|
|
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
|
|
Mahmut Selim GÜRSEL TAKDİM
Hayat Hikayesi
BESLENME
İSHAL
ÇOCUKLUK
ÇAĞI ASTIM HASTALIĞINDAN KORUNMA YOLLARI
GRİP
VE GRİP AŞISI
|
|
|
Çalışma TELİF ESERİDİR izin almadan
kullanmayınız! |
Hazırlayan Mahmut Selim
GÜRSEL |
corumlu2000@gmail.com
|
Sitemiz ve yazarlarımız;hukuka, yasalara, telif
haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
KİTAP ismi Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
TAKDİM
Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve
bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak
görülmelidir.
Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini
veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da
benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.
Bu
çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış
olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı
göreceksiniz.
Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir
kitaptır; onu okumamız gereklidir.
Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar
veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar
veremeyiz.
Mahmut Selim GÜRSEL
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
Sevda TANRIVERDİ KILIÇ
|
-
1962 yılında
Kars’ta doğdum. İlk okulu Ankara Alagündüz ilk öğretim
okulunu(1969-1974),Ota Okul ve lise Ankara Gülveren Lisesinde
(1974-1979) okudum. Ankara üniversitesi
-
Tıp Fakültesini 1985 yılında
bitirdim.!985-1987 yılları arasında Elazığ Fırat Üniversitesin’de o
dönemki mevcut yasaya göre zorunlu hizmet adı altında görev yaptım.
1987 yılında Ankara Hastanesinde Çocuk Hastalıkları dalında ihtisas
yapmaya başladım. 1991 yılında uzmanlık eğitimimi tamamladım.
1991-1995 yılları arasında Çorum Bayat Devlet Hastanesinde Başhekim
olarak görev yaptım. 1995 yılından bugüne kadar Çorum Doğum ve Çocuk
Bakımevi Hastanesinde Çocuk
-
Hastalıkları
Uzmanı olarak görev yapmaktayım.
-
İlkokul
yıllarında doktor olmayı hayal ederdim .Bu hayalimi gerçekleştirdim.
-
Doktorluk
bugünkü biçimiyle ülkemizde gençliğe önerilecek bir meslek olmaktan
uzak,inanıldığı gibi saygın meslek olmaktan uzaklaşmaktadır. İnsana
rahat konforlu bir yaşam sağlamadığı gibi içinde bulunduğumuz sistemin
en fazla hırpaladığı bir mesleği icra ettiğimizi düşünüyorum.
Mesleğimi ancak bu mesleği seven ve bu işi yapmayı idealistçe
gerçekleştirmek isteyenlere önerebilirim.
-
Çorumlu
dergisinden önce yalnızca mesleğimle ilgili araştırma ve derleme
şeklinde yazılarım yayınlandı .
-
Ankara Hastanesi
Bülteni,Türkiye Klinikleri Dergisi,Optimal isimli tip dergisinde bu
yazılar yayınlandı.
-
Benim yaptığım
uzmanlık dalının ismi Çocuk Sağlığı Ve Hastalıklarıdır. Bu uzmanlık
hem koruyucu hem de tedavi edici hekimliği içine alır. Koruyucu
hekimlik hastalanmayı önlemektir . Hastalanmayı önlemek bir hastalığı
en iyi biçimde tedavi etmekten daha önemlidir ve ekonomiktir. Örneğin
Romatizmal kalp hastalığından kişiyi korumak için üç haftada bir kez
bir adet enjeksiyon yapmak yeterli iken ,bir romatizmal kalp
hastalığının tedavisini gerektirdiği maddi ve manevi yük
karşılaştıramayacak boyutlardadır. Benim idealim mesleğimin bu
boyutunu başta sağlık sistemi düzenleyicileri olmak üzere
meslektaşlarım ve hastalarım tarafından kavranmasıdır. Bu ideali
elbette yalnız benim gerçekleştirmem mümkün değildir. Ben ancak konuya
ilgi çekebilirim. Çorumlu 2000 dergisindeki yazı yazma gerekliliği
bile meslekten olmayan insanlara mevcut sağlığı korumanın önemini
kavratma ile ilgilidir. Yayınevimizin basılmış ve sanal yayınlanmış dergilerinde yazıları
bulunmaktadır.
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
03 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
- BESLENME
- Bebekler için
en uygun besin anne sütüdür. Hiçbir mama anne sütünün yerini tutmaz.
Anne sütü bebeğe verilebilecek en uygun,besleyici ve sindirimi en
kolay olan besindir. Doğumdan sonra ilk dört ile altı ay yalnız anne
sütü verilmesi bebeğin tüm gıda ve su ihtiyacını karşılar. Başka bir
şey verilmesine gerek kalmaz. Bebek on beş gülük olduktan sonra D
vitamini başlanmalıdır. Bebek 4-6 aylık olduktan sonra anne sütü
verilmeye devam edilmelidir. Çünkü anne sütü bebekleri başta ishal
olmak üzere birçok hastalıktan korur.
- 0-2 AYLIK BEBEĞİN
BESLENMESİ:
- Her 3-4 saatte
bir anne sütü verilmelidir. Doktor önerisine göre D vitamini ve
ihtiyaç varsa florür verilir. Nadir olarak anne sütü yoksa her öğünde
90-120 ml olmak üzere 3-4 saatte bir formül mama verilir. Anne sütü
yetersiz ve formül mama almıyorsa inek sütü verilir. İnek sütü
kullanımının zorunlu olduğu durumlarda ilk ayda yarı yarıya, ondan
sonraki aylarda 2 kısım süt,bir kısım su olacak şekilde sulandırılır.
4. aydan sonra sütü sulandırmak gerekmez. Uygun şekilde sulandırılmış
süt kabardıktan sora 5 dakika daha karıştırılarak kaynatılır. Kaynatma
işleminin son birkaç dakikası normal olarak bir çay bardağının
alabileceği her 100 gram süte bir tatlı kaşığı silme şeker ve bir çay
kaşığı kadar zeytinyağı veya başka sıvı yağ ilave edilir. İnek sütü
ile beslenmek zorunda olan bebeklere 2. aydan itibaren meyve suları
verilmeye başlanır. Bu bebeklere doktorun önerisine göre demir ve 15.
günden başlanarak tüm vitaminler içeren damla veya şuruplar
verilmelidir. İnek sütü içindeki demir yeterince bağırsakta emilmez ve
anemi (kansızlık) yapar. Bu nedenle zorunlu olmadıkça inek sütü
verilmemelidir.
- 3-4 AYLIK BEBEĞİN
BESLENMESİ:
- Her 3-4 saatte
bir anne sütü verilir. Anne sütü yetersiz ise,1-2 öğün formül mama ile
tamamlanır. Anne sütü yoksa 5-6 öğün formül mama (hazır mama) verilir.
Formül mama günde kilogram başına 150 ml olarak verilir. 3.ayın
sonunda meyve sularına başlanarak bir öğün formül mama verilir.
- 4-6 AYLIK BEBEĞİN
BESLENMESİ:
- Öncelikle
verilebilecek besinler: Anne sütü,devam formülü, yoğurt, sebze
püresi,meyve püresi verilmelidir.
- Besin miktarı
ve öğünler:4-5 öğün anne sütü + 1öğün yoğurt+1 öğün 150-200 gram sebze
püresi+1 öğün meyve püresi verilir. Anne sütü yoksa.3 öğün 150 şer ml
devam formül +1 öğün yoğurt+1 öğün 150-200 gram sebze püresi+1 öğün
meyve püresi.
- Besinlerin
hazırlanması: Yoğurt evde hazırlanmalı, süzme ve ekşi olmamalıdır.
Yoğurt, sebze ve meyve püreleri bebeği yeni besinlere alıştırmak için
azar azar başlanır ve 1 ay içinde bir öğüne çıkartılır. Sebze püreleri
patates, havuç, pirinç ile hazırlanabilir. Mevsimim sebzesi olarak
kabak, bezelye ve domates kullanılabilir. Mevsimine göre elma cam
rende ile rendelenmeli, meyve ve sebze püreleri için mikser
kullanılmalıdır. Portakal mandalina ve limon sulara gaz, karın ağrısı,
alerji yapmıyorsa birkaç çay kaşığı ile başlanılabilir. Aksi halde
altıncı aydan sonra tekrar denenmelidir.
- 6-8 AYLIK BEBEĞİN
BESLENMESİ:
- Öncelikle
verilebilecek besinler:Anne sütüne devam formülü ,yumurta sarısı,beyaz
peynir,yoğurt,sebze püresi,meyve püresi,kıyma şeklinde et,ızgara
köfte,tavuğun beyaz eti,bakliyat (kuru fasulye, nohut,mercimek
)bisküvi,muhallebi verilir.
- Besin miktarı
ve öğünler: Saat 8'de anne sütü (veya 180-240 ml devam formülü ya da
inek sütü)+1 bisküvi+1 yumurta sarısı (azar azar başlanarak 8-10 gün
içinde 1 yumurta sarısına çıkartılır) veya 1 kibrit kutusu
büyüklüğünde beyaz peynir ( 30 gr) verilir. Saat 10'da meyve püresi +
1 bisküvi. Saat 13'de etli sebze püresi (evdeki dolma ve benzeri sebze
yemekleri) saat 16'da anne sütü (ya da 150 ml devam formülü veya inek
sütü) verilir.
-
Besinlerin hazırlanması: Sebze çorbası yada püresine katılacak et,
birkaç kez çekilerek ezilmiş yada öğütücü (blandır) geçirilmiş kıyma
şeklinde olmalıdır. Bir öğün sebze püresi içine bir çorba kaşığı kıyma
yeterlidir. Diğer öğünlerdeki sebze püreleri baharatsız, soğansız
ızgara köfte veya tavuğun beyaz eti didiklenerek küçük parçalar
halinde ilave edilebilir. Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi
bakliyatlar 6. aydan sonra pürelerine katılabilir. Bunlar çok iyi
pişirilir, gaz yapmaması için tel süzgeçten geçirilerek kabukları
çıkartılır ve haşlama suyu ile birlikte püreye ilave edilir, yada
yalnız yedirilir.
- 8-9 AYLIK BEBEĞİN
BESLENMESİ
- Öncelikle
verilebilecek besinler: 6-8 aydaki besinlere ilave olarak, etli
dolmalar, tarhana çorbası, etli sebze yemekleri, şehriye çorbası,
ezilmiş makarna veya pilav, balık, karaciğer, ekmek verilir.
- Besin miktarı
ve öğünler: Saat 20'de 150 ml devam formülü ya da inek sütü veya
muhallebi günde bir öğün verilir. Anne sütü gerekiyorsa gece de
verilir. 8. aydan itibaren, sofra yemeklerinin suları ekmek içi
ezilerek verilir.
- Besinlerin
hazırlanması: Muhallebi, kutu üzerindeki talimatlara göre, devam
formüllü ya da sütle hazırlanır. Ölçü olarak her çay bardağı süte 1
kahve fincanı su ve bir tatlı kaşığı pirinç unu konarak hazırlanır. Bu
karışım en az 10 dakika kısık ateşte karıştırılarak pişirilir. Pişirme
işlemi tamamlanınca bir tatlı kaşığı şeker konularak karıştırılır.
Muhallebi cezvede hazırlanmamalıdır. 8. aydan itibaren muhallebiler
pirinç unundan başka buğday, yulaf vb. unlarla aynı Yöntemle
hazırlanabilir. Haşlanmış balık yağsız ve beyaz etli olmalıdır. Taze
dana eti ve ciğerinden her beslenmede yalnız bir çeşidi verilir.
Bunlarda haşlanmış ve rendelenmiş olmalıdır.
- 9-11 AYLIK BEBEĞİN
BESLENMESİ
- Öncelikle
verilebilecek besinler:6-8 aylarda önerilen besinlere ilave olarak
bal, pekmez, tereyağı ve zeytinyağı verilir.3
- Besin miktarı
ve öğünler: Saat 8 de anne sütü (bir su bardağı devam formülü ya da
inek sütü)+bir çay kaşığı bal veya pekmez+1 yumurta sarısı+ince bir
dilim ekmek+bir çay kaşığı tereyağı saat 12 de sebze püresi+püreye
karıştırılmış iki tatlı kaşığı haşlanmış karaciğer rendesi veya tavuk
veya köfte (sebze püresi yerine normal ev yemekleri ezilerek de
verilebilir) sabah ekmek verildiyse bu öğün verilmez. Saat 16 da
150-200 gram muhallebi+meyve püresi. Saat 20 de yoğurt (bir iki çorba
kaşığı makarna ile karıştırılabilir)+2-3 çorba kaşığı sebze püresi.
Yoğurt yemeyen çocuğa bir su bardağı devam formülü ya da inek sütü
verilir.
- Besinlerin
hazırlanması: Tereyağı günde bir çay kaşığını geçmemelidir. Karaciğer
haftada bir günden fazla verilmemelidir.
- 12 AYLIK BEBEĞİN
BESLENMESİ
- Besin miktarı
ve öğünler: Sabah 150 ml devam formül ya da inek sütü+30 gr beyaz
peynir ya da tam yumurta+1-2 bisküvi ya da ince bir dilim ekmek+1 çay
kaşığı reçel, bal ya da pekmez. Öğle: Evdeki etli sebze yemeği veya
sebze püresi, yoksa bir köfte+makarna veya meyve püresi İkindi: 150 ml
devam formül veya yoğur ya da sütlaçtan birisi+2 bisküvi Akşam: 2-3
çorba kaşığı sebze püresi yada aile için hazırlanmış çorba ve sebze
yemekleri+ ezilmiş makarna veya pilav+yoğurt.
- ÖNEMLİ NOT:
Kullanılacak formül mama için doktorun önerisinin alınması ve kutu
üzerindeki hazırlama talimatına uyulması son derece önemlidir. Bebek
mamaları doğumdan 4-6 aya kadar (formül mama) ve 4-6'ıncı aydan sonra
kullanılmak üzere (devam formülü) iki çeşittir, en erken 4. ayın
sonunda verilen devam formüllerinin ilk aylarda kullanılması bebeğin
sağlığı yönünden çok sakıncalıdır. Bu konuda dikkatli olunmalı ve
bebeğin ayına uygun formüller kullanılmalıdır.
-
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
04 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
- İSHAL
- İnsanlarda en
sık görülen enfeksiyonların başında yer alan ishal, çocukluk çağında
önemli bir sağlık sorunu oluşturur. Halen gelişmekte olan ülkelerde
yılda 3-5 milyar ishal vakası ve ishale bağlı olarak yılda 5-10 milyon
çocuk ölümü görülmektedir. Üçüncü dünya ülkelerinde çocukların %15'i
üç yaşından önce ishal nedeniyle kaybedilir. Bu ülkelerde beslenme
bozukluğunun ishalle beraberliği ve vücut direncini azaltmadaki yeri
de ölümleri artıran faktörlerdendir.
- Ülkemizde
istatistiki bilgiler kesin olmamakla birlikte her yıl 1-1,5 milyon
kişinin ishale yakalandığı ve çoğunluğu çocuk olmak üzere 30.000 kadar
ishale bağlı ölüm olduğu sanılmaktadır.
- İshal nedeni
bakteriler, viruslar ve protozoa denen mikroorganizmalardır.
- Sosyo ekonomik
faktörler hatalığın yayılmasında önemli rol oynar. Suların temiz
olmayışı kalabalık yaşam, yetersiz hijyenik koşullar, beslenme
eksikliği önemli risk faktörlerini oluşturur.
- İshalin ana
belirtisi sulu dışkı ve kusmadır. Dışkılamanın sayısı artmış, kıvamı
sıvılaşmış, görünüm kanlı veya sümüksü olabilir.Buna ek olarak kusma
ve ateş bulunabilir.Artmış sayıda dışkılama ve kusma vücuttan su ve
tuz kaybına neden olur.İshalde ölüme yol açan vücuttan su ve tuz
kaybıdır.İlerlemesi halinde böbrek yetmezliği gelişir.Annelerin su
kaybı belirtilerini tanımaları ve bu durumda mutlaka doktora
başvurmaları gerekir.Aşırı susama hissi,göz kürelerinin çökmesi,dilde
kuruma idrar yapmada azalma önemli su kaybı belirtileridir.
- Sevgili
anneler; Evde ishal tedavisinin genel kuralı su ve tuz kaybını önlemek
için bol su vermektir.
-
Önerilen sıvılar: su, pirinç, suyu ayran, elma ve şeftali suyu gibi
sıvılardır. Altı aydan küçük ve henüz ek gıda başlanmamış bebeklerde
emzirme sıklaştırılır. Bebek alırsa emzirme aralarında kaynatılmış
ılık su verilir.
- Ek gıda alan
büyük çocuklara yağsız çorbalar özellikle yoğurt ve pirinçle
hazırlanan çorbalar verilebilir.
-
Yarı katı veya katı gıda alabilen çocuklar sindirimi kolay ve
enerjiden zengin gıdalar (et, balık, yoğurt, peynir, sebze püreleri,
haşlanmış patates ve muz) almalıdırlar. Şeker yerine nişastalı
yiyecekler(özellikle tahıllı gıdalar )tercih edilir.
-
Öğünler az fakat sık olarak verilmeli ishal geçtikten sora birkaç
hafta ek öğün verilerek çocuğun kaybettiği büyümeyi yeniden yakalaması
sağlanmalıdır.
-
Her ishalli dışkılamadan sonra 2 yaşın altındaki çocuklara ½-1 çay
bardağı, 2 yaşından büyüklere ½-1 su bardağı su verilmelidir. Daha
fazla su içmek isteyen çocuklara alabildiği kadar su verilebilir.
Beslenme yetersizliğini önlemek için anne sütüne devam edin, daha sık
emzirin. Anne sütü almıyorsa her zamanki mamasına devam edin.
- Bebek 6 aydan
büyük ve ek gıda alıyor ise kısa aralıklarla enerjiden zengin, protein
içeren yumuşak püre şeklindeki yiyeceklerden (yoğurt, iyi pişmiş
yağsız et, balık, patates püresi, pirinç lapası) taze hazırlayarak
verilir. Potasyumdan zengin besin olarak muz püresi verin veya taze
sıkılmış meyve suyu içirin.
-
Çocuğu yemeye teşvik edin ve günde en az altı kez yiyecek sunun.
- İshal
geçtikten sonra da iki hafta süreyle bir öğün fazla besleyin. Çocuğun
durumu üç günde düzelmiyor veya aşağıdaki belirtiler görülüyorsa hemen
doktora başvurun.
-
Belirtiler: Çok fazla dışkılama, yemek yememe su içmeme tekrarlayan
kusmalar ateş belirgin susama, dışkıda kan, halsizlik, uyuklama hali
görülmesi.
-
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
05 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
-
ÇOCUKLUK ÇAĞI ASTIM HASTALIĞINDAN KORUNMA YOLLARI
-
Astım çocukluk çağının en sık rastlanan kronik hastalığıdır.
-
Astım tekrarlayan öksürük ve nefes darlığı ataklarına yol açar.
Dünyada yaklaşık 5 milyon çocuğun astım hastası olduğu tahmin
edilmektedir. Astımla savaşmanın en uygun yolu başlamasını önlemektir.
Astım genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin beraberliği sonucu
ortaya çıkar.
- Ailesinde
astım alerji öyküsü olan bebeklerde alınması gereken önlemler
şunlardır:
- Risk grubunu
oluşturan bebeklerin ev içi alerjenlere erken dönemde ve yoğun olarak
maruz kalmaları astım olasılığını önemli ölçüde arttırır. Bu
alerjenler arasında en önemlileri ev tozları, akarları, mantarları,
kedi, köpek, hamam böceği gibi hayvan kökenli olanlardır.
- Ev içi
alerjenlerle karşılaşmanın azaltılması astımın önlenmesi için en
yararlı ve gerekli önlem olarak görülmektedir.
- Anne veya
babasının sigara kullanıyor olması çocuklarda astım riskini arttırır.
Çocukların soluduğu sigara dumanının ortadan kaldırılması astım
gelişme riskini azaltacak önlemlerin başında gelir.
- Doğum ağırlı
2,5 kg altındaki çocuklardaki çocuklarda astım gelişme olasılığı
yüksektir. Erken doğum ve düşük doğum ağırlığına yol açan diğer
nedenlerin engellenmesi astım gelişmesinin önlenmesinde yararlı
olabilir.
- Çalışmalar
tekrarlayan viral alt solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocukların
ilerdeki yaşlarda astım gelişmesi için risk altında olduğunu
göstermektedir. Viral enfeksiyonların engellenmesi için kreşlerde
aşırı kalabalığın önlenmesi ve olası etkenlere karşı aşı yapılması
gerekebilir.
- Bebeklik
döneminde besin alerjenlerinin ortadan kaldırılmasını özellikle
allerjik cilt hastalıklarını (egzama) azalttığı öne sürülmüş ise de bu
konuda astım ile ilgili kesin bir öneride bulunmak mümkün değildir
- ASTIM HASTALIĞININ
TEDAVİSİ DÖRT TEMEL İLKEDEN OLUŞUR
- 1-Astım
belirtilerini ve ataklarını ortaya çıkaran faktörlerden korunma için
kullanılan çevre kontrol önlemleri.
- 2-Astımdaki
solunum yolu bozukluğunu ortadan kaldırmak ve engellemek üzere uzun
süreli olarak planlanacak ilaç tedavisi ayrıca astım ataklarının ilaç
tedavisi
- 3-Hasta,
ailesi ve doktoru arasında yakın işbirliğine dayanan hasta eğitimi
- 4-Astım
şiddetinin belirlenmesi ve tedavi süresince takibi için objektif
solunum fonksiyonu ölçümlerinin kullanılması
- ASTIMIN ÖNLENMESİ VE
TEDAVİSİNDE ÇEVRE KONTROL YÖNTEMLERİ
- Ev içi
alerjenleri özellikle önemlidir. Başlıcaları ev tozu akarları, evcil
hayvanlar, hamamböceği ve mantar alerjenleridir. Astımlı çocukların
karşılaştıkları alerjen miktarı ile belirtileri arasında direk ilişki
olduğu görülmektedir. Bu nedenle alerjenlerden korunma önemlidir.
- EVTOZU
AKARLARI: En önemli ev içi alerjenleridir .Ev tozu akarlarının
astım,alerjik nezle ve hatta egzama yakınmalarını başlattığı ve akar
düzeylerinin düşünülmesinin belirtilerde belirgin azalma sağlayacağını
biliyoruz.
- Akarlar temel
olarak yataklarda, halılarda ve kumaş döşeme mobilyalarda yaşarlar.
Akarlar sıcak ve nemli ortamlarda yaşamayı severler, çok kuru, çok
soğuk,ve yüksek rakımlı yerlerde yaşayamazlar.
- AKAR KONTROLÜ İÇİN ÜÇ
GENEL YÖNTEM VARDIR
- 1- HALI, kumaş
kaplı mobilya ve tüylü oyuncaklar kaldırılabilir
- 2- Yatak
şilteleri ve yastıkların üzerine geçirgen olmayan plastik veya vinil
örtüler geçirilebilir.
- 3- Akarlar
yaşadıkları yerden yıkanarak da kısmen uzaklaştırılabilir.
- AKAR ELLERJENLERİ İÇİN
KORUNMA ÖNLEMLERİ
- 1- Yataklar en
önemli yerdir. Yatak şiltesi akar geçirmeyen kılıfla kaplanır.
Battaniye yorgan kılıfla kaplanır. Ayda bir kez 55 derecenin üzerinde
su ile yıkanır. Yastıklar kılıfla kaplanır. Yıkanır ve her üç ayda bir
değişir.
- Zemin
kaplamaları: duvardan duvara halı veya büyük halılar kullanılmaz.
Mümkünse yatak odasından halılar kaldırılır. Çıplak zeminler elektrik
süpürgesi ile süpürülür. Çok iyi sıkılmış nemli bir bezle silerek
temizlenir. Yün olmayan küçük halı ve kilimler kullanılabilir.
Akarları öldürmek için evin dışında yazın üç saat güneşte bekletilir.
Kışın gece dondurulur. Alerjenleri uzaklaştırmak için sık sık yıkanır.
- 3- Kumaş
döşemelikler: Mümkünse kumaş olmayan siline bilir kılıflarla
değiştirilebilir. Düzenli olarak yıkanabilen kumaş kılıflarda
kullanılabilir.
- 4- Giysiler:
özellikle beklemiş giysiler düzenli olarak yıkanır.
- 5- Kimyasal
maddeler, akar öldüren kimyasal maddeler muhtemelen yararsızdır.
- 6- Mekanik
aletler: Elektrik süpürgesi ile kuru süpürme işi alerjen depolarını
azaltmada yararlıdır, ancak havadaki alerjen miktarı artabilir.
Temizlik sırasında camlar açılı ve çocuk odada olmamalıdır. Elektrik
süpürgesi ile ıslak temizleme işleminde uzaklaştırılan alerjen miktarı
2-3 kat fazladır. Hava temizleyiciler (klima, hava filtresi)
yararlıdır.
- Bu önlemler
dışında yatak odasında bütün gereksiz kumaş eşya ve döşemeler ve tüylü
oyuncaklar çıkarılmalıdır. Akarlar nem oranının %55 üzerinde olduğu
yerlerde daha iyi ürerler, bu nedenle rutubeti azaltacak her türlü
önlem alınır solunum yolu problemlerinde özellikle çocuklarda sıklıkla
başvurulan bir yöntem buhar uygulamasıdır. Solunum yollarını
yumuşatıcı etkisi olsa da buhar akar allerjisi olanlar için
zararlıdır.
-
Bu çocukların odalarında buhar makineleri ve nemlendiriciler
kullanılmamalıdır.
- EVCİL HAYVAN
ALERJENLERİNİN KONTROLÜ
- Kedi, köpek,
kuş bulunmayan evlerde allerjen seviyesi hayvan bulunan evlere göre
40-200 kere daha düşüktür. Bu alerjenlerin etkin temizlenmesi çok
güçtür. En iyi çare hayvanın evden uzaklaştırılmasıdır.
- EV İÇİ BÖCEKLERİ
- En önemlisi
hamam böcekleridir. Kimyasal maddeler ile hayvanların ortadan
kaldırılması ve alerjen atıklarının yok edilmesi için yoğun temizlik
işlemi yapılmalıdır.
- EV İÇİ MANTARLARI
- Yeterli nem ve
organik besinlerin olduğu yerlerde ürerler. Nem gidericiler, klimalar
yoluyla nemin %50 den aşağı düşürülmesi, kimyasal mantar öldürücülerin
kullanımı yararlı olur.
- EV DIŞI ALERJENLERİ
- Ev dışı
alerjenler çayır ot ve ağaç polenleri ve mantar sporları dır .Alerjisi
olanların bunlardan tamamen sakınması mümkün değilse de sayılarının
yüksek olduğu dönemlerde ev içinde kalmak ,evin pencerelerini bu
mevsimde kapalı tutmak yararlı olabilir.
- BESİN ALERJENLERİ
- Besin
alerjileri küçük çocuklarda nadir olarak astım semptomlarından sorumlu
olabilir.
- HAVA KİRLİLİĞİ
- Ev içinde en
önemli kirletici sigara dumanıdır. Astımlı hastaların sigara
dumanından mutlaka sakınmaları gereklidir. Diş ortamlardaki hava
kirliliği de astım semptomlarındaki artıştan sorumlu tutulmuştur.
Olabildiğince ev içinde kalınıp kirli hava ile temasın azaltılması
gerekir.
- ENFEKSİYONLAR
- Orta ve ağır
astımlı hastaları enfeksiyondan koruma amacı ile her yıl influenza
(GRİP) aşısı önerilmektedir.
- İLAÇLAR
- Alerji öyküsü
veren hastalarda alerji oluşturan ilaç astım atağını başlatabilir .Bu
ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır.
-
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
BİR SONRA Kİ Sayfaya dönmek için
tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
06 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
- GRİP VE GRİP AŞISI
- Grip influenza
virüslerinin neden olduğu, çok bulaşıcı ani başlayan bir solunum
sistemi hastalığıdır. Her yıl kış aylarında yaygınlığı ve şiddeti
farklı salgınlara yol açar.
-
Dünya tarihinin en büyük salgını, 20-40 milyon kişinin ölümüne yol
açan 1918 yılındaki İspanyol grip'idir.
-
Yüz yılımızın diğer salgınları ise 1957 deki Asya gribi,1968 deki
Hong Kong gribi ve 1977 deki Rus gribidir.
- İnfluenza
virüslerinin A,B,C olmak üzere üç tipi vardır. En şiddetli ve yaygın
salgınlar A virüsü ile meydana gelir. B-virüsü, özellikle okul, askeri
kışla da görülen daha küçük ve hafif seyirli salgınlara yol açar.
C-virüsü ise ateşsiz soğuk algınlığına benzer bir hastalığa neden
olur.İnfluenza virüslerinin en önemli özelliği yapısında her yıl
sürekli olarak meydana gelen değişikliklerdir.
- İnfluenza
virüsleri öksürme, hapşırma ve konuşma sırasında havaya saçılan
damlacıklar içindeki virüslerin solunum yoluyla alınmasıyla bulaşır.
Tokalaşma, öpüşme ve virüslerle kirlenmiş eşyalara temasla da bulaşma
mümkündür.
- Grip de
belirtisiz geçen süre 18-72 saattir. Hasta kişiler hastalık
belirtilerinin başlamasından 1-2 gün öncesinden itibaren 5-6 gün
süreyle virüs saçarlar. Bebek ve çocuklar 1-2 hafta süreyle,
bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar ise aylarca virüs yayabilirler.
- Hastalık ani
olarak yüksek ateş, titreme, baş ve kas ağrıları ve halsizlikle
başlar. Ateş ilk gün hızla yükselir,38-41 C arasında 2-3 gün seyreder
ve daha sonra düşmeye başlar.
-
Bazı hastalarda, gözlerde kızarma, yanma, ışığa karşı hassasiyet
görülebilir. Üçüncü günden itibaren genel belirtiler yerini solunum
sistemi belirtilerine bırakmaya başlar. Yaklaşık olarak 1-2 haftalık
bir sürede tamamen iyileşme olur Ancak yaşlılar, çocuklar ve diğer
hassas gruplarda zatürree gibi ağır komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
- Gribe bağlı
ölüm hızı binde 0,5-1 arasındadır. Ölümlerin çoğunluğu zatürree
komlikasyonu nedeniyle 65 yaş üzeri kişiler arasında görülmektedir.
- Grip'in bebek
ve çocuklardaki belirtileri erişkinlerdekine benzer, ancak bazı
farklılıklar vardır.Çocuklarda daha yüksek ateş saptanır ve beş yaşın
altındaki çocuklarda %10 ateşli havaleler ortaya çıkar.Çocuklarda orta
kulak iltihabı, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal daha sıktır. Grip
virüsleri kuru öksürük veya bronşite neden olabilirler. Zatürree
komlikasyonu çocuklarda daha fazla görülür.
- Gebe
kadınlarda grip hem anne için, hem bebek için tehlikelidir.
- Gribin en
önemli yan etkilerinden birisi sürekli aspirin kullanan hastalarda
daha yüksek oranda görülen REYE sendromu denilen hastalıktır. Daha çok
B tipi influenza'nın neden olduğu enfeksiyonlardan birkaç gün sonra
özellikle 2-16 yaş arası çocuklarda görülür. Kusma ilerleyici santral
sinir sistemi ,karaciğer hasarı ve kan şekeri düşüklüğü ile
karakterizedir.Ölüm oranı reye sendromunda %50 dir.Bu nedenle sürekli
aspirin tedavisi gören hastalara grip aşısı önerilir.
- Grip
hastalığının tedavi edici ilacı yoktur ,tedaviler belirtilere
yöneliktir.Ağrı kesici ,ateş düşürücü ilaçlar,öksürük ilaçları
verilebilir, istirahat önerilir. Reye sendromu riski nedeniyle aspirin
verilmemelidir. Grip için özel bir tedavi olmadığından korunma
önemlidir.
- Gripten
korunmada en önemli yöntem aşıdır. Aşılar 50 yıldan beridir
kullanılmaktadır. Aşı hastalığın ağır geçmesini ve komplikas-yonlarını
önler. İnflüenza virüslerinin her yıl yapısında farklılık oluştuğu
için bir sezon önce dolaşan virüsler esas alınarak hazırlanır. Aşının
etkinliği virüsün yapısını hızla değiştirmesi nedeniyle ancak %70-90
oranındadır.
-
Aşı yapıldıktan 10-15 gün sonra kandaki antikorlar koruyucu
seviyeye yükselir. Aşının önemli bir yan etkisi yoktur.6 aylıktan
büyük herkese yapılabilir. Ortalama %30 enjeksiyon yerinde ağrı,
şişme, kızarma, %1 olguda ateş görülür.
- Aşı kış
mevsiminden önce eylül kasım aylarında yapılmalıdır. Aşı 9 yaşından
küçüklere bir ay ara ile iki doz yapılmalıdır. Aşı yapılması zorunlu
haller:
-
1-) 64 yaşın üzerindekiler
-
2-) Astım gibi akciğer hastaları, kalp ve damar hastaları
-
3-) Şeker hastaları, böbrek hastaları
-
4-) Bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalığı olanlar, kan
hastaları
-
5-) Sürekli aspirin tedavisi alanlar
-
6-) Kış aylarında gebeliğin 3. ayından sonra ki gebe kadınlar
-
7-) Grip virüsünü riskli gruplara taşıyabilecek kişiler (sağlık
çalışanları, yaşlı bakim evlerinde çalışanlar,grip açısından riskli
kişinin ev halkı)
- Aşı her yıl
Eylül Kasım aylarında tekrarlanır.
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN
ALMADAN KULLANMAYINIZ! |
BİR ÖNCEKİ Sayfaya dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|