10-15 metre büyüklükte olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu raporda 1894 İstanbul depreminde Marmara denizinde meydana gelen tsunami dalgaları ile kayıkların, mavnaların ve teknelerin parçalandığı ve bu tsunami dalgalarının 8-9 metre büyüklüğünde olabileceği konusunda bilgi verilmiştir.
    Marmara denizinde meydana gelen bazı depremlerde Marmara denizinde oluşan tsunami dalgalarının İstanbul Beylerbeyi’nde 4 Km iç kısımlara kadar girdiğini; İzmit Körfezinde birçok yerlerin sular altında kaldığını; deniz sularının geri çekilmesi ile; buralarda yüzey araziden balıkların toplandığı konusunda tarihi bilgiler vardır.
    Marmara bölgesinde en şiddetli depremin 7.2 gibi şiddette meydana gelebileceği bilindiği halde; Marmara denizinde doğalgaz patlamaları ile kaç metre büyüklüğünde tsunami dalgalarının meydana gelebileceği; bilinmemektedir.
    Depremlerde hiçbir hasarın meydana gelmediği kabul edilse bile; Marmara denizinde İstanbul’un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak veya İstanbul’da eski, Yenikapı limanında olduğu gibi 15 gemiyi parçalayabilecek büyüklükte tsunami dalgaları meydana geldiği taktirde; Marmara denizi kıyılarında yüz binlerce can ve trilyonlarca ABD doları gibi çok büyük mal kaybı verilecek ve Ülkemiz vefat edercesine felç olacaktır.
    Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltında faylarda ve antiseklinal yükseltilerinde biriken doğalgazı sondajlar ile temizlemek; Trakya’dan Marmara bölgesine doğalgaz getiren fayları barajlar ile tıkamak veya Yüce Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT gibi çeşitli yerlere kuyular kazmak gibi teknik önlemlerle hem doğalgaz patlamalarından meydana gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden ve hem de Marmara denizinde meydana gelen tsunami yüksek deniz dalgalarından kurtulmak mümkün olacaktır.
    İstanbul’da eski Yenikapı limanında 15 geminin parçalanarak batması ile Marmara denizinde çok büyük tsunami yüksek deniz dalgalarının meydana geldiğini kesin şekilde belirlemiştir.
    İstanbul’da Boğaz’da yer altı tüp geçidi inşaatında; bu tüp geçidinin giriş ve çıkışındaki binaların deniz seviyesinden 4 metre yüksekte inşa edilmesi ve bu binalara otomatik kapanan kapıların monte edilmesi ile tsunami deniz dalgalarına karşı önlem alınmıştır. Bu yer altı tüp geçidi için alınan bu önlem; İstanbul’un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçülerde meydana gelecek tsunami dalgalarına karşı yeterli olmayacaktır. Bu yer altı tüp geçiti sular ile dolma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
    Marmara denizinde deprem darbeleriyle meydana gelen 3-4 metre büyüklüğümdeki tsunami dalgaları önemli olmadığı halde; bu denizde doğalgaz patlamalarından ileri gelen tsunami dalgaları fevkalade önemlidir.
    Marmara bölgesinde deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltından bomba gibi patlama ve uğultulu, gürültülü seslerin işitilmesine; yüzey arazinin deniz gibi dalgalanmasına, binaların ve ağaçların yana yatıp yatıp kalkmalarına; bazı yerlerden alevlerin yükselmasine; etrafın nur gibi ışıklanmasına; gökyüzünün kızıl renge bürünmesine ve bu konularda yazılı belgelerle verilen bilgilere bilim adamlarınca, Devlet yetkililerince ilgili Devlet kurum ve kuruluşlarınca inanılmamakta ve güvenilmemektedir. Bu olayları yaşayarak bilen kimseler bu konudaki bilgilerini bilim adamlarına, Devlet yetkililerine ve ilgili Devlet kurumlarıyla kuruluşlarına bildirdikleri veya bu konularda televizyonlarda açık oturumlarda açıklama yaptıkları takdirde; bu kimseler kutsal vatandaşlık görevlerini yerine getirmiş olacak ve Devletimiz gaflet uykusundan uyanacaktır.
    Bu suretle, Marmara bölgesinde, hem kıyametler koparcasına korkunç afetlerden ve hem de Marmara denizinde meydana gelebilecek tsunami yüksek deniz dalgaları canavarından kurtulunmuş olunacaktır.
    19 Ocak 2009 Pazartesi
    hhgurel@hotmail.com
    WEB: http://www.milliservet.blogspot.com
    Gönderen Yüksek İnşaat Mühendisi, İTÜ-1953

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     07

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    DOĞALGAZ’DA KESİN ÇÖZÜM ERZİNCAN OVASIDIR
    “Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde ülkemizin doğalgazı fazlasıyla karşılanacak ve nükleer enerjiye ihtiyaç kalmayacaktır”. Akkuyu da yapılacak 4800 KW gücündeki nükleer enerji santral ihalesine yalnız Rus’lar katılmış ve 86 milyar ABD doları gibi çok büyük fiyat teklif etmişlerdir.
    Ülkemizde yerli kaynaklardan enerji üretimi için; Milletçe ve Devletçe seferber olmak mecburiyeti doğmuştur. Ülkemizde yerli kaynaklardan enerji üretimine çaba göstermeyen ve bu konuda yardımcı olmayan kimseler; kendilerine, yakınlarına, milletine ve vatanına ‘ihanet etmiş’ olacaklardır.
    1.İnternette http://www.milliservet.blogspot.com/ WEB sitesinde yayınlanan 10.10.2008 tarihli RAPOR da, üçüncü zamanda Ortadoğu!da sığ Tetis denizinde çok zengin petrol yatakları teşekkül ederken; Erzincan Ovası’ndaki sığ Tetis denizsel ortamda da benzer şekilde çok zengin petrol yatağı teşekkül etmiştir.
    Bu petrol yatağı teşekkül ettikten sonra; milyonlarca sene Erzincan Ovası etrafı dağlarla çevrili sığ ring gölü haline geldiğini; bu sığ gölde milyonlarca sene yeniden ve ilâveten petrol teşekkül ederek, Erzincan Ovasındaki bu petrol yatağının daha çok zenginleştiği konusunda ayrıntılı bilgi verilmiştir.
    2. Bu RAPOR da, Arabistan plâtosunun, Anadolu’yu ve Erzincan Ovasını muazzam kuvvetlerle zorlayarak ittiği; bu itme ile Anadolu’nun her yıl Yunanistan’a doğru 2.5 cm yaklaştığı; Erzincan ovası’nın da her yıl 1-2 cm kadar daraldığı ve bu zorlama itmeye dayanamayan Erzincan ovası’ndan geçen fay’ların çatladığı; çatlayan bu fayların 1-2 gün gibi kısa sürede kırılarak depremlerin meydana geldiği bilinmektedir.
    Çatlayan bu faylardan çok büyük ölçüde doğalgazın yükseldiği; gökte doğalgazın yanması ısısı ile deprem geceleri Erzincan ovasında trilyonlarca m3 havanın ısınması ve ovadaki donmuş karların erimesi ile Erzincan ovasında çok zengin doğalgazın varlığını doğa; açıkça orta koymaktadır.
    3. Bu RAPOR da, depremler esnasında çatlak faylardan 1-2 gün süre içerisinde çıkan doğalgaz kaçağının yerde ve gökte yandığını; Arabistan plâtosunun Erzincan ovasını itmesi devam ettiğinden; deprem olayı olup biter-bitmez, çatlayan fayların vana gibi kapanması sebebi ile; Erzincan da 50-60 sene sonra meydana gelecek yeni deprem tarihine kadar bu faylardan doğalgaz çıkmasına izin verilmediği; bu nedenle Erzincan ovası’ndaki doğalgaz yatağı’nın zenginliğinin korunduğu konusunda bilgi verilmiştir.
    4. TPAO Genel Müdürlüğü’nce 1998 senesinden beri verilen cevabi yazılarda Erzincan ovası’nın jeolojik yapısının petrol ve doğalgaz teşekkülüne uygun olmadığı konusunda; masa başında oturarak kafadan sallama beylik palavra ifadeler ile bilgi verilmiş ve her defasında bu konu dışlanmıştır.
    MTA Genel Müdürlüğü’nün 1/500.000 ölçekli ‘Jeolojik haritasında’ Erzincan ovası ve civarında petrol teşekkülâtına çok uygun yaşlı çökellerin varlığı açıkça görülmektedir. Etrafı dağlarla çevrili ve üstü çok mükemmel biçimde örtülmüş olan Erzincan ovasındaki petrol yatağı erozyona karşı mükemmel şekilde korunmuştur.
    SONUÇ: Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı taktirde; Akkuyu da inşa edilecek 4800 KW gücündeki nükleer enerji santralı için yapılacak 86 milyar ABD doları gibi çok büyük masrafın % 0.001 (10.000’de bir) gibi çok az masraf ile Erzincan ovasında gerekli petrol ve doğalgaz araştırmaları ve sismik etütleri yapılacak ve birkaç sondaj kuyusu açılması ile çok büyük miktarda doğalgaz üretimi yapılabilecektir. Bu nedenle, ülkemizde nükleer enerji santralı inşasına da gerek kalmayacaktır.
    WEB: http://www.milliservet.blogspot.com
    e.MAİL: hhgurel@hotmail.com
    Gönderen Yüksek İnşaat Mühendisi, İTÜ-1953

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     08

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ERZİNCAN OVASINDAKİ DOĞALGAZ YATAĞI ÖNEM KAZANMIŞTIR
    Doğalgaz fiyatlarının anormal ölçüde artması ve bu artışların devam etmesi ayrıca NABUCCU projesi için doğalgaz temininde çok büyük güçlük çekilmesi sebepleri ile; Erzincan ovasındaki zengin doğalgaz yatağı fevkalade önem kazanmıştır.
    İnternette yayınlanan http://milliservet.blokspot com Web sitemde Erzincan ovasında Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacını fazlası ile karşılayacak ve fazlası ihraç edilecek ölçüde çok zengin doğalgaz yatağı bulunduğu konusunda bilgiler verdim.
    Bu konuda Devlet Yetkili Makamlarının ve Kurumlarının ilgi göstermesi istenilmiştir.
    Bu Web sitesinde açıklandığım üzere depremler esnasında Erzincan ovasında bazı yerlerden çıkan alevler göklere yükselmekte; etraf nur gibi aydınlanmakta; atmosfer sis bulutu ile kaplanmakta, gökyüzü kızıl renge bürünmekte; gökte alev ile yanan doğalgaz ısısı ile; deprem geceleri Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta; ovadaki donmuş karlar erimekte ve her depremde Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyaçlarından kat kat fazla gökte doğalgaz yanmakta olduğunu; Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı bulunduğunu; bu gerçekleri doğanın bangır-bangır bağırarak ilan ettiğini; Malezya ve Endonezya da olduğu gibi Erzincan ovasındaki fayların içerisinin tıka basa petrol (doğalgaz) ile dolu olduğu konularında yazılı belgeler ışığında bilimsel bilgiler verilerek; Devlet Yetkili Makamlarının, Kurum ve Kuruluşlarının bu konuya ilgi göstermeleri ve yardımcı olmaları istenilmiştir.
    MTA Genel Müdürlüğünün 1/500.000 ölçekli Erzurum jeolojik haritasında Diyarbakır’ın Hani ilçesi civarında açılan 13 petrol kuyusunda üretim faaliyeti yapıldığı gösterilmektedir. Bu haritada Hani, Erzincan ovası ve civarındaki petrol teşekkülüne müsait yaşlı çökellerin benzer jeolojik yapıtı olduğu görüldüğünden; Erzincan ovası civarında doğalgaz yatağı bulunduğu bir defa daha bilimsel olarak doğrulanmıştır.
    TPOA Genel Müdürlüğünün 13.10.2008/3690-019229 sayılı yazıları ile; Erzincan ovası ve civarında petrol ve doğalgaz arama faaliyetinin sürdürüldüğü konusunda bilgi verilmiştir. Aradan bir yıl gibi uzun süre geçtiği halde; Erzincan ovasında varlığı doğa tarafından kesin olarak belirlenmiş bu doğalgaz yatağı konusunda TPOA Genel Müdürlüğünce Erzincan Ovasında ciddi arama faaliyeti yapılmadığı ve Genel Müdürlükçe bu doğalgaz yatağı varlığına inanılmadığı anlaşılmaktadır.
    Erzincan ovasındaki sondaj ve artezyen kuyuları ile yeraltından çıkan sular; depremler esnasında ısınmadığından ve sıcak sular akmadığından; Erzincan ovasında depremler esnasında trilyonlarca m3 soğuk havayı ısıtan ve ovadaki donmuş karları eriten ısının gökte yanan doğalgaz ısısı enerjisinden ileri geldiği kesin olarak belli olmaktadır. Doğa tarafından varlığı belirlenen Erzincan ovasındaki bu çok zengin doğalgaz yatağını hiçbir kimse yok edemeyecektir. Depremler esnasında Erzincan şehrinde ve ovasında bazı yerlerden alevlerin göklere yükseldiği; etrafın nur gibi aydınlandığı, atmosferin sis bulutu ile kaplandığı; gökyüzünün kızıl renge büründüğü; deprem geceleri buz gibi soğuk havanın ısındığı; ovadaki karların eridiği konularındaki gerçekleri Erzincan depremlerini yaşayan sokaktan geçen hamal efendiler dahil, bütün görgü tanıkları tarafından bilindiği halde; bu konudaki gerçekler;
    Devlet Yetkili Makamları, Kurum ve Kuruluşlarınca, bilim adamlarımızca ve Üniversitelerimizce bilinmemektedir.
    Erzincan depremlerini yaşayan görgü tanıkları yaşamış oldukları bu gerçekleri; Valilik veya Belediye Başkanlıkları vasıtası ile; Devlet Yetkililerine, Milletvekillerine, bilim adamlarına, Üniversitelerimize ve özellik ile Ankara da Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanlığı’na ve Türkiye Petrolleri (TPAO) Genel Müdürlüğüne bildirildiği taktirde Erzincan ovasındaki bu çok zengin doğalgaz yatağı varlığı en kısa zamanda ortaya çıkacaktır. Erzincan şehri ve ovasında, bu konuda araştırma, soruşturma ve inceleme yapıldığı ve depremi yaşayan görgü tanıklarıyla bire bir görüşüldüğü takdirde; bu konudaki gerçekler çok daha iyi anlaşılacaktır. Bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemiz, halkımız ve Erzincan’ın kaderi değişecek; Devletimiz doğalgazda dışa bağımlı olmaktan kurtulacak; vatandaşlarımız çok ucuz doğalgaza kavuşacak; ayrıca, yüz binlerce vatandaşımıza iş imkanı sağlanacaktır.
    Bu doğalgaz yatağının işletmeye açılmasıyla; Milyarlarca dolar gereksiz masraf ve israfa neden olacak Mersin AKKUYU ve SİNOP nükleer enerji santrallarının yapılmasından vazgeçilecektir.
    Kamuoyuna duyurulur.
     
    İnş. Yük. Müh. (İTÜ-1953) - e.MAİL: hhgure@hotmail.com
    WEB: http://milliservet.blogspot.com
    TEL: 0312.4181237 - 4179051 - 4391925

     

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     09

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ERZİNCAN BELEDİYE BAŞKANI YÜKSEL ÇAKIR'A AÇIK MEKTUP:
    ERZİNCAN’DA DEPREME DAYANIKLI İNŞAA EDİLEN BİNALAR DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLERE DAYANAMAMIŞ VE ÇOK TEHLİKELİ ŞEKİLDE ÇATLAMIŞLARDIR.
     
    Ankara’da Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) tarafından Mayıs-Haziran 2009 tarihli insan dergisi’nin 23. sayfasında; Erzincan Belediye Başkanı Yüksel ÇAKIR “Türkiye genelinde depreme en hazırlıklı il; Erzincan” olduğu konusunda bir makale yayınlamıştır.
    İnternette http://milliservet.blogspot.com WEB sitesinde yayınlanan dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında muazzam büyüklükteki düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz ile suya doygun zeminlerin yan yana ve beraberce bir arada bulunduğu; bu yer altı düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda deprem hareketleri başlamadan çok kısa bir süre önce doğalgaz patlamaları ve bu patlamalar ile meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayları ile zeminler aşağıdan yukarı doğru itildiği; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların, binaların ve tesislerin yana yatıp, yatıp kalkarak veya burgu gibi bükülerek ve paramparça olarak bu yerlerde kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana geldiği; bu deprem hareketleri başlamadan önce; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin deprem olayları ile hiçbir ilgisi olmadığı; doğalgaz patlaması ve deprem olayları birbirinden farklı ve başka, başka olaylar olduğu konularında 32 yazılı belge ile bilimsel bilgiler verilmiştir.
    Bu Web sitesinde; Japonya da 7.2 gibi çok şiddetli olmayan 1995 Kobe depreminde; en şiddetli depremlere dayanıklı sağlam inşaatların, bu çok şiddetli olmayan depreme dayanamadığı; Kobe deprem afetinin; deprem üssü merkezinin yakın olması sebebi ile; Kobe’nin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmesinden ileri geldiği; bu depremin ilk günü keşfedildiği halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları ile bu korkunç afetlerin meydana geldiği hakkındaki gerçeğin henüz bilinmediği konusunda 32 yazılı belge ışığında bilimsel açıklamalar yapılmıştır.
    1992 depreminde Erzincan Ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olayı ile; fay olmayan yerde DDY rayı yatay ve düşey yönde canavarca büküldüğü bilinmektedir. Depremlere dayanıklı inşa edilen binaların ve tesislerin DDY rayını bükebilen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olaylarına dayanabilmesi mümkün değildir.
    Bu WEB sitesinde; Erzincan da en şiddetli depremlere çatlamadan dayanabilecek sağlamlıkta inşa edilen B.A binaların; 2,3,4 gibi ufak şiddetteki depremler esnasında meydana gelen ufak sıvılaşma olaylarına bile dayanamadığı; bu B.A. binaların kolonları, kirişleri, döşemeleri ve perde duvarları gibi taşıyıcı aksamlarının çok tehlikeli şekilde çatladığı; bu çatlak binaların ileride meydana gelecek çok şiddetli olmayan depremlerde bile; burgu gibi bükülerek param parça olmaya ve bina içindeki insanların da pastil gibi ezilmeye mahkum bulundukları; bu binaların çatlakları sıvanarak veya sıva çatlağı olduğu yutturulması ile; bu çatlak binalar Erzincan halkına terk ve teslim edildiği konusunda bilgi verilmiştir.
    Erzincan da depreme dayanıklı inşa edilen binaların çatlamış olduklarını; Dr. Cihangir ARISAN; Dr. Hilmi SEVİNÇ; eski Veteriner Müdürü Metin ÇÖREKÇİ; esnaftan Ekrem BÜYÜKFIRAT; Nihat YAPAR; Hüseyin YERGÜN gibi yüzlerce kimse tarafından bilinilmektedir. Bu WEB sitesinde; depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen; bu korkunç afetlerden; çeşitli teknik önlemler ile kurtulmanın mümkün olduğu; Yavuz Sultan Selim’in babası Osmanlı Padişahı II.Beyazıt 500 sene önce; 1509 depreminde İstanbul’un muhtelif yerlerine 400 kuyu kazdırdığı; bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açıldığını, bu kuyuların denge bacası görevini yaparak yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen; sarsıntılardan İstanbul’u kurtardığı konusunda bilgi verilmiştir.
    Yüce Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; mezardan başını kaldırsa; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında suya doygun zeminlere ulaşacak şekilde 10-20-50-100 m. gibi az derinliklerde ve 80-100cm. çaplarında geniş kuyular kazdırarak; bu yerleri doğalgaz patlamalarından ileri gelen; kıyametler koparcasına korkunç afetlerden kolayca kurtaracaktır.
    Doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları ile; zeminlerde açılan çatlaklar ile bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır. Zeminlerin esnemesi ile; deprem hareketleri 50m. gibi mesafelerde çok zayıflamakta ve hasar olmamaktadır.
    Yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği taktirde; faylarda meydana gelen deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında faylardan 50 m. uzakta bulunan yerlerde hiçbir hasar olmayacaktır. Bu yerler ile eski Erzincan şehirlerinde deprem harabesi olarak terk edilen yerlerin tamamı deprem bakımından en emniyetli yerler olacaktır. Bu yerlere çok katlı ve yüksek inşaatlar yapılacaktır.
    Yetkili Makamlar ile Kurumlara sunulan 10.10.2008 tarihli dilekçeler ile; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetlerin önlenmesi ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağının ortaya çıkarılması için; ilgi gösterilmesi istenilmiştir.
    Aradan bir yıldan fazla zaman geçtiği halde; hiçbir inceleme, soruşturma ve arama yapılmadan ve görgü tanıkları ileri görüşülmeden; masa başında oturarak; kafadan sallama beylik palavra ifadeler ile; bu konular dışlanmıştır.
    TÜBİTAK Başkanlığına sunulan 1.12.2008/14325 sayılı dilekçe ile; evvelce sunulmuş olan 10.10.2008 tarihli RAPOR’un teşkil edilecek Yetkin Kurul tarafından bütün belge ve ekleri ile incelenmesi; mahallinde soruşturma ve araştırma yapılması; görgü tanıkları ile görüşülmesi ve Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetlerin önlenmesi ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağının ortaya çıkarılması için; TÜBİTAK öncülüğünde gerekli faaliyete başlatılması; talep edilmiştir. TÜBİTAK tarafından bu konuların incelenmeye başlandığı öğrenilmiştir.
    Erzincan Belediye Başkanı sıfatıyla Yüksel ÇAKIR; depremleri yaşayan görgü tanıkları ile görüşerek ve toplantılar yaparak Erzincan şehri ile ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce yeraltından bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü sesler işitildiği; bazı yerlerden çıkan alevlerin göklere yükseldiği; etrafın nur doğmuş gibi aydınlandığı; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların, elektrik direklerinin ve binaların yana yatıp, yatıp kalktığı; depremler esnasında atmosferin sis bulutu ile kaplandığı; gökyüzünün kızıl renge büründüğü; deprem geceleri Erzincan ovasında çok soğuk havanın ısındığı; ovadaki donmuş karların eridiği konularında Yetkili Makamları ile Kurumlarına, Üniversitelere ve özellikle TÜBİTAK Başkanlığına bilgi verdikleri taktirde; bu konulardaki gerçeklere inanılacak ve Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovası yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu çok korkunç afetlerden ve Erzincan da depreme dayanıklı binaların çatlaması rezaletinden kısa zamanda kurtulmuş olunacak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarılacaktır.
    Bu konudaki gerçekler ortaya dökülmediği taktirde; hem Marmara bölgesi ve hem de Erzincan şehri ve ovası; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetler ile baş başa kalacak ve hem de Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağından Ülkemiz ve Erzincan mahrum kalacaktır.
    Şeker fabrikaları Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı Yakup AY ile Türkiye Hava Meydanları Genel Müdürü Orhan BİRDAL; 1992 Erzincan depremini yaşayarak; deprem hareketleri başlamadan önce yeraltından bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü sesler işitildiğini; gökyüzünün kızıl renge büründüğünü; deprem akşamı hava çok soğuk iken; sabaha kadar havanın çok ısındığını; ovadaki karların eridiği konularındaki gerçekleri bilmektedir.
    Depremler esnasında Erzincan ovasında yeraltından çıkan fay suları, artezyen ve sondaj kuyularının suyu ısınmadığına göre; deprem geceleri Erzincan ovasındaki trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki donmuş karları eriten ısının gökte doğalgazın alev ile yanmasından ileri geldiğini ve Erzincan Ovasındaki bu doğalgaz yatağının çok zengin olduğunu; doğa açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır. Doğanın varlığını kesin olarak ortaya koyduğu bu çok zengin doğalgaz yatağını; ne TPAO ve ne de hiçbir kimse yok sayamayacak ve göz ardı edemeyecektir. Bu zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan’ın kaderi değişecek; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan tamamen kurtulacak; doğalgaz fiyatları çok ucuzlayacak ve yüz binlerce işsize iş imkânı sağlanacak ve ihtiyaç fazlası doğalgaz harice ihraç edilecektir. Bu konularda verilen yalan-yanlış bilgilere karşı çıkılmalıdır. Bu konularda yalan-yanlış bilgi veren kimseler şiddetle kınanmalı ve kamuoyu önünde tekzip edilerek cezalandırılmalıdır.
    Bu konulara ilgi göstermek ve çözüm bulmak vatandaşlığın kutsal görevidir.
    Hüseyin Hüsnü GÜREL, İnş. Yük. Müh.(İTÜ-1953)
    ADRES : Ahenk Sok. 10/11 ÇANK AYA/ANKARA - TEL : 0312 – 418 12 37 - 4391925)
    e.MAİL : hhgurel@hotmail.com // WEB : http://www.milliservet.blogspot.com
    Gönderen Yüksek İnşaat Mühendisi, İTÜ-1953 zaman: 06:09

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     10

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    TBMM DİLEKÇE KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA ANKARA Hüseyin Hüsnü GÜREL
    İnş. Yük. Müh. (İTÜ-1953)
    KONU: Marmara Bölgesi ile Erzincan ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetler ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı Hk.
    İLGİ : TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığının 05.11.2008 / 2396 No’lu Kararı
    Marmara bölgesi ile Erzincan ovasında deprem hareketi başlamadan önce yeraltından bomba gibi patlama ve gürültülü sesler işitilmektedir. Depremler ile ilgisi olmayan bu patlama seslerinin sebebini hiç kimse araştırmamıştır.(EK 19-20-21-22-23-31-32-34).
    Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamaları ve suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde meydana gelen sıvılaşma olayları dünyada benzeri olmayan çok korkunç afetlere sebep olmaktadır.
    Deprem hareketleri başlamadan çok kısa süre önce doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu afetlerin deprem olayları ile hiçbir ilgisi yoktur.
    Doğalgaz patlamaları ve deprem olayları birbirinden farklı ve başka başka olaylardır.
    501 sene önce 1509 İstanbul depreminde Yavuz Sultan Selim’in babası Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT döneminde dünyanın öküzün boynuzları üstüne oturduğuna ve öküzün boynuzlarını oynatması ile depremlerin meydana geldiği hurafelerine inanılıyordu.
    Osmanlı Padişah’ı II. BEYAZIT hurafelere inanmamış İstanbul’un muhtelif yerlerine 400 kuyu kazdırmıştır. Bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açılmış;bu kuyular denge bacası görevi yaparak yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen muazzam basınçları ve sıvılaşma olaylarını önlemek suretiyle İstanbul sarsıntılardan az masrafla kurtarmıştır;(EK 13-23).
    Osmanlı Padişahı mezardan kalksa;  suya doygun zeminlere ulaşacak şekilde; 10–20–50-100 m. gibi az derinlikte ve 80–100 cm. gibi geniş çaplı kuyular açarak; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrini çok korkunç afetlerden çok az masrafla ve kolayca kurtaracaktır.
    Yeraltı düdüklü tencereleri muazzam büyüklükte olduğundan ufak çaplı artezyen ve sondaj kuyuları bu konuda çok az faydalı olduğundan; kuyuların geniş çaplı açılması gerektir.
    Marmara Bölgesinde ve Erzincan ovasında depremler esnasında bazı yerlerden alevler göklere fışkırmakta; etraf nur gibi ışıklanmakta, gökyüzü kızıl renge bürünmekte, Erzincan ovasında gökte alev ile yanan doğalgazın ısısı ile bu ovada trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta, ovadaki karlar erimektedir
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konularında tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli RAPOR ve bu konuda 32 yazılı belge 10.10.2008 tarihli dilekçeler ile Yetkili ve İlgili Makamlara sunularak; Ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konulara ilgi gösterilmesi istenilmiştir.
    TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığının ilgideki kararı ile konunun tüm ilgili kurumlara iletildiği gerekçesi ile başka bir işlem yapılamayacağı bildirilmiştir.(EK 1).
    Bu konuda yalnız Maden Mühendisleri Odası Başkanlığınca ilgi göstermiş ve Maden Mühendisleri Başkanlığının vatanseverliği ile Yüceliği sergilenmiştir (EK 2).
    Diğer Yetkili ve İlgili Makamlar bu RAPOR da ve 32 yazılı belgede verilen bilgilere itibar etmeden; mahallinde hiçbir soruşturma ve araştırma yapmadan; bu olayları yaşayarak bilen görgü tanıkları ile görüşmeden; masa başında oturarak kafadan sallama, gerçek dışı beylik ifadeler Ülkemiz için fevkalade olan bu konular dışlanmıştır (EK 3, 4, 5, 6, 7, 8).
    Bu bilgi ve belgeler http://www.milliservet.blogspot.com sitesinde yayınlanmıştır.
    Bu RAPOR ve 32 yazılı belge sunulduktan sonra bu konulara ait yeni bilgi ve belgeler elde edilmiştir .Bu yeni bilgiler ve belgeler ışığında tarafımdan düzenlenen  YENİ RAPOR ve 34 adet yazılı belge sunulmakta ve konu daha iyi aydınlanmaktadır.
    1) Bu YENİ RAPOR un 9. ve 10. sayfalarında açıklandığı gibi doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları ile zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır. Zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile deprem hareketleri 50m. gibi çok zayıflamakta ve Zayıflayan deprem hareketleri ile hiçbir önemli hasar olmamaktadır.
    Yüce Osmanlı Padişahı II. Beyazıt’ın yaptığı gibi kuyular açmak suretiyle doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği takdirde; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların 50 m. gibi dışında olan heryer ve çok geniş alanlar deprem bakımından en güvenli yerler olacak; bu yerlere güven ile çok yüksek inşaatlar yapılacak ve bu yerler çok  kıymetlenecektir.
    2) Bu YENİ RAPOR un 16. ve 17. sayfalarında açıklandığı gibi; Erzincan ovasında deprem olayı olup biter bitmez Arabistan platosunun itmesi ile bu ovadaki bütün fay çatlakları vana gibi kapanmaktadır İleride 40-50 sene sonra Erzincan ovasında meydana gelecek yeni deprem tarihine kadar doğalgazın dışarıya çıkmasına izin verilmemektedir. Bu sebeple Erzincan ovasındaki  doğalgaz yatağı zenginliğini çok mükemmel şekilde korumaktadır.
    Erzincan ovasında yalnız depremler esnasında 1-2 gün gibi kısa sürede yer altından doğalgazın dışarıya çıkması fevkalade önemli ve çok faydalıdır.
    3) 1045 Erzincan depreminden beri günümüzde yaşanan 1939, 1983 ve 1992 depremleri dahil  meydana gelen en az 29 Erzincan depremlerinin hepsinde kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana geldiği ve her depremde Erzincan ovasında gökte muazzam miktarlarda doğalgaz yandığı halde; bu konuda yalnız 1045 Erzincan depremine ait yazılı belge vardır.
    1045 Erzincan depreminde gökte çok muazzam miktarda doğalgazın alevle yanması ile güneş ve ay kan rengine boyandığı anlaşılmaktadır. ( EK 9 )
    4) 1045 Depreminden ve 965 seneden beri ilk defa 1992 Erzincan depreminde karanlık gecede kıpkızıl ortamın meydana geldiği ve Karakaya’da ateş topunun fışkırdığı konusunda Abdülkadir DELİKTAŞ bilgi vererek; Ülkemiz ve Erzincan’a büyük yardım yapmıştır.(EK 14)
    DELİKTAŞ; depremler esnasında yeraltından seslerin işitilmesi; alevlenmeler; nur gibi ışıklanmalar; gökyüzünün kızıl renge büründüğü; Erzincan ovasında çok soğuk havanın ısındığı; ovadaki karların eridiği; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların, ve binaların yana yatıp yatıp kalktığı konularında bilgi vermiş olsaydı; Ülkemize ve Erzincan’a daha çok büyük yardım etmiş olacaktı.
    Bu gerçekler ortaya dökülmedikçe bu konulara çareler bulmak mümkün değildir.
    5) 1994 yılında depremler ve doğalgaz konularında çok az bilgim vardı. Zamanla bu konularda yeni yeni bilgiler edinmiş bulunuyorum.
    Rahmetli Vali Recep YAZICIOĞLU, Erzincan Valiliğinin 18.10.1994 / 459 sayılı yazıları ile bu konularda tarafımdan verilen bilgilerin hepsi doğrulanmıştır. ( EK 24 )
    6)Gökte milyarlarca soba yakıldığında yerdeki karların erimeyeceği düşünüldüğünde; Erzincan ovasında her depremde Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacı olan 20 milyar m3 doğalgazdan kat kat daha fazla doğalgazın gökte yandığını kabaca hesap etmek mümkündür.
    Bu doğalgaz yatağı ile; Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı fazlası ile karşılanacak; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak; Mersin Akkuyu da ve Sinop da inşaa edilecek nükleer santrallerinden vazgeçilecek; doğalgaz çok ucuzlayacak; yüz binlerce insana iş imkanı sağlayacak; Ülkemizin ve Erzincan’ın kaderi değişecektir.
    Varlığı açıkça ortaya konulan Erzincan ovasındaki bu çok zengin doğalgaz yatağı; T.P.A.O Genel Müdürlüğü ve TUBİTAK Başkanlığınca kabul edilmemektedir. (Ek: 7, 8,17)TBMM
    Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı İdris GÜLLÜCE televizyonlarda Ülkemizde meydana gelen deprem afetlerini düşündükçe uykularının kaçtığını ve kimyasının bozulduğunu; Deprem Araştırma Komisyonu Başkanlığınca bu afetlere karşı çareler bulmak için büyük çalışmaklar yapıldığını ifade etmektedir.
    Sözü geçtiği gibi Yüce Padişahımız II. BEYAZIT; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetleri önlemek için, kuyular açılması gerektiği hususundaki  bilimsel çareyi 501 sene önce keşfetmiş ve bu keşif ile bilim dünyasına ışık tutmuştur.
    Bu YENİ RAPORDA 4.5.6 sayfalarda isimleri verilen ve 1992 Erzincan ve 1999 Marmara depremlerini yaşayan Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Elek. Yük. Müh. Yakup AY, THY İşletmeler Genel Müdürü Orhan BİRDAL,  Nihat ALPTEKİN, Zeynel ÇAYIR, Adapazarı Eski Çevre Müdürü Şafak OKTAY; Osman KARA ve Cemil DEMİR ile görüşülür ise; Marmara ve Erzincan depremlerinde meydana gelen olaylar konularındaki gerçekler ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı anlaşılacaktır (EK 27, 28).
    Bu görgü tanıkları ile görüşmek istendiği taktirde; bu konuda yardımcı olunacaktır.
    NETİCE ve İSTEK
    Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında depren hareketleri başlamadan önce yer altından bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü seslerin işitilmesi sebebini ve Erzincan ovasında depremler esasında gökyüzünün kızıl renge bürünmesi; bu ovada trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısınması ve bu ovada karların erimesi sebebini hiçbir kimse araştırmamış ve ilgilenmemiştir.
    Bu konularda yapılacak araştırmalar ile Ülkemize paha biçilmez ölçülerde faydalar sağlanacaktır.
    Başta TBMM Deprem Komisyonu Başkanı GÜLLÜ’ce ve bu Komisyonun üyeleri olmak üzere; bütün milletvekillerimizin, bütün partilerimizin, vatandaşlarımızın ve özellikle Marmara depremi ile Erzincan depremlerini yaşayan görgü tanıkları tarafından bu konularda gerekli ilgi gösterildiği takdirde; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında doğalgaz patlamalarından ileri gelen çok korkunç afetlerden kısa zamanda çok az masrafla ve kolayca kurtulmak mümkün olacak ve Ülkemize Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı kazandırılacaktır.
    Bu nedenle; iş bu dilekçem ile sunulan RAPOR ve eklerinin incelenip, değerlendirilmesini ve  bu konulardaki görüşlerimin açıklanması için; Komisyon oturumuna davet olunmamı ve süreç hakkında bilgilendirilmemi arz ederim.
    Bu konulara ilgi gösterilmez ise; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovası kendi kaderleri ile baş başa kalacak ve Ülkemiz de Erzincan ovasındaki çok zengin doğal gaz yatağından mahrum olacaktır.
    Bu konularda yanlış, yalan, uyduruk bilgi verenler; şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır.
    Gereğini emir ve müsaadelerinize arz ederim.    
    Saygılarımla,                                                                              
                                                                                                              Hüseyin Hüsnü GÜREL
                                                                                                            İnş. Yük. Müh. (İTÜ-1953)
     
    MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİ VE OVASINDA YERALTI DOĞALGAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN AFETLER VE ERZİNCAN OVASINDA DOĞALGAZ YATAĞI KONUSUNDA YENİ RAPOR
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce yeraltında doğalgaz patlamaları kıyametler koparcasına çok korkunç afetlere sebep olmakta ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı bulunmaktadır.
    MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİ VE OVASINDA DEPREM HAREKETLERİ BAŞLAMADAN KISA SÜRE ÖNCE YERALTINDAN BOMBA GİBİ PATLAMA VE UĞULTULU SESLER İŞİTİLMEKTEDİR
    Dünyada yalnız Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan çok kısa süre önce yeraltından yüzeye yakın derinliklerde bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü sesler işitilmektedir.(Ek 19-20-21-22-31-32-34)
    Sesin hızı deprem hareketi hızından 15.000 defa daha küçük ve sesin hızı çok tembeldir. Hızı tembel olan seslerin deprem hareketi başlamadan önce işitilmesi fizik yasalarına aykırı düştüğü halde; bu olayın sebebini hiçbir kimse araştırmamış ve ilgi göstermemiştir.
    MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN OVASINDA DEPREMLER BAŞLAMADAN ÖNCE YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI KIYAMETLER KOPARCASINA ÇOK KORKUNÇ AFETLERE SEBEP OLMAKTADIR
    Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında muazzam büyüklükteki düdüklü tencerelere benzer ortamlarda sıvılaşmaya müsait suya doygun zeminler ile doğalgaz yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır. Bu yeraltı düdüklü tencerelerinin gövdeleri ile bu gövdelerden ayrılan kolları onlarca ve yüzlerce Km. gibi uzaklara kadar ulaşabilmektedir. Bu yeraltı düdüklü tencereleri yüzlerce ve binlerce Km2 gibi çok geniş alanları kapsayabilmektedir.
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında bomba gibi patlama ve uğultulu sesleri işitildikten kısa bir süre sonra; yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta;, binalar yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek paramparça olmakta; Marmara denizinde doğalgaz patlamaları ile sular havaya savrulmakta; kıyılardan sular geri çekildikten sonra çok büyük Tsunami dalgaları meydana gelmektedir... Yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu patlamalardan ileri gelen canavarlar şiddetindeki sıvılaşma olayları kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır.
    Yeraltında, doğalgaz patlaması ve deprem olayları birbirinden farklıdır;
    Doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu afetlerin deprem olayları ile hiçbir ilgisi yoktur. Yeraltı düdüklü tenceresinin içinde herhangi bir yerinde doğalgaz patlaması ile meydana gelen muazzam basınçlar ve canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayı; suya doygun zeminlerin devam ettiği her yere ve yüzlerce Km. gibi uzaklara anında ulaşmaktadır. Bu yerlerde de zeminler aşağıdan yukarı itilerek benzer şekilde çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
    Yalova'da bulunan suya doygun zeminler Adapazarı ve Kaynaşlı gibi yerlere kadar devam ediyorsa; Yalova'da doğalgaz patlaması ile Adapazarı ve Kaynaşlı gibi yerlerde de benzer şekilde korkunç afetler meydana gelmektedir.
    MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN OVASINDA YERALTINDA DOĞALGAZ BULUNMAKTADIR
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında depremler esnasında bazı yerlerden alevler göklere yükselmekte; etraf nur gibi ışıklanmakta; gökyüzü kızıl renge bürünmektedir.
    Depremler esnasında gökte Doğalgaz’ın alevle yanması ısısı ile Erzinca Ovasında trilyonlarca m3 çok sğuk hava ısınmakta ve ovadaki karlar erimektedir. Erzincan ovasındaki bu doğalgazın muazzam miktarda olduğu açıkça belli olmaktadır.
    ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN DOĞALGAZ YATAĞI BULUNMAKTADIR
    Depremler esnasında Erzincan ovasında bulutların üstünde gökte doğalgazın alevle yanması ile; gökyüzü kızıl renge bürünmekte; 1045 Erzincan depreminde olduğu gibi gökte doğalgazın alev ile yanması ile güneş ve ayın kan rengine boyandığı anlaşılmakta ve gökte alev ile yanan doğalgazın ısısı ile Erzincan ovasında donmuş karlar erimektedir. (EK: 9)
    Trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki karları eriten doğalgaz miktarını hesap ile bulmak mümkündür. Bu hesap yapıldığında; her depremde Erzincan ovasında Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacı olan 20 milyar m3 doğalgazdan kat kat daha fazla doğalgazın alevle yandığı hesaplanmaktadır.
    Erzincan ovasında gökte milyarlarca soba yakıldığında bu ovadaki karların eriyemeyeceği düşünülürse; her deprem esnasında Erzincan ovasında muazzam miktarda doğalgazın yandığını kabaca hesap etmek mümkündür.
    Depremler esnasında Erzincan ovasındaki faylardan çıkan yeraltı suları, artezyen ve sondaj suları ısınmadığına ve kaynar sular akmadığına göre; Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve donmuş karları eriten ısı enerjisinin gökte doğalgazın alevle yanmasından ileri geldiği; kesin şekilde belli olmaktadır.
    Melekler veya Huriler Erzincan ovasındaki trilyonlarca m3 soğuk havayı ısıtmamakta ve ovadaki donmuş karları eritmemektedir.
    Bu doğalgaz yatağı ile Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı fazlası ile karşılanacak; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak; Mersin Akkuyu’da ve Sinop da inşa edilecek nükleer enerji santrallerinden vazgeçilecek; yüzbinlerce iş imlanı sağlanacak; doğalgaz ve elektrik fiyatları çok ucuzlayacak ve Ülkemiz ile Erzincan'ın kaderi değişecektir.
    MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA, YERALTI DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE KORKUNÇ AFETLERİN MEYDANA GELDİĞİ VE ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN DOĞALGAZ YATAĞI VARLIĞI KONULARINDA YETKİLİ VE İLGİLİ MAKAMLARA BİLGİ VERİLMİŞTİR.
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan çok kısa süre önce yeraltında doğalgaz patlamaları ile ve bu patlamalardan ileri gelen sıvılaşma olayları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği;, deprem hareketi başlamadan önce yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin deprem olayı ile hiçbir ilgisi olamadığı; depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu afetlerin çeşitli teknik önlemler ile önlenebileceği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konularında tarafımdan düzenlenen 20.10.2008 tarihli RAPOR da ve bu konulardaki gerçekleri ortaya koyan 32 yazılı belgede; bu konudaki gerçekler açık ve belirgin şekilde ortaya konulmuştur.
    Bu RAPOR ve 32 yazılı belge 20.10.2008 tarihli dilekçeler ile; Yetkili ve İlgili Makamlara sunularak; bu konulara ilgi gösterilmesi ve yardım edilmesi istenilmiştir.
    TBMM. Dilekçe Komisyonu Başkanlığının 05.11.2008/2396 No’lu kararı ile konunun tüm kurumlara iletildiği gerekçesi ile başka işlem yapılmayacağı tarafıma bildirilmiştir (EK1)
    Bu konuda yalnız Maden Mühendisleri Odasınca ilgi göstermiş ve Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı vatanseverliğini ve Yüceliğini göstermiştir (EK 2).
    Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı dışındaki diğer Yetkili ve ilgili Makamlar;, 10.10.2008 tarihli RAPOR da ve 32 yazılı belgede verilen bilgilere hiçbir itibar etmeden; mahallinde hiçbir soruşturma ve araştırma yapmadan; bu olayları yaşayan görgü tanıkları ile görüşmeden; masa başında oturarak; kafadan sallama beylik gerçek dışı bilgiler verilerek; Ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konular dışlanmıştır (EK 3- 4- 5- 6- 7- 8).
    Bundaki bilgiler http://www.milliservet.blogspot.com WEB sitesinde yayınlanmıştır.  Bu RAPOR düzenlendikten sonra yeni bilgiler ve belgeler elde edilmiştir. Bu yeni bilgiler ve belgeler ışığında bu YENİ RAPOR ve 34 yazılı belge düzenlenerek; bu konudaki gerçekler daha açık ve belirgin şekilde ortaya dökülmüştür.
    ERZINCAN OVASINDA DEPREMLER ESNASINDA MEYDANA GELEN OLAYLAR VE GÖKTE DOĞALGAZIN ALEV İLE YANDIĞI KONUSUNDA YAZILI BELGELER VE GÖRGÜ TANIKLARI VARDIR
    1) 965 sene önce 1045 Erzincan depreminden bugüne kadar günümüzde yaşanan 1939,1983. ve 1992 depremleri dahil Erzincan da en az 29 deprem meydana gelmiş ve her depremde kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana geldiği ve her depremde gökte muazzam miktarlarda doğalgaz alevle yandığı halde; bu depremlerden yalnız 1045 depremine ait yazılı belge vardır. (EK 9)
    2)1045 Depreminden beri ilk defa Abdülkadir Deliktaş 1992 Erzincan depreminde karanlık gece vaktinde kıpkızıl ışık ortamının meydana geldiği ve Karakaya köyünde yeraltı ateş topunun fışkırdığı konusunda bilgi vererek Ülkemize ve Erzincan'a çok büyük yardım etmiştir (EK 14)
    1045 Erzincan depreminde gökte doğalgazın alev ile yanması ile güneş ve ay kan rengine boyandığı anlaşılmaktadır. (EK 9).
    Abdülkadir DELİKTAŞ; 1992 Erzincan depreminde;, deprem hareketi başlamadan önce; yeraltından bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü sesler işitildiği; bazı yerlerden alevlerin göklere yükseldiği; etrafın nur gibi ışıklandığı yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların ve binaların yana yatıp yatıp kalktıkları, depremi gecesinde Erzincan ovasında gökyüzünün saatlerce ve günlerce kızıl renge büründüğü; Erzincan ovasında çok soğuk havanın ısındığı; sabaha kadar hava çok ısındığından paltoların çıkarıldığı, ovadaki karların eridiği konusunda bilgi vermiş olsaydı Ülkemize ve Erzincan'a daha çok yardım etmiş olurdu.
                3)TBMM Deprem Komisyonu Başkanı İdris GÜLLÜCE; televizyon açık oturumlarında ve medyada; Ülkemizde meydana gelen depremleri düşündükçe; uykularının kaçtığını ve kimyasının bozulduğunu; depremlere çareler bulmak için TBMM Deprem Araştırma Komisyonu tarafından çok büyük çalışmalar yapıldığı konusunda bilgi vermektedir.
    Başkan Güllüce'nin ve Deprem Komisyonu üyelerinin depremlere karşı çareler bulmak için gösterdikleri büyük ilgi ve çalışmalar takdirle ve şükranla karşılanmaktadır.
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiğini ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağını düşündükçe benim de sabahlara kadar uykularım kaçmaktadır.
                4) Başkan GÜLLÜCE bu YENÎ RAPOR da sayfa 4,5,6 da isimleri verilen ve 1992 Erzincan depremini yaşayan Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü Daire Başkanı elek. Yük. Mühendis Yakup AY, THY İşlemler Genel Müdürü Orhan BİRDAL; Nihat ALPTEKİN ve Zeynel ÇAYIR ile görüşülür ise;, Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltından bomba gibi patlama gürültülü sesler işittikten sonra depremin başladığını; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığını; ağaçların ve binaların yana yatıp, yatıp kalktığını; bazı yerlerden alevlerin göklere yükseldiğini; etrafın nur gibi aydınlandığını; gökyüzünün kızıl renge büründüğünü. deprem gecesi Erzincan ovasında çok soğuk havanın ısındığı; ovadaki donmuş karların eridiği bu nedenler ile Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını ve Başkan AY tarafından depremlerden 8 dakika önce depremlerin meydana geleceği konusunda fevkalade önemli keşif yapıldığı konularındaki gerçekler anlaşılacaktır.
    Bu YENİ RAPOR da isimleri verilen ve 1999 Marmara depremini yaşayan Adapazarı Eski Çevre Müdürü Bayan Şafak OKTAY, Cemil DEMİR ve Osman KARA ile görüşüldüğünde 1999 Marmara depremlerinde; yeraltından bomba gibi patlama ve gürültülü sesler işittikten sonra depremin başladığını; bazı yerlerden alevlerin göklere yükseldiği; etrafın nur gibi aydınlandığı; Sapanca gölüne petrol dökülmüş gibi göl yüzünün alev ile yandığını; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; binaların yana yatıp, yatıp kalkarak ve horoz gibi kafa kafaya dövüştükleri konusundaki gerçekler anlaşılacaktır (EK 27-28).
    Marmara ve Erzincan depremlerini yaşamış olan sokaktan geçen hamal efendiler dâhil binlerce ve on binlerce görgü tanıklarından da bu gerçekler konusunda bilgi edinmek mümkündür.
    5) Yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olayları ile fay olmayan yerde DDY rayını bükülmekte; 1894 depreminde faylardan 25-30 Km. uzakta bulunan İstanbul Anbarlı da fay olmayan yerde zemin yarılarak 3 Km. boyunda çatlak açılmakta ve Adapazarında faylardan daha fazla hasar meydana gelmekte ve doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olaylarının canavarlar kudretinde olduğu belli olmaktadır.(EK 10-11-12)
    En şiddetli depremlere dayanıklı inşaatların DDY rayını büken canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayına dayanması mümkün değildir.
    Bu sebep ile yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetlere karşı icap edecek gerekli önlem alınması gereklidir.
    MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN DEPREMLERİNİ YAŞAYAN BAZI             GÖRGÜ TANIKLARINCA AÇIKLANAN ÇOK ÖNEMLİ BAZI BİLGİLER
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında depremleri yaşayarak bilen bazı görgü tanıkları aşağıda gösterilen bazı çok önemli bilgiler vermektedir. Görgü tanıklarınca verilen bu bilgiler ile; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı; hakkındaki gerçekler açık ve belirgin şekilde ortaya konulmaktadır.
    1) Yakup AY Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü Daire Başkanı :
    1992 Erzincan deprem hareketi başlamadan 1 saat önce; havanın -11,3°C soğuk olduğunu; bizzat kendisinin ölçtüğünü; Fabrika lokalinde otururken elektrik bantlarından cızırtı şeklinde sesler işitildiğini; bu buatlardan şerareler halinde ufak kıvılcımlar çıktığını; dışarıda rüzgâr yok iken; elektrik buatlardan ses işitilmesine ve kıvılcımlı şerareler meydana gelmesi sebebini anlamadıklarını; 8 dakika kadar sonra depremin başladığını; deprem hareketi başlamadan önce yeraltından uğultulu gürültülü sesleri işittikten sonra depremin başladığını; etrafın sis ile kaplandığını, gökyüzünün kızıl renge büründüğünü; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığını; ağaçların ve binaların yana yatıp, yatıp kalkarak kafa kafaya geldiklerini; sabaha kadar çok soğuk havanın ısındığını; arazinin donunun çözülerek çamurlaştığı konusunda fevkalade önemli bilgiler verilmiştir.
    1992 Deprem gecesi Erzincan ovasında çok soğuk havanın en az 20-25 derece sıcaklığa kadar ısınması ile sabaha karşı paltolar çıkarılmıştır.
    Deprem gecesi hava -11,3 C° gibi çok soğuk havadan 20-25 C° gibi sıcak havaya ulaşması için havanın en az 30-35 C° ısınmış olduğu anlaşılmaktadır. Erzincan ovasında deprem gecesi çok soğuk havayı 30-35 C° kadar gibi sıcaklığa melekler veya huriler ısıtmamıştır.
    Depremler başlamadan 5 saniye önce İstanbul da deprem meydana geleceğinin bilinmesi için çok büyük masraflar yapılarak deprem istasyonları kurulmaktadır. Başkan AY; deprem başlamadan 8 dakika önce; elektrik buatlarından cızırtı seslerinin işitildiğini ve bu buatlardan şerare şeklinde ufak kıvılcımlar meydana geldiğini ilk defa keşfetmiş ve bilim dünyasına ve insanlığa paha biçilmez ölçüde yardımcı olmuştur. Başkan AY'IN ismi altın harfler ile tarihe yazılacak; altından heykeli yapılacak ve kendileri saygı ile anılacaktır.
    2) Orhan BİRDAL THY. İşletmeler Genel Müdürü :
    1992 Erzincan depremi akşamı çok soğuk havada arkadaşı ile donmuş karları çiğneyerek camiye giderken aniden sam rüzgârı gibi yüzlerini yakacak sıcaklıkta rüzgârın estiğini;, ayaklarının altındaki donmuş karların erimeye başladığını; çok soğuk havada sıcak rüzgârın esmesine akıl erdiremedikleri ve yarım saat sonra cami de iken depremin başladığı konusunda enteresan bilgi vermektedir.
    3) Nihat ALPTEKİN Çayırlı Eski Belediye Başkanı :
    1992 Erzincan depreminde bomba gibi patlama sesleri işittikten ve etrafın nur gibi aydınlandıktan sonra depremin başladığı; şehrin koyu renkte sis ile kaplandığına; gökyüzünün kızıl renge büründüğü, soğuk havanın sabaha kadar çok ısındığı ve ovadaki donmuş karların eridiği konusunda bilgi vermektedir.
    4) Zeynel ÇAYIR:
    1939 Erzincan depreminde annesinin ovanın güneyindeki Sultanseydi yönünden kızıl renkli alevlerin göklere yükseldiğini; birçok kimsenin 1939 depreminde yerden yükselen bu alevleri gördüğünü; 1992 depreminde bizzat kendisinin yeraltında bomba gibi patlama ve uğultulu sesler işittikten sonra depremin başladığını; etrafın kesif sis ile kaplandığını;
    Gökyüzünün kızıl renge büründüğünü; deprem gecesi sabaha kadar hava çok ısındığından ovadaki karların eridiği konusunda bilgi vermektedir.
    5) Abdülkadir DELİKTAŞ:
    1992 Depreminde camiden dışarı çıktığında karanlık gece yatsı vakti Erzincan ovasında kıpkızıl bir ışık ortamına herkesin şahit olduğu;, yatsı vakti karanlığında bu kızıllığın normal bir kızıllığın olmadığı; Karakaya’da fışkıran büyük alev topunu görenler olduğu konusunda bilgi vererek Ülkemize ve Erzincan'a çok büyük ölçüde yardım etmektedir (EK 14).
    Abdülkadir DELİKTAŞ Erzincan da deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce; yeraltından bomba gibi patlama ve gürültülü sesler işitildiği; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların ve binaların yana yatıp, yatıp kalktıkları;, deprem akşamı hava çok soğuk olduğu halde; sabaha kadar havanın ısındığı; hava çok ısındığı için sabaha karşı paltoların çıkarıldığı ve Erzincan ovasındaki karların eridiği konusunda bilgileri de verilmiş olsaydı; Ülkemize ve Erzincan'a daha fazla yardım etmiş olacaktı.
    Erzincan şehrinde ve ovasında depremleri yaşayan sokaktan geçen hamal efendiler dahil; binlerce ve on binlerce görgü tanığı bu konularda bilgi sahibi bulunmaktadır. Bu görgü tanıkları yaşamış oldukları bu olayların fevkalade önemli olduğunu bilmedikleri ve bu konularda değerlendirme yapamadıkları için; bu konulardaki gerçekler gizli kalmaktadır.
    6) Şafak OKTAY Ziraat Yük. Müh. Adapazarı Çevre Müdürü:
    1999 Marmara depremini Adapazarı'ndan 1,5 Km dışında geçirdiğini; çok büyük gürültüler işittiğini; yeraltından çıkan alevlerin 4 katlı apartman katı yüksekliğinde yükseldiğini; kuyulardan kum kaynadığı Bayan OKTAY;, depremden sonra Sapanca'ya gittiğinde; deprem esnasında Sapanca gölünün yarılarak göklere havaya yükseldiği ve Sapanca gölünün üstüne petrol dökülmüş gibi alev ile yandığı konusunda çok enteresan açıklama yapmaktadır (EK 28,29).
    İstanbul'a çok yakın olan Adapazarı'nda ve Sapanca gölünde depremler esnasında yerden alevlerin göklere yükselmesi; yeraltından çok büyük gürültüler işitilmesi ve Sapanca gölüne petrol dökülmüş gibi bu göl yüzünün alev ile yanması olaylarının üniversitelerimizce ve bilim adamlarınca henüz bilinmemesi Ülkemiz için çok acı gerçektir. Bayan OKTAY; bu konudaki gerçekleri ortaya dökmek sureti ile; Ülkemize ve bilim dünyasına ışık tutmakta ve üniversitelerimiz ile bilim adamlarına uyarı yapmaktadır.
    7) Osman KARA:
    1999 Marmara depreminde Adapazarı'nda güneyden patlama ve gürültüler işitildiğini; elektrik direklerinin yana yatıp yatıp kalktığını; binaların kafa kafaya horoz gibi dövüştüğü konusunda bilgi vermektedir.
    8) Cemil DEMİR :
    1999 Marmara depreminde Yalova da yeraltında bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü sesler işitildikten ve yüzey arazi deniz gibi dalgalandıktan, ağaçlar ve binalar yana yatıp, yatıp kalktıktan sonra deprem hareketinin başladığı konusunda bilgi vermektedir.
    9) Bağ-Kur İl Müdürü Yusuf BAYDAŞ:
    1992 Erzincan depreminde yeraltından bomba gibi patlama ve uğultulu gürültüler olduğunu; 4 katlı Selimoğlu iş hanının asfalt yolu öpercesine 2 defa yana yatıp, yatıp kalkarak parçalandığı; asfalt yolların metrelerce yükselip alçaldığı konusunda bilgi vermektedir
    10) Ev hanımı Makbule ŞENGÜL:
    1992 Erzincan depreminde şehre 2 km. uzaktaki Geçit köyünde akşam gezmesine giderken; Kırıklar tepesinde bomba gibi patlama sesleri işittiğini;, bu tepeden çıkan alevlerin göklere yükseldiğini; Erzincan şehri tarafından sis bulutunun kendisine doğru geldiği için çok korktuğunu; elektrik direklerinin yana yatıp, yatıp kalktığını; bu olaylardan sonra deprem hareketinin başladığı konusunda bilgi vermektedir.
    11) Kurutilek Köyü Muhtarı Dursun SAK:
    1983 Erzincan depreminde bomba gibi patlama ve uğultulu, gürültülü sesler duyduğunu; nur gibi ışıklanmadan sonra depremin başladığı; atmosferin sis bulutu ile kaplandığı konusunda bilgi vermektedir. Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında depremler esnasında yeraltından çıkan bu sis; kavitasyon hidrolik olayından ileri gelmektedir. Yeraltından çıkan bu sisin ısı ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu sis sıcak olmayıp soğuktur.
    12) Dr. Cihangir ARISAN:
    1992 Depreminde yeraltında gürültülü sesler işittiğini; yerden havaya doğru alevlerin yükseldiğini; nur gibi ışıklanma olduğunu; binaların yana yatıp, yatıp kalktıktan sonra depremlerin başladığı konusunda bilgi vermektedir.
    13) Şoför Rafet GÜNER:
    1983 Erzincan depreminden 2 gün sonra Cebesoy istasyonunda; Fırat nehrinin kıyısında katran gibi petrol maddesinin akıp gittiği konusunda bilgi vermektedir
    Depremlerde Erzincan ovasından çıkarak Fırat nehrinden katran gibi petrol maddesi günlerce akıp gittiği halde; ilgili Kurumların, Üniversitelerimizin ve bilim adamlarının bu gerçeği henüz bilmemesi Ülkemiz için çok büyük acı gerçektir.
    14) Seteref SÜRÜCÜ:
    1992 Depreminde Erzincan şehrinden daha yüksekte bulunan Günebakan köyünde ova tarafından bomba gibi patlama sesleri işiterek ve nur gibi ışıklanma meydana geldiğini görerek çok korktuğu için eve kaçtığını; eve girdikten sonra depremin başladığı konusunda bilgi vermektedir.
    15) Şakir KARART İl Çevre Müdürü:
    1992 Erzincan depreminde yeraltından çok kuvvetli patlama sesleri işitildiğini; alevlerin göklere yükseldiğini, her yerin nur gibi ışıklandığını, yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığını, ağaçlar ile binaların yana yatıp, yatıp kalktığını; bu olaylardan sonra depremin başladığını;, gece olmasına rağmen gökyüzünün kızıl renge büründüğü; bu olayları yaşayan birçok görgü tanığı bulunduğu konusunda bilgi vermektedir.
    16) Metin ÇÖREKÇİ Eski Veteriner Müdürü:
    1992 Erzincan depreminin ertesi günü akşam saatlerinde nur gibi ışıklanma olduktan sonra; ufak şiddette depremin meydana geldiğini; depremden birkaç gün sonra Fırat kıyısında katran gibi petrol maddesinin tortusunu arkadaşı ile gördükleri konusunda bilgi vermektedir.
    17) Habip BUDAK Akyazı Köyü Eski Muhtarı:
    1983 Erzincan depreminde nur gibi ışıklanma ve yeraltından muazzam patlama sesleri işittikten sonra deprem hareketinin başladığını, etrafın gündüz gibi ışıklandığı; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığını; binaların yana yatıp, yatıp kalktığı konusunda bilgi vermektedir.
    18) Ali DOĞAN
    1992 Depreminde Erzincan Çağlayan Girlevik köyünde deprem gecesi hava çok ısındığından en az 1.30 m. kalınlığındaki karın sabaha kadar eridiği konusunda bilgi vermektedir.
    19) Şoför Kemal DİNÇ
    1992 Erzincan depreminde yeraltından bomba gibi patlama sesleri işitildikten sonra deprem hareketinin başladığı; hava çok soğuk iken depremden kısa bir süre sonra havanın çok ısındığı ve donmuş karların eridiği konusunda bilgi vermektedir.
    ERZİNCAN’DA DEPREMLERE DAYANIKLI İNŞA EDİLEN BÜTÜN BİNALAR ÇOK TEHLİKELİ ŞEKİLDE ÇATLAMIŞTIR
    1992 Depreminden sonra Erzincan da en şiddetli depremlere dayanıklı birçok B.A bina inşa edilmiştir. Erzincan da ara sıra 2, 3, 4, 5 gibi ufak şiddetteki depremlerde; suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde; yeraltında doğalgaz patlamaları ile ufak ölçüde sıvılaşma olayları meydana gelmektedir. Depreme dayanıklı inşa B.A binalarının kolonları, kirişleri, döşemeleri ve perde duvarları gibi taşıyıcı aksamları; ufak sıvılaşma olaylarına dayanamamış ve binaların taşıyıcı aksamları çok tehlikeli şekilde çatlamışlardır.
    Bu çatlak binalar; ileride meydana gelecek çok şiddetli olamayan depremlerde bile; burgu gibi bükülerek param parça olmaya ve bina içindeki insanların da pestil gibi ezilmeye mahkum bulunmaktadır. Bu çatlak binalar; sıvanarak, badana yapılarak çatlaklar çok mükemmel şekilde gizlenmektedir. Bu çatlak binalar sıvanarak veya sıva çatlağı olduğu yutturulması ile; Erzincan halkına terk ve teslim edilmiştir.
    Bu binaların taşıyıcı aksamlarının çatladığını Erzincan da Metin ÇÖREKÇİ, Dr. Cihangir ARISAN, Dr. Hilmi SEVİNÇ; Nihat YAPAR, Hüseyin YERGÜN gibi birçok kimseler tarafından bilinmektedir.
    ERZİNCAN OVASI VE BU OVA CİVARINDA PETROL (DOĞALGAZ) TEŞEKKÜLÜNE UYGUN JEOLOJİK YAPI BULUNMAKTADIR
    MTA. nın 1/500.000 ölçekli Erzurum jeolojik haritasında Diyarbakır'ın Hazro ilçesindeki petrol ve doğalgaz teşekkülüne uygun jura, kretase, eosen ve miosen gibi katmanlar bulunmaktadır. Erzincan ovası ve bu ova civarında da petrol ve doğalgaz teşekkülüne uygun jura, kretase, eosen, miosen gibi katmanların benzer şekilde bulunduğu görünmektedir. Hazro da petrol ve doğalgaz aramak gayesi ile 11 adet sondaj yapıldığı halde; Erzincan ovası ve civarında petrol ve doğalgaz aramak için hiçbir sondaj yapılmamıştır.
    MTA Genel Müdürlüğü tarafından Erzincan ovasında sıcak su aramak için; fayların getirmiş olduğu mağmatik yapılı zeminlerin çatlaklarında 4 derin kuyu sondajı yapılmıştır. Bu derin kuyu sondajlarından asitli, acı, kaplıca suları çıkmaktadır. Mağmatik yapılı bu sondajlardan petrol ve ya doğalgazın çıkması mümkün değildir.
    Erzincan ovasında yapılacak sismik etütler neticesine göre sedimanter zeminlerde yapılacak sondajlardan sıvı petrol ve doğalgaz göklere fışkıracak ve çok ekonomik üretim yapılacaktır.
    MARMARA DENİZİNDE BAZI DEPREMLERDE TSUNAMİ MEYDANA
    GELMEKTEDİR.
    1509 Depreminde İstanbul'un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde çok yüksek Tsunami dalgaları meydana gelmiştir.( Ek: 13)
    1894 İstanbul depreminde kıyıdaki kayıkları, tekneleri, mavnaları parçalayacak ölçüde Tsunami dalgaları meydana gelmiştir. Bu dalgalar Tsunami dalgalarıdır. Bu Tsunami dalgalarının Marmara denizinde doğal gaz patlamaları ile deniz suyunun havaya savrulmasından ileri geldiği anlaşılmaktadır. (Ek: 22,32,33,34)
    Marmara bölgesinde 326 ve 1894 yılları arasındaki 1568 senede meydana gelen 19 depremden 9 depremde Marmara denizinde Tsunami meydana gelmiştir (EK 15)
    Tarihi bilgilere göre Marmara Denizinde çeşitli dalga büyüklüğünde Tsunami dalgalarının meydana geldiği belli olmaktadır.
    1995 JAPON KOBE DEPREM AFETİ DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLERDEN İLERİ GELMİŞTİR.
    Japonya da 7.2 gibi çok şiddetli olmayan 1995 Kobe depreminde; en şiddetli depremlere dayanıklı inşaatlar çok şiddetli olmayan bu depreme dayanamamıştır. Kobe de depremlere dayanıklı inşaatlar, Marmara bölgesi ile Erzincan da olduğu gibi yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek; param parça olmuşlardır.
    Kobe deprem afetinin; deprem üssü merkezinin yakın olması sebebi ile; Kobe'nin aşağıdan yukarı doğru itilerek; düşey yönlü deprem hareketlerinden ileri geldiği bu depremin ilk günü keşfedilmiştir.
    Kobe'ye 50 milyar ABD doları gibi muazzam masraf ile; esneyen mavsallı oynak sistemde inşaatlar yapılmış ve Kobe düşey yönlü hareket canavarına karşı korunmuştur.
    1995 Kobe deprem afetinin düşey yönlü hareketlerden ileri geldiği; bu depremin ilk günü keşfedildiği halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce yeraltında doğalgaz patlamaları ile ve bu patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma olayları ile; zeminlerin aşağıdan yukarı doğru itilmesinden ileri geldiği henüz bilinmemektedir.
    Bilim dünyası ve özellikle Japonlar tarafından düşey yönlü hareketlerin esneyen oynak sistemler ile önerileceği kesin olarak belli olmuştur. Kobe’de olduğu gibi esneyen mavsarlı oynak sistemler ile düşey yönlü hareketlerin önlenmesi çok pahalıya mal olmaktadır. Bu nedenle esneyen zeminlerden ve esneyen yapı malzemelerinden istifade etmek fevkalede faydalı olacaktır.
    1894 İSTANBUL DEPREMİNDE YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI VE SIVILAŞMA OLAYLARININ KORKUNÇ AFETLERE SEBEP OLDUĞU ANLAŞILMAKTADIR.
    Afet İşleri Genel Müdürlüğünün Feriha ÖZTİN tarafından düzenlenen 1894 İstanbul deprem raporunda yer altında patlama ve gürültülü sesler işitildikten sonra deprem hareketlerinin başladığı; Prenses adalarında top patlar gibi sesler işitildiği; zeminlerde düşey yönlü hareketler meydana geldiği; yüzey arazinin sarsılarak deniz gibi dalgalandığı; rijit yapılı kagir binalarda çok büyük hasar olduğu halde ahşap, salaş ve tuğla gibi yapılarda bir miktar esneme olduğundan; bu yapılarda daha az hasar meydana geldiği; faylarda 25-30 km. uzakta olan İstanbul Anbarlı da fay olmayan yerde zeminin yarılarak 3 km. boyunda çatlak açıldığı; Marmara denizinde Adalarda ve bir çok yerde çatlaklar açıldığı; Marmara denizinde sular kıyılardan 200 m. geri çekildikten soma meydana gelen dalgalar (Tsunami dalgaları) ile kayıkların, teknelerin, mavnaların parçalandığı; birçok yerlerin sular altında kaldığı suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde çok büyük hasarlar meydana geldiği halde bu yerlere bitişik; yakın olan suya doygun zeminlerin bulunmadığı yerlerde hiçbir deprem hasarı meydana gelmediği binalardan toz bulutunun yükseldiği; bazı depremlerde gürültülü seslerin ve sarsıntıların aylarca devam ettiği konularında çok önemli bilgiler verilmektedir. (Ek: 23-31-32-33-34)
    Bu rapor incelendiğinde; 1894 İstanbul depremi meydana geldiği dönemde; yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu patlamalar ile suya doygun zeminlerde sıvılaşma olayı meydana geldiği konularının henüz bilinmediği anlaşılmaktadır. Bu rapor incelendiğinde Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasına deprem hareketleri başlamadan yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen ve dünyada benzeri olmayan afetlerin Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında benzer şekilde meydana geldiği anlaşılmaktadır.
    OSMANLI PADİŞAHI KUYULAR KAZDIRARAK YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN SARSINTILARDAN İSTANBUL'U KOLAYCA VE AZ MASRAF İLE KURTARMIŞTIR.
    1509 İstanbul depremi olup bittikten soma yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılar gece gündüz devam etmiştir. Doğalgaz patlamalarından ileri gelen yüzey arazinin deniz gibi dalgalanması ve sıvılaşma olayları ile meydana gelen bu sarsıntılar deprem sarsıntıları olarak algılanmış ve bu olaylar deprem olayı olarak kabul edilmiştir. Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında bazen depremler olup bittikten soma yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu patlamalarından ileri gelen sarsıntılar aylarca ve yıllarca devam etmektedir (EK 9,23,31).
    1509 İstanbul depreminde Yavuz Sultan Selim'in babası II. BEYAZIT Osmanlı Padişahı olarak İstanbul da bulunuyordu. Bu devirde dünyanın öküzün boynuzları üstünde olduğuna ve öküzün boynuzlarını oynatması ile; depremlerin meydana geldiği hurafelerine inanılıyordu. Bu devirde faylar, doğalgaz, doğalgazın grizu gibi patlaması ve sıvılaşma olayları henüz bilinmiyordu.
    501 sene önce; 1509 İstanbul depreminde, Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; İstanbul'un çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırarak; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen ve 30 gün veya 45 gün devam eden sarsıntılardan İstanbul'u kurtarmıştır.( EK 13-23 )
    Bu kuyular ile yer altında kil tabakaları arasında düdüklü tencereye benzer kapalı ortama 400 delik açılmıştır. Bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen muazzam basınçlar ve meydana gelen sıvılaşma olaylar bilimsel olarak önlenmiştir.
    Yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntıları önleyen bu kuyular ile depremlerin ve deprem sarsıntıların önlenmesi mümkün değildir.
    Yüce Padişahımız II. BEYAZIT; başını mezardan kaldırsa; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında suya doygun zeminlere ulaşacak şekilde 10-20-50-100 m. gibi az derinlikte ve 80-100Cm. gibi geniş kuyular kazdırarak; bu yerleri kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden kolayca ve çok az masraf ile kurtaracaktır.
    Bugüne kadar Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT'TAN başka hiçbir kimse; yeraltı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntıları önlemek için bilimsel çare aramamıştır. Çok akıllı ve üstün yetenekli padişahımız II. BEYAZIT ın altından heykellerini yaparak; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrini ve ovasına dikmek gerekir. Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altı düdüklü tencereleri muazzam büyüklükte bulunmaktadır. Bu sebeple bugüne kadar açılmış olan ufak çaplı artezyen ve sondaj kuyuları faydalı olmuştur. Denge bacası görevini tam ve iyi yapabilmek için mutlaka geniş çaplı kuyuların açılması gereklidir.
    YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI VE MEYDANA GELEN SIVILAŞMA OLAYLARI İLE ZEMİNLER ESNEME ÖZELLİĞİ KAZANMAKTA VE ESNEME İLE DEPREM HAREKETLERİ ÇOK ZAYIFLAMAKTADIR.
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile ve bu patlamalardan ileri gelen sıvılaşma olayları ile bu zeminler aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmektedir. Bu itilmeler ile bu zeminlerde sonsuz sayıda açılan çatlaklar ve kılcal çatlaklar açılmaktadır.
    Bu çatlaklar ile bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır.
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem üssü merkezlerinde ve faylarda meydana gelen deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıflamaktadır. Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların 50 m gibi dışında kalan çok geniş yerlere çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından; bu yerlerde deprem tehlikesi kalmamaktadır.
    Bu sebep ile dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların 50 m. dışında olan çok geniş alanlarda deprem olayları çok önemli olmadığı halde; bu yerlerde yeraltında doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları çok önemli ve çok belalıdır.
    Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT gibi kuyular açarak yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği taktirde; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların 50 m. dışında olan yerlere çok zayıflamış deprem hareketleri ulaşacağından; bu yerlerde hiçbir önemli deprem hasarı meydana gelmeyecektir. Bu yerler deprem bakımından en emniyetli yerler olacak; bu yerlere çok büyük yüksek inşaatlar emniyetle yapılacak ve yerler altın gibi kıymetlenecektir.
    Hiçbir masraf yapmadan zeminlerin kendiliğinden, bedavadan esnemesi Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrine ve ovasına paha biçilmez ölçüde değer kazandırmaktadır. Dünyanın başka hiçbir yerinde hiçbir masraf yapmadan zeminler kendiliğinden ve bedavadan esnememekte ve deprem hareketlerini zayıflatmamaktadır. Bu sebeple Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği taktirde bu yerlerin deprem ile hiçbir tehlikesi kalmayacaktır.
    MARMARA BÖLGESİNDE VE ERZİNCAN DA YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN AFETLER ÖNLENİRSE BU YERLER DEPREM BAKIMINDAN EN EMNİYETLİ YERLER OLACAKTIR.
    Depremleri önlemek mümkün değildir. Depremlere karşı en önemli çare; faylardan uzak yerlerde; depremlere dayanıklı sağlam inşaatlar yapmaktır.
    Sözü geçtiği gibi Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelerinde kapalı ortamda yeraltında doğalgaz patlaması ve bu patlamalardan ileri gelen sıvılaşma olayları kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir. Doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olayı ile DDY rayı canavarca bükülmektedir
    DDY. rayını bükebilen bu canavarlar kudretindeki sıvılaşma olaylarına en şiddetli depremlere dayanıklı inşaatların dayanması mümkün değildir. Bu neden ile yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetler için gerekli teknik önlemlerin alınması şart ve gereklidir.
    Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetleri çeşitli teknik önlemler ile önlemek mümkündür.
    Sözü geçtiği gibi 1509 İstanbul depreminde Osmanlı Padişahı II.BEYAZIT; İstanbul'un muhtelif yerine 400 kuyu kazdırarak; yeraltında suya doygun zeminlere 400 delik açmış ve yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan İstanbul'u çok az masraf ile kolayca kurtarmıştır.
    Yeraltında doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları ile zeminlerde açılan çatlaklar ile bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır. Zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile 50 m. gibi kısa mesafelerde deprem hareketleri çok zayıflamaktadır.
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma olayları kuyular açılarak önlendiği taktirde; zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile faylardan 50 m. uzaktaki yerlere çok zayıflamış deprem hareketleri ulaşmaktadır. Bu teknik önlem alındığı taktirde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında faylardan 50m. gibi uzak yerlerdeki muazzam büyüklükteki çok geniş alanlarda hiçbir önemli deprem hasarı olmayacaktır.
    Kısacası Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kuyular açarak gerekli önlem alındığı taktirde; bu yerlerde fayların 50 m dışında bulunan her yer deprem bakımından en emniyetli yerler olacak ve bu yerlere çok katlı yüksek inşaatlar emniyet ile yapılacak ve bu yerler altın gibi çok kıymetlenecektir.
    Deprem harabeleri olarak terk edilen Eski Erzincan şehirlerinden hiçbir fay geçmemektedir. Deprem harabeleri olarak terk edilen bu yerlerde; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği taktirde; bu yerlerin tamamı; deprem bakımından en emniyetli yerler olacak ve bu yerlere 5-10 katlı inşaatlar emniyetle yapılacaktır.
    Hiçbir masraf yapmadan zeminlerin kendiliğinden ve bedavadan çok mükemmel şekilde esnemesi ve 50 m. gibi kısa mesafelerde deprem hareketlerinin çok zayıflaması Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasına paha biçilmez ölçüde değer kazandırmaktadır.
    SIVILAŞMA OLAYLARINA KARŞI AHŞAP VE PERLİT GİBİ ESNEME ÖZELLİĞİ OLAN MALZEMELER İLE İNŞAAT YAPMAK DEPREMLERE KARŞI ÇOK FAYDALIDIR
    Sözü geçtiği gibi Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile ve suya doygun zeminlerde meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayları ile zeminler aşağıdan yukarı düşey yönde itilmekte ve yüzey arazi sarsılarak deniz gibi dalgalanmaktadır. Yüzey arazinin deniz gibi dalgalanması olaylarında çok büyük ölçüde düşey yönlü hareketler vardır. Doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olayları ve düşey yönlü hareketler DDY rayını bükebilecek canavarlar kudretindedir. En şiddetli depremlere dayanıklı inşaatlar bu düşey yönlü hareketlere karşı dayanamamakta ve bıçak gibi doğranarak paramparça olmaktadır.
    Sözü geçtiği gibi Japonya'da 7,2 gibi çok şiddetli olmayan 1995 Kobe depreminde; en şiddetli depremler dayanıklı inşaatlar bu çok şiddette olmayan depreme dayanamamış ve param parça olmuşlardır.
    Japonlar Kobe deprem afetinin Kobe’nin aşağıdan yukarı doğru itilmesinden ve düşey yönlü hareketlerden ileri geldiğini bu depremin ilk günü keşfetmişlerdir.
    Japonlar Kobe' ye 50 milyar ABD doları gibi muazzam masrafla esneyen mafsallı oynak sistem de inşaatlar yaparak Kobe yi düşey yönlü hareket canavarına karşı korumuşlardır. Düşey yönlü hareket canavarına karşı gelmek için en iyi teknik yöntem esnemelerden istifade etmek yöntemidir.
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasındaki inşaatları düşey yönlü hareket canavarına karşı korumak için; esnek ve mavsallı oynak sistemde inşaatlar yapılması halinde; en az 500 milyar ABD doları gibi çok muazzam masraf yapmak gerekecektir.
    Bu nedenle Marmara bölgesinde Erzincan şehrinde ve ovasında hiç bir masraf yapmadan zeminlerin kendiliğinden ve bedavadan çok mükemmel şekilde esnemelerinden istifade edilmesi çok faydalı olacaktır. Açıklandığı gibi zeminlerin kendiliğinden çok mükemmel şekilde esnemesi ile deprem hareketleri 50 metre gibi kısa mesafelerde çok zayıfladığından; Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında fayların 50 metre gibi dışında kalan çok geniş alanlarda deprem olayı çok önemli olmadığı halde; bu yerlerde doğalgaz patlamaları çok önemli ve çok belalıdır.
    Bu nedenler ile ahşap ve perlit gibi esneyebilen ve her türlü hareketleri zayıflatan inşaat malzemelerinden istifade etmek en uygun çözüm yoludur.
    Ahşap fevkalâde iyi esneyerek hareketleri çok zayıflattığı halde; ahşap inşaatların yangın tehlikesi olduğundan ahşap inşaatlar yapılması tercih edilmemektedir.
    1. Perlit çimento ile priz yaparak normal betonlara göre daha çok mukavemetli perlitten beton ve B.A betonları elde edilmektedir.
    2. Perlitten imal edilen betonlar zaman geçtikçe mukavemetleri daha artmakta dondan zarar görmemekte; ve perlitten imal edilen betonlar ve B.A. betonları -45 derece gibi çok soğuk ortamlarda mukavemetleri %35 oranında artmaktadır.
    3. Perlitten imal edilen beton ve B.A betonları bir miktar esnediğinden cam gibi kırılmamaktadır. Perlitin cam gibi kırılmaması çok önemli fevkalâde faydalıdır.
    4. Perlitten imal edilen BA betonların elâstikiyet modülleri çok az olduğundan perlit betonları ve perlit B.A betonları bir miktar esneyerek deprem hareketlerini ve her türlü hareketleri zayıflatmaktadır.
    5. Perlitten imal edilen beton ve B.A betonları çok hafif olduğu için bilhassa deprem bölgelerinde; perlit kullanılması fevkalade faydalı olmaktadır.
    6. Perlit ısı ve ses yalıtımları için çok faydalı olmaktadır.
    7. 1992 Erzincan depreminde, perlit kullanılan inşaatlarda hasar olmadığı bu malzemelerin mukavemetlerinin büyük olmasından ve iyi esnemelerinden ileri geldiği açık ve belirgin şekilde ortada görünmektedir.
    8. Perlitin patlatılarak ağırlığı çok az olan patlamış perlitlerden inşaat malzemelerin elde edilmektedir. Patlamış perlit malzemelerinde istifade edilmesi ve depremlere karşı en iyi çaredir. Perlitten imal edilen beton ve B.A betonlarının özellikle deprem bölgelerinde fevkalade faydalı olduğu belirgin şekilde ortada görülmektedir. Ülkemizde ve özellikle deprem bölgelerinde perlit kullanılması için gerekli teşviklerin verilmesi faydalı olacaktır.
    Gelişmiş Ülkelerde ve özellikle Almanya’da perlitten inşaatlar yapılarak; hem hafif yapılar elde edilmekte hem de ısı ile ses yalıtımlarından istifade edilmektedir.
    Ülkemizde çok bol miktarda perlit yatakları vardır. Bu perlit yataklarında çok farklı özellikte perlit cinsleri vardır. Bu perlit yataklarında araştırma yapılarak elastikiyet modülü az olan ve esneme özelliği bulunan perlit malzemelerinden Ülkemizin her yerinde ve özellikle deprem bölgelerinde kullanılması ülkemize çok büyük katkılar sağlayacaktır.
    Bu nedenler ile Ülkemizde ve özellikle deprem bölgelerinde inşaatlarda perlit kullanılması için teşviklerin verilmesi Ülkemiz için çok faydalı olacaktır.
    ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN DOĞALGAZ YATAĞINI DOĞA
    AÇIK VE BELİRGİN ŞEKİLDE ORTAYA KOYMAKTADIR.
    1045 Erzincan depreminde gökte muazzam miktarda doğalgazın alev ile yanması ile güneş ile ayın rengi kan rengine boyanmıştır (EK 9).
    1939 Depremi olduğu esnada her yer 80-100 Cm donmuş karlar ile kaplı bulunuyordu. Bu depremde yeraltı deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce; yeraltından muazzam patlama ve uğultulu gürültülü sesler işitilmiş ve karanlık gecede etraf nur gibi ışıklanmıştır. Bu depremde çorapsız, ayakkabısız, yalınayak ve çıplak halde; çok soğuk havada karların üstünde yürünmüştür. Bu depremden 6-8 saat sonra hava çok ısındığından ve karlar eridiğinden; soba yakılmadan mahruti çadırda depremin ilk gecesi geçirilmiştir. Bu depremde hava çok ısındığından depremin 3. ve 4. gününden itibaren ölüler kokmaya başlamıştır. Bu depremde Erzincan ovasının güneyindeki Sultan Seydi mevkii civarından çıkan alevler günlerce göklere fışkırmıştır.
    1983 Erzincan depreminde deprem başlamadan önce yeraltından patlama ve uğultulu gürültülü sesle işitilmiş; bazı yerlerden ve özellikle Kırklar tepesinden çıkan alevler göklere fışkırmış; etraf nur gibi ışıklanmış; atmosfer sis bulutu ile kaplanmış; gökyüzü kızıl renge bürünmüş; hava çok ısınmıştır. Bu depremde kar olmadığı için kar erimesi olmamıştır. Bu depremde Erzincan ovasından çıkan katran gibi petrol maddesi Fırat nehrinden günlerce akıp gitmiştir. 1992 Erzincan depreminde bazı yerlerden alevler göklere yükselmiş; etraf nur gibi ışıklanmış gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmüş; bazı yerlerden alevler ve Karakaya köyü civarında büyük alev topu göklere fışkırmıştır (EK 14).
    Bu depremde bulutların çok üstünde doğalgazın alevle yanması ile Erzincan ovasındaki çok soğuk hava ısınmış; hava çok ısındığından sabaha karşı paltolar çıkarılmış ve ovadaki karlar erimiştir.
    Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki karları eriten doğalgaz miktarını hesaplamak mümkündür. Bu hesap yapıldığında; her deprem gecesi Erzincan ovasında Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacı olan 20 milyar n3 doğalgazdan kat kat fazla doğalgaz yandığı anlaşılmaktadır.
    Erzincan ovasında bulutların üstünde milyarlarca soba yakılsa; bu ovadaki karlarların eriyemeyeceği düşünülürse; her deprem gecesi Erzincan ovasında gökte muazzam miktarda doğalgaz yandığı kabaca hesaplamak mümkündür.
    Depremlerde Melekler ve Huriler Erzincan ovasındaki trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtmamakta ve ovadaki donmuş karları eritmemektedir.
    Sözü geçtiği gibi Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan'ın kaderi değişecek; Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı fazlası ile karşılanacak; fazla doğalgaz harice ihraç edilecek; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak; Mersin Akkuyu da ve Sinop da nükleer enerji santral inşasından ve vazgeçilecek; doğalgaz ve elektrik fiyatları çok ucuzlayacak ve yüz binlerce insana iş imkanı sağlanacaktır.
    Doğa Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır. Bu doğalgaz yatağını Allah'tan başka hiçbir kimse yok edemeyecektir.
    Doğa tarafından çok açık ve belirgin şekilde ortaya konulmuş olan Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağı varlığı T.P.A.O. Genel Müdürlüğünce ve TÜBITAK Başkanlığınca kabul edilmemektedir.( EK 7- 8 )
    Akıllı ve yetenekli petrol ve doğalgaz konularında uzman teknik elemanlar Erzincan depremlerini yaşamış olan sokaktan geçen hamal efendileri dahil binlerce ve on binlerce görgü tanığı ile görüştükleri ve gerekli soruşturmalar ile gerekli araştırmalar yapıldığı taktirde; Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı kabul edilecektir.
    TARİH BOYUNCA MARMARA DENİZİNDE TSUNAMİ DALGALARI
    MEYDANA GELMİŞTİR.
    326 ve 1894 yılları arasında 1568 yılda; Marmara bölgesinde meydana gelen 19 depremden 9 depremde Marmara denizinde Tsunami dalgaları meydana gelmiştir (EK 15).
    İstanbul boğazda yeraltı tüp geçit’inin inşaası esnasında; bu tüp geçit’in Yenikapı çıkış yerindeki Eski Bizans limanında 15 geminin (bu gemiler ufak gemileridir) kıyıya sürükleyerek yan yana ve üst üste battığı; Marmara denizinde meydana gelen Tsunami dalgaları sebebi ile batmış olduğu bilim adamları tarafından tespit edilmiştir. Bu tespit ile
    Marmara denizinde Tsunami dalgaları meydana geldiği doğrulanmıştır.
    1509 Depreminde İstanbul'un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde Tsunami meydana gelmiş; Marmara denizi kıyısında birçok yer defalarca sular altında kalmıştır (EK 13-31-32-33-34).
    Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; 1509 İstanbul depreminde kıyamet koptu diye Edirne'ye kaçmış ve; 13 gün sonra Edirne de de deprem olunca; Padişah İstanbul'a geri gelmiştir. 1894 İstanbul depreminde kıyıdaki kayıklar, tekneler ve mavnalar meydana gelen dalgaları ile ufak ölçüdeki Tsunami ile parçalanarak batmış ve birçok yerler sular altında kalmıştır(Ek 34).
    1894 depreminde Marmara denizinde meydana gelen bu dalgalar Tsunami dalgalarıdır. Bu depremde sular kıyılardan 200 m. geri çekildikten soma deniz dalgaları meydana gelerek birçok yerleri sular altında bırakmıştır.
    Marmara depremlerinde kıyılardan sular geri çekildikten sonra Tsunami dalgalarının gelmesi sebebini hiç kimse araştırmamıştır.
    Depremler esnasında Marmara denizinde doğalgaz patlamaları ile deniz suyunun havaya savrulması ile, kıyılardan suların geri çekildikten sonra Tsunami dalgaları meydana geldiği belli olmaktadır.
    MARMARA DENİZİNDE 1509 İSTANBUL DEPREMİNDE OLDUĞU GİBİ TSUNAMİ MEYDANA GELİRSE ÜLKEMİZ VEFAT EDER GİBİ FELÇ OLACAKTIR
    Marmara Denizinde deprem darbesi ile 2 – 3 m. yüksekliğinde küçük Tsunami dalgaları meydana geldiği halde; doğalgaz patlamalarından ileri gelen Tsunami dalgaları 6 m. gibi çok yüksek dalgaları halinde olabilmektedir. (EK 13,31,33)
    Sözü geçtiği gibi; 1509 depreminde İstanbul'un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde ve Yenikapı Eski Bizans limanında 15 gemiyi (bu gemiler küçük gemilerdir) aşacak ölçülerde Marmara denizinde fevkalade önemli Tsunami olayları meydana gelmiştir.(Ek 13-31-32-33-34)
    1894 İstanbul döneminde kıyıdaki kayıkları, tekneleri batırabilecek ölçüde Tuanami dalgaları meydana gelmiş ve Marmara denizi kıyılarında sular geri çekildikten sonra birçok yerler sular altında kalmıştır.(Ek 34)
    Marmara denizinde İstanbul'un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde veya Yenikapı da Eski Bizans limanında olduğu gibi 15 gemiyi batıracak ölçüde Tsunami meydana gelirse, Marmara denizi kıyılarında çok büyük can kaybı ve trilyonlarca ABD doları gibi çok büyük mal kaybı verilecek ve Ülkemiz vefat etmiş gibi felç olacaktır. Bu konuda Devletçe ve bütün vatandaşlarımızca el birliği yapılarak; gerekli önlemlerin alınması için çalışmalara başlanılması şarttır.
    ERZİNCAN' DA DEPREMLERİN MEYDANA GELECEĞİ DEPREM BAŞLAMADAN 8 DAKİKA ÖNCE KEŞFEDİLMİŞTİR.
    Bilim dünyasınca depremler başlamadan önce depremlerin meydana geleceğini tespit etmek için; milyonlarca ve milyarlarca ABD doları gibi çok büyük masraflar yapılmaktadır.
    İstanbul da kurulan deprem istasyonlarınca depremin başlayacağı ancak; 3 saniye önce belirleneceği konusunda bilgi verilmektedir. Bu 3 saniyelik sürenin 5 saniyelik süreye çıkarılması için; çok büyük emek ve masraflar yapılması gerektiği konusunda televizyonlarda yayınlar yapılmaktadır.
    Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğünde; Daire Başkanı bulunan; Elektrik Yüksek Mühendisi Yakup AY; 1992 Depremini Erzincan yaşamıştır.
    Sayın Başkan AY; arkadaşı elektrik teknisyeni ile deprem hareketi henüz başlamadan 8 dakika kadar önce; elektrik buatlarından cızırtı şeklinde sesler işitildiğini ve bu buatlardan kıvılcımları halinde ufak kıvılcımlar çıktığını; keşfetmiştir.
    Dünyanın her yerinde ve depremler başlamadan 8 dakika gibi süre önce; elektrik buatlarından cızırtı şeklinde sesler işitiliyor ve bu elektrik buatlarından şerare şeklinde ufak kıvılcımlar çıkıyor ise; Başkan AY; hiçbir masraf yapmadan depremlerin önceden bilinmesi konusunda insanlığa ve bilim dünyasına paha biçilemez ölçüde fevkalade önemli keşif yapmışlardır. Başkan AY'ın; bu keşfi ile; altından heykeli yapılarak kendileri daima saygı ve şükran ile anılacaktır.
    1992 ERZİNCAN DEPREMİNE GECE VAKTİ KIPKIZIL IŞIK ORTAMININ MEYDANA GELMESİ VE KARAKAYA KÖYÜ CİVARINDA ALEVTOPUNUN FIŞKIRMASI OLAYLARI FEVKALEDE ÖNEMLİDİR
    1045 Erzincan depreminden bugüne kadar aradan geçen 965 sene içinde en az Erzincan da 29 deprem meydana gelmiş; bu depremlerin hepsinde kıyametler koparcasına afetler meydana geldiği ve her depremde gökte muazzam miktarlarda doğalgaz yandığı halde; bu konuda yalnız 1045 Erzincan depremine ait yazılı belge bulunmaktadır.
    1045 Erzincan depreminde; kıyametler koparcasına korkunç afetler meydara gelmiş ve gökte doğalgazın alev ile yanması ile güneş ve ayın rengi kan rengine boyanmıştır(EK9).
    1992 Depreminde karanlık gece yatsı vaktinde Erzincan da kıpkızıl ışık ortamının meydana geldiği ve Karakaya köyü civarında büyük bir alev topunun fışkırdığı konusunda Sayın Abdülkadir DELİKTAŞ bu konuda ilk defa verdiği bilgiler Ülkemiz ile Erzincan için fevkalade faydalı olmuştur.(EK14)
    Abdülkadir DELİKTAŞ verdiği bu bilgiler ile; Erzincan'a ve Ülkemize çok büyük yardım yapmıştır. Abdülkadir DELİKTAŞ; depremler esnasında bazı yerlerden alevlerin göklere yükseldiği; etrafın nur gibi ışıklandığı; gökyüzünün saatlerce ve günlerce kızıl renge büründüğü; deprem geceleri Erzincan ovasında sabaha kadar havanın çok ısındığı; hava çok ısındığından sabaha karşı paltoların çıkarıldığı ve ovadaki karların eridiği; deprem hareketleri başlamadan önce yer altında bomba gibi patlama ve uğultulu sesler işitildiği; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların ve binaların yana yatıp yatıp kalktığı konusunda yaşanan gerçekler konularında bilgi vermiş olsaydı Ülkemize ve Erzincan'a daha çok büyük yardım etmiş olacaktı. Görgü tanıkları depremler esnasında meydana gelen bu olayların çok önemli olduğu bilinmediğinden; bu gerçekler ortaya dökülmemekte ve gizli kalmaktadır.
    Bu gerçeklerin gizlenmesinin hiçbir faydası yoktur. Bu gerçekler ortaya döküldüğü takdirde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetler çok az masrafla kolayca önlenecek ve Erzincan ovasındaki bu çok zengin doğalgaz yatağı varlığı ülkemize kazanılacaktır.
    MALEZYADA OLDUĞU GİBİ ERZİNCAN OVASINDA DA SERPANTİN ZEMİNLERDE PETROL BULUNMAKTADIR.
    Serpantin zeminlerde petrolün teşekkül etmesi mümkün olmadığı halde; Malezya da bazı yerlerde serpantin zeminlerin içerisinde petrol bulunmaktadır. Malezya da petrol göç ederek basınç ile serpantin zeminlerin içerisine zerk edilmiştir.
    Erzincan ovası ve civarında petrolün teşekkül ettiği jura, kretesa, eosen ve miosen katmanları ile serpantin zeminler yan yana bulunmaktadır. Erzincan ovası ve civarında da petrolün (doğalgazın) göç ederek serpantin zeminlerin içerisine çok büyük basınç ile zerk edildiği anlaşılmaktadır.
    Erzincan merkez köylerinden Çatalarmut köyünün Esesi yaylasındaki ziyarette; kuzu pişirmek için yapılan ocaklarda kullanılan serpantin taşları doğalgaz içerdiğinden ateşte ısınınca patlamaktadır. Bu serpantin taşlar ateşle ısıtılınca içerisindeki petrol (doğalgaz) patlamaktadır.
    MALEZYA DA VE ENDENOZYA DA OLDUĞU GİBİ ERZİNCAN OVASINDA DA FAYLARIN İÇERİSİ PETROL İLE DOLUDUR.
    İran ve Azerbaycan da ki faylardan yüz binlerce seneden beri doğalgazın yüzeye çıkarak alev ile yanmıştır.
    Malezya ve Endonezya da fayların yüzeye çıktığı yerler tıkalı (kapalı) veya bu fayların üstü örtülü olduğu için; fayların içerisi petrol ile dolu bulunmaktadır.
    Sözü geçtiği gibi depremler esnasında Erzincan ovasında açılan fay çatlaklarından 1-2 gün gibi kısa sürede yükselen doğalgaz yeraltında grizu gibi patlamakta; dışarı çıkan doğalgaz yüzeyde ve gökte alev ile yanmaktadır. Erzincan'da deprem olayı olup biter bitmez Arabistan platosunun muazzam kuvvetler ile itilmesiyle Erzincan ovasında açılmış olan ve doğalgazın çıktığı fay çatlakları vana gibi kapanmaktadır. Erzincan' da ileride 30-40 sene sonra meydana gelecek yeni deprem tarihine kadar doğalgazın dışarı çıkmasına izin verilmediğinden fayların içerisi . Petrol (doğalgaz ) tıka basa doludur. Bu ovada yapılacak sondajlarda petrol( doğalgaz) havaya fışkıracak ve çok ekonomik üretim yapılacaktır.
    ERZİNCAN OVASI VE CİVARINDAKİ PETROL KATMANLARINDAN ALINAN NUMUNELERİN PİROLİZ ANALİZLERİ İLE DOĞALGAZ VARLIĞI TESPİT EDİLMİŞTİR
    Ankara Üniversitesi'nde Petrol Prof. Nurettin SONEL; iki defa Erzincan'a giderek; petrol konusunda arazide aramalar yapmış ve petrol içeren katmanlarda numuneler almıştır. Erzincan Ovası'nın dışındaki yerlerde yüzeye çıkan ve antisenklinal yükselti yapan eosen petrol katmanlarından alınan numunelerin TPAO labarotuarında piroliz analizleri yaptırılmıştır. Bu alınan numunelerin doğal gaz bakımından önemli olduğu tespit edilmiştir. Bu numunelerin alındığı yerlerde; petrolün teşekkül ettiği katmanların onlarca ve yüzlerce metre kalınlıklarda olduğu ve petrol katmanlarının ve petrol döküntülerinin kilometrelerce devam ettiği görülmüştür.
    Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağının çok geniş alanlara yayıldığı anlaşılmaktadır.
    Sözü geçtiği gibi; Erzincan Ovası ve civarında deprem olayı olup biter bitmez; Arabistan Platosu'nun itmesi ile faylar ve çatlaklar vana gibi kapanarak doğalgazın dışarı çıkmasına izin verilmemektedir. Erzincan'da ileride 30-40 sene sonra meydana gelecek yeni deprem tarihine kadar faylardan doğalgazın dışarıya çıkmasına izin verilmediğinden bu doğalgaz yatağı çok mükemmel şekilde zenginliğini korumaktadır.
    YAKUP BAŞAKIN İLE ABDÜLKADİR DELİKTAŞ İLGİ GÖSTEREREK ÜLKEMİZE VE ERZİNCAN'A BÜYÜK YARDIM YAPMIŞLARDIR.
    Erzincan'da deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konuları Ülkemiz ve Erzincan için fevkalade önemlidir. Erzincan da Yakup BAŞAKIN ve Abdülkadir DELÎKTAŞ bu konularda bazı açıklamalar ve uyarılar yaparak; Ülkemize ve Erzincan'a çok büyük ölçülerde yardım etmişlerdir. BAŞAKIN ve DELİKTAŞ daima takdir ve saygı ile anılacaklardır.
    Yakup BAŞAKIN ve A.DELİKTAŞ; Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce; yeraltından patlama ve uğultulu gürültülü seslerin işitildiği; yüzey arazinin sarsılarak deniz gibi dalgalandığı; ağaçların, elektrik direklerinin ve binaların yana yatıp yatıp kalktıkları; bazı yerlerde alevlerin göklere yükseldiği; atmosferin sis bulutu ile kaplandığı; gökyüzünün kızıl renge büründüğü deprem gecesi Erzincan ovasındaki çok soğuk havanın ısındığı; hava çok ısındığından sabaha karşı paltoların çıkarıldığı; ovadaki donmuş karların eridiği konularında yaşadıkları olaylar hakkında bilgi vermiş olsalardı Ülkemize ve Erzincan'a daha çok büyük yardım etmiş olurlardı.
    Bu konularda tarafımdan verilen bilgiler doğru değilse; verilen yalan, yanlış ve uyduruk bilgilere karşı çıkılmalıdır.
    Bu konulardaki gerçekleri ortaya dökmek ve bu konularda yardımcı olmak; vatandaşlığın kutsal görevidir. Bu konudaki gerçekleri ortaya dökmeyen ve yardımcı olmayan kimseler; kendilerine; yakınlarına ve Ülkemize kötülük yapmaktadır.
    ERZİNCAN OVASINDA YALNIZ DEPREMLER ESNASINDA YERALTINDA
    MUAZZAM MİKTARLARDA DOĞALGAZ ÇIKMAKTADIR.
    Azerbaycan ve İran da faylardan yüz binlerce senelerden beri doğalgaz çıkarak alev ile yanmıştır. Erzincan ovasındaki faylardan yalnız depremler esnasında doğalgaz kısa sürede çıkmaktadır. Erzincan ovasında yalnız depremler esnasında kısa sürede doğalgaz çıktığı konusundaki gerçek ve sebebi, TPAO Genel Müdürlüğünce ve TÜBİTAK Başkanlığınca henüz bilinmemektedir.
    Bilindiği gibi Arabistan platosu Anadolu'yu muazzam kuvvetler ile itmekte ve Anadolu her sene 2,5 cm Yunanistan'a yaklaşmaktadır. Arabistan platosunun bu itmesi ile Erzincan ovası her sene 1-2 cm. daralmakta ve bu ovadaki fayların karşılıklı fay yüzeyleri birbirini zorlayarak itmektedir. Bu itmeye dayanamayan fay yüzeyleri zamanla çatlamakta ve bu çatlaklar 1 -2 gün gibi kısa sürede kırılmakta ve fayların kırılması ile depremler meydana gelmektedir. Depremler olup biter bitmez; Arabistan platosunun muazzam kuvvetler ile itmesi ile Erzincan ovasından geçen karşılıklı fay yüzeyleri birbirine yapışarak açılmış olan çatlaklar ve çatlayan faylar vana gibi kapanmakta ve yeraltından doğalgaz çıkmasına izin verilmemektedir.
    Erzincan ovasında 40- 50 sene gibi çok uzun zaman sonra meydana gelecek yeni deprem tarihine kadar doğalgazın dışarıya çıkmasına izin verilmemekte ve Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağı zenginliğini çok mükemmel şekilde korumaktadır.
    Depremler esnasında l-2 gün gibi kısa sürede çatlayan faylardan yükselen doğalgaz yeraltında grizu gibi patlamakta; dışarı çıkan doğalgaz yüzeyde ve bulutların çok üstünde gökte alev ile yanmaktadır. Gökte çok muazzam miktarda doğalgaz yandığından Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta ve ovadaki donmuş karlar erimektedir.
    Melekler veya Huriler trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtmamakta ve Erzincan ovasındaki donmuş karları eritmemektedir.
    TPOA Genel Müdürlüğü ve TÜBİTAK Başkanlığınca Erzincan ovasında yalnız depremler esnasında muazzam miktarda; doğalgazın çıkarak gökte alev ile yandığını, gökte yanan doğalgaz ısısı ile Erzincan ovasındaki trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısındığı, ovadaki karların eridiği konularındaki gerçekler henüz bilinmemektedir. Bu konularda tarihi yazılı belgeler incelenerek ve bu konular soruşturularak ve araştırılarak ortaya çıkarıldığı taktirde; Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı kabul edilecektir.
    TÜRKİYE PETROLLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN DOĞALGAZ YATAĞI VARLIĞI KABUL EDİLMEMEKTEDİR.
    TPAO Genel Müdürlüğü ve TÜBİTAK Başkanlığınca Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağı varlığı henüz öğrenilmemiş ve kabul edilmemiştir (EK 7, 8)
    TPOA Genel Müdürlüğünce Erzincan ovasında doğalgaz yatağı kabul edilir ise; TÜBİTAK tarafından bu konuda ilgi göstereceğini bildirmiştir (EK 8).
    TPOA Genel Müdürlüğünün 17.06.1998/1265-0118 sayılı yazıları ile depremler esnasında Erzincan ovasından çıkarak Fırat nehrinden akıp giden katran gibi ham petrol maddesinin mahallinde araştırmasının yapılacağı bildirilmiştir (EK 25).
    Aradan 12 yıl gibi çok büyük zaman geçtiği halde; depremler esnasında Fırat nehrinden akıp giden bu ham petrol maddesinin araştırılması henüz yapılmamıştır.
    TPAO Genel Müdürlüğünce Erzincan ovasında doğalgaz varlığına rastlanılmadığı gerekçesi ile bu ovadaki doğalgaz yatağı varlığı kabul edilmemektedir. (Ek 17)
    Erzincan ovasında depremler esnasında yeraltından muazzam miktarda doğalgaz çıkarak gökte alev ile yandığını ve bazı yerlerde alevlerin göklere yükseldiği; Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok havanın ısındığı ve ovadaki donmuş karların eridiği konusundaki gerçekleri öğrenebilmek için; depremler esnasında Erzincan’ da bulunmak gereklidir. Sözü geçtiği gibi 1045 Erzincan depreminde gökte doğalgazın alev ile yanması ile güneş ile ay kan rengine boyanmıştır. Bu tarihi belge gökte doğalgazın muazzam miktarda alevle yandığını belirlemektedir.
    1992 Erzincan depreminde Sayın Abdülkadir DELİKTAŞ; karanlık gecede yatsı vakti kıpkızıl ışık ortamının meydana geldiği ve Karakaya civarında ateş topunun fışkırdığı konularında bilgi vererek; Erzincan ovasında doğalgazın varlığı doğrulanmıştır. (EK: 14)
    Esasen Erzincan depremlerini yaşayan binlerce ve on binlerce görgü tanığı depremlerde bazı yerlerden alevlerin göklere yükseldiğini; etrafın nur gibi ışıklandığını; gökyüzünün kızıl renge boyandığını; Erzincan ovasındaki çok soğuk havanın ısındığını ve ovadaki donmuş karların eridiği konularındaki gerçekler bilinmektedir.
    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı; TPAO Genel Müdürlüğü ve TÜBİTAK Başkanlığı kadrolarında; Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağını soruşturarak ve araştırarak ortaya çıkaracak ölçüde bilgili ve yetenekli teknik elemanların bulunduğuna inanılmaktadır.
    Yetenekli uzman teknik elemanlar tarafından depremleri yaşayan sokaktan geçen hamal efendiler dahil binlerce ve on binlerce görgü tanığı ile görüştüğü taktirde; Erzincan da depremler esnasında gökyüzünün saatlerce ve günlerce kızıl renge büründüğünü, bazı yerlerden alevlerin göklere yükseldiğini; etrafın nur gibi ışıklandığını; deprem geceleri trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısındığını; hava çok ısındığından sabaha karşı paltoların çıkarıldığı; ovadaki donmuş karların eridiği ve depremler esnasında Fırat nehrinden katran gibi petrol maddesinin günlerce akıp gittiği konularındaki gerçekler anlaşılacak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı kabul edilecektir.
    Sözü geçtiği gibi depremler esnasında Erzincan ovasındaki çok soğuk havayı Melekler veya Huriler ısıtmamakta ve ovadaki donmuş karları Melekler veya Huriler ısıtmamaktadır.
    Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını açık ve belirgin şekilde doğa tarafından ortaya konulmuştur. Bu sebeple Erzincan ovasında doğalgaz varlığı ve yatağı araması yapılmayacaktır. Bu nedenle Erzincan ovası civarında mevcut olan bu doğalgaz yatağının nerelere kadar devam ettiği; konusunda araştırma yapılacaktır.
    ERZİNCAN VALİMİZ RAHMETLİ RECEP YAZICIOĞLU ERZİNCAN DEPREMLERİNDE YÜZEY ARAZİNİN DALGALANDIĞINI ALEVLENME SIVILAŞMA OLAYLARINI DOĞRULAMIŞTIR.
    Bendeniz inşaat mühendisi olmam sebebi ile 1994 yılında depremler; petrol; jeoloji; Jeofizik konularında bilgim çok az vardı. Zaman ile ve merak ile deprem, petrol, jeoloji, jeofizik konularındaki bilim adamlarından ve kitaplardan yeni yeni bilgiler öğrenmiş bulunuyorum. 1994 yılında Valimiz Recep YAZICIOĞLU'na bu konularda çok az bilgi arz edilmiştir.
    Rahmetli Vali YAZICIOĞLU; Erzincan depremlerinde alevlenmeler, yeraltı gaz patlamalarını; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığını ve sıvılaşma meydana geldiği konularında tarafımdan verilen bilgiler Erzincan Valiliğinin 18.10.1994/459 sayılı yazıları Valilikçe doğrulanmıştır (EK 24).
    Valimiz YAZICIOĞLU yaşamış olsaydı ve kendilerine bu konudaki yeni bilgiler ve belgeler arz edilmiş olsaydı; Valimiz YAZICIOĞLU Marmara bölgesi ile Erzincan şehrini ve ovasını kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden kurtarmak ve Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağını ortaya çıkarmak için bütün yeteneğini ve gücünü kullanarak; ortalığı toz duman ederek gece gündüz demeden çalışarak;, Ülkemize ve Erzincan'a muazzam ölçüde gerekli yardımları yapacağına inanılmaktadır.
    ERZİNCAN OVASINDAKİ DOGALGAZ YATAĞI İLE ÜLKEMİZİN BÜTÜN DOĞALGAZ İHTİYACI FAZLASI İLE KARŞILANACAK VE AKKUYU İLE SİNOPTA NÜKLEER SANTRALLARI İNŞAASINDAN VAZGEÇİLECEKTİR.
    Ülkemizin doğalgaz ihtiyacının karşılanması ve NABUCO projesi için; uçaklar ile; Türkmenistan, Rusya, Azerbaycan, İran, Irak, Mısır, Libya gibi dış ülkelere gidilerek; doğalgaz temini imkânlar aranmaktadır. Her sene dış ülkelere milyarlarca ABD doları doğalgaz bedeli ödemektedir.
    Sözü geçtiği gibi; TPAO Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve TÜBİTAK Başkanlığı kadrolarında Erzincan ovası ve civarındaki çok zengin doğalgaz yatağını Ülkemize kazandırabilecek bilgili ve yetenekli uzman petrol teknik elemanlarının bulunduğuna inanılmaktadır. Bu teknik elemanlar; bu YENİ RAPOR da isimleri verilen Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Yakup AY, THY İşletmeler Genel Müdürü  Orhan BİRDAL, Nihat ALPTEKİN, Zeynel ÇAYIR ile Erzincan da depremleri yaşayan binlerce ve on binlerce görgü tanığı ile görüştükleri ve mahallinde gerekli soruşturma ile araştırmalar yapıldığı taktirde; bu ova ve civarında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı ortaya çıkacaktır.
    Sözü geçtiği gibi Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan'ın kaderi değişecek; Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı fazlası ile karşılanacak; fazla doğalgaz harice ihraç edilecek; Ülkemiz doğalgaz bakımından dış ülkelere bağımlılıktan kurtulacak; Mersin Akkuyu’da ve Sinop da nükleer santral inşasından vazgeçilecek, doğalgaz ve elektrik fiyatları çok ucuzlayacak ve yüz binlerce insana iş imkânı sağlanacaktır... Bu neden ile; bütün vatandaşlarımızın bu konuya ilgi göstermesi ve yardımcı olması kutsal vatandaşlık görevi olarak kabul edilmelidir. Mersin ve Sinop illerin Valilikleri, Belediye
    Başkanlıkları ve sivil toplum örgütleri ve bu illerde yaşayan vatandaşlarımız Erzincan ovasında bu çok zengin doğalgaz yatağının ortaya çıkması için gerekli ilgiyi gösterdikleri taktirde Akkuyu da ve Sinop da nükleer santral yapımından vaz geçilecektir.
    Mersin' de 1992 Erzincan depremini yaşayan birçok görgü tanığı bulunmaktadır. Bu görgü tanıkları tarafından depremler esnasında yeraltında bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü sesler işitildikten sonra depremlerin başladığını;, bazı yerlerden alevlerin göklere yükseldiğini, etrafın nur gibi ışıklandığını, gökyüzünün kızıl renge büründüğünü; deprem gecesi çok soğuk havanın ısındığını; hava çok ısındığından deprem gecesi sabaha karşı paltoların çıkarıldığı; ovadaki donmuş karların eridiği bilinmektedir. Bu görgü tanıkları ile görüşüldüğü takdirde bu konulardaki gerçekler anlaşılacaktır.
    Mersin de araştırmacı Melik MERİÇ Erzincan' da depremleri yaşamış olan görgü tanıkları ile görüşerek ve Rahmetli Vali Recep YAZICIOGLU'nun imzası ile Erzincan Valiliğinin 18/10/2008 / 459 sayılı yazılarını inceledikleri taktirde; Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konusunda bilgi edinecektir.
    Melik MERİÇ bu konuya gerekli ilgi gösterildiği taktirde; hem Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağının ortaya çıkarılmasında çok büyük yardımcı olacak ve hem de Mersin Akkuyu da Sinop’ta da nükleer enerji santralı yapımına engel olmak sureti ile Ülkemize çok büyük katkı sağlayacaktır.
    TBMM DEPREM ARAŞTIRMA KOMİSYONU BAŞKANLIĞINCA YAPILACAK ARAŞTIRMA VE SORUŞTURMA İLE YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN KORKUNÇ AFETLERDEN ÇOK AZ MASRAFLA KOLAYCA KURTULMAK MÜMKÜN OLACAK VE ERZİNCAN OVASINDAKİ ÇOK ZENGİN DOĞALGAZ YATAĞI ÜLKEMİZE KAZANDIRILACAKTIR.
    Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasından deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce; yeraltında doğalgaz patlamalarından ve meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olaylarından ileri gelen ve dünya da benzeri olmayan kıyametler koparcasına korkunç afetler ile ve Erzincan ovasında çok zengin doğal gaz yatağı varlığı ile karşı karşıya bulunulmaktadır.. Bugüne kadar hiç kimse bu konulara ilgi göstermemiştir.
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan önce; yeraltında doğalgaz patlamaları ve uğultulu gürültülü seslerin işitilmesi;, depremler esnasında meydana gelen alevlenmeler, nur gibi ışıklanmalar, gökyüzünün kızıl renge bürünmesi Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısınması, bu havada donmuş karın erimesi, depremler esnasında yüzey arazinin deniz gibi dalgalanması, ağaçların ve binaların yana yatıp, yatıp kalkması gibi olayların meydana gelmesi ile bu olayların sebebini araştırması konusunda doğa tarafından uyarı yapılmaktadır.
    Deprem hareketi başlamadan kısa süre önce yeraltında doğalgaz patlaması ve deprem olaylarının birbirinden farklı ve başka başka olaylar olduğunu bilmeden ve anlamadan konuya çözüm bulmak mümkün değildir. Sözü geçtiği gibi TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı GÜLLÜCE; Televizyonlarda açık oturumlarında ve medyada Ülkemizdeki deprem afetlerini düşündükçe uykularının kaçtığını ve kimyasının bozulduğunu ifade etmektedir.
    Sayın Başkan Güllüce'nin ve Deprem Komisyonu Sayın üyelerinin Ülkemizi deprem afetlerinden kurtarmak için; çareler araması ve bu konuda çok büyük çalışmalar yapmaları takdir ve şükran ile karşılanmaktadır.
    Sözü geçtiği gibi 1509 İstanbul depreminde Yüce Padişahımız II. BEYAZIT; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntıları ve kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin önlenilmesi için; geniş çaplı kuyuların açılması gerektiğine dair bilimsel çareyi 501 sene önce keşfetmiştir. 501 Seneden beri bugüne kadar Yüce Padişahımızın keşfetmiş olduğu ve fevkalade önemli olan bu konu ile hiçbir kimse ilgilenmemiş ve bu konuda hiç kimse araştırma yapmamıştır.
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetleri ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığını düşündükçe benim de sabahlara kadar uykularım kaçmaktadır.
    Sözü geçtiği gibi 1509 İstanbul depreminde çok akıllı ve üstün yetenekli Yüce Padişahımız II. BEYAZIT 400 kuyu kazdırarak yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan İstanbul’u çok az masrafla kolayca kurtarmıştır. Bu Yüce Padişahımız kuyular kazdırarak yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetleri önlemek için; gerekli bilimsel çareyi 501 sene önce keşfetmiş ve Yüce Padişahımız bu keşif ile bilim dünyasına ışık tutmuştur.
    Bu konularda TBMM Deprem Araştırma Komisyonu ve Başkan GÜLLÜCE YENİ RAPOR da isimleri verilen Şeker Fabrikaları Daire Başkanı Yakup AY; THY İşletmeler Genel Müdürü Orhan BİRDAL; Nihat ALPTEKİN; Zeynel ÇAYIR; Adapazarı Çevre Müdürü Bayan Şafak OKTAY; Osman KARA ve Cemil DEMİR ile görüşerek;, bu konularda gerekli ilgi gösterilerek ve gerekli teknik önlemler alınır ise; Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovası yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetlerden az masraf ile kolayca kurtulacak, Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı Ülkemize kazandırılacak ve GÜLLÜCE sabahlara kadar rahatça uyuyabilecektir.
                NETİCE VE TALEP:
    Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetlerin ve Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağı varlığı konularındaki gerçeklerin ortaya dökülmesi için; inşaat, jeoloji, jeofizik, deprem ve petrol konularında bilgili bilim adamları ile teşkil edilecek yetkin kurul tarafından bu konuda sunulan RAPORLAR' ın ve bütün yazılı belgelerin incelenmesi; benim de bu kurula mutlaka davet olunarak görüşlerimin alınması;, bu konularda uzman ve yetenekli teknik elemanlarca; mahallinde gerekli soruşturma ve araştırmaların yapılması ile depremleri yaşayan sokaktan geçen hamal efendiler dâhil görgü tanıkları ile görüşülerek bu konulardaki gerçeklerin ortaya dökülmesi ile bu konulara çözümler bulunabilecektir.
    Başta TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı İdris GÜLLÜCE ile bu Komisyonun üyeleri olmak üzere; bütün Milletvekillerimizin, bütün partilerimizin, vatandaşlarımızın ve özellikle Marmara depremleri ile Erzincan depremlerini yaşamış olan görgü tanıkları tarafından gerekli ilgi gösterildiği takdirde; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetlerden kısa zamanda ve çok az masraf ile kolayca kurtulacak ve Ülkemiz Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağını kazanacaktır.
    Bu konulara ilgi göstermek ve yardımcı olmak vatandaşlığın kutsal görevidir.
    Bu konularda yanlış, yalan, uyduruk bilgi verenlere karşı çıkılmalıdır. Bu konularda yanlış, yalan, uyduruk bilgi verenler; en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır.
     SAYGILARIMLA  
    Hüseyin Hüsnü GÜREL
    İnş.Yük. Müh. (İTÜ-1953)
    EK : 34 Adet yazılı belge
    ADRES : Ahenk Sok. 10 / 11 ÇANKAYA/ANKARA
    TEL : 0312 – 439 19 25
     
     
     
     
    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

    Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

    DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
     
    Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM
     Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.