|
|
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
|
|
|
Mahmut Selim GÜRSEL TAKDİM
Hayat Hikayesi
HUZUR
ATATÜRK’Ü ANMAK, ATATÜRK’Ü ANLAMAK
ÇORUM VE GELİŞMİŞLİK
ÇORUM VE SULAMA
ÇORUM’UN YARINI
ÜLKEMİZİN ELEKTRİK ENERJİSİ POTANSİYELİ
SAĞ VE SOL
KENT PLANLAMASI
|
|
|
Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan
kullanmayınız! |
Hazırlayan Mahmut Selim
GÜRSEL |
corumlu2000@gmail.com
|
Sitemiz ve yazarlarımız;hukuka, yasalara, telif
haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
KİTAP ismi Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
TAKDİM
Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve
bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak
görülmelidir.
Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini
veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da
benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.
Bu
çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış
olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı
göreceksiniz.
Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir
kitaptır; onu okumamız gereklidir.
Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar
veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar
veremeyiz.
Mahmut Selim GÜRSEL
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
-
Ö. Ertuğrul SOYOCAK
-
-
1949 yılında Çorum’da doğdum. İlk ve orta
öğretimimi Çorum’da tamamladıktan sonra 1970 yılında Karadeniz Teknik
Üniversitesinden İnşaat Yüksek Mühendisi olarak mezun oldum.Aynı yıl
D.S.İ Genel müdürlüğünde göreve başladım. Bu sırada Yükseliş Mühendislik
Yüksek okulu gece bölümünde öğretim görevlisi olarak çalıştım.
- Askerliğimi (1971-1973) Genelkurmay Başkanlığında
Muhabere asteğmen olarak yaptım. 1973-1979 tarihleri arasında D.S.İ
Çorum şube müdürlüğünde kontrol mühendisi olarak hizmet verdim.Bu süre
içerisinde bir sene Çorum Meslek Yüksek okulu’nda Öğretim görevlisi
olarak çalıştım
- 1979-1981 D.S.İ Bolu şube müdürü, 1981-1992 Çorum’da
Müteahhit ve mühendis olarak çalıştım Bu sırada 2 senesi Meclis Başkan
Yardımcılığı 7 senesi Meclis başkanlığı olmak üzere 9 sene Çorum
Ticaret ve Sanayi Odası’nda görev yaptım.
-
1992-1994 D.S.İ Sakarya şube Müdürlüğü, 1994- 2005 D.S.İ Çorum
şube müdürlüğü, görevlerinde bulunduktan sonra 4.temmuz .2005 tarihinde
emekli oldum.Daha iyi bir Çorum düşüncelerimi uygulamaya koymak amacı
ile 1999 yılında Çorum Belediye başkanlığı seçimine C.H.P adayı olarak
katıldım .Ancak bu imkana sahip olamadım. Evli ve iki çocuk
babasıyım. Yayınevimizin basılmış ve sanal yayınlanmış dergilerinde yazıları
bulunmaktadır.
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
03 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
-
HUZUR
-
İnsanların en çok
aradığı, belki de ararken bile nasıl arayacağını bilmediği şey HUZUR
dur. Huzur; baş dinçliği, gönül rahatlığı demektir. Huzurun olmazsa
olmazı sağlıktır. Normal bir yaşam standardını sağlayacak kadar
paradır,size heyecan verecek bir yerden alıp bir yerlere götürecek,
inançlarınızı tutkularınızı içerecek aşktır.
-
Herkes huzuru arar
kimi zenginlikte, kimi bekarlıkta,kimi alkolde, kimi macerada. Huzur
genelde uzlaşma ile bulunur: Kendinle uzlaşma, çevrenle uzlaşma,
hayatla uzlaşma. Bu uzlaşmalar insanda haz ve doyum duygusu
uyandırarak huzuru sağlarlar. Huzurun zıddı ise,
çatışmadır: Kendinle çatışma, çevrenle çatışma,toplumla çatışma,
hayatla çatışma. Bu çatışmalar,insanda yalnızlık ve mutsuzluk duygusu
uyandırarak,uzlaşmaların aksine, huzursuzluğa neden olurlar.
-
Sevdiğiniz bir müziği
dinlemek, resmi yapmak veya sevdiğiniz bir eylemi yapmak hayattan bir
şeyler almak, hayata bir şeyler vermek ve bunu sevgi ile yapmak,
insanı hayatla uzlaştırır, haz almasını sağlar ve huzurlu kılar. Her
durumda olumlu olmak, herkese sevgi ile yaklaşmak iyiyi güzeli bulmak
yönünde çabada bulunmak, yıkıcı, suçlayıcı eleştiriden kaçmak insanı
huzurlu kılar.
-
Huzur içinde yaşam,
yaşamı anlamlı kılar. Yaşamın anlamı, günlük gelgitlere boğulmadan
koyduğun hedeflere adım adım ulaşmaktır. Bu hedefler, yaptığın işte
başarılı olmak, daha iyi bir dünyada yaşayabilmek, insanlara daha çok
faydalı olabilmek veya bir başkasıdır. Bu hedeflerden birisine ya da
hepsine ulaşabilmekte en önemli unsurlar, hayata karşı bir duruş ve
gerçek dostlardır.
-
Gerçek dost sizi
yaşamın zorluklarında her zaman yanınızdadır. Size güç verir. Zaman
hızla akıp gidiyor günler günleri, haftalar haftaları, aylar ayları,
derken mevsimler ve yıllar birbirini kovalar. Bir bakmışsınız ki
yaşamın sonuna gelmişsinizdir. Bu süreçte huzurlu olabilmenin ve de
akıp giden zamanın karşısında paniğe kapılmamanın yolu, zamanın nasıl
hızlı geçtiğini düşünmek ve geçmiş zamana takılıp kalmak yerine içinde
yaşadığınız zamanı hissetmek; doğanın bu değişmez akışına karşın
ürettiğiniz ve yarattığınız sevgi ortamı içinde dengeli yaşamaktır.
-
Sorunsuz bir yaşam
yoktur. Ancak onunla başa çıkmak önemlidir. Yaşamımız geçmişten,
bugünden, belki de yarından ibarettir. Önemli olan bugündür, şimdidir.
O tektir ve elimizdedir. Onu istediğimiz gibi değerlendirip
yarınlarımızı hazırlayabiliriz. Geçmiş,
artık değişmez. Eğer geçmiş bizi üzüyorsa, bunun nedeni, zaman içinde
akıp giden değerlendirilmemiş veya yanlış değerlendirilmiş
şimdilerdir. Onun için,huzurlu bir yaşam isteniyorsa, şimdileri doğru
değerlendirmeye ihtiyaç vardır.
-
Sonuçta insanların
hayatının her döneminde huzurlu yaşamı hak ettiğini inanıyorum. Ancak
huzurun yaşamdaki önemini ancak belirli yaşlardan sonra daha
iyi anlayabildiğinizi görebiliyorum.Bazı şeyler yaşanmadan
öğrenilmiyor.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
04 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
ATATÜRK’Ü ANMAK, ATATÜRK’Ü ANLAMAK
- Atatürk’ün 125 inci
doğum yılı etkinliklerine ülke genelinde yapılan anma törenleri
ile devam etmekteyiz .Yapılan bu törenlerde bizler atamızı
anıyoruz ancak onu anlayabiliyor muyuz onu anmamızın yanı sıra
onu anlamak zorundayız
- Atamızın en büyük
eserim dediği,Türkiye Cumhuriyeti tarihinin iki evresi
vardır.1919 yılında başlayan ulusal bağımsızlık mücadelesi,
ikincisi ise 1923 yılında başlayan çağdaş uygarlık seviyesine
ulaşma mücadelesidir. Her iki evrede de yapılan mücadeleyi ulusu
ile başaran yüce önder parçalanan Osmanlı devletinin
yıkıntıları üzerine çağdaş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyetini
inşa etmiştir .Türk ulusu yüce atasını daima anmak ve onu
anlayarak çizmiş olduğu yoldan gitme çabasında olmalıdır.Acaba
onu ne kadar anlayabildik onu anlayabilse idik cumhuriyetimizin
83 yılında daha farklı noktalarda olmaz mıydık.
- Atatürk bir
deyişinde “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek
değildir.Benim fikirlerimi,benim duygularımı anlıyorsanız ve
hissediyorsanız bu yeterlidir” demiştir .Atatürk’ü anlamak önce
onun fikirlerinin ve duygularının özeti olan Atatürkçülüğü
anlamaktan geçer.
- ATATÜRKÇÜLÜK: Türk
kültürünü,Akıl ve bilimin öncülüğünde çağdaş uygarlık düzeyi
üzerine çıkarmak için Atatürk tarafından belirlenen
siyasal,ekonomik sosyal düşünce ve ilkelerdir.
-
Bu
tanımın daha iyi anlaşılması için bu tanımda bulunan kavramların
daha net bilinmesinin uygun olacağı düşüncesi ile bu kavramlar
aşağıda sırası ile açıklanmıştır.
- Kültür:Bir toplumun maddi ve
manevi olarak ürettiği değerler bütünü.
-
Ancak
günlük bilgi ve görgü düzeyi yüksek anlamında kullanılır. (Yaşam
biçimi)
-
Uygarlık:Benzer kültürlerin oluşturduğu bütünlük
-
Siyaset:Genel anlamda bir hedefe varmak için izlenen yol
-
Ekonomi:Mal ve hizmet ihtiyaçlarını karşılayabilmek için
kaynakların; üretim,dağıtım ve tüketimim ilişkilerinin
incelenmesi
-
Bu
açıklamalar ışığında Atatürk’ün ilke ve düşünceleri aşağıda
sırası ile verilmiştir:
- İLKELER
-
1)Cumhuriyetçilik:Egemenliğin kayıtsız şartsız ulus da olduğu
halkın seçtiği meclisle bütünleşen yönetim tarzı
- 2)Milliyetçilik :Ne
mutlu Türküm diyene deyişinde ifadesini bulan,ulusun varlığını
sürdürmesi ve yüceltilmesi için çalışmak ve bu bilinci diğer
kuşaklara aktarmak
- 3) Halkçılık:
Halkın kendi geleceğine sahip çıkması,katılımcı yönetim
- 4) Laiklik:Tüm
inançlara eşit mesafede duran,hukuk düzenini dini esaslara göre
düzenlemeyen,din ve inanç hürriyetine karışmayan sistem
-
5)Devletçilik:Ekonomik alanı devletin; gözetleme,denetleme ve
gerektiğinde üretime fiilen girmesi
-
6)İnkılapçılık:Toplumun temel kurumlarının akla ve bilime dayalı
yenileşme atılımı
- DÜŞÜNCELER
- 1)Siyasi
Düşünce:Ulusal bağımsızlık içerisinde ulusun egemen olması ve
bunu cumhuriyet rejiminde seçilmiş meclis aracılığı ile
kullanması (T.B.M.M 1920 )
- 2)Ekonomik Düşünce
:Sağlam verimli üretken bir ekonomidir.Bir deyişinde” Ekonomide
faydalı olabilmek için ise teoriler ve kavramlar ile vakit
geçirecek zamanımız kalmamıştır” demiştir.
- 3)Sosyal Düşünce
:Toplumu daha gelişmiş bir yaşam seviyesine çıkarmak için toplum
yaşayışı ilgili inkılapların yapılmasıdır. Hilafetin
kaldırılması,eğitimin birleştirilmesi,şeriye mahkemelerinin
kaldırılması(1924)Tekke ve zaviyelerin kapatılması,kıyafet
kanunu(1925)Medeni kanun(1926)Türk harflerinin kabul ve
tatbiki(1928) Kuranın Türkçeleştirilmesi) Soyadı
kanunu,kadınların milletvekili seçme ve seçilme
hakkı(1934),Resmi tatil(1935)
- Atatürk’ün ilke ve
düşünceleri,bizlere daha iyi bir Türkiye çabasında rehber
olmalıdır.Onu sadece anmak değil aynı zamanda anlamalıyız Onun
bu hedeflere yorulmadan yürümemizi isteyen şu sözleri ile yazımı
sonlandırmak istiyorum “Sizler,yani yeni Türkiye’nin genç
evlatları yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz.Dinlenmemek
üzere yürümeye karar verenler,asla ve asla yorulmazlar”
- Gün yorulmadan
ata’yı takip etme günüdür.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
05 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
Devlet planlama teşkilatını
2003 yılından itibaren illerin gelişmişlik sıralaması için yeni bir
kriter oluşturmuştur . Bu da sosyoekonomik gelişmişlik
sıralamasıdır. Bu kriterdeki göstergeler istihdam ,eğitim , sağlık,
kişi başına düşen otomobil sayısı, kullanılan elektrik enerjisi
miktarı,gibi sosyal göstergelerle, imalat, inşaat ,tarım ,turizm
gibi ekonomik göstergelerden ibaret toplam 58 değişken içermektedir.
Bu değerlendirmeler sonucunda çorum ‘un sıralaması 81 il içerisinde
46’ıncı sıradadır.
Bir şehrin sosyoekonomik
konumunu şekillendiren üç ana unsur mevcut dur
1)
Kentin planlanması
2)
Özel sektör ve devlet yatırımları
3)
Sivil toplum kuruluşlarının uyarıcı ve yönlendirici
faaliyetleri
1) Kentin planlanması
esastır. Bu konuda bakanlar kurulunun yönlendirici karaları da
mevcut dur.Kenti planlamak demek.Kentin vizyonunu (gelecekte
varılmak istenen yer ) tespit etmek gerekir bu imardır,tarımdır,
turizmdir ,sanayidir şehirle ilgili her husustur örnek bir imar
planı düşününki ömrü hep yap bozla geçiyor, bu şehrin geleceğini
ve gelişimi sağlamaz. Ancak sağlıklı uygulanan bir imar planı şehrin
geleceğini ve gelişimini hazırlar.Sağlıklı bir imar düzeni için
nazım imarın tanzimi şarttır. Nazım imar planı şehrin gelişim
bölgelerinin tiplerini nüfus ve yapı yoğunluklarını gelişim yönünü
ulaşım sistemlerini gösterir ve uygulama planına esas olur. Siz hiç
fakülte binaları için atılan temellerin yerini gezdiniz mi ? lütfen
gezin ve kenti ileri dönük planlaması demekle ne anlatmak
istediğimizi gözlerinizle görün . Çağdaş üniversite modelinde
yerleşim tarzı olarak kampus esas alınır.Bu kampus her türlü sosyal
faaliyetleri içerecek tarzdadır oysaki çorumda her fakültenin
temelinin yeri ayrıdır.Ve hangi kritere göre belirlenmiştir
anlaşılamaz.
2)2004 yılı itibari ile
Çorumda kişi başına düşen kamu yatırımı 91 milyon ytl sidir Türkiye
genelinde bu rakam 232 milyon ytl . Çorum’da özel sektörün durumu
da belirgindir Çorumda sanayinin bel kemiği ve dinamiği toprak
sanayidir sektörün başlangıcı 1950 li yıllara kadar gider. Bu
tamamen yerel bir potansiyeldir.1980li yıllarda başlayan konut yapım
seferberliği sektörün hızlı büyümesine yeni yatırımlar yapılmasına
ve istihdamın artmasını sağlamıştır
Un ve toprak sanayisinin
makine ve ekipman ihtiyacını karşılamak amacı ile kurulan makine
sektörü zamanla gelişerek Çorum sanayisinin itici gücü olmuştur
1970li yıllarda başlayan un,toprak makine sanayi ve buna bağlı
olarak nakliye sektörü ile gelişen Çorum sanayi zamanla gelişmiş ve
çeşitlenmiştir. Kağıt,ambalaj,tıbbi malzeme,tekstil,radyatör, viyol
,yumurta,yem gibi sektörlerle bir tepe noktası yakalamıştır.
O günlerde yaygın basında
geniş yer alan Anadolu kaplanları ve Çorum modeli tanımı tüm
Türkiye’ye yeni bir model olarak sunuluyordu. Değişim özellikle
nicelik bakımından değil nitelik bakımından övgüye değer bulunuyordu
2000 yıllarının başlarında görülen iç ve dış ekonomik olumsuzluklar
,uygulanan finans politikaları,1998 yılında yürürlüğe giren OHAL
yasası olarak bilinen 4325 sayılı yasa ile diğer illere verilen
teşviklerin Çorum’a verilmemesi tevsii ve yeni yatırımları olumsuz
etkilemiş sanayi durma noktasına gelmiştir. Sonradan Çorum teşvik
kapsamına alınmış ancak o günlerin getirdiği sıkıntılar tam
giderilememiştir.
3) Sivil toplum örgütlerinin
uyarıcı ve yönlendirici faaliyetleri esas olduğuna göre şehrimiz
sivil toplum örgütlerinden uyarıcı ve yönlendirici yönde faaliyetler
beklemektedir. Geçtiğimiz günlerde şehrimizde bu yönde bir güç
birliği oluşmasını memnuniyetle görmekteyiz. Bu birlikteliğin
yapacağı en önemli iş şehrimizin geleceğine ilişkin konuları
şehrimizin gündemine sokmak ve sorun çözülünceye kadar güncel tutmak
olmalıdır . Şu anki gündemin ilk maddesi Hitit Üniversitesi ve
sorunları olmalıdır.
İlimizin ekonomisinin tekrar
canlanacağı günleri ümitle bekliyoruz.Bu ümidimizi güçlendiren bazı
belirtiler ise;
1)Gazi Üniversitesine bağlı
olarak eğitim veren 4 fakülte, 4 yüksek okulun yeni kurulacak tıp
ve veterinerlik fakülteleri ile Hitit üniversitesi haline
dönüştürülerek yılların özleminin giderilmesi
2)Türkiye’nin kiremit
üretimin %45,tuğla üretiminin %10 karşılayan 3500 kişiye iş veren
toprak sanayisinin uygulanan konut politikası sayesinde yeniden
canlanması
3)Senede 350 milyon üretimi
ile Türkiye’nin ihtiyacının %4 karşılayan yumurta sektörünün kötü
günlerini geride bıraktığı düşüncesi
4)Bir grup Çorumlu iş
adamının bir araya gelip kurduğu Çorum Doğal Gaz A.Ş şehrimizden
sonra 8 ilin daha doğal gaz dağıtım işini almış olması
5)Makine sanayi ve diğer iş
dallarında ihracat çabaları (Çorum’un 2004 yılı ihracatı 26 milyon
dolar)
6)Çorum’da markalaşma ve
kurumsallaşma çabaları
7 )Çorum dışında yaşayan
Çorumlu iş adamlarımız ve bürokratlarımızın ilgisi
Şehrimiz sosyal ,siyasal ,
ekonomik çabalarının artarak, gelişmişlik sıralamasında bulunduğu
46 sıradan hakkı olan daha iyi yerler gelmesi hepimizin hedefi
olmalıdır.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
06 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
ÇORUM VE SULAMA
Türkiye’nin yüz ölçümü olan 780 000 km2 alanın yaklaşık 1/3
tarım arazisidir (280 000 km2 ) Bunun ekonomik olarak sulanabilmesi mümkün
olan 85 000 km2 nin %58 si (49 000 km2 ) si sulanmaktadır .
İlimiz Çorum’da ise ; 12 820 km2 olan yüzölçümün 6 224 km2 si
tarım arazisi olup bunun 2 930 km2 sini ekonomik olarak sulamak
mümkünken % 26 sulanmaktadır.( 762 km 2 ) Bu rakamlar Türkiye
ortalamasının oldukça altındadır. Tarımın ana girdisi olan çiftçinin
geliri yaklaşık beş kat artıran sulamada durum böyledir.
Birde ilimizde istihdam edilen nüfusun(247 176) tarımdaki payının % 67 si
(167 114) olduğunu belirtirsek tarımın önemi ve bunun ana girdisi olan
sulamanın önemi daha iyi anlaşılacaktır.İlde istihdam edilen nüfusun
tarımdaki payı % 67 iken ,istihdam edilen nüfusun sanayideki payı %7 dir .
Buna karşın Çorum ili gayri safi yurt içi hasılası rakamları
incelendiğinde gelirin % 20 si tarım %11 sanayidendir o halde ilimiz
sanayileşme çabasında olan bir tarım ilidir.
Sulamaya ilişkin ilk çalışmalar Hititler tarafından M.Ö 1300 yıllarında
Alacahöyük’e yapılan bugünkü adıyla Gölpınar Barajı M.S 2 yüz yılda
Romalılar tarafından yapılan Örükaya Barajı Anadolu’da sulama adına
yapılan ilk çalışmalardır. Bu gün bile memnuniyetle görmekteyiz
Alacahöyük’teki Hitit barajı işlevini görmektedir.Üzülerek görmekteyiz ki
bu iki tarihi barajın yapımından sonra Çoruma yapılan ilk baraj inşaatı
olan Çorum Barajı inşaatına 1974 yılında başlanılmıştır
Çorum’da üretim sıralamasının buğday ( 925 000 t) ,şeker pancarı (310
000 t ) arpa ( 280 000 t), kuru soğan ( 110 000 t ) olduğu söylenirse
tarımın niteliği belirlenmiş olur.
D.S.İ Genel müdürlüğü tarafından Çorum ilinde yapılan proje çalışmaları
ve projenin halihazır aşaması aşağıda belirtilmiştir.
PROJE ADI PROJE AŞAMASI
SULAMA ALANI
1) Çorum
Cemilbey Projesi ön inceleme
6700 ha
2)Çorum
Dövenci Alıcık Projesi ön
inceleme 5950 ha
3)Çorum
Sungurlu Projesi ön
inceleme 2720 ha
4)Çorum
Osmancık İncesu Barajı ve Sulaması ön inceleme 740
ha
5)Gelin Güllü
Projesi kesin
proje 6102 ha
6)Aşağı Çekerek
Projesi Planlama
1096 ha
7)Kızılırmak
Vadi Sulamaları (pompaj ) planlama
5994 ha
8)Çorum Obruk
Dutlu Dere Sulaması planlama
5538 ha
9)Kızılırmak
Vadi Sulamaları ( cazibe )
inşaat 4955 ha
10)Çorum
Koçhisar projesi
inşaat 14618 ha
11)Çorum Hatap
Projesi
inşaat 2364 ha
TOPLAM
56777 ha
Bu projelerin devreye girmesi halinde mevcut sulama alanları ikiye
katlayacaktır.İnşaat halinde olan üç adet projeden Kızılırmak Vadi
Sulamaların kapsamı:Çankırı ili Kızılırmak ilçesi sınırları içerisindeki
Kızılırmak köprüsünün1,5 km membaındaki Tımarlı regülatörü ile Çorum il
sınırları içerisindeki Obruk Barajı Rezervuarına kadar olan sağ ve sol
sahildeki sulama alanıdır. Sağ sahilde Çorum Sungurlu Kula , sol sahilde
Çorum Bayat Eskialibey Beldesi Satıözü deresine kadar .ikmal edilmiştir
Çorum ili sınırlarındaki diğer kısımlar henüz ihale edilmemiştir.
Çorum Koçhisar projesinin Baraj ünitesine 1995 yılında başlanılmıştır 1999
yılında bitirilmesi amaçlanmasına rağmen halen fiziki gerçekleşmesi % 27
olup 2006 yılına ait ödeneği olmadığından çalışma yapılamamaktadır.
Çorum Hatap Projesinin Baraj ünitesine 1995 yılında başlanılmıştır.1998
yılında bitirilmesi amaçlanmasına rağmen halen fiziki gerçekleşmesi % 36
olup ,2006 yılı ödeneği 1milyon ytl ,.ek ödenek olarak 5 milyon ytl
verilmiştir.. Çalışmalar devam etmektedir.
Günümüzün teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde,Ülkemizin tüketilebilir
yer üstü ve yer altı su potansiyeli 112 milyar m3 dür.2004 yılı
itibari ile su tüketimi 40,1milyar m3 ulaşmıştır . ( 29,6
milyar m3 sulamada,6,2 milyar m3 içme ve kullanmada,4,3 milyar m3
sanayide ) Türkiye su potansiyelinin yaklaşık 1/3 tüketmektedir. Türkiye
de kişi başına su kullanabilme şansımız 1500 m3 dür.güney
komşularımıza göre yüksek gibi gözüken bu rakam kişi başına 10 000 m3
su düşen A.B.D ve Batı ülkelerine göre düşüktür Türkiye’nin su potansiyelinin
yüksek olduğu yönündeki kanaat yanlıştır . onun için suyun her damlasını
değerlendirmek zorundayız ,bu zorunluluk Çorum gibi ekonomisi tarıma dayalı
yörelerde daha da belirgin hissedilmektedir.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
07 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
-
ÇORUM’UN YARINI
-
Çorum
Belediyesi ile Gazi Üniversitesi Çorum İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi işbirliği ile düzenlenen ‘Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum
Kuruluşları Etkileşimleri ve Çorum açılımı’ konulu panelde, T.S.O
Başkan vekili ‘ Çorum Ticaret ve Sanayisinin Gelişiminde Çorum
Belediyesinden Beklentiler ve Öneriler’ konusunu işledi konuşmasında
özellikle imar düzenlemelerinin kentin sosyo-ekonomik gelişmelerini en
iyi tarif eden düzenlemeler olduğundan bahisle Çorum nazım imar
planının olmamasının kentin gelişmesine sekte vurduğunu Küçük sanayi
ile Aşağı sanayi çatışması gibi olumsuzluklara neden olduğunu anlattı.
-
Önce nazım
imar planının ne olduğundan bahis edelim.Nazım imar planı
bölgelerin,gelecekteki nüfus yoğunlukları,yapı yoğunlukları,yerleşme
alanlarının büyüklüklerini,ilkelerini,ulaşım sistemlerini göstermek ve
uygulama imar planına esas
- olmak üzere düzenlenen plandır.
-
T.S.O
Başkan vekili;bu konuşmasında Nazım imar planı vasıtası ile şehrimizin
en önemli sorununu gündeme getirmiştir.Bu sorun şehrimizin vizyonunun
(gelecekte varılmak istenen yer) ne olduğu konusudur.tüm Çorumlu ve
Çorum’da yaşayanlar olarak konuşmamız tartışmamız gereken yarınki
Çorum’dur yarınki Çorum nasıl bir Çorum olmalıdır.
-
2023
Yılında Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlarken nasıl bir Çorum’a
ulaşmak istediğimizi bu günden planlamak zorundayız.bu sadece imarda
değil , Tarımda
Hayvancılıkta,Sanayide,Turizmde,Madencilikte,ulaştırmada,hatta Çorum
sporda şehrimizin hedeflerini koyan bir hedef plan olmalıdır.
-
Bu planın
belki de birinci adımı 2015 olabilir Kamu
kuruluşları,Belediye,Üniversite ve sivil toplum kuruluşları müştereken
böyle bir çalışmayı başlatabilirler.Öncelikle şehrimizin sahip olduğu
ekonomik ve sosyal alt yapının tespiti ile başlanabilir kurum ve
kuruluşlar mevcut bilgilerini günceleştirip Internet ortamında
kamuoyunun bilgisine sunabilir sonra 2015 ve 2023de varılmak istenen
hedefler planlanabilir, projeler üretebilir % 40larda olan tarım
nüfusumuz gelecekte nasıl olmalıdır çiftçimizi yönlendirmemiz gereken
hedef nedir ? ulaşmayı düşündüğümüz sulama alanları ne olmalıdır bu
ne gibi bir bitki desenine ulaşmamızı sağlar bunun ekonomimize
katkısı ne olur.ilimizin konut açığı nedir? Nüfus artışımıza göre
konut ihtiyacımız ne olur.ihracat rakamlarını nasıl artırırız gibi
bazı örneklemeler vererek anlatmak istediğimiz çalışma ile şehrimizin
ufkunu açacak bir plan oluşturulabilir.
-
Proje
geliştirmek yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı yatırımcıya done
elde edebilecekleri bir başvuru planı, kaç turizmci veya bilim adamı
biliyor 3500 yıl önce yapılan Hititlere ait barajın bu gün bile
işlevini yerine getirdiğini ve Çorum’da olduğunu.Kimileri
hatırlayacaktır;Çorum Ticaret ve Sanayi Odasının ilki 1988 senesinde
olmak üzere 1989 ,1992 , 1993 de Çorum’un sorunları ile ilgili dört
adet toplantı yaptığını ve ilgilileri ile tartışıp bunları kitap
halinde yayınladığı uygulama göstermiştir ki , bu çalışmalar belirli
bir süre kaynak kitap olmuştur. On sekiz yıl önce başlatılan bu
çalışmaların yeni çalışmalarla güncellenmesinde şehrimiz açısından
büyük yararlar vardır.
-
Yatırımcının önünü açan yatırım ortamı sağlayan kamunun sorunlarının
ne olduğunu bilmek o sorunların aşılması halinde şehrimize
katkılarının ne olacağını anlamak ve bu konuda güç birliği yapmak
şehrimiz için kazanç olacaktır.
-
Şehrimizin
mevcut kaynaklarının tespiti sürdürülebilir bir kalkınma için ön
görülen hedefler akılcı bir plana dayandırılarak nasıl bir Çorum ve bu
Çorum’a ulaşımının yol haritası oluşturulabilir.
-
Hemşerilerimizce de
benimsenebilecek böyle bir çalışma şehrimizin hedefi ,hedefi
yakalama çabası tüm Çorum’un heyecanı ,gururu ve mutluluğu olacaktır.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
08 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
-
ÜLKEMİZİN ELEKTRİK ENERJİSİ POTANSİYELİ
-
Bir ülkenin elektrik enerjisi tüketimi o ülkenin kalkınmışlığının
göstergesidir. 2004 yılında Türkiye deki elektrik enerjisi tüketimi
2100 KWh iken dünya ortalaması 2500 KWh ABD’de ise 12322
KWh dir.
-
1950 yılında ülkemizde 800 milyon KWh elektrik enerjisi üretilirken
,bu rakam 201 kat artarak 161 milyar KWh’a ulaşmıştır.
-
2005 yılında üretilen elektrik enerjisinin % 73 termik (kömür % 27
,akaryakıt % 5 doğal gaz % 41 ) % 26,09 hidrolik ,% 0,01
jeotermal ve rüzgar’dandır.
-
Özellikle son yıllarda ülkemizde doğal gaz kullanımı yaygınlaşmış
ısınmanın yanı sıra artan elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak
üzere doğal gaz çevrim santralleri kurulmuştur. Bu santraların
ilk yatırımları ilk yatırım bedelleri hidroelektrik santralarla göre
düşük olmasına rağmen işletme bakım gideri,yakıt gideri daha pahalı ve
dışa bağımlıdır. Bunun sakıncaları ülkemizde de hissedilen Rusya
Ukrayna krizinde yaşanmıştır.
-
Elektrik enerjisi üretim kaynaklarından hidroelektrik santraları dışa
bağımlı olmayan ,çevreye uyumlu ,uzun ömürlü ( 200 yıl ) ,yatırım geri
ödeme süresi ( 5_10 yıl ) ve işletme bakım gideri düşük yerli bir
kaynaktır.
-
Ülkemizin önde gelen elektrik üretim santralarından Keban barajı 7
yılda ,Kara kaya barajı 4 yılda geri ödemesini tamamlayarak
kar’a geçmiştir.
-
Türkiye’de bu gün için teknik ve ekonomik olarak değerlendirilebilecek
olan 127 milyar KWh / yıl hidroelektrik potansiyel olduğu
hesaplanmıştır. İşletmede olan 135 adet hidroelektrik
santral bu potansiyelden yıllık 45.325 milyar KWh / yıl elektrik
enerjisi
-
üretmektedir. ( %36 ) İnşaatı devam eden 41 hidroelektrik
santralı tamamlandığında
-
bu oran ( % 41 ) olacaktır.
-
Diğer yerli bir kaynak olan linyitin elektrik enerji üretim
potansiyeli 120 milyar/ yıl KWh olup 43 milyar KWh / yıl ( % 36
) değerlendirilmiştir
-
Ülkemizin elektrik enerjisi talebi asgari olarak 2010 yılında 216
milyar KWh /yıl 2020 yılında 406 milyar KWh / yıl olacağı
hesaplanmaktadır buda göstermektedir ki orta ve uzun vadede yerli
kaynaklarımız yeterli olmamaktadır. Onun için :
-
1) Hidroelektrik ve linyit gibi yerli kaynaklarımızın öncellikli
kullanımı için önlem alınmalı ,çözüm için özel sektörün gücünden
faydalanmalıdır. (2020 yılına kadar 128 milyar dolarlık yatırım
gerekmektedir ) ancak kamunun önemi gözden kaçırılmamalıdır.
-
2) Rüzgar ve jeotermal gibi doğal kaynaklar yenilenebilir
olmanın yanı sıra yerli ve temiz enerji kaynaklarıdır. Bu konuda ülke
kaynaklarını değerlendirmek için yapılan alışmalar yetersizdir.
-
3) dünyadaki bor rezervinin % 72 kısmına sahip olan ülkemizde
teknolojik çalışmalara gereken önem verilmelidir.
-
4 ) Elektrik enerjisi açığımızın tamamlanması yönünde AB ve
dünya uygulamaları olan nükleer enerji konularında toplum
bilgilendirilmeli,konu toplum gündemine taşınarak ulusal
çıkarlar açısından değerlendirilmelidir.
-
Elektrik enerjisi potansiyeli yönünden Çorum ilimiz hakkında kısa
bilgiler vermenin uygun olacağı kanaatindeyim. İlimizin hidroelektrik
potansiyeli 953 milyon KWh / yıl dır. Bunun 474 milyon KWh / yıl
kısmı inşa halindeki Obruk barajından ( % 50) diğer kısımları
-
proje halindeki Kızılırmak Kargı projesi ( % 47 ) ,Aşağı Çekerek
projesi ( % 3 )
-
Obruk barajı inşaatına 1996 yılında başlanmıştır.2001 yılında bitmesi
programlanmıştır. Ancak bazı bürokratik işlemlerden dolayı henüz
tamamlanamamıştır. Oysa 2001 yılında tamamlanabilse bugün geri
ödemesini tamamlamış olacaktı
-
Çorum ilinin linyit kömürü rezervi 36 milyon ton olup bu rezervden
yapılan
-
üretim ısınma amaçlı kullanılmaktadır. Rüzgar enerjisi ile ilgili
olarak geçmiş yıllarda Çorum Belediyemizce bazı çalışmalar yapılmış
ancak kamu oyu ile yeterince paylaşılmamış ve bu güne kadar bir
uygulama yapılmamıştır.
-
Hükümetimizin cumhuriyetimizin yüzüncü yılına kadar yerli linyit taş
kömürü ve hidroelektrik potansiyelimizin tamamının kullanılmasını
hedeflendiğini belirten açıklamaları sevindiricidir.
Kaynakça D.S.İ
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
09 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
- SAĞ VE SOL
-
Sağ ve sol kavramları, sizin bu kavramlara yüklediğiniz anlama göre farklılık
gösterebilir.Sağ adımla evden çıkmak ,yatağın sağından kalkmak deyişleri başka
türlü nasıl anlamlandırılır.Genelde sol, değişimden yana olmak sağ ,mevcudu
korumak geleneksel olmak olarak anlamlandırılabilir. Günümüzde bu kavramlar
oldukça karmaşık hale gelmiştir .bazen bu ayrımın ne olduğunu konusunda ciddi
tereddütler oluşturmaktadır.Bazen sağcılık veya solculuk aileden miras kalma
bir olgu gibi karşımıza çıkmaktadır.Burjuva ,feodal düzene göre sol,işçi
sınıfına göre sağdır.
-
Her kavram ortaya atıldıktan sonra tarihsel süreç içerisinde değişir gelişir,
yada daralır yok olur.Sosyal demokrat bir bakanın uygulamaya koyduğu ekonomik
tedbirlerle ilgili uygulamanın kendisini muhafazakar demokrat olarak
tanımlayan bir hükümetçe aynen devam ettirilmesi, bazı kavramlar üzerine
düşünmemiz gerektiğini belirler .Dindarlık sağda ,din karşıtlığı solda demek
değildir. Ancak kamuoyuna bazen art niyetli olarak bu yönde mesaj
verilmektedir.Devlet müdahalesi tüm .rejimlerde söz konusudur. Ancak niteliği
farklıdır yeni sağ (liberal-muhafazakar) ekonomik alana devletin müdahalesini
istemez ama toplumun sosyal düzeni için ister.
-
Bu gün Sol C.H.P “Ekonomi ve siyaset anlayışımızın odağında insan
vardır.biz halkımızla birlikte devleti sosyal ,siyaseti demokrat , ekonomiyi
üretken ve yarışmacı hale getireceğiz “ demektedir.O zaman C.H.P solu piyasa
ekonomisini kabulle devletin müdahalesini piyasada asgari düzeyde isteyerek
,ferdi ön plana çıkararak geleneksel sol söyleminden farklı bir şeyler
söylüyor bu hangi soldur? Tarihsel süreç içinde değişen sol’un sosyal demokrat
bir yaklaşımımıdır?
-
Sosyal demokratlar; Sosyal devleti oluşturan işleyişlerin mümkün olduğunca
yaşatılmasını, ancak temelde kapitalist sistem içinde kalınması istediğinde ,
sosyal demokrasi nin tarihi gelişim içinde soldan sağa kaydığını ifade etmiş
olmuyor muyuz?.şimdi neye göre sol neye göre sağ ! solun ve sağın tekliği
düşünülmeyeceğine göre gelişim solu sağa ,sağıda sola mı çekmektedir
-
Ulusal kurtuluş mücadelesini veren ,Türkiye Cumhuriyetini kuran C.H.P 1965
yılında ortanın solunda olduğunu ,1970 yıllarda sosyal demokrat olduğunu
söyleyerek siyaset alanındaki etkinliğini değişime uyarak sürdürmüştür.C.H.P
nin batıdaki sosyal demokrat partilerinden köken farkı vardır.Kemalizm ile
Sosyal demokrasinin beraberlik sağlayacağı en önemli alan değişim ve
yenilikten yana olmaktır
-
Fransız devrimi ile ortaya çıkan siyasal yapılanmada halk lehine değişiklik
yapmak isteyenlere solcu denildi. 19y.y sanayi devriminin yarattığı işçi
sınıfı sorunlarına çözüm için sosyalist gruplarla ve işçilerle örgütlenerek
kapitalist sisteme karşı çıkmaları sol kavramını kurumsallaşmasını ve
kitlelerce benimsenmesini sağlamıştır. Sol 1917 de Sovyet devrimi ile iktidara
gelmiştir. İkinci dünya savaşın dan sonra bir çok ülke komünist rejime
geçmiştir.1949 da ki Çin devrimi solculuğu az gelişmiş ülkelere taşımıştır.
-
1989 Yılında duvarların yıkılması ile yeni dünya düzeni küreselleşme
yaygınlaşmaya başlamıştır..Sol buna karşı tepki eylemleri koymuşsa da, Sermaye
teknolojiyi de yanına alarak değişim ve yenilikçiliği sol’un elinden almaya
başlamış. Buna karşın sol yeni projelerle sağın karşısına çıkmalıdır.
-
Sol fikrin temsilcisi olan C.H.P 1960 li yıllarda özgürlük, 1970 li
yıllarda işçi hareketleri ile,değişim ve gelişimden yana olan olarak etkin
olmuştur .Modern toplumlarda siyaset merkez sağ (muhafazakar,liberal) ve
merkez sol (sosyal demokrat) akımlarına dayanır .Her iki Kanat dan birinin
zayıf olması yöneten demokrasi konusunda zaaf yaratır.Bu bakımdan Ana
muhalefet ülkemizde gelişen sosyal,siyasal ve ekonomik sorunlara karşı
kendi projelerini toplumun gündemine sokarak halkın güvenini daha fazla
artırmalı, çağdaş sol içerikle “ Anadolu solu,Sosyal liberal sentez,Kemalizm
ve sosyal demokrasi sentezi ”gibi ufuk açıcı kavramları günümüzün ülke ve
dünya şartlarını değerlendirerek toplum gündemine sunulmalıdır.
- Bu tartışmalara
ülkemizin gerçekten ihtiyacı vardır. Tartışmasız tek sesli demokrasi sistemin
yapısına aykırıdır.Gelişen sosyal siyasal ve ekonomik konulara da muhalefet
göstereceği tepkiyi sadece söylemle değil belirgin ülke şartlarına uygun
projelerle destekleyerek topluma kendini daha net anlatmalıdır.
-
Bize bu kavramları tartışma imkanı veren cumhuriyetimizin, değiştirilemez
temel ilkeleri; laik,demokratik ,sosyal bir hukuk devleti olmasıdır. Özgürlük
içerisinde gelişmeyi ve çağdaşlaşmayı bu temel ilkeler gerçekleştirir.Toplumda
bunun bilincindedir.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
10 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
KENT PLANLAMASI
Bir şehrin sosyo ekonomik düzeyini şekillendiren üç ana unsur
vardır.Kentin planlanması, devlet ve özel sektörün yatırımları,sivil
toplum kuruluşlarının uyarıcı ve yönlendirici faaliyetleridir. Kenti
planlaması kentin vizyonunun (gelecekte varılmak istenen yer )
tespitidir. Bu tespit her alandadır; tarım,hayvancılık ,sanayi,ticaret,
turizm ,madencilik,ulaşım vb bir çok alanı sayabiliriz .Biz bu yazımızda
imardan bahis etmek istiyoruz .Bu günü anlamak için önce dünü bilmek
gerektiğine inanıyorum .
Çorum imarına ait ilk çalışmalar 1933 yılında göreve gelen Belediye
Reisi Baha Bey tarafından Nafıa müdürü mühendis Nusret Beye
yaptırılmıştır.Bu plana göre şehir Albayrak Gazipaşa okullarından ve
kaleden geçen cadde esas tutularak eski ve yeni olmak üzere şehir
iki kademede planlanmıştır. Kuzeyde kalan kıraç alanlar yeni iskan
alanları olarak gösterilmiştir.Ancak planı yapan mühendisin ihtisası
Dahiliye Bakanlığınca uygun görülmediği için plan tasdik edilmemiştir.
1934 Yılında Belediye Reisi seçilen Pertev bey in Macar Mühendise
hazırlattığı imar planına göre eski hükümet binasının etrafına çarşı ve
eski Çorumda ufak meydanlar tanzim ettikten sonra eski Çorum’un etrafını
yeşil bir bantla ( kale ,Ulu mezar) kuşatmakta ve bu bantta spor
tesisleri oluşturmaktadır.Bu bant dışına yeni Çorum’u
planlamaktadır.
1942 Yılında Baha Bey tekrar Belediye Reisi olunca, Pertev Beyin Macar
mühendise yaptırdığı planı uygulamadan kaldırarak Menteş adlı mühendise
yeni imar planı hazırlatmıştır.Bu imar planına göre saat kulesi merkez
kabul edilerek her biri 24 m genişlikte beş istikamette ana yollar (
Samsun, Mecitözü,Ankara, İskilip , Osmancık ) merkez meydanda
birleştirilmiştir. Diğer ara sokaklar 9-12 m kabul edilmiştir.
Planın onayı için yapılan meclis toplantısında Çorum Belediyesinin mali
durumunun müsait olmadığı gerekçesi ile Ankara ve Samsun
yolunun 24 m açılması diğer yollardan vazgeçilmesi görüşü
benimsenmiştir. Proje müellifi önce plan aynen uygulanmazsa bu
işten çekileceğini bildirmiş ancak sonradan bazı belediye meclis
üyelerince ikna edilmiştir. Ve plan bu şekli ile tasdik
edilmiştir. Osmancık caddesi 1960 ihtilalinden sonra açılmıştır.
İmar planını sadece imar planı yapımcısının ve Belediyenin işi olarak
görmek,sonunda konut alanı,yeşil alanı,ulaşımı ,otoparkı,yaya yolu
,bisiklet yolu ile kitlenmiş bir kent çıkarır karşımıza, çağımızın
anlayışı katılımcılıksa imar planı yapılırken halkın talepleri alınmalı
ve halkın çözümleri dinlenmelidir. Geleceğin tanımlanması yapılırken
öncelikle o yörede yaşayan insanların ,sivil toplum örgütlerinin
katılımı sağlanarak, onların öneri ve uyarıları alınmalıdır.Her şeyi
bilen belediye anlayışından yerine halka danışan belediye anlayışının
seçilmesi halkta alınan kararlara sahiplilik duygusu uyandırır.Acaba
halka sorulsa idi aşağıda belirtilen bazı uygulamalar böyle mi
olurdu?
Albayrak caddesinin genişliği,Küçük sanayisinin yeri,Üniversiteyi
oluşturacak fakültelerin yeri ( mühendislik, veteriner, iktisat )
,Emniyet sarayının yeri,Mevlana oto parkı ,Yunus Emre iş merkezi,Özel
idare iş hanı (kültür sitesi), çok farklı kat uygulamaları, eski
dokudaki uygulamalar, bu listeyi uzatmak mümkün dür ve burada yapılan
tespitlerdeki amaç şehrimizin geleceğine ilişkin yapılacak
çalışmalarda dünü hatırlatmaktadır.
Kentin planlamasının önemli unsurlarından biri olan imar uygulamaları
için belediyemiz ivedi olarak nazım imar planı çalışmalarını başlatmalı
ve bu çalışmaları Çorum halkı ile birlikte yürütmelidir.2005 Yılında
başlatılan konut seferberliğinden çorumda yeterli ölçüde
faydalanabilmesi için arsa üretimi konusunda belediye şehrin önünü
açmalıdır . Şehrimizde de tercih edilmeye başlanan site tipi yerleşim
için yeterli ve müsait arsa sıkıntısı çekilmekte daire karşılığı
arsalarda rayiçler % 45 - %50 civarlarında seyir etmektedir. Bu
sonuçta daire fiyatlarına yansımakta, Ayrıca konut seferberliğinde
pastadan yeterli payı almamızı zorlaştırmaktadır.Belediyemiz kent
dönüşüm projesi olarak sadece saat kulesinin etrafını düşünmeyip daha
kapsamlı düşünmelidir eski dokular ve eski deprem yönetmenliğine
göre inşa edilen yapılarda içeren kent dönüşüm projesi tüm sivil toplum
örgütlerinin katılımı ile tartışılmalıdır.Yatay gelişim yanı sıra düşey
gelişimden çekin ilmemelidir.
1942 Yılında hazırlanan mali yetersizlik gerekçesi ile tasdik
edilmeyen plan o zaman tasdik edilse idi geçen zaman içerisinde bu
yollar meydanlar oluşacak ve bugün o meydanı oluşturmak el öpülecek ve
heykel dikilecek bir olay gibi düşünülmeyecekti bu günde
içinde aynı şeyler geçerlidir bizler yarının Çorum’unu şekillendirecek
imar planın yapmazsak ,yapıp da uygulayamazsak gelecek kuşaklar ataları
olan bizleri onlara bıraktığımız mirasa bakıp kim bilir nasıl
anacakladır..
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|