|
|
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
|
Mahmut Selim GÜRSEL TAKDİM
Hayat Hikayesi
DURMAK YOK
PKK
RAPORUNA SON RÖTUŞ
MUSKA VE DOZER
2. CUMHURİYET BÖYLE BİR ŞEY OLMALI
ANAYASA MAHKEMESİ
NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ GENEL TOPLAMI NEDEN SİLDİ?
ÖZGÜR FEHMİ EFENDİ
KÜRT RAPORU
KERİMOV'A DÜZENLENEN SUİKAST
KARANLIĞA GİDEN IŞIK FETULLAHÇILIK
|
|
|
Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan
kullanmayınız! |
Hazırlayan Mahmut Selim
GÜRSEL |
corumlu2000@gmail.com
|
Sitemiz ve yazarlarımız;hukuka, yasalara, telif
haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
KİTAP ismi Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
TAKDİM
Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve
bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak
görülmelidir.
Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini
veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da
benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.
Bu
çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış
olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı
göreceksiniz.
Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir
kitaptır; onu okumamız gereklidir.
Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar
veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar
veremeyiz.
Mahmut Selim GÜRSEL
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
Nevval KAVCAR
- Emekli matematik öğretmeniyim. Manisa-Soma'lıyım.
- "Yüzleşme" ve "Sivil İhanet" adlı iki kitabım
yayınlandı.
- Yenileri üzerinde, günlük köşe yazılarımdan fırsat
buldukça çalışıyorum. "
Yayınevimizin yayınlanmış dergilerinde yazıları
bulunmaktadır.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
03 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
DURMAK YOK YOLA DEVAM
“Durmak Yok, Yola Devam” İçki
Reklamı(ymış)
Yılbaşı gecesi oldukça geç bir
saatte televizyonun karşısındayım. İki kişi geçtiğimiz yılı
değerlendirirken, biri diğerine dedi ki: “Durmak yok, yola devam”
sloganı viski firması reklâmı, AKP bunu nasıl kullanıyor?” diğeri
“Bilmiyorlardır” dedi. Bunun cevabını merak ettim doğrusu.
Bu sloganı “otobüs firmalarına”
yakıştırıyordum, içki firmasına ait çıktı.
Melih Gökçek ile Kemal
Kılıçdaroğlu’nun düellosu, AKP’nin işine yaradığı konuşuluyordu.
Yaklaşan yerel seçimlerde Gökçek’in kellesi gider gözü ile bakanlar
vardı işe. “Yolsuzlukla mücadele ettiğini” söyleyen Başbakan’ın,
“Buraya kadarmış Melih, hizmetlerin için, teşekkür ederiz” diyeceği
sanılıyordu. Fena halde yanıldılar.
“Gökçek”ten karizmatik aday
olmadığı, AKP’nin oylarını böler masalını geçsinler önce.
Milyonlarca seyircinin gözü önünde “sayaçlar” yolu ile halkı
kazıkladığını ifade eden bir Belediye Başkan adayı var ortada.
Niçin Gökçek sorusuna verilen en
ilginç cevap ise şu olmalı. “AKP'nin son MYK’sında yapılan oylamada
19 üyeden 10’unun Gökçek’i desteklemesi” Üçkağıtçılığına rağmen mi?
Sorusunu akla getirdi. Üçkağıtçılığına ve vatandaşı dolandırmasına
rağmen..AKP’nin Merkez Yürütme Kurulu yani partinin beyni Gökçek
demiş.
Derler derler.
İktidarda olan onlar.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
04 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
PKK RAPORUNA SON RÖTUŞ
15 Ekim 2007’de Amerika bir rapor
yayınlandı. Dış Politika Ulusal Komitesi adlı düşünce kuruluşunun
“PKK’nın Silahsızlandırılması; Hareketinin Sınırlandırılması ve
Yeniden Kazandırılması” raporuydu bu. İşte o andan itibaren Irak ve
Türkiye’de gelişmeler o doğrultuda ilerledi.
Neler vardı o raporda?
- PKK sorununa çözüm için “Sivil
Anayasanın” çıkarılması
- Siyasi ve kültürel reformların
uygulanması
-TCK 301. Maddesi ve Terörle
Mücadele Kanununun kaldırılması
- Güneydoğu bölgesinin
kalkındırılması
- Bu tür reformların yapılması için
Avrupa Birliği’nin önemi
- Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı
Mesut Barzani PKK’yı sınırlayan adımları atması durumunda,
Türkiye’nin Barzani’yle doğrudan ilişki kurması gerektiği
- DTP’nin PKK’yla Türkiye arasında
arabulucu olması
PKK sorununun cephede çözümlenemeyeceği ve PKK’nın barışçı bir
yaklaşım - sergilemesi durumunda, örgüt üyeleri için af ilan
edilmesi
Affedilen PKK’lıların Türkiye’de istihdam edilmesi
Bahsi geçen rapor PKK’nın
bitirilmesi ve PKK’nın G. Doğu’ya siyasi çalışmalar için dönmesini
içeriyor. AKP İktidarı bu manada hangilerini yapmış?
Sivil Anayasa: Çıkarmak için epey
uğraştılar, “Kapatma Davası” engel oldu. Böyle bir dava açılmasa
idi, bugün “Sivil Anayasa” konusu ile cebelleşiyor olacaktık.
Amerika’nın hedefi “Değişemez Denilen Maddeleri” yok ederek,
Türkiye’nin parçalara ayrılmasının önünü açmaktır. Son günlerde AKP
milletvekili Burhan Kuzu “Mini Anayasa” diye, aynı hedefe varıcı
çalışmalar için nabız yoklamaktadır.
Siyasi ve Kültürel Reformlar:
Kürtçenin serbest bırakılması, Üniversite’de “Kürtçe” bölüm açma
çalışması, “Kürtçe” Kuran-i Kerim basılma işareti ve TRT’de Kürtçe
yayın başlayacak olması. Bunları gayet masum isteklerin
gerçekleşmesi gibi yerine getiriyor Batı madem ki bunları yaptın,
artık “Kürtleri tanı” der mi demez mi? Lozan delinirse, “Türkiye
Türklerin elinden alınır mı, alınmaz mı?”
TCK 301 Madde: Değişemez maddelerin
ve batılı ajanların konuşmasının önünü açacak şekilde değiştirildi.
G. Doğu Bölgesinin Kalkındırılması:
G. Doğu için öngörülen kültürel, siyasi açılımlarla birlikte
güvenleri yerine gelsin, “bağımsızlık talebinde” bulunsunlar diye
ekonomik olarak güçlendirilmeleri çalışmaları yapılmaktadır. G. Doğu
Ülkenin en geri bölgesi değildir ki?
A.B.: AB’nin son 10 yıllık serüveni,
Türkiye’nin parçalanması üzerine kurulmuş senaryolarla yürümektedir.
Kendi içinde çöken AB’ne Türkiye Doğu Anadolu’yu Ermenilere, G.
Doğu’yu da Kürdistan olarak tanımak şartı ile girmesi
öngörülmektedir.
Irak Bölgesel Hükümeti İle Bağlantı
Kurulması: AKP İktidarı bu adımı da atmıştır. Türkiye’nin tanımadığı
Kürdistan hayatta kalamaz. ABD Türkiye’ye bunu yaptırmış, iktidar
alet olmuştur.
DTP’ nin Arabuluculuğu: DTP’ nin
bölgede ve Türkiye’de kabul görmesi için, kaçırılan askerler
oyununda proje gerçekleşmiştir. Fakat tutmamıştır. AKP, DTP’ ni
sollayıcı hareketleri başarı ile gerçekleştirmiştir.
PKK’nın Cephede Çözülemeyeceği:
başından beri AB, ABD ve yerli işbirlikçileri bunu söylemektedir.
PKK, Kürt bağımsızlık hareketidir. Onlarla anlaşın, istediklerini
verin. TSK, PKK’yı terör örgütü gördüğü için, askeri bu işe
karıştırmayın. TSK’ne baskı ve çeşitli cephelerden saldırı bu
yüzdendir. Türkiye’yi koruyucu fonksiyonunu bitirip, BOP’nin
güvenliği başta olmak üzere, Amerikan kontrollü politikalarda
hizmetkâr olması istenmektedir.
PKK’lıların Affedilmesi: İktidar
bunun için deneme yapmıştır. “Ananın yanına Dön Affı” gibi. Suça
bulaşmayan PKK’lıları geri çağırmışlardır. Şimdi ayrım yapmadan
hepsini affetmesi gündeme gelecektir. Ne Zaman? 29 Mart yerel
seçimlerinde AKP %50 oy aldıktan sonra.
Netice: Türkiye AKP İktidarı ile
Türkiye’nin bölünme noktasına doğru “Demokratikleşme” adı altında
sürüklenmektedir.
İç Savaş tehlikesi kapıdadır.
PKK Raporunu Destekleyen Taraf
(Mandacılar Korosu )
1-Ankara’nın talebine kulak veren
Irak Kürt Bölgesel Hükümeti PKK’yı silahsızlandırmayı amaçlayan bir
proje üzerinde çalışmaya başladı.
2-Irak’taki iki Kürt partisinin
üzerinde uzlaştığı adımların başında Irak Parlamentosu’nun PKK’yı
“yasadışı” ilan etmesi geliyor.
3-Örgüte “Silah bırak, Türkiye’ye
dön” çağrısı yapılacak. Eyleme karışmayan PKK’lılara ‘eve dönüş’
yolunu açacak olan proje BM gözetiminde bir geçiş sürecini
öngörüyor. ( Nevzat Çiçek- 14.12.2008 - Taraf Gazetesi)
Amerika’nın PKK Raporunu adım adım
gerçekleştiren AKP İktidarı ve bu eyleme destek veren Taraf başta
olmak üzere medya ayağı. Kendilerine aydın diyen Amerikan
mandacıları ve Ermeni özür kitlesi, Türkiye’nin bölünmesine aracı
oluyorlar.
Bush’un kafasına ayakkabısını atan Iraklı Gazetecinin tırnağı
olamaz bizdeki o yazarçizer takımı.
Hablemitoğlu’nu Rahmetle Anıyoruz
Katledilmesinin üzerinden altı yıl
geçti. Onu şehit edenlere lanetle.
“Sevgili Dostlar,
18 Aralığın, o kara günün, 5.
Yıldönümünde Karşıyaka Mezarlığı 5. Kapıda bulunan kabrinde saat
12.00′de ben, kızlarımız ve katılmak isteyen herkes Necip ‘le bir
kez daha buluşmak üzere orada olacağız.
Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu”
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
05 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
MUSKA VE DOZER |
Dozerler, kepçeler toprağın altını
üstüne getirirken, yerel seçimlere yaklaşıyoruz. Biraz mantık ötesi
bir yazı olacak biliyorum, idare edin.
Ne bileyim bir yandan yaklaşan
seçimler, öbür yandan BM yardım örgütü Gazze’den çekilme kararı
aldığı bu gün İsrail yine onlarca kişinin kanını döktü. Türkiye’de
akla ziyan işler oluyor. Eski Yargıtay başsavcısı teknik takibe
takılıyor, çünkü Ergenekoncularla konuşuyormuş. Şimdi aklıma ne
geldi. Kendisine geçmiş olsuna gelen, Yargıtay görevlileri de takibe
alınır ve emekliliklerine binaen bilmem kaçıncı dalgaya kapılırlar
mı?
Neyse dönelim evde bulunan muskaya.
Sahte hocalar vardır, derler ki senin evde muska var..Eee, ne
olacak? O muskayı bulup, karşı muska yaptık mı iş tamamdır. Tez,
antitez gibi..Muska nerede? Düşünür gibi yapar, ana kapının yanında
bir oda var mı? Bildi, valla. Var , var.. sakalını sıvazlar
hoca..İşte o odada. Gidip bulalım. Hoca eve gelir, bahsedilen odaya
dalar, arar gibi yaparken elindeki muskayı bırakıverir. İşte..der,
burada. Ev sahibi şaşkın ve mutlu. Hoca kendinden emin. Ne alakası
var muska ile yerel seçimin değil mi?
Neyse dönelim yerel seçimlere.
AKP’nin gidişatı gidişat değil. Yolsuzluk paçasından akıyor. Nasıl
düzelecek bu iş? İşte BOP eş başkanım bunun için seferberlikte. Ne
ilginç değil mi? AKP için açılan kapatma davasına konu olan BOP eş
başkanlığı başta olmak üzere iddianamedeki birçok madde
görüşülemiyor. Bu vesile ile eş başkanlık kaldığı yerden devam
ediyor.
Teknik takibe mi takıldı birileri
bilmiyoruz ki.
Tekrar 29 Mart yerel seçimine
projektör tutarak önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek isterim. Nerden
geldiği belirsiz, in mi cin mi olduğunun tespiti yapılamayan 6
milyon seçmen bana şunu düşündürttü. Olurda muhalefet seçmenler
doğru mu, sanal mı araştırması yapmaz ve seçim haftası çok büyük bir
Ergenekon bombasına ulaşılırda kafalar allak bullak olursa.
Sandıkların başına dikilecek âdemler, badem yiyerek işi savsaklarsa.
(Buraya dikkat)
Ne olur o zaman? Tüm partilerin
gerçek oyları ile birlikte, bir tek partiye sanal oylar akabilir.
Akşam namazını müteakiben bir bakmışız ki “hamdolsun %50” oy
alıvermiş partinin biri.
Bu arada İsrail kararladığı harekâtı
bitirmek üzere iken, BM güvenlik konseyi “ateşkes” istemiş. Ne mutlu
Türkiye’nin de içinde bulunduğu üyeler “ateşkes”i kabul etmiş.
İsrail BM kararını dinlemiş duruma düşmemek için Gazze’de operasyona
devam edeceğini açıklamış. Onlarda mı muska arıyor acaba?
İsrail’deki hükümeti devirmeyi planlayan bir terör örgütü, orada da
olur mu olur. Haklı adamlar. Altlarında dozer, Gazze’yi yıkıyor.
Bu arada İngiliz Guardian gazetesi
diyor ki: “Son tutuklamalar soruşturmanın AKP’nin laik rakiplerine
karşı bir cadı avı olduğu şüphelerini artırdı.”
İşin ucu İngiltere’ye mi uzanmış
gibi.
Bir dozerde güneş batmayan
İmparatorluğun topraklarına. |
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
06 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
2. CUMHURİYET BÖYLE BİR ŞEY OLMALI
Anayasa başkanı, Danıştay, YSK ve
Başbakan arasındaki gerginliği görünce, dedim ki bir daha bu tür
olayların yaşanmaması için çözüm bulmalıyız. “Çözümsüzlük çözüm
değildir” nihayetinde.
Öncelikle Danıştay mahkemesine gerek
olmadığı için onu kaldıralım. Zaten baş ağrıtmaya başladı. Devletin
Başbakanına, Haşim Beyin mahkemesine kafa tutmaya başladılar
çaplarına bakmadan. Sanki hukuk okumuşlarda, bir şey olmuş gibi.
Sonra, YSK ne ihtiyaç var. AKP
iktidarı birkaç yasa çıkarıp o görevi devralsın. Ne olabilir? AKP
iktidar ve Başbakan Erdoğan “Yeter Gari” diyene kadar Başbakan
olsun. Veya bir başka çözüm. Çünkü beş yıl kadar sonra,
Cumhurbaşkanlığı, devlet başkanlığı mı gibi konular ve yeni
gerginlikler olacak.
Erdoğan ve Gül aralarında
anlaşsınlar, beş yıl ara ile bıkana ya da ölene kadar bu görevi
sürdürsünler. Vefatları halinde ailenin büyük oğlu görevi devralır.
Seçimler ve muhalefet ise
demokrasiyi zedeleyen unsur halini aldı. Ortalığı karıştırmaktan
başka bir işe yaradıkları yok. Tek parti olsun o da AKP. Millet
bıktı kavgadan. Başbakan Erdoğan ister BOP eş başkanı olsun, isterse
BOP’un Genel Başkanı olsun. İster şehitlere kelle desin, isterse
Öcalan’a “Sayın” desin. Canı ne isterse onu yapsın. Dilinde tüy biti
“alt-üst kimlik” demekten. Hangisi alt, hangisi üst nasıl istiyorsa
iyi bir ayar çeksin vatandaşlık işlerine.
Kızılay’ı lağvedip yerine Deniz
Fenerini Türkiye’nin millî yardım kuruluşu olarak ilân etsinler.
Başına Zahid Akman’ı geçirelim. Bir sürü kanala ihtiyaç yok. Bir
tane Samanyolu olsun. Günde bir saat “Cemaat Vakti” olur. Fetullah
Gülen’i dinler feyz alırız. O ağlar biz ağlarız, “Amerika, hâlâ bu
dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır” demesini huşu
içinde dinleriz.
Anayasayı tamamen kaldırıp yerine
“Sivil Anayasa”yı koysunlar. Değişemez denilen maddelerden kurtulmak
şartıyla. Devletin adını Özal’ın arzusu hilafına içinde “Anadolu”
kelimesi geçecek şekilde yenileyelim. “Anadolu Etnikistanı” şeklinde
örneğin. 36 Etnik kökenin devletin kurucusu olduğu, yeni Anayasada
belirtilsin. Böyle bir durumda başkent Ankara’ya hiç gerek kalmıyor.
Özerk devletçiklere ait nasılsa 36 başkent olacaktır. Farklılıklar
zenginliğimiz ya, o bakımdan.
Anıtkabir’in bulunduğu yerde
kurulacak özerk devlet kesinlikle Türklere ait olmamalı. Onların
aklı başına devletleri elden gidince geldiğinden, geçmişi onlara
hatırlatacak bir yerde olmamalılar. Veya onları diğer etnik
kökenlerin içine azınlık olarak dağıtabiliriz. O daha makul olur.
Kürtçe TV ile ülkeyi bölmeye
nesiller yetiştirmeye uğraşacağımıza, kendi bağımsız yapıları bir an
önce kurulsun. Ne halleri varsa görsünler.
Diyanet İşlerine hiç gerek yok.
Amerika’dan Fetullah Gülen’i getirip, BOP, Şark ve Garp
vilayetlerinin Şeyhülislamı olarak ilân ettik mi tamamdır.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
07 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
ANAYASA MAHKEMESİ |
Anayasa Mahkemesi devletin tek
mahkemesi olarak kalmalıdır. Fakat 11 üye kısmı sakata bindiriyor
işi. Başkan Haşim Kılıç ve röportör Osman Can yeter. Üyeleri
kafalayacağım, dinleyeceğim, tufaya düşüreceğim diye uğraşılıp,
aylarca ülkeye vakit kaybettiriliyor. İkisi tabii üye olsun, ölene
kadar bu görevi yürütsünler. Yasaları da kendileri belirlesin. İster
şeriat üzre, ister akıllarına ne eserse. Onlar rahmetli olunca
tamamen lağvederiz gider.
Etnik devletçiklerin resmi dilleri
kendi arzu hilafları doğrultusunda olmalı. Sadece Türklerin resmi
dili İngilizce olmalı. Türk diye millet mi var. Geçmişi tamamen
sileceksiniz beyinlerinden ki fırlamalık yapmayalar.
“Soykırım” kabul edilerek,
Ermenistan Anayasasında gösterildiği şekli ile D.Anadolu’da
“kendilerine” ait olduğunu iddia ettikleri yerleri verelim. Bitsin
artık “özür dileme” teferruatı.
Bu işleri acil tarafından yürütelim.
AB “devlet Politikası” vs ile ağır aksak, onun gönlü olacak, bunun
gönlü olacak beklemeyelim. 70 milyona referandum uygulayalım. 36
etnik kökene bölünmek istiyor musunuz? Sorusu sorulsun ve tek cevap
hakkı olsun. “Evet”
İŞİ KÖKTEN ÇÖZELİM.
Türk Silahlı Kuvvetleri şimdi kalkar
“Cumhuriyeti koruma “ falan karıştırır işe. Gerçi Anayasa değişince
o maddeler kalkmış olur. Onlar içinde bir çözüm bulur bulmaz,
yukarıdaki planı uygulayalım, derim. Ne bileyim TSK’ne görev olarak
zincir mağazaların güvenliği verilebilir. “Mecburi askerlik”
kalkınca, ortada ordu falan kalmayacağından kendi kendilerine
dağılır giderler.
Türkiye’yi hayal ettiğim şekle
getirmek için çaba harcayanlarla uğraşmak yerine, açalım önlerini.
“Yollarına devam etsinler.”
Yetti gayri.
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
08 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ GENEL TOPLAMI NEDEN SİLDİ? |
- 22
Temmuz 2007 seçimlerinde anormallik vardı. AKP’nin belirli
rakamlarla baştan itibaren otomatiğe bağlanmış oranla önde
gösterilişinden tutun, nüfus konusundaki çelişkili bilgiye kadar
tamamı problem içeriyordu.
- Öyle
olduğu yönündeki kanaatim 2008 Ocağında ilan edilen Türkiye nüfusu
ile pekişti. Bu arada çalışmalarımda kullanmak üzere Nüfus işleri
genel müdürlüğündeki istatistikî bilgileri kayıt altına almıştım.
-
Devletin resmi kurumunun sitesindeki son üç yılın istatistikî
bilgilerinde genel toplamlar silinmiş. Bu tedirginlik oluşturdu
bende. İç İşleri bakanlığına bağlı olan Nüfus ve Vatandaşlık İşleri
Genel Müdürlüğü sitesinde yeni nüfus açıklanıncaya kadar yayında
olan toplamlar neden kaldırılır?
- Eski
nüfus bilgileri doğru ise, yenisi yanlıştır.
- Yeni
nüfus bilgileri doğru ise, eskisi yanlıştır.
- Netice
olarak ortada bir yanlışlık göründüğüne göre, tüm bilgiler oynanmış
olabilir.
- Nüfus
ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Sitesinden Alınan Bilgi
-
- Eski kayıt
|
- Nüfus
|
- Yeni kayıt
|
- Nüfus
|
- 2003
|
- 71.337.204
|
- 2003
|
- G.Toplam Silinmiş
|
- 2004
|
- 72.357.300
|
- 2004
|
- G.T. Silinmiş
|
- 2005
|
- 73.429.426
|
- 2005
|
- G.T. Silinmiş
|
- 2006
|
- 74.530.959
|
- 2006
|
- G.T. Silinmiş
|
-
|
-
|
- 2007
|
- G.T. yazılı değil
|
-
- 2007
yılı nüfusunu site verisinden toplarsak Türkiye nüfusu 75.472.570
- 2008
Yılı adrese dayalı Nüfus kayıt sistemine göre Nüfus 70.
586. 256
- Arada
5 milyonluk fark var. Bu durumda hangi nüfus doğru?
-
- Daha
iyi anlaşılması için değişimden önce kaydettiğim tablo ile
veriyorum.
- Nüfus
Sayımı İlanından ÖNCE Nüfus ve Vatandaşlık işleri G.Md. sitesi
-
- YAŞ VE CİNSİYETE GÖRE NÜFUS
İSTATİSTİĞİ (TÜRKİYE GENELİ)
- 2006 yılı ülke geneli
- Erkek
Kadın
Toplam Nüfus
-
- 37.223.254
37.307.705 74.530.959
-
-
- 2008 Ocak ayında Nüfusun İlanından
SONRA Nüfus ve Vatandaşlık işleri G.Md. sitesi
-
- YAŞ VE CİNSİYETE GÖRE NÜFUS
İSTATİSTİĞİ (TÜRKİYE GENELİ)
- 2006 yılı ülke geneli
- Genel Toplam kısmı tamamen
kaldırılmış
-
-
- 2007 yılına ait Nüfus ve
Vatandaşlık işleri G.Md. sitesindeki rakamlar toplanırsa 75.472.570
- 2007 Haneye göre yapılan
Nüfus sayımı sonucu…. …………..70. 586. 256
-
- Hangisi doğru?
-
- Seçmenin artıp, nüfusun azaldığı
netice neyin göstergesidir?
-
- Seçmen sayıları
- Yapılan Seçimler
Seçmen Sayısı
- 3 Kasım 2002
- Genel Seçimler
41.407.027
- 28 Mart 2004
- Mahalli İda. Seçimi
43.552.931
- 22 Temmuz 2007
- Genel Seçimler
42.799.303
- Son Nüfus sayımına
- Göre
48.265.644
- 22
Temmuz 2007 seçiminden altı ay sonra yeni nüfus açıklanmış ve bu
nüfusa göre, altı ay içinde 6 milyon seçmen artışı oluşmuştur.
- Bu
bilgiler ışığında CHP ve MHP’nin ortak seçim bürosu kurarak, Türkiye
Genelindeki genel oy toplamına, SEÇSIS’i devre dışı bırakarak
kendilerinin ulaşması gerekir.
- Ortak
seçim bürosu kurulmaz, neticeler SEÇSIS ve Cihan Haber Ajansı
inisiyatifine bırakılırsa, AKP’nin yerel seçimlerde alacağı oy oranı
%50 yi geçebilir.
-
- Not:
Veriler Nüfus ve Vatandaşlık işleri Genel Müdürlüğü sitesinden
alınmıştır.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
09 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
ÖZGÜR FEHMİ
EFENDİ
Allah kimseyi para pulla imtihan etmesin.
Şu kısacık ömrünü satacak çok kişi var çevrede. Adı yaptığının
karşılığını almak gibi masum fakat 100 bin liraya da köşe yazılmaz yahu
Fehmi Koru. Her kim neyi abartırsa abartsın, bunca parayı önüne
serenlerin beklediğini misli ile veriyorsun. O paranın onda birine AKP
iktidarı önünde takla atan onca şarlatan bu miktarı duyunca dudakları
uçuklayacaktır emin ol.
Günlerdir aldığı miktar ortalarda
geziyor, millet “vay bee” diyordu. Nihayet cevap vermiş, diyor ki: “Elde
ettiğim ekonomik bağımsızlık, bana, fikirlerimi özgürce açıklayabilme
fırsatı da tanıdı. Kimseye eyvallahım yok, canım sıkılınca ceketimi alıp
gidebilecek haldeyim.” ( F.Koru- 18 Şubat 2009- Y.Şafak)
Binlerce lirayı sana ceketini alıp gitmen
için ödemiyorlar Fehmi Efendi. Hizmetinin karşılığı o para, ananın ak
sütü gibi helal değil bilesin. Hele ceketini al bak, kimlerle hangi
telefon görüşmelerin, bağlantıların ortaya saçılacak.
Odatv’nin yayınına göre TMSF’den program
başı 32 milyar almış. Toplam da 640 milyar ediyor. Bunca para “Ekonomik
özgürlük” saçmalığı ile açıklanamaz.
TMSF cevap versin hele. Daha kimlere
ulufe dağıtıldı? Bahsi geçen dağıtıma kim karar veriyor? Sorusundan
başlayarak cevaplasın TMSF sultanlığı.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
10 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
KÜRT RAPORU VE ABANT PLATFORMU |
2007 Ekimindeki “Kürt Raporunun”
gelişmiş versiyonu Obama’nın önüne konuldu demiştim. “Kürdistan
Üzerinde Çatışmayı Önleme” raporunun ana fikri; TSK’nin PKK ile
mücadeleden çekilmesi, PKK için af çıkarılması ve Çapulcistan’ı
tanımaya yönelik adımların atılması idi.
Bu adımlar 29 Mart 2009 yerel seçimi
sonrasında atılacaktır. Bir yandan Brüksel’in talebi doğrultusunda
bölge halkını daha azdıracak çözümler öne çıkarılacak, öbür taraftan
Irak’ın Kuzeyindeki yapı ile tanımaya dönük çalışmalara girilecek.
Obama’nın Gül ve Erdoğan’ı arayarak
“bölgenin liderisiniz” mealindeki sözlerinin altında yatan budur.
Amerika’nın Ortadoğu, Kafkaslar ve Asya siyasetindeki öngörülerini
Erdoğan ve Gül’e aktarması “Top sizde” demesi, yerel seçim sona
erdiğinde daha anlam kazanacaktır.
Amerika Obama döneminde daha atak
siyaset yürütecek ve muhtemeldir ki İslâm Coğrafyasının, Washington
lehine dönüşümü hız kazanacaktır. “Barış, terörle mücadele ve
demokrasi” kelimelerini çok duyacağız.
Avrupa ve Amerika’nın Türkiye’den
beklediği davranış, “içerde Kürtleri özgürleştirmek, dışarıda
Irak’ın Kuzeyindeki yapıyı tanımaktır.” İç kamuoyuna bunu anlatmanın
yolu onlara göre “PKK terörünün bitirileceği” müjdesidir. PKK’nın
bitme vakti gelmiştir. Tahterevallinin PKK ucu aşağı inerken,
Kürdistan kısmı yukarı kalkacaktır. Geçmişin coğrafi bölgesini, ABD
lehine devletleşme sürecine tanıyarak katkı vermemiz istenmektedir.
Sevr tekrar karşımızda yani. Ülke
toprakları önce G.Doğu’dan başlayarak “Kürtleri” ve “K.ırak’taki
yapıyı” tanıyarak, yasal bölünme sürecine girecektir.
İşte bu günleri yaşarken, Fetullah
Gülen’in “Abant Platformu” Irak’ta toplandı. Dolar yürekli olan bir
yığın kendini bilmez oraya giderek, Amerikan politikasına hizmetkâr
olduğunu ilân etti.
İki gün boyunca orada konuşulanın
özü “Türkiye’nin o soysuz yapıyı” mutlaka tanıması üzerinde
yoğunlaştı. Fetullah Gülen’in Amerika’nın menfaati doğrultusunda
adım attığının ilânı Erbil’deki toplantıdır. Sonuç bildirgesinde
“Türk medyasının bakış açısını değiştirmek ve Kürt Yönetimini
tanımak” vardır.
Tanımanın göstergesi de Abant
hizmetkârlarına göre:
“Erbil’de bir Türk Konsolosluğu ve
Ankara’da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin bir temsilciliğinin
açılması” dır.
AKP iktidarı gelmeden önce
Türkiye’nin kırmızı çizgisi “Irak’ın kuzeyinde oluşacak Kürdistan’ın
harp sebebi olacağı” idi.
Görüldüğü gibi Erdoğan çok şeyi
değiştirdi. Millî menfaatler aşındırıldı. Daha daha aşındırılması 29
Martta yerel seçimi kazanmaları sonrası olacaktır.
Yoksa oğluna değil gemicik, isterse
trans Atlantik alsın. Çevresi Harun gibi gelip, Karun’a dönüşsün.
“Millete din iman deyip, kendilerine han hamam alsınlar.”
Türkiye altımızdan kayıyor.
Yolsuzluklar, millî menfaatlerimizin aşındırılmasına bakınca hafif
kalıyor.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
11 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
- KERİMOV'A DÜZENLENEN SUİKAST
-
Amerikan Kolejlerinin Özbekistan’da kapatılma tarihi epey eski. 2000
yılı. Gerekçesi Devlet Başkanı İslâm Kerimov’a suikast girişimi.
“Kerimov bu kararı alırken kendisine yönelik bir suikast girişiminde
Gülen yandaşlarının da yer aldığı”nı açıklamış, Ankara’ya da
bildirmişti.
- Görüyor musunuz hangi
fonksiyonları yerine getiriyorlar.
- Güvenlik servislerinin
takibi ile varılan bir netice. Bu konuları kapsayan TV programı da
yaptılar. O programda( Basın – 21 Şubat 2009);
- 1-
Özbek Ulusal Güvenlik Servisi tarafından hazırlanan ve devlet
televizyonunda 16 Şubat günü yayımlanan “Karanlığa Giden Işık”
başlıklı belgeselde ise Nurculuğun ve Gülen hareketinin tarihi
anlatıldı ve bu hareketin özellikle yatılı okullar aracılığıyla
yaydığı görüşlerin Özbek ulusal kültürüne ve bilincine aykırı olduğu
vurgulandı.”
- 2-
Özbek televizyonu, Türkiye'den gelen Fethullahçıların kurduğu
okulların özellikle yatılı statüyle faaliyet gösterdiğini, bunun
amacının da öğrencileri ailelerinden ve çevrelerinden uzaklaştırarak,
24 saat kendi denetimleri altında, daha kolay etkilediklerini
belirtti”
- 3-
Fethullah Gülen tarikatının binlerce yıllık Özbek kültür ve
geleneklerini yıkıp din yoluyla beyin yıkadığını belirten Özbek
Televizyonu, bu okullardan mezun olan iyi eğitimli, çocukların ileride
devletin kilit noktalarına gelmesinin amaçlandığını vurguladı.
- Bunları
biz değil, Özbek Devleti söylüyor.
- Hollanda Hükümeti de
mercek altına aldı cemaati.
- Amerikan
emperyalizminin bu kolu geriletilirse, insanlık rahat nefes alır.
-
- Abant
İle Türkiye’yi Sırtından Vuranlar
- 15 Şubatta Erbil’de
cemaat – Amerika işbirliğinde yapılan toplantıda “Türkiye Kürdistan’ı
tanısın” denmiştir.
-
Washington’un “Kürt raporunun” hayata geçmesi için gereken yaptırım,
sonuç bildirgesine girmiştir.
-
Türkiye’ye bunu yapan, bulunduğu ülkelere neler yapmaz?
-
|
-
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
12 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
KARANLIĞA GİDEN IŞIK FETULLAHÇILIK
Fetullah Gülen gerçeği ne kadar
anlatılsa, ayet gereği bazıları görmüyor, duymuyor. Amerika’da
hazırlanan Kürt raporunu meşrulaştırmak için, Abant Platformu
Musul’da toplanmıştır. “Türkiye Kürdistan’ı tanısın” denmiştir.
Böyle bir şey olursa, bu çığ nerede durur? Fetullah Gülen dinî bütün
Müslüman mıdır, yoksa Müslüman –Türk kimliğini Amerika’ya
kullandırarak fason mu çalışmaktadır?
Okulları, yurtları, STK marifetiyle
içinde bulunduğu toplumu dönüştürmektedir. Dönüşüm geçmişini unutup,
inancı yozlaşıp önüne konulanla yetineceği yerde duracak süreçtir.
Okullarının dili İngilizce olmakla birlikte, seçmeli ders ile Türkçe
öğretilen fakir çocuklar Türkiye’ye getirilerek, vitrin olarak
kullanıldıkları “Türkçe Olimpiyatlarına” çıkarılmaktadır.
Bin bir yüzlü bu insanların kendi
projeleri olamaz bu elbette. İçinde yaşadıkları toplumun gözüne
girip, zeki, ilerisi için istikbâl vaat eden gençler, kendi
kültürüne yabancı Amerika’yla iyi geçinecek şekilde eğitilmektedir.
Okuldan yetişen gençler ailesi ve toplumundan kopmuş, kendilerine
her söyleneni yapacak konuma gelmektedir. Devlet yönetimindeki
görevlerinde söyleneni yapan, ılımlı idareciler olacaklardır.
Misyonerlik yapılmaktadır tercümesi. Okul Müslüman ülkede ise
gençler Kürd Said’in (Said Okur) hezeyanları ile İslâm’dan
koparılmaktadır.
AB’de Avrupalının ırkçı ve kasvetli
din anlayışından çocuklarını korumak isteyen Müslümanlar,
Çocuklarını bilmeden bu defa, Fetullah’ın misyonerlerinin kucağına
atmaktadır. Öyle olmasa AB ülkelerinde o çocuklara eğitim Türkçe
olurdu. Almanya’da Almanca, diğer ülkelerde İngilizce eğitim
verilmektedir. Ki, Türkçe AB’nin kabul ettiği dildir.
Müslümanlarımız zeki olmalı ve karşılarına çıkacak
tehdidi görmesi gerekli iken, bu konuda ayak diremektedir.
Almanya’da yaşayan bir akrabama Gülen konusunu anlattığımda bana: “
Aman sus, çarpılacaksın” demişti. “Şeyh uçmaz, Mürid uçurur” bu gibi
durumlara mahsusu bir anlatım olmalı.
Gelelim Özbekistan’a. Asala bitip, rutine bağlanmış
PKK saldırıları başlatıldığında, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri
özgürlüğüne kavuşuyordu bir bir. Washington’un gözü onlarda idi. Ne
oldu? Fetullah Cemaati “Amerika’nın işaretlediği yerlere
konuşlanmaya başladı.” Komünizmin zindanından kurtulan Türkler, bu
defa da Amerikan cehennemine düştü.
Özbekistan’da suçlama gerekçesi her
ne olursa olsun, biliyoruz ki cemaat devlet işleyişine karışmış,
okullarındaki gençleri toplumdan koparmış ve akla hayale gelmeyen
birçok işe karışmıştır. Bugün Türkiye’de yasalar karman çorman.
DTP’liler ellerinde APO posteri geziyor, AKP değişemez maddeler ile
Anayasanın ruhuna fatiha okumaya hazırlanıyor, “dur” diyecek
kalmadı.
Netice olarak Özbekistan Cemaati
erken çözdü, diyebiliriz. “3’ü Türk 11 kişinin 6,5 yıl ile 8 yıl
arasında hapis cezalarına çarptırıldılar.” Sadece bu kadar değil.
Cemaat okullarından mezun olan epey bir kişi de cezalar aldı.
Beyinleri tamamen yıkanmış o kişilerin artık ne Özbekistan’a ne de
kendilerine faydası olmayacaktır.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|