DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 

İÇİNDEKİLER
Mahmut Selim GÜRSEL TAKDİM
Hayat Hikayesi
HUZUR
ATATÜRK’Ü ANMAK, ATATÜRK’Ü ANLAMAK
ÇORUM VE GELİŞMİŞLİK
ÇORUM VE SULAMA
ÇORUM’UN YARINI
ÜLKEMİZİN ELEKTRİK ENERJİSİ POTANSİYELİ
SAĞ VE SOL
KENT PLANLAMASI


 

 
Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan kullanmayınız!
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL
corumlu2000@gmail.com
Sitemiz ve yazarlarımız;hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

 01

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP ismi  Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

TAKDİM           

Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak görülmelidir.

            Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.

            Bu çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı göreceksiniz.

            Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir kitaptır; onu okumamız gereklidir.

            Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar veremeyiz. 

Mahmut Selim GÜRSEL  

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 02

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Ö. Ertuğrul SOYOCAK
 
1949 yılında Çorum’da doğdum. İlk ve orta öğretimimi Çorum’da tamamladıktan sonra 1970 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesinden İnşaat Yüksek Mühendisi olarak mezun oldum.Aynı yıl D.S.İ Genel müdürlüğünde göreve başladım. Bu sırada Yükseliş Mühendislik Yüksek okulu gece bölümünde öğretim görevlisi olarak çalıştım.
           Askerliğimi (1971-1973) Genelkurmay Başkanlığında Muhabere asteğmen olarak yaptım. 1973-1979 tarihleri arasında D.S.İ Çorum şube müdürlüğünde kontrol mühendisi olarak hizmet verdim.Bu süre içerisinde bir sene Çorum Meslek Yüksek okulu’nda Öğretim görevlisi olarak çalıştım
           1979-1981 D.S.İ Bolu şube müdürü, 1981-1992 Çorum’da Müteahhit ve mühendis olarak çalıştım Bu sırada 2 senesi Meclis Başkan Yardımcılığı 7 senesi Meclis  başkanlığı olmak üzere  9 sene Çorum Ticaret ve Sanayi  Odası’nda görev yaptım.
           1992-1994 D.S.İ  Sakarya şube Müdürlüğü, 1994- 2005 D.S.İ Çorum şube müdürlüğü, görevlerinde bulunduktan sonra 4.temmuz .2005 tarihinde emekli oldum.Daha iyi bir Çorum düşüncelerimi uygulamaya koymak amacı ile 1999 yılında Çorum Belediye başkanlığı seçimine   C.H.P adayı olarak katıldım .Ancak  bu imkana sahip olamadım. Evli ve iki çocuk babasıyım. Yayınevimizin basılmış ve sanal yayınlanmış dergilerinde yazıları bulunmaktadır.

 

 
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 03

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

HUZUR
İnsanların en çok aradığı, belki de ararken  bile nasıl arayacağını bilmediği şey HUZUR dur. Huzur; baş dinçliği, gönül rahatlığı demektir. Huzurun olmazsa olmazı sağlıktır. Normal bir yaşam standardını sağlayacak kadar paradır,size heyecan verecek bir yerden alıp bir yerlere götürecek, inançlarınızı tutkularınızı içerecek aşktır.
Herkes huzuru arar kimi zenginlikte, kimi bekarlıkta,kimi alkolde, kimi macerada. Huzur genelde uzlaşma ile bulunur: Kendinle uzlaşma, çevrenle uzlaşma, hayatla uzlaşma. Bu uzlaşmalar  insanda haz ve doyum duygusu uyandırarak  huzuru sağlarlar. Huzurun zıddı ise,
çatışmadır: Kendinle çatışma, çevrenle çatışma,toplumla çatışma, hayatla çatışma. Bu çatışmalar,insanda yalnızlık ve mutsuzluk duygusu uyandırarak,uzlaşmaların aksine, huzursuzluğa neden olurlar.
Sevdiğiniz bir müziği dinlemek, resmi yapmak veya sevdiğiniz bir eylemi yapmak hayattan bir şeyler almak, hayata bir şeyler vermek ve bunu sevgi ile yapmak, insanı hayatla uzlaştırır, haz almasını sağlar ve huzurlu kılar. Her durumda olumlu olmak, herkese sevgi ile yaklaşmak iyiyi güzeli bulmak yönünde çabada bulunmak,  yıkıcı, suçlayıcı eleştiriden kaçmak insanı huzurlu kılar.
Huzur içinde yaşam, yaşamı anlamlı kılar. Yaşamın anlamı, günlük gelgitlere boğulmadan koyduğun hedeflere adım adım ulaşmaktır. Bu hedefler, yaptığın işte başarılı olmak, daha iyi bir dünyada yaşayabilmek, insanlara daha çok faydalı olabilmek veya bir başkasıdır. Bu hedeflerden birisine ya da hepsine ulaşabilmekte en önemli unsurlar, hayata karşı bir duruş ve gerçek dostlardır.
Gerçek dost sizi yaşamın zorluklarında her zaman yanınızdadır. Size güç verir. Zaman hızla akıp gidiyor günler günleri, haftalar haftaları, aylar ayları, derken mevsimler ve yıllar birbirini kovalar. Bir bakmışsınız ki yaşamın sonuna gelmişsinizdir. Bu süreçte huzurlu olabilmenin ve de akıp giden zamanın karşısında paniğe kapılmamanın yolu, zamanın nasıl
hızlı geçtiğini düşünmek ve geçmiş zamana takılıp kalmak yerine içinde yaşadığınız zamanı hissetmek; doğanın bu değişmez akışına karşın ürettiğiniz ve yarattığınız sevgi ortamı içinde dengeli yaşamaktır.
Sorunsuz bir yaşam yoktur. Ancak onunla başa çıkmak önemlidir. Yaşamımız geçmişten, bugünden, belki de yarından ibarettir. Önemli olan bugündür, şimdidir. O tektir ve elimizdedir. Onu istediğimiz gibi değerlendirip yarınlarımızı hazırlayabiliriz. Geçmiş,
artık değişmez. Eğer geçmiş bizi üzüyorsa, bunun nedeni, zaman içinde akıp giden değerlendirilmemiş veya yanlış değerlendirilmiş şimdilerdir. Onun için,huzurlu bir yaşam isteniyorsa, şimdileri doğru değerlendirmeye ihtiyaç vardır.
Sonuçta insanların hayatının her döneminde huzurlu yaşamı hak ettiğini  inanıyorum. Ancak huzurun yaşamdaki önemini ancak belirli yaşlardan sonra  daha iyi  anlayabildiğinizi görebiliyorum.Bazı şeyler yaşanmadan öğrenilmiyor.

 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 04

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ATATÜRK’Ü ANMAK, ATATÜRK’Ü ANLAMAK
              Atatürk’ün 125 inci doğum yılı etkinliklerine ülke genelinde yapılan anma törenleri ile devam etmekteyiz .Yapılan bu törenlerde bizler atamızı anıyoruz ancak onu anlayabiliyor muyuz onu anmamızın yanı sıra onu anlamak zorundayız 
             Atamızın en büyük eserim dediği,Türkiye Cumhuriyeti tarihinin iki evresi vardır.1919 yılında başlayan ulusal bağımsızlık mücadelesi, ikincisi ise 1923 yılında başlayan çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma mücadelesidir. Her iki evrede de yapılan mücadeleyi ulusu ile  başaran  yüce önder parçalanan Osmanlı devletinin yıkıntıları üzerine çağdaş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyetini inşa etmiştir .Türk ulusu yüce atasını daima anmak ve onu anlayarak çizmiş olduğu yoldan gitme çabasında olmalıdır.Acaba onu ne kadar anlayabildik onu anlayabilse idik cumhuriyetimizin 83 yılında daha farklı noktalarda olmaz mıydık.
              Atatürk bir deyişinde “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.Benim fikirlerimi,benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir” demiştir .Atatürk’ü anlamak önce onun fikirlerinin ve duygularının özeti olan Atatürkçülüğü anlamaktan geçer.
              ATATÜRKÇÜLÜK: Türk kültürünü,Akıl ve bilimin öncülüğünde çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarmak için Atatürk tarafından belirlenen siyasal,ekonomik sosyal düşünce ve ilkelerdir.             
Bu tanımın daha iyi anlaşılması için bu tanımda bulunan kavramların daha net bilinmesinin uygun olacağı düşüncesi ile bu kavramlar aşağıda sırası ile açıklanmıştır.
Kültür:Bir toplumun maddi ve manevi olarak ürettiği değerler bütünü.
Ancak günlük bilgi ve görgü düzeyi yüksek anlamında kullanılır. (Yaşam biçimi)
Uygarlık:Benzer kültürlerin oluşturduğu bütünlük
Siyaset:Genel anlamda bir hedefe varmak için izlenen yol
Ekonomi:Mal ve hizmet ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kaynakların; üretim,dağıtım ve tüketimim ilişkilerinin incelenmesi
 Bu açıklamalar ışığında  Atatürk’ün ilke ve düşünceleri aşağıda sırası ile verilmiştir:
İLKELER
              1)Cumhuriyetçilik:Egemenliğin kayıtsız şartsız ulus da olduğu  halkın seçtiği meclisle bütünleşen yönetim tarzı
              2)Milliyetçilik :Ne mutlu Türküm diyene deyişinde ifadesini bulan,ulusun varlığını sürdürmesi ve yüceltilmesi için çalışmak ve bu bilinci diğer kuşaklara aktarmak
              3) Halkçılık: Halkın kendi geleceğine sahip çıkması,katılımcı yönetim
              4) Laiklik:Tüm inançlara eşit mesafede duran,hukuk düzenini dini esaslara göre düzenlemeyen,din ve inanç hürriyetine karışmayan sistem
              5)Devletçilik:Ekonomik alanı devletin; gözetleme,denetleme ve gerektiğinde üretime fiilen girmesi
              6)İnkılapçılık:Toplumun temel kurumlarının akla ve bilime dayalı yenileşme atılımı
DÜŞÜNCELER
              1)Siyasi Düşünce:Ulusal bağımsızlık içerisinde ulusun egemen olması ve bunu cumhuriyet rejiminde seçilmiş meclis aracılığı ile kullanması (T.B.M.M 1920 )
              2)Ekonomik Düşünce :Sağlam verimli üretken bir ekonomidir.Bir deyişinde” Ekonomide faydalı olabilmek için ise teoriler ve kavramlar ile vakit geçirecek zamanımız kalmamıştır” demiştir.
              3)Sosyal Düşünce :Toplumu daha gelişmiş bir yaşam seviyesine çıkarmak için toplum yaşayışı ilgili inkılapların yapılmasıdır. Hilafetin kaldırılması,eğitimin birleştirilmesi,şeriye mahkemelerinin kaldırılması(1924)Tekke ve zaviyelerin kapatılması,kıyafet kanunu(1925)Medeni kanun(1926)Türk harflerinin kabul ve tatbiki(1928) Kuranın Türkçeleştirilmesi) Soyadı kanunu,kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkı(1934),Resmi tatil(1935)
              Atatürk’ün ilke ve düşünceleri,bizlere daha iyi bir Türkiye çabasında rehber olmalıdır.Onu sadece anmak değil aynı zamanda anlamalıyız Onun bu hedeflere yorulmadan yürümemizi isteyen şu sözleri ile yazımı sonlandırmak istiyorum “Sizler,yani yeni Türkiye’nin genç evlatları yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz.Dinlenmemek üzere yürümeye karar  verenler,asla ve asla yorulmazlar”
              Gün yorulmadan ata’yı takip etme günüdür.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 05

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUM VE GELİŞMİŞLİK
              Devlet planlama teşkilatını 2003 yılından itibaren illerin gelişmişlik sıralaması için yeni bir kriter oluşturmuştur . Bu da sosyoekonomik  gelişmişlik sıralamasıdır. Bu kriterdeki göstergeler istihdam ,eğitim , sağlık, kişi başına düşen otomobil sayısı, kullanılan elektrik enerjisi miktarı,gibi sosyal göstergelerle, imalat, inşaat ,tarım ,turizm gibi ekonomik göstergelerden ibaret toplam 58 değişken içermektedir. Bu değerlendirmeler sonucunda çorum ‘un sıralaması 81 il içerisinde 46’ıncı sıradadır.
              Bir şehrin sosyoekonomik konumunu şekillendiren üç ana unsur mevcut dur
1)      Kentin planlanması
2)      Özel sektör ve devlet yatırımları
3)      Sivil toplum kuruluşlarının uyarıcı ve yönlendirici faaliyetleri
                 1) Kentin planlanması esastır. Bu konuda bakanlar kurulunun yönlendirici karaları da mevcut dur.Kenti planlamak demek.Kentin vizyonunu (gelecekte varılmak istenen yer ) tespit etmek gerekir bu imardır,tarımdır, turizmdir ,sanayidir şehirle ilgili her husustur örnek bir imar planı düşününki ömrü  hep yap bozla  geçiyor,  bu şehrin geleceğini ve gelişimi sağlamaz. Ancak sağlıklı uygulanan bir imar planı şehrin geleceğini ve gelişimini hazırlar.Sağlıklı bir imar düzeni  için nazım imarın tanzimi şarttır. Nazım imar planı şehrin gelişim bölgelerinin tiplerini nüfus ve yapı yoğunluklarını gelişim yönünü ulaşım sistemlerini gösterir ve uygulama planına esas olur. Siz hiç fakülte binaları için atılan temellerin yerini gezdiniz mi ? lütfen gezin ve kenti  ileri dönük planlaması demekle ne anlatmak istediğimizi gözlerinizle görün . Çağdaş üniversite modelinde yerleşim tarzı olarak kampus esas  alınır.Bu kampus her türlü sosyal faaliyetleri içerecek tarzdadır oysaki çorumda her fakültenin temelinin yeri ayrıdır.Ve hangi kritere göre belirlenmiştir anlaşılamaz.
             2)2004 yılı itibari ile Çorumda kişi başına düşen kamu yatırımı 91 milyon ytl sidir Türkiye genelinde bu rakam 232  milyon ytl . Çorum’da özel sektörün durumu da belirgindir Çorumda sanayinin bel kemiği ve dinamiği toprak sanayidir sektörün başlangıcı 1950 li yıllara kadar gider. Bu tamamen yerel bir potansiyeldir.1980li yıllarda başlayan konut yapım seferberliği sektörün hızlı büyümesine yeni yatırımlar yapılmasına ve istihdamın artmasını sağlamıştır
             Un ve toprak sanayisinin  makine ve ekipman ihtiyacını karşılamak amacı ile kurulan makine sektörü zamanla gelişerek Çorum sanayisinin itici gücü olmuştur 1970li yıllarda başlayan un,toprak makine sanayi ve buna bağlı olarak nakliye sektörü ile gelişen Çorum sanayi zamanla gelişmiş ve çeşitlenmiştir. Kağıt,ambalaj,tıbbi malzeme,tekstil,radyatör, viyol ,yumurta,yem gibi sektörlerle bir tepe noktası yakalamıştır.
              O günlerde yaygın basında geniş yer alan Anadolu kaplanları  ve Çorum modeli tanımı tüm Türkiye’ye yeni bir model olarak sunuluyordu. Değişim özellikle nicelik bakımından değil nitelik bakımından övgüye değer bulunuyordu 2000 yıllarının başlarında görülen iç ve dış ekonomik olumsuzluklar ,uygulanan finans politikaları,1998 yılında yürürlüğe  giren OHAL yasası olarak bilinen 4325 sayılı yasa ile diğer illere verilen teşviklerin Çorum’a  verilmemesi tevsii ve yeni yatırımları olumsuz etkilemiş sanayi durma noktasına gelmiştir. Sonradan Çorum teşvik kapsamına alınmış ancak o günlerin getirdiği sıkıntılar tam giderilememiştir.
             3) Sivil toplum örgütlerinin uyarıcı ve yönlendirici faaliyetleri esas olduğuna göre  şehrimiz sivil toplum örgütlerinden uyarıcı ve yönlendirici yönde faaliyetler beklemektedir. Geçtiğimiz günlerde şehrimizde bu yönde bir güç birliği oluşmasını memnuniyetle görmekteyiz. Bu birlikteliğin yapacağı en önemli iş şehrimizin geleceğine ilişkin konuları şehrimizin gündemine sokmak ve sorun çözülünceye kadar güncel tutmak olmalıdır . Şu anki gündemin ilk maddesi Hitit Üniversitesi ve sorunları olmalıdır.
              İlimizin ekonomisinin tekrar canlanacağı günleri ümitle bekliyoruz.Bu ümidimizi güçlendiren bazı belirtiler ise;
              1)Gazi Üniversitesine bağlı olarak eğitim veren  4 fakülte, 4 yüksek okulun  yeni kurulacak tıp ve veterinerlik fakülteleri ile Hitit üniversitesi haline dönüştürülerek yılların özleminin giderilmesi
              2)Türkiye’nin kiremit üretimin %45,tuğla üretiminin %10 karşılayan 3500 kişiye iş veren toprak sanayisinin uygulanan konut politikası sayesinde yeniden canlanması
              3)Senede 350 milyon üretimi ile Türkiye’nin ihtiyacının %4 karşılayan yumurta sektörünün kötü günlerini geride bıraktığı düşüncesi
              4)Bir grup Çorumlu iş adamının bir araya gelip kurduğu Çorum Doğal Gaz A.Ş  şehrimizden sonra 8 ilin daha doğal gaz dağıtım işini almış olması
              5)Makine sanayi ve diğer iş dallarında ihracat çabaları (Çorum’un 2004 yılı ihracatı 26 milyon dolar)
              6)Çorum’da markalaşma ve kurumsallaşma çabaları
              7 )Çorum dışında yaşayan Çorumlu iş adamlarımız ve bürokratlarımızın ilgisi
              Şehrimiz sosyal ,siyasal , ekonomik  çabalarının artarak, gelişmişlik sıralamasında bulunduğu 46 sıradan hakkı olan daha iyi yerler gelmesi hepimizin hedefi olmalıdır.

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 06

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUM VE SULAMA
              Türkiye’nin  yüz ölçümü olan 780 000 km2 alanın yaklaşık 1/3 tarım arazisidir (280 000 km2 ) Bunun ekonomik olarak sulanabilmesi mümkün olan 85 000 km2 nin   %58 si (49 000 km2 ) si sulanmaktadır .  İlimiz Çorum’da ise ; 12 820 km2 olan yüzölçümün 6 224 km2 si tarım arazisi olup bunun 2 930 km2 sini ekonomik olarak sulamak mümkünken  % 26 sulanmaktadır.( 762 km 2 )  Bu rakamlar Türkiye ortalamasının oldukça altındadır. Tarımın ana girdisi olan çiftçinin geliri yaklaşık beş kat artıran sulamada durum böyledir.
             Birde ilimizde istihdam edilen nüfusun(247 176) tarımdaki payının % 67 si (167 114) olduğunu belirtirsek  tarımın önemi  ve bunun ana girdisi olan sulamanın önemi daha iyi anlaşılacaktır.İlde istihdam edilen nüfusun tarımdaki payı % 67 iken ,istihdam edilen nüfusun sanayideki payı %7 dir . Buna karşın  Çorum ili gayri safi yurt içi hasılası rakamları incelendiğinde gelirin % 20 si tarım %11 sanayidendir o halde ilimiz sanayileşme çabasında olan bir tarım ilidir.
              Sulamaya ilişkin ilk çalışmalar Hititler tarafından M.Ö 1300 yıllarında Alacahöyük’e yapılan bugünkü adıyla Gölpınar Barajı  M.S 2 yüz yılda Romalılar tarafından yapılan Örükaya Barajı  Anadolu’da sulama adına yapılan ilk çalışmalardır. Bu gün bile memnuniyetle görmekteyiz Alacahöyük’teki Hitit barajı işlevini görmektedir.Üzülerek görmekteyiz ki bu iki tarihi barajın yapımından sonra Çoruma yapılan ilk baraj inşaatı olan Çorum Barajı inşaatına 1974 yılında başlanılmıştır
              Çorum’da  üretim sıralamasının  buğday ( 925 000 t) ,şeker pancarı  (310 000 t ) arpa ( 280 000 t),  kuru soğan ( 110 000 t ) olduğu söylenirse tarımın niteliği belirlenmiş olur.
              D.S.İ  Genel müdürlüğü tarafından Çorum ilinde yapılan proje çalışmaları ve projenin halihazır aşaması aşağıda belirtilmiştir.
              PROJE  ADI                                         PROJE AŞAMASI         SULAMA ALANI
1) Çorum Cemilbey  Projesi                                ön inceleme                     6700  ha
2)Çorum  Dövenci Alıcık Projesi                         ön inceleme                    5950  ha
3)Çorum Sungurlu Projesi                                    ön inceleme                    2720  ha
4)Çorum Osmancık İncesu Barajı ve Sulaması    ön inceleme                     740  ha
5)Gelin Güllü Projesi                                            kesin proje                      6102  ha
6)Aşağı Çekerek Projesi                                        Planlama                         1096  ha
7)Kızılırmak Vadi Sulamaları (pompaj )               planlama                         5994  ha
8)Çorum Obruk Dutlu Dere Sulaması                   planlama                         5538  ha
9)Kızılırmak Vadi Sulamaları ( cazibe )                inşaat                              4955  ha
10)Çorum Koçhisar projesi                                    inşaat                             14618  ha
11)Çorum Hatap Projesi                                        inşaat                                2364  ha
                                                                                           TOPLAM           56777  ha
              Bu projelerin devreye girmesi halinde mevcut sulama alanları ikiye katlayacaktır.İnşaat halinde olan üç adet projeden   Kızılırmak Vadi Sulamaların kapsamı:Çankırı ili Kızılırmak ilçesi sınırları içerisindeki Kızılırmak köprüsünün1,5 km membaındaki Tımarlı regülatörü ile Çorum il sınırları içerisindeki Obruk Barajı Rezervuarına kadar olan sağ ve sol sahildeki sulama alanıdır. Sağ sahilde Çorum Sungurlu Kula , sol sahilde Çorum Bayat Eskialibey Beldesi Satıözü deresine kadar .ikmal edilmiştir Çorum ili sınırlarındaki diğer kısımlar henüz ihale edilmemiştir.
              Çorum Koçhisar projesinin Baraj ünitesine 1995 yılında başlanılmıştır 1999 yılında bitirilmesi amaçlanmasına rağmen halen fiziki gerçekleşmesi % 27 olup 2006 yılına ait ödeneği olmadığından çalışma yapılamamaktadır.
              Çorum Hatap Projesinin Baraj ünitesine  1995 yılında başlanılmıştır.1998 yılında bitirilmesi amaçlanmasına rağmen halen fiziki gerçekleşmesi %  36 olup ,2006 yılı ödeneği 1milyon ytl ,.ek ödenek olarak 5 milyon ytl verilmiştir.. Çalışmalar devam etmektedir.
              Günümüzün teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde,Ülkemizin tüketilebilir yer üstü ve yer altı su potansiyeli 112 milyar m3 dür.2004 yılı itibari ile su tüketimi 40,1milyar m3 ulaşmıştır .  (  29,6 milyar m3 sulamada,6,2 milyar m3 içme ve kullanmada,4,3 milyar m3 sanayide )  Türkiye su potansiyelinin yaklaşık 1/3 tüketmektedir. Türkiye de kişi başına su kullanabilme şansımız 1500 m3 dür.güney komşularımıza göre yüksek gibi gözüken bu rakam kişi başına 10 000 m3 su düşen A.B.D ve Batı ülkelerine göre düşüktür Türkiye’nin su potansiyelinin yüksek olduğu yönündeki kanaat yanlıştır . onun için suyun her damlasını değerlendirmek zorundayız ,bu zorunluluk Çorum gibi ekonomisi tarıma dayalı yörelerde daha da belirgin hissedilmektedir. 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 07

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUM’UN YARINI
Çorum Belediyesi ile Gazi Üniversitesi Çorum İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi işbirliği ile düzenlenen ‘Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum Kuruluşları Etkileşimleri ve Çorum açılımı’ konulu panelde, T.S.O Başkan vekili ‘ Çorum Ticaret ve Sanayisinin Gelişiminde Çorum Belediyesinden Beklentiler ve Öneriler’ konusunu işledi konuşmasında özellikle imar düzenlemelerinin kentin sosyo-ekonomik gelişmelerini en iyi tarif eden düzenlemeler olduğundan bahisle Çorum nazım imar planının olmamasının kentin gelişmesine sekte vurduğunu Küçük sanayi ile Aşağı sanayi çatışması gibi olumsuzluklara neden olduğunu anlattı.
Önce nazım imar planının ne olduğundan bahis edelim.Nazım imar planı bölgelerin,gelecekteki nüfus yoğunlukları,yapı yoğunlukları,yerleşme alanlarının büyüklüklerini,ilkelerini,ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planına esas
olmak üzere düzenlenen plandır.
T.S.O Başkan vekili;bu konuşmasında Nazım imar planı vasıtası ile şehrimizin en önemli sorununu gündeme getirmiştir.Bu sorun şehrimizin vizyonunun (gelecekte varılmak istenen yer) ne olduğu konusudur.tüm Çorumlu ve Çorum’da yaşayanlar olarak konuşmamız tartışmamız gereken yarınki Çorum’dur  yarınki Çorum nasıl bir Çorum olmalıdır.
2023 Yılında Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlarken nasıl bir Çorum’a ulaşmak istediğimizi bu günden planlamak zorundayız.bu sadece imarda değil , Tarımda Hayvancılıkta,Sanayide,Turizmde,Madencilikte,ulaştırmada,hatta Çorum sporda şehrimizin hedeflerini koyan bir hedef plan olmalıdır.
Bu planın belki de birinci adımı 2015 olabilir Kamu kuruluşları,Belediye,Üniversite ve sivil toplum kuruluşları müştereken böyle bir çalışmayı başlatabilirler.Öncelikle şehrimizin sahip olduğu ekonomik ve sosyal alt  yapının tespiti ile başlanabilir kurum ve kuruluşlar mevcut bilgilerini günceleştirip Internet ortamında kamuoyunun bilgisine sunabilir sonra 2015 ve 2023de varılmak istenen hedefler planlanabilir, projeler üretebilir % 40larda olan tarım nüfusumuz gelecekte nasıl olmalıdır çiftçimizi yönlendirmemiz gereken hedef nedir ?  ulaşmayı düşündüğümüz sulama alanları ne olmalıdır bu ne gibi bir bitki desenine ulaşmamızı sağlar bunun   ekonomimize katkısı ne olur.ilimizin konut açığı nedir?  Nüfus artışımıza göre konut ihtiyacımız ne olur.ihracat rakamlarını nasıl artırırız gibi bazı örneklemeler vererek anlatmak istediğimiz çalışma ile şehrimizin ufkunu açacak bir plan oluşturulabilir.
Proje geliştirmek yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı yatırımcıya done elde edebilecekleri bir başvuru planı, kaç turizmci veya bilim adamı biliyor 3500 yıl önce yapılan  Hititlere ait barajın bu gün bile  işlevini yerine getirdiğini ve Çorum’da olduğunu.Kimileri hatırlayacaktır;Çorum Ticaret ve Sanayi Odasının ilki 1988 senesinde olmak üzere 1989 ,1992 , 1993 de  Çorum’un sorunları  ile ilgili dört adet toplantı yaptığını ve ilgilileri ile tartışıp  bunları kitap halinde yayınladığı uygulama göstermiştir ki , bu çalışmalar belirli bir süre kaynak kitap olmuştur. On sekiz yıl önce başlatılan bu çalışmaların yeni çalışmalarla güncellenmesinde şehrimiz açısından büyük yararlar vardır.
Yatırımcının önünü açan yatırım ortamı sağlayan kamunun sorunlarının ne olduğunu bilmek o sorunların aşılması halinde şehrimize katkılarının ne olacağını anlamak ve bu konuda güç birliği yapmak şehrimiz için kazanç olacaktır.
Şehrimizin mevcut kaynaklarının tespiti  sürdürülebilir bir kalkınma için  ön görülen hedefler akılcı bir plana dayandırılarak nasıl bir Çorum ve bu Çorum’a ulaşımının yol haritası oluşturulabilir.
Hemşerilerimizce de  benimsenebilecek böyle bir çalışma  şehrimizin hedefi ,hedefi yakalama çabası tüm Çorum’un heyecanı ,gururu ve mutluluğu olacaktır.

 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 08

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÜLKEMİZİN ELEKTRİK ENERJİSİ POTANSİYELİ
               Bir ülkenin elektrik enerjisi tüketimi o ülkenin kalkınmışlığının göstergesidir. 2004 yılında Türkiye deki elektrik enerjisi tüketimi 2100 KWh iken  dünya ortalaması 2500 KWh  ABD’de ise 12322 KWh dir.
               1950 yılında ülkemizde 800 milyon KWh elektrik enerjisi üretilirken ,bu rakam 201 kat artarak 161 milyar KWh’a ulaşmıştır.
               2005 yılında üretilen elektrik enerjisinin % 73 termik (kömür % 27 ,akaryakıt % 5 doğal gaz % 41 )  % 26,09 hidrolik ,% 0,01 jeotermal ve rüzgar’dandır.
               Özellikle son yıllarda ülkemizde doğal gaz kullanımı yaygınlaşmış ısınmanın yanı sıra artan elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak üzere  doğal gaz çevrim santralleri kurulmuştur. Bu santraların ilk yatırımları ilk yatırım bedelleri hidroelektrik santralarla göre düşük olmasına rağmen işletme bakım gideri,yakıt gideri daha pahalı ve dışa bağımlıdır. Bunun sakıncaları ülkemizde de hissedilen Rusya Ukrayna krizinde yaşanmıştır.         
               Elektrik enerjisi üretim kaynaklarından hidroelektrik santraları dışa bağımlı olmayan ,çevreye uyumlu ,uzun ömürlü ( 200 yıl ) ,yatırım geri ödeme süresi ( 5_10 yıl ) ve işletme bakım gideri düşük yerli bir kaynaktır.
               Ülkemizin önde gelen elektrik üretim santralarından Keban barajı 7 yılda ,Kara kaya barajı 4 yılda geri ödemesini tamamlayarak  kar’a geçmiştir.
               Türkiye’de bu gün için teknik ve ekonomik olarak değerlendirilebilecek olan 127 milyar  KWh / yıl  hidroelektrik potansiyel olduğu hesaplanmıştır. İşletmede olan 135 adet   hidroelektrik  santral bu potansiyelden yıllık 45.325 milyar KWh / yıl elektrik enerjisi
üretmektedir. ( %36 )  İnşaatı devam eden  41 hidroelektrik  santralı tamamlandığında 
bu oran ( % 41 ) olacaktır.
               Diğer yerli bir kaynak olan linyitin elektrik enerji üretim potansiyeli 120 milyar/ yıl KWh olup 43 milyar KWh / yıl  ( % 36 )  değerlendirilmiştir
               Ülkemizin elektrik enerjisi talebi asgari olarak 2010 yılında 216 milyar KWh /yıl 2020 yılında 406 milyar KWh / yıl olacağı  hesaplanmaktadır buda göstermektedir ki orta ve uzun vadede yerli kaynaklarımız yeterli olmamaktadır. Onun için :
               1) Hidroelektrik ve linyit gibi yerli kaynaklarımızın öncellikli kullanımı için önlem alınmalı ,çözüm için özel sektörün gücünden faydalanmalıdır. (2020 yılına kadar 128 milyar dolarlık yatırım gerekmektedir )  ancak kamunun önemi gözden kaçırılmamalıdır.
               2) Rüzgar  ve jeotermal gibi doğal kaynaklar yenilenebilir olmanın yanı sıra yerli ve temiz enerji kaynaklarıdır. Bu konuda ülke kaynaklarını değerlendirmek için yapılan alışmalar yetersizdir.
               3) dünyadaki bor rezervinin % 72 kısmına sahip olan ülkemizde teknolojik çalışmalara gereken önem verilmelidir.
               4 ) Elektrik enerjisi açığımızın tamamlanması yönünde  AB ve dünya uygulamaları olan nükleer enerji konularında toplum bilgilendirilmeli,konu toplum gündemine taşınarak  ulusal çıkarlar açısından değerlendirilmelidir.
               Elektrik enerjisi potansiyeli yönünden Çorum ilimiz hakkında kısa bilgiler vermenin uygun olacağı kanaatindeyim. İlimizin hidroelektrik potansiyeli 953 milyon KWh / yıl dır. Bunun 474 milyon KWh / yıl  kısmı inşa halindeki  Obruk barajından ( % 50) diğer kısımları
proje halindeki Kızılırmak Kargı projesi ( % 47 ) ,Aşağı Çekerek projesi  ( % 3 )
               Obruk barajı inşaatına 1996 yılında başlanmıştır.2001 yılında bitmesi programlanmıştır. Ancak bazı bürokratik işlemlerden dolayı henüz tamamlanamamıştır. Oysa 2001 yılında tamamlanabilse bugün geri ödemesini tamamlamış olacaktı
               Çorum ilinin linyit kömürü rezervi 36 milyon ton olup bu rezervden yapılan
üretim ısınma amaçlı kullanılmaktadır. Rüzgar enerjisi ile ilgili olarak geçmiş yıllarda Çorum Belediyemizce bazı çalışmalar yapılmış ancak kamu oyu ile yeterince paylaşılmamış ve bu güne kadar bir uygulama yapılmamıştır.
               Hükümetimizin cumhuriyetimizin yüzüncü yılına kadar yerli linyit taş kömürü ve hidroelektrik potansiyelimizin tamamının kullanılmasını hedeflendiğini belirten açıklamaları sevindiricidir.                                                                              

                    

Kaynakça  D.S.İ

 
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 09

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

SAĞ VE SOL
              Sağ ve sol kavramları, sizin bu kavramlara yüklediğiniz anlama göre farklılık gösterebilir.Sağ adımla evden çıkmak ,yatağın sağından kalkmak deyişleri başka türlü nasıl anlamlandırılır.Genelde sol, değişimden yana olmak sağ ,mevcudu korumak geleneksel olmak olarak anlamlandırılabilir. Günümüzde bu kavramlar oldukça karmaşık hale gelmiştir .bazen bu ayrımın ne olduğunu konusunda ciddi tereddütler oluşturmaktadır.Bazen sağcılık veya solculuk aileden miras kalma  bir olgu gibi karşımıza çıkmaktadır.Burjuva ,feodal düzene göre sol,işçi sınıfına göre sağdır.
              Her kavram ortaya atıldıktan sonra tarihsel süreç içerisinde değişir gelişir, yada daralır yok olur.Sosyal demokrat bir bakanın uygulamaya koyduğu ekonomik tedbirlerle ilgili uygulamanın kendisini muhafazakar demokrat olarak tanımlayan bir hükümetçe aynen devam ettirilmesi, bazı kavramlar üzerine düşünmemiz gerektiğini belirler .Dindarlık sağda ,din karşıtlığı solda demek değildir. Ancak kamuoyuna bazen art niyetli olarak bu yönde mesaj verilmektedir.Devlet müdahalesi tüm .rejimlerde söz konusudur. Ancak niteliği farklıdır yeni sağ (liberal-muhafazakar) ekonomik alana devletin müdahalesini istemez ama toplumun sosyal düzeni için ister.
              Bu gün Sol  C.H.P “Ekonomi ve siyaset anlayışımızın odağında insan vardır.biz halkımızla birlikte devleti sosyal ,siyaseti demokrat , ekonomiyi üretken ve yarışmacı hale getireceğiz “ demektedir.O zaman C.H.P solu piyasa ekonomisini kabulle devletin müdahalesini piyasada asgari düzeyde isteyerek ,ferdi ön plana çıkararak geleneksel sol söyleminden farklı bir şeyler söylüyor bu hangi soldur? Tarihsel süreç içinde değişen sol’un sosyal demokrat bir yaklaşımımıdır?
              Sosyal demokratlar; Sosyal devleti oluşturan işleyişlerin mümkün olduğunca yaşatılmasını, ancak temelde kapitalist sistem içinde kalınması istediğinde , sosyal demokrasi nin tarihi gelişim içinde soldan sağa kaydığını ifade etmiş olmuyor muyuz?.şimdi neye göre sol neye göre sağ ! solun ve sağın tekliği düşünülmeyeceğine göre gelişim solu sağa ,sağıda sola mı çekmektedir
              Ulusal kurtuluş mücadelesini veren ,Türkiye Cumhuriyetini kuran C.H.P 1965 yılında ortanın solunda olduğunu ,1970 yıllarda sosyal demokrat olduğunu söyleyerek siyaset alanındaki etkinliğini değişime uyarak sürdürmüştür.C.H.P nin batıdaki sosyal demokrat partilerinden köken farkı vardır.Kemalizm ile Sosyal demokrasinin beraberlik sağlayacağı en önemli alan değişim ve yenilikten yana olmaktır
              Fransız devrimi ile ortaya çıkan siyasal yapılanmada halk lehine değişiklik yapmak isteyenlere solcu denildi. 19y.y sanayi devriminin yarattığı işçi sınıfı sorunlarına çözüm için sosyalist gruplarla ve işçilerle örgütlenerek kapitalist sisteme karşı çıkmaları sol kavramını kurumsallaşmasını ve kitlelerce benimsenmesini sağlamıştır. Sol 1917 de Sovyet devrimi ile iktidara gelmiştir. İkinci dünya savaşın dan sonra bir çok ülke komünist rejime geçmiştir.1949 da ki Çin devrimi solculuğu az gelişmiş ülkelere taşımıştır.
              1989 Yılında duvarların yıkılması ile yeni dünya düzeni küreselleşme yaygınlaşmaya başlamıştır..Sol buna karşı tepki eylemleri koymuşsa da, Sermaye teknolojiyi de yanına alarak değişim ve yenilikçiliği sol’un elinden almaya başlamış. Buna karşın sol yeni projelerle sağın karşısına çıkmalıdır.
              Sol fikrin temsilcisi olan  C.H.P 1960 li yıllarda özgürlük, 1970 li yıllarda işçi hareketleri ile,değişim ve gelişimden yana olan olarak etkin olmuştur .Modern toplumlarda siyaset merkez sağ (muhafazakar,liberal) ve merkez sol (sosyal demokrat) akımlarına dayanır .Her iki Kanat dan birinin zayıf olması yöneten demokrasi konusunda zaaf yaratır.Bu bakımdan Ana muhalefet ülkemizde gelişen sosyal,siyasal ve ekonomik sorunlara karşı  kendi projelerini toplumun gündemine sokarak halkın güvenini daha fazla artırmalı, çağdaş sol içerikle “ Anadolu solu,Sosyal liberal sentez,Kemalizm ve sosyal demokrasi sentezi ”gibi ufuk açıcı kavramları günümüzün ülke ve dünya şartlarını değerlendirerek toplum gündemine sunulmalıdır.
Bu tartışmalara ülkemizin gerçekten ihtiyacı vardır. Tartışmasız tek sesli demokrasi sistemin yapısına aykırıdır.Gelişen sosyal siyasal ve ekonomik konulara da muhalefet göstereceği tepkiyi  sadece söylemle değil belirgin ülke şartlarına uygun projelerle destekleyerek topluma kendini daha net anlatmalıdır.
              Bize bu kavramları tartışma imkanı veren cumhuriyetimizin, değiştirilemez temel ilkeleri; laik,demokratik ,sosyal bir hukuk devleti olmasıdır. Özgürlük içerisinde gelişmeyi ve çağdaşlaşmayı bu temel ilkeler gerçekleştirir.Toplumda bunun bilincindedir.

 

 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 10

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

KENT PLANLAMASI
                Bir şehrin sosyo ekonomik düzeyini şekillendiren üç ana unsur vardır.Kentin planlanması, devlet ve özel sektörün yatırımları,sivil toplum kuruluşlarının uyarıcı ve yönlendirici faaliyetleridir. Kenti planlaması kentin vizyonunun (gelecekte varılmak istenen yer )  tespitidir. Bu tespit her alandadır; tarım,hayvancılık ,sanayi,ticaret, turizm ,madencilik,ulaşım vb bir çok alanı sayabiliriz .Biz bu yazımızda imardan bahis etmek istiyoruz .Bu günü anlamak için önce dünü bilmek gerektiğine inanıyorum .
              Çorum imarına ait ilk çalışmalar 1933 yılında göreve gelen Belediye Reisi Baha Bey tarafından Nafıa müdürü mühendis Nusret Beye yaptırılmıştır.Bu plana göre şehir Albayrak Gazipaşa okullarından ve kaleden geçen cadde esas tutularak eski ve yeni  olmak üzere şehir iki kademede planlanmıştır. Kuzeyde kalan kıraç alanlar yeni iskan alanları olarak gösterilmiştir.Ancak planı yapan mühendisin ihtisası Dahiliye Bakanlığınca uygun görülmediği için plan tasdik edilmemiştir.
              1934 Yılında Belediye Reisi seçilen Pertev bey in Macar Mühendise hazırlattığı imar planına göre eski hükümet binasının etrafına çarşı ve eski Çorumda ufak meydanlar tanzim ettikten sonra eski Çorum’un etrafını yeşil bir bantla ( kale ,Ulu mezar) kuşatmakta ve bu bantta spor tesisleri oluşturmaktadır.Bu bant  dışına yeni Çorum’u planlamaktadır.
              1942 Yılında Baha Bey tekrar Belediye Reisi olunca, Pertev Beyin Macar mühendise yaptırdığı planı uygulamadan kaldırarak Menteş adlı mühendise yeni imar planı hazırlatmıştır.Bu imar planına göre saat kulesi merkez kabul edilerek her biri 24 m genişlikte beş istikamette ana yollar ( Samsun, Mecitözü,Ankara, İskilip , Osmancık ) merkez meydanda birleştirilmiştir. Diğer ara sokaklar  9-12 m kabul edilmiştir. Planın onayı için yapılan meclis toplantısında Çorum Belediyesinin mali durumunun müsait olmadığı gerekçesi ile   Ankara ve Samsun yolunun 24 m açılması diğer yollardan vazgeçilmesi görüşü benimsenmiştir. Proje müellifi önce  plan aynen uygulanmazsa bu işten çekileceğini bildirmiş ancak sonradan bazı belediye meclis üyelerince  ikna edilmiştir. Ve plan bu şekli ile tasdik edilmiştir. Osmancık caddesi 1960 ihtilalinden sonra açılmıştır.
              İmar planını sadece imar planı yapımcısının ve Belediyenin işi olarak görmek,sonunda konut alanı,yeşil alanı,ulaşımı ,otoparkı,yaya yolu ,bisiklet yolu ile kitlenmiş bir kent çıkarır karşımıza,  çağımızın anlayışı katılımcılıksa imar planı yapılırken halkın talepleri alınmalı ve halkın çözümleri dinlenmelidir. Geleceğin tanımlanması yapılırken öncelikle o yörede yaşayan insanların ,sivil toplum örgütlerinin katılımı sağlanarak, onların öneri ve uyarıları alınmalıdır.Her şeyi bilen belediye anlayışından yerine halka danışan belediye anlayışının seçilmesi halkta alınan kararlara sahiplilik duygusu uyandırır.Acaba halka sorulsa idi aşağıda belirtilen  bazı uygulamalar böyle mi olurdu?
              Albayrak caddesinin genişliği,Küçük sanayisinin yeri,Üniversiteyi oluşturacak fakültelerin yeri ( mühendislik, veteriner, iktisat ) ,Emniyet sarayının yeri,Mevlana oto parkı ,Yunus Emre iş merkezi,Özel idare iş hanı (kültür sitesi), çok farklı kat uygulamaları, eski dokudaki uygulamalar, bu listeyi uzatmak mümkün dür ve burada yapılan tespitlerdeki  amaç şehrimizin geleceğine ilişkin yapılacak çalışmalarda  dünü hatırlatmaktadır.
            Kentin planlamasının önemli unsurlarından biri olan imar uygulamaları için belediyemiz ivedi olarak nazım imar planı çalışmalarını başlatmalı ve bu çalışmaları Çorum halkı ile birlikte yürütmelidir.2005 Yılında başlatılan konut seferberliğinden çorumda yeterli ölçüde faydalanabilmesi için arsa üretimi konusunda belediye şehrin önünü açmalıdır . Şehrimizde de tercih edilmeye başlanan site tipi yerleşim için yeterli ve müsait arsa  sıkıntısı çekilmekte daire karşılığı arsalarda rayiçler % 45 - %50 civarlarında seyir etmektedir.  Bu sonuçta daire fiyatlarına yansımakta, Ayrıca konut seferberliğinde pastadan yeterli payı almamızı zorlaştırmaktadır.Belediyemiz kent dönüşüm projesi olarak sadece saat kulesinin etrafını düşünmeyip daha kapsamlı düşünmelidir eski dokular  ve eski deprem yönetmenliğine göre inşa edilen yapılarda içeren kent dönüşüm projesi tüm sivil toplum örgütlerinin katılımı ile tartışılmalıdır.Yatay gelişim yanı sıra düşey gelişimden çekin ilmemelidir.
              1942 Yılında hazırlanan  mali yetersizlik gerekçesi ile tasdik edilmeyen plan o zaman tasdik edilse idi geçen zaman içerisinde bu yollar meydanlar oluşacak ve bugün o meydanı oluşturmak el öpülecek ve heykel dikilecek   bir olay gibi düşünülmeyecekti bu günde içinde aynı şeyler geçerlidir bizler yarının Çorum’unu şekillendirecek imar planın yapmazsak ,yapıp da uygulayamazsak gelecek kuşaklar ataları olan bizleri onlara bıraktığımız mirasa bakıp kim bilir  nasıl anacakladır..

 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
 
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM
 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.