DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 

İÇİNDEKİLER
Mahmut Selim GÜRSEL TAKDİM
Hayat Hikayesi
BESLENME
İSHAL
ÇOCUKLUK ÇAĞI ASTIM HASTALIĞINDAN KORUNMA YOLLARI
GRİP VE GRİP AŞISI


 

 
Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan kullanmayınız!
Hazırlayan Mahmut Selim GÜRSEL
corumlu2000@gmail.com
Sitemiz ve yazarlarımız;hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

 01

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP ismi  Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

TAKDİM           

Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak görülmelidir.

            Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.

            Bu çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı göreceksiniz.

            Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir kitaptır; onu okumamız gereklidir.

            Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar veremeyiz. 

Mahmut Selim GÜRSEL  

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 02

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

Sevda TANRIVERDİ KILIÇ

1962 yılında Kars’ta doğdum. İlk okulu  Ankara Alagündüz ilk öğretim okulunu(1969-1974),Ota Okul ve lise Ankara Gülveren Lisesinde (1974-1979)  okudum. Ankara üniversitesi
Tıp Fakültesini 1985 yılında bitirdim.!985-1987 yılları arasında Elazığ Fırat Üniversitesin’de o dönemki mevcut yasaya göre zorunlu hizmet adı altında görev yaptım. 1987 yılında Ankara Hastanesinde Çocuk Hastalıkları dalında ihtisas yapmaya başladım. 1991 yılında uzmanlık eğitimimi tamamladım. 1991-1995 yılları arasında Çorum Bayat Devlet Hastanesinde Başhekim olarak görev yaptım. 1995 yılından bugüne kadar Çorum Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesinde Çocuk 
Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapmaktayım. 
İlkokul yıllarında doktor olmayı hayal ederdim .Bu hayalimi gerçekleştirdim. 
Doktorluk bugünkü biçimiyle ülkemizde gençliğe önerilecek bir meslek olmaktan uzak,inanıldığı gibi saygın meslek olmaktan uzaklaşmaktadır. İnsana rahat konforlu bir yaşam sağlamadığı gibi içinde bulunduğumuz sistemin en fazla hırpaladığı bir mesleği icra ettiğimizi düşünüyorum. Mesleğimi ancak bu mesleği seven ve bu işi yapmayı idealistçe gerçekleştirmek isteyenlere önerebilirim. 
Çorumlu dergisinden önce yalnızca mesleğimle ilgili araştırma ve derleme şeklinde yazılarım yayınlandı . 
Ankara Hastanesi Bülteni,Türkiye Klinikleri Dergisi,Optimal isimli tip dergisinde bu yazılar yayınlandı. 
Benim yaptığım uzmanlık dalının ismi Çocuk Sağlığı Ve Hastalıklarıdır. Bu uzmanlık hem koruyucu hem de tedavi edici hekimliği içine alır. Koruyucu hekimlik hastalanmayı önlemektir . Hastalanmayı önlemek bir hastalığı en iyi biçimde tedavi etmekten daha önemlidir ve ekonomiktir. Örneğin Romatizmal kalp hastalığından kişiyi korumak için üç haftada bir kez bir adet enjeksiyon yapmak yeterli iken ,bir romatizmal kalp hastalığının tedavisini gerektirdiği maddi ve manevi yük karşılaştıramayacak boyutlardadır. Benim idealim mesleğimin bu boyutunu başta sağlık sistemi düzenleyicileri olmak üzere meslektaşlarım ve hastalarım tarafından kavranmasıdır. Bu ideali elbette yalnız benim gerçekleştirmem mümkün değildir. Ben ancak konuya ilgi çekebilirim. Çorumlu 2000 dergisindeki yazı yazma gerekliliği bile meslekten olmayan insanlara mevcut sağlığı korumanın önemini kavratma ile ilgilidir. Yayınevimizin basılmış ve sanal yayınlanmış dergilerinde yazıları bulunmaktadır.
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 03

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BESLENME
         Bebekler için en uygun besin anne sütüdür. Hiçbir mama anne sütünün yerini tutmaz. Anne sütü bebeğe verilebilecek en uygun,besleyici ve sindirimi en kolay olan besindir. Doğumdan sonra ilk dört ile altı ay yalnız anne sütü verilmesi bebeğin tüm gıda ve su ihtiyacını karşılar. Başka bir şey verilmesine gerek kalmaz. Bebek on beş gülük olduktan sonra D vitamini başlanmalıdır. Bebek 4-6 aylık olduktan sonra anne sütü verilmeye devam edilmelidir. Çünkü anne sütü bebekleri başta ishal olmak üzere birçok hastalıktan korur.
0-2 AYLIK BEBEĞİN BESLENMESİ:
         Her 3-4 saatte bir anne sütü verilmelidir. Doktor önerisine göre D vitamini ve ihtiyaç varsa florür verilir. Nadir olarak anne sütü yoksa her öğünde 90-120 ml olmak üzere 3-4 saatte bir formül mama verilir. Anne sütü yetersiz ve formül mama almıyorsa inek sütü verilir. İnek sütü kullanımının zorunlu olduğu durumlarda ilk ayda yarı yarıya, ondan sonraki aylarda 2 kısım süt,bir kısım su olacak şekilde sulandırılır. 4. aydan sonra sütü sulandırmak gerekmez. Uygun şekilde sulandırılmış süt kabardıktan sora 5 dakika daha karıştırılarak kaynatılır. Kaynatma işleminin son birkaç dakikası normal olarak bir çay bardağının alabileceği her 100 gram süte bir tatlı kaşığı silme şeker ve bir çay kaşığı kadar zeytinyağı veya başka sıvı yağ ilave edilir. İnek sütü ile beslenmek zorunda olan bebeklere 2. aydan itibaren meyve suları verilmeye başlanır. Bu bebeklere doktorun önerisine göre demir ve 15. günden başlanarak tüm vitaminler içeren damla veya şuruplar verilmelidir. İnek sütü içindeki demir yeterince bağırsakta emilmez ve anemi (kansızlık) yapar. Bu nedenle zorunlu olmadıkça inek sütü verilmemelidir.
3-4 AYLIK BEBEĞİN BESLENMESİ:
         Her 3-4 saatte bir anne sütü verilir. Anne sütü yetersiz ise,1-2 öğün formül mama ile tamamlanır. Anne sütü yoksa 5-6 öğün formül mama (hazır mama) verilir. Formül mama günde kilogram başına 150 ml olarak verilir. 3.ayın sonunda meyve sularına başlanarak bir öğün formül mama verilir.
4-6 AYLIK BEBEĞİN BESLENMESİ:
         Öncelikle verilebilecek besinler: Anne sütü,devam formülü, yoğurt, sebze püresi,meyve püresi verilmelidir.
         Besin miktarı ve öğünler:4-5 öğün anne sütü + 1öğün yoğurt+1 öğün 150-200 gram sebze püresi+1 öğün meyve püresi verilir. Anne sütü yoksa.3 öğün 150 şer ml devam formül +1 öğün yoğurt+1 öğün 150-200 gram sebze püresi+1 öğün meyve püresi.
         Besinlerin hazırlanması: Yoğurt evde hazırlanmalı, süzme ve ekşi olmamalıdır. Yoğurt, sebze ve meyve püreleri bebeği yeni besinlere alıştırmak için azar azar başlanır ve 1 ay içinde bir öğüne çıkartılır. Sebze püreleri patates, havuç, pirinç ile hazırlanabilir. Mevsimim sebzesi olarak kabak, bezelye ve domates kullanılabilir. Mevsimine göre elma cam rende ile rendelenmeli, meyve ve sebze püreleri için mikser kullanılmalıdır. Portakal mandalina ve limon sulara gaz, karın ağrısı, alerji yapmıyorsa birkaç çay kaşığı ile başlanılabilir. Aksi halde altıncı aydan sonra tekrar denenmelidir.
6-8 AYLIK BEBEĞİN BESLENMESİ:
         Öncelikle verilebilecek besinler:Anne sütüne devam formülü ,yumurta sarısı,beyaz peynir,yoğurt,sebze püresi,meyve püresi,kıyma şeklinde et,ızgara köfte,tavuğun beyaz eti,bakliyat (kuru fasulye, nohut,mercimek )bisküvi,muhallebi verilir.
         Besin miktarı ve öğünler: Saat 8'de anne sütü (veya 180-240 ml devam formülü ya da inek sütü)+1 bisküvi+1 yumurta sarısı (azar azar başlanarak 8-10 gün içinde 1 yumurta sarısına çıkartılır) veya 1 kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir ( 30 gr) verilir. Saat 10'da meyve püresi + 1 bisküvi. Saat 13'de etli sebze püresi (evdeki dolma ve benzeri sebze yemekleri) saat 16'da anne sütü (ya da 150 ml devam formülü veya inek sütü) verilir.
Besinlerin hazırlanması: Sebze çorbası yada püresine katılacak et, birkaç kez çekilerek ezilmiş yada öğütücü (blandır) geçirilmiş kıyma şeklinde olmalıdır. Bir öğün sebze püresi içine bir çorba kaşığı kıyma yeterlidir. Diğer öğünlerdeki sebze püreleri baharatsız, soğansız ızgara köfte veya tavuğun beyaz eti didiklenerek küçük parçalar halinde ilave edilebilir. Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi bakliyatlar 6. aydan sonra pürelerine katılabilir. Bunlar çok iyi pişirilir, gaz yapmaması için tel süzgeçten geçirilerek kabukları çıkartılır ve haşlama suyu ile birlikte püreye ilave edilir, yada yalnız yedirilir.
8-9 AYLIK BEBEĞİN BESLENMESİ        
         Öncelikle verilebilecek besinler: 6-8 aydaki besinlere ilave olarak, etli dolmalar, tarhana çorbası, etli sebze yemekleri, şehriye çorbası, ezilmiş makarna veya pilav, balık, karaciğer, ekmek verilir.
         Besin miktarı ve öğünler: Saat 20'de 150 ml devam formülü ya da inek sütü veya muhallebi günde bir öğün verilir. Anne sütü gerekiyorsa gece de verilir. 8. aydan itibaren, sofra yemeklerinin suları ekmek içi ezilerek verilir.
         Besinlerin hazırlanması: Muhallebi, kutu üzerindeki talimatlara göre, devam formüllü ya da sütle hazırlanır. Ölçü olarak her çay bardağı süte 1 kahve fincanı su ve bir tatlı kaşığı pirinç unu konarak hazırlanır. Bu karışım en az 10 dakika kısık ateşte karıştırılarak pişirilir. Pişirme işlemi tamamlanınca bir tatlı kaşığı şeker konularak karıştırılır. Muhallebi cezvede hazırlanmamalıdır. 8. aydan itibaren muhallebiler pirinç unundan başka buğday, yulaf vb. unlarla aynı Yöntemle hazırlanabilir. Haşlanmış balık yağsız ve beyaz etli olmalıdır. Taze dana eti ve ciğerinden her beslenmede yalnız bir çeşidi verilir. Bunlarda haşlanmış ve rendelenmiş olmalıdır.
9-11 AYLIK BEBEĞİN BESLENMESİ
         Öncelikle verilebilecek besinler:6-8 aylarda önerilen besinlere ilave olarak bal, pekmez, tereyağı ve zeytinyağı verilir.3
         Besin miktarı ve öğünler: Saat 8 de anne sütü (bir su bardağı devam formülü ya da inek sütü)+bir çay kaşığı bal veya pekmez+1 yumurta sarısı+ince bir dilim ekmek+bir çay kaşığı tereyağı saat 12 de sebze püresi+püreye karıştırılmış iki tatlı kaşığı haşlanmış karaciğer rendesi veya tavuk veya köfte (sebze püresi yerine normal ev yemekleri ezilerek de verilebilir) sabah ekmek verildiyse bu öğün verilmez. Saat 16 da 150-200 gram muhallebi+meyve püresi. Saat 20 de yoğurt (bir iki çorba kaşığı makarna ile karıştırılabilir)+2-3 çorba kaşığı sebze püresi. Yoğurt yemeyen çocuğa bir su bardağı devam formülü ya da inek sütü verilir.
         Besinlerin hazırlanması: Tereyağı günde bir çay kaşığını geçmemelidir. Karaciğer haftada bir günden fazla verilmemelidir.
12 AYLIK BEBEĞİN BESLENMESİ
         Besin miktarı ve öğünler: Sabah 150 ml devam formül ya da inek sütü+30 gr beyaz peynir ya da tam yumurta+1-2 bisküvi ya da ince bir dilim ekmek+1 çay kaşığı reçel, bal ya da pekmez. Öğle: Evdeki etli sebze yemeği veya sebze püresi, yoksa bir köfte+makarna veya meyve püresi İkindi: 150 ml devam formül veya yoğur ya da sütlaçtan birisi+2 bisküvi Akşam: 2-3 çorba kaşığı sebze püresi yada aile için hazırlanmış çorba ve sebze yemekleri+ ezilmiş makarna veya pilav+yoğurt.
ÖNEMLİ NOT: Kullanılacak formül mama için doktorun önerisinin alınması ve kutu üzerindeki hazırlama talimatına uyulması son derece önemlidir. Bebek mamaları doğumdan 4-6 aya kadar (formül mama) ve 4-6'ıncı aydan sonra kullanılmak üzere (devam formülü) iki çeşittir, en erken 4. ayın sonunda verilen devam formüllerinin ilk aylarda kullanılması bebeğin sağlığı yönünden çok sakıncalıdır. Bu konuda dikkatli olunmalı ve bebeğin ayına uygun formüller kullanılmalıdır.
 
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 04

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

İSHAL
         İnsanlarda en sık görülen enfeksiyonların başında yer alan ishal, çocukluk çağında önemli bir sağlık sorunu oluşturur. Halen gelişmekte olan ülkelerde yılda 3-5 milyar ishal vakası ve ishale bağlı olarak yılda 5-10 milyon çocuk ölümü görülmektedir. Üçüncü dünya ülkelerinde çocukların %15'i üç yaşından önce ishal nedeniyle kaybedilir. Bu ülkelerde beslenme bozukluğunun ishalle beraberliği ve vücut direncini azaltmadaki yeri de ölümleri artıran faktörlerdendir.
         Ülkemizde istatistiki bilgiler kesin olmamakla birlikte her yıl 1-1,5 milyon kişinin ishale yakalandığı ve çoğunluğu çocuk olmak üzere 30.000 kadar ishale bağlı ölüm olduğu sanılmaktadır.
         İshal nedeni bakteriler, viruslar ve protozoa denen mikroorganizmalardır.
         Sosyo ekonomik faktörler hatalığın yayılmasında önemli rol oynar. Suların temiz olmayışı kalabalık yaşam, yetersiz hijyenik koşullar, beslenme eksikliği önemli risk faktörlerini oluşturur.
         İshalin ana belirtisi sulu dışkı ve kusmadır. Dışkılamanın sayısı artmış, kıvamı sıvılaşmış, görünüm kanlı veya sümüksü olabilir.Buna ek olarak kusma ve ateş bulunabilir.Artmış sayıda dışkılama ve kusma vücuttan su ve tuz kaybına neden olur.İshalde ölüme yol açan vücuttan su ve tuz kaybıdır.İlerlemesi halinde böbrek yetmezliği gelişir.Annelerin su kaybı belirtilerini tanımaları ve bu durumda mutlaka doktora başvurmaları gerekir.Aşırı susama hissi,göz kürelerinin çökmesi,dilde kuruma idrar yapmada azalma önemli su kaybı belirtileridir.
         Sevgili anneler; Evde ishal tedavisinin genel kuralı su ve tuz kaybını önlemek için bol su vermektir.
Önerilen sıvılar: su, pirinç, suyu ayran, elma ve şeftali suyu gibi sıvılardır. Altı aydan küçük ve henüz ek gıda başlanmamış bebeklerde emzirme sıklaştırılır. Bebek alırsa emzirme aralarında kaynatılmış ılık su verilir.
         Ek gıda alan büyük çocuklara yağsız çorbalar özellikle  yoğurt ve pirinçle hazırlanan çorbalar verilebilir.
Yarı katı veya katı gıda alabilen çocuklar sindirimi kolay ve enerjiden zengin gıdalar (et, balık, yoğurt, peynir, sebze püreleri, haşlanmış patates ve muz) almalıdırlar. Şeker yerine nişastalı yiyecekler(özellikle tahıllı gıdalar )tercih edilir.
Öğünler az fakat sık olarak verilmeli ishal geçtikten sora birkaç hafta ek öğün verilerek çocuğun kaybettiği büyümeyi yeniden yakalaması sağlanmalıdır.
Her ishalli dışkılamadan sonra 2 yaşın altındaki çocuklara ½-1 çay bardağı, 2 yaşından büyüklere ½-1 su bardağı su verilmelidir. Daha fazla su içmek isteyen çocuklara alabildiği kadar su verilebilir. Beslenme yetersizliğini önlemek için anne sütüne devam edin, daha sık emzirin. Anne sütü almıyorsa her zamanki mamasına devam edin.    
         Bebek 6 aydan büyük ve ek gıda alıyor ise kısa aralıklarla enerjiden zengin, protein içeren yumuşak püre şeklindeki yiyeceklerden (yoğurt, iyi pişmiş yağsız et, balık, patates püresi, pirinç lapası) taze hazırlayarak verilir. Potasyumdan zengin besin olarak muz püresi verin veya taze sıkılmış meyve suyu içirin.
Çocuğu yemeye teşvik edin ve günde en az altı kez yiyecek sunun.
         İshal geçtikten sonra da iki hafta süreyle bir öğün fazla besleyin. Çocuğun durumu üç günde düzelmiyor veya aşağıdaki belirtiler görülüyorsa hemen doktora başvurun.
Belirtiler: Çok fazla dışkılama, yemek yememe su içmeme tekrarlayan kusmalar ateş belirgin susama, dışkıda kan, halsizlik, uyuklama hali görülmesi.
 
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 05

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

ÇOCUKLUK ÇAĞI ASTIM HASTALIĞINDAN KORUNMA YOLLARI
Astım çocukluk çağının en sık rastlanan kronik hastalığıdır.
Astım tekrarlayan öksürük ve nefes darlığı ataklarına yol açar. Dünyada yaklaşık 5 milyon çocuğun astım hastası olduğu tahmin edilmektedir. Astımla savaşmanın en uygun yolu başlamasını önlemektir. Astım genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin beraberliği sonucu ortaya çıkar.
         Ailesinde astım alerji öyküsü olan bebeklerde alınması gereken önlemler şunlardır:
         Risk grubunu oluşturan bebeklerin ev içi alerjenlere erken dönemde ve yoğun olarak maruz kalmaları astım olasılığını önemli ölçüde arttırır. Bu alerjenler arasında en önemlileri ev tozları, akarları, mantarları, kedi, köpek, hamam böceği gibi hayvan kökenli olanlardır.
         Ev içi alerjenlerle karşılaşmanın azaltılması astımın önlenmesi için en yararlı ve gerekli önlem olarak görülmektedir.
         Anne veya babasının sigara kullanıyor olması çocuklarda astım riskini arttırır. Çocukların soluduğu sigara dumanının ortadan kaldırılması astım gelişme riskini azaltacak önlemlerin başında gelir.
         Doğum ağırlı 2,5 kg altındaki çocuklardaki çocuklarda astım gelişme olasılığı yüksektir. Erken doğum ve düşük doğum ağırlığına yol açan diğer nedenlerin engellenmesi astım gelişmesinin önlenmesinde yararlı olabilir.
         Çalışmalar tekrarlayan viral alt solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocukların ilerdeki yaşlarda astım gelişmesi için risk altında olduğunu göstermektedir. Viral enfeksiyonların engellenmesi için kreşlerde aşırı kalabalığın önlenmesi ve olası etkenlere karşı aşı yapılması gerekebilir.
         Bebeklik döneminde besin alerjenlerinin ortadan kaldırılmasını özellikle allerjik cilt hastalıklarını (egzama) azalttığı öne sürülmüş ise de bu konuda astım ile ilgili kesin bir öneride bulunmak mümkün değildir
ASTIM HASTALIĞININ TEDAVİSİ DÖRT TEMEL İLKEDEN OLUŞUR
         1-Astım belirtilerini ve ataklarını ortaya çıkaran faktörlerden korunma için kullanılan çevre kontrol önlemleri.
         2-Astımdaki solunum yolu bozukluğunu ortadan kaldırmak ve engellemek üzere uzun süreli olarak planlanacak ilaç tedavisi ayrıca astım ataklarının ilaç tedavisi
         3-Hasta, ailesi ve doktoru arasında yakın işbirliğine dayanan hasta eğitimi
         4-Astım şiddetinin belirlenmesi ve tedavi süresince takibi için objektif solunum fonksiyonu ölçümlerinin kullanılması
ASTIMIN ÖNLENMESİ VE TEDAVİSİNDE ÇEVRE KONTROL YÖNTEMLERİ
         Ev içi alerjenleri özellikle önemlidir. Başlıcaları ev tozu akarları, evcil hayvanlar, hamamböceği ve mantar alerjenleridir. Astımlı çocukların karşılaştıkları alerjen miktarı ile belirtileri arasında direk ilişki olduğu görülmektedir. Bu nedenle alerjenlerden korunma önemlidir.
         EVTOZU AKARLARI:  En önemli ev içi alerjenleridir .Ev tozu akarlarının astım,alerjik nezle ve hatta egzama yakınmalarını başlattığı ve akar düzeylerinin düşünülmesinin belirtilerde belirgin azalma sağlayacağını biliyoruz. 
         Akarlar temel olarak yataklarda, halılarda ve kumaş döşeme mobilyalarda yaşarlar. Akarlar sıcak ve nemli ortamlarda yaşamayı severler, çok kuru, çok soğuk,ve yüksek rakımlı yerlerde yaşayamazlar.
AKAR KONTROLÜ İÇİN ÜÇ GENEL YÖNTEM VARDIR
         1- HALI, kumaş kaplı mobilya ve tüylü oyuncaklar kaldırılabilir
         2- Yatak şilteleri ve yastıkların üzerine geçirgen olmayan plastik veya vinil örtüler geçirilebilir.
         3- Akarlar yaşadıkları yerden yıkanarak da kısmen uzaklaştırılabilir.
AKAR ELLERJENLERİ İÇİN KORUNMA ÖNLEMLERİ
         1- Yataklar en önemli yerdir. Yatak şiltesi akar geçirmeyen kılıfla kaplanır. Battaniye yorgan kılıfla kaplanır. Ayda bir kez 55 derecenin üzerinde su ile yıkanır. Yastıklar kılıfla kaplanır. Yıkanır ve her üç ayda bir değişir.
         Zemin kaplamaları: duvardan duvara halı veya büyük halılar kullanılmaz. Mümkünse yatak odasından halılar kaldırılır. Çıplak zeminler elektrik süpürgesi ile süpürülür. Çok iyi sıkılmış nemli bir bezle silerek temizlenir. Yün olmayan küçük halı ve kilimler kullanılabilir. Akarları öldürmek için evin dışında yazın üç saat güneşte bekletilir. Kışın gece dondurulur. Alerjenleri uzaklaştırmak için sık sık yıkanır.
         3- Kumaş döşemelikler: Mümkünse kumaş olmayan siline bilir kılıflarla değiştirilebilir. Düzenli olarak yıkanabilen kumaş kılıflarda kullanılabilir.
         4- Giysiler: özellikle beklemiş giysiler düzenli olarak yıkanır.
         5- Kimyasal maddeler, akar öldüren kimyasal maddeler muhtemelen yararsızdır.
         6- Mekanik aletler: Elektrik süpürgesi ile kuru süpürme işi alerjen depolarını azaltmada yararlıdır, ancak havadaki alerjen miktarı artabilir. Temizlik sırasında camlar açılı ve çocuk odada olmamalıdır. Elektrik süpürgesi ile ıslak temizleme işleminde uzaklaştırılan alerjen miktarı 2-3 kat fazladır. Hava temizleyiciler (klima, hava filtresi) yararlıdır.      
         Bu önlemler dışında yatak odasında bütün gereksiz kumaş eşya ve döşemeler ve tüylü oyuncaklar çıkarılmalıdır. Akarlar nem oranının %55 üzerinde olduğu yerlerde daha iyi ürerler, bu nedenle rutubeti azaltacak her türlü önlem alınır solunum yolu problemlerinde özellikle çocuklarda sıklıkla başvurulan bir yöntem buhar uygulamasıdır. Solunum yollarını yumuşatıcı etkisi olsa da buhar akar allerjisi olanlar için zararlıdır.
Bu çocukların odalarında buhar makineleri ve nemlendiriciler kullanılmamalıdır.
EVCİL HAYVAN ALERJENLERİNİN KONTROLÜ
         Kedi, köpek, kuş bulunmayan evlerde allerjen seviyesi hayvan bulunan evlere göre 40-200 kere daha düşüktür. Bu alerjenlerin etkin temizlenmesi çok güçtür. En iyi çare hayvanın evden uzaklaştırılmasıdır.       
EV İÇİ BÖCEKLERİ
         En önemlisi hamam böcekleridir. Kimyasal maddeler ile hayvanların ortadan kaldırılması ve alerjen atıklarının yok edilmesi için yoğun temizlik işlemi yapılmalıdır.
EV İÇİ MANTARLARI
         Yeterli nem ve organik besinlerin olduğu yerlerde ürerler. Nem gidericiler, klimalar yoluyla nemin %50 den aşağı düşürülmesi, kimyasal mantar öldürücülerin kullanımı yararlı olur.
EV DIŞI ALERJENLERİ
         Ev dışı alerjenler çayır ot ve ağaç polenleri ve mantar sporları dır .Alerjisi olanların bunlardan tamamen sakınması mümkün değilse de sayılarının yüksek olduğu dönemlerde ev içinde kalmak ,evin pencerelerini bu mevsimde kapalı tutmak yararlı olabilir.
BESİN ALERJENLERİ
         Besin alerjileri küçük çocuklarda nadir olarak astım semptomlarından sorumlu olabilir.
HAVA KİRLİLİĞİ
         Ev içinde en önemli kirletici sigara dumanıdır. Astımlı hastaların sigara dumanından mutlaka sakınmaları gereklidir. Diş ortamlardaki hava kirliliği de astım semptomlarındaki artıştan sorumlu tutulmuştur. Olabildiğince ev içinde kalınıp kirli hava ile temasın azaltılması gerekir.
ENFEKSİYONLAR
         Orta ve ağır astımlı hastaları enfeksiyondan koruma amacı ile her yıl influenza (GRİP) aşısı önerilmektedir.
İLAÇLAR
         Alerji öyküsü veren hastalarda alerji oluşturan ilaç astım atağını başlatabilir .Bu ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır.
 
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

 06

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

GRİP VE GRİP AŞISI
         Grip influenza virüslerinin neden olduğu, çok bulaşıcı ani başlayan bir solunum sistemi hastalığıdır. Her yıl kış aylarında yaygınlığı ve şiddeti farklı salgınlara yol açar.
Dünya tarihinin en büyük salgını, 20-40 milyon kişinin ölümüne yol açan 1918 yılındaki İspanyol grip'idir.
Yüz yılımızın diğer salgınları ise 1957 deki Asya gribi,1968 deki Hong Kong gribi ve 1977 deki Rus gribidir.
        İnfluenza virüslerinin A,B,C olmak üzere üç tipi vardır. En şiddetli ve yaygın salgınlar A virüsü ile meydana gelir. B-virüsü, özellikle okul, askeri kışla da görülen daha küçük ve hafif seyirli salgınlara yol açar. C-virüsü ise ateşsiz soğuk algınlığına benzer bir hastalığa neden olur.İnfluenza virüslerinin en önemli özelliği yapısında her yıl sürekli olarak meydana gelen değişikliklerdir.
         İnfluenza virüsleri öksürme, hapşırma ve konuşma sırasında havaya saçılan damlacıklar içindeki virüslerin solunum yoluyla alınmasıyla bulaşır. Tokalaşma, öpüşme ve virüslerle kirlenmiş eşyalara temasla da bulaşma mümkündür.
         Grip de belirtisiz geçen süre 18-72 saattir. Hasta kişiler hastalık belirtilerinin başlamasından 1-2 gün öncesinden itibaren 5-6 gün süreyle virüs saçarlar. Bebek ve çocuklar 1-2 hafta süreyle, bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar ise aylarca virüs yayabilirler.
          Hastalık ani olarak yüksek ateş, titreme, baş ve kas ağrıları ve halsizlikle başlar. Ateş ilk gün hızla yükselir,38-41 C arasında 2-3 gün seyreder ve daha sonra düşmeye başlar.
Bazı hastalarda, gözlerde kızarma, yanma, ışığa karşı hassasiyet görülebilir. Üçüncü günden itibaren genel belirtiler yerini solunum sistemi belirtilerine bırakmaya başlar. Yaklaşık olarak 1-2 haftalık bir sürede tamamen iyileşme olur Ancak yaşlılar, çocuklar ve diğer hassas gruplarda zatürree gibi ağır komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
         Gribe bağlı ölüm hızı binde 0,5-1 arasındadır. Ölümlerin çoğunluğu zatürree komlikasyonu nedeniyle 65 yaş üzeri kişiler arasında görülmektedir.
         Grip'in bebek ve çocuklardaki belirtileri erişkinlerdekine benzer, ancak bazı farklılıklar vardır.Çocuklarda daha yüksek ateş saptanır ve beş yaşın altındaki çocuklarda %10 ateşli havaleler ortaya çıkar.Çocuklarda orta kulak iltihabı, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal daha sıktır. Grip virüsleri kuru öksürük veya bronşite neden olabilirler. Zatürree komlikasyonu çocuklarda daha fazla görülür.
           Gebe kadınlarda grip hem anne için, hem bebek için tehlikelidir.
           Gribin en önemli yan etkilerinden birisi sürekli aspirin kullanan hastalarda daha yüksek oranda görülen REYE sendromu denilen hastalıktır. Daha çok B tipi influenza'nın neden olduğu enfeksiyonlardan birkaç gün sonra özellikle 2-16 yaş arası çocuklarda görülür. Kusma ilerleyici santral sinir sistemi ,karaciğer hasarı ve kan şekeri düşüklüğü ile karakterizedir.Ölüm oranı reye sendromunda %50 dir.Bu nedenle sürekli aspirin tedavisi gören hastalara grip aşısı önerilir.
        Grip hastalığının tedavi edici ilacı yoktur ,tedaviler belirtilere yöneliktir.Ağrı kesici ,ateş düşürücü ilaçlar,öksürük ilaçları verilebilir, istirahat önerilir. Reye sendromu riski nedeniyle aspirin verilmemelidir. Grip için özel bir tedavi olmadığından korunma önemlidir.
         Gripten korunmada en önemli yöntem aşıdır. Aşılar 50 yıldan beridir kullanılmaktadır. Aşı hastalığın ağır geçmesini ve komplikas-yonlarını önler. İnflüenza virüslerinin her yıl yapısında farklılık oluştuğu için bir sezon önce dolaşan virüsler esas alınarak hazırlanır. Aşının etkinliği virüsün yapısını hızla değiştirmesi nedeniyle ancak %70-90 oranındadır.
Aşı yapıldıktan 10-15 gün sonra kandaki antikorlar koruyucu seviyeye yükselir. Aşının önemli bir yan etkisi yoktur.6 aylıktan büyük herkese yapılabilir. Ortalama %30 enjeksiyon yerinde ağrı, şişme, kızarma, %1 olguda ateş görülür.
         Aşı kış mevsiminden önce eylül kasım aylarında yapılmalıdır. Aşı 9 yaşından küçüklere bir ay ara ile iki doz yapılmalıdır.  Aşı yapılması zorunlu haller:
1-) 64 yaşın üzerindekiler
2-) Astım gibi akciğer hastaları, kalp ve damar hastaları
3-) Şeker hastaları, böbrek hastaları
4-) Bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalığı olanlar, kan hastaları
5-) Sürekli aspirin tedavisi alanlar
6-) Kış aylarında gebeliğin 3. ayından sonra ki gebe kadınlar
7-) Grip virüsünü riskli gruplara taşıyabilecek kişiler (sağlık çalışanları, yaşlı bakim evlerinde çalışanlar,grip açısından riskli kişinin ev halkı)
        Aşı her yıl Eylül Kasım aylarında tekrarlanır.                                    
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
 
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM
 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.