|
|
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
|
|
TAKDİM |
HAYAT HİKAYESİ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
TAKDİM
Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve
bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak
görülmelidir.
Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini
veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da
benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.
Bu
çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış
olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı
göreceksiniz.
Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir
kitaptır; onu okumamız gereklidir.
Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar
veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar
veremeyiz.
Mahmut Selim GÜRSEL
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
GÜRSEL
YAYINEVİ ve ÇORUMLU
DERGİSİ SAHİBİ
1947
tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum
evine giderken doğmuşum. Babam Eminsu Ali Rıza Gürsel,annem ise Fahriye
hanımefendi idi.
İlkokula
İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara Yenimahalle
Ortaokulunun birinci sömestrsinde babamın emekli olmasından
dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna devam ettim. Babamın
"oku da oğlum ceketimi satar seni okuturum" diyerek
bana yaptığı nasihatleri ters tepki yaptı. İlkokul sıralarında okuyarak
pilot olmanın düşlerini kurardım. Bu hayalim gerçekleşmedi. Babamın baskısı
karşısında babama okumuyorum diyerek
okulu birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın
yanına girdim. Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967
tarihin de askerlik dönüşü, 28 Mart 1969 Ankara Emniyet Müdürlüğüne
teknisyen olarak göreve başladım. Ortaokulu dışarıdan 2
yılda bitirdim 09 Ekim 1972 tarihinde polis memuru olarak Ankara'da
altıncı şube ve kara kollarda çalıştım. 16 Eylül 1973 tarihinde
Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim.
10 Temmuz 1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak
geçtim. Dışarıdan Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim.
Kendi kendime Osmanlıcayı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz
ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel Sanatlar
Galerisinde ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim.
03 Ağustos 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına
atandım.
1990
tarihinde ilk kitabım olan Dewey Onlu Tasnif isimli kütüphanelerdeki kitapların tasnifi
yapılan kitabı 10 yıllık bir
araştırma ve çalışma iye "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)" kitap
haline getirip Kültür Bakanlığına sundum. Kitabımdan Türkiye'deki
bütün kütüphanelere dağıtılmak üzere 1000 adet satın aldılar.
Marangozluk,oymacılık, polis memurluğu,memurluk ve idarecilik
yaptım. Her çalıştığım meslekte çeşitli önemli olaylar oldu ise de son
çalıştığım kurumda bence en önemli bir hatıramı anlatmak
istiyorum: Kütüphanedeki çalışmalarım ve " El Yazması
Kitapların Çorum'da kalması için verdiğim
çabalar neticesinde Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım
beni çok yıktı. Fakat bu üzüntümün boş olduğunu
zamanla gördüm. Rabb’imin izni ile Hacca gitmek nasip
oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile
oldum. Mesleklerin insanlara sağladığı maddi avantaj olarak,evinizi
geçindirecek,namerde muhtaç etmeyecek avantajından
başka,manevi olarak;sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız
problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat
okulundan öğrenmiş oldum.
1993 yılında Türkiye'deki bütün
kütüphanelerde bulunan " El Yazması " kitapların Ankara Milli
Kütüphanesine toplanma kararı veren Kültür Bakanlığına karşı Çorumlu
hemşerilerimi haber dar ettim, mahalli radyodan ve gazeteler ile parti
il Başkanlarını ile Millet Vekilimiz Adnan Türkoğlu ve Belediye
Başkanımız rahmetli Turan Kılıççıolu'nun destekleri ve diğer
kuruluşların da katkısı ile "El Yazma kitapları" Çorum'da kaldı. Açık
öğretim için üniversite sınavlarına girip kazandım. İkinci sınıfta
iken Çorum'a tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane
kazandırmaktır. Yazma kitapların korunması ve Çorum'da kalması için
yaptığım girişimim yüzünden 25 Nisan 1994 tarihinde Tatvan Bitlis'e
Müdür olarak tayinim çıktı, tayin edildiğim yere gitmeyerek
emekliliğimi istedim.
1994 Tarihinde nasip oldu eşimle
birlikte Hacı olduk.
27 Mayıs 1998
tarihinde Çorum'da ilk Kültür Bakanlığından tescilli "Gürsel Yayınevi"
tarafımdan açıldı.
Yazı yazmaya
beni kimse teşvik etmedi Kütüphane için
hazırladığım kitap beni yazmaya teşvik etti. Yazılarım mahalli
basında yayımlandı. Yazılarımdan dolayı bir ödül almadım; fakat kitapları ve
bu dergi benim için en büyük ödüldür.
Yayımlanmış çalışmalarım :
"
Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) Haziran 1991 ",
"Çorum
97 1997"
"Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar Haziran 1997- 2.
basım 1998",
" Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve
Edebiyat Dergisi Temmuz 1998,
" Sarı Çiğdem Şiir Defteri Mart 2002" ,
“Çorum 2002” adlı basılmış çalışmalarım
bulunmaktadır.
"Menakıb-ı Koyun Baba 2004"
"Çorum Yemekleri 2004 Eşimin
Çalışması"
"Hacım Ağustos 2007"
"Çorumlular ve Çorum'a Hizmet Edenler
Temmuz 2008"
Bakanlığa
sunulmuş;"Alfabetik Türk ve Yabancı Yazarlar Fihristi" ve "Ne
Nerede Başlıklı Arama Fihristi" basım için hazır
beklemektedir. Yazılarım daha çok araştırma dalı ile makale
türüdür. Tiyatro çalışmalarım, şiir ve hikaye denemelerim
bulunmaktadır. Şu anda dergimde yazılarım çıkıyor.
Benim okuyucularıma diyeceklerim şudur ki. Doğru bildiğiniz
konuları savunun. Bu savunmanız size belki tepkiler getirecektir.
Bu tepkileri inceleyerek doğru olup olmadığını araştırın.
Saygılarımla.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
03KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
Türkiye gerçeği olarak karşımıza çıkan bu dayatmalarla
halkı mecbur tutmalar yine karşımızda. Artık uyanın
beyler. Karşınızda bulunan Türk insanı sizlerin
bildiği;hiçbir konudan anlamayan,hiçbir bilgiye sahip
olan kimseler değil.
Resimlerini de yayınlamaya çalıştığım DOĞALGAZ
çalışmalarının Bahçelievler aylağı bitmek üzere. Ne
diyelim darısı öbür mahallelere. Birde bu çalışmalar
için özür dilenmez mi ? Allah’ım bu beni çıldırtıyor.
Doğal gaz ile ilgili sitemizin dergi arşivinde bulunan
yazarımız Makine Mühendisi Nihat Yıldırım: Merkezi
sistemde müşteriye yansıyacak maliyetler şöyledir.
1.Tesisatın projelendirilme maliyeti
2.Merkezi sistem kazanının tesisat dönüşümü ve
borulamas maliyeti
3.Ortak gaz tesisatı maliyeti
4.Ortak gaz aboneliği maliyeti
5.Kazan dönüşüm yada yenileme maliyeti
6.Tesisatın şehir gaz şebekesine bağlanma maliyeti
7.Ocak dönüşüm maliyeti
8.Apartman ortak gaz hattı maliyeti
9.Şofben dönüşüm maliyeti
ve;
Kombili sistem maliyetleri de şu şekilde olacaktır.
1.Kombi maliyeti,
2.Kombinin montaj ve tesisat maliyeti,
3.Daire içi tesisat tadilat maliyeti,
4.Projelendirme maliyeti,
5.Bireysel abonelik maliyeti
diye bizleri bu yeni sistemde yapacağımız masraflar için
uyarmıştı. Her konut bu iti sistemden birisini seçmekle
yükümlü. Yani eli mahkum. Artık ben evimde gaz sobası,katılatik
sobası,odun sobası,kömür sobası ile ısınırım
diyemeyecek. Artık Komşularımızın topraklarında bolca
bulunan bir yakıt kullanacağız.
Şimdi sizlere bir olacağın senaryosunu yazayım:
Bir apartman karar alarak başkanlarına araştırma yaparak
en uygun apartman sisteminin merkezi sistem mi yoksa
kombi mi diyerek görevlendirir. Bu görev sonunda bu
yakacak sistemlerini üreten firma satıcıları kombiye
göre daha ucuz olur diyerek mallarını satmak için
merkezi sisteme yönlendireceklerdir. Diyeceksiniz ki
niçin ? Efendim:Birincisi olarak 16-20 uro değerinde bir
malzemeyi o apartmana satmak için. Neden ? Ticaret
erbabı,nasıl olsa o sistemi deneyen apartmanların pek
çoğu o firmaya müracaat ederek ikinci sisteme mecburen
geçecekler. Böylece o firma elinde bulunan iki malı da o
apartmana satmış olacak.
Ayrıca “Düdük bayramda satılır” misali bu firmalar da
devamlı arz-talep orantısında bizleri düdük….. bu işler
böyle yürüyor.
Bana göre bu sistemleri ilimize empoze eden firma ve
resmi kuruluşlar ilk önce Çorumluları iyice
bilinçlendirmeleri gerekirdi. Şirketin ihaleyi
kazanmasından bir sonraki aşama tüketiciye,neler
yapacağını bildirmeli ve hatta ileride yasaklanmaların
gelebileceğini bile söylemeliydi. Amma böyle olmuyor.
Ben yaptım da oldu. Benim söylememe gerek yok gibi
laflarla bu işleri geçiştirebileceklerini biliyorum.
Şimdi tüketici olarak,yüzeysel bilgiler dışında nasıl
bir araştırma yaptı ? Hiç. Kocaman bir hiç. Hepimiz
kazılan yerleri seyrederek,evlerimizin toz,yağışta
üstümüzün çamur olması ve hatta bağlantı işlerinin bile
yapılmadığı doğalgaz hattının bitmesini bekliyoruz.
Evet beyler. Hepimiz birazcık suçluyuz. Kimimiz
satacağımız malın getireceği tatlı karı
düşünmekte,kimimiz yapacağımız hizmetten dolayı gelecek
tatlı söylemleri düşünmekteyiz. Olan yine biz
tüketicilere olacak. Bizlere seçme şansı bile
vermeyen,küçücük ilimizde anket yapmaya gerek
görmeyen,birkaç genç çocuğun yaptığını söylediği gerçek
veya gerçek dışı sanal anketleri gözlerimize
dayayanların bu dünyada işleri iyi de öbür tarafta bu
rantın sualini verebilecekler mi ?
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 64 25
Haziran 2004 |
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
04KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
Bir yılı daha arkamızda bırakırken Çorum’un tek
yayınevi başarıları veya başarısızlıkları ile ilgili
birçok bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
-
Bence oldukça uzun
bir yıl periyodu sayılan bu süre içerisinde kendime
göre birçok başarılarım oldu. Pek çok yazar
arkadaşları yayın hayatına kazandırdım. Pek çok
arkadaş ile yeni tanıştım. Pek çok samimiyetler
kuruldu.
-
Yayınevimizin bir
gelir getirsin diye açmadığımı pek çok sefer
söyledim ve yazdımsa da pek çok kişiler bu işlevi
anlamadılar. Akılları almadı,havsalalarına sığmadı.
Onları kınamak için bunları söylemiyorum. Çünkü
onların yaşamları ticaret üzerine kurulmuş
olduğundan yayınevimizin bu işlevin anlayamadılar.
-
Bu geçen yedi yıl
içerisinde;bir arkadaşımızın kitabı için
arkadaşımızın ismini de vererek bir matbaadan fiyat
aldık. O matbaa senin için şuna olur diyerek,o
arkadaşa bana verdiği fiyatın 50 milyon altında
fiyat vererek beni sahtekar durumuna dahi düşürdü.
Tabii ki o arkadaşımız bu farkı kendimize
alacağımızı zannederek bizim önerimizi kale
almayarak o matbaaya bastırdı. O arkadaşımız Hac
görevine giderken baskı işlerini verdi. Ona aman
işini sağlama al dediysem de bildiğini okudu
Allah’tan o matbaa bana verdiği fiyatın %80’i kadarcık KAZIK attı da yazarımız o kadar ile
kurtarabildi.
-
Bunlar geldi ve
geçti. Artık mazi oldular. Yazılı olarak kalanlar
ise elinizde bulunan dergilerimiz.
-
Basılmakta olan
dergilerimize kendimce uygun gördüğüm sebeplerden
dolayı “Dergi baskı işlerini durdurdum” Merak
edenlerini olursa şöyle söyleyebilirim:
-
Bazı akrabalarımız
basılan dergilerden oldukça yüklü para kazandığımızı
zannettiler. Bazı yazarlarımı yüzüme baka baka
“Derginin her çıktığında paraları nereye istif
ettiğimi sordular” Bazı dergi okuyucularımız biriken
dergi paralarını üzerlerine yattılar. Ve başka başka
sebepler.
-
Şimdi dergimizin
nasıl basılı hale geleceği söyleyeyim.
-
Sağ olsunlar halen
yazı veren yazarlarımıza üç sayı sonra soracağım.
Arkadaş senin üç sayıda şu kadar yazın Internet’te
yayınlandı. Şimdi ben kendi yazılarımı bastırarak
ücretsiz dağıtacağım. Senin de şu kadar sayfa yazın
var. Matbaada şu kadar paraya mal oluyor. İstersen
seninde bu kadar ücret vermen gerekmektedir. Şu
kadar adet bastıracağız,sana da şu kadar basılmış
yazılarımızı vereceğiz. Sende bunları
eşine,dostuna,akrabana,hısımına, arkadaşına ücretsiz
dağıt diyeceğim.
-
DİYECEĞİMDE NE
OLACAK ?
-
Hiçbir şey. Onlar
yazılarının basılması için verecekleri birkaç kuruşa
tamah edecekler,ben ise emekli maaşımdan arttırdığım
para ile yazılarımı basacağım. Onlar beklide baka
kalacaklar.
-
Bakalım ömrümüz ve
imkanımız olursa göreceğiz.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 64 25 Haziran 2004 |
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
05KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
DOĞALGAZ
Bizlere ilk önceleri yakacak olarak PETROKOK’u ta
vsiye edenler şimdi de başka bir ithal maddeyi överek
karşımıza koyuyorlar. Bildiğiniz gibi bu yakacak maddesi
DOĞALGAZ.
Çorum son beş altı aydır yeni bir yakıt sistemi ile
tanışmaya hazırlanıyor. Bu sistem yine bilindiği üzere
dışa bağımlı bir yakıt olan DOĞALGAZ. |
Türkiye gerçeği olarak karşımıza çıkan bu dayatmalarla
halkı mecbur tutmalar yine karşımızda. Artık uyanın
beyler. Karşınızda bulunan Türk insanı sizlerin
bildiği;hiçbir konudan anlamayan,hiçbir bilgiye sahip
olan kimseler değil.
Resimlerini de yayınlamaya çalıştığım DOĞALGAZ
çalışmalarının Bahçelievler aylağı bitmek üzere. Ne
diyelim darısı öbür mahallelere. Birde bu çalışmalar
için özür dilenmez mi ? Allah’ım bu beni çıldırtıyor.
Doğal gaz ile ilgili sitemizin dergi arşivinde bulunan
yazarımız Makine Mühendisi Nihat Yıldırım: Merkezi
sistemde müşteriye yansıyacak maliyetler şöyledir.
1.Tesisatın projelendirilme maliyeti
2.Merkezi sistem kazanının tesisat dönüşümü ve
borulamas maliyeti
3.Ortak gaz tesisatı maliyeti
4.Ortak gaz aboneliği maliyeti
5.Kazan dönüşüm yada yenileme maliyeti
6.Tesisatın şehir gaz şebekesine bağlanma maliyeti
7.Ocak dönüşüm maliyeti
8.Apartman ortak gaz hattı maliyeti
9.Şofben dönüşüm maliyeti
ve;
Kombili sistem maliyetleri de şu şekilde olacaktır.
1.Kombi maliyeti,
2.Kombinin montaj ve tesisat maliyeti,
3.Daire içi tesisat tadilat maliyeti,
4.Projelendirme maliyeti,
5.Bireysel abonelik maliyeti
diye bizleri bu yeni sistemde yapacağımız masraflar için
uyarmıştı. Her konut bu iti sistemden birisini seçmekle
yükümlü. Yani eli mahkum. Artık ben evimde gaz sobası,katılatik
sobası,odun sobası,kömür sobası ile ısınırım
diyemeyecek. Artık Komşularımızın topraklarında bolca
bulunan bir yakıt kullanacağız.
Şimdi sizlere bir olacağın senaryosunu yazayım:
Bir apartman karar alarak başkanlarına araştırma yaparak
en uygun apartman sisteminin merkezi sistem mi yoksa
kombi mi diyerek görevlendirir. Bu görev sonunda bu
yakacak sistemlerini üreten firma satıcıları kombiye
göre daha ucuz olur diyerek mallarını satmak için
merkezi sisteme yönlendireceklerdir. Diyeceksiniz ki
niçin ? Efendim:Birincisi olarak 16-20 uro değerinde bir
malzemeyi o apartmana satmak için. Neden ? Ticaret
erbabı,nasıl olsa o sistemi deneyen apartmanların pek
çoğu o firmaya müracaat ederek ikinci sisteme mecburen
geçecekler. Böylece o firma elinde bulunan iki malı da o
apartmana satmış olacak.
Ayrıca “Düdük bayramda satılır” misali bu firmalar da
devamlı arz-talep orantısında bizleri düdük….. bu işler
böyle yürüyor.
Bana göre bu sistemleri ilimize empoze eden firma ve
resmi kuruluşlar ilk önce Çorumluları iyice
bilinçlendirmeleri gerekirdi. Şirketin ihaleyi
kazanmasından bir sonraki aşama tüketiciye,neler
yapacağını bildirmeli ve hatta ileride yasaklanmaların
gelebileceğini bile söylemeliydi. Amma böyle olmuyor.
Ben yaptım da oldu. Benim söylememe gerek yok gibi
laflarla bu işleri geçiştirebileceklerini biliyorum.
Şimdi tüketici olarak,yüzeysel bilgiler dışında nasıl
bir araştırma yaptı ? Hiç. Kocaman bir hiç. Hepimiz
kazılan yerleri seyrederek,evlerimizin toz,yağışta
üstümüzün çamur olması ve hatta bağlantı işlerinin bile
yapılmadığı doğalgaz hattının bitmesini bekliyoruz.
Evet beyler. Hepimiz birazcık suçluyuz. Kimimiz
satacağımız malın getireceği tatlı karı
düşünmekte,kimimiz yapacağımız hizmetten dolayı gelecek
tatlı söylemleri düşünmekteyiz. Olan yine biz
tüketicilere olacak. Bizlere seçme şansı bile
vermeyen,küçücük ilimizde anket yapmaya gerek
görmeyen,birkaç genç çocuğun yaptığını söylediği gerçek
veya gerçek dışı sanal anketleri gözlerimize
dayayanların bu dünyada işleri iyi de öbür tarafta bu
rantın sualini verebilecekler mi ?
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 64 25 Haziran 2004 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
06KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- Eh ne yapacaksın. Adı Ticaret.
-
Çorum Ticaret ve Sanayi
Odasının Çorum’a kazandırdığı Festival Alanında
bulunan Kapalı Alan projesi uygulandı. Daha doğrusu
açıldı.
-
Ticari eksiklikleri meydana çıkan Çorumluların
yapamadığını bir başka ilin fuar düzenleyicisi adı
altında gelen pazarlamacı bir kuruluş yaptı.
-
Çorum’da bazı ilkler olarak karşımıza çıkan
yeniliklerin başında,katılımcıların kullanım
alanlarına bu güne kadar dolar bazında da olsa
ödedikleri ücret olarak karşımıza çıktı. Biz
Çorumlular olarak da bu fahiş fiyata hiç sesimizi
çıkarmadan kuzu kuzu
katlandık.
-
Hazırlıklarımız bitti;açılış yapıldı ve Çorumlular
bir başka alışmadıkları uygulama ile karşılaştılar.
Giriş ücreti. Beş yüz bin lira karşılığında bir kart
mı desem,bilet diyemeyeceğim,bir kağıt parçası
elinize tutuşturulup,tekrar tekrar pazarlanan bu
emtia her halde dünyada pazarlanan en ucuz ve en çok
el değiştirilen bir emtia olarak da “Gines
Rekorlar Kitabını” da aday olsa gerekir. Kaç adet
satıldığı,kaç kişiye satıldığı belli olmasa da her
halde
benim gibi meraklıların bu emtiaya para ödeyerek içeriye girmesi için
elzemdi. Bu elzemlik hakkında aklıma gelen bir
fıkrayı anlatmadan da geçemeyeceğim:
-
“Zamanın behrinde bir
panayırda uyanığın teki büyükçe bir çadır kurar.
Ertesi gün çadırın önünde bağırmaya başlar. Bir
giren pişman,giremeyen iki pişman. Merak bu
ya. Benim gibi meraklılar ücret ödeyerek
girer,girmeleri ile çıkmaları da bir olur. Merakla
dışarıda bekleyenler sorarlar:
-
İçeride ne var ? Çıkan şahıs:
-
B.. var diye cevap
verir. Bu cevap merakta olanların iştahını kabartır
girerler –çıkarlar.”
-
Bu kapalı alana bizde
girdik. B.. yoktu ama Çorum’un tabiri ile manda b..u
gibi üst üste konulmuş görüntüsü veren teşhir
yerleri çok sıkıcıydı.
-
Ben verdiğim beş yüz
liraya yanmadım. Gerekçesi ise oranın fotoğrafını
çekebilme imkanın kavuştum.
-
Acaba diyorum. Bu
teşhir yerlerinde bulunan firmalar kaç kişi ile bağlantı kurdular. Acaba buraya
ziyarete gelen şahıslar kaç firma ile irtibatta
bulundular.
-
Biz zaten Çorum’da
hepimiz bu firmaları bilmekteyiz. Acaba sormak
istiyorum. Çevre illerde hiç bu fuar günleri
hakkında bilgi verildi mi ? Verildi diye duyar gibi
oluyorum. Ticaret Odalarının panolarına asılan birer
tanıtım posteri bu işi gördü diye cevaplanması sizce
de normal mi ?
-
Evet. Tenkitlerimiz
Çorum için,Çorumlu için. Bu alanın kullanan Ticaret
ve Sanayi Odası.
-
Ben Ticaret Odası
Başkanı olsaydım önce: burada Çorum’dan bir firma
bulundurmazdım. Ayrıca karman çorman değil,bir grup
aynı işi yapan gıda sektörü,otomotiv sektörü,giyim
sektörü,turizm sektörü gibi tümü Türkiye’de bulunan
firmaları davet ederdim. Ayrıca teşhir yerlerini de
paralı değil ücretsiz yapar,gelen misafirleri de
ücretsiz ağırlardım. Yedirir,içirir ve ilimizi
gezdirir,tarihi yerlerini tanıtır onları uğurlardım.
-
Bence tanıtım böyle
olmalıydı. Yapılan bu yatırımın parasını ticari
zihniyetle ziyaretçilerden çıkartılması sizce de
doğrumu. Lütfen şapkanızı önünüze koyarak düşünün.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 65 25
Temmuz 2004 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
07
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- DOĞAL GAZIN TEHLİKELERİ
-
Doğal gaz
bileşenler; metan (CH4) ve daha az oranda etan
(C4H10) ve propan (C3H8) gibi hidrokarbonlardan
meydana gelir. Ayrıca bileşiminde azot (N2), karbondioksit (CO2), hidrojensülfür (H2S) ile helyum (He)
gazları da bulunabilir. Ancak H2S zararlı bir bileşen olduğundan, doğal gaz
üretim noktasında bu bileşenden temizlenerek boru hattına pompalanır.
-
Doğal gaz;
zehirsiz, renksiz ve kokusuz bir gazdır. Solunduğu zaman öldürücü bir etkisi
yoktur. Aşırı birikimlerde sadece oksijen azalmasından dolayı boğulma olayı
meydana gelebilir.
-
Doğal gaz
kaçaklarının fark edilebilmesi için sonradan doğal gaz dağıtım şirketlerince
içine gazı tanıtan bir koku katılır.
-
Doğal gaz
yoğunluk bakımından havadan hafif bir gazdır. Kapalı alanlarda gaz kaçağı
olduğunda bulunan mekanın üst tarafına
toplanır yani;tavan seviyelerinde veya biraz aşağısındaki yükseklikte toplanır.
Doğal gazın yükselme eğilimi havalandırma ve sızıntıların tahliyesi bakımından
avantaj sağlar.
-
Doğal gaz
yakan,ısınma cihazlarla zehirlenme olaylarından başlıcaları: bacanın tıkalı
yada ve uygun olmaması,kullanılacak alana uygun olmayan cihazın kullanımı
sonucu yanan gazdan çıkan atık gazlarının odaya dolmasıyla meydana gelmektedir.
Bu nedenle kullanılacak yerlerde,yaptırılacak cihazlar ve bunların uyumlu baca
tesisatları can emniyeti bakımından çok önem taşımaktadır.
-
%5-15 oranında
hava ile doğal gaz karıştığında yanıcı ve patlayıcı özellik kazanır. Bu nedenle
doğal gaz kullanılacak yerlerde sızıntılarına müsaade etmemeli, olabilecek
herhangi bir sızıntıya karşı doğal gaz tesisatı ve kullanılan ısınma
cihazlarının havalandırılması,kaçak tespit edildiğinde de elektrik düğmeler,cep
telefonları,elektrikli aletlerin çalıştırılmamasına dikkat
edilerek,çalıştırılması alinde ufak bir kıvılcım veya ateşle kaçak gazın
kıvılcımla teması kesinlikle önlenmelidir.
-
Doğal gaz
kullananların bu önerileri göz önüne almaları;kullanıcıların mal ve can
ehemmiyeti bakımından önem arz eder.
-
Dikkatli
olunması;sadece kendi konutunuzda değil,bütün doğalgaz geçiş
yerlerinde ve kullanılan yerlerde bu kurallara dikkat edilmesi,gaz kaçağı
olduğu zaman yetkililere bilgi verilmesi gerekir.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 66 25 Ağustos 2004 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
08KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- GEL DE GÖRME GERÇEKLERİ GÖRMEK GÜZEL
-
Çorum;Güzel
şehrim. Burada yeni bir yapılanma oluyor. Yeni bir ısınma alternatifi
sunuluyor. Doğal gaz.
-
Gaz Dağıtım
Şirketi;bilerek veya bilmeyerek bazı yanlışlıkları yapıyor. İnsan bunları
görünce de görmezlikten gelemiyor.
-
Geçenlerde
Doğalgaz Şirketinin gazetenin birinde bir reklamında konut ısınmasında bir
örnekleme verilmiş. Gaz almakta yavaş davrananlara ,gaz vermek (!) için alenen yapılan
bir işlem olarak gözüküyor. Bu ilanda örnek olarak gösterilen fatura deniz
kenarında bulunan bir büyük ilimizin bir ilçesine ait. Bu örnekleme yanıltıcı
ve bilgi dışı olarak adeta ben buradayım,bak da gül demiyor mu ? Bu şirketin
yenirde olsam;Ankara içinde bir ilçenin hem de kotu bakımında en az 5 derece
farkı olan Çankaya ilçesinden örnekleme verirdim. Çorum’un kış iklimine en
uygun yer orası olabilirdi diyorum (!)
-
***
-
Şehrimizin
her tarafı köstebek yuvası haline geldi. Bu ilimiz için çok güzel bir gelişme.
Yine gözüme takılan;kazı yapanların,”verdiğimiz sıkıntıdan dolayı özür dileriz”
yazısı. İnsanın cevaben “bana mı sordun (!)” diyesi geliyor.
-
***
-
Bu ayın
beşinde İskilip,sanayi,Hıdırlık kavşağından geçerken,ana boruların kaynak Gaz Şirketinin elemanları
çalışıyorlardı,resimlerini çektim. Orada ya dozerde çalışan,ya da kamyon
şoförleri oturuyorlardı,bana takıldılar:
-
Amca bizi
niye çekmedin ? Cevaben:
-
Gençler
sizi resmetseydim,firma sizi oturur vaziyette görünce mesainizden keserler diye
çekmedim. Dedim.
-
Demek
ki;Devlet dairelerinde işi bir iki kişi yapar,diğerleri de onların yaptıkları
ile maaş alırlar. Bu sistem sadece resmi dairelerde değil,özel sektörde de
oluyormuş (!)
-
***
-
Bu ayın altısında Cumartesi
Pazarının hemen önünde yapılan kazının kapatılmış hali ile duruyor. Arabamı
park ederek bir doğalgazcı ile görüşmeye giriyordum,ayağımın yarısı bir
çukurcuğa neredeyse girecekti. Baktım;gaz için kazılmış bir kanalın örtülmüş
hali. Yalnız geçen yağmurdan önce yapılmış,gevşek yerden de giren su oradan
akmış gitmiş. Girdiği yer bir insan ayağı şeklinde,içi ise oldukça geniş. Bir
araba,ya da benim gibi şişman biri tam destekli bassa görün olacağı. Yine de
Allah bu gibi görünen kazalardan bizi korusun.
-
Gaz; Çorum
için güzeli yapmak,güzeli bulmak hepimizin görevi.
-
Çorum’a
hizmet getiren Çorum Gaz şirketi en sonunda gaz için doru ve kesin kazı yapmayı
öğrendi galiba.
-
Gazi
Caddesi’nde 14 Ağustos 2004 tarihinde yaptığı kazı çalışmasını fotoğrafladım.
-
Bence gerçek boru döşenmesi bu olmalı. Kazı yapılan sokağın her iki tarafında
bulunan binaların abone olup olmadıklarına bakılmaksızın hizmet kapılarına
kadar götürülmelidir.
- Şimdiye
kadar yapılan,ana dağıtım borularını döşeyerek,abone olan her ev için ayrı kazı
yapılarak,devamlı sokakların köstebek yuvası gibi ayrı ayrı yerlerde kazılması
hem bizler için çok zor,hem de diğer hizmetleri veren kurumlar için oldukça zor
gözükmekte değil mi ?
- Evet
beyler. Sokaklarımızı lütfer nizamı içinde kazın. Bizleri devamlı toz içinde
bırakmayın. Bizler sizin yaptığınız işlere karşı değiliz fakat,sizin plansız
çalışmalarınızın ceremesini de çekmeye mecbur değiliz. Her gün camlarımızı
sildirmeye,kapılarımızı tozdan açmamaya,evimizi havalandırmaya kalktığımızda
toz bulutlarının evimize dolmasına,arabası olanların arabalarının
amortisörlerinin patlamasına,kaportalarının çukurlara girip çıkmasından dolayı
yıpranmasına,lastiklerinin ömründen önce eskimesine ve her gün arabalarının bir
parmak tozdan kurtulması için yıkattırılmasını önleyin.
- Her
sokakta,bu eziyetlere bir haftalık süre ile yaşayalım. Ama her gün kazılması, o
sokakta oturanların tamamının aboneliğinin bitmesinden sonra asfaltlanmasına
karşıyız.
- İyi
çalışmalar her zaman övgüye değerdir.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 66 25 Ağustos 2004
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
09KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
GÖREMEDİKLERİMİZ
-
Yeni bir dünya düzenine geçişin programları
yapılmaya başlandığını hepimiz hissetmekteyiz. Bu
programların insanlığa faydası mı yoksa zararı mı
olacak ileride yaşayanlar görecekler.
-
Bu düzen içersinde Ülkemizin pozisyonunun ne olacağı
daha belli değil. Avrupa Topluluğu bu yıl sonunda bizi
alıp bünyesine almak için ön görüşme yapmamız için
yaptırımlarını bu güne kadar sıralayarak bekletti.
Bizden istediklerini kuzu kuzu yaptık. Beklide onlar
demeden bu düzenleri biz kendimiz sağlamamız
gerekliydi. Yinede bu düzenlemeler ülke yararına
gözükmekte. Nüfus problemimizi ise halen
ayarlayamadık. Dünya ülkeleri kendi nüfusu ayarlama
imkanını insanları ile bulmakta,bizde ise bilinçsiz
bir şekilde bazı kesimlerin uyduğu,bazı kesimlerin ise
inadına çocuk yapmakta adeta dışarıdan direktif
almışçasına çoğaldığını görüyoruz. Nüfus planlamasına
uyan aydın kesimine karşın bazı kendisini etnik grup
olarak gören kesim mantar gibi çoğalmaya devam
etmekte. Bu artışın sonunda ülkede bir ayrımcılık
politikasının güdülmesi kaçınılmaz olarak gözüküyor.
Zaten projeleri hazırlanmış olan ülkemizin bölünme
çabaları yeni değil. Bizleri önce birbirimize
düşürüyor,iç savaş yaptırıyor ve halende devam eden
savaşın faturalarını Türkiye Hükümeti ödüyor,insani ve
ailevi kayıplarını da Türkiye insanları çekiyor. Ne
dersiniz,yanlış mı düşünüyorum ?
-
Dünyanın yeni düzenini ayarlayanların,palanlarında
dünyayı iki veya üçe bölerek,kendi görüşlerini ve
dinlerini öne çıkartma amacı gözükmekte. Avrupa
Birliği bir Hıristiyan kulübü olarak karşımızda
sırıtmakta,Türkiye’yi içerisine alabilmek içinde
Hıristiyan nüfusun artması gibi saçma bir
ideolojisinin olduğunu düşünmekteyim. Hıristiyan
dinini yaymak için misyonerlerin faaliyetleri
artması,her mahalleye yeni uyum yasaları ile
serbestleşen apartman ibadethanelerinin olabileceği
serbestliği çerçevesinde apartman kiliselerinin
yapılması ve gençlerin işsizlikleri göz önüne alınarak
burulara para karşılığı din değiştirilmeye teşvik
edilmesine kadar varan duyumların doğruluğu benim
düşüncemin doğruluğunu tasdik etmiyor mu ?
-
Bu yeni düzenin içerisinde biz de kendi yerimizi
bulamayacak,yapamayacak kadar güçsüz müyüz ?
Zannetmiyorum. İçten ve dıştan bizi devamlı
yiyenler,yıllardır ülkenin zenginliklerini
bitiremediler. Ayrıca Asya’nın petrol ve doğalgaz
zenginliklerinin geçeceği tek güzergahta bizim
emrimizde. Ayrıca bizim ırkımızın bulunduğu Asya
devletleri,dürüst ve gerçekçi bir katılımı
sağlayabilen ülke olarak bizleri görmeleri halinde
bizimle beraber bu topluluğa katılma imkanlarının
hiçte hayal ürünü olmadığı bilinmekte. Bizim ayrıca
dinimizin bize verdiği bir topluluk ve birliktelik
imkanımız da bulunmakta. Müslüman toplumlarını aynı
coğrafya etrafında ve bölge birlikteliği olması da
büyük bir avantaj değil mi ? Neden bunları bir arada
tutamıyoruz ? Gerekçe basit. Önce biz kendi içimizde
birlikteliği sağlamak için gerekenleri yapmak mı
istemiyoruz,yapmaya çalışıyoruz da başka kuvvetler mi
engel oluyor ?
-
Bizim ülkemiz,zamanın ne getireceğini ve nelerin
olacağını anlayamıyoruz. İleriye dönük projelerimiz
yok denecek kadar az gibi gözüküyor. Ancak günü
kurtaracak planlarla işi götürüyoruz.
-
Bizim bu görüşlerimiz bizi bağlamasına karşın
fazlalıklarının olmadığını da biliyorsunuz. Bu
anlattıklarımın pak çoğunun eksikte olabileceğini
biliyorum.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:
67 25 Eylül 2004 |
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
10KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
YENİ TÜRK LİRASI
-
2005 tarihinde Türkiye’nin idaresinde
bulunanların yeni icraatı olarak karşımıza çıkan bir
mübadele aracı olan “Yeni Türk Lirası”
-
Benim merak ettiğim;para biriminden atılan
sıfırlar değil. Benim merakım iki yıldır piyasalardaki
ölgünlükten dolayı mal alınıp satılmamakta. Bu sistem
ekonomi teriminde ne manaya geldiğini herkesin
bilmesine rağmen hiçbir ekonomist ve konuşmacı her ne
hikmetse bahsini bile açmadı.
-
Geçmiş dönemlerde Türkiye’de ilk bin
lirayı,beş bin lirayı,on bin lirayı tanıdı. Daha sonra
bu paralar sanki bir çığ gibi büyüdü,yüz binler,beş
yüz binler,milyonlar derken beş milyon ve on milyon ve
en sonunda da yirmi milyonu tanıdı. Yeni para
basılarak elli bin liraların ismi anılırken,iktidar
daha ileriye giderek paradan altı sıfır silerek,halkın
gözünde anlayamayacakları bir para birimi ile birlikte
yeni ELLİ MİLYON ve üstelik YENİ YÜZ milyonu piyasaya
sürecek.
-
Teknik konu olarak adı her ne ise piyasada
bulunan para miktarının fazlalığı o ülkenin parasının
değerini düşürdüğü ve malum olan canavar ismi verilen
para değersizliği ve alım gücünün azalacağı bir güne
gidilmekte.
-
Piyasada bulunan eski paranın toplanması
ve karşılığında piyasaya para sürülmesi hakkında neler
yapılacağı hakkında bilgilerimiz pek yok. Benim en
çok merak ettiğim konu ise hem madeni,hem de kağıt
olarak piyasaya çıkacak olan bir milyon liranın yerine
konulacak olan YENİ BİR TÜR LİRASI bunun karşılığında
piyasada bulunan paranın adet karşılığının nasıl
dengeleneceğidir.
-
Elinde para olanların da 2005 yılı sonuna
kadar,YENİ TÜRK LİRASI ile elinde bulunan paralarını
değiştirmeleri gerekmektedir.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 70 25 Aralık 2004 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
11KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
TARİHE YAZILDIN;YASER ARAFAT
-
Tarihe yazılmak kolay değildir. Tarihin
sayfalarında hem de epey yer tutmak kolay olmaz.
Tarihin tozlu sayfaları herkesi kolay kolay
sayfalarına kabul etmez. Buraya adını yazdırması için
kişilerin kendilerini dünya milletlerine tanıtması
gerekir. Belki birkaç bin kişiyi öldürtme ile,belki
bir ülkenin tamamını tehdit etmek,bir kısmını yok
etmekle de tarihin sayfalarına girebilirsin. Fakat
Yaser Arafat gibi tüm ömrünü ülkenin geleceği için
çalışman gerekir,önderlik etmen gerekir.
-
Dünya;kendisine Filistin’i tanıtan,Filistin için
hayatını ortaya koyarak yaşamını tamamlayan bir
ademini koynuna aldı.
-
Arafat;doğduğu yerde değil,atalarının
yaşadığı yerde tanındı. Tanındığı yerde yaşadı. Ülkesi
için elinden geldiğini değil elinden gelenin fazlasını
yaptı. Gerektiğinde yıllarca ölümünden bir hafta kadar
önceki yerde yaşadı. Kendisine yapılan baskılara
dayandı. Arkasında bir avuç kahramandan başka
ülkesinin küçük generalleri vardı. Bir işgal ordusuna
bu küçük generallerinin azmi ve cesaretiyle karşı
koydu. Kendisi için değil vatanı için yaşadı ve
ebediyen yaşayacaktır da.
-
Hayatının son bulması ile ideali olan
Filistin Bağımsız Devletini kuramadı.
Göstermelik,işgal güçlerinin ona gösterdiği yerlerde
Filistin’i yaşatmaya çalıştı. Fakat işgal güçleri
istedikleri gibi Arafat’a gösterdikleri ülkesi içinde
fink attılar,istedikleri gibi yaktılar,yıktılar hiç
kimse ne yapıyorsunuz demedi. Halende aynı haltı
işliyorlar da dünya polisliğine soyunan ülkelerden
hiçbir ses ve tepki gelmedi,gelmeyecekte. Arafat’ı
halkı ile yalnız bıraktı. O vefat etti. Ülkesi artık
öksüz. Artık onun gibi başka bir savunucusu yok.
-
Şimdi o bu dünyanın kavga ve telaşından
kurtuldu. Ebedi aleme göçtü. Arkasında binlerce Arafat
bıraktığını tahmin etsek de bu tahminimizin nasıl
tahakkuk edeceğini yaşarsak göreceğiz. Binlerce Arafat
memleketini savunur,işgal güçlerine teslim etmez
İnşallah.
-
Son yolculuğu bile Dünyanın gündeminde
idi. Kahire’de Devlet Töreni Ülkesinde değil gurbette
yapıldı. Pek çok devlet adamı organizasyonun
bozukluğundan dolayı merasime katılamadılar.
Ramallah’ta defin edildi. Halkı son görevde O’nu
yalnız bırakmadı.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 70 25 Aralık 2004
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
12KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
YENİ YIL
Ömür için biçtiğimiz,güneş
veya ay ile sayılan günlerin insanlar tarafından
geçmişten bu güne saya geldiğimiz bir zaman dilimini
başlangıcı olarak kutlanan yeni sayma zamanın
başlangıcının geldiğini zannettiğimiz bir zaman dilimi.
Ömür. İşte önemli olan bu.
Saniyeler,dakikalar,saatler,günler,haftalar,aylar,yıllar.yüz
yıllar bin yıllar... İnsanlık kendisine bir çizelge yani
bir çetene tutma zahmetine girerek,geçmişe ait bir takım
kayıtların tutulmasını sağlamışız.
Önümüzdeki günlerde bu yılı
2004’ü bitirip 2005’e gideceğiz. Bir yıl daha
ihtiyarlayacağız. Bir yıl daha ömürden tüketeceğiz. Hiç
birimiz fıtratımız gereği bu şekilde düşünmeyiz. Bahar
gelse,yaz gelse,kış gelse diyerek ömrümüzü tüketiriz.
Birde ücretliysek hafta sonu gelse,ay başı gelse,üç ay
gelse diye takvimlerin yapraklarını elimizden gelse her
saat başı birini kopararak alacağımız ücreti gözleriz de
hiç düşünmeyiz. Ömür gidiyor.
Buradan bu düşüncelerimi
benimseyerek yeni yılları kutlarsak,neşeleneceğime
kederlenerek,bir yılın muhasebesini yapmalıyız. Bu
dünyada yaptıklarımı bu gibi yıl başlarında muhasebesini
yaparak geçirmeli,ahret ve dünya için neler yaptığımız
düşünerek yeni yılda daha iyi ve daha faydalı işler
yapmanın planlarını yapmakla geçirmeliyiz.
Bir yıl içinde faydalı
işlerimizi görerek sevinelim. Yaptığımız hataları
görerek üzülelim.
Her milletin bir kutlaması
vardır. Bizler Hıristiyan olmadığımıza göre
Hıristiyanlar gibi yeni yıl kutlamayalım. İçki,kumar ve
diğer aşırıya giden eğlencelerden kaçınalım. Hepimiz
kendi iradesinde hür olmasına karşı,bu gibi gelenekleri
genç kuşaklara anlatarak dininizi korumanızı ancak
tavsiye edebilirim.
Hepinize faydalı bir yeni yıl
geçirmiş olduğu düşüncesi ile yeni yılınızı kutluyorum.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 71 25 Ocak 2005
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
13KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
AT
Avrupa Topluluğunun kısa yazılışı. Türkiye
bu topluluğa girmeye çalışırken görünen,bilinen birçok
tavizleri verdik.
Verdiğimiz bu tavizlerden sonra bile bu
günlerde bu yazıyı yazdığımda bazı aba altından sopa
göstermeleri devam etmektedir. Bu sopaların en
önemlilerinden bir tanesi ise bizim devamlı kol kanat
gerdiğimiz ve kendilerini bir türlü Türkiye
Cumhuriyetinin ferdi görmeyen Kürt vatandaşlarımızın
Avrupa basının verdikleri yazılı ilanları ile de nasıl
bir oyuna geldiğimizin en önemli göstergesidir. Her ne
hikmetse bu kimselerin suçları sabit iken tekrar tekrar
yargılanarak serbest bırakılmaları ve onları
Avrupalıların verdikleri payeler ses çıkarmamaları da
bizlerin birer kabahatidir. Aynı oyunları bu zaman
sarfında Avrupalılara şirin gözükmek uğuruna Sayın
Denktaş’ı adeta azarlayan bir tavıra giren ülkemiz kendi
açığını kendi vermiş bulunmaktadır ki;kendi ırktaşını ve
koruması altındaki bir Yavru Vatan diye tabir edilen
yüzlerce Şehit ve binlerce Gazimizin kanları bahasına
ENOSİS idealinden kurtarılarak kitlesel ölümlerine dahi
o zamalar mani olamadığımız Türk kesiminin evlatlarının
soğumayan kanları ile boğulmayacaklar mıdır ? Kıbrıs
Allah’u C.C. tarafından koruması ile sınırını halen
korumaktadır. Bizlerin empozesi ile Kıbrıslılara hemen
zengin olacakları,hemen Avrupada serbest
dolaşacakları,hemen paraların gökten sağanak şeklinden
yağacak gibi vaatlerle kandırılmasına karşın,Rabb’imizin
inayeti ile Rumlara HAYIR demesi ile birleşme
sağlanamadı.
Kürt,Alevi. Nedir bu terimler ? Türkiye’nin
zayıf karnı mı ? Hayır değil. Bu bahsi geçen gruplar
Türkiye’de en yüksek payelere erişmiş evlatları ile
ülkesine hizmette bulunmuş kesimlerdir. Hiçbir kimse bu
ismi geçen grupların özgürlüklerinin yok
olduğunu,Anayasal haklardan mahrum olduklarını
söyleyemez. Bizleri idare edenlerin ve etmişlerin pek
çoğu bu kesimden değil midir ? Avrupa’nın bildiği gibi
bu kesimlerin hiçbir problemi olmamasına karşın birkaç
kendini bilmeyenlerin Avrupa veya dış mihrakların tekeli
ile Ülkemize zararlar verilmekte.
Avrupa Topluluğu bizlerin kısa yazılması ile
bildiğimiz AT bakalım bize daha ne gibi ileri zamana
AT’acaklar. Göreceğiz. Adı üzerinde AT.
Bu yazımızın sonunu gelecek sayımızda
sizlere yazmaya devam edeceğim. Gerekçesi ise meşhur
abartılan 17 Aralık 2004 tarihi.
.Çorumlu
2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:
71 25 Ocak 2005 |
. |
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
14KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
YENİ BİR DERGİMİZ DOĞUYOR !
Yeni bir sanal derginin ön hazırlıklarını
bitirdim. Sanal olarak yayınlanacak dergi için site kalıplarını ve
yazıştığımız kimselerden aldığımız katkıları sitemize yansıtmış olduk.
Yeni sitemizin doğma sebeplerinden bir
tanesi,http://www.corumlu.com sitemizde bulunan Tarih bölümünün
içeriğinde ÇORUM 1997 adlı çalışmamda yayınladığım ve sonrada ÇORUM 2002
içimle çalışmamda da tekrarladığımı HİTİT bölümünü burada geliştirmek
istememdi.
Zaten 1989 senelerinde de HİTİTLİLER le ilgili bazı
önerilerimi Rahmetli Turan KILIÇÇIOĞLU tarafından da benimsenerek,yeri
gelmişken Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan Çorumlu Hattat ve Müellifler
ile beraber aynı depoda bulunan EL YAZMA KİTAPLARIN da Çorum’da kalması
için Turan beyin verdiğim bilgi dosyasını Kültür Bakanına bizzat
götürerek El Yazması Kitapların Çorum’da kalmasına da büyük katkısı olan
rahmetliyi burada Çorum Kültürü için verdiği katkıyı unutmamamız
gerekmektedir. Gelelim bu paragrafta bahsettiğim HİTİTLİLER le ilgili
bölüme: Turan ağabeye bir kütüphane haftasında Hasan Paşa Kütüphanesinde
Hititli salonu kurulmasını da önermiştim. O da gerekeni yaparız demişti.
O vefat etti,ben emekli oldum. Çorumlu 2000 Dergisini 6 yılı aşkın süre
basılı olarak yayınladım,halende bu yazıları bu siteden yayınlayarak
okuma ihtiyacı olan okuyucularımıza ulaşıyoruz.
Amacım olan Hititli Kütüphanesini kuramadım. Fakat bu
uhdemi Allah C.C. SANAL da olsa gerçekleştirme girişiminde bulunmamı
nasip etti. Bu sitenin adresi de
http://hititliler.buadresim.com olarak tüm dünyanın hizmetinde. Sitemiz iki
bölümlü olup Türkçe ve İngilizce bölümlü yayınlamaya başladım bölüm
sayfaları söyle:
NEDEN BU SİTE
ÇORUM
TURİSTİK HİZMETLER
HATTİLER
HİTİTLER
HİTİT İMPARATORLUĞU
ALACAHÖYÜK
BOĞAZKALE
YAZILIKAYA
ORTAKÖY ŞAPİNUVA
GAVURKALESİ
MÜZELERİMİZ
HİTİTLERLE İLGİLİ KİTAPLAR
ÇORUM 1997 Mahmut Selim GÜRSEL
ÇORUM TARİHİ Sevim ULUÇ
ORTAKÖY ŞAPİNUVA ARKEOLOJİ ARAŞTIRMALARI
HİTİTLERLE İLGİLİ MAKALE
Abdullah DURMUŞ
Ahmet ERTEKİN
Ali EMİROĞLU
Erdal ERALP
İbrahim YILDIZ
İsmail PAMUK
İsmet ÇENESİZ
Kamil AYCAN
Mahfi EĞİLMEZ
Mahmut Selim GÜRSEL
Mesut ARTAR
Nazmi TUĞRUL
Oğuz LEBLEBİCİOĞLU
Osman ÜNSAL
Raşit YÜCEL
Teoman ŞAHİN
Ümit UZEL
Zekai İŞLER
HİTİTLERLE İLGİLİ LİNKLER
DERGİ ARŞİVİ
DERGİ TANITIMLARINIZ
RESİM ARŞİVİ
YAZARLARIMIZ
KATKI VERENLER
SİZDEN GELENLER
BİZE ULAŞIN
BİLGİ
Elimizde
bulunan İngilizce dökümleri de buradan elimden geldiği kadar yazarak
İngilizce bölümünde yayınlamaktayım.
Ömrümüz olursa,sanal olarak ta Nisan Ayında dergimizi
yayınlayacağız
İlgilenenlerin bilgisine sunulur.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 73 25 Mart 2005
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
15KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
ERMENİLER
Ermeniler. Osmanlı tabasının şımarık çocukları. Geçmişte
Osmanlı İmparatorluğunda en etkili ve en yetkili yerleri
kapmışlar,Osmanlı’nın iyi niyetini kendi emelleri için rahatça
kullanmışlar ve Anadolu’da zaman içerisinde her türlü muafiyetler
içerisinde zenginleşmişler ve Anadolu topraklarının bütün sathını kendi
aralarında adeta pay ederek atalarını olduğu şehirlerin dışındaki
şehirlere de yerleşerek adeta imparatorluk içinde görülmeyen bir
imparatorluk kurmuşlardı.
Zaman içerisinde bilindiği gibi Ermenilerin de bir zayıf
bulunan karnını bulan dış mihraklar Osmanlı topraklarında adeta dokunulmaz
bir hayat yaşayanların içinden geçirdikleri atalarından kaldığını iddia
ettikleri ve aslında Anadolu Tarihinde hiçbir zaman devlet kuramamış
olmalarını bildikleri halda Dünya devletlerinin can çekişen Osmanlı’sından
toprak beyanlarının tam zamanı olduğunu düşünerek önce Osmanlı Padişahına
suikast girişiminde bulundular. Daha sonra ise ülke dışında bir Osmanlı
paşasını katlederek iddialarını adeta kanla tasdik ettirmeye çalıştılar.
Eh;Osmanlı kendi tebaasının hıyanetine her halde iyi
yaptınız,aferin diyecek hali yoktu ya. Karar alınarak Anadolu’da bulunan
Ermenileri toplu olarak bir yerlere yerleştirerek daha dikkatli olarak
kontrolünü sağlama düşünceleri ile Anadolu’nun güneyine götürülmesi
kararı mucibince Anadolu’dan toplanarak mecburi tehcir (göç ettirme)
işlemine girişmiştir. Anadolu’nun o günkü imkanları sonuna kadar
kullanılarak Osmanlı Ermenileri götürülmüştür.
Kinin sonu olmaz denildiği gibi;Ermeni kini bitmemiş ;Daha
sonraları ise Osmanlı İmparatorluğunun yedi düvelden ülkesini savunduğunda
da Ermeni tebaası tarafından arkasından hançerlenmesi ve bu da yetmemiş
gibi Ruslarla işbirliğine girişmesi yetmiyormuş gibi sonraları da Fransız
ordularında asker olarak Türkiye’de bulunmalarına ne diyorsunuz ?
Sonrada 38 hariciye vatandaşımızı katletmişlerdir. Halen
kendilerini haklı olarak görmeleri ise bir şarlatanlıktan başka bir şey
değildir. Bu şarlatanlıkları halen devam etmesinin sebebi ise Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içerisinde bilinen Ermeni komitacılarının
katlettikleri,yaktıkları ve topluca çoluk çocuk gömdükleri Müslüman Türk
evlatlarının tespit edilen mezarlarının kendilerinin olmadığını nasıl
ispat edersiniz diyebilen ve Ülkemizde eğitimini öğretmen olarak yapmış ve
şu anda Cevizkabuğu Programında da Ermeni din adamı olduğunu söyleyen ve
Malatyalı olduğunu beyan eden kişinin kendi ağzından duymamız her halde
şarlatanlığın da daniskası olarak durmakta. Aynı kişinin bir programa
gelirken olmayan belgeleri bilseydim getirirdim diyebilme yüzsüzlüğü de
Türkiye’mize mahsus bir kara mizahı olarak görebiliyor musunuz ?
Ermeni vatandaşlarımızın hepsinin aynı görüşte olduğunu
söylememiz yanlış olur. Yukarıda bahsi geçen programa katılan ve sunucu
tarafından sizin kimliğini mealinde sorulan soruya :
-Ben: ERMENİ TÜRK VATANDAŞIYIM ! Diyenler de
bulunmaktadır.
Bizim Ermenilerle bir alış verişimiz yoktur. Onlar eğer
kendilerini Türk olarak görüyorlarsa başımızın üzerinde yerleri
bulunmaktadır. Şayet kendilerini sadece Ermeni olarak görüyorlarsa
Türkiye’de ne işleri var. Zaten onlar zorlanarak,istekleri dahilinde göç
etmeyi severler. Buyursunlar gitsinler. Onlara nereye gidiyorsunuz diyecek
bir Türk vatandaşının da olacağını zannetmemekteyim. Türküm diyenler ancak
bu vatanda yaşarlar. Yaşanan bu vatanın ismi de zaten herkesin bildiği
gibi TÜRKİYE dir. Türkiyeli falanım,Türkiyeli fişmanım diyenlerin
Türkiye’de ne işleri var ? Bunlar ancak Türkiye’yi tarihin içinde olduğu
gibi parçalamaya,yok etmeye çalışanlar olarak görmemizde bir sakınca var
mı. Var diyen bana yazsın.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 73 25 Mart 2005 |
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
16KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
NEDEN BÖYLE OLDUK !
Bizden gelen kötülükler
hiçbir yerden gelmedi.
Dağlarımızı bekleyen
Mehmetciklerimizi yok eden şer güçleri tam manası ile
yok edemedik.
Ovalarımızda,şehirlerimizde bizleri korumak için,kol
gezen kolluk kuvvetlerimizi destekleyemedik. Onlardan
taraf olmadık
Şehir ve metropollerde
bulunan polis gücümüzü destekleyemedik.
Sonra ?
Sonra bugün,bu
gördüklerimiz oluyor.
Bir zamanlar bazı
çizgilerimiz vardı.
Bu çizgiler savaş
şartlarımızdır dedik.
Bazı olmazsa
olmazlarımız vardı.
Bunlara ne oldu ?
Bir zamanlar
eşkiyalarla uğraşan Türkiye,sonra o eşkiyaların
oğullarını besledi,büyüttü ve şu anda Irak'ın başına
yönetici olarak atadı.
Bir zamanlar Küvette
öldürülen Kadın ve Çocukların bulunduğu yerleri korumak
şöyle dursun,koruyanları da boşlayarak,YAVRU VATAN
ismini verdiğimiz yerleri AT gireceğiz bahanesi ile terk
etmeye kadar varan tavizlerimiz oldu.
AT’a gireceğiz diyerek
hiçmi hiç,düzensizlikler beldesi olan Yavru vatanın
karşı tarafını AT aldılarda bizi tongaya getirerek
onları bir bütün olarak tanımamızı önümüze bürdüler. Biz
tanımıyoruz dediysekte onlar tanıyacaksın diye zorlamaya
halen devam ettiler.
Bir zamanlar Avrupa'da
Elçilik görevlilerimizi Şehit edenleri;yok sayarak
Ermenistanın nerede ise hamiliğine soyunduk.
Bu yalnışlıklar önce de
vardı şimdi de var.
Biz kendimizi yok
etmeye çalışırken,dış mihraklarda buna çanak tutmaları
nahoş değil ki. Biz bunu istiyorsak,onlarda bunları
yaparlar. Irak'ı yok eden,şu anda iktidar olmaya
çalışanlar değil mi ? Onlar işgal güçlerini çağırmadı mı
? Onlar işgalcilere yardım etmedi mi ?
Şu anda güzel ülkem de
bu sürece girdi. Kimse bunu görmüyor,konuşmuyor. Dağ
eşkiyası şimdi şehirde gösteriler yapıyor. PKK başının
ismini bas bas bağırıyor. Güvenlik Kuvvetime silah çekip
öleni de büyük merasimlerle gömüyorlar da,kimsenin gıkı
bile çıkmıyor. Bu Vtan hainleri kendilerince kahraman
olarak lanse ediliyor,leş bile sayılmayacak bedenleri
Müslümanlığın en büyük payesi sayılan Şehitlikle taltif
ediliyor da hiçbir din adamımız sesini çıkartmıyor.
Şehit Vatanını bölmeye çalışanlara verilecek bir paye
olmadığını hiçbir kimse söylemiyor.
Bazen acaba cidden burası benim Vatanım değil mi? Diye
kendi kendime
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 75 25 Mayıs 2005 |
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
|
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
17KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
FUAR MI?
-
Bu hafta ilimizde bir etkinlik olarak
“KİTAP FUARI” ne demekse (?) açıldı. Açılmışa
katılmadım fakat bir sürü katılan olmuştur. Serde
yayıneviyiz ya; ne var ne yok diye açılıştan bira önce
uğrayıverdim. Evet; zannedersem bu çadırın hemen
yanında bulunan küçük çadırda; geçen ay içerisinde bir
kumpanya gelerek kitap satışı yapmıştı. Zannederse
burada biraz alışveriş yapıldığını görenler biz daha
büyüğünü yapalım diyerek bu çadırda kitap satmak için
sergiler açmışlar.
-
Resimlerde de göreceğiniz gibi; çadırın
içerisinde zannedersem ilimizden üç kırtasiyenin
açtığı kitap sergisinden başka bir şey göremedim. Evet
kitap sergisi. Cins cins,çeşit,çeşit kitaplar.
-
İçimden
hem sevindim, hem güldüm hem de üzüldüm. Sevindim.
Etkinlik yapılması için çalışılmış, bir kırtasiyeci
arkadaşımız sponsor olmuş diğer arkadaşlarımız da
katılımda katkıda bulunmuşlar buna sevindim. Güldüm;
baba zoru ile okul talebelerini zorla buraya
getirebilirseniz ancak onlar mecburen gezer, zaten
okullarında tatil zamanı yanaştı onlara da böylece
gezilecek bir mekan bulunmuştur; hiç olmazsa genç
dimağlarda kitap fuarına gitmiştim diye bir anı kalır
diyerek de güldüm. Üzüldüm; Koca Çorum’da sadece üç
kırtasiyemi var diye düşündüm ve üzüldüm.
-
Bence
acele etmeden; Türkiye çapında bulunan bütün
yayınevleri ile irtibata geçerek festival bünyesinde
bir haftalık fuar alanında yayınevlerinin katılımı
sağlanabilirdi. En azında yayınevlerinin satışları
toptan fiyatına yakın bir satış olacağı için de belki
Çorumlular ilgi duyar, ihtiyacı olan kitaplardan
edinebilirlerdi.
-
Evet
beyler; yaptım da oldu zihniyetinden artık
uzaklaşmamızın gerektiğini anlamadık mı ? Bu kafayla
beyler AT değil Eş… bile bizi zor alırlar.
|
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 75 25 Mayıs 2005 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
18KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
MİSYONERLİK VE
ASİMİLASYON (*)
Bu
günlerde ülkemizin en önemli gündeminde yer eden
konuların başında gelmektedir. Acaba gündemimizde
Türkiye’nin başka problemleri yok mu ? Elbette var fakat
(?) Her ne hikmetse gündeme getirememekte.
Türkiye’de Hıristiyan Misyonerliğin
başlaması bu günlere mahsus bir uygulama değildir.
Hıristiyan inanışına gere bütün Hıristiyanlar dinlerinin
gereği zeten bir misyonerdir. Hıristiyanlığı yaymak ve
Hıristiyan olmayanları muhakkak Hıristiyan yapmakla
görevlidirler.
Ülkemizin kendisini Türk Ülkesinin içinde
bulunan gerçek Hıristiyanların bile bu girişimlerden
rahatsız olduklarını düşünüyorum.
Avrupa Birliğine girmemizi için verilen süre
ile Milli Eğitim Bakanlığının Gençleri yetiştirme
programları ve yapılan uygulamalarda bir kuşağımızı
meydana gelecek olan gençlerimiz bu uygulamaların dikkat
edilmemesi,bu uygulamaların belli bir kesimin eline
geçmesinden dolayı olabilecek felaketi düşünmek bile
istemiyorum.
Avrupa’nın bizler için sadece düşündükleri
dinimizi yok etmek olarak görmek çok safça bir düşünce
olarak görmemiz düşünülemez. Pek çoğumuzun bildiği;dini
ayrılıkların körüklenmesi,ırksal ayrılıkların AT
tarafından bile azınlıklar statüsüne sokulması,pek çok
kendisini çağdaş olarak bildiğimiz konuşmacı ve yazarlar
konuşma ve yazılı ürünlerinde Türkiye’nin bir etnik
mozaik olarak tanıması, mezhep farklılıkları,aileler
arasında fitne sokmak,Kültürel varlıklarımızı yok etme
çalışmaları,kanuna uymama,nizam tanınamama,bazı faydalı
konuların halkın bilgilerinden saklanması yani sansür
gibi bilgi edinmelerine karşı çıkılması,
Bu verileri hep birlikte toplayarak
incelersek ülkemizin üzerindeki oyunları araştırmak her
Türk vatandaşının görevi ve bilmeyenlere bu gidişatın
yanlışlığını bildirme,tebliğ etme ile görevli olması
gereklidir. Bu görevin başında da en küçük birim olan
ve geleceğin nüvesini teşkil eden Türk ailesinin en
büyük denetleyicisi olması gerekmektedir. Evlatların
milli değerlerimizi,dini değerlerimizi bilerek
öğretelim. Bu öğretilerin de devamını sağlayacak kalıcı
bilgilerle donatalım. Bu ülkede evlatlarının
hür,bağımsız ve dinini bilere yaşamak isteyenlere
duyurulur.
(*)Kendine benzetme
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 75 25 Mayıs 2005 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
19KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
ÇORUM'DA DEPREM 05/04/2005 ile 25/11/2005 |
-
-
http://www.koeri.boun.edu.tr/scripts/sondepremler.asp
-
Adresinden
-
-
Süreye Bagli Büyüklük (Md)
-
Daha büyük bir depremin, sismometre üzerinde daha uzun
bir süre için salinimlara yolaçacagi ilkesinden
hareket edilir. Depremin, sismometre üzerinde ne kadar
uzun süreli bir titresim olusturdugu ölçülür ve deprem
merkezinin uzakligi ile ölçeklenir. Bu yöntem küçük
(M<5.0) ve yakin (Uzaklik<300 km) depremeler için
kullanilir.
-
Yerel (Lokal) Büyüklük (Ml)
-
Bu yöntem 1935'da Richter tarafindan depremleri ölçmek
için önerilen ilk yöntemdir. Bu yöntem, havuza atilan
tas örnegine dönecek olursak, tasin suya çarparken
olusturdugu ses dalgalarinin suyun içerisine
yerlestirilmis bir mikrofon ile dinlenmesine
benzetilebilir. Ses kayidinda olusan en yüksek genlik
degeri, uzaklik ile ölçeklenerek tasin büyüklügü
hakkinda bilgi verecektir. Depremin büyüklügünü
kestirirken de ayni ilke uygulanir. Bu yöntem de
görece küçük (büyüklügü 6.0'dan az) ve yakin (uzakligi
700 km'den az) depremeler için kullanilir. Dogru
degerlerin bulunmasi için sismometrelerin çok iyi
kalibre edilmis olmasi esastir.
-
Yüzey Dalgasi Büyüklügü (Ms)
-
Bu yöntem ilk iki yöntemin yetersiz kaldigi büyük
depremleri (M>6.0) ölçmek için gelistirilmistir. Havuz
örnegine geri dönecek olursak, suyun yüzeyinde olusan
ve halkalar seklinde merkezden çevreye yayilan
dalgalarin en yüksek genliginin ölçülmesi esasina
dayanir. Bu tür dalgalar yeryüzünde kaynaktan çok uzak
mesafelere yayilabilirler. Diger yöntemlerin aksine bu
yöntemin güvenilirligi uzak mesafeden yapilan
ölçümlerde daha da artar.
-
-
-
Tarih Saat Enlem(N) Boylam(E) Derinlik(km)
MD ML MS Yer
-
2005.04.05 01:36:29 41.1393 34.9710 5.0
3.0 -.- -.- OSMANCIK (ÇORUM)
-
2005.04.09 02:40:04 40.6185 34.8420 18.9
3.0 -.- -.- ÇORUM
-
2005.04.30 01:28:05 40.7005 34.8602 13.3
-.- 4.7 -.- ÇORUM
-
2005.04.30 01:31:01 40.6730 34.8298 21.1
3.1 -.- -.- ÇORUM
-
2005.04.30 03:05:32 40.6148 34.8468 55.9
2.8 -.- -.- ÇORUM
-
2005.04.30 03:09:32 40.6842 34.8818 15.8
3.6 -.- -.- ÇORUM
-
2005.04.30 03:54:37 40.6785 34.8600 14.8
2.9 -.- -.- ÇORUM
-
2005.04.30 08:18:00 40.6230 34.7777 36.0
2.8 -.- -.- ÇORUM
-
2005.04.30 20:00:52 40.6630 34.9348 28.3
3.0 -.- -.- ÇORUM
-
2005.04.30 21:36:00 40.6433 34.3912 6.0
2.7 -.- -.- İSKİLİP (ÇORUM)
-
2005.05.01 05:53:14 40.5903 34.8338 38.3
3.0 -.- -.- ÇORUM
-
2005.05.01 05:49:16 40.6635 34.8510 16.1
3.2 -.- -.- ÇORUM
-
2005.05.01 15:25:53 40.6533 35.0112 44.4
2.8 -.- -.- ÇORUM
-
2005.05.01 18:09:12 40.6777 34.8585 16.9
3.1 -.- -.- ÇORUM
-
2005.05.01 22:02:22 40.6593 34.9203 32.1
3.0 -.- -.- ÇORUM
-
2005.05.02 18:47:36 40.6963 34.4287 12.1
2.9 -.- -.- İSKİLİP (ÇORUM)
-
2005.05.06 02:00:46 40.6795 34.8865 20.8
3.4 -.- -.- ÇORUM
-
2005.05.11 08:10:28 40.6697 34.9068 9.8
3.2 -.- -.- ÇORUM
-
-
-
-
Değerli ziyaretçiler ; sitemizden alacağınız her türlü
bilgiyi, veriyi ve haritayı, Telif Hakları Yasası
gereğince B.Ü. Kandilli Rasathanesi ve Deprem
Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi'ni
kaynak göstererek kullanmanızı rica ederiz.
-
-
Tarih Saat Enlem Boylam
Şiddet Yer
-
03 09 968 41.15 34.75 IX
Kastamonu,Corum,Amasya
-
1598 40.40 35.40 IX Amasya,Corum
-
-
NO TARİH OLUŞ ZAMANI (T.S.)
YER ŞİDDET MAG MS CAN
KAYBI HASARLI BİNA
-
21 21.11.1942 16:01 Osmancık (ÇORUM)
VIII 5.5 2 150
-
77 14.08.1996 01:55 Mecitözü
(AMASYA) VI+ 5.6 1 2606
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 76 25 Haziran 2005
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
20KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
6. YIL BİTTİ 7. YIL HOŞ GELDİN
-
Gürsel Yayınevi’ni 27
Mayıs 1998 tarihinde açarken idealimin pek çoğunu gerçekleştirip
gerçekleştirmeyeceğimi bilemiyordum. Bu gün 2005’in Mayıs ayında ise bu
ideallerimin pek çoğunu gerçekleştirdim. Çorum olarak bir ilkin sahibi olarak
ta Çorum adına gururlanmaktayım. Bu gururumu belki gereksiz görebilir,belki de
kınayabilirsiniz. Fakat,durum benim yaptıklarımla değil;bana güvenerek ve beni
yalnız bırakmayarak kocaman bir altı yılda yaptıklarıma katkıları ile ortak
olanlardır.
-
Yedinci yılda
da,kendimce;arkadaşlarımla sizlere sanal da olsa bilgiler aktarmaya
çalışacağım. Ben ÇORUMLUYUM ! Benim gibi kendisini ÇORUMLU hissedenleri
unutmayacağım. Umarım sizlerde unutmazsınız.
-
Yedinci yıl için
yapmaya çalışacaklarımı sıralamak istiyorum. Bu ayın sonunda “Çorum Yemekleri
Selma GÜRSEL” in kitabının ikinci baskısını yapacağım. Gelecek ay bildiğiniz
gibi Çorum Hitit Fuar ve Festivali kutlanacak;bu festival çerçevesinde yine
hemşerilerimin katılımı olursa her yıl yaptığımız gibi bir tanıtım katalogu
hazırlamayı düşünüyorum. Haziran Ayı içerisinde ise 14 sayı yayınladığımız ve
sitemizde arşiv olarak yayınlanmakta olan “Sarı Çiğdem Şiir Defteri”
sayfalarını sanal olarak yayınlayacağım.
-
Ayrıca
http://www.hititli.com sitemi geliştirmeyi sürdüreceğim.
-
Gürsel Yayınevi
olarak yapamadıklarımı sorarsanız ? Diyeceğim şu: Yayınevimin birinci
amaca;para kazanmak olarak düşünmüş ve bu kazanılan paralarla da kitap
bastıramayan Çorumluların kitaplarını bastırarak gün yüzüne çıkartmak idi. Ne
yazık ki bu benim yalnız yapamayacağım bir iş olarak göründüğü için siz
hemşerilerimin gerekli katkılarını göremedim. Ne yazık ki Yayınevi sermayesini
kediye yükledi ve bu idealimi gerçekleştiremedim. Bu isteğim hala
geçerliliğini korusa da bu ekonomik krizler ve yokluklarla biraz daha ileri
bir tarihe kalmış bulunuyor.
-
Gürsel Yayınevi
sanalda olsa ömrüm yettikçe ayakta kalacaktır. “Sarı Çiğdem Şiir Defteri”nin
devamını isteyen arkadaşlarımın istekleri ile bu ay içerisinde de idealimin
başka bir semeresini görüyorum.
-
Saygılarımla.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 76 25 Haziran 2005
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
21KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- YENİ BİR
OYUNLA MI KARŞI KARŞIYAYIZ?
-
Ermeni problemi gündemini korurken; bizlerin bun
karşı çeşitli tezleri ortaya sürmemizde şartlanmış
Hıristiyan topluluklarını acaba yeterince ikna edip
bilgilendirebiliyor muyuz ?
-
Zannetmiyorum.
- Zannedersem siz
okuyucularımızda aynı kanaatte olduğunuzu tahmin
ediyorum. Şöyle dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Neden bizlerin bu tezlerini acaba bir anti tezle
çürütmüyorlar da bildikleri teraneleri bizlere
okuyarak yandaşları ile “Bremen Mızıkacıları” gibi
hep bir ağızdan Ermeni Soykırımı da, soy kırımı
teranesini söylüyorlar ?
-
Bizlerin artık biraz daha uyanık olarak; onların
kendi tutturdukları ve ülkelerinde uygulamaya
başladıkları kanunlarla eş değer kanun tekliflerini
vermemiz ve Büyük Millet Meclisimizde aynı ters
tepkili Kanunları çıkartarak yürürlüğe koymamızın ne
gibi bir sakıncalarının olduğunu havsalam almamakta.
Ayrıca bana göre yine bize karşı Ermenileri
savunduklarını zanneden ülkelerin tarihlerinde
bulunan açıkları bularak onları herhangi bir toplum,
herhangi bir dünya olayı,herhangi bir hayvan
katliamcısı olara bizlerde abideler ve kınama ve
lanetleme günleri tahsis etmemiz gerekmez mi? En
basit Fransızların Lejyon erlerinin yaptığı Afrika
savaşlar incelenmeli, Kanada’nın fok yavrularına
yaptıkları katliamları kınamalı, İsviçre’nin
bankalarında barındırılan Türk veya Türk ismi
taşıyan mudilerinin Dünya Bakalar birliğine müracaat
edilerek bu mevduatların Türkiye’ye getirilmese bile
Türk Vatandaşı olarak kendisini tanıyan ve buralara
hesap açanlarca mevduatlarını Türkiye’ye
getirmeleri, getirilmese bile başka ülke bankalarına
paralarını transfer etmeleri bile büyük bir tepki
sayılamaz mı ?
- Evet!
Ey Milletim artık uyku mahmurluğunu üzerinizden
atın. Dikkat edin, bu günden yarınlarınızı elinizden
almaya kalkanlar var. Bunlara taviz vermeyin. Birkaç
kuruş tek ülkemin insanı az kazansın, Allah’u Te’ala
başka bir yerden nasipler açar. Madenlerimiz bize
yeter. Yeter ki siz isteyin.
-
-
Çorum'da bir konserde arka fonda
bulunan istavrozların ne işi var acaba? Hangi yönetici
bu fonu kullandı? Bir bilen varsa cevaplayabilir mi?
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 76 25 Haziran 2005
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
22KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
DOSTUMUZ MU; DÜŞMANIMIZ MI?
-
Bu sıralar; bir ayrımcılık ve
parçalama çabaları ortalıkta kol gezmekte. Bu
çabaların arkasında yatıp emellerin neler olduğunu
hemen herkes biliyor. Bilenlerin güvendikleri tek
şeyin Rabbimizin bize yazdığı yazı olarak gözüküyor.
Çaba gösterme gereği duymuyorlar, itirazda
bulunmuyorlar. Birkaç kişi göstermelik danışma
kurulları olabiliyor, bu danışmanların güya verdikleri
bilgi ve şiirlerle işleri yürütüyoruz, bazı itirazları
olanların birde bakıyoruz ki o itirazları sanki ben
yapmışım gibi heç itirazlarının arkasında
durmadıklarını hayretle izliyoruz.
-
Ülkemizde halen bir Anayasa var. Bunda
birkaç ufak tefek düzeltmeler yapılması ile bazı
aksaklıkların çıkabileceği gözükmekte. Bazı
özgürlükler bazılarınca yanlış anlaşılmakta ve
bilinçli olarak da yanlış yorumlanarak halkın midesi
bulandırılmakta, kafası karıştırılmakta.
-
Ülkemizde olan bir isyanı dış
mihrakların istedikleri yöne çekmekte bir moda oldu.
Güneydoğuda tarih boyunca devamlı kargaşa ve
çapulculuk çıkmıştır. Bunu incelerseniz bütün tarih
kitaplarında ap açık bulursunuz. O zamanın Mecut
Devletine karşı bir kafa tutma olayı orada bulunan
ağalık yönetiminin eseridir. Bu sebeple şimdi sunulan
KÜRT PROBLEMİ olarak gösterilen sistemin oradaki zaten
ÖZGÜR olan halka faydadan çok PKK nın bir iktidar
probleminin eseri olarak gözükmektedir. Bu farkı
gözden kaçıranlar dikkatlice konuyu incelemeleri
gerekmektedir.
-
Kökenlerimiz itibarıyla buralarda
yaşayanların birbirlerinin evlatlarını PKK sayesinde
yok etmeleri yüzünden kırgınlıkları bulunması
normaldir. Var olan bir devlet topraklarında
başkaldıran her kim olursa olsun Devletin Bekası için
şerleri yok etmesi asıl vazifelerinden birisidir. Bu
vazife esnasında kandırılmış olsun, bilerek olsun baş
kaldıranların yok edilmesi ve bu yok etme vazifesi
içerisinde Vatanı için hayatını veren ŞEHİTLERİN
ailelerinin de yok olduğunu düşündükleri evlatların
ŞEHİT edenlere tepkilerini göstermeleri normaldir.
Vatanına karşı gelerek olmayan bir ideal için vatanını
bölmeye kalkanların arkasından Vatandaşlarımızın
ağlamaları abestir. Evlat acısı olarak karşı
gelenlerin ana ve babaları da yetiştirdikleri
evlatlarına Vatan sevgisi vermemelerinin acısını
elbette böylece çekmiş olmaları da normaldir.
-
Bu ülkenin bölünmesi ve parçalanması
için bazı adına aydın denen ve ülkemizin yok olması
için çalışanların yaşayan TÜRK HALKINI kökenleri
itibarı ile sınıflara ayırdılar, mezheplere ayırdılar
zaman içerisinde ülkemiz insanlarına MOZAİK dediler ve
demeye devam etmektedirler. Mozaik suni bir taştır
zaman içerisinde eriyip parçalanması çok kolaydır,
ülkemizin vatandaşları bir granit bütünlüğünde
bulunmaktadır. ŞAYET BU ÜLKEYİ BEĞENMİYORSANIZ BURADAN
GİDİNİZ.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 77 25 Temmuz 2005 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
23KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
RENKLER VE ZEVKLER
-
İlimizde bu yılda
yapılan 25.Hitit Fuar ve Festivali çerçevesindeki
etkinlikler geçen birkaç seneye göre gayet iyi ve
çeşitlilik göstermiştir.
-
Benim bu etkinliklerde
program haricinde ufak bir katkımın bulunması dileği
ile aşağıda ön sözü bulunan sitemi ve sitemde bulunan
hemşerilerimi tanıtan dergi formatında bir çalışmayı
ücretsiz dağıttım.
-
“TANITIM”
-
Bu etkinlikten iki
hafta önce TARIM Fuarı ilimizde yapıldı. Bu etkinliğe
katılanların pek çoğu Çorum dışından gelmiş
firmalardı. Bu satırları okuyanların pek çoğu bu
etkinliği görmeyip, duymadılar.
-
Benim dolaştığım
reyonlarda bulunan firmaların hemen hemen hiç birisi
ziyaretçi açısından pekte memnun değillerdi. Tanıtımın
yeterince yapılmadığından söz ettiler.
-
Evet. Bu tespite bende
katıldığımı buradan beyan edebilirim. Ben bile Tarım
Fuarının olacağını Ticaret Odasını ziyaretimde
öğrendim. Katılımı yapan organizasyonu arayarak,
Çorum’un Tarım Fuarı hakkında bilgisi olmadığını,
tanıtımın yapılmadığını, geldiklerinde beni ararlarsa
benimde kendilerine katkılarım olacağını söyledim.
Geldiklerinde beni aramadılar. Ben yinede bir Çorumlu
olarak gittim ve bazı tenkitlerde bulunarak, tanıtımın
yapılmadığını, bu fuarın şehirde oturanlardan çok
toprakla uğraşanları ilgilendirdiğini, köylere ulaşıp
ulaşmadıklarını sorunca aldığım cevap beti şok etti.
Tarım Müdürlüğüne, Tarım Kooperatiflerine ve ilçelere
bilgi verdik. Bizim için ziyaret katılımı yeterli olur
cevabını aldım. Ben yine de biraz katkımız olsun
diyerek; fuar alanında 34 reyonun resmini ikinci
günden itibaren sitemizde yayınladım. Bin beş yüzün
üzerinde de e-maille tarım fuarını ve yapılacak fuar
etkinliğini bilgi olarak yazdım.
-
Bu gibi etkinliklerin;
ilimizi tanıtması bakımından oldukça iyi ve etkili bir
yol. Yalnız; burada yapılan ticari bir faaliyet
olarak; hem satıcının, hem de tüketicinin bu
etkinlikte bulunması gereklidir. Çünkü tanıtım yapan
firma, belirli bir ücretle malını tanıtmaya geldiğinde
bir miktarda geliş, konaklama ve gidiş masrafları ile
tanıtımını yapabilmek için broşür, dergi ve başka
basılı materyallere de para harcaması gerekmektedir.
Bu etkinliğe firmayı davet eden yani; katılımı yapan
organizasyonun da en büyük görevi firmaları tanıtıcı
reklamın yanında, mahalli ve çevre illerde de
etkinliği duyurması gereklidir. Tek taraflı bir
ticaretle, firmaları toplamak iş değildir. Gerekli
tanıtım yapılarak ziyaretçileri de bu etkinliğe dahil
etmesi gereklidir.
-
Geçen sene yapılan
doğal gaz etkinliğinde katılımı yapan organizasyon
girişi paralı yapmış olduğundan ziyaretçi sayısı
oldukça düşük kalmıştı. Hâlbuki Çorum halkı geçen sene
Doğal Gaza geçme telaşında olduğundan, bilgi alabilme
heyecanı ile fuar alanına gitmiş, girişin paralı
olmasından dolayı maddi külfetten dolayı kapalı alana
girmeden etrafı dolaşıp geri dönmüşlerdi. Bu bakımdan
ziyaretçiyi kınamak yersiz olduğunu düşünmemiz gayet
normaldir. Beş kişilik ailesi ile gelen bir aile reisi
içeriye girmektense ailesine mısır, çekirdek veya
dondurma almayı evla görmesi hiçbir şekilde kınanamaz.
- Bu
yılki etkinliği hep beraber göreceğiz.
-
Zevklerle, renkler tartışılmaz olduğundan, beğenme
veya beğenmeme sizlerin zevkine kalmış bir
algılamadır.
-
Hepimizi memnun eden bir katılım olmasını dilerim.
-
Elinizde bulunan sitemi tanıtan etkinlikte, katkıda
olanları, fuara katılanları da sizlere tanıtmak
istedim. Ayrıca eşim Selma GÜRSEL’İN hazırladığı ÇORUM
YEMEKLERİ kitabının bilgilerini de yayınladım. Bu
anıtımın kalıcı olmasını da sağlamış oluruz diye
düşündüm. Bu tanıtım ücretsiz olup, Çorum Halkına bir
armağandır.”
-
Bu çalışma ile birlikte
görebildiğim festival etkinliklerini fotoğraflayarak
FESTİVAL 2005 bölümünde yayınlıyorum.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 77 25 Temmuz 2005
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
24KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
DEVEYE SORMUŞLAR
-
Burası ; Kayırmacılıkların,önceliklerin,torpilin
işlediği bir ülke. Bankalarımız kendi müşterilerine
öncelik tanıyor,benzin istasyonları kurumuna öncelik
tanıyor,hastanelerde çalışan personele öncelik
tanınıyor,insanlar tanıdıklarına öncelik tanıyor. V.B.
-
Deveye
sormuşlar:
-
-Neden
boynun eğri ?
-
-Nerem
doğru ki ?
-
Doğruluk
ve insanlık adına öncelikli olanlar bu ülkenin insanı
da ya diğerleri ? Diğer öncelik tanınmayan insanlar
bankaların,istasyonların KONU MANKENİ Mİ ?
-
Eşitlikten
bahsediyoruz.
-
Örnek
olarak bir bankamızın sıra numarası önceliği kartları
olan müşterilerine öncelik tanıyor.
-
Kartı olan kişiler mi bu kartları kullanıyor ?
-
Hayır.
Kartları olmayanlar,torpillilerden olan bir zümre
koruma görevlisinin kartıyla,şefin kartıyla,memurenin
kartıyla sıra alıyor ve kendilerine bir öncelik
tanıyorlar. Nasıl olsa orada kimsenin sesi çıkmıyor.
Kimse itiraz etmiyor ve gönüllü olürük olmazsa da
mecburen KONU MANKENLİĞİ yapıyor. Bankanın içi
dolu,dışarıdan geçenler bu konu mankenliğini
bilmiyorsa “Aman ne kadar dolu bir banka (!)” diyerek
geçtiğini zannediyorlar.
-
Resimleriiii
-
İnsanlarımız eşit değil mi
? Banka fişi ile saat beraber sıra geldiğinde çekildi.
-
-
YORUMSUZ olarak:
-
“(Değişik : 03/10/2001 –
4709/1 md.) Hiçbir
faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının,
Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün
tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği,
ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında
korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği
olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve
politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;
-
Her Türk vatandaşının bu
Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve
sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür,
medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat
sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde
geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
-
Topluca Türk
vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî
sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve
ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının
her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve
hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve
kardeşlik duygularıyla ve "yurtta sulh, cihanda sulh"
arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine
hakları bulunduğu;
-
FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA
anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak
sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,
-
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN,
demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet
sevgisine emanet ve tevdi olunur
-
X. Kanun önünde eşitlik
-
Madde 10.- Herkes, dil,
ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç,
din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
-
(Ek : 7.5.2004 - 5170/1
md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir.
Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla
yükümlüdür.
-
Hiçbir kişiye, aileye,
zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
-
Devlet organları ve idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik
ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
-
Ve:
-
Resimlerde bulunanların
hepsi gerçektir. Sırada olmayıp gelip tek bir gişeye
önceliklerle giriyorlar.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 78 25 Ağustos 2005 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
25KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- GEL DE SÖYLEME
- Bir öğleye doğru Bahçelievler birinci caddede bir motor
gürültüsü ile uyandım. Balkona çıktığımda tam bizim evin önünde asfaltı
testere
ile kesen bir işçi çalışıyordu. İşçiye seslendim:
- -Delikanlı ne için
asfaltı kesiyorsun? Dediğimde :
- -Karşı apartmanın gazı için. Cevabını aldım.
- Delikanlı o
apartmanın gazı bağlandı,bir zahmet bahçesine
baksan. Dediysem de dinlemedi. 1. caddenin asfaltını iki sıra boydan boya kesti
ve koydu. On beş dakika sonra bir kepçe gelerek kesilen yeri kavlatmaya
hazırlanınca tekrar ben:
- Usta, gaz içinse oranın gaz kutusu bağlandı.
Asfaltı boşa
kesmen! Dememe rağmen kepçeyi asfaltın kesilen yönüne çevirdi. Birkaç komşu
da söylediler dinletemedik. Ustada Nuh dedi Peygamber demedi. Allahtan kazma
işine tratuvardan başladı,birinci kepçe tamam,ikinci kepçe tamam,üçüncü
kepçede yer hattından alınan elektrik kablosu sizlere ömür. Bende balkondan
resim çekip kıs kıs gülüyorum. Neyse,elektrik kurumu arızası geldi,o sıra gaz
işlerine bakan ekip geldi,komşularında gazcılara söylemeleri üzerine bir
zahmet inerek bahçede bulunan gaz kutusunu gördüler ve 1. cadde asfaltı
kazılmaktan kurtuldu.
- Şimdi iki çizgi halinde
testere yarası ile yatmakta. Yarın
yağışlar başlayacak,buradan asfaltın altı su alacak,o güzelim asfalt patır
patır patlayacak.
- Olan vergileri verenlere olacak.
Asfaltı yapanlar işini
görecek, asfaltı satanlar kesesini dolduracak.
- Şimdi bana göre bu destere ile kesilen yere mucur sermeden
önce yola dökülen eritilmiş asfalttan bir bahçıvan kovası ile kesilen asfaltın
iç kenarı temizlenerek doldurulursa zannedersem asvaltın yarası kapanmış olur.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 78 25 Ağustos 2005 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
26KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
BİLMEK VEYA BİLDİRMEK İSTEMEZSENİZ SAYGI
DUYARIM;ULAMADIĞINI SÖYLERSENİZ İTİRAZ EDERİM
Mahmut Selim GÜRSEL
17 Eylül 2005 tarihili gazetenizde Prof. Dr.
Ahmet SAMSUNLU köşesinde:
"Bugün bilgisayardan “Çorum Basını” hakkında
bilgi bulmaya çalıştım. Ne yazık ki pek bir
bilgiye rastlamadım. Bu nedenle benim
hatırladıklarımı sizlere aşağıda aktaracağım.
İnşallah birileri bu konuda Çorumla ilgili
bilgileri bilgisayar ortamına girerler"
Arayan her şeyi bulmak isterse bulur. Fakat
aramadan aradım derse tabiiki hiçbir şey bulamaz.
Birde bu bilginin Şu an başkanlığını şapan bir
şahıstan ve üstelikte kendisine Anitta Otelde
bizzat kendisine taktim ettirg "ÇORUM 1997" Adlı
çalışmam da "ÇORUM BASIN TARİHİ:176-189 sayfaları
arasında detaylı bulunmaktadır. Çorum Haberle
ilgili 185. sayfada da:
"17 Eylül1985 tarihinde “Çorum Haber
Gazetesi” haftada bir gün olarak yayım hayatına
atıldı,sahibi Yaşar Yolyapar, genel yönetmeni
Mehmet Yolyapar, sorumlu yazı işleri Müdürü
Müslüm Tunaboylu tarafından yönetilen gazete,
Ankara İlk Öz Matbaasında basılmakta idi,5
Haziran1986 tarihinde gazete Çorum İstikamet
Matbaasında üç sayı basıldıktan sonra,kendi
tesislerinde günlük olarak basılmaya
başlandı,gazete Beytaş Basım Yayın ve Ticaret A.Ş.
adına Aydın Çırakoğlu genel yönetmen Mehmet
Yolyapar,sorumlu yazı işleri Müdürü Müslüm
Tunaboylu tarafından yayı mına devam etti,2 Ocak
1988 tarihinde aynı şirket adına sahibi Erturul
Akkaya tarafından çıkartılan gazete, 9 Haziran
1989 tarihinde aynı şirket adına sahibi Feyyaz
Çetintürk, 22 Kasım 1993 tarihinde aynı
şirket adına sahibi Nusret Duran, 15 Nisan 1996
tarihinde aynı şirket adına sahibi K. Battal’ı
görmekteyiz,bu tarihe kadar genel Müdür olarak
Mehmet Yolyapar’ın görev yaptığı gazete yayım
hayatına devam etmektedir. <18>" bilgileri
bulunmaktadır.
Bu bilgiler ise 1998 tarihinden bu güne
yayınlanmaktadı. Bu bilgileri kaynak belirtmeden
yazdıkları için aşağıdaki serzeniş sitemde halen
mevcuttur:
"Çorum'da Basın ile 1997 tarihine kadar
detaylı bir çalışma yapılmamıştı. 1991 Çorum İl
Yıllığı için Valilik tarafından tarafıma verilen
görev gereği "Bütün İl Halk Kütüphaneleri" ile
"İlçe Halk Kütüphaneleri" ile 1991 tarihinde
yaptığım yazışmalar neticesinde ortaya çıkan bu
çalışmayı ÇORUM 1997 adlı çalışmamda güncelleyerek
bastırmıştım.
Burada bulunan bazı bilgiler;bazılarınca
çalışmamı kaynak göstermeden kullanmaktadırlar. Bu
bilgilere ulaşmaları için ya bütün ilçe
kütüphanelerini teker teker gezmeleri,yada bu
bilgileri hazır bularak ÇORUM 1997 isimli
eserimden almaları gerekmektedir. Bu bilgileri
kullanmalarına karşı değilim. Her ne hikmetse
kaynak olarak da göstermemektedirler. Mahmut
Selim GÜRSEL "
Yine adı geçen kitabımda 190-202 sayfalarında
Çorum'da basılan gazete,dergi,kitapları
sıralamaktayım.193 sayfada yine gazetenizin
künyesi bulunmakta olup bu dizinde sitemde
bulunmaktadır.
Yine kitabımda Sayın Ahmet Samsunlu:için:
"SAMSUNLU Ahmet 1937-<Çalışma Meclis
Üyesi-Öğretim Görevlisi>
1937 tarihinde Çorum’da doğdu. 1963 tarihinde
Yüksek İnşaat Mühendisi oldu. 1964 tarihinde
iktisat bölümünde eğitim gördü,1968 tarihinde
Hanover Teknik Üniversitesinde Doktorasını verdi.
1970-1971 ODTÜ öğretim görevlisi olarak
çalıştı,1980-1981 tarihleri arasında Danışma
Meclisi Üyesi olarak görev yaptı,1982-1983
tarihleri arasında İmar ve İskan
Bakanlığı,1984-1986 tarihleri arasında Dokuz Eylül
Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve öğretim
üyeliklerinde bulundu. 100’ü aşkın bilimsel
makalesi bulunmaktadır. " aynı bilgi sitemde
de Çoruma Hizmet Edenleri
S harfinde bulunmaktadır.
Mehmet Yolyapar olarak Bu kitabın hazırlık
aşamasında sizden bilgi aldığım kitabımın yukarıda
gazeteniz hakkında bilgiledre isminizi
zikrettiğim:
""YOLYAPAR Mehmet 1951- <Gazeteci-Siyasetçi>
1951 tarihinde Çorum’da doğdu. Çorum Lisesini
bitirdi. 1970 tarihinde gazeteciliğe başladı. 1973
tarihinde Uyanış Gazetesini CHP Gençlik kolları
Başkanı Sıfatıyla gazete sahipliğini üstlendi. 20
Ağustos 1974 tarihinde Ocak Dergisi sorumlu Yazı
İşleri Müdürü,8 Nisan 1976 tarihinde Çorum
Gazetesi sorumlu Yazı İşleri Müdürü,1975 tarihinde
Ocak Dergisi yazı İşleri Müdürü,1980-1985
tarihleri arasında ticaretle uğraştı,Çorum
Gazeteciler Başkanlığında bulundu,17 Eylül 1985
tarihinden bu güne kadar Çorum Haber gazetesi
genel yönetimindi bulunmaktadır. " Aynı bilgi
http://corumlu.com/corumahizmetedenler/index.htm
Y Harfinde bulunmaktadır.
Bu kadar bilgi her için emekli olmadan
Bakanlığın idare olarak tarafımızdan istediği
bilgilere ek olarak Bütün ilçelere basılı
materyaller içinde bilgi istediğim ve
gazete,dergi,kitap araştırmasında da ilçelerimizi
dahil ettim. Şu anda ve ileride hiçbir araştırmacı
bu bilgileri edinmek için aylırcı bu konu için
çalışamaz.
Kitap hazırlamanın ne kadar zor ve meşakkatli
bir işlem olduğunu herkes bilmektedir. Bari emeğe
saygı göstermiyorsunuz, bulamadığınızı,
göremediğihizi, rastlayamadığınızı cümleleriniz
içinde kullanmayınız. Yada bildiklerinizi aynen
saklamadan yayınlayınız.
Gereğinin yapılmasını rica ederim.
Aynen 19 Eylül günü sitemde de
yayınlanacaktır.
Mahmut Selim GÜRSEL
SİTEM : http://corumlu.com
Özel yazışma corumlu200@gmail.com
Tel ulaşım: Saat 13.30'dan sonra 90-542-362 2 078
Bu ileti şahsa münhasır olup;isminiz dışında geldi
ise özür dilerim.
DİKKAT: Eğer Türkçe karakterleri göremiyorsanız;
muhtemelen yazı ayarlarınızı yeni kota göre
ayarlayınız . Görünüm/Dil kotlaması/Diğer/Unicode
(UTF-8) Tıklarsanız karakterler düzgün gözükür
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 79 25 Eylül 2005 |
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
27KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
ZAVALLI ARAŞTIRMACI !
-
Birkaç
kitabın ve periyodiğin adını yazarak Çorum Hakkında yazılanları
yayınladığını zanneden arkadaşa da lazım olur bilgilenir diyerek o
arkadaşa ithaf edilir. (aşağıda olanların pek çoğu Çorum 1997 çalışmamda
var. O arkadaş bunları biliyor da her halde kendisine de hediye ettiğim
halde 500 sayfa olduğundan okuyamadığından göremedi )
-
Muhakkak
benim de eksiklerim vardır. Yeni kitaplardan görmediklerim vardır.
Aşağıda bulunan kitapların tamamı tarafımdan incelenerek görülerek
yazılmıştır. Görmediklerimi de yazamam. Eksiklerin tamamlanması için beni
arayarak eserini gösteren arkadaşlar bilgi verirse sevinirim Internet’te
bulunan sayfalarıma ilave ederim. Ustamın adı Hıdır;elimden gelen budur.
-
Şaka bir tarafa böylece de kısa bir Çorum
yayın hayatına alfabetik olarak göz atmış oluyoruz
-
Benim görüp bulabildiklerim:
ADİL DÜZEN DİYE DİYE
RP’nin Çorum Dosyası ve Günlükler. Araştırma,Murat Acıpayamlı
Basım,Dizgi,Montaj Tuğra Lim.Şti. Çorum 1997,320 S.
AKİSLER
Haftalık Gazete 19 Nisan 1952 Sahibi Nuri Yavuzer AJANS Anap harfli
İlk Çorum Gazetesi. Sahibi Abidin Efendi (Çetin)
ALACA HÖYÜK
Hamdi Zübeyr Koşay, Ankara 1951.Türk T.K. Basım-evi Türk T.K. Yayınlanı
Seri No:21,105S.35 Levha
ALACA HÖYÜK HARFİYATI
1935 Çalışmaları ve Keşifler Ait Rapor. Remzi Arık Ankara 1937 Türk
T.K. Basımevi, Türk T.K. Yayınları V Seri No:1 113 S.157 Şekil
ALACA HÖYÜK KLAVUZU
Dr. Hamdi Zübeyr, Ankara 1965 Türk T. K. Basımevi, TC. Milli Eğitim
Bakanlığı Eski Eserler Genel Müdürlüğü Seri:1 Sayı 16 30 S.
AYLIK OKUL BÜLTENİ
1985 İnkılâp İlkokulu Adına Sahibi Murat Yurttan
BELDE
Gazete 1985 Çorum Belediyesi Adına Sahibi Necdet Diken
BIRAKIN TARİHİMİZ BİZE KALSIN
Çorum Ticaret Odası Karikatür Yarışması Albümü 1996 İstanbul Stil
Mat. Çorum Valiliği ile Çorum Ticaret ve Sanayi Odası,48 S.
BİN DOKUZ YÜZ SEKSEN DÖRT TURİZM ENVANTERİ Çorum
Turizm ve Tanıtma Brosu 1984 25S.
BİR ANADOLU KENTİ İSKİLİP
Fügen İLTER Ankara 1992 Türk
Tarih Kurumu 1992 114 Sh. 18 plan 218 resim
BİZİM İSKİLİP
Gazete,15 Ocak 1970,Sahibi Adnan Babuççu
BOĞAZKÖY REHBERİ
Kurt Bittel, Dönmez Ofset Ankara, Türkçe, İngilizce, Fransizca Boğazköy
Müzesi,57 S.
BOĞAZKÖY HATTUSAS
Kurt Bittel, W. Köhl Hammer,Verlag Stutgart 1952 Al-manca Boğazköy Müzese
179 S.
BU GÜN GAZETESİ
sahibi Ahmet Emiroğlu 1 Ağustos 1958
COĞRAFYA,TARİH,KÜLTÜR DEĞERLERİYLE KARADANİZ BÖLGESİ
İlker Çakan 1991.Eser Matbaası Samsun,174 S. (Çorum Bölümü 47 S.)
ÇEKVA Çorum Evi
Dergisi
ÇİFTÇİYE HABER BÜLTENİ
Dergi,Sahibi Tarım Orman ve Köyişleri Bak. İl Müdür-lüğü adına İmdat
Aydostlu,Çorum İlkadım mat
ÇABA DERGİSİ
1989 sahibi Sevim Sevici Çorum Kardeş Matbaası
ÇEVRE DERGİSİ
3 Aralık 1992 sahibi Çorum Çevre Vakfı Adına Vali Mustafa Yıldırım.
ÇİFTÇİYE HABER BÜLTENİ
1985 sahibi İmdat Aydostlu Çorum İstikamet mat .
ÇORUM Osman
Yalçın 1.Basım İstanbul 1961 Özyürek Yayın-evi, 60 S. 2. Basım 1968
Özyürek Yayınevi 60+4 S. 3.Basım Özyürek Yayımevi 60+4 S
ÇORUM Çorum
Valiliğince Hazırlattırılmıştır, Baskı Ünal Mat. San.ve Tic.Ltd. 127 S.
ÇORUM ADALET GAZETESİ
25 Eylül 1992 sahibi Remzi Demirbaş
ÇORUM AĞZINDAN DERLEMELER
Tayyar Kerman Çekva Yayını :1 1997 İstanbul 142 S.
ÇORUM AKTÜEL DERGİSİ
1997 Mayıs ,sahibi Ahmet Kaya
ÇORUM ALTINIŞIK
18 Aralık 1992 Gazetesi sahibi İsmail Çabuk
ÇORUM ANA ANATOLİA PİCTURES
Traugott Fuck,İstanbul Boğaziçi Üni. 1968 ,129 S.
ÇORUM ANADOLU GAZETESİ Sahibi Şenay ILIMAN 2003 Haftalık
Gazete
ÇORUM BAROSU LİSTESİ
1981-1982 Çorum İstem Basımevi 47 S.
ÇORUM BEDEN TERBİYESİ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ SPORUNDE 50.YIL
1923 -1973 Çorum Beden
Terbi-yesi Bölge Müdürlüğü 26 S.
ÇORUM BELEDİYESİ DERGİSİ
1994 Prof. Dr. Arif Ersoy
ÇORUM BELEDİYESİ HİZMET REHBERİ
Çorum Belediyesi Eğitim ve Sosyal İşler Md. Yayınları 1. Bilge Yay.Or.Ltd.Ştd.
1995 88S.
ÇORUM 1990
Baskı Desen Matbacılık Ldt.Sti. 180 S.
ÇORUM 1997
Mahmut Selim Gürsel Ağustos 1997 Ankara,540 S.
ÇORUM ÇANKIRI KIRSAL KALKINMA PROJESİ DE ĞERLENDİRME RAPORU
TC.Gıda Tarım ve Hayvan
cılık Bakanlığı Çorum Çankırı Kırsal Kalkınma Projesi Md. Ankara 1976
,3+101 S.
ÇORUM ÇANKIRI KIRSAL KALKINMA PROJESİ DE ĞERLENDİRME RAPORU
TC.Gıda Tarım ve Hayvan
cılık Bakanlığı Çorum Çankırı Kırsal Kalkınma Projesi Md. Ankara 1976
,111+101
ÇORUM ÇANKIRI KIRSAL KALKINMA PROJESİ SOSYO-EKONOMİK YAPI RAŞTIRMASI AİLE
BAŞKANLIĞI SORU KAĞIDI1976
37.S
ÇORUM ÇEVRESİNDE BULUNAN ESKİ TUNÇ ÇA-ĞI ESERLER
Prof. Dr. Tahsin Özgüç Belleten Dergisi Cilt MLIV Sayı 175
ÇORUM EVLİYALARI “Teskire-i Makamat”
1997 Çorum Belediyesi Eğitim ve Soyal işler Müdürlüğü Yayınları Ekrem
Erkoç 59+2 S.
ÇORUM GENEL NÜFUS SAYIMI
26 Ekim 1975 Ankara 1979 D. İst. Enstitüsü Mat. XII+44 S.
ÇORUM GENEL NÜFUS SAYIMI
26 Ekim 1980 Ankara 1979 D. İst.Enstitüsü Mat. XIII+86 S.
ÇORUM 2003
Mahmut Selim GÜRSEL Çorum Tarih ve Coğrafyası 36 S.
ÇORUM İLİ TOPRAK KAYNAĞI ENVANTER RAPO-RU
1972 Toprat Etütleri ve Haritalama Dairesi Arazi Tasnif Fen Heyeti Müd.
Köy İşleri Bakanlığı Toprak Su Genel Müd. Yay. 275 S.
ÇORUM İL YILLIĞI 1967
Ankara Bilgi ve Dönmez Basımevi 6+344S 53 Resim ve Grafik
ÇORUM İL YILLIĞI 1973
Cumhuriyetin 50.Yılında Çorum,Ankara 1973 Ayyıldız Mat. 385 S.
ÇORUM 1980 İLİ GENEL SANAYİİ ve İŞ YERLERİ SAYIM SONUÇLARI
Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü IX+60 S.
ÇORUM EKSPRES GAZETESİ
15 Ağustos 1967,sahibi Reşat Narok
ÇORUM EVİ ÇEKVA
sahibi Prof. Dr. Turan Ilgaz
ÇORUM GAZETESİ
1 Mayıs 1921 İl Meclisi Adına,
ÇORUM GAZETESİ
1 Şubat 1972 Aydın Kalelioğlu Çorum Basımevi
ÇORUM HABER GAZETESİ
17 Eylül1985 sahibi Yaşar Yolyapar
ÇORUM HAKİMİYET GAZETESİ
1 Şubat 1991 Sahibi Mustafa Ilıca
ÇORUM HALKEVİ BROŞÜRÜ
Çorum Vilayet Matbaası1933 40 sayfa
ÇORUM İÇİN NE YAPILSA AZDIR
Dört Yılda Benim Yapabildiklerim A.Adnan Türkoğlu 1997
ÇORUM İLİ ÇEVRE DERGİSİ
Sahibi Mustafa Yıldırım
ÇORUM İLİ HALK OYUNLARI KIYAFETLERİ TEK-NİK ÇİZİMLERİ
Yener ltuntaş, Mücella Kahveci, Yücel Şahin Kültür Bakanlığı Halk
kütüphaneleri Araştırma ve Geliştirme Genel Müd. Kültür Dizisi 13, 1996
ÇORUM İLİ TOPRAK KAYNAĞI
Köy İşleri Bak. Toprak Su Genel Müd. Yayınları 27S.
ÇORUM İLİ TRAFİK KAZALARI ve FAALİYET İSTATİSTİĞİ
Çorum Valiliği Emniyet
Müd. 1983 Çorum İstem Basımevi
ÇORUM JEOLOJİK VAZİYETİ HAKKINDA MUHTURA
Dr. E. Lahn Daktilo,3
sayfa,1 Harita.
ÇORUM KIRAÇ KOŞULLARINDA NADAS BUĞDAY EKİM NÖBETİ ARASINDA ARPA VE
TEK YILLIK BAKLAGİL KARMALARINDAN GÜZLÜK ve YAZLIK EKİM YÖNTEMİYLE OT
ÜRETİMİ
Dr.Ali Tan Ankara 1984 31 S.
ÇORUM KOÇBEY
Hüseyin,Ertuğrul Şahinci Ank. Arsan Mat.1984 144 S.
ÇORUM KÖY ENVANTER ETÜTLERİNE GÖRE ÇORUM 19
Yarıaçık Cezaevi Matbaası
. Köyişleri Bakanlığı Yayını,168+X S.
ÇORUM KUŞSARAY
Dr, Hamit Zübeyr Türk Antolojisi Dergisi Sayı 15-111966 dan Tıpkı
Basım Ankara Türk Tarih Kurumu Bas. 89+97 S.
ÇORUM LİDER GAZETESİ
27 Şubat 1995 Beyler Ltd. Şir. sahibi Kemal Sünnetçi
ÇORUM MAARİF HAYATI HAKKINDA BAZI NOT-LAR
M.İhsan Sabuncuoğlu Çorum
1945 İl Bası.48 S.
ÇORUM MERKEZ AHMETOĞLAN KÖYÜ HİDRO-ELEKTRİK SANTRALİ
Köy İşleri Bakanlığı YSE. Ge-nel Md. No :126 Grup No:4 1972 Şenyuva
Mat.14 S.
ÇORUM MESLEK OKULU 100.YIL ÖZEL SAYISI
1981 Çorum Meslek Yüksek Okulu
ÇORUM OLAY GAZETESİ
1986 sahipleri Kadir Serdaroğlu ve Muammer Avcı Çorum İlkadım bs
ÇORUM 19
Şahinci Kitapevi Yayınları,Ertuğrul Şahinci.
ÇORUM ORTA ANADOLU’DA TOPLU TONUT UY-GULAMASI İÇİN KENT ÖLÇEKLERİNDE
ÇALIŞMALAR
Altuğ Çinici Ankara 1973 Ajans Türk Mat. Sanayi 13+227 S.
ÇORUM SANAYİİ VE MESLEKLER REHBERİ
1996 Çorum Deniz Reklam 125+70
ÇORUM SANAYİ VE MESLEKLER REHBERİ
1997 Karadeniz Reklam 67+59 S.
ÇORUM STUDİES AT NATİONAL URBAN SCHES FOR A HOUSİNG PROJENT İN CANTRAL
ANATO-LİA
Altuğ Çinici ankara 1976 Ajans Türk Matbaacılık Sanayi 36 S.
ÇORUM TARİH VE COĞRAFYASI 2003
M. Selim GÜRSEL Çorum Tarih ve Coğrafyası 36 S.
ÇORUM TARİH VE COĞRAFYASI
Nazmi Tuğrul Çorum Vilayet Matbaası 1921 65 S.
ÇORUM TARİHİ
Tayyar Anakök Çorum,Daktilo,176 S.
ÇORUM TARİHİ
1985 Çorum Hitit Fes. Komitesi,Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim
Üyeleri,284 S.
ÇORUM TARİHİNE AİT DENEMELERİM
M. İhsan Sabuncuoğlu 1. kısım 1972 Kardeş Mat.83S.
ÇORUM TARİHİNE AİT DENEMELERİM
M.İhsan Sabuncuoğlu 2.Kısım 1973 Kardeş Mat.187
ÇORUM TİCARET VE SANAYİ GAZETESİ
1 Şubat 1983 sahibi Vahit Benderli
ÇORUM TİCARET VE SANAYİ ODASI KATALOG
1995 Çorum Tic. ve San.Od.ile SG.Dış Ticaret Ltd.Ş.
ÇORUM TOPLU OCAK
1980 Sahibi Ümit Leblebici Ankara Mine Ofset
ÇORUM TÜM ÖĞRETMENLER BİRLEŞME DAYANIŞMA DERNEĞİ ÇORUM ŞUBESİ KONGRE
ÜZERİNE GÖRÜŞLERİMİZ
Ankara 1977 30 S.
ÇORUM TÜRKİYE CUMHURİYETİ KÖY İŞLERİ BAKANLIĞI SU VE ELEKTRİK ÇORUM
GRUP KÖY YOLLARI,Teksir
ÇORUM TÜRKİYE CUMHURİYETİ KÖY İŞLERİ BAKANLIĞI SU VE ELEKTRİK
ÇORUM GRUP KÖY YOLLARI PLANLANMASINDA ÇORUM İLİ
Ankara 1969 YSE. Ofset
ÇORUM TÜRKİYE TİCARET ODALARI SANAYİ ODALARI VE TİCARET BORSALARI
BİRLİĞİ 100. YILDA ÇORUM TARİHİ EKONOMİK ve SOSYAL YÖNLERİYLE ADRES
REHBERİ
Ankara 1981 Ajans Türk Matbaası 195 S.
ÇORUM VE KARADENİZ BÖLGESİ
Osman Yalçın 1984 İstanbul Özyürek Mat. 78+1 S.
ÇORUM VE YOZGAT KÜTÜPHANELERİNDEN BAZI MÜHİM ARAPÇA YAZMALAR
Ahmet Ateş 1959 Osman Yalçın Matbaası 32 S.
ÇORUM ve TARIM
1994 127 S.
ÇORUM VİLAYETİ TEKNİK ZİRAAT TEŞKİLATININ 1954 YILI FAALİYET RAPORU VE
1 955 YILI İŞ PROGRAMI
TC. Çorum Valiliği Teknik Ziraat Müdürlüğü Ankara 1955 Türkiye Mat. Ve
Gazetecilik AO. Ye-ni Matbaası 35 S.
ÇORUM VİLAYETİNDE BİR TEKNİK RAPOR
Rahmi Kören Daktilo,12 S.
ÇORUM YAPI MALZEMELERİ ve MAHALLİ ŞART-LARI1969
Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisliği Araştırma ve
Geliştirme Dairesi Mahalli Şartlar Fen Heyeti Müdürlüğü Teksir,2+145 S.
ÇORUM YEMEKLERİ Selma GÜRSEL
Gürsel Yayınevi Kaynak Eserleri :5 104 Sayfa 2005 Merhaba Ofset Çorum
ÇORUM YÜKSEK TAHSİL GENÇLİĞİNİ KORUMA BİRLİĞİNİN ANA TÜZÜĞÜ
Çorum Tahsil Gençliğini Koruma Derneği Ankara 7 S.
ÇORUM’DA CUMHURİYETİN ON BEŞ YILI
İstanbul Resimli Ay Matbaası 110+81 S.
ÇORUM’DA YATAN MEŞHUR YATIRLAR
Teskire-i Makamat Kaynak Eserler Dizisi Mahmut Selim Gürsel 1987
İstikamet Matbaası 5+127+10 S.
ÇORUM’DAN DERLENEN MANİLER
Eşref Ertekin Çorum 1971 Yeni Basımevi 122+4 S.
ÇORUM’DAN SESLER 38 ŞAİR 139 ŞİİR
Çorum 1959 Yeni Adım Matbası 210 S.
ÇORUMLU DERGİSİ 938
Çorum Halkevi Halkevi Başkanı Bedri Bilginer Çorum İl Basımevinde
ÇORUMLU
2000 AYLIK KÜLTÜR SANAT TARİH VE EDEBİYAT DERGİSİ
1998
Çorum Gürsel Yayınevi Sahibi 63 Sayı basıldı ve Internet’te yayınlandı
64-71 Internet’te http://www.corumlu.com yayınlanmakta Mahmut Selim GÜRSEL
ÇORUMLU PİYESİ
Nazmi Tombuş Çorum Vilayet Matbaası 1945 18 S.
ÇORUMLU TEKE TEK GAZETESİ
Mahmut Selim
GÜRSEL Çorum 2002
ÇORUMLUYA ÇAĞRI FİKİR VE MEMLEKET DER-GİSİ
1 Şubat 1962 sahibi Yüksek Tahsil Talebe Cemi yeti Ankara Şubesi
ÇORUM’UN COĞRAFİ VAZİYETİ
Çorum Maarif Müdürülüğü 1932 50 S.
ÇORUM’UN SESİ GAZETESİ
6 Ağustos 1968,Sahibi Cemal Ercan Samsun Demok-rasinin Sesi Matbaası
ESNAFTAN AKİSLER GAZETESİ
1954 sahibi Esnaf Der. Başkanlığı Çorum İl Bas.
FİKRET GAZETESİ
1925 Suheyb Rumi ( Karafakioğlu)
FRÜHE KARAMİK VO BOĞAZKÖY
Wınfried Orthmenn Verlag Gabr Menn Berlin Alman-ca Boğazköy Müzesi 1963 51
S.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÇORUM İLAHİYAT FAKÜLTE-Sİ ÖĞRENCİ DERGİSİ
1996 sahibi Aytekin Özel,
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KAYMAKAM GÖZÜYLE ORTAKÖY GERÇEĞİ ANILAR
Kaymakam Yılmaz Arslan 1994 Kaymakamlık Hiz. Birliği Yayını 270 S.
GERÇEK GAZETESİ
1976 sahibi Orhan Uysal
GÖNÜLDEN DAMLA DAMLA
1994-1995 Çorum Atatürk Lisesi Öğrenci Şiirleri Anto lojisi 1995 Aydın
Ofset
GÜZEL OSMANCIK GAZETESİ
9 Nisan 1979 sahibi Kadir Fındık
HABERDEN HABERE ÇORUM 19 GAZETESİ
1986 sahibi İlhami Ilıman
HALKIN SESİ HAKKIN SESİDİR GAZETESİ
11 Ekim 1957 sahibi Osman
Eftekin
HİTİT GAZETESİ
Alaca’da 1 Eylül 1972 sahibi Semahat Çakar,Çorum İstikamet Matbaası
HÜR ÇORUM GAZETESİ
4 Ağustos 1952,sahibi Akif Leblebici
HÜR YOL GAZETESİ
10 Mayıs 1955 sahibi Akif Leblebicioğlu
İDRAK DERGİSİ
1989 sahibi Yahya Acar Çorum Aydın Basımevi
İĞDELİ GELİN SANAT VE KÜLTÜR DERGİSİ
1 Ocak 1969 Halk Eğitim Baş. adına sahibi Hayrettin Koyuncu,Çorum Yeni Gün
Matbaası
İLİMİZ 19
Rahmi Beşikçi-M. Recep Beşikçi 1977 Ankara Bahar Matbaası 126 S.
İSKİLİP DERGİSİ
1947 H. Ilgaz İskilip Halkevi Çorum Basımevi
İSKİLİP DOLMA GECESİ
İskilip Yüksek Yahsil ve Yardımlaşma Derneği
İSKİLİP GAZETESİ SAHİBİ
Ali Genç Şener Matbaası
İSKİLİP GECESİ
Özel Sayı,İskilip Yük.Tahsil ve Yardımlaşma Derneği.
İSKİLİP HALK EĞİTİM BÜLTENİ
1 Kasım 1976 Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü adına sahibi Mustafa Bilir
İSKİLİP’İN SESİ GAZETESİ
4 Ağustos 1987 sahibi Recep Gökçe An.Ercan Mat.
İSKİLİP’TEN SESLER DERGİSİ
23 .4.1951sahibi M.Şakir Kuran Ankara Çankaya Mat
KALKINMADA ÇORUM MODELİ
Ziya Baydur Çorum Belediyesi Yayımları 2. 1997
KİLİM DERGİSİ
Nisan 1997 sahibi Mustafa Kaçmaz,
KOPARAN GAZETESİ
10 Ocak 1972 Çorum Anadolu Basımevi sahibi Mehmet Balaban
KÖYLÜNÜN SESİ
6 Mayıs 1972 Sahibi Atıf Leblebicioğlu
KURTULUŞ DERGİSİ
1Nisan 1926 Çankırı matbaasında muallimler birliği
KURTULUŞ YOLU
Çorum Vilayet Matbaası 1927 Arap Harfli Türkçe İskilip Halk Kütüphanesi
KÜLTÜR VE SANATTA ÇORUM’UN SESİ
Sahibi Aydın Yürüten Otağ Matbacılık Koll.Şti.
MAARİF HAYATI HAKKINDA BAZI NOTLAR
İhsan Sabuncuoğlu Çorum İl Basımevi1945 48 s
MADIMAK GAZETESİ
12 Şubat 1972 Halkevi Başkanı Müslüm Tunaboylu
MENAKIB-I KOYUN BABA
Mahmut Selim GÜRSELGürsel
Yayınevi Kaynak
Eserleri Dizini :4 -160 Sh. Merhaba Ofset 23/7/2004
MERHABA ÇORUM GAZETESİ
5 Mayıs 1992sahibi Şahin Örgel
MERZİFON GAZETESİ
18 Şubat 1957 Sahibi Akif Leblebicioğlu
MESAJ GAZETESİ
Mayıs 1992 sahibi R. Ufuk Ertekin
MESLEKİ KÜLTÜR DERGİSİ
Çorum Meslek Okulu Adına İrfan Çağlar
OBJEKTİF GAZETESİ
Temmuz 1996 sahibi L.Sevinç Acıpayamlı
OBJEKTİF DERGİSİ
1997 Sahibi L.Sevinç Acıpayamlı
OCAK DERGİSİ
1975 Maden İş Sen. sahibi Mehmet Kocatüfek
14.YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE ÇORUMLU ŞAİRLER
Abdullah Ercan 1991,Hitit Festival Komitesi 525 S.
ORTAKÖY GAZETESİ
1993 Sahibini Ortaköy Kaymakamı Yılmaz Aslan
OSMANCIK Gazetesi
1966 Öğretmenler Sendikası
OSMANCIK SESİ GAZETESİ
23 Ocak 1989 sahibi Muttalip Karakaş
ÖZEL İDARE DERGİSİ GELİŞEN ÇORUM
17 Haziran 1993 Vali Yardımcısı Metin Demirtaş
SARI ÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİ
Gürsel Yayınevi 2002 Şiir Dergisi
SUNGURLU POSTASI GAZETESİ
13.12.1966 Sahibi Vahit Malkoç Sungurlu Malkoç Mat
SUNGURLU MİLLİ EĞİTİMİN SESİ DERGİSİ
1996 Sahibi Ömer Lütfi Çırak
SUNGURLU’NUN SESİ GAZETESİ
1970 Sahibi Muammer Özel Sungurlu Hitit Matbaası
ŞİRİN OSMANCIK GAZETESİ
25 Haziran 1985 Sahibi Mustafa İnce
ŞU BİZİM ÇORUM (Devane Hatıraları)
Mustafa Özçatalbaş 1996 152 S.
TERAKKİ POSTASI GAZETESİ
28 Mayıs 1956 Sahibi
Muzaffer Çağlayan Çorum İl Bas
TESKERE-İ MAKAMAT
Ali İzzet Efendi Arap harfli Matbu 46 S.
TOPLU DERGİSİ
1990,sahibi Birlik Ajans
ULUSLARARASI 1. HİTİTOLOJİ KONGRESİ BİLDİRİLERİ
Ünal Ofset Ankara 253 S.
UYANIŞ GAZETESİ
1973 CHP gençlik kolları Baş. Mehmet Yolyapar
VURGU GAZETESİ
13 Ağustos 1975 İskilip Sahibi Kemal Beşikçi
YAZILIKAYA
Kültür ve Sanat Dergisi Çorum Haber Gaz eki 1966
YENİ ADIM GAZETESİ
sahibi Ahmet Küreli 1 Mayıs 1955
YENİ ÇORUM GAZETESİ
sahibi,Cahit Angın29 Ağustos 1951
YENİ GÜN GAZETESİ
3 Ocak 1966 sahibi Ahmed Emiroğlu Çorum Yeni
YENİ UFUK GAZETESİ
20 Haziran 1973 Sungurlu sahibi Memduh Karataş Sungurlu Yeni Ufuk
Matbaası
YENİ VE İLERİYE ÇORUM GAZETESİ
19 Mayıs 1962 sahibi Mehmet Şahinci ve Mustafa Karakaşlı Yeni Çorum
Matbaası
YEŞİL BELDE İSKİLİP BELEDİYESİ HABER BÜL-TENİ
11 Nisan 1988 Mustafa Çalık
YEŞİL İSKİLİP DERGİSİ
4 Ocak 1969 İskilip Yüksek Talebe ve Yardımlaşma Derneği adına Dr. A.
Alpaslan
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 80 25 Ekim 2005 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
28KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
DÜNYANIN ÇİVİSİ ÇIKTI
Son iki ay içerisinde;dünya meteoroloji
olaylarının ne gibi zararlara meydan verdiğini düşündüğümüzde,konu
başlığımıza gayet uygun olduğunu görürsünüz.
Biraz hafızamızı yoklarsak meteoroloji
olaylara biz insanların yanlış hareketlerimiz ve bilinçsiz tabiata
müdahalelerimizin sebebiyet verdiğini görebiliriz.
Bizler artık,beğenmediğimiz toprakları
kendi görüşümüze göre sulamakta,verimler almaya çalışmaktayız. İstediğimiz
akarsuyun önüne setler çekerek tabiatın gerek görmediği yapay göller
yapıyoruz. Dikkat etmeyerek ekilebilen arazilerimizi çeşitli
yanlışlıklarla çöle çevirmeye aday yerler haline getiriyoruz.
Dünyamızın akciğerleri olan ormanları
birkaç kuruş menfaat karşılığı,kesiyor,yakıyor bir daha yerine gelmeyecek
şekilde yok ediyoruz.
Şimdi;şapkamızı önümüze koyarak
düşünelim. Havanın yani meteorolojik olayların değişmesini çok görmeyelim.
Kendi yaptıklarımızın cezasını bizler çekiyoruz. Dünyada bazı ülkelerde
sel,bazı ülkelerde ise kuraklı almış başına gidiyor. TV belgesellerinde
buzulların büyük bir hızla eridiğini,normal kış yağışlarının
olmadığını,hava sıcaklıklarının normalin üzerinde seyrettiğini izliyoruz.
Evet. Bu meteorolojik olaylar bizlere
bazı şeyleri söylüyor fakat biz her halde bu konuşmayı anlayamıyoruz.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 80 25 Ekim 2005 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
29KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
- GEL DE GÖRMEMEZLİKTEN GEL
-
Gözüme çarpan bazı
görüntüleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
-
Bildiğiniz gibi Bahçelievler 1. cadde gaz
borularının döşenmesinden kazıldı, döşendi, kapatıldı. Sıkıntılarını hep
birlikte çektik, nimetinden faydalanıyoruz sonra,1.caddenin ortasından geçen
atık su büzleri yapıldı, bunların üzeri kapanmadan yağan ilk yağmur suları ile
yarı yarıya toprakla doldu, böylece üzerleri kapatıldı. Bizim bulunduğumuz
yere çok güzel bir asfalt döküldü. Geçen sayı bir yanlışlık eseri bu yeni
asfalt kesildi, Allah’tan kaldırım tarafından kazmaya başladılar elektrik
kablosunu kopardılar da yaptıkları yanlışlığı gördüler.
-
Şimdi ise elektrik direkleri için hatlar
kazıldı, iki taraflı panolar konuldu, elektrik direkleri dikildi. O güzelim
asfalt yine boydan boya açıldı kesildi ve yamanarak kapatıldı.
-
-
-
-
Acaba diyorum; bu alt yapı için kazılan bu
sokakların ne günahı var; her ay başka bir hizmet için buraların açılıp
kapatılmasına hiçte gerek olmayacak bir altyapı yapılamaz mı? Misal; atık su
boruları döşenirken birinci cadde yaklaşın iki buçuk metre derinliğinde
kazıldı ve büzler döşendi. Bu kazı alanının eni yaklaşık iki metreye yaklaştı.
Kazı yapılırken bu ebat biraz daha fazla tutulsa. Kazılan yerin eni iki buçuk
metre tutulup altı, kenarları ve üstü beton ile kapatılsa. Yapılan bu menfezin
alt kısmından atık su ve lağım akıtılsa, kenarlarına da her apartmanın
girişine yakın çıkış verilse. Elektrik, su, doğalgaz, telefon boruları monte
edilse, arızalarda veya eksim alt yapılarda bu caddenin bir başından girilecek
yer bırakılarak buralara bu eksiklikler monte edilse, halkın ve trafiğin bir
kere rahatsız olması ile önlenemez mi?
-
-
-
-
Bu ayın ikinci gel de görmesi ise Resmi bir
dairede kitaba verilen kıymetin görüntüsü bulunmaktadır. Resmi çekerken
kitaplarla ilgili bir bakanlığımızın şube müdürü yanımdaydı. Aramızda geçen
konuşma ise gayet orijinaldi:
-
-Bakın bunlar Resmi Gazete, ciltlenmiş, fakat
gelişi güzel buraya atılmış. Dedim
-
-Bizim müdürlüğümüze ait değil. Cevabını
aldım. Bende:
-
-Sizin bakanlık bu işlere bakmıyor mu? Dedim
ve devam ettim. En azından bu kurumun müdürüne kaldırılması için
söyleyebilirsin. Dedim.
-
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 82 25 Aralık 2005 |
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
30KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
YANLIŞ HESAP BAĞDAT'TAN DÖNER
DERDİK;YANLIŞ BİLGİ NEREDEN DÖNER?
- Bizlerin artık
görevleri neler olmalı diye düşünürken; bazı taraftar ve bilgi eksiklikleri
nedeni ile ilimize ait yanlış bilgilerle dopdolu birçok bilgi etrafta
dolaşmaktadır.
- Bu bilgilerin
pek çoğu araştırılmadan, bazı gerçekler saklanmak üzere olduğunu düşündürecek
boyutları bulmakta.
- İlimizi tanıtan
ÇORUM VALİLİĞİ ve ÇORUM BELEDİYESİ yemekler bölümünde her ne hikmetse UN
HELVASI ile KARAÇUVAL helvasını karıştırmışlar. Bu sitelerde de aynen
yayınlanmaktalar.
- Un helvası
sitemde tanımı eşim tarafından hazırlanan sayfalarda bulunmaktadır. Ayrıca
Karaçuval helvası da bu günkü diyet yapma modasına uygun olarak, iki beyazın
kullanılmaması ile de tatlı ihtiyacını karşılayan bir helva çeşididir. Burada
birinci beyaz olarak yağ maddesi bu helvada un kavurma da dahil olarak
kullanılmamaktadır. İkinci beyaz şeker ise bu tatlıda hiç kullanılmamaktadır.
Tatlandırıcı olarak kara pekmez olmazsa bu tatlı olmaz. Üçüncü beyaz ise bu
tatlıda kullanılmasına karşın iyice bir kapta yağsız kavrulduğundan unda
bulunan pek çok şişmanlatıcı unsurlar daha az faydalı hale getirilmektedir.
- Aşağıda bulunan
bilgi ile Çorum’un Karaçuval helvasının hiçbir ilişkisi yoktur.
- Valilik
sitesinde bulunan tarif:
- Karaçuval
Helvası: Un, tereyağı, pekmez şekerden yapılır. Un tavada rengi
koyulaşıncaya kadar karıştırılarak kavrulur, koyulaşınca tereyağı ilave edilip
iyice yedirilir. Kara pekmez, toz şeker, ceviz içi ve soğuk su birbirine
karıştırılıp unun üzerine dökülür. İyice karıştırılıp yumurta büyüklüğünde
parçalar yapılır ve üzerine isteğe göre hindistan cevizi dökülür.
- Çorum
Belediyesinin sitesinde Çorum'un Eski Mutbah ve Yemekleri bölümünde de şu
bilgi veriliyordu. Yalnız bu bilgi şu anda sitede gözükmemekte. İnşallah bu
saçma tarifi kaldırırlar.
- “20. Karaçuval
helvası:Bira/ yağ ile un kızartılır. Pekmez ilâve siyle helva hâline
getirilir. Sıkılarak küçük topaklar yapılır. Bu sitede her ne ise BİRA ilave
edilmiş.”
- Çorum Kültür
Müdürlüğü sitesinde de: Fazladan: “Karaçuval Helvası : Un, tereyağı, pekmez
şekerden yapılır. Un tavada rengi koyulaşıncaya kadar karıştırılarak
kavrulur, koyulaşınca tereyağı ilave edilip iyice yedirilir. Kara pekmez,
toz şeker, ceviz içi ve soğuk su birbirine karıştırılıp unun üzerine
dökülür. İyice karıştırılıp yumurta büyüklüğünde parçalar yapılır ve üzerine
isteğe göre hindistan cevizi dökülür.” Bu sitede de Hindistancevizi ilave
edilmiş.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 83 25 Ocak 2006
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
31KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
32KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
BİZE NELER
OLUYOR?
|
- Bu günlerde küçükler
büyükleri,büyükler küçükleri sevmiyorlar. Sevgileri adeta bir nefrete
dönüştü. kuşak farkı görüşlerden artık vazgeçtim,SAYGI denilen şey
kalmadı.
- Sizce bunların nedenleri nelerdir ?
- Kabahat büyüklerde mi; Küçüklerde mi ?
- İnançsızlığa itilmekte mi ?
- Sadece bu dünyayı düşünmekte mi ?
- Sizce bunların dışındaki etkenler var
mı ?
- Kabahat hepimizde. Dünya nimetlerini
daha fazla kazanmak ve dünyada daha refah yaşadığımızı zannederek
güzel gözüken görünümlere kanmamız değil midir ? bu geçici hayatın
müreffek ve modern yaşamını almamıza karşı değilim. Sadece para
kazanma hırsımız ve “Helal haram ver Allah’ım;çoluk çocuk yer
Allah’ım” felsefesini benimsememizden bu sıkıntılara girdiğimizi
düşünememekteyiz.
- Bu sıralarda çok yoğun olan ve geçmiş
iktidarların yanlışlığının semeresi gözüken AT yavrumuz büyüyerek
gelişti. AT yavrumuzun artık kundaktan çıkarak serpilmeye başlaması
birkaç on yılı buldu,artık yürüyor,konuşuyor. Fakat AT yavrumuzun
başka AT ülkelerinde dolaşıp iş araması kısıtlı. Belki 2020 yıllarında
yani birkaç on sene sonra AT yavrumuzun kendi çıkarlarını arayabilecek
yaşa gelecek mi ? Zannetmiyorum. Çünkü AT yavrumuzu bizler laf
salatası ile büyüttük,bilgi eksikliği ile emzirdik,kapalı kapı arkası
lapaları yedirdik. AT yavrumuz da anlayamadı,gelişemedi,fikir beyan
eder duruma gelemedi.
- Nedir bu AT yavrusu derseniz,bir
zamanlar kurucusu olduğumuz AT a Yunanistan’la gireme teklifini ret
ettiğimiz zamanlar kundakta olan Avrupa Topluluğu’dur. Bu yavru
Avrupa’da gelişti,serpildi fakat Ülkemizde bazı sebeplerden dolayı
büyüyemedi. Halende büyümesi önlenmeye çalışılıyor.
- Kurucusu olduğumuz bu birliğin içine
girmezsek neler olur ? Bana göre hiçbir şey olmaz. Zaten Avrupa’dan
aldığımız malları yine alırız,zaten Avrupa bizden kaç kalem mal alıyor
ki? Biz AT dışında bulunan ülkelere yalvar yakar sattığımız mallardan
kazandığımızı AT a adeta hibe ediyoruz. Zaten imtiyazlı ortak olarak
Avrupalıların gözündeyiz. Bizden iyi sağmal olur mu ? Üstelik
ülkemizin olmazsa olmazlarını da bazı kararlarla baltalamaktalar,bizim
idarelerimiz de bu baltanın sapı veya eli olmaktan geri kalmıyorlar.
Tarımı yok ettik,ekonomiyi sanal olarak ayakta tutuyor fakat
insanlarımızı aç ve geçinemez hallerde görmek istemiyoruz. Küçük esnaf
ülkemizin bel kemiği iken ortadan kaldırılması için adeta üzerine bazı
yeni vergiler sindiriliyor. Kara para ortada cirit atarken,ak parayı
da görebilmek mesele. Hani AT gireceğiz derken asgari ücretin en
düşük Avrupa ülkesinin ayarında olması gerekmez mi ? İşsizlik
sigortası alanlar artık ülkemizde gözükse de bu bazı şartları yerine
getirenlere uygulanan bir sosyal yara değil mi ?
- İşin kolayına kaçarak,oyalama taktiği
ile AT çerçevesinde verimleş kararlar ile ülkemiz belirsiz olmayan bir
bataklığı adım adım çekiliyor. Büyük Komutan Atatürk Muasır medeniyete
girin dememiş,ondan daha ileriye gidin demişti. 1950 yıllarında işçi
olarak Avrupa’ya giden birisinin ağzından duymuştum. “Ben ülkemde
burada çalıştığımın yarısı kadar çalışsam burada kazandığımdan daha
fazlasını kazanırdım” Demişti.
- Çalışmadan hiçbir iş olmuyor.
Çalışırken de ailemizi,etrafımızı kollayacağız. Onlarında kendilerine
göre bir üretici olmalarını sağlayacağız. Sadece çalışmamızla
değil,bilgi ve kültürümüzle de barışık olacağız,dinimizi imanımızı
para karşısında terk etmeyeceğiz. Bu vatanın bilinen potansiyelini hep
beraber belirli bir ritimle ortaya koyacağız. Hepimizin önünde bazı
engeller olacak,bunları birleşerek ortadan kaldıracağız ki ülke refah
içinde olsun. Dış yardımlarla,başka gelirlerle,bu işler yürütülemez.
Daha doğrusu “Taşıma su ile değirmen dönmez”
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 84 25 Şubat 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
33KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- HEMŞERİMİZ,YAZARIMIZIN RUSYA’DAKİ BAŞARISI SÜRÜYOR! “TUNCER CÜCENOĞLU
RUSYA’DA ÇIĞ’IN GALASINA KATILDI.”
- Oyun yazarı ve dergimizin yazarı hemşerimiz
Tuncer Cücenoğlu Rusya’da 500 bin nüfuslu Kurgan kenti Devlet Dram
Tiyatrosu’nun sahnelediği ve 2 Aralık tarihinden bu yana sergilenmekte olan
Çığ (Lavina) adlı oyununun l8 Ocak’ta yapılan galasına Ankara Devlet Tiyatrosu
rejisörlerinden Kemal Başar’la birlikte katıldığını öğrenmiş bulunuyorum.
-
Daha önceki sayımız olan
83. sayıda “Elena OGANOVA ÇIĞ KURGAN'A DÜŞTÜ” yazısını yayınladığımız ve
oyunun Rusça çevirisini Elena Oganova’nın yaptığı oyunu Litvanyalı yönetmen
Linas Zaikauskas sahneye koyduğunu ve Viktor Antipin’in genel sanat
yönetmenliğini yaptığı ve bu yıl 63 üncü kuruluş yıldönümü kutlanmakta olan
“Kurgan Devlet Dram Tiyatrosu”nda ilk kez bir Türk oyun yazarının oyunu
böylece sahnelenmiş oldu.
-
-
Rus izleyicilerin büyük
beğenisiyle dakikalarca ayakta alkışlanan oyunu izleyen Cücenoğlu ve Başar
oyun sonunda görüşlerini soran basın mensuplarına hem rejiyi hem de oyunculuğu
mükemmel bulduklarını söylediler.
-
Basının ve izleyicinin
ilgisi karşısında mutlu olduğu görülen Cücenoğlu ve Başar 20 Ocak günü de
Devlet Akademik Dram Tiyatrosu genel sanat yönetmeni Vladimir Gurfinkel’in
davetlisi olarak bir milyon iki yüz bin nüfuslu Chelyabinsk kentine geçtiler
ve 23 Ocak tarihine kadar da orada kalıp kültürel bağlamda temaslarda bulunup
Türkiye’ye dönmüş bulunuyorlar.
-
Bilindiği gibi
Cücenoğlu’nun Çığ adlı oyunu gene Rusya’da Ufa Devlet Tiyatrosu’nca iki sezon
önce sergilenmeye başlanmış ve başarıyla sürmekte olan bir oyundur. Çığ’ın
Rusya’nın çeşitli bölgelerinde değişik tiyatrolarca da repertuarlara alındığı
ve değişik yönetmenlerce sahnelenme hazırlığına başlandığı da işin
sevindirici bir başka yanı. Hemşerimize yazarımıza daha büyük başarılarını
bekler, çalışmaların devamını dilerim.
-
Hepinize gönüz olmamasını
dilediği zemherisiz günler geçiriniz derim.
-
Hemşerimize yazarımıza daha
büyük başarılarını bekler, çalışmaların devamını dilerim.
-
Hepinize gönüz olmamasını
dilediği zemherisiz günler geçiriniz derim.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 84 25 Şubat 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
34KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- ATASÖZLERİMİZDE
ZEMHERİ (ZEMHERİR)
-
Zaman içinde; mevsimler
gelir geçer ve bu zaman dilimleri belirli sıcak,ılık,soğuk ve ılık olarak
birbirlerini takip eder, Dünyamızın dört mevsimi devamlı tekrarlar durur.
Bizimde ömrümüz olduğu müddetçe bu mevsimleri yaşarız.
- Bu yıl yaşanan kış mevsimi Türkiye
açısından yaşanan en şiddetli kış olarak ilan edildi. Hatta; kuzey kürede
bulunan Amerika kıtasında bulunan Kanada da yaşayan teyzemin kızı ile e-posta
ile mesajlaşırız 09-02-2006 tarihinde yolladığı mesajında “Kanada’da son iki
güne kadar Antalya’nın bahar havası vardı. 100 senedir böyle bir hava olmamış
burada. Şikayet etmedik ama hayra alamet değil. Dünya ısınmaya başlıyor.
Buzullar çözülmeden Türkiye’ye gelsek mi ne dersin? Saka bir tarafa; bakalım
dünyanın öbür taraflarında ne olacak.” diye yazmıştı.
-
Bende Türkiye’de son yüz
yılın en soğuk günlerini yaşadık diye yazmıştım.
-
Bildiğiniz gibi atalarımız
mevsimlerin belirli zamanlarına, kendilerine göre vakit dilimlerine belirli
isimler vermişlerdir. “Zemherir” halk arasında; 21 Aralık gündönümünden
sonraki gün olan 22 Aralık ile Ocak’a kadar süren şiddetli soğukların
bulunduğu zaman dilimine verilen isimdir.
- Bu senenin kışı en şiddetli 100 yılın
soğukları ile birleşince, dünya bir nevi buzul çağının birkaç gününü yaşamış
oldu. Bu soğuk günlerin atalarımızın dediği “zemherir” günlerinde gözükmesi
ile onların söyledikleri atasözleri ve deyimlerin ne kadar doğru olduğunu biz
modern çağda yaşayanlara tekrar hatırlatılmış oldu. Bu yıl yaşanan zemherir
fırtınası (Zemherir fırtınası: bu tarihler arasında olan fırtına
adıdır.)olmadı ise soğukların kesiciliği ve havanın soğukluğu fırtınayı
aratmadı.
- Bu soğuk günleri geride bıraktığımız
tarihte bu satırları yazarken bazı zemheri zühefalarını da (Zemheri zürefa’sı
[zarif] :kışın şıklık olsun diye, ince ve açık renk elbiselerle gezen
kimselere denilirdi.) pek çok gördük. Bu şahıslar İnşallah ileriki günlerinde
sağlık problemleri yaşamazlar dileğinde bulunmaktan başka yapacağımız yoktu.
- Bu soğukların ne kadar şiddetli olduğunu
atalarımız şu sözle gelecek kuşaklara uyarı olarak söyledikleri bir de
atasözümüz ise zemheririn şiddetli geçmesinde de çiftçiye faydalı
olabileceğini söyleyen atasözlerimiz de bulunmaktadır.
”Zemheri ya iti öldürür, ya çiftçiyi güldürür.”
Demişlerdir ki; kışın şiddetli geçmesinde it yani köpek açlıktan daha çok
soğuktan donarak öldüğü görülmüştür. Çiftçiyi güldürmesi ise şiddetli zemherir
olunca kar yerden normal zamanından geç kalkar, toprak ve ağaçlarda geç
uyanarak ileriki aylarda olacak olan sayılı soğuklardan korunmuş olduğundan
çiftçinin meyve ve ekini bereketli olduğu görülmüştür.
- Geçmiş yıllarda zemheririn ılık geçtiği,
bizleri fazla üşütmemiştir yine bu gibi günler içinde atalarımız “Zemheri
hoş giderse kömüş göle yatar.” Burada söylenen de bilindiği gibi “kömüş” yani
manda su gördüğü zaman fırsatı (yaratılışı itibariyle) gereği hemen suya
girer. Zemherir zamanında havaların güzel gittiği günlerde göle sulamaya
götürülen mandalar hemen suya girdikleri bilinmektedir.
-
Çorum’da bilinen ata
sözlerimiz;” Zemheride gece açılır gün bozulursa yıl
azgındır” denilmiştir. Zemheri günlerinde devamlı aynı ayarda soğuk giderse
gelen mevsimlerin de düzgün olarak devam edeceği, gece bulutsuz ve soğuk olup;
gündüz ılık ve yağışsız olursa gelen mevsimlerinde düzensiz olacağı yılında
azgın yani zorlu geçeceğinin işareti saymışlardır.
-
Başka iki atasözümüz de:
Ağustosta beyni kaynamayanın, zemheride kazanı kaynamaz.”,” Ağustosta gölge
gezen, zemheride karnını ovar.”, Ağustos ayı bilindiği gibi çiftçinin tarlada
hasat ve harman zamanına denk geldiğinden, bu aylarda çalışmayan çiftçilerin
zemherir de aç kalacağını bildiren atalar sözümüz söylemektedir.
-
Görüldüğü gibi; atalarımız
şiddetli soğuklarımızın bizlere faydalarını, zararlarını gözlem ve tecrübeleri
ile iletmeye çalışmıştır. Bizler ise atalar sözlerimizi dikkatli olarak
anlamaya ve ne söylediklerine baktığımız zaman bizleri yönlendirecek,
faydalanacak, gözümüzün önüne bakmamızı sağlayacak bilgilerin yüklü olduğunu
görürüz. Hiçbir atalar sözümüz boşa söylenmemiştir, eğer boşa söylendiğini
düşünen babayiğit varsa bildirsin, bizde bilelim. Bilindiği gibi bilginin
yaşı, zamanı yoktur.
-
Numaraları tıklayarak bir
hafta içerisinde yağan kar manzaralarını sizlerle paylaşmak istedim
-
Hepinize gönüz olmamasını
dilediği zemherisiz günler geçiriniz derim.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 84 25 Şubat 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
35KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
KEŞKE
- Keşke; 25-30 yaşında
olsaydım. Yaş altmış İş bitmiş yaştayım. Teknolojik özürlü değilsem de
bu işleri çok geç öğreniyorum.
- Yaklaşık 7 yıldır
Internet’ten bir şeyler öğrenmeye çalıştım,bir şeyler yaptım sayılırsa
da tam istediğim gibi değil.
- Birkaç e-postam,birkaç
sitemiz var. Birisi çok önemli,(Şu an taşınıyorum,tamamı
yüklendi,sıkıldıkça e-postalarımı okuyorum)
- Benim kim olduğumu merak
edenler ise SARIÇİĞDEM ŞAİRLER BÖLÜMÜNDEN Mahmut Selim Gürsel'i
tıklayarak görebilirler. Aynı hayat hikayesi Çorumlu 2000 Yazarları
bölümünde de varsa da şu anda yüklenmedi. Yine yeni düzenlediğim
sayfadan da bulabilirler;
-
http://yazarlar.dergisi.info
-
Eskiye
bakmak,eskisi iyi ise çok güzeldir. Şimdi buna zannedersem Nostalji
diyorlar,halbuki buna gerek yok ki;hatıralar denilmiş zamanında.
-
Birde
resimlerimi,(daha o da yüklenmedi)sitemde eş-dost-akraba bölümünde
yayınlamaktayım. Kendi çektiğim belki sanat değeri olmayan ilimizle
ilgili bitmeyen Çorum'u resimlerle gezdirmek istediğim bir çalışmam
var,yaklaşık Çorum'um ana sokak ve
caddelerini 50 metre ara ile tıkayarak geçecekleri bir sanal yol
bölümünü hazırlıyorum.
-
Biraz,yazıyor,biraz okuyor,biraz da öğrenmeye çalışıyorum. Başarılı
oldukçada kendimce seviniyorum. Birkaç Internet grubuna
üyeyim,kendisini sanal alemde saklayanlara çok kızıyorum.
Saklanacaksan burada ne işin var ? Diyerek medeni cesaretlerinin
olmadıklarına içerliyorum. Söyleyeceğini gizlenerek söylediğini
zanneden bu gafiller bilmiyorlar ki,bütün bilgilerini bu teknoloji
biliyor,hafızasında saklıyor,zannediyorlar ki ben gizlendim,ben falan
Internet kahvesinden aradım bilmezler umudundalar.
-
İşte bu
kadar kendimi belki anlatmadım,fakat bir fikir verdim kanaatindeyim.
- Not: özel yazmak isterseniz ataçsız
e-posta yollayınız
corumlu2000@gmail.com
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 85 25 Mart 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
36KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
YAZARIMIZ CÜCENOĞLU’NUN BAŞARI HABERİLERİ!
ÇIĞ bütün dünyada düşmeye
devam ediyor! Cücenoğlu’nun “Çığ” adlı oyunu şimdi de İsveç’te
“Boyacı” Adlı Oyunu Ukrayna’da
Hemşerimiz Tuncer
Cücenoğlu’nun Çığ adlı oyunu bu kez de İsveç diline çevrildi.
Durusoy Yazan’ın İsveç diline
kazandırdığı Çığ oyunu önümüzdeki günlerde İsveç’te kitap olarak
yayımlanacak. Hemen hemen bütün Dünya dillerine çevrilen ve çevrilmeye
devam edilen “Çığ” böylece Belçika’dan sonra İsveç’e de düşecek.
Polonya, Rusya, Bulgaristan,
Gürcistan’dan sonra “Çığ”ın AB üyesi ülkelerde de değerlendirilmeye
başlanması Türkiye’yi tanıtımı bağlamında ayrı bir sevinç yaratıyor.
Konuyu sorduğumuzda;
Cücenoğlu :
“İngilizce’den
İspanyolca’ya, Farsça’dan Gürcüce’ye,Rusça’dan Bulgarca’ya,
Fransızca’dan İsveç’çeye hemen bir çok dünya diline çevrilen ve
repertuarlara giren,sahnelenen Çığ, inanıyorum ki Türkiye’mizin
tanıtımında önemli bir işlevi yerine getiriyor….
Hem ülkem, hem de kendi adıma
seviniyorum.” Dedikten sonra:
“Oyunlarımın Dünyanın bir
çok ülkesinde hızla değerlendirilmeye başlanması bir Türk yazarı
olarak beni mutlu ediyor… Hem ülkem adına hem de kendi adıma
seviniyorum” Dedi.
Öte yandan Çığ’ın yapılmakta
olan Almanca çevirisi de Mart ayında Alman tiyatrolarına sunulacağını
da öğrenmiş olduk.
Hemşerimizin “Öğretmen”
Azerbaycan’da;Azerbaycan “Yug Devlet Tiyatrosu” rejisörü ve “Bakü
Slavyan Üniversitesi Öğretim Üyesi Rasim Aşin”in verdiği bilgiye göre;
Tuncer Cücenoğlu’nun oyunlarından “Öğretmen”,Azerbaycan’da Bakü
Slavyan Üniversitesi Türkoloji Bölümü öğrencilerinin doğru Türkçe
öğrenmeleri için, pratik dersi yardımcı kitabı olarak seçildi.
Cücenoğlu’nun tüm oyunlarının Azeri diline çeviri işleri de hızla
devam etmekti.
Ayrıca;Tuncer Cücenoğlu’nun
“Boyacı” adlı oyunu “Ukrayna’da Kiev Üniversitesi Türkoloji
Bölümü” öğrencileri tarafından sahnelenmek üzere hazırlanıyor. Kiev
Üniversitesi Türkoloji Bölümü öğretim üyelerinden Doç.Dr. Tudora
Arnaut’un verdiği bilgiye göre Türkçe bölümü öğrencilerinin
Türkçe’lerinin gelişmesi için seçilen Boyacı, kısa bir zaman içinde
hazırlanacak ve sahnelenecek.
Öte yandan 2000 yılından bu
yana “Rusça” olarak Rusya’da “Rostov Maksim Gorki Akademik Dram
Tiyatrosu”nda ve “Tatarca” olarak da “Kazan Kamal Devlet Tiyatrosu”nda
sahnelenmekte olan “Boyacı” ise altıncı yılda da başarıyla sürüyor.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 85 25 Mart 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
37KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
BUNLAR NE?
-
Bu günlere
geldiğimden tam otuz beş yıl önce; zamanı gelecek, her şey bir (hayal) sanal
alemde bulunacak, bütün bilgiler bir makine ile bütün kullanıcıların emrinde
olacak deseler, inanır mıydık?
-
İnanmayı
şöyle bırakın, o kişinin beklide arkasından değil yüzüne gülerdik.
Diyeceksiniz ki böyle kehanetlerde bulunanlar çıkmadı mı? Tabi ki çıktı; bir
Jules VERNE 1828-1905 böyle birisi idi. Daha denizaltı keşfedilmeden
denizlerin altında bizleri gezdirdi, Ay’a seyahat ettirdi.
-
Zamanı
gelince yenilikleri kabulleniyoruz. Bilimin bizlere hizmetlerini izliyor,
uygulamaları anladığımız kadar uyguluyoruz. Bizlere hizmet edenlerin, bizlere
öğrettikleri ile yetinmekle beraber, bunların neler ve niçin yapıldığını
araştırmıyoruz.
- Bize hizmet eden bilim, bizlere birçok
yeniliği getirdi.
-
Bilgilerin
saklandığı ufacık karmaşık görünüşlü bilgisayar cipleri. İnsanın aklı
almıyor,havsalasına sığmıyor.
-
İnsanoğlu;
birçok şeyi artık minyatürleştirerek hizmetine sunuyor. Bu çalışmalardan yeni
başka bir işe yarayan aletler yapıyorlar.
-
Burada benim
aklıma gelen ufaltılmış ürünlerin başında,cep telefonları, fotoğraf
makineleri, bilgisayarlar, arabalar ve başkaları.
-
Bunlardan
başka, büyük bataryaların yerini alan küçücük piller ve bu pilleri şarj eden
aletleri kullanıyoruz.
-
Dünya artık
küçüldü. Bilgi ve görüntü artık birleşti. Televizyonlardan dünyanın her
tarafından bilgileri görüntülü olarak alıyor, sanki oradaymış gibi olayları
inceliyor ve görüyoruz. Bilgileri ise Internet’te bulunan arama motorlarından
bulup hemen o siteye giderek görüyor ve oradan öğreniyoruz.
-
İşte bütün
bunların tamamına BUNLAR NE ? Diyoruz.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 86 25 Nisan 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
38KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- BAKMADAN GÖRMEK
- Bilmem ki bakmadan görme başlığı size yanlış geldi mi? Bunun
sebebi ise insanların yedi duyusundan başka duyularının da olduğunun farkında
olup olmadığını sorgulamak için buraya yazmak istedim.
- Bizi yaratan; bizlere kendimizle ilgili pek çok duyu vermiş
olmasına rağmen modernleştikçe bu duyularımızın kaybolması sonucu pek çok
faydalı işlevlerimizi de kaybetmiş bulunmaktayız.
- Bunlardan birisi de sezme hasletimizdir. Bir tehlikeyi, bir
iyi haberi, bir ölüm haberini pek çoğumuz sezeriz fakat üzerinde durmayız. Bu
hepimize verilmiş bir duyu olmasına rağmen bunu köreltmiş, kulak arkasına
atmışızdır. Yine de bazen, bu hissimizi istemeden kullanırız. Bununda çok
faydasını görürüz.
- Acaba bu bizim bundan önce Rabbimizin huzurunda dünyaya
gönderilirken bize gösterilen hayatımızın tamamı ile ilgili bir bilgi olma
ihtimali var mıdır?
- Muhakkak hafızamızdan silinen bu bilgilerimizin ufak tefek
önsezi olarak karşımıza gelmesinin nişanesi olabilir mi?
- Saygılarımla.
- Not:
https://gurselyayin.com/ant/cevremiz.htm dergimize Çevremiz ve hava kirliliği
ile ilgili yazı resimlerinizi gönderiniz adınızla yayınlarım!
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 87 25 Mayıs 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
39KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
TANITIMIN İYİSİ KÖTÜSÜ
OLMAZ (!)
-
Bu
yıl yine erersek Çorum Fuar ve Festivali hazırlıkları yapılmaya
başlandı. "26. Uluslar arası Hitit Fuar ve Festivali 5 Temmuz 2006
tarihinde başlayacak ve 10 Temmuz 2006 tarihinde son bulacak." Diye
gazeteler yazdı.
-
Geçen yıl Çorum'da güzel iki tanıtım fuarı yapıldı. Yapıldı
da;katılanlara sonuldu mu acaba memnun musunuz ?
-
Binincisinde;
-
Ben
sordum,fakat medeni cesareti olmayan katılımcı temsilcileri fikirlerini
söylediler,fakat...ziyaretçi....köyler... bu şikayetler oldukça çoktu.
-
Evet;yapılan işlerde muhakkak aksaklıkların olması olağan sayılan
ülkemizde,karşı çıkacak veya itiraz edecek cesareti görememek çok can
sıkıcı. Bu yüzdende bir sonraki etkinliklerde etkinliği yaparlara da ön
bilgi vereceklerinin bilgisinden de yoksun olduklarını bilmiyorlar.
-
Ya
etkinliği yapanların yapılan tenkitleri dikkate alacaklarına yapılan
önerileri sanki bir karalama olarak görmeleri de ayrı bir dert. Halbuki
yapıcı tenkitler bilindiği gibi bir sonraki yapılacak işlerde yaptığımız
eksiklikleri tamamlamamıza yaradığını anlamamız gerekli değil mi ?
-
-
Geçen yıl;Çorum ve çevresini çok ilgilendirecek bir fuar organizasyonu
oldu. Bir Çorumlu olarak hemşerilerimizi burada yeni teknolojiyi tanısın
istedim. Kendime göre bir araştırma-soruşturma yaptım. Benim gördüğüm
iki afişten başka bir tanıtım yoktu;birisi o firma ile tanıtıma katılan
firmanın gubbeli camii yanındaki dükkanı ve birisi de Paşa hamamının
karşısında bulunan bir dükkandı. Dükkana sorduğumda katılımcı
olmadıkların afişi astıklarını söyledi. Yaklaşık 100 kişiye ile fuarı
sordum,sadece 1 kişinin haberi olduğunu söyledi. Bazı o fuarla ilgili
firmaların tanıdıklarım ile konuştun sadece birisinin haberinin olduğunu
söyledi.
-
-
Tanıdık birkaç muhtarı aradım onlarında haberleri yoktu.
-
Evet
bu ticaretti. Karşınızdakine sizi tanıtacağız diyerek belli bir katılım
ücreti almak ve ziyaretçileri buralara yönlendirmek gerekli değil mi?
-
Bakalım bu yıl ne olacak?
-
Belki Çorum medyasında 17 Haziranda çıkan gazete haberlerini de basarak
Çorum'da mahalli basından haberler diye bir broşür bile
bastırabilirler. Belli bir ölçümde de birkaç bir ziyaretçi istatistiği
verecekler.
-
-
Ben
ve yazarımız Yaşar Kılıç’la birlikte ikindiden sonra gezelim
dedik;gezdik. Bizden başka birkaç kişinin dışında katılımcılar
oturuyorlardı. Resimlerden de gördüğünüz gibi,bekleşiyorlardı.
-
-
Yönetime bilgi verdiniz mi diye sordu;anlayamadığım birkaç söz
söylediler. Bende önerilerde bulundu. Fuar açıldıktan sonra ziyaretçi
çağırdılar.
-
Bizler ne yazık ki
gerçeklerle değil,gerçek dışı bilgilere inanmaktayız.
-
-
-
Çorum da böyle bir etkinliğe ev sahipliği yapması güzel bir şey de;bir
kaç kişinin gelip gitmesi hem katılımcıyı,hem de ziyaretçiyi memnun
etmesi ve Çorum'un bu sadece buraya getirilerek ÇORUMLUNUN İLGİSİZ GİBİ
GÖSTERİLMESİNE karşıyım. Yapacaksanız gerçek tanıtımları yaparak Çorum'u
ve Çorumluyu bilgilendirin. Ziyaretçi toplamak için açılıştan sonra
arabalarla tellalları önce çıkartın,fuar açıldıktan sonra davet etmeyin.
Çorumlu onurludur davet edilmediği yere de gitmediği gibi geç davet
edilen yere de Çorumluğun verdiği onurla gitmez.
-
İkincisinde; ise giriş ücreti kondu. Tabi mali açıdan girerken alınan
biletlerin toplanması ile de o günün parası ile kaç kuruş toplandı,kaç
tanesinden Belediye rüsumu alındı,kaçının vergisi verildiği de bana göre
meçhuldür. Eğer böyle bir seri numaralı giriş bileti olmadığı da
malumdur.
-
Evet
bu yıl da ilimizde festival ve fuar açılacak. Naçizane tavsiyem ise: Bu
gibi etkinliklere katılanların daha dikkatli olmaları ve eksiklikleri
ise yöneticilere söylemeli ve onlara verdikleri eksik hizmetlerin de
ücretlerini geri istemelerini salık veririm. Tabii karar katılımcıların.
-
Ben
bildiğimi söyledim “Anlayana sivri sinek az. Anlamayana davul zurna az”
-
Bu
toprağın insanlarını birde katılımcı değiller imajını verdirmeyelim.
-
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 88 25 Haziran 2006
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
40KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
BİLİNCE NE OLACAK?
Bilmek!
Bilince ne olacak?
Bilmezsem ne kaybederim? Bilsem ne kazanırım?
Öğrenmek.
Önemli olan verilen bilgiyi öğrenmek istemeyen kişiye zorla kabul ettirmek gibi
bir zorunluluğumuz ve mecburiyetimiz yok.
İnsanlar bildiklerini,
anlatırlar, gösterirler, yazarlar ki; diğer bilgiye ihtiyaçları olanların bilgi
dağarcığına bildiklerimizi aktarabilirim.
Bilgi sahibinin de bilgisini verme mecburiyeti de yok. Fakat bildiğini
anlatmaları, göstermeleri, yazmaları gerekli değil midir?
Bilgi paylaşılmadıkça bilgi olmaktan çıkar görüşüme sizlerinde katılacağını
düşünmekteyim. “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? “
Bilgi ile ilgilenmeyenlerimiz de olabilir. Onlar için bir şey söylemeye hakkımız
var mı? Hayır, onlara bir şey söylemeye hakkımız yok. Neden? Derseniz ki;
bilgi zorla öğretilmez, ilgisi olmayana da bilgi veremezsiniz. Belki yaşınıza
başınıza bakarak sizi dinler gözükse de ilgisi dâhilinde ki bir bilgiyi öğrenmek
istemez. Beklide öğrenme kapasitesi düşüktür, bu da bizi ilgilendirmez. Ya da;
ilgi alanı dışındadır, bu bilgileri almak istemez.
Bazıları da, bilmezsem ne kaybederim? Bilsem ne kazanırım? Diye sorarak bilgiyi
öğrenmek için düşünürler. Bence; bilmek insan olarak bize verilen kabiliyetimize
katkısı olan bir olgu olmakla beraber, bizi olgunlaştırır ve öğrendiğimiz yeni
bilgilerle gerek olduğunda bilinçli davranmamıza imkân vermesi açısından
önemlidir.
Öğrenmek. İşte, bu bizim için en önemli yetenekle ilgili bir kelime. Her şeyi
öğrenmek istememiz bizlerin yaratılışında olan bir veri. Bu veriyi her birimiz
çeşitli şekil ve işlerde kullanırız. Kimimiz sanatkâr, kimimiz zanaatkâr oluruz.
Mesleğimiz ile ilgili öğrenmek istediklerimizden başka bizi ilgilendiren
konularla da merakla izleyenlerim olabilirler. Bazen bu merak onlara yeni
mesleklerde kazandırabilir, hayatlarında yeni bir sayfa açabilirler.
Öğrenmenin yaşı ve zamanı yoktur. Hepimizin merak ve ilgi alanlarını geliştirmek
için öğrenciliğimizi bitiremediğimizi biliyoruz. Bu öğrenciliğin sinir ve
mekânının sonsuzluğu karşısında da bazen şaşırıyoruz yukarıdaki soruları
kendimize sorabiliyoruz. Bilmek! Bilince Ne olacak? Bilmezsem ne kaybederim?
Bilsem ne kazanırım? Diye kendimize sorular soruyoruz.
Bilmek ve öğrenmek. Kendi imkânımızla ve diğer imkânları kullanarak elde
edeceğimiz değerli bir işlem. 11/06/2007
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 88 25 Haziran 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
41KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
BİLMEM Kİ NE
DEMELİ?
Acaba neden benden değilsin,sen o
yüzden bu işleri yapamazsın. Yaparsan döverim haa diyen,Hindistan’a
kolaylık sağlarken İran'a Bak karışmam diyen zihniyen için bilmem ki
ne demeli?
Cumhurla cumhuriyeti
bağdaştıramayarak,globalleştik diyenlerin sarı,mavi,kırmızı, yeşil
gibi sermayeleri ayıkmaları sizce ne kadar mantıklı ve ne kadar da
içten pazarlıklı olduklarını göremediğimiz için bilmem ki ne demeli
?
Türk'e Türk'ten başka dost yok
diyenleri,Türkleri çok seviyorlar diyerek göz boyayanların bazı
yalanışlıkları artık görebilecek olgunluğa ulaştıklarını görerek,bir
şeyerin artık değişmesi gerektiğini görebildiğimiz için bilmem ne
demeli ?
Ülkemin insanlarının dini görüş ve
yaşayışlarını Türk Devletlerinin hiç birisinde engel
görmediğinin,iyi niyeti suiistimal edenlere bile "gel yine gel"
diyebilme büyüklüğünü bilemeyenlerin,çağrılanların ise bizleri ENAYİ
görerek biz ne yaparsak yapalım,Türkler
anlamıyorlar zihniyeti güren sözde dostlarımızın,dinler diyalogu
diye kavramlar akanların;
Allah'u Telalanın Yüce Kelamı Olan
Kur'an-ı Kerim'inde:
2:134. Onlar bir ümmetti, gelip
geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız
sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
2:135. (Yahudiler ve Hıristiyanlar
Müslümanlara:) Yahudi ya da Hıristiyan olun ki, doğru yolu
bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanîf olan İbrahim'in dinine
uyarız. O, müşriklerden değildi.
2:136. ‘Biz, Allah'a ve bize
indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene,
Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere
verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve
biz sadece Allah'a teslim olduk’ deyin
2:139. De ki: Allah bizim de
Rabbimiz, sizin de Rabbiniz olduğu halde, O'nun hakkında bizimle
tartışmaya mı girişiyorsunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin
yaptıklarınız da size aittir. Biz O'na gönülden bağlananlarız.
2:140. Yoksa siz, İbrahim, İsmail,
İshak, Ya'kub ve esbâtın Yahudi, yahut Hıristiyan olduklarını mı
söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?
Allah tarafından kendisine (bildirilmiş) bir şahitliği gizleyenden
daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.
2:137. Eğer onlar da sizin
inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse
mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana
yeter. O işitendir, bilendir
2:88. (Yahudiler peygamberlerle alay
ederek) ‘Kalplerimiz perdelidir’ dediler. Hayır; küfür ve isyanları
sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar
2:89. Daha önce kâfirlere karşı
zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı)
doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri
gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın
lâneti böyle inkârcılaradır.
2:109. Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat
kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki
kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek
istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye
kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah
her
şeye kadirdir.
2:110. Namazı kılın, zekâtı verin,
önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında
bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız
görür.
2:111. (Ehl-i kitap:) Yahudiler
yahut Hıristiyanlar hariç hiç kimse cennete giremeyecek, dediler. Bu
onların kuruntusudur. Sen de onlara: Eğer sahiden doğru
söylüyorsanız delilinizi getirin, de.
2:112. Bilâkis, kim muhsin olarak
yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri
Rabbi katındadır. Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü
çekerler.
2:113. Hepsi de kitabı (Tevrat ve
İncil'i) okumakta oldukları halde Yahudiler: Hıristiyanlar doğru
yolda değillerdir, dediler. Hıristiyanlar da: Yahudiler doğru yolda
değillerdir, dediler. Kitabı bilmeyenler de birbirleri hakkında
tıpkı onların söylediklerini
söylediler. Allah, ihtilâfa düştükleri hususlarda kıyamet günü onlar
hakkında hükmünü verecektir
2:120. Dinlerine uymadikça Yahudiler
de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru
yol, ancak Allah'in yoludur. Sana gelen ilimden sonra
onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne
bir dost ne de bir yardımcı vardır.
2:119. Doğrusu biz seni
(Muhammed.S.A.V.) Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak
gönderdik. Sen cehenmemliklerden sorumlu değilsin.
2:134. Onlar bir ümmetti, gelip
geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız
sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
2:135. (Yahudiler ve Hıristiyanlar
Müslümanlara:) Yahudi ya da Hıristiyan olun ki, doğru yolu
bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanîf olan İbrahim'in dinine
uyarız. O, müşriklerden değildi.
3:111. Onlar (ehl-i kitap) size,
incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek
olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da
edilmez.
3:112. Onlar (Yahudiler) nerede
bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (Müminlerin)
himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur;
Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir.
Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere
peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların
isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır.
5:17. ‘Şüphesiz Allah, Meryem oğlu
Mesih’tir’ diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: Öyleyse
Allah,Meryem oğlu Mesîh'i, anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha
etmek isterse Allah'a kim bir şey yapabilecektir (O'na kim bir şeyle
engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa
hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her
şeye tam manasıyla kadirdir.
5:18. Yahudiler ve Hıristiyanlar
‘Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz’ dediler. De ki: Öyleyse
günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun
yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine
azap eder. Göklerde, yerde ve
ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda dönüş
de ancak O'nadır.
5:19. Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin
arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi. Gerçekleri size
açıklıyor ki (kıyamette): ‘Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi’
demeyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her
şeye hakkiyle kadirdir
5:64. Yahudiler, Allah'ın eli
bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası
ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi
verir. Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun
azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek)
düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa
(fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde
bozgunculuğa koşarlar;
Allah ise bozguncuları sevmez.
5:65. Eğer ehl-i kitap iman edip
(kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter
ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.
5:66. Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i
ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst
uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından
yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah
içinde yaşarlardı). - Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı,
mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
5:67. Ey Resûl! Rabbinden sana
indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış
olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah,
kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.
5:68. ‘Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat'ı,
İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkiyle
uygulamadıkça,(doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir’ de.
Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını
elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna
üzülme.
Allah C.C. dediklerini bilmedikleri
için bilmem ki ne demeli ?
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 89 25 Temmuz 2006
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
42KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
TÜRKÇE KELİMELER; DİLİMİZ BU MU?
Bizler;evet bizler yazarlar ve okuyanlar ile
konuşan insanlar. Birbirimize baka baka bu günlere geldik. Neler
ettik o güzelim Türkçe’mize neler ekledik,nelerini yok ettik.
Bizler;evet bizler. Bilerek veya
bilmeyerek,günün albenisine kapılarak Anadolu’muzun o güzelim
dilimizi ne hale getirdik. Hem de temizlenmeyecek duruma getirdik.
Atatürk’ün kurduğu Dil Kurumu bile yeni
sözlüğünde içine ettiğimiz kelimeleri almak mecburiyetinde gören
bir zihniyetle karşı karşıya geldi. Yabancılardan alarak
benimseyerek kullandığımız kelimeleri ayrı bir sözlükte
toplamaya bile gerek görmeden Türkçe Sözlüğünün içine alma
çalışmalarını yaptığını tv den öğrendik. Bu çalışmayı da gururla
izleyicilere söyleyen,arayınca hiç olmazsa sözlükte bulunsun
diyebilen idarecilerle yönetilir hale getirildik.
Karaman Oğlu Mehmet Bey
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 89 25 Temmuz 2006
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
43KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
BİR
FESTİVAL DE BÖYLE GEÇTİ!
-
Festival. Hem de uluslar
arası festival. Sitemizde ay sonuna kadar kalacak olan
resimlerden,festivale gelmezseniz bile;bazı festival kesitlerini
ve kimlerin bu festivale katıldıklarını göreceksiniz.
-
Bildiğiniz gibi;Gürsel
Yayınevi sahibi olarak kendi çabalarım ile bu sayfaları sizlere
ulaştırmaktayım ve kendi çabalarımla ile resimlemekte ve kendi
çabamla da sizlere ulaştırmaya çalışmaktayım.
-
Bir ata Sözümüz “İyilik
yap,denize at. Balık bilmezse Halik bilir” görüşü ile en hızlı
akan nehrin bir şelalesinde suyun geliş istikametine doğru kürek
çekmekteyim. Ömrüm oldukça da kürek çekmeye devam edeceğim.
-
Resimleri incelerseniz;
resim aralarında festival hakkında katılımcılara memnuniyetinizi
yada memnun olmadığınızı yazın yayınlayalım demekteyim. Bu
uyarımızı bundan önce Çorum’da yapılan “Tarım Fuarında” da
e-posta sorular sordum ve cevaplarını vermelerini istedim. Bu
çağrıma iki firma e-posta ile katıldılar.
-
Onları aynen
size sunuyorum:
-
-
H.Attila Düvencioğlu
-
Hidroser Ltd.Şti.
-
Pazarlama Müdürü
aduvenci@hidroser.com
-
-
Sayın Gürsel;
-
Tarum fuarı
gerek hazırlanış ve gerekse sunuş olarak yetersizdi.
-
Fuar
yönetiminin deneyimsizliği,kadro azlığı,zamanın iyi ayarlanmaması
gibi nedenlerden dolayı fuar istenildiği gibi geçmedi. Bunda Çorum
halkının suçu var mıdır bilmem ama, katılımdan anlaşılacağı gibi
Çorumlular bu fuara sahip çıkmadı.
-
80 katılımcı
oldukça hatırı sayılır bir parayı Çorum'da bıraktı ama,
yöneticilerin hiçbirisini aramızda göremedik. Sayın Çorum
milletvekili daha sonraları ziyaret etti ama, o da ziyaretçi
çekmeye yeterli olmadı. Sanırım Çorum halkı Hitit Festivalini
bölgenin yegane fuarı olarak gördüğünden bu fuara rağbet etmedi.
-
Gelecek yıl
aynı şartlar altında fuar organizasyonu yapılırsa katılmayı
düşünmüyoruz. Firmamız Çorum fuarında yaklaşık olarak 10.000.YTL
para harcamıştır. 80 firmayı düşünürseniz Çorum kaybı göz önüne
çıkacaktır.
-
Saygılarımla.
-
-
-
Sükrü KILIÇ
-
Ekerler Tarim Makina Sanayi
-
Üretim ve Proje Müdürü
-
Ekerler Makina Sanayi
-
info@ekerlermakina.com
-
Gürsel
Yayınevi Sahibi’ne:
-
1-2006 TARUM
fuarından beklediklerinizi aldınız mı ?
-
Tarum 2006
Fuarından Beklentilerimizi tersine çıkaran bir tablo vardı.
-
Ekerler
makine sanayi olarak Tarum 2005 fuarına da katılmıştık. Geçen sene
bu talep daha fazla olduğunu tespit ettik. Standımızı yaklaşık 22
kişi ziyaret etti geçen seneki oran 155 kişi idi...
-
-
2-2006 TARUM
fuarında size göre eksiklikler nelerdir?
-
Tarum 2006
Fuarındaki eksikliğin En büyüğü;evet her şey eksikti.
Tanıtım,Dağıtım,Reklam Yapılmamıştı bu nedenle çiftçi yeterince
haberdar
-
Edilmemişti. İşte bunun sebebi yerel
yönetimlerin bu konuyla alakasızlığı olarak değerlendiriyorum.
Eğer ki; Yerel Yönetimler Tarum 2006 Fuarını geçen seneden
itibaren tanıtımını yapsalardı daha iyi olacaktı. Tabi Bunun
birinci Sorumlusu Yerel Yönetimler, ikinci Sorumlusu Millet
Vekilleri, üçüncü Sorumlusu CNT Fuarcılık Firmasının organize
bozukluğudur.
-
Kapıya bir
kaç güvenlik Koymakla organize olunmaz. Organize Yarışmalar
düzenlenir. Şehrin her kenarına Afişler ve yön levhaları asılır.
Sebebi ziyaretçinin haberi
-
olmasa bile gördüğünde ziyaret amacı ile
gelmesidir. Ne yazık ki her adımda yapılan hataları iki senedir
biz çekiyoruz.
-
Bilindiği
Gibi Tarum 2006 Fuarına Katılan Firmalar hemen hemen hepsi
Türkiye’nin en büyük Tarım Makineleri firmaları ve bayileri idi.
İşte bu fuarla birlikte Çorum Tarum
-
2006 bir son kez can verdi. Bence CNT
fuarcılık bu işi bıraksın yerel yönetimler ve Ticaret Odası
kendileri yapsınlar. Yapamıyorlarsa bıraksınlar bu işte, biz
görevimizi yaptık Fuarı makinelerimizle şenlendirdik her türlü
masraftan kaçınmadık tanıtım için katılım için ama tek eksik Çorum
çiftçisi idi...
-
-
3-2006 TARUM
fuarında istediğiniz ziyaretçi geldi mi ?
-
Bence Hiç
Ziyaretçi Gelmedi Yaklaşık 160 bin Kişilik Çorumda günde 160 Kişi
Ziyaret Etmedi ....
-
-
4-2006 TARUM
fuarından fuar tanıtımı yeterli olduğunu düşünüyor musunuz ?
-
Tanıtım
Organizasyon iyi değildi Bunun Tek Sorumlusu CNT Fuarcılık.
-
Katılımcı firmalara yersiz vaatlerde
bulundu...
-
-
5-2006 TARUM
fuarı gibi fuarlara katılıyor musunuz ?
-
Evet Mesela
Ankara Altın Parktaki Fuara ve Konya Tüyapa Geçen sene iştirak
-
Ettik Ama inanın bundan daha iyi
sonuçlar aldık ve Ne yazık ki Çorum Fuarına firma olarak katılmayı
düşünmüyoruz ama Farklı Bir Organizatör Alır O zaman Düşünüle
bilir.. Yerel Yönetimler Görevlerini tam yapar, o zaman düşünüle
bilir...
-
-
6-Fuar
sebebi ile Çorum'u gezebildiniz mi ?
-
Çorum Gezme
Fırsatımız olmadı. Çünkü Fuardan çıkınca günün sıcaklığını
-
çekiyorsun ve ayrıca yorgun oluyorsun,
yeni güne dinç başlamak için otelin
-
bulunduğu caddeden farklı bir yere
gidemedik ..
-
-
7-Çorum'da
bayileriniz var mı ?
-
Görüştüğümüz
bir kaç tane bayi var. Henüz Anlaşma aşamasındayız
-
-
8-Böyle bir
etkinlik yapılır size bilgi verilirse katılır mısınız ?
-
Bildiğiniz
gibi nakliyeden tutun,konaklamadan tutun,yemek içme her şey artı
-
maliyet iste bu nedenle katılmamızın zor
olduğu görünüyor İste en son söyleyeceklerim
-
Çorum için Bu fuarın çok etkisi olması
beklenirken hiç bir artısı olmamasıydı. Bu
-
tür Fuarlar Şehir Ekonomisini
düzeltir,ticareti canlandırır. Bu nedenle bu tür fuarların daha
ciddiyetle Çorumun gönül verenleri tarafından yapılması ve bu
fuarlar için Ticaret Odası, yerel yönetimler,belediye,köy
muhtarları, birlik beraberlik olup şehrin tanıtımını yapması
gerekir Millet Vekili geldi ismini söylemek istemiyorum ve çok
yakıştıramadığım bir şekilde
-
belirli standları gezerek nabız yokladı
ve 45 dakika gibi çok kısa bir süre bizleri dinlemeden gitti...
-
Teşekkür.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 90 25 Ağustos 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
44KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
BİLGİ
İSTENİNCE VERİLİYOR!
-
Bolu
Emniyet Müdürlüğüne yazdığım e-posta; Ayşe Çoban Hakkında bildirilen trafik
kazası sonucu ölümü hakkında istediğimiz bilgi Bolu Emniyet
Müdürlüğü’nden gelmiştir.
-
Burada
Bolu emniyet Müdürlüğüne tekrar teşekkür ederken Hüseyin Çoban’a ve
Akrabalarına tekrar baş sağlığı diler,Ayşe Çoban ve R.Okan Çoban’da da
Allah’tan rahmet dilerim.
-
Çorumlu
Dergisi ve Sarı Çiğdem dergisi yazarlarına da baş sağlığı dilerim.
-
-
19 KY249 plakalı araçta Bolu
Metro Tesisleri önünde meydana gelen kaza ile ilgili olarak yapılan
araştırmada 05.06.2006 cumartesi günü 15:45 sıralarında ilimiz Tem
Otoyolu Metro tesisleri civarında sürücü
-
Hüseyin ÇOBAN’ın sevk ve idaresinde 19KY
249 plakalı Renault Clio marka
-
Otomobilin önünde seyreden Sürücü Murat
KAYA ‘nın sevk ve idaresindeki 33 P 5969 plakalı kamyonun arkasından
çarparak direksiyon hakimiyetini yitirdiği ve kendisine göre solunda
kalan demir oto korkuluğuna iki kez çarparak araçta bulunan R.Okan
ÇOBAN’ın ölümü Ayşe ÇOBAN’ın yaralanması ile kazanın oluştuğu tespit
edilmiştir.
-
Kazada Sürücü Hüseyin ÇOBAN’ın
2918 sayılı Trafik kanunun 84 .
-
maddesinde yer alan sürücü asli kusurluluk
hallerinden 04-ARKADAN ÇARPMA“ kuralını ihlal etmesi nedeniyle
kusurlu bulunduğu, diğer sürücünün ise herhangi bir kusurunun
bulunmadığı Bölge Trafik Denetleme Otoyol Büro amirliği
görevlilerince tanzim edilmiş 05.08.2006 tarihli Trafik kaza tespit
tutanağından anlaşılmıştır.
-
Bilgilerinize rica olunur.
-
-
İlginize teşekkür eder;çalışmalarınızda
başarılar
-
dilerim
-
Mahmut Selim GÜRSEL
-
Emekli Kütüphane Md. Yar.
-
-
Ayşe ÇOBAN
-
İLMEZ MİSİN ?
-
Yürü behey fani insan,
-
Varım diye yitmez misin ?
-
Topraktan oluşur bu can,
-
Tohum olsan bitmez misin ?
-
Yaratanı bilmez misin ,
-
Sen bu sırra ermez misin ?
-
Doğduğunda çırıl çıplak,
-
Ağlayınca buldun kucak,
-
Ana kucağı sım sıcak,
-
Ak sütüne yetmez misin ?
-
Ana nedir bilmez misin,
-
Gonca güller dermez misin ?
-
Damarında dolaşan kan,
-
Emanettir sana bu can,
-
Bu dünyada misafire han,
-
Ölüm kabul etmez misin ?
-
Yaratanı bilmez misin,
-
Kul olduğunu görmez misin ?
-
Ömür boyu sürdün cefa,
-
Mazlumlara ettin sefa,
-
Bak çevrene,son bir defa,
-
Tahta at’la gitmez misin ?
-
Yaratanı bilmez misin,
-
-
“Tahta
at’la gitmez misin ?” Dediğin gibi sıran geldi ve bindin gittin.
Yerinde rahat et. Allah Rahmet Eylesin
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 91 25 Eylül 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
45KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
BİR SÖYLEDİ BİN İŞİTTİ!
-
Bir gün
e-postama bir mesaj geldi:
-
Aynur Ç.
-
Merhabalar;
-
Size Ankara
T.R.AC.'dan yazıyorum. Firmamız Aselsan, Meteksan, Alarko gibi büyük
kurum ve kuruluşlara uzun dönemli filo kiralama ve araç servisi
bakım hizmetleri vermektedir.
-
Sitenize ilgi
duymamın ve sizlere yazmamın sebebi Firma sahibi Ahmet T. Bey'in de
hemşeriniz-Çorumlu oluşu.
-
Son zamanlarda
Ankara içinde Çorumlu İş adamlarını üst düzeyde örgütleyen ve ile
sahip çıkma hemşerilik ilişkilerini geliştirerek vefa borcunu ödeme
adına ÇOR… adında bir dernek adı altında toplanmış bulunmaktadır.
Halen Ahmet T. Bey bu oluşumun aktif bir üyesidir.
-
Bir hemşeriniz
olarak sizlerin varlığınızdan ve çalışmalarınızdan haberdar olmak
bizleri memnun etti. Dergi içerisinde Dernek üyeleri ile ilgili
röportajların ilgi çekici olabileceğini düşünüyorum. Dernek üyeleri
içerisinde bürokratlardan, üst düzey yöneticilere ve firma
sahiplerine kadar uzanan geniş bir alan söz konusu.
-
Çorumdan çıkan
başarı haberlerinin yer alması ise hepimiz adına bir onurun
paylaşımı olacaktır. Bu konudaki nacizane fikirlerimi de sizinle bu
şekilde paylaşmak isterim.
-
İYİ ÇALIŞMALAR
DİLERİM.
-
T.R.A.C
-
GENEL MÜDÜR-Aynur Ç….
-
tel: 0312 278
-
fax: 0312 278
-
www.t..com
-
Ne güzel
değimli ?
-
Dergimize
yapacak bir önerisinin olması normal de
-
Alışmışlar
kendilerini ücretsiz tanıtmaya. Bilmem kimlerele iş
yapıyorlarmış,şunları yapıyorlarmış ne güzel. Tanıtmalıymışım,
bababa ”Çorum’dan çıkan başarılı haberlerin” Denmiş. Denmişte
“Siteme ilgi duymuş” muş. Ne güzel. Yukarıdaki fikirde sen emekli
biri olarak bunları yapıyorsun,bu değirmenin suyunu nereden
buluyorsun diyen var mı ?
-
Olur mu be
adam. Bilmiyor musun ? Anlayan anlar da anlamamazlıktan gelir.
-
Bende;bu
mesajı yazan arkadaşa:
-
-
Merhabalar
Aynur Hanım !
-
İlginize ve
önerilerinize teşekkür ederim.
-
Çorumlu 2000
dergime Ülkemize,Dinime ve dinlere,şahısların şahsi ve özel
yaşamlarına karışmayan,toplumları alaya almayan
yazıları,hikayeleri,bilgileri yayınladım ve
-
yayınlamaktayım.
-
1998'den bu
güne 63 sayı basılı ve sanal,64'üncü sayıdan sonra ise sadece sanal
olarak dergimi devam ettirmekteyim.
-
Basımı
yapılırken hemşerilerimizi Çorum'da ilkler olarak tanıttık,birkaç
sayfa harcadık ve hatta bunlardan bir tanesi şu an milletvekili olan
firma ve şahıslardan REKLAM olarak sadece hem de yazarım olan İsmet
Çenesiz'den reklam aldım (tabii o verdi de verdiği para ile o
reklamın yapılıp yapılamayacağını sormadı) bende
söylemedim,faturasını kestim,KDV sini
-
verdim.Her neyse;
-
O teklifinizi
firmanız hazırlar yollarsa yine de yayınlarım. Benim birkaç DPA
yerimi alır,tabiri caizse verdik kırkı çıktı korku 02-02-2007'ye
kadar domainimiz ve yerimizi aldık,ondan sonra kim öle kim kala.
-
Bu yazışmayı
91. Sayıma bir e-posta ve cevabı diye alacağım.
-
Burada bir
dört anımı anlatmadan geçemeyeceğim bunlar içimde ur gibi
büyüyorlar; ilgili hemşerim Ahmet T. Bey de çıkışını veriver,
hemşerilerime de dağıtıversin:
-
1- Yıl 1998
Temmuzu Ankara'dan haber geldi. Dergi yarın hazır alabilirsin
dediler. Hatunu da yanıma aldım bindik arabamıza çıktık yola. Saat
10'da dergiyi matbaadan aldık ücretini ödedik. O zamanların Ankara
Çorum derneği başkanı Sargül'ün bürosuna karnımızı
-
doyurup gittik, Kuğulu parkın arkasında
bir büro,hatun ben çıkmam arabada otururum dedi. Sekreter
hanıma,Çorum 1997 isimli çalışmamı,Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar
kitabımı ve 4 renkli kuşe selefon kaplı dergimi verdim. İnanın
reklam veya katkı istemek için değil bilsinler,Çorum'da da böyle bir
dergi ve Çorum hakkında kitaplar var desinler diye. İnanın saat
13,20'den saat 17.05'e kadar kapısında bekletti,sona çok af edersin
işesi geldi de nasıl olsa tanımaz diye dışarı çıktı,dedim ki kitap
ver dergiyi gördünüz mü ? Cevabını beklemeden çıktım geldim.
-
2-5'i sayıyı
almaya yine hatunla arabamızla Ankara'ya gittik. Maltepe’den
geçiyoruz, Kızılay’dan köprüye doğru giderken koca bir pankartta
Çorum Dershanesi. Gayri ihtiyari o trafikte firen yapmışım,pankartı
okuyayım diye. Kornalar,küfürler,indim. Ne var be araba durdu ne
yapalım dedim. Kocaman bir bina sanki benim. Trafik filan hiç
umurumda değil,hatun yalvarıyor gel bir kenara çekte bak diye
bağırıyor. Neyse camiden sonraki üst geçidin altında arabaya bir yer
bulduk,çıkan dört dergi ve kitaplarımı aldım gittik
-
dershaneye. On kapı çaldık yetkili
soruyoruz neden diyorlar dergiyi vereceğim diyorum o ona,o ona
yolluyor. Neyse dershaneye açtıkları kitaplık yazan yere
geldik,kapıyı vurduk bir kızcağız oturuyor.
-
Kızım bu
dergiler Çorum'da yayınlanıyor,bu kitapları da ben hazırladım bir
yetkili bulup veremedik,kitaplığınıza hediyemiz olsun dedik ve 5'in
kattan indik Yeni sayıyı alıp Çorum'a döndük.
-
3-Arif Ersoy
Belediye Başkanı;Gidip dergiyi elden veriyorum,her gittiğimde abone
olalım diyor. Dergiden 12 adet müdürlere vermekteyim,(sadece birisi
cebinden ödedi ismi bende kalsın) Bende olur başkanım diyorum. Yıl
sonu Belediye basın yayından çağırıyorlar faturanı getir abone
paranı al diyorlar,gidiyorum 1 adet 12 sayı abone ücreti faturası
keseceksin komisyondan böyle çıktı diyorlar. Gülüyorum. Yahu mahalli
gazetelerden her gün 33 adet alıyorsunuz da benim dergiden neden bir
tane alıyorsunuz diyorum,fatura
-
kesmeden para almadan çıkıyorum. Adı para
aldı olacak.
-
Neyse ertesi
sene sonu yaklaşırken Başkan Mahmut Bey Abone olduk değil mi
diyince: Başkan ben 12 dergi veriyorum,komisyon bir dergi parası
ödediği için almadım diyorum,tamam diyor hallederiz,ertesi yıl yine
aynı hikaye 1 abone 12 sayı parası almıyor ve bir daha da dergi
bırakmıyorum.
-
Şeker
Fabrikasına dergi bırakıyorum,bir yılı dolunca reklamda veririz
diyorlar
-
14'üncü sayıda biz ücretsizdi diye kabul
ediyorduk diyorlar,masanın üzerinde duran 13. eski sayıyı da alıp
çıkıyorum.
-
Çimento
fabrikası müdürü içeriye aldırmadan telefonla kapıya bir bahane ile
teşekkür et diyor,teşekkür ediyorlar dergiyi bırakıp dönüyorum,on
dördüncü sayıda kapıdaki kişiye telefondaki müdür mü diyorum,evet
cevabını alınca dek ki birde ben teşekkür edeyim diyor 14. sayısı
olan dergiyi getirdim diyince;biz ücretsiz zannediyorduk,getirmesin
diyor.
-
Posta ile Çorum dışına 1250 ayrı şahıslara
dergi gönderdim. Pek çok Çorumlu dergiyi biliyor. bu 1250 kişiden
sadece;Millet Vekili idi Adnan Türkoğlu, Ziraat Bankası Genel
Müdürlüğünde Mahmut bey ile yazarım olan Gül Yayınevi sahibi abone
oldular
-
4-Hep kötü
olacak değil ya: Oğuz Leblebicioğlu İstanbul'da bir toplantıda
Kaynının yanına gider. Ona yayınladığımız 2 sayıyı verir. Ne dediyse
buna bende yazı veriyorum,bu dergiyi yaşatın diyince,bana ne
söylüyorsun oğluna söyle o Samsun Bölge Müdürü,dergilere bakar arkadaşlarına öğünerek
gösterir. Bu da bizim Çorum'un dergisi der. Neyse üçüncü sayıyı
hazırlıyorum. Oğuz Leblebici elime bir telefon numarası vererek bunu
ara reklam verecekler Bölge Müdürü ile Görüşeceğim Çorum'dan
arıyorum de,dedi ve gitti. Baktım Samsun'a ait bir telefon hayırlısı
diyerek aradım. Bir bayan çıktı anlayamadığım bir dolum tesisi dedi
bende; Bölge Müdürü ile görüşeceğim Çorum'dan arıyorum dedim. Bir bay çıktı,bende beyefendi Oğuz Leblebicioğlu telefonunuzu verdi,üçüncü sayıya reklam verecekmişsiniz dedim. Tamam Amca,yaz ve
şu telefonu ara onunla konuş diyerek İstanbul'dan bir numara verdi.
Teşekkür ettim hemen aradım. Bir bayan çıktı ismini söyledi,bende
Çorum'dan arıyorum Çorumlu 2000 Dergisine reklam verecekmişsiniz
dedim. Doğrudan Evet dedi arka kapağa ne kadar istiyorsunuz ?
Sorusunu sonra bende attım 100.000.000 lira bir kahkaha,bir kahkaha
ki sorman. Herhalde çok istedim dedim. Hanımefendi ne oldu acayip
bir şey mi söyledim dedim. Yok hayır. Ben bu fiyata daha hiç reklam
vermedim de ondan gülüyorum,çok az söylediniz ciddi mi ? Diye sordu bende,alay ediyor taviz vermem diyerek
evet dedim.
-
Tamam
dedi,100+KDV fatura kes yolla dedi,renk ayrımı ve çalışmayı ben
yaptırırım dedi,iyi günler diledi. Sonradan öğrendik,reklama bana
100.000.000 M verdiler,sayfa çalışmasına 1.000.000.000 vermişler ona
gülmüş. 7 sayı arttırmadan düzenli reklam verdiler. Samsun’a da
personele dağıtmak üzere 12 sayı olmak üzere 20 dergi abone oldular
kargo ile Samsuna yolladım . Yaklaşık 2,5 sayımın basılması için
sponsor olmuş oldular çünkü o zaman renk ayrımı kuşe kağıt ve baskı
575.000.000 Lira veriyordum. Yeri gelmişken yukarıda Merak
ederseniz İstanbul ÇOSİAT ile de olan diyalogumuzu yazayım:
-
İstanbul’da
Çorumla ilgili bir dernek var sevinirler ve üye olurlar denildi.
Telefon ettim. Çorum’da dergi çıkartıyorum,açık adresinizi
verirseniz kitaplarımla yollayayım. Diyorum;adresi veriyorlar.
Birinci sayıdan bir tane ve kitaplardan birer tane yolluyorum.
Derneğin kapısına da ilan asarsanız ilgilene hemşerilerimiz abone
olurlar yada posta parası sizde kalsın bir tuz parası katkımız
olur,dergi o zaman 500 lira. Neyse bir vakit sonra Çekva’dan telefon
ediyorlar, Derginiz çok güzel 50 adet yollar mısınız dediler. Bende
kargo ile 50 dergi yolladım. İkinci dergiden 100 adet istediler onu
da yolladım. Üçüncü sayı baskıya girerken Çekva’yı aradım dergilerin
parasını sordum. Sekreter hanım “DERGİNİZİ ATATÜRK ÇİZGİSİ DIŞINDA
BULDUKLARI İÇİN ALMAYACAKLARINI” söyledi. Şaşırdım. Dedim ki af
edersiniz siz ikinci sayıyı gördünüz mü ? Dedim. Sekreter
bayan,bayan dediysem bir bankanın müdürlüğünden emekli,evet önümde
duruyor dedi. Kapakta ne var söyler misiniz dedim Uğur Pamuk’un
çizdiği bir gözü Türkiye,bir gözü Kıbrıs karartılı ATATÜRK POSTERİ
var dedi,yazılardan neler var dedim: Teşekkürler Çorumlu 200’i
tanıyanlara ve Tanıtanlara Mahmut Selim Gürsel, Tekkelihocaoğlu,Hakkı
Ertekin,İslam Dini ve Temizlik Recep Camcı,Çorum’da basın Tarihi
Mahmut selim Gürsel,Çorumlu 2000’ne Nice Yıllar Salim Savcı, Türk
Milleti Çok Yaşa Oğuz Leblebicioğlu,Müze Gibi Bir Ev Katipler Konağı
Muzaffer Gündoğar,Kültür Kaynaklarımız Muzaffer Gündoğar,Dergimizin
açılış fotoğrafları ve dergimizin sergisi,Paylaşılan Vizyon Ümit
Uzel,Geleceğin Çorum’u M. Şakir Çıplak,Çorum ve Pir Sultan İsmail
Pamuk,Atv Bam Teli Yapımcısı Tayfun Talipoğlu’nun Çorum Sevgisi
Memduh Tuluk,İlimizin Nüfusu Azalıyor Oğuz Leblebicioğlu,Kronolojik
Çorum Tarihi Mahmut Selim Gürsel,Şiir ve İmaj Metin Demirci,Dünyada
Erol Duygun,Çorum türküleri Rıfat Kurtoğlu,Birlik Olalım,Hakka Doğru
Cuma Türkmen.
-
Bu yazıların
hangisini ATATÜRK ÇİZGİSİ dışında buldular dedim ve Bende bu Dergi
ile ATATÜRKÇÜLÜĞÜMLE ÖVÜNÜYORUM diyerek,ya dergilerimi yada parasını
acilen yollar dedim.
-
Dört ay sonra
49 adet 1. sayı 99 adet de 2. sayıyı iade ettiler. Sizin
anlayacağınız birer tane alıkoyup dergileri yolladılar.
-
Çekva da ayrı
bir iş. Sonrada ileride başkan kinayeli bir kart yolladı. Bende iki
sayı bu kartlar ve çekva hakkında sorular sordum cevap bile
veremediler.
-
Selamlar.
-
-
Kim olduğum ve neler
yaptığım:
-
https://gurselyayin.com
-
Bu linkte vardır. Ayrıca site
girişlerinde bulunan her yazı ayrı bir siteme gider
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 92 25 Ekim 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
46KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
10 KASIM
ATATÜRK’Ü ANDIK MI?
10 Kasım Ülkemizin bu günlere gelmesinin ve temelini atan Mustafa
Kemal Atatürk’ün vefat yıl dönümü.
Uzun yıllar yas tutularak Atatürk’ü anmak için belirli anma
etkinlikleri ülkemizde yapıldı. Zaman geldi bu yas sadece anma
törenleri olarak kutlanmaya başlandı.
13 Kasım günü Ankara’ya gitmem gerekliydi. İsimi bitirince Anıtkabir’e
gittim. İmkanım dahilinde resimler çektim. Fotoğraf makinemin otomatik
ayarı ile resimler çektim. Ankara’da otururken Anıtkabir’i ziyaret
etmiştim,Askerdeyken de birkaç kere ziyarete gitmiştim,Ankara’da
otururken de birkaç kere misafirlerimizi götürmüştük,bu ziyaretim
kadar detaylı bir ziyaret yapamamıştım. Neden mi derseniz,fotoğrafla
bu ziyaretleri belgelendirememiştim.
Fotoğraf çekerken ekserlerimizin
merasimlerini da kaydettim. Ben de askerdeyken Türkiye Büyük Millet
Meclisinde aynı şekilde ve ciddiyetle nöbet tuttuğum gözümün önüne
geldi.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 93 25 Kasım 2006
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
47KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
BİR ÇINAR
DEVRİLDİ MUSTAFA BÜLENT ECEVİT
-
28
Mayıs 1925; İstanbul’da doğdu.
-
Gazeteci, şair, yazar, siyasetçi ve Millet Vekili Türkiye başbakanlık
görevlerinde bulundu
-
1944
yılında Robert Kolej'den mezun oldu.
-
1944 tarihinde Basın
Yayın Genel Müdürlüğü'nde çevirmen olarak çalıştı
-
1946 yılında okul arkadaşı Rahşan Aral ile evlendi.
-
1946-1950 tarihleri arasında Londra Elçiliğinin Basın Ateşeliğinde kâtip
olarak çalıştı.
-
1950 yılında Ulus Gazetesi'nde çalışmaya başladı.
-
27 Ekim 1957 seçimlerinde CHP'den milletvekili olarak siyasete girdi
-
6 Ocak
1961-25 Ekim 1961Kurucu Meclis Cumhuriyet Halk Partisi Temsilcisi olarak
bulundu.
-
1973 seçimlerinde CHP'nin seçim kampanyasında, yaşlı bir kadının
"Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom" demesi
üzerine adı Karaoğlun olarak anıldı.
-
Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nde 11. ve 12. Dönem Ankara Milletvekilliği, 13.,
14., 15., 16. ve 19. Dönem Zonguldak Milletvekilliği, 20. ve 21. Dönem
İstanbul milletvekili olarak görev yaptı.
-
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Demokratik Sol Parti Genel
Başkanı oldu. Çalışma Bakanı, Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve
Başbakan olarak görev yaptı; ancak üniversite mezunu olmaması nedeniyle
Cumhurbaşkanlığı'na aday olamadı. Koalisyon partilerinin bu hükmü
değiştirme teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini
ise teşekkür ederek reddetti. Beş kez Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığı
yaptı
-
5 Kasım
2006 tarihinde
81
yıllık çınar hayata gözlerini kapadı. 11 Kasım 2006 tarihide Devlet
Töreni ile ebedi istirahat agâhına defnedildi.
-
Cenaze namazı Ankara Koca
Tepe Camiinde kılındı. Yaklaşır 7 kilometrelik defin alanına kadar
sevenleri cenazesine iştirak ettiler.
-
Bu uzun sayılacak ömründe
tek sevdiği Raşan Ecevit, metanetini koruyarak yaşı için uzun ve
meşakkatli sayılacak menzili sevgilisi, eşi Bülent Ecevit’in cenaze
arabasını tutarak yürüdü. Defin alanına getirilen cenaze dualarla
kabrine defnedildi.
-
Allah C.C. Geçmiş
günahlarını af etsin. İnsanoğlu doğar, yaşar ve sırası gelince ölür.
Bunu her yaşayan görecektir. Gelin girmeyen ev olur; ölüm girmeyen ev
olmaz demiş atalarımız.
-
Ankara'ya bir daha
gittiğimizde de onu ziyaret ederiz İnşallah
-
Bülent
Ecevit, düşünceleri ve uygulamalarıyla, 20. yüzyıl Türk siyasal
yaşamının en önemli isimlerden biri olmuştur.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 93 25 Kasım 2006
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
48KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
YAZARIMIZI
ZİYARET
-
Ankara’da bulunan ağabeyimiz Salim Savcı’yı da ziyaret ettim. Bir
çayını içtim,Çorum’dan konuştuk,bazılarının kulaklarını çınlattık.
Yeni hazırladığı Masal Kitabından bahsettik. Hayırlı olsun dileğimle
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 93 25 Kasım 2006 |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
|
49KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- GEÇMİŞLE VE
DİĞER KUTSAL SAYILAN BİLGİLERİ HAFİFE ALMA HASTALIĞI
-
Internet’te birçok gruplara üye oldum,bir çoklarında da ayrıldım. Gurup
kurmak için hem paralı hem de paraya ihtiyaç bulunmayan siteler var.
Paralı sitelerde,belli bir ücret vermeniz gerekli. Parasız sitelere üye
olmanız yapacağınız tek şey. Üye olduktan sonra istediğiniz grubu
kurabilirsiniz. Birazda İngilizce’niz varsa çabucak sistemi kavrayıp
kendinize bir paye ve de gelir getiren bir sisteme sahip olma imkanınız da
bulunmaktadır. Gerçi site sisteminde ücretli katılım ve reklam amaçlı
gönderimleri yasaklayan kararlar olsa da bunları da aşmanın çeşitli
yollarını bulmanız mümkün.
-
Konumuza gelince;belli bir kitleye ulaşmak isteyen grup kurucuları bazı
zamanlar içerisinde devamlı düzgün gelen yazıları biraz alevlendirmek için
belli konuları ihtiva eden grubun içerisine çomak sokarak* karıştırmak ve
tepkileri ölçmek isterler. Bu tepkileri de pek çok zaman,bilenlerin karşı
çıkması ile o karşı çıkan kişinin yazılarına odaklanmaya başlanır böylece
sessiz ve sadece okuyucu olan grup üyelerinin de yazılara verecekleri
cevapla grup trafiğinin arttırılma imkanı sağlanır. Bunlar daha çok birkaç
e-postası olan kişilerdir ve birbirlerini grupta destekler gözükürler.
Dikkatli bir izleyici kullandıkları üslubu yakalarsa onların birkaç kişi
değil aynı şahıs olduğunu bilir. Muhakkak bir açık verdikleri olur.
-
Başka bir çomak sokmak sistemi Milli ve Manevi değerlerin yüksek olduğu
grupların birlikteliğini bozmak için kullanılan ve daha çok karşı tezlerle
grup üyelerini hezeyana getiren şahıs veya kuruluşlardır ki;bunlarla
uğraşmak daha çok bilgi ve birliktelik isteyen güçle karşı konulabilir.
Çoğunlukla bu gibi çomak sokanlarla uğraşmak birikim ve bilgi yoğunluğunun
yeterliliğinden daha fazla grup içinde desteklenmeye dayalıdır ki bunu da
pek çok zaman bir iki cılız esten başka destekçi bulamaz,sonunda usanır,yada
grup yöneticisi tarafından dışlanırsınız.
-
Diğer bir çomak sokma şekli
de,bilmedikleri konular hakkında kendilerine gelen bir e-postayı komik
veya kendilerine göre güzel bulan bilgisiz ve niçin bu e-postanın
kendisine geldiğini bilemeyecek kadar cahil kişilerdir ki,bunlarla
uğraşmak ise daha zordur. Kendilerini savunmak için
yırtınırlar,didinirler. Sonunda da baklayı ağızlarından çıkarırlar. Bu
e-postayı ben gönderdim fakat ben yazmadım diyerek işin içinden çıkmaya
çalışırlar.
-
Internet güzel bir katılım
aracı. Bu aracın faydalarını bilmemiz ve öğrenmemiz gerekli. Artık;kimin
neler yaptığı ve nerelerde bulunduğu ve ne gibi girişimlerde bulunduğunu
buradan öğrenmek bilenler için oldukça kolay bir sistem.
-
Keşke bu bilgi ile 30 yaşında
olsaydım.
-
Bu gruplarda bazen de
dini,milli,kutsal ve özel değerlere bilerek veya bilmeyerek dil uzatırlar.
Bunların cevabını her ne hikmetse kimse vermek istemez. Verenleri de aynı
sistem içerisinde yukarıda bahsettiğim aynı şahısın diğer e-postaları ile
susturmaya çalışır. Desteksiz kalan itirazcı ya pes eder,yada gücünün
yettiği kadar yazar,yazar.
-
Yine de bence gruplara üye
olmanız,biraz beyin jimnastiği yapmanız için iyi olur derim.
- *Çomak sokmak (Arı kovanına
çomak sokma) babından ortalığı karıştırma anlamında kullandım
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 94 25 Aralık 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
50KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
DOSTLUK!
Bir gün 1960
tarihide babamım emekli olduğu yıl,konuşurken babama:
-Baba,benim 5 tane dost bildiğim arkadaşım var dedim. Babam da
bana:
-Oğlum bir dost az
iki dost fazla demişti.
Aradan yıllar
geçti,bu gürlere geldik. Grubunuzda dostluk üzerine yazılar
gelmeye başladı. bu konu hakkında benim görüşümü yazarak sizlere
bildiğimi bu satırlarla anlatmak istedim.
Geçen 45 yıl
içerisinde pek çok dost zannettiklerim,pek çok dost bildiklerim
oldu. Meşhur,Aşık Veysel'in:"Dost dost diye nicesine
sarıldım,benim sadık yarim kara topraktır" dizilerinin bir hayat
gerçeğini belli bir yaşa gelince öğrenebiliyoruz.
Birkaç yıl öncede
dergimde dostluk hakkında bir yazı yazmıştım. Onda da konu
gereği,bana dostun var mı diye soran bir gence:
-Bir buçuk dostum
var demiştim. Oda şaşırmış sormuştu:
-Biri anladım da
Mahmut amca buçuğu anlayamadım ? Demişti. Bende:
-Birinci dostuma
tam güveniyorum. Tam manası ile dost biliyorum. Yarım dosta da
gelince,onu denemeğe korkuyorum. Yarımda olsa dost,onu kaybetmek
istemiyorum demiştim.
Bu bilgiler gençler
için gerekli olduğunu düşünerek anlatmak istedim. Dostlar
birbirlerine iki elleri kanda dahi olsa yardıma koşan
kimselerdir. O yüzden her dostum denen kişi ne sizin
dostunuzdur,ne de siz onun dostu olursunuz.
Dost kazanmanın
bazı ufak tefek sırlarını yazabildiğim kadar yazmaya çalışayım:
1-Önce arkadaşınızı
tanıyın.
1-a)Sakın ha sakın
arkadaşınız hakkında fikir soranlara en az 4 yıl ne iyi
arkadaştır,ne de kötü arkadaştır deyin. Bu dört yıl içerisinde
arkadaşınızın nasıl birisi olduğunu anlamış,tartmış ve denemiş
olursunuz. Geleyim neden iyi ve kötü demeyin kısmına. Bir
arkadaşınıza iyi dediğiniz an;ondan istemediğini bir hal ve
hareket gördüğünüzde bir daha onun hakkında kötü
diyemeyeceğinizi biliyorsunuzdur. Eğer kötü derseniz,dediğiniz
kişi daha önce iyi dediği kişiye kötü diyor diyerek sizin
notunuzu verebilir. Tersi olursa bir arkadaşınız için kötü
derseniz bir zaman olur onun öyle bir iyiliğini görürsünüz ki
soranlara iyi dersiniz,bu da sizin notunuzun verilmesine bir
sebep olabilir.
1-b)Arkadaşınızla uzun bir yolculuğa çıkın. O zaman o
arkadaşınızın nasıl birisi olduğunu keşfetmenizi sağlar.
Kendinden çok size değer vermesi,sizi düşünmesi,yemeyip
yedirmesi gibi hareket ve davranışları onun nasıl birisi olduğu
hakkında size bilgi sunar.
1-c)Arkadaşınızı denemek için günlü fazla miktarda olmamak
şartıyla borç para isteyin. Mesela üç gün sonra veriri diyerek
isteyin. Üç gün sonra tabii ki istediğiniz parayı verirse;
aldığınız parayı götürün verin. iki gün sonra yine aynı miktarda
para isteyin iki gün sonra veririm deyin parayı vermeyin. Gözüne
sık sık gözükün;para için kıvranıp kıvranmadığını gözleyin.
Sanki para almamış gibi davranın. Bir hafta sonra hatırlamış
gibi;yahu senden şu kadar para almıştım diyin,tepkisin ölçün.
Şayet acele etme,mühim değil gibi candan sözler görürseniz.
Hemen aldığınız borcu kendisine verin. Sakın ha sakın onu
denediğinizi öyle veya böyle söylemeyin. Onurunu kırabilirsiniz.
1-d) Arkadaşınızla
buluşmak için sözleşin. Uzaktan seyredin vaktinde geliyor
mu,gelirse biraz bekletin. Tepkisini uzaktan seyredin. Orada
beklemekten usanırsa cep telefonu ile geciktiğiniz için özür
dileyin iki dakikaya kadar oradayım deyin. Beş dakika sonra
yanına gidin. alacağınız tepkilere göre arkadaşınızı
değerlendirin. Bunu en fazla iki kere yapın,üçüncüsünde ise
ondan önce buluşma yerine gidin.
Yukarıdaki a-b-c-d
maddelerine göre arkadaşınız sizden olumlu bir not aldıysa artık
sizin arkadaşınız yarım dostunuz olmuş olur.
2- Dikkat
edeceğiniz bir konuda;aynı testleri arkadaşınızın size uygulama
ihtimalini de unutmayınız.
Başınızı fazla ağrıtmayayım.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 94 25 Aralık 2006 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
51KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
-
TUNCER
CÜCENOĞLU OYUNLARI BULGARİSTAN’DA DA YAYGINLAŞIYOR…
-
“MATRUŞKA” nın galası Rusçuk Dram Tiyatrosu’nda l3
Ekim’de gerçekleşti.
-
Tuncer Cücenoğlu’nun oyunları Bulgaristan’da hızla
yaygınlaşıyor.
-
Cücenoğlu’nun bir çok ülkede sahnelenmiş
oyunlarından “Matruşka”, bu kez İsmail Ağlagül’ün çevirisiyle Rusçuk
Dram tiyatrosu’nda izleyici karşısına çıktı
-
Ventsislav Asenov’un sahneye koyduğu oyunda Müzik:
Pavel Vasef, Dekor tasarımı: Manoela Doyçinova, Dans tasarımı Marin
Udvarev tarafından gerçekleştirildi.
-
l3 Ekim gecesi galası yapılan oyunda
Bulgaristan’ın ünlü iki oyuncusu Evgeniya Yavaşeva ve K.Habil görev
alıdılar…
-
Diğer rollerde Krum Berkov’la Silviya Terziyeva
görev alıyorlar…
-
Tuncer Cucenoğlu da kendi oyununu izleme şansı buldu
-
Bu arada Hüseyin Mevsim tarafından Bulgarca’ya
çevrilen Cücenoğlu’nun Çığ adlı oyunu da önce kitap olarak yayımlanacak
daha sonra da Sofya Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenecek…
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 94 25 Aralık 2006 |
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
52KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- TARİH VE BİZ
- Bir
zamanlar, bizlerden önceki insanların yaşadıkları, toplandıkları ve
barındıkları yerleri bizler keşfettikçe hepimizin hiç dikkat etmediği ortak
özelliklerin olduğunu göremiyoruz. Bu yerleşim yerlerinin ortak özellikleri
olarak önceleri; su, toprak ve flora zenginliği olan yerler tercih edilmiş,
daha sonraları ise insanların alet yapımında kullanacakları madenlerin
yakınlarında topluluklar barınmışlardır.
- Bu
toplulukların uygarlık verileri arttıkça daha büyük toplu yaşama alanları ve
şehirler kurmuşlardı. Bu şehirlerin atıklarını o zamanın verdiği bilgilerle
kendilerine göre çözmüşlerdir. Eski mağara yaşamı zamanlarında insanlar
atıkların mağaranın uzak bir yerine gömerek kaldırmaya çalışmışlar, daha
sonraları büyüyen toplulukların yerleşimlerinde bulunan atıkların yerleri
pekte bulunamadığı yapılan bütün kazılarda bu atıklara pek de rastlandığı
gözükmemektedir.
-
Ülkemiz bu günlerde toprağa gömülmüş olarak zehirle veya zehirsiz atıkların
gömülü oldukları yerleri bulmaları biraz beni şahsen düşündürdü. Gerekçe
olarak zaten bu atıkların gömülmesi, çaylara bırakılması, derelere
karıştırılması, ırmaklara salıverilmesi ve denizle haşır neşir olmalarız
kanunlar ve yönetmenlikler gereği cezai yaptırımlar getiren bir yükümlülüğünün
olmamasından dolayı açık olarak yapılmakta idi ki; bunu sağır sultanlar bile
bilmekteydiler.
-
Bizlerin ve ülkemizin havasını, toprağını ve suyunu kirlememiz için
eğitilmişçesine boyuna atıklarımızı açık, sere serpe, aleni bilinçli veya
bilinçsiz kirleterek “ben çıkarım için”, ”bence zarar vermez”, ”benim atığım
zararsızdır”, ”boş ver cezası yok ya” ve buna benzeyen pek çok gerekçeler ile
doğamızı; daha doğrusu çocukların emanetlerini yok etmekteyiz.
- Bizler
neleri yok etmedik ki doğayı kirleterek, kendimizce bahanelerle, yok etmeye
çalıştıkça bizlerde bön bön, trene bakar gibi baktık. Birkaç cılız ses ile
itirazlar olsa da onların kendi çevre veya girişimleri son gördüğümüz gibi
kolluk kuvvetlerinin çalışmaları suçlanacak kanun olmadığı için adliyede
ellerini kollarını sallayarak çıktılar.
-
Fikirlerimizi, bilgilerimizi biraz daha sonralara saklayarak yürürlüğe girecek
kanunu beklememiz ve bu kanunin özünü inceleyerek, ceza bakımında geriye dönüş
olacak yanı; geçmişteki kirliliklere ceza verecek maddeler yoksa ağzımızın
fermuar kapayarak kendi kendimize bildiklerimizle yetineceğiz.
- Eğer,
geçmişte yapılan çevre hatalarının da cezaların içerisinde olduğunu görürsek
bildiklerimizi yetkililere verme medeni cesaretini göstermemiz gereklidir.
- Her
ilin kendine göre bir atık toplama, yada dökme yerleri bulunmaktadır. Bu
kanunun gecikme sebebi ise malumdur. Yaptırım ve cezaların pek çoğunu özel
sektörden çok kamu sektörlerinin verme ihtimalinin olması gözükmektedir ki, bu
da normaldir.
-
Hepimizin gelecek kuşaklara daha güzel hava, daha güzel toprak, daha sağlıklı
su bırakmak hem insanlık, hem de Vatandaşlık görevidir.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 95 25 Ocak 2007 |
|
|
|
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
53KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- ÇÖZDE AL
- Birbiri ile
ilişkisiz iki kelimeyi bildikleri halde bilmeyenlerimizin olması ne acı;
- Bilenlerle
bilmeyenlerin artık birbirine karıştığı, bu karmaşa içinde de bilenlerin
bilmeyenlere mağlup olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
- Bir yanlışı doğru gibi
ortalığa sürenlerin araştırılmadığı dünya.
- Bunlara karşı birde
bilenlerin; kendilerine verilen emaneti bilmeyenlere öğretme yükümlüğünden
uzak yaşamalarına ne demeli?
- Öğreticilerin de
bir menfaat karşılığında satın alındığı ya da susturulduğu bu dünyanın sonu ne
olacak?
- Bilenler var mı acaba?
- Konu başlığımız
olan çözme işlemini bu yanlış veya doğru bilgileri aktarmayı hangimiz
yapacağız. Çözebilirsek bu bilgileri nasıl ve nerede yayınlayacağız?
- Yayınlama imkanına kavuşsak
bile eğri ve yanlışlarla doldurulmuş bu dimağları nasıl doğrularla
dolduracağız?
- İşte çöz de al
dememin özü burada.
- Çözmek ve almak
içinde bir sürü fedakarlıklar yapmamız gerekmez mi Gerekenleri gerektiği gibi
yapanların arkasında kaçımız durabiliyoruz?
- Durmamamızın sebebi acaba
neden ? Niçin onları desteklemiyoruz?
- Bu söylediklerimizi
kanunlar mı engelliyor,yoksa başkaları mı önlüyor ?
- Çözmek veya
çözmemek elimizde. Almak veya almamakta öyle! Özgür irade sahibi olanların
ülkesinde yaşıyoruz.
- Çözdüğümüz
doğruları da başkaları ile paylaşmanın yollarını aramamız yine bizim özgür
düşüncemizin, özgür faaliyeti içine girmekte.
- Sözün özü: bu çözde
al bilmecesinin çözümünü bulanlar olursa bu sayfalardan yazmasını dilemekten
başka yapabileceğim yok.
- Çözülmüş doğrularla
olmanız dileği ile.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 95 25 Ocak 2007 |
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
54KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- ÇANAKKALE
-
Osmanlı İmparatorluğu. Ortadoğu’nun en büyük askeri ve siyasi gücü. Bazı idare
eksikliklerinden ve tabasının ihanetlerinden dolayı,parçalanmaya,ufalmaya ve
erimeye başlayan bir cihan imparatorluğu. Parçalana parçalana elinde
kalanlarla idare ederken bir zaman diliminde;yedi düvel geldi,koskoca ve
dünyada eşi ve emsali gözükmemiş bir donanma ile dayandı ülkemin kapısına.
“Amiral Carden'in 15 Ocak 1915 tarihinde yaptığı dört aşamalı taarruz
planına göre: Boğaz bir ay içinde geçilmiş olacaktı. Buna göre birinci aşamada
dış savunma tabyaları imha edilerek ortadan kaldırılacak, ikinci aşamada orta
savunma tabyaları ve üçüncü aşamada iç savunma tabyaları yok edilecek,
dördüncü ve son aşamada ise; boğazda arta kalan mayınlar temizlenecek boğaz
emniyet altına alınacak, Marmara Denizi'ne çıkılacak ve İstanbul'a
girilecekti.Boğazın kara bölgesinde güvenliği sağlamak üzere Midilli'de
yeterince kara kuvveti toplanacaktı.(1)” Bu raporun ön çalışmasını 11 Ocak
1915 tarihinde İngiltere
Bahriye
Nezareti'ne Çanakkale Boğazı'na Taarruz İçin Hazırlattığı Planı Sunmuş ve
Çanakkale Boğazı'na Taarruz İçin Hazırlanmış Planın Uygun Olduğunun Amiral
Carden'e Bildirilmesi; 28 Ocak 1915 Savaş Komitesinin Toplantısında
Çanakkale Boğazı'nın Yalnız Donanmayla Zorlanmasına Karar Verilmesi 19 Şubat
1915'in Taarruz Tarihi Olarak kararlaştırıldı. Rapor ve plan ve kuvvetlerin
çokluğu yedi düveli gururlandırmış fakat Napolyon'un bir sözünü unutmuş
görünüyorlardı. "Türkler öldürülebilir ancak asla mağlup edilemezler."
Almanlar harp boyunca ani karlarla ve acele kararları Çanakkale’de de
gözükmüş,Çanakkale Boğazı’nın zorlanacağını düşünmediklerinden burada
bulunan 32 bataryayı 22'ye indirmişlerdi. Bu raporlar ve istihbarat
üzerine yukarıdaki karar alınmış oldu.
Geldi,geçti. Deldi,geçti.
Çanakkale’nin savunmasında düşman;ülkesini,askerini seven bir
komutanla karşı karşıya geldi. O savaşın;bir ülkenin kaderini
etkileyen,yedi düvelin Çanakkale’de oyalanarak geri gitmesine
sebebiyet verecek ve o günlerin verdiği zor kararlara imzasını
atarak,zaman içerisinde yeni kararlarla vererek halen bir paylaşma
alanı olarak gözüken “Güzel ve Tek” ülkemi bu günlere getiren Mustafa
Kemal Atatürk’ün yine bu günleri görerek,ülkenin satılabileceğini
gençlere bildiren dahidir. Bu dahinin Avrupa tarafından kuyruk acısı
olarak halen düşmanlıklarının sürmesi olağan değil midir ?
O günün Osmanlı ülkesi ve Anadolu’nun çeşitli şehitlerinden
gelen gençler bu topraklar için kendilerini gözlerini kırpmadan feda
ettiler. 300000 savaş katılan Türk birliklerinin 211000 şehit olması
düşündürücüdür.
Mehmet Akif ERSOY’UN
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE
Şu Boğaz Harbi nedir ? Var mı
ki dünyâda eşi ?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayâsızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşına da;
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengârenk.
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani tâ’ûna da züldür bu rezil istîlâ...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahpe, hakîkat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: eder her bir mülkü harab.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı:
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam;
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: savrulur enkaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak;
Boşanır sırtlara, vadîlere sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!..
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrından râm?
Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-i beşer;
Bu göğüslerse Hüdâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun’-i bedî’im, onu çiğnetme!" dedi.
Âsım'ın nesli... diyordum ya... Nesilmiş gerçek;
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmiyecek,
Şühedâ gövdesi, baksana, dağlar, taşlar
O, rükû olmasa dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!..
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâbe'yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ haşre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana...
Yine birşey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini;
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken hüsran;
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehîd oğlu, şehîd isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
(1) Milli Savunma Bakanlığı,
Çanakkale-1915, T.T.K. Basımevi, Ankara, 1999, s.17
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 97 25 Mart 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
55KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- KÜTÜPHANE VE KİTAPLAR
-
Geçmiş
zaman olur ki hayali cihan değer. Diyen atalarımız her söz gibi bu sözü de
boşa söylememişler.
-
Hani
derler eski defterleri karıştırırken defterin içinden bir kart çıktı. Elime
alınca bu kartın Hasan Paşa Kütüphanesinin kitaplarını aylık istatistikler
için tuttuğum çetene olduğunu anladım.
-
Kartı
incelediğimde 2 ayın 1987 yılında başlanan çetene tutmuşum. O ay için 15848
nolu demirbaştan 16292 nolu demirbaşa kadar 808 adet kitabın tasnifini
yapmışım. Kartı incelediğimde niçin 15000 li kitaplardan başladım diye
baktığımda her halde demirbaş defterinin herhangi birisinden başladığım aklıma
geldi. Bu çizelgeye göre:
02.1987 15484-16292 = 808 adet kitap
03.1987 15059-15483= 424 adet kitap
04.1987 26217-26983= 766 adet kitap
05.1987 tarihinde tespit fişi çalışması yapmışım
06.1987 27272-30030=2758 adet kitap
07.1987 30031-32138 =2107 adet kitap
08.1987 22027-26216=4189 adet kitap
09.1987 26984-24271=287 adet kitap
10.1987 32139-36029=3890 adet kitap
11.1987 10028-12027= 1999 adet kitap
12.1987 13405-15058=1653 adet kitap
01.1988 18256-20491=2135 adet kitap
02.1988 12864-15058=2194 adet kitap
03.1988 16293-18255=1962 adet kitap
04.1988 20492-21300=808 adet kitap
05.1988 21301-22026=725 adet kitap
06.1988 12028-12863=860 adet kitap
07.1988 36029-36681=652 adet kitap
08.1988 12889-13404=515 adet kitap
09.1988 36682-37297=615 adet kitap
-
toplam
29347 kitabın tasnifini yaparak demirbaş defterine yazdım. Hem de yalınız.
Koskoca üç tane de kütüphaneci kadrosunu işgal eden kişilere rağmen. Tam on
dokuz ay süren bir çaba. Bu sıralamaya göre 10000’den önceki kitapların
tasnifi ne oldu diyebilirsiniz. Bende bu soruyu kendime sordum, sonradan
hatırladım. O sayıları ihtiva eden defterin bazılarına tasnif vermiştim.
Bazılarına dememin sebebi o defterin Osmanlıca olarak yazılı olması gereği ile
istatistik çizelgesi ni yazmamış olabilirim.
-
Ne yapalım
ki Rabb’imin dediğinden fazlası olmuyor. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur
mu? Olmaz! Hiç çalışanlarla çalışmayanlar bir olur mu? O da olmaz. Fakat her
ne hikmetse o zaman sicil amirim olan Mehmet Yüce, Ahmet Ertekin Mümine GÜLCÜ
bana düşük sicil vermişler ve memuriyet hayatım boyunca hiçbir zaman işten
kaçmadığım ve çalışmayı sevdiğim halde sicil amirlerimin elleri bana olumlu
sicil vermediklerinden o zamanki mükafat olarak verilen terfilerden
faydalanamadım. Ne yapalım? Bu dünyanın birde öbür dünyası var!
-
Gelelim bu
çalışmalardan başka bir şeyler üretip, üretemediğime. Demirbaş defterlerine
kayıt olan kitaplar yıllar itibariyle kayıtlar yapıldığından, satın alınan
veya kütüphanede biriktirilen periyodiklerin peş peşe kayıtlarından aynı
gazetelerin, dergilerin, kitapların yenilerinin kayıtları çıktıkça, tasnif
kitabına bakmaktansa demirbaş defterinden aynı kitabı bularak tasnifi atmamın
daha da kolay olduğunu gördüm. Zannedersem üçüncü sene kayıtlarında da bir
fihrist alarak bu tasnifleri atılan kitap ismini ve tasnifini yazmaya
başladım. Hiç unutmam ilk yazdığım Resmi Gazete ismi ve tasnifi idi. Bu
zamanla bir yıl içerisinde üç adet fihrist defterini dolduracak kadar bilgi
sahibi ve kayıta malik olmuştum. Kütüphane kitaplarının tasnifi bitince, bu
defterleri bir ıraya koyayım istedim. Yeni bir büyükçe bir fihrist aldım ve
yazmaya başladım. Hatta biraz daha da bilinçlendiğim için ara sıra çıkan
önemli bilgileri de tasnifini atarak deftere kaydettim.
-
Defterin
bitimine akın aklıma bir fikir geldi. Yaptığım bu çalışma basılmamıştı.
Tasnifleri attığımız bir Dewey onlu tasnif vardı fakat herkes bu cetvelleri
kullanamıyordu. Bilhassa ilçe kütüphaneleri de tasnif için o zamanlar bize
müracaat ediyorlardı. Hem ilçelerin, hem de kütüphanelerin işini görecek bir
çalışma yapmaya karar verdim. Hazırlıklarını kullanılmış kâğıtların arkasına
yazarak sıralamalarını bunlarda yaptım. Bana fırsat buldukça yardım eden bir
arkadaşımızda teşekkür etmek isterim. 1991 yılında yayınladım ilk kitabım olan
“DEWEY ALFABETİK ONLU TASNİF FİHRİSTİ” meydana çıktı.
-
Demek ki
yapılan her işin sonradan bir mükafatı oluyormuş.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 97 25 Mart 2007
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
56KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
SANAL MÜZEM
-
Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ?
-
Olmaz.
-
Zengin fakirin halinden anlar mı ?
-
Anlamaz.
-
İnsanoğlu her nedense kendi
gelirinin,bütün insanlarla aynı olduğunu,kendi bilgisinin de
herkesle aynı olduğunu,kendi bilgisayarındaki programların da bütün
kullanıcılarda olduğunu zannederek büyük bir "YANILGI"
içerisindedir.
-
Bu yüzden yaptığımız site veya
tanıtımlarda;karşımızdaki izleyicinin en eski teknoloji ile sizi
izlediğini ve takip ettiğini düşünmemiz gerekmektedir.
-
Çorum Müzesi açıldıktan bir müddet
sonra 25,3,2005 Kodak Easy Schare cx6200 dijital makinem ile 5 gün
ardı ardına birkaç kere makinamı boşaltarak tekrar çekim şartı ile
en düşük ayarda çekimler yaptım. Neden mi o zamanlar makineme bir ek
ram alamamış makinenin ramı ile durumu idare ediyordum da onun
içindi. Neyse bu resimleri kendi görüş ve sırası ile sınıfladım ve
2005 yılının turizm haftasında da sanal olarak yayınlamaya başladım.
Sayfamın sağ tarafında bulunan ÇORUM MÜZESİ lingini tıklayınca yine
sağ tarafta;NASIL ULAŞILIR,NASIL GİDİLİR,MÜZE TARİHÇESİ, MÜZE
GİRİŞ,MÜZE GİRİŞİ,MÜZE ÖN GİRİŞİ,MÜZE İÇİ ANTRE,MÜZE 1.KAT,MÜZE
2.KAT,MÜZE 3.KAT,MÜZE 4.KAT,MÜZE BAHÇESİ,MÜZE ESERLERİ 1 ve MÜZE
ESERLERİ 2 linkleri bulunmaktadır. bu linkleri tıklayınca ortada
yeni bir sayfa açılarak sanal bilgilere ulaşılmaktadır.
-
Neyse sitemiz yayınlanmaya
başladıktan sonra bir e-posta aldım:
-
-Sayfalarınız pek amotörce,flas'la
yapsanız diye önerine bulunuyordu. O zata:
-
-Bilmiyorum bilyor musunuz;belli bir
yaş ve belli bir Internet kullanıcı kesimi bilgisayarında flas
bilgisayarınızda yüklü değil,bilgileri ve resimleri düsgün görmeniz
için flas programını yükleyiniz ön bilgisini alınca bir daha o
sitenin yayından bile geçmediklerini ve bu flas programının virüs
olduğunu zannettiklerini. diye yazdım.
-
Birkaç gün sonra da başka bir
e-postada:
-
-Acaba Neden ilimizdeki Alacahöyük
ve Boğazköy müzeleri yok. Diye yazmıştı. Bende yukarıda
demiştim ya herkesi kendimiz gibi biliriz:
-
-Gazım yok. Diye yazmıştım. dört gün
sonra cep telefonum çaldı. "Gazım yok" diye yazdığım arkadaş
arıyordu. kendisini tanıttı:
-
-Beyefendi;benimle dalgamı
geçiyorsunuz ? Dört gündür düşünüyorum,bu bana niçin gazım yok diye
kafa patlatıyorum. Nedir bu gazim yok ? Söyleyebilir misiniz ? Dedi.
-
-Bende gülerek,ben emekli
birisiyim,arabamda gazla çalışıyor,onu yazmıştım. Arabaya gaz
alamadım ve gidemedim. dedim,Gülüştük.
-
-Yaptığım bu sitenin cd sini Çorum
müzesine verdim. Sonradan onlarda kendi bildikleri formatta site
yapıp Çorum Müzesini tanıtıyorlar,sizde bilgi olarak yazmışsınız.
Benimde bilgisayarımda o program ve ramımım düşüklüğünden halen
müzenin sayfasına giremedim.
-
Birkaç yere müracaat ettim,katkınız
olsun,Müzelerimizle ilgili çalışma yapıyorum dedim. İmkanım
yok,gittiğiniz yerde kalacaksınız,resim çekeceksiniz,
konaklayacaksınız, yiyeceksiniz. velhasıl bu güne kadar kimse sesini
çıkarmadı.
-
Sitelerimi Aralık 2006 ve Şubat 2007
tarihlerinde hecklediler. Sayfaları yenileme ve düzenleme ile vakit
geçiriyorum. Arama motorlarında corumlu veya Çorumlu yazılınca hemen
üst sıralarda,ziyaretçimde tekil 10000 ortalamasında.
-
Pek çok kişi soruyor bunları
yapıyorsun kandile bir şey damlıyor mu? Diye. Bende:
-
-Hazreti Ali R.A. "Bana bir harf
öğretenin kırk yıl kölesi olurum" demiş,bu on bin kişi birer harf
öğrenirse bende köşelik oluyorum diyorum.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 97 25 Mart 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
57KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
ALLAH RAHMET ETSİN!
-
Bir gün Çorum İl Halk Kütüphanesinde otururken uzun
boylu,esmer,cüsseli birisi kapımı tıklatarak:
-
-Müdür Bey,müsait misiniz ? Diye sordu.
-
-Buyurun. Diyerek
odama davet ettim. Birkaç ay kadar önce Abdullah Ağabey odama
gelerek:
-
Mahmut,koçum. Ben
Çorumlu Şairler diye bir kitap hazırlıyorum. Seninde tanıdığın
şairler varsa onlarla temas kur,hayat hikayeleri ile birkaç şiirini
al bana Ankara’ya posta ile yollayıver diye tembihte bulunmuştu.
Bende bildiğim şiir yazan arkadaşlara bu duyuruyu ağızdan
söylemiş,kendi bildikleri arkadaşlarına da bildirmelerini
söylemiştim. Pek çok Çorumlu arkadaşın hayat hikayelerini derleyip
şiirleri ile birlikte Abdullah Ağabeye yolladım. Bir çıkar,bir övgü
beklemeden yardım için çalıştım. Pek çok arkadaş şiirlerini
göndermediğimi zannettiler. Ben aldığım bilgileri aynen
yolladım,kitabın yazarı almadıysa benim günahım nedir ki ? Neyse.
Kitap yayınlandı benim gönderdiğim arkadaşlardan iki tanesinin hayat
hikayesi ve şiirleri kitapta yayınlanmıştı. Kitaptan bir adette
Abdullah Ağabey tarafıma imzalayarak verdi,kütüphaneye de birkaç
kitap bıraktı. Bana bıraktığı kitabın içerisine:
-
“Karakeçili’mizin
yetiştirdiği değerli kültür adamı sevgili yeğenim Mahmut Selim
Gürsel’e Resimde de okunmakta.(aşağıda)
-
1991 baskısını
Çorum Belediyesi bastı ve dağıttı. Arkadaşlar bize kırıldılar,pek
çoğu bu kırgınlığını göstermediler.
-
Emekli
oldum,Gürsel Yayınevini açtım,arkadaşların yazılarını bilgisayarda
yazarak dergi olarak bastırıyorum. O günlerden;bir gün Abdullah
Ağabey kitabı güncelliyoruz yeni şair arkadaşların şiir ve hayat
hikayelerini isteyince:
-
Ağabey,ben sana
onlarca kişinin şiirlerini,hayat hikayelerini gönderdim. Siz sadece
ikisini yayınlamışsınız dedim.
-
Neyse kitap
yayınlandı. O sene Çorum Festivalinde Belediyenin verdiği yerde
sergilerimizi açtık. Kitabı da orada Çekva bölümünde gördüm. Bir
tane aldım baktım bir iki yazarımızı daha kale almışlardı. Bu
yazarların içerisinde de rahmetli Paşa Çeten’de bulunmaktaydı.
-
Bu hikayede
anlattığım gibi yazar arkadaşlarımızı ben elimden geldiği kadar
yazılarını ve şiirlerini yayınladım ve yayınlıyorum.
-
İlk satırlarda
bahsi geçen kapıyı vurarak içeri giren kişi de Paşa Çeten’di.
Sonraki günlerde fırsat buldukça geldi,gitti. Şiirlerini dinledim.
Okudum.
-
Bir gün Çorum’dan
ayrılacağını söylemek için kütüphaneye gelmişti. Vedalaştık. Emekli
olduktan sonra açtığım yayınevime de bir Çorum’a geldiğinde
uğramıştı. Hayat hikayesini birlikte iş yerimde kaleme aldık. Çorum
dışında iken dergiler yayınlandıkça kendisine yolladım. Şiirlerini
yayınladım. Sora Sarı Çiğdemi çıkartacağım şiirlerini
yayınlayayım mı dedim sevindi,Sarı Çiğdemde de şiirlerini yayınladım
ve halen dergilerimde şiirlerini yayınlamaktayım.
-
Paşa tekrar
Çorum’a ta taşındı. Kalp ameliyatından sonra oralarda duramamıştı.
Birkaç kere bize geldi konuştuk,dertleştik.
-
Geçen sene yine
bir gün Avukat Teoman’ın orada karşılaştık. Yanında Metin Demirci
vardı. Dergi çıkartacaklarını söyledi. Bende çok zor bir işe
girişmişsiniz. Allah işinizi kolay getirsın. Yalnız ISSN sini alın
diye öneride bulundum. Dergi çıktı. Bana dergi ulaşmadı. Bende
sitemde bilgi veremedim. Zannedersen ikinci sayısında Teoman’a
gittiğimde bir dergi uzattı,baktım güzel bir dergi idi. Teoman
istersen al,bu Paşa’nın dergisi diyince dergi senin diyerek Almadım.
-
En son vefatından
on gün kadar önce eve geldi. İçeri buyur ettim. Beşinci sayıyı
hazırladıklarını,sitelerinin olduğunu söyledi. Siteye girdik baktık.
Bir ara bu dergiyi corumlu.com da da yayınlamamı istedi. Bende
arkadaşım bu işler yani Internet para ile olacak bir iş,zaten ve
neden senin siten var neden tekrar burada yayınlayayım dedim.
Anladım ki link verilmesini istiyordu. Sizin siteden benim siteye
link verin,logonuzu yollayın logonuzla link vereyim dedim. Logo
gelmedi fakat link verdiklerini yazdılar. Hemen bende dergiye link
verdim. Halen duruyor.
-
İnsan oğlu fani.
Yaşayacak yaptığı çalışmaları,eserleri.
-
Buradan
tekrar;arkadaşım Paşa Çeten’e Allah C. C. Rahmet
dilerken,ailesine,akrabalarına,eş ve dostlarına ve Çorumlu 2000
dergisi ile Sarı Çiğdem Şiir defteri okurları adına da baş sağlığı
dilerim.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 98 25 Nisan 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
58KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
INTERNET HAFTASI
-
Bu ay kutlanan iki
haftanın bilgi ve tanıtımı ile ilgili sitenin banner'ini sitemize
aldım.
-
-Yeterli mi ?
-
-Değil;
-
-Neler yapmalıyız ?
-
-Her şey.
-
-Peki sen neler
yapıyorsun?
-
-"Bindik bir alamete
gidiyoruz kıyamete" dersen yanlış olmaz. Neden ?
-
erseniz,60'ını
bitirmek üzere bir adam ne öğrenebildiyse onu yapıyor derim.
-
-Neler yapmak
isterdin ?
-
-Ah bir genç olsaydım
serzenişi ile başlarsam kırılmayın. Neden derseniz,genç olsaydım acaba
Internet'le gençlerin ilgilendiğinden başka şekilde ilgilenir miydim
diye düşünmediğim de olmadı değil,gençler evlerinde,kafelerde
birbirleri sohbet etmek,arkadaş bulmak ve oyun oynamak için
giriyorlar. Geçen ay sitemi güncelledikçe sokağımızda bulunan kafeye
giderek sitemi kontrol ederim. Bu bilgisayar bazen sıkışınca
üçkağıtçılık yaparak sahibini aldatıyor,belki de biliyorsunuzdur,belki
de bilmiyorsunuzdur,bilmeyenlere anlatayım: windows'un içinde "temp"
dosyası var,bilirsiniz bilgisayarın başı sıkışırsa Internet'te
bulamazsa hemen oradan yada "Temporary Internet Files" dosyasından
aranan sayfayı tamam gibi gösteriverir. Bu üçkağıtçı sizi yanıltır.
Sizde sayfam tamam der bırakırsınız. Yine bir gün bir sayfa
güncellenmesinden sonra arkadaşımın yanına gittiğimde hava atayım
dedim:
-
- Derginin sayfaları
yeniledim dedim,hemen açtı,eski sayfalar gözüküyor,bozuldum.
-
- Expoler'in
tuşlarından yenile yi tıkla dedim arkadaş tıkladı bu sefer sayfa bom
boş gözüküyor,yutkundum,çayımı içip müsaade isteyip kalktım,en yakın
Internet kafeye gittim,sitenin ismini yazdım site bom boş,arabaya
atlayarak eve geldim,bilgisayarı açtım Internet’e girdim siteyi açtım
sayfalar tamam. Şaşırdım. Biraz araştırınca sayfaları ftp’den
yüklerken eksik yüklese de bilgiler tam gözüküyormuş. Onun için
Internet kafeye sık sık giderek sitemi güncelleyince kontrol ederim.
Geçen ayki kontrolde de yukarıda serzenişte bulunduğum “kafelerde
birbirleri sohbet etmek” bölümünü bizzat gözlerimle gördüm. Sağ
tarafımda oturan 20 yaşındaki genç arka masada oturan gence dönerek:
-
-Niçin öyle yazdın ?
Diye sorunca dikkatimi çekti,dayanamayarak sordum:
-
-Ne yazmış ? O da
gayri tabii cevap verdi,
-
-Sinemaya gidelim mi
diyor. Diyince ben:
-
-Artık Internet te mi
konuşuyorsunuz ? Diye takıldım. Gençler aynı yerde yazışıyorlar.
Bilmiyorlar ki,Internet bir hazine,bir bilgi küpü. İyi araştırınca
neler yok ki !
-
Bizim bu gençlere bu
iyi ve faydalı siteleri tanıtmamız gerekli değil midir ?
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 98 25 Nisan 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
59
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
BİR YIL DAHA BİTERKEN
- 27 Mayıs 1998 Gürsel yayınevinin açılış tarihi.
- Yıllar geçiyor, ömür bitiyor. Yapılan işler
işlevlerini sürdürüyorlar. Birikimler çoğalıyor, bilgilendirmeler
bizlere kalıyorlar.
- Ne amaçlar ve ne hizmetler yapmak için Gürsel
Yayınevini zaman zaman bu satırlardan anlatmaya çalıştım.
- İşyerini Ölçek İş merkezinde açtığımın ikinci günü,
bir partinin toplanılıp oturularak istişare yaptıkları yere gelen;
İmam Hatip Lisesi emekli öğretmenlerinden birisi; Allah’ın selamını
bile vermeden kapıdan başını uzatarak:
- “-Müdür; İkramiyenin reposu ile burayı mı açtın?”
Dediğini hiç unutamadım. Sonradan gidip gelirken sadece yayınevine
bakmakla yetinen bu kişini dediklerin halen unutamadım.
- Hâlbuki Yüce Dinimizde hüsn-ü zan vardır. Su-i zan
insanı Allah vermesin dinden edebilir. Bu şahız zannı ile bana
iftira da ettiğinin farkında bile değildi.
- Allah C.C. bize nasip ettiği emekliğin kendi yoluna
sarf olmasını nasip etmişti. Bizde bize sunulan bu daveti kabul
etmiş, Sevgili Resulünün misafiri olmuş, sonradan da Müslümanların
yöneldiği kutsal makamda bilmediğimiz hazları almamızı sağlamıştı.
- 27 Mayıs 1998 tarihinde açtığım yayınevi için pek
çok şeyler,pek çok zanlar oldu. Kimileri politikaya atılacağımı,
kimileri başka başka zanlarda bulundular. Benim amacımı
gerçekleştirip gerçekleştirmediğimi soran pek olmadı. Benim yaptığım
hizmetin amacı; yerini yüzde elli gerçekleşmesine karşı; diğer yüzde
ellisinin içinde olmayan daha başka hizmetlerin olması eksikliği
giderir gibi olsa da, Yayınevinin en önemli hizmeti, para kazanıp,
çalışmalarını yayınlayamayan arkadaşların eserlerini güncelleyerek
bastırtarak Çorumlulara sunmaktı. Bu olamadı. Bir uhde olarak halen
ezikliğini duymaktayım.
- 27 Mayıs tarihi benim hayatımda ve ailemizin
geçmişinde bazı etkinliklerin zuhur ettiği sayılı günlerden
birisidir. Babam 27 Mayıs 1960 İhtilalinde emekliye sevk edilen
“Eminsu”lardan birisi olması, Ankara’da okumakta olduğum ortaokulun
yarıyılında Çorum’a gelmem ve daha başka özel anıların olduğu bir
tarih noktasıdır.
- Bu sayımızla da 99’u bulmuş olduk. Allah C.C. nasip
ederse 15 Haziran 2007 tarihinde 100. sayımızı sanal da olsa
yayınlayacağız.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 99 25 Mayıs 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
60KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
SEÇİMLER VE SONUÇLARI
-
Türkiye’de seçim denilen olgu.
-
Seçilen ve seçen,
-
Bizler bunlardan birisi
muhakkak olmalıyız diyerek bizlere zorla kabul ettikleri seçim
olgusu.
-
Acaba bizler;
seçimlerde kullandığımız oyları kendi seçtiklerimize verebiliyor
muyuz? Belki verebiliyoruz.
-
Nasıl
verebiliyoruz?
-
Ancak ve
ancak bağımsız adaya oy verdiğimizde kendi hür irademizi
kullanıyoruz.
-
Hayır; mı
diyorsunuz?
-
O zaman ispat
etmenizi rica edebilir miyim?
-
Evet; ispat
edemediğinizi görüyorum. Bilhassa ilimiz Çorum’da bu seçimde bizim
sadece bir futbol takım tutar gibi fanatiği olduğumuz partinin
bizlere zorla kabul ettirdiği Millet Vekillerin seçiyoruz.
-
Ne yapalım,
elimizden gelen ancak bu. Seçim kanunları bu şekilde parti genel
merkezlerine hak tanımış.
-
Evet; ne
yazık ki bu seçim kanunlarını da yapan yine milletvekilleri ile
partilerin genel başkanlarının direktifi ile çıkmakta.
-
Bana göre
milletvekilini ve belediye başkanını benim seçtiğim kişi olmasını
isterim. Adam gibi adam diye sunulan, falanca parti başkanını
önerdiği adam diye seçmemeliyim.
-
Bir dahaki
seçimler şöyle yapılsın diye öneriyorum. Bu önerim yeni değildir.
Her seçimde “Temcit Pilavı” gibi konuşmalarım da, yazılarım da
belirtiyorum.
-
İki tur ile
seçilen milletvekili aday adayları seçimi.
-
Şimdi seçin
günü belli olduğunda; her parti kendi aday adaylarını kabul eder.
Sonra bütün aday adaylarını partilerin sırasına göre alt alta
sıralarlar. Bu aday adayları resimleri ile birlikte bir veya birkaç
sayfada yayınlanır.
-
Diyelim
Çorum’un milletvekili adedi beş. Seçmen olarak ben bütün partilerin
aday adaylarından “beş” aday adayı işaretleyerek seçeyim. Bu seçim
kâğıtları tasnif edilerek bütün partilerin milletvekili adaylarından
5 adedini seçeyim. Sonra ikinci turda ben sadece ve sadece istediğim
partiden yana sadece bir partiden beş milletvekili seçeyim.
-
İki tur ile
seçilen belediye başkanı aday adayları seçimi.
-
Aynı şekilde o ilde seçime katılacak partilerden bir aday seçeriz.
İkinci turda da kendi tuttuğumuz partinin belediye başkanını adayını
seçeriz
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 99 25 Mayıs 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
61KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
100. SAYI
- Allah C.C. Nasip ederek bu günleri de
gösterdi. Zamanın behrinde Çorumlu 2000 Dergisinin hazırlığını
yaparken fikir sorduğum iki arkadaşın burada kulakların çınlatmak her
halde gerekli. Neden mi?
-
Nedeni bu arkadaşlar
1998 tarihinde bir Pazar günü Gürsel Yayınevinin o günkü Ölçek İş
Merkezinde bulunan büromdan çıkarak biraz yürüyelim diyip, emniyet
sarayının oradan geçerken arkadaşlara ben dergi çıkartmayı
düşünüyorum. Sizlerde yazı verirseniz burada yayınlarım dediğim.
İsmini Çorumlu2 mi olsun? Diye sorduğum iki arkadaş. Benimle sonraları
alay için söyledikleri ve o yıllarda önümüzde bulunan 2000 yılını
kastederek ÇORUMLU 2000 koy diye tekliflerini kabul ettim. Dergimin
adını ÇORUMLU 2000 AYLIK KÜLTÜR SANAT TARİH VE EDEBİYAT ismi ile
yayınlayacağımı söyledim.
-
Çorum’da ilk olarak
ISSN alınarak 63 sayı basılan 23’ü sayıdan beride sanal olarak
yayınlanan ve bu gün yayınına “Ekonomik sebepler ve Çorumluların katkı
vermemeleri”nden dolayı sanal olarak yayınlanan ÇORUMLU 2000 dergimin
100. sayısı bu gün görüşünüze sunulmuştur.
- Bir işi yapabilmek için önce bilgi,
sonra kapitalin olması ve araştırma ve geliştirme (ARGE) yapılması
gereken bir girişim olduğu malumdur. Çorum’a bir ilk olarak açtığım ve
27 Mayıs ayında kutladığımız “GÜRSEL YAYINEVİ”NİN amaçlarından bir
tanesinin de yapılacak ticari faaliyetlerden kazanılacak kapitali
çalışmalarını bastırma imkânı olmayan yazarların eserlerini gün yüzüne
çıkartma ve yayınlama düşüncesi olması maalesef Çorumlular tarafından
her nedense benimsenemedi. Tabii bu bir görüş ve kültür farklılığı
olmasından başka yayınevinin hizmetlerini kendilerine rakip
görmelerinden ileri gelmesidir.
- Gelen geçti, konan göçtü hesabı ile
eskileri açmamızın hakkımızda yanlış bilgi ve düşünceleri bertaraf
etmek görevi ile bu satırları yazıyorum. Yayınevimizin Çorum’un en
güzel dergisi ile Çorumluların karşısına çıkması pek çok kişiyi şok
etmesi ve ilk sayılarda bazı gecikmelerin olması bizim acemiliğimiz ve
yazı veren arkadaşların yazıların geciktirmesinden başka Ankara’da
bastırdığımız derginin de zamanında gelmemesinin etkenleri fazladır.
- Yayınevi olarak Çorum Valiliği Bütün
ilçe Kaymakamlığı ile abone olarak destekleri haricinde başka bir
katkılarını görememem, zamanın belediye başkanının ise dergiye sadece
Çorum Belediyesini 1 sayı abone etmeleri, günlük gazeteleri katkı
amacı ile o günlerde otuzun üzerinde aboneliği olması dolayısı ile
zaten belediyeye benim tarafımdan en az 9 adet dergi bırakmama
karşılık gülünç bir abone teklifinin bir iki yıl encümenden çıkmasına
karşı o dergi paralarını da almaman sebebini anlamışsınızdır. O günkü
politik konuşmalarda bizlerden birisinin, ÇORUMLU 2000 abonesiyiz,
destekliyoruz, denilmesinde; hangimizin kaç abone olundu? Sorusunu
soracağı ya da belediye bünyesinde bulunan müdürlüklere de gazeteler
gibi alındığı düşüncesi olmayacak mıydı?
- Bazı firmalarında bize reklâm vererek
destek verdiklerini zan etmeleri de bizce ve basın işleri ile
uğraşanlar tarafından basılan emtianın sayfa maliyeti, vergisi ve KDV
si ile birlikte katkımı yoksa başka bir şey mi yaptıkları da
konuşulabilecek bir olgudur.
- Basılan dergimizin 63 sayısında
aldığımız dergi paraları da ancak % 3 olduğu düşünülürse. Bu işin
sonucunda elimde bulunan bir evin kaybı ile sonuçlanmış olsa da
dergiyi kurarken amacımın birisi olan ve Çorum’da tek parti döneminde
1938 tarihinde basılan “ÇORUMLU” dergisini ekarte etmeyi başarmanın
heyecanı bana yetmiş olup, zaten sanal olarak yayınlanan derginin
devamında da başarımızın okuyucularımız tarafından bilinmesinin
kıvancı yeterli olmaktadır. 2007
MAYIS tarihinde 12406 TEKİL ZİYARETÇİ okuyucu ve
ziyaretçilerimize buradan teşekkür ederim. Geçmiş geçmişte kalmıştır.
Bu günlerde ise her ergiye kısıtlı bütçemden yaptığım katkıyı aklım
erdikçe, elim tuttukça buradan devam ettireceğim.
- Yazı veren arkadaşlarımızdan da
yüzüncü sayı için özel yazı istedim. Katılan olmadı. Burada yanlış bir
anlama olduğu kanısındayım. Ben beni övmelerini değil, yüzüncü yıldan
sonra neler yapalım diye fikir katkılarını beklemiştim. Artık yüzüncü
sayı yayınlandı. Zaten biz bildiğimizi yapmasaydık arkadaşlarımızın
önerilerine gitseydik değil yüz sayı 2 sayı bile yayın yapamazdık.
- “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?
“
- Sevgilerimle.
-
NOT: Yeni yazı,bilgi,resim göndermek
isteyen arkadaşların
corumlu2000@yahoo.com adresime yazmaları ve ayrıca sitemizin iki
yerinde bulunan SİZDE YAZIYORSANIZ daki linkte bulunan şartları
uygulayınız.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 100 25 Haziran 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
62KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
-
YAZDIĞINA BAKMAK YETİYOR MU?
- İnsanların bir objeye bakmalarında görünüş beyne
anında yansıtılır. Baktığımızda gördüğümüz bize beynimiz tarafından
görüntü halinde gösterildiğini bilim adamları ispat etmiş
bulunuyorlar.
- Ayrıca yine insanlar gördükleri belgelerin üzerinde
bulunan bütün bilgileri aynen bilgisayarlarda bulunan ram (sanal
bellek) gibi algıladıktan sonra beynin çözümlemesi ile görüntünün yazı
ise harf harf birleştirerek okuduğunu tespit ettiklerini söylüyorlar.
Bu yazışmaları yapan kurumların daktilografın yazdığını bir şefin
okuduğu ve yanlışlıkları düzettiği ve yeniden yazıldığı şefin
parafından sonra da müdür yardımcısının okuyup gözüken eksiklik
tamamlatarak tekrar şefin okuduğu ve müdür yardımcısından sonra da
müdürün okuyarak evrakı imzalaması bu bilgiyi zaman içerisinde tecrübe
ile edindikleri ve bürokraside kullandıkları görmüşsünüzdür.
- Sizde bir yazılı kağıtta ilk olarak gözün ramının
yanlışı algıladığını beynin bunu çözümleyerek sizin o yanlış yazılmış
yere geldiğinde o yanlış yazılmış yeri gördüğünüz olmuştur.
- İnsanlar yanlışlıklar yaparak pek çok kurum veya
kişilere zarar verebilirler. Mesela geçenlerde başımda geçen bir noter
işleminde daha sonradan gözüken eksik bir bilginin düzeltilmesi için
yazılı dilekçe ile müracaat ettiğimde noterin düzenleme bilgisi
vermemek için savsakladığını ve hatta dilekçemi kabul etmeyerek
almadığı üzerine ben de Cumhuriyet Savcılığına dilekçemin kabul
edilmediği hakkında bir müracaatta bulundum. Bu soruşturma belki aylar
sürecek sonuç olarak yanlış yapılan işlem aynen kalarak benim
kağıttaki yanlış bilgiyi düzelttirebilmem için mahkeme kararı almam
gerekecek.
-
Buna benzer pek çok yanlışlıklar ile insanlar tarafından yapılmakta ve
yapılmaya devam edilmektedir.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 101 25 Temmuz 2007 |
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
63KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
Bana göre bizleri
yaratan zaten hepimize bu öğretiyi verdi.
-
Hepimiz he bilgi ile
zaten yüklüyüz.
-
Bu bilgilerin yeniden
gün ışığına çıkması ve bu ışıkla birlikte bizlere de yeni bir işlev ve
keşifte bulunduğumuzu zannetmemizi sağlayan yine bizim ile beraber
yaratılan beynimizin bizlere yaptığı bir oyundan ibaret diyorum.
-
Hepimizde dünyada
bilinen bütün bilgiler ile gelecekte keşfedilecek olan bilgiler
belleğimizde bulunmakta.
-
Bizlerin bunları
algılamaya merak dediğimiz yetenekle yeniden yapılandırmamızdan başka
bir şey değil.
-
Bizim yeni
bulunduğunu, keşfedildiğini zannettiğimiz bir sistem; aslında
hepimizin bildiği bir sistem.
-
Bizi yaratan öyle bir
bilgilendirme ve yapı üzerine bizleri yaratırken inşa etmiş ki biz
akıl yürütememekteyiz. Bilim adamları yenin yeni hücrenin,
kromozomların sırlarını çözmeye çalışmaları bu yüzden. Bu şifreler
çözülünce gelecekteki yapılacakların tamamını elde etmiş ve bu
bilgilerle dünyada büyük bir güç kazanmış olacaklar.
-
Şöyle bir iki şeyi
düşünelim:
-
1-Dünya yaratıldıktan
sonraki hayatın son anına kadar bilgilerin yüklü olduğu bir hücrenin
dünya sonunda da yok olmayacağını ve inananların sonraki yaşayacağımız
denilen yerde bu hücredeki bilgilerle yeniden eksiksiz yaratılmamız ve
sorgulanmamız ile ceza veya mükâfata kavuşacağımıza inanmaktayız. Bu
inanç bütün semavi dinlerde ve semavi dinlerin bozulması ile halen
geçerliliklerini sürdüren dinlerde de bulunmaktadır.
-
2-Bu hücreyi yaratan;
bütün bilgilerle donattıktan sonra, dünyanın ömrü olan zaman diliminde
bulunan en son saniyeye kadar bilgilerle yüklü olması ve burada
insanlığın da yaşamında kullandığı bilgi ve becerilerin yüklü olması
ile savımdaki bölümden irdelersek; bilim adamlarının bütün dünya zaman
dilimlerinde kullanılacak her şeye sahip olmalarını düşünebilmek bile
bir beyin için yeterli olmasa gerek diyorum.
-
Gelelim konumuzda
bahsi geçen “Yaratıcılık öğretilebilir mi?” sorusuna.
-
Zaten sorunun içinde
cevabı saklı olan bir soru.
-
Ben; yaratıcılık
öğretilmez fakat önü açılır diyeceğim.
-
Kabiliyet ve
öğrenmeye istek açısından “yaratıcılık” olgusunu çıkartabiliriz. Bu
bir der ile olur,bir konuşmada bilerek veya bilmeyerek
tetikleyebiliriz,görünce genleri onu dürtükle vb. şeylerle yaratıcılık
meydana çıkartılır diyorum.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 102 25 Ağustos 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
64KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- NEDEN HEP BAKIYOR GÖRMÜYORUZ.
- Hepimiz; birbirimizi bazı şeylerle muhakkak karşımızdakileri
deneriz. Bazen ihtiyacımız yokken arkadaşımızda borç para ister onun
mazeretini dinler, bazen bir iş için yardım diler onun ne yapacağını merakla
ve dikkatle inceleriz. Bazen de yazıyorsak ufak bariz hatalar yaparak o
yazının okunup okunmadığını, o hatanın görülüp görülmediğini analiz etmek
isteriz.
- Bun bu küçük hataları sık sık yapar ve okuyucumun dikkatini
sınarım. Ne yapayım buda benim huyum.
- Geçen gece grubumuza 1406 kişi, onlara bir “23 Nisan Tebrik”
çalışmamı gönderdim.
- Ayrıca benim e-postalarımı tanıyanlarında dahil olduğu ve on’dan fazla
yahoo grubunda dahil olmak üzere 9800 kişiye yaklaşık 17 saat önce bu kartı
gönderdim.
- Şu an yahoo, google, ttmail, Hotmail adreslerime bakmak için
satırlarıma kısa bir ara verip bu hatayı görüp yazabilen kaç kişinin olduğunu
merak ediyorum. Ttmail 165 kutlama mesajı yalnız 2 tanesi hatayı bildiriyor,
google grup 23 bayram kutlaması ve 1 tane hata bilgisi, yahoo da 134 kutlama 0
hatalı mesaj bilgisi. Bakın bakalım size gelen kutlama e-postasında
hangi hatam var?
- İşte bazen böyle bilgilendirmelerle sizlerin tepkilerini
ölçmek istiyordum. Muhakkak bu yanlış olmuş bilgisini veren kişilerde benden
cevap bekliyorlar. Onlar nasıl olsa bu sayfaları gagalayan okuyucularım.
Buradan okurlar.
- Hepinize ufak da olsa hatasız günler dilerim.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 103 25 Eylül 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
65KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- DAVET HAK GİTMEYEN AHMAK
- Başlık belki sizlere biraz kaba gözüke bilir. Bu Atalar
sözümüzü biraz irdelersek birilerinin sizi davet etmelerinin altındaki
incelikleri veya karşınızdaki davetçinin nedenin bilmemizin önemi ve gereğini
bilmemiz lazımdır.
- Davet edilen kişi; yemek, düğün, çalışma, bilgi paylaşımı,
sizi teşvik, iş görüşmesi ve başka konuları kapsayabilir. Bu verilerden veya
başka sebeplerden dolayı sizinde davet edilmenizin gerekçelerini anlamadan
davete icabet etmeniz veya etmemeniz size kalan bir fiildir.
- Şimdi diyeceksiniz ki: Nereden çıktı bu davet yazısı? İzah
edeyim:
- Benim bu Açık Kapıda bir sanal dergim var. Bilenler bilir.
http://cevremiz.dergisi.info bu derginin 4. sayısını hazırlıyorum. Yalnız ve
tek başına; neden tek başına? İşte bu yazının gerekçesi de bu.
-
Her ayın birinde güncellenen yazım bir gruba
katılma ile oldu. Burada” Türkiye ve Dünya'da Hava Kirliliği “ sayfasını
açtım. Bir bilenin tavsiyelerine uyarak yapılan herhangi bir şikayet ile
gruptan atılman ve buraya girememenden dolayı; ayrı bir yerde de yeriniz
bulunsun önerisini kabul ederek sayfada üye olanlara belirttim. Şu an bu
sayfada 28 arkadaş birlikteliği var. Hem de bu arkadaşlar öyle veya böyle
kirlilikle ilgili bilgilerle donatılmış kişiler. Nedense yazmak istemiyorlar.
Güzel gönülleri bilir. http://corumlu.com bölümünden geçen ay ziyaretçinin
olduğunu görüyoruz.
-
Yine de diyoruz ki buyurun. Fikirleriniz
sadece grupta kalmayıp diğer ziyaretçilerinde okuması için sunulan fırsatı
görünüz.
-
Ayrıca bu dergimizi de diğer dergilerle
birlikte aynı zamanda yayınlanması için her ayın 15’ine aldım. Bilgilerinize
sunulur.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 103 25 Eylül 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
66KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
CUMHURİYET
BAYRAMI
-
Ülkemizin en önemli
olan bir zaman dilimi için kutlamalarını yapmak için
insanlarımızın Türkiye Kurtuluş Savaşının zaferle
sonuçlanması sonunda kutlamak üzere toplanarak kutladığımız
Milli Bayramdır. Bizlerin Türkiye'nin Bağımsızlığının
imzalanmasından sonra ülkemizin devlet yönetiminin daha açık
biçimde idare edilecek yönetimin isim verilmesi için Türkiye
Büyük Millet Meclisi "Milli Mücadele"yi Büyük Önder
Atatürk’ün başkanlığında başarıyla yürüten Türkiye Büyük
Millet Meclisi Türkiye Hükümeti yapısı ve işleyişi yönünden
cumhuriyet yönetimi gibi yapılandırılmış ve idare edilmişti.
-
Türkiye'nin yönetimi
dünya milletleri tarafından daha belirgin bir nitelik
kazandırılması gerekiyordu. 2 Şubat 1925'te, Dışişleri
Bakanlığı düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram
olması önerilmiştir. Türkiye'nin yönetiminin adının
konulması için Türkiye Büyük Meclisi 29 Ekim 1923 günü
yapılan Anayasa değişikliği ile Türkiye'nin İdaresinin
CUMHRİYET, Türk devletinin adı "Türkiye Cumhuriyeti" ilk
cumhurbaşkanı ise "Mustafa Kemal Atatürk" Türkiye'nin
Cumhuriyet yönetimi ile yönetileceğini Büyük Millet Meclisi
ilan etti.
-
Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk,
Cumhuriyet'in "Onuncu Yıl Kutlamaları"nın yapıldığı 29 Ekim
1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutkunda, bu günü en büyük
bayram olarak nitelendirmiştir. Bu ilandan sonra her yıl 29
Ekim günü Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan bir millî
bayramdır.
-
Bütün dünya ve herkes
ile her gelecek kuşak bilmelidir ki bu vatanda kurulan
Cumhuriyet yönetimi Atatürk’ün önderliğinde bir ölüm kalım
savaşından sonra gerçekleştirilmiştir. Bu başarının
arkasında binlerce şehidin binlerce gazinin kurtuluş
mücadelesi için yaptıkları bulunmaktadır. Türkiye
Cumhuriyeti bu büyük eserin her yönü ile gelişmesi
geliştirilmesi gerekmektedir. Bilhassa Atatürk'ün gençliğe
hitabesinde ileride olabilecek olumsuzlukları ve her türlü
tehlikeden titizlikle korunması Cumhuriyet kuşaklarının
Atatürk’e ve onun arkadaşlarına borçlu olduğu bilmemiz bizim
için bir görevdir. Hepimiz bilmeliyiz ki; Cumhuriyet korumak
ve kollamak görevin bilinci içinde bırakılan bu emaneti
devamlı korumak için çabalamamız ve şehitlerimiz ve
gazilerimizin emaneti olan Türkiye ve Türkiye Cumhuriyetini
sonsuza dek yaşatmamamız için fedakarlıklardan kaçınmamamız
gerekmektedir!
-
Ne Mutlu TÜRK'ÜM
Diyene!
-
29 Ekim Türkiye
Cumhuriyetinin Kuruluşu ve Cumhuriyet Bayramı hepinize kutlu
olsun!
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 104 25 Eylül 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
67KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
ÇORUM’DA MISIN?
- Yazarsanız bilirsiniz, bir şeyler için sizi de arayan
olur. Çorum’da da bu yıl pek evden dışarı çıkamadım. Bazı
arkadaşlarımız bizi aramışlar, bulamamışlar. Onların bana söylediği
bu. Gerçek olma ihtimali yüksek. 2010 Mayıs ı ile bu güne kadar neler
yaptığımı soranlar okurlar inşallah.
- Mayıs ayında bir ateş düştü “Umre” yapalım diye
düşündük. Gittim umre için kayıt oldum. Haziran ayında; Allah C.C.
nasip etti eşimle birlikte bir “Umre” yapmak için Çorum’dan ayrıldık.
- Diyanet İşleri kanalı ile yaptığımız umre grubumuzun
başkanlığını yapan hoca efendinin bu vazifeye ilk gitmesinden dolayı
biraz ağır aksak oldu.
-
Hani Nasrettin hoca bir gün vaaz
vermek için kürsüye çıkar cemaate sorar:
-
-Ey cemaat ne diyeceğimi biliyor
musunuz? Cemaat hep bir ağızdan:
-
-Bilmiyoruz hoca derler. Nasrettin
Hoca Kürsüden inerken:
-
-Öğrenin de gelin o zaman der. Ertesi
gün Nasrettin Hoca yine kürsüye çıkar ve aynı soruyu sorar:
-
-Ey cemaat ne diyeceğimi biliyor
musunuz? Cemaat kendi aralarında kararlaştırmıştır yarısı başka yarısı
başka cevap verecektir:
-
-Yarısı biliyoruz yarısı da
bilmiyoruz diye cevap verirler. Hoca bakar cemaat hazırlıklı. Kürsüde
şöyle bir toparlanır ve cevap verir.
-
- Bilenler bilmeyenlere söylesin der.
-
Bizim 2010 7. grup umre de bu
pozisyonda oldu desem yalan olmaz. Zaten yazılırken Müftülük
görevlisine sormuştum:
-
-Hocamız Mekke ve Medine’ye ilk defa
mı gidecek? Memur arkadaş:
-
-Hacı ağabey niçin soruyorsun?
Diyince.
-
-1995 te Hac görevimizi yaptıran hoca
arkadaşta ilk defa gidiyordu. Ona şöyle yapalım diyince malım Hoca
bildiğini okur derler hesabı bildiğini yapmıştı. Hoca ve Hacca
gidenler grup olarak epey zorluk çekmişlerdi. Demiştim.
-
Zaten organizasyon için başlangıçta
bize mahsus vurdumduymazlık ve işi ciddiye alınmamıştı. Benim okuduğum
ve öğrendiğim kadar Diyanet İşleri Umre ve Hacca gidenler. İçin üç
günlük mecburi katılmaları gereken seminerler vermesi gerekli idi.
Bilgilerimizi tazeleyelim diye her üç günde de seminerlere gittim.
Konuşmacıyı beklerken bir ekran ve bir dvd oynatıcı camiye kurulmuştu.
Burada Hac organizasyonu ile ilgili bilgiler verilmekte idi. Birkaç
dinleyici kendi aralarında Arafat’a da mı çıkacağız, kurban mı
keseceğiz diye konuşuyorlardı. Çünkü bu adaylar buraya ilk defa
gidiyorlardı. Bilmemeleri normal idi; organizasyonun amacı da bilgi
vermekti.
-
Acaba Diyanet İşlerinin Umre için
yaptırdıkları ayrı bir dvd çekimi yaptırıp Müftülüklere dağıtılmamış
mıydı, yoksa adam Hac dvd yeter mi diye düşünülmüştü?
-
Birkaç kişi birikince bir görevli
geldi biraz bilgi verdi .Ben grubumuzun kaç kişi olduğunu ve grup
hocasının umreye gidip gitmediğini sordum müftülükten öğrenmemi
söylediler.
-
Ertesi gün yine birkaç kişi Hac dvd
sini izledik görevli 40 dakika kadar gecikti toplananların birkaçı da
gitti. Bir iki çocuk, bir hacı ve birde ben kaldık. Konuşmacıyı
dinledik. Konuşmacı eksiklik gördüğünüzü bize bildirin bizde yukarıya
bildiririz diye de tembihte bulundu.
-
Zaman geldi ve “Umre” için yola
koyulma vakti gelmişti. Terminal’e gittik, otobüsümüzü bulduk.
Otobüsümüz biraz gecikmeli de olsa hareket etti. Otobüsün çaldığı
hangi mezhep’e, hangi görüşü belli olmayan TÜRKÜ formatında ilahi
dinleyerek Ankara Havaalanına vardık. İhramlarımızı giydik.
-
Hocamız otobüste bana:
-
-Hacı ağabey ben 20 senelik imamım!
Mekke ve Medine’ye gitmedim fakat oraya on kere gidenden fazla bilgi
sahibiyim demesi de Müftülük görevlilerini benim söylediklerimi
bildirmeleri şüphesini aklıma getirdi. Bende:
-
-Bilgine diyeceğim yok!. Bilgi ile
uçak kullanmazsın, bilgi ile ameliyat yapamazsın, bilgi ile
yazamazsın. Bu gibi işlem ve görevlerde kâğıt üzerinde, bilgisayar
üzerinde yapılması, tatbikatının esas mekânda yapılmamasından dolayı
yanlışlıklara sebep olur. Bence senin gibi ilk defa göreve giden
arkadaşları bir önceki kafile ile tecrübe kazanman için görevli
göndermeleri, neyin nasıl olduğunu görerek yapman ve sana emanet
edilen kişilere de layık görevlerini yaptırman gerekir. Dedim.
-
Yukarıda konusu geçen müftülük
görevlisi arkadaş yememiş içmemiş hoca arkadaşımıza bu konuşmayı
aktarmıştı. Benim de korktuğum başımıza gelmişti. Korkum eşim ve
kendim için değildi giden Çorum gurubu içindi. Grupta oraya ilk defa
giden umreciler vardı. Korkum onlar içindi.
-
Havaalanında 2 saate yakın bekledik.
Bir kargaşalık ve bir telaş ile uçağa bulduğumuz yere oturduk.
-
Uçakta kim nereye bulursa oturdu.
-
Sayın görevliler!
-
Bu uçaklarda yer numaraları yok mu?
-
Biletlere her ilin umrecileri yan yana
gelecek şekilde topluca oturacakları bir düzenleme sağlanamaz mı?
-
Ben bu sistem ve düzende bu gibi ufak
ayrıntıları göz ardı eden koskoca Diyanet İşlerini savsaklamakla
suçlasam yanlış mı yapmış olurum?
-
Çorum gurubu darmadağın olduğuna göre
diğer illerin grupları da darmadağın oturdu. Nasıl olsa çay içme
molası vermek için bir yerde uçağın durma ihtimali yok düşüncesi ile
Cidde Havaalanına indik. Mekke’ye gitmek için her ile ayrı otobüs
tutulmuştu. Arap şoförün ille de bahşiş diye tutturması üzerine hoca
efendi bizlerden TL olarak da olsa biraz para verdi. Ben merak
ediyorum: Bu görev ile giden yetkili kişilere böyle durumlarda
harcaması için biraz harcırah verilmiyor mu?
-
Hava alanına inince kimin nereye
gideceği belli olmadın herkes etrafa dağıldı. Ben bagajımı alıp
havaalanını çıkış kapısına yöneldim.
-
Uçakta umreciler belirlenmiş
koltuklarda otursa ve topluca uçaktan inip gümrükte topluca geçip,
topluca bagajlarını almaları ve otobüslerine topluca gitmelerine
yardımı olur. Görevli hoca da oradan oraya koşuşturmaktan yorulmamış
olmaz mı?
-
Orada otobüsler dizilmişti.
Otobüslerde her ilin ismi yazıyordu. Kapıları kapalı olduğundan eşimle
bir bankta oturarak Çorum kafilesini bekledik. Kafile geldi hocamız
sayım yaptı tamamdık ve otobüse bindik. Otobüsümüz yine yukarıda bahsi
geçen ilahiyi dinleye dinleye kalacağımız otele geldik. Hocamız bir
saat sonra aşağıya inin otobüsle Tavaf yapmaya gideceğiz dedi. Bir
saat sonra indim birkaç umreci vardı. Grubu sordum bilmiyoruz dediler.
Hanımla ben kendimiz umremizi yaptık ve geldik.
-
Otelimiz çok güzel ve temizdi.
Çorum’dan tanıdıklarımıza ve otobüste tanıştıklarımıza sordum umrenizi
hocamız yaptırdı mı dedim.
-
-Hayır; hocayı bulamadık kendimiz
yaptık. Dediler. İki gün sonra bir konuşmada hocamız tavaf ve sayı
Ankara Müftüsü başka bir hoca ve kendisi olmak üzere kimsenin
gelmediğini bu üçünün birlikte yaptıklarını söyledi. Bende:
-
- Evet hocam doğru yapmamışsınız.
Buraya ilk gelenler ne yaptılar acaba diyince de:
-
- Ben şimdi soruyorum ve tavaf
yaptırıyorum diye cevap verdi. Allah kabul etsin. Ne deyelim
ceremesini ve sorgusunu bu organizasyonu yapanlar elbette bir yerde
verirler. Acaba ihramdan çıkan umrecilerin say yapıp yapmadıkları ve
umrelerini düzgün yapabildiklerini hüsnü zan edere bilir miyiz?
-
Acaba bu şekilde görev yaptıran kişi
görevini tam yapmış mı oluyor. Vicdanı rahat mı? Sorumluluğunu sonrada
telafi etme çabaları umrecinin ihramını çıkarttıktan sonra yaptığı
tavaf umre tavafı olur mu?
-
Mekke Otelimizde hiç hiçbir sıkıntı
çekmedik desem doğrudur. Yemekler eşimle bana göre çok güzeldi.
(Eşimin sitesinde yemekleri yayınlanır ve dergilerimizde de güncel
yeleklerini yayınlarım https://gurselyayin.com/yemekler/corumyemekleri.htm
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 105 25 Ekim 2007
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
68KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- BAZI ŞAİRLERİMİZLE TOPLANTI
- Geçen hafta içinde arkadaşlarla toplanarak
yaptıklarımızı, yapacaklarımı ve şiir içinde geçen birkaç saati
ebedileştirdik.
- Şair arkadaşlardan bazılar şiirlerini verdi ve
dergilerimizde şiirlerini yayınlamak için söz verdim. Allah C.C.
erdirirse arkadaşların şiirlerini sanal olarak yayınladığım Çorumlu
2000 Dergisi olan bu dergide Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde ve Aylık
Şiir Antoloji Dergisi’nde yayınlayacağım.
- Şayet sizde yazıyorsanız, çiziyor ve fotoğraf
çekiyorsanız sitelerimizde bulunan “SİZDE YAZIYORSANIZ” linklerini
tıklayarak inceleyiniz ve sizlerde katılınız.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 105 25 Ekim 2007 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
69KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- BİR ASKERLİK ANISI
-
Merhabalar!
-
Bundan seneler önce Alayı Talimgâhında
Çavuşluk kurusundayım. Bir çavuşumuz vardı Adanalı. Tek ve büyük bir kusuru
vardı Hâşâ Dine ve kitaba söverdi. Çavuş adayları olarak benim gibi düşünen 20
kişi idik. Talimgâhın bitimi için “Karaların Memedi” hazırlıyoruz. Kış bir
yandan üşütüyor, birde Kıbrıs Çıkartması yapılacak bütün Alay boşaldı sadece
Talimgâh kaldı. Moraller yüksel yalnız o çavuş kafamızı bozuyor. Övünmek gibi
olmasın birinci olmazsam bile ilk üçteyim. En son hafta artık o yirmi arkadaş
Adanalı çavuşa o kadar bozulduk ki Talimgâh Bölüğü Yüzbaşısına Adanalı çavuşu
şikâyet etmeye karar verdik. Toplandık önde ben kapısına vardık arkadaşların
sesleri geldiğinden arkama bakmadım bile gel sesini duyunca içeri girdim.
-
- Yüzbaşı ne var Onbaşı? Dedi. İrkildim.
Arkama baktım. Kimsecik yok. Beni bir kahkaha aldı ki sormayın. Katıla katıla
gülüyorum. Yüzbaşı tecrübeli. Yerinden kalktı kapıyı kapattı. Bana:
-
-Masasının önündeki sandalyeye oturmamı
söyledi. Oturdum. Gülme krizim gitti. Yüzbaşıya dönerek:
-
-Komutanım özür dilerim. Arkama bakınca
“Nasrettin Hocanın” bir hikâyesi aklıma geldi. Ona güldüm Sonra da kendimi
tutamadım. Dedim. Yüzbaşı:
-
-Hangi hikâyesi? Dedi. Bende:
-
-Hani efendim “Fil” hikâyesi var ya. Timur’a
bütün köy şikâyete giderler. Çadıra girince Nasrettin Hoca bakar arkasından
gelenler yok olmuşlar. O hikâye diyince: Yüzbaşı gülümser ve sorar:
-
-Ne şikâyetiniz vardı Onbaşı? Diye sorunca.
Ben de:
-
-Komutanım! Biz talimgâhı bitirmek üzereyiz.
Adanalı falan çavuşumuz devamlı dinimize ve kitabımıza sövüyor. Biz asker
ocağına Vatanımızı, Namusumuzu, Dinimizi korumak için geldik. Benim gibi
düşünen on dokuz arkadaşım vardı. Birlikte şikâyete gelmiştik. Arkamda hiç
birisi kalmamış. Dedim. Yüzbaşı:
-
-Tamam! Evladım anladım. Çıkabilirsin dedi.
Çıktım. Biraz sonra arkadaşlar etrafımı sardı. Sordular cevap vermedim.
-
Karaların Memedi bir geceliğine hazırlamıştık
4 gece Alayda oynadık Tebrikler aldık. Övgüler düzdüler. Dördüncü gün piyesten
sonra Çavuşluk diplomaları dağıtıldı. İlk üçte ismimin okunmasını bekledim.
Çıkmadı. 132 sırada adım okundu. Şikâyet etmemin cevabı verilmişti. Büyük
Millet Meclisine döndüğümde bölük komutanımız odasına çağırdı. Bana:
-
-Evladım! Alayı Komutanı senin için özel bir
not yollamış. Dinlemeni isterim dedi:
-
-“Bölüğünüzün onbaşısı not bakımında ikinci
olmasına karşı, arkadaşlarının oyununa gelerek yalnız bırakılmıştır. O yüzden
onbaşınıza diploması en son tarafımdan verilmiştir.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 105 25 Ekim 2007
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
70KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
OBRUK VE ÇORUM
-
“Sabırla koruk üzüm olurmuş”
demiş atalarımız. Çorum da sabrederek barajını yaptı ve
barajına su tutmaya başladı.
-
Gidip yerinde görmek istedim
ve bayramın ertesi günü Obruk’a gittim. Biraz da resim
çektim.
-
Yine dergimiz basılırken
obruk baraj yapım alanına gitmiştik. Rahmetli İsmail Pamuk ,
Oğuz Leblebicioğlu, Müze’nin fotoğrafçısı Rahmetli Mustafa
Büke ve ben. Orayı resimlemiş ve “Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat ve Edebiyat Dergisi’nin Yıl:1 Ekim 1998 Sayı 4 15.
sayfa’da Oğuz Leblebicioğlu’nun ‘Obruk Barajı’ yazısı ile
renkli olarak basmıştık. İşte 9 yıl 2 ay sonra aslında 10
yılın içinde ikinci ziyaretimi yalnız yaptım ve resimledim.
Kızılırmak’tan çok sular aktı. Baskı de olmazsa sanal olarak
ve daha da çok okuyucuyla buluşarak dergimizi devam
ettiriyorum. Çorum’un en uzun süreli basılan dergisi olarak
da “63 sayı” sanal olarak da yayınımıza 107’inci sayı ile
karşınızda yine Obruğu tanıtmaya çalışıyorum.
-
Belki bir belge olarak
sizlerle paylaşmak istedim.
-
Burada yayınlanan yazıda belirtilen ve
bilgileri o tarihte görevde olan ve dergimize bilgi olarak
veren DSİ Proje inşaat Mühendisi İbrahim Hakkı Şenöz ve
Obruk Şantiye Şefi Mehmet Karaca’dan almıştık.
-
Baraj Gölü Alanı: 50.2 km2
-
Baraj Gölü Uzunluğu: 38 km.
-
Baraj Hacmi: 661.110.000 m3
-
Baraj Tipi: Kil Çekirdekli yarı geçirimli
-
Baraj Beton Hacmi: 400,000 m3
-
Kret Uzunluğu: 504 m
-
Kret Eni: 12 m
-
Nehir Tabanından Yüksekliği: 67 m
-
Temelden Yüksekliği: 125 m
-
Derivasyon Tünel Uzunluğu: 655 m
-
Derivasyon Tünel Çapı: 10 m
-
Derivasyon Tünel Debisi: 1040 m2/saniye
-
Dolu Savak Tipi: Karşıdan alışlı kapaklı
-
Dolu Savak Boşaltım kapasitesi: 5000 m2/saniye
-
Kapak sayısı ve cinsi: 4 adet radyal kapak
-
Enerji Tünel ve tipi: 2 adet dairesel
-
Enerji Tünel İç Çapı: 7 m
-
Santral Tipi: Düşey Eksenli Francis
-
Brütü Maksimum Düşme :66.6 m
-
Üretilen Enerji Toplamı:473.000.000 kw saat/yıl
-
Baraj Kazı Ve Dolgu Toplamı: 25.000.000.000 m3
-
Sulama Yapısı ve Tipi: Dairesel
-
Sulama Cebri Boru Çapı: 2 m
-
-
10 YIL ÖNCEKİ OBRUK VE ŞİMDİKİ OBRUK BARAJI RESİMLERİ
Fotoğraflar Gürsel Yayınevi telifidir
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
|
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 107 25 Ocak 2008 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
71KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- EKSİK BİLGİ
- Bilgi; insanların aydınlanması için yazılan bir işlemdir.
- Bilginin yazılması ile bu bilinenin diğer bilmeyenlere aktarılması
olayıdır. Bu işlemi yaparken ne yazık ki bilerek veya bilmeyerek diğer
bilenlere de yanlış aktarılmaktadır. Ayrıca da bu bilgileri aldıkları gibi
aktarmaları, araştırmaları ise ayrı bir komedinin ve yanlışlıkları aktaran bir
araç olmanın da göstergesi cabasıdır.
- Bilgiyi aldığınız zaman bu bilginin doğruluğunu, bu bilgideki
anlatıların yanlış veya doğruluğunu araştırmadan diğerlerine aktarmanın
sorumluluğu yeni bilgiyi verene aittir. Bu sorumluluğun sonucuna da
katlanmasının gerektiğini bilmesi ve yanlış bilgilerin devamını sağladığı için
de susmayıp yanlışlıklarının düzeltme veya yeni bir çalışma ile aktarmaları
gerekmektedir.
- Pek çok bu konu hakkında anım bulunması ve bunları burada
yazarsam bir kitap olacağı Bir kaç anımı anlatayım:
-
Birinci anım:
-
Yeni emekli olduğum yıllarda Çorum’da yapılan
bir panelde Hasan Paşa Kütüphanesi ile ilgili bilgiyi aktaran İlahiyat
Fakültesi mensubunun Çorum İl Halk Kütüphanesinde bulunan “El Yazma Kitaplar”
dan bahsederken devamlı “Milli Kütüphane” ye devredildi demesi dikkatimi ve
şuur altımı çalıştırdı. Bu terimi ben; Hasan Paşa Kütüphanesi için
hazırladığım bir raporda: Çorum’da bulunan Tekke ve Zaviyelerin kaldırılması
hakkındaki Kanun” gereği olan senelerde gelen olayı anlatırken. Tekke, Zaviye
ve Medreselerden toplanan “El Yazmaları” için Çorumluların yaptığı ve yapılan
kütüphaneye “Milli Kütüphane” adını verdiklerini yazdığım halde konuşmayı
yapan kişinin dipnotta olan bilgiyi es geçmesi yüzünden Çorum’da bulunan el
yazma kitapların Milli Kütüphaneye gönderildiği sonucunun çıkması beni üzdü.
- Konuşmacı konuştu. Kürsüyü terk ederek tam önümdeki sıraya ve
benim önümde bulunan boş yere oturdu. Ben o şahsın omzuna dokunarak:
- -Konuşmanızda belirttiğiniz “Milli Kütüphane” bilgisini
nereden aldınız? Diye sorunca:
- -Size ne? Diye diklendi. Ben üsteledim.
- -Bu bilgiyi yanlış aktardınız. Sizi uyarmam benin görevim. Bu
bilgiyi Hasan Paşa Kütüphanesinden mi aldınız?
-
Diye üsteleyince. Cevap verme mecburiyetinde
kaldı. Ben de:
- - Ben de öyle olduğunu düşündüm. Dedim. Bu cevabım üzerine:
- -Bu bilgiyi kütüphaneden bir rapor olarak verdiler. Hazırlayan
da Mamut Selim Gürsel. Şimdi öğrendiniz mi? Diye cevap verdi. Bende.
- -Anlamıştım. Yalnız siz o raporu iyice incelememişsiniz.
Bilgiyi yanlış veya kasıtlı olarak eksik verdiniz. Dedim. Bana doğru iyice
dönerek:
- -Nereden biliyorsunuz? Dedi. Bende:
- -Ben Mahmut Selim Gürsel’im. O raporu ben yazdım. “Milli
Kütüphane” o raporda üstte açıkladığım gibi Çorumluların toplanan kitapların
konulması için şimdiki Belediye binasını hibe olarak yaptırdığı ve altının da
irat getirmesi için vakıf edildiğini okumadınız mı? Dedim. İlave ettim. Eğer
bu bilgi basılacaksa bu yanlışlığınızı düzeltiniz dedim.
- Bu birinci eksik bilgi ile yapılmıştı.
- İkinci anım:
- Adamcağızın birisi; bir gazetede halen yazı yazıyor. İşin
tuhafı 1996 yılında ona da bir gün bir kitap çalışması için ortaklık teklif
etmiştim. Ortak çalışmayı kabul etmişti. Beni altı ay kadar beklettikten sonra
sen kendi çalışmanı yayınla. Ben sonra yayınlarım diyerek o zaman bilgi
vermişti. Ben kitabımı yayınlamıştım. Birkaç yıl sonra yine o arkadaş
“Çorum’da basın Tarihi” ile çalışma yaptığını yayınlamıştı. Bende o zamanlar
Çorumlu 2000 Dergisi basılıyordu. Orada benim ortak olarak yayınlamak
istediğimiz kitabımda “Çorum Basın Tarihi” çalışmamın olduğunu yazdım. Bir
daha o konuya deyinmedi.
- Adamcağız bir gün gazete Çorum Hakkında yayınlanmış kitaplar
ve dergiler diye bir liste yayınlamıştı. Ne yazık ki; benim yayınladım
“Çorum’da Yatan Meşhur Yatırlar”, “Çorum 1997” Çorumla ilgili kitaplarım
ile,”Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergisi” ile “Sarı
Çiğdem Defteri” isimli dergilerden hiç bahsedilmemişti ki; Çorumlu 2000
dergisi 1. sayıda da gazetede kendisinin yayınladığı yazıyı yeni yazı diye
dergimde yayınlatmıştı. Kendisine: Bir daha yayınlanmış yazı vermemesini
söylemiş ve cidden bir daha dergime yazı vermemişti. Bu eksik yazıları yazı
yazdığı gazetenin arşivlerinde halen bulunmaktadır.
- Bu da bilgileri bildirmemekle ilgili bir eksik bilgi anımdır.
- Üçüncü anım:
- Yine dergimizin bir yazarı; Çorum 1997 kitabımın özetini
yayınlamış ve beni kızmasın diyerek de hiç alakası olmayan resim yardımı
yaptığımı belirten bir bilgi ile işi geçiştirmişti.
-
Son anım: Bu güne ait.
- Bu gün bir yazarımızdan bir vakıf için yazı yollanmıştı.
Sitemizde o ilçeyi ilgilendiren ve iki baskı yaptığım bir kitabımdan hiç
bahsetmemesi ve üstelik o çalışmamın sitemizde resmi ile yayınlanmakta
olmasına rağmen her ne hikmetse bahsedilmemesi ve yazının yayınlanması için
gönderilmesi de çok ilginç yeni bir anı birikimime girmiştir.
- Çok merak etmekteyim. Neden yapılan çalışmalar üstünkörü
yapılmakta veya çalınmakta ya da görmemezlikten gelinmektedir.
-
“Bir zamanlar bir siteye bunları yazmıştım”
-
Yıkıcı tenkit çok acı bir içkidir.
-
İçmek o kadar zordur ki kezzap gibi insanın
canını yakar.
-
Yapıcı tenkit ise en leziz şurup gibidir.
-
Yeniler her zaman yerilir. Daha ileri
gidilirse becerebilirsen daha iyisini sen yap diye cevap da gelebilir.
-
Benim gibi insanlar uygun olmayan ya da
eksiklikleri bildirmeden edemezler.
- Mahmut Selim GÜRSEL 9 Şubat 2008 Çorum
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 108 25 Şubat 2008 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
72KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
BELKİ
-
Kendisinden başka birisini
düşünmeyen bir şahıs; ağlar mı güler mi belli olmayan dudakları ile
bakan, saygıyı bile bilemeyecek kadar düşüce yoksunu, olan birisini
düşüne bilir misiniz?
-
Arakasında bir sürü bilmedikleri bu
şahsı alkışlayan; kişilerin koştuğu ve alkışladığını düşünün.
-
Bunun gibi kişileri birileri
tarafından yetiştirildiğini ve o toplumun bütün değerlerinin yok
edilmesin ve değiştirmeleri için elinden geleni yapar ve görevini
tamamlayarak anasının kucağına gider ve oradan yapacaklarını yapmaya
devam ederler.
-
Yetiştirilenler filizlerini vermiş,
Vatanın toprağına kök salarlar ve iyice benimsedikleri yeni
görevlerine körü körüne bağlanır ve büyüdükleri, yiyip içtikleri
Vatanlarını ya mürşitleri için ya da birkaç kuruş için satarlar. Bu
yeni kök selenlerin esas köklerinin daha önceleri bu vatanın
toprağında yaşamış ve o Vatanın idarecileri tarafından tolerans ve
insandır diye ülkede kalmasına müsaade etmiş başka din
sahipleridirler.
-
Bunlar yeni yapılanmada kendi
dinlerine de artık serbestlik olarak gördükleri ve ele geçirdikleri
ülkenin artık sessizleştirilmiş fertlerinin sessizliği ölçüsünde
artık tohum olmaya başladıklarını zannederler.
-
Bu kişilerin; kendilerini ve
etraflarındaki topluluktan başka hiçbir şey düşünmez, ülkenin diğer
fertlerini sömüren ve kanını emen varlıklar haline gelirler.
-
“Ey Bu Topraklar İçin Toprağa
Düşenler” beni ve diğer susanları af edin. Susturulmuşları da af
edin! Karışmayanları da af edin!
-
Önündeki örnek olan ülkenin en yakın
komşusunun hali seninde başına gelmesine ramak kalmadı mı?
-
Onlar da; bu suskunlukları ve
ülkelerin idarelerine katkıda bulunmadılar ve bildikleri doğruları
söylemediler veya söyletilmediler. Birkaçı ülkelerini kurtarmak
girişimi gibi göstererek Yeni Dünyadan güç ve kuvvet gelmesini
dilediler. Onlar da geldiler. Onları öldürdüler. On binlerce kadının
ırzına geçtiler ve bir o kadar çocukların masumluğuna bakmadan
katlettiler. Onları çağıran kuklalarına da yönetimi bırakarak ilerde
büyük bir yara olarak bıraktılar ve uzaktan kumandaya ait
programlarını çalıştırmak için kontrol mekanizmalarını kurmaya
başladılar.
-
Ey uykuda olan ve üzerine ölüm
toprağı serpilmiş insanlar!
-
Ne diyeceğiz?
-
Belki!
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 109 25 Mart 2008 |
|
|
|
BU
ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
73KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- HOŞÇA KAL
- İlk ayrılıktan sonra etraftaki
pek çok dedikodulara aldırmadan arkadaşı ile kırgınlıklarını
unutmak için karar aldılar. Birlikte geçirdikleri güzel ve
maceralı günlerin hatırına bir daha birbirlerini
kırmayacaklarına ve darılmayacaklarını söyleyerek
arkadaşlıklarını pekiştirdiler.
- Birlikte memleketlerinin
bilinmeyen yerlerini tanımış ve tanımayanlara tanıtmalardı. Eski
tarihi köyler, eski ören yerleri ve gizli kalmış tabiat
güzelliklerini ortaya çıkartmaları onlar için büyük bir haz ve
macera idi.
- Birçok kereler birçok kişiye
buldukları yerleri paylaşmak için onları gördükleri yerleri
görmeleri için ellerinden geleni yapmışlardı. Hatırladıkları pek
çok güzel olay olduğu kadar pek çok da tehlikeler atlatmışlar ve
pek çok kere de ölümden dönmüşlerdi.
- Yedikleri ve içtikleri ayrı
gitmeyen bu arkadaşlığın etrafında birçok arkadaşlıkların kurulu
olması olağandı. Bu arkadaşlıklar iki arkadaşın birlikteliğine
zarar vermemiş, birbirlerinin huy ve kişiliklerini tanıdıkça
daha da artmıştı. Dini inanç ve felsefi görüşlerinin çok az bir
ince ayrım farkı olması arkadaşlıklarının daha da ileriye
götürmüştü. Aradan tam on beş
yıl geçtikten sonra arkadaşların birisi verdikleri karardan
cayarak diğer arkadaşını ortada yalnız bıraktı. Giden arkadaş
istemeden ayrılığa sebebiyet vermiş ve ebedi yolculuğa çıkarak
hayatta kalan arkadaşını dünyaca yalnız bırakmıştı.
- Bu istenmeyen ayrılığın
nişanesi olarak sağ kalan arkadaş, dünyadan göçen arkadaşına son
görevini yaptı. Cenazesini toprağa verdi. Bütün cenazeye
gelenlerin kabirden ayrılmaları üzerine kabre dönerek gözleri
dolu dolu “hoşça kal” diye dudaklarından dökülen kelime ile o da
kabirden ayrıldı. Kabirde yalnız kala hoca efendi de falan
hanımın oğlu falan diye seslendiğini duyar gibi oldu.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 110 25 Nisan 2008 |
|
|
|
BU
ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
74KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
ATATÜRK'Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI 19 MAYIS
-
Tarihimizin
önemli ve kutlanması muhakkak elzem olan önemli günler vardır.
Bunların içinde 19 Mayıs 1919 Anadolu'da yeni Türk Devleti'nin
kuruluşunun temellerinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin başladığı gündür.
-
Önderimiz;
Atatürk Nutkunu bu tarihi olayı anlatarak başlaması ve kendisine
doğum gününü soranlara 19 Mayıs'ı olarak söylemesi bizleri
düşündürmelidir.
-
19 Mayıs'ın Millî
Bayram olarak ilanı Atatürk’ün bu güne önem vermesi ve Millî Mücadele
döneminde sonradan da 19 Mayıs yasa ile Millî Bayram kabul edildi.
-
Atatürk; Millî
Mücadeleden yana az sayıda, fakat etkin bir grup ile birlikte Millî
Mücadele Anadolu'dan başlatmaya karar verdi. Bir görevle tevdisi ile
Anadolu'ya geçme emri ile İstanbul'dan Samsun'a çıktı.
-
19 Mayıs 1919
Türk millî kurtuluş hareketinin başlangıcı oldu. Yeni kurulan Türk
Devletinin çağdaş değerlerle milletler ailesi içerisinde yerini
almasını da sağladı. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıktığı gün bir
devrin başlangıcının nişanesi olarak “Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı 19 Mayıs “ kutlanmakta ve kutlanmaya devam edecektir.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 111 25 Mart 2008
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
75KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- 27 MAYIS 1960
- Bu tarih benim hayatımda birçok
dönemin tarihi olarak yer buldu.
- İlk 27 Mayıs 1960 günü
sabahleyin Ankara Yenimahalle 9. durakta bulunan evimizden okula
gitmek için giyinip çıktım ve sokakta bir asker yolumu keserek:
- -Çocuk dışarı çıkma yasağı var.
Okullar kapatıldı evine dön dedi. Nede olsa subay çocuğu olduğum
için askere:
- -Asker ağabey! Neden çıkma
yasağı var? Diye sorunca asker:
- -İhtilal oldu haydi eve git!
Dedi. Eve girdim. Annem benden sonrada babam için kahvaltı
hazırlıyordu. Anneme:
- -Babam kalktı mı? Diye sordum.
Annem: Birazdan kaldıracaktım git kaldırıver! Dedi. Babamla
annemin odasının kapısına gittim, kapıyı tıklattım. Saat 07 yi 3
geçiyordu. Babam:
- -Gir dedi. Girdim. Babam
üzerini giymekle meşguldü. Döndü kapıdan tarafa baktı. Beni
görünce şaşırdı. Bana dönerek:
- -Oğlum okula niçin gitmedin?
Bende heyecanla:
- -Baba sokakta askerler var
askerin biri okullar kapatıldı. İhtilal oldu dedi. Ben böyle
diyince babamın yüzü bembeyaz oldu. Koşar adımla salonda bulunan
radyoyu açtı. O sırada bir tok ses ihtilal’ı haber veriyordu.
Bebem ceketini ve şapkasını alarak kapıya yöneldi. Aracının
gelmesine daha 15 dakika olmasına rağmen ve kahvaltı yapmadan
çıkması beni de şaşırttı. Biraz sonra babamda eve girdi. Babam
da subay olmasına rağmen eve girmesi ihtarı ile karşılaşmış ve
aracınız görev kağıdı ile gelir binbaşım evde bekleyiniz
denmişti.
- On dakika sonra kapı çalındı.
Babamın aracının şoförü kapıda idi. Selam vererek:
- Komutanım araç hazır
gidebiliriz dedi ve çıktılar.
- Aradan yıllar yıllar geçti.
Biraz bakanlık ile, biraz kitapların gitmemesi için mücadelemiz
ve memuriyette görevimizin son bulması üzerine Çorum’da
bulunmayan bir iş yapmayı düşündüm il olarak Çorum’da Gürsel
Yayınevini açtım. 27 Mayıs1988
- Yakın tarihlerde de bir
mahkememizin başlangıç tarihi 27 Mayıs 2008 Bu mahkemeye
Yargıtay itirazım 27 Mayıs 2010 en sonda bu tarihte yeni
pasaportumu aldığım tarihte aynı tarihi taşımakta.
- Artık; bu bir tesadüf mü ilahi
bir takdir mi onu da siz değerlendirirsiniz.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat
Dergisi Sayı: 111 25 Mart 2008 |
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |