DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR | |
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
|
|
|
|
|
|
001 Mahmut Selim GÜRSEL TAKDİM | |
002 Hayat Hikayesi | |
003ÇORUM TÜRKÜLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME | |
1 |
|
Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan kullanmayınız! | |
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL | |
|
|
Sitemiz ve yazarlarımız;hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. | |
TAKDİM Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak görülmelidir. Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir. Bu çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı göreceksiniz. Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir kitaptır; onu okumamız gereklidir. Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar veremeyiz. Mahmut Selim GÜRSEL |
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ! | |
Oğuz DUMAN 05/04/1987 Kayseri/Felahiye doğumlu. İlköğretimi Hayriye İlk Öğretim Okulu’nda, Liseyi Özvatan Çok Programlı Lisesinde bitirdi. 2008 yılında Lefke Avrupa Üniversitesi- Fen/Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. 2012 yılında bölüm üçüncülüğü ile bitirdi. 2013 yılında Erciyes Üniversitesi’nden Pedagojik Formasyon sertifikasını almaya hak kazandı. Yüksek Lisansı eğitimini Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi- Sosyal Bilimler Enstitüsü/ Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda 2016 yılında “Çorum Türküleri Üzerine Bir İnceleme” adlı tezim ile bitirdi. 2015-2016 yılları arasında Çorum Özel Pınar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Çorum Özel Pınar Temel Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak görev yaptım. 2017 Eylül ayında Ankara Gazi Üniversitesi- Sosyal Bilimler Enstitüsü/ Türk Halk Edebiyatı Bilim Dalı’nda doktora eğitimime devam etmekte olup çalışmaları sanal Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergisinde yayımlanmaktadır. |
|
Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız corumlu2000@gmail.com |
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ! | |
ÇORUM TÜRKÜLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME Türk kültürü içerisinde sözlü geleneğin önemli taşıyıcısı olan türkülerin konularını tam anlamıyla tasnif etmek güçtür. Bölgelere, yörelere ve yaşanılan hayata göre türkü konuları farklılık gösterebilmektedir. Bunun yanında kişiden kişiye göre değişen türkünün ana konusu, farklı konu başlığında karşımıza çıkmaktadır. Örneğin bir yiğitlik türküsü bir yandan oyun havası da olabilir. Bunun gibi tören türküleri oyun türküsü de olabilir. Bir doğa türküsü, aşk türküsü niteliği de taşıyabilir. Bu nedenlerden dolayı türküleri konularına göre tasnif ederken esneklik payı mutlaka olmalıdır. Yukarıda belirttiğimiz sıkıntılı durumlara rağmen Çorum türkülerini şu şekilde tasnif edebiliriz: Aşk ve Sevda Türküleri Aşk ve sevda konusu Türk edebiyatı içerisinde en çok işlenen konulardandır. Divan edebiyatında nazım şekillerinin başlıca konusu aşktır, Âşık edebiyatında ise ana yapı aşk üzerine kuruludur. Edebiyatımız içerisinde aşk ilahi ve beşerî olarak karşımıza çıkar. Çorum türküleri içerisinde aşk konusu en çok işlenen konuların başında gelmektedir. Bu aşkın dile getirilebilmesi için âşık, sevgili, gurbet kader, rakip gibi unsurların bir araya gelmesi gerekir. Aşk temasını işleyen türküler genelde sevgili üzerinde özenle durur. Sevgili, somut benzetmelerle tasvir edilir. Çorum türküleri içerisindeki aşk ve sevda konularının işlendiği türkülerde âşık, Gel sevdiğim gamzelerin kan etme diyerek aşk acısından, Kaşların gel gel eder diyerek sevgilinin kaşından, Gidene bak gidene/ Boyu benzer fidana diyerek sevgilinin boyundan, Ben sana yalvarırken sen naz ederdin diyerek sevgilinin nazından, Canımız gurban olsun/ Güzelin hepisine diyerek sevgilinin güzelliğinden ve Öyle bir yar sevdimki/ Gözleri sürmelice diyerek de sevgilinin gözlerinin sürmeli oluşundan bahseder. Sevgili güzellerin şahıdır ve aşığına verdiği acı ve keder âşık için mükâfat gibi anlatılır. Âşık, sevgilisi için on günlük ömrü varsa yarısını vermeye razıdır. Gurbet, Ayrılık ve Hasret Türküleri İnsanın memleketinden, sevdiklerinden ayrı düşmesi sonucu gurbetlik çekmesi ve sılayı özlemesi doğal bir duygudur. İlk insanın Dünyaya gönderilmesiyle başlayan gurbet olgusu, insanoğlunun var olduğu sürece devam edecek bir olgudur. Ayrılık, hasret, gelin gitme, yoksulluk vs. sonucu insanımızın içinden gelişen duygular türkülerimize yansıyarak gurbet türkülerini meydana getirmiştir. Gurbet, vatanından sevdiklerinden uzak olmanın adıdır. Kişinin doğup büyüdüğü çevreden uzaklaşarak yeni bir yerde yaşamaya mecbur oluşu ya da sevdiği kişiden ayrılıp onsuz yaşamaya başlaması gurbet duygusunun başlangıcıdır. Her insan hayatı boyunca mutlaka bir gurbetlik yaşar veya yaşamaya mecburdur. Bu gurbetliği yaşayan kişi kendisini tanımlarken garip olarak ifade eder. Gurbet türkülerinde, memleketinden ve sevdiklerinden uzakta oluşun psikolojik durumu bütün yönleriyle canlandırılır. Hasret çeken sadece gurbete giden değil, yurdunda gözü yaşlı bıraktığı anası, sevgilisi vs. gibi gurbeti bir diğer şekilde yaşayan kişilerdir. Çorum türkülerin içerisinde gurbet, ayrılık ve hasret konusu önemli bir diğer konudur. Gurbet duygusu zamana göre çeşitlilik göstermektedir. Önceden birbirine yakın köy arasında gelin olan kıza gurbete gelin oldu diye ağlayıp türküler yakılırken, gurbet duygusu günümüzde il sınırlarını aşıp ülke sınırlarına kadar ulaşmıştır. Çorum türküleri içerisinde gurbet, ayrılık ve hasret duygusu, Gurbetçi olmam suç olmuş diyerek; gurbette olmanın suç olarak değerlendirildiğini, Ana babanın yokluğu dünyada yalnız kalınışı ve gurbetliğin başlandığına değinilmiştir. Âşık olan evin yurdunu terk eder diyerek âşık olmakla ayrılığın başladığını, Gitme deyi yâr boynuma sarıldı diyerek sevdiğinden ayrılışın acısından yakınılmıştır. Sılada bir evin bacası olsam diyerek memleketine duyduğu hasreti, Dosta hasretlik ateşten çember diyerek insanın sevdiklerine hasretini, Çoktan beri hasiretlik çekerim ve Gayrı dayanamam ben bu hasrete diyerek de hasretliğin zor olduğundan bahsedilmiştir. Gurbetçi bilinmez diyarlarda çeşitli zorlukları yenmeye çalışırken, sılada yolunu bekleyen sevgiliden veya kendi halini sevgiliye ulaştırılmasında turnalar (durnalar) aracılığıyla yapmaktadır. “Türk kültüründe kutsal sayılan birçok kuş türü içerisinde turnanın ayrı ve özel bir yeri bulunmaktadır. Çünkü göklerin özgürlük sevdalıları olarak bilinen turna kuşlarının, Gök Tanrı’yı temsil ettiği varsayılmış ve ona kutsal bir kimlik yüklenmiştir. Aynı kutsal kimliğin İslâm tasavvuf geleneği içerisinde de sürdüğünü görmekteyiz. Turnalar kimi zaman coşkunun, kimi zaman hüznün, bazen de mutluluğun habercisi olmuşlardır. Birçok halk şiirinde, özellikle halk türkülerinde duyguların anlatımında turnayı aracı olarak görürüz. Turnanın türkülerde bu kadar geniş yer almasında, onun Türk halkı tarafından çok sevilmesi etkili olmuştur. Türkülerde turna kuşunun çok yaygın olarak kullanılmasının birçok nedeni bulunmaktadır. Bunların arasında en önemli yeri, -turnanın göçmen bir kuş olması, diyar diyar gezmesinden ötürü-, onun haber getirip götürme görevini üstlenmesi tutmaktadır. Bu özelliklerinden ötürü turnalar gurbette kalanın, hasret çekenin, nazlı yârdan ayrı olanın duygularına tercüman olurlar. Kimi zaman haber götürür, kimi zaman da haber getirir. Kimi zaman da kendisiyle dertler paylaşılır.” (Aytaş, 2003: 13) Çorum türkülerinde turna büyük öneme sahiptir. Gurbette bulunan kişi Bağdat ellerinden gelen durnalar/Durnalar ne haber yardan ne haber, diyerek yârinden haber beklemektedir. Ah artırırlar da efkârımı derdimi/ Terk eyledim vatanımı yurdumu/Nerde derlerse de İbrahim’in yârini/Öldü haberini de verin durnalar diyerek de halini turnalar aracılığıyla yârine bildirmek ister. Ölüm Türküleri (Ağıtlar) Ağıt, “insanın, katlanması ya da kabullenmesi güç bir olay karşısında, içine biranda sığdıramadığı acısını, yanık içten söyleyişlerle; ölçülü, uyaklı ve ezgili bir şekilde dile getirmesi olarak tanımlayabilir.” (Turan, 1991: 553-546) Ağıtlar yas türküleridir. Bu türkülere Çorum yöresinde “ağıt yakma”, “diyeşet” adları verilir. Ağıt söyleyenlere ise “ağıtçı”, “diyeşetçi” denir. (Korkmaz, 2015: 16) Ağıtlar genellikle ölenin yakın akrabası kadınlar tarafından yakılır. Onlar anadır, bacıdır, eştir. Yörenin âşıkları, ozanları ve ağıtçılar, ağıt yaksa da ağıtlar asıl kadınların eseridir. Her kadın ağıt yakmayı bilir. (Korkmaz, 2015: 17) Gurbete çıkma, umutsuzluk, çaresizlik, kimsesizlik, sıla özlemi, savaş, sel, deprem, yangın ve yoksulluk gibi insanı sarsan ve derinden etkileyen her olay karşısında ağıt yakılacağı gibi, baba evinden uzaklaşırken gelinin ruhunda ortaya çıkan karmaşık duyguları ifade etmek için söylenen kına türküleri de ağıt içinde yer bulabilir. Ancak ağıt, daha çok ölüm karşısında duyulan çaresizliğin, üzüntünün sonucu ortaya çıkmıştır. Çorum türkülerinde işlenen konulardan biri de ölüm üzerine olanlardır. Ağıt niteliğinde olan türküler, büyük bir olasılıkla acı bir olaydan sonra yakılan ağıtlar zamanla türkü metni olarak yaygınlaşmıştır. Bunlardan en bilineni bir ananın kaybettiği oğlunun feryadını dile getiren Hem okudum hemi de yazdım ağıdıdır. Çorum yöresinin ağıt özelliği taşıyan uzun havaları da vardır. Bunlar genellikle “bozlak” türündedir. Kırşehir bozlaklarıyla benzerlik gösterse de kendi içinde ayrı bir havası vardır. Bunlardan Gayrı dayanamam ben bu hasrete, Malum olsun da bak ne haldeyim yaygın olarak bilinen örneklerdir. Kahramanlık (Koçaklamalar), Eşkıya ve Tarihi Olaylar Üzerine Türküler Halk arasında kahramanlık konusunu işleyen şiirlere koçaklama denir. Koçaklama, konusu savaş, kahramanlık vb. olan koşma nazım şekliyle söylenen, Âşık edebiyatı nazım türlerindendir. Bu türkülerin en önemli özelliği coşkun ve üst perdeden söyleniyor olmalarıdır. Bu türkülerde ait oldukları milletlerin kahramanlık duygularını görmek mümkündür. Bu türkülerden bir kısmı adı unutulmuş şairlere aittir, bir kısmı ise, başta Köroğlu olmak üzere halk hikâyelerinden alınmıştır. Bu bakımdan teknik yönden biraz daha kuvvetlidirler. Çorum türküleri içerisinde koçaklama örneği ise, İskilip’in ünlü eşkıyası Döngelek’in adına söylenmiş Atımı nallattım yol mu dayanır/ Çerkez uşakları erken uyanır/ Döngelek ölmüş derler can mı dayanır türküsüdür. Tabiat Üzerine Söylenen Türküler Tabiat üzerine söylenen türküler içerisinde tabiat güzelliklerini konu alan dağlar, yaylalar, ovalar, çaylar, koyunlar, koçlar, çiğdemler, reyhanlar, bülbüller, menekşeler gibi konuların hepsi mevcuttur. Bu türküler pastoral türkülerdir. Çorum türkülerinde tabiat bazen bütün ayrıntılarıyla tasvir edilir. Bütün doğal güzellikler dağlarda toplanmıştır. Bülbüller orda öter, çiçekler orda açar, koyunlar orda otlanır. Anadolu’nun güzellikleri her yönüyle bu eserlerde dile getirilir. Yayla senin pınarların gezmeli Her güzelin bir ismi var yazmalı Topuğu halkalı burnu hırızmalı Keklik gibi seker gider yaylaya Tabiat güzellikleri ve hayvanların kalıplaşmış özellikleri sevgiliyle özdeşleştirilerek, Çorum türkülerinde sıkça karşımıza çıkan unsurlardandır. Her türküde insan unsuruyla birlikte tabiattan bir nesne, bir güzellik mutlaka bulunur. Hayvanlar Üzerine Söylenen Türküler İnsan ve tabiatın yanında hayvanlar için söylenmiş türkülerde vardır. Çorum türkülerinden Kara koyun dağ başından inmiyor adlı türkü de şair içinde bulunduğu durumu koyun ile özleştirmiştir. Ördek adlı türküde ise şair ördek ile dertleşerek kendisi gibi ördeğin de yalnız olduğundan bahsetmiştir. Bitki ve Çiçekler İle İlgili Türküler Türkülerde geçen çiçeklerin bir tabiat unsuru olmalarının dışında daha başka anlamları da vardır. Özellikle çiçek renklerinin geleneksel iletişimi sağlayan bir unsur olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bunun yanında çiçeklerin, sevgililerin bir sembolü olduğu da unutulmamalıdır. Çorum türkülerinden Kadir mevlam da seni sevmiş yaratmış/Çiçekler içinde de birsin menekşe/Bitersin de güllerin harın içinde/Korkarım yüzüne de batar menekşe adlı bu türküde sevgilinin sembolü olarak kullanılmıştır. Şehirler ve Yöreler Üzerine Söylenen Türküler Divan edebiyatında, bir şehrin güzelliklerini; tabi veya sosyal özelliklerini anlatmak maksadıyla yazılan manzum eserlere “şehrengiz” denir. Çorum türküleri içerisinde Zile adlı türkü Tokat’ın ilçesi Zile üzerine, Gidiyorum Çorum’a adlı türkü ise Çorum üzerine yazılmıştır. Öğretici ve Öğüt Verici Türküler Muhteva yönünden dinî içerikli türkülerle örtüşen öğretici ve öğüt verici türkülerde tecrübe ve öğüt ön plandadır. Tecrübeyi içeren yaş-nâmelerde, ilâhi, nefes gibi dinî nitelikli şiirlerde mutlaka bir öğüt yer alır. Türkülerimiz içerisinde öğüt ağırlıklı türkülerin dışında nasihat-nâme diyebileceğimiz türkülerde vardır. Çorum türkülerinden Dedem, At araba türküsü, Göçmeden düşün, Deşme ha deşme, Ho diyecek zaman değil,Şu dünya gezmeyinen bulunmaz, Hoş gelir sözüm, Dinle sana bir nasihat edeyim, Deli gönül adlı türkülerde ağırlıklı olarak öğüt, nasihat konuları işlenmiştir. Dinî ve Tasavvufî Türküler Din: inanç, itaat, âdet, gidilecek yol, hesaplaşma, ibadet ve şeriat gibi manâlara gelir. İslâmi anlayışta din; Allah tarafından konulmuş, akıl sahiplerine gönderilmiş, onlara dünya ve ahiret saadetinin yollarını gösteren hüküm demektir. (Yeni Türk Ansiklopedisi, 1985: 671) Din konusunu işleyen türkülerde, dinin gerekleri lirik bir şekilde işlenir. Çorum türkülerinden bir dörtlük şöyledir, Hakkın bahçesinde aşkın gülünü/Derenlere yoldaş etti yol beni/Didardan Allah’ı hakkın nurunu/Görenlere yoldaş etti yol beni. Çorum türkülerinde, olgun insanların vasıfları, ölümün kaçınılmazlığı, ahret hayatı, yaratılış amacı ve haram-helal kazanç işlenmiştir. Bu türküler nasihat ağırlıklıdır. Keder, Dert ve Hastalık Üzerine Söylenen Türküler Âşık, sevgilinin verdiği aşk acısının yanında sosyal hayatın getirdiği sıkıntılar, dertler üzerine de duygularını dile getirir. Dertli dertli gezer oldum/ Ben derdimi yazar oldum diyerek derdini dizelere döktüğü belirtir. El çek tabib el çek yaram üstünden/ Sen benim derdime deva bilmezsin dizeleriyle de yakalandığı hastalığın çaresi olmadığından bahsetmektedir. Asker ve Askerlik Üzerine Söylenen Türküler Türk kültüründe askerlik ve vatan sevgisi gibi bu uğurda yapılan kahramanlıkları anlatan ürünler büyük öneme sahiptir. Bu ürünler içerisinde türküler önemli bir yer tutar. Askerlik türküleri; asker, askerlik, seferberlik, akın, savaş gibi olayları konu alan, bu olayları duygusal ve yiğitçe bir şekilde dile getiren söyleyişlerdir. Bu askerlik türküleri, diğer yönden kahramanlık türküleri olarak da değerlendirilebilir. Kimi türküler askerin, kimi ise arkada bıraktığı sevdikleri tarafından meydana getirilmiştir. Çorum türküleri içerisinde Bedirik adlı türküde askerin sevgilisine kavuşmasından, Yemen Destanı adlı türküde ise askerlik görevini yapmak için çıktığı yolda çektiği sıkıntılardan bahsetmektedir. Beddua Mahiyetindeki Türküler Beddualar, “Çaresiz olan, acı çeken, kötülüğe maruz kalan bir insanın rahatlamak, teskin olmak gayesiyle söylediği, kötü düşünce ve dilekleri kapsayan, söze orijinallik veren, ifadeyi güçlendiren kalıplaşmış sözlerdir”. (Kaya, 1999: 113) Çileyle yoğrulmuş hassas ruhlu kişiler olan âşıklar, aşklarının karşılıksız kalması, gördükleri zulüm ve haksızlık karşısında duygularını beddualarla ifade etmişlerdir. Beddualar, âşıkların şiirlerinde ve mâni, türkü, ağıt, bilmece, ninni ve halk hikâyelerinde kendilerine sık sık yer bulmuşlardır.” (Kaya, 1999: 119) Çorum türküleri içerisinde Âşık Haydar’ın sevdiğine yazdığı şu beddua çektiği aşk acısının bir örneğidir: Yata yata yanın belin çürüsün/ Çekilsin damarın kanın kurusun/ Ağzından burnundan ikraz yürüsün/ Daha derdim az diyesin sevdiğim Karşılıklı Söylenen Türküler Karşılıklı şiir söyleme, Türk şiir geleneği içerisinde oldukça eskilere dayanmaktadır. Karşılıklı söylenen türküler de iki veya daha çok kişinin birbirlerine hitaben söylediği türkülerdir. Bu türkülerde âşık atışmaları (taşlama) özelliği yoktur. Karadeniz atma türkülerinden de farklı olarak birbirini seven kız ile oğlanın arasındaki konuşmalardan oluşmaktadır. Türk halk türküleri içerisinde bu yapıdaki türkülere rastlanmaktadır. Anadolu’da amcaoğlu ile amcakızının aşkını konu alan “Emmioğlu-Emmikızı” ve “Türkmen Kızı” başlıklı türkülerimiz bulunmaktadır. (Bekki, 2010: 88) Çorum yöresi türküleri içerisinde Türkmen kızı ayaklı, kız ile oğlanın söylediği karşılıklı söylediği türküdür. KAYNAKLAR Aytaş, G. (2003). Türkülerde Turna. Gazi Üniversitesi Hacı Bektaş-ı Veli Dergisi, 28, 13-33. Bekki, S. (2010). Saraybosna ve Anadolu’daki Bazı Türkülerin Benzerlikleri Üzerine. Tübar, 28, 79-116. Kaya, D. (1999). Anonim Halk Şiiri. Ankara: Akçağ. Korkmaz, H. (2015). Öyküleriyle Çorum Yöresi Ağıtları. Ankara: Kültür Ajans. Turan, Ş. (1993). Çukurova Kına Geleneğinde Ağır Türküler. II. Uluslararası Karacaoğlan-Çukurova Halk Kültürü Sempozyumu (Bildiriler), 553-546. Adana. Yeni Türk Ansiklopedisi (1985). Cilt II, 671. İstanbul: Ötüken.
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ! | |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR | |
|
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM | |
Hukuka, Yasalara, Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. | |