DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 

İÇİNDEKİLER
Mahmut Selim GÜRSEL TAKDİM
Hayat Hikayesi
İKİ BİN BİR’DEN İKİ BİN İKİ’YE

1

 
 
 
 
Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan kullanmayınız!
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL
corumlu2000@gmail.com
Sitemiz ve yazarlarımız;hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

 01

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP ismi  Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

TAKDİM           

Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak görülmelidir.

            Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.

            Bu çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı göreceksiniz.

            Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir kitaptır; onu okumamız gereklidir.

            Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar veremeyiz. 

Mahmut Selim GÜRSEL  

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 02

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 Prof. Dr. Arif ERSOY
1948 yılında Çorum'da doğan Arif Ersoy, orta öğrenimini bu Çorum'da tamamladı. Ankara  Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset ve İdare bölümünden mezun olan  Ersoy, aynı zamanda Konya Yüksek İslam Enstitüsü'nü bitirdi. 
İngiltere'de iktisadi kalkınma konusunda master derecesini alan, Cambridge ve Leeds üniversitelerinde araştırmalarda bulunan Ersoy Ocak 1977 yılında Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne araştırma görevlisi olarak tayin edildi. 1979 yılında bu Fakültede iktisat doktoru derecesini aldı. 1982 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi'nin kurulmasıyla  bu üniversiteye bağlı iktisadi ve idari bilimler fakültesine iktisadi sistemler ve iktisadi düşünceler tarihi derslerini vermek üzere yardımcı doçent olarak atanan Ersoy, 1986 yılında iktisat doçenti ve 1992 yılında ise iktisat profesörü unvanlarını aldı. 
27 mart 1994 tarihinde çorum belediye başkanı adayı oldu. beş yıl Çorum'a hizmet eden arif Ersoy tekrar belediye başkanlığına aday olarak Nisan 1999 yılındaki seçimlerde tekrar belediye başkanlığına seçilmiştir. halen bu görevini sürdürmektedir. 
İktisadi sistemler, iktisadi düşünceler tarihi ve iktisadi yapılanma ve ilgili bir dizi makale, tebliğ ve eserleri bulunan Ersoy'un alternatif bir sosyal yapılanma modeli olarak “silm sosyal yapılanma modeli” ile ilgili yurt içinde ve yurt dışında sunulmuş ve yayınlanmış bir çok makale ve tebliği bulunmaktadır.  çalışmaları başta İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça,Rusça ve Çince dillerine çevrilen  Ersoy evli iki çocuk babasıdır.  İngilizce ve Arapça bilmektedir. 
Mahalli basında yayınlanmakta ve Yayınevimizin basılmış ve sanal yayınlanmış dergilerinde yazıları bulunmaktadır. Dergimizde yazıları yayımlanmış olar Prof. Dr. Arif  Ersoy 1 Eylül 2020 Günü vefat etmiştir.
 Dergimizde yazısı yayımlanmış olar Prof. Dr. Arif  Ersoy 1 Eylül 2020 Günü vefat etmiştir.
 
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 03

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

İKİ BİN BİR’DEN İKİ BİN İKİ’YE
         GİRİŞ
         İnsan için en büyük değer olan zaman bir nehir gibi geçmişten geleceğe doğru akıp gitmektedir. Bu nehrin akışını şimdiye kadar kimse durduramadı. Hep böyle akıp gidecek. Biz bu akıntının sadece bir bölümünde yer aldık. Ömür dediğimiz bu bölümü ne kadar iyi değerlendirirsek o ölçüde dünyada iz bırakmış oluruz. Ömrümüzün önemli bir bölümünü oluşturan 2001 yılı geçti. O tarihin sayfalarına eklendi. Bir daha onu yaşayamayacağız. Geri gelmesi ve döndürülmesi mümkün değil. Yapmamız gereken 2001 yılının tahlilini iyi yapmak ve ilk günlerini yaşadığımız 2002 yılını iyi değerlendirmektir. 2001 yılını aşağıdaki başlıklar altında tahlil edebiliriz:
I-DÜNYADA 2001 YILI:
2001 yılı dünyada felaketlerle dolu bir yıl olarak geçti. Dünyanın değişik bölgelerinde sel, kasırga, yangın ve deprem birçok insanın ölümüne ve büyük servet kaybına yol açtı. Dünya ekonomisinde büyüme yavaşladı. Gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasındaki gelir dağılımındaki adaletsizlik daha da arttı. Yoksul ülkeler daha da yoksullaştı.
Dünyada 2001 yılında meydana gelen bazı önemli olaylara kısaca değinmekle ve onları ülkemiz açısından değerlendirmekle yetineceğiz.
A- Globalleşme Sürecinin Etki Alanı Genişledi: Kitle iletişim araçları ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler uluslar arasında bilgi ve sermaye akışını hızlandırdı. Gelişmiş ülkelerin dünya ekonomisi üzerindeki hâkimiyeti finans kapital yoluyla arttı. İMF, borçlanan az gelişmiş ülkelerde acı reçetelerini uygulatmayı sürdürdü. Globalleşen dünyada nimet ve külfet paylaşımı adil olmadığı için gelişmiş ülkeler nimetteki paylarını artırırken az gelişmiş ülkelerin nimetteki payı azaldı ve külfet payı giderek arttı. Başka bir ifadeyle “globalleşme süreci” yoksul dünyanın aleyhine işledi.
         B- 11 Eylül Terörist Saldırısı Eylül 2001 tarihinde  ABD'nin   New York kentinde  Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz  kulelerine ve dünyanın en büyük askeri gücüne sahip olan ABD'nin askeri  beyni sayılan Pentagon 'a düzenlenen dehşet verici saldırı, global terörün ulaştığı boyutları ortaya koydu. Bu hadise terörün de globalleştiğinin bir göstergesiydi.
Saldırıya farklı ülkelerin pasaportunu kullananlar katıldı ve ABD'nin sivil yolcu uçakları kullanıldı. Saldırıda hayatlarını kaybedenler de farklı ülkelerin vatandaşlarıydı. Başka bir deyimle saldırı, saldırganlar, planlanışı, gerçekleştirilmesi ve kurbanları açısından global bir saldırıydı. Dehşet verici bir olaydı.
         Terör nereden, kimden ve ne zaman meydana gelirse gelsin terör terördür. Asla tasvip edilemez. Terörün dini, imanı olmaz. Terör hiçbir dine mal edilemeyeceği gibi, İslâm'a mal edilmesi yanlıştır ve İslâm'ın özü itibariyle terörle ifade edilmesi büyük bir hatadır. İslâm'a karışı bir önyargıdır. 11 Eylül Terörist saldırıdan binlerce masum insan hayatını kaybetti. Masum insanların acısını kalbimizde hissediyor ve paylaşıyoruz.
Bu terörist saldırının bir numaralı zanlısı olarak Suudi asıllı Usme Bin Landin ve onun yönettiği ileri sürülen El-Kaide örgütü ilan edildi ve 7 Ekimde ABD terör zanlılarının barındığı Afganistan'a hava saldırılarını başlattı. Terör suçu işleyenler mutlaka cezalandırılmalıdır.  Bu cezalandırma yöntemi teröristlerin kullandığı yöntemlerden mutlaka farklı olmalı ve asla yeni masum insanların hayatına mal olmamalıdır.
Usame Bin Ladin ile El Kaide örgütünün geçmişini bilemiyoruz. Bu örgütün ortaya çıkmasında ve Ladin 'in Afganistan'a gönderilmesinde ABD'nin ve Batılı Devletlerin ne tür etkileri olduğunu bilmiyoruz. Terörist eylem ve yöntemlerin öğretilmesinde Batılı kaynakların etkileri varsa bunlar ortaya çıkartılmalı ve demokrasinin öncülüğünü yapan ülkeler geçmişte yaptıkları hataları bir daha tekrarlamamalıdır. Terör tehlikeli bir silahtır. Her zaman geri teper. Batılı ülkeler artık bilgi çağında çifte standartlı politikaları terk etmeli ve her alanda açık ve şeffaf olmalıdır. Özellikle Batılı istihbarat kaynakları geçmişteki uygulamalardan vazgeçmelidir.
Global teröre karşı ABD'nin önderliğinde global işbirliği cephesi oluştu. Başta NATO olmak üzere birçok ülke ABD'nin yanında yer aldı ve Afganistan operasyonuna destek verdi. Aslında teröre karşı bütün dünyanın hassas davranması sevindiricidir. Türkiye yıllardan beri masum insanları kıyasıya öldüren teröre karşı mücadele etti. Ülkemizin bu mücadelesi yakın dostlarımız tarafından bile yeterince desteklenmediğini unutmamalıyız.
Terörle mücadele, çok boyutlu ve zaman alan bir mücadeledir. Kısa dönemde teröristler yakalanıp cezalandırılmalıdır. Uzun dönem de terörün kaynağı kurutulmalıdır. Terör baskı ve dayatmanın arttığı ve gelir dağılımının dayanılmaz olduğu bir ortamda ürer. Uzun dönemde dünyada demokratikleşmeyi sağlamak ve bölüşümde adaletsizlikleri azaltmak amacıyla global bir işbölümü ve dayanışmaya acil ihtiyaç vardır. ABD ve müttefikleri terörle mücadele ederken iç ve diş politikalarını yeniden gözden geçirmeli ve vakit kaybetmeden çifte standartlı yaklaşımlardan vazgeçmelidir. Ortadoğu'da İsrail'in uyguladığı devlet terörünü desteklemediğini ilan etmeli. Hem Filistinliler, hem de İsrail vatandaşlar terörist saldırılardan çok acı çektiler. Bu acıların dindirilmesi için adil ve kalıcı bir barış sağlanmalıdır. Türkiye bu konuda daha aktif rol almalıdır.
11 Eylül terör saldırısının suçluları cezalandırılmaya çalışılırken Çeçenistan'daki bağımsızlık mücadelesi, terörle ilişkilendirilmemelidir.  Çünkü Çeçenler kendi ülkelerinde bağımsız yaşamak istemektedirler. Bu onların doğal hakkıdır.
         Terörden en büyük zarar gören Türkiye öncelikle komşu ülkelerle ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerini geliştirmeli. İleride farklı boyutlar kazanacak olan Uluslararası terörist hareketlere karşı ulusal ve bölgesel stratejilerin geliştirilmesinde aktif ve öncü rol oynamalıdır. Türkiye bu alanda başka ülkelerin peşinde değil milli menfaatlerini kısa ve uzun dönemde göz önünde bulundurarak karar vermeli ve daha çok AB ile ortak hareket etmelidir.  ABD okyanus ötesi bir ülke olduğu için iç politika değişikliklere bağlı olarak her zaman uluslar arası bağlantılarını gözden geçirebilir ve okyanus ötesine çekilebilir.
C- Afganistan Operasyonu 7 Ekim 2001 tarihinden beri Afganistan görülmemiş ölçüde bombalandı. ABD hedefiyle uyumlu olmayan ölçüde bu ülkeyi tahrip etti. Usame Bin Ladin'in hala yakalanmaması bu bombalanın başka amaçlara yönelik olduğu kuşkusuna yol açmaktadır. Her ne kadar belli hedeflere saldırıldığı ileri sürülmekte ise birçok sivil hedef isabet aldı. Binlerce masum insan hayatini kaybetti. Daha önce İngilizlerin, Rusların ve Tali banin tahribatını yaşayan bu cefakâr ülkeye yapılan saldırılar vakit kaybedilmeden durdurulmalıdır. Afganistan'da bir hükümet kurulmuştur. Baskıcı ve dayatmacı Taliban yönetimi son bulmuştur. Artık Afganlılar kendi ülkelerini kendileri yönetmelidir. Türkiye imkânları ölçüsünde Afganistan'ın imarında aktif rol oynamalıdır. Yeter artık Afganistan bombalanmasın ve masumlar ölmesin.
         Terörden en büyük zarar gören Türkiye öncelikle komşu ülkelerle ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerini geliştirmeli. İleride farklı boyutlar kazanacak olan Uluslararası terörist hareketlere karşı ulusal ve bölgesel stratejilerin geliştirilmesinde aktif ve öncü rol oynamalıdır.
Türkiye bu alanda başka ülkelerin peşinde değil milli menfaatlerini kısa ve uzun dönemde göz önünde bulundurarak karar vermeli ve daha çok AB ile ortak hareket etmelidir.  ABD okyanus ötesi bir ülke olduğu için iç politika değişikliklere bağlı olarak her zaman uluslar arası bağlantılarını gözden geçirebilir ve okyanus ötesine çekilebilir.
C- Afganistan Operasyonu 7 Ekim 2001 tarihinden beri Afganistan görülmemiş ölçüde bombalandı. ABD hedefiyle uyumlu olmayan ölçüde bu ülkeyi tahrip etti. Usame Bin Ladin'in hala yakalanmaması bu bombalanın başka amaçlara yönelik olduğu kuşkusuna yol açmaktadır. Her ne kadar belli hedeflere saldırıldığı ileri sürülmekte ise birçok sivil hedef isabet aldı. Binlerce masum insan hayatini kaybetti.
Daha önce İngilizlerin, Rusların ve Tali banin tahribatını yaşayan bu cefakâr ülkeye yapılan saldırılar vakit kaybedilmeden durdurulmalıdır. Afganistan'da bir hükümet kurulmuştur. Baskıcı ve dayatmacı Taliban yönetimi son bulmuştur. Artık Afganlılar kendi ülkelerini kendileri yönetmelidir. Türkiye imkânları ölçüsünde Afganistan'ın imarında aktif rol oynamalıdır. Yeter artık Afganistan bombalanmasın ve masumlar ölmesin.
Ç-Arjantin'deki Sosyal Patlama Uygulanan tutarsız ekonomi politikaları,  dünyanın önemli ülkelerinden biri olan Arjantinci iflasın eşiğine getirmiştir. İMF Batılı ülkelerin sosyo- ekonomik şartlarına göre hazırlanan ve Batılı tekellerin piyasalarını genişleten politikaları gelişmekte olan ülkelere empoze etmemelidir. Finans Kapitalizmin çıkarlarına göre hazırlanan bu parasal politikalar ülkeleri yoksullaştırmakta ve gelir dağılımındaki adaletsizliği dayanılmaz boyutlara ulaştırmaktadır. Türkiye'de olduğu gibi Arjantin'de de İMF patentli politikalar başarılı olmamıştır.
Türkiye kuşkusuz Arjantin değildir ve Arjantin'  den farklıdır. Fakat İMF patentli politikalar önemli ölçüde benzeşmektedir. Türkiye'de son yıllarda uygulanan yanlış iktisadi, siyasi, kültürel ve eğitim politikaları ile milli dinamiklerimiz köreltilmekte ve Türkiye hızlıca Arjantinleştirilmektedir. Türkiye kişi başına düşen gelir bakımından Arjantin'den daha yoksuldur. Yaşadığımız bunalımın ulaştığı boyutlar dehşet vericidir. İslam'ın millet olarak bize verdiği hasletler millet olarak dayanışma ve yardımlaşmamızı ileri derecede tutmaktadır. Bu hasletlerimizi erozyona uğratmaya çalışanların bu ülkeye ve millete yaptıkları kötülükler yakın bir gelecekte anlaşılacaktır. Milletin manevi ve milli değerlerini tahrip edenler vakit kaybetmeden bu tahribattan vazgeçmelidirler.
D-Avrupa Birliği ve Euro Avrupa Birliği ekonomik alanda büyük başarılar sağlayan bir entegrasyon olarak değerlendirilebilir. Siyasi birlik alanında atılan adımlar henüz yeterli düzeyde değildir. Bu konuda daha alınacak çok mesafe vardır.
Fakat 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren AB üyesi on iki ülkede uygulanan para birliği çok önemli bir hadisedir. Euro'nun ortak para birimi olarak kullanılması dünya ekonomisi ve Türkiye açısından fevkalade önemli bir ekonomik olaydır. Çünkü Euro 'yu kullanan ülkeleri Türkiye'nin dış Ticaretindeki Payı oldukça yüksektir. Euro'nın dış ödemelerimizde daha fazla yer alması ve dolardan daha çok bir tasarruf aracı olarak kullanılması (arzu etmememize rağmen) daha sağlıklıdır. Umarım AB bu alanda güven sarsıcı uygulamalardan kaçınır.
         Türkiye Euro'yu yakinen izlemeli ve zaman içinde rezervlerini Euro cinsinde tutmalıdır. Vakit kaybetmeden Avrupa ile iktisadi bütünleşmemizi hızlandırmalıyız. Uyum yasalarını vakit kaybetmeden çıkartmalıyız. Demokratikleşmede kısa zaman içinde Batının standartlarını yakalayamaz isek, yoksulluğun ve az gelişmişliğin kısır döngüsünden kurtulamayız.
         Dünyada, 2001 yılında yukarıdaki gelişmelerden başka bir çok hadise yaşandı. Burada onları değerlendirmeye zamanımız elverişli değildir. Kısaca 2001 yılı gezegenimiz için sıkıntılarla dolu bir yıl olarak geçti.
         II- TÜRKİYE'DE 2001 YILI:
2001 yılı ülkemizde olumsuzluklarla dolu bir yıl olarak geçti. Adeta ülkemiz için bir kayıp yıl oldu. Kuraklık ve yılsonunda doğru sel baskınları, heyelan ve ağır kış şartları ekonomik açıdan büyük zararlara ve can kaybına yol açtı. 2001 yılında ülkemizde meydana gelen hadiseleri aşağıdaki başlıklar altında özetleyebiliriz.
A-Siyasi Olaylar Anayasanın bazı maddelerinin TBMM 'inde siyasi partiler arasında sağlanan mutabakatla değiştirilmesi demokratikleşme süreci açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Bu değişmelerin alanın dar tutulması ve uyum yasalarının çıkartılamaması demokratikleşme sürecinin yavaş işlediğini ortaya koymaktadır. 2001 yılında Mahalli İdareler Yasasının çıkmaması önemli bir kayıptır. 72 yıl önce çıkartılan ve birçok maddeleri değiştirilen 1580 sayılı yasa ile Belediyelerimizin işlevlerini yerine getirmeleri mümkün değildir. Aslında belediyelerin içinde bulunduğu çıkmaz ülke şartlarına uygun olmayan mevcut yasadan kaynaklanmaktadır. Bu yasal değişmenin gecikmesi bir bakıma şehirlerimizi ve dolayısıyla halkımızı cezalandırmak ve millete güvenmemektir.
Umarım ülkemiz 2002 yılında bu sıkıntıdan Yüce Parlamentomuz tarafından kurtarılacak ve Batı standartlarına uygun bir mahalli idareler yasasına kavuşacağız.
2001 yılında Fazilet Partisi'nin tutarlı hukuki mesnetlerden yoksun bir kararla Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması demokrasimizin bir ayıbı olarak tarihe geçmiştir. Fazilet Partisi kapatılmadan önce ana muhalefet partisiydi. Faaliyet ve eylemlerini cari yasalar çerçevesinde sürdürmekteydi. Demokrasimize önemli katkıları olmuştur. Fazilet Partisi'nin kapatılmasından sonra Saadet Partisi ve Adalet Kalkınma Partisi olarak iki parti kuruldu. Bu her iki partinin siyasetimize ve demokrasimize önemli katkıda bulanacaklarına olan inancımı belirtmek isterim.
18 Nisan 1999 Genel ve Mahalli seçimlerinde Fazilet Partisi adayı olarak seçimlere katıldım ve hemşerilerimin desteğiyle ikinci kez bu güzel şehre belediye başkanı olarak seçildim. Fazilet Partisi kapatıldıktan sonra Saadet Partisi'nde siyasete ve görevime devam etme kararını aldım.
Devletin zirvesinde zaman zaman tartışmalar oldu. 19 Şubat 2001 ekonomi bunalımı Sayın Cumhur Başkanımız ile Sayın Başbakanımız arasındaki bir tartışma ile ateşlendi. 2000 yılının Kasım ayından beri devam eden bunalım bir bakıma zirvedeki bu tartışmayla su yüzüne çıktı. Borsa hızlıca düştü. Faizler %760'lara fırladı. Kısa bir zaman içinde Merkez Bankası kaynaklarında 7.6 milyar dolarlık bir azalma oldu.
Karşılaşılan bu ekonomik bunalım mevcut iktidarı çaresiz bıraktı.  Bu çaresizliğe bir çare olarak Sayın Kemal Derviş ABD'den getirildi ve 57.Hükümette ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak görev verildi. Hazine Müsteşarı ve Merkez Bankası başkanı değiştirildi. Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel istifa etti.
57. Hükümetten birçok bakan azledildi. En son Türk dünyasından sorumlu milletvekilimiz Sayın Prof. Dr. Abdulhalük  Çay Bey 'in azli hepimizi özdü. Başarılı, dirayetli ve çalışkan bir bakanın azli Hükümet için büyük bir kayıp olarak değerlendirebiliriz.  Bütün bu olumsuz gelişmeler milletin 57. Hükümet'e olan güven sarsıldı. Yapılan değişik anketlerde bu güven %10'un altına düştü.
B- İktisadi Bunalım ve Ülkemizin Yoksullaşması 2000 yılı da   Türkiye için sıkıntılı bir yıl olmuştu. Kasım 2000'de yaşanan bunalım milletin 57. Hükümete olan güvenini önemli ölçüde sarsmıştı. 2001 yılına fazla beklenti ile girilmemişti. Yöneticiler 2001 yılının ikinci yarısında ekonomide olumlu gelişmelerin olacağını söylemişlerdi. 19 Şubat bunalımı bu beklentileri ters yüz etti. Ülke tarihinin en büyük bunalımı ile karşı karşıya geldi. Ülke ekonomisi %8 oranında küçüldü. Toplam talepte %9.5 oranında bir daralma meydana geldi. Başka bir ifadeyle ülkemiz yanlış ve tutarsız politikalarla yoksullaştırıldı. Bunalımın boyutları ve nedenleri aşağıdaki başlıklar altında özetlenebilir:
- Ülke kaynakları üretime değil ranta tahsis edilmiştir. 1997 yılında faizin gayri safi milli hasıla içindeki payı %7.7'den %22.6'ya çıkmıştır. Başka bir ifadeyle rantiyecilerin geliri bu süre içinde üç kattan fazla artmıştır.  Bu durum 2002 yılında da devam edeceği endişesini taşımaktayız. Çünkü 2002 yılında ortalama günde  117 trilyon Tl. faiz ödeyeceğimiz tahmin edilmektedir.
- Bölüşümdeki adaletsizlik artmaktadır. Hükümet millete değil bir avuç rantiyeciye hizmet etmektedir. 1997 yılında  toplanan verginin %47'si rantiyecilere giderken 2001 Ekim ayı sonu itibariyle toplanan vergilerin %110'nu ranta Gitmekteydi. Başka bir ifadeyle vergi gelirlerinin tamamı faize verilmekte; buna ilaveten vergi gelirinin %10'u kadar da borç bulunarak rantiyecilere aktarılmaktadır. İşçi, memur, köylü, emekli, dul ve yetimlerin milli gelirdeki payları önemli ölçüde düşmüştür. 2001 yılında memurun maaşında %7.5, kamu işçilerinin %13.7, asgari ücretlinin geliri ise %16..8 oranında düştü.
- 2001 yılında ülke yoksullaştı: Yukarıda da işaret edildiği gibi  ülke ekonomisi %8 oranında küçüldü. Toplumun alım gücü %9.5 oranında azaldı 1997 yılında Türkiye'nin gayri safi milli hasılası 192 milyar dolar iken, Ekim 2001 itibariyle Gayri Safi  Milli gelir 137 milyar dolara düşmüştür. 2001 yılının ilk on ayında ekonomi %11.2 oranında küçülmüştür. Milletimiz hızlıca fakirleşti. Kişi başına düşen ortalama gelir 3130 dolardan 2250 dolara düşmüştür.
- Kamu açıkları arttı ve kamu yatırımları azaldı. 2001 yılı sonu itibariyle kamu gelirleri yaklaşık 50 katrilyon ve kamu harcamaları da 78 katrilyon olacağı tahmin edilmektedir. Bu rakamlara göre bütçe açığı 28 katrilyon TL. olacaktır.
Bu durum kamu yatırımların azalmasına yol açmıştır. Bir ülkenin ilerlemesi ve kalkınması yatırıma bağlıdır. 2001 yılında kamu yatırımlarında önemli azalmalar oldu. 1997 yılında kamu yatırımlarının toplam bütçe içindeki payı %13.4 iken, bu pay bugün %5.7' ye düşmüştür. Özel sektör elindeki tasarruflar da kamu açıklarını kapatmak amacıyla borçlanma yoluyla piyasadan çekilmiş ve özel kesimin de yatırım yapma imkânı kalmamıştır. Bu durum toplam talebi daraltmış ve fabrikaların kapanmasına yol açmıştır Her ilde on binlerle ifade edilen insan sokağa terk edilmiştir. 2001 yılında Ocak-Ekim döneminde kapanan kooperatif, şirket ve firma sayısının toplam işletmelere oranı %25.6'dır. Başka bir ifadeyle her dört işletmeden biri kapanmıştır. Ülkemizde bu süre içinde 13 645 iş yeri kapanmış ve yüz binlerce insan işsiz kalmıştır.
- Ülkemizin iç ve dış borç yükü artmaktadır: İMF son yıllarda gelişmekte olan ülkelerde post modern “Borç Tasfiye Yönetim Modeli” oluşturma gayreti içindedir. Bu gayretleriyle Türkiye ve Arjantin'de borçla borç ödeme politikaları uygulamaktadır. Bir bakıma çağdaş “Duyunu Umumiye İdarelerine” benzer yönetim modelleri geliştirmeye çalışmaktadır. Ülkenin hem iç, hem de diş borcu sürekli artmaktadır. İç borcumuz 1997 yılında 30.6 milyar dolar iken Ekim ayı itibariyle 77 milyar dolara, diş borç ise 84.8 milyardan 116 milyar dolara yükselmiştir. Müjdesini almakla mutlu olduğumuz 10 milyar dolar borçla borcumuz 126 milyar dolara yükselecektir.  İç borç stoku 1995 yılında 1 katrilyon 143 trilyon TL. iken 2001 yılının Eylül ayı sonu itibariyle 105 katrilyon 769 trilyon TL. olmuştur.
Başka bir ifadeyle bu geçen süre içinde iç borç stoku 92.5 kat artmıştır. Bu süre içinde fiyat artışları 19.2 kat olmuştur. Başka bir ifadeyle borç artışımız enflasyonun beş katından fazla artmıştır.
- Dünyada Bankalar Özelleştirilirken Türkiye'de Devletleştirilmektedir 2001 yılında denetimsiz bankaların yaptıkları yolsuzluklar ortaya çıkartıldı. Bu batık bankalara el kondu. Dünyada devlet bankaları özelleştirilerek gelir elde edilirken bizde özel bankalar devletleştirilerek kamunun borç yükü arttırılmaktadır. 2001 yılında özel bankaların borçlarının önemli bir bölümünün kamu kaynaklarından karşılanması kararlaştırıldı. Devletin el koydu bazı bankalar yabancılara satıldı. Bir bölümü tasfiye edildi.  Batık bankalar kamunun borç yükünün artmasına neden oldu.
Milletten gerçekler saklanmaktadır. İMF 'nin sağladığı bu 10 milyar dolara kaynak değil, borçtur. Hem de üretime ve yatırıma aktarılacak borç değil vadesi gelen borçları ödemeye gidecek borçtur. Bu para ile vadesi gelen borçlar ödenecek, başka bir ifadeyle ülkenin borç yükü artacaktır. Dolar, Şubat 2001başında ortalama 700 bin TL. iken 2001 yılı sonu itibariyle 1 milyon 450 bin TL. ye yükseldi. Bu rakamlar, borçla ayakta duran iktidarın ülkeyi yoksulluğa ve sefalet mahkûm ettiğini açıkça göstermiyor mu?
Ç- Dış Politikada Gereken Atılımlar Yapılamadı Türkiye dış politikada 2001 yılında gerekenleri yapamadı. İçerideki sıkıntılar dışa yansıdı. Türkiye Orta Asya ve Kafkasya'da beklenen atılımları yapamadı. Her ne kadar Sayın Milletvekilimiz Prof. Dr. Abdülhalük Çay Türk Dünyasıyla ilgili aktif çalışmış ve yoğun gayretler sarf etmiş ise de; 2001 yılında somut adımlar atılamamıştır. Özel sektör ülke içindeki bunalımlarından dolayı bu bölgelerdeki yatırımlarını kısmış ve faaliyetlerini azaltmıştır.
Türkiye, 2001 yılında dünyada itibar kaybetmiştir. 11 Eylül saldırısından sonra Türkiye uluslararası politikada aktif rol oynayamadı. Hep belli ülkelerin güdüm ve gölgesinde kaldı. Türkiye'nin milli meselesi olan Kıbrıs'ın geleceği belirsizliğini korumaktadır. Son günlerden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Sayın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 'ın başarılı girişimleri biraz rahatlama sağlamış ise de bu girişimlerin nasıl neticeleneceğini kestirmek mümkün değildir. Hele 11 Eylül saldırısının Türkiye'nin durumunu güçlendirdiği gibi açıklamalar onur kırıcıdır. Türkiye'nin konumu her dönemde önemli olmuştur. Türkiye büyük bir Devlettir. Ama bu büyük Devlet dışarıda konumuna uygun politikalar ile temsil edilmemiş ve hep başka ülkelerin gölgesine itilmiş ve yardımına muhtaç hale getirilmiştir.
Bütün bu olumsuzluklar 2001 yılında ülkemizi iktisadi, siyasi ve sosyal bunalımlarla karşı karşıya getirmiştir. Türkiye, konumu, tarihi   müktesebatı, yer altı ve  yer üstü kaynaklarıyla, çalışkan, cesur ve azimli milletiyle bugün yer yüzünde mevcut ülkeler arasında ilk on sırayı alması gerekirken uluslar arası yarışta en alt sıralarda yer almaktadır.  Ülkemiz yoksul değil beceriksiz iktidarlar tarafında yoksulluğa Mahkum edilmiştir.  Karşı karşıya bulunduğumuz yoksulluk ve sefalet bu milletin kaderi değildir.
         III- ÇORUM'DA 2001 YILI
         2001 yılı Çorum için de sıkıntılı bir yıl olmuştur. Ülkemizdeki ekonomik bunalım Çorum'u da olumsuz yönde etkilemiş, bir çok iş yerimiz kapanmış veya eksik kapasite ile çalışma zorunda kalmıştır. Binlerce insanımız işsiz kalmıştır. Yaşanan ekonomik bunalım şehrimizde yoksulluğu dayanılmaz boyutlara ulaştırmıştır.
         2001 yılında eski yetiştirme yurdunun tamir edilerek huzur evi haline getirilmesi yaşlılarımızın buraya taşınması, çevre yolu inşaatının önemli ölçüde yapılması ve Çorum- Sungurlu çift şeritli yolun yapımının devam ettirilmesi sevindiricidir. Başta Sayın Valimiz ve milletvekillerimiz olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim.
         2001 yılı belediyemiz için de sıkıntılı bir yıl olmuştur. Ankara'dan aldığımız pay azalmış ve önemli ölçüde kesintiye uğramıştır. 2001 yılı içinde İller Bankası paylarımız ortalama %52 oranında kesilmiştir. Bazı aylarda bu oran %70-80'lere çıkmıştır. Belediyemizin gayrimenkul satışları önemli ölçüde azalmıştır. Yoksullaşan hemşerilerimiz Belediye 'ye olan borçlarını ödemede zorlanmışlardır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Belediyemiz yatırımlarını kısmış, harcamalarını azaltmış ve imkânları ölçüsünde hizmetlerini aksatmadan sürdürmüş, geçen yıllarda başlayan yatırımlarını bitirmiş ve kendi personeliyle bazı projeleri gerçekleştirmiştir. 2001 yılında Belediyemizin faaliyetleri aşağıdaki başlıklar altında özetlenmeye çalışılacaktır:
         A-Tamamlanan Yatırımlar:
         2001 yılında aşağıdaki yatırımlar tamamlanarak devreye alındı:
         -Atık su arıtma tesisi tamamlandı. 18 Karadeniz ili arasında sadece Çorum, Atık su arıtma tesisini bitiren ildir. Bugünkü değerlerle 8 trilyona yakın bir harcama ile tamamlanan atık su arıtma tesisimizi işletmeye açtık. Artık Çorum Şehri derin çayı ve Yeşil Irmağı kirletmemektedir. Fabrikalardan çıkan atık suların da arıtılması Derin Çayın kirliliğini azaltacaktır. Bu konuda önümüzdeki günlerde ilgililer nezdinde yoğun girişimler başlatılacaktır.
         -Belediye Benzinliği baştan aşağıya yenilenerek şehrin en modern benzinliği haline getirildi ve Çorumların hizmetine sunuldu.
         -İtfaiyeye binası tamamlanarak hizmete alındı. Geniş bir alan satın alındı ve bu alanın üzerinde şehrin gelecekteki ihtiyaçlarına cevap verecek büyük bir itfaiyeye kompleksi Çorumluların hizmetine sunuldu.
         -Müzayede Salonu ve 15 daire tamamlandı.
         -Turgut Özal İş Merkezi inşaatı %70 oranında tamamlandı ve Sancaktar İş Merkezi bitirilmek üzeredir.
         B-Altyapı Yatırımları:
         2001 yılında alt yapı yatırımlarımız devem etti.
          -Şehrin muhtelif semtlerine taşeron ve ekiplerimiz 23454 m2 trotuar asfaltı yaptı.
         -Yeni Mezarlık alanında 1511 m2'lik alan ıslahı yapıldı ve gömüye hazır hale getirildi.
         -Çevre Yolu Mavral Köprüsü inşaatı bitmek üzeredir.
         -Şehrin muhtelif yerlerine 16 515 metre bordür döşenmiştir. 6582 m2 karo döşendi.
         -Veli Paşa Sokak esnafımızla işbirliği yapılarak yayalaştırılmıştır. 
-Şehrin muhtelif semtlerine 85.000 m2 beton asfalt ve 54.000m2 sathi kaplama yapılmıştır.
         -Aşağıda belirtilen parklar ve spor Alanları yapılmıştır. Bu alanların toplamı 35 387 m2dir.
         -Mimar Sinan Camii yanındaki park,
         -Kale Parkı'nın yeniden çevre düzenlemesi,
         -Çepni Mahallesi muhtarlık önünün düzenlenmesi,
         -Cemil Bey yolu park ve basketbol sahası,
         -Yahya Kemal İlk Öğretim Okulu yanındaki Parkı,
         -Çiftlik Çayırı parkı ve mini oyun sahası,     
-Bayındır Sokak parkı ve basketbol sahası,
         -Buhara evleri mahallesi mini futbol ve 2 adet basketbol sahası,
         -Buhara evleri 4.cad. gezinti alanı ve park,
         -Şehitlik Parkı (Aşıklar Tepesi) mini futbol ve basketbol sahasının yapımı devam etmektedir.
         -Mehmet Akif Ersoy Caddesindeki parkının inşaatı devam etmektedir.
         -Ahçılar Sokak basketbol sahası yapımı devam etmektedir.
         -Melikgazi tepesinden Samsun kara yolu ve Çomar Barajı üzerinden Binevler deposuna yeni bir su hattı bağlantısı yapıldı.
         -Ayarık bağlarına içme suyu hattı suyu yapıldı.
         -İçme Suyu Arıtma tesislerinden Nadık 2000 m3'lük depoya yeni bir hat bağlantısı yapılmaktadır.
         -Ilıca bağlarına içme suyu şebekesi yapıldı.
-Şehrin muhtelif semtlerinde 3575 metre yeni kanalizasyon şebekesi yapıldı.
         -Şehrin muhtelif semtlerine yağmur suyu ızgara ve menfezleri yapıldı.
         C-Ağaçlandırma Çalışmaları
         Türk Dünyası Ormanında, Cumhuriyet Ormanında, Çomar Barajı civarında ve Küçük sanayi sitesi ve güneyi ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştır. Yol boylarına ağaç dikilmesine devam edilmiştir.
         Okul ve gönüllü kuruluşlarla ağaç dikimi kampanyası sürdürülmüştür.
         Park Bahçe fidanlığımızda 18 530 sedir ve karaçam tümlenmiştir. Önemli sayıda mavi selvi tohumdan üretilmiş ve dağıtımı yapışmıştır.
         14.000 gül çeliği yapılmış ve bir bölümü tümlenmiştir.
         Serada değişik süs bitkisi ve süs lahanası yetiştirilmiş, okullara ve kamu kurumlarına ve hemşerilerimize sunulmuştur.
         Park Bahçeler müdürlüğümüz kendi elamanları ile yukarıda belirtilen parkların bir kısmını yeşillendirmiştir.
Ç-İtfaiyeye Hizmetleri:
         2001 yılında 229 adet yangın olmuştur. Bu yangınlar kısa zaman içinde söndürülmüştür. 40 ayrı yerde su baskını olmuş ve itfaiyemiz anında müdahale etmiştir. İtfaiyemiz trafik kazalarında kurtarma yardımlarında bulunmuştur. İtfaiyemiz sulama ve caddeleri yıkama faaliyetlerinde de bulunmuş, 1836 baca temizlemiştir.
         D- İmar ile İlgili Çalışmalar Hisse tapulu alanlarda imar uygulamalarına devam edilmiştir. Bu Çalışmalarının bir bölümü bitirildi. Kalan kısmı 2002 yılı içinde bitirilecektir. Hıdırlık meydanı projesi son şeklini aldı ve Belediye Meclisi tarafından kabul edildi.
Arastanın açılması ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir. I. Uydu Kentte yapılaşma devam etmektedir. Yolların bir bölümü stabilize edilmiştir. Alt yapı çalışmalarına 2002 yılında devam edecektir.
         İkinci Uydu kenti mülkiyetinin çözümü ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.
         Güzelyurt, Yaydiğin köyü civarı Askeri  Kışlanın güneyinde yapılan toprak tahlilleri neticelenmek üzere.
         E-Kültürel Faaliyetler.
         21. Uluslararası Hitit Fuar ve Festival Etkinlikler görkemli bir şekilde yapıldı. Çorum  ilinin tanıtımında Festival etkinliklerinin önemli katkısı oldu. Yurtiçi ve yurtdışı basında bu etkinliklere önemli ölçüde yer verildi.
Belediyemiz 650'den fazla çocuğumuzu sünnet ettirdi. Ramazanda etkinlikler düzenlendi. Şehrimizde düzenlenen Kafkas şenlikleri desteklendi. İstanbul'da düzenlenen Belediyeler Bayramına katıldık ve Belediyemiz tanıtıldı.
Uydu Kent Projemiz (Silm Kent Projesi) Belediye Bayramına  katılan il belediyelerin sunduğu projeler arasında birinci seçildi.
         Eğitim ve Kültür Müdürlüğümüzce çeşitli panel, anma törenleri ve sempozyumlar düzenlendi. Bu tür çalışmalarda vakıf ve gönüllü kuruluşların yaptıkları etkinlikler desteklenmiştir.
         Belediyemiz gıda yardımlarını sürdürdü.  Burs ve kömür dağıtımı Ocak 2002'de devam edilecektir. Orta öğretim öğrencilerine kırtasiye yardımları yapılmıştır.
         G- Doğal Gaz Çalışmaları
         Doğal Gaz dağıtımıyla ilgili Belediyemiz öncülüğünde Alaca, Sungurlu ve Mecitözü Belediyeleri, Ticaret ve Sanayi Odamız ve Esnaf Birliğimizin ortak olduğu bir şirket kurduk ve İzin için İçişleri Bakanlığına başvurduk. Hala netice alamadık. Bu arada Doğal Gaz dağıtımı ile ilgili yeni kanun ve genelge çıktı. Belediyelere, dağıtım hakkını alan şirket %10 oranında pay verecek ve belediyeler isterler ise %10 oranında ortak olacaktır. Belediyemiz Çorum gaz dağıtımıyla ilgilenen firmalara bilgi vermektedir. Bu konuyu yak inen takip etmekteyiz. Çorumlu girişimlerin hem doğal gaz dağıtımında, hem de çevrim santralinin kuruluşunda aktif rol almalı ve büyük paya sahip olmalıdır.
         IV-  2002 YILI:
         2002 yılının ülkemiz şehrimiz ve dünya için hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. 2002 yılıyla ilgili görüş ve beklentilerimizi aşağıdaki başlıklar altında özetle aktarmaya çalışacağım.
         A-2002 Yılında Dünya:
         Dünya ekonomisinin belli ölçüde toparlanacağı ve belli oranda büyümenin sağlanacağını tahmin etmekteyiz. Özellikle Euro bölgesinde ekonomik ilişkilerinin gelişmesi ve toplam talebin artışı Türkiye ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir.
         Afganistan operasyonun başka ülkelere sıçramamasını diliyoruz.  Şayet Irak ve başka ülkelere yönelik benzer saldırılar olursa dünya dengeleri önemli ölçüde bozulur ve bu dünya ekonomisini olumsuz yönde etkiler.
Hindistan ve Pakistan arasındaki gerginliğin barış yoluyla giderilmesi Güney Asya ve dünya barışı için oldukça önemlidir. Bu iki ülke arasında meydana gelecek sıcak bir çatışma dünya barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
         B-2002 Yılında Türkiye:
         2002 yılının Türkiye için nasıl geçeceğini tahmin etmek oldukça güç. Çünkü ülkemizde beklenmedik gelişmeler meydana gelmektedir. 2001 yılında yaşanan bunalım etkilerini 2002 yılının ilk yarısında da devam edeceğini tahmin edebiliriz. Şayet 2002 yılında erken seçime gidilmez ise mevcut iktidar karşılaşılan sorunlara kalıcı çözüm üreteceğini beklemek fazla iyimserlik olabilir.
         Şayet 2002 yılında üreticiler desteklenir, yatırım ve üretimde bir artış olur ise ülkede bir rahatlama olabilir.
         Ülkemizde başta Mahalli İdareler Yasa tasarısı TBMM'de kabul edilir, demokratikleşme sürecini hızlandıracak yasal düzenlemeler yapılır ise ülkede rahatlama olabilir ve AB'ye ortaklık yolunda önemli mesafeler alınabilir. Bütün olumsuzlukların geride kalmasını ve 2002 yılının daha verimli geçmesini diliyoruz.
         C-2002 Yılında Çorum ve Belediyemiz:
         2002 yılının Çorum için hayırlara vesile olmasını diliyoruz. 2002 yılında çevre yolunun bitirileceğini ve Çorum-Sungurlu yolunun önemli ölçüde tamamlanacağını tahmin etmekteyiz.
         Belediye olarak 2002 yılının belediyemiz için toparlanma ve atılım yılı olacaktır. Asfaltlama çalışmalarımız devam edilecektir. Karo ve bordür çalışmaları sürecektir.
         Hıdırlık meydanı imar uygulaması yapılacaktır. Başlamış olan imar uygulamaları bitirilecektir. Güzelyurt ve Askeri Kışla 'nın güneydeki alanda imar planı yapılacaktır. 
         Şehrimizin muhtelif semtlerinde park bahçe yapımı çalışmaları sürdürülecektir.
         İkinci Uydu mülkiyet sorunun çözümlenmesi sağlanacaktır. Bu projenin gerçekleşmesi için bir kooperatif kurulacaktır.
         22. Uluslar arası Hitit Fuar ve Festivali yine en görkemli şekilde kutlanacak ve Eylül 2002'de yapılacak 5.Uluslar arası Hititoloji kongresi şehrimizde yapılacak ve Belediyemiz bu Kongrenin başarılı geçmesi için desteğimiz devam edecektir. 
         Yunus Emre Otoparkı ve İş Merkezinin İkinci etabının inşaatına başlanacaktır.
         Turgut Özal İş Merkezi tamamlanacak. Belediye Meclisimiz  Çorum'a yaraşır bir Meclis salonuna kavuşacaktır. Belediye Evinin inşaatı başlatılacak ve Belediye Hizmet Binasının Projesi tamamlanacaktır.
         Belediyemizin öncülüğünde ağaçlandırma çalışmalarına devam edecektir. Gönüllü kuruluşlar, okullarımız ve kamu kurumlarıyla yoğun işbirliği yapılacak ve ağaçlandırma kampanyasının daha geniş alanları kapsamasına çalışılacaktır.
         Bağ imar planı çalışmalarımız, içme ve sulama suyu verme gayretlerimiz devam edecektir. Bağ sahipleriyle işbirliği yapılarak alt yapı ve asfalt çalışmaları sürecektir.
         SONUÇ
         2001 yılı ülkemiz ve şehrimiz için olumsuzluklar ile geçti. 2002 yılının daha verimli olması için gereken hazırlığı yapıyoruz. Bu yılın toparlanma ve atılım yılı olması için gereken gayretleri sarf edeceğiz. Çorum Türkiye'nin bir parçasıdır. Ülkemizde hem olumlu, hem de olumsuz gelişmeler şehrimizi ve belediyemizi etkilemektedir. 2002 yılının olumlu ve verimli geçmesini diliyor, hemşehrilerimi selam ve saygılarımı arz ediyorum. Daha güzel ve gelişmiş örnek şehir Çorum için el ele...
 
 
NOT:
*Bu Metin E-mail Ardesimize gelmiş olup;aynen harf düzeltmeleri yapılarak yayınlanmıştır.
**Bu konuşma 3 Ocak 2002 Perşembe günü Çorum Anitta Otel 'de saat 10.30'da 2001 yılını değerlendirmek amacıyla düzenlenen basın toplantısında yapılmıştır.
***Bu yazı Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Ve Edebiyat tarihinde yayımlanmıştır.             
 
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

 
 

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
 
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM
 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.