|
|
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
İÇİNDEKİLER
Tıklayarak bilgilere gidebilirsiniz
|
TAKİM |
Hatice
KARSLIOĞLU |
SAĞLIKLI BESLENME |
BİLİMSEL OLMAYAN ZAYIFLAMA DİYETLERİ VE MUCİZE
İLAÇLAR |
KOLESTEROL HASTALIĞININ KONTROL VE TEDAVİSİ |
ŞİŞMANLIK |
OSTEOPOLOZ |
TOPLU BESLENME YAPAN KURULUŞLARDA BESİN KİRLİLİĞİ VE ÖNEMİ
|
KANSIZLIK (ANEMİ) |
DİYABET ( ŞEKER HASTALIĞI )
|
0-7 YAŞ
ARASI ÇOCUKLARIN BESLENME ÖZELLİKLERİ VE BEKLENEN DAVRANIŞLAR |
YÜKSEK
TANSİYON (HİPERTANSİYON) |
VİTAMİNLER |
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
TAKDİM
Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve
bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak
görülmelidir.
Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini
veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da
benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.
Bu
çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış
olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı
göreceksiniz.
Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir
kitaptır; onu okumamız gereklidir.
Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar
veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar
veremeyiz.
Mahmut Selim GÜRSEL |
Bu çalışma
"TELİF ESERİ OLUP" Yazarı ve bu siteden izin almadan
kullanmayınız! |
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
Hatice KARSLIOĞLU |
-
2.5.1974
doğumluyum. İlköğretim,lise dönemini Çorum'da okudum. Hacettepe
Üniversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksek Okulu Beslenme ve Diyetetik
Bölümü 4 yıllık mezunuyum.
-
İlkokul hayatımda
spor dalıyla uğraşmayı çok severdim. Açıkçası sporcu olmak isterdim.
Bunu gerçekleştiremedim,ancak hobi olarak spor dallarının çeşitleriyle
uğraşıyorum.
-
Spor merkezinde
program direktörü olarak 6 ay çalıştım. 2 al da Oyak Sigorta da
Sigortacı olarak çalıştım. Çok önemli bir olayım olmadı. Sadece kendi
mesleğim dışında işlerde çalıştığım için yukarıdaki meslekleri
sevemedim. Bundan dolayı istediğim başarıyı sağlayamadım. Bu yüzden
kısa süreli çalıştım.
Kendime ait bir işyerim var. En azından, bir bayan olarak elime çok
güzel bir meslek sahibiyim. Ekonomik özgürlüğüm olması, kararlarımı
kendi başıma alabilmem, okuma isteğimin daha fazla artması,hayata dört
elle sarılma,kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğrendim. Tabii ki bütün
bunlar üniversiteye giderek,bir meslek sahibi olmakla kazandım. En
önemlisi de kendime olan öz güvenimi kazandım.
-
Şu ana kadar
yazdığım yazılardan dolayı bir ödül almadım.
-
En büyük
idealim,Çorum'da büyük bir kap samlı zayıflama merkezi oluşturmaktır.
İnsanları beslenme hususunda bilinçlendirmek ve o tez konusunda yüksek
ihtisas yapmak. Bu idealimi gerçekleştireceğime inanıyorum. Çünkü
mücadeleyi seviyorum. Bu zamana kadar hedeflerimi gerçekleştirdim.
Ümitsiz değilim.
-
Başka konular
hakkında yazı yazmıyorum . Beslenme konusunda
-
http://corumlu2000.dergisi.info , yayınlandı.
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- SAĞLIKLI BESLENME
- İnsan beslenme modeli, doğal ritmi ve yemesi
gerekenlere göre yeme isteğinden çok, içinde yaşadığı toplumun
kültürüyle şekillenmektedir.
- İlkel toplumlarda insanlar,
yaşamlarını sürdürmek için çevrelerine uygun ya da uygunsuz ne
buldularsa onunla beslenmek zorundaydılar.
- Zamanla dini inançlar ve
gözlemlere dayalı öğretilerle, yenen yiyecekler içinde sağlığı
doğrudan olumsuz etkileyenlerin yasaklanması ve teknolojinin
gelişmesi ile topluma özgü beslenmede de değişmeler olmuştur.
- Sağlıklı bir birey olmak için
yeterli ve dengeli beslenmek zorundayız. Beslenme sadece karın
doyurmak ya da belirli besinleri çok yemek, diğer besinleri
yememek değildir. Beslenme insan yavrusunun büyüyüp gelişmesi,
büyüyen vücudun sürekli yenilenmesi, sağlıklı ve verimli olarak
uzun süre çalışabilmesi için vücudun gereksinmesi kadar gerekli
olan enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve
minarelilerden yeterli miktarda alınmasıdır. Hiç bir besin bu
gereksinmelerin tümünü bir arada taşıyamaz. Bu nedenle her
gruptan belirli ölçüde alınmalıdır.
-
- TEMEL BESİN GRUPLARI VE BESİN ÖĞELERİ
- 1.GRUP: Et, tavuk, balık, yumurta Protein, B vitamini,
Çinkodan zengin kuru baklagiller
- 2.GRUP: Süt, yoğurt, peynir, çökelek vb Kalsiyum, protein, B
vitamini, çinko
- 3.GRUP: Sebze, meyveler C vitamini, A vitamini, B vitamini
Karbonhidrat, B vitamini, protein
- 4.GRUP: Ekmek, pirinç, bulgur, un
ürünleri
- 5.GRUP: Yağlar, pekmez Tereyağında A vitamini, bitkisel
yağlar da E vitamini, pekmezde demir, kalsiyum, potasyum
-
- Genelde Türkiye'nin beslenme
şekline bakıldığın da bölgelere göre değişiklik göstermektedir.
EGE, AKDENİZ, bölgeleri sebze, meyve, zeytinyağlılar, sıvı yağ,
balık gibi besinleri daha fazla tüketmekte ve bu bölgelerdeki
koran er kalp riski, yüksek tansiyon, kolesterol trigliserit vb
riski diğer bölgelere göre daha az görülmektedir. KAREDENİZ, İÇ
ANADOLU, DOĞU ANADOLU, GÜNEY ANADOLU kırmızı et, hamur işleri,
katı yağ, tereyağı, sakatat gibi besinleri fazla tükettikleri bu
nedenle koroner kalp riski, yüksek tansiyon, kolesterol riski
daha fazla olduğu yapılan istatistik çalışmalarda saptanmıştır.
ÇORUM bölgesinde ORTA KARADENİZ BÖLGESİNİN özelliklerini
taşımaktadır.
- Bu nedenle her gruptan yeterli
miktarda alınması gerekir ki doktora gitmeden önce ye-terli ve
dengeli beslenirsek yaşam süremizi uzatmış oluruz.
- Aynı zamanda dengesiz beslenme
sonucunda genellikle aşağıda belirttiğimiz belirtiler ortaya
çıkabilmektedir.Ancak şunu belirtmek gerekir belirtilerin
tümü,başka hastalıkların sonucunda da ortaya çıkabilir.
- ŞİŞMANLIK: Kalori fazlalığı,
fiziksek aktivite az
- ZAYIFLIK : Kalori
yetersizliği,fiziksek aktivite fazlalığı
- Kaynak: Diyet Zamanı Murat-Gökşen AYSAN
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- BİLİMSEL OLMAYAN ZAYIFLAMA DİYETLERİ VE
MUCİZE İLAÇLAR
- Şişmanlık çağımızın en önemli
sağlık problemlerinden biridir. Şişmanlık tedavisinde kullanmak
üzere çeşitli diyetler geliştirilmiştir. Bunların bazıları uygun
ve kalıcı bir zayıflama sağlarken, bazıları uygun ve kalıcı
zayıflama sağlarken, bazıları halkı yanıltmakta ve çeşitli
sağlık sorunlarına zemin hazırlamaktadır. Gazetelerde,
dergilerde,medyada ,sanatçıların kullandığı zayıflama diyetleri
bilim- sel olmayan patates, güzellik,İsviçre,lahana,protein
paketleri, ketojenik , o kalorili, bitkisel ilaçlar gibi da ha
birçok diyetler bulunmaktadır. Bunlardan ketojenik diyetler ve
mucize ilaçların komplikasyonuna yer vermek istiyorum.
-
- DÜŞÜK KALORİLİ KETOJENİK DİYETLER
- Bunların temel özelliği, karbonhidrat kayna ğı
olan besinlerin kısıtlanması, diğer besinler için genelde
miktar sınırlaması yapılmamasıdır. Bunlar:
- Air Force Diet (1960)
- Calories Don't Count (1961)
- Drinking Mon's Diet (1964)
- Stillman Diet (1967)
- Atkins Diet Revolution (1972)
- Bu diyetlerin hepsi besin öğeleri yönünden
oldukça dengesiz, uygulayan kişide kalıcı ve doğru beslenme
alışkanlıklarının yerleşmesine hiç bir kat kıda bulunmayan
pahalı diyetlerdir. Bunun yanında ciddi sağlık sorunlarına zemin
hazırlamaktadır. Bu nedenle şişmanlık tedavisinde kullanımı
kesinlikle önerilmemektedir. Aynı zamanda;
- ATKINS DIET: Uygulandığı zaman
kilo verilmesine karşın, B grubu vitaminler özellikle B6, folik
asit ve tiamin ile demir ve magnezyumda yetersizdir. Yağı çok
yüksek ve doymuş yağ asitlerinden zengin olduğundan sağlık için
risk taşımaktadır.
- STILLMAN DIET : Uygulandığı
zaman kilo verilmesine karşın, vitamin, C vitamini, kalsiyum ve
folik asitten yetersiz, yağı çok yüksek ve doymuş yağ
asitlerinden zengin olduğundan sağlık için risk
taşımaktadır.Total açlık diyeti uygulayanlarda vücut ta ciddi
protein kaybı olması ve ani ölüme kadar va ran sağlık
sorunları ortaya çıkmıştır. 1976 yılında Robert Linn
tarafından yalnızca hidrolize kollajen içeren bir sıvı diyet
hazırlamış. Bu diyeti binlerce ki şi uygulamış ve altmış kişiye
kadar ölüm olayı kay-dedilmiştir.
-
- KETOJENİK DİYETLERİN KOMPLİKASYONLARI
-
- 1 -Su ve elektrolit dengesinde bozulma,
- 2 -Kalsiyum atımını hızlandırır, kemik yoğunluğunu azaltarak
osteoporozise zemin hazırlar,
- 3 -Hiper ürüsemi ve guta benzer belirtilerin ortaya
çıkmasına neden olur, ürik asit taşlarının oluşabile-ceği
bildirilmektedir,
- 4 -Yüksek yağlı diyetler, doymuş yağ asitleri ve ko-lesterol
yönünden zengin olduğundan kalp damar hastalıkları riskini
artırmaktadır.
-
- ALDATICI PROTEİN PAKETLERİ
-
- VLCD çok sayıda yan etkisi vardır. Bunlar:
- - Ürik asit seviyesinde artış %10 ila 20
- - Ateryal tansiyon düşüklüğü %8 ila 10
- - Saç dökülmesi % 9- Kabızlık % 8 ila 10
- - Halsizlik % 8
- - Tırnak kırılması % 8
- - Deri kuruması % 8
- - Soğuğa karşı dayanıksızlık % 8
- - Adale krampları % 7
- - Regl ağrıları % 6
- - Depresif ruh hali % 5
- - Baş ağrısı % 3
- Çok istisnai olarak ortaya
çıkabilecek en kötü komplikasyon, ani ölümdür. Amerika'da
Yiyecek ve İlaç İdaresi, çok düşük kalorili rejimler yüzünden
gerçekleşmiş tam on yedi ölüm tespit etmiştir. Bunlar, daha önce
böyle bir hastalıkları olmadığı halde kalp krizi yada geri
döndürülemeyen kalp durması yüzünden ölen insanlardır. On üç
vakada protein kalitesi kötüydü. Bu rejimler triptofan
bakımından fakir, gerekli potasyum desteği yönünden de yoksundu.
Son dört vaka dört haftadan faz-la sürdürülmemesi gerekin
protein perhizini, beş-altı ay kesintisiz uygulanmasından
kaynaklanmıştır.
- İdrar söktürücü ilaçlar: Eğer
zayıflama, belli bir miktarda bir yağ tabakasından kurtulmak
anlamına geliyorsa, organizmayı daha fazla idrar yapmaya
zorlayarak, sadece su kaybını meydana getiren idrar söktürücü
ilaçların bu amaca hizmet etmedikleri gayet açıktır. Ayrıca
sodyum ve potasyum eksikliğine bu da; cildin kuruması,
bitkinlik, baş dönmesi kramp girmesi ve ani tansiyon düşüklüğü
gibi kötü sonuçlar doğurur. Aynı özelliği taşıyan bitkilerde
vardır. Farekulağı, erkek sakalı, enginar, karahindiba ve kiraz
sapı. Sadece su kaybedilir. Maden sularında aynı etkiyi
gösterir.
- Bağırsak yumuşatıcılar: Tuz kaybı oluşturur ve
bağırsaklara zarar verir.
- Traid ilaçları: Kalp ritim bozma
riski taşır. Yol açtıkları sorunlardan bazıları: Uykusuzluk,
sıkıntı, kalp çarpıntısı, titreme ve uyarılma halleridir.
- İştah kesiciler: Tamamen psiko
uyarıcı etkisi olan iştah kesici anfetaminlerden oluşur.
Uykusuzluk ve öz denetimin azalmasıyla sonuçlanan bir uyarılma
hali yaratır. Ara verilmesi halinde, çoğunlukla intihara
sürükleyen bir depresyona neden ola bilir.
- İsamerid: Yan etkileri;
yorgunluk,karın ağrısı,baş ağrısı,uykusuzluk,ishal,ağız
kuruluğu, sıkıntı, depresif ruh hali,idrar çokluğu,baş dönmesi,
dalgınlık,bulantı ve kusma.
- Kaynak:
- 1 - Şişmanlık Çeşitli Hastalıklarda Etkileşimi ve Diyet
Tedavilerinde Bilimsel Uygulamalar Derleyen: Perihan Arslan
- 2- Yedikçe Zayıflama Michel Mantignac
-
|
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
KOLESTEROL HASTALIĞININ
KONTROL VE TEDAVİSİ
ABD Ulusal Kalp, Kan, Akciğer
Enstitüsü;Koroner kalp hastalığı insidansını düşünmek için Ulusal
Kolesterol Eğitim Programı adı altında bir çalışma başlatmıştır.
Bu çalışmanın amacı: Kan lipitleri ile koroner kalp hastalığı
ilintisini belirtmek ve hastalık-tan korunmak için önlemler
geliştirip,halkın bu yönde eğitimine yardımcı olmaktır. Kan
kolesterolünün yüksekliği hastalık riskini arttırdığından
çalışmalar bunu önlemeyi hedeflemektedir kan kolesterolü düzeyine
göre alınacak önlemler tablo 1 de görülmektedir. |
|
Diyet tedavisi 6 ay uygulandıktan sonra
hedefe ulaşmazsa ilaç tedavisi düşünülür. |
|
|
- 1- YAĞ GRUBU:
- EN İYİ SEÇİM :Zeytin lağı,Bitkisel sıvı yağ,Zeytin
- İYİ SEÇİM :Yumuşak margarin,enerji değeri düşürülmüş
özel margarin,fındık,fıstık,ceviz,yağlı tohum içi ORTA SEÇİM:
Fıstık ezmesi (şekersiz),mayonez,soya sosu,diğer salata sosları
- SAKINILMASI GEREKENLER: Tereyağı, içyağı,sadeyağ,katı
margarin,şekerli fındık,fıstık ezmesi.
-
- 2- ET,TAVUK,BALIK,KURU BAKLAGİL GRUBU:
- EN İYİ SEÇİM : Her türlü balık ve diğer su ürünleri. Tavuk,
hindi ve diğer kanatlı hayvanların derisiz beyaz eti.
Zeytinyağlı kuru baklagil yemekleri.
- İYİ SEÇİM: Tavuk, hindi ve diğer kanatlı hayvanların derisiz
siyah eti. Yağı iyice alınmış dana ve kuzu eti
- ORTA SEÇİM:Etli kuru baklagil yemekleri.
- SAKINILMASI GEREKENLER Etten yapılmış ürünler (sucuk,
pastırma,sosis,kavurma) Yağlı koyun ve sığır eti. Kızartılmış
etler. Tavuk ve diğer kanatlıların derisi.
-
- 3- TAHIL GRUBU:
- İYİ SEÇİM: Kepekli ekmek, tam buğday unu, çavdar ekmeği,
yulaf ekmeği. Bulgur pilavı, zeytinyağlı kuru baklagil, bulgur
karışımı sebze yemekleri. Yulaf ezmesi. Patlamış mısır, taze
kaynamış mısır.
- ORTA SEÇİM: Zeytinyağı,sıvıyağı veya yumuşak margarinle
pişmiş pirinç pilavı. Sebze mantar veya mercimek soslu
makarna,spagetti,mantı gibi yemekler. Beyaz ekmek. Yağsız
krakerler.
- SAKINILMASI GEREKENLER: Yağ ve şeker içeren her türlü unlu
mamuller, bisküviler,krakerler.
-
- 4- SÜT GRUBU:
- İYİ SEÇİM: Yağı alınmış (ektra light) veya azaltılmış (light)
süt,yoğurt. Yağı alınmış sütten yapılmış çökelekler ve
peynirler. Yağsız veya az yağlı sütten yapılmış dondurma. Yağsız
veya az yağlı sütten yapılan sütlü tatlılar.
- SAKINILMASI GEREKENLER: Tam yağlı süt. Yağlı peynirler.
Kremadan yapılmış dordurmalar. Çikola-ta ekilmiş
tatlılar,pudingler.
-
- 5- MEYVE GRUBU:
- EN İYİ SEÇİM: Portakal,mandalina,greyfurt.
- İYİ SEÇİM: Avcoda dışında tüm meyveler.
-
- 6-SEBZE GRUBU:
- EN İYİ SEÇİM: Yeşillikler (marul,tere,roka,maydanoz vb.)
Lahana türleri,pırasa,karnabahar,domates.
- İYİ SEÇİM Diğer tüm taze sebzeler.
-
- 7- TATLI GRUBU: (Tablo 2’de belirtilen miktarları aşmayacak)
- ORTA SEÇİM: Pekmez,bal,reçel,marmelat. Sebze ve meyve
tatlıları.
- SAKINILMASI GEREKENLER: Çikolatalı ve tereyağı ekilmiş ağır
tatlılar.
-
- EV DIŞINDA YEMEK SEÇİMİ
- Bir çok kişi,en azından bir öğünnü ev dışında
yer. Ev dışında 1. Ve . Aşama diyete uygun seçimler aşağıda
verilmiştir.
- ET GRUBU: Piliç,şiş,piliç biftek,balık ızgara,balık
buğulama,fırında balık,kağıtta balık
- KURU BAKLAGİLLER: Barbunya plaki, mercimek plaki, fasulye
piyaz.mercimek piyaz.
- SEBZE YEMEKLERİ: Her türlü zeytinlağlı sarma,dolma ve sabze
yemekleri.
- MEYVELER: Her türlü meyve,kavun,karpuz.
- EKMEK VE TAHILLI YEMEKLER: Bulgur pilavı,nohutlu mercimekli
bulgur pilavı. Esmer ekmek. Man-tar soslu spagetti.
- BÖREK;PİDE Vb. : Fırında sıvı ve yağsız süt konarak
pişirilmiş sebzeli börekler. (ıspanaklı, kabaklı, lahanalı)
Çörekli zebzeleli,mantarlı pide ve gözlemeler.
- ÇORBALAR: Sebzeli çorbalar,mantar
çorbası,fasulye,ezogelin,mercimek çorbaları.
- TATLILAR: Enerjisi sınırlı değilse seçilebilecek tatlılar:
Aşure,ayva tatlısı,kabak tatlısı,sütlaç, kazandibi, tavuk gögsü.
- SALATALAR: Rus salatası dışındaki tüm salatalar.
- MEZE VE ÇEREZLER: Humus,yoğurtlu karnıbahar ezme,yoğurtlu
havuç ezme, yoğurtlu salatalık ezme,kısır,mercimekli
köfte,patlıcan salatası,çerkez tavuğu,her türlü sebze
(havuç,salatalık,karnı bahar)yağı az beyaz peynir,leblebi.
Diyette enerji sınırlı olduğundan diyette fındık fıstık yerine
leblebi yenir.
- İÇECEKLER: Şeker kamışı çayı, kahve,su,maden suyu,taze
sıkılmış meyve suları,domates suyu,bitki çayları
(ıhlamur,adaçayı,nane,kekik,kuşburnu) alkollü içkiler sınırlı
alınır. Alınabilecek günlük miktar: bira
|
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- ŞİŞMANLIK
- Fazla kilo bugün sadece Türkiye'nin sorunu
değil, tüm dünyayı kapsayan bir problemdir.
- Sağlıklı beslenme ve düzenli
spor gelişmiş ülkelerde en popüler konular arasındadır. Amerika
ve Batı Avrupa medyasında,beslenme veya spordan söz edilmeyen
tek bir gün geçmiyor. Türkiye'de ise durum oldukça farklı. Bu
konuda bilgi ve bilinç eksikliği yaygın gözüküyor. Bugün
gelişmiş ülkelerde beslenme konusunda milyonlarca dolar
harcayıp, araştırma yapılıyor ve kişilerde bu konuda kendilerine
özen gösteriyor. Belki diyebilirsiniz bunca sorunlar arasında
birde bununla mı ilgilenilir.
- Enflasyon bir taraftan,
evimizden muzu, eti bile zor görüyoruz diyebilirsiniz, ancak
yaşam sorunlarıyla baş edebilmek için, en başta sağlıklı
ve dinç olmalıyız.
- Ağırlık normal kilodan hangi oranda fazlaysa,
belli rahatsızlıkların ortaya çıkma veya ilerleme olasılığı da
ortaya çıkabilir.
- Normal kilodan % 20 fazlası
olan kişinin, normal kilolu birine göre yüksek tansiyon ve
şeker hastası olma olasılığı üç kat, kolesterolün olasılığı
ile % 50 artmaktadır. Fazla kilolu olmak, özellikle yaşlı
insanlarda sağlık sorunları artırıcı bir risk faktörüdür.
- Fazla kilolu kişilerde sık
rastlanan rahatsızlıklar:
- - Kanser: Çeşitli incelemelerde
görülmüştür ki; rahim, prostat, safra kesesi, böbrek, mide,
bağırsak ve meme kanseri.
- - Kalp Hastalıkları: Kalp
krizine neden ola-bilecek bazı risk faktörleri kilodan doğrudan
etki-lenmektedir. Örneğin temel bir risk faktörü olarak
belirtilen kolesterol,yüksek tansiyon,fazla kilolu
in-sanlarda,normal kilolu yaşıtlarına oranla daha yük sektir.
- - Yüksek Tansiyon,
- - Şeker Hastalığı,
- - Safra kesesi hastalıkları,
- - Kemik ve eklem sorunları,
- - Bağırsak rahatsızlıkları,
- - Beyin kanaması ve felç,
- - Duygusal sorunlar.
- Görülüyor ki;bu araştırmaların sonucu faz la
kilolar yarardan çok zararı var. Ancak biz kilolarımızı daha çok
sağlığımızdan ziyade güzel görü-nüm için vermek istiyorum veya
doktorumuz kilo vermek zorundasın dediği zaman, hastalıklar
ortaya çıktığında (şeker, yüksek tansiyon, kalp hastalık ları
vb.) kilo vermek istiyoruz. Ancak zamanında yeterli ve dengeli
beslenmeyi sağlamış olsak bu gibi hastalıkların risk oranı
azalmış ve de doktora gitme oranı azamiye indirilmiş olur.
- Bir de sürekli sık sık rejimler
yapan ve tekrar hızlı bir şekilde kilo alan çevrenizde bir çok
kişiye rastlamışınızdır. Amacımız aldığımız bu kilolardan daha
kısa sürede bir an önce kurtulmakla olur ancak bunu başaramaz ve
tekrar kilo alırız. Amerika'da kısa vadeli rejimler ile kilo
veren her yüz kişiden yaklaşık 95'i bir yıl içerisinde vermiş
oldukları kiloları geri almaktadır.
- Amerika'da bilim adamları ve
araştırmacılar, on binlerce kişi tarafından uygulanmakta olan
çeşitli rejimlerin başarısızlıkla araştırdıklarında görülmüştür
ki; bu rejimlerin ortak yönü,kısa vadede çok kilo
verdireceklerini vaat etmeleridir. Bir doktor, bazı
hastalarının günde 700 kalori aldıkları hal de çok zor kilo
verdiklerini gözlemiş, bunun üzeri-ne kilo vermeye çalışan
bazı hastaların diğerlerine oranla neden daha zor kilo
verdiklerini araştırmaya başladığında sık sık rejim yapıp kilo
veren hastaların her yeni rejime girdiklerinde, vücutlarının
direndiğini, dolayısıyla önceki rejime oranla da ha yavaş kilo
verdikleri saplanmıştır.
- Sık sık kilo alıp veren kişinin
vücudu kilo vermeye karşı direnmektedir.
- Kısacası düzensiz yapılan her rejimin sonunda,
daha yavaş bir metabolizma ve daha çok yağ depolanmış bir vücut
elde etmiş oluyoruz.
- Aynı zamanda beslenme
programları kişiye özel olarak uygulanmalıdır. Kişinin yaşına,
kilo suna, cinsiyetine, aktiftesine göre enerji ihtiyacı
farklıdır. Özellikle kısa vadeli kilo vermeyi vaat eden medya,
dergilerde çıkan resimler, aşırı düşük kalori alımı, tek düzey
besin grubuyla sağlanan rejimler sağlıksızdır. Bu rejimler
metabolizmaların git gide yavaşlamasıyla sonuçlanabilecek bu
rejimlerde her seferinde daha zor kilo verir duruma gelme,
uyarılara uzun vadelere bakmaya zorlanırız. Daha önemlisi,
vücudun vitamin ve mineraller-den yoksun kalması çeşitli
hastalıklara yol açabilir. En moral bozucu sonuç ise, kısa
zamanda verilmiş olan kiloların er geç birkaç ay içerisinde geri
alınması olasılığıdır;verilmiş olan kilolar oldukça fazla
olsa bile.
- Kilo vermek aç kalmak demek değildir. Kilonuzu
verirken sağlığımızı bozmadan, halsizlik, kansızlık,
hipotansiyon, vitamin, mineral eksikliği, göz altlarında
morluk, mide şikayetleri vb. Sorunlarla karşılaşmadan dengeli
bir şekilde her şeyden yiyerek, az az ve sık sık beslenerek
karbon hidrat,protein,yağ,vitamin ve mineralleri yeteri miktarda
alarak kilo vermeniz gerekir.
- Sağlıklı olarak haftada yarım
kilo, bir kilo arasında verilen kilolar, uzun vadede verilmesi
gerekir.
- Kaynak: Sağlıklı ve Uzun Yaşama Kılavuzu Sibel SEZER
|
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- OSTEOPOLOZ
- Kalsiyum; çoğunlukla kemiklerimiz de bulunur.
Büyümenin gerçekleşmesi, kemik ve dişlerin oluşumu ve sağlamlığı
içindir. Vücudumuzca üretilemediğinden, ihtiyacımı olan
"kalsiyum"u ancak günlük beslenmemizde tükettiğimiz gıdalardan
alabiliriz.
- Kalsiyum; zengin bir beslenme,
kemik dokusunun yoğunluğunu artırır ve güçlü bir iskelet
sistemine sahip olmamızı sağlar. Kalsiyumsuz bir beslenme;
kemik yoğunluğunun düşük olmasına, kemiklerin daha zayıf ve
kırılgan olmasına neden olur.
- Kemiklerin gelişmesini
tamamladıktan sonra bile, onların sağlığını ve gücünü koruması
için kalsiyum ihtiyacımız sürer. Kalp, sinir, kas hücreleri de
dahil olmak üzere vücudumuzdaki her hücre düzgün bir şekilde
çalışabilmek için kalsiyuma ihtiyaç duyar. Vücudumuzun
fonksiyonları düzgün bir şekilde yerine getirebilmesi için
kandaki kalsiyum seviyesinin sabit kalması çok önemlidir. Günlük
beslenme ile yeterli miktarda kalsiyum alınmaması durumunda,
kandaki kalsiyum vücudumuzun ihtiyacı kanda bulunmayınca
kemikten alır. Beslenme ile yeterli miktarda alınan kalsiyumun
kullanılmayan kısmı ise kemiklerde depolanır. Eğer kemiklerden
çekilen kalsiyum fazla olursa kemikler zayıflamaya başlar ve
kırılganlaşır.
- KALSİYUMUN YARARLARI
- Kemik ve dişlerin oluşumu,
gelişimi, güçlenmesi ve sağlıklı kemik ve diş yapısının
korunması için gereklidir. Diğer hastalıklarını önler.
- Kalp atışları ve kan basıncını düzenler, yüksek
tansiyon riski azalmasında rol oynar.
- Kötü kolesterol seviyesini düzenler.
- Yaraların iyileşmesi, Bağırsak kanserinin
önlenmesinde etkilidir.
- Sinir sisteminin düzenli çalışmasına, özellikle
kadınların menopoz dönemiyle birlikte östrojen hormonlarında
meydana gelen azalma, kemik yıkım oranını artırır ve kemik
kütlesi azalmaya başlar.
- Osteopoloz; kemiklerde meydana
gelen zayıflamalara bağlı olarak, normal karşılansalar bile
kemiklerin kırılmasına neden olan bir hastalıktır. Kemik kırığı
vakaları % 75'i osteopolozdan kaynaklanmaktadır. 50 yaşın
üzerindeki her 4 kadın ve her 8 erkekten birinde osteopoloz a
rastlanmaktadır.
- Gelişme çağında zengin kalsiyum almış ve sonraki
dönemde günlük kalsiyum ihtiyacını karşılayan bir beslenme tarzı
benimsemiş ise, yaşlanma ile meydana gelen kemik kaybına
yakalanma riski çok düşük olacaktır.
- 35 yaşına kadar yeterli miktarda kalsiyum
tüketirseniz, kemiklerde daha çok kalsiyum birikecek, böylece
kemik yoğunluğu kemiklerin direncini artıracaktır. 35 yaş
sonrasında da önerilen miktarda kalsiyum alımı, bu döneme kadar
ulaşılan kemik yoğunluğunun korunmasını sağlar ve kemik kaybını
en aza indirir.
- Osteopoloz; sessizce ilerleyen
ve belirtisi olmayan bir hastalık olduğundan, insanlar orta
yaşlara gelinceye kadar bu hastalığı fark etmemektedir.
- Sıklıkla kalça, omurga, bilek kemiği
kırıklıkları görülmektedir. Omurga kırılan boy kısalması ve
kamburlaşmaya neden olurken diğer kemik kırıkları sıklıkla ağrı
ve halsizlik ile kendini göstermektedir. Bu durum kişinin
sağlıklı ve aktif bir yaşam sürdürmesini engelleyen, kimi zaman
da ölümcül olabilmekte.
- Osteopoloz bağlı kalça kırığı
vakalarının % 20'si kırığı takip eden 6 ay-1 yıl içinde
hayatını kaybetmekte,bir o kadar kısmı da hayatını birisine
bağımlı olarak sürdürmek zorunda kalmaktadır.
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- TOPLU BESLENME YAPAN KURULUŞLARDA BESİN KİRLİLİĞİ VE ÖNEMİ
- Yaşamımızı sürdürmek ve Sağlığımızı korumak amacıyla tükettiğimiz besinler bazı durumlarda sağlığımı za zararlı
hale gelmektedir.
- Küçük bir ihmal yüzlerce,
hatta binlerce
kişinin sağlığını bozarak,besin zehirlenmelerine ve ölümlere
yol açabilir.
-
- TOPLU BESLENMEDE HİJYENİK YÖNDEN RİKSLİ NOKTALAR
-
- -Bayat, bozuk ve kirli besinlerin satın alınması,
- -Satın alınana ve hemen kullanılmayan besinlerin uygun
depolanması,
- -Hazırlama aşamasında besinlerin temiz ve bol suyla iyice
yıkanmaması,
- -Et hazırlama alanlarında diğer yiyeceklerinde hazırlanması,
- -Çiğ yiyeceklerle pişmiş yiyeceklerin teması,
- -Besinlerin yeterince pişirilmemesi,
- -Besinlerin hazırlanma pişirilme ve servisinde kullanılan
araç uygun yapıda olmaması temizliğin yeterince sağlanmaması,
- -Piştikten sonra yemeklerin ağzı açık olarak uzun süre oda
sıcaklığında bekletilmesi,
- -Artan veya zeytinyağlı yemeklerin derhal soğutularak soğuk
depolara kaldırılması,
- -Mutfak içi ve servis sonrası bulaşıkların yöntemine uygun
yıkanmaması,
- -Çöp ve artıkların uygun yöntemlerle kaldırılmaması,
- -Besinle ilgili her türlü işlemde temiz içme suyunun
kullanılmaması,
- -Yiyecek içecekle uğraşan personelin bulaşıcı bir hastalığı
olması veya taşıyıcı olması,
- -Personelin belirli aralıklarla bakteri ve parazit yönünden
sağlık kontrollerinin yapılmaması,
- -Personelin temizlik kurallarını uygulamaması,
- -Yiyecek içeceklerle ilgili alanlarda haşere ve kemirgen
kontrollünün sağlanmaması
-
- YİYECEKLERİMİZİ SAĞLIK BOZUCU DURUMA GETİREN ETMENLER
- Bakteri, küf, virüs, parazit.BAKTERİ: Çıplak
gözle görünmeyen mikroplardır. Çok hızlı ürerler. 12 saat içinde
bir milyar bakteri ürer. Bunlar protein içeriği yüksek olan et,
balık, tavuk, yumurta, sütten yapılmış besinleri tercih ederler.
En iyi ürediği sıcaklık:20-37 derece, Tehlikeli ürediği
sıcaklık:10-60 derecedir
- Bakteriler her yerde olabilirler:
-
- -Mutfaklarda 1cm2 lik çalışma yüzeyinde yüzlerce,
- -Domates kabuğunda binlerce,
- -Ellerde 100 ile 1000 adet
- -Çiğ sosiste 200 milyon
- -Alında 10.000 ila 100.000
- -Kafa derisinde 1 milyon adet
- -Kıltuk altında 10 milyon adet
- -Burun salgısında 10 milyar adet
- -Dışkının gramında 1 milyar adet
-
- Önemli olan bu bakterilerin yiyecekle-re
taşınmaması,bulaştırılmaması ve yiyecek-lerin uygun olmayan
koşullarda uzun süre bekletilmemesi.
-
- BESİN HİJYENİNİ SAĞLAMA ÖNERİLER
-
- -Sağlam, temiz ve güvenilir yiyecekler satın alın.
- -Hemen tüketilmeyecek yiyecekleri cinsleri-ne uygun
yöntemlerle depolayın.
- -Yiyecekleri uygun sürede ve sıcaklık derecesinde pişirin.
- -Servise hazır sıcak yemekleri 63-66 dereceler arasında
bekletin ve kısa sürede servisini sağlayın.
- -Yiyecekleri, yemekleri 10-60 dereceler arasında uzun süre
bekletmeyin.
- -Yeniden ısıtılan yiyeceklerin yeterince ısıtıldığından emin
olun.
- -Piştiği gün, servis edilmeyecek yemekleri 2 saat gibi bir
sürede 15 derece ve altına dek soğutup soğutucularda muhafaza
edin.
- -Pişmiş yemekleri oda sıcaklığında bekletmeyin.
- -Çiğ zebze ve meyveleri ilaç kalıntılarını or-tadan
kaldırmak için içme suyu ile bol bol yı-kayın.
-
- PERSONEL HİJYENİNİ SAĞLAMA ÖNERİLERİ
-
- ELLERİNİZİ; Her işin başlangıcında, çalışan her
tezgah değişiminde, her tuvalet çıkışında, çiğ yemeklere temas
ettikten son
- ra, öksürüp, aksırdıktan sonra, yemeklerin servisinden önce
MUTLAKA YIKAYIN.
-
- HİJYENİK EL YIKAMA YÖNTEMİ
-
- -Ellerinizi çalışma istasyonuna yakın, sadece el yıkama için
ayrılmış lavabolarda yıkayın.
- -Ellerinizi bileklerinizde dahil olmak üzere sıcak sabunlu
su ile parmak aralarını ovarak iyice yıkayıp durulayın.
- -Tırnaklarınızı fırçalayın.
- -Ellerinizi kağıt havlu veya kurutma aracı ile kurulayın.
- -Pişmiş yemeklerin porsiyonlanması ve servisinde eldiven
kullanın.
- -Yiyeceklerle temas eden yüzeylere el değdirmeyin.
- -Tırnakların kısa ve temiz olmasına özen gösterin.
- -Vücut temizliğine önem verin, işe başlamadan önce ve sonra
günde iki kez duş alın.
- -Ellerinizde yara, kesik, yanık varsa yiyeceklere temas
etmeyin; su geçirmez bir yara ban-dı ile yarayı izole edin.
- -Bulaşıcı hastalık durumlarında yöneticinize haber verin.
- -Yiyecekle ilgili alanlarda maske takın.
- -Yiyeceklerle uğraşırken ağız, burun ve saçlarınıza
dokunmayın.
- -Hiçbir zaman tükürmeyin.
- -Tat kontrollerinde ayrı bir tabak ve kaşık kullanın.
- -Mutfak personeline iş giysilerinin belli özellikleri
taşıması, en az iki takım olması gerektiğini unutmayın.
- -Ayaklara kaymayan, terlemeyen ve su geçirmeyen ayakkabılar
giyinmeli.
-
-Saçlarda kep, bone kullanılmalıdır
|
|
|
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- KANSIZLIK (ANEMİ)
- Dolaşımdaki total hemoglobin miktarının azalması
sonucu, kanın oksijen taşıma kapasitesinin düşmesi ile kansızlık
oluşur.
- Anemiler nedenlerine göre 3'e ayrılır:
- 1)Akut veya kronik kan kaybına bağlı anemiler
- 2)Ritrositlerin aşırı yıkımı ile oluşan
anemiler.
- 3)Eritrosit yapımının bozulmasına bağlı anemiler
(beslenme ile yakından ilişkilidir)
- Çeşitli vitamin-mineral ve besin öğeleri eksikliği
sonucu oluşan anemiler vardır.Demir eksikliğine bağlı anemi
dünyada en yaygın görülen besinsel eksikliktir. Yeni doğanlarda,
özellikle prematürelerde demir eksikliği çok yaygındır. Çocuk
büyüdükçe demir eksikliğine rastlama olasılığı azalmakla
birlikte,değişik beslenme tarzlarına bağlı olmak üzere demir
eksikliği anemisi görülebilmektedir. Kadınlarda da demir
eksikliği anemisi çok yaygındır. Özellikle gebelerde daha
belirgindir.
-
- DEMİR EKSİKLİĞİNE NEDEN OLAN ETMENLER
-
- Günlük beslenme ile yetersiz demir alımı
-
-Bağırsak hastalıkları nedeni ile sindirim
kanalından emilmenin bozulması
-
-Peptik ülser, hemoroid, parazitler ve kansere
bağlı kan kaybı
-
-Tekrarlayan gebelikler
-
-Tahıla dayalı beslenmenin fazla olması, etlerin
diyette çok az olması (tahıllardaki demirin vücutta kullanılma
oranı düşüktür.)
-
-Sağlık-temizlik koşullarının ve beslenmenin yetersizliği nedeni
ile bağırsak parazitlerinin sık görülmesi
-
-Bilgisizlik nedeni ile küçük çocuklara demir
kaynağı yiyeceklerin zamanında yeterince verilmemesi
-
-Yemekle birlikte çok çay içilmesi(çay ve
kahvede bulunan tanenler demirin yararlığını azaltmaktadır. Bu
yüzden yemekten 45-60 dakika sonra içilmelidir.)
- Demir eksikliğine bağlı kansızlıkta kan
hücrelerinin sayısı azalır,hemoglobin miktarı düşer.
- Kan hemoglobin
düzeyi:
- ERKEKTE : 13 gm/dl
- KADINDA : 12 gm/dl
- GEBEDE : 11 gm/dl 'nin altına düşerse kişide kansızlık
vardır.
- Vücuttan demir kaybı normal koşullarda çok az
olur. Kayıp gaita,idrar,ter ve kadınlarda menstruasyonla
olmaktadır.
- Bu durumda günlük alınması gereken demir vücuttan
atılan kadardır.
- Günlük demir gereksinimi
- Kadında: 15
mg.
- Erkekte : 10 mg'dir.
-
- DEMİR YETERSİZLİĞİNE BAĞLI ANEMİNİN BELİRTİLERİ
- -Dilde papillaların silinmesi,kırmızılık ve ağrı hissi
- -İştahsızlık, Zayıflık
- -Halsizlik,çabuk yorulma
- -Baş dönmesi,baş ağrısı
- -Baygınlık hissi,Çarpıntı,Nefes darlığı
- -Yüzde ve gözlerde solukluk
- -Dikkat bozukluğu
- -El ve ayak parmaklarında karıncalanma, karında gerginlik ve
şişkinlik
- -Üşüme-titreme
- -Ağız içinde yaralar
- -Tırnak kırılması-incelmesi,kaşık tırnak
- -Saç dökülmesi,sağlıksız-zayıf saçlar
-
Demir eksikliği,kansızlığa bağlı olmadan gelişmeyi
yavaşlatabilir. Bu yavaşlama vücut gelişmesinde olabileceği gibi
zihin ve cinsi gelişmede de görülebilir. Çocuklarda demir
eksikliğine bağlı gelişme geriliği sonradan yapılan demir
eklemesi ile düzelmeyebilir.
- Besinlerde demir HEM DEMİRİ ve HEM OLMAYAN DEMİR
olmak üzere 2 ayrı şekilde bulunur. Hem demiri diyetteki toplam
demirin %10-15 'i kadardır.%20'si emilir. Hem olmayan demirin
emilimi,hem demirinden çok düşüktür ve diyetteki birçok faktör
emilimini azaltır.
- - Bazı besinlerde bulunan tanenler,oksalatlar, fitatlar,
fazla miktarda fosfor ve sülfürlü maddeler DEMİR EMİLİMİNİ
GÜÇLEŞTİRİR.
- - Demir içeren besinlerle birlikte C vitamini içeren
yiyeceklerin beraber tüketilmesi DEMİRİN EMİLİMİNİ ARTIRMAKTADIR.
-
- DEMİRİN EN İYİ KAYNAKLARI:
- -YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER (ıspanak, pazı,ebegü-meci vb.)
- -KURU BAKLAGİLLER (kurufasulye, nohut, mercimek)
- -PEKMEZ,KURU MEYVELER
- -BULGUR,TAM BUĞDAY VEYA ÇAVDAR UNUNDAN YAPILMIŞ EKMEK
- -YUMURTA,ET,KARACİĞER
- -YAĞLI TOHUMLAR(fındık, fıstık, susam...)
-
Posa içeriği yüksek olan sebze-meyve ve tahıllardaki
demir emilimi %4-5 iken,hayvansal besinlerdeki demirin emilimi
%15-30 arasındadır.
- Anemi tedavisinde ağızdan demir preparatları
verilir. Mide boşken daha iyi emilirler. Ancak bu durumda
bulantı, şişkinlik, diyare veya kabızlık yapabilir. Aneminin
şiddetine göre tedavide kullanılan doz değişmektedir. C
vitamininin alınması emilimi artırarak tedaviyi destekler. Günde
10-20 mg demir emilimi sonucu eritrosit yapımı hızlanır.
Depoların tam olarak dolması için tedaviye bir müddet devam
etmek gerekir. Ayrıca :
- a)Demir içeriği yüksek besinler diyette
artırılmalıdır.
- b)Her öğünde demir kaynakları ile birlikte en az
50-60 mg C vitamini alınmalıdır.
- c)Her öğünde et grubundan bir besin
(et,tavuk,balık)bulundurulmaya çalışılmalıdır.
- d)Öğünlerden hemen önce ve sonra çay kahve
içilmemesine dikkat edilmeli ve fazla çay kahve alımından
kaçınılmalıdır.
- e)Çocuklara günde 3 büyük su bardağı (750 ml )'den fazla süt,yoğurt verilmeme-li,onun yerine demir
içeren besinlerle diyeti zenginleştirilmelidir.
-
-
|
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- DİYABET ( ŞEKER HASTALIĞI )
- Şeker hastalığı ; karbonhidrat metabolizması
bozukluğudur. Besinlerle alınan karbonhidratlar yeterince
değerlendirilememektedir. Bu durum organların şekersiz kalmasına
ve böylece hastanın kendisini bitkin ve güçsüz hissetmesine yol
açmaktadır. Yeterince değerlendirilemeyen şeker kanda kalmakta
ve enerji sağlamak üzere kullanılacağı organlara ulaşamamaktadır.
Sonuçta,kan şekeri yükselmekte ve
zararlı metabolik yan ürünler ortaya çıkmaktadır.
- Pankreasın B-hücrelerindeki
işlevsel bozukluk sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu hücreler
karbonhidratların değerlendirilmesi için gerekli ensülini
üretir. Sağlıklı bireylerde, karbonhidrat içeren besinlerin
alınmasıyla yeterli düzeyde ensülin salgılanır.
- Diyabetik hastada, hastalığın
derecesine göre, kısmen veya tümden bir ensülin eksikliği söz
konusudur. Pankreas işlevinin yok denecek kadar az düzeyde
bulunması veya tümüyle ortadan kalkmış olması halinde, eksik
olan ensülinin dışarıdan yerine konması, yani hasta tarafından
enjekte edilmesi gerekmektedir.
-
- ŞEKER HASTALIĞI NASIL OLUŞUR ?
-
- HASTALIĞIN BELİRTİLERİ
- -Çok yemek yeme
- -Çok su içme
- -Çok idrara çıkma
- -Ağırlık kaybı,kuvvet azalması
- -Ağız kuruluğu
- -Bulanık görme
- -Deri enfeksiyonları,kaşıntı
- -İştahsızlık,halsizlik
- -Baş ağrısı
- -İdrarda şeker olması(glikozüri)
- -Kan şekerinin 70-110mg/dl 'nin üzerinde olması
-
- Şeker hastalığı kontrol altına alınmazsa çok ciddi sağlık
problemlerine yol açabilir.
- -Enfeksiyonlar : üriner sistem enfeksiyonları,deride ve
ayaklarda yaralar
- -Damar bozuklukları,damar sertliği,kalp krizi
- -Diyabetik gangrenler,diyabetik ayak
- -Göz bozuklukları : glakom, retinopati , katarakt,körlük...
- -Böbrek fonksiyonlarında bozukluk
- -Bağırsak bozuklukları:kabızlık,ishal
- -Sinir sistemi bozuklukları:ağrı,duyu
kaybı,uyuşma
- -Karaciğer büyümesi(yağlanmaya bağlı)
- -Komalar:hipoglisemi ve hiperglisemi komaları
- Öğünlerin geciktirilmesi, atlanması, ye tersiz miktarda
alınması veya uzun,yorucu egzersiz programlarına katılmış olmak HİPOGLİSEMİ
yani kan şekerinin düşmesine yol açar. Titreme,terleme,dudak da
ve dilde karıncalanma, açlık, çift
görme, sinirlilik,konuşma bozukluğu kan şekerinin düştüğünü
gösteren belirtilerdir. Hipoglisemi baş ağrısı,açlık,baş
dönmesi, terleme,huzursuzluk, şuur bulanıklığı şeklinde ise
hemen 2-3 adet kesme şeker alınmalıdır
-
- ŞEKER HASTALIĞININ TEDAVİ YÖNTEMLERİ
- -Diyet
- -İlaç(ensülin,oral anti diyabetikler)
- -Eğitim
- -Fiziksel aktivite - Pankreas ve adacık trans plan tasyonudur.
- Diyabet tedavisi bir ekip tarafından ortaklaşa
yürütülmelidir. Bu ekipte doktor, diyetisyen,
hemşire,fizyoterapist, psikolog bulunmalıdır. Diyet tedavisi
özellikle Tip-2 diyabette çok önemlidir. Diyabet diyetini
düzenlerken; hasta-nın diyabet tipi,yaşı,cinsi,vücut ağırlığı,
aktivi-tesi,sosyo-ekonomik durumu,eğitim düzeyi, biyokimyasal
bulguları,beslenme alışkanlık-ları göz önünde
bulundurulmalıdır.Şeker has-talarına önerilmeyen bazı yiyecekler
vardır. Bunlar kan şekerini hızla yükseltirler :
- -Çay şekeri
- -Şeker ve şekerlemeler
- -Reçel ve marmelat
- -Pekmez,bal
- -Çikolata,dondurma,helva çeşitleri
- -Hazır meyve suları
- -Şekerli kurabiyeler,pastalar,tatlılar
- -Şekerli içecekler(meşrubatlar)
- -Kurutulmuş meyveler
- 1. Yiyeceklerinizi önerilen
miktarlarda yiyiniz. Yiyeceklerin önerilenlerden fazla yenmesi
kan şekerinin yükselmesine (hiperglisemi), az yenmesi ise kan
şekerinin düşmesine (hipoglisemi)neden olur.
- 2. Yiyeceklerinizi önerilen
zamanda yiyiniz. Diyabette temel sorun ensülin yetersizliğidir.
Uzun aralıklarla veya düzensiz yemek yemeniz halinde ensülin
yetersizliği artarak kan şekerinizin yükselmesine neden olur. Bu
nedenle uzun açlıklardan kaçınılmalıdır. Şişman iseniz öğün
sayısını azaltmanın, kilo vermenizde size yardımcı olacağını
sanmayın! Bu bir sonraki öğünde yiyecek miktarını artırmanıza,
dolayısıyla daha çok kalori alarak kilo artışına ve kan
şekerinin yükselmesine yol açabilir. Üç ana öğün (kahvaltı,
öğle, akşam) ve üç ara öğün (kuşluk, ikindi, gece) şeklinde
hazırlanan beslenme programınızda verilen yiyeceği, önerilen
miktar ve saatte yemeniz gerekir. Bu disiplin, sizi hiperglisemi
veya hipoglisemiden korur.
- 3. İdeal vücut ağırlığınızı
koruyunuz. Diyabetiklerin %15-20'sinin Tip-1,%80'nin Tip-2
olduğu ve Tip-2 diyabetiklerin de %80'nin şişman olduğu
bilinmektedir. Şişman hastalarda, aşırı kiloya bağlı olarak bir
ensülin etkisizliği ortaya çıkmakta ve bu kilo artışı ile
fazlalaşmaktadır. YETERLİ VE DENGELİ BESLENME programı ile ideal
ağırlığınıza ulaştığınızda, kendi ensülininiz vücudunuzun
gereksinimini karşılayabilecek ve kan şekeriniz normale
inecektir.
- 4. Kan şekerini yavaş yükselten
besinleri tercih ediniz. Aynı miktarda karbonhidrat içerse de
yiyeceklerin kan şekerini artırıcı etkileri birbirinden
farklıdır. Bunun nedeni, yiyeceklerdeki karbonhidratların
sindirim sisteminden farklı hızlarda geçmesi ve emilmesidir.
Örneğin; patates yerine bulgur pilavı veya mercimek, beyaz ekmek
yerine kepekli ekmek seçilirse kan şekeri yavaş yükselir.
- 5. Diyetinizde daima posalı
besinlere yer veriniz. Posa; yiyeceklerin sindirilmeyen
kısmıdır. Posa kan şekerinin yükselme hızını düşürür, ensülin
ihtiyacını azaltır, tokluk hissi sağladığı için kilo kaybına
yardımcı olur, bağırsak çalışmasını düzenler, kabızlığı
önler,kan yağlarının düşürülmesinde olumlu etkisi vardır. Bu
yüzden öğünlerde sebze ve salata, kurubaklagil tüketimi
önemlidir. Kabuğuyla yenebilen meyvelerin kabuğu soyulmamalıdır.
- 6. Kolesterol ve tuz
tüketiminize dikkat ediniz. Haftada 1 veya 2 yumurtadan fazlası
tüketilmemelidir.
- 7. Diyet reçel, çikolata,
dondurma, kurabiye gibi diyet yiyecekleri diyet uzmanına
danışmadan kullanılmamalıdır.
- 8. Ambalajlı yiyeceklerin
etiketindeki "içindekiler" kısmı mutlaka okunmalıdır. Şeker,
glikoz, fruktoz, süt şekeri, maltoz gibi isimlere rastlanabilir.
Bu maddelerin miktarları belirlenmemişse diyet uzmanınıza
danışmadan yemeyiniz.
- 9. Diyabetlilerde düzenli ve
ılımlı egzersiz programı yararlıdır. Çünkü düzenli yapılan
egzersiz (yürüyüş, koşma, tenis, yüzme) kan şekerinizin
kontrolünü sağlar. Kan yağlarının düşmesine yardımcı olur. Kan
dolaşımını hızlandırır. Vücut ağırlığınızın kontrol edilmesine
yardım eder. Düzenli yapılan egzersiz yaşamınızın bir parçası
olmalıdır.
- UNUTMAYIN; egzersiz öncesi kan
şekeriniz 100 mg/dl'nin altında veya 240 mg/dl'nin üstün de
olmamalıdır. Egzersiz yemeklerden 1,5-2 saat sonra
yapılmalıdır.10. Alkollü içkilerden ve sigaradan uzak durunuz.
- ŞEKER HASTALARI İÇİN ÖNERİLER
- KAYNAK: BESLENME UZMANI GÜLSAH ALTUNKESER
-
|
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- 0-7 YAŞ ARASI ÇOCUKLARIN BESLENME
ÖZELLİKLERİ VE BEKLENEN DAVRANIŞLAR
- 0-2 AY Ağladıkça emzirilir.
Çocuğun öğün saatlerini düzene sokmaya çalışmak doğru değildir.
Emzirme, bebek ile anne arasında yakınlık sağlamanın en güzel
yoludur.(Anne sütü alamayan bebeklerin beslenmesi ayrı bir
konudur.)
- 2-6 AY Düzenli aralıklarla
beslenir. Ancak her çocuğun açlık tokluk duygusu aynı olmaz.
Acıkmamış çocuğu zorla yedirmek, açlıktan ağlayan çocuğu henüz
saati gelmedi diye beslememek doğru olmaz. Çocuğun fizyolojik
açlık ve tokluğu yaşamasına fırsat verilmelidir. Aksi halde
çocuk açlık tokluk duygusunu ayırt edemez. Dördüncü aydan sonra
gerekirse (çocuğun ağırlık kazanımı yeterli değilse) ek
besinlere başlanabilir. Ek besinlere çok az miktarlarda ve birer
birer başlanır. Bu dönemde ek besinler yumuşak, pütürsüz
hazırlanır. İlk verilecek besinler muhallebi, yoğurt, meyve suyu
vb.dir.
- 6 AY Katı besinlere başlanır.
Katı besinlere başlama çocuğun fizyolojik gereksiniminin
karşılanmasından çok besini tanıması ve yutma eylemini öğrenmesi
için önemlidir. Ağzına katı besin alan çocuğun yapacağı ilk
hareket besini geri çıkarmaktır. Bu doğal bir davranıştır. Bu
durum çocuğun besini beğenmediği anlamına gelmez. Anne, yeniden
çocuğun ağzına bir parça verir. Çocuk bir süre sonra yutmayı
dener ve böylece yutmayı öğrenir. Çocuğun aspire etme (besini
soluk borusuna kaçırma) tehlikesi de vardır. Ancak bu zayıf bir
ihtimaldir. Çocuklar bu dönemde besini yutmayı becerebilirler.
Annenin telaşlanmaması, çocuğu yutarken izlemesi gerekir. İlk
yutmada çocuk zorlanabilir, ancak başarır. Annenin göstereceği
telaş hareketi çocuğu korkutabilir ve yutma denemesini
tekrarlamak istemeyebilir. Bu durumda yemek yedirmek zorlaşır.
Çocuğun besine karşı alerjisi olup olmadığının belirlenebilmesi
için besinlere birer birer başlanır.
- 9AY Aile ile sofraya oturtulur.
Çocuğun masa düzenini tanıması, yemek saatlerini öğrenmesi, aile
ile yemeği paylaşmayı öğrenmesi ve bundan zevk alması için
çocuğun sofraya oturtulması önemlidir. Bu ayda çocuk yemek ve
bisküviyi yiyebilir. Kaşık tutabilir, ancak kaşığı ağzına
götüremez. Eli ile kaşığı iyi kavrar. Annesi yedirirken bir
taraftan elinde kaşık tutmak ona keyif verir ve yemeği
kendisinin yemesi için gerekli ilk adımı atmış olur.
- 12.AY Bu dönemde fizyolojik
gereksinim azaldığı için çocuğun yemeğe ilgisi azalır. Bu
dönemde ısrar etmek, çocuğun arkasından elde bir tabak ve
kaşıkla dolaşmak yanlış olur. Çocuk oturup yemek yemeyi
öğrenemez. Çocuğun uzun aralıklarla yemesi iştahını daha da
artıracağından sorun olmaz.
- 15.AY Kaşıkla yiyebilir. Ancak
hala ters tutar. Fincandan bardağa geçer. Yemeğini kendisi
yiyebilir, fakat yorulur. Çocuk kendisi yemeye gayret ederken,
anne de bir taraftan çocuğu beslemeye devam etmelidir.
- 18-21 AY Yemeğini kaşığı doğru
tutarak yiyebilir. Etrafı kirletir. Çocuğun yemek yerken etrafı
kirletmemesi için uyarılması son derece yanlış bir davranıştır.
Bu durumda çocuk yemeyi reddedebilir.
- 2 YAŞ Yemeğini temiz yiyebilir.
Ancak sulu olanları döker. Tek başına yemekten hoşlanmaz.
- 2,5 YAŞ Çatalla yemek ister.
Yemeği küçük parçalara bölünmüş olmalıdır.
- 3 YAŞ Tamamen yardımsız
yiyebilir. Ancak çalışmalar beş yaşa kadar da çocukların kendi
başlarına yeme4k yiyememelerinin normal kabul edilmesi
gerektiğini göstermektedir. Çocuk 6 yaştan sonra hala kendisi
yiyemiyorsa, bu normal değildir.
- 4 YAŞ Bıçak kullanabilir, ancak
kesemez.
- 7 YAŞ Eti bıçakla kesebilir.
Yemekte yalnız bırakılabilir.
-
- ÇOCUKLARA ÖZEL YEMEK YEME DAVRANIŞLARI VE ÖNERİLER
- Herhangi bir hastalığı olmayan
sağlıklı çocuklar, yemek saatlerinde fizyolojik açlık duyarak
yemeklerini iştahla yerler. Ancak yapılacak bazı tutum hataları
nedeniyle çocuklar yemek yemeyi red edebilirler. Bu durumda
neler yapılabilir.
-
- ÇOCUK PÜTÜRLÜ BESİNLERE ALIŞTIRILMAMIŞ OLABİLİR, YEMEĞİNİN
EZİLMESİNİ BEKLEYEBİLİR.
- Öneri: Bir kısmı ezilmiş bir
kısmı ezilmemiş olarak denenebilir. Çocuklar arkadaşları ile
birlikte daha kolay öğrenirler.
-
- ÇOCUKLAR YEMEK ÖNCESİ SU İÇMİŞLERSE İŞTAHLARI KAPANMIŞ
OLABİLİR.
- Öneri: Yemek öncesi su içen
çocuğun iştahı baskılanmış olabilir, bu durumda çocuk yemeğini
daha uzun sürede tüketir. Sabırlı ve anlayışlı olunmalıdır.
-
- YEMEK ÖNCESİ ŞEKER YEMİŞ OLABİLİRLER.
- Öneri: Yuvalarda çocuklara şeker verilmemelidir.
Bazı çocuklar ceplerinde arkadaşlarına vermek üzere şeker
getirirler. Bu alışkanlığın önlenmesi için şekerli besinler ve
diş çürükleri programı birkaç kez tekrarlanmalıdır.
-
- ÇOCUK ÖĞÜN ARALARINDA BİR ŞEYLER, ÖZELLİKLE ÇİKOLATA, PASTA
VB YİYORSA YEMEK SAATİNDE YETERİNCE AÇLIK DUYMAYABİLİR.
- Öneri: Özellikle iştahsız çocuklara öğün
aralarında bu tür besinler verilmemesine özen gösterilmelidir.
-
- ÖĞÜN SIRASINDA DUYGUSAL BİR SORUN YAŞARSA YEMEK YEMEK
İSTEMEYEBİLİR.
- Öneri: Daha önce de belirtildiği
gibi çocuk yemek istemediğinde ısrar edilmemelidir, çocuk bir
sonraki öğünde açığını kapatır.
-
- YEMEK ÖNCESİ TOP OYNAMAK, İP ATLAMAK VB GİBİ YORUCU
AKTİVİTELER YAPILMIŞSA ÇOCUK YEMEK YEMEK İSTEMEYEBİLİR.
- Öneri: Bu tür aktivitelerden
sonra çocuk bir süre dinlenmeli daha sonra yemek yemelidir. Anne
çocuğun dinlenmesine fırsat vermeden yemek için zorlarsa çocukta
yine negatif tutum oluşmasına neden olur.Ancak aktiviteden sonra
uzun zaman geçerse de doğru olmaz.Aktiviteden sonra yeterli
besin almak çocuğun harcadığı depoları doldurması için uygun bir
zamandır.
-
- ÇOCUKLAR HASTALANDIKLARINDA İŞTAHSIZ OLURLAR.
- Öneri: Yeterli sıvı alındığı
sürece (su, ıhlamur, ayran, limonata vb olarak) bir iki gün az
yeme önemli bir sorun yaratmaz. Çocuk hastalığının bitiminde
daha büyük bir iştahla yemeklerini yiyecek ve açığını
kapatacaktır. Bu dönemde ısrar etmek, yine çocukta negatif tutum
oluşmasına neden olur.
-
- BAZI ÇOCUKLAR BAZI BESİNLERİ SEVMEZLER, ONLARA ZORLA
YEDİRMEK O BESİNDEN İYİCE UZAKLAŞMALARINA NEDEN OLUR.
- Öneri: Çocuk ilk anda
reddediyorsa, üzerine gitmemeli o öğün başka bir şey yedirilerek
doyması sağlanmalıdır. Çocuk arkadaşlarının yediğini görünce bir
sonraki serviste deneyebilir.
- Yemek bütün çocuklar tarafından
reddediliyorsa, birkaç kez tekrarlanmasına karşın hiçbir gelişme
yoksa o yemeği servis etmekte ısrar etmek anlamsızdır.
Çocukların bu yemeğe alıştırılması hedefleniyorsa, bu türden bir
yemek diğer yemeklere garnitür gibi az miktarda verilerek
tekrarlanmalıdır.
-
- ÇOCUK YEDİĞİ BİR BESİNDEN SONRA KUSMUŞSA O BESİNE KARŞI
HASSASİYET GELİŞTİRİP YEMEK İSTEMEYEBİLİR.
- Öneri: Kustuğu sırada yediği
yemeği bir süre servis etmemeli, servis edildiğinde tutumu iyi
gözlenmelidir. Yemeği reddederse ısrar edilmemeli bir süre sonra
yeniden denenmelidir.
-
- BAZI ÇOCUKLAR, YEMEKLERİ KÜÇÜK PARÇALARA BÖLÜNMEDEN
YİYEMEZLER.
- Öneri: Bu çocuklara yemekleri
parçalanarak yardım edilmeli, kendisinin de nasıl parçalayacağı
gösterilmelidir.
-
- YEMEK YEDİRİRKEN ÇOCUKLA OYNAMAK, TELEVİZYON SEYRETTİRMEK
GİBİ DAVRANIŞLARA ALIŞTIRILMIŞ OLMASI NEDENİYLE HEP BU DAVRANIŞI
BEKLEMESİ.
- Öneri: Yemek saati oyun saati
ile karıştırılmamalıdır. Çocuk yemek saatinde sadece yemeğini
yemeli, ancak yemek sonrası kendisi ile oynamak ihmal
edilmemelidir. Çocukla yalnız yemek saatinde ilgileniliyor ve
oynanıyorsa çocuk bu durumu kullanır ve yemek saatleri her iki
taraf için de zor bir durum yaratır.
-
- ÇOCUĞUN YEMEK YEDİĞİ İÇİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ, BU NEDENLE HER
YEMEKTEN SONRA ÖDÜL BEKLEMESİ
- Öneri: Her yemekten sonra ödül
alacağım diye nazlanabilir. O nedenle yemek ne ödüllendirme ne
de cezalandırma için asla kullanılmamalıdır.
-
- BESİNLERİN ÇOCUĞA SUNULUŞUNUN CAZİP OLMAYIŞI.
- Öneri: Yemek masası, masada
kullanılan örtü ve servis gereçleri çocuğun hoşuna gidecek
şekilde olmalıdır. Boyanmış yumurta, şekilli olarak hazırlanmış
bir makarna tabağı çocuğun ilgisini daha çok çeker. Yemekler
küçük tabaklarda,az miktarlarda ve mümkün olduğu kadar çeşitli
hazırlanmalıdır.
-
- ÇOCUKLAR YEMEKLERİNİ SICAK YİYEMEZLER.
- Öneri: Yemek piştikten hemen
sonra çocuğa verilmemelidir.
-
|
|
|
|
|
|
BİZ VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- YÜKSEK TANSİYON (HİPERTANSİYON)
- Tansiyon kalpten pompalanan ve
damarların içine akan kanın damar duvarlarına yaptığı basınç ve
damarların direnmesidir. İnsan vücudundaki yeter miktardaki
kanın sürekli olarak başta beyin olmak üzere tüm organlara
ulaşabilmesi için düzenli ve belirli bir basınç altında
dolaşması gerekir. Tansiyon olmazsa kan vücutta akmaz.
- Kan basıncının normal ölçülere göre olması gerekir
ki bu kişiye göre değişir. Hipertansiyon, tansiyonun sürekli
normal ölçülerin dışına çıkması demektir. Erişkin bir insanın
tansiyonu 14-9 olmalıdır.
-
- -Yüksek kan basıncı tek başına bir hasta-lık değildir.
- -Hipertansiyon belirtileri çeşitli organlar üzerindeki aşırı
basınçtan kaynaklanır.
- -Hastalarda hipertansiyon belirtileri genelde kalp-damar
sistemi bozulduktan sonra kendini gösterir.
- -Hipertansiyon genellikle olağanüstü yüksek olmadıkça hiçbir
semptoma yol açmaz.
- -Hipertansiyonda tanı çok önemlidir. Tanı sayesinde tedaviye
hemen başlanır ve hastanın iyileşme şansı yükselir
- -Fazla kilolar, aşırı alkol tüketimi, kötü beslenme, stres,
hareketsizlik, bazı hastalıklar ve bazı ilaçların yan etkileri
tansiyonun yükselmesine yol açar.
- -Bilinmeyen hipertansiyonlar büyük tehlike oluşturmaktadır.
Hipertansiyonların çeşitli klinik belirtileri vardır.
-
- TANSİYON YÜKSEKLİĞİNDEN KAYNAKLANAN BELİRTİLER
- -Baş ağrısı, baş dönmesi
- -Halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, uykusuzluk hali
- -Kalp çarpıntısı
- -Kulak çınlaması, göz kararması
- -Sinirlilik
- -Burun kanaması
- -Geceleri idrara kalkma
- -Baygınlık, çarpıntı
- -Ellerde uyuşma
- -Gözlerde kızarmarın dışına süzülerek toplanır ve
şişkinliklere(ödem)neden olur. Bu yüzden hipertansiyonlu kişiler
tuzlu besinlerden kaçınmalıdırlar. Vücut sıvılarının besinlerden
kaçınmalıdırlar. Vücut sıvılarının normal düzeyde tutulması için
tuzlu besinler yerine potasyumlu besinler tercih
edilmelidir.(Dünya Sağlık örgütü'WHO'günlük tuz alımını 5 gram
olarak belirlemiştir.) Yemeklere çok az tuz koyup,tuz yerine tat
verici başka maddeler denenebilir.
- Sigara hipertansiyonlu hastalara
kesinlikle yasaktır. Hatta bu kişilerin sigara içilen dumanlı ve
kapalı yerlerde uzun süre kalmaları dahi sakıncalıdır. Sigara
damar sertliğine yol açar. İçerdiği nikotin damarların iç
duvarlarına yapışarak kaslarını daraltır ve damarlarda oluşan
tıkanıklık yüksek tansiyona neden olur. Zamanla damarlarda
kireçlenmeye yol açar.
- Bilinçsiz ve dengesiz beslenme
sonucunda tansiyon yükselir. Bilinçli beslenme alınan besinlerin
tür (protein, karbonhidrat, yağlar, vitamin-mineraller) ve
miktarlarını iyi seçmek ve yeter miktarda yemektir. Dengeli
beslenme ise günlük alınan kalori miktarı ile harcanan miktarın
dengede tutulmasıdır. Fazla yemek şişmanlığa dolayısıyla
tansiyonun yükselmesine neden olur.
- Tansiyonlu kişilerin yememeleri
gereken besinler vardır. Bunlar; cips, dondurma, ezme peynirler,
fındık hazır çorbalar, hazır soslar, hardal, hamburger, havyar,
çikolata, her türlü konserve, kavurma, pastalar, çörekler, kek,
kaymak, jelatin, her şekerleme, yağlı etler, iç yağı, kuyruk
yağı, yağda yumurta, yağda kızarmış et ve sebzeler, hamur
işleri, mayonez, sakatat, margarin, salam, sosis, sucuk, turşu,
tuzlu fıstık, tuzlu peynir, tuzlu zeytin, tuzlu çerezlerdir.
Hipertansiyonlu hastalar çay ve kahve tüketimlerine de dikkat
etmelidirler. Bunların fazlası tansiyonu yükseltmektedir.
- Yüksek tansiyonlu kişiler çok az
alkol kullanmalıdırlar. Alkol tansiyonu yükseltir ve tansiyon
ilaçlarının etkisini azaltır.
- Hipertansiyonlu hastaların
tansiyon oynamaları ile karşı karşıya gelmemeleri için spor
yapmaları buna olanak bulamıyorlarsa yürüyüş yapmaları gerekir.
Önceden spor yapma alışkanlığı olmayanlar birden ağır beden
hareketleri yapmamalıdırlar. Hareket yavaş yavaş
arttırılmalıdır. Tansiyonlu hastalar için dinlenme çok
önemlidir. Dinlenme ve istirahat tansiyonun düşmesine yardımcı
olur. Hastaların sürekli sakin olmaları gerekir.
- Tansiyonun yüksek olduğu
zamanlarda şiddetle ıkınmamamak ve ağır kaldırmamak gerekir.
Aksi halde tansiyon birden yükselir. Kalp ve beyin damarları
zorlanır.
- Çok soğuk ve çok sıcak havalar
tansiyonu arttırır. Güneşte kalmak veya güneşlenmek bu hastalık
için büyük tehlikeler doğurur.
-
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- KABIZLIK
- Kabızlık; bağırsakların düzenli aralıklarla ve
tümüyle boşalamaması durumudur. Haftada 3 kez den daha az
dışkılama kabızlık belirtisi olarak kabul edilir.
-
- KABIZLIĞIN NEDENLERİ
- -Hareketsiz bir yaşam
- -Dengesiz beslenme (besinsel lifler bakımından zengin taze
meyve, sebzelerin az tüketilmesi, ayrıca yetersiz sıvı alımı)
- -Bazı zayıflatıcı diyet programları ( çabuk sonuca ulaşmak
için son derece katı uygulanan, sadece ızgaralara, süt
ürünlerine ve bir miktar suya izin veren bu programların
yeterince besinsel lif içermemeleri)
- -Tuvalet ihtiyacının ertelenmesi
- -Bazı ilaçların kullanımı(bazı sinir ilaçları,
antidepresanlar, antiasitlerin bir bölümü kabızlığa yol
açabilir.)
- Dengeli beslenme, yeterli
miktarda sıvı alımı, fiziksel egzersiz vb. önerileri
uygulamanıza rağmen kabızlık şikayetiniz devam ediyorsa; doktor
kontrolü uygun olan laksatif bir ilaç kullanılabilir. Kullanılan
laksatif ilaç kabızlığı giderirken ishale neden olmamalıdır.
Uzun süreli kullanımda elektrolit dengesizliğe yol açmamalı,
alışkanlık yapmamalıdır. Gaz oluşumuna bağlı olarak şişkinlik ve
rahatsızlık hissi gibi yan etkileri olmamalıdır.
-
- KABIZLIĞA KARŞI ÖNERİLER
- -Beslenmenizi dengeleyiniz.
- -Ispanak, pırasa, enginar, yeşil fasulye gibi liften zengin
taze sebze, taze meyve ve tahıl ürünlerini tüketiniz.
- -Öğle ve akşam yemeklerinde mutlaka sebze bulundurunuz.
- -Salatanın her öğünde bulunması yararlıdır, ayrıca
salatanıza mısır ekleyebilirsiniz.
- -Yemek aralarında kuru kayısı, kuru incir, kuru erik gibi
liften zengin kuru meyveler atıştırabilirsiniz.
- -Normal ekmek yerine kepek ekmek tercih ediniz. Ancak
kepekte fazla miktarda bulunan fitik asitler demir emilimini
engellemekte, dolayısıyla kansızlığa neden olmaktadır. Bu
yüzden kepekli ürünler çok uzun süre kullanılmamalıdır.
- -Kahvaltıda mısır gevreği, yulaf gibi tahıl ürünleri
tüketiniz.
- -Yeterli miktarda sıvı alınız. Her gün alkol içermeyen 1,5 -
2 litre sıvı alınmalıdır.
- -Sabahları bir bardak saf meyve suyu alınabilir.
- -Yemeklerinizi sakin bir şekilde iyi çiğneyerek, oturarak ve
her gün mümkün olduğunca aynı saatte yiyiniz.
- -Aşırı hareketsiz bir yaşamdan uzak durunuz.
- -Her gün düzenli olarak yürüyünüz.
- -Mümkünse sık sık bisiklete bininiz. Asansör yerine
merdivenleri tercih ediniz.
- -Karın kaslarınızı güçlendirecek egzersizler yapınız.
- -Tuvalet ihtiyacınızı ertelemeyiniz. Bağırsaklarınızı
terbiye edin. Bunun için her gün aynı saatte tuvalete gidin,
tuvalet ihtiyacınız olmasa bile en az beş dakika oturun.
Göreceksiniz bir süre sonra her gün aynı saatte tuvalet ihtiyacı
hissedeceksiniz.
- -Çayı az için ve açık için. Eğer çayı çok seviyor ve çok
içiyorsanız içine limon suyu sıkın. Çünkü C vitamini kabızlığa
bazen kesin çare olabilmektedir.
- -Kuru baklagilleri (kuru fasulye, nohut,mercimek...) sıkça
tüketin.
-
|
|
|
|
|
BİZ
VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
- VİTAMİNLER
- Vitaminler, bitki ve hayvan
ürünlerinde bulunan yaşamsal maddelerdir. İnsan organizmasının
yaşam işlevini sağlarlar. Besin maddelerini enerjiye çeviren
biyokimyasal reaksiyonları yürütürler ve metabolizmanın
işlemesine yardımcı olurlar. Yeni vücut dokularının
oluşturulmasında görevlidirler. Organizmanın gelişmesini ve iyi
çalışmasını sağlarlar. Ancak herhangi bir dokunun ya da organın
yapısına katılmazlar. Proteinler, yağlar ve karbonhidratlar gibi
enerji vermezler. Kanser oluşumunu önlerler. Vitaminler ikiye
ayrılır;
-
- 1.YAĞDA ERİYEN VİTAMİNLER: A,D,E,K vitaminleri yağda
erirler. Bun-lar uzun süre vücut dokularında depolanırlar.
-
- 2.SUDA ERİYEN VİTAMİNLER: B ve C vitaminleri suda erirler.
Vücutta tutulma süreleri çok kısadır. Bu yüzden bunların düzenli
olarak alınması gerekir. Suda eriyen vitaminlerin fazlası
idrarla atılır.
-
- YAĞDA ERİYEN VİTAMİNLER
- A VİTAMİNİ: Bu vitamin solunum
sisteminin üst dokularını korur. Vücuttaki dokuların onarımına,
kemiklerin büyümesi ve gelişmesine yardımcı olur. A vitamini
gözler için yararlıdır. Katarakt hastalığına karşı koruyucudur.
Ayrıca deriye tazelik verir. Enfeksiyonlu hastalıklara karşı
vücudun direncini artırır. Kolesterolün damar içine sızmasını
önler. Kalp damar hastalıklarına karşı etkilidir.
- EKSİKLİK BELİRTİLERİ: A vitamini
eksikliğinde gece körlüğü ve diğer bazı göz hastalıkları, deride
kepeklenme ve kuruluk, vücutta direncin azalması, ishal, böbrek
taşı oluşumu gibi rahatsızlıklar gözlenebilir. Kelliğe, sarılık
hastalığına, kusmaya, iştahsızlığa, baş ağrılarına, kemiklerin
sızlamasına neden olur. A vitamini fazla ve aşırı dozlarda
alındığı takdirde insan sağlığı üzerinde ters etki yapabilir.
Yaradan çok zarar verir. Örneğin; saç dökülmesi, nörolojik yan
etkiler, deride leke ve kızarıklıklar, ayak tırnaklarında şekil
bozuklukları, karaciğer ve dalak bozuklukları, eklem ağrıları,
iştahsızlık, kilo kaybı, beyinde basınç artması gibi.
- EN İYİ KAYNAKLARI: Tereyağı,
süt, karaciğer, peynir, yumurta sarısı, tavuk akciğeri, balık
yağı, mısır, havuç, yeşil ve sarı sebzeler maydanoz, ıspanak,
marul, arpa, erik, kayısı, tere, roka.
-
- D VİTAMİNİ: Raşitizm denilen
kemik hastalığını önler. Raşitizm çocuklarda, yemek ve sağlık
düzenindeki aksaklıklar yüzünden ağır kemikleşme ve büyüme
bozukluklarına neden olur. D vitamini kandaki kalsiyum ve fosfor
miktarını artırır. Kemiklerin gelişmesi için kalsiyum ve
fosforun emilmesine yardımcı olur. Kas gücünü korur.
- EKSİKLİK BELİRTİLERİ: Kemik
erimesi, kırılmaya eğilimin artması, bel kemiğinin eğilmesi, kas
krampları, eklem ağrıları, damar sertliği, çocuklarda raşitizm D
vitamini eksikliğinde görülen rahatsızlıklardır.
- EN İYİ KAYNAKLARI: Güneş D
vitamininin en iyi kaynağıdır. Süt, yumurta sarısı, balık yağı,
balık karaciğeri, tereyağı, kakao, buğday, ıspanak ve yeşil
yapraklı sebzeler de D vitamini içerirler.
-
- E VİTAMİNİ: Kırmızı kan
damarlarında oluşan kan pıhtılarını eritir. Kalp, dolaşım ve
solunum sistemi hastalıklarından korur. Hücre yıpranmasını
önler. Yaşlanmayı yavaşlatır. Üreme bozukluklarını önler.
Dişlerde çürükleri engeller. Ayrıca astıma, şeker hastalığı,
kalp rahatsızlığı ve kansere karşı koruyucu bir faktör görevini
yapar. Bundan başka UV ışınını ve rutubetin cilt üzerindeki
etkisini önler. Birçok biyolojik olayın daha sağlıklı işlemesini
sağlar. Hücre zarının dayanıklılığını ve normal görevini
yapmasını sağlar. Vücuttaki kolesterolün damar içine sızmasını
önler. Güneş ışınlarının gözlerde yaptığı tahribatı önleyerek
katarakt oluşumunu geciktirir.
- EKSİKLİK BELİRTİLERİ: Kısırlık,
vakitsiz yaşlanma, kan dolaşımının ağırlaşması, varis, adale
zayıflığı, salgılarda düzensizlik ve çocuk düşürmeye neden
olabilir. Ayrıca kas zayıflaması ve kansızlık, kanın durulmaması
görülür.
- EN İYİ KAYNAKLARI: Sığır eti,
tereyağı, yumurta, bitkisel yağlar (zeytinyağı, ay çiçek yağı),
yulaf unu, buğday ve mısır kepeği, tere, marul, taze ceviz,
ekmek, havuç, lahana
- Diğer yağda eriyen vitaminlerin fazlalıklarının
toksit etkileri bulunmasına karşılık E vitamini fazlalığının
toksit etkisi yoktur.
-
- K VİTAMİNİ: Kanın
pıhtılaşmasında görevlidir. Kanamayı önler. Yeni doğanlarda
kansızlık ve sarılık, ağrı kesici ilaçların etkisini azaltma
gibi yan etkileri vardır.
- EKSİKLİK BELİRTİLERİ: Kanın
durulmaması, pıhtılaşmanın gecikmesi görülür.
- EN İYİ KAYNAKLARI: Hayvansal
ürünler (süt, yumurta, kümes hayvanlarının karaciğeri), havuç,
lahana, karnabahar, ıspanak, domates,
bezelye,yulaf,patates,çilek,yeşil yapraklı sebzeler
-
- SUDA ERİYEN VİTAMİNLER
-
- B 1 VİTAMİNİ (TİAMİN): Besin
maddelerinin özellikle karbonhidratların enerjiye çevrilmesi
için gereklidir. Enerji sağlamak için karbon-hidratların glikoza
çevrilmesinde gereklidir. B 1 vitamini sinirleri kuvvetlendirir,
sinir bozukluklarını ve beriberi hastalığını önler. Büyümeyi
çabuklaştırır, besinlerin sindirilmesini ve özümsenmesini
kolaylaştırır.
- EKSİKLİK BELİRTİLERİ: İştah
azalması, kilo kaybı, ödem, bulantı, kusma, kas krampları,
yorgunluk, baş dönmesi, kalp ve karaciğerin iyi çalışmaması,
sindirim sistemi bozuklukları, bitkinlik, unutkanlık, sinir
ağrıları, ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, beriberi,nefes
darlığı, çarpıntı
- EN İYİ KAYNAKLARI: Birçok
hayvansal ürünlerde özellikle sakatatta (ciğer, yürek...),
yumurta sarısı, kuzu karaciğeri, bitkisel ürünlerden buğday
tanesi(kepek ekmeği),kuru baklagiller, tahıllar, bira mayası,
pirinç, yulaf ezmesi, her çeşit fasulye, kuşkonmaz, yerfıstığı,
ayçiçeği çekirdeği, çavdar ekmeği, bulgur, fındık, ceviz, yeşil
yapraklı sebzeler
- B1 vitamini fazla alınırsa kaşıntı, allerji ve
astıma neden olur. Tansiyon düşmesi ve titremeye yol açar.
-
- B2 VİTAMİNİ: Dudak çatlaması ve
yara, beriberi hastalığını, bulanık görme ve kalp yetmezliğini
önler. Sinir sistemine, solunum sistemine canlılık verir.
Vücudun protein ve karbonhidratlardan enerji sağlamasına
yardımcı olur. Bütün besinlerin parçalanmasına yardım eder. İyi
görüş, berrak gözler ve hücrelerin solunumu için gereklidir.
- EKSİKLİK BELİRTİLERİ: Sinir
sistemi bozuklukları, görme bozukluğu, gözde yanma, kaşınma,
damarlanma, ışığa karşı duyarlılık, ağız - burun - dudak - göz
kenarlarında kuruluk, çatlaklık, yeme ve yutmada zorluk, deride
yaralar
- EN İYİ KAYNAKLARI: Yiyeceklerde
B1 vitamini ile birlikte bulunur. Karaciğer, böbrek, et,
yumurta, süt, yeşil yapraklı sebzeler, balık, peynir, bezelye
-
- C VİTAMİNİ: Hücreleri
gençleştirir, dokuları onarır, gelişmeyi sağlar, kan yapımına
yardımcı olur, kan damarlarını kuvvetlendirir. Kanın kılcal
damarlara ulaşmasını sağlar, tansiyonu düşürür, damarların
çatlamasını önler, kandaki zararlı kolesterol düzeyini düşürür,
fakat yararlı kolesterol üzerinde bir etki yapmaz. Dişlerin ve
kemiklerin şekillenmesine yardımcı olur. Safra taşlarının
oluşmasını önler. İlaçların vücutta daha iyi etki yapması ve
vücuttan atılmasında önemli rol oynar. Vücudun hastalıklara
karşı direncini artırır. Kalsiyum ve demirin emilimini artırır.
Kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde çok önemlidir.
Kırıkların kaynamasına, yaraların iyileşmesine, kanamanın
durmasına yardımcı olur. Nezle, grip gibi bazı enfeksiyon
hastalıklarından kişiyi korur. Oksitleşmeyi azaltarak
kolesterolün damar içine sızmasını önler. Güneş ışınlarının
gözlerde yaptığı tahribatı önleyerek katarakt oluşumunu
geciktirir. C vitamini kişiyi kansere karşı korur.
- C vitamininin siroz tedavisinde bol miktarda
alınması gerekir. Çok alkol alanların ve sigara kullananların C
vitaminine herkesten çok ihtiyaçları vardır. Bu kişilerin iki
kat daha fazla C vitamini almaları gerekir.
- EKSİKLİK BELİRTİLERİ: Diş eti
çekilmesi, diş etlerinde kanama, şişme görülür. Aşırı eksikliği
scorbüt hastalığına neden olur. Diğer belirtiler; eklemlerde
şişlik ve ağrılar, yaraların geç iyileşmesi, yorgunluk,
iştahsızlık, kuru ve çatlamış deri, saçlarda kepeklenme,dil altı
damarlarının genişlemesi,kolay mikrop kapma, tembellik,görüş
bozukluğudur.
- EN İYİ KAYNAKLARI: Ciğer, anne
sütü, inek sütü, yürek, taze sebze ve meyveler greyfurt,
portakal, limon, mandalina, çilek, kayısı, muz, ceviz, şeftali,
elma, armut, vişne, üzüm, karnabahar, lahana, patates, maydanoz,
biber, domates, koyu yeşil yapraklı sebzeler
- C vitamini çok miktarda alınırsa baş ağrısı,
migren, yorgunluk ve uykusuzluğa neden olur. Böbrek taşı
oluşumunda da etkilidir.
-
|
|
|
BİZ VE SAĞLIK İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNE GİDİNİZ! |
1 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|
|