Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 

Hazırlayan: Mahmut Selim GÜRSEL

İÇİNDEKİLER TIKLAYARAK İSTEDİĞİNİZ SAYIYA GİDEBİLİRSİNİZ!
TAKDİM
Muzaffer GÜNDOĞAR
ÇORUM HALKEVİNİN KURULUŞU ATATÜRK'ÜN DEVRİM OKULLARI
ÇORUMLU DERGİSİ 1. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 2. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 3. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 4. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 5. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 6. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 7. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 8. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 9 VE 10. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 11. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 12. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 13. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 14. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 15. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 16. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 17. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 18. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 19 SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 20. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 21. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 22. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 23. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 24. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 25. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 26. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 27. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 28. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 29. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 30. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 31. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 32. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 33. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 34 VE 35. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 36 VE 37. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 38. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 39. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 40. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 41. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 42. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 43. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 44. SAYFA
ÇORUMLU DERGİSİ 45. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 46. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 47. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 48. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 49 VE 50. SAYI
ÇORUMLU DERİSİ 51. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 52. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 53. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 54. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 55. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 56. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 57. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 58. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 59. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 60. SAYI
ÇORUMLU DERGİSİ 61. SAYI

Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan kullanmayınız!
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL
corumlu2000@gmail.com

 01

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

TAKDİM

            Bu sanal kitapta bulunan çalışmalar; arkadaşlarımızla birlikte basılı olarak yayımladığımız 53 sayı “Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat” dergimiz ve 54’üncü sayıdan sonra da sanal olarak yayımladığımız dergimizde yayımlanmış çalışmalardan derlenmiştir

Tarafımdan arkadaşıma bir ufak armağan olarak hazırladığım bu sanal çalışmamda onların da çalışmalarını derli toplu olarak sizlere sunmak amacı taşımaktadır.

Çalışmalarımın bir sanal kitaplık olarak sizlere ulaşması ve sizlerinde bilgilenmenizi ve ilgileneceğinizi ummaktayım.

Mahmut Selim GÜRSEL

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 02

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Muzaffer GÜRDOĞAR

1942  yılında  Çorum'un  Çıkrık  Köyünde doğmuşum. İlkokulu  köyümde, ortaokulu Çorum' da bitirdim.  Ekonomik   olanaksızlıklar  nedeniyle öğrenimimi  sürdüremedim. 1961 de geçici öğretmenlik sınavı açıldı. Girdim  ve  kazandım.  İki  ay kurs sonrası yeniden bir sınavdan geçtik.  Onu da başardım.  Yazar  Adnan  Binyazar da kurs öğretmenlerimiz arasındaydı.  İki yıl  geçici öğretmenlik yaptıktan  sonra  Çorum  İlköğretmen Okulunu,ardından AÖF. E.Ön L. Programını tamamladım.  Çorum  Merkez ,Mecitözü, Sungurlu ilçesi köy okullarında;Çorum Merkez Dumlupınar ile Milli Eğitim Vakıf ilkokullarında sınıf öğretmenliği yaptım. 30 yılı aşkın  bir  süre  öğretmenlik  yaptıktan sonra 1994 yılında emekli oldum. 
Henüz  ilkokul  sıralarındayken  öğretmen olan büyük ağabeyime özenerek öğretmen olmayı düşlemişimdir. Ortaokuldan  sonra  yarım kalan eğitimimi  Çorum İlköğretmen Okulunu  dışarıdan sınav verip bitirip bu düşümü gerçekleştirdim, öğretmen oldum. 
Yazı  yazmaya beni  kimse teşvik etmedi. Zaten teşvikle de yazı  yazılacağını  sanmıyorum. Yazmak bir yetenek işidir,bir birikim işidir. Bu yetenekse doğuştan gelir,çok çalışmakla gelişir.Yalnız bu arada köy enstitüsü çıkışlı ağabeyime özendiğimi, onun  gibi şiir yazmaya heves ettiğimi söylemeliyim. 
İlk şiirlerim 1966 yılında Çorum Yedigün Gazetesinde yayımlandı. Bu günkü yazarlığımın temelinde eğitimciliğimin büyük payı vardır.   Öğretmenler  Günü  nedeniyle Milli Eğitim Müdürlüklerince açılan şiir ve kompozisyon yarışmalarında derecelerim  var.   Ayrıca 1996 yılında Çorum  Belediyesi Başkanlığınca  "Çorum Eğitim Kültür ve Sanat Hayatına Katkılarım  Nedeniyle", 1997 de  M.E.M.,  Okul Koruma derneği eğitim ve dernek çalışmalarım nedeniyle,1998 de Cumhuriyetin 75. Yılı kutlama etkinlikleri içinde Çorum Eğitim Hizmetleri A.Ş.ince "Sanat ve Kültüre Katkılarım" nedeniyle plaketle ödüllendirildim. Hayatta  idealsiz insan yoktur sanıyorum. Elbette benim de  gerçekleştirdiğim ve ileride gerçekleştirmeyi  hedeflediğim ideallerim var.  Kitaplaşan 8  dosyam bu   ideallerden bölümüdür.  Bir  eğitimci  yazar  olarak  ülke kültürüne karınca kararınca katkıda bulunmak istiyorum. Bunun içinde ürettiklerimin kitaplaşarak okur katına ulaşması en büyük idealimdir. Bugüne değin yayımlanmış 8 kitabım vardır. Bunlar : Şiir Diliyle Serisinden Nasrettin Hoca Fıkraları  1,2,3,  Lafonten Masalları 1,2, Ezop Masalları 1,2,3,Halk Öykü ve Masalları ve Oğlanuçuran adlı öykü kitaplarıdır. Daha sırada 20 civarında dosyam kitaplaşmayı beklemektedir. Edebiyatın birçok türünde yazılar üretiyorum. Bunlar : şiir, öykü ,masal, deneme, inceleme,araştırma ve tanıtım türündedir. Bir romanım da bitme aşamasındadır. 
Bugünedeğin  yerel gazetelerle,Karabük Bölgesinin Sesi, Devrek'te Devrek Postası,Kök,Kıyı, Karşı,Halkevi,Eğitim-iş, Türkiye Çocuk Dergilerinde şiir,öykü,anı  ve   tanıtım  türünde yazılarım çıktı . Yerel  dergilerden Tohum,Yazılıkaya,Çorum Çevre ve  Çorum 2000'de  yazılarım  yayımlandı. Sayın Abdullah Ercan'ın hazırladığı 14.Yüzyıldan Günümüze Çorumlu Şairler kitabından 7 şiirimle, ayrıca Risale yayınları arasında çıkan İhsan Işık'ın hazırladığı Yazarlar Sözlüğü'nde yaşam öyküm ve sanatçı kimliğimle yer aldım. 
Zonguldak'ın Devrek İlçesinde Baston Kül tür Şenliğine 1992 yılı Temmuzunda çağrılı olarak katıldım.  1995'te İstanbul'da  Uluslar  arası Kitap Fuarı'na (TÜYAP) katıldım. Edebiyatçılar Derneği Standında  kitaplarımı  imzaladım  yine 1996  yılı Mayısında  Ankara'da  Uluslar arası Kitap Fuarında (TÜYAP)  imza  gününe  katıldım.   Kitaplarım okurlarla buluştu. 
Trabzon'daki Kıyı Dergisi tarafından konulan Şükrü Gümüş Roman Ödülü Töreninin Çorum’da gerçekleştirilmesine öncülük ettim. 12.11.1994 günü Kıyı Dergisi Sanat Yönetmeni şair,yazar Ahmet Özer'şair İbrahim Dizman,yazar Mahmut Makal,İrfan Yalçın ve Şükrü Gümüş Roman Ödülünü kazanan Murat Tuncel katılan sanatçılardır
Dergimizde yazıları yayınlanmıştır.
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 03

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUM HALKEVİNİN KURULUŞU ATATÜRK'ÜN DEVRİM OKULLARI
Ülkenin kurtarılıp  Cumhuriyetin kuruluşundan  (29 Ekim 1923)  sonra "Asıl savaş şimdi başlıyor" diyen  Ulu Önder Atatürk, ulusumuzun "Topyekün" eğitimini  hedeflemişti.
Gelişmenin, kalkınmanın, ilerlemenin çağdaşlaşmanın   yolunun  Eğitimden  geçtiğini  çok iyi  biliyordu. Bunun hesabını ta savaş yıllarında yapmıştı. Başlattığı bir yığın yeniliklerin ve devrimlerin başında bir  ikinci  örneği  daha olmayan "Harf Devrimi"  (3 Kasım 1928) geliyordu. Yüzyıllardır kullanılan Arap Abecesi bırakılmış. Batı dünyasının kullandığı Latin Abecesi yeni Türk harfleri olarak   kabul edilmişti.  Ardından  tüm ülkede (Halk Mektepleri) Ulus  Okulları  açılmış, yoğun  bir "Okuma-Yazma  Seferberliği "başlatılmıştı. Atatürk, Başöğretmen sıfatıyla  halkına  karatahta başında okuma - yazma öğretmenin de öncülüğünü yapıyordu. O yıllarda 13 milyon olan ülke nüfusunun yarım milyonu,6 ay gibi kısa bir süre içinde yeni Türk harfleriyle  okuma  yazma öğrenmiştir. Bundan  sonra Cumhuriyet Devrimleri birbirini izledi. Bunların bazıları birbirini  bütünleyen  "Atatürk'ün Devrim Okulları" niteliğindeki kurumlarıydı. "Türk Tarih Kurumu ", (21 Nisan 1931) "Halkevleri" , (19 Şubat 1932) Türk Dil Kurumu" , (12 Temmuz 1932) ve Atatürk'ün ölümünden önce (10 Kasım 1938) plan ve projesi hazırlanan Hasan Ali YÜCEL - İsmail Hakkı TONGUÇ ikilisinin  gerçekleştirdiği  "Köy Enstitüleri'nin" kuruluşuydu. (17 Nisan 1940) Bu kurumlar ülkemizi aydınlığa  çıkartacak, uygarlığa, çağdaşlığa, varsıllığa ulaştıracaktı.
Biz burada bu kurumlardan kısaca Halkevlerine değineceğiz. Ardından Çorum Halkevi'ne gelecek; asıl  konumuz olan Çorum Halkevi yayım organı Çorumlu Dergisi üzerinde duracak, onu anlatmaya çalışacağız.
 
HALKEVLERİ HALKEVLERİ'NİN KURULUŞ AMACI
Halkevleri  bilindiği   gibi, 19 Şubat 1932'de Atatürk'ün hedeflediği ilkeler doğrultusunda CHP' si tarafından kurulur. Merkezi Ankara'da olmak üzere, ülkenin  tüm   il ve ilçelerini kapsayacak biçimde örgütlenir.  Yine bu partinin yan kuruluşu olarak çalışmalarını sürdürür.
Amacı kısaca: Türk   kültür  yaşamına katkıda bulunmak, araştırmalar yapmak, gençleri bir çatı altında toplamak gibi özetleyebiliriz.
Atatürk, Halkevleri'nin  açılış amacını şöyle açıklıyordu :".....Gençlik geleceğin ışığıdır. Gençlik, gelişen ve yetişen bir çalışma  içinde  yaş atılmalıdır. Ulus bilinçli birbirini anlayan, birbirini seven ülkeye bağlı  halk kitlesi halinde teşkilatlandırılmalıdır. En güçlü  ders  araçlarına ve yetişkin öğretmen ordularına  sahip  olmak yeterli değildir. Halkı yetiştirmek, halkı bir kitle  durumuna   getirmek için ayrıca bir ulusal  çabanın düzenlenmesini ihmal etmemeliyiz..."
Halkevleri'nin giderleri genel bütçeden, özel idarelerden, belediye ve köy bütçelerinden ve kamu tüzel kuruluşlarından karşılanıyordu.
Bu örgütün bir amacı da ileride Anayasada yer alacak   CHP'nin altı okunda belirtilen "Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devrimcilik ve Devletçilik "ilkeleriyle benimsenen bir gençlik yaratmaktı.  Bu örgütün yönetim ve denetimi partinin genel ve yerel yöneticilerine bırakılmıştı.
Başlangıçta 14 ilde kurulan Halkevleri'nin yurt genelindeki sayısı 1939'da 373,  kapatıldığı yıl olan 1950'de ise 478'di.  Halkodaları'nın  sayısıysa 4332'ye ulaşmıştı.
 
HALKEVLERİ'NİN ÇALIŞMA ALANLARI
Halkevleri'nin çalışma  alanları "Dil-edebiyat, tarih, güzel sanatlar alanında etkinlikler oluşturmak, halk dershaneleri, kurslar, kütüphaneler, müzeler açmak, folklor araştırmaları yapmak; gösteri ve temsiller düzenlemek; spor, sosyal yardım yoluyla köylüyle kentliyi kaynaştırmak gibi alanları kapsıyordu.       
 
HALKEVLERİ'NİN KAPATILMASI
Çok partili döneme geçildiğinde, Halkevleri ve Halkodaları'nın CHP yönetiminin yan örgütü olması ve CHP ilkelerine  yatkın  gençler yetiştirmeyi amaçlaması, eleştirilere  neden  olmaya başlamıştı. CHP, 1950 de seçimleri yitirip muhalefete düşünce, yeni siyasal iktidar Demokrat Parti,1951'de Halkevleri'ni  5830 sayılı yasa ile kapattı. Halkevleri'nin taşınmaz mallarını da hazineye aktardı.     
 
AÇILIŞ, KAPANIŞ YENİDEN AÇILIŞ
Halkevleri'nin çalışmalarının durdurulması, 19 yıllık geçmişi olan bu kültür kurumunun ortadan kalkması  ülke çapında büyük bir boşluğun doğmasına neden oldu. Halkevleri'nin çeşitli illerde yayımladıkları dergiler, yaptıkları kitap yayınları sona  erdi.  Kitaplar  Mal Müdürlüklerinin bodrumlarında çürüdü. Halkevi ve Halkodası binaları da başka amaçlarla kullanılmaya başladı.
1961  yılında toplumsal yaşamda  doğmuş boşluğu kapatmak için UNESCO'nun önerisiyle "Milli Kültür Dernekleri" adıyla yeni bir örgüt kuruldu bu örgüt 1963  yılındaki genel kurulunda adını Halkevi  Derneği olarak  değiştirdi. Dernekler yasasına göre siyası   partilerle   ilişkisi  olmayan bu yeni dernek, Londra ve Frankfurt  şubeleriyle  birlikte ülke  çapın da 154 Halkevi  ve 100 Halkodası açmıştı.1976'da Halkevleri'nin sayısı 208'e ulaştı. Köycülük, halk eğitimi, kitaplık yayın kolu, dil-tarih-edebiyat, plastik sanatlar, müzik, gösteri, folklor, spor, turizm gibi konularda etkinlik gösteriyordu.
Halkevleri Derneği'nin çalışmaları 1980 12 Eylül Harekatı'ndan sonra durduruldu.  Yöneticileri tutuklandı. Uzun  süren  yargılamalar  sonunda aklandı. Halkevleri  Derneği'nin el konulan malları geri verilerek  yeniden etkinliğe geçmesine olanak sağladı.
 
SONUÇ OLARAK
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Atatürk her alanda büyük bir kalkınma mücadelesi başlatmıştı. Bunlar tarımdan sanayiye ve teknolojiye; eğitimden, bilim ve sanata değin her alanı kapsıyordu. Cumhuriyet döneminin dört devrim okulunun  (Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Halkevleri, ve Köy Enstitüleri) kısacık sürede başardıklarına baktığımızda bu kurumların kapatılmasıyla ülkemizin neler kaybettiğini tahmin etmek zor olmasa gerektir.
Bugün eğitiminde bilimde- sanatta; fende, teknolojide henüz  çağı yakalayamamışsak  bunun nedenlerini, bu kurumların kapatılmasında ve işlevsizleştirilmesinde aramalıyız. 1950'den itibaren Atatürk  Devrimleri'nin önü kesilmiş, ülke birçok alanda çağın gerisine  düşmüştür. Bu kurumları kapatanlar ülkeye  yapabilecek   en büyük kötülüğü yapmışlardır.
Bugün  Halkevleri yok. Köy Enstitüleri yok. 1980'den bu yana da eski Türk Dili Kurumuyla, Türk Tarih Kurumu da yok.
Ama bu kurumlar kısa sürede başardıklarıyla kendi alanında Cumhuriyet dönemine damgasını vurmuş kurumlardı. Etkileri de bilimde, kültürde, sanatta ve  edebiyatta  sürmektedir doğa l olarak. Bu kurumların  kapatılmaları Anadolu  aydınlanmasını önleyemedi.  Sadece  biraz zorlaştırdı ve geciktirdi.
 
ÇORUM HALKEVİ KURULUŞU
Çorum  Halkevi de belirlenen amaçlar doğrultusunda  24 Şubat 1933 yılında bugünkü Belediye binasında açılmıştır. İlk açıldığı dönemde Halkevi'nin 5 kolu vardı. Bunlar: "Köycüler,Dil-Tarih-Edebiyat, Sosyal Yardım, Spor ve Güzel Sanatlar" koludur.Dönemin Çorum  Valisi  Arif Hikmet Bey'in önderliğinde kurulan Halkevi'nin ilk yönetim kurulu şunlardan oluşur:
Başkan; CHP Yönetim kurulu üyelerinden Ölçekoğlu Hasan Bey,
Birinci üye; Köycüler  kolu  temsilcisi Velipaşaoğlu Şevket Bey,
İkinci üye;Dil-Tarih-Edebiyat kolu temsilcisi (Maarif) Milli Eğitim Müdürü Mahmut Bey,
Üçüncü üye;  Sosyal  Yardım  Kolu temsilcisi Müftü Mehmet Tevfik Bey,
Dördüncü üye; Güzel Sanatlar Kolu temsilcisi Ortaokul Müzik Öğretmeni Osman Bey,
Beşinci üye;Spor Kolu temsilcisi Ziraat Bankası Muhasebe Memurlarından Fazlı Bey.
 
ÇORUM HALKEVİ'NİN ÇALIŞMA KOLLARI
Çorum  Halkevi  Genel  Merkez  tarafından belirtilen hedeflere ulaşmak için 24 Şubat 1933'te 5 şubesiyle  birlikte  çalışmalarını başlatmıştır. Bu kolların yönetim kurulları da şöyle oluşmuştur.
1-Köycülük Kolu: Üye sayısı  42. Başkanı, Velipaşaoğlu Şevket Bey: Üyeleri; Kayışoğlu Şevket Bey'le, Sabuncuoğlu İhsan Bey'dir.
Bu kol, köylüyle  kentliyi  kaynaştırmak için geziler ve piknikler düzenlemiştir.
2-Dil Tarih-Edebiyat Kolu: Üye sayısı 25.Başkanı, Maarif (Milli Eğitim) Müdürü Mehmet Bey,  Üyeleri Ortaokul Müdürü Osman Nuri Bey'le, Ortaokul Öğretmeni Behram Beydir. Bu kol da  Çorum Tarihi üzerine araştırmalarla  Çorum'a özgü  öztürkçe sözlüklerin derlemelerini yapmıştır.
3-İçtimai (Sosyal) Yardım Kolu Üye  sayısı 30.Başkanı, Müftü Mehmet Tevfik Bey, Üyeleri  ise Evkaf Müdürü Süleyman Bey'le Telgraf ve Posta Müdürü Sami Bey'dir. Bu kol, yardıma muhtaç, kimsesiz,yoksul kadın ve çocuklara, malüllere ve  yaşlılara yardım etmiştir.
4-Spor Kolu: Üye sayısı  56.Başkanı, Ziraat Bankası Muhasebe Memurlarından Fazıl Bey:Üyeleri ise Belediye Fen  Memuru  Emin  Bey'le, Çöplüoğlu Şükrü Bey'dir.
5-Güzel Sanatlar Kolu: Üye sayısı 32. Başkanı, Ortaokul Müzik Öğretmeni retmeni  Osman Bey, Üyeleri; Resim Öğretmeni Nebahat  Hanım'la, Maarif (Milli  Eğitim)  Katibi  Ruhi Bey'dir. Bu kol da resim, müzik dallarında çe şitli çalışmalar yapmış,bu etkenliklere halkı da katmıştır. 
Çorum  Halkevi'nin çalışma kollarında 1938 yılı itibariyle  924  erkek, 47 kadın olmak üzere toplam 968 üyesi  bulunuyordu .
 
ÇORUM HALKEVİ YAYIN ORGANI ÇORUMLU DERGİSİ
1932'de  kurulan  Halkevleri'nin  temel amaçları   arasında  yöresel  bir dergi çıkarmak da vardı.Bu temel  ilkeler doğrultusunda  Çorum Halkevi de bir aylık  yayın  organı çıkartmaya başlamıştır. Bu Çorumlu Dergisi'dir.
Çorum Halkevi Dil - Tarih ve  Edebiyat kolunca  çıkarılan Çorumlunun ilk sayısı 15 Nisan 1938' de  çıkar.  Bu  ilk  sayıda Halkevi Başkanı Eczacı Bedri Bilginer yapılacak çalışmaları şöyle anlatır :   "..... Son zamanlarda esaslı teşkilata dayanarak  hızlanan ve ilerleyen Dil,Tarih ve Edebiyat   şubelerinin  değerli  mensupları düzenli çalışmalarıyla kayda değer başarılar göstermişlerdir.  Çorum ve çevresinde bir çok derlemeler yapmışlar, Çorum ve belki de   bütün Türkiye için pek çok değerli belgeler  elde etmişlerdir .Kayda geçmemiş vakfiyeler,sicil kayıtları, cönkler,menakıp kitapları,cami,medrese kitabeleri bunlar arasında sayılabilir.
Çorum'umuzun  bundan başka  Boğazköy Alaca (Höyük) gibi Anadolu'nun en zengin, Eti (Hitit) eserlerini kucaklamış  bir  sahaya  sahiptir.  İşte bu konular çerçevesinde toplanan  belgelerin   fotoğraflarıyla  birlikte, büyüklerimizin ve  ilim adamlarımızın yardımına  güvenerek yayın  ve saptanmasına çalışacağız..."
İlk sayı   15 Nisan 1938'de yayımlanan Çorumlu Dergisi Ağustos 1946 tarihin de çıkan 61.sayısıyla yayım yaşamına son verir.
Çorumlunun  sorumlu Müdürlüğünü 1 - 16 sayılarında Eczacı Bedri Bilginer, 17-33 sayılarında Pertev Kalelioğlu,  34-61 sayılarında ise emekli öğretmen Nuri Uğur yükümlenmiştir.
İkinci  Dünya  Savaşı'nın  en  bunalımlı yıllarında, sıcak savaşın sınırlarımıza  değin dayandığı bir dönemde yayımını sürdüren Çorumlu, başta kağıt  sıkıntısı olmak üzere türlü nedenlerle  yayımını kesintiye uğramıştır. Ama yine de kaldığı yerden yayımını sürdürmüştür.
16.  sayıdan sonra dört ay,37. sayıdan sonra 12  ay, 51.sayıdan sonra altı ay, 55. sayıdan sonra da dokuz  ay ara verdik ten sonra yayımlanabilmiştir. Derginin bazı sayıları da çift sayı (9/10), (34/ 35),(36/37) ve (49/50) olarak yayımlanmıştır. Genel  olarak   32   sayfa olarak yayımlanan derginin  7.sayısı  48 sayfa, 4 ve 34/35.sayıları 40 sayfa,13.sayısı 28 sayfa, 16,52,53,55,57 ve 58 sayıları da 24 sayfa  olarak yayımlanmıştır.  61 sayılık  Çorumlunun  sayfa toplamı 1804'tür. Çorumlu Dergisinin 36/37,46 ve 47.sayıları dışında kalan  tüm  sayılarında, Çorum ve  çevresine ilişkin   yayımlanan arşiv belgelerinin topla mı da 506 sayfadır. Bununla birlikte Çorumlunun sayfa toplamı 2410'a ulaşmaktadır. Çorumlunun  7.sayısı  dışında   tüm sayıları  Çorum Vilayet Matbaasında (Çorum İl  Basımevi),7. Sayısı ise İstanbul Resimli Ay Matbaasında basılmıştır. Derginin ederi 38.sayıya değin 12,5 kuruş,yıllık 120 kuruş;sonraki sayılarda ise aylık 20,yıllık 250 kuruş olarak belirlenmiştir.
 
YAZARLARI
Çorumlu Dergisinin yazı kadrosu genellikle  Çorumlu   aydınlardan oluşmuştur. Bunlar arasında özellikle halkbilimi dalında Hafız-ı  Kütüp olarak nitelenen Eşref Ertekin'in adı  öne çıkmaktadır. Çorumlu Dergisinin geneli incelendiğinde   görülüyor   ki, Çorumlunun büyük  bir bölümü Eşref Ertekin tarafından hazırlanmıştır.
Çorum'la ilgili tarihsel konularda Çorum Milli  Eğitim  Müdürü   Neşet Köseoğlu ile Nazmi Tombuş'un, halk  müziği alanında Sadi Leblebici'nin,Halk sağlığı  konusunda Dr. Tevfik Berkol'un . Sanat  Edebiyat dalın da Bahri Miyak'ın; Eğitim, halkevi, Çorumlu ünlüleri    konusunda  İhsan  Sabuncuoğlu'nun, Başyazı ve makalelerde Ziya Büyükataman ve Macide  Büyükataman'ın adı geçmektedir. Ayrıca  İstanbul'dan, Başbakanlık Arşiv Dairesi'ndeki  Osmanlı belgelerinden derlediği  Çorum  Tarihi  ile ilgili yazılarıyla, Hikmet Turhan Dağlıoğlu  Çorumluya   önemli katkılarda bulunmuşlardır.  Çorumluda yazan aydınların bazıları Osmanlı Kültürüyle yetişmiş kişiler oldukları için kullandıkları yazı  dili bu güne göre oldukça eski, ağdalı bir  Osmanlıca ile  yazılmış.  Bunun yanında oldukça arı duru ve temiz bir Türkçeyle yazılmış  olanlar da  var. Bunlara örnek olarak  İsmail  Ceyhan ve  Cevdet Yakup adlarını gösterebiliriz.  Toplam  olarak Çorumluda  92   yazarın imzasını görmekteyiz.
Çorumlu ilk  sayıda   belirttiği ilkeler doğrultusunda yayın   yaşamını büyük  bir özveriyle sürdürmüştür.
Son  sayılara  doğru dergideki yazıların tavsadığı,tüm yükün  Eşref Ertekin'in üzerine kaldığı görülmektedir.
Ağustos 1946 da çıkan 61.sayısıyla birdenbire,  habersizce yayımına   son vermiştir. Bazı yazıların süreği gelecek sayıya kaydığı halde bu yazılar yarım kalmıştır.
 
SON SÖZ  
Çorumlu sekiz yıl,dört ay  gibi uzun bir  zaman  süreci  içinde   büyük bir eğitim ve kültür hizmeti vermiştir.  Geniş bir kültür yelpazesinde tarihten coğrafyaya,sanattan halkbilimine   değin  geçmişten  günümüze ışık tutacak nitelikte yüzlerce belge,yazı ve fotoğraf yayımlamıştır.
Çorumlunun çıkarılışında gösterilen çabanın büyüklüğünü, verilen emeğin yüceliğini dergiyi  incelerken  daha iyi  anlıyor; devrimci ilkelerinin  yaşama geçirilmesinin heyecan ve coşkusunu siz de duyumsuyor musunuz.
Bizden   sonraki araştırmacılara ışık tutmak, bir kapı aralamak amacıyla Çorumlunun 50 -60 yıllık sararmış yaprakları arasında yorucu, yorucu olduğu kadar da zevkli ve  yararlı bir yolculuk yaptık. İlginç, etkileyici, yoğun  emek ve kültür birikimi nice sanatsal güzelliklerle karşılaştık. Her sayıda yer alan  belge, yazı ve fotoğraflar bize geçmişten hoş, tatlı, güzel ve aydınlık esintiler getirdi.
Bir antik yapıt kadar değerli olan bu beş ciltlik " Çorumlu Dergileri"ni bizlere bırakan saygı değer insanları saygı  ve taktir duygularımızla  anarken bu çalışmamı tüm Çorumlulara adıyorum.
Başarılı olabildikse ne mutlu bize !...
 
KAYNAKLAR:
1-Büyük Kültür Ansiklopedisi Başkent Yayınlarından 1981
2-Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi Milliyet Yayınları 1996
3-Çorum Halkevi Broşürü
4-Çorumlu dergileri 1'den 61'e kadar
5-Halkevi Dergileri Ankara
6-Çorum Tarihi Çorum  
 
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 04

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ  SAYI:1
            15 Nisan 1938’de çıkan ilk sayı sorumlu Müdür Bedri BİLGİNER’İN “Çorumluyu Neden Çıkartıyoruz” başlıklı yazısıyla başlar. Bir sonraki sayfada verilen çalışma programından yola çıkarak özetle şöyle denir: “...Bu konular çerçevesinde toplanan ve toplanacak belgeler, fotoğraflarıyla beraber aşağıda yazılan programa göre,büyüklerimizin ve bilim adamlarımızın yardımlarına güvenerek yayım ve saptanmasına çalışacağız...” Bundan sonra çalışma programı sunulur.
           
Abidin VAROL’sa  “Halkevleri’nin Kuruluşundaki Maksat ve Gaye ” başlıklı yazısında: “..Halkevleri vatandaşların bin bir derdine deva olacaktır,bin bir hastalığını iyileştirecektir. Hükümetin elinin ulaşamadığı derlere, yaralara el koyacak, onları tedavi edecek; o yaraların, o dertlerin bir daha meydana gelmemesi için önlemler alacaktır...” diye yazar.
“16. Asırda Çorum’un Askeri ve İdari Vaziyeti Hakkında Bazı Malumat” yazısı Nazmi TOMBUŞ’UN. İlginç bir araştırma ürünü olan yazı Evliya Çelebi’den alıntılar yaparak okura sunulur. Kısaca özetliyoruz: Çorum kenti 16.yüzyılın ikinci yarısında ve 17.yüzyıl başlarında eşkıyalık olayları nedeniyle zor dönemler yaşamıştır. “..Bu olaylar sırasında halktan alınan yüksek vergiler nedeniyle kentin ekonomik durumu da iyice bozulmuştu. Sözgelimi: Karayazı Çorum Sancak Bey’i olmak için Şeyhülislama verdiği 30.000 altın rüşveti Çorum halkından birkaç kat fazlası ile almıştır. Yönetimsel yapıdaki bu karışıklık kentte sık sık yönetici değişmesine neden oluyor, halk bundan çok zarar görüyordu...”
 
Neşet KÖSEOĞLU ise: “Osmancıklı Mehmet Paşanın İki Vakfiyesi” ve “Çorum Havalisi Mamali Aşireti ve Ömer Osman Paşalar” adlı iki araştırma yazısıyla yer alır.
 
            Onu izleyen yazı; “Acemşah İddiasında Olan Şah Abbasi Namındaki Şakinin Mamalioğlu Ömer Bey’e Gönderdiği Mektup” suretidir.
 
            “Çorum’un Halay Oyunu ve Arzı Türküsü” yazısı Sadi LEBLEBİCİ’nin. Aynı zamanda her iki türküyü de notalamış Sadi LEBLEBİCİ  Çorum Halayı türküsünden bir bölüm alıyoruz.
 
Name yazdım sokuya
Gelen giden okuya
Kızlar şaraba düşmüş
Gelinler ırakıya
 
Karşıda Kürt evleri
Yayılır develeri
Oturmuş inek sağar
Terliyor memeleri
 
Hey nazından nazından
Sürmesi gitmez gözünden
Yaylada Türkmen kızından
Dönüver meydan senindir.
 
Yazısını şöyle sonlar Sadi LEBLEBİCİ: “...Arzı türküsünün melodisinde Çorum’un zengin şirin tabiatı, fedakar yurttaşlarımızın ruhundan uyanan, bağrından kopan coşkun duygu ve sezinişlerinin kaynakları görülür...”
 
            Uzun yıllar Çorum Halk Kütüphanesi’nde çalışmış olan Arap harfli kitap uzmanı, dil ve folklor araştırmacısı Eşref ERTEKİN de, Çorum manileri, atasözleri. cönklerden derlediği destanlar, türküler ve deyişleriyle hemen hemen her sayıda yer alır. Bu ilk sayıya aldığı manilerden ikisi şöyle:
 
Entarisi aklı yar
Sırrı bende saklı yar
And iç inandır beni
Benden başka yok mu yar.
 
Entarisin düreyim
Aç koynunu gireyim
Uyu uyan sar beni
Yar olduğun bileyim
 
Çorum haberlerinin verildiği bölümde; üç yeni ilkokulun (Sungurlu, Mecitözü ve İskilip’te) yapımına başlandığını; bunu için 80.000 TL. Harcanacağı bildirilir.
 
            Fakir çocuklardan 94’üne öğle yemeği, 296 çocuğa da elbise,ayakkabı,çamaşır yardımı yapıldığı ve bu tür yardımların süreceği duyurulur.
            Diğer bir haberse Yatı Okulları üzerinedir.
            Haber şöyle: “..Çorum ilinde işlemekte olan üç yatılı okuluna ilaveten Mecitözü kazasının Çıkrık köyünde *23 köyün ortasında bir yatı okulu açılmıştır.Bu okula daha ilk hamlede 75 çocuk yatılı olarak kaydedilmiştir.Okulun açılması ve erzaklarının tedariki işlerinde çok yakından ilgilenen Sayın İlbayımız (Vali) Süreyya YURDAKUL’A ve Mecitözü Kay-makamı Bay Kazım’a teşekkür eder ve çocukların erzakını seve seve veren 23 köydeki yurt ortaklarımızı da kutlarız...”
            Çorum yöresinde tarihi eserlerin fotoğraflarının ardından,”Müverrih Ali’ye” ait birkaç tane ferman ve tutanağı ile, ”Mehmet Paşa Namı İle Maruf Hoca Mehmet Paşa’ nın Hicri 842 Tarihli Arapça Vakfiyesinin 1933’te İstanbul Noteri Tarafından tasdik Edilen Suretiyle”,52 sayfalık ilk sayı sonlanır.
 
*Yazarın notu.(Bu yatı binası,1927 yılında Çıkrık köyünde açılan Bölge İlkokulu’na ek olarak yapılmıştır) M.G.
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 05

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 2
            Çorumlunun 15 Mayıs 1938 tarihli 2.sayısı Abidin VARAN’IN “İnkılâp Vazifeleri”, ”19 Mayıs ve 23 Nisan” yazılarıyla başlar. Bayram olan bu iki önemli günün ulusal coşkusunu o günlerden bu güne, günümüze taşır bu yazı.
Abidin VARAN,yazısının bir yerinde Atatürk için şöyle der:  “..Hiçbir şehinşah, hiçbir hükümdar Atamız kadar bahtiyar değildir. Çünkü imparatorların, kralların tahtları, sarayları vardır. Halbuki Atamızın sarayı vatan,tahtı milletin kalbidir...”
            Bu yazıyı, Neşat KÖSEOĞLU’NUN “Kul Mustafa ve Çorum Erliği” araştırma yazısı izler.Yazı şöyle başlar: “..Çorum bölgesi Yazıcıoğlu'nun, Ceritoğlu’nun, Abazalar'ın ve birçok kapısızların azgınlıklarına sahne olmuştur...” Bu belgelerden biri de (Çorum 'un erliğini ve kahramanlığı)nı gösteren “Kul Mustafa’nın kasidesidir.
            Çorum’u yağmalamak isteyen Kapusuz askerlerinden bir eşkıya topluluğuyla Çorumluların yaptığı cenge Kul Mustafa da katılır. ”Kaside-i Kapusuz” adlı destanıyla bu cengi dile getirir. Başlarında Genç Osman adlı bir şakinin 1700 adamıyla birlikte Erzurum’dan yola çıkarak önlerine gelen Sivas, Amasya, Merzifon gibi kentleri ve kasabalar yağmalayıp, soyarak Çorum’a nasıl geldiklerini, Osmanlı yönetiminin o dönemdeki güçsüzlüğünü, Çorumluların müsellimleri “kaymakam” Kurtoğlu Süleyman Ağa önderliğinde Çorumluların, eşkıyayı nasıl durdurduklarını, onları 18 gün süren bir cenkten sonra nasıl dağıttıklarını anlatır destanında.. 27 dörtlükten oluşan, belge niteliği kazanmış destanından üç dörtlük alıyoruz.
 
Genç Osman idi mel'unlar başı
Meydanda kaldı ol itin leşi
Herkes öğrendi gördü döğöşü
Otuz kırk kadarı kırıldı gitti,
     
Çorum'da on sekiz gün cenge durdular
Başlarına gelmedik günü gördüler
Kendilerde bildi ne vebal yediler
Başları sernügün oldu da gitti,
 
Kul Mustafam eder koptu tarraka
Adular askeri karıştı hake
Ünü erdi Horasan’a Irak’a
Çorum’un erliği söyledi gitti.
İkinci "Kasıde-i Kapusuz" destanı da Âşık Feyzulah'ın, o da Çorumludur o da aynı savaşa katılmıştır. 7 beşlikten oluşan Kaside-i Kapusuz’dan bir bölüm alıyoruz.
 
Kimler gördü böyle cengi urumda
Beylik arslan gibi durur yerinde
Koç yiğitler yetişmiştir Çorum'da 
 
Seddi lskender oldu Kurdoğlu
Gün bugünkü gün der Süleyman ağa.
 
Halit KOÇAK’IN "Çorum'da Nişan Adetleri" yazısı 59 yıl öncesinden günümüze folklorik esintiler getirir. Eski özelliğini yitirmiş olan o geleneklerin günümüze, Çorumlunun sayfalarındaki anıları kalmıştır. Yazıdan bir tekerleme alıntılıyoruz: “..Kızdır/Nazdır / Bin lira / Azdır Bir deve /götür Bindir/getir / Kız evi / Vezir evi Oğlan evi/ rezil evi...” 
 
Eşref ERTEKIN'İN derlediği manilerin sayısı 65'e ulaşır Dedelerimizin, ninelerimizin yeniyetmelik sevdalarının, heyecanlarını,coşkuların duyumsarız bu manilerde.
 
Ay doğsun düzde dursun
Kırkmalar yüzde dursun
Canım karar almıyor
Yar gelsin bizde dursun.
 
Elma dalda sararsın
Bir gün beni ararsın
Sarılalım yatalım
Ateşimiz kararsın.
 
Nazmi TOMBUŞ'UN yazdığı “Çiğdem Eğlencesi” Çorum’un geçmişte kalan çocuk eğlence oyunlarından birisi. Bu tür oyunlar artık köylerde bile yaşamıyor. Orta yaşı geçmişlerin anılarında ve Çorumlunun sararmış sayfalar arasında yaşamaktadır.
 
Nazmi TOMBUŞ Çiğdem eğlencesinde; çocukların kış sonrası, kırlardan topladıkları baharın muştucusu sarıçiğdemlerle bir karaçalıyı çiğdemleyip, hep bir ağızdan Çiğdem Türküsü’nü söyleyerek ev ev dolaşmalarını; topladıkları yağ, bulgur ve kıymadan oluşan, pişirttikleri yemeği hep birlikte neşe içinde yemelerini anlatır.
 
Çiğdem türküsü:
Çiğdem çiğdem çiçeği
Alaca bulaca saçağı
Dedem Allah köçeği
 
Dam üstünde boyunduruk
Dura dura yorulduk
Verenin fındık daşaklı oğlu olsun
Vermiyenin kara kedisi
Kıymadan, yağdan, bulgurdan...”
 
Çorum'un İklim Özellikleri”ni Halit KOÇAK yazar.
 
Derlediği 11 Atasözü ve deyimle birlikte, folklorun bu dalında çalışkanlığın sürdürür Eşref ERTEKİN. Birkaç örnek:
“Başının sağlığı, dünyanın varlığı"
“Aşk ağlatır, dert söyletir”
“Alıcı, umucudur”
“Alanla satan, güzelle yatan bilir”
“Karakeçiyi gören içi dolu yağ sanır”
“Adamakla mal tükenmez”
“Atın tepmezi,itin kapmazı olmazı”
“Adam hacı mı  olur varma ile Mekke'ye, Eşek derviş mi olur taş çekmeyle tekkeye.”
 
Ruhi TANYEL'NİN "Fidayda Türküsü ve Oyunu"ndan sonra Çorum'un tarihi eserlerinin fotoğrafları yayımlanır. Fidayda Türküsü'nün bir bölümünü alıyoruz:
 
Dama bulgur sererler
Çıkma boyun görürler
Saçların tel tel olmuş
Sırma diye örerler
 
Fidayda da fidayda fidayda
Pek hoşuma gidiyor bu gayda
Beş yüz lira yedirdim bir ayda
Tarla tapan koymadım ne fayda:
 
Bir aylık olaylardaysa: Kamyonlarla Kastamonu’ya eğitmen kursuna  gidenlerin ve o günlerin 23 Nisan kutlamaların resimleri yer alır.
 
Son bölümde belgeler ve vakfiye suretleri yayımlanır.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 06

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 3
            15 Haziran 1938 tarihini taşıyan Çorumlunun 3 Sayısının ilk yazısı yine Abidin VARAN'IN. Adı  "inkılâp Vazifeleri”dir. Yazıdan bazı bölümleri alıyoruz: “..Hükümet bizi haraca bağlayan bir afet değil,bilakis bizi koruyan,çıkarlarımızı kollayan bir şefkat kaynağıdır ...” ,“..Memleketin her yanında yoğun bir çalışma ve ilerleme var...”, “..Bir vatandaşın canının değil,sağlığının tehlikeye girmesi bile hükümetin en titiz davrandığı ve üzerinde ısrarla uğraştığı meseledir...” ,“..Ulu Önder Atatürk ve O'nun çalışma arkadaşlarının bu en ufak gibi görünen meselede bile sarfettikleri mesaiyi düşündükçe,buna hayran kalmamak ve içten gelen minnet ve şükran duygularını saklamak küfranı nimet olur...”
 
Bunu Neşet KÖSEOĞLU’NUN; "Çorum'da Beyler Çelebi ve Muzaffer Paşa Camii Minberi" adlı yazısı izler.
 
H.Ş.KOÇAK'IN, bugün o eski özelliğini ve güzelliğini yitirmiş olan "Çorum'da Nişan Adetleri" yazısı geçen sayının süreğidir. Bu sayıda da bitmez.
 
"Çorum'da Cerit Aşireti" adlı araştırma yazısı Neşet KÖSEOĞLU'NUN: “..Anadolu'daki aşiretlerin birisi de Cerit Aşireti'dir, (H.1022)  Ceritle birlikte birçok aşiret rahat durmadıklar için Kıbrıs'a sürgün edilir. Bir süre sonra geri gelirler. Ülkedeki bazı eşkıyalar da Aşiretlerce korunurlar.* Ceritli başta olmak üzere birçok aşirete 1181'de ferman gönderilir...”  
Yazının sonunda "Cerit'in Göçü"nü  anlatan bir destan yer alır Destan şöyledir:
 
Ceritli Raka'dan sökün edince
Açılsın Rum'a yolu Cerit'in
Silsüpüroğlu Fettah Bey ölünce
Kırıldı kanadı kolu Cerit'in
 
Bir zamanlar Oymaağaçta kalalım
Toplansın aşiret sonun alalım
Konuşalım bir karara varalım
Esiyor Sarim’de yeli Cerit'ln
 
Yüz atlımız daim ileri gitsin
Sağına soluna çok dikkat etsin
Pılıçka vermeden menzile yetsin
Bozulmadan gitsin ili Cerit'in..."
 
Kös dağına çıkacağınız duyarlar
Her tarafta  pusuya atlı koyarlar
Yüz atlınız bin atlıya sayarlar
Dönerse silaha eli Cerit'in...”
 
Sineği pek çoktur Nezib’e varmayın
Pusu vardır Şarlağan’a girmeyin
Mürseloğlu kız isterse vermeyin
Koklatman kimseye gülü Cerit'in...”
 
Eşref ERTEKIN'IN mani sayısı bu sayıda 159'a ulaşır. İki tanesi şöyledir:  
 
Ak iğnenin boladı
Dülbendin kim doladı
Şu Çorum'un içinde
Gönlüm seni diledi...”
 
Akşam indi gün inmez
Duvar yüksek görünmez
Kurban olduğum güzel
Çıkıp bir yol görünmez..
           
“Onuncu Hicret Asrında Çorum” adlı araştırma yazısı 400-500 yıl öncesinin Çorum’una bir pencere açıyor Hikmet Turhan DAĞLIOĞLU.
           
Çorumlu Dergisi adına İstanbul’da “Kuyudu Kadime” üzerine yaptığı tetkikleri Çorum’a Çorumluya gönderir DAĞLIOĞLU: Şöyle der yazısının başında:  “..İstanbul’da Başvekalet  Arşiv Dairesi'nde bulunan mühimme defterlerinde geçmiş zamanların bütün idari,sosyal,mali,adli hüküm ve muamelelerine rastlanır. Tarihimizi aydınlatmak bakımından bu defterleri incelemek çok faydalı ve güzel bir ilim işidir.
Bu şehrin,tarihte oynadığı rolü ancak o devre ait vesikalarla meydana koymak mümkündür. Mühimme defterlerindeki hükümler içinde çok mühim olan kayıtları imkan oldukça bu sütunlarda neşredeceğiz...'
 
Gerçekten de,bundan sonraki sayılarda da bu yazı dizilerini yılmadan, usanmadan sürdürür. DAĞLIOĞLU.
 
Neşet KÖSEOĞLU  "Yer Adları" yazısıyla birçok yer ve köy adların tarihsel bağlamda ele alır.
 
Çorum Haberlerinde,4 okul inşaatının başladığı haberini,Çorum'un tarihi yerlerinin fotoğrafları izler.
 
Son bölümde:"Canfedaoğlu Hakkında" başlığı altında, H,1004 tarihlerinde Çorum civarında zuhur eden ve köyleri basan,yol kesen,Sorkun'da mahkemeyi basıp Kadı Veliyiddin'i öldürmek suretiyle bu tarihlerde Çorum'un umumi asayişini ihlal eden Canfedaoğlu hakkında yapılan takibat ve mahkeme kararlarını gösteren siciller ve buna ait fermanların suretleri yayımlanır.
 
* Bu gün Çorum yöresinde de bir hayli  Ceritli vardır,Mrk.Oymaağaç bunlardan biridir.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 07

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 4
 
            15 Temmuz 1938 tarihli Çorumlunun 4.sayısı Bedri BİLGİNER’İN “Çorum’da Sıhhat Teşkilatı” başlıklı yazısıyla başlar. Buna ek olarak da 1931-1937 yılları arasında sağlıksal yönden çok yönlü bilgiler içeren istatistiksel bilgiler yer alır.
 
“Muzaffer Paşa Camii Minberi” konusunda Süleyman KÖSTEKÇİOĞLU, önceki sayıda yer alan Neşet KÖSEOĞLU’nun aynı adlı yazısına, farklı yaklaşımlarla yeni  açıklamalar getirir.
 
Ş.H.KOÇAK’IN, "Çorum'da Eski Nişan Adetleri" adlı yazı dizisi bu sayıda sonlanır.
 
Eşref ERTEKİN,bu sayıya 81 mani yer alır. Geçmiş dönemlerde yaşanmış nice sevdanın acısını, sevincini, umudunu ve hüznünü taşır bu maniler. İşte birkaç örnek:
 
Bahçenizde gül var mı
Gül dibinde yol var mı
Bu gece size varsam
Döşeğinde yer var  mı.
 
Balıkta pul kalmadı
Denizde kum kalmadı
Gel sarılıp  yatalım
Şamdanda mum kalmadı.
 
Bugün ayın otuzu 
Başındadır fitozu
Dünyada yar sevmeyen
Ahrette yer topuzu.
 
Halil KOÇAK'IN geçen sayıdan süren yazısında,"Zirai Bakımdan Çorum'un İklim Özellikleri"ni irdeler bu sayıda:
 
"Serafettin Mukbil Bey ve Mescidi" ile "Bir Yazma Kur-an inceleme" yazısı Neşet KÖSEOĞLU'NUN Yazı şöyle başlar: “..Osmancık’ta bulunan Türk eserlerini tetkik ve tespit edenlerin,Şerafettin Mukbil’in yaptırdığı mescit kitabesiyle,Osmancık’ta Koyunbaba türbesine  vakfettiği Kur’an üzerinde durmamaları mümkün değildir .Osmancık tarihinin bir parçasını aydıntatmak noktasından çok mühim olan bu vesikayı aynen aşağıya alıyoruz. Osmancık’ta kendi adıyla anılan mahallede Mukbil Bey Camisi vardır.(855 H.) tarihinden beri birçok tamir ve tadilattan sonra şimdi harap bir haldedir...”, “..Çorum Müzesine getirilen kitabe başka kıymeti haiz bir eseri kalmamıştır... ", “..Bundan başka Osmancık’ta Koyunbaba türbesi’nde bulunan Çorum Kütüp-hanesi’ne getirilen Kuranın ‘Gaybi Bin Beyazıd’ adında bir hattat tarafından (837 H.) tarihinde yazıldığı ve ‘Şerefüddin-devletü veddin Zeynül-Hac vel-Harameyn  Hacı Muk-bil bin Abdullah ‘tarafından (871 H.) tarihinde vakfedildiği  Kur’anın kabında yazılı bulu-nan vakfiyesinden anlaşılıyor...”
 
Neşet KÖSEOĞLU,geçen sayıdan süren "Yer Adlan"yla ilgili araştırmasını bu sayıda da sürdürür.
 
Çorum Haberleri’nde: Çorum Halkevi'nin bir aylık çalışmasının dökümü verilir. Köy gezileriyle, köylerin sağlık, tarımsal ve toplumsal durumlar incelenir. Yüzlerce hasta muayene edilmiş, ilaçlar verilmiştir. Özellikle o yıllarda yaygın olan sıtmaya karşı kinin dağıtımı yapılır. Ayrıca Spor ve Gösteri kollarının çalışmaları büyük bir ilgi toplar. 'Tırtılar “piyesi günlerce sahnelenir.
 
Belgelerle Çorum Tarihinde Muzaffer Paşa Camisi tavan nakışı ve Ali Paşa Hamamı'nın fotoğrafları verilir.
 
Bunları izleyen bölümde, Canfedaoğlu Hakkında Ölüm Fermanı, Osmanlı Padişahlarından Sultan Mehmet'in askerleriyle Çorum tarafına geldiği duyulmakta, Canfeda denilen eşkıyanın idam edildiği zamana tesadüf etmekte, Padişahın Çorum tarafına gelmesinin Canfeda ile ilgili  zannedilerek ,Çorum ve köylerinin korkuları üzerine gelen emir sureti yayımlanır.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 08

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 5
Çorumlunun 15 Ağustos 1938 tarihli sayısı,Abidin VARAN'IN . “İnkılâp Vazifelerj" başlıklı yazısıyla başlar  "Hicri 10.Asırda Çorum" adlı yazısında. H. Turhan DAĞLlOĞLU beş belge yayımlar, şöyle der yazısının başında: “..Bu hükümler mühimme defterinden alınmıştır. Bunların her birisi birer tarihi veya toplumsal gerçekleri anlatması yönünden önemlidir.
Bu hükümlerden birisini alıyoruz. “..Mecitözü Kadısına H.981 tarihinde gönderilen bir hükümdür. Mecitözü’nün o zamanlar Amasya Sancağı’na bağlı olduğunu mühime defterlerinden anlıyoruz...”
…O zamanın harp gemileri olan Kadırgalara kürekçi bulmak için Bazı katil, hırsız ve memlekette asayiş ve toplumsal düzeni bozan adamlardan istifade edildiği anlaşılmaktadır.
 
Nazmi TOMBUŞ "Çorumdaki Eski ocuk Oyunlarından " Top, Çelmeli, Elemsema, Emenli Top, Eşşek oyunların anlatır. Bu gün bu oyunları ne bilen, nede oynayan kalmıştır .
 
"Osmancık'ta Üç Kitabe" yazısıyla Neset KÖSEOĞLU Mehmet Paşa veya İmaret Camisi Kitabesi, Koyunbaba'nın Türbe Kitabesi ve Baltacı Mehmet Paşa'nın Çeşme Kitabesi'ni tanıtır.
 
Ziya GÜREL'se  “Deli Boran"ı deyişleriyle birlikte tanıtır okuyucusuna şöyle başlar:
“..Deli Boran,yada Boran Baba Çorum’un Sarimbey köyündendir.Bu köy bulunduğu vadideki köyler Kuyumcu Aşireti’ndendir. Deli Boran'ın H,1301 tarihine doğru göçtüğü (öldüğü) anlaşılmaktadır...”
 
Deli Boran'dan iki dörtlük alıyoruz.
 
İçtik ama aşk dolusu az geldi
Dosttan bize şaka ile naz geldi
Kumaş diye beklediği bez geldi
Hele bir fark eyle oralarını..."
 
Bu aşkın elimden sinem ezgindir
Ceset candan,can cesetten bezgindir
Deli Boran Haydar ile bozgundur
Kim düşüp bulacak aralarını..."         
 
“Çorum’un  iklimsel özelliklerinden sonra, Ruhi TANYEL'İN yazısı,"Çorum'un Halk Oyunlarından Hüzünlü Oyunu ve Türküsü.” Noktalandırılması Ruhi TANYEL’İN. Yedi beşlikten oluşan türkünün 3.bölümünü alıyoruz:
 
Göçünü de yavrum göçünü
Yaylada gördüm göçünü
Takıver zillerin üçünü
Gel yeter naz eylediğin yeter
Şimdi de horozlar hep öter.
 
“Haydi Cumbam” türküsünü notalayan Sadi LEBLEBİCİ’DİR. İlk bölümünün sözleri söyle:
 
Haydi bombam haydi
Gözlerin beni baydı
Elin nazlı yarine
Nasıl diyelim haydi
 
Karanfil suyu neyler
Güze kokuyu neyler
İki baş bir yastıkta
O göz uykuyu neyler.
 
“Çorumlu Maniler” bu sayıda da sürer. Eşref ERTEKİN’İN derlediği manilerin sayısı 298’e ulaşır. Birkaç örnek alıyoruz.
 
Parmağında mühür var
Etme bana kahır yar
Sensiz sular içersem
Olsun bana zehir yar.
 
Cici pabuç cız eder
Kız oğlana göz eder
Oğlan bir şey bilmiyor
Ne ederse kız eder.
 
Bağdat'a paşa gider
Memeler koşa gider
Mehle kızı alanın
Emeği boşa gider.
           
“Çorum Haberleri” bölümünde, Çorum Halkevi’nin bir aylık sosyal ve kültürel etkinliklerine yer verilir. Konferanslar verilmiş, spor çalışmaları yapılmış:'Bir adam Yaratmak' oyunu sahneleme çalışmalarıma başlanmıştır. Çorum'un Tarihi Belgelerinde yöresel kıyafetler ve Etnografya araştırma fotoğraflarına yer verilir.
 
Son bölümde,"Çöplübey Sülalesi" hakkında belgeler birkaç yüz yıl öncesine ışık tutar Ayrıca, mühime defterinden çıkartılmış H.10 yüzyıla ait 5 belge ilginç tarihi olayları anlatır
 
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 09

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 6
 
Çorumlunun 15 Eylül 1938 tarihli sayısında “Aklı Gözünde Olanlara” başlığı altında Abidin VARAN güncel konuları irdeler.
 
Neşet KÖSEOĞLU’NUN yazısının başlığı “Yurtta Araştırmalarda Kuşsar, Kuşsaray  ve Kuşören” Köseoğlu  Çorum yöresindeki kale, höyük,harabe ve Mağaraları anlatır
 
 "Onuncu Asır Hicride Çorum Hayatı" adlı yazıda H,Turan DAĞLIOĞLU beş belgeden yola çıkarak 1500 lü yıllardan ses getirir, Yazıdan kısa bir alıntı yapıyoruz: “..Onuncu asırda,bilhassa  III. Murat devrinde Sokullu Mehmet Paşa'nın istememesine rağmen açılan İran Seferi esnasında Şarki ve Orta Anadolu'da halk ve reaya hayli zulüm görmüş ve ezilmiştir. Bunun içindir ki hükümete karşı münferit eşkıyalık gibi olaylara onuncu asırın sonlarına doğru sık sık rastlanır...”
 
Neşet  KÖSEOĞLU, "Yine Kul Mustafa" başlıklı yazısının sonuna iki de deyiş ekler Kul Mustafa'dan:
 
Kul Mustafam eder cana der kastın
Çok ağlattı beni gözleri  mestim
İncitme sevdiğim severim dostum
İncitirsen güzel olmaya idin...”
 
Halit KOÇAK, "Ceyhuni ve Çırakları" yazısını alır bu sayıya. Ceyhuni'nin  ölümünden önce  söylediği bir münacatı alıyoruz buraya:
 
Yarab budur senden nazı niyazım
Beni böyle derdi gamda bırakma
Hakikate tebdil eyle mecazım
Ettiğim isyanı başıma kakma
           
Tutuldu damanım nefsi havaya
Geçti nazik ömrüm eyvah havaya
Varınca yüz kara ruzü cezaya
Silsili isyanım gerdane takma
 
Cürmüle kabul et  kalbi mahsunü
Na ümit bırakma kıyamet günü
Her vecihe kabul et Ceyhunu’nu
Habibin aşkına narınla yakma...”
           
“Çorum Adı Üzerine Araştırma” yazısı Süleyman KÖSTEKÇİOĞLU’NUN. “Folklor Derlemeleri” bölümünde “Halk Ağzından Atatürk! Bir Destan İki Ağıt” Aşık Mazhar’dan aldığı,”Kurtuluş Savaşı ve İnkılâp Destanı” 19 dörtlükten oluşan uzun bir destandır. İki dörtlüğünü alıyoruz:
 
Türklerin ihyası Hazreti Gazi
Kurtardı vatanı düşmanımızdan
Sinesin bu yolda eyledi feda
Biz dahi geçelim az canımızdan.
 
Arslan gibi Türkiye'min insanı
Çalışmakla kazanmıştır vatanı
Aç kurt gibi parçaladı düşmanı
Şecaat görmüşüz başkanımızdan...
 
Diğer destanlar, toplumsal acıları geçmişten günümüze, yüreklerimize taşırlar iki yaşında öldürülen bir çocuk için Alacalı Aşık HAYDAR'IN yazdığı ağıttan bir alıntı yapıyoruz:
 
Yavru ateşinden nasıl durayım
Atatürk’e telefonlar vurayım
Müjdesine beş yüz altın vereyim
Yitirdim yavruyu ben bulamadım..."
 
Askere gitmedi mektup yazayım
Ölmedi ki mezarını kazayım
Şu dağları koyuk  koyuk arayım
Yitirdim yavruyu ben bulamadım..."
 
İkinci ağıtta Çorum'un Kargın köyünde öldürülen gelin Nönü için yakılmıştır. Yazanı belli değildir On bir dörtlükten oluşan bu ağıtın iki dörtlüğünü alıyoruz:
 
Çorum’un üstünde bir bölük duman
Atlara taktılar bir torba saman
İncitme Nönü'yü yarası yaman
Eyvah güzel gelin ömrüne yazık..
 
Güzel gelin bebeğini bekliyor
Kanlı düşman kamasını biliyor
Aman bacım koyun gibi meliyor
Eyvah güzel gelin ömrüne yazık.
 
Eşref ERTEKIN'IN derlediği mani sayısı 354'e ulaşır. Tüm sevenlerin duygularını simgeleştiren bu manilerden iki tanesini alıyoruz:
 
Ekin ektim tarlaya
Fener gibi parlaya
Kız oğlanın koynunda
Burcu burcu terleye.
 
Çamdan sakız akıyor
Kız nişanlın bakıyor
Koynundaki memeler
Turunç olmuş kokuyor.
           
“Çorum Haberleri”nin ardından, son bölümde ise, Büyük Önderimiz Kemal ATATÜRK, Başbakan Celal BAYAR, CHP Genel Sekreteri  ve içişleri Bakanı YURDAKUL'UN resimleri yer alır.

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 10

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 7
 
Çorumlunun 29 Ekim 1938 tarihli 7. Sayısını Abidin VARAN’IN başyazısıyla başlar.”Cumhuriyetin 15. Yılında Çorum”un son beş yıllık kazanımlarını ve geldiği yeri anlatır.
 
"Dil Bayramı" yazısı Hikmet Turhan DAĞLlOĞLU'nunı Yazı şöyle başlar: “..26 Eylül,Türk dilinin istiklâle kavuştuğu gündür.1932 yılında Dolmabahçe Sarayında ilk Türk kurultayının toplandığı zamandan bugüne kadar tam altı yıl geçmiş bulunuyor Dilimizin bu kısa zaman içindeki gelişme ve güzelleşmesi karşısında duyduğumuz sevinç ve heyecan büyüktür...”, “..Dünya dilerine analık etmiş bir dilin büyük varlığını ancak ATATÜRK'ün dehası ortaya koydu,bu dilin yollarını aydınlattı, Türk dilinin tarihi hakları artık yabancı dillerin tasallutundan ebediyen kurtulmuştur . Türkçe nin Arapça,Farsça gibi iki yabancı dilin yardımlarıyla konuşulabileceğini  sananlar bu yeni ve büyük hakikat önünde derin ve tarihi hataya düşmüş olduklarını anlamışlardır...".
 
“Mülga Şer’iyye Mahkemeleri” inceleme yazısı H,F,TURGAL'IN.
 
H.Turhan DAĞLIOĞLU; ”Onuncu Asırda Çorum” yazısını bu sayıda da sürdürür. Bir belgeyi özet olarak alıyoruz: “..1578 tarihli bu belgede,Çorum'da büyük bir zelzele olduğunu,şehirde bir çok bina  arasında,Çorum’da Sancak Beyliği yapmış olan meşhur,Gülabi Bey'in inşa ettirdiği cami ile minaresinin harap olduğunu ve bunun tamiri için 7500 akça sarfı Lazım geldiğini bildirmektedir...” *
 
Halit KOÇAK'IN "Ceyhuni ve Çırakları" inceleme yazısı geçen sayının süreğidir. Bu sayıda da sonlanmaz, Ceyhuni'den bir dörtlük alıyoruz:
 
Tahammül gerektir adu taşına
Kan karıştı gözlerimin yaşına
Felek himmetini çalsın başına
Ceyhun bu fenadan göçtükten geri.
 
Ne zaman yaşadığı saptanamayan "Derviş Mehmet" adlı aşığı ve deyişlerini Ziya GÜREL alır bu sayıya. Çorum Alaca ilçesi İmat köyünden olan aşık Derviş Mehmet'in deyişlerinden bir dörtlük sunuyoruz:    
 
Gönüle bakarsan çok dala konar
Kendini bilmeden odlara yanar
Günahın var ise üstüne biner
Müşteri bulup ta satamam yoksa...”
 
Cevdet YAKUP “Başbuğ” şiirini, Abdulbaki ULUBAY DA “Cumhuriyet Şarkısı”nı yazar. Cumhuriyet şarkısının ilk beşliğini alıyoruz:
 
Doğduğun günde senin doğdu ilim, fen, sanat;
Doğduğun günde senin öldü cehalet, zulmet,
Doğduğun günde nihan oldu nazardan zillet;
Yaşa, binler yaşa ey sevgili Cumhuriyet.
Buldu sayende senin izzü saadet millet...”
 
Eşref ERTEKIN,"Çorumlu Kadifeoğlu" başlıklı yazısında bir ağıdı anlatır.
 
Çorum halk türkülerinden "Bir Güzelleme" ve “Ördek” .Notalayan ve derleyen Sadi LEBLEBlCİ. Bir bölümü şöyle Ördek türküsünün:
 
Aman ördek yeşil yeşil ördek
Hani senin eşin eşin ördek
Çift gittin de tek  mi geldin
Hani  senin eşin eşin  ördek.
 
“Yekbas Bağları”na ait bir destan.13 dörtlükten oluşan bu destandan bir dörtlük alıyoruz.
 
Yekbas güzelinin giydiği paça
Kesesin yokladım yoktur hiç akça
Her evin önünde bir bölük bahça
Ötüşür bülbüller Höke bağında.
 
Nazmi TOMBUŞ, "Çorum'da Aşar Vergisi" adlı yazısının bir yerinde şöyle der: “..Bu ağır vergi memleketin bütün üretim yeteneğini öldürmüş,en esaslı geçim kaynağını kurutmuş, halkı,özellikle vatanın,milletin en büyük dayanağı olan üreticileri aç,sefil ve perişan bırakmaştır...”
 
"Karahisar ve Temürlü'le Bir Gezi ve Toplanan Eski Paraların Tanıtımı"nı Neşet KÖSEOĞLU yapar, “Yer Adları” yazısı bu sayıda sonlanır.
 
Bunları izleyen bölümde, Çorum Halkevi çalışmalarının aylık dökümü verilir. Bunlar; kurslar, konferanslar ve dersler verilmesinin yanı sıra, yoksul hastaların muayenesi,yoksul öğrencilere yardım yapılması haberleridir.
 
Bunu Çorum çevresindeki ören yerleri ve höyüklere ait 23 resim izler Son bölüm yine ferman,vakfiye,mahkeme sicil ve tutanaklarına aittir.
 
*Bugün Çorum'daki büyük mahallelerden birisinin adı Gülabi bey Mahallesidir.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

11

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 8
 
Çorumlunun 15 Kasım 1938 tarihli 8.sayısı,Türk Ulusu olarak en büyük kaybımızın (ATATÜRK’ÜN ölümünün) acısının salt  yüreklere değil,duygu ve düşünceler yoluyla sayfalara sindiği sayıdır.
 
Hikmet Turhan DAĞLlOĞLU'nun "Atam’a Ağıt"şiiri de aynı duygularla yazılmıştır. Beş beşlikten oluşan şiirin son beşiğini alıyoruz:
 
Bir dağa benzerdi yüksekti başı
Ağlıyor yurdumun toprağı taşı
Diner mi bu acı kanlı gözyaşı
Bir güneş söner mi atam
Gösterin tanrıyı sorup ta çatam...”
 
Yine Atatürk'ün ölümü nedeniyle Abidin VAROL’UN yazısı "Kaybın Akisleri"dir. Şöyle der yazısının bir yerinde: “..Ebedi istirahatgâhında,bu fani hayata yumduktan sonra da  müsterih olabilirsin. Çünkü, arkanda bıraktığın 18 milyon çocuğun senin eserini,senin rejimini,senin cumhuriyetini yaşatacak ve yükseltecektir...".
 
Sabiha Zekeriya SERTEL'İN .TAN"dan alınma bir yazısı:"Atatürk'ün Ölüsünü Bekleyen Subaylar"dır. Yazıdan bir bölüm alıyoruz: “..Siz bir türbedar,bütün bir istiklâl tarihini,milli hakimiyeti cumhuriyeti,terakkinin en yüksek umdelerini yaratan,bir ölünün türbedarısınız. Bugün cansız yatan bu vücudun içinde daha dün bütün hızıyla, kudret ve kuvvetiyle yaşayan bir inkılâp ulusunun,baştanbaşa bir kahramanlık destanı olan bir ölünün türbedarısınız...”
 
Eşref ERTEKIN,derlediği 47 maniyi alır bu sayıya Üç örnek alıyoruz.
Eller fincana kurban
Kollar mercana kurban
Şu Çorum'un içinde
Ben de bir cana kurban...”
 
Fındık altın tek olur
Çift eylersem yük olur
Seversen kızları sev
Memeleri pek olur...”
 
Gökte yıldız süzülür
Kızlar yola düzülür
Kız oğlanı görünce
Göğüs bağı çözülür.
 
Hikmet Turhan DAĞLIOĞLU’NUN 'Onuncu Asırda Çorum" yazısı dizisi bu sayıda sürer. Yazının son paragrafını alıyoruz: “..Onuncu asırda mali teşkilatın ana hatlarını gösteren  belgeler,aynı zamanda bize halkın haksız yere bazı angariyelere maruz kaldıklarını,açık seçik bir şekilde göstermektedir. Nitekim bu hal Osmanlı saltanatının devamı müddetince açıklıkla devam etmiş,halkın salgıcı adını verdiği tahsildarlarla,zaptiye ve jandarma köyleri ve halkı asırlarca kasıp kavurmuştur...”
 
Eşref ERTEKİN, Cönklerden bir derleme daha yapar."Kırşehirli Şair İlhami"yi tanıtır, 9 sayfa tutan üç destandan bir dörtlük almakla yetiniyoruz:
 
            Sultan Aziz döneminden ses veren İlhami,toplumsal yozlaşmadan,bozulmadan dertlenir.
 
Alimler ilmiyle etmez ameli
Demez hiç kimse hak söze beli
Nasihat eylesem derler bu deli
Puşt ile deyyusa itibar şimdi.
           
Çorum’a ait notlar bölümünde, Cevdet YAKUP’TAN edebi bir röportaj serisi olarak nitelenen “Çalkara Köyünde Soku Başı” yazısı yer alır. Gazeteci-yazar olan Cevdet YAKUP, Çorum Mecitözü doğumludur.(1910) Milliyet, Son Posta, İkdam, İnkılap, Samsun, Kurun, Tan, Cumhuriyet, Yeni Asır ve Ulus gazetelerinde yazar, Yurt Mektupları,Şehir ve Köy Röportajları yayınlar bu gazetelerde. Oldukça arı duru, işlek güzel bir dili vardır.
"Çalkara Köyünde Soku Başı" yazısı şöyle başlar: “..Kızılırmak'ı arkada bırakalı çok oldu. Kelkit'in yakınlarından geçiyoruz. Önümüzde yeşile çalan bir ova ve  başımızda mor kanatlı Herek dağları...”, “..Doruklarda,tutuşmuş bir gönül gibi yana yana  palazlanan çamlar...” ,“..Gün vura vura,yanmış yüzlerin,Doksan Üç Cenginden kalmış ihtiyarların ve yüzlerinde göz izi olan tazelerin büyüsüne tutuluyorum...” ,“..Buğdayı kaynatıyorlar Güneşte kurutup,içi oyuk taşın ortasına dolduruyorlar,halka halka halkalanıyorlar. Sonra dibeklere vura vura eziyorlar. Bu oyuk taşa soku diyorlar...”, “..Manaca harikulade güzeldi. Yerimde duramadım. Yavaş yavaş aralarına karıştım. Gözleri ateş böcekleri gibi ışıl ışıl, ürkek  ve titrek. Beli ki o şarkın, o eşleri kalmamış yosmalarından. Saf temiz memleket kızları. Sakarya’da, Dumlupınar’da gülle taşıyıp can verenlerin soyundan! Dibeklerin biri kalkıp, biri iniyor...” ,“..Neşeli kahkahalar uzaklarda akisleniyor ve maniler başlıyor...”
 
Bahçe pezik değil mi?
Yürek ezik değilmi ?
Ben sevdim eller aldı,
Bana yazık değilmi ?.
“..Ve çalkara dağlarından,Çalkara kızlarına ses veren,dalga dalga ,yanık yanık türküler,maniler ...”, “..Dulmuş da hissedilmiş sevdaların gönlünde düğümlenip kalmış tatlı saraları...”
 
Neşet KÖSEOĞLU Karahisar Temülü'de İlhamiler'e ait araştırmalar sonucu bulunan birkaç parayı tanıtır bu sayıda.
 
Alacalı Aşık Haydar’ın "Atatürk'e Ağıt"ından bir dörtlük alıyoruz:.
 
Dediler Atatürk çok ağır hasta
Dağlar inileşir işlemez posta
İstanbul Ankara hep kara yasta
Bizi kara yasta koydu da göçtü",.
           
Çorum Halkevi'nin bir aylık etkinliklerinde, kurslar,dersler:yoksul öğrencilere öğle yemeği verildiği haberleri yer alır, Son bölüm yine fermanlara vakıfnamelere,mahkeme tutanaklarına ait belgelerin suretlerine ayrılmıştır.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 12

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ 9-10. SAYI
 
Aralık-Ocak 1939 tarihli 9-10.sayı “Yeni İlbayımız” (Vali) başlıklı yazıda Süreyya YURDAKUL’UN emekli olması nedeniyle yerine Salih KILIÇ’IN Çorum İlbaylına atandığı bildirilir.
 
Hikmet Turhan DAĞLIOĞLU’NUN "Onuncu Hicri Asırda Çorum” yazı dizisi bu sayıda da sürer. Bu sayıda yayımladığı belgelerden birisini özet olarak  veriyoruz: “..Bu Çorum Sancağında yakalanan eşkıyanın  bir kısmının küreğe konması,bir kısmının da Kıbrıs adasına sürülmesine dairdir. Hüküm 1575 tarihli olup Çorum Beyi Mehmet Bey'e hitaben yazılmıştır. Çorum sancağında yakalanan eşkıyanın Kıbrıs’a gönderilmesi bir mesele olmuştur. Bunları Kıbrıs'a kimse götürmek istememiştir. Kıbrıs adasının fethinden sonra adayı iskân etmek, Osmanlı İmparatorluğu'nun esas siyasetinden biri olmuştur. Adayı Türkleştirmek üzere birçok aşiretler gönderilmiş bundan başka - Anadolu ve Rumeli'nin muhtelif yerlerinden cezalı konuda birçok haksızlıklar da yapılmıştır.
 
“Mustafa Vazıh, Çorumludur” araştırması İhsan SABUNCUOĞLU'NUN. SABUNCUOĞLU; bu araştırma yazısıyla Çorum'un 200 yıl öncesinin tarihi olaylarına ışık tutar.
 
Neşet KÖSEOĞLU da Çorum’un 350-400 yıl öncesinin mahalle adları konusunda bu gün var olanlarla karşılaştırmalı olarak bir araştırma yapar.
 
Derlediği ve notaladığı üç halk türküsüyle Sadi LEBLEBİCİ bu sayıda da yer alır.”Güzelleme”,”Coştum”,”Anam anam”.  Güzellemeden bir bölüm alıyoruz:
           
Her nereye varsam seni bulurum
Meğer sensiz karar edip dururum
Bir acaip gezişinden bilirim
Bunca milletlerde bir can içinde
 
Aşık hayallerden olmuşsun hayal
Süzülmüş ballardan olmuşsun zühal
Dişlerin incidir kaşların hilal
Menendin yoğumuş cihan içinde...”
 
Bundan sonraki sayılarda, şiirleriyle sık sık karşılaşacağımız eğitimci-şair Recep Rahmi TANKAYA, "Sevgili Atam" şiiriyle ilk kez yer alır bu sayıda.15 dörtlükten oluşan uzun şiirinin son iki dörtlüğünde şöyle seslenir Atatürk'e:
           
Andımız var biz izinden yürürüz
Bıraktığın emaneti koruruz
Hepimiz birimiz için ey Atam
Emin 0l ki canımızı veririz,
 
Açtığın çığırdan dönmeyiz geri
Azmimiz ileri, her an ileri
Ruhunuz şad olsun sevgili Atam,
Evladın yükseltir bu cennet yeri.
 
Aşık Haydar'dan "Dünyaya" Adlı deyişlerini, Cevat Hakkı TARIM'IN Kırşehirli şair İlhami hakkındaki yazısı izlenir.
 
İlhami'nin asıl adı Sait'tir,1326 yılında öldüğü belirtildikten sonra bir de şiirinden örnek verilir. Bir dörtlüğünü alıyoruz buraya:
           
İsmim Sait mahlasım İlhami
Sürmedim dünyada devrani demi
Kendime eş ettim şu derdi gamı
Gelmedi ecelim ölemi bildim...”
 
Eşref ERTEKIN'IN derlediği mani sayısı, bu sayıya aldığı 44 maniyle 446'ya ulaşır, Genç yürekleri kıpır kıpır heyecana kesen manilerden üçünü alıyoruz buraya.
 
Gergefin nakışları
Çıkamam yokuşları
Yarime selam edin
Şu Çorum'un kuşları.
 
Harman yeri yaş yeri
Adilem yavaş yürü
Koynundaki memeyi
Bana ver de boş yürü.
 
Gelepcekte sarmayım
Yar elinde sırmayım
Yar elime geçerse
Öpeyim ısırmayım..
Son bölümde yine 1004 tarihli  sicilden derlenen belgeler önemlerine göre yayınlanır, Bunları  tam 23 sayfa tutan fermanlar izler, Bunların Arapça suretleri de alıntılanmıştır.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 13

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 11
 
15 Şubat 1939 tarihli sayının ilk yazısı, Hikmet Turhan DAĞLIOĞLU'NUN geçen sayısının süreği,"Onuncu Asırda Çorum" yazı dizisi bu sayıda da sürer. Belgelere dayalı olarak tarihsel bağlamda 16,yüzyılı anlatır DAĞLIOĞLU,  Üç belgeyi kısaca şöyle alıntılar:
Belgelerden biri Çorum Beyi Behram Bey’e yazılan bir hükümdür ki 1584 tarihlidir ve Vezir Osman Paşa'ya para hazırlanmasına” dairdir. İkinci vesika (belge) ise ordu ile gelen kırk katar deveye arpa ve saman tedarikine dairdir. Bu da 1584 tarihlidir. Üçüncü belge ise Veziri azamla gelecek askerin et ihtiyacı için koyun hazırlanmasına dairdir ve1585 tarihlidir. 16.ıncı yüzyılda İran'la yapılan savaşlar, Anadolu'yu harap ettiği gibi,devlet bünyesini de onulmaz biçimde sarsmıştır...”
 
Neşet KÖSE0ĞLU,"Yeni Bulunan Paraları bu sayıda da inceler. Bu paraların 16 tanesi gümüş akça olup,10 tanesi2,Beyazıt zamanına,6 sının Yavuz Sultan Selim dönemine,4 tanesinin de Şah İsmail'e ait olduğu saptanır.
           
“Evliye Çelebiye Göre Çorum Havalisi” yazısı Neşet KÖSEOĞLU'NUN. Yazısının giriş bölümünde şöyle der: “..Evliya Çelebi büyük seyahatine (gezisine) H,1050 yılında Bursa'dan başlamıştır...” , “..Evliya Çelebi Defterdar Zade Mehmet Paşa ile H.1050 yılı Recebinde Erzurum gezisine çıktı. Bu seyahat esnasında Sapanca, Bolu,Tosya yolu ile Çorum’un Osmancık ve Hacıhamza kasabalarından geçmiştir...”, “..1057 yılı Zilkadesinin 18.günü Evliya Çelebi Erzurum'dan İstanbul'a dönerken Çorum'a uğramıştır. Direklibel'den Osmancık yolu ile gitmek istemişlerse de, fazla miktarda (bir gecede beş karış) kar yağdığından geçemeyerek Gümüş'e gelmişler ve burada üç gün kaldıktan sonra Dankaza yolu ile Kırkdilim'e, büyük müşküllerle Kırkdilim yolu ile de Çorum'a gelmişlerdir...”,
 
“Mendil”,”Güzeller”,”Oy oy”  Sadi LEBLEBİCİ'NİN derleyip notaladığı Çorum halk türkülerinden üçüdür. "Oy Oy"un sözlerinden bir alıntı yapıyoruz.
           
Suya gider helkeleri çatmalı oy  oy  oy
Ağrınca da (ağırlığınca) altın ile tartmalı oy oy oy
EI görmeden ağ kıdıktan öpmeli oy oy oy
Elin öptüğü yeri nitmeli oy oy oy.
 
Eşref  ERTEKİN'in Çorum manileriyle yine ilk gençlik sevdalarına doğru kanatlandırıyor bizleri.
 
İncecik iğne misin
Mülayim sürme misin
Bir acaip kokun var
Çorum'dan alma mısın.
 
Kaşlarını eğemem
Hatırına değemem
Kırk yıl yarsiz otursam
Üstüne yar sevemem.
 
ince bele mest olsam
Yar ile serbest olsam
El yanında küsülü
Tenhalarda dost olsam.
 
Aşık Halil "Atatürk'e Ağıt" var iki dörtlük şöyle:
 
Türkiye üstünde nur gibi doğdun
Bunca savaşlarda düşmanı boğdun
Emsalsiz dünyada menendin yoğdun
Gökte melek yerde insan ağladı..
 
Aşık Halil ağlamanın zamanı
Bizler göremedik ol adil kânı
Ankara şehrinde hoplar civanı
Kara geyip cümle âlem ağılasın.
 
"Aşık Haydar İstanbul'dan Samsun'a" deyişlerini, cönklerden derlemeler bölümünde, Eşref ERTEKiN'İN derlediği
 
"Su Yolcu" Hafız El-fazi'nin deyişleri izler. Nereli olduğu bilinmeyen Hafız EI-fazi'nin 24 dörtlükten oluşan "Ne Güzel Uymuş” şiirinden bir dörtlük alıyoruz:
 
Ekmekçiye kürek camcıya elmas
Sakaya arkalık, kırba, sünger, tas
Berbere ustura sitil, taş, mikras
Kahveciye fincan ne güzel uymuş..
 
İhsan SABUNCUOĞLU,"Hesap Veriyoruz "başlıklı yazısıyla Halkevi çalışmalarının iki yıllık dökümünü verir. Bundan sonraki çalışmalar konusunda da okurları bilgilendirir. Yazının sonu on ikinci sayıya kayar.
 
Çorum'dan Haberler ise, Halkevi Başkanı Ferdane B0ZD0ĞAN0ĞLU,Çorum Halkevi'nin bir aylık çalışmasını değerlendirir.
 
Toplantılardan, sergilere, kurslardan yoksul  öğrencilere yemek verildiğine dair haberlerdir bunlar.
 
Çorum'un Elvançelebi köyündeki tarihi caminin değişik fotoğraflarından sonra,son bölümde 15 sayfa tutan mahkeme sicillerinin,fermanların,vakfiye suretlerinin yayını sürer.

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 14

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ  SAYI 12
 
Beş ciltten oluşan Çorumlunun 1.cildi 12.sayıyla sonlanır 1ö Mart 1939 tarihli 12 sayının ilk yazısı M. Fuat KÖPRÜLÜ’NÜNDÜR. Yazı Ankara Halkevi dergisi olan; Ülkü'den alınır M. Fuat KÖPRÜLÜ: “Halkevlerimizde Tarihi Araştırmalar Nasıl Yapılmalıdır” başlıklı yazısıyla bu konuda yol gösterir. Özetle şöyle der: “..Milli ve yöresel tarihimizin uzmanlarca,bilim adamlarınca ortaya konmuş gerçekleri, yayınlarla,konferanslarla geniş halk kitlesine,aydınlara,gençlere yaymakla mümkündün...’ , “..Halkevimizin yöresel tarih konusunda kendi çevrelerinde yapacakları araştırmalar yeni yeni birçok belgeler elde edilebilir. Bunları bilimsel koşullara uygun olarak yayımlamakla milli birliğimize büyük hizmetlerde bulunabilirler. Sözgelimi, Anadolu'nun büyük küçük merkezlerinde el yazmalardan oluşan genel kütüphaneler yahut koleksiyonlar vardır. Bazı eski ailelerde, bazı meraklı kimselerde bir takım yazma kitaplara rastlanırı. Bunları inceleyerek,bugün Avrupa’da yazma kitapların sınıflandırılması konusunda  uyulan belli kurallara göre sınıflandırılabilirler" ,  “..Tarih incelemeleri için önemli kaynaklardan biri de yazıtlardır. Halkevlerinin tarih şubeleri, her şeyden önce kendi yörelerindeki yazıtların estampajlarını almak suretiyle bir yazıtlar arşivi oluşturabilirler ...”, “..Bütün bunlardan sonra yöresel tarih için en önemli belgeleri,şeri mahkeme sicilleridir. Anadolu'nun herhangi bir merkezinde bu gibi sicil defterlerine rastlanabilir. Onların yöresel tarihini aydınlatacak bu belgelerdir. Bunların bilimsel yöntemlerle, yani inanılabilecek biçimde basımı,tarih araştırmacılar için birinci derecede önemlidir...”
            Son olarak şöyle der: “..Halkevleri bilimsel içerikli eserlerini Ankara,İstanbul gibi büyük merkezlerde bastırmalıdır. Değersiz beş on eseri yöresel yayınevlerinde ilkel teknikle kötü bir biçimde  bastırmaktansa, ciddi bir eseri,güzel bir baskıyla ortaya koymak daha iyidir..."
 
“Çorum Sancak Beyi Karayazıcı" yazısı Neşet KÖSEOĞLU'NUN. Bu yazısını özetliyoruz:  “..17.yüzyıl başlarında Çorum’da eşkıyalık hareketleri bütün hızıyla sürmektedir. Devlet yönetimi Anadolu'daki Celali İsyanlarıyla başa çıkamayınca onlara sancak beyliği gibi yönetim görevi de verir. Yine de önü alınmaz eşkıyalık hareketlerinin.
Bölük yazıcısı olan Karayazıcı Türk olmayan paşaların hareketleri yüzünden devlete isyan etmiş. Amasya çevresinde 70.00O askeri vardır. Ortaköy’ü de  saltanak merkezi yapmıştır. Amasya Müsellimi Zülfikar da 5000 piyade 3000 süvariyle kendisine katılır ...”
“..Devlet kendisiyle başa çıkamadığından Amasya Sancakbeyliği verilir. Sonra Sivas Sancakbeyi Mehmet Paşa'nın önermesi ve Şeyhülislama 30.000 altın rüşvet verilmesi karşılığında Çorum Sancakbeyi olur (1601).Kısa sürede verdiği rüşvetin birkaç katını Çorumlu'dan çıkarır. Eşkıyalık olayları yakma,yıkma,yağmalama biçiminde sürer. Halk canından bezer.1604 de Tavil Halil yönetimindeki Celali  sekbanları çevre sancaklarla birlikte Çorumlu da yakıp yıkarlar. Halk korkusundan dağlara sığınır..."
 
“10.Yüzyılda Çorum”  yazısında H,Turhan DAĞLIOĞLU beş belge daha yayımlar. Biz buraya sadece 10 Zilhicce tarihli belgeyi alıyoruz: “..Osmancık'ta olan bir yangında Mehmet Paşa evkafından büyük hanla,30 dükkan yanmıştır...”, “..Bu hanın yeniden inşasının 12,000 akçaya,dükkanlardan her birinin yapılmasının da altışar yüz akçaya çıkacağı hesaplanmıştır. Bunların yapılması hükümet merkezinden rica olunur. Fakat öncelikle vakıf mütevellisinin hesabının kontrol edilmesi ve ondan sonra inşaata başlanılması emredilmektedir...",
 
Neşet KÖSEOĞLU yine bu sayıda ikinci yazısıyla “Çorum Gazi Beydili”yi anlatır. Şöyle der: “..Biz Beydili’nin Çorumlu olduğunu,Dördüncü Murat devrinde yaşadığını,yanlız şair değil aynı zamanda muharip gazi olduğunu ve Bağdat Seferi'nde bulunduğunu bu parçadan anlıyoruz...” Söz konusu parça: “..Bağdat'ın fethinde bulunan Gazi Beydili  Fermayet  Ez Kazi Çorum..."dur.
16 dizilik olan bu şiirin son dörtlüğünü alıyoruz.
 
Kulun Beydili der hak ya hadi
Hatalardan sakla Sultan Murad’ı
İnşallah açarız bizler Bağdad’ı
Ancak gece gündüz zahmeti vardır..
 
“Çorumlu Maniler” bu sayıda da sürer. Eşref ERTEKİN’İN derleyip bu sayıya aldığı 28 maniyle bizleri yeni yetmeliğin  tozpembe düşlü günlerine götürür yine.
 
Karanfil deste gerek
Destesi dosta   gerek
Şu Çorum'dan kız seven
Gayetle usta gerek.
           
Karanfilim ez beni
Dülbendinden süz beni
Ben bir fındık altunum
Gerdardanına diz beni.
           
Kaşların katar katar
Kipriklerin ok atar
Lebin bakkal dükkanı
Yanakların bal satar.
 
“Çorum'un Halk Türküleri" denilince yine akla Sadi LEBLEBİCİ  gelir. Derlediği ve notaladığı iki türkü var bu sayıda. "Akkoyun" ve "Oydah"  Akkoyun’dan bir bölüm:
           
Akkoyun kuzulayınca
Yaralar sızılayınca
Seni nerde bulayım
Gönül arzulayınca hey..
 
“Çorum'a ait Atasözlerini Eşref ERTEKiN derler. Konusu, tarım ve toprağa ait olan atasözlerinden birkaç örnek veriyoruz.
 
Arpa kırk günde hem biter hem yeter.
Göl yerinden su eksik olmaz.
Ananın bastığı cüce (civciv) ölmez.
Dirgene dayanmayan harmana giremez.
Yiğit tarla çavdar getirmez.
Meyveli ağaca taş atan çok olur.
 
İhsan SABUNCUOĞLU’NUN “Hesap Veriyoruz” başlıklı yazısı geçen sayının süreğidir.  Halkevlerinin iki yıllık çalışmalarını içeren yazı çok yönlü bilgiler içerir. İzlenen çalışma programının aldığı son biçimi şöyle yazar SABUNCUOĞLU : 
1-Selçukiler zamanı Çorum
2-0smanlılarla Selçukiler zamanı Çorum
3-Çeşitli zamanlarda Çorum mülki  teşkilatı
4-Halk Edebiyatı ve saz şairleri
5-Kitabeler
6-Tarihi değeri olan belgeler
7-Yer adları
8-Şive özellikleri ve dil derlemeleri
9-Gelenek ve görenekler
10-Etnoğrafya malzemeleri
1l-Aşiretler ..."
 
Yeni belgeler bölümünde, bulunan bir madalyanın resimlerini, H,1208 yılında depremle yıkılan Çorum Ulu Caminin tamiri için Çorumlu alim ve şair Yusut Bahri ile Çorum büyüklerinin Çapanoğlu'na başvuru dilekçelerinin suretleri yer alır.
 
Son bölüm yine  önceki sayılarında süren mahkeme tutanaklarının, vakıfnamelerin suretlerine ayrılır. Çorumlu'nun 1,cildi burada sonlanır
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

15

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 13
 
Çorumlunun 15 Nisan 1939 tarihli 13.sayısı 2.cildin ilk sayısıdır.  
 
Neşet KÖSEOĞLU, bu sayının ilk yazısına,"ikinci Yıla Girerken" diye başlar. Yazısının içeriğinde: “..Çorum tarihini aydınlatıcı halktan ve sicillerden derlenen belgelerin açıklanmaları ile birlikte birinci cildin ‘Çorum’un Tarihi Vesikaları ‘ adlarıyla iki kitap halinde hazırlanan eserlerin tamamlandığını ve ilk fırsatta yayımlanacağını buna ek olarak da;
Çorum Manileri, Çorum Kitabeleri ve Tarihi Abideleri ve Çorum’un Yer  Adlarının da birer kitap halinde yayınlanacağını...” duyurur.
 
H. Turhan DAĞLIOĞLU da “Çorum Tarihi Hakkında” adlı makalesinde şöyle der:
“..Yazılacak bir Çorum Tarih  yalnız Çorum ve çevresini değil aynı zamanda Ana-dolu'nun da bir çok tarihini ve karanlık günlerini aydınlatacağından önemi büyük olacaktır. Çorum, tarih bakımından zengin bir ildir. Bu ilde Hitit, Roma, Yunan, Bizans, İran, Arap, Selçuklu ve Osmanlı Uygarlığının kalıntıları hala yaşamaktadır..."
 
“Evliya Çelebi’ye Göre İskilip" yazısı Neşet KOSEOĞLU'NUN. Evliya Çelebi H.1060'da Sivas'tan İstanbul'a gelirken Elvançelebi köyüne, sonra Çorum İskilip'e uğradı-ğını kendi yazılarından biliyoruz. Bu yazıda da Evliya Çelebi'nin tarihsel geçmişiyle birlik-te İskilip'i, İskilip kalesini ve İskilip’teki ziyaretgâhları anlatışını verir Neşet KÖSEOĞLU.
 
H,Turhan DAĞLIOĞLU'NUN,"l0. Asırda Çorum" başlıklı araştırma yazısı bu sayı-da da sürerken, birçok tarihsel belgeyi de açar. Bu belgelerden birisini buraya alıyoruz: “...İskilip kasabasını basan eşkıyaya ait olan bu belgelerden birisi 11 Rebiyyüevvel 1582 tarihini taşır.(Bu tarih Osmanlı-Rus savaşının sürdüğü dönemdir.) Bir kısım sahte softalar bazı gençler arasında bir cemiyet yaparak İskilip kasabasını başmışlar, birçoklarının  mallarını zorla almışlar, bazıları genç oğlanların ırzına geçmişler ve birçok kimseleri de katletmişlerdir. Ve sonra üzerlerine sancak beyinin adamlarının geleceklerini anlayarak ortadan kaybolmuşlardır. Hükümete karşı gelen bu bozguncu eşkıyanın sancak muhafazasında kalan askerlerle cezalandırılması hükümle katiyetle emredilmektedir...” Ve yazısını şöyle sürdürür  DAĞLIOĞLU : “..Onuncu yüzyılda halkın çok zulüm gördüğünü ve hükümet memurlarının rüşvet almak maksadıyla  bazı kanunsuz işler yaptıklarını bu vesikalar bize açık bir surette göstermektedir. Amansız bir eleştirmen olan tarih yapılan uygunsuz hareketleri asırlar geçse de geleceğe göstermekten çekinmez...”
 
“Cönklerden Derlemeler” bölümünün bu sayısındaki konuğu "Çorumlu Yeğen Paşa “  Neşet KÖSEOĞLU: “..Rumeli hudutlarında düşmanları titreten,onlar arasında ün yapan ve H.1100  tarihinde öldürülen Yeğen Paşa'nın bir deyişinden alınan şu dörtlükten başka Çorumlu olduğuna dair bir başka belge yok...” diyor.
 
Urulmuş kolundan kendi bağlıyor
Köleleri siyim siyim ağlıyor
Yeğen Gazi der ki kanım çağlıyor
Namımız Çorum’da söylensin Yeğen.
 
“Çorumlu Maniler" dedi mi Eşref ERTEKIN gelir akla. İşte ERTEKIN'IN derlediği manilerden üç daha alıyoruz.
 
Kale dibinde kuzu
Kıvrım kıvrım boynuzu
Yok demem yoksul demen
Yiğide verin kızı.
 
Karanfilim susuzum
Üç gündür uykusuzum
Yatsam yarin dizine
Elim durmaz huysuzum.
 
Karanfil ekme ile
Ne olur bakma ile
Güzel çirkin mi olur
Çok altın takma ile.
 
"Köy Adlarına Göre Bir Araştırma" yazısı Neşet KÖSOĞLU'NUN. Tarihsel belgelerden yola çıkarak araştırıp incelediği köyler Abdalata, Danın, Zennun, Kunduzıar’dır.
 
Geçen sayının süreği olan “Hesap Veriyoruz" başlıklı yazısıyla İhsan SABUNCUOĞLU, Halkevlerinin yaptığı iki yıllık çalışmanın dökümünü vermeyi sürdürür.
 
Bunu yazı yine İhsan SABUNCUOĞLU’NUN. Bu yazıda “Mustafa Vazıh”i anlatır. Mustafa Vazıh’ın “Tuti-i Vazıh Kelimat” ile “Güldeste-i Gülistan Hediyyeten Lilihvan” dan beyitler verilir.
 
Son bölüm mühimme defterlerinden alınan hükümleri içerir.
 
 
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 16

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 14
 
Çorumlunun 15 Mayıs 1939 tarihli 14.sayısı H. Turhan DAĞLIOĞLU’NUN “Onuncu Asırda Çorum” yazısıyla başlar, Yine belgeleri açıklar. Bu sayıda aldığı sekiz belgeden sekizincisini alıyoruz: “...8.belge 1563 tarihlidir.,Bu Çorum Beyine  yazılmış,sancağının  askerleriyle  birlikte derya seferine yetişmesine dair hükümdür. Bu tarihte Kıbrıs adasının fethiyle uğraşıldığı için devlet hemen hemen her tarafa bu yolda emirler vermiştir. Bir de deniz seferine donanmanın nevruzdan sonra çıkacağı için Çorum Beyine sefere iştirak etmesi için acele etmesi bildirilmektedir...” Yazı şöyle sonlanır: “..Çorum'un toplumsal,askeri,mali durumunu aydınlatmaya çalışan bu belgeler-le,diğer yayınladığımız  belgeler aynı zamanda tarihimizin karanlık bazı noktalarını aydınlatması  yönünden önemlidir...”
 
Neşet KÖSEOĞLU'NUN yazısı ise. “Tarihte Çorum Köyleri” .Tarihsel belgelerle 'Abdalata' köyünü inceler Neşet KÖSEOĞLU.
 
Neşet KÖSEOĞLU'NUN İkinci yazısı ise “Çorum’da Bir Defter Nazırı” Şöyle der yazısında: “..Her yerde olduğu gibi Çorum'da da nüfus memurlarının adı defter nazırı idi. 1883 de Çorumlu Damatoğulları'ndan Seyyit Mustafa bu göreve tayin ediliyor. Görevi de bu belgede anlatılıyor. Doğan ve ölen Müslümanların yaş, eşkal ve şöhretlerinin sıra ile yazılacağı emredilir. Kazaların nüfuslarını da birer kayıt edici vasıtasıyla temin edilecek ve yapılacak defterlerin her altı ayda bir İstanbul'a gönderilmesi isteniyor ...”
 
Eşref ERTEKIN'IN derlediği “Çorumlu Maniler” bizleri yine geçmişin tozpembe düşlemli günlerine götürür. Üç örmek alıyoruz:
 
Kalenin ardı bostan
Yıkılsın Arabistan
Çorumlu kızlarının
Giydikleri hep fistan.
 
Kaleden indim şimdi
Elinde kara hindi
Karşımda durma yarim
Öperim seni şimdi .
 
Kayalar harda kaldı
Bülbüller zarda kaldı
Gönül  evi kilitlendi
Anahtar yarda kaldı.
 
Halk türkülerinin yayını bu sayıda da sürer. Sadi LEBLEBİCİ, derleyip notaladığı “Zile”  ve “Gesi Bağları” türkülerini alır bu sayıya. Gesi Bağlarının bir bölümünü alıyoruz.
 
Merzuvan’dan tıkır mıkır inerken
Yazması boynuna dolanıyor öperken
Uyumuşum ak gerdandan emerken
Atma anam atma beni dağlar ardına
Kimseler yanmasın anam yansım derdime.
 
Aşık Haydar köşesinden "İnönü" için yazar 10 dörtlükten oluşan şiirden bir dörtlük alıyoruz.
 
Fevzi Çakmak ordu kumandanımız
Milletvekilimiz can Saydam'ımız
İnönü İsmete feda canımız
Allah ömürler versin İnönümüz’e.
           
“Cönklerden Derlemeler” de iki destan yer alır Eşref ERTEKİN’İN Medrese eğitiminin son zamanlarda ne kadar çok bozulduğunu anlatan güzel bir destan olarak sunulan bu destanın yazarı Köse Yusuflu diye birisidir. İkincisi ise, Kazım diye bir şaire aittir.
 
Son bölümde ise, Çorum'da Camii Kebir’e ait belgelerde, Ulucami'nin tamirini anlatan ve Cabbarzade tarafından tamiri ile hizmetleri hakkında berat sureti,Halife köyü hakkında belgeler, Erguli Baba vakfiyesi sureti ve  Hamdi Bey evkafına ait belgeler yer alır.
 
 
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 17

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 15
 
15 Haziran1939 tarihli 15 sayı Güzide DAĞLlOĞLU'NUN, "Çorum Tarihine Ait  Vesjkalar" başlıklı yazısıyla başlar. Bu yazıya konu yaptığı dört belgeyle Çorum'un geçmişine ait tarihsel bağlamda ışık tutmaya çalışır. Yayınladığı belgelerden birisini örnek olarak alıyoruz: “..Hicri 1121 tarihli belge arşivinin dahiliye kısmında 2803 numarada kayıtla, Osmancık Kadısı Ahmet Efendi’ye ait dilekçedir, Ahmet Efendi bu dilekçede Çorum Mütesellimi Ali'den şikayet etmekte ve bu yolla eşkıya tarafından soyulduğunu da eklemektedir...” Dilekçenin üzerinde devrin sadrazamının Sivas Vali'sine suçluların yakalanması için yazmış olduğu bir derkenardır. 'Karaveran‘ , köyünde soyulan kadıya eşkıyaların pek fena davranmış oldukları dilekçede okunmaktadır.
 
“Tarihte Çorum Köyleri ve Paşaköy ile Sakız Divanı " yazısı Neşet KÖSEOĞLU'NUN tarihsel belgeler ışığında köylerin geçmişini araştırır. Yazının son paragrafını alıyorum: “..Bu köylerde elimize geçmiş para yoktur Yalnız bu isimler (köy) incelenirse Osmanlılardan daha önce bu köylerin var olduğu  iddiasını saptamak pek alâ mümkündür..."
 
“Çorum Vilayeti Sulama Vaziyeti Hakkında Verilmiş Bir Rapordur" da, Boğaz-köy, Alaca, Kayabüğet, Örülükaya, Osmancık dereleriyle Çomar suyu konularında görüş ve öneriler dile getirilir.
 
            Aşık Haydar, Çorum Belediyesi çavuşlarından Necib’in bir kamyon kazasına kurban gitmesi üzerine bir destan yazar. Bundan 60 yıl öncesinde bir kişinin trafik kazasında ölmesi çok az rastlanan bir olaydır. O nedenle yankısı büyük olur. Bir dörtlük alıyoruz:
 
Dönmüyor dilleri ezilmiş başı
Ağıttan figandan inleşir çarşı
Çok hizmeti vardır Çorum'a karşı
Kanlı kamyon nasıl kıydın Necib’e.
 
Yeniköylü Aşık Kör Musa da askerlik dönüşü ölen Dursun için bir destan yazar. Bu tür destanlar, aşıkların dillerinde, bireysel acıları toplumsal acılara dönüşmüştür, günümüze değin ulaşmıştır. Bir dörtlük de bu destandan alıntılıyoruz:
 
Gençlikte dünyadan göçmesi çetin
Kim gönlünü alır Ali lsmet'in
EI elinde kaldı dört tane yetim
Çocukları yetim kaldı Dursun’un...”
 
“Cönklerden Derlemeler” de ise, "Nahifi" adlı bir şairin esprili ve abartılı iki destanına yer verir. Bir dörtlüğü şöyle:
 
Sofra geldi döşendi çörekler
Kırkbin sini kızartıldı börekler
Pilav için hazırlandı kürekler
Yüz altmış kuzu büryanımız var.
 
Diğer  destanından da bir örmek veriyoruz:
 
Manda bir kavağın dalına kondu
Bir tilki bir fili altına aldı
Deve karıncanın omuzuna bindi
Harir dokumaktan bi şikar oldu.
 
Eşref ERTEKIN'İN derlediği “Çorumlu Maniler” genç yürekleri heyecan ve coşkuyla hoplatırken,yaşlıların da yüreklerini sızlatıyor.
 
Karşıdan  geç göreyim
Topludan gül vereyim
Sende dudak bende yüz
Sen iste ben vereyim.
 
Karşıda duran sensin
Zülfünü buran sensin
Bana cellat kar etmez
Boynumu vuran sensin.
           
Kaşı karalı bülbül
Başı belalı bülbül
Şen şakı ben ağlayım
Ciğer yaralı bülbül.
 
Son bölüm 15 sayfa süren vakıfname, berat ve mahkeme belgelerine aittir. Bunlar Ahmet Hulusi Paşa Vakfiyesi, Osmancık'ta türeyen Tarak adındaki eşkıya ile taraftarlarının yakalanıp cezalandırılmaları, Haksız yere İstanbul zindanlarında yatan Safa ve Mehmet’ in durumuna, Çorum sancağı sipahilerinin derya seferine çıkmalarına  dair belgelerdir.
 
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

   18

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 16
 
15 Temmuz 1939 tarihli Çorumlunun 16. sayısı; Mahmut Ragıp KÖSEMİHAL' in  “Çorum'un Folklorunu Derlemek Meselesi” yazısıyla başlar. Eski bir gazeteci olarak bu konulardaki görüş ve önerilerini yazar KÖSEMİHAL.
 
Hikmet Turhan DAĞLIOĞLU’NUN sürekli yazı dizisi “Onuncu Asırda Çorum” da beş belge daha yayımlanır. Belgelerden birisi şöyledir: “..Osmancık havalisinde türemiş Tarak namında bir medrese kaçağının sekiz  taraftarıyla  birlikte Hasan adındaki bir sipahinin derbentte esvap ve mallarını yağma ettiklerini bu hüküm bize anlatmaktadır. Eşkıyanın ele geçirilmesi için ta Karadeniz sahillerinde bulunanı, O zaman Bafra kasabasına  bağlı Alaçam kariyesine kadar takip ettiklerini bunlardan sekiz tanesinin öldürüldüğünü ve birisinin Osmancık’a getirildiğini, bunun da sonradan orada idam edildiğini hüküm içeriğinden anlamaktayız Hüküm sonunda halkın huzur ve rahatını  bozanların hakkından gelinmesini, bu konuda asla hoşgörülü davranılmaması gerektiği açıklanmaktadır. Bu hükmün bir sureti de ayrıca Çorum Sancağı Bey'ine gönderilmiş olduğu hüküm altına kaydedilmiştir...”
 
“Tarihte Çorum Köyleri" Ayas, Türkler ve bölgesi araştırmasıyla, Neşet KÖSEOĞLU tarihi belgeleri konuşturur yine. Yazısının sonlarına doğru şöyle der: “..Buraya kadar yazdığımız  köy adları ile yer adları şekillerinden de anlaşılacağı vechile tamamen Türk  ve İslâm devrine aittir. Bunların içinde Türk-İslâm devirlerinden önce yaşamış olan uygarlıklarında varlığı anlaşılmaktadır...”
           
Bu devirde tezyinatlı taşlar, soku taşı denilen sütun altı taşlar, küp halinde çıkan mezarlar ile klasik devirde Frikler ve Etiler’e ait keramik ile Bizanslara ait birçok paralar çıkmaktadır...”
 
“Çorumlu Maniler" bu sayıda da sürer. Eşref ERTEKIN her sayıda 25'in üzerinde mani alır. Bu sayıdan da dört mani alıyoruz:
 
Köprünün altı testi
Çiçekli şalvar esti
Ak memenin üstünde
Beni bir gaflet bastı.
 
Kavaktan sesin aldım
Eğildim fesin aldım
Şu Çorum'un içinde
Beğendim hasın aldım.
 
Küp içinde kömeler
Tombul tombul memeler
Yar kadrini ne bilsin
Senin gibi semeler
 
Köprünün altı buzlar
Dönerini yaldızlar
Yine aklıma düştü
Turunç memeli kızlar.
 
“Cönklerden Derlemeler” bölümünde Rıfat ve Aşık Bedri birer koşma ve destanıyla tanıtılır. Rıfat'ın destanından iki dörtlük alıyoruz:
 
Beş yaşında elim ermez işime
On yaşımda gezdim başlı başıma
Kemalim erince on beş yaşıma
Seraser sevdasına yeldirdin beni.
 
Ellide yarı yaşı geçirdim
Altmışımda bildiğimi şaşırdım
Yetmişimde yol yokuşa düşürdüm
Yolumu yokuşa düşürdün benim.
 
Ardından Aşık Bedri’ye güfteleriyle yer verilir.
 
Son bölüm, Çorumlu Hacı Bekir'in Sungurlu'dan Çorum'a nefyolunduğuna dair.
Çorumlu Ölçekoğlu Hasan Ağa'nın öldürülmesine dair İstanbul'a gönderilen bir mahzar.
İskilip Ayanı Hasan Beşeoğlu Mehmet'in ahvaline dair belgelerden oluşur.
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

  19

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 17
Çorumlu, Temmuz 1939 tarihleri arasında yayınına dört ay ara verir. 30 Kasım 1939'da 17 sayısıyla yeniden yayın yaşamına döner.
 
"Kısa Bir Tevakkuftan Sonra" başlıklı yazısıyla, bu ara vermenin nedenlerini şöyle aktarır okuyucuya: “..Komite azalarından bazılarının hastalanması ve sorunlu seyahatler gibi manile-ri yüzünden dört aydan beri çıkartılamamıştı...”
 
“Halkevleri Dergilerinin Yazı Kadroları”  yazısında:  “..a)Edebiyat ve dil, b)Musiki, c)Mimarlık, d)Sosyoloji ve Felsefe, e)Halk Terbiyesi f)Yurt Koruma, g)Fen,  ğ)Halk Sağlığı ve Nüfus, h)Spor Oyun ve Eğlence ı)Köycülük, i)Köy Tetkikleri, j) Haber ve Teklifler üst başlıklarıyla verilen konularda çalışmalar yapılacağı ...” duyurulur.
 
“'Dil Bayramı ,Bir Matem" yazısı Nazmi TOMBUŞ'UN. Yazının bir yerinde şöyle der Nazmi TOMBUŞ: “..Mesut bir bayramın (Dil Bayramı) son sevincini,büyük bir matemin (Atatürk'ün ölüm yıldönümü) yürekleri yakan acısı takip etti..." Son iki satır da şöyledir.
“..Dikkat ! ...Şimdi Milli Şef kumanda veriyor; (İleri,Ulu Türk,Arş !..)...”
 
Bunu izleyen yazı yine Nazmi TOMBUŞ'UN “Çorum'un Tarihte Karakteristik Vasıfları"
 
Müverrih Ali’nin Mirkat ül-Cihat’taki, Çorumlu aleyhine yazdığı yazıdan yola çıkarak Müverrih Ali’nin tezlerini çürütme çalışır.
 
H.Turhan DAĞLIOĞLU'nun “Onuncu Hicri Asırda Çorum" yazısı bu sayıda da sürer, Arşivden çıkardığı belgelerle Çorum'un tarihsel geçmişini aydınlatmayı sürdürür.
 
Bu sayıda beş belge daha sunar okuyuculara. Biz ikisini alıyoruz buraya:  “..İkinci üçüncü belge Çorum Beyi Mehmet Bey’e yazılmıştır.1564 tarihini taşıyan bu belgeler özellikle askeri yönden  incelemeye değer iki  hükümdür. Devletin askerlerinden istediği ciddiyet, namus ve dürüstlüğü belirten bu hükümler, bize ilk zamanlarda, Osmanlı İmparatorluğu'nun yaptığı muharebelerde neden başarılar elde ettiğini az çok göstermektedir. Mustafa adında bir sipahinin durumu fena görülmüş ve bundan başka annesi de fahişe olduğu için tımarı elinden alınmış ve hakkında tahkikat yapılması emredilmiştir. Buna lüzum gösteren bizzat kazasker efendidir.
Üçüncü belgede adı geçen sipahinin küreğe konulması emredilmektedir. Çünkü bu sipahi, hırsız ve dolandırıcı, aynı zamanda topluma zararlı bir adamdır. Bu  suçu sabit olan sipahi önce Çorum Kalesine hapsedilmiş, daha sonra da küreğe konulması için hakkında emir gönderilmiştir...”
 
Ankara Devlet Konservatuar Arşiv Şefi Muzaffer SÖZEN'in (Sarısözen) “Çorum Halayı" incelemesi ilginç bir yazıdır. *
 
“Cönklerden derlemeler” bölümünde bu kez, "Destan-ı Kars" adlı bir destan alır Eşref ERTEKIN. “..Şairin,adını gizleyen Karslı yada Ardahanlı bir kadın şair olduğu anlaşılmakta..." der. Bir dörtlük alıyoruz.
 
Bir haberin var mı Kars'ın halından
İçinde kalmadı kızdan gelinden
Alalım bu Kars'ı küffar elinden
Yurt bizimdir imdat kıl padişahım...”
 
Kars’ta askerlik yapan Çorumlu Ahmet; Çorum’a gönderdiği mektubun arkasına yazarak iletmiş bu destanı.  Yıl H.1293'tür.Destan 9 dörtlükten oluşur. Bu destanı izleyen ikinci bir destan daha yer alır bu olduğu sanılmaktadır. Padişah-tan Kars'ın kurtarılması yönünde umudunu kesen şaire, Peygamber'in ruhundan imdat diler. Onun da bir dörtlüğü şöyle:
Aksakallı pirler ile hakka ermiş erler ile
Cümle peygamberler ile yetiş ya Muhammed yetiş
Bizim ahvalimiz bil de Hazreti Ali'yi al da
Kanatlı Burak’a bin de yetiş ya Muhammed yetiş...”
 
Eşref ERTEKİN adı her sayıda maniler ve cönklerden derlemeleriyle biraz daha özdeşleşiyor.
 
Kebap ince şiş ince
İndirirler pişince
Kızın ömrü az olur
Dul erkeğe düşünce.
 
Ketenim var bezim var
Eğlen sana sözüm var
Yüzüne diyemiyom
Şeftalinde gözüm var.
 
Keten gömlek kıvırcık
Suya indi sığırcık
Yeniyetme kızların
Memeleri tomurcuk.
           
Yerli haberleri, Muzaffer SARISÖZEN’İN çektiği,Çorum Halk Oyunları Ekibinin oynadığı Çorum Halayı figürlerinin fotoğrafları izler.
 
Son bölümde, Arşiv Dairesindeki (İstanbul) divan defterlerinden alınmış  sekiz belge yer alır. Tarihleri 1564 ve 1566 dır.
 
*Bilindiği gibi Muzaffer SARlSÖZEN,uzun yıllar Türkiye radyolarında 'Yurttan Sesler' korosunu yönetmiş halkoyunları, halk türküleri araştırmacısı ve derlemecisiydi,1963 ölmüştür.
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

  20

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 18
 
            Çorumlunun 1 Kanuni Sani (Ocak) 1940 tarihli 18. Sayısı Nazmi TOMBUŞ’UN  “Yeni Yıla Girerken” yazısıyla başlar. Yazının bir yerinde şöyle der Nazmi TOMBUŞ: “..Geride kalan oluşumu, geçmişini, değişmelerini ciltler arasında saklayan tarih ne yazık ki,insan oğluna eskisinden daha şerefli hikayeler nakledemiyecek, daha mesut sahneler gösteremeyecek...” , “..İnsanlık şimdi kahhar ölümler saçan yıldırımlar altında pek muzdarip ve güçsüz görünecek...” , “..En aciz bireylerin dahi burnunun  kanamasına dahi dayanamayan toplum en gürbüz,en genç oğullarının kanlarını sel gibi akıtmaktan yürekleri kan ağlamakta...”, “..İşte yeni yılın ilk  günleri,Savaş fecaatinin gönülleri  tutuşturan sinirleri uyuşturan acılarla dolu...”
 
H,Turhan DAĞLI0ĞLU, Çorum tarihine ilişkin araştırmalarını aralıksız sürmektedir.
"Çorum Tarihine Ait Vesikalar" adlı yazısında Çorum'un 17 18, 19 yüzyıllara ait beş belge daha yayımlar. Bu belgelerde Çorum ve yöresinin o zamanki iç durumları gözler önüne serilir.
“..Bu belgeler sayesinde Çorum'un 16 ve18 Yüzyıllarda depremlerden harap ve birçok yangına sahne olduğu,bu  nedenle bir çok Çorumlunun memleketlerini  terk ederek,Mısır'a göçtüklerini  anlıyoruz...” der H. Turhan DAĞLIOĞLU.
 
Rıfat ARINCI, Çorum’un İskilip İlçesinden olan Şeyh “Muhittin Yavsi"yi anlatır. Şeyh Muhittin, Zeyniye Tekkesi şeyhliğinden II. Beyazıt'ın hocalığına kadar yükselir. Ali Kuşcu'nun damadı, Ebussuud  Efendi'nin de babasıdır. Simavlı Kadı  Burhaneddin'in  "Varidat"  adlı eserini şerh ettikten sonra şöhreti artmıştır. II.  Beyazıt tahta geçince hocasını İstanbul'a getirtmiş,İstanbul'da 'Meteris' tekkesi denilen Müderris Tekkesi’ni yaptırıp , O'nu oraya yerleştirip 'Hünkâr Şeyhi’  yapmıştır.
 
Bu sayıda “Müverrih (tarihçi} Ali ve Ahfadı (torunları}" adlı araştırma yazısı Nazmi TOMBUŞ’UN. Bundan sonraki sayılarda da sürecek olan bu yazıda, Müverrih  Ali'nin yaşam öyküsünü, yaşadığı dönemde yaptıklarını tarihsel belgelerle ortaya koyar.
 
İhsan MADENOĞLU’NUN “Türk Vicdanı” adlı yazısı Claude FARRERE’den bir çeviridir. 1895 te Türk esnafından alışveriş yapan bir yabancının öyküsüdür. Özetliyerek veriyoruz: “..Esnafın satışta yüzde on kâr hakkı vardır. Bu nedenle alışveriş yapan herkesten olduğu gibi, yabancıdan da yüzde on kâr etmişti esnaf. Durumdan haberdar olan o şehrin kadısı, yanına aldığı birkaç adamla birlikte esnafı dolaşarak yabancıdan aldıkları yüzde onluk kârı geri alır. Bir torbaya topladığı bu parayı yabancıya geri verir. Yabancı şaşkın, ne olup bittiğinden habersizdir Kadı'nın yanındakilerden cami imamı bilebildiği tüm Fransızcasıyla durumu anlatır.
-Esnaf size satarken kazanmıştır. Evet, onlar yüzde kâr etmişlerdir. Halbuki bir yabancıdan kazanmak gerekmez. Zira kitapta:' Yabancıya konuğun gibi davranacaksın’ diye yazılmıştır..."der. Yazı şöyle sonlanır ;yabancının diliyle:  “..O  zaman başka yerlerde yazılı olan  şeyleri (Türkleri Kötüleyen) özellikle  'Molyer'imizin de hakikaten evet...! bir Türk'e vicdandan bahsetmek, diye yazdığını düşüne düşüne  'Sait Albanı' gemisine dönüyorum..."
 
Halk dilinden bir “Ağıt" Recep Rahmi TANKAYA’DAN. 1939 yılında sele giden bir gelin için söylenmiş.10 beyitten oluşan ağıttan rasgele bir bölüm alıyoruz.
 
Yavruyu saklıyor kollar içinde
Beslemek istiyor güller içinde
Kurtulmak istiyor seller içinde
Aldı seller yavrusuyla gelini
Büktü Harun efendinin belini.
 
Ana baba konu komşu geldiler
Ağlayarak düz ovaya doldular
Bir gün sonra ölüsünü buldular
Aldı seller yavrusuyla gelini
Büktü Harun efendinin belini.
 
Eşref ERTEKiN'İN derlediği "Çorumlu Maniler"den de iki örnek alıyoruz.
 
Mani benim ezberim
Kan ağlıyor gözlerim
Yarim senin yolunu
Ölene dek gözlerim.
 
Mekke'de hurma biter           
Dalında bülbül öter
Ergen kızlar koynunda
Çiğitsiz meyve biter.
 
Halkevlerinin Ağustos, Eylül, Ekim aylarına ait Çalışma programını yerli haberler izler. Parti kongresi, Çorum'da petrol aranması, mebuslarımızın Çorum’da haberlerini, Çorum Halayı figürlerinden Muzaffer SARISÖZEN'İN çektiği 8 fotoğraf izler.
 
Son bölüm yine 178 den 185'e dek Arşiv Dairesindeki divan defterlerinden çıkarılmış 8 belge yayınlanır.
 
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 21

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 19
 
1 Şubat 1940 tarihli 19.sayıda, İzmir mebusu Rahmi KÖKEN’İN “Çorum Vilayetini Ait Bir Tedkik Raporu” yayınlanır. Yolları ve tarım konusunu yazar Rahmi KÖKEN. Yazının süreği gelecek sayıdadır.
 
Tarih araştırmacısı H. Turhan DAĞLIOĞLU, “Çorum’da Aşiret Meseleleri ve Bunların Mali Vaziyetleri”ni tarihi belgelerle açıklar. Yazıdan kısa bir açıklama alıyoruz: “..18.yüzyılda uzun süren savaşlardan sonra  Döşlü ve Salmanoğlu  Aşiretleri arasında  eşkıyalığa başlamış oldukları anlaşıldığından, bunların esas iskan yeri  olan Kırşehir ve Çukurova tarafına uzaklaştırılmaları hakkında ,Çorum Sancağı Mutasarrıfı El-Hac İbrahim Paşaya  İstanbul'dan emir gönderilmiştir. Bundan başka  Mecitözü kazasında sakin ve eşkıyalıkla etrafı rahatsız  eden ‘Kavli’ Aşiretinden bazı zorbaların mesela Karabıyıkoğlu Eyüp,kardeşi Hüseyin, Kuyumcuoğlu Kör Hasan,Deli  Mehmet ve Ayvadlık gibi adamların Çar  sancağa gönderilmeleri hakkında ayrıca kayıtlara rastlanmaktadır...”, “..Osmanlı İmparatorluğunun aşiretleri iskan konusundaki gayretlerinin asla iyi bir netice vermediğini ve daima bir yerden diğer bir yere göç eden bu aşiretlerin ilk fırsatta kendi halinde olan köy halklarına tecavüz ettiklerini bu belgeler bize  ispat etmektedir.
 
Nazmi TOMBUŞ'UN Geçen sayıdan süren “Müverrih Ali ve Ahfadı" adlı yazı dizisi bu sayıda da sonlanmaz, gelecek sayıya sarkar.
 
Eşref ERTEKIN'İN “Cönklerden Derledikler”i bu sayıda da sürer, Hökmiya adlı bir halk şairinden üç destan alır bu sayıya. işte bir dörtlük:
           
Ser verdim hakkımda hüküm gelince
Çare yoktur peymanımız dolunca
Ruzü mahşer hak divanı olunca
Bilinir hayrile şer padişahım.
 
Eğitimci-yazar Recep Rahmi TANKAYA, "En Büyük Acı" şiirleriyle 1939 Erzincan depreminin acısını destanlaştırıp, ulaştırır o günlerden bu günlere,54 dizeden olan şiir şöyle başlar:
 
Gece sabaha karşı sarsıldı Anadolu,
Bir kudurmuş zelzele kapladı sağı solu.
 
Yıktı bir an içinde köy şehir ve kasaba;
Ölüler yaralılar gelmez oldu hesaba.
 
Nerde kaldı Erzincan, nerede kaldı Tercan
Kaldı mı Erzincan'da sağlam kurtulan bir can.
 
Ve şöyle sonlanır “En Büyük Acı”nın destanı.
 
Ey kahraman milletim sen ki hakka taparsın,
Sarsılmaz imanınla  çok Erzincan yaparsın..
 
“Çorumlu Maniler"i bıkıp usanmadan sürdürür Eşref ERTEKİN. Bu sayıdan üç örnek alıyoruz:
 
Merdivenden insene
Yüzün bana dönsene
Koynundaki turuncun
Birin bana versene.
 
Merdivenden inerim
Yüzüm sana dönerim
Koynumdaki turuncun
Çiftesini sunarım.
 
Nargilem yaldızlıdır
Benim yarim nazlıdır
Nazlı yarın sevgisi
Can evimde gizlidir.
 
Nazmi TOMBUŞ,;“Eski Çocuk Eğlence ve Oyunlarından ”Aşık Oyunu'nu anlatır. * Yazıdan alıntı yapıyoruz: “..Aşığın kıymet piyasası: Aşığın İlkbaharda Kışa kadar piyasası yükselmeye başlar. Kırk tanesi on paradan, elli altmış tanesi on paraya kadar alınır, satılır.
Çeşitli renklere boyanmış, çürüksüz, lüks aşıklar on paraya kadar satılır. Saha aşıklarınınsa ayrı bir önemi ve yüksek değeri olurdu. Bunlar şöhretine göre on paradan yirmi paraya kadar alıcı bulurlardı..."
Bu oyunlar bugün tamamen unutulmuş olup, yaşı ellinin üzerinde olanların anılarıyla, Çorumlunun sararmış yapraklarında yaşamaktadırlar...”
 
Yerli haberlerde;26 Aralık 1939 Salı gecesi Çorum’da yaşanan deprem felaketinde zarar görenlere yapılan yardımların dökümü verilir.
            Yardım komiteleri 18.437 Lira 34 kuruş nakit,68.106 kilo erzak, 7231 parça giyecek eşya teslim edilmiştir.
 
“Bir  Efsanenin İç Yüzü” adlı yazıyla, Çorum’un ilk fethi, Melik Ahmet Danişment’in   ismine izafeten,halk arasında “Melikgazi” denilen bir tepenin efsanesi anlatılır.
 
Yeni Çıkan eserler Köşesinde, Eski Çorum ve Konya Valisi Cemal BARDAKÇI’NİN  "Anadolu İsyanları" kitabını Nazmi TOMBUŞ tanıtır: “..287 sayfalık kitabın 13 bölümden oluştuğu ve beşinci Hicri yüzyıldan günümüze kadar (Kurtuluş Savaşı sonrası) Anadolu Türklerine ait siyasi,idari,içtimai yenilik ve değişimlerin derinleklerine inerek iç yüzlerini aydınlatmakta,henüz tarih sayfalarına geçmeyen isyanların oluş ve sonuçlarını yazmaktadır..." der.
 
Yarım yüzyıl öncesinin kadın giysilerinin fotoğrafları, günümüzden yüz yıl öncesinin modasını ve giyim zevklerini yansıtır günümüze.
 
Son bölümün demirbaşları yine divan defterinden çıkartılmış tarihsel belgelerdir.
 
* Aşık hayvanların topuk kemiğidir.
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 22

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 20
1 Mart 1940 tarihli 20.sayının ilk yazısı Nazmi TOMBUŞ'UN.  “Türk Milleti Aldanmaz” demiş yazısının başlığına. Erzincan’da yaşanan deprem felaketi sonrasında yurt düşmanı, alçak ruhlu bazı kişilerin kötü emellerini ve iğrenç çıkarları uğruna bu doğal afeti propaganda malzemesi yapanlara çatar ve: “..Türk milleti aldanmaz,göğsündeki sağlam iman sarsılmaz...”der.
 
İzmir Milletvekili Rahmi KÖKEN'İN; "Çorum Vilayetine Ait Bit Tetkik Raporu" yazısı geçen sayının süreğidir. Tarımsal açıdan ilginç yaklaşımlar ve çözüm önerileri getirir. Yazısının son paragrafını ilginç bulduğumuz için buraya alıyoruz: “..Çorum Osmancık yolu üzerinde ve yüksek bir yaylanın önemli bir ovacığı var ; “Gölün Yazı”. Bunun ortasında en kuvvetli topraklar çevresinden gelen sularla bir sazlık yapmış. Buna‘ Eymir  Gölcüğü' diyorlar, Bu sazlığın küçük bir kanalla kurutulması mümkün. Bunun sonucunda hem değerli bir arazi ortaya çıkacak, hem sıtma kaynağı kurutulmuş olacak *...”,
 
"Yıldırım Beyazıt ile Kadı Burhanettin Ahmet'in Çorum'daki Muharebeleri" araştırması Süleyman KÖSTEKÇIOĞLU'NUN. Şöyle yazar KÖSTEKÇIOĞLU: “..Alim-şair ve birkaç dil bilen Aziz Bin Erdeşir Esterebadir, yazdığı 'Bezmü Rezm' adlı kitabı Anadolu Türklerine ait tarihi membalar serisinin ilkidir.  .H.928 yılında yazılmıştır. Aziz Bin Erdeşir ,hayatının bir kısmını Kadı Burhanettin'in vak'a nüvistliği ile geçirmiş ve bu tarih kitabını oluşturmuştur...” Bu kitabın verdiği bilgilere göre : “..Yıldırım Beyazıt'ın Çorum'a civar bulunan Kırkdilim ve Osmancık kalelerini alması ve Kadı Burhanettin Ahmet'i, Çorumlu sahasında harbe davet eylemesi,her iki taraf  ordularının Çorum Ovasında,üç gün süren kanlı bir savaş sonucunda Osmanlıların bozguna uğrayıp kaçmalarıyla sonuçlandığı yazılıdır.
            Bu olaylar sonunda Moğolların gelip Burhaneddin’i kutladığını; kendilerinin Osmanlı diyarına akın etme tekliflerini de Kadı Burhaneddin’in kabul edip, onlara yardım ettiğini; Moğollar’ın İskilip, Ankara, Kalecik ve Sivrihisar havalisini kırk gün yağma ettikleri anlatılmakta ve bu yağmaya karşı Yıldırım Beyazıt’ın asla kımıldıyamadığı Bezmü Rezm’de hikaye edilmektedir.
Aziz bin Erdeşir Esterebadi, Kadı Burhaneddin’in harekatını adım adım izleyerek. ‘Bezmü Rezm’i oluşturmuştur. Osmanlı Vak’a Nüvist’lerinin bu muharebeyi ve bozguna dair bir şey yazmamaları bu bilgiyi gizlemiş olmalarından sanılmaktadır...” der. Süleyman KÖSTEKÇİOĞLU.
 
H. Turhan DAĞLIOĞLU'NUN "Onuncu Hicri Yüzyılda Çorum" araştırmaları yazı dizisi bu sayıda da sürer. Çorum'un o dönemdeki toplumsal, yönetsel, askersel, ekonomik, adli ve mali durumlarıyla ilgili dört hüküm belgesi daha yayımlar DAĞLIOĞLU.
 
Belgelerden birisi; kasaba ve köylerde tüfekle gezerek bozgunculuk edenlere dair olup,1567 tarihini taşımaktadır. “..Yeniçerilerden başka her kimin elinde silah bulunacak olursa derhal el konula-cağı ,göz yumanların ise şiddetle cezalandırılacağı..." yönündedir.
 
Nazmi TOMBUŞ'UN "Miverrih Ali ve Ahfadı' Çorum'da" adlı yazı dizisi Çorum'un geçmişine birçok yönden ışık tutar niteliktedir. Yazı dizisi bu sayıda sonlanır.
 
Rıfat ARINCl, tanınmış bir Türk Şeyhülislâm'ı tefsir ve fıkıh bilgini Ebussuud Efendi’yi (1490-1574) tanıtır: “..Ebussuud Efendi Çorum İskilip doğumludur. Önce Müderris olur. 1545’te Şeyhülislâmlığa getirilir. Kanuni zamanında 21 yıl, II. Selim zamanında 7 yıl bu görevde kalır. Ahlak ve erdemi örnek olabilecek değin kuvvetlidir. Arapça’yı Farsça’yı çok iyi bilir. Kanuni Sultan Süleyman’ın çok sevdiği bir kişidir. Hatta Kanuni  Zigetvar Seferinde Niş’te Ebussud’a sevgi,saygı ve içtenlik dolu  bir mektup yazar, Suud Yavsi'nin Muallim Cevdet Beyin 'İnkılap Müzesi' adlı eserinden alıntıladığı mektup : “..Halde kardeşim. Sinde sırdaşım, ahiret karındaşım. Tariki hakta yoldaşım, Molla Ebussuud Efendi Hazretlerine...” diye başlar. “..Eddua sümme eddua bende-i hüda Süleyman bi riya ...” diye sonlanır.
Rıfat ARINCI'nın yazısı şöyle sürer: “..İlahi hüviyeti Ebussuud, mimari üslubu Mimar Sinan tarafından meydana getirilen Süleymaniye Camii'nin yapılmasına 1550 yılının ilkbaharında başlandı. Beyazıt tepesinde  düzeltilen bir alana ayakları zincirli 3000 forsa getirilmiş,temel çukurlarını kazıyorlardı, Ebussuud mihrap yanındaki temel kısmına ilk taşını koymuştu. Camii'nin yapımında mimari dehayı gösteren Sinan'sa,kutsal varlığının maddi ve manevi temellerini atan da Ebussuud’dur...”
 
“Cönklerden Derlemeler" sanırım her sayının ayrılmaz bir parçası olacak. Eşref ERTEKiN yarım kalmış bir destanı, “Destan-ı Belgrad'ı ve Türkiyi Cezairi “ alır bu sayı-ya.Bir bölüm alıyorum.
 
Yürütmeyiz Akdeniz'de gemini
Hakkı koyup puta verdin dinini
Gel şeytana verme sen imanını
Bari Müslüman olmuş olsun o kafir.
 
Eşref ERTEKİN’İN derlediği “ Çorumlu Maniler"in sayısı 753'e ulaşır. Örnek ver-meyi sürdürüyoruz:
 
Nemelazım
Neyleyim nemelazım
Benim bir tanem yeter
Gayrisi nemelazım.
 
Çekerse yarim çeker
Ancak benim niyazım,
Niyazım çekmek için
Benim bir tanem Lazım.
 
Poşusu yana değer
Kılıcı kına değer
Nasıl ana doğurmuş
Sardıkça cana değer.
 
Öte geçeli yarim
Siyah peçeli yarim
Pek mi gönlün büyüdü
Benden geçeli yarim.
           
“Yerli Haberler” bölümünde gösteri şubesinin oynadığı “Tarih Utandı” adlı piyesin fotoğrafları yayınlanır.
           
Son bölümde yine belgeler ve hükümler yer alır. Bunlar: Çorum’la Kangırı arasında çıkan soyguncular ve bunların tenkiline; Kasaba ve köylerde tüfekle gezerek soygunculuk edenlere; bazı eşkıyaları himaye eden Hacıhamza Kadısı Muhittin'e ve eşkıyaların yakalanmasına; Çorum muhafazasında kalacak otuz sipahiye dair belge ve suretleridir
 
*Rahmi KÖKEN’in,Çorum iline ait inceleme raporlarında sunduğu çözüm önerilerinin,ne kadarı gerçekleştirildi bilmiyoruz ama , Eymir Gölü halâ  durmaktadır.
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 23

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 21
 
Çorumlunun 1 Nisan 1940 tarihli 21 sayısı, Nazmi TOMBUŞ'UN "Medeniyet Anlayışları" yazısı ile başlar. “
 
Çorum Vilayetinin İskilip Kazasına bağlı Bayat Nahiyesindeki Devlete Ait Toprakların Ziraat Kabiliyeti Hakkında Bir Rapor" yazısını geçen sayının süreği olan, Rıfat ARINCl'NIN "Ebussuud Efendi'yi tanıtan yazısı izler. Bu sayıda Ebussud Efendi, ahlakçılığı, felsefesi, hukukçuluğu, sosyolojisi ve bayındırcılığı yönleriyle ele alınır.
            Arapça, Farsça, Türkçe şiirler yazan Ebussuud Efendi’nin 21 eserinin listesini verir.  Bunlardan 9 tanesinin Çorum Kütüphanesi’nde bulunduğu belirtilir.
           
“Çorum Tarihine Ait Vesikalar” yazısıyla H. Turhan DAĞLIOĞLU. 18. Ve 19. Yüzyıla ait belgeleri inceleyip alır bu sayıya.
           
Bunlardan birisi, Süleyman Fevzi Paşa’nın İstanbul’a gönderdiği 1792 tarihli 6 mad-delik tahrirat suretidir. Biz buraya sadece bir maddesini alıyoruz: “..Çorum Sancağı nizamını yoluna koymak üzere İstanbul’a gönderilen Tornacı-başı (yeniçeri ocağı büyük zabiti) İbrahim Ağa,Çorum’a iki konaklık   bir mesafede bir takım eşkıyanın hücumuna uğradığını bildirmektedir. Bu eşkıyanın Öldükoğlu Hasan, Civcikoğlu Hasan, Akbıyıkoğlu Mehmet ve İvazoğlu İsmail adındaki kişiler olduğu belgelerin incelenmesinden anlaşıldığı ve Çorum Valisi Yusuf Paşa’nın bunları cezalandırmadığı görülmektedir. Bu eşkıyanın Osmancık kazasına gittikleri ve orada himaye gördükleri bu belgelerde ayrıca belirtilmektedir...”
 
“Çorumlu Maniler" her sayının vaz geçilmez folklor ürünü. Eşref ERTEKiN bunları derleyip, Çorumlunun sayfalarında gelecek kuşaklara aktarmayı sürdürür. İşte birkaç örmek daha:
 
Serseler
Öter baykuş serseler
Al sevdanı başımdan
Sevda beni örseler.
 
Felek sillesin yiyen
Ölmese de sersemler
Bir tüyünden vazgeçmem
Üleşimi serseler.
 
Su gelir akma ile
Bendini yıkma ile
Adam yare doyar mı
Karşıdan bakma ile.
 
Sarı çiğdem düzecek
Kalk gidelim bizecek
Sarılalım yatalım
Ta bahardan güzecek.
 
Manilerden sonra da cönklerden derlediği üç destan alır Eşref ERTEKİN. İki dörtlük alıyoruz.
 
Bunca gaziler hep şehit oldu
Arap beyleri hep Tahmas’a döndü
Bağdat burcu evliya muhasar oldu
Evliyalar imdadına gel padişahım.
           
Ahmet Paşa der ki tiğim ururum
Bağdat’ın uğruna serim veririm
Sen sağ ol hünkarım ben de ölürüm
İslâm imdadına gel padişahım.
 
Nuri UĞUR, “Zelzele" yazısıyla geçmişten Erzincan deprem felaketine kadar olan depremleri konu eder yazısına. Özetleyerek alıyoruz: “..Çorum’da 1692,1729,1733,1734 ve 1758 yıllarında önemli depremler olduğu, özellikle 1758 yılında depremin yanı sıra ortaya çıkan kıtlığın insanların,hayvanların ölme-sine yol açtığı Yusuf bin Abdullatif’in el yazma notlarından aktarılmıştır.
Kentte 1786 yılında da bir deprem olmuş ve bu depremle Çorum Ulu cami harap olmuştur. Depremler 18. Yüzyıl sonu ile.19,yüzyılın çeyreğinde de sürmüştür, 1793 teki büyük depremle evler yıkılmış. insanlar ve hayvanlar  ölmüş, 800 kişiden fazla bir nüfus başka yerlere göç etmiştir.1800 ve 1824 depremleri de, kente çok hasar vermiş, halk yaşamlarını çadırlarda sürdürmüştür...”
 
Bibliyografya köşesinde, Nazmi TOMBUŞ, Danışmentname ve Mirkat ül Cihat kitaplarını ve birbirleriyle benzerlik yönünden inceler.
 
Çorumlu Yusuf  Bahri'nin el yazması ömekleri: Çorumlu Kara Müftü'nün mezar taşı resminden sonra, ekler ve belgelerle bu sayı sonlanır.

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 24

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİSAYI 22
 
Çorumlunun 1 Mayıs 1940 tarihli 22.sayısı Fevzi AYAN'IN "23 Nisan” başlıklı yazısıyla başlar. Şöyle der Fevzi AYAN: “..Bizim ne kadar bayramımız varsa ve bize milli mutluluk getiren hangi mutlu olay bir bayram olarak Cumhuriyet Kanunlarında yer bulduysa bunların hepsi 23 Nisan'ın feyzinden doğmuştur..." , 23 Nisan’ı “Egemenlik  güneşinin doğduğu gün” olarak niteleyen Fevzi AYAN, yazısını şöyle sonlandırır:
“..Kalbimizden coşan bir sevinçle kutladığımız bu bayram aynı zamanda Çocuk Haftası’nın ilk günü ,Ulusal Egemenliğin kendisi için gerekli gördüğü ağır görevlerini yarın omuzlarında taşıyacak,Türk yavrularının şevkatle korunması , konusundaki çalışmalarımızı artırmanın yıl dönümüdür...”
 
R,BATUMLU ,”Bir Milletin Tarihi, Yalnız Onun Mazisinin Hikayesi Değil, Onun İstiklâl Aşkının Kaynağıdır da” R. BATUMLU’NUN  bu uzun üst başlıklı yazısından bir bölüm aktarıyoruz:  “..Büyük Türk  Milleti'nin istiklalini hüccetlediği Lozan Antlaşması'nı kasten, İngiliz diplomatı Lord GÜRZON, yine İngiliz diplomatı o zamanki hükümet başkanı Loid CORC’Aa.
İngilizler, tarihlerinde bu antlaşma kadar kendilerini küçülten bir vesikaya (belge) imza koymamışlardı, diyerek siyasetinin tenkit etti.
Kısaltarak aldığımız bu hükmü, biz romantik bir yazarın yazılarından almadık. Bunu, Türk olmayanlar konuşmuş ve yazmışlardır.
Yakın tarihimizin ancak bir sayfasının görkemini ifade eden bu cümleden haklı olarak duyduğumuz gurur, elde ettiğimiz manevi güç her Türk vatandaşına, ileride vatanın tehlikeye düşmesi halinde önüne geçilmezi bir kuvvet yaratacaktır..."
 
Rıfat ARINCI , “Ebussuud Efendi”yi anlattığı yazısını bu sayıda da sürdürür. Kaside, beyit, kıta ve gazellerinden örnekler verir. “..Kanuni Sultan Süleyman Ebussuuud ‘a onun adaleti hakkında fikrini öğrenmek için, 'Fidanlara zarar veren karıncayı öldürmekte  günahı var mıdır’ diye şöyle manzum bir soru sorar:
 
Nihale (Fidana) ger (eğer) ziyan ederse karınca
Günah var mıdır onu kırınca..
 
“..Ebussud, tavsiye etmek istediği adaleti şu vecize ile cevaben arzeder.
 
Kıyamette Hüda halkın edince
Süleyman’dan alır hakkın karınca.
 
“Kızılırmak’tan kuvvet istihsali ve arazi sulama hakkındaki raporu” ,”Çorumlu Maniler” izler.
 
Genç yüreklere tatlı, coşkulu, sevda yüklü esintiler getiren Eşref ERTEKİN’İN derlediği manilerden üç örnek alıyoruz:
           
Şu taşlar gölgelenmiş
Güzeller suya inmiş
Bir öptüm bir ısırdım
AI yanak şekerlenmiş.
 
Şen olsun Çorum düzü
Helak eyledi bizi
EI ermez gözüm görmez
Gönül arzular sizi.
 
Tüfengim atılmıyor
Pahalı satılmıyor
Geceler on beş saat
Yalınız yatılmıyor...”
 
Eşref ERTEKIN'İN “Cönklerden derledikleri” bu sayıda da sürer. Yazarları bilinmeyen bu destanlardan, "Destan'ı Ömer Paşa”dan iki dörtlük aktarıyoruz.
 
Bize imdat geldi Hazreti Hak'tan
Ki bunca alemi var etti yoktan
Resulüne Ayet indirdi gökten
Bu kadar hafız-ı Kur'anımız var.
 
Ömer Paşa der ki sökün eyledim
Bükreş tarafına akın eyledim
Nice ırakları yakın eyledim
Nemse sınırında meydanımız var.
 
Birkaç sayı ara veren Sadi LEBLEBİCİ’NİN  derleyip notaladığı bir oyun havası, Figür resimleri ve türküsüyle birlikte verilir. Türküden bir bölüm aktarıyoruz:
 
Türkmen kızı Türkmen kızı
Sen allar giy ben kırmızı
Çıkalım dağlar başına
Sen gül topla ben nergizi
Leyli leyli yandım Ayşu
 
Türkmen kızı inek sağar
Uzun saçı yere değer
Sevsin diye boyun eğer
Leyli leyli yandım Ayşu.
           
Biblografya bölümüne, geçen sayıdan süren "Danişmendname ve Mirkat-ül Cihat" bu sayıda da sürer. Melik Ahmet Danişmend Gazi'nin Çorum'u Bizanslardan alışı destansı bir dille anlatılır. Nazmi TOMBUŞ'un kaleme aldığı bu yazısının süreği gelecek sayıya sarkar.
 
Son bölüm yine belgelere ayrılır.
Çorum'da Paşa Hamamı diye anılan hamam ve hanın vakfı Vezirköprülü TACETTIN İbrahim Paşa’ya ait ele geçirilen belge ile, yine aynı kişiye ait Arapça vakfiye sureti yayımlanır.
 
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 25

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 23
 
1 Haziran 1940 tarihli Çorum'un 23,sayısı, Nazmi TOMBUŞ’UN. “Muhit Dahiyi mi Dahi Muhiti mi Yaratır” yazısıyla başlar.
           
Remzi ARINCI’NIN” Ebussuud Efendi”adlı sürekli yazısı bu sayıda sonlanır. Yazıdan bir bölüm alıyoruz: “..Ebussuud Efendi’nin,İstanbul,İskilip ve daha birçok yerlerindeki vakıf kitaplarının el yazısı ile vakfedildiğini görüyoruz. Bir kısmının metinleri el yazmasıdır. Kanuni Sultan Süleyman’ın meşhur vakfiyesini de Ebussuud Efendi tanzim etmiştir...”,
Ebussuud Efendi’nin torunlarından birisi için yazdığı mersiyeden bir beyit alıyoruz.
 
Seninle mülkü vücudum tamam amir idi
Yıkıldı cümleten oldu harap halim gel
Bu rüzgar ise ey ebreden başın silen
Beni de ağlatan  odur,gel ağlayalım gel.
 
Samsun'dan Rüştü COŞKUN “Kardeşim Nazmi TOMBUŞ’a” diye yazar. ”İnkisar” adlı şiirini.
 
Anadole FRANCE'DEN "Hayata Dair Tahayyüller” çevirisi İhsan MADEN0ĞLU'NUN, Ağdalı bir Osmanlıcayla yazılmış.
 
“Nişanlanma ve Evlenmede Mesut olmak için Ruhi ve içtimai Temeller Neler olmalıdır" makalesini Y. Esat CANKAR yazar. Yazıdan bir bölüm aktarıyoruz: “.. Verine’ye göre, aşkın tam gelişmesi için evlilik zemin hazırlar. Aşkın istediği garantiyi ve güvenliği evlilik verir. Bu güvenliğin bir bıkkınlık, yorgunluk ve alışıklık doğurduğunu söyleyenlere Verine der ki: Aşktan aşka fark vardır. Sadece maddi bir aşk durgunluğa dayanmaz. Tatmin edilirse ölür. Ama tam bir aşk öyle değildir. Maddi iştiha doyuma ulaşırsa söner ama, hem kalp, hem zeka ve duyguları ilgilendiren tam aşk, gösterilen özenle kuvvet bulur. Verine’nin dediğine katılarak denilebilir ki, aşk iki gönül arasında bir bağ kurmalıdır...”
 
 “Çorumlu Maniler" orta yaşı geçmişleri yeni yetmelik günlerine, alıp götürüverecek denli geçmişten esintiler getirmektedir, Eşref ERTEKIN' in derlediği manilerden üç örnek alıyoruz:
 
Yılana bak yılana
Karşıdaki durana
Ben yarimi yitirdim
Kırk liram var bulana.
 
Yeşil çeki bendedir
Bir ibiği bendedir
Cennetten huri çıksa
Yine gönlüm sendedir.
 
Yarasızlar
Ok değmiş yara sızlar
Yaralının halinden
Ne bilsin yarasızlar.
 
Borçlunun derdinden ancak
Anlarmış parasızlar
Akçalar sölpük (yumuşak) çıkar
Can yakar kara kızlar..
 
Manilerin ardından "Cönklerden Derlemeler" sunar Eşref ERTEKIN.
 
Nazmi T0MBUŞ'UN, bibliyografya köşesinin konuğu "Danişmentname ve Mirkat-ül Cilhat" bu sayıda da sürer.
 
Son bölüm, yine tarihsel belgelere aittir.
 
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

  26

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 24

 

1 Temmuz 1940 tarihli 24.sayı, Nazmi TOMBUŞ'UN "Yeni Hadiseler ve Biz" yazısıyla başlar, İkinci Dünya Savaşı'nın kan ve ateşe bulandığı günlerde,hükümetimizin barışçı,akılcı ve tutarlı bir dış politika izlediğini,savaş olasılığına karşı da,sağduyulu ve  uyanık olarak her türlü güvenlik önlemlerinin alındığını yazar.
 
"Çorum'un Jeolojik Vaziyeti Hakkında Mulhtıra" yazısı,Y. Dr. E. LAHN’ın.
 
Nazmi TOMBUŞ, hal tercümesi köşesinde  "Kadı Asker Çorumlu Alaattin Ali Efendi"yi tanıtır. Şöyle der:  “..İmam Ali diye şöhret bulan bu zat,İkinci Beyazıt devri Bilginlerindendir, Babası-nın adı Hüseyin'dir. Doğum tarihi malum değildir. İkinci Beyazıt'ın Şehzadeliği zamanında ( Amasya Valisi iken ) imamlığını yapmakta idi. Bu vazife ile uzun süre Amasya'da kalması (Alaattin Aliyül Amasi) diye anılmasına neden olduysa da aslen Çorumlu'dur...” Mevcut bilgilerden araştırarak soy kütüğünü de eklemiştir araştırmasının sonuna.
           
Y.Esat CANKAR ise geçen sayıdan süren  “Nişanlanma ve Evlenmede Mesut Olmak İçin Ruhi ve İçtimai Temeller Neler Olmalıdır “ başlıklı yazısının ikinci bölümünde.
 
“..Hissi  ve fikri uygunluklar, saikler çiftin  arasında bazı kere aile birliği teessüs etmeden önce his ve fikir birliği teşekkül eder ...” Başlığı altında uzun bir yazı yazar. Bu  konuda istatistiki verilerden, yabancı bilim adamlarının bu konudaki  görüşlerinden de yararlanarak oluşturur yazısını.Yazı gelecek sayıya sürer.
 
Genç bir ölü için "Ağıt" Şevket TOMBUŞ'un  Son dörtlüğünü alıyoruz.
 
Son ocak ümidi kalmış bir gençtin.
Şen şatırdın gürbüz, kuvvetli dinçtin,
Bir anda eridin mahvolup geçtin,
Dökülen son damla gözyaşı gibi..."
 
Hamit EKER de   "Ziraat Esaslarına ait Türk Atasözleri"ni derlemiş. Birkaç ömek aktarıyoruz:
 
- Bir ambar ekinin çeşnisi bir hapazdır (Avuçtur)
-llıya ılıya yaz, soğuya soğuya kış gelir.
-Acı soğanı yiyen değil, doğrayan bilir.
-Yazın kurusu kışa katıktır.
-Mart yağar, Mayıs öğünür.
-Zemheride yağmur yağmadan, kan yağması iyidir.
-Yazın abanı. kışın azığını unutma.
-Kar yerin gübresidir.
-Yazın yatanı kışın büvelek tutar.
 
Eşref ERTEKIN'İN “Cönklerden Derledikleri” inden (Otuz dörtlükten oluşan ) Sivastopol Destanı'ndan iki dörtlük alıyoruz.
           
Sivastopol’u aldık elinden
Kırım diyarının kırdık belinden
Çıktı o halin artık yolundan
Sivastopol'da buldu zevali.
 
Bu bir gazaki emsali yoktur
Öğrendi Moskof zayiat çoktur
Kafir kırıldı eski hukuktur
Boynuna olsun halkın vebali.
 
            Eşref ERTEKIN'İN derlediği derlediği “Çorumlu Maniler”in sayısı bu sayıda 936’ya ulaşırken, geçmişte yaşanmış nice sevdaların sıcaklığını, güzelliğini getiriyor günümüze.
 
Dağda odun yarması
Dilberin darılması
Mısır haznası değer
Bir gece sarılması.
 
Ay doğar eyvan (köşk) için
Alçacık sayvan (çardak) için
Mevlam kızı yaratmış
Gencecik oğlan için.
 
Adilem der yüz eller
Seksen eller yüz eller
Sağ elin adetidir
Gerdan eller yüz eller .
 
Bugün bahçeye girmiş
Beş on tane güzeller
Yeşil çayır üstünde
AI badeyi süzerler.
 
Açmış beyaz gerdanın
Lağli mercan dizerler
Gayme pempe canfesi
Tor uçkuru çözerler
Serin ver sırrın verme
EI ariftir sezerler .
 
Nazmi TOMBUŞ'un,”Danişmentname ve Mirkat-ül Cihat" yazı dizisinin süreği gelecek sayıya kayar.
 
Son bölümün değişmez yazıları,fermanlar ve vakfiye suretlerini oluşturan tarihsel belgelerdir.
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 27

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 25 

Çorumlunun 1 Ağustos 1940 tarihli 25.sayısı, "Halkevleri Musiki Çalışmaları" yazısıyla başlar. Bu yazı CHP Genel Sekreterliğinin buyruklarının eki sureti olarak musiki dalındaki ödüllü yarışmayı açıklayıcı niteliktedir. 

"Öğrenmek Aşkı,Mektep İhtiyacı" yazısı Nazmi TOMBUŞ'UN. 1940 Yılında Çorum’da henüz lise yoktur. Nazmi TOMBUŞ’UN yazısı Çorum'a lise isteğiyle ilgilidir. Yazısından bir bölüm alıntılıyoruz.:“.....İlin 287 000,merkez kasabalarının ise  22 bin nüfusu vardır. Çorum ve  İskilip orta mekteplerinin 700'ü aşkın öğrenci mevcudu olup, öteki (büyük illerin) liselerinde 250 den  fazla Çorumlu öğrenci bulunmasına rağmen,ilimizin henüz bir liseye kavuşmaması,halkımızı büyük bir üzüntü içinde bırakmaktadır..."'diyerek dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan  Ali YÜCEL’ den  Çorum’a bir lise isterler. 

Bir zamanlar Çorum'da yaygın olan 'Yıl Çıbanı" üzerine Dr,Tevfik BERKOL uzun bir yazı yazar. Bu sayıda Çorum ve ilçelerindeki Yıl Çıbanı üzerindeki gözlemleri yer alır. Yazı bir sonraki sayılarda da sürer. 

Çorumlu' da zaman zaman nitelikli yazınsal çeviriler de yer alır. İhsan  MADENOĞLU, bu sayıda VOLTAİR'den bir çeviri yapar."Cisim"  

Y. Esat CANKAR' IN öteki sayıdan süren "Nişanlanma ve Evlenmede Mesut Olmak İçin Ruhi ve İçtimai Temeller Neler Olmalıdır"adlı dizi yazısının üçüncü bölümüyle bu sayıda da sürer.  

Dinsel kitaplardan,uzmanların görüşlerinden bu konuyla ilgili alıntılarda yapar.  

"Sırp ve Hersek Karadağlıların Teslim Olmasının Destanı "Eşref ERTEKIN'İN “Cönklerden Derledikleri”nden,35 dörtlükten oluşan bu uzun destandan üç dörtlük alıyoruz.          

Ehli Hersek der ki Sırp'a gelsene
Sen de kendi başın kaydın görsene
Can alıcı geldi karşı dursana
Dağları eridir hükmü şahane
 
Sırp’lar der ki bizde tükenmez asker
Darbile  askerin  can ciğer söker
Benim ile acep kim başa çıkar
Gelmemiş emsalim asla cihane
 
           Derviş Paşa der ki ömrün azaldı
Galiba dünyada müddetin doldu
            Saf bağladı ordum ileri durdu
            Şimdi aç kurtlar gibi salarlar cane.
 
Mani dedin mi herkesin yeniyetmelik günleri aklına gelir.Eşref ERKEKİN’İN derlediği "Çorumlu Maniler" den üç örmek:
 
Dağlar dağlardan yüce
Arslanım  keyfin nice
Akşamlar edemiyom
Cemalin görmeyince.
 
Dağlar dağladı beni
Gören ağladı beni
Zincir zaptetmez iken
Dilin bağladı beni.
           
Dağlardan kar geliyor
Dereler dar geliyor
Ben sevdim eller aldı
Bu bana ar geliyor..
 

Çorum Halkevi'nin çalışma raporu 'da,son altı ayın etkinliklerinin dökümü yapılır.

 Nazmi TOMBUŞ' un,"Danişmendname ve Mirkat-üt Cjhat" yazısı bu sayıda da sürer.

 Bu yazıyı izleyen sayfalarda,Çorum'un "Hürünü"  oyunu figürleri fotoğraflanmış olarak verilir.

 Son bölüm,fermanlar,beratlar ve belgelerle sürer.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

  28

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 26  

Çorumlunun 1Eylül 1940 tarihli 26. sayısı dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ’NÜN bir fotoğrafıyla başlar. Altındaki yazı aynen şöyledir: “...Yüce Başbuğ Sevgili Cumhur reisimiz İsmet  İNÖNÜ'NÜN0 13 Ağustos 1940 tarihine müsadif salı  günü, yaz saatiyle 18’de Çorum’a teşriflerini tebcil maksadıyla iş bu sayımızı, bu şerefli ve unutulmaz hatıralarına tehsis ve ithaf ederiz. ÇORUMLU. 

İlk yazı Nazmi TOMBUŞUN, “30 Ağustos”  -

Bu yazısında 30 Ağustos' a nasıl geldiğimizi anlattıktan sonra şöyle sonlar yazısını Nazmi TOMBUŞ. “..İşte 1922 senesi Ağustos’ unun 30. gününü şereflendiren bu mukaddes ve muhteşem zafer, tarihin akışına yeni bir yön verip, şerefli bir dönem açmış, bu günkü şanlı  Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin sarsılmaz ve sağlam temellerini kurmuş bulunuyordu...” 

            Şevket EKER, “Aziz Şef Geldi” yazısıyla Cumhurbaşkanı İNÖNÜ’NÜN gelişini anlatır. 

"Çorumlular Sevgili Başbuğuna Kavuşurken" yazısıysa Nazmi TOMBUŞ'UN. O da İsmet INÖNÜ'NÜN Çorum'a teşriflerinin sevinç coşku ve mutluluğunu, Çorumlunun duygularının tercümanı olarak anlatır.

 Şevket EKER,bu sayıdaki ikinci yazısıyla İsmet İNÖNÜ' nün yaşam öyküsünü yazar: "Büyük İnönü ve Hayatı"

 “İNÖNÜ'nün Seçme Sözleri Hakkında" yazısıyla Nazmi TOMBUŞ, İNONÜ'NÜN çeşitli tarih ve yerlerdeki konuşmalanndan seçilmiş seçme sözlere yer verir. Birkaç örnek alıntılıyoruz.

Zeki değil çalışkan olmak istiyoruz.
Mücadelenin kuvveti, ilimden ve çalışkanlıktan ibarettir.
Modern ve ileri bir millet endüstrisiz olamaz.
Türk inkılâbı Türk Milleti'nin Kurtuluş Savaşıdır.

"Hoş Geldin" şiiri Nazmi TOMBUŞ tarafından  İNONÜ'YE hitaben yazılmıştır. Son dörtlüğünü alıyoruz

 Hoş geldin ey şanlı,ey sayın konuk
Sevindik,şad olduk,safalar bulduk
Yüzler gülenç şimdi  kederden iz yok
Hoş geldin sevgili Başbuğ İnönü.
 

“K”  rumuzlu kişi "O Ne Gündü" yazısıyla yine İNÖNÜ  için yazar.  

Sonraki sayfalarda,parlak birinci hamur kağıda basılmış İNONÜ’ nün  Çorum'da karşılanışıyla ilgili 23 fotoğraf yer alır.

 Y Esat CANKAR, “Nişanlanma ve Evlenmede Mesut Olmak İçin Ruhi ve İçtimai Temeller Neler Olmalıdır" adlı  yazı dizi yazısının 4. bölümünü yayımlar bu sayıda. Kısaca şöyle özetler bu bölümdeki yazısının başlıklarını: “..Ahlaki ve içtimai telakkiler, örf ve Adetler Terbiye ve Moda,Göreneklerimizin tesiri..” 

Ruhi adındaki bir Halk şairinin,insanların ana rahmine düşüşünden doğuşuna, yaşayıp, yaşlanarak ölüşüne kadar geçen süreci anlattığı destanı  Cönklerden Eşref ERTEKIN derlemiş.25 dörtlükten oluşan bu destandan rastgele üç dörtlük alıyoruz.

 

Akıl fikir ermez  sırrı süphane
Kısmetin ne ise gelir meydane
Dokuz ay on günde doğurur ana
Cihana gelince iş figan olur.
 
On yedi yaşında düşer sevdaya
On sekizde uğrar başı gavgaya
On dokuz da sunar  desti sahbaye
Yirimisinde mesti sergerdan olur.
 
Atmış beşte ağarır saçı sakalı
Yetmişinde olur ölüm hayali
Yetmiş beşte kalmaz tende mecali
Sekseninde piri natüvan olur.

 

Dr, Tevfik BERKOL’UL  Çorum'da “Yıl Çıbanı" yazısı bu sayıda da sürer. Yazı şöyle sonlanır: “..Yıl Çıbanı denilen Çark Çıbanı'nın varlığı bir buçuk asırdan beri bilinmektedir..." , “...Bulunduğu mahallere ve coğrafi bölgelere göre isimler alan bu hastalığın 45 kadar Ismi vardır..." , “...Çıbanın bir yıl sürerek kendiliğinden geçmesi nedeniyle Yıl Çıbanı ismi ile ta-nınmıştır...”

 "Çorumlu Maniler" köşesinde Eşref ERTEKİN'İN derlediği manilerden üç örnek alıyoruz yine: 

İp attım ucuna gel
Kalenin burcuna gel
Zengine tamah etme
Yiğidin gencine gel.
 
Uzun tarlanın ucu
Geliyor çifte bacı
Büyüğü hele hele
Küçüğü can alıcı.
 
Şu dağlar kireç olsa
Davarı erkeç olsa
            Güzel çirkin istemem
Sevdiğim güleç olsa.

Nazmi TOMBUŞ'UN "Danişmendname ve Mirkat-ül Cihat" bu sayıda da sürer.

 Çorum Havadisleri bölümünde,Çorum'da petrol haberi verilir. Haber şöyledir: “...Geçen sonbaharda jeolojit etüdü yapılmış, Çorum sahasının enteresan petrol mıntıkası olduğu anlaşılmış, jeolojik etüdün bir de jeofizik tetkikle takviyesine lüzum gö-rülmüştür...” , “.....İş sonunda tatbikatına kalmıştır...” denir.            

Son bölümde Abdalata’ya ait bir ferman ve yine aynı köye ait bir hüccet sureti yayımlanır.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 29

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 27 

1 Ekim 1940 tarihli 27. Sayı Nazmi TOMBUŞ’UN “Dil İnkılabı Savaşı”  yazısıyla başlar.Nazmi TOMBUŞ bu yazıyı 1932'de kurulan Türk Dil Kurumu ‘nun  kuruluşunun 8. yılı  nedeniyle kaleme alır. Türk Bilgini Aşık Paşa'nın Garipnamesi'nden de alıntı yaparak, ilk kez Aşık Paşa'nın dil sorununa değindiğini anlatır. Yazıdan bir bölüm alıyoruz: “...Bütün ulusal dertlerimize deva arayan Büyük Ata, asırlardan beri şifa bulmayan bu yara üzerine de elini koydu. 1938 yılı Eylül’ ünün 26. günü  bir kurultay topladı. Bu  toplantıda Türk Dili'ni yabancı dil tesirinden ana çizgileri çizildi .Bu uğurlu işin başarılması için bir  kurum (Türk Dil Kurumu) meydana getirildi..." 

Nazmi TOMBUŞ, "Şifreli Bir Ferman"a tarihsel belgeler ışığında açıklık getirir. 

1940'lı yılların en gelişmiş kitle iletişim aracı radyoydu. Rüştü COŞKUN, "Radyoma" şiirinde,ikinci Dünya Savaşı yıllarının buhranlı günlerini yansıtır. 24 dizelik şiirden bir dörtlük alıyoruz.

Radyomun şen sesleri,şimdi alev saçıyor
Ne tarafı dinlesem,verdiği haberler şu:
' Yüz bin kişi telafet,kadın,çocuk kaçıyor '
‘ Yüz teyyare düşürdük, temin ettik uçuşu ‘.

Eşref ERTEKİN’in derlediği Çorum’da Yüzük Oyunu, Sıra Gezme, Sıraya Dizme ve  Çığşaklar*,  yer alır bu sayıda. Çağşaklara örnekler:.

 

Ocak başının minderi
Yüzükçülerin mundarı
Gelin baştan başlayalım
Hepisini heşleyelim..
 
Pınarları  taş oluklu
Çingene eşeği  kılıklı
Var atını bağla da gel
Enseni de yağla da gel. 
 

Sabri Dİl,"Yeşil Çorum'dan" şiiriyle ilk defa merhaba der Çorumlunun sayfalarından. Şiirden bir dörtlük alıyoruz:

 
Hayalimin baharı Eskiekin bağıdır
Bana şarkı öğreten Kandilkaya dağıdır
Bu gün yine özledim ilkbahar demlerini
Sarı çiğdemlerini beyaz çiğdemlerini..

Dr. Tevfik BERKOL’UN  'Yıl Çıbanı" yazısı hâlâ sürmektedir.  

“Nişanlanma ve Evlenmede Mesut Olmak İçin Ruhi ve İçtimai Temeller Neler Olmalıdır" yazısı bu sayıda sonlanır Y. Esat CANKAR’IN.

 “Cönklerden Derlemelerde” bu kez,”Destanı Sultan Mahmut” ve bir Koşma’ yı çıkarıyor karşımıza Eşref ERTEKIN.  Yedi dörtlükten oluşan Destan' ın son dörtlüğünü alıyoruz.

Kutretten çekildi bir yeşil bayrak
Verildi talkını düştü bir fırak
Aldı muradını ol kara toprak
Sadalandı  kamu yeksan ağladı...”

Yazarı belirsiz bir koşma’ ı ilginç bulduğumuzdan iki dörtlüğünü alıyoruz.

 Kadir Mevlam övmüş övmüş yaratmış
Kemâline errniş o gül memeler
Bürüncek gömlekten nar gibi yanar
Bilmem kime kısmet şu gül memeler..."
 
Kadir Mevlam kirpik vermiş kaş vermiş
İnciden sedeften nurdan diş vermiş
Kendi küçük memeleri baş vermiş
Biri sancak biri tuğdur memeler.

Bunun peşinden,"Çorumlu Maniler"i verir Eşref ERTEKİN

 
İpek kuşak dizdedir
Deste kâküI yüzdedir
Dünyayı güzel alsa
Yine gözüm sendedir
 
Ay doğar ayazlanır
Gün doğar beyazlanır
Şu Çorum'un kızları
Hem sever hem nazlanır.
 
Karyolada yatan yar
Çifte gönül tutan yar
Sevip beceremedin
Çalımından utan yar.

İhsan TOMBUŞ'UN, “Danışmendname ve Mirkat-ül Cihat” yazısı bu sayıda sonlanır.Şöyle der yazısını sonlarına doğru Nazmi TOMBUŞ: “...Görülüyor ki,Mirkat-ül Cihat ,elde mevcut yazma Danişmendname'deki olayları üslup ve ifade değişimi  suretiyle aynen tekrar etmektedir. Birçok hayali ekler ve tahrifat ile masal haline getirilmiş olan bu rivayetlerin, hakiki vakayii tarihiyyeye uymakta olduğu-nu Amasya müverrihi Hüsamettin Efendi bildiriyor...”

 Memleket Haberleri'nin ardından bu sayı ,Diğer bir Mufassal Bir Ferman suretiyle ve Abdalataya ait   Arapça bir diğer vakfiye suretiyle sonlanır.

* Çığşaklar makamı aşağılama ve alaya almada söylenilen şiirsel sözler yada konuşmalardır.

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 30

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 28
 
Çorumlu, yayımına tam on ay ara verdikten sonra 1 Ağustos 1941 tarihli 28.sayısıyla yeniden yayım yaşamına döner.
 
Bir süre yazılarına ara veren H. Turhan DAĞLIOĞLU “Hicri ll. Asırda Çorum" adlı yazı dizisiyle Çorum tarihini araştırmasını sürdürür.
 
Bu sayıya aldığı belgelerden birisini veriyoruz. “..Merkezi Sivas’ ta bulunan Rum Beylerbeyine Çorum Mecitözü Kadılarına yazılan hükümle de Delibudak'ın Mecitözü Kazasına tabi Ordu karyesi halkından olduğunu ve  Kalındudak adında diğer bir eşkıya ile birlikte elbirliği ederek birçok köyleri  bastığını öğreniyoruz. Bu eşkıyanın yakalanarak cezalandırılmasını bildiren bir hükümüdür...” , “..Bu belge 1593 tarihli olup,İran' dan Çorum,Sivas ve Kastamonu'ya gelen Kızılbaşlar' a dairdir. Merkezi Sivas' ta bulunan Rum Beylerbeyi'nin adı Mehmet Paşa' dır. Anadolu'ya gelen Kızılbaşlar İran Şahı'nın bir yaşmağını ve üç dört Kızılbaş halifesinin de mektuplarını getjrdiğini ve bunları halka dağıttığını bildirilmektedir. Kızılbaşlık Anadolu’ da bilhassa 16. Yüz yılda da fazla revaç bulmuş olduğuna göre Osmanlı Devleti'nin bu mesele üzerinde pek hassas hareket edeceği pek tabi idi. Belge,İran'dan gelen bu gibi Kızılbaşların elde edilmesini ve bunların Sünni halkı  zehirlemesinin önüne geçilmesi istenmektedir..."
 
Nushi TOMBUŞ' a ait "Koşma"yı,"Çorum'da Yağmursuzluk ve Halktaki Ananeler" yazısı izler. Yazıyı Hayri KARAMUK kaleme alır. Yağmursuzluk nedeniyle, kurak geçen yıllarda halkın toplanıp dualarla yağmur istemelerini, kurban kesip yoksullara dağıtmalarını anlatır. Çocukların yağmursuzluk başlayınca sokaklarda şöyle bağırdıklarını yazar Hayri KARAMUK. “..Yağmur yağ /Ekin bit / Tarlada çamur / Teknede hamur / Öksüzlere ömür / Ver Allah'ım ver /Sellice sulluca bir yağmur / Yer yarıldı yaş ister / Ufakcıklar aş ister / Ekinin bol olsun bol olsun / Madrabazların * gözleri kör olsun...” 
 
Alevi kesiminde de, eşek gelin etme ve ekmek yapıp dağıtma adeti, olduğunu belirten Hayri KARAMUK, çocukların şöyle bağırarak dolaştığını yazar:  “....Eşek gelin olur mu ?/  olur mu ? /Yer yağmursuz olur mu olur mu ?/ Kurbağa susuz olur mu olur mu ? / Yer yarıldı yaş ister ? / Ufacıklar aş ister / Ekin bol olsun bol olsun /Madrabazların *gözleri kör olsun .
 
Çağın değişimi toplumların sosyo-ekonomik yapısını da değiştirmektedir. Bu nedenle birçok gelenek ve göreneklerimizin de geçmişin, bir daha dönülüp yaşanılması olanaksız yıllarında kalmaktadır. Zaman içinde unutulmaya yüz tutan folklorumuzun bu güzellikleri, yaşlıların anılarında, eğer kaleme alındıysa kitap ve dergilerin de sayfalarında yaşayacaktır.
 
İşte Ferit DEDEBAŞ’IN yazdığı “Çorum’da Köy Düğünü” de birçok özelliklerini ve güzelliklerini yitirilmiş geleneklerimizden ‘Köy Düğünü’ Ferit DEDEBAŞ şu başlıklar altında incelemiş: “..1-Düğüne Başlangıç, 2-Odun Kesme, 3-Buğday Öğütme, 4-Çuval Ağzı Açma ve Hamur Yoğurma, 5-Ekmek Yapma, 6- Diğer Köylerin Daveti- Şeker Gönderme, 7-Keş-kek ve Pilav Pişirme, 8-Gelin Hamamı, 9-Civar Köylerin Gelmesi, 10- Yemek Yeme,
11-Hediyelerin Toplanması, 12-Gece Meydan Alemi, 13- Kına Gecesi...” Yazının sonu gelecek sayıya kayar.
 
"Çorumlu" yazısı Yozgat Lisesinden Mediha AYAN'IDIR. Yazısında Çorumlu Dergisiyle Çorum halkı arasında özdeşlik kurar,şöyle der yazısının bir yerinde: “..Çorumlu yenilik,iyilik ve marifet aşkıdır. Bu suretle kendi adını taşıyan dergi ile hem isim ve hem ruh itibarıyla kardeş bulunuyor..."
 
Ferit DEDEBAŞ’IN “İnkılâp Ayı Temmuz” yazısıyla temmuzlarda yaşanan en önemli olayları gündeme getirir. Bunlar:
 
3 Temmuz  1776 Amerika İstiklâl İnkılâbı.
14 Temmuz 1739 Büyük Fransız inkılâbı.
23 Temmuz 1908 İkinci Meşrutiyet.
23 Temmuz 1924 Erzurum Kongresi.
24 Temmuz 1924 Lozan.
23 Temmuz 1939 Hatay'ın Anavatana katılması.
 
Sağlıksal açıdan okuyucuyu bilgilendirme yazısı,"Yara ve Tedavisi" Dr, Adil ÖZKAN' ın,
 
Dedebaş'tan bir şiir .”Demedim mi"
 
 "Çorum'da Yıl Çıbanı " yazısı bu sayıda da  sürer.
 
Bahri KAYIŞ' ın "Dua" şiirini Eşref  ERTEKİN’İN derlediği “Çığşaklar” izler.
 
"Alaca  Halkevinde bir Toplantı” haberi,bir Halkevi haberi olarak verilir.
 
Toplantıya Çorum Valisi Muzaffer AKALIN da onurlandırmıştır. Alaca İsahacı köyünden Halk Aşığı  Haydar BEKTAŞ, Koçhisar dan Yusuf ER  Ali Müslüm DELİBAŞ, Alacahöyük’ten Ali CİĞER, Manişar  köyünden Ali ŞAHİN katılırlar. Dertli’den, Köroğlu’ndan, Karacaoğlan’dan, Nesimi’den, Hatai’ den koşma ve nefesler okurlar. Bunlardan Aşık HAYDAR hiç okuma yazma bilmediği halde,  irticalen  koşma  destanlar  tertip eder.  Aşık HAYDAR’ dan o gün söylediği bir parçanın son bölümünü alıyorum.
 
Aşık Haydar der ki gönül arz eder
Umarım Mevlâ’dan vermesin keder
İnşallah bay bize bir ihsan eder
Muzaffer AKALIN sefa geldiniz..
 
"Çorum Halkevi Faaliyeti" yazısında, Çorum Halkevi Gösteri Şubesi'nin Sinop ve Samsun'da vermiş olduğu temsil ve halkoyunları gösterilerinin büyük ilgi gördüğü, basında da bu konuda övücü yazılar yayınlandığı haberleri yer alır. Bununla ilgili “İktibaslar" bölümünde verilir.
 
Son bölümde: Delibudak adındaki eşkıyanın yakalanması ve bunun ahvaline; Acem diyarından Çorum, Sivas, Kastamonu'ya gelen Kızılbaşların; Çorum kalesine bir varaş inşaası konusunda Behzat Çavuş'un Mübaşir tayin olunduğuna dair belgeler yer alır.
 
* Madrabaz: Ekini saklayan ve pahalandıran ekincilere denirmiş.
 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 31

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 29
 
            1 Eylül 1941 tarihli 29. Sayı, Cevdet BEZİRCİ’NİN “Çorum’un Lise ve Sanat Okulu Derdi” yazısıyla başlar: Henüz lisesi olmayan Çorum’un sanat okulu ve lise isteği gündemdedir. Yazıda, Çorum Ortaokulu öğrenci mevcudunun 500 olduğu, her yıl 80-90 civarında öğrencinin ortaokulu bitirdiği, ancak varlıklı kişilerin çocuklarını uzak büyük kentlerin lisesinde okuttuğunu, diğer çocukların öğrenimsiz kaldığı vurgulanmaktadır. Çorum’a açılacak bir liseyi, İskilip, Merzifon ve Amasya ortaokullarının besleyebileceği belirtilir.
 
Yazının son paragrafını olduğu gibi alıyoruz: “..İş Kültür çarkının başında bulunan edip,şair ve yüksek bilginlerimizden bulunan Maarif Vekilimiz (Mili Eğitim Bakanı) Sayın Hasan Ali YÜCEL' in himmetine kalmaktadır. Çorumlular bu zatın yüksek direktiflerini beklemektedir...”
 
“Hazine-i Evrakın0 Maarif Kısmında Ait Vesikalar"  yazısı Hikmet Turhan DAĞLIOĞLU’NUN . Yazı şöyle başlar: “..Hazine-i evrakın tasnif edilmiş (askeri,maarif maliye,adliye ve saire gibi) def-terlerinde Çorum'u ilgilendiren belgelere rastlamaktayız.
Bu defterlerde maarife ait olan kısmını gözden geçirirken tesadüf ettiğim meseleleri bir cetvel halinde tespit ettim..." ,  “..Bu cetvelde medreselere,camilere,mekteplere ait belgeler olduğu kişilere ait arzler de vardır. Bu belgelerin numara ve tarihleri ayrıca gösterilmiştir...”
 
 “Çorum’da Yerli Sanatlar” yazısıyla Hayri KARMUK, Çorum da Dabağlık sanatını ele alır. Şöyle yazar: “..Yakın zamana kadar çevre il ve kasabaların deri ihtiyacını temin eden Çorum tabağhanesi, bugün tüccarların ham derileri dışarı sevketmek hırsından dolayıdır ki, sönük bir duruma gelmiştir .Daha dün,Kayseri,Yozgat,Merzifon,Samsun,Amasya gibi şehirlere deri sevketmekle hayatını kazanan Çorum esnafı,bugün eli koynunda işsiz  güçsüz beklemektedir. Bu durumun ıslahı, ham derinin Çorum'dan dışarı çıkmamasını teminle kabildir...”
 
"Dava ve Cezanın Düşmesi" yazısı Semih ÖZKAN'IN.Dava ve cezanın beş nedenle ortadan kalkacağını belirten Semih ÖZKAN bunları şöyle sıralar.: “..1-Ölüm, 2-Af, 3-Davadan Vazgeçme ,4-Zaman Aşımı, 5- Bazı suçlara para vererek o davanın ortadan kalkması...”
 
“Arzda ve Yurdumuzda Zelzele Bölgesi”   yazısı Rıfat ARINCI' NINn. Ülkemizde salt  Erzincan’ da 1047’den 1939 yılına değin 19 deprem olduğunu saptar Rıfat ARINCI.
 
Depremleri şu başlıklar altında verilir.
1-0rta Anadolu'da belli başlı zelzeleler
2-1050 Amasya zelzelesi
3-1075 Danişmendliler zelzelesi (Çorum'da)
4-Amasya zelzelesi (1415)
5-Türkiye Büyük zelzelesi (1509)
6-Çorum zelzelesi (1514)
7-Amasya zelzelesi (1585)
8-Amasya zelzelesi (1668) ...”
 
Buraya Çorum yağmurunu sadece örnek olarak alıyoruz: "....1619 ilkbaharında ÇORUM ve çevresine şiddetli bir yağmur yağar,Köylerde oldukça büyük hasara yol açar Abdalata Tekkesinin kapısının üst eşiğine kadar çıkan sel suları,üç ev dışında tüm evleri oturulamayacak duruma getirir .Halkın sefaleti ve feryadı ayyuka çıkar Devletçe önlem alındığına dair ele hiçbir belgenin geçmediği belirtilir.
 
Dedebaş'ın "Sabreyledim" şiirini geçen sayıdan süren "Çorum'un köy Düğünü" inceleme yazısının süreği izler,Kalan bölüm şu başlıklar altında verilir.
 
l-Perşembe sabahı kahvaltı,
2-Güvey ve sağdıca İlişkin tören,
3-Gelinin hazırlanması,
4-Gelinin baba evinden ayrılması
5-Gelinin koca evine varması...”
 
Eşref ERTEKİN’İN derlediği "Çığşaklar"ı ,"Cönklerden Derlemeler" izler,Yazarı belli olmayan bir destan alınır bu sayıya. Bu,"Esnaf Güzelleri" destanıdır, 18 dörtlükten oluşan bu destandan iki dörtlük alıyoruz:
 
Saraç dilberinin incedir işi
Kavaf dilberinin karadır kaşı
Kuyumcu dilberi İşler gümüşü
Daim emek çeker ince sırmaya.
 
Kasap dilberleri biler bıçağı
Kebapçı dilberinin yanar ocağı
Bakkal dilberleri çok yer dayağı
Paçacı dilberleri düşmüş paçaya.
 
Halkevi Çalışmalarında, birçok etkinliğin haberinin yanı sıra, Halkevi Başkanı Şevket DAVUTOĞLU'NUN Başkanlıktan istifası üzerine, yerine Naim ATALAY'IN seçildiği haberi verilir.
Son bölümde, Abdalata’ya ait belgeler yer  alır.
 
 
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

  32

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 30
 
1 Birinci Teşrin (Ekim) 1941 tarihli 30,sayı "Bayrağa ve İstiklâl Marşına Saygı" yazısıyla başlar, Yazıdan bazı alıntılar yapıyoruz: “..Benliğini en titiz bir biçimde koruyan millet bayrağına da o nispette düşkündür. Bayrağına en büyük saygıyı gösteremeyen milletlerin kendi varlığına sahip olduğuna da inanmak güçtür..." , “..Artık Türk Bayrağı da kati şeklini almış bulunuyor. Artık her insan kendi zevkini okşamadığı veya hesabına geldiği gibi bayrak yaptıramaz...”, “..Halkevi’nde İstiklâl  Marşı öğrenme kursu açmak ve kısım kısım halka bunu öğretmek çok yerinde bir hareket olur .Bir çok aydınımız dahi bu marşı bilmiyor. Bundan başka İstiklâl Marşı söylenirken, nasıl saygı gösterileceği halka öğretilmelidir..."
 
            İhsan SABINCUOĞLU Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ’YE Çorum’dan bir istek mektubu gönderilir. Mektubu aynen alıyoruz.
“..İNÖNÜ Milli Şef ANKARA
                                               ÇORUM 13/81941
13 Ağustos; Bugün Çorum isimli çocuklarınız, yıllarca hasretini çektiği siz Babalarına kavuştukları bir bayram günüdür. Bayram günlerinde, Babaların sıhhat ve afiyetlerini görmekle iktifa etmeyerek haline göre maddi hediyeler bekleyen her çocuk gibi bizler de Babamızdan çocuklarınız için lise ve sanat mektebi özlüyor ve Ulu Tanrıdan başımızda daim kalmanızı diliyoruz.
 
Çorum Halkından:
İhsan SABUNCUOĞLU, Ömek Çapa, Hamdi BAYRAK, Hayriye KULOĞLU...”
 
Bu okul isteği yazısına karşılık Cumhurbaşkanı ismet İNÖNÜ’DEN aşağıya aldığımız yanıt gelir:
 
“..Bay İhsan SABUNCUOĞLU ve Arkadaşlarına
ÇORUM
 
ANKARA15/8/1941
Sayın Çorumluların samimi duygularına teşekkür ederim. İmkân husulünde lise hakkındaki arzulanın tatminine çalışılacaktır.
Çorum çocuklarına selam ve muhabbet.
                                                                                  İsmet İNÖNÜ ...”
 
            “Çorum’da Benimsenen Bazı Kelimeler” başlıkla yazısına İhsan SABUNCUOĞ-LU şöyle başlar: “..Harflerin,kelimelerin,rakamların da talihlileri  oluyor ve benimseniyorlar Özellikten çok  genellik ifade eden bazı kelimeler Çorum'da bilhassa benimsenmektedir ve onda,kendileri için birçok kutsal anlamlar gizlenmiş. Sanılmaktadır ki bunlardan bazıları:
1-İnönü, 2- 45 -,Pilevne- Dömeke 4-Saffet Arakan-Saraçoğlu-Hasan Ali Yücel’dir...” der.
Bu rakamı ve kelimeleri tek tek açıklayan ihsan SABUNCUOĞLU, şöyle sonlar yazısını:
“..Sayın Maarif Vekilimizden (Milli Eğitim Bakanı) Çorum'da lise ve sanat mektebi,enstitü gibi irfan yuvalarının kurulmasını Çorumlular sabırsızlıkla özlemektedirler. Bu konuda babalarının aldıkları ve başlarına koydukları muhabbet ve selam lütfundan hız almış olarak...”
 
Çorumlu şair Sabri DİL, Adana'dan yazmış.”Yeşil Çorum’un” ilk dörtlüğünü alıyoruz.
 
Seni her zaman Çorum anıyor, anıyorum
Hasretin aleviyle yanıyor yanıyorum,
Kaç yıldır çekiyorum ben senin özlemini
Bu yıl daha derinden hissettim elemini.
 
            H,Turhan DAĞLlOĞLU'NUN "Onuncu Hicri Asırda Çorum" yazı dizisi sürüyor, Yazıya şöyle başlar: “..İstanbul'da Başvekalet Arşivinde bulunan Defteri Hakaniler (tapu) arasında Çorum'a ait 177 büyük ve uzun yapraktan ibaret tarihsiz ve eski 944,yeni 444 numaralı (Çorum Livası ve kurası,nüfusu,hasılat,maliye ve evrak defteri) adını taşıyan bir defter vardı..."
 
Bu defter,bize onuncu hicri yüzyıldaki Çorum'un birçok özelliklerini ve Selçuklular-dan itibaren süregelen bazı vakıflardan tanınmış bazı ailelerin adlarını özellikle Ahilere ait zaviye,teşkilatı bildirmesi yönünden ayrı bir öneme sahiptir...”
 
Daha kırk günlükken  kör olan Hasan GÖZGÖRMEZ’İN, Abdullah ERCAN’A adadığı şiiri: "Ne Desem Arlanmaz Utanmaz Felek.”.Bir dörtlük alıyoruz.
 
Açtığın yare ye işlemez fitili
Cefakar elinden perişandır dil,
Ne yiğitler yersin ecelsiz katil
Nasıl elin varır imansız felek?
Bana pek kıyarsın zamansız felek.
 
"Çorum'un Osmanlı Zamanındaki Durumu" başlıklı kısa yazı, Emekli öğretmen Nuri UĞUR'UN, Yeni şairlerimizle hasbıhal veyahut "Şiirde İnkılap" yazısının yazarı  Afet KOBAK, Şükrü Enis REGU, Orhan REŞIT Hasan lzzettin DINAMO, Cahit Saffet IRGAT'IN şiirlerinden örnekler vererek, Yeni akım şairlerini eleştirir. Şöyle der: “..Hani bizim edebiyatta inkılap yapacak şairlerimizin şiirlerindeki güzellik. Onların bazen kelimelerinin bir ikisinin yerini değiştirerek bir cümle yapmak mümkün oluyor...” , “..Yeni çığırın tanınmış bu elemanları edebiyatımızda yapmak istedikleri inkılabı acaba bu kisve ile mi yapmak istiyorlar...” , “..İnkılâp;yenilik,değişme demektir. Bu değişmeler, bu yenilikler herhalde dilin güzelliğini,tazeliğini koruyarak yapılmalıdır...” ,.",Aruzu atıyoruz,o bizim değildi,fakat kendi öz malımız hecemiz var. Ona karşı hıncımız nedir? Kafiyeye neden garaz bağlandı ? Şayet bunlar noksansa,o noksanlarını tamamlamalı ıslah etmeliyiz!",.
 
"Çorum'da Yıl Çıbanı" yazısı sürer.
 
Eşref ERTEKiN'İN derlediği "Çorumlu Maniler" yine tatlı esintiler getirir onlarca yıl öncesinden.
 
Ah olsa vah olmasa
Kâh olsa kâh olmasa
Ben yar ile yatanda
O gün sabah olmasa..
 
At olur da tepmez mi
Yar olur da öpmez mi
Yarin öptüğü yerde
Mor menekşe bitmez mi..
 
Adilem der gül gezdir
Bahçeye gir gül gezdir
Senden gayri seversem
Gözlerime mil gezdir..."
 
Eşref ERTEKIN bu sayı için Çorum'da söylenilen bilmeceleri de derlemiş, Birkaç örnek alıyoruz:
Pır pır uçar, durmayıp kaçar, (Ocak dumanı)
Altı kemik, üstü kemik; içinde bir kara kemik (kaplumbağa)
Altın tas, gümüş tas: birini kaldır birini bas, (Ay ile güneş)
Pat etti, küt etti: başında beyaz külah bitti,(kavrulmuş mısır)
Baldan tatlı, baldan ağır, Mendile konulmaz,Tadına doyulmaz, (uyku)
Filfillice burnu eğrice,(Nohut)
Yer altında bulgur kaynar,(karınca)
 
Bu sayı Abdalata vakfı hakkında bir muhasebe defteri suretiyle sonlanır.

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 33

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 31 

1 Kasım 1941 tarihli 31.sayının ilk yazısı CHP Genel Sekreterliğince gönderilen Erzurum Mebusu , Dr. A.İ,TÜZER imzasıyla gelen yazıdır. Şöyle denilir:        

ANKARA:13/11/1941
Halkevi Reisliğine ÇORUM
 
Eviniz tarafından çıkarılmakta olan “Çorumlu”  dergisinin neşriyatının takdir  ederek 250 lira mükafat gönderiyoruz.

Bu kıymetli derginin 5/VII/1939 tarih ve 5/1491 sayılı tamimimizle işaret edilen hususlar dairesinde ve daha güzel bir şekilde intişarını umarım.

Derginin çıkartılmasında yardımları bulunan bütün arkadaşlarımı ayrı ayrı tebrik eder,gözlerinizden öperim.

                                             C.H.P. Genel Sekreteri
                                             ERZURUM MEBUSU
                                             DR .A.İ.TÜZER

İbrahim TUNCAY’ın “Eğitmenli Okul ve Köy Kalkınması” üzerine yazdığı yazının içeriği,Mecitözü Şeyhmustafa Köyüne Rahmi BARUTÇU ile birlikte yaptığı geziye ilişkindir  

M. Turhan DAĞLIOĞLU’NUN “11.Asra Ait Çorum Vesikaları”ndan bir belge alıyoruz: "...Musa adındaki şakinin,yüz atlı ile Çorum'u bastığını ve şakinin yakalanmasına dair olup,1609 tarihli Rum Beylerbeyine yazılmış bir hükümdür,Şunsa (Tokat,ERBAA'da bir nahiye merkezi) kadısı Abdulkerim İstanbul'a mektup yazarak,Musa adında bir şakinin yüz atlı ile Çorum'u basarak, yüzelliden çok insanı öldürdüğünü,mallarını ve yiyeceklerini yağmaladıklarını ,Murathanlı taraflarından gezmekte olduğunu bildirmiş ve ayrıca Seyyitli boğazında bir dağ başında bir kale inşa etmiş olduğunu yetmiş seksen sekbanla boğazı bekleyip,gelip geçenleri soymakta olduğu eklenmiştir. 8ksz İstanbul,bu azılı şakinin yakalanmasını Rum Beylerbeyi’ne havale etmiş,hakkında yasal işlemin yapılmasını emretmiştir..."

 "Çorum Ağzı Fonetik Hususiyetleri Üzerine Bir Kalem Tecrübesi” Sabahat  DÖKMEN’in. Şöyle der yazısında: "....Çorum ağzının,fonetik bakımından güney şivesine-bugün kü İstanbul ağzına uymayan farklı kelimelerini,ait oldukları gruplarda toplayarak,köklerde,eklerde,fiillerde göze çarpan fonetik (ses bilgisi) olaylarını saptayarak,Çorum ağzının fonetik özelliği hakkında bir fikir edinmek mümkün  olacağı inancındayım..."der,Örnekler verir.

 Kemal DEMIRER'SE,"Cem Toplantısı,Bunun Halk Şairleri Üzerindeki Tesiri”  konusunda yazar.

 "Çorum'da Yıl Çıbanı" yazısı bu sayıda sürer

 Bu sayıda 1079'a ulaşan,Eşref ERTEKIN'İN derlediği "Çorumlu Maniler"den üç örek veriyoruz:

Bu poşu kara poşu
Yakışır yare poşu
Yüz bin altın değmez mi
Tenhada yar öpüşü.
Bu dağlar ulu dağlar
 
Çevresi sulu dağlar
İsterem yare gidem
Bağlaman yolu dağlar.
 
Bunu yazdım kış idi
Kalemin kamış idi
Kınamayın ağalar
Elim üşümüş idi..

Eşref ERTEKIN'IN derlediği,geçen sayıdan başlayan “Çorum'da Söylenen Bilmeceler"den birkaç örnek daha alıyoruz:.

Yol üstünde kilitli sandık,(mezar).
Yarım kaşık,duvara yapışık,(kulak)
Yol üstüne yoğurt dökmüş,silerim gitmez,süpürürüm gitmez,(ay ışığı)
İçi darı gibi,dışı deri gibi, (İncir)
İstanbul'da süt pişer,kokusu buraya düşer,(mektup)
Alaca mezer,dünyayı gezer,(göz)

Dr,Tevfik BERKOL'UN, geçen sayıdan süren “Zührevi Hastalıklar" yazısının süreği gelecek sayıya kayar.

 Eşref ERTEKIN, "Cönklerden Derlemeler" bölümüne Gökeşme oğullarından Çorumlu Rüştü adlı bir şairin uzun bir destanını (20 dörtlük) alır .Bu sayıya alınan destanın kalanı gelecek sayıya aktarılmış,Tamamı 75 dörtlük,yani üç yüz dizedir. Bir bölüm alıyoruz:           

Vedalaşıp andan Kars'a yetiştim
Çorum rediflerin bulup görüştüm
Orduya karışıp cenge giriştim
Çok su aştık bozamadık küffarı.

“Musikimizde İnkılâp Nasıl Olmalı” konusunu Kemal ONSUN inceler. Yazısının son paragrafını alıyoruz: “...Bu ıslahatı yaparken, diğer taraftan Türk Klasik Musikisi hiçbir şekilde ihmal edilmemelidir. Onlar bu günün musikisi olarak tekrarlanmaktan ve aksettirilmekten ziyade Türk Klasiği olarak kalması yine milli musiki varlığımız için bir zarurettir...

 Son bölüm belgeleri:Çorum kalesine yeni bir varoş inşa edilmesine, İskilip Dizdarı Hacı Yusuf’ un durumuna; acemi ve yeniçeri oğlanlarının muhalefetine ve Musa adındaki şakinin yüz elli atlı ile Çorum'u bastığına ve yakalanmasına dairdir.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 34

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 32

1 Birinci Kanun (Aralık)1941 tarihli 32.sayının ilk yazısı,H,Turhan DAĞLIOĞLU’NUN  yazdığı , "Çorum Vilayetin Mülki Teşkilatına Tarihi Bir Kısa Bakış” adlı yazısıdır. Çorum tarihini mevcut  belgelerle inceleyen DAĞLIOĞLU, Çorum’un ilk kez  Danişmendliler' in eline  geçişinden Cumhuriyet devrine kadar olan dönemleri anlatır,ilginç yak-laşımlar getirir.

            “Folklor ve Halkevi” yazısı Kemal SAYIN’IN. İki sütunluk iki sayfa tutan, tek paragraflık yazının son satırlarını alıyoruz: “Milletimizin müstakil ve içtimai müesseselerini bir  metod dahilinde  tetkik ve rap-teylemek mevki ve ihtiyacında bulunan bizler için folklorumuzu her sahada bütün teferru-atıyla bilmek ve onları tabi oldukları içtimai şartlar altında mütalaa eylemek bir zarurettir...”

 Abdullah ERCAN, "Şiire Dair" yazısıyla şiirin tanımını yapar .Yazısının bir yerinde şöyle der: “...O ruhta estetik dalgalanmalar yaratıp,his,heyecan ve hassasiyeten ibaret bir insan yaratan halıktır..." , Yazının son bölümünde ise: “...Edebiyatı Cedideci’ler şiiri yalnızca vezin ve kafiyenin dar  çerçevesinde görmek istemezler ve bir nesir şiirin varlığına inanırlar...” , “...Genç sanatkarlar arasında hâlâ nesir şairi yetişmemiştir. Yetişti ise de bile na-dir ki, nadire itibar yoktur...” diye bağlar yazısını.

 Yozgat lisesi Öğretmeni Mediha AYAN, ise son sınıf öğrencilerine “Nasıl Bir Yolda Yürüyeceğiz” diyerek  onlara yol gösteriyor. Şöyle diyor yazısını bir yerinde:  “...Biz; İnönü,Sakarya,Dumlupınar’dan  dönen babalarımızın alınlarındaki terler, ayaklarındaki tozlar silinmeden dünyaya gelmiş bir nesiliz. Mayalarımız bu kutsal savaş-ların ter ve tozlarıyla yoğrulmuştur. Kanımızın;renk ve hararetini sanki bu savaşın kan ve ateşinden almıştır...” , “...Bir hava gibi Türk köylüsünün kulübesine girerek,Türk topraklarının zerresine karışacağız. Burada Türk zaferinin keskin kılıncından  kaçan cehalet, bağnazlık, ve bilgisizlik gibi gözle görünmeyen düşmanları yakalayıp boğacağız. Birinci hasmımız bilgisizlik olacaktır...” , “...Kafalardaki gerginlikleri  söküp atarak,yerine bilgi ve marifeti koyacağız..." , “...Türk köylüsünü daha verimli yapmaya savaşacağız. Türk kulübesinin içindeki tarihine, yaradılışına ve hüviyetine yakışır bir hale koyacağız...”

 Radyoda tertip edilen "Çorum Halk Gecesi" için Kemal SAYIN'IN yazdığı "Bu Gece" şiirini yine Dr,Tevfik BERKOl'UN "Zührevi Hastalıklar" yazısı izler.

 "Halay"şiirini Çorumlu koçaklara adamış Abdullah ERCAN,24 dizelik şiirinden iki dörtlük alıyoruz. 

Temiz bir su gibi,düzülsün halay,
Şöyle bir açılsın büzülsün halay.
Gönülden gönüle süzülsün halay
Her kime hey, herkes sevdiğine hey.
 
Oynak olsun sazın telleri gibi,
Hafif olsun seher yelleri gibi
Kıvrak olsun yosma belleri gibi
Hey kime hey, herkes sevdiğine hey

 Salim ALTUĞ ,"Oğlumun Düğünü" adlı yazısında Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşen oğlunun mezarını,Salihli'deki şehitlikte bir rastlantı sonucu bulan bir ananın ilginç,ilginç  olduğu kadar da duygulandırıcı  ve etkileyici anısını anlatır. Yazını bir bölümünü alıntılıyoruz: “...Meğerse oğluma ben senelerce boşa ağlamışım. Büyük milletimiz, kendi şerefi, kendi namusu için ölenleri unutmuyormuş. Yeri belli olanlara bir mezar,bir abide yapıyor, olmayanlara da sevgi,saygı,aşk ve özlem çelenklerinden örülü yüreğini veriyormuş. Salih-li'nin kurtuluş gününü büyük heyecan içinde sayın Salihli halkıyla  beraber kutladık. Aziz şehitlerimize,oğluma düğünlerde olduğu gibi demet .Demet buketler koyduk .Çiçekler ama , vatan kokuları taşıyan çiçekler serptik .Ben buna 'Oğlumun Düğünü' adını verdim....”

 Dr. Tevfik BERKOL’un “Çorum’da Yıl Çıbanı “ yazısını Eşref ERTEKİN’İN “Cönklerden Derlediği” geçen sayıdaki destanın süreği izler.

Belgeler bölümünde: Şimdi Çorum köylerinden olan Güney, Kultak, Buğacık  köylerine ait  bir ferman sureti ile: Şerafettin Mesut Bin Hıdır kızı Melike Hatun ve oğlu Arif Çelebi vakfına ait bir ferman sureti yayımlanır.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 35

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 33
 
 
            1 Ocak 1942 tarihli 33. sayının ilk yazısı Cevdet BEZİRCİ’NİN. “Çorum’un Mahalli Oyunları”.
 
Anakara radyosunda yapılan “Çorum Folklor Gecesi” ile Halkevleri’nin kuruluşunun 10.Yıl kutlamalarına katılan Çorum Halk Oyunları ekibi, Halay, Bediriş, Türkmen Kızı, İğdeli Gelin oyunlarıyla ilgi toplar.
 
Yazıda Cevdet BEZİRCİ şöyle der:  “....Halkevleri uyanık bulununuz .Mahalli oyunlar ve folklor işlerine yakın ilgi gös-teriniz.Ne büyük kaynaklara rastlayacak,neler bulacaksınız...", "...Türk'ün rönesans’ı yeni başlıyor desek hiç de abartmış olmayız...”
 
"Çorum'un Mülki Taksimatına Tarihi bir Bakış" yazısı bu sayıda sonlanır. M,Turhan DAĞLIOĞLU NUN bu yazısından bir bölüm alıyoruz. Aldığımız bölüm Mecitözü İlçesiyle ilgilidir: “...Burası hakkında Amasya tarihinde şu bilgi vardır. Kasaba, Avkat köyü civarında iki tepenin düzce olan sırtındadır.Bu kasaba; Avkatlı oğlu Hacı Ali Ağa'ya nispetle 'Hacı Köyü' denilmekle de meşhurdur .Gümüşhacıköy'ünden ayırt edilmek için buraya 'Avkat Hacı Köyü' de derler. Bu kasabanın yeri Danişmentliler devrinde Biladı Rum Kadısı Abdulmecid-i Hürrevi Malikanesi olduğundan 1135 tarihinden beri buraya 'Mecitözü' denilmektedir. Bu kasabadaki Türkler' in ekserisi 'Bayındır -Kayı' Trükleri'ndendir Avkatlı zade Hacı Ali Ağa 1727 tarihinden itibaren bu köyde ikamet ve kesbi nüfus ve iktidar eylemiştir. Mecitözü’ ne bağlı bugün Avkat köyü vardır. Burada 1874 tarihinde kaza teşkilatı yapılmıştır....”
 
Ankara'ya Çorum Halkevi Folklor Gecesi için giden ekibin içerisindeki Tarhanlı Kul Mustafa  için,Behçet Kemal ÇAĞLAR'IN yazdığı  "Kul Mustafa'ya" şiiri beş  dörtlükten oluşur. Buraya son dörtlüğünü alıyoruz.
 
Söyle Aşık Ömer bıraksın sazı,
Bülbülsüz geçirdik biz nice yazı,
Duyulsun redyoda söz ile sazı
Kul Mustafa çıkagelsin Çorum’ dan 
 
Dr,Tevfik BERKOl'un yazı dizisi "Zührevi Hastalıklar"ın ardından ;Eşref ERTEKİN'İN derlediği "Çorumlu Maniler" yer alır. Sayısı 1100'e ulaşan manilerden üç örnek alıyoruz:
 
Elde fincan gezdirir
Lali mercan dizdirir
Sana aşık olanlar
Bir kuru can gezdirir.
 
Gelepçekte sırnayım
Simini sıyırmayım
Senden başka seversem
Gençliğime doymayım.
 
Dağda karı neyleyim
Ahile zar neyleyim
Olursa vefalı olsun
Vefasız yar neyleyim.
 
Sabri Dil de "Çorumlu' dan" şiiriyle yer alır bu sayıda. Son dörtlüğünü alıyoruz:
 .
Bu yerde yetişir babayiğit  er
Yalnız vatan için can feda eder
Sevine sevine cepheye gider
Düşmanı dağıtır  bozar Çorumlu.
 
DR,TEVFIK BERKOL'UN uzun yazı dizisi "Çorum'da Yıl Çıbanı" bu sayıda sonlanır.
 
"Cönklerden Derlemeler"de Eşref ERTEKIN önceki iki sayıda yayınladığı "Destan" ın son bölümünü verir.
 
"Osmancıklı Aşık Kadir USLU”YU  Sıtkı AKTAN kaleme alır. Kadir USLU'NUN, lz'ani ile karşılaşıp atışmasından bir bölüm alıyoruz: 
 
lz'ani:
-Erzurum’dan beri çok aşık gördüm
Pamuktan,kazıldan çok çorap ördüm
Mısır tarlasında iz etmiş gördüm
Ayının kulağı Aşık Kadriya
 
Kadriya:
-Tekellüm bahçesi dikendir diken
Ayağına batar sakın girersen
Kalbur elek sele sepet örerken
Kırarsın kasnağı Aşık lz'ani.
 
Halkevi çalışmalarına, Dr. Adil ÖZKAN’ ın “Uyuz Hastalığı ve Tedavisi”yle ilgili bir konuşma metni izler.
 
Son bölümde: Melike  Hatun ve Arif Çelebi Vakfına ait bir ilâm ve bu ilâmın görül-düğü derkenarlar ve çıkarılan Defteri Amire sureti yayımlanır.
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 36

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI:34-35
           
 
1 Şubat-Mart 1942 tarihli 34-35.sayı Hamit KOŞAY’IN “Alacahöyük Müzesi” yazısıyla başlar. Hamit KOŞAY, Maarif Vekilliği (Milli Eğitim Bakanlığı) Müzeler Md. Alacahöyük kazısı Müdürüdür.
 
Yapılan kazı çalışmalarını değerlendiren Hamit KOŞAY ,yazısının son bölümünde şöyle der:  “...Ören  yerlerinin tanzim olunarak açık müze haline konması ,henüz ayakta duran anıtların korunması, klavuz  kitapların neşri, sanat duygusunun yükseltecek  model ve resimlerin ucuz olarak satışa çıkartılması,yurdun arkeoloji haritasının tanzimi,eski eserlerin tasnif ve tescili ve saire Maarif Vekilliği'nin önem vererek üzerinde durduğu meseleleri teşkil etmektedir...”
 
"Çorum'da Benimsenen Bazı Kelimeler ve Rakamlardan" yazısı İhsan SABUNCUOĞLU NUN, yazısına konu ettiği ilk kişi 'Nurettin Bey'dir: “.....Birinci Dünya savaşı yıllarında Çorum'a Mutassarrıf olarak gelen 'Nurettin Bey' Çorum'un teşkilatlı bir hastahaneye, şimdiki parka,telefona ve Alaca'yı bucaklıktan ilçeliğe kavuşturan kişi olduğu için Çorumlularca saygı ve sevgiyle anıldığını yazar...”
 
Sıtkı AKTAN' ın önceki sayıdan süren,Osmancıklı “Aşık ve Şair Kadir USLU”YU anlatan yazısının ikinci bölümü yayınlanır.Yazının bu bölümünde de Aşık Kadriya' nın:Aşık Ceyhuni' yle karşılaşması verilir. Yazının sonunda Ceyhuni’ yle atışması yer alır.
           
Bir bölümünü alıyoruz.
           
Ceyhuni :
-Ayıklar içinde sen de er isen
Çiçekler içinde nilüfer isen
 Senin için hazırladım yer isen
 Laklaki helvası Aşık  Kadriya
 
Kadriya:
Fikirden yaptırdım sana bir çörek
Kuruntudan pilav yanında keşkek
Yalandan yağ ile asılsız börek
Hayal pastırması Aşık Ceyhuni.
     
Kemal TERLEMEZOĞLU “Çorum Halayına Dair “ başlığı altında Çorum Halayını anlatır.*
 
"Halk Şiirine Dönüş" yazısı Abdullah ERCAN‘IN. “....Bugün milli topluluğumuzda şiir bir yeniden kuruluş halindedir...” ,“....Karacaoğlanlar ,Dadaloğulları,Köroğulları, bu yeni kuruluşun temel taşını koyan ve ilk harcını atan ustalardır. Bu temel üstüne kurulacak şiir,iyi olacaktır,doğru olacaktır . Zira bu temel milli temeldir...” Bu yazının ardından bir de şiiri yayınlanır Abdullah "leyla" adlı şiirin son dörtlüğünu alıyoruz.
Sevenlerin emeği var sevilende
Bülbül kanı durur gülde,dikende
Ercan’ın feryadı diyor ki bende
Aşıklık Mecnun’ dan aşkındır Leyla...”
 Dr. Tevfik BERKOL’ un “Zührevi Hastalıklar “ yazısı bu sayıda da sürer.
 "Perişan"  şiiri Kemal SAYIN’IN. Karacaoğlan’a nazire yapar. Yedi dörtlükten olu-şan şiirin son dörtlüğü şöyle:
 
Kemali eder ki sözüm yok artık,
Zevki sefasında gözüm yok artık
Ben bir kuru dalım özüm yok artık;
Yare ninni diyen diller perişan .
Halkevi Başkanlığı aracılığıyla  Ziraat Enstitüsü Yüksek Müdürlüğü'ne sunulan hayvanlara  ilişkin söylenmiş atasözleri. Derleyen yine Eşref ERTEKİN. Birkaç örnek alıyoruz.
Tay yetişmezse,ata paha yetmez.
At ölür gönü,yiğit ölür ünü kalır.
İki tımar bir yem yerine geçer.
İnesin gönül inesin,attan eşeğe binesin.
Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz.
Kurt kocayınca köpeklere gülünç olur
Sudan çıkan balık ateşten korkmaz.
Karıncanın armağanı,çekirge budu olur.
 
Sıtkı AKTAN' ın "lstırap" şiirini,Eşref ERTEKİN'in derlediği "Çorumlu Maniler" izler işte üç örnek:.
Iraflarda bal kabak
Gerdanı altın tabak
Horoz çenen çekilsin
Ne çabuk ettin sabah.
 
Karşıda karaçalı
Kararıp durma çalı
Ben sana varır mıyım
Sümüklü sıracalı.
 
 Mani bilmem basından
Ölüyorum yasından
Ak memeler gel eyler
Düğmeler arasından.
Eşref ERTEKİN,tükenmez bir enerjiyle “Cönklerden Derlemeler”i sürdürür.
 Çocuğu olmayan bir bayan ağzından söylenen “Anonim Bir Ağıt” yine onun derlemesi. Kırk dizeden oluşan ağıttan bir beşlik alıyoruz:        
Küçücük kazanda yemek pişiyor
Oynayan çocuklara gönlüm düşüyor
Doğurmasam kocam beni boşuyor
N'olur Mevlam n'olur ihsanın yok mu
EI kadar et versen 0 bana çok mu ?.
Dr,Tevfik BERKOL,"Saçların Kepeklenmesi ve Tedavi Şekli" konusunda yazar
Son bölümde belgelerin yayınlanması sürer.
*Kemal TERMLEMEZOĞLU uzun yıllar Çorum Devlet Hasta anesinde Cerrahlık ve Başhekimlik yapmıştır.7 Şubat 1993 tarihinde vefat etmiştir.
 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 37

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 36-37          
Çorumlunun 1942 yılı Nisan Mayıs 36-37 sayıları bir arada çıkar. Bu sayının ilk yazısı Cevdet BEZİRCİ’NİN .”Köy Okullarında 23 Nisan Bayramı”nı görerek yaşayarak yazmış.
 Çorum’a yakın köylerden gelen 15 köy çocuğun,Çorumlu çocuklar tarafından konuk edilmesi ; onlarla birlikte bayram sevincini ve coşkusunu yaşaması anlatılır.
         Cevdet BEZIRCİ: Çorum Valisi Muzaffer AKALIN’IN  çevre köy öğretmenlerinin ve halkın isteklerine uyarak,Çorum'daki bayram kutlamaları sonrasında (öyle sonu) çevre köy okullarını gezdiğini,çocukların ve halkın bayram sevincini onlarla birlikte paylaştığını yazar. Yazısını şöyle sonlandırır: “....Arlık karanlık basmaya,ortalık kararmaya başlamıştı.İçimiz sevinç ve gurur dolu olarak köyden ayrıldık...”, “....Bugünü yaratanlara bu mutlu günlere onları yetiştirenlere halkın bağlanışını görüp de minnet ve şükranla dolmamak mümkün mü ? Bunlar milli bağlılığın,vatan sevgi-sinin ne güzel örnekleri idi..."  
H,Turhan DAĞLIOĞLU ,"Hicri Onuncu Asırda Çorum" adlı yazısında iki belge daha yayımlar. -
Birinci belge,Aşiretler arasındaki kavgalara ait olup Çankırı,Karasaray  kadılıklarına yazılmış 1613 tarihli hükümdür. 
İkinci belge Zeamet sahiplerinden Süleyman’ın 21499  akçalık zeametine ait olup, 1615 tarihli hükümdür.
 “Objektif Hukuk ve Sanat” yazısı Kemal SAYIN’IN. Sanatla hukuk arasında benzerlikler kuran  Kemal SAYIN şöyle der yazısının bir yerinde; “....Bir sanat eserinden yalnız zamanı değil,geleceği de tesirinde bırakacak bir güzellik ararız. Kanunlar da bu nitelikte birer sanat eseridirler. Zira onlardan da uzun zamanlara uygulanacak ve değişen görüşlere  mümkün olduğu oranda göğüs  gerecek bir esneklik ve dayanıklılık ararız..." , "....Kısaca,denilebilir ki,objektif hukuk en geniş anlamıyla muazzez bir sanat eseridir..." 
Nuri UĞUR,"Çorumlu Hacı Hasan Paşa"yı anlatır bu yazısında Yedi Sekiz Hasan Paşa olarak da anılır,Çorum  saat kulesi Çorumlulara onun armağanıdır. (İlerideki sayılarımızda Hacı Hasan Paşa konusunda ayrıntılı bilgi verilecektir. )
 Eşref ERTEKİN'in derlediği "Çorumlu Maniler"den üç örnek alıyoruz yine:
Üzümün asmasıdır
Karanfil basmasıdır
Hem salınır hem bakar
Şu kimin yosmasıdır.
 .
Penceresi parmaktan
Su getirir ırmaktan
Kuzum bir şeftali ver
Al kırmızı yanaktan.
 
 
Çorumun kavakları
Dökülür yaprakları
Çığ düşmüş güle benzer
Yarimin dudakları.
"Halkevi Bir Çorum Gecesi Yaptı" yazısı Cudi EGE'NİN.  Yazı şöyle başlar : “...Halkevimiz 14 Haziran 1942'de Çorum'a teşrif buyuran Sayın Orgeneral Kazım ORBAY şerefine bir 'Çorum Gecesi' tertip etti,Bunu iki gece tekrarladı..." ,"...Yapılan Çorum Gecesi'nde milli ve mahalli olmak üzere üç oyun oynadı...", “...Bu oyunlar, 'İğdeli Gelin,Çorum Halayı,Dillala' ...”, “...Çorum'a özgü 25'e  yakın oyun saptadık...", “...Gönül arzu eder ki,onları salonlarda, sahnelerde, meydanlarda genç çocuklarımız  tarafından oynarken seyredelim...”
 “Çorum'da Söylenen Bilmeceler”i derleyen Eşref ERTEKIN'dir. Manzum bir bilmece:
            Ol nedir ki dört ayaklı canı yok
Sanırsın ki bir deridir kanı yok
Günde yedi türlü diller bitirir
Güllerin bülbülü nalanı yok
Yüz bin hançer vurur isen göğsüne
Hançere göğsün gerer noksanı  yok.(Gergef,çevre ve işlenen nakış)
Muammer L.ORAL, Şükrü Enis REGÜ’NÜN 1942 yılında  Remzi Kitapevince çıkarılan,ederi 40 kuruş olan "Buğu" adlı şiir kitabını tanıtır. Şöyle der yazısında: “...Genç şair hepimizin yaşadığı mukaddes ve en güzel çocukluk anılarını nasıl anlatıyor...”   
Ömrümüzden kopan her yıl
Yeni bir alın çizgisi
Çocukken topaç çevirdiğim
                       günleri hatırlatır.
Ay ışığında cami avlusu..
“.....Herşeyden  önce  şairde pürüzsüz bir şiir dili,göz yaşlarında bile başı önüne eğmeyen bir vakar ve titiz bir mukavemet görülür. Duygularını kolay ve samimi bir şekilde ifade edebilmiştir...”
 Celal DİNÇ ,"Çorum ve Çorumlu" başlıklı  bir  yazı yazar,Bir de şiir ekler yazısının altına.
 Eşref ERTEKIN'se "Cönklerden Derledikleri"nden ,'Molla Hünkar Kızı Benli Sultan için bir deyiş”, Kul Ağa'nın bir destanı, Kul Tacettin'e ait bir destan ve Türküler alır bu bölüme.
3,Cilt burada sonlanır.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 38

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMU DERGİSİ SAYI 38 
            Çorumlu Nisan-Mayıs 1942 yılı 36/37. sayılarından sonra yayımına bir yıl ara verdikten sonra,1 Temmuz 1943 tarihinde verdikten sonra 38. sayısıyla yayın yaşamına yeniden başlar.
             Bu sayının ilk yazısı ,İsmail CEYHAN’I “Yolumuza Devam Ediyoruz” yazısıdır. Şöyle der İsmail CEYHAN:   “...Cenk meydanlarında kan gövdeyi götürdüğü şu yıllarda harp dışı kalan her mil-let,bu selin altında kalmamak için durmadan sınırlarda süngü, gönüllerde milliyet barajları kuruluyor.  
Balkan Harbi'nde kıvılcımlanan , İstiklâl Savaşı’nda alevlenen Türk Milliyetçiliği 1939'dan beri  dumanlı ülkelerin ışık kaynağı oldu. Bu kaynak Türk Topraklarında  milliyet yolunu tutanları selamete getiren bir nur, yoldan sapanları yakan bir ateş karakteri taşır...”, “....Çorumlu,yolunu bu ışık  gören bir dergi olmakta devam ediyor...”
 Nazmi TOMBUŞ, ”Ahiler-İcazetname ve Fütüvvet Şeceresi” yazısında ele geçirdiği bazı icazetnameleri  incelemiş. Şöyle der yazısında: “.....Elimize geçen fütüvvet şecerelerini de havi olan bir ahi şeyhi icazetnamesini dergimizin belgeler kısmında aynen neşre başladık. Bu belgeler görebildiğimiz emsalinin en eski tarihlisi olduğundan mevcut bazı varsayım ve görüş ayrılıklarının izah ve birleşmesine  yarayacağını umarız. İcazetnamelerin asılları 1321 hicret yılında 84 yaşında ölen eski Çorum Müftülerinden ' Tekkeli Hoca' oğlu Hacı İbrahim Nuri Efendi'nin evrakı arasından çıkmıştır...'"
 Dedikten sonra icazetnamelerin tanımını yapar .Nazmi TOMBUŞ şöyle sonlar yazısını: “...830 tarihli icazetnamedeki tarikat silsilesine fazla olarak ' Ahi Enam' ve 'Ahi Mahmuz' , isimleri eklenmiştir... " ,“...Üç icazetnamenin de bir aileye yani baba,oğul ve toruna ait olduğu icazet alanların künyelerinden anlaşılmaktadır...”          
Bu yazıyı “Ahi Kasım “ icazetnamesi tercümesi ile Farsça bir şiir tercümesi izler. Bir örnek olması açısından buraya alıyoruz:
Senin o güzel gözlerin inci delmektir.
Güzel huyun söz kabul etmektir
Senin ilim ve amel ve zühdün nedir.
Az yemek,az söylemek az  uyumaktır.
14 dörtlük  (52 dize) ten oluşan “Çorum Halayı” Sabri DİL’İNn. Şiirden rasgele iki dörtlük alıyoruz: 
Sağ  baştan uca kadar on bir yiğit dizildi,
On biri de koç yiğit, on biri de güzeldi,
Heey...heeey sesleri gece ta göklere yükseldi
Halayların içinde başta Çorum Halayı.
 
Eş ve dost bağdaş kurmuş yer yer iki geçeli,
Kim düşünür bu anda son nefesi eceli,
Sabri DİL bir hayli var halayları seçeli,
Halayların içinde başta Çorum halayı.
İsmail CEYHAN "Odalar" başlığı altında Çorum'da "Tekkeli Hoca Oğlu'nun Odası"nı anlatır, Oda sözü Çorum'da selamlık yerine kullanılırdı. Bu odalar Çoktan tarihe karıştı artık. Ama,yazı bizi yarım yüzyıl öncesinin odalarında,o odaların gizlemli dünyasında gezdirir. Yazıdan kısa bir  alıntı yapıyoruz:“....Yerden bir karış kadar yükseklikte asırlık sedire oturduk. Sedir yastıklarının oda ile yaşıt olduğunu öğrendim. Zaman ne boyalarını soldurabilmiş,ne dokusunu eskitebilmiş.120 yıl önce (1822) yastık yüzlerinin ipliğini becerikli elleriyle eğiren ve kumaşlarını zevkin bütün inceliklerini gözden kaçırmadan dokuyan Topal Emine Hoca’yı o an tezgahının başında görür gibi oldum...”, “...Karşı duvarın  sağ köşesinde,ocak yanında rafın altında asılmış iki asa duru-yor. Bunlardan birisi, Bay Eşref ERTEKİN'İN dedesinin babasının şeyhi  olan Kerem Issı’ ya aitmiş. Asanın üstü burma burma. Bu asanın uzak diyarlarda yetişen burmalı bir ağacın dallarından yapıldığı söyleniyormuş. İkinci asa Bay Eşref ERTEKİN'İN dedesinin annesinin babası şair ve alim Yusuf Bahri' ye aitmiş, Üst ucunda siyah bir topuz,alt ucunda sivri bir demir var..."
 Afet KOBAK,"Tesis" yazısıyla kurumları üç gurupta anlatır. Bunlar:Sosyal kurumlar hastahane, okul,dispanser gibi. Dini Kurumlar: İslâm ve cemaat vakıfları gibi ve Aile kurumları.
Bahri MİYAK’ ın, " Bedri Rahmi EYÜBOĞLU" ile yaptığı 'Bir Sanat Konuşması' ilginç bir yazıdır. 
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU,Halk Partisi'nin açtığı resim yarışmasına eser hazırlamak için 1942 yılında bir süre Çorum'da çalışmıştır. Türkçe öğretmeni Bahri MIYAK, Bedri Rahmi EYÜBOĞLU' yla Çorum'un Ilıca bağlarında güzel bir gün geçirirler. Söyleşileri sanat, resim, şiir üzerinedir, B.R. EYÜBOĞLU' nun  "Yaradana Mektuplar"ı yeni yayımlanmıştır ve gündemdedir. 
Bahri MIYAK, Bedri Rahmi EYÜBOĞLU'YLA ilgili ilk izlenimlerini şöyle anlatır: “...Daha ilk görüşmemizde bana kocaman ve bütün vüs'ati ile açılmış bir dost eli uzandı ve dost dudaklardan ismimim harfleri büyük bir sempati ile döküldü.
Kavak ağaçlarının havuz başına serdiği serin gölge ehramında bütün samimiyetiyle konuştu. Gerçekten onda,başındaki sanat hummasının tamamen aksine,ılık bir samimiyet ve mahviyet havası vardı. Dostluğunda oğlumuz Mehmed’ in sayfiyetini buldum.
Neler söyledi ? Bunlar bir mecmua sayfalarına geçmeyecek kadar kırık dökük şeyler: Kırık dökük. Elmas kırıntıları gibi,Onları kendime saklıyorum..."
Yazısının süreğinde de şöyle der  Bahri MIYAK:  “...Şimdi büyük bir hayranlıkla hatırladığım şeylerden,birçok şeylerden bahsetti:biz hemen yalnız ve  zevkle dinledik...", "...Dakikalarca,toprağın kokusunu,usareyle dolan tohumun mesut gerinişini,iten tohumun doğum ızdırabını,sıkan toprağın baba olma sevincini velhasıl tekmil bir hayatı aynı zamanda içine alan bir zevk ve güzellik dünyasında yaşadık..."
 Resim,şiir konusundaki düşüncelerini de aktarır  Bedri Rahmi EYÜBOĞLU'NUN . İlginç,ilginç olduğu kadar da belge niteliğinde bir yazı.
 "Cönklerden Derlemeler"de halk türkülerinden üç örnek sunar Eşref ERTEKIN, Biz iki dörtlük alıyoruz:  
A  sevdiğim geçmez oldun buradan
Selamı sabahı kestin aradan
Sana bir güzellik vermiş yaratan
Alemleri kırar mısın sevdiğim
 
A  sevdiğim kimler verdi öğüdü
Ben sevdikçe  senin gönlün büyüdü
Ezel benden başka dostun yoğudu
Şimdi benim olmaz  mısın sevdiğim...”
 
"Çocuk Oyunları"'ndan  “Hodak Oyunu” A. TALU’NUN .Bugün bu oyunları bilen belki de parmakla gösterilecek kadar azdır.
"Çorum'da Söylenilen Bilmeceler" bu sayıda da sürer.
Dağdan gelir takır takır,ayakları sanki bakır,(kaplumbağa)
Dağdan gelir,taştan gelir ;eyerlenmiş arslan gelir,(sel)
Aktır tarlası,karadır buğdayı;el ile çekilir,dil ile sökülür,(kağıt,mürekkep,yazı)
Yer altında kürklü koca,(soğan)
Yedi delikli tokmak,bunu bilmeyen ahmak (baş)
Bir küçücük kumbara ,zahre (zahire) çeker ambara.(kaşık)
 Son bölümde yine;1204'te yazılmış Koyunbaba Türbesi’nde oturan şeyhe ait mukarremame ile Ahi Kasım' ın Ahi şeyhliği icazetnamesi yayınlanır .

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 39

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ 39
  
Çorumlunun 1 Ağustos 1943 tarihli 39.sayısı, Nazmi TOMBUŞ'UN "Altıncı Büyük Kurultay intibalarından" yazısıyla başlar. Yazı şöyle sonlanır: “...Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tek partili bir meclis ve liderlerin şahsi arzula-rıyla değil,hür ve serbest reylere sahip 18 milyonluk bütün Türk varlığı fertlerinin iştirakiyle eşsiz bir demokrasi ve serbest bir halkçılık cihazıyla işliyor...”
 
“Erkek ve Kız ve Sanat Okullarındaki Sergiler” yazısında Ortaokul Müdürü Ziya ATAMAN,şöyle der : “...Altı oda dolusu emek mahsulleri .Bunları kim yapmış,kim yaptırmıştı? Ne vakit hangi binada ve hangi malzeme ile? Cevapları eşyanın üzerinde hazır .Yapan ve yaptıran yaratıcı güç Türk kızı,Türk kadını. Yerli bezlerden en ağır çay takımları, ince ,zarif hesap işleri,yatak  takımları,iç çamaşırları, pijamalar eski bozuntulardan yepyeni ve zarif roplar..." , "...Daha dün bir cıvatayı  bile Avrupa’dan, bekleyen bizler,birkaç ay içinde cıvata yapacak aleti de kendi elleriyle yapan bir neslin karşısında  yalnız  hayranlık değil,aşırı bir sevinç ve iftihar duyduk..."
 
"Ahiler  Ahilik Nasıl Bir Teşekküldür" incelemesi Nazmi TOMBUŞ' un,Şöyle başlar yazısına: “...Ahilik umumi teveccühü kazanmak,mensuplarını çoğaltmak için dini esaslara dayanmış,bütün müstahsiller ile zanaat erbabını,sermayedar esnafı da içine alarak,İslâm cemiyetlerindeki iktisadi faaliyeti teşkilatlandırmış ve 'Fütüvvet Tarikatı' adını almış cömertliği,yiğitliği,civanmertliği esas prensip olarak kabul etmiş,içtimai,ahlaki bir kurumdur...”der.
 
            “Cönklerden Derlemeler” bölümünde iki Köroğlu türküsüyle birlikte iki türkü alır, Eşref ERTEKİN.
 
Köroğlu' dan bir dörtlük alıyoruz.
 
Sabah namazları kalkar göçümüz
Uğrun uğrun döğüş ister içimiz
Köse Sefer,Demircioğlu üçümüz
Üçümüzde nam sahibi Köroğlu.
 
Afet KABAK’IN “Te’sis” yazısı geçen sayının süreğidir. Bu sayıda sonlanır.
 
Derlemeci Eşref ERTEKİN'İN derlediği "Çorum'da Söylenen Bilmeceler"den birkaç örnek alıyoruz:
 
Dört terkli beş değil,sudan başı hoş değil.(sabun)
Ana bir kız doğurur,ne ayağı var ne başı (yumurta)
Kız bir ana doğurur,hem başı var hem ayağı.(tavuk)
Bir küçücük el yastık,içine tatlı bastık. (iğde)
Tekne nedir tekiş nedir,gül bekarı gümüştendir. Ne yerdedir ne göktedir,cümle alem içindedir.(ayna)
           
Çorum Halkevi’nin altı aylık çalışma raporunun ardından,Mazlum Kenan  KÖSTEKÇİ’NİN ölümünden altı yıl sonra basılan,tek şiir kitabı “Zakkum Çiçekleri”ni,Bahri MİYAK tanıtır: Mazlum Kenan KÖSTEKÇİ 1910 yılında Çorum’da doğar. Mıntıka Ziraat Ameliyat Mektebini bitirir. Öğretmen  olmak için Ankara Köy Öğretmenliği Kursu’ndan ehliyetname alır. Bir süre öğretmenlik yapar.1930 yılında Sivas de akciğer tüberkülozuna yakalandığı için orada okuyamaz. Ankara Gazi Öğretmen Okulu'na geçip orayı bitirir. İstanbul'da görev yaparken yeniden hastalanır. Burgaz, Heğbeliada sanatoryumlarında; Haydarpaşa,Cerrahpaşa  hastanelerinin verem servislerinde tedavi görür. Akciğer ameliyatı geçirip Çorum'a gelir .Hastalığı yeniden nükseder.1936 yılında henüz 26 yaşındayken ölür. Devrekli Rüştü ONUR' la yazgıları ortak gibidir. 
Mazlum Kenan KÖSTEKÇİ şiir yazmaya, hastalandığı  yıllarda başlar. Yaşamının dört beş yılına sığdırdığı şiirlerinin hemen tümünü , tedavi amacıyla yattığı sanatoryum ve hastahanelerin koğuşlarında yazar. Zaman zaman yaşamının güzelliğine dört elle sarılır, umutlanır. Zaman zamanda umutsuzluğunun koyu karanlığında , ölümün ürpertici soğuk-luğunu duyumsar ruhunda. Yaşamla  ölüm arasındaki o kıldan köprünün üzerindedir. İşte o kahredici bekleyişi, bekleyişin acılarını; zaman zaman umudu,en çok ta umutsuzluğu şiirleştirir. Ona ‘Zakkum Çiçekleri’ adını verir.
 
Bahri MİYAK. Kitabın adıyla ilgili şöyle der: “...Kitabın adı bize sunulan iksirin lezzeti hakkında apacık bir fikir veriyor. Zakkum Çiçekleri .Hele kapağın üstündeki iki mısra,onları ilham eden ruh sızılarını adeli  sancılar kadar hissedilir,adeta elde tutulur hale koyuyor:
 
Istıraptan doğdular,şiirlerim acıdır,
Mısralarımda elem ilhamın kırbacıdır.
 
“....Okuyucu  ruhunun pencereleri, İbrahim Alaattin GÖVSA’NIN  bir başlangıcı ile, zakkum tarhlarının hüzünlü güzelliğine açılıyor...”
 
Şiirlerinden de alıntı yapar Bahri MIYAK. Genç şairin muhayyelesi de hisleri kadar zengin ve engindir.
 
Tatlı tatlı sallanan dalgalar bir beşiktir,
İçinde uyumakta ayın baygın ışığı.
 
“.....Bu hasta ruhun loşluğunu  titrek  ışıklarını  müstabelin karanlıklarına salan pırıltılarda seziyoruz. "Şamdan" bu şiirden aldığım hazzı okuyucularıma da tattırmaktan kendimi alamayacağım.

 

Bileklerimden sarkan sapsarı ellerimi,
Gördükçe gözlerime inanmaz oluyorum,
Bu hasta yatağımda yıkık emellerimi,
Hüzünle düşündükçe boşalıp duruyorum,
 
Bu on sarı parmağı son günüme saklayıp,
Camlaşan gözlerimle onlara bakacağım.
Son bir hızla ruhumu tepemde yakalayıp,
On kollu şamdan gibi başımda yakacağım.
 
 Son satırlarında da şöyle der Bahri MİYAK: “...Çorum'un velüt bağrından kopan  Mazlum Kenan KÖSTEKÇİ his dünyasında ,ölümün nefesiyle söndürülmüş  muhteşem bir şamdandır...”
 
“Çorum Haberleri”nde :Lozan Zaferi’nin kutlandığı, Ticaret Vekili’nin Çorum’a geldiği bildirilir.
 
Son bölümde: Çorum’da bulunan Ahi Menteşe Zaviyesi’ne ait elde edilen belgeler-den Beyazıt Veli bin Mehmet tuğrasıyla bir ferman; Ahi menteşe’ ye  ait  İbrahim bin Ah-met tuğrasıyla ,cülus münasebetiyle tecdit  edilmiş diğer bir berat ve Ahi Menteşe' ye ait Abdülmecit bin Mahmut tuğrasıyla bir berat: ayrıca, Arapça Elvançelebi vakfiyesi yayımlanır.
 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

  40

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 40
 
 
            Çorumlunun 1 Eylül 1943 tarihli 40. Sayısı, Ferit DEDEBAŞ’IN  “30 Ağustos” yazısı ile başlar. Yazının ilk paragrafı şöyledir:    “...Yükselişi yıkılışından ayrılan kutlu ayın,batışı doğuşu kıskandıran mutlu günü...”
 
30 Ağustos' u destansı bir dille anlatan Ferit DEDEBAŞ'IN yazısından bir bölüm alıyoruz: “...Bugün ‘Türküm’ dedikçe göğsünü gerebilen her şahıs damarlarında o günü taşıyor,hayalinde o günü yaşıyor. 30 Ağustos, 'Hattı müdafaa yoktur,sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır!.' diye haykıran  bir sedanın aksi, layüs 'el bir emrin infazıdır. 30 Ağustos, vatanın göklerinde çınlayan bir ses üzerine atını arabasını, çiftini çubuğunu, yiyeceğini içeceğini, varını yoğunu cepheye koşturan necip bir milletin muradına erdiği şeref günüdür..."
 
Nazmi TOMBUŞ. "Büyük Kurultay İntibaları" yazısıyla "Ahiler " yazısını bu sayıda da sürdürür.
 
 "Cönklerden Derlemeler"de Eşref ERTEKİN, 37 dörtlük (148 dize)ten oluşan Mükemmel Destanı Zafer’le ,Bir Varsağı, Kerim Dede ve Türküler' i yayımlar. Kerim Dede'den son dörtlüğü alıyoruz:
 
Kerim Dede nesne gelmez elinden
Ayrılığı yaman gördüm ölümden
Yavru bazı uçurmuşum kolumdan
Uğradığım yurda bakıp giderim.
 
Türkülerden birer dörtlük alıyoruz:
 
Şu çayırdan gelir çifte kumrular
Nedir o koynunda yamru  yumrular
Sakla görmesinler gönlü vurgunlar
Ben görmeden güzel divane oldum.
 
İkinci türkü:
 
Yanağın benzettim kırmızı güle
Ben seni sevmişem vermezem ele
Dahi pek küçüksün var büyü hele
Büyüyüp geldikte sevdalandırır
 
Yar bana kaşların anam siyahtır
Saçların aman aman incidir dişlerin aman.
 
“Taaddüdü Zevecata Dair “ yazısı Ferit DEDEBAŞ’IN. Yazı şöyle başlar: “...Önceleri birden fazla alınan kadının ve erkeğinde kendisini bunların topunun birden kocası farz ve kabul etmesidir...", “...Yazımızın emeli ne tamamen tariz ve tenkit ve ne de  büsbütün medhü sena olmayıp,okuyuculara -iyi veya kötü- bir fikir ve bu sırada tarihe gömülmüş bir müessesenin mahiyetini tetkik imkanı vermek olacaktır...”der.
 
Macide ATAMAN:Şair Nezihe BÜKÜLMEZ' İLE İstanbul'da bir görüşme yapar .Bir de şiirini yayımlar: "Güller Diken 0Idu" Şiirin son dörtlüğünü alıyoruz:
 
Kırk bahar geldi, geçti gamlı bir hazan gibi
Bülbüllerin sesini dinledim figan gibi
Meğer bir acı yokmuş cihanda hicran gibi
Bu yıl da sensiz güller gözüme diken gibi.
 
Nazmi TOMBUŞ da,Çorum’un Eski Mutbah ve Yemekleri “nde :Aşevi,Ocak köşesi,Medine, Tencere, Iraf ve Haymalık başlıkları altında bilgiler verir.
 
Derlediği “Çorumlu Maniler”e iki sayı ara  ara veren Eşref ERTEKİN, bu sayıda yeni manilerle yine okur karşısındadır. İşte üç örnek.
 
Ak üzüm taneleri
Damlıyor şireleri
Oğul balına benzer
O yarin memeleri
 
Dam başında yakacak
Yarim posta kalkacak
Ben askere gidiyom
Memeni kim sıkacak.
 
Armudun  dalı suda
Birin kes birin buda
Öptüm öptüm uyardım
Ela gözler uykuda.
 
"Çorum Haberleri"nin ardından,Osmancık'ta Koyunbaba zaviyesine ait belgelerle,Abdalata'ya ait Arapça vakfiye suretleri  yayımlanır.
 
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 41

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 41
 
Çorumlunun 1 Teşrin (Ekim) 1943 tarihli 41,sayısı Ortaokul Müdürü Ziya ATAMAN'IN,"Bizim Tes!isimiz" yazısıyla başlar. Yazının son paragrafını alıyoruz: “.....Partimiz bütün enerji kaynağını yurt ve halktan aldığı gibi,yurt ve halk partiyi bugün birbirinden ayırtetmek imkansız oldu. İşte bizim teslisimiz !. Biri üç,ve üçü bir olan hakikat güneşi: ‘Yurt,halk ve parti !...”
 
Ferit DEDEBAŞ, 9 Eylül 1943 tarihinde CHP’nin kuruluşunun 20.yıldönümü olması nedeniyle "Partimiz" başlıklı bir yazı yazar. Bu yazıda Atatürk İlkeleri’ni açar ve irdeler. Ve yazısını şöyle noktalar: “...Bugün kelimenin tam manasıyla Türk'üz, Türkçüyüz ve daima da Türkçü kalacağız..."
 
“Ahiler” yazısı dizisinin bu sayıda 4. bölümünü veren Nazmi TOMBUŞ, “Terim ve Törenler Mahfil, Şet-Bel ,Bağlamak, İşaretler ,Rumuzlar, Dereceler-Mertebeler, Tarikate Alınması Memnu olanlar, Tardı Mucip Suçlar, Cefne, Bir Nadüşt  Nasıl Yola Girer” başlık-ları altında sürdürür yazısını. Süreği gelecek sayıdadır.
 
Yaşar Nezihe BÜKÜLMEZ, "Ölsem Diyorum” şiiriyle ruhunun hüzünlü  karamsarlığını yansıtır. Bir dörtlüğü şöyledir şiirinin.
 
Baharı çiçeksiz,yazı güneşsiz
Geçen bu hayatı istemiyorum;
Hazanı da geçti neş'esiz eşsiz;
Bari kış gelmeden ölsem diyorum.
 
Kemal ONSUN' un Afet KABAK' a adadığı yazısı,"Muassır Ahlak' ın Men' şei Üzerine Bir Tetkik" yazısı gelecek sayıya sürer.
 
“Çorum’un Eski Çocuk Oyunlarından,Naç Oyunu”nu Lütfi ÜNSAL yazar. Bu oyunun sayışmasını almakla yetiniyoruz: “...Naç kıç (ayak) kırk üç,kırk dört, kırk beş, kırk altı, kırk yedi,kırk sekiz, kırk dokuz, elli,bahası belli, ala dana kara dana,şükür bizi yaratana, innela incik hala değirmenci konyala, aynız  buynuz kız, bimurt, iki murt,Üç murt,dört murt,beş murt,altı murt,yedi murt,sekiz murt,dokuz murt,on murt, commurt,çık git kör  murt, ensesine,mensesine, tütün koydum Ali dayının kesesine. Herru merru,çık git  körro...”
           
Eşref ERTEKİN, bu sayı için cönklerden Sivastopol Destanı’nı almış. Mehmet Radi Efendi’ye ait olan bu destan 38 dörtlükten oluşur. Şöyle başlar:
Sene bin iki yüz atmış dokuzda
Uyandırdı gaflet AI-i Osmanı
Gel Serdar-ı Ekrem ey Ömer Paşa
Cem eyle askeri tiğ'i temrani.
 
Destan şöyle sonlanır:
           
Ömer Paşa der ki hiç durmaz dilin
Sivastopol gitti kırıldı belin
Ne ayağın tutar şimdi ne elin
Felek orta yerden kırdı urganı
 
İnşallah daha çok ederiz bayram
Şükür bu suretle bulduk ihtimam
Bin iki yüz yetmiş ikide temam
Radi söylemiştir iş bu destanı.
 
Nazmi TOMBUŞ, "Çorum'un Eski Yemek ve Mutbahları" yazısıyla bu sayıda mutfak eşyalarını tanıtmayı sürdürür.
 
Eşref ERTEKİN’İN derlemelerinden olan "Çorumlu Maniler" den üç örnek veriyoruz.
 
Gel sobamız yakalım
Keyfi keyfe çatalım
Kuş tüyünden yatağa
Sarılalım yatalım
 
Hey güldüren güldüren
Güller verip  güldüren
Yar midir gölge midir
Şu bahçede gül deren.
 
Deryadaki kayıklar
Suda oynar balıklar
Ezemdeki kemikler
Yar yar diye sayıklar.
 
            “Çorum Haberleri” nde : Çorum’un yakında şimendifere kavuşacağı duyurulurken, yeni Vali Sarp ÖGE’NİN de 26.9.1943 günü Çorum’a gelip göreve başladığı bildirilir.
 
Belgeler bölümünde: Osmancıkta Koyunbaba Zaviyesi vesikaları,Abdalata köyün-den gelen Arapça vesikalar yayımlanır.
 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 42

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 42
  
            1 Teşrin (Kasım) 1943 tarihli 42. sayı “Cumhuriyetin 20. Yılında Duyuşlar” yazısıyla başlar. Yazıdan  kısa bir alıntı yapıyoruz: “...İnsanlığını unutmuş ve kana susamış bir  cihan ortasında, başımıza defne ve meşe dallarından bir çelenk,yaralı muzdarip dünyanın yaralarını saracak dertlerini sağaltacağız. Dünya bir daha öğrenecektir ki,düşmanına bir kartal olan Türk,dostuna her zaman anne güvercin şefkati gösterir...", “...Yurdun kurtarıcısı ve Cumhuriyetin kurucusu ölmez Atamızı minnet ve şükranla anarken, istiklâlimizin ve şerefimizin ve barışımızın koruyucusu, Büyük Şefimiz, yıllarca gözümüze ışık gönlümüzde inanç olarak yaşasın...”
           
“Ahiler” yazı dizisinin 4.cüsünü yayımlar Nazmi TOMBUŞ.
           
Yaşar Nezihe BÜKÜLMEZ’ den bir şiir daha alınır.
           
Kemal ONSUN’ un “Muassır Ahlakın Menşei Üzerine Bir Tetkik” yazısını bu sayıda da sürer.
 
Bu sayıda , Eşref ERTEKİN’ in derlediği  "Çorumlu Maniler"in sayısı 1244 de ulaşır.İşte üç örnek daha.
 
Kaya dibi kar imiş
Yel vurmuşta erimiş
Yedi türlü meyveden
En tatlısı yar imiş.
 
Sarı yazmalı yarim
Gönül ezmeli yarim
Sen orada ben burda
Nasıl gezmeli yarim.
 
Karşıdan giden atlı
Altında kilim katlı
Anam babam sağ olsun
Hepisinden yar tatlı.
 
Çorum  ilinde yetişen alim ve şairlerden Kara Müftü' yü  İhsan SABUNCUOĞLU anlatır .Kara Müftü 40 yıl Müftülük yapmış bir bilge kişidir.
 
"Cönklerden Derlemeler" de Eşref  ERTEKIN bu sayıya,Koç Köroğlu,Varsağı,  Ni-yazi adlı bir şairin kuşlar destanı,Mecnun adlı bir şairin koşmasını alır. Varsağının son bölümünü alıyoruz:
 
Beni götürdün ilimden
Sunalar uçtu gönlümden
Beni koyma yar dilinden
Ağlama gönlüm inleme gönlüm
Eğlen bir zaman.
 
Kuşlar destanından da bir dörtlük alıyoruz.
 
Tavusda cennetten  çıktı da ağlar
Papağan coşup da su gibi çağlar
Kumru, öttüğünde inliyor bağlar
Üğü derviş gibi hu çeker her an.
 
Bir dörtlük de Hayvanlar destanından alıyoruz.
    
Tavusda cennetten  çıktı da ağlar
Papağan coşup da su gibi çağlar
Kumru, öttüğünde inliyor bağlar
Üğü derviş gibi hu çeker her an.
 
Bir dörtlük de Hayvanlar destanından alıyoruz.
           
Atların üstüne gaziler biner
Ona binip cümle maksuda erer
Katır çok dayanır her işe gider
Karışınca yolda yürür kervane.
 
           "Çorum'un  Eski Yemek ve Mutbahları” nda Nazmi TOMBUŞ, bu konuyu; Yemekler, Çorbalar, Aş çeşitleri, Hamur işleri başlıkları altında anlatır.
 
"Tarihte Bir Güneş" başlığı altında,Göktürkler' den bir destanı anlatır. Macide ATAMAN. Destanın son bölümünü alıyoruz: “.....Kutlu Han 27 kişi ile dağa çıktı. Çin’e meydan okudu. ‘ Tutsaklararına bile ortak gözüyle bakan bu büyük ulus tutsak edilir mi ? Atamın kurt başlı bayrağını açıyorum . Bu bayrağın altında atamın insanlık töresi yaşayacaktır . Haydi tutsak Türkler, amacımız Göktürk ülkesi,ileri ! ‘ diye haykırdı. 27 yiğit birdenbire 70 oldular. Savaşa tutuştular,yanık bağırlı yiğitler savaşta arslan kesildiler,düşmanlar kırıldı,bunlar arttı. Sayıları beş bin olunca Kutlu,Han ilan edildi.  
Türkler sel oldu,dört bucağa coştu, Ana yurt kurtuldu,Türkleri tutsak eden Çinliler Türklerden aman  dilediler. Taçları başlarında kalsın diye baç verdiler .Göktürk Hakanlığı güneş oldu. Dünyanın taçlı başları gelip baş eğdiler,dize gelip diz öptüler..."
 
"Çorum Haberleri" nde :Atatürk’ün ölümünün 5. yılı nedeniyle anma töreni yapıldığı; Doktor Vasfi TOKER’İN öldüğü bildirilir.
           
Belgeler bölümünde:Osmancık’ta Koyunbaba Zaviyesine ait vesikalar ,Abdalata Zaviyesine ait bir vakfiye sureti yayımlanır.
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 43

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 43
  
Çorumlunun 1 Birinci (Kasım) 1943 tarihli 3,sayısı Bahri MİYAK' ı n “Acı Kaybın Yıldönümü” yazısıyla başlar. Yazıdan bazı bölümler alıyoruz: “..Bugün O, Aramızda kalmış şerefli bir mazı, ilham ettiği ülküyle önümüzden koşan ışıklı bir hal, bir istikbaldir...”, “...O’ndan geliyoruz ve O’ na koşuyoruz. O bir güneştir ,bizler yıldızlar...”, “...Eşsiz inkılâplar mihrakı Atatürk, gönüllerimizde hürriyet ve istiklâl ateşini yakan büyük promote ! Milletin sana ölmez bir minnetle bağlıdır...”
 
"Çorum'da Oğuz Boyları" yazısı,Neşet KÖSEOĞLU'NUN. Yazısından bir bölüm alıyoruz: “...Oğuz Han'ın altı oğlundan (Denizhan, Dağhan,Gökhan, Yıldızhan, Ayhan, Gün-han) her birinin dört çocuğu oldu. Hepsi 24 olan bu çocukların adı ile 24 kabile kurulmuş oldu. Bunlara ‘Oğuz Boyları ‘ denilmektedir...”, “....Çorum’da Oğuz’un 24 boyundan 22 sinin adı,ya köy ya da mevki olarak bugün de yaşamaktadır. Bu isimlerin bir kısmı yalnız yerlerine gidilmek suretiyle, bir kısmı da 800 veya 900 yıl önceki vesikalarda bulunarak , bugün bulundukları yerlere gitmek ve incelemek suretiyle teyit edilerek tespit edilmişlerdir. Oğuz Boylarından en çok bu bölgede köy ve yer adı bırakanlar Bayat, Eymir, Kargın,Çavundur boylarıdır...” dedikten sonra, açıklamalı olarak bir cetvel ekler adları gösteren.
 
Yaşar Nezihe BÜKÜLMEZ’İN bir şiiri daha yer alır bu sayıda. “Hülyamın Sahillerinde”.
 
Kemal ONUR’UN geçen sayıda başlayan, “Muassır Ahlakın Menşei Üzerine Bir Tetkik” yazısı bu sayıda sonlanır. Yazının özünü şu satırlarda toplamak mümkündür: “...Tevarüs kaidesini kabul ederek cemiyetten aileye ve aileden ferde indiğimiz takdirde bütün ahlakın esasını ferdin zatında mündemiç olarak ve nihayet o günkü fertte cemiyetin kurucusu kabul ettiğimize göre ahlakın menşeini yine cemiyette bulmak lazım-dır. Hülasa:Ahlakın menşei viladidir. Çocuk ailenin kanını taşır ve onun tesirindedir.Aile ise cemiyetin nüvesidir. Binaenaleyh,ahlak cemiyetten gelir...”
           
“Cönklerden Derlemeler” bölümünde Eşref ERTEKİN, bir Mühlüz Destanı ile Dört Türkü alır. On üç  dörtlükten oluşan  Mühlüz Destanı’ndan iki dörtlük alıyoruz.
           
 
Borçlular birikip geldi kapıya
Sen,ben diye hep düştüler çabaya
Sarıldılar sırtımdaki abaya
Örtünecek çul ve çuval kalmadı
 
Başımızda kaldı eski bir sarık
Ayağımızda kaldı sırımlı çarık
Bağları da sattık hep karık karık
Ilıca,Ayarık, Mürsel kalmadı.” (Bu üçü de Çorum'un meşhur bağlarıdır)
 
Türkülerden birinden de bir beşlik alıyoruz.
 
Suya gider bir incecik yolu var
Kemere sıktırmış ince beli var
Nice ayrılayım tatlı dili var
İşte gidiyorum şurda nem kaldı
Karşıkı dağlarda bir danem kaldı..."
 
Geçen sayılardan süregelen Nazmi TOMBUŞ'UN yazısı "Çorum'un Eski Yemek ve Mutbahları", Bu bölümde de,tatlıları ve çeşitli yemekleri anlatır.
 
Dil köşesinde DILMEN'IN "Görüşler" yazısı yer alır. Çorum ağzını çeşitli örneklerle inceleyen DİLMEN, şöyle der bu yazı için: “...İleride yapılacak herhangi bir ilmi araştırma için faydalı materyaller hazırlamak isteğiyle yazıyorum...”
 
Macide ATAMAN, "Töreye Bağlılık" konusunda yazar. Türk ve başka ülkelerin tarihlerinden örnekler vererek şöyle der: “..Sultan Orhan' la Alaattin Paşa'nın anneleri ayrı idi,ve Orhan' ın annesi, zama-nında daha asil tanınmıştır. Töre buna göre saltanat hakkını Orhan' a veriyordu. Yoksa Alaattin kendi rızasıyla tahtan geçmiş  değildir,töreler böyle istiyordu,Daha sonraları Osmanlı Hanedanı'nda töre de kurultay da unutuldu. Hanedan tarihi bir kan deryası halini aldı. Orada katil babalar, babalarını öldürmüş oğullar,kardeşlerini öldürmeyi bir kanun borcu bilen padişahlar görünüyor...”

 

"Çorum Haberi" nde ,yer depremi haberi yer alır. “...26-27/11/1943 tarihine rastlayan Cumartesi gecesi saat biri 20 dakika geçe 25 saniye devam eden yer depremi olmuştur...” denilir. “...Çorum ilçe ve köylerinde zayiat şöyledir : 618 yurttaş ölmüş, 217 yurttaş da yaralanmıştır. 3692 ev hasar görmüş, 2354 ev de tamamen yıkılmıştır. Hayvan zayiatı 5375 ‘tir...”
 
Bir aylık Halkevi çalışmalarının dökümünü ,son bölümde yayımlanan belgeler izler. Bunlar: Osmancık’ ta  Koyunbaba Zaviyesine ait vesikalar ile, Abdalata Zaviyesine ait diğer bir vakfiye suretidir.
 

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 44

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 44
 
             Çorumlunun 12 Kanun 1944 tarihli 44. sayısının ilk yazısı, Ortaokul Müdürü Ziya ATAMAN’IN.  “Parti Kaza Heyeti Kongresi Toplantısından Duuşlar “ yazısından bir alıntı yapıyoruz:   “...Yurt işlerinde eksiklikler ortaya atıldıkça ,yurttaşların  büyük bir ilgiyle işi kav-rayarak canla, başla çare araştırdıklarını  gördük, Büyüklerimizin fikirlerini küçüklerin gönüllerine sindire sindire ortaya dökerken,küçüklerimiz büyükler gibi fikirlerini açıkça söylediler .Münakaşalar fikirleri birleştirdi ;doğru meydana çıktı,karara bağlandı...", “...Öyle bir münakaşa ki ; ortada büyük küçük :söylenmemiş ve dinlenmemiş bir fikir yok. Şahsiyet değil,fikir hakim..."
 
Çorum'da "Dedesli Aşireti"ni  Neşet KÖSEOĞLU yazar. Yazısından bazı alıntılar yapıyoruz: “.....Çorum'da 1689 tarihinden itibaren yerleştirilmiş aşiretler arasında, Cerit, Mamalı, Dedesli, Salmanlı, Karakeçili,Alamuslu, Cihanbeyli,Kangal,Alembeyli, Bozdoğan Aşiretleri önde gelir...", “.....1785 tarihinden sonra Çorum bölgesinde gezicilikten kurtulan aşiretler arasında,en çok köy kuran, en geniş sahaya yerleşen Dedesli aşiretleridir...", “...Bir taraftan devlet,bir taraftan etrafta bulunan diğer aşiretler tarafından yaplan tazyik üzerine  Dedesli Aşireti,Anadolu içlerine dağılmış ve büyük bir parçası Çorum'un kuzeybatısında Kızılırmak nehrinin iki yakasında yerleşmişlerdir...”,“...Bu bölgede yerleşen Dedesli'ler Çorum'un 21 yerinde kışlık ve yaylak temin etmişlerdir..."
 
Bu yazının peşinden, Dedesli Aşiretiyle ilgili belgelerden birini yayınlar Neşet KÖSEOĞLU.
 
Yaşar Nezihe BÜKÜLMEZ' in "Şarkı" ve "Gönül" şiirlerini; Lütfi ÜNSAL’IN yazdığı “Çorum’un  Eski Oyunlarından, Hodak Oyunu" izler. Bu oyun bizleri alır,elli yıl öncesine götürür.
 
Çorum Halk Şairi Recep Rahmi TANKAYA'YIı sanatsal yönüyle anlatan Bahri MIYAK yazısına şöyle başlar: “...Recep Rahmi TANKAYA, Çorum'da Türkler Eğitmen Bölgesinin gezici Baş Öğretmenidir",'der. Yaşam öyküsü ile birlikte, şiirlerinden  örnekler verir,1895 yılında Bayburt'ta doğup, sonradan gelip Çorum'a yerleşen Recep Rahmi TANKAYA, destanlar, mersiyeler, manzum yazılar,okul  manzumeleri, maniler yazar...”,“Hasanoğlan’a  giderken" şiirinden ilk dörtlüğü,şiirine örnek olarak alıyoruz.
 
 
Çantalara baktım:bağlanmış simit
Gözlerine baktım parlıyor ümit
Talebe,eğitmen bir takım yiğit
Sevinçle gidiyor Hasanoğlan’a.
 
Manisinden de bir örnek veriyoruz.
 
Ay doğdu akşam üstü
Nazlı yar bana küstü
Çok geçmeden barıştık
Yine bağrına bastı.
 
Eşref ERTEKİN derlediği,şen,şakrak ve çapkın "Çorumlu Maniler"le yine karşımız-da. Üç ömek  veriyoruz.
 
Ekmekçinin keloğlan
Akşam bize gel oğlan
Akşam bize gelmezsen
Sabahaca öl oğlan.
 
Kayalar kırcı tuttu
Dibinde purcu tuttu
Ben yar ile yatanda
Mahleyi sancı tuttu.
 
Hey hemende hemende
At oynatır çimende
Karayağız genç oğlan
Pek hevesim var sende.
 
Eşref ERTEKİN’İN “Cönklerden Derledikleri”nde ise : "Gelin ile Kız Destanı" peşinden üç türkü,iki de Bodin destanı yer alır. Gelin ile kız destanından üç dörtlük alıyoruz.
 
Kız eder ki ben alemde huriyim
Aşıkımın servetiyim malıyım
Tazece sağılmış oğul balıyım
Yanaklarım dolu dolu bal benim.
 
Gelin der ki alvalalı başım var
Kudretten çekilmiş  hilal kaşım var
Sen kız isen bir gecelik işin var
O bir gece kervan geçer yol olur.

 

Yaz olunca Lale boyun eğmez mi
Ak gerdanda çifte benler olmaz mı
Bir gecem de bin geceye değmez mi
Var git gelin var git oğlan benimdir.

 

Bu sayı,”Çorum Haberleri”ni izleyen Osmancık Koyunbaba Zaviyesine ait  yayım-lanan belgelerle sonlanır.

 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 45

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 45 
 
1 Şubat 1944 tarihli Çorumlunun 45. sayısı, Ortaokul Müdürü Ziya ATAMAN’IN “Çorum’u Yükseltme ve Güzelleştirme Cemiyetini Selamlıyoruz” yazısıyla başlar. Yazının özünü yansıtan bir bölüm alıyoruz buraya: “....Biz Çorumlular bu gün sevinç içindeyiz. Sevinmekte haklıyız ; Çünkü memleketimizde bir çerağ daha yandı ; ‘Çorum’u Yükseltme ve Güzelleştirme Cemiyeti ‘ kuruldu...”, “...Yakın bir kara mazide üç kişinin başbaşa verip konuşması şüpheli görülüp ve başlarına müsibet yağdırılırken , bugün yurdumuzda hergün yeni bir hayır cemiyetinin kurulduğuna şahit olmakla ne kadar bahtiyarız...”, “....Yurdumuz aydındır. Çünkü en uzak köşesinde kurulan bir hayır kurumu bile ,nurunu bütün ülkeye salıyor...”
 
“Yurt Büyük Kullarından Birini Gaip Etti" yazısıyla Bahri MiYAK, Mehmet Emin YURDAKUL'UN ölümü üzerine yazar. Şiirlerinden de örnekler alıntılayarak onun sanatsal kişiliğini anlatır. Şöyle  sürdürür yazısını...” 
 
Ben bir Türküm,dinim,cinsim uludur,
Sinem özüm ateş ile doludur..
 
Diyen kahramanın başına defneler ve hatırasına ebediyetler gerekir.
 
Türklüğün ölümsüzlüğüne o kadar inanmıştı ki,bu iman kuvveti, Milli ihtilallardan yıllarca evvel,ona kurtuluşun büyük kahramanı  keşfetmişti: Şair ;Mustafa Kemal' in Samsun'a çıkışından dört yıl önce, 'Ey  Türk Uyan!’ , adlı kitabında:
  •  

  • Bu gün senin talihine gam çektiğin bu devleti
    Bir imanlı kahramanın yine cana gelir
    ‘Türk beşiği dehalarının yatağıdır ‘ dediler..
     
    Bahri MİYAK, yazısını şöyle sonlandırır. : “.’İnsan olan vatanının kuludur ‘ diyen ve hakkıyla yurda kul olan eşsiz olan bu eşsiz adamı ,milli şair, büyük inkılâpçı, büyük Türk ,büyük mücahit ve nihayet büyük insan olarak selamlıyoruz...”
     
    Çorum’da bir zamanlar Cehri toplayarak bol para  kazanmanın,kaygısız ve gamsız bir kış geçirmenin öyküsünü,”Cehri Yarenliği” yazısıyla Fahrettin ÜNSAL anlatır. Cehri konusunu okuyucumuza biraz açalım: Çorum kentinin kuzeyinden geçen Çomar deresi’ nin yatağı boyunca uzanan Sıklık Boğazı’nın kuzeyinde bulunan tepeler, 19.yüzyılda ‘Cehri’ adı verilen bir ağaçcık ile kaplıydı. Bunun üzümü andıran meyvelerinden bir tür boya elde edilirdi. 
    Sentetik boyalar çıkmadan önce ‘Türk Cehri’ si adı altında Avrupa pazarlarında çok aranan bir boya türü idi. (7 kilo 698 gram) cehri 1 altın lira ederdi.Cehri’ nin meyveleri yaz sonunda, yeşilimsarı ya da sarı renkte toplanıyordu. Çorumlu mülk sahipleri aileleriyle birlikte cehri’ nin yetiştirdiği tepelerdeki  kulübelere taşınırlar, günlerini cehri toplamakla, geceleri ise kulübelerinin önünde kuzu kızartarak ve oyunlar oynayarak geçirirlerdi. Bu kulübelerde aylarca kalınır, o yılın ürünü çuvallanıp kente dönülürdü. En küçük mülk sahibinin bu yolla yıllık kazancı 30-40 altını bulurdu. O dönemlerde pazar fiyatına göre 4-5 altın lira ile yıllık ev harcamalarının karşılandığı düşünülürse, cehri ticaretinin Çorum ekonomisine ne denli katkı sağladığı daha iyi anlaşılır. 
    Yazısını özetlediğimiz Fahrettin ÜNSAL, şöyle sonlandırır satırlarını: “...Fen madeni boyayı bulup çıkardığı toprağın çukuruna 'Cehri' denilen nebatı gömdü:Ne yazık ki  bunun yanında bir de neşe alemi gömüldü. Medeniyet bu aleme gülmedi,Bu alem medeniyete kurban oldu..."
     
    Recep Rahmi TANKAYA, "Milli Şair Mehmet Emin YURDAKUL' a" diye bir şiir yazar şairin arkasından.20 dizilik şiirinin ilk dörtlüğünü alıyoruz.
               
    “.....
                Öz dilimiz esir iken Arap,Acem dillerine,
                Milli duygun gıcıkladı şiirlerin Türkçe yazdın.
                Hakka tapan gür sesinle haykırdın Türk illerine;
                Öz Türkçe çığır açıp, onu ta kalplere kazdın...”
     
    “Yer Adlarının Önemi” yazısı Neşet KÖSEOĞLU'nun. Yazıya şöyle girer: “...Yer adları,bir mahallin tarihi bakımından çok önemlidir.Bir yer adı ile bir bölgenin tarihini  aydınlatmak mümkün olduğu gibi,Türk ve Anadolu tarihinin bir bölümü hakkında bilinenleri genişletmek  veya yeni fikirler ve düşünceler ortaya koymak kabil olmaktadır.
     
    Yer adlarının Arkeoloji bakımından da önemi vardır. Bir höyük adı,bir ölmüş köy adı,bir ören yeri  Arkeologlara ne kadar önemli malzeme verir..."
     
    Neşet KÖSEOĞLU,altı sayfa tutan yazısını şu satırlarla sonlandırır: “...Hazırlamakta olduğumuz ‘Yer Adları'  kitabı bunların vesikası olacaktır..."
     
    Lütfi ÜNSAL,"Çorum'un Eski Çocuk Oyunlarından 'Coş' Oyunu"nu anlatır...”
     
    "Yabancıdan Türk'e Eş Olur mu ?" yazısında Macide ATAMAN ,"Prenses İçing"i anlatır. Yazısı şöyle başlar: “....Kendisini bir Çinli prensesin (İçing) kara gözlerinin füsununa kaptırmış olan Kemin Han (603- 606) Çin İmparatoru'nun  kölesi olacak kadar küçülmüş olduğunun farkında olmadan can verdi. Memleketi  felaketten felakete,nihayet esarete sürükledi. Hun'a ihanetleri seve seve yaptıran Çinli prenses İçing'in kara, füsunlu ve iri gözleri...", “...Prenses İçing'in erkek kardeşi Türk sarayında büyük nüfus kazanıyor,Çinliler'i saraya  dolduruyor. Türk adetleri terk ediliyor...", “...Devlet,ulus İçing'in kara gözleri kadar karanlık bir uçuruma yuvarlanıyor..." Yazı şöyle sonlanır:  “...Büyük  Çin ordularının yapamadığını,bir ecnebi kadının bir çift ,füsunlu iri gözleri yaptı. Bu  gözler sonraki taçdarlara neden bir ibret levhası olmadı bilemem...”, “Cönklerden Derledikler"i bölümüne Eşref ERTEKİN, Türkiyi Mustafa Paşa, Kör-oğlu (koşma) 3  adet Kul Mustafa,1 tane de türkü alır. Kul Mustafa'dan bir dörtlük alıyoruz:
     
    Kul Mustafa eder seni beklerim
    Gelen geçen düşmanları haklarım
    lki yıldır bir belgüzar saklarım
    Tenhasını bulup sunamadığım.
     
    Son sayfalarda,Çorum atasözleri ve Çorum haberleri verilir.
     
    Belgeler bölümünde,Osmancık'a ait belgeler yayınlanır.

     

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     46

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 46 
     
    Çorumlu 1 Mart 1944 tarihli 46. sayısı Ziya ATAMAN’IN “Lise İstiyoruz” yazısıyla başlar. Çorumlunun devletten, hükümetten lise isteğini, bu yazısında yineleyen Ziya ATAMAN şöyle der: “...Çorumlular lise istiyorlar...", “...Çorum'un birçok ihtiyaçları arasınada en başta geleni lise ihtiyacı...", "...Çorum liseye hakikaten muhtaçtır. Her yıl ortaokuldan mezun olan yavrulardan yüzde sekseni,ileri tahsili görme imkanını bulamamaktan doğma yeisle muzdarip, yollarda perişan dolaşıp görüyoruz;içimiz sızlıyor. Bunlar içinde paha biçilmez zekalar da bir kalemde küçük bir masa sahibi olabilmenin didinmeleri arasında siliniyor ,sönüyor, ne yazık...”  
    Bu isteklerinin mutlaka gerçekleşeceği umudunu sürekli canlı tutarak ,şöyle sonlar yazısını: “...Çorumlu...Bağrında tutuşan ilerleme isteğinin şafağıyla ilk bilgi  çerağını tutuşturacağın günler  uzak değildir...", “...Lisenin Çorum havasına ilim ve fazilet neşredeceği günler uzak değildir.Bekle ve güven !..." 
     
    "Elvan Çelebi" yazısıyla Neşet KÖSEOĞLU, tarihi Elvançelebi köyünü hem bugünkü, hem de  tarihi geçmişiyle anlatır. Cami,türbe, medrese, aşhanesi ve taş kitabelerini inceler. Yer adlarının da bir  listesini çıkarır.
     
    Cami ve türbe hakkında bazı malumat başlığı altında da şöyle der: “...Türbedeki yeşil direk Aşıkpaşa Kırşehir'de iken oğlunun yaptırdığı türbeye ve camiye konulmak için hediye olarak gönderdiği,halk arasında söylenmektedir. Çorumlu bir şair de buna dair bir şiir söylemiştir. Bazı parçalarını alıyoruz .
     
    Deve ile bu zat için gelen mermer bu mermerdir
    Ne esmerdir,ne ahmerdir, velakin rengi ahdardır.
     
    Yazının sonu gelecek sayıdadır.
     
    Vahit ÇORBAClOĞLU' nun,”Pınar” ve “Deniz” şiirleri alır sırayı. Pınar' dan bir dörtlük alıyoruz.
     
    Sığınmış selvinin mat gölgesine
    Derinden derine ağlıyor pınar.
    Yanık yüreğimi nazlı sesine,
    Kıvrak endamına bağlıyor pınar.
     
    "Ağaç Sevgisi ve İhmallerimiz" yazısı İsmail CEYHAN'IN. Yazı şöyle başlar: “...Ziraat Vekaleti’nin Yurdu ağaçlandırmak için bir plan hazırlığını  gazetelerde memnunlukla okuduk. Ziraat Vekili Sayın Şevket Raşit HATİPQĞLU'nun sözlerine göre,yirmi üç vilayet,yüz iki kaza ve köyde ağaçlıklar kurulacaktır, Çorum da,bu yirmi üç vilayet arasındadır...” Yazı şöyle sonlanır: “...Çorum'un dört bir yönünde uzayan hozanların,yükselen çalıların birkaç sene içinde yeşile ve ormana büründüğünü görmek,yaz ve güz mevsimleri boyunca Sıklık Boğazı'ndan kopup gelen toz bulutları yerine,çam,ardıç ve orman havasını teneffüs etmek ümitlerimizin gerçekleşmesi öz dileğimizdir...
     
    “Çorum’un Eski Çocuk Oyunlarından ‘Uzun Urgan’ Oyunu" Lütfi ÜNSAL yazar yine. Bu oyunun tekerlemesini almakla yetiniyoruz:.
               
    Anan seni nerede doğurdu,doğurdu?
    Samanlıkta doğurdu doğurdu,
    Altın beşik altında,
     
    Üsküfe yorgan üstünde,
    Anan cennet,baban cennet
    Sen de cennetlik.
     
    Anan seni nerde doğurdu,doğurdu ?
    Samanlıkta doğurdu doğurdu
    Kızgın beşik altında altında
     
    Ateş yorgan üstünde
    Anan da cehennemlik,babanda cehennemlik
    Sen de cehennemlik.
               
    “Yabancı Eşin Seciyeye Tesiri” yazısı Macide ATAMAN’IN.
               
    Geçen sayıda yayımlanan “Yabancıdan Eş Olur mu” yazısını tamamlar niteliktedir. Biz buraya yazının özünü,vermesi gereken mesajı yansıtması açısından son paragrafını alıyoruz: “...Cumhuriyetimizin tarihe yaptığı hizmetlerden biri de muhakkak ki Türk Memurlarının yabancı ile evlenmesini yasak etmesi olmuştur Cumhuriyetimizin şanlı tarihi nurla başladı,ışığı ebedidir..."
     
    Gezici Başöğretmen Recep Rahmi TANKAYA, "Sarı Çiğdem" şiiriyle yer alır bu sayıda. Biz buraya ilk ve son bölümünü alıyoruz
     
    Saklanırsın kışın yerde,
    Evin barkın bilmem nerde ?
    Baharda dermansın derde;
    Ne güzelsin sarı çiğdem
    Sarı çiğdem sarı çiğdem.               
  •  

  • Rahmi yine gördü seni,
    Seve seve derdi seni,
    Sevdiğine verdi seni
    Sarı çiğdem sarı çiğdem.
    Ne güzelsin sarı sarı çiğdem.
     
    “Cönklerden Derledikleri’nde ise Eşref ERTEKİN, Askeri’nin bir altılısını  (90 dize) Aşık Ömer,Aşık Ömer’in şiirine Ankaralı Hamdi’nin naziresi,bir zemmiye ile türküler yer alır. Öksüz Ahmet türküsünün ilk ve son dörtlüğünü alıyoruz.
     
    Ben bugün bir güzel gördüm
    Boyu selvi dala benzer
    Yanında bir kız oturmuş
    Ol tomurcuk güle benzer.
     
    Gelin aya benzer yüzün
    Misli yok cihanda kızın
    Öksüz Ahmet şimdi sizin
    Karşınızda kula benzer.
     
    Son bölümde yine belgeler yayımlanır

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     47

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 47
     
     
    Çorumlunun 1 Nisan 1944 tarihli 47 sayısı "Geçmişte Mart" yazısıyla başlar.
     
    16 Mart'la,18 Mart'ı değerlendirir Bahri MİYAK bu yazısıyla. Özetle şöyle der:
               
    “.....Birisi semaya yükselen bir süngü ucu gibi dik ve mağrur,diğeri aşağı çevrilmiş tüfek namluları gibi acı ve perişan. Biri Dünyaya kafa tutuşun tarihi, diğeri bir hainliğin 18 Mart ve 16 Mart...”Yazı şöyle sonlanır.
     
    “.....Gerekirse 18 Martlar yaratmaya her zaman kadiriz. Bunun için ikinci bir 16 Mart'ın aldatıcı  havası yurdumuzun ufuklarında esmeyecektir..."
     
    Neşet KÖSEOĞLU,geçen sayıda başladığı "Elvançelebi" yazısını bu sayıda da sürdürür.
     
    Elvançelebi çevresine ait belgeleri şöyle sınıflandırır:
     
    1-İslâm devrinden önceki taş belgeler,
    2-İslâm devrine ait taş belgeler,
    3-Vakfiyeler 
    4-Keramik koleksiyonlar
    5-Türk devrine ait sanat eserleri.
               
    Selçuklu devrine ait taş belgelerin incelenmesinden sonra köye adını veren Elvan Çelebi’yi tanıtır.*
     
                “Çorum Tarihinde Kadın Elbiseleri” tanıtım yazısı Eşref ERTEKİN’in. Önce kumaşları tanıtır.
               
    “.....1-Atlas,2-Canfes,3-Üsküfe, 4-Sevai, 5-Çitari, 6-Meydani, 7-Kutnu, 8-Hurşadiye, 9-Bindallı,10-Sobalı, 11-Kadife, 12-Yanardöner, 13-Hoplim, 14-Mantin,15-Gürso,16-Hare, 17-Yün Basma,18-İbrahimiye,19-Kenefi,20-Mavibez ve bunların çeşitleri...”
     
    “Çorum’un Baş Hastalığı” başlığı altında Nurettin KUTLUK “Sıtma Hastalığı ve Korunma Yolları”nı yazar.
     
    Enver ERTUZÜN'ÜN "Sandal" adlı yazısını,"Yollar" adlı şiiri izler. Son dörtlüğü şöyle:
     
    Her hatıradan bir iz,her göğüsten bir nefes
    Bütün dünya sussa da bu yollardan eksilmez ses,
    Her yolun başlangıcı yeni bir şevk ve heves,
    Gönüller ateş alır yollarda gide gele.
     
    Son sayılarda sürekli görülen Recep Rahmi TANKAYA, bu sayıda da iki şiiriyle yer alır,Bunlar: "Türkler Eğitim Bölgesine Selam" ve "Abdalata Eğitmen Bölgesine Veda" dır, Veda şiirini alıyoruz:
     
    Baharında güller açar
    Dallarda kuşlar uçar
    Gönüllerde neşe saça
    Bahçede bağlardan ayrıldım
     
    Bahçe yaptık dizi dizi
    Unutamam hiç birinizi,
    Zaman kavuşturur bizi.
    Yardan,ağyardan ayrıldım.
     
    Yıldız gibi şirin köyler
    Yavrucaklar şarkı söyler
    Rahmi der ki gönül eğler
    Sıra dağlardan ayrıldım.
     
    SIVACIOĞLU, iki şiiriyle yer alır bu sayıda;”Yolculuk” ve “Akşam”.Akşam’ı alıyoruz buraya.
     
    Uzaklardan akseden
    Gurbete doğru giden
                           
    Araba gürültüsü
    Ve bir hicran türküsü
     
    Bahçelerde yükselen
    Neredesin Eminem sen.

     

    Süküt sardı her yeri
    Akşamın etekleri
     
    Tozlu yolda süründü
    Gölgelere büründü
     
    Koyu yeşil ağaçlar
    Ve karşıki  yamaçlar
     
     
    "Köy Etütleri” köşesinin konusu “Sarimbey” dir. Y.Z. Mühendisi Enver ERTÜZÜN' ün Sarimbey  köyünü anlatan yazısının süreği gelecek sayıya kayar.
     
    İhsan SABUNCUOĞLU,"Çorum'da Maarif Hayatı"'nı konu olarak almış yazısına, Geçmiş dönemlerde,Çorum'daki eğitim olayını inceleyen SABUNCUOĞLU,tarihsel belge-lerle bizleri aydınlatır,Ayrıca H,1317 tarihi itibarıyla Çorum, Sungurlu, İskilip ve Osmancık' taki medreselerin adı,yeri,öğretmenleri,öğrenci sayısı ve kurucularıyla birlikte verir.
     
    "Cönklerden Derlemeler" de Eşref ERTEKİN,Şemsi'nin bir mersiyesini alır Şemsi' nin,Bektaşi şairlerinden olduğunu sandığını da ekler.

    *(Türk şair ve mutasarrıflarından olan Elvan Çelebi Baba İlyas’ın  soyundan gelen Aşık Paşa'nın  oğludur,Bulunan tek yapıtının adı ‘Menakıb-ul Kudsiyye fi Menasıb ül-Ünsiyye' adlı 2081 beyitten oluşan  kitabıdır,Elvançelebi köyünde Elvan Celebi’nin yaptırdığı,Elvan Çelebi zaviyesi (1352) Osmanlı döneminin ilk zaviyelerdendir. Yapı opluluğu,zaviye,türbe, ve camiden oluşur. Türbenin süslemeli ahşap kapısı bugün Çorum Müzesindedir.)M.G

     

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     48

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 49/50
     
    Çorumlu'nun 1 Temmuz 1944 tarihli 49/50,sayısının ilk yazısı Prof Dr Hıfz Veldet  VELİDEDEOĞLU'NUN  “Sevr'den Lozan'a" yazısıyla başlar.
     
    Yazıdan bazı alıntılar yapıyoruz.
     
    “.....Sevr antlaşması Osmanlı Hükümeti bakımından aczin ve ihanetin ve o zamanki düşmanlarımız bakımından da zulmün ve gafletin bir belgesi olarak tarihte yaşayacaktır. Onu teklif edenler tarihin en şerefli yapraklarını doldurmuş olan Türk gibi asil bir milletin bütün haklarından mahrum etmek istedikleri ve bu  milletin bir antlaşma ile öldürülüvere-ceği zannına düştükleri için haksız ve gafil ; onu kabul edenler ise, asırlardan beri bütün varlığını kendilerinden esirgemeyen bu milleti düşmanlara teslim etmekten başka çare göremedikleri için aciz ve hain idiler.
     
    Mudanya bu gaflet ve ihaneti silahla cezalandırdı:Lozan'daki yılmaz irade haksızlığı hakla düzeltti...”
     
    “....Sevr bilinmeden Mudanya'nın, Mudanya bilinmeden Lozan'ın  ve  bunların hepsi
    bilinmeden de Türkiye'nin cihanda kazandığı bugün kü şerefli durumun ve haiz olduğu hakların değer ve manası asla anlaşılamaz. Kendi şerefini bilmeyen adamın şerefsizliğe düşmesi, kendi hakkından haberi olmayanın haksızlığa kurban gitmesi nasıl kolay olursa, fertlerin ruhuna milli şeref ve milli haklar aşılanmamış veya bunları unutmuş olan milletle-rin de içinden çekerek başka milletlerin kölesi haline gelmesi aynı derecede kolay olur...”
     
    “.....Lozan Antlaşması Türkiye'yi bir Afrika müstemlekesinden farksız gören bu yurt-ta öz yurttaşlardan üstün hak ve imtiyazlara dayanarak milletin ekonomik bünyesini sömü-ren Frenk tipini ebediyen ortadan kaldırmıştır...”
     
    “.....Asırlarca çiğnenen haklar Lozan'da kazanıldı,Türk'ün kayıtsız şartsız istiklali Lozan'da dünyaya tanıtırdı. Türkiye Avrupa devletler  topluluğuna,eşit haklar esasına dayanarak ilk defa Lozan'a girdi ve Türk'ün lekelenmek istenen şerefi orada kurtarıldı...”
     
    Neşet KÖSEOĞLU'NUN “Çorum'da Oğuz Boylar"' yazısı 43 sayıdaki yazısının süreğidir. KÖSEOĞLU,bir yığın oymak adı sıralar. Bunların bir çoğu bugün köy ve yer adıdır . Oğuz aşiretine doğrudan bağlı olduğunu söylediği bu oymaklardan ayrılan soyları sıralar. Kayı boylarından ayrılan soyları on adet olarak belirler. Bunlardan Çorum'da bulunanlar:
     
    1-Keçili                     köy                             İskilip' te
    2-Karakeçili              köy                             İskilip' te
    3-Çoban                   köy                             Mecitözü'nde
    4-Halilli                     köy                             Alaca'da
    5-Hırka                     köy                             Alaca’da       
     
    Salur Oymağından  ayrılanlar:
     
    1-Yalvaç
    2-Karaman
    3-Keçiağa
     
    Bayat Oymağından ayrılanlar:
     
    1-Doğanlar
    2-Doğanlı
    Yazı şöyle sonlanır.: “...Alparslan'la birlikte gelip Anadolu içlerine yayılan bu büyük boyların önemli bir kısmının Çorum bölgesinin Türkler eline geçmesindeki geniş çalışmalarını bu açıklamalar ortaya koymaktadır...”
     
    “En Güzel Şiir" ve “Semai" SlVAClOĞLU'NUN. En güzel şiirden bir dörtlük alıyoruz:
     
    Gözlerinde sevda perisi güler,
    Baygın  bakışların bir ümit verir;
    Sevgilim bu halin kalbi büyüler,   
    Sevgilim bu halin en güzel şiir.
               
    “Çorum Tarihinde Kadın Elbiseleri” yazısı bu sayıda sonlanır.Yazının sonunda, kadınların süs için kullandıkları ziynet eşyasının bir listesini verir.Bu da 22 çeşittir. (Bir örnek vermek gerekirse, o zaman bir altın500 kuruştu.)
     
    İsmail CEYHAN,Türk Dil Kurumun. Lügat Kolu çalışmalarıyla hazırlanan ve “Kar-puz" maddesine kadar iki parça halinde yayımlanan geri kalan bölümünde yayınlanacağı duyrulan  Türkçe sözlüğü tanıtır ...”
     
    “23 Nisan" şiiriyle Recep Rahmi TANKAYA, 54 yıl öncesinin bayram coşkusunu ve sevincini günümüze yansıtır. Şiiri şöyle sonlanır;
     
    Ey vatandaş, nur saçan bu mutlu günü tanı,
    Bu mutlu gün kurtardı esaretten vatanı.
     
    Peşinden “Hamamözü” üzerine bir şiiri yer alır. İki dörtlük de bu şiirinden alıyoruz:
     
    Bağlarında türlü meyve doludur,
    Çorum ile Osmancık’ın yoludur
    Gümüşhacıköyünün de koludur.
    Güzel gördüm,güzel Hamamazü' nü.
  •  

  • Rahmi der yurdumun her yanı güzel
    Lakin Hamamözü özel  mi özel,
    Güz gelince bağlar dökse de gazel
    Güzel gördüm, güzel Hamamözü' nü.
     
    Eşref ERTEKIN'İN "Cönklerden Derledikleri"nde Altılı Bir Fahriye, Bektaşi şairlerinden Veli'ye ait üç şiir,iki adet Köroğlu şiiri yer alır.
     
    Eyi günde sadık dostlar çok olur
    Başa bir hal gelse küllü yok olur
    Varlıkta uğruna dönen çok olur
    Gönül belledin mi sadık dostunu.
               
    Velim eder Hacıbektaş Velim var
    İntikam tanrısı Sultan Balım var
    Hasiretiz, ayrılık var ölüm var
    Gönül belledin ki sadık dostunu...”
     
    Son bölüm; Karahisari Timurlu' ya ait ve Aşiretler arası şekavete dair vesikalardan oluşur.
     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    49

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 51
     
    Çorumlu 1 Ağustos 1944 tarihli 51.sayısı “Lozan Barışı” başlıklı yazıyla başlar. Yazıdan bir bölüm alıyoruz: “...Kılıç ve kalem aynı kudret ve maharetle kullanan savaş medeniyetlerinin kahramanları, Lozan salonlarında da eşsiz bir barış eri olmuş milletine bu mutlu günü hediye etmiş olan...”, “..Milli Şefimiz İsmet İNÖNÜ’ ne şükran ve minnetler sunarız...”
     
    İsmail CEYHAN'IN,”Köylerden İzlenimler” yazısı bu sayıda da sürer.
     
    "Kavacık Köyü" yazısını  55 yıl öncesine göre oldukça arı bir Türkçeyle yazan İsmail CEYHAN’IN dil  bilinci de oldukça iyi. Yedi sayfa tutan bu yazısında Kavacık köyünün eğitim sorunuyla ilgili bölümünü noktasına bile dokunmadan olduğu gibi alıyoruz: “...Kırk evli Kavacık köyü okulsuzdur. Köylüler çocuklarını Çorum'da okutabilecek maddi durumda değildirler. Bütün köyde,bozuk ve ezbere bir klişe halinde imzasını çize-bilen altı kişiyi geçmez. Okumaya karşı duyduğu hevesle,rast geldiğimize sorarak harfleri öğrenen,az çok birbirlerine çatan on beş yaşında bir çocuktan başka adının harflerini tanıyan yok....”
               
    Neşet KÖSEOĞLU, bu kez de Çorum’da soyadlarını araştırır. Yazısı şöyle başlar: “...Vakit buldukça hazırlamakta olduğum  ‘Çorum Yer Adları’ kitabında Çorum kasabasının mahalle,insan ve yer adlarıyla,sülale adlarına çok önem vermiş ve hiç bir adın ihmal edilmemesine çalışılmıştır...”, “...Çorum’un eski vakfiye, berat ve mahkeme, tapu, evrak sicillerinde tesadüf ettiğimiz soyadları şunlardır..." der ve peşinden 41 parça adı açıklamalı olarak sıralanır.
     
    "Çorum Tarihinde Kadın Elbiseleri” yazısının 4. bölümünü sunar Eşref ERTEKiN.  Takı olarak kullanılan altın çeşitlerini yazar.
     
    "Cönklerden Derlemeler"de,ele geçen bazı Bektaşi nefeslerini yayımlar Eşref ERTEKİN. Miraç Name-i Şah Hatai, Derviş Hatayi, Nuksani, lrfani örnek olarak verilir bu sayıda. İrfani' den iki dörtlük alıyoruz:
     
    Eğer ister isen aşıkı sadık
    Her kişinin yari kendine layık
    Ara yerden eksik olmaz münafık
    Eksik değil güle bir diken derler
     
    İrfani gülmezse sen de gülmezsin
    Sevda ne olduğun sen hiç bilmezsin
    Bin mana söylesem sen inanmazsın
    Sana Türkmen değil Terkiman derler.
     
    Recep Rahmi TANKAYA, "Uğurludağ" şiiriyle bu sayıda da yerini alır.
     
    Yaylanın sağı,solu
    Altın başakla dolu,
    Selam verip geçiyor
    Çorum-Çerikli yolu
     
    Yemyeşil dik yamaçlar
    Türlü türlü ağaçlar,
    Fildişiyle taranmış
    Sanırım sırma saçlar,
     
    Kartal en yüksek yerin
    Kış ayazdır,yaz serin,
    Seni;gezince Rahmi
    Ah çekti derin derin
     
    Dr. N. KUTLUK “Kızılırmak” Remzi KÜÇÜNEN’DE “Sonbahar”,"Gönül" ve “Zafer" şiirleriyle yer alırlar. Zafer şiirinin son iki dizesi şöyle:
               
    Yurt uğruna şehitlik erin son rübbesidir,
    Bu ses benim değildir ,bir şehidin sesidir.
     
    Eşref ERTEKİN, derlediği "Çorum Atasözleri"ni yayımlamayı sürdürür. Ancak, atasözlerinin  arasına deyimleri de karıştırmış. Deyimlerden birkaç örnek veriyoruz:
     
    Çalıyı tepesinden sürümek.
    Çalar almaz.
    Deli tavuk gibi dolaşmak.
    Öküz altında buzağı aramak.
    Tekeden süt sağmak.
     
    Şimdi de atasözlerinden örnekler veriyoruz.
     
    Çirkefe taş atma,üzerine sıçrar.
    Çirkin bürünür,güzel görünür.
    Dirgene dayanmayan porsuk harmana gelmez.
    Dadanmış kudurmuştan beterdir.
    Dostun belası düşmandan çetindir.
     
    Temmuz ayında Halkevi Çalışmaları bölümünde,spor ve müzik konusundaki etkinlikler anlatılır.
     
    Son bölümde:Çorum'a tabi Firuz ve Akviran karyeleri halkının sipahileri Mehmed'den şikayetine dair belgeler yayımlanır.
     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     50

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 52
      
                Altı aylık bir ara vermeden sonra 1 Şubat 1945 tarihinde yeniden yayımına başlar Çorumlu 52.sayısının ilk iki sayfasında Çorumlu yazar ekibinin, Çorum Halkevi konağı ve Halkevi sosyal etkinliklerini görüntüleyen resimleri  yer alır.
     
    Bunu Ortaokul Müdürü Ziya ATAMAN’IN  “1. İnönü Zaferi” yazısı izler. Yazıdan bir alıntı yapıyoruz; “...Mustafa Kemal ve O’nun  vefalı ve değerli arkadaşı İsmet Paşa, Anavatan semasının mukaddes havasında bütün hıyanetlere ve tehditlere rağmen insan kudreti dışın-da bir gayretle çalıştılar,her zorluğu yendiler .Ve dünyaya 9 Ocak 1921 günü 1.İnönü Zaferiyle; ‘Türk ölmez,egemenliğiyle, ülküsüyle o yaşıyor ve yaşayacaktır. Türk vatanına sokulmak isteyen her mütecaviz ,Anayurt’un haremi ismetinde boğulacaktır’  hakikatini duyurdular...”
     
    "Çorum'da Soyadları" ,geçen sayıdaki yazının süreğidir. Neşet KÖSEOĞLU soy-adları  sayısını bu sayıda 105'e ulaştırır .
     
    “Çorum  büyüklerinden  Hacı Hasan Paşa" yı Nazmi TOMBUŞ tanıtır. ' Beşiktaş Muhafızı  Yedi-Sekiz Hasan Paşa' da olarak anılan Hasan Paşa'nın iki de resmini alır bu sayıya: “...Hicri 1247 yılında Çorum'un Gülabibey mahallesinde doğan Hasan Paşa,basit bir  jandarma eriyken, II. Abdulhamit' in sadık bir adamı olarak mareşalliğe kadar yükseldi. İmzasını eski  Türkçe'yle 7-8 yazıp birleştirerek attığından,halk arasında Yedi-Sekiz Hasan Paşa olarak  anılmıştır. Çok iri yapılı güçlü bir adamdı. Padişah tarafından Beşiktaş Muhafızlığına getirildi . Uzun süre kaldığı bu görevi sırasında 20 Mayıs 1878 tarihinde ki Çırağan  Vak'asında çevresine topladığı birkaç yüz kişiyle Çırağan Sarayı’na saldıran, II. Abdulhamit’i tahtan indirip yerine V. Murat’ı tahta çıkarmak isteyen Ali Suvavi’yi, elindeki sopayla başına vurarak öldürdü, ayaklanmacıları dağıttı. Böylece Padişah'ın oturduğu Beşiktaş çevresini tam bir güvenlik altına alarak , II. Abdulhamit' in tahtını uzun yıllar sadakatle koruduğu gibi, bu hizmetine karşı kendi konumunu da güçlendirdi. Bir süre sonra da müşirliğe yükseltildi. Bektaşi tarikatına girdi. Özellikle oruç yiyenlere ve sarhoşlara kar-şı çok sert davranır,onları ünlü sopasıyla döver,sonra salıverirdi..."
     
    Macide ATAMAN'ın,"Dilek" adlı yazısı Türk tarihinin gerçek anlamıyla araştırılıp okullarda öğretilmesi yönündedir. Yazı şöyle başlar: “...Tarihimiz,dünyanın en eski ulusu olan Türk'ün başından geçenleri belirtmesi bakımından tarihlerin en yaşlısı,egemenlik tacını bütün tarih boyunca başında şerefle taşımış bir ulusun tarihi olmasıyla tarihlerin en şereflisidir. Fakat acı ile söyleyelim,ne yazık ki bu şeref dolu ciltleri biz kendi elimizle bir kenara atıvermiş,adeta unutulmasına, bilinmemesine emek harcamışız...”, Şöyle sonlanır: “...Batı bilginleri Türk tarihinin karanlık düğümlerini çözebilmek için büyük emekler verdiler.Orta Asya'ya ilim heyetleri gönderdiler,yer yer kazılar yaptılar, Çin,Yunan, Bizans,  Arap kaynaklarını incelediler. Bu çalışmaların tarih ilmine büyük hizmetleri dokunuyor ve tarihimiz aydınlanıyor. Türklük etrafında saygı artıyor,inançlar değişiyor...”, “...Batıda,kütüphaneler Türk tarihi ile değerli eserler kazandı...", “...Bu değerli eserle bizi başka bir dile boyun eğmeden kurtaracak,tarihle daha yakından tanışmamızı temin edecektir,Bu mutlu günü diliyor ve bekliyoruz..."
     
    Eşref ERTEKİN, "Cönklerden Derledikleri" yle Bektaşi Nefes ve Şairlerinden,'Şah Hatayi,Seher Abdal,İsyani, Düai Yemini'yle birlikte bir de türküye yer verir.
     
    Türküden iki dörtlük alıyoruz.
     
    Yüce dağlar boran değil kış değil
    Yavrudan ayrıldım gönül hoş değil
    Gurbet ile dayanamam iş değil
    Yol ver dağlar koyma beni yolumdan
     
    Yüce dağlar hiç olur mu boransız
    İmana gel kanlı zalim imansız
    Gurbet ile dayanılmaz mekansız
    Ayrılışım vatanımdan ilimden.
     
    Belgeler bölümünde :Ahmet ve Hoca Yusuf Vakfına ait vesikalar karar suretleri, mahkeme suretleri yayımlanır.
     
    Son bölümde Nazmi TOMBUŞ’ un yazdığı  "Radyofonik Tarihi Piyes'. yayımlanır . Piyesin konusunu şöyle anlatın Nazmi TOMBUŞ: “...1075-1706 M,yıllarında cereyan etmiş bir olaydır ki, 'Nikonya'nın Danişmendliler tarafından Bizanslılar' dan zaptından sonra 'Çorumlu' diye adlandırılması sebebini belirtir. Tarih  rivayetleriyle halk geleneklerinin uylaşmasına çalışılmıştır...”
     
    Bu sayı,bu piyesle sonlanır.

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     51

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 52
      
                Altı aylık bir ara vermeden sonra 1 Şubat 1945 tarihinde yeniden yayımına başlar Çorumlu 52.sayısının ilk iki sayfasında Çorumlu yazar ekibinin, Çorum Halkevi konağı ve Halkevi sosyal etkinliklerini görüntüleyen resimleri  yer alır.
     
    Bunu Ortaokul Müdürü Ziya ATAMAN’IN  “1. İnönü Zaferi” yazısı izler. Yazıdan bir alıntı yapıyoruz; “...Mustafa Kemal ve O’nun  vefalı ve değerli arkadaşı İsmet Paşa, Anavatan semasının mukaddes havasında bütün hıyanetlere ve tehditlere rağmen insan kudreti dışın-da bir gayretle çalıştılar,her zorluğu yendiler .Ve dünyaya 9 Ocak 1921 günü 1.İnönü Zaferiyle; ‘Türk ölmez,egemenliğiyle, ülküsüyle o yaşıyor ve yaşayacaktır. Türk vatanına sokulmak isteyen her mütecaviz ,Anayurt’un haremi ismetinde boğulacaktır’  hakikatini duyurdular...”
     
    "Çorum'da Soyadları" ,geçen sayıdaki yazının süreğidir. Neşet KÖSEOĞLU soy-adları  sayısını bu sayıda 105'e ulaştırır .
     
    “Çorum  büyüklerinden  Hacı Hasan Paşa" yı Nazmi TOMBUŞ tanıtır. ' Beşiktaş Muhafızı  Yedi-Sekiz Hasan Paşa' da olarak anılan Hasan Paşa'nın iki de resmini alır bu sayıya: “...Hicri 1247 yılında Çorum'un Gülabibey mahallesinde doğan Hasan Paşa,basit bir  jandarma eriyken, II. Abdulhamit' in sadık bir adamı olarak mareşalliğe kadar yükseldi. İmzasını eski  Türkçe'yle 7-8 yazıp birleştirerek attığından,halk arasında Yedi-Sekiz Hasan Paşa olarak  anılmıştır. Çok iri yapılı güçlü bir adamdı. Padişah tarafından Beşiktaş Muhafızlığına getirildi . Uzun süre kaldığı bu görevi sırasında 20 Mayıs 1878 tarihinde ki Çırağan  Vak'asında çevresine topladığı birkaç yüz kişiyle Çırağan Sarayı’na saldıran, II. Abdulhamit’i tahtan indirip yerine V. Murat’ı tahta çıkarmak isteyen Ali Suvavi’yi, elindeki sopayla başına vurarak öldürdü, ayaklanmacıları dağıttı. Böylece Padişah'ın oturduğu Beşiktaş çevresini tam bir güvenlik altına alarak , II. Abdulhamit' in tahtını uzun yıllar sadakatle koruduğu gibi, bu hizmetine karşı kendi konumunu da güçlendirdi. Bir süre sonra da müşirliğe yükseltildi. Bektaşi tarikatına girdi. Özellikle oruç yiyenlere ve sarhoşlara kar-şı çok sert davranır,onları ünlü sopasıyla döver,sonra salıverirdi..."
     
    Macide ATAMAN'ın,"Dilek" adlı yazısı Türk tarihinin gerçek anlamıyla araştırılıp okullarda öğretilmesi yönündedir. Yazı şöyle başlar: “...Tarihimiz,dünyanın en eski ulusu olan Türk'ün başından geçenleri belirtmesi bakımından tarihlerin en yaşlısı,egemenlik tacını bütün tarih boyunca başında şerefle taşımış bir ulusun tarihi olmasıyla tarihlerin en şereflisidir. Fakat acı ile söyleyelim,ne yazık ki bu şeref dolu ciltleri biz kendi elimizle bir kenara atıvermiş,adeta unutulmasına, bilinmemesine emek harcamışız...”, Şöyle sonlanır: “...Batı bilginleri Türk tarihinin karanlık düğümlerini çözebilmek için büyük emekler verdiler.Orta Asya'ya ilim heyetleri gönderdiler,yer yer kazılar yaptılar, Çin,Yunan, Bizans,  Arap kaynaklarını incelediler. Bu çalışmaların tarih ilmine büyük hizmetleri dokunuyor ve tarihimiz aydınlanıyor. Türklük etrafında saygı artıyor,inançlar değişiyor...”, “...Batıda,kütüphaneler Türk tarihi ile değerli eserler kazandı...", “...Bu değerli eserle bizi başka bir dile boyun eğmeden kurtaracak,tarihle daha yakından tanışmamızı temin edecektir,Bu mutlu günü diliyor ve bekliyoruz..."
     
    Eşref ERTEKİN, "Cönklerden Derledikleri" yle Bektaşi Nefes ve Şairlerinden,'Şah Hatayi,Seher Abdal,İsyani, Düai Yemini'yle birlikte bir de türküye yer verir.
     
    Türküden iki dörtlük alıyoruz.
     
    Yüce dağlar boran değil kış değil
    Yavrudan ayrıldım gönül hoş değil
    Gurbet ile dayanamam iş değil
    Yol ver dağlar koyma beni yolumdan
     
    Yüce dağlar hiç olur mu boransız
    İmana gel kanlı zalim imansız
    Gurbet ile dayanılmaz mekansız
    Ayrılışım vatanımdan ilimden.
     
    Belgeler bölümünde :Ahmet ve Hoca Yusuf Vakfına ait vesikalar karar suretleri, mahkeme suretleri yayımlanır.
     
    Son bölümde Nazmi TOMBUŞ’ un yazdığı  "Radyofonik Tarihi Piyes'. yayımlanır . Piyesin konusunu şöyle anlatın Nazmi TOMBUŞ: “...1075-1706 M,yıllarında cereyan etmiş bir olaydır ki, 'Nikonya'nın Danişmendliler tarafından Bizanslılar' dan zaptından sonra 'Çorumlu' diye adlandırılması sebebini belirtir. Tarih  rivayetleriyle halk geleneklerinin uylaşmasına çalışılmıştır...”
     
    Bu sayı,bu piyesle sonlanır.

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     52

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 53
     
     Çorumlunun 1 Mart 1945 tarihli 53. Sayısı Bahri MİYAK’IN Halkevleriyle ilgili bir yazısıyla başlar. “Halkevleri Ülkü Birlik ve Beraberlik Kaynağıdır” Yazının girişi şöyledir: “...Bundan 13 yıl önce 19 Şubat 1932’de yurdun 14 bahtiyar bucağında,kültür ve ülkü meşaleleri halinde 14 Halkevi: İnönü'nün  kudretli eliyle Atatürk’ün dehasından nur almıştı...”, “..Bugün bu çerağlardan 800 den  fazlası milli bütünlük içinde, özenli bir kültür çalışması için karanlıklara nurlu ışıklarını salmaktadır...”
     
    Yazı şöyle sonlanır: “...Mazinin ufuklarından bir çelik kalkan gibi tam ve bölünmez bir kütle halinde doğduk; istikbalin semasında bir güneş gibi bir ve birleştirici bir unsur halinde ileri,daima ileri; zafere, daima zafere gidiyoruz”
     
    Çorum büyüklerinden “Beşiktaş Muhafızı Müşir Hasan Paşa”nın  yaşam öyküsünün 2. Bölümü yayınlanır.
     
    Macide ATAMAN’ ın “Yiğide Kılıç, Köleye Kırbaç” yazısında İskitler' le ilgili tarihsel bir olayı anlatır.
     
    Lütfi ÜNSAL, “Kuşsaray  Köyünden Derlediği Bilmeceler”i almış bu sayıya. Birkaç örnek veriyoruz.
     
    Tek gezer çift yürür,alemin karnını doyurur.(öküz)...”
    Ağzından yer,burnundan kusar.(ibrik)..."
    Birkaç çöpün çatağı,beyoğlunun yatağı.(beşik)...”
    Ayna gibi ışılar,yılan gibi fışılar.(tırpan)...”
    Allah’tan küçük, Peygamber’ den büyük(Kur'an)..."
    Dünyayı tutar,denizi tutmaz,(kar)..."
     
    "Cönklerden Derledi"ği Bektaşi nefes ve şiirlerinden,Aşıki, Ali, Subutu' nun şiirlerinden  örneklerle dört tane de türkü alır Eşref ERTEKIN bu sayıya. Türkülerden iki örnek alıyoruz:
     
    Sevda derler bilmez idim
    Ardı sıra yelmez idim
    Gözün yaşı silmez idim
    Geldi başıma neyleyim
     
    Memeler dönmüş turunca
    Boyu uzun beli ince
    Benim bir tanem deyince
    Yandım kül oldum neyleyim.
     
    Bir başka türkü.
               
    Alemde bir yarimi bana verseler
    Bu fani dünyada malı neyleyim 
    Bir imdat olursa Mevla’mdan olsun 
    Hak bana yardımcı kulu neyleyim.
     
    Benim bir yarim var karşımda yatar
    Ateşim yanmadan tütünüm tüter 
    Yarimin dudağı bal bana yeter
    Arının verdiği balı neyleyim
     
    Yüce dağ başında laleler biter 
    Yarimi görünce yüreğim atar 
    Yarimin yanağı gül bana yeter
    İllerin verdiği gülü neyleyim.
     
    Son bölüm: Mevlevi Şeyhi İzzet Dede ve Mütevellisi Sait Efendilerin vakıflarının müstesna  olarak idare edilmesi hakkında 1325 tarihli istidaları zahrındaki muameleleri ve Emir Ahmet Medresesi Müderrisi Şevket Efendi' nin yedindeki vakfiye sureti yayımlanır.
     

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     53

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 54
     
    Çorumlunun 1 Nisan 1945 tarihli 54,sayısı Ziya ATAMAN'IN "İkinci İnönü"  başlıklı yazısıyla başlar. İkinci İnönü Zaferi'ni,yaratıcısı  olan eşsiz kahramanın ağzından verdikten sonra, şöyle  sürdürür yazısını: “...İnönü Zaferi,bir savaşın utku  ile taçlanmış bir safhası değil ölüme mahküm edilmiş bir  milletin ters bahtını değiştiren bir mucize idi. İnönü Zaferi,hakkın zulme galebesi ,ruhun maddeye üstünlüğü,ihtirasın imana yenilgisidir..."
     
     “Sıtmalılara Sağlık Öğütleri"ni:Nazmi TOMBUŞ'UN, geçen sayıdan süren "Hacı Hasan  Paşa'nın Yaşam Öyküsü" izler. Hasan Paşa' yı daha iyi tanımak için yazısından bir bölüm alıyoruz: “...II: Abdulhamit  tahtan indirildikten sonra,Yıldız' daki jurnaller gözden geçirilmiş-ti,Bu  incelemede Hacı Hasan Paşayı suçlandırabilecek bir belge elde edilememiştir.  
    Beşiktaş Karakolu'nda yaptığı söylenilen işkence ve dayakların hırsız,haydut, yankesici  makulesi kötü adamlara mahsus olduğu,şahsi veya siyasi kanaatlerinden dolayı hasiyetli,namuslu  kişilere böyle fena muamele yapılmadığı,şair Tevfik Fikret merhumun başından geçen şu vakıa  ile  de gerçekleşiyor.1314-1315 senelerinde idi, Robert Kolej Müdürünün oğlu İstanbul’a  gelmişti, Şerefine çay ziyafeti verilecekti, Fikret de refikası İle davetli idi,Mektebe giderlerken  kendilerini takip eden bir polis hafiyesi jurnal etmiş, Fikret' i Hasan Paşa çağırttırmıştı 'Oğlum ben seni severim,Karını kardeşini mektebe filan götürme,nene lazım,'  demiş,hatırını hoş ederek serbest  bırakmıştır. 
    O zamanlar eşini erkek yanına ve hususi bir Hıristiyan ve ecnebi cemiyeti içine çıkarmak ne demek olduğunu,bunun ehemmiyeti derecesini yaşlıca okurlarımız takdir eder sanırım,Meşrutiyet  devrinde bile eşi ile ecnebi toplantısında bulunan bir Türk zabi-tini, Enver Paşa ordu hizmetinden  çıkartmıştı...”
     
    Basri GOCUL, Deli Dumul' un "Azrail’le  Öfkelenişi" şiiri manzum bir destandır.
     
    Bahri MIYAK önceki sayılarda yayımlanan güzel yazılarından sonra, "Kıskançlık'  adlı  öyküsüyle çıkıyor karşımıza. Usta işi,oldukça etkileyici,güzel,konulu,yöresel bir öykü. Öykünün giriş bölümünü alıyoruz: “..Mehtap,gökyüzünden erimiş gümüş tozu zerreleri halinde yağıyor.Şehir bu nur  yağmurunun yan şeffaflığı içinde keskin gölgeler halinde oldukça uzaklardan görünüyor-du.Bu esrarlı  ışık sağanağının altında Çorum,iri tüveyçli, müskir bir çiçek gibi renk ve ko-ku içinde  yüzüyordu. Şehrin üzerinde kesif taze ve yapışkan bir şıra ve şarap kokusu esiyordu. Hoş bir rayiha  ve toz ışıkla çizilmiş bu Eylül mehtabı,ahenkli  bir ritimle bezeniyordu...”
     
                Sadi LEBLEBİCİOĞLU’NUN Hasan GÖZGÖRMEZ’DEN derlediği, Çorum Çayhatap türkülerinden "Minnik Kuş"  verilir bu sayıda. Türkünün  sözlerinin ikinci bölümünü  alıyoruz.
               
    Gidiyom Çorum üstü
    Minnik kuş minno yar
    Mendilim suya düştü
    Arslan yarim durma gel
               
    Mendilimi alırken
    Minnik kuş minno yar
    Gönül o yare düştü
    Aslan yarim durma gel.
     
    Merzifonlu  İskender Haki ERGİN’İN Çorum Valisi Sahip ÖRGE’YE  şiir diliyle yazdığı "Özel Dilekçe" si. Yedi dörtlükten oluşan bu şiirden iki dörtlük alıyoruz:
     
    Keyfim için,ben gelmedim Çorum'a 
    Em aradım,marazıma çor' uma 
    Bu işte yok mudur ,milli koruma ? 
    Cepte para tende can azalmıştır.
     
    Kul Haki,dostlara sözüm hediye,
                Hor bakmayın üçe beşe yediye.
    Hastahane benden,şimdilik diye
    Bilmem neden otuz lira almıştır.
     
    “Mecitözü İlçesi Köyleri Halk Şairleri Ağzından Belirlenen Yerli Destanlar” ı Lütfi ÜNSAL derlemiştir.
     
    Kuşsaray köyünden Hasan SAKLAVCI’NIN destanından iki dörtlük alıyoruz. Çiçek  hastalığı  nedeniyle söylenmiştir:
     
    Çiçek hastalığı  pek zalim geldi
    Küçücük yavrular sararıp soldu
    Üç günün içinde çok yavru öldü
    Çok analar ağlar gülmez bu sene
     
    Çiçek hastalığı evvelden kadim
    Elleme yavruya koç kurban edim
     Türküyü ben yaktım  Hasan' dır adım
    Çok analar ağlar gülmez bu sene.
     
    Diğer bir destansa Mecitözü Ortaköy, Göpsen Köyünden Göncük BEKTAŞ'TAN alınmıştır. İki  dörtlük de bundan alıyoruz.
     
    Mestane gözleri hilaldir kaşı
    Daha yirmi üç yirmi dört değmedi yaşı
    Ah edip ağlıyor Hüseyin kardeşi
    Ölüm yakışmıyor İrızam sana
     
    Kapısının önü bağ ile bostan
    Uçurduk İrıza’yı altın kafesten
    Göncük Bektaş elbet der ona destan
    Ölüm yakışmıyor İrizam sana.
     
    Eşref ERTEKİN’İN “Cönklerden Derlediği",Bektaşi Nefes ve dört koşma ile, Efsanevi bir ninni alır bu sayıya. On bir dörtlükten  oluşan bu ninniden iki dörtlük alıyoruz:
     
    Taştan bebek belediğim
    AI bağırdak doladığım
    Seni Hak'tan dilediğim
    Mevlam sana bir can versin,Ninni.
     
    Kamilimin benzi kanlı
    Yetmiş üç ananın sinni
    Beytullah' da kara donlu
    O da sana himmet etsin,Ninni.
     
    Son bölümde,vakıflarla ilgili belgeler yayımlanır.
     

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     54

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 55
      
    Çorumlunun 1 Mayıs 1945 tarihli 55 sayısının ilk yazısı yine Ortaokul Müdürü Ziya ATAMAN'IN. Yazısının konusu "23 Nisan". Yazıdan kısa bir alıntı yapıyoruz: “...Sevinelim ve coşalım. Bugün, 'Milli Egemenlik' meşalesinin Ankara Kalesi'nin yalçın kayalarında akisler yankılandırarak cihanın gözünü kamaştırdığı günün mesut yıldönümüdür .İlk Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa,Millet Meclisi'nin büyük kürsüsünden bugün haykırmıştır...", "...'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.", "...Bugün Türk,padişahın kulu değil kendi kendisinin sultanı olmuştur. Kendine buyruk olan  Türk'ün ilk işi yurduna sahip olmak olmuştur...", “...Sınırlarda,sınır dışında ve sınır içinde ve hakikatte savaştık,savaştık ve kazandık...", “...Bugün sınırlarımız içinde her şey bizimdir...",“...Dünyanın dört bucağı ölüm ve sefalet içinde inlerken,kan nehirler halinde çağ-larken biz  tarihimizin mutlu bir gününü cennet yurdumuzda kutluyoruz..."
     
    Dr,Fazıl ERCİYAS. "Sıtma Hakkında" bilgi verdikten sonra korunma yöntemlerini açıklıyor ve yazısını şöyle bağlıyor: “...Bataklık arazide suyu çekmek için kanallar açmak, sivrisinek yumurtalarını yiyen balıklar üretmek, bataklık araziye fazla su çeken fıstık,okaliptüs ağaçları dikmek de yararlıdır...”
     
    Bahri MIYAK' ın geçen sayıda başlayan "Kıskançlık" adlı öyküsü bu sayıda sonlanır.
     
    “Bektaşi duaları”nı Nazmi TOMBUŞ derlemiş. Yazısı şöyle başlar: “...Atmış yıl önce yazılmış bir Bektaşi Babası cönkünden derlediğimiz  Gülbank, Tercüman ,Nutuk başlıkları  altındaki Türkçe duaları folklor bakımından yararlı  bulduğumuzdan aşağıya yansıtıyoruz.  
    Türlerini, sadece başlıklarıyla veriyoruz: “...’Lokma Tercümanı',’Sofra Gülbankı',’Çırağ Gülbankı', ’Çırağ Uyandırma Tercü-manı', ‘Çırağ  Tercümanı’, ‘Gülbank', Şerbet Tercümanı',’Sofra Gülbankı’,’ Tıraş Tercüma-nı’,’Dört Kapu Selamı’,’Nutku Rehberi', ‘Sancak,Mersiye Selası', ‘Tiği Bent Tercümananı', ’Teslim Tercümanı’,'Hırka Tercümanı’,’Taç Niyazı Tercümanı’,’Tennure Tercümanı','Dolak Tercümanı’,’Eşik Tercümanı',’Tercümanı Menküş','Meydan Tercümanı'...” 
    Lokman Tercümanı'nı örnek olarak alıyoruz: “...Bismi şah:Evvel Allah diyelim, Kadim Allah diyelim, geldi Ali sofrası ya şah diyelim,şah  versin biz yiyelim,evliya keremine,cömertler,gerçek erenler demine Allah ! eyvallah,Hu,dost...”
     
    Ömer ÇİĞDEMTEPE adlı Ortaokul öğrencisi de "Dağlar" şiiriyle yer alır bu sayıda.
     
    Eşref ERTEKİIN'İN "Cönklerden Derledikleri" yine Bektaşi nefes ve şiirleridir Nihani  Baba,Nihani mersiyesi, Virani' ye ait büyük bir mersiye yayımlanır. Nihani Baba’dan örnek olarak bir bölüm alıyoruz...”
     
    Muhammed Mustafa sırrı Aliyel Murtaza hakkı
    Hatice Fatma binti Hasan hulki rıza hakkı
    Şehideyni saideyni  Hüseyin  Kerbela hakkı
    Ali Zeynel eba Bekır imam Cafer rıza hakkı
    Medet ey sırrı Murteza şir'i hak nak-di Ali
    Kutb-ül aktab kutb-ül ekber Hacı Bektaşi Veli.
     
    Çorum Halkevi'nin Nisan ayı etkinlikleri : Kurslar,(Avrupa Savaşı'nın sona ermesi nedeniyle) gösteriler yapılmış,konuşmalar ilgiyle izlenmiştir.
     
    Bu sayı,kağıtsızlık nedeniyle bir formla eksik çıkarılmıştır.
     
    Son bölüm:Muzaffer Paşa Camii yanındaki türbede metfun Safi Mehmet Efendi  Vakfiyesi, Beyler Çelebi türbesindeki,Türbedarlık Beratı,Beyler Çelebi Vakfı hakkında bir  ferman, Beyler Çelebi hakkında ayrıntılı belgelere ayrılmıştır.
     

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     55

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ  SAYI 56
     
    Çorumlu,9 aylık bir ara vermeden sonra 24 Şubat 1946 yılında yeniden yayın yaşamına döner. Bu 56.sayının ilk yazısı Ziya ATAMAN'IN "Halkevlerinin 14. Yıldönümü" yazısıdır. Yazıdan kısa bir alıntı yapıyoruz: “...Bugün,inancın,ülkünün,birlik ve sevginin ,milletçe kaynaşma ve dayanışma tapınağı olan Halkevlerinin kurulduğu gündür..." "...Devrimci, Milliyetçi, Halkçı,Cumhuriyetçi,Devletçi,Laik tekler birleşir bir olur,binler milyonlara çıkar.14 yıl önce bugün 34 Halkevi’nin açılış törenini asil hisle kutlarken kuvvetli bir inançla inanıyorduk ki bu Cumhuriyet mihrapları kısa bir zamanda üreyecek, türe-yecek Cumhuriyet nurlarını en uzak bucaklara ulaştıracaktır. Öyle oldu. Bugün yalnız ilimizde 7 Halkevi,32 Halkodası'nın kuruluş  yıldönümünü coşkun bir heyecan ve büyük sevinçle kutluyoruz..."
     
    Nazmi TOMBUŞ yine Çorum üzerine yazar."Kentimiz Niçin Çorum Diye Anılmış" Yazıyı buraya özet olarak alıyoruz: 
    Kent Bizans yönetiminde iken 10. yüzyıl sonlarında  “Nikonya. diye anılır.16.yüzyıldan önceki tarih kitaplarında ve tarihi belgelerde Çorum'un adı “Çorumlu” olarak geçmek-te;16. yüzyıldan sonda ise Çorum, bazan da Çorumlu diye anıldığı görülmektedir. 
    Melik Ahmet Gazi, Nikonya’yı (Çorum’u) Bizanslardan aldıktan sonra yerli halk Müslüman olmayı kabul eder. Sonradan vazgeçerek Türkler aleyhine harekete geçerler.Melik Ahmet Gazi’ye tuzak kurma girişiminde bulunarak verecekleri bir yemek şöleninde zehirlemek isterler. Ancak bu amaçlarını gerçekleştirilemeden şiddetli  bir deprem sonucu kale ve Çorum kenti yerle bir olur,Melik Ahmet Gazi olacakları düşünde görmüş,gerekli önlemi alarak kurtulmuştur .Çorum'un eski halkının bu kötü niyetlerinden dolayı onlara ‘Cürümlü’ denilmiş,bu da zamanla halk dilinde .Çorumluya dönüşmüştür,denir.
     Halk ağzında diğer bir söylentiye göre de ‘Çorum’ Rum Cevri terkibinden Farsçası olan ‘Cevri Rum’ sözünden türemiş oluyor,denir. 
    Bir başka halk söylentisine göre ise:çevresinin küçük dağ ve tepelerle çevrili olmasından dolayı ‘Çevrim’ denilmiş,bu sözcük,Arap harfleriyle yazılış benzerliklerinden dolayı halk ağzında sonradan ‘Çorum’ olmuş,denilmektedir. 
    Bu söylentilerin hepsi kelime türemesine dayanan varsayımlar olarak nitelenebilir. 
    Kentin,Türk dönemine geçişinden sonraki isminin nasıl olduğu konusunda bir görüş de, Melik Ahmet Gazi'nin fetihten sonra buraya Türkmenler'in Alayuntlu Çorumlu Oymağını reisleri İlyas Beyle birlikte yerleştirilmesi ile bağdaştırılır. Bundan sonra kent, Çorumlu oğlunun yurdu,kışlağı ve yaylağı olarak tanınmış, Çorumlu olarak anılmıştır. Hicri 1000 yılına kadar olan belgelerde ve yazışmalarda Çorumlu olarak geçen ismin,bu tarihten sonra Çorum'a dönüştürüldüğü benimsenmektedir.
     Evliya Seyahatnamesinde ise: “...Suyu ve havası hoş olduğundan Yakup Mirza yüzlerce hastayla gelip tamamı iyileştiği için ‘Çor'em’ denilmiştir.(Bilindiği gibi Çor hasta,Em ilaç anlamındadır.)
     
    Eşref ERTEKİN, halk ağzından derleme bir öykü ve destan yayımlar: “Yüz yıl önce Çorum'da geçen yürekler acısı bir macerayı tasvir eden destan” olarak giriş yapar yazısına. Biz kısaca özetliyoruz: Necip, yakışıklı,yiğit bir genç adam ;eşi ise dünya güzeli bir melektir. Necip gurbete gittiğinde,eşini emanet ettiği komşusu Necip' in karısına göz koyar. Necip' e mektup yazarak,karısının kötü yola düştüğünü bildirir,eşini boşatır. Sonra kadını kandırıp kendisini alır, Necip gurbetten döndüğünde gerçeği öğrenir. Felç geçirir,yatağa düşer. Ölüm döşeğinde Necip' in söylediği deyişlerden birini alıyoruz:
               
    Çekildi barhanam yüklendi göçüm
    Bilirim günahım affeyle suçum
    Necip’ i görmeye gelmedin niçin
    Necip sana kurban can kurban derim söylemez..
     
    Başındakiler; ölmeden,bir kez olsun görsün diyerek kadını gizlice Necip' in yanına getirirler. Necip'le kadın karşılıklı deyişlerle duygularını dile getirirler. Deyişlerden son bölümü alıyoruz.
     
    Aldı Necip:
    Kaldır nikabını göreyim yüzün
    Döküldü  göheri görmüyor gözüm
    Söyle de duyayım  ol şirin sözün
    Necip sana kurban can kurban derim söylemez.
     
    Aldı kadın:
    Ak ellere al kınalar yakmadım
    Sen gideli evden barktan çıkmadım
    Necip yarim deyi ile bakmadım
    Küstüm sana bu dünyada barışmam.
     
    Kadın onu bağışlamaz,son anlarını yaşayan Necip orada ölür.
     
    Fahri ÇÖPLÜ'NÜN "Çorum'da Arıcılık" yazısını, Eşref ERTEKİN'İN Çorum'un Göcenovacığı köyünden Hasan oğlu Halil Tuncay'ın başından geçenleri anlattığı yazısı izler.
     
    "Halkevleri Çalışmalarına Toplu Bir Bakış"ta Ankara Halkevi yayın organı "Ülkü"nün "Çorumlu" dergisi hakkındaki yazısından alıntılar verilir. Biz de buraya bu alıntıların bazılarını kısaca alıyoruz: “...1942 yılı, İkinci Kanun (Ülkü' nün 7. Sayısından), "Ankara Halkevi sahnelerinde Çorumluların oyunlarının ve türkülerinin çok beğenildiği..." yazılır.
     
    “.....Ülkü' nün, Mayıs 1942 tarihli 12,sayısında Behçet Kemal ÇAĞLAR, 'Halay' şiiriyle seslenir...”
     
    Sağda:Şark,imbiğinden dökülen meyler sızar:
    Solda:kolunu çarka kaptırmış Avrupa var
    Gel çek beni elimden,sağım,solum uçurum
    Ruhumu badireden kurtar artık ey Çorum...” şiiriyle yer alır.
     
    Aynı sayıda, Ceyhun Atıf KANSU ‘Oyunlar’ şiiriyle yer alır.
     
    Açılın,şöyle bir açılın beyler
    Başlıyor dağlar,yaylalar oyunu,
    Elele tutuştu şehirler köyler
    Kurban edin yurda,kesin koyunu
     
    Vur ey Çorumlu vur inlesin davul,
    Saz oldun gönlümde vurdun çalındın,
    Oyunda birleşir babayla oğul,
    Bir şenlik içinde süzülür alay.
     
    Türkmen kızı, söğüt dalı mısın sen?
    İncı inci, hafif hafif salındın
    Bağlama adını döktü tellerden,
    Saz oldun gönlümde vurdun çalındın.
     
    Unutma sevgimi iğdeli gelin,
    Mendilinde sakla isteklerini,
    Adımı çiziyor gül beyaz elin,
    Türkülerine koy dileklerini.
     
    1939 yılı,(Ülkü'nün Mayıs 75,sayısında Çorumlu için şöyle denir : “.....Çorumlunun tarih, edebiyat, sanat ve sair sahalarında bir Halkevi Dergisi'nin yapabileceği işleri muvaffakiyetle ve ciddi bir şekilde başaran varlığıyla övünebileceğimiz bir Halkevi Dergisi  örneği olduğunu her nüshamızda söyleyebiliriz...”, “...Çorumlu Dergisi ile ilgili,16 ayrı alıntı yapılır..."
     
    "Aslanın Hikayesi” Nazmi TOMBUŞ'UN manzum destanıdır.
     
    Aslan simgesiyle: önce Osmanlı İmparatorluğunu,onun yıkılmasıyla da,yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve onun başarısını anlatır.Bu destanın son dörtlüğünü alıyoruz:
     
    Bu dinç baş bu  aslana çok yakıştı, çok uydu  
    Narasını cihanda herkes yeniden duydu,
    Herkes su genç aslandan tekrar korktu ve ürktü.
    Çünkü onun dinç başı kahraman Atatürk'tü..."
     
    Şube etkinliklerini,vakıflara ait belgeler izler.
     

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    56

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 57
     
     
    30 Mart1946  tarihli 57. sayı Macide BÜYÜKATAMAN’IN "Bir Adımla Yüzyıllar" yazısıyla başlar. BÜYÜKATAMAN, Ergenokon’dan  günümüze Türklüğün destanlar yaratarak gelişini anlatır. Yazıdan kısa bir alıntı yapıyoruz: “.....(Türk’e) kudretli önderler hedef  verdi. Kılığını,dinini,yazısını,inancını ve görünüşünü  düzenleyen  Türk,efsanevi bir kudretle gerçeğin ortasında dimdik ve dinç duruyor. Bir hamlede yüzyılları aştı..."
     
    "Çorum'da Ahilik" Nazmi TOMBUŞUN yazısı. Ahilik üzerine yaptığı araştırmalarını,Ahilik kurumuyla ilgili belgeleri şöyle sıralar.
     
    1-Emir Hasan oğlu Ahi Ahmet vakfiyesi,
    2-Ahi icazetnamesi,
    3-Beyler Çelebi' nin Abdalata zaviyesi vakfiyesi
    4-   Ahi Menteşe vakfına ait fermanlar... "
     
    Yazı şöyle sonlanır: ".....Şimdi ören bir halde bulunan  Tabakane’ deki ‘Ahi Evran’ tekkesi vaktiyle Ahi mahfili idi. Esnaf toplantıları burada yapılırdı. Bir yatır olmasına karşın  bu tekkeye çok saygı  gösterilirdi..."
     
    "Köyde Eğitim Davamız” yazısı gezici Başöğretmen  Osman TUNCER'İN Eğitim-öğretim konusunda istatistiki bilgiler de verir. Yazısından bir bölüm alıntılıyoruz.
     
    “.....İı merkezine bağlı 154 köyde nüfusun yüzde yirmisini teşkil eden ilköğretim çağındaki 10850 çocuğun,3189'u köy okullarında okumakta ve devamları yüzde yüz sağlanmaktadır.1945 yılında köylerimizde Özel İdare' den maaş alan öğretmenlerden başka 63 eğitmen,19 köy enstitüsü mezunu öğretmen çalışmaktadır..."
     
    Aşık Sadık,"Halkevi Destanı"nı yazar. Son dörtlüğü şöyle.
     
    Şimdi dostlar eğlenelim gülelim
    Gönlümüzden pası,kiri silelim
    Aşık Sadık der ki şunu bilelim
    Çok yardım görmüşüz Halkevimizden.
     
    "Cönklerden Derlemeler”de Eşref ERTEKİN,eski bir zamana ait Fukara Destanı ile Bektaşi Nefes ve şiirlerinden Virani' ye ait 9 şiire yer verir. Şair  Rızai’nin “Fukara Destanı” ndan birkaç dörtlük alıyoruz.
     
    Rençberde kalmadı koşmaya öküz
    Aldığı pahalı sattığı ucuz
    Hafta sekiz amma teklifi dokuz
    lşte böyle müflis kaldı fukara.
     
    Yüz kuruşta otuz iskontolara
    İşerini hemen Allah onlara
    Rençberler  eleğin astı duvara
    Katı müşkül dertte kaldı fukara.
     
    Şahnalar harmana gelir gezerek
    Yarı koymaz yer,yurt yemlik diyerek
    Öküz tohum vermiş sanki müşterek
    Ekin ekmeden de kaldı fukara.
     
    “Çorum’da Dokumacılık”  yazısına şöyle başlanır: “...Bu ayın 7. günü ‘Çorum  Dokumacıları Küçük Sanat Kooperatifi “ senelik kurul toplantısını yaptı.Okunan yönetim  kurulu raporuna göre ,486 tezgahla çalışan bu kurumun,475 kadın 7 erkek üyesi vardır .Üyelerin hepsi gerçek dokumacıdır...", “....Kooperatif 10 bin lira kadar bir sermaye ile 1942 yılında işe başlamıştır,Şimdi elinde  seksen bin lira sermayesi ve yedek akçesi vardır..."
     
    Belgeler bölümünde:Koca Mehmet Paşa ve Beyler Çelebi vakıflarının birleştiği bir köyde vuku bulan bir münazarayı halle ait vesika, Beyler Çelebi vakfı hakkında bir vekaletname, Beyler Çelebi evkafına ait berat yer alır...”
     
    "Arı Sırları" yazısı Ziraat Muallimi Fahri ÇÖPLÜNÜN. “Arının Hayat Tarzı ve Üremesi,Arı Yuvası Kovan,Çerçeveli Kovanlara Arı Konulması,Arıların Beslenmesi, Kovanların Yoklanması,Peteklerin Önemi ve Muhafazası, Arı Oğulu “başlıkları altında arıcılık'ı anlatır.
     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     57

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 58
     
     Nisan 1946 tarihli 58. sayının ilk yazısı Ziya BÜYÜKATAMAN'INn "23 Nisan" adlı yazısında 23 Nisan coşkusunu yarım yüzyıl öncesinden günümüze taşır .Şöyle der yazısının sonunda: “.....Milletin hakimiyeti (Demokrasi) en insani yaşama tarzıdır. Biz buna 23 Nisan' da kavuştuk...", “.....Yurt düne bakarak bu gün bir cennettir ve her gün biraz daha mamur oluyor. Millet kıyafeti  ile,dili ile,inanış ve bilgisi ile yepyeni  genç bir millet oldu. Türkün en büyük vasfı olan  barışçılık,hakka saygı,bilgiye susama,yurdu tapınma,yasaya bağlılık vasıfları cihanda bir daha tasdik  edildi..."
     
     "Çorum'da Ahilik" yazısının ikinci bölümünü yayınlar Nazmi TOMBUŞ. Özetle şöyle der: “.....Ahiliğin gelenek ve kuralları Osmanlı döneminde,bütün Anadolu kentlerinde olduğu gibi  Çorum' da da 'Lonca' adı verilen esnaf örgütlerinin bir yiğitbaşısı bulunmakla birlikte ,Çorum’da   Debbağlar' ın loncası genel bir karar yeri olarak kabul edilmişti. Bütün esnafı ilgilendiren büyük  işleri,Tabakhane Mahallesi'nde Ahi Evran Tekkesi'nde genel toplantı yapılırdı. Bu toplantılara  debbağların yiğitbaşısı başkanlık ederdi .Genel Lonca' nın kararları değişmezdi..." , “.....Bu kurumlar sonraları bir irtica unsuru haline gelmiş,hatta lüzumlu lüzumsuz memleket  işlerine burun sokmaya başlamıştır..."
     
    ”.....Çorum’a  ilk olarak gelen bir tiyatro kumpanyasının oyunlarını ahlaka aykırıdır diye, bunun men' i için Ahi Evran Tekkesinde bir toplantı yaparak,hükümete başvurdular. Fakat o zaman Çorum  Mutasarrıfı  bulunan Hüseyin Cahit YALÇIN' ın dayısı Cemal Bey elebaşıları tevkif ettirerek  Divani Harbe sevketti. Bu ikinci gözdağı loncaları kıpırdayamayacak duruma getirdi,tamamen söndürüldü...”
               
    Cönklerden Derlemeler”de bu sayıda da sürer,Eşref ERTEKİN bu sayıya, Şakir adında bir  halk şairinin “Dünya Destanı” nı,10 adet viranı, Seyrani’ ye nezire, Fevziye divanı ve Bektaşi nefes ve  şiirlerini alır.
     
    13 dörtlükten oluşan, Şakir'in Dünya Destanı'ndan üç dörtlük alıyoruz.
     
    Gelür huzuruna boyun eğerek
    Bil tüketmek ister seni yiyerek
    Sütlü sütlü meler kuzum diyerek
    Develi,koyunlu,inekli dünya
     
    Süslenmiş kızları hep koca bekler
    Dünürleri biribirini ekler
    Alup düğün kurar  çok pezevenkler
    Davullu, zurnalı, köçekli dünya
     
    Yıktı benim diyen kahramanları
    Kuruttu dibinden yaş fidanları
    Harap etti nice hanumanları
    Baltalı,kazmalı,kürekli dünya.
     
    Macide BÜYÜKATAMAN, "Mimar Sinan" üzerine yazar.
     
    "Verem Hakkında" yazısıyla Dr. Fazıl ERCİYAŞ,veremden korunma yöntemlerini  açıkladıktan sonra kısaca şöyle der: “.....Verem hastalıklarının çokluğu nedeniyle Çorum ilinin bir Verem Mücadele Dis-panseri'ne  çok ihtiyacı vardır..."
               
    Halkevi’nin 1946 Nisan ayı etkinliklerini,Fahri ÇÖPLÜ'NÜN,"Arı Sırları" yazısı izler.
     
    Son bölümde yine tarihsel belgelere yer verilir.

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

      58

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 58
     
     Nisan 1946 tarihli 58. sayının ilk yazısı Ziya BÜYÜKATAMAN'INn "23 Nisan" adlı yazısında 23 Nisan coşkusunu yarım yüzyıl öncesinden günümüze taşır .Şöyle der yazısının sonunda: “.....Milletin hakimiyeti (Demokrasi) en insani yaşama tarzıdır. Biz buna 23 Nisan' da kavuştuk...", “.....Yurt düne bakarak bu gün bir cennettir ve her gün biraz daha mamur oluyor. Millet kıyafeti  ile,dili ile,inanış ve bilgisi ile yepyeni  genç bir millet oldu. Türkün en büyük vasfı olan  barışçılık,hakka saygı,bilgiye susama,yurdu tapınma,yasaya bağlılık vasıfları cihanda bir daha tasdik  edildi..."
     
     "Çorum'da Ahilik" yazısının ikinci bölümünü yayınlar Nazmi TOMBUŞ. Özetle şöyle der: “.....Ahiliğin gelenek ve kuralları Osmanlı döneminde,bütün Anadolu kentlerinde olduğu gibi  Çorum' da da 'Lonca' adı verilen esnaf örgütlerinin bir yiğitbaşısı bulunmakla birlikte ,Çorum’da   Debbağlar' ın loncası genel bir karar yeri olarak kabul edilmişti. Bütün esnafı ilgilendiren büyük  işleri,Tabakhane Mahallesi'nde Ahi Evran Tekkesi'nde genel toplantı yapılırdı. Bu toplantılara  debbağların yiğitbaşısı başkanlık ederdi .Genel Lonca' nın kararları değişmezdi..." , “.....Bu kurumlar sonraları bir irtica unsuru haline gelmiş,hatta lüzumlu lüzumsuz memleket  işlerine burun sokmaya başlamıştır..."
     
    ”.....Çorum’a  ilk olarak gelen bir tiyatro kumpanyasının oyunlarını ahlaka aykırıdır diye, bunun men' i için Ahi Evran Tekkesinde bir toplantı yaparak,hükümete başvurdular. Fakat o zaman Çorum  Mutasarrıfı  bulunan Hüseyin Cahit YALÇIN' ın dayısı Cemal Bey elebaşıları tevkif ettirerek  Divani Harbe sevketti. Bu ikinci gözdağı loncaları kıpırdayamayacak duruma getirdi,tamamen söndürüldü...”
               
    Cönklerden Derlemeler”de bu sayıda da sürer,Eşref ERTEKİN bu sayıya, Şakir adında bir  halk şairinin “Dünya Destanı” nı,10 adet viranı, Seyrani’ ye nezire, Fevziye divanı ve Bektaşi nefes ve  şiirlerini alır.
     
    13 dörtlükten oluşan, Şakir'in Dünya Destanı'ndan üç dörtlük alıyoruz.
     
    Gelür huzuruna boyun eğerek
    Bil tüketmek ister seni yiyerek
    Sütlü sütlü meler kuzum diyerek
    Develi,koyunlu,inekli dünya
     
    Süslenmiş kızları hep koca bekler
    Dünürleri biribirini ekler
    Alup düğün kurar  çok pezevenkler
    Davullu, zurnalı, köçekli dünya
     
    Yıktı benim diyen kahramanları
    Kuruttu dibinden yaş fidanları
    Harap etti nice hanumanları
    Baltalı,kazmalı,kürekli dünya.
     
    Macide BÜYÜKATAMAN, "Mimar Sinan" üzerine yazar.
     
    "Verem Hakkında" yazısıyla Dr. Fazıl ERCİYAŞ,veremden korunma yöntemlerini  açıkladıktan sonra kısaca şöyle der: “.....Verem hastalıklarının çokluğu nedeniyle Çorum ilinin bir Verem Mücadele Dis-panseri'ne  çok ihtiyacı vardır..."
               
    Halkevi’nin 1946 Nisan ayı etkinliklerini,Fahri ÇÖPLÜ'NÜN,"Arı Sırları" yazısı izler.
     
    Son bölümde yine tarihsel belgelere yer verilir.

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

      59 

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 59
     
                 Haziran 1946 tarihli 59,sayı,Ziya BÜYÜKATAMAN'IN "19 Mayıs" yazısıyla başlar. Bu bayram  gününü şöyle tanımlar: “.....Bütün yaraları sararak esareti hürriyete, cehaleti bilgiye, ihtiyarlığı gençliğe, haraplığı bayındırlığa, hülasa;geceyi gündüze, karabahtı aydınlığa çekiveren o mutlu günde Mayıs ayının ortalarına denk düşmüş,bize bütün acıları unutturarak bayram günleri yapmıştı...", “.....19 Mayıs yılın en güzel günü,bahtımızın bayramıdır..."
     
    "Sıtma Öğütleri" yazısından sonra,Tarih-Coğrafya Öğretmeni Necmi ŞAMLl'NIN "Türkiye  Nüfus Yoğunluk Bölgeleri ve Çorum'un Yeri" başlıklı yazısı yer alır.
     
    Dr,Fazıl ERCIYAŞ, "Spor ve Cinsi Terbiye" konusunda yazar.
     
    Tarihi bir öyküyü,"Der-Beyan-ı Menak'b-ı Ali Osman"ı,elyazması bir kitaptan alıntılayıp yayınlayan Eşref ERTEKİN'DİR..
     
    Bu Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun öyküsüdür.
     
    Eşref ERTEKİN'İN bu sayı için "Cönklerden Derlediği" Mersiyeyi ilhami, Hakimi,  Nesimi, Mersiye  Hakimi,Gazeli, Mevci, Türabi, Bektaşi şiir ve nefesleridir. Bektaşi şiir ve nefeslerinden bir bölüm alıyoruz:
     
    (Kul Cenan sordu,Mansur Abdal söyledi)
    Evvel dünyaya  kim geldi
    Gelindi Mansur haber ver
    Gelsin mana dinleyenler
    Hak mavahile kânidir Hu
     
    Kaçan bin yıldır dururdu
    Ya bu kandili kim kurdu
    Evvel dünyada kim öldü
    Gelindi Mansur haber ver
     
    Yüzbin yıllar kandil durdu
    Kandili dünyada Hak  kurdu
    Evvel dünyada Habil öldü
    Evvel ahir fanidir Hu.
     
    Mümkün mü hicana yandır
    Bülbülüm gülşene kondur
    Kul Cenan üstadın kimdir
    Gelindi Mansur haber ver
     
    Mansur Abdal dünya fani
    Amel işle özün tanı
    Mevlâm yaratmış cümle insanı
    Dünya bir mihnet evidir Hu.
     
    "Canikli Ali Paşa'nın Islahat Layıhası" yazısı bu sayıda başlar gelecek sayıya sarkar.
     
    Ödüllü bir yarışma duyurusu: "1947 yılı CHP Sanat Mükafatı".
     
    Piyes müsabakasına katılma şartları şöyle belirlenir.
     
    1940 yılından sonra basılmış telif eserler için birinciye 3000,ikinciye 2000,üçüncü gelene 1000 lira ödül verilecektir.
     
    Son bölüm yine beratlar,vakfiye suretleriyle sonlanır.

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     60

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 60 
     
    Temmuz 1946 tarihli 60,sayı "Seçim Münasebetiyle Bir Konuşma" yazısıyla başlar.
     
    Sekiz sayfalık bir konuşma metni olan yazı,Edebiyat Öğretmeni Mediha AYAN'IN.
     
    Yazının özü:Cumhuriyetin kuruluşundan o güne değin yapılanlar İnönü'nün başardıkları ve oyların O’na  verilmesi yönündedir.
     
    Eşref ERTEKİN'İN tarihi bir öyküyü anlattığı yazısı."Der-beyan-l Menakıb-ı Ali Osman" yazısı geçen sayının süreğidir.Bu yazıyı ”Canikli Ali Paşa’nın Islahat Layıhası” izler. Her iki sayıda sekizer sayfa olup,süreği gelecek sayıya sarkar.
     
                Eşref ERTEKİN’İN “Cönklerden Derledikleri”nin ilki, Tarihi İbn-i Çapan,diğerleri Yunus Emre’ye ait bir ilahi,diğer bir gazeli Hz.Yunus ve Şerhi, Kelam-ı Hazreti Nakşi  Rahmetullah, Güfte-i Sultan Selim ve Bektaşi şiir ve nefesleridir. Böyle isim vererek geçiştirdiğimiz ,ağdalı bir Osmanlıcayla yazılmış olanlardır. Dili anlaşılır olduğu için Yunus Emre’ye ait olan bir ilahiyi örnek olarak alıyoruz.
     
    Ne göründü şu Ferhat'ın gözüne
    Kayaları kesüben  dosta yol eyler
     
    Ne göründü şu Yakub'un gözüne
    Yusuf'un aldırmış ahü nar eyler
     
    Ne göründü şu Mecnun'un gözüne
    Leyla'sını yitirmiş ahü zar eyler
     
    Ne göründü şu Ethem'in gözüne
    Tacını tahtını tarümar eyler
     
    Aşık Yunus'un altun sözleri
    Söylenmez nâdâne kızıl pul eyler.
     
    Sultan Selim' e ait olan,"Güfte-i Sultan Selim" şiirinden de bir bölüm alıyoruz.
     
    Osmanlı arslanları cenge gitmeden
    Din düşmanlarıına satır çalmadan
    Şu kâfirden intikamım almadan
    Gözüm açık gider ölürsem böyle
     
    Nice ibadullah kâfirde ahı
    Derununda yanar daim çırağı
    Kıraat edelim Kitabullahı
    Dinde şeri midir oturmak böyle.
     
    Gidelim semti gazaya ya nasip neyler
    Ya mağlup eyler bizi ya galip eyler
    Ah edüb Sultan Selim böylece söyler
    Ceddim ahı kafirde kalsın mı böyle..."
     
    Bu sayı da Çorum'da vaki Ahmediye Medresesi vakfiyesi yazısıyla sonlanır.

     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

     61

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    Çorumlu Dergisi BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    ÇORUMLU DERGİSİ SAYI 61
      
                Ağustos 1946 tarihli 61.sayı Çorumlunun son sayısıdır.Bu sayıda iki yazısının sonunda ‘Bitmedi’ , ’sonu var’ denildiği halde, herhangi bir bilgi verilmeden Çorumlu birdenbire yayımına son verir.
     
                Bu sayının ilk yazısı ,Necmi ŞAMLI’(OĞLU) nun. “14.Dil Bayramı Dolayısı İle Bir Konuşma" başlıklı yazısıdır.
     
                Dil konusunu tarihsel süreci içinde ele alan Necmi ŞAMLI,geçmişten günümüze Türk Dili’ni inceler. Yedi sayfalık yazıdan bazı alıntılar yapıyoruz: “...Türk dilini tam anlamıyla dünyaya tanıtan tanık Miladın 8.yüzyılında dikilmiş olan Orhun (Orkun) ve Yenisey Anıtları' dır. Göktürkler tarafından M,S 732'de Kültekin ve 735'te Bilge Kağan adlarına dikilmiş olan bu anıtlara,Uygurlar tarafından Yenisey havalisinde dikilmiş olan taş anıtlar en temiz en zengin Türkçenin örneklerini vermektedir...”, “...M.S.1070 yıllarında Yusuf Has Hacip Ebu Ali Bin Süleyman Arslan Buğra Karahan’a takdim ettiği 6600 beyitlik Kutatgu Bilig (Saadet Veren Bilgi) adlı eserini Türkçe yazdı...”, “...Yine 11 asırda Kaşkarlı Mahmut'un 1072-1074 yılları arasında Bağdat'ta yaz-dığı Divan-ı Lugat’it Türk adlı eser Türkçenin zenginliğini ve Türkçe öğrenmenin Araplar için lüzumunu belirtiyordu...”, “.....Miladın 12,asrında yaşamış olan Ali Şir Nevai,yazdığı Muhakemat al Lügateyn adlı eserinde,Türkçe kelimelerle Arapça kelimeleri karşılaştırarak Türk Dili’nin güzelliğini ve diğer dillerden üstünlüğünü,güzel bir Türkçe ile dünyaya tanıtıyordu...", “....15-16.yüzyılda dünyanın en büyük Türk Devleti olan Osmanlı İmparatorluğu'nda Türk Dili üzerindeki yabancı egemenliği bütün şiddetiyle devam etmiştir. Türkçe,Arapça, Farsça kelimelerden meydana gelmiş bir Osmanlıca  Arap ve Fars kalıp ve kurallarıyla dolu bir Divan devlet Edebiyatı meydana gelmiştir. Halk diliyle devlet dili,Divan Edebiyatı ile Halk Edebiyatı arasında uçurum meydana gelmiştir..”, “..Tanzimat Fermanından sonra...", ”.....Şinasi ve Ziya Paşa...", "...Şemsettin Sami ve Ziya Gökalp gibi büyük Türkçüler dilin sadeleşmesinde büyük roller oynadılar...", “....Yeni kurulan Türk Devleti'nin benliğini hissetmesi de ancak Türk Dili'nin bağımsızlığını kurtardıktan sonra oldu,işte 26 Eylül 1932'de İstanbul Dolmabahçe Sarayın' da toplanan Dil Kurultayı'nın yüklendiği ağır görev bu idi,Bu tarihten sonra kurulan 'Türk Dil Kurumu' da bu amacın gerçekleşmesi için çalıştı..."
     
    Geçen sayıdan süren "Canikli Ali Paşa'nın lslahat Layıhası"'ile, "Der-beyan-Menakıb,ı Ali Osman" yazılarının biri 9,diğeri 8 sayfa yer tutar. Devamı başta da söylediğimiz gibi bir daha hiç çıkmayacak olan gelecek sayıya kayar.
     
    “Çönklerden Derlemeler"de yine Bektaşi şiir ve nefeslerini yayınlar Eşref ERTEKIN.
     
    Çorumlu,bu 61 sayısıyla bir daha çıkmamak üzere yayım yaşamını noktalar.

    BİTTİ

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

    Çorumlu Dergisi ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

    KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

    BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

    Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

    DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
     
    Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM
     Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

    1