|
|
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
|
|
TAKDİM |
HAYAT HİKAYESİ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
TAKDİM
Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve
bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak
görülmelidir.
Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini
veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da
benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.
Bu
çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış
olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı
göreceksiniz.
Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir
kitaptır; onu okumamız gereklidir.
Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar
veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar
veremeyiz.
Mahmut Selim GÜRSEL
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
GÜRSEL
YAYINEVİ ve ÇORUMLU
DERGİSİ SAHİBİ
1947
tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum
evine giderken doğmuşum. Babam Eminsu Ali Rıza Gürsel,annem ise Fahriye
hanımefendi idi.
İlkokula
İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara Yenimahalle
Ortaokulunun birinci sömestrsinde babamın emekli olmasından
dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna devam ettim. Babamın
"oku da oğlum ceketimi satar seni okuturum" diyerek
bana yaptığı nasihatleri ters tepki yaptı. İlkokul sıralarında okuyarak
pilot olmanın düşlerini kurardım. Bu hayalim gerçekleşmedi. Babamın baskısı
karşısında babama okumuyorum diyerek
okulu birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın
yanına girdim. Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967
tarihin de askerlik dönüşü, 28 Mart 1969 Ankara Emniyet Müdürlüğüne
teknisyen olarak göreve başladım. Ortaokulu dışarıdan 2
yılda bitirdim 09 Ekim 1972 tarihinde polis memuru olarak Ankara'da
altıncı şube ve kara kollarda çalıştım. 16 Eylül 1973 tarihinde
Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim.
10 Temmuz 1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak
geçtim. Dışarıdan Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim.
Kendi kendime Osmanlıcayı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz
ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel Sanatlar
Galerisinde ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim.
03 Ağustos 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına
atandım.
1990
tarihinde ilk kitabım olan Dewey Onlu Tasnif isimli kütüphanelerdeki kitapların tasnifi
yapılan kitabı 10 yıllık bir
araştırma ve çalışma iye "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)" kitap
haline getirip Kültür Bakanlığına sundum. Kitabımdan Türkiye'deki
bütün kütüphanelere dağıtılmak üzere 1000 adet satın aldılar.
Marangozluk,oymacılık, polis memurluğu,memurluk ve idarecilik
yaptım. Her çalıştığım meslekte çeşitli önemli olaylar oldu ise de son
çalıştığım kurumda bence en önemli bir hatıramı anlatmak
istiyorum: Kütüphanedeki çalışmalarım ve " El Yazması
Kitapların Çorum'da kalması için verdiğim
çabalar neticesinde Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım
beni çok yıktı. Fakat bu üzüntümün boş olduğunu
zamanla gördüm. Rabb’imin izni ile Hacca gitmek nasip
oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile
oldum. Mesleklerin insanlara sağladığı maddi avantaj olarak,evinizi
geçindirecek,namerde muhtaç etmeyecek avantajından
başka,manevi olarak;sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız
problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat
okulundan öğrenmiş oldum.
1993 yılında Türkiye'deki bütün
kütüphanelerde bulunan " El Yazması " kitapların Ankara Milli
Kütüphanesine toplanma kararı veren Kültür Bakanlığına karşı Çorumlu
hemşerilerimi haber dar ettim, mahalli radyodan ve gazeteler ile parti
il Başkanlarını ile Millet Vekilimiz Adnan Türkoğlu ve Belediye
Başkanımız rahmetli Turan Kılıççıolu'nun destekleri ve diğer
kuruluşların da katkısı ile "El Yazma kitapları" Çorum'da kaldı. Açık
öğretim için üniversite sınavlarına girip kazandım. İkinci sınıfta
iken Çorum'a tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane
kazandırmaktır. Yazma kitapların korunması ve Çorum'da kalması için
yaptığım girişimim yüzünden 25 Nisan 1994 tarihinde Tatvan Bitlis'e
Müdür olarak tayinim çıktı, tayin edildiğim yere gitmeyerek
emekliliğimi istedim.
1994 Tarihinde nasip oldu eşimle
birlikte Hacı olduk.
27 Mayıs 1998
tarihinde Çorum'da ilk Kültür Bakanlığından tescilli "Gürsel Yayınevi"
tarafımdan açıldı.
Yazı yazmaya
beni kimse teşvik etmedi Kütüphane için
hazırladığım kitap beni yazmaya teşvik etti. Yazılarım mahalli
basında yayımlandı. Yazılarımdan dolayı bir ödül almadım; fakat kitapları ve
bu dergi benim için en büyük ödüldür.
Yayımlanmış çalışmalarım :
"
Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) Haziran 1991 ",
"Çorum
97 1997"
"Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar Haziran 1997- 2.
basım 1998",
" Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve
Edebiyat Dergisi Temmuz 1998,
" Sarı Çiğdem Şiir Defteri Mart 2002" ,
“Çorum 2002” adlı basılmış çalışmalarım
bulunmaktadır.
"Menakıb-ı Koyun Baba 2004"
"Çorum Yemekleri 2004 Eşimin
Çalışması"
"Hacım Ağustos 2007"
"Çorumlular ve Çorum'a Hizmet Edenler
Temmuz 2008"
Bakanlığa
sunulmuş;"Alfabetik Türk ve Yabancı Yazarlar Fihristi" ve "Ne
Nerede Başlıklı Arama Fihristi" basım için hazır
beklemektedir. Yazılarım daha çok araştırma dalı ile makale
türüdür. Tiyatro çalışmalarım, şiir ve hikaye denemelerim
bulunmaktadır. Şu anda dergimde yazılarım çıkıyor.
Benim okuyucularıma diyeceklerim şudur ki. Doğru bildiğiniz
konuları savunun. Bu savunmanız size belki tepkiler getirecektir.
Bu tepkileri inceleyerek doğru olup olmadığını araştırın.
Saygılarımla.
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
03KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- EL MAHKUM
-
İşte bir yılı daha arkamızda bırakarak yeni bir yıla,yeni beyaz
sayfalara geçiyoruz. 25. sayıda 2001 Nisanında %50 lik bir
fiyat artımı yapmıştım. 2002’de de inat ederek fiyat artırımına
girmedim. 21 sayılık fiyat artırımı ekonomik krizi kendimiz
karşılamaya çalıştık. Fakat; ticaretin ne olduğunu
bilemediğimizin, öğrenemediğimizin göstergesini zaman gösterdi.
Ne oldu: Pek çoğunuzun bildiği gibi iş yerini kapatmak
mecburiyetinde kaldım.
-
Bu yeni yılda 1.500.000 lira olan fiyatımızı 2.000.000 liraya
çıkartmaya mecbur kaldım. Bu fiyat düzenlemesi ile de ne kadar
idare edebilirsek devam etmeye çalışacağım.
-
Dergimiz öğünmek gibi olmasın epeyce yol aldı. 1998 tarihinde
dört renkli 32 sayfalık bir dergi olarak siz Çorumluların
görüşüne sunmuştum. Çorum'da Dergimiz üçüncü cildini 36. sayıda
bitirmiş; bu elinizdeki 46.sayısından birkaç sayı sonra da
yayınlanacak olan 48. sayı ile dördüncü cildini tamamlamış
olacak.
-
Bir çok hemşerimiz dergimizi sırtında taşımaya çalıştı. Bir çok
Çorumlu da yazılarıyla dergimize katkılarda bulundu. Ben sözümde
durdum. Onlarında bazıları sözlerinde durdular. Bazıları da
olumsuz baskılardan yada tepkilerden ayrıldılar. Onlar bizim
için halen Çorumlu 2000’li olup,dergimizin web sitesinde hayat
hikayeleri bulunmaktadır.
-
Çorumlu Dergisi sahibi olarak ve Çorum adına hepinize teşekkür
ederim.
-
Dergimiz; mahalli bir dergi vasfında 21. sayıya kadar varlığını
sürdürdü. 24. sayıdan itibaren ise; MAHALLİ DERGİLİKTEN,
BÖLGESEL-ULUSAL bölümlerini de atlayarak EVRENSEL bir dergi
statüsüne geçti. Bu başarımızı basın tarihi içerisinde hiçbir
periyodik yayında görülmeyecek atlama ve atılım olarak görmemiz
hiç de abartılı değildir. Çorum’da yayınlanan hangi yayınımızın
sitesi aylık olarak değiştiriliyor? Çorumlu 2000 dergimizin
bütün yazıları https://gurselyayin.com adresinden piyasaya
çıktığı gün yazılarının tamamı (yazı olarak) yayınlanmakta. Sarı
Çiğdem dergimiz de aynı şekilde aşnı sitede yayınlanmakta.
-
Biz Çorumluyuz. Bizim yaptığımızı her babayiğit başaramaz dersek
abartmış olmayız.
-
Sizlerde biraz daha katkılarınızla dergilerimizi desteklerseniz;
ben de elimden geleni bu güne kadar yaptığım gibi Rabb’imiz
sağlık ve afiyet verirse devam ettiririz.
- YENİ YILDA YAPMAYA
ÇALIŞACAKLARIMIZ:
-
Gelelim yeni yıl neler yapmayı düşündüğümüze:
-
Bildiğiniz gibi “SARI ÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİ” gelecek sayı ile 12.
sayısını tamamlamış oluyor. Bu sayfadan Şiir Defterine reklam ve
şiir vererek katkıda bulunanlara da teşekkür ederim. Bu ay 11.
sayı yayınlanmış oldu. Şiir dergisinden 10 sayı olarak üzerinde
bulunan 500.000 lira olarak 25 adet kadar dergi ücreti aldım.
Maalesef aldığım reklam parası ile kaldık. Şiire meraklı
hemşerilerimiz katkıda bulunurlarsa yayınlamaya devam ederiz.
Katkıları kalkarsa Çorumlu 2000 Dergimizde iki sayfalık şiir
bölümünü arttırır, şiir severleri ve şair arkadaşlarımızı
kırmamaya çalışırız inşallah. (1)
-
Yeni yılda başka bir projem de; Çorumlu 2000’de yayınlanan
hikayeleri antoloji olarak yayınlanma tarihleri ile kitap haline
getirmeye çalışacağız. Ayrıca 80-100 sayfalık yazıları bulunan
yazarlarımıza bir jest olarak “ÇORUMLU 2000 DE “ başlığı altında
yazar ve çizer arkadaşların yazılarını kitaplaştırmayı
düşünmekteyim. (2) Dergimizi yaşadığı sürede sayfalarını
dolduramayan arkadaşlarımız da gayret ederek önümüzdeki yıl
içerisinde sayfa sayılarını artırırlar, Çorumlu 2000 den
serisine kendi yazıları ile de katılımları olur.
-
Geçen yıl hazırladığımız 1-12. sayılar CD si maalesef katkı
reklamı bulamadığım için” bir hemşehrimiz hariç” kaldı. Bazı
meraklı hemşehrilerimizin özel istekleri karşılığında onlara CD
kopyalanarak verilmektedir. Merak ederek soranlara da bu
sayfadan toptan cevap vermiş oluyoruz.
-
Ben ve yazar arkadaşlarımız sıhhatli, neşeli, ekonomik
krizlerden uzak, aile problemleri olmayan bir yeni yıl dileriz.
Her iş Rabb’imizin dediği gibi olur. Bizler sadece temennilerde
bulunuruz, gerisi O’na kalmış işlemden ibarettir. O ol der olur,
öl der ölürüz. O ne derse o olur,geresi boş söz vesselam.
-
SEN NEYMİŞSİN BE ABİ!
-
Biz, elimize kalem alınca kendimizi, en dindar, en üstün, en
yüce, en bilgili, en Rabb’ine yakın, en, en, en zannediyoruz. Bu
enlerle neyiz mi diyoruz,yoksa nefsimizin bizi herkesten yüce
gösteren bir BÜYÜKLENME, kendini BEĞENME, kendini YÜCELTME
hastası mıyız?
-
Her halde bizler böyleyiz. Bizden dindar kimse yok. Bizden iyi
ibadet eden yok. Bizden iyi bilen yok. Fakat işin aslı öyle
değil. Elimize geçen fırsatları en iyi değerlendiren biziz.
Elimize verilen imkanları kendi çıkarlarımıza kullanan biziz.
İktidar olur olmaz, hemen bizden, bizden değil, bize yarar, bize
yaramaz diye hemen kolları sıvarı, o ilin en gözde kimse hemen o
ilin biliri kesilir, o bilgisi ile de vurduğu vurduk, kırdığı
kırdık, yazdığı, doğru, ettiği tamam gözükür.
-
Acaba o kişi nedir, nasıldır? Nasıl bir grubun temsilcisidir?
Taraflı mıdır, tarafsız mıdır? Hak, hukuk bilir mi? Tevazuu
gösterirken acaba büyüklük taslayıp taslamadı denenmiş mi? Acaba
doğru karar verecek bir seviyede midir? Yoksa kendi bildiği
doğru, kendi yazdığı tam, yeni ve düzgündür. Hatta o kadar
ileriye gidebilir ki; bırak şahısları ülkeleri bile kendisine
göre yorumlar. Müslüman ülkeleri ne kadar Müslüman? Falanca kişi
şöyle davranıyor, anlında yazıyor MÜŞRİK, davranışı böyle KARFİR,
Falan ülkeli ya, muhakkak TOTEME tapar, Müslüman bir ülkede
yaşar ama MÜSLÜMAN değil?
-
Be kardeşim sen bu adamların kalplerini yarıp da içlerine
bakabilecek bir kabiliyete mi sahipsin? Yoksa seninde bazı
bilmediğimiz gizli güçlerin mi var?
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 46 25 Ocak 2003
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
04KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- OKUYUNUZ!
-
Oku diyerek ilk emrini veren Rabb’imiz; kulu Peygamberine OKUMA
dememiştir.
-
Bizler her olumlu emri MA-ME eklerini olumsuz hale
getirebilmekteyiz. Bu ekle; Oku emrini olumsuz yapmak için “OkuMA”;
yaz emrin olumsuz yapmak için “YazMA”; tut olumsuz yapmak için
”TutMA” bu örnekleri çoğaltmamız mümkün.
-
Bizim zamanımızın ilkokul birinci sınıflarında bizlere OKUMA
kitabı ile okumayı öğretirlerdi. O zamanki; Türkiye
düşmanlarının bizlerin ilgisizliği ile okuyun kitabı olumsuz
olarak okuma kitabı olarak lanse etmeleri yüzünden bizlerin
okumalarını da böylece önlemişlerdir. Şuur altımıza okumamamızı
işlemişlerdir.
-
Bu günlerde bir “kitap okuma” kampanyası ile de kitap okutmama
imajını bilmeyerek devam ettiriyoruz.
-
Gürsel Yayınevi bu kampanyanın yanlış olduğunu bilinci ile KİTAP
OKUYUNUZ başlığı altında yeni bir kampanya açmış bulunmaktadır.
Dergimizin abonelerin de katılabileceği; 12 sayı abone
ücretlerini peşin ödeyen abonelerimize yayınevimizin ikinci
baskısını yaptığı Kaynak Eserler Dizisi 3: “Çorum’da Yatan
Meşhur Yatırlar (Tezkire-i Makamat Ali İzzet) ” Efendinin
kitabını ücretsiz HEMEN verilecektir. Bu kampanyamız Şubat,
Mart; Nisan, Mayıs ve Haziran ayına kadar devam edecektir.
Ayrıca dergimizin yazarları ile de konuşularak diğer aylarda
onların kitaplarını da sizlere promosyon olarak vermeyi
düşünmekteyim.
-
Bu ay ile dergimiz 2002 yılını sizlerin sayesinde eksiksiz aya
ay olarak yani; on iki sayı olarak tamamlamış ve sizlerin
görüşüne sunmuştur. Yayınevimizin bürosunu ekonomik sıkıntı
yüzünden kapatmış bulunmaktayız. Benimle konuşmak ve işleri için
bilgi almak isteyenler telefonla e-maille bana uğraşmaktadırlar.
Sizlerinde bilgi ve yazılarınızı veyahut isteklerinizi bu
iletişim vasıtaları ile tarafıma bilgi verirseniz, görüşür ve
buluşuruz.
-
Bildiğiniz gibi; dergimize yazı veren arkadaşlarımız sadece
Çorumlu olmamakla beraber kendilerini Çorumlu sayan
arkadaşlarımızdır. Fransa, Almanya gibi yurt dışı yazarlarımız
ve İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve başka illerden de
yazarlarımız yazılarını peyder pey göndermektedirler. Ben de
onlara; yazılarının yayınlandığı sayıları posta kanalı ile
yollamaktayım.
-
Yayınevimizin ikinci dergisi olan “Sarı Çiğdem” de bu ay bir
yılını doldurmuş bulunmaktadır. Bu dergide bulunan ön sözümü
buradan da siz Çorumlu okurlarımıza taktim ediyorum:
-
Sarı çiğdem’in BİRİNCİ YILINI BİTİRDİK! Reklam verenler; şiir
verenler ve Gürsel Yayınevi. Ömür bir su sel gibi aktığını işte
bu günde gözüktü. Bir yıl önce onlarca hemşehrimizi reklam verin
diye rahatsız ettiğim güne dönersek, önceleri bu savımın
tutulmayacağını düşünmüştüm. Savım üç bölümdü. Birinci bölümü
%50 olabilirliliği olan “Reklam” bulabilip almamı kapsıyordu. Bu
bölümde analizini yaptığım gibi %50 ile sınırlı kaldı. Bu benim
beklediğim bir sonuçtu. Savımın ikinci bölümü için tereddüt
etmeme gereği olmayan “Şiir” bulma imkanı idi ki,bu imkan
yüzünden “Sarı Çiğdem”i düşünmüştüm. 12. sayıya kadar şiir
sıkıntısı çekmedik. Mahalli Aşıklara bu yıl girmek istemedim ve
girmedim. Bunu bir eksiklik olarak içimde halen saklamaktayım.
Savımın üçüncü bölümü ile bu günlere geldim. Bu tezimiz ise
maalesef benim %30’luk tahminimi bulması olmayan maddi dönüş
%1’lerde kaldı.
-
Şiir veren arkadaşların bazılarına şiirlerinizi yayınlarım. Siz
de tanıtımını yapın dedik, sponsor bulun dedim, bir arkadaştan
başkası ilgilenmedi. Daha doğrusu kendi şiirlerinin yayınlandığı
dergiyi bile tanıtmaktan çekindiler ya da istemediler.
-
Yeni sayımız belki biraz gecikir, belki de yayın hayatımız sona
ererse, bana darılmayınız. Birazda bu eksiklikler için siz
çabalayınız. Mahmut her işin peşinden koşması ile tanınır
demeyiniz.
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 47 25 Şubat 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
05KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
-
- KIBRIS VE TÜRKİYE
-
KKT Cumhuriyeti'nin ilanının 18. yılını bitirdi 19'uncu yılına
15 Kasım 2002 tarihinde coşkuyla kutlandı. Tabii bu kutlamanın
Türkiye ve Kıbrıs açısından alışagelmişlikle ve her zamanki
devlet törenleri ile geçiştirildi.
-
Bizce bu törenlerin alışa gelmişlikten daha ötesinde
kutlamalarla dünyaya gösterilmesi gereklidir biz Türklerin en
kötü irsi özelliğimizden birisi de bize yapılan kötülükleri
çabuk af etmemiz ve yapılanları da çabuk unutmamız olarak Kıbrıs
için 1974 tarihinde Barış Harekatının yapılma gereği ve
Türkiye'ye getirdiği sıkıntılar unutuldu. Kıbrıs'ta ve Kıbrıs
dışında yaşayan Kıbrıs Türkleri aradan geçen bunca zaman aşımı
neticesinde yok edilme tehlikesi altında yaşadıkları günleri;
bazı Kıbrıslılar çabuk unuttular. Unutmalarının sebebi ise zaman
aşımı ile, yeni yetişen gençlerin geçmişteki sıkıntıların içinde
bulunmamalarından dolayı; büyüklerinin anlattığı korkulu günleri
bir masal olarak dinlemeleri neticesinden olsa gerek dersek
yanılmış olmayız.
-
Türkiye'de yaşayan halkımızın da bazıları; aynen Kıbrıs'ta
yaşayanların anlayış bakımında yeni düşüncelerle “Ver de Kurtul”
düşünce tarzı içinde olmalarını irdelersek; onlarında o
sıkıntılı ve üzüntülü günleri unuttuklarını, Milli heyecanlarını
yitirmeleri neticesini gösterirsek onları da analiz etmiş
sayılabiliriz.
-
Kıbrıs probleminin baş gösterdiği yıllarda Türkiye'nin hemen
hemen her vilayetinde Kıbrıs için yapılan “Ya Ölüm; ya Taksim!”
gösterileri tarihin tozlu sayfalarında yok olmuş görünmektedir.
Bu gösterileri bilmeyenler, ya da bilmek istemeyenler tarafından
benimsenmektedir diye düşünülmesi gerektir.
-
1974 harekatının getirdiği öldürülmeden kurtulma ile beraber
Türk Ordusunun getirdiği özgürlük ve bağımsızlık Sonunda Kıbrıs
Türk'ünü ve Anavatan Türk'ünü idare edenlerin Avrupa ve ABD ye
Kıbrıs'ı tam manası ile tanıtamaması, hatta ve hatta belli
zamanlarda Türkiye'yi tamamen karşısına alan Arap kökenli eski
tebaalarımız bile Kıbrıs'ı tanımak istemediler. İslâm Birliğini
sağlamakla görevli olan bir etkinlik olan İslam Konferanslarına
bile Kıbrıs Hükümetleri bir gözlemci sıfatı ile davet edilmeleri
ile de İslâm ülkelerince de Kıbrıs'ın tanınmadığının göstergesi
olduğu bir gerçektir.
-
Türkiye ve Kıbrıs'ın tanınmamasına karşın; Kıbrıs Rum kesimi ile
de uzun süren, çıkmazlarda ve belirsizliklerde ilerletilen
görüşmelerin devam ettiği günlerde yapılan bazı blöflerin
gerçekleştirilmemesi de bizlerin zaafı olarak düşünülmesi
gerekli olan etkenlerdir. Yapılan bir blöfte Ana Vatana
bağlanmaları için bir karar alınması ve bağlanması bu işi
kökünden halleden bir bağlanması bu işi kökünden halleden bir
hareket olacakken, elde olan bu kozun kullanılmaması da
düşündürücüdür. Ayrıca Avrupa Birliğinin Kıbrıs Rum kesimini
kendi bünyesine alma çalışmaları içerisinde de bu konuyu
halletmeleri basit bir kararla olacakken Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs planı meydana
çıkartılmıştır. Bu plan ve diğer girişimleri bir çırpıda
halledecek basit uygulamaları görmemezlikden gelen Avrupa
Birliği de bu planla uzun bir süre içerisinde Kıbrıs Türk
tarafını asimize edecek olan birleştirmekten çok parçalamak ve
yok etmek görüşünü dayatması da göz önünde bulunmaktadır.
-
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs planı
bir çözümsüzlük ve iki kesiminde katılmayacağı bulunan maddeleri
propaganda ile gençleri kışkırtıcı, ayartıcı sanki bu plan kabul
olur olmaz hemen Avrupa'da işleri, aşları, maaşları hazırmış
gibi davranmaya itmesi, onları bu plan ile kandırılması da
düşündürücüdür.
-
Bu düşünceleri empoze edenlerin kimler olduğunu da bilmememiz,
araştırmamamız çok düşündürücüdür.
-
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs
planının bizlere adeta zorlanarak kabul ettirilmeye
çalışılmasının sebeplerini düşünüyor muyuz? Zannetmiyorum.
Düsünenlerimiz ise kendilerini pek yormuyor. Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs planının kabulünü
isteyenler ise çok ileride bir tanıtım, çok ucuz bilgilerle
çalışamayan kesimi etkisi altına alıyor. Bu etkinin karşısında
bulunanlarla, etkide kalanlar birbirlerini hıyanetle
suçluyorlar. Bu iki grupta kendi açılarından haklı olduklarını
düşünmelerine karşın eski tecrübeleri ile Rum kesiminin eski
durumunu bilenlerin haklı olduklarını düşünmemiz gerekmektedir
ki; bu kesim: Türk kısmına yerleştirilecek Rumların ilerideki
eşitliği bozması, Türk bölümünün elinde bulunan mümbit yerlerin
çoğunluğu Rum kesimine bırakılmakta, Kıbrıs Türklerine mukayyet
olan Türk Ordusunun Kıbrıs Adasından azaltılarak geri çekilmesi,
Türk Gençlerinin Avrupa içinde eritilmesi ve başka Kıbrıs Türk
kesimi enayi yerine konmuyor mu ? Şartları kısaca incelersek:
-
-Kıbrıs'ta 82 yerleşim merkezinin boşaltılması,
-
-70-80 bin Türk'ün göçmen durumuna düşmesi,
-
-%36 dolayında olan toprak miktarının %26lara indirilmesinin
istendiği anlaşılmaktadır.
-
-Türk Bölümüne bırakılan %26 oranındaki topraklara, tüm Rum
göçmenlerin de geri dönme hakkı tanınmaktadır.
-
-80 bin civarındaki Rum'un bizden alacakları topraklara
yerleşmesi ,
- -
Türk tarafından alınan topraklarda şu anda oturan Türklerin bu
toprakları terk etmeleri ile muhacir durumuna düşecekleri,
-
-70 bin Rum nüfusun da Kıbrıs adabında serbest dolaşım ve
yerleşim hakkından istifade ile içimize dönmesi halinde Kıbrıs
Türk'ünün toprak oranı %20 hatta %18'e düşecektir.
-
-Rum tarafına bırakılacak olan yerlerin içinde kalan havaalanını
da kapsadığı görülmektedir.
-
-Kıbrıs'ta nüfus dengesi Türk'ünün aleyhine 7'ye 2
görünmektedir. Toprak tavizi ve zorunlu göç sorunu bu oran
Kıbrıs Türk'ünün aleyhine değişecektir.
-
-Kıbrıs Türk'ünün yaşam garantisi olan Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin sayısının azaltılıp, mevcudiyetinde bulunan ağır
silahlardan arındırılıp bir polis gücüne dönüştürülmesi.
-
-Kıbrıs Türk'ün korumakla mükellef bulunan Türk Birliği adayı
terk etmesi durumunda Kıbrıs Türk'ünün can güvenliği çok uluslu
gücün insafına terk edilecektir.
-
Bu maddelerin tümünü, hatta bizim gözümüzden kaçan bölümlerinde
bulunduğunu da göz önüne alarak; KIBRIS ÜZERİNDE OYNANA OYUN”
yeni değildir. Bu oyunların en yeni bilgisi ise 28 Ocak 2003
tarihinde televizyonlarda Kıbrıs Rum kesiminin başında bulunan
idarecinin verdiği cevapları dikkatli dinlemeli ve iyice
irdelemeliyiz.
-
Dikkat edelim. Bu bize sunulan “Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs plan” aynen kabul edilmesi
durumunda başımıza nelerin geleceğini, Kıbrıs Türk kesiminin
Avrupa Birliğine katılacağı umutlarına karşın, temelli
Milliyetlerinin yok olacağını düşünmeleri gerekmektedir. Bizce
aç olarak hür yaşamak; Tok olarak tasma altında bulunan “Kurt
ile köpek” hikayesini burada tekrar anlatmana gerek görmüyorum.
-
Eğer AVRUPA isteseydi,birliğin sınır probleminin kalmamasından
dolayı Kıbrıs ile birlikte Türkiye'yi de üye yapar, hiçbir
problem olmadan, Rum tarafı Türk tarafına, rahatlıkla AT üyesi
olarak geçer, Türkler de Avrupa'ya rahatça girer çıkar ve hatta
Rum kesimini de bile yatırımlar yaparak bizi de kendi içlerinde
asimize ederlerde. Avrupa aptallığına yansın.
-
Saygılarımla
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 47 25 Şubat 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
06KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- AVRUPA BİZİ NEDEN ALMAK
İSTEMİYOR ?
-
Avrupa; eski Avrupa ve yeni Avrupa diye ayrılacağını
düşünmememiz gereklidir. Bu düşünce ile hareket edenler;
tespitlerini maalesef düzgün yapmış sayılamazlar. Gerekçelerini
şöyle sıralamamız yanlış olmaz diye düşünüyorum:
-
Türk’ün Müslüman olduğu için kendi içine almaktan korkmaktadır.
Neden korkmasın ki; Almanya bizi ülkesinde çalıştırmak için
götürdüğünde bu günlere geleceğini her ne hikmetse düşünemedi.
Onun amacı; ücretli köle olarak götürdüklerini çalıştırdı,
çalıştırdığı bu Türk ailelerinin çocuklarını okuttu, kendi
ülkesinin vatandaşları olarak yetiştirmek istedi. Bu
yanılgısının en büyük payını; kendi gelenekleri ile
örtüşmediğini akıl edememesinden oldu.
- O
kendi gelenekleri ve yetişme tarzında 18 yaşını tamamlayan bir
çocuk ailesinden kopar. Kendi ayakları üzerinde dururlar,
pişerler ve katı tutum karşısında katı tutumlarını olduğu zaman
de da kendi çocuklarına uygularlar. Türk aile yapısı;
evlatlarının 60 yaşına da gelse halen çocukları olduğunu, bu
çocuklarına halen anne ve baba hakkı olarak çocuklarını
korumaları, çocuklarının ise anne ve babalarını 70 yaşına da
gelse sayıp, onların önüne geçemeyeceklerini düşünememelerinden
yanıldılar. Bazı istisnalar bu tezimin dışında kalabilirlerse de
onlarında ailelerinin temelinde veya kuruluşunda bazı sakınca ve
terslikler bulunabilir. Bunlar; ya aile uyuşmazlığı, ya kültür
farklılığı, ya ekonomik gerekler veyahut diğer psikolojik
etkenler kapsar.
-
Avrupa Türk’ü kendi mayası ile mayalamaya çalışsa da bu mayayı
tutturamamıştır. Yeni bir insan türü geliştirmiş ve bu
geliştirdiği tür ile başı çeşitli şekillerde belaya girmiştir.
Bu yeni nesil ya tamamen onların 20 yıl önceki genç kuşağının
yaşadığı “Hipi” görüşü ile eş bir görüşü benimseyenler olmuştur
ki bunlar yukarıda istisnalar olarak gösterilen tür için
gösterebiliriz. Diğer grup ise hem İslâm; hem Müslüman yaşayışa
uygun, hem de Almanya’nın politikasını bilen, akıllı ve teknik
kadroları yavaş yavaş ele geçiren bir kuşak olarak gördüler.
Ellerinden bazı önemli mevkilerin bu kuşağa geçtiğini görünce
korktular ve tarihlerinde bilinen Türk akıncılarının 400 yıllık
egemenliklerinde gösterdikleri adalet, birlik, beraberlik ve
vatan hasreti ile çalışan kişileri görünce çok korktular, bu
korkuları ile yaşamaya alışamadılar ve korkuları büyüdü.
Korkularının gerekçesi gayet basitti. Düşünün; Almanya’ya
getirilen Türk aileleri bunları yaparsa; serbest dolaşıma
kavuşacak bir Türk kitlesinin on veya on beş yıl sonra
Almanya’yı bırakın Avrupa’yı nasıl ele geçireceklerini uzakta da
olsa gördüler.
-
Peki bizlerin bu uyumumuz ile Avrupa uyum gösteremeyecek miydi
diye soracak olursan; o zaman Türk’ü yok etme planlarının ters
tepki ile Avrupa ülkelerini yok edeceğini gördüler. Peki bu
korkuları ile Türk’ü ortadan tamamen kaldırmayı akıl etmediler
mi diye sorarsanız ki tabii ki bunu da pek çok zamanlar
düşündüler, tarihin pek çok zamanlarında uygulamaya çalıştılar.
Fakat bu çalışmalarından sonra gördüler ki, tarihte Türk’ü yok
edersek ortada tarih diye bir bilim kalmayacak, bu bilimin
köküne kendi elleri ile kibrit suyu döktüklerinin farkına
vardılar.
-
Türk’ü yok etmediler, yok etmek de istemediler. Kendi
gerekçeleri her zaman bir başka modelle karşılarına çıktı; bazen
savaş ile onun işgalinde iyilikleri öğrendiler, adaleti
buldular, temizlik nedir gördüler, tababeti öğrendiler,
astronomiyi buldular, matbaayı gördüler, inanın Avrupa uygarlığı
her şeyi Türk’lerden öğrendiler kendileri bulmuş, kendileri icat
etmiş havalarına girdiler.
-
Bu buluş ve icatların belli bir zamanla bütünleştiren tarihçiler
kendilerine göre tarihleri tahrif ettiler. 1453 yılı Avrupa için
büyük bir yenilgi gibi gözükse de bu yenilginin arkasından gelen
keşifler ve sanatın oluşumu için gemiler dolusu kitapların
Vatikan’a Fatih Sultan Mehmet tarafından verilen müsaade ile
götürüldüğü bilinen bir gerçektir. Ayrıca şunu da iddia
edebilirim ki; Osmanlı Arşivleri gerçek şekilde tasnif edilip,
gerçek şekilde yayınlanabilse bildiğimiz “Dünya Tarihi”ni sil
baştan yeniden yazmamız gerekir.
-
Şimdi tarihi gerçeklerin dışında Avrupa bizi şu sebeplerden
dolayı da almak istememektedir. Kilise idaresi kendi özerkliğini
Türk topraklarında halen sürdürmektedir. Eğer Türkleri Avrupa
Birliğine kabul ederlerse bu özerklikleri Türklerin girişimi ile
yok olma sebebi görmektedirler. Bizim özümüzde olan, fakat
bilerek veya bilmeyerek göremediğimiz bazı özelliklerimiz onlar
için büyük korku yaratmaktadır. Bu özelliğimiz artık ticareti
öğrenmemiz ve bu yeni sistemi benimsememiz Avrupalıyı
korkutmaktadır. Bundan otuz kırk sene önce Avrupa’nın pazarı bir
nevi sömürgesi idik, bu gün ise Avrupa’yı Pazar yapma hareketi
içinde görünmekteyiz. Birçok Türk firması ilk önce et, sonra
ekmek, daha sonraları diğer gıdaları satarak Avrupa piyasasına
el attılar, sonra konfeksiyon satışları başladı. Bu girişimlerin
sonucu Türk ulaştırma şirketleri mantar gibi Avrupa’da bitti.
Avrupa bütün bu ticaret ve ulaştırma şirketlerini kendi
kanunlarını çiğneme bahasına da olsa engelledilerse de 16 Ocak
günü televizyonlarından ulaştırma konusunda Avrupa’nın kendi en
büyük mahkemesinde serbest dolaşımı söke söke aldılar. Diğer
önlemler ile de laçkalaşmayan Avrupa mahkemelerinden çıkacağını
ummaktayım.
-
Avrupa’nın elinde şimdi her zaman kullandığı tek bir silahı
kalmış bulunmaktadır ki bu silahı televizyonlarda bu sıra sık
olarak gördüğümüz bizi a, b, c, d gibi gruplara bölmesidir.
Dinimizi bize öğrendiğimiz şekilde değil, yeni sistemlerle
öğreten, sonra da politikaya geçen din adamları ile
cıvıtmaktalar.
-
Tarihe dikkat edersek, bizi silahla yenemedikleri zamanlar bizi
içimizden parçalamaya giriştiler. Bu girişimleri gerçekleşmeye
çok elverişli olarak bizlerin de çanak tutmamız ve ufak
çıkarlarımız karşısında göz yummamız, sesimizi çıkarmamamız
onları güçlendirmiş, parçalana hareketleri halen devam etmeye,
halen gündemde olmaya devam etmektedir.
-
En yakın örnek bu gün Kıbrıs planında görülmektedir. Avrupa ya
hep ya hiç demiyor. Ya Kıbrıs’ta birleş ya da gireme demektedir.
İşsiz birkaç genci iş bulamayacağı korkusu ile Kıbrıs Rum kesimi
ile birleşmeleri için etkilemektedirler. Bu empozeden
etkilenenleri kınamak istememekteyim. Onlar geleceklerini
düşünen dünya vatandaşlarıdır.
-
Verenin de, alanın da Allah olduğunu akıl edemedikleri için,
sanki Avrupa Topluluğuna girince hemen iş hazır, hemen işsizlik
sigortası hazır gibi görmeleri, daha doğrusu öyle göstermeleri
bu olayların olmasını sağlıyor. Bu gibi kışkırtmalara açık
olmamız da bizim kabahatimiz.
-
Avrupalı Türk korkusu; onun gerçek benliğine kavuşması ile son
bulacağını bilmekte. Onun; gerçek eğitimini alması, gerçek
dinini bilmesini istememektedir. Ahlaki değerlerinin yok
olmasını sağlamaya çalışmaktadır. Bu ahlaki çöküntü eğitimle
birlikte çöktürülmeye, fazla işe yaramayan bilimlerle eğitim
verilmesi, gelenek ve göreneklere sahip çıkılmaması gibi
sebepleri halka benimsetmeye çalışılmaktadır.
-
Bizler gerçek hüviyetimize döndüğümüzde Avrupalının
medeniyetinin yıkılacağını bizden iyi bilmektedir.
-
Yukarıdaki sebep ve ilişkileri bir çok konuda çoğaltmamız
mümkündür. Dikkat edersek, bu tuzakları bir bir bertaraf ederiz.
-
Yeterki bizi parçalamaya çalışanların kimliklerini tespit ederek
onları iyi tanımamaız bizim ve ülkemiz bakımından önemlidir. Bu
önemi hiç bir zaman bir TÜRK olarak aklımızdan çıkartmamalıyız.
-
Yeni yetişen genç nesillere Türklüğün ne demek olduğunu, Milli
değerlerimizin, Manevi değerlerimizin, gelenek ve örfümüzün
neler olduğunu ilice öğretmeliyiz ki genç ve istikbalin Türk
Vatandaşları Vatanının kıymetini bilsin!
-
Saygılarımla.
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 47 25 Şubat 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
07
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- ÖZÜR VE İNAT
-
Bizler yaratılışımızdan bu güne birbirimizle iyi geçinmemizin
yanı sıra,bazen de birbirlerimize ters düşebilmekteyiz. Bu ters
düşmelerimizin birinci sebebi inatçılığımı, bizim doğruyu veya
daha iyi bildiğimizi beyan etmemizden daha doğrusu inadımız
yüzünden olduğunu gerçekçi bir düşünme ile olduğunu görebiliriz.
Bu bizim doğrucu ve gerçekçi olduğumuzu göstermez. Biz kendimizi
dikkatli öz eleştiri bombardımanına tutabilirsek ki; göreceğiz
bazı konularda değil tamı ile bütün konuların pek çok yerinde
haksız olduğumuzu göreceğiz.
-
Bu haksız olduğumuz durumlarda ise özür dileme ile kırdığımız
yakınlarımıza barışma çabalarında ilk adımı atarak dünyada da
Ahrette de kazançlı olabiliriz.Hz. Peygamber’in Müslümanlar
arasındaki dargınlıkların giderilmesi bağlamındaki beyanlarından
çıkartıyoruz bu değer yargısını. Bu ilk adımı atabilmek içinde
insanın kendi şeytanı ile de büyük mücadele vermesi
gerekmektedir. Bu mücadeleyi kazanabilenlere ne mutlu!
-
İlk önce en yakınımız olan eşimiz, evladımız, kardeşimiz,
amcamız, halamız,dayımız gibi kan bağı olan akrabalarımızla
bizim aramızda bulunabilecek sürtüşmeleri irdelememiz
gerekmektedir. Eşimiz ile olar sürtüşmelerimizi incelememiz,
onun pek çok konuda haklı olduğunu gösterebilir. Biz bu
haksızlığa nefsimizin verdiği inat yüzünden yüz çevirerek
kendimizin haklı olduğu kanaatine varır ve bu katı tutumumuzu
devam ettirerek.eşimizi ve ailemizi kırabilecek seviyelere
getirebiliriz. Hani bir ata sözümüz der ya” incir çekirdeğini
bile doldurmaz” deyimi bu gibi sürtüşmelerin bir incir
çekirdeğini bile doldurmayacak kadar küçük olduğunu görebiliriz.
-
Yakın akrabalarımızla olan en büyük sürtüşmemiz çoğunlukla miras
hukukunun bizlere gerektiği gibi pay verilmemesini düşünmemizden
ola gelir. Mal paylaşımı yapılmayan aileler bu sıkıntıyı pek çok
yaşamaya mahkumdurlar. Mal paylaşımı önceleri ölünün arkasında
saygı, aman benden çıkmasın gibi pek çok sebeplerden dolayı
ertelenerek akrabalar arasında başlayan dedikodu seviyesine
gelebilir. Bu akraba içi duruma dışarıdan bazı yakın arkadaş
zannettiğimiz kesiminde karışması, akrabalar arasında kendi
düşünce ve yorumları ile iki tarafında aklını çelen bilgiler
aktarması akrabalar arasında küs, kavga ve inatlaşma olarak
karşımıza çıkması olağan gözükmektedir.
-
Yukarıdaki inat ve küsmek sebeplerinin kendimizi ne kadar
yıprattığını acaba hiç düşündük mü? Hayır düşünmemekteyiz. Neden
derseniz kin ve zıtlaşmak bize daha tatlı gözükerek aslında
şeytana teslimiyetin bir başka adı olarak karşımıza çıkar.
Şeytan bu kin ve küsü bizlere tatlı göstererek kinimizi ayakta
tutar. Bu dünyamızı perişan ettiği gibi ahretimizi de perişan
etmeye çalışır. Bu dünyada hiçbir alakası olmadığı zamanda,
ibadet yaparken bu küskünlüğü akla getirir, ibadeti geçersiz
kılacak bir zevk ile seni yönlendirir, nefsimize olan
güvencimizin zayıflamasından dolayı da bu bu tatlı gözüken
şeytanın oyunun kendimizi kaptırır, kaç rekat namaz kıldığımızı
bile hatırlamadan selam verdiğimizi görürüz. Şeytanın bize
yaptığı en baştan çıkartıcı hareket gel zaman, git zaman tat
alınan bir boyuta erişir. Biz Rabb’imizin huzurunda olduğumuzu
zannettiğimiz anlarda şeytanın vesvesesi ve kurduğu tuzak
sayesinde, kinimizi, yapmak istediğimiz ağız dalaşlarını, neler
söyleyeceklerimizi bir bir düşünerek ağzımızın ezbere okuduğu
ayetleri bile hiçe sayarak ibadet yaptığımızı zan ederiz.
-
Bu pozisyona düşürüldüğümüzü bilmeyi dahi akıl edemeden kısacık
ömrümüz gelir geçer. Birde görürüz ki; kabirdeyiz. Başımız salma
tahtasına değer ama ne çare?
-
Biz Mümin olarak bu gibi kırgınlıklarımızı, inadımızı kullanarak
sona erdirmeliyiz. Allah ve Rasulü’nün emir ve tercihleri
karşısında nefsimize rağmen kırgınlıkları, dargınlıkları ve
inadı bırakmamız, kendi açımızda daha iye ve güzel olur. Bu
tercihi kullanabilenlere ne mutlu. Onları tercih ederlerken
inatlarını Allah C.C. ve Yüce Elçisinin sözünü tutan,onların
yapma dediklerini yerine getirebilenler olarak iki cihanda da
mutlu olurlar.
-
Hepimiz bu safta olarak kendimizi iki cihanda da kurtaralım.
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48 25 Mart 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
08KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- GÜLE GÜLE SAYIN ÜZELGÜN!
-
Bir gün gelir, bulunduğumuz makamı başkalarına terk eder
gideriz. Bu Türkiye için olağan bir işlem ve süreçtir. Sayın
Valimiz Atıl ÜZELGÜN’DE Çorum’a geldi, çalıştı, çabaladı. Pek
çok kişiyi memnun etti, pek çok kişiyi de memnun edemedi. Bu
memnun etme ve edememe de doğal bir işlev olarak görmemiz
gerektir. Herkesi memnun etmek, herkesin dediğini yapmak bir
mucize olarak görmemiz yanlış olmaz.
-
Sayın ÜZELGÜN ile karşılıklı bir gün oturup sohbetimiz oldu. Bu
konuşmamız ona da yetti, bize de yeterli oldu. O benim ne yapmak
istediğimi anladı, ben de onu olur olmaz rahatsız etmedim.
Toplantılar ve açılışlarda merhabalaştık, hal hatır sorduk.
-
Gürsel Yayınevi, Çorumlu 2000 Dergisi ve Sarı Çiğdem Şiir
Dergisi olarak bize de dergimize Kaymakamlıkları abone ettirme
ile katkıları oldu.
-
Sayın Valimize yeni görevinde başarılar dilerim.
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48 25 Mart 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
09KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
BİR CİLT
DAHA BİTERKEN
1998 tarihinde dergimiz yola
çıkarken, bu günlere gelebileceğini ben de dahil pek çok kişi
hayal bile edememişti. Bu hayal edilemeyen periyodik çıkış bu sayı
ile 4. cilt de tamamlanmış oldu.
Arşivimizde tam takım olarak çok az
biriktirmemden dolayı kıymeti de oldukça artmakta olup, 1.cilt
için yaptığımız CD gibi diğer ciltler içinde CD yapmaya
uğraşmaktayım.
48. sayı ile karşınızda
bulunmaktayız.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48 25 Mart 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
10KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
SARI ÇİĞDEM
ŞİİR DEFTERİMİZ BİR YAŞINA GİRDİ !
2002 yılında Gürsel Yayınevi
olarak; yeni bir dergi yayınlamak mecburiyetinde kalmıştık. Bu
dergimizin bir defter olarak isimlendirilmesinin sebebi sayfaların
bazılarını hemşerilerimizin sponsor olarak katkıları idi.
Yayınevi olarak Internet’te de
tamamını yayınladığımız “Sarı Çiğdem Şiir Defteri” bu ay 13.
sayısının çalışmalarını yapmakta. Bu ekonomik krize karşı yinede
bazı hemşerilerimizin katkılarını isteyeceğiz. Belki de mahalli
Aşıklarımıza da ulaşacağız.
Bakalım Mevla'm neyler,neylerse
güzel eyler. *
*Ne yazıkki derginin basımı 12.
sayıda son verdim. Sanal olarak yayınlamaya devam ederek 200.
sayıda yayına son verdim. Halen bütün sayılar arşivde
bulunmaktadır. https://gurselyayin.com
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48 25 Mart 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
11KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
40 YILLIK
SİRKE
Bir gün; Nasrettin Hoca’nın kapısı
çalınmış. Hoca kapıyı açmış. Karşısında komşusunun küçük oğlu
duruyor.
- Hocam! Annem 40 yıllık sirkesi
var mı diye sormamı istedi. Hoca:
- Tabi evladım var. Diyerek cevap
verdi. Çocuk bir şey demeden dönüp gitti. Nasrettin Hoca’da eve
girdi tam yerine otururken kapı tekrar çaldı. Kapıyı açtı,
karşısında yine komşu çocuğu duruyordu. Bu sefer elinde 2 litrelik
bir tas bulunmakta idi ve Hocaya uzatarak:
- Hocam! Annem bu tası
dolduruversin diye yolladı. Dedi. Nasrettin Hoca’da:
- Yavrum her isteyene sirke verse
idim bende 40 yıllık sirke ne gezerdi? Diyerek kapısını kapattı.
Nereden çıktı bu fıkra derseniz;
bazı okuyucularımız arşivimizde bulunan tam takım dergilerimizden
ücretsiz talep etmektedirler. Bizim sirke 40 yıllık olmadı fakat
6. yıla girmek üzere ve arşiv dergilerimizin adedi de bu sayı ile
48’e ulaşarak 4. cilt bitmiş oldu.
Talepte bulunanlara duyurulur. Yine
hocamızın dediği gibi “parayı veren düdüğü çalar” bizde beş
yıldır arşivimizi sakladık. İhtiyacı olanlar için biriktirdik.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48 25 Mart 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
12KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
ADAM GİBİ
ADAM!
Arife akşamı yani; 11 Şubat 2003
tarihinde bizim mahalli televizyonlarımızdan birini tesadüfen
açtım. Bir konuşmacı bir topluluğa, birisini tanıtıyordu ve şöyle
dedi “ İşte size adam gibi bir adam!” Ne demekti bu?
Kendisi de dahil olmak üzere, orada
bulunanların tamamını, televizyondan dinleyenlerin hepsini adam
yapmamıştı, farkında değildi. Acaba o kişi Çorum’a vekil olurken
kendisini adam yerine koyanlara bir şeyler mi demek istiyordu?
Biz bu yaşa gelene kadar kimler
adam gibi adam olarak bize lanse edildi?
Bir çok kişiler geldi geçti. Fakat
Çorum için pek çalışan adam birkaç taneden başka kimse gelmedi.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:
48 25 Mart 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
13KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- NİHAYET FESTİVAL ALANININ
TEMELİ ATILDI 2003
-
Nihayet beklenen an geldi, geldi de gelmesine biraz şişirtilmiş
gibi bir izlenim bıraktı bendi. Neden derseniz, temel eski
havuzun üzerine kondurulmuş. On santimlik bir düzlem üzerine
büyük bir kütle binanın temelinin kondurulması acaba doğrumu?
-
Temel atılan bu alan ki; bizim çocukluğumuzda deprem risksi en
çok olan bir alanda bulunması da cabası. Allah vermesin bir
sarsıntıda kızak gibi bütünce bu bina kayabilme ihtimali yüksek
gibi geldi.
-
Buradan; Belediye Fen Müdürlüğü, Bayındırlık Müdürlüğü, Çorum
Mühendisler Odası, Zemin etüt gibi kuruluşlara sesleniyorum.
Belki yanılıyorum. Fakat bence böyle bir temel çok sakıncalı.
-
Biliyorsunuz en son deprem yaşayan bir ilimizin deprem konutları
ve resmi daireleri zarar gördü diyerek medya bas bas bağırdı,
yayın yaptılar.
-
Telafisi zor olmadan,bina yükselmede bu inşaatın kontrolünü
isterken verilecek raporun da dergimize belge olarak
gönderilmesini rica ediyorum.
-
Bu aylık yaptığımız tek taraflı da olsa bilgilendirme size belki
de yeterli olmuştur. Başınızı ağrıttığım için özür diler,hayırlı
bir ilkbahar dilerim.
-
Saygılarımla.
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48 25 Mart 2003
-
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
14KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- ALLAH C.C. HAYIRLARA
VESİLE ETSİN
-
Bu gün bu satırları yazarken Amerika Birleşmiş Milletleri
kararını kaale almadan Irak'a ilk saldırısını yaptı. Şu anda 20
Mart 2003 saat 04,32 Bağdat'a füzeler gelmeye başladı. Allah
oradaki din kardeşlerimize sabır ve metanet versin dileklerimden
başka bir şey gelmiyor.
-
Atalarımız “gökten kırk yıl taş yağmışta, vadesi yeten ölmüş”
demişlerdi. Bu satırları baskıya gireceğimiz saate kadar devam
ettireceğim. Bu savaşı ne Bush ne de Saddam yaptırıyor. Allah
C.C. böyle taktir etmiş.
-
20 Mart 2003 Saat 15.09 Büyük Millet Meclisi “Teskere” için
toplandı ve teskere çıktı. 21 Mayıs 2003 en büyük hava
saldırısı Bağdat'ı vurdu. 22 Mart 2002 Savaşın korkusunu ve
stresini görmemek elde değil.
-
ABD ordusu 48 saatte aşacağı ve alacağı yerlere erişmesi şöyle
dursun yerinde saymaya devam ediyor. Yanlışlıklara düşen
Koolisyon Birlikleri Irak Milliyetçiliği ve Din birliğini hesap
edemedi.
-
23 Mayıs 2003 Çorum Belediye Encümeni seçimleri savaş yüzünden
Ulusal medyada gerçek tanıtımını bulamadı. Bu seçimde iktidarın
mensuplarının çoğunluğu ilimiz için bir ümit olmasını diliyorum.
Savaş rutin hızı ile devam ediyor. Bütün şehirler bombalanıyor.
-
24 Mayıs 2003 Saldırı devam ediyor. Koalisyon Birlikleri
ilerlemeye çalışıyorlar.
-
25Mayıs 2003 Birbirlerini eşit silahlarla öldürmüyorlar.
-
26 Mayıs 2003 Koalisyon Birlikleri Pazar yerini bombaladı.
-
27 Mayıs 2003 Koalisyon Birlikleri Dediklerini yapmakta
gecikiyor. Kuzey cephesine 1000 ABD paraşüt birliği indirildi.
-
Şu anda 28 Mart 2003 saat 01,35 Kayıplar Irak 350 ölü çoğunluğu
çoluk çocuk ve sivil olmak üzere 3600 ‘den fazla yaralı. ABD 22
ölü ve 24 yaralısı olduğunu söylüyor.
-
Saat 3,35. Şu an Bağdat en büyük bombardımana maruz kalıyor.
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 49 25 Nisan 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
15KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- BEŞİNCİ CİLDE BAŞLARKEN
-
Hey gidi günler hey!
-
Neler neler yapmaya çalıştım. Neler yaptım.
-
Neler yaptım diyerek başlamak isterdim sözlerime de bu
kelimelerle başlamayı da uygun göremedim doğrusu. Gerekçesi
ise;”Doğrucu Davut” gibi olanları yazmam lazım. Böyle de yazmaya
çalışmam mı beni etkiledi ne ? Olmayanları, olmuş gibi
gösterilenleri, gösterilmeye çalışanları, kalleşleri, yalanları,
dolanları, sözleri, duruşları, görüşleri vb. vb.
-
Bunları geçirdiğimiz altı yıl içerisinde sık sık devamlı
okuyucularımıza bildirdik. Bildirdikte ne oldu bir kocaman hiç.
Kendimi de eleştirdim Mahmut dert yanma diye;ne şiş yandı
yakınmalarımdan,ne de kebap. Bizi anlayan sekiz elin
parmaklarından birazcık eksik. Onlarda usanmazlarsa,onlarda
sıkılmazlarsa dergiye devam. Devam etmem için ne gerekçe
göstermeme gelince “Bilenler,bilmeyenlere söylesin” Derim.
-
Dergi olarak buluşmalarımız geçen yılın sıkıntılı geçmesine
karşın birkaç günü geçmeyen periyodik zaman dilimi olarak devam
etti. Bu yılda Rabb’im müsaade ederse aynı periyodik inatlaşmayı
sürdürmeye devam etmeye çalışacağım.
-
Benim gibi ısrarcı; inat ile dergimize yazı yazar arkadaşlarıma
da buradan tekrar teşekkür etmem ayıp kaçmasa gerek. Kendilerine
çeşitli şekillerde ulaşıyorum, yazışıyoruz, telefonlaşıyoruz,
e-mailleşiyoruz. Çorum’da olanlarla da her ay en azından bir
kere görüşüyoruz. Tabii ki yazı verenlerle oluyor bu alış
verişimiz. Düşünebiliyor musunuz 72 adet Çorumlu 2000 Dergisinin
hayat hikayesi
https://gurselyayin.com/corumlu2000/zzzyazar.htm adresinde
yazarlar bölümünde bulabilirsiniz. Burada kendisini göremeyen
yazar arkadaşlarımız da pek çok. Onların da bir sorusunu bu konu
açılmışken cevaplıyı vereyim. Dergimize en az üç sayı yazı veren
yazarlarımız burada bulunmaktadır.
-
Bu satırları yazdığım sıralarda televizyonda savaş tamtamları
tam hızı ile çalıyor. Savaş tamtamlarımızın çalmamasını RET eden
Vekillerimiz bakalım neler yapacaklar? Onların elinde de hiçbir
şey yok “Bakalım Mevla’m Neyler, neylerse güzel eyler” demekten
başka bir şey elimizden gelmiyor. Bir vekilimizin mahalli
gazetede bu güne kadar savaşı önledik mealindeki demecini
görünce ağladım. Artık TANRILIĞA da soyunmaya başladık. Bir
vekilimizde bir fıkra ile “Çizmeden yukarıya çıkmayın” diye bir
fıkra anlattı. Ne cevherler yaratmışsın ya Rabb’i. Bu hemşehrim
bu gafları neden yapıyor? Merak etmiyor da değilim hani!..
-
Bahar geliyor demiştik geçen sayımızda. Nisan ayı Çorum için
bilinmeyen hava olaylarının yaşandığı günler olarak büyüklerimiz
bilirler. Erersek Çorum’un ilk baharının ne zaman başlayıp ne
zaman biteceğini ancak ve ancak Hıdrellez yani 6 Mayıs’ta
anlayabiliriz.
-
Tabi Mayıs ayının el verdiği bir müsaade ile.
-
Buradan bir habere de sevindiğimi belirtmek istemeden
geçemeyeceğim. Gencecik, bekar ve Çorum’u tanımayan bir
Kütüphaneci gelmişti Çorum’a Dursun ÖZTÜRK Beraber çalıştık.
Görüşmemizde epey kopukluk oldu. Belki kabahat bizdeydi. Şimdi
duydum ki; mesleğinin en yüksek makamına ulaşmış Kütüphaneler
Genel Müdürü olmuş. Çalışmalarında başarılar dilerken yaptığı
işlerin hayırlara vesile olmasını dilerim.
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 49 25 Nisan 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
16KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
-
- GERÇEK KEŞİF
-
Ülkemizde bazı yaşayan dehalarımızın bulunması bir gerçektir. Fakat
bazı bağnaz kişilerin bu dehaların yaptıklarını hazmedemedikleri gibi,
onların yaptıkları,buldukları yenilikleri kabullenmemektedir.
- Aşağıda
onlarca yeniliğin ve faydalı materyalin buluşunu yapan bir memleketi
için çalışan kişiyi sizlere tanıtıyoruz.
- Bu
kısa tanımlamadan sonra Sayın Prof. Dr. Abdullah ÇOBAN tarafından
aşağıda belirtilen başlıca çalışmaları bulunmaktadır.
-
1.Kibritle tutuşan mangal kömürü: Üretilen kömür sağlığa zararlı
hiçbir madde ihtiva etmemekte ve yanması esnasında zararlı madde
yaymamaktadır. Üretimi için tabii kömürler ve çeşitli atıklar
kullanıldığı için orman katliamını kısmen önlemektedir. Ayrıca çeşitli
fabrikaların değerlendirilemeyen atıkları da bu şekilde hem
değerlendirilmekte hem de çevre temizliği sağlanmaktadır. Bu kömürün
sanayi çaplı üretimine başlanmıştır.
- 2.
Kağıt fabrikaları atıklarından boya çözücüsü olarak kullanılan saf
terebentin ve benzin üretimi: Kağıt fabrikalarında üretim esnasında
zorunlu olarak açığa çıkan ve çok kötü kokulu merkaptanlar ihtiva eden
sülfat terebentini geliştirmiş olduğumu metotlar ile ucuz ve ekonomik
olarak saflaştırılabilmektedir. Ayrıca bu terebentinden %25 lere varan
yakıt tasarrufu sağlayan benzine alternatif yakıt ve benzin, fuel oil
katkı maddeleri üretimi gerçekleştirilmiştir.
- 3. Üre
formaldehit ve saf melamin formaldehit kalitesinde melamin üre
formaldehit kopolimerinin üretimi: Üre formaldehit reçinesi sunta ve
kontrplak üretiminde yaygın olarak kullanılan bir reçinedir. Dünyada
ve ülkemizde bu reçine uygun üre ve formaldehit karışımının 5 saat
süre ile 115 °C de ısıtılması ile üretilmektedir. Bu üretim esnasında
genellikle formaldehit emisyonu yüksek E3 kalite tutkal
üretilmektedir. E1 ve E0 kalite tutkal üretimi ise kısa süren stoklama
süresi ve farklı üretim prosesi nedeni ile genellikle
üretilememektedir. Yapılan çalışmalarda E0 kalite tutkal üretimi
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca tamamen farklı üretim prosesi ile üretim
süresi 1 saate düşürülmüş, üretim sıcaklığı ise 50-60 °C ye
değiştirilmiştir.
- Melamin
formaldehit reçinesi laminasyon tutkalı olarak kullanılmakta olup ham
maddesi olan melaminin pahalı olması nedeni ile üre formaldehite göre
oldukça pahalı bir tutkaldır. Yüzde yüz melamin kullanmak yerine
ekonomi sağlamak için belli yüzdelerde üre ortama ilave edilerek
melamin üre formaldehit kopolimerleri üretilmiştir: Üretilen
kopolimerlerin kaliteleri incelendiğinde saf melamin formaldehit ile
aynı oldukları görülmüştür.
- 4.
Bimisden ısı ve ses izolasyonu yüksek inşaat tuğlası üretimi : Bimis,
volkanik patlamalarda açığa çıkan silisyum dioksit esaslı kapalı
gözenekli malzemelere denir. Sanayi de bimis, çimento ile karıştırılıp
kalıplanarak inşaat tuğlaları üretilmektedir. Ancak bu şekilde bimise
iletkenlik özelliği kazandırılmakta ve çimento nem ile sertleştiği ve
nem çekici olduğu için üretilen bu briketlerden inşaa edilen binalar
sürekli rutubetli olmaktadır. Bimisden farklı bağlayıcılar ile üretmiş
olduğumuz briketler, çimento ile üretilen briketlerden yaklaşık on kat
daha serttir. Isı ve ses izolasyonu daha iyidir. Bimisin yoğunluğu
düşük olduğu için çimento ile yoğunluğu artırılmaktadır. Çalışmamızda
kullanmış olduğumuz bağlayıcılar yoğunluğu değiştirmediği için daha
hafif tuğlalar üretilmektedir. Bir deprem kuşağı olan ülkemizde ise
hafif malzemelerin inşaatlarda kullanılması halinde muhtemel
depremlerde can kaybının daha da azaltılabileceği düşünülmektedir.
Ayrıca kullanılan bağlayıcılar ile kendiliğinden renklenmeler olduğu
için dış cephe kaplama malzemesi olarak da kullanılabilecektir.
- 5.
Lastik kırpıntılarından yer karosu üretimi: Lastiklerin tıraşlanması
ile küçük kırpıntı lastikler açığa çıkmaktadır. Bunların uygun
bağlayıcılar yardımı ile kalıplanması sonucunda yumuşak yer karoları
üretilmiştir. Bu karolar futbol sahalarında, çocuk parklarında
kullanılabilecektir.
- 6.
Madenden petrol üretimi: Adı şimdilik belirtilmeyecek olan bir
madenden petrol üretimi gerçekleştirilmiştir. Belirtilen madenin 100
milyon ton belirlenmiş rezervi vardır. Türkiye’nin çeşitli
bölgelerinde mevcut olan bu madenin tüm rezervi 1 milyar ton
civarındadır. Petrol kayalarından petrol üretiminde %6 lik verim
oldukça ekonomik bulunmaktadır ve hemen işletmeye başlanılmaktadır.
Belirtilen maden ile yapılan çalışmada üretim verimi %25-30
civarındadır. Numuneler yüzeyden alındığı için bol miktarda kül ihtiva
etmektedirler. Kül miktarı az olan, derinden alınmış numunelerde bu
verimin daha da artacağı görülecektir. Petrolü alındıktan sonra geriye
kalan bakiye 3800 kalori olup dumansız yakıt olarak
kullanılabilmektedir. Yapılan çalışmalarda madende mevcut petrolün
hafif fraksiyonları alınmaktadır. Eğer fuel oil gibi ağır
fraksiyonlarda alınacak olursa üretim verimi %45-50 lere kadar
çıkabilecektir.
- 7. Torf
ve düşük kaliteli turblardan humik asit esaslı gübre üretimi :Bu proje
için hazırlanan ayrıntılı bilgi ileride sunulacaktır.
- 8.Donma
ve buzlanmayı önleyici malzeme üretimi :Kış aylarında yolların
buzlanması ve donmasını engellemek için tuz atılmaktadır. Atılan bu
tuz korrozif olup metal aksamı önemli ölçüde korozyona uğrattığı gibi
asfaltın kabarmasına, kaldırımlarında plakalar halinde aşınmasına
sebep olmaktadır. Ayrıca tuz -10 °C ye kadar buz çözmede etkili bir
maddedir. -10 °C den itibaren giderek buz çözme etkisi azalmakta ve
-20 °C de ise tuzun kendisi de donmaktadır. Bilindiği gibi ülkemizin
bir çok bölgesinde sıcaklık zaman zaman -20 °C nin de altına düşmekte
ve kaldırımlar bir defa buz tuttuktan sonra kış boyunca bu buzların
sökülmesi çoğu yerde mümkün olmamaktadır. Atılan tuzun miktarı da
oldukça yüksek olup düzgün bir şekilde dağıtılamamaktadır. Karla
yapılan mücadele oldukça büyük masraflar gerektirirken yeterince
etkili olunamamaktadır. Bu problemi çözebilmek amacı ile yapmış
olduğumuz çalışmalarda önemli ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
Bunun için şeker, alkol, nişasta ve kağıt fabrikalarının atıklarından
önemli ölçüde yararlanılmıştır. Çeşitli konsantrasyonlarda değişik
sıvı çözeltiler ve katı buz çözücüler elde edilmiştir. -35 °C de dahi
donmayıp buz çözme etkisini gösterdiği gibi korrozyonu %90 oranında
düşürmüştür.
- Özellikle kar yağmadan önce yollara
serpilmesi halinde karın asfalt ve kaldırımlara yapışması
engellenebilmektedir. Metrekareye atılan miktar da oldukça düşüktür.
Bu da ayrı bir ekonomi sağlamaktadır.
- 9.
Yağmur kovucu: Hazırlanan çözelti araba camına uygulandıktan sonra bir
süre kuruması için beklenilir ve kuru bir bezle silinir. Daha sonra
yeniden uygulanır ve kurulanır. Yağmur yağarken camın ıslanmasını
engeller ve cam sileceği kullanmaksızın arabayı kullanma imkanı verir.
- 10. Su
geçirmez sıva ve mdf üretimi: Sıva yapıldıktan sonra üzerine uygulanan
uygun karışım sıvanın su tutma özelliğini azaltır ve su geçirmez bir
hal alır. Aynı karışımın biraz farklı şekli mdf yüzeyine
uygulandığında yüzeyde ince bir zar meydana getirerek mdf’nin su
emmesini engeller. Ayrıca tutkal ile birlikte tüm mdf bünyesine
uygulandığında mdf’nin tamamen su absorplaması engellenir.
- Bu çalışmaların sahibi Adullah
ÇOBAN 22.09.1951 tarihinde doğmuştur. Derece Alan Üniversite Yıl
Lisans Kimya İstanbul Üniversitesi1975;Lisans Kimya İstanbul
Üniversitesi1975;Doktora Kimya Leeds Üniversitesi1980. Yardımcı
Doçent;1888 Doçent, Kimya İsdemir 1988, Profesör Kimya Erciyes
Üniversitesi 1995 Yüksek Lisans Tezleri:
- 1. M. Salih Keskin, Suda çözünmeyen
bağlayıcı üretimi, bağlayıcı cins ve miktarının kömür briket üretimine
ve kalitesine etkisinin incelenmesi, Şubat 1988, Kayseri
- 2. İsmail Karataş, Isı ile
sertleşen reçinelerin üretimi ve bağlayıcı olarak kullanılması, Ekim
1999, Kayseri
- 3. Tuncay Şimşek, Anilin esaslı
reçinelerin üretimi ve bağlayıcı olarak kullanılması, Ocak 2001,
Kayseri
- 4. Senem Aygün, Yüksek sıcaklığa
dayanıklı epoksi reçinelerin üretimi ve reçine kalitesine etki eden
faktörlerin belirlenmesi, Eylül 2001, Kayseri
- 5. Zeliha Avcı, Amino reçinelerinin
üretimi ve bağlayıcı olarak kullanılması, Eylül 2001, Kayseri
- Doktora tezi:
- Ayşe Benk, Fenolik reçineleri
bağlayıcı olarak kullanarak kok tozundan döküm koku ve metalürjik kok
üretimi, Temmuz 2001, Ankara
- Uluslar arası hakemli dergilerde
yayınlanan makaleler:
- 1.“ Formed Coke From Lignite and
Critical Role of Air “,J. W: Taylor and Abdullah Çoban, Sixt London
International Carbon and Graphite Conference, Carbon 82, London, 20 to
24th September 1982, pp 211-213
- 2.“13C NMR Investigation of The
Chemical Structures of Coking and Non-Coking Coals in The Original and
Reductively Alkylated Solid States” , Gaye Erbatur, Oktay Erbatur,
Abdullah Çoban, Mark F. Davis and Gary E. Maciel, Introduction
Advanced Topics and Applications to Fossil Energy, 569-574, 1984 by
Reidel Publishing Company
- 3.“Investigation of The Chemical
Structures of Coking and Non-Coking Coals in Original and Reductively
Alkylated Solid States via 13C NMR and IR Spectroscopies” , Gaye
Erbatur, Oktay Erbatur, Abdullah Çoban, Mark F. Davis and Gary E.
Maciel, Fuel, 1986, vol 65 September , pp 1273-1279
- 4.” Factors Affecting The Strength
of Formed Coke Made From Lignite Char”, J. W. Taylor and Abdullah
Çoban, Fuel, 1987, vol 66, September, pp 1274-1286
- 5.“Formed Coke From Lignite and
Critical Role of Air”, J.W.Taylor and Abdullah Çoban, Fuel 1987, vol
66, January, pp 141-142
- 6.”Turkish Steel and Coking Coal
Demand“,Osman Kılavuz, Abdullah Çoban, Coal Trans International,
October, 1989, pp 35-52
- 7.“Turkish Coking Coal Demand”,
Coal Trans International, vol 5 February, 1990, pp 20-21 (Özet olarak
tekrar yayınlandı)
- 8.”Upgrading Lignites via Thermal
Reduction with Coke Oven Gas”, Oktay Erbatur, Levent Ertok, Abdullah
Çoban ve Gaye Erbatur, Fuel, 1991, vol 70, December, pp 1476-1480
- Uluslararası bilimsel toplantılarda
sunulan ve bildiri kitabında (Proceedings) basılan bildiriler :1.”The
Energy Situation in Turkey”, Abdullah Çoban, Rapor, Seapac Gazi
Project (Built- Own- Operate Model), Submitted to Seapak Control
Service, Ltd. as a Potential Consultant Report, 1986
- 2.”3. Amerika-Avrupa Kömür
Konferansı, Roma 27-29 Nisan 1987, Hakkındaki Rapor” ve bu
konferanstaki Abdullah Çoban’ın görüşleri,. Abdullah Çoban, Financial
Times, International Coal Report, No 172, 8.May.1987
- 3.” Production of Smokeless Fuel
From Turkish Lignites for Ankara”, Abdullah Çoban, Bekir Sami Yılbaş
ve Ali Koç, 8th Miami International Conference on Alternative Energy
Sources, 14-16-December 1987 Miami Beach, Florida, USA
- 4.“ Production of Heat and Sound
Insulating Briquettes of High Tensile Strength from Bimisi”, Ayşe
Benki Abdullah Çoban, Muzaffer Talu,p 263-270, ECOS’01 July 4-6, 2001,
Istanbul
- Ulusal hakemli dergilerde
yayınlanan makaleler:
- 1. “ Türk Linyitlerinden Metalurjik
Kok ve Dumansız Yakıt Üretimi Pilot Tesis Çalışmaları”, Abdullah
Çoban, Araştirma Raporu, Yurttaşlar A.Ş. Kayseri, 1985
- 2.” Linyitten Kok Üretimi, 500
kg/saat Tunçbilek Linyiti İşleyecek, 2000 ton/yıl Kapasiteli Pilot
Tesis Dizayn Hesapları”, Abdullah Çoban, 1985, Yurttaşlar A.Ş.,
Kayseri
- 3.”Türk Linyitlerinden Yapay Kok
Üretiminin Hava Kirliliği ve Enerji Tasarrufu Bakımından Önemi”,
Abdullah Çoban, İsdemir, 1986
- 4.”ASTM Standartlarından Uygun
olarak Kok ve Kömürden Numune Alma ve Hazırlama Metodları”, Abdullah
Çoban, İsdemir, 1986
- 5.”Kömür ve Kokun Analizleri için
ASTM Standartları”, Abdullah Çoban, İsdemir, 1986
- 6. ”ISO Standartlarında Uygun
olarak Demir Cevherlerinden Numune Alma”, Abdullah Çoban, İsdemir,
1986
- 7.”Karabük Demir-Çelik
Fabrikalarında Çelik Maliyetini Azaltmak için Kok Kalitesinin
İyileştirme Çalışmaları”, Abdullah Çoban, İsdemir, 1987
- 8. ”Isdemir Enerji Durumu ve
Tasarrufu”, Abdullah Çoban, Isdemir, 1989
- 9.”ISO Standartlarına Uygun olarak
Ferroalejlerden Numune Alma,Numune Hazırlama ve Kimyasal Analizlerinin
Yapılması”, Abdullah Çoban, Isdemir, 1989
- 10.”Isdemir’de Yapılacak Master
Planı Çalışmalarında Dikkate Alınması Gerekli Hususlar”, Abdullah
Çoban, İsdemir, 1990
- 11. ” Iron and Steel Potential in
Turkey”, Abdullah Çoban, İsdemir, 1990
- 12. ”Hava Kirliliği ve Çözümü için
Alınması Gerekli Tedbirler”, Abdullah Çoban, TMMOD Makine Bülteni,
Aralık 1993, Yıl 2, Sayı 7, Sayfa 7-9
- Ulusal bilimsel toplantılarda
sunulan ve bildiri kitabında basılan bildiriler:
- 1.”Türk Linyitlerinden Yapay Kok
Üretimi”, Abdullah Çoban,Uluslararası Kömür Teknolojisi Semineri, İTÜ
Maden Fakültesi, 1982, İstanbul
- 2.“ Problems of Coking Process at
Isdemir Coking Plant”, Abdullah Çoban, Ankara Energy Meeting on New
Coal Technologies and Policy Development, Middle East Technical
University, October 18-21, 1983
- 3. “Present Status and Future
Developments at The Turkish Iron and Steel Works”, Çakıcı, T., Ergin,
O., and Çoban, A., United Nations Economic Commission for Europe,
Seminer, İzmir/Çeşme (Turkey), 5-9-May-1986
- 4. “İsdemir’de Kullanılan Andaluzit
Tuğlaların X-Işınları Toz Difraksiyonu Metoduyla İncelenmesi”,
Abdullah Çoban, Esin Uysal and Turgay Akdoğan, Seramik Teknik
Kongresi, Bildiriler Kitabı, 24-28-Ağustos-1987, İstanbul, Türkiye,
Sayfa 100-129
- 5.”Kolay Tutuşan Mangal Kömürü,
Dumansiz Yakit Üretim Metodlari ve Hava kirliliginin Önlenmesine
Katkilari”, Abdullah Çoban, Murat Saraçoğlu, Ayşe Benk, X.Ulusal Kimya
Kongresi, 19-21 Eylül 1994, Uludağ-Bursa, bildiri Özetleri, Sayfa 218
- Diğer yayınlar:
- 1.Abdullah Çoban,”Kömürlerin
Değerlendirilmesi için Uygun Metod ve Teknolojilerin Seçimi”, Erciyes
Üniversitesi Yayınları, No 53, ISBN 975-7598-62-3, Kayseri 1993
- İdari görevler:
- 1.Araştirma Mühendisi, Kalite
Kontrol ve Laboratuvarlar Müdürlüğü, Kömür ve Kok Laboratuvarları,
İskenderun Demir Çelik Fabrikaları (İSDEMİR) İskenderun, 1981-1983
- 2. Araştirma ve Proje Müdürü,
Yurttaşlar A. Ş., Ambar, Kömür ve Dumansiz Yakit Üretim Tesisleri,
Kayseri, 1983-1986
- 3. Proje Sorumlusu, J.W. Taylor ile
birlikte, T.D.Ç. İşletmeleri Genel Müdürlüğü, İSDEMİR adına, “Defining
The Factors Efecting the Strength of Coke and Formed Coke Briquettes”
adlı projenin İsdemir Sorumlusu, 1985-1987
- 4. Proje Sorumlusu, İsdemir
Endüstri Bölümü Sorumlusu olarak, Çukurova Üniversitesi, Sherbooke
Üniversitesi (Kanada) ile İsdemir’in ortak yürüttüğü, “ Upgrading
Turkish Lignites”, adlı , IDRC Project File No: 3-P-84-1031 sayılı
proje, 1987-1990
- 5. Yardımcı İşletmeler Grup
Başkanı, İSDEMİR, İskenderun, 1986-1988
- 6.Müessese Müdür Muavini, İSDEMİR;
İskenderun, 1988-1990
- 7. Yönetim Komitesi Üyeliği,
İSDEMİR, İskenderun, 1988-1990
- 8. Öğretim Üyeliği, Erciyes
Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Fizikokimya
Anabilim Dalı Başkanı, 1991- devam ediyor.
- 9.Bölüm Başkani, E.Ü. Fen Edebiyat
Fakültesi, Beden Egitimi ve Spor Bölümü Başkani, 1991-1993
- 10.Yönetim Kurulu Üyeliği, E.Ü. Fen
Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyeliği, 1992-1995
- 11.Yönetim Kurulu Üyeliği, E.Ü. Fen
Edebiyat Fakültesi Yönetim Kurulu Üyeliği, 1992-1995
- 12.Yönetim Kurulu Üyeliği, E.Ü.
Kocasinan Meslek Yüksek Okulu Yönetim Kurulu Üyeliği, 1992-1995
Bilgileri veren Prof Dr. Abdullah ÇOBAN’a TEŞEKKÜR EDERİM
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 49 25 Nisan 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF
ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
17KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- DÜNYA TERÖRÜ
- Geçen
ay yazımı yazarken Irak İşgalinin etkisi ile Mart ayı yazacakken, o
karışık duygulardan olsa gerek Mayıs ayı yazmışım.
- Hani ne
derler: “Söyleyene değil, söyletene bak!” Bende diyorum ki: Yazana
değil, yazdırana bak” bu tarihler gelecek sayıda Dünyanın ne gibi
terör girişimleri olacağını bir Allah C.C. bilir. Irak işlerin
bitirmek üzere olan Amerika ve İngiliz birliklerinin başkomutanı olan
kişi birkaç ay önce Irak’a dediği gibi; bizimle iş birliği yap”
baskısını şimdi de Suriye’ye yapıyor. Bu baskı sonucu önce dünyanın
dikkatini çekmeye, yönlendirmeye çalışıyor. Yine malum senaryoyu
gündeme getiriyor. Aynı oyunlardan sonra Suriye’nin de başına birkaç
ayın bitiminde çorap örülecek gibi geliyor.
- Daha
sonra İran, sonra da Türkiye’ye sıra gelecek. İşlerine gelmeyen
yönetimlere bir bahane sunularak o ülkenin düzeninin yıkılması artık
bir alışkanlık haline gelecek gözüküyor.
- Terör
ve teröristleri yok etme amacı ile yola çıkan, dünyanın polisliğine
soyunan, kendisini tek olarak gören bu güç esas terörü kendisinin
yaptığını maalesef göremiyor, yada görmek istemiyor. Kendi
değerlerinden başka bir değerin olduğunu düşünmesi şöyle dursun kabul
bile etmek istemiyor görünüyor. Kendisinin değerleri ile dünyayı
yönetmeye çalışmaya uğraşması, bu uğraşı ile de yeni düzenleri meydana
çıkarmasının planlarını kendince yapmış oldukları görülüyor,
izleniyor.
-
Ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginliklerini kökünde bulunan
işgalcilik ve korsanlık içgüdüleri ile kendi çıkarları doğrultusunda
kullanmak için elinden gelen bütün düzenbazlıkları yapmaktan da
çekinmiyor. Zamanın değerli saydığı ticari emtialara sahip olma
planlarını zaman geçirmeden uyguluyor. Kendi çıkarlarını başkalarının
canı ve malı ile yok etmekte de beis görmüyor. Bu ülkenin zamanında o
kıtayı bulan atalarının, oranın yerli halkına yaptığı zulmü, onların
topraklarını işgal etme yöntemlerini bu asırda da görüyoruz. Bu terör
önleyen teröriste de maalesef bir dur diyecek de bulunmaması acı
gerçek olarak karşımızda duruyor.
- Şimdi
Irak’ta durum ne olacak? Büyük ağabey pozundaki ülke terör ile
savaşırken Terörist durumuna düşmüş olmadı mı? Bu soruları şimdi
cevaplamanın zamanı değil diyebiliriz. Gerekçesi ise ileride bu
olayların tarih içinde yorumlanması ile gelecekte yaşayanlara
anlatılacak. “Bakalım Mevla neyler; neylerse güzel eyler” demekten
başka yapabileceğimiz yok.
- Şu
satırları yazdığım an televizyonda Türkiye’den ve ağabeyin kendine
yakın gördüğü hükümetlerden Irak için bazı insani yardım ve askeri
yardım için isteklerde bulunduğunu söylendi. Aynı anda Suriye
Dışişleri Bakanı; Ağabeye “Kitle imha silahlarının denetimi ile ilgili
müsaade verilmeyeceğini” bildiren beyanı okundu. Suriye ile Arap
ülkelerini şamarlama alışkanlığının devamlılığının sürdüğünün
kanıtları devam etmektedir. Eğer ağabeyin dürüstlüğü tam ve gerçek ise
bizce İsrail’inde bu potada bulunmasının gerekliliğinin olması ve
öncelikle burada bulunan kitle silahlarının denetlenmesi gerekli değil
midir (?)
- Bu
ikilemin gerekleri acaba şu anda bu iki dinin ellerinde bulunan
“Yeni-Eski Ahit”le ilgili olmasın diye de düşünmeyi istememekteyim. Bu
olgu ve süreçte bu ahir zaman senaryolarını kendi küçük kafaları ile
Rabb’e yardım etme, Rabb’in işini kolaylaştırma gibi şartlanmış o
küçük kafaların işleri gibi de görülmektedir. Rabb’imiz bu küçük
kafalı kişilere de bu görevleri vermiş olması ve onlarında bu emirlere
bilerek olmazsa da, İlâhi emir karşılığında yapmaları kaçınılmaz
olarak yazılmışta olabilir. Bizlerin de bu yazılmış “kader”i izleyerek
ne gibi işlerin olabileceğini düşünmekten başka yapılacak
işlemlerimiz, elimizden gelen önleme imkânımızın da olması, Rabb’in
yazdığını gözümüzün görüp gönlümüzün izlemesinden başka
yapabileceğimizin yokluğu ile yaratılmışlığın çaresizliğini
yaşamaktayız.
- Bu
kadar Irak için yapılanların ve bundan sonra da yapılacakların
gerçeklerini yaşayarak göreceğiz. İşgalcilerin Irak toprağının
bütünlüğünü korumak ve yönetim değişikliği içinde kendi emekli
generalinin bu ülkede bir nevi “vali” olarak atanması da
düşündürücüdür. Artık orasının bir sömürge olduğunun apaçık kanıtı
değil de nedir? Bizce bu yönetim şeklinin acaba yetiştirecekleri bazı
azınlıkları ülkenin yönetimine kukla olarak bırakmayı mı
düşünmektedir?
-
Sorumuzun cevabını da biraz zamanın ilerlemesi sonucunda görüp
anlayacağız.
- Bir
ülkenin “Milli, Manevi, Dini, Kültürel” değerlerinin yok edilmesi ile,
o ülkenin başka dış güçlere karşı direnmelerinin ne kadar cılız olarak
karşılık verildiğini gördük. Biz ve diğer dünya ülkelerinin bizim gibi
şapkalarını önlerine koyup düşünmelerini sağlık vermemiz acayip
karşılanmalıdır. Bu gerçekleri gördük, izledik. Bu gerekçelerin birer
insani değer olduğunu bu devirde düşünmedik, daha doğrusu bazı
baskılardan dolayı düşünülmesi istetilmedi. Bir insan olarak: aile,
akraba! Köy veya mahalle, kasaba, ilçe, il vatan, bayrak, milli
değerler, dini değerler, kültürel değerler, gelenek ve görenekler,
mahalli kıyafetler, milli kıyafetler, ülke temsilciliği, ülke
savunuculuğu, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, çevre bilinci gibi
ülkenin değerlerini; köşe dönücülük, vatan da ne imiş, akraba da kim,
ailesini beğenmeme, bulunduğu köyden uzaklaşma, beyin göçü, bayrağın
her türlü yerde kullanılması, dini alet etme, duygu sömürüsü gibi
değerlerle değiştirilen toplum; elbette ki asıl değerlerini unutur.
- Bu
unutmanın sonucunda da ne vatanı, ne milleti ne de değerleri o kişi
için yoktur. O kişi artık paradan başka bir şeyi olmayan, parayı tanrı
edinen bir varlığa dönüşür. O dönüşümün diğer fertlere de cazip ve
şaşaalı yaşayışı ile bir büyük örnek olarak bizzat yetkililerce
sunulması sonucu toplum yok olma, maddi ve çıkarcı olarak karşımıza
uzun sürede değil de bir kuşak sonra çıkıyor.
- Bizler
elimizden geldiği kadar yazıyoruz, yayınlıyoruz, okutmaya çalışıyoruz.
Bu ülkenin gerçek sahipleri yüzyıllarca bu topraklarda yaşayanlarız.
Başka toprağımız yok. Dikkat etmemiz bizim menfaatimiz gibi şu anda
gözükmese de, evlatlarımızın emanetini kötü emellerimiz için yok
etmemeliyiz. Bu emaneti onlara tam ve eksiksiz, milli ve manevi
değerlerimizle teslim etmeliyiz.
- Biz
Türk Milleti olarak bu duyguları daha iyi bilmemize karşın aramızda
sızmış bulunan bazı gafillerin bizleri din ve duygularımızı yok etmek
için uğraşlarını bilerek onlarla adeta alay edercesine benliğimize
sahip çıkmamız gerekir. Misyonerlik faaliyetleri devam etmiş, etmemiş
fark etmez. Yetiştirdiğimiz evlatlarımıza dinimizi tam öğretirsek
misyonerlerin çabalarını da boşa çıkartmış oluruz.
- Her
şeyimiz olan bu güzel Vatanımızı canımızla, kanımızla, bilgimizle,
birliğimizle korumalıyız. Su uyuyor düşmanımız uyumuyor. Biz de
uyumayalım, düşmanımız bizi uyuyor gibi görsün, bilgimizi,
bildiklerimizi kuvvetlendirelim. Çağın gereçlerini kullanalım,
silahlarını da üretmeye çalışalım.
- Her
Türk bunları eğer Türküm diyorsa yapmalıdır. 1000 yılı aşkın bu
topraklarda bulunan halklar artık bu Milletin evladı olmuştur. Şayet
Türklüğü kabullenemiyorlarsa; bulundukları konumda en çok hangi ülke
varsa oraya gitsinler. Oralarda yaşasınlar biz üzülmeyiz. Bizden
olmayan, bizi sevmeyenin bu Vatanda işi ne?
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 50
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
18KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- SANAT DOSTLARI TARAFSIZ MI?
- Bizce
sanat evrensel bir olaydır. Ne dini kesimin, ne sağ kesimin ve ne de
sol kesimin tekeli altında bulunmamalıdır. İlimizde Sanat Dostları
toplantılarının mazisi o yıl içerisinde bazı Çorumluların girişimleri
ile başlatılmıştı. Bu toplantının ilki ise Aşık Yazar Rıfat
Kurtoğlu’nun köyünde yapıldı.
-
İkincisi ve daha kapsamlısı ise bir nevi “Edebi Sanatkarlar”
toplantısı gibi şimdiki Cumartesi Pazarının karşısında yeni bitmiş bir
inşaatın dükkan bölümünde yapıldı. Kimler yoktu ki toplantıda.
Rahmetli İsmail Pamuk, Emekli Vaiz Yazar Mürsel Şahinbaş, O zamanın
Kültür Müdürü Ahmet Ertekin, Kütüphane Müdür Yardımcısı Mahmut Selim
Gürsel, emekli Anadolu Lisesi Müdürü Abdulkadir Ozulu, Avukat Abdullah
Ercan, Aşık Rıfat Kurtoğlu, Emekli Öğretmen Muzaffer Gündoğar vb. Bu
gün bu toplantılara kaçı katılıyor acaba? Katılanların amacıda bize
göre hazırladığı kitabının burada ücretsiz bastırma umudu ,fakat ÇEKVA
ancak aylık gelir yarım milyar ile milyarı aşan hemşerilerimizi
(A.E.,T. K.) seçmesi acaba neden?
- Bu
etkinliklerin devamı ile her toplantıda bir katılımcının hem kendi
çalışmalarını, hem de mesleği ile bilgiler sunması kararlaştırıldı.
Hatta bir kamera ile katılımcıların kendi seslerinde hayat hikâyeleri
de kayıt altına alındı. (Bu kayıt şimdi kimde belli değil) Bu etkinlik
Çorum’da kendilerine paye çıkartma gayesi güden bir gazete kendi
tekeli altına alması üzerine pek çok katılımcı bu toplantılara bir
daha gitmediler. Çünkü böyle gruplar evrensel olup, dini ve politik
görüşlerin pek üstündedir. Herhangi bir kesimin bu gibi toplulukları
kendi bünyesi veya çatısı altında bulundurması hem o topluluğun
görüşüne ve idealine ters düşeceği ve o görüşün bir nevi maşası olması
sonucunun kaçınılmaz sonucu olacaktır. Bu oluşum ise o kesime ve o
kesimi benimseyen toplulukların buluştuğu ve toplandığı bir kesim
olmaktan ileri gitmediğini daha sonraları ÇEKVA çatısı altında
toplanan Sanat Gönüllüleri ile de bizce tespit edilmiş sayılmaktadır.
- Bazı
Sanat Gönüllülerinin bahsi geçek gazete çatısı altında 1
Mayıs 1996 tarihinde yedi sayılık bir ücretsiz ilave olarak
yayımlandı. Bu ücretsiz ekin olduğu gazete yok satması ticari bir
müessese olan gazete yöneticisinin yanlış kararı ile maalesef yayınını
sürdüremedi. O yıllarda yine de Çorum için büyük bir başarı yakalanmış
ve yedi sayı ilave de olsa bir dergi 1938’den sonra bu başarıyı
yakalamıştı. Bizce bu ilavenin başarısızlığı sadece bir kesimi kendi
bünyesinde toplaması ve bu kesimin dışında bulunan yazarları yok
saymaları ile, o kuruluşun yönetim kurulu başkanının dergiyi paralı
olarak ve bir yıllık ta peşin para ile abone kaydına başlaması olarak
görmekteyim. Zannedersem iki veya üç kişi bu dergiye katkı olsun
diyerek abone oldu, bunlardan birisi de buraya yazı veren bir
hemşerimizle kardeşi olarak hatırlamaktayım. Tabi olarak ücret istemek
bir yayının hakkıdır. Fakat bu hak önce deneme mahiyetinde ilave
olarak verilip sonrada para ile satılma yanlışlığı geleceği tek
taraflıda olsa bir yayının sonu oldu.
- Ne
yapalım sağlık olsun.
- Geçe
ayın on altısında yapılan etkinlik de maalesef aynı hatanın devamı
olarak görülmektedir. ÇEKVA maalesef Çorum’un bir kuruluşu olarak
yalnız İstanbul için kurulmuş ve elit bir tabakaya hizmet veren bir
kuruluştur. Bu güne kadar kendi görüşü doğrultusunda çalışmalar
yapmıştır. Bizce en büyük yanlışlığı genel merkezinin İstanbul’da
olmasıdır.
- Böyle
bir çalışmanın karşısında olmamakla beraber, yöneticilerine sadece bir
kesime değil bütün Çorumlulara hizmet götürmelerini sağlık veririm.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 50 25
Mayıs 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
19KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- SAKALIM DA VAR YA (!)
- 48.
sayımın kapağını karlı bir manzara altında bir inşaat alanının resmini
koymuş ve dergimin 6. sayfasında “...temel eski havuzun üzerine
kondurulmuş. On santimlik bir düzlem üzerine büyük bir kütle binanın
temelinin kondurulması acaba doğrumu?...” diye merak edip sormuş ve
“...Allah vermesin bir deprem sarsıntıda kızak gibi bütünce bu bina
kayabilme ihtimali yüksek gibi geldi. ...”demiş;” ...en son deprem
yaşayan bir ilimizin deprem konutları ve resmi daireleri zarar gördü
diyerek medya bas bas bağırdı,...”bilgilendirmiştim.
- Fazla
bir zaman geçmeden; Rabb’imiz bize yeni bir deprem daha göstermiş ve
bir resmi daire sayılan yatılı bir okulun talebelerine nasıl mezar
olduğunu göstermişti.
- Biz
yine de tarafımıza yöneltilecek olan “sen bildiğin işle uğraş”
kelamını duymamış gibi davranarak bu önemli bilgi istediğimiz cevabı
olarak algıladık ve Sayın Bakanımızın katılımı ile temelin resmi
atılışı “Hıdrellez” günü yapıldı. Temel atılması yapılmasına yapıldı
da; yukarıda resmini tekrar yayınladığım “Eski Havuz Zemin”i üzerine
atılmasını anlama güçlüğü çekmekteyim.
- Ben
yanılmış olmayı dilerim. Dilerim de, dilemem “Deprem” tabii afetini
durdura bilir mi?
- Bu
havuzun yapılma tarihi ile bu gün arasından kaç yıl geçti? Bu yıllar
arasında bu havuz kaç kere su ile dolduruldu? Bu havuzun beton hesabı
kaç metre küp su için yapıldı (tabii yapıldıysa)? Şimdi bu havuzun
zeminine düzgünce kalıplar yerleştirildi, üzerine bir büyük bina
yapılacak. Bu yapılacak binanın meydana getireceği basınç ile eski
havuzun taş blokajla beraber 25 santimlik geniş alanlı yere bilmem kaç
tonluk bir beton, demir, kum ve diğer inşaat malzemelerinin yükünü
çekebilecek mi?
- Buraya
harcanacak para inşaat ilerlemeden meydana gelebilecek çöküntülerin
ününe geçmeliyiz. Harcanan para, emek, beton, demir hepsi bizim
paramız, bu paraları boşa atmayalım. Ben size demiştim, şu sayıda
yazmıştım demek istemiyorum. Güzel işlerin hepsi ile beraberim. Yanlış
işlerin ise her zaman karşısında oldum ve yine de olacağım. Doğruları
ya da doğru gördüklerimi sizlerle paylaşacağım.
- “Doğru söyleyeni dokuz köyden
kovarlar” Atasözü gerçekleri bizlere göz yumdurmamalı diye
düşünmekteyim.
- Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 51 25 Haziran 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
20KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
HİTİT FUAR VE
FESTİVALİ YİNE Mİ GELDİN?
Geçen yıl yani 2002 tarihinde
yayımladığım yazımdan bir alıntı ile başlamak istiyorum: ”Bu ayı inanın
hiç sevmiyorum. Neden mi? Nedeni ilimize mahsus festivalin gününü hangi
fikre göre bu aya alındığını anlamamdan geçmektedir.
Neden bu ay? Neden bu ayı sevmiyorum?
Bunların birincisini cevabını bilemiyorum ve anlayamıyorum. Neden
festival bu ay içinde oluyor? Bir sebze, bir meyve mi yetiştiriyoruz da
onu öne çıkartalım. Bizim baş aktörümüz Leblebi her mevsim yapılır ve
satılır. Neden Mayıs Ayının 21 veya 26'tısı yada Haziranın son günü
olmuyor; bunu havsalam almıyor.
Fakat ikinci sorunun cevabı bence malum.
Bu ay yani Haziran ayı “GÜN DÖNÜMÜ FIRTINALARI ” nın olduğu aldır ki,
ne yazık ki bizim festivalimiz de bu ay ve tam da fırtınaların başlanıcı
sayılan 21 Hazirandan hemen sonra olmakta. Her festivalde muhakkak bir
fırtına, bir sağanak yağmurla festival alanı ve festivali gezmeye
gelenlerin ıslandığı veya toza bulandığı günlerdir. Her halde bu kararı
alanlar bu tabiat değişimini bilmiyorlardı (!)” Demiştik de ne oldu?
Hiçbir şey! Yine tarihimiz 20 Haziran. Yine mevsim fırtınaları, yağmur,
toz ve toprak içinde geçecek.
Ya havuzun içine temeli atılan tesisin de
döküntüsü işin tuzu biberi olacak. Bu temelin atılımı hatırladığım
kadarı ile 21. Festivalin hemen bitiminde yapılacaktı. Neden ilgililer
bu kadar geciktirip, 2003'ün baharına sarkıttılar?
Yine mi geldin? Festival!
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 52 25
Temmuz 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
21KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
BİR YAŞ DAHA
GELİŞTİK
Bu ay içinde iki kere yayınlandı. Bu ayın
sonunda Çorumlu 2000 Dergimiz beş yılı geride bırakarak altıncı yılına
başladı. Elinizdeki sayı ile 52’inci sayıya erdik.
1938’de yayınlanan “ÇORUMLU” Dergisi o
dönemin tek parti idaresinin Halkevleri desteği ile 61 sayı Çorum’da
yayınlandı. Bu rekoru Rabb’imiz izin verirse 10 ay sonra yenileyeceğiz.
Bizler Çorum’u sevenler olarak
bildiklerimizi, yanlış gördüklerimizi sizlere yazarak bildiriyoruz.
Belki faydalanıyorsunuz, belki faydalanmıyorsunuz. Bizler görevimizi bu
sayfalardan yaptığımıza inanıyoruz. Bir belge olarak gelecek günlere
kalan deliller olarak elinize geçiyor. Zamanı gelince haklılığımız ya da
haksızlığımız ortaya çıkacak.
Biz bunu göz önüne alarak yazıyoruz.
Yazılı belgenin ne olduğunu bilerek sizlere sunuyoruz. Önerilerimizi
kulak ardı etmeyin. Bizlerin yanıldığı yer varsa bize yazın, yanlışımızı
bildirin dergide bu yazdıklarınızı yayınlayalım, gerçeği ve doğruyu
bulalım.
Dergimiz
halen
https://gurselyayin.com/corumlu2000/corumlu00.htm adresinde
yayınlanmaya devam ediyor. 51. sayımızı,52. sayı ile birleştirerek yeni
sayıya yüklemeyi düşünüyorum.
Buradan bütün öz verisi ile dergiye yazı
ve abone ile reklam desteği veren hemşerilerimize teşekkür ediyorum.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat
Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 52 25 Temmuz 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
22KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- İL MERKEZ KÜTÜPHANELERİNDE NELER
OLUYOR?
- Yeni
hazırladığım ÇORUM 2003 CD sinin güncellerken bugün aldığım
Kütüphanelerin 2002 kitap istatistiklerinde büyük bir kitap düşümü
olduğunu görünce üzüldüm.
- Geçen
sene yani 2001 yılı istatistiklerine göre Hasan Paşa Kütüphanesinde
46.664 adet olan kitap sayısı 2002 istatistiklerinde 46.338’e, yine
2001 yılı istatistiklerine göre İl Halk Kütüphanesi kitap âdeti
13.185’den 12.252’ye düşmüş bulunmaktadır. İlçelerde bu dönemler
arasında artış olurken ne hikmetse merkez ilçe kütüphanelerinden
kitaplar eksilmiştir.
- Bir
dönemin iktidarı; kütüphanelerde bulunan bir kısım kitapların
ayrılarak düşülmesi emrini vermişlerdi. Yine bu iktidar zaman içinde
yerini başka iktidarlara devretti.
- Merkez
ilçemizde bulunan üç kütüphanenin istatistiklerin de kitap sayılarının
artması gerektiğini göreceğimi umarken muazzam kitap eksilmesi beni
üzdü. Bu kitaplara ne oldu?
- Acaba
diyorum; Arap harfli kitapların ve yazma kitapların içinde de düşümler
var mı diye korkuyorum.
- El
yazma kitaplardan iki yıl kadar önce bir mücellitte “Mahkeme Sicil
Kayıtları”nın ciltletilmek için FOTOKOPİ olarak çekili olarak gördüm.
Cilt yapan arkadaş da bellidir, kimin bu fotokopiyi yaptırdığını da
söylemişti. Bir öğretim görevlisi arkadaşın nasıl kıyarak bu eserin
fotokopisini aldığı da meçhuldür.
- Ben bu
sorumsuzlukların içinde memurluk ve idarecilik yaptım. Kütüphanenin
düşmek için kalorifer dairesinden kaç yazma adet kitap kurtardığım o
günkü demirbaş kayıtlarında mevcuttur. Artık; Arap harfli muazzam bir
gazete arşivinin ben senelik izinde iken nasıl yaz günü yakıldığını da
yaşadım.
- Yine el
yazma eserlerin Türkiye Yazma Eserler Katalogu için Ankara’ya kamyonla
gönderilmesine karşı çıkan ve o zamanın yönetimine bildirip sonuçsuz
kalan şikayetimin ezikliğini halen kalbimde taşıyorum.
- Aynı
yazma eserlerin tekrar geldiğinde kitapların bazılarında meydana gelen
hasarları ve kitapların içerisinden kesilen vakıf mühürlerinin
tespitimi rapor olarak ilgili makama sunduğumu, gelen inceleme
komisyonunun da o kitapları inceleyenlerden olabileceğini düşünmeme
rağmen nakliye anında olan “Miklep” kırılması, cilt deformasyonu ile
mekan değişikliğinden dolayı kitap sayfalarında kavrulma ve
buruşmaların sorumlularının bulunmadığını halen hatırlıyorum.
- Bu
gidişte çok korktuğum kitap kaybını önlemek için; kitapları bizzat
elimle kolilere yerleştirerek arkadaşlara eksiksiz ve kitapların
risaleleri ile yazılı liste ile teslim ettiğim zaman bana gülenlerin
olduğunu, evhamım yüzünden üç aylık bodrumda çalışma yüzünden birkaç
daktilo arkadaşımla aramın bozulduğu da bir gerçektir. Bu itinam
yüzünden kitaplara dokunamayıp sadece mühür kayıpları ile kaldığını
gördüm.
-
Efendiler!
- Nedir
bu kitap düşmanlığı?
- Neden
mütesellisel emanet edilen bu kitaplara neden sahip çıkılmıyor?
- Geçen
yıl içinde düşülen kitapların onayını veren bakanlık oluruna da ne
demeli?
- Benim
eski mesai arkadaşlarım!
- Size
emanet edilen bu kitapları iyi koruyun. Eski Kültür Bakanlığı
Müsteşarı olan ağabeyim Adnan BİNYAZAR’IN hibe ettiği kütüphanesinde
bulunan eserleri dikkatle koruyun. Aman ha bu kitaplar bir düşünürün
kitap koleksiyonu olduğunu unutmayın.
- Eski
bir kütüphane çalışanı olan eski mesai arkadaşımın yükselerek İl
Kültür Müdürlüğü makamına gelmesi kütüphanelerin nasıl işlediğini
bilmesi açısından çok şanslı illerden biri durumunda olmamız
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 52 25
Temmuz 2003
-
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
https://gurselyayin.com |
|
23KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
-
BU NE
PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU!
-
- Bu güne
kadar bizler her ne şekilde olursa olsun, her kes tarafından bilmeyen
yerine konuluyoruz. Bizleri halen 1930-35 yıllarında yaşayan topluluk
statüsünde görüyorlar. Bizlerin de en az onlar kadar ülkenin düzeni ve
menfaatini düşünecek kafalara sahip olduğunu ne yazık ki o makamlara
gelenler akıl edemiyorlar.
- Bizi
idare edenlerin en büyük hatalarından bir tanesi de her şeyi onların
bildiğini düşünmeleri ve bu felsefeleri ile halkı idare etmeye
çalışmaları.
-
Bizlerin nelere akıl erdirebileceğini hiç düşünmüyor, her ne hikmetse
hiç akılların ucuna bile getirmiyorlar. Bizleri idare ediyorlar gibi
görünmek, onlara ayrı bir zevkte veriyor. Onları doyuma ve tatmine
itiyor. Onların; yaşadıkları beldenin geleceği hakkında hiç bir
düşünceleri ve hiçbir kaygıları yok. Bizi idare edenlerini en alt
sırasında bulunanlar bile, bir emretmenin verdiği haz ile doğru veya
yanlış bilgileri ile emrinde olanları yönettiklerini anıyorlar. Onlara
da bir üste bulunan amirlerinin emrini kabulsüz şartsız uygulama
düşüyor. Bu emirler ve tamimler silsilesi en üst makama kadar
uzanıyor.
- Bu
satırlara kadar hep bizi idare edenlere verdik veriştirdik. Hep
kabahat onlarda mı? Hayır! Esas en büyük kabahat idare edilen
bizlerde! Yanlış olanları kanuni hakkımız olan dilekçeler ile o
yetkiliye bildirmiyoruz. Sonra ki hakkımız olan on beş günlük sureyi
bekleyip, ikince üste verilecek, üçüncü üste verilecek dilekçe
haklarımızı da kullanmıyoruz. Bu işlemlerden sonra da mahkemelere
açacağımız davalarımızın olduğunu düşünmüyoruz.
-
İtirazlarımızı bildirmemizde, bizleri bekleyen zaman darlığının en
büyük engel olduğunu söyler gibi olduğunuzu duyuyorum. Bu zaman
uzaklığı en azından on beşer günlük en üst makama varana kadar
verilecek dilekçelerin toplam zamanının on beş çarpı on beş kadar
zaman tutacağı, bu zamanı da sabırla bekleyen idare edilenin,
mahkemelere bilmem ne kadar yatıracağı harçların paraları, avukat
paraları, karşısındakilerin idare ettikleri için mahkemelere
gelmemeleri gibi ters tepkiler de ve ayrıca uzayan mahkeme celseleri
de işin cabası olarak karşımıza geliyor.
- İdare
edilenlerin itirazı kadar, memnuniyetlerini bildirme haklarının da
aynı yöntemle kendilerini idare edenlere bildirmeleri de gerekli
oluyor. Bu gereği hiç birimiz düşünmüyoruz, uygulamıyoruz.
- Şimdi bu kadar lakırdı ile yazı
başlığının ne alakası olduğunu soranlara diyorum ki: Bu günlerde bizi
idare edenler bizlerden fazladan, konut vergisi adı altınca bir salma
aldılar. Bu salmanın alınmasından sonra ilimizin merkez ilçe
belediyesi kimilerine göre güzel, kimilerine göre de çirkin bir şehir
güzelleştirmesi yaptılar. Ben şunları merak ediyorum: Acaba gül yağı
çok olan hacı gül yağını orasına burasına sürer gibi bizi idare eden,
konut vergisini oldukça çok bularak bu güzelleştirmeyi (!) yapmaya
kalktı?
- Yoksa
herhangi bir sebeple, bu işlemleri yapanlara, bizi idare edenlerin bir
diyeti mi vardı?
- Eski
dönemin yaptırdığı Belediye önündeki eski havuzun nesi vardı da bu
“katledilmiş ağaç” kompozisyonun taşıyan ve zavallının yaşam
çabalarını gösteren sürgünlerinin bile yok edilerek betonlaştırılarak
adeta “Ağaçlara Ölüm” diye bağıran görünümün amacı nedir?
- Yine bu
sayımıza kapak yaptığım yerde bulunan durağın ağaçtan yapılması ve
aynı ağaçlara düşmanlığın ikinci kompozisyonunun göstergesi mi?
- Bu dikilen ağaçlar,
Çorum iklimine uygun olan herhangi bir ağaç olarak seçilemez miydi?
- Bu
ağaçlar bizim bildiğimiz, tanıdığımız ağaçlar, tropikal iklim ağacı.
Acaba diyorum bu ağaçların fiyatları ne kadardır?
- Ayrıca
bu ağaçları onayan makamın doğup, büyüdüğü, yetiştiği yerde varda biz
mi bilmiyoruz?
- Bir
baştan bir başa her direğe yılan misali sarılmış göstermelik lambalar
acaba diyorum; her birisi her gecede ve bir haftada, bir ayda, bir
yılda kaç liralık cereyan yakacaklar? Acaba bu her direk için her gece
kaç adet konutun yıllık gelirini uçuracak, beklide yanılıyorum sayın
başkanım bu elektrik faturasını her halde maşından mı ödeyecek? Gerçi
o masrafı yani elektrik paralarını maaşından ödese bile o maaşı da
toplanan vergilerden almıyor mu?
- Bir de
en son olarak, birisinin Hacı ağabey sen bilirsin. Aşağıdaki (yani
saat kulesi) ağaç yeşil de, yukarıda ki ağaç niçin kırmızı? Diye
sorması da merakımın cabasıdır?
-
Görünümü çok güzel ve faydasının olacağını ve yeşil sahaların
korunması için yapılan engel zinciri çok hoş ve güzel oldu. Gönül
isterdi ki; bu engelin orta bölümde olacağı yerde iki karşılıklı yolun
kaldırımlarında olsa idi, hem trafik polislerinin işlerini
kolaylaştırırdı, hem de sürücüler ana caddede olur olmaz yerlere park
ettiklerinden bir sürü ceza yemezler, trafik akışı daha düzgün olur,
daha da göz alıcı bir görünüm kazanmaz mıydı?
- Bu
soruların cevapsız kalacağını biliyorum. Biz yaptık. Beğensen de,
beğenmesen de bu mantığı ile günler geçerken, yine seçim gelecek.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 53 25 Ağustos 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
24KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- TARİH Mİ YAZALIM; HİKÂYE Mİ?
- Geçen
bir arkadaşın yanında otururken; yapılacak bir araştırma için;
araştırma yapabilecek, bilgileri toplayabilecek, deneklerle
konuşabilecek, Çorum’un merkez ve ilçe köylerini dolaşabilecek,
kaynakları irdeleyecek, Osmanlıca metinleri okuyabilecek ve hatta bu
bilgileri de toparlayarak yazabilecek bir kişiye ihtiyaçları olduğunu
söyledi.
- Evet;
konu cazipti. Çorum için böyle bir araştırma yüzeysel olarak da olsa
yapılmamıştı. Yaklaşık 100 köy ziyareti, en azından binlerce kişi ile
görüşme ve bu konuşmalardan elde edilecek bilgilerle Çorum’un diğer
köylerini dolaşmak gerekiyordu.
- Konuyu
dinleyince aklımdan yukarıdaki paragraf geçti. Arkadaşın konuşması
bitince güzel bir konu olduğunu söyledim. Sponsorunun kim olacağını
söyleyince ne dese beğenirsiniz? Ücretsiz çalışabilecek birisini
arıyoruz!.
- Yüzüne
hayretle bakarak! Hey Allah’ım! Ne günlerde yaşıyoruz diyebilmişim.
Merak etti. Niye böyle söyledin ağabey diyince sadece güldüm. Yüzüne
söyleyemediğimi buradan yazayım.
- Be
evladım. Sen bir yerin müdürlüğünü yapıyorsun. Acaba o çalıştığın yer;
birader sen ücret istemeden üç yıl çalışsan da bu işleri yapıversen,
diyiverse acaba o kurumda geçirdiğin hizmet baremini düşünmeden başka
bir iş aramaz mısın?
- Senin
istediğin işlemi ben hazırlayıp bastırdığım “Çorum’da Yatan Meşhur
Yatırlar” isimli çalışmamda düşündüm. Bu Osmanlıca eseri
Türkçeleştirirken köylerde bulunan yatırların bu günkü menkıbelerini
dinleyeyim, bu günkü gelenekleri de yerinde inceleyeyim diye
düşünmüştüm. Emekli de olmuştum. Vakit problemimde yoktu. Bir Çorum
haritasını önüme alarak güzergâhların kilometresini çıkarttım aracın
yakacağı benzini hesap ettim, yapacağım masrafı da üzerine koyunca
Çorum’un köylerini dolaşmam için yaklaşık 10,000 kilometre gidiş geliş
için yol yapmam ve o kilometreler içinde araca benzin koymam
gerekliydi. Ayrıca yolda yapılacak masraflardan barınma, yeme içmesi
de cabası!
- Acaba
diyorum, böyle bir çalışmaya sponsor olacak bir babayiğit olur muydu?
- Olmazdı
dedim ve kitabı aynen yayınladım.
- Gelelim
o çalışmanın gezilmeden yapılıp yapılamayacağına. Tabi ki yapıla
bilinir. Hiç gezmeden oturursun masana, alırsın önüne bir sürü kitap,
belge. Notlar alırsın. Biraz o kitaptan, biraz bu kitaptan
bulduklarını aktarırsın. Bu dökümleri toparlayınca da bunları
birbirine ulayarak kitap haline nasıl getirisin? İşte sonuç burada
diyebilecek kalemi nereden bulursun? Yine de bu araştırma için günler
değil de birkaç yıl kitap gagalaman gerekir. Bunu da hem de ücretsiz
yapabilecek kişiyi bulabilir misin? (!)
- Gel
arkadaşım bu konu hakkında ücret almadan, araştırmadan, soruşturmadan
bir şeyler yazalım derseniz bu tarihi araştırmanın ismi başka olur;
buna da hikâye dememizde bir beis görmeyiveririz, olur biter.
- Sözün
kısası; araştırmacılara saygılı olunuz. O kendi hobisi için bireyler
araştırabilir de sizin vereceğiniz konuları araştırma için de biraz
hoşgörünüzle, yaptığı işin emeğini vermenizi beklemesi tabii değil
midir?
-
İsteklerin akla ve mantığa uygun olunması dileğiyle.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 54 25 Eylül 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
25KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- BURADA MIYIZ?
-
Ne kadar duyarsızlaştık.
-
Bilmiyorum hiç dikkatinizi çekti mi?
-
Her konuda dikkatimiz, ilgimiz ve
bilgimiz kopuyor. Duygusuz, taş yürekli ve gaddarlık zırhlarına
bürünmekten çekinmiyoruz.
-
O kadar ileriye gittik ki; yaşadığımız
yer Müslüman ülkesi değil de sanki bir dini olmayanların yaşadığı ülke
görünümünde.
-
Müslüman gibi görünüyoruz, Müslüman
gibi ibadet ediyor görünüyoruz fakat Müslümanlığın yaşadığı bütün
yasakları günlük işlerimizde olağan gibi yaşıyor ve bu yaşantıyı da
teşvik ediyoruz.
-
Yalan söylemek çok olağan, alkol
almayanlar toplum dışı bir yaşayış içinde imiş görülüyor, zina olağan
oldu, faiz yemek bir üstünlük göstergesi, hak yemek ise hepimizin
özlemi olmaya başladı. O kadar ileriye gittik ki; her türlü rezalet ve
kepazelik bir üstünlük, bir paye gibi gözüküyor.
-
Hepimiz birbirimizin çobanıyız. Bizi
yaratan din ve inanışımızı ayırmadan yarattığı kullarının fıtratında
bu duyguları ile yarattı. Bu duyguları, bu bilgileri bize verirken,
bizlerin bunu düzgün kullanmamız için halk etti. İyiyi ve yanlışı
ayıracak akıl ile donatıldık.
-
Donatıldıkta ne oldu?
-
Bu aklı kullanamadıktan sonra ne işe
yarar.
-
Ancak aklın kullanımı insanların
faydası için olursa faydalı olur.
- Şimdi birbirimizi değil,
çok samimi yakınımızı bile uyarmaya kalksan “Sana ne!” cevabını
almanız çok yüksek imkân dâhilinde. Bu zamanın en büyük kozu, büyüğün
söylediklerini anlamak istememe, istenilenin isteyenin kendisi için mi
önemli yoksa söylenen için mi önemli ayırt etme kabiliyeti kayboldu.
-
Neleri kaybettiğimizi, nelerle
uğraştığımızı bilmeden yaşamak şayet yaşamaksa; yaşıyoruz. Kendimizi
yaşıyor zannediyoruz. Bu hareketimizin ne kadar doğru olduğunu
anlayabiliyor muyuz?
-
Zannetmiyorum. Anlasak; zaten bu halle
düşmüş olmayız.
-
Her değeri maddiyatla ölçüyoruz. Her
hareketin altında başka bir işlem arıyoruz.
-
Yakında ve çok yakınımızda neler olacak
görmek, bilmek istemiyoruz. Dikkatimiz dağılıyor. Sanki bir
bilgisayarın ramındaki sanal hayat gibi yaşıyoruz. Bizleri başkaları
klavye veya Mouse ile idare ediyor; biz de işin kötü tarafı bu
komutlara uyuyor verilen emirleri harfiyen yerine getiriyoruz.
-
Dikkat edelim!
-
Önce en yakınımızdaki insanlara yani
ailemize, sonra en yakın akrabalarımıza, sonra en yakın komşularımıza,
sonra mahallemize, şehrimize ve yaşadığımız Vatan’a. Dikkat edelim.
Elden gitmesin.
-
Önceki sayılarımızda; Kürt haritasını,
sonra Irak’ın halini yazdım. Elin oğlu Irak’ı işgal etti. Şimdi
bizleri uyutuyor. Dört bölgeye bölüyor, parçalıyor. Bu hikâyeyi iyi
hatırlayın.
-
Bize de mi yapmışlardı ne! Hani fazla
uzak tarihimizde değil Kurtuluş Savaşı öncesinde Pek çoğumuz bende
dâhil yaşananları hatırlayamayız da okuduklarımızı bir
hatırlayıverelim.
-
Değil mi?
-
Osmanlı’yı da parça parça bölmüş, işgal
etmişlerdi, bir Atatürk ve arkadaşları çıktı da birliğimizi ve
dirliğimizi sağladılar, bu günlere yedi düvele kafa tutarak
dedelerimiz bu vatanı bize bıraktılar. O Vatanın kara topraklarında
huzur içinde yatıyorlar. Dikkat edelim de bu emaneti bir yüz yıl
dolmadan hain kurtlara teslim etmeyelim.
-
Dikkat edelim de; Mehmetçiğimizi birkaç
dolara öldürtmeyelim. Bu gençler bizim. Maalesef; Vatanı için değil
görevi için şehit yapmayalım, görev gazisi haline getirmeyelim.
-
Bu günü yaşayanların dikkatine ve
vicdanına sunalım. Sunalım da tepkimizi de verelim. Acaba bu
milletvekillerimizin kaç tanesinin çocuğu bu savaşa katılacak diye de
merak etmiyor da değilim; bir bileniniz varsa bildirirse sevinirim.
-
Ben yine yazdım, belki siz yine
okudunuz.
-
Bir fikir dahi beyan etme cesaretiniz
olmayacak.
-
Bir paragrafta ben yollayayım da
yayınlansın demeyeceksiniz.
-
Uyanalım lütfen, uyanalım. Üzerimizde
serpilmiş şu ölü toprağını artık üzerimizden silkeleyelim.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 55 25 Ekim 2003
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
26KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- BİR 284 YIL DAHA
BEKLEYECEĞİZ
-
Bizi yaratan; verdiği merak olgusu ile her işin gerçeğini
öğrenmemizi, ondun fayda ve ders çıkarmamızı kotlamış. Bu
kotlama bazımızda yüzeysel, bazımızda içtensel olarak halk
edildiğinden, bazılarımız bazı konulara daha çok ilgi alanına
girmeyen konular hakkında merakımız olmamaktadır.
-
Birkaç yıl önce bütün dünya ülkelerini ve bizim ülkemizin de
bazı şehirlerini bir telaş sarmış, o günün üç yıl öncesinden
hazırlıklar ve rezervasyonlar yapılmış, Çorum’da ise herhangi
bir telaş emaresi son haftaya kadar da görülmemişti. Aynı
duyarsızlık ne yazık ki 27 Ağustos’ta da yaşandı. Bu tarihte
acaba kâinatta ne olmuştu da bunu yazma gereğini duydum.
-
Merih; gezegeni 27 Ağustos günü, dünyamıza son 60,000 seneden
beri en yakın mesafede oldu. Merih'in dünyadan en uzak olduğu
zaman aramızdaki mesafe 299 milyon kilometre olduğu düşünülürse
27 Ağustos'ta ise bu mesafe 57 milyon kilometreye inecek ve bize
beş kat yaklaşmış oldu.
-
Önümüzdeki yıllarda ise 28 Ağustos 2287'de 55 milyon 686 bin km
ile olacak. 2729 yılındaki bir sonraki yaklaşmada ise Mars'ın
Dünya'ya uzaklığı 55 milyon 651 bin kilometre olacağı
bildiriliyor.
-
İnsanlığın dünyada var oluşundan bu güne gökyüzünde gördüğü
milyar çarpı milyar yıldızların içinde Ay’dan sonra göze batan
tek yıldız yani gezegen olan Mars’ın dünyamıza altmış bin yıldır
bu karan yanaşmadı. Bu yanaşmadan dünyamız nasıl etkilenecek
diye bir düşünce ortaya atılmasına rağmen bu sıkıntıları
inşallah görmeyiz.
-
Araştırmalarımızı bu yazıya konu olan gezegeni bulabildiğimiz
kaynaklardan inceleyelim:
-
MERİH’E İLİŞKİN BİLGİLER
- GÜNEŞ’TEN ORTALAMA UZAKLIK
228 Milyon kilometre
- ORTALAMA YÜZEY SICAKLIĞI
-230C
- YIL UZUNLUĞU 687 Dünya günü
- ATMOSFER YAPISI %95
karbondioksit,%3 azot, %1,6 argon
- GÜN UZUNLUĞU 24 saat 27
dakika 22,6 saniye
- ÇAP 6787 kilometre
- KÜTLE 0,11(Dünya:1)
- AĞIRLIK 6,42x1023 kg
- YÜZEYİNDEKİ ORTALAMA ÇEKİM
KUVVETİ 0.38(Dünya:1)
- ORTALAMA YOĞUNLUK 3940 kg/m3
- GENEL ÖZELLİKLER
-
Merih; Güneş’e uzaklık bakımından güneş sisteminde dördüncü
sırada yer alır.
-
Dünyayla olan benzerliklerinden ve yüzey görünümünün sürekli
olarak değişmesinden ötürü her zaman astronomların özel ilgisini
çekmiştir. Mars’ın Güneş’ten ortalama uzaklığı 228 milyon
kilometredir. Mars’ın Eliptik yörüngesi oldukça dışmerkezli
olduğundan Güneş ile arasındaki mesafe çok değişkendir. Bu
uzaklık yaklaşık 248 000 000 km ile; yaklaşık 208 000 000
km.dir.
-
Ekseninin eğikliği Dünyanınkine çok yakındır olduğu ile dikkati
çeker : 40.(Dünya=23,50). Mevsimler dünyada olduğu gibi güney
yarıkürede yaz mevsimi gezegenin Güneş’e en yakın olduğu
zamanlarda yaşanır. Dolayısıyla buradaki yaz kuzey yarıküreye
göre daha kısa ve sıcak; kış daha uzun ve soğuk geçer.
-
Merih dünyaya göre biraz serin bir gezegendir.”Sıcak” bir yaz
gününde ekvatordaki sıcaklık 100C’a kadar çıkabilir, ancak
herhangi bir Mars gecesi Dünyadaki herhangi bir kutup gecesinden
daha soğuk olacaktır.
-
Eksensel dönme süresi 24 saat 27 dakika 22,6 saniyedir. Bu
değerin bu kadar kesin bir şekilde bilinmesinin sebebi, gezegen
yüzeyinde bulunan belirli şekillerin apaçık görünebilmesi ile
ilişkilidir.
-
Merih yaklaşık 780 günlük aralıklarla karşı konuma gelir.
Teleskopla incelendiğinde Mars her zaman Ay’ın dolunay şeklinde
olduğu gibi görülür. Bunun nedeni onun bir dış gezegen
olmasıdır. Astronomik ölçütlere göre bize yakın sayılabilecek
olan Mars’ın gözlemlenmesi hiç de kolay değildir. Bunun ilk
nedeni küçük olmasıdır. Çapı 6790 km. kadardır. Yani Mars, Dünya
ile Ay arasında bir büyüklüğe sahiptir.
-
Ay ve benzeri büyüklükte bulunan küçük gök cisimlerinin
atmosferi bulunmaz. Fakat Dünya boyutlarındaki bir gezegen sahip
olduğu yüksek kurtulma hızı sayesinde kalın bir atmosfer tutma
özelliğin kazanmış olur.
- YÜZEY ŞEKİLLERİ
-
Merih’i ilk olarak 1659 da Hollandalı astronom Christiaan
Huygens uzay haritasında işaretlemiştir. Onun yaptığı ‘V’
biçimli koyu renkli şekil kolayca tanınır. Şeklin ismi “Syrtis
Major”dur. Merih yüzeyinin büyük bir kısmı kırmızıyken kutup
bölgeleri beyazdır. Kutup’lar buzla kaplıdırlar. Bu buz donmuş
CO2’tir. Kuzey buzul takkesinde az miktarda su buzuna da
rastlanmıştır. Kışın kutupların bulunduğu bölge genişler, yazın
da küçüldüğü gözlenmektedir. Kuturların büyüklükleri birbiri ile
eşit değildir.
-
Merih yüzey haritaları 19.yy ilk yarısında çizilmiştir. Bu
haritalar oldukça başarılı sayılır. Karanlık bölgelerin deniz,
açık renkli bölgelerin de kara olduğu varsayılıyordu. Onlara
gezegeni gözlemleyen gök bilimcilerin isimleri veriliyordu.
Örnek olarak Madler Kıtası, Lassel arazisi gibi. Daha sonra
1877’de İtalyan gök bilimci Giovanni Virginio Schiaparelli
kullandığı 22 cm.lik mercekli teleskop ile bir dizi gözlem
yaparak bilinen terminolojiyi değiştirdi. Beer Kıtası,Lockyer
Arazisi gibi isimler gitti, yerlerini Solis Lacus,Chryse,Utopia
ve Margaritifer Sinus gibi isimler aldı. Kırmızı çölleri boydan
boya geçen bu çizgilere İtalyanca’da ‘oluk’ anlamına gelen
canalli ismini verdi ise de bu sözcük İngilizce’ye kanal olarak
çevrilince ünlü Merih kanalları hikayesinin de temelleri atılmış
oldu. Bu kanalları gören ve ilgilenen başka birisi çıkmadı. 1886
tarihinde, Perrotin ve Thollon adlı iki Fransız gözlemci
Nice’deki bulunan güçlü teleskop vasıtasıyla onları
gözlemlediklerini bildirdiler. Sonra bu tezi inceleyen zengin
bir Amerikalı olan Percival Lowell Arizona Flagstaff’ta gezegeni
gözlemlemek için özel olarak büyük mercekli bir gözlemevi kurdu.
1916 tarihinde ölene kadar yüzlerce çizim yaptı. Çizimlerinde
gözüken kanalların doğal yollardan oluşması imkansız gibi
gözükmesi Lowell’i; bu kanalların Merihliler tarafından
kutuplarda bulunan bu buzları, ekvatora yakın kuru bölgelere su
taşıma amacıyla yapılmış suni bir sulama ağı olduğu kanaatini
verdi.
-
Merih’in kanalların olup olmadığı gizemi 1965 yılında Merih
yakınlarından geçen ilk uzay aracının gönderdiği yakın plan
yüzey fotoğraflar sayesinde çözüldü. Mars üzerinde kanal olarak
adlandırılabilecek hiç bir şey yoktu. Bundan başka uzay
araçlarının verilerine dayanarak hazırlanan bir haritayla
Lowell’in çizdiği harita karşılaştırılmıştır ve birbirlerine hiç
uymadıkları görülmüştür. Bu kanallar sadece basit bir göz
yanılmasıydı ve bu tartışma da böylece sona ermiş oldu.
-
Yüzey şekilleri arasında Olympus Dağı, Tharsis Yaylası, Pavonis,
Arsia ve Ascraeus, Valles Marineris kanyonlar, Noctis
Labyrinthus’un(Avize adıyla bilinir) ,Hellas ve Argyre havza,
Tharsis Yaylası isimleri ile bilinen yerleri bulunmaktadır
-
Çorumlu 2000 Aylık
Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 55 25 Ekim 2003
-
|
-
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
27KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
HARİTANIN
SOLUNDA BULUNAN BİLGİ LEVHASI İLE LATİN HARFE ÇEVİRİSİ
İş bu kasaba şimalen 12 saat
mesafede Osmancık ve garben 10 saat mesafesinde İskilip ve
cenuben 9 saat mesafede Alaca ve şarken 6 saat mesafesinde
Mecitözü ve 12 saat mesafesinde Merzifon kazaları mahdud olub 169
kurayı ve nefsi kasaba 44 mahalle ile bir camii kebir ve 23
minareli camii şerif ve 21 mescit şerif ve 10 medrese ve 3
kütüphane ve 6 han ve1100 dükkan ve 3554 İslam ve 119 Hıristiyan
hanesi ola cem an 3673 hane ve 130 çeşmesi ve kasaba-i mezkur 7455
zükür Müslümü ve 7753 ünüs Müslümeyi ve 265 zükür gayri Müslümü
ve 176 ünüs gayri Müslümeyi 15353 zükürü 13781 ünas havi olub
ebniyei merirden bir mektebi rüştiye ve bir musalla hümayun ve
belediye dairesi ve bir hükümet konağı ve bir telgraf hanesi ve
bir kırrathanesi ve bir adet de gayri Müslüm içun mabethane ve
haritada gösterildiği vecihle 48 saat masafesinde Kayseri sancağı
şosesi 18 saat mesafesinde Yozgat sancağından mürür ederek vasatı
kasabadan bilmarr Merzifon uğrayarak 32 saat mesafesinde Samsun
sancağı iskelesine müntehi olunduğundan ticaretce oldukca
ehemmiyeti vardır Kasabanın garb tarafında Hıdırlık nam mahal
mürtefada aiz ashabı kiramdan Suhib-i Rumi R.A. hazretleri medfun
bulunduklarından Tarfci padişahtan zuhur haritada gösterildiği
vecihle bir camii şerif inşa buyurmuştur.
İş bu
kasabanın cenub garbi tarafında tıpkı Rami kışlay-ı Hümayın resim
ve cesametde nisfı kargir ve nisfı ahşab bir kışla mevcut olub bir
alay piyade ve birAlay süvarinin istiabına kafi olduğu ve
derununda bir alay piyadenin manevresine müsait talimhane
bulunduğu gibi cenub tarafında kapısı üzerinde bir camii şerif ve
mukabilindeki kapının üzerinde ve yanında ümera ve zabıtana mahsus
mütaddid daireler mevcuttur iş bu kışlanın emsali civarında
bulunan elviye ve kasabalarda yoktur yakınında kargir bir adet
cephanesi ve kasabanın vasatında ve cami kebir nezdinde bulunan
hükümet konağı havlusunda bir retif debboy ve Refit Dairesi vardır
ve kışlanın mukabilinde asar-ı antikadan on beş arşın irtifaında
mükemmel divarlı kale mevcut olup derununda bir mahalle ve bir
camii şerif olduğu gibi eyyamı resmiyede mezkur kale burcu
üzerinde bulunan uzun bir adet kaval tob endaht edilir kasabai
mezkure arazisi gayet münbit mahsuldar olmagla etrafında heman
hiç boş bir mahal olmayıb kafisi ziread ittigi gibi bağ ve meyve
bagceleri ile tezyin edilmiştir kasaba ahalisinin ekseriye
ticaretle ve kura ehalisi kamilden ziraaetle meşgul oldukları
gibi derecei nihayede misafirperver Olduklarından anıda derununda
yeataam ve taam ettirip mukabelinde hic bir hace kabul itmezler.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 56 25 Kasım 2003
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
https://gurselyayin.com |
|
|
28KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- AĞZIMIZDAN ÇIKANI KULAĞIMIZ
DUYSUN!
-
İncinmek, acaba karşımızdakinin nelere kırılabileceğini düşünebiliyor
muyuz? Acaba; bu kişinin nelere duyarlı olduğunu biliyor muyuz? Acaba
hareketlerimizin bizim için normal olarak gördüğümüz davranışımızın
karşımızdaki kişi üzerinde nasıl bir etki yaptığını düşüne biliyor
muyuz?
-
Yukarıda bulunan soruların pek çok çeşidini kendimiz de üretebiliriz.
Fakat; bu duyarlılıkları hiçbir zaman düşünmeyiz, akıl edemeyiz.
-
Karşımızdaki şahsın bu hareketlerimizden ve konuşmalarımızdan ne kadar
etkilendiğini, ne kadar kırdığımızı, yaraladığımızı düşünmeyi her ne
hikmetse akıl edemiyoruz.
-
Konuşuruz, karşımızdaki için ne düşündüğümüzü saklamadan şuur
altımızın emrettiği şekilde söyleriz. Belki pişman oluruz. Fakat
ağızdan çıkan söz çıktığı yere geri dönmez. Belki biraz olgunsak, özür
dileyebiliriz, bu özür ise gerçek olup olmadığını karşımızdakine
hissettirdiğimizin farkında olmayız.
- Okuruz,
bir veya birkaç diploma sahibi oluruz da, adam olamayız. Hani meşhur
bir kıssa vardır “adamın birisinin zamanın beherinde bir oğlu varmış.
Haylaz; adam olacak bir yapıya sahip olmayan cinstenmiş. Adam oğluna
ikide bir sen adam olmazsın diye serzenişmiş. Gel zaman git zaman o
çocuk o ülkenin veziri olmuş. Adamlarına emrederek falan yerdi bir
adam var! Onu buraya yürüterek getirin diye emretmiş. Vezirin adamları
o şehre gelmişler, adamı bulmuşlar yürüterek vezirin yanına
götürmüşler. Vezir babasına dönerek: Bak baba bana adam olmazsın
diyordun ben vezir oldum diyince. Adam: oğlum ben sana vezir olamazsın
demedim, adam olamazsın dedim ve haklı çıktım. Sen vezir olmuşsun ama
adam olamamışsın. Babanı şu kadar yerden yürüterek getirmen senin
halen adam olmadığının göstergesi değil mi? Sen halen adam olmamışsın!
Der.” İşte bizde doktor oluruz, mühendis oluruz, falan oluruz, filan
oluruz da adam olamayız.
- İşte.
Biz böyleyiz. Biz de okuyoruz, bir makam sahibi oluyoruz da adam
olamıyoruz.
-
Gelelim; adam olanlara: Adam olanların; bu günlere gelebilenlerin
nasıl olup da bu yerlere gelebildiklerini düşünemiyoruz. Her işin
sonucunda olanları görüyoruz. Başlangıcı hayal bile etmek istemiyoruz.
O kişinin hangi aşamalarla bu yerlere geldiğini hiç düşünmüyoruz,
düşünmek istemiyoruz demiyorum; düşünmüyoruz.
- Bir
makam sahibinin hangi badirelerden ve hangi uğraşlardan sonra o makama
geldiğini aklımızın ucuna dahi getirmiyoruz.
- Bir
bilim adamının, neler yaptığını, neler okuduğunu, neler araştırdığını,
hangi denemeleri yaptığını, hangi imtihanları vererek o payeye
çıktığını düşünmüyoruz. Gerçi diyeceksiniz ki hangi ilim adamlarından
bahsediyorsun?
-
Önlerindeki ilimle uğraşmak, öğretmek yerine politika ile uğraşıyor,
hatta politikanın da üzerinde görüyorlar. Birde ben bilirim davaları
ve davranışları da cabası olarak sunulmaz mı?
- Adam
olmak!
- İşte
bütün mesele bunda! Adam olmakta. Adamın bir manası da “Adem” dir.
Adam olmak için mektebe gitmek gerekmez. Atalarımız bunu gayet iyi
gözlemiş ve “ Adam olacak çocuk bo…dan belli olur” demiş.
- Dikkat
edelim. Dinimizin emrettiği gibi tefekkür edelim. Yani düşünelim.
-
Ağzımızdan çıkan sözlere de dikkat edelim. Her adam kendi işi ve gücü
ile uğraşsın.
- Her
adam olan da kendini bilsin. Bunların buralara gelmesinin sebepleri
ise tartışılır.
- Gelin
bu konuyu tartışmayalım. Sonu yine benliğe döner ki, sizler bu yazıyı
yine kendine nalıncı keseri gibi yonttu dersiniz.
- Sağlıcakla kalarak, ”Adam” olmaya
çalışalım
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 56 25 Kasım 2003
|
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
29KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
-
- BENİM DEDİĞİM DOĞRU!
-
Birimizin bir fikrini; bir düşüncesini kabul etmek, karşımızdakilerin
düşüncelerini benimsemek, hepimiz için oldukça zor ve meşakkatli bir
iş gibi gözükmesinin asıl sebebi, tefekkür etmek yani düşünme
melekemizin kaybolmaya yüz tutmasından başka bir şey değildir.
Bizlerin bu hale gelmesini sebebi modernleştikçe pratik olarak
gördüğümüz düzene geçtiğimizi sanmamız, bu boyuta uyum sağlayarak ve
bu sanıyı da gerçek olarak görmemiz veya hissetmemiz olsa gerek.
- Bizi
Yaratanın; bizlere verdiği akıl, fikir ve duygular bu asrın
pratikliğinde yok olmaya başladı. Yaratanın bu asır içinde bizler için
yazdığı çizgi ile sınırlı olmasının sebebi olsa gerek. Bizlerin bu
yeni düzenek içinde yuvarlanmamız için bizlere fırsatı verende O’dur.
- Bizlere
verdiği aklı kullanmamızı tavsiye ederken de, bilemeyeceğimiz şeyler
içinde düşünmemizi tavsiye etmiştir.
- Bugün
bizlerin, birbirimizi anlamama gibi, dinlememe gibi bir lüksü
bulunmaktadır. Bu birazda kibir ve benden başka bu konu bilmez gibi
yalnız bir saplantının eseri olarak bilinmelidir.
-
Yaratanımız bizi bilinen, bilinmeyen, bilinecek bütün bilgilerle
donatmış olmasına rağmen, bizleri bilim, ilim, sanat, edebiyat,
hitabet, politika vb. özellikleri öne çıkartarak o konularda bizi
ileriye götürerek, o alanda yetkili bir şahıs olmaktayız.
- Şimdi
bu açıklamalar ile bir düşünelim: Bildiklerimiz olduğu kadar;
bilmediklerimizin ne kadar çok olduğunu aklımıza getirelim. Gurur ve
bilmişliğimizi bir kenara bırakarak, uzmanı olmadığımız konuları bir
bilen uzmana danışalım. Danıştığımız konu hakkında, son kararı
kendimiz verme hakkımız her zaman saklı kalacağını sizlere buradan
söylemeye gerek yok. Bu danışmadan ve istişareden sonra da kendi
kararımızı uygulayarak, karşımızdakilerin tepkilerini almayalım,
onların eğrilerini, kendi doğrularınızla kesiştirmeyerek verdiğiniz
kararı uygulayalım.
- Bütün;
bir yaşam boyunca her türlü bilgi ve hizmete ihtiyacımız bulunacağını
biliyoruz, her işimizi kendimizin yapma imkânımız bulunmamaktadır. Ben
her işi yaparım diyebilenler yanılarak kendilerini aldatmaktan başka
bir iş yapmamakta ve bu yanlışlıkları ile yaşamaya çalışmaktadırlar.
En büyük yanılgıları ise onların ihtiyaçlarının pek çoğunu
başkalarının yaptığını düşünememektedirler. Bulundukları yerin
içerisinde bulunan çeşme suyunu; onun bulunduğu yere kadar gelmesinde
kaç kişinin emeğinin olduğunu her nasılsa akıl etmemektedir. Bu zaruri
ihtiyaçlarımızın her biri için onlara varan kişilerin teker teker
emekleri ve hizmetlerinden sonra da ham madde olarak bizlere
gelebilmekte ve ham maddelerle de kendimize yarayan yiyecekler,
giyecekler hazırlamaktayız.
-
Diyemeyiz ki; ben her işimi kendim yaparım. Hiç kimseye muhtaç
değilim, bütün işlerin ve yaşamım boyunca da bütün gereksinmelerimi
kendim karşılayabilirim gibi bir saçmalığı söyleyemez. Şayet böyle bir
fikre kapıldığını zannediyorsa bir yâda iddia ediyorsa bir psikologa
danışmasını salık veririm. Bence değil bütün hepimizce malumdur ki;
böyle bir yanlış inanış veya saplantıyı dikkatle çözecek bir uzmana
gidebilmesi için de acele etmeden kendi düşüncelerini dikkatlice
analiz etmeli ve bu analizi kendisine yakın olarak gördüğü kimseye
anlatarak onun da fikrini almasında fayda bulunmaktadır diye
düşünüyorum. Bizlerin hapsi yalnız yaşamak için yaratılmadık.
Hepimizin kendi görevleri ile yetiştiğini de bilerek dikkat etmemiz
gereklidir.
- Kısaca;
bütün ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayamayız. Karşılayabilmek için de
yaratılmadık. Yukarıda ihtiyaçlardan birisi olan su gibi evde un
alarak ekmek yaparak fırıncıya muhtaç değilim tezi de ne kadar
eksiklikler içinde olduğunu şöyle anlatmamıza rağmen halen ben
ekmeğimi evde yapıyorum, fırıncıya muhtaç olmam demenin ne kadar
yanlış bir iddia olduğunu düşünelim.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 57 25 Aralık 2003
|
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
30KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- GEÇMİŞ VE GELECEK
-
Geçmişin anılmasındaki özlemlerin; gelecekle de anılmasının bu asırda
imkânsızlığını görebilmek ve hissedebilmenin gerekçesini düşünmek ve
anlamak istemememizin sebebinin neler olduğunu acaba düşünebiliyor
muyuz?
-
Düşünemiyoruz! Gerekçesi ise bunlar ile fazla ilgilenmememiz, bu günü
gün etmemiz ve günü kurtarmaya çalışmamız olsa gerek.
-
Yayınevimiz de geçmişinde bazı kararlar almış, geleceği hakkında plan
ve projeler üretmiş, genişleme ve uygulama imkânlarını araştırmıştı.
Ne oldu? Neler yapabildi? Diye sorulabilir. Sorulabilir de; yalnız bu
soruları soranların da kendilerine Çorumlu olarak bu yayınevi için ne
gibi katkılarda bulunduk, derginin yürümesi için neler yaptık diye de
kendilerine dikkatlice sormaları gerekmelidir.
- Gürsel
Yayınevi kendi çabaları ve kendi emeği ile 6 yıldır elinizde bulunan
“ÇORUMLU 2000 AYLIK KÜLTÜR SANAT TARİH VE EDEBAYET” Dergisini bazı
aksaklıklar olsa da yayınlanmasına devam etmektedir. “SARIÇİĞDEM ŞİİR
DEFTERİ” ise 2002 tarihinde 12 sayı devamlı ve eksiksiz yayınlandı.
Bir imece olarak yayınlanması tarafımdan planlandı ise de; bu projeye
destek veren firmaların ikinci senede verdikleri ufak da olsa
desteklerinin kalkması ile 2003 yılında 2 sayı çıkartabildim. Zaten
Sarı Çiğdemin çıkartılma amacının Çorumlu 2000 Dergisine çok miktarda
şiir gelmesi ve şiirlerin Çorumlu 2000 Dergisinde yayınlanmasında
gecikmesi idi.
- Geçmişi
anmak işte böyle bilgileri öne çıkartıyor. Yine yakın geçmişimizde de
bazı yapılan işler açısından Ağustos 54. sayımızda BU NE PEHRİZ, BU NE
LAHANA TURŞUSU! Başlıklı yazımızda: “…Eski dönemin yaptırdığı Belediye
önündeki eski havuzun nesi vardı da bu “katledilmiş ağaç”
kompozisyonun taşıyan ve zavallının yaşam çabalarını gösteren
sürgünlerinin bile yok edilerek betonlaştırılarak adeta “Ağaçlara
Ölüm” diye bağıran görünümün amacı nedir?
- Yine bu
sayımıza kapak yaptığım yerde bulunan durağın ağaçtan yapılması ve
aynı ağaçlara düşmanlığın ikinci kompozisyonunun göstergesi mi?
- Bu
dikilen ağaçlar, Çorum iklimine uygun olan herhangi bir ağaç olarak
seçilemez miydi?
- Bu
ağaçlar bizim bildiğimiz, tanıdığımız ağaçlar, tropikal iklim ağacı.
Acaba diyorum bu ağaçların fiyatları ne kadardır? Ayrıca bu ağaçları
onayan makamın doğup, büyüdüğü, yetiştiği yerde varda biz mi
bilmiyoruz?
- Bir
baştan bir başa her direğe yılan misali sarılmış göstermelik lambalar
acaba diyorum; her birisi her gecede ve bir haftada, bir ayda, bir
yılda kaç liralık cereyan yakacaklar? Acaba bu her direk için her gece
kaç adet konutun yıllık gelirini uçuracak, beklide yanılıyorum Sayın
Başkanım bu elektrik faturasını her halde maşından mı ödeyecek? Gerçi
o masrafı yani elektrik paralarını maaşından ödese bile o maaşı da
toplanan vergilerden almıyor mu?
- Bir de
en son olarak, birisinin Hacı ağabey sen bilirsin. Aşağıdaki (yani
saat kulesi) ağaç yeşil de, yukarıda ki ağaç niçin kırmızı? Diye
sorması da merakımın cabasıdır.
-
Görünümü çok güzel ve faydasının olacağını ve yeşil sahaların
korunması için yapılan engel zinciri çok hoş ve güzel oldu. Gönül
isterdi ki; bu engelin orta bölümde olacağı yerde iki karşılıklı yolun
kaldırımlarında olsa idi, hem trafik polislerinin işlerini
kolaylaştırırdı, hem de sürücüler ana caddede olur olmaz yerlere park
ettiklerinden bir sürü ceza yemezler, trafik akışı daha düzgün olur,
daha da göz alıcı bir görünüm kazanmaz mıydı?
- Bu
soruların cevapsız kalacağını biliyorum. Biz yaptık. Beğensen de,
beğenmesen de bu mantığı ile günler geçerken, yine seçim gelecek.”
Demişiz. Yazımızı da cevapsız kalmıştı. Yazımızın en son sorusu belki
de benim gibi bazı tepki verenler için dikkate alındı, bir sebep
gösterilerek kaldırıldı. İnşallah yine böyle ayrımcılık gibi
gözükecek, bazı kesimlerin akıllarına bazı aykırı sorular
getirmemesine çalışmak, ince düşünmenin gerekli olduğunu bilmeliyiz.
- Bu
satırlarda da ömrümüz olursa gelecekle ilgili çalışmaları anlatayım.
Bilen bilir; dergimiz Eylül 2000 20. sayıdan bu güne on binlerce okura
Internet kanalı ile ulaştırıldı. Beklide dünyada örneği olmayan bir
şekilde bu aya kadar bu sayıyla 38 sayı aylık olarak yayımlandı.
Birçok yergi, birçok övgü aldık. Bu sayıdan itibaren de sitemiz
oldukça gelişti ve gelişmeye devam edecek. Sarıçiğdemin son sayısı ile
Çorumlu 2000’in son sayısı yayınlanmakta olup şu alt dizinler
bulunmaktadır:
- ÇORUMLU 2000 DERGİSİ O ayın
yazıları ve resimleri (eski Internet sayılarımızda resim yoktu)
- SARIÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİ Sarı Çiğdem
Şiir Defterinin en son sayısı
- TEKE TEK REKLAM GAZETESİ Gürsel
Yayınevinin bir organının tanıtımı
- GÜRSEL YAYINEVİ Yayınevimizi
tanıtan, yapılan işler
- ÇORUMLU YAZARLAR Çorumlu 2000 ve
Sarı Çiğdem şiir defterine yazı veren yazarların hayat hikâyeleri 71
adat yazarımız.
- CD ler bölümü. Yayınevimizin
hazırladığı CD lerin tanıtımı
- KİTAPLAR Yayınevimizin yayınladığı
kitapların tanıtıldığı bölüm
- DERGİLER Yayınevimizin yayınladığı
dergilerin tanıtımı
- EL YAZMASI VE MATBU KİTAPLAR
Çorum’da bulunan el yazması ve matbu kitapların tanıtımı
- ANTİKA EŞYALAR Çorum’da bulunan
antika Eşyalar
- ÇORUMLU 2000 DERGİSİ ARŞİVİ
- ÇORUMLULAR Bölümünde ise; Çorum
Büyükleri, Çorum’da Yatan Yatırlar,
- ÇORUMLU LİNKLER Çorum ve
Çorumlulara ait Internet linkleri; bizi sitelerinde tanıtanlar site
adresleri
- ÖNEMLİ LİNKLER Hepimize lazım
olacak sitelerin adresleri
- ÇORUMLU DERGİSİ ABONELERİ Çorumlu
2000 dergisinin Aboneleri ve adresleri
- BİZE ULAŞ Yayınevimizin adres,
telefon ve e-mailleri
- ÇORUM TARİH VE COĞRAFYASI alt
dizininde: Çorum’un Adı, Çorum Coğrafyası, Çorum tarihi, Gezilip
Görülecek Yerler, Çorum Evleri, Çorum Gelenek ve Görenekleri, eşim
Selma Gürsel’in hazırladığı Çorum Yemekleri
- ÇORUM İL VE İLÇELERİ alt
dizininde: Çorum’un İlçeler, Alaca, Bayat, Boğazkale, Dodurga,
İskilip, Kargı, Laçin, Mecitözü, Oğuzlar, Ortaköy, Osmancık, Sungurlu,
Uğurludağ ilçeleri;
- ÇORUMLU ÇARŞISI burada; Çorum’da
üretilen ve ilgilenenlerin bütün mamüllerini sanal ortamda pazarlama
yapılması düşünülmektedir. Kitap, Leblebi, Mantı, Çorum Baklavası,
Çorum unu, Çorum Kâğıdı, Enjektörü, Un fabrikası vb.
- ÇORUMLU REKLAMLAR Burası da
sitemizin yaşamasına katkıda bulunacak her türlü tanıtımı resimli ve
renkli yayınlayacağım. İlgilenenlere duyurulur. (Örneğin bir yıl
içinde dergimize 3 sayı reklam veren kuruluşlara ücretsiz bir yıl)
Dergimize sadece Çorum için bahanesi ile reklam vermeyenlerinde ayrıca
bilgilerine sunarken, bütün Çorumlu olduğunu iddia edenlerin
sayfalarını yayınlayacağım.
- RESİMLER Çorum’dan resimler, Merkez
İlçe resimler, İlçelerin resimleri,Bekir Baki Aksu, Üzeyr Lokman
Çaycı,Uğur Pamuk,Arap Çataroğlu ve Bizi tanıyan ve resim verenlerin
resimleri TİCARET SANAYİ Ticaret ve sanayi,esnaf ve
sanatkarlar,Serbest Meslek Sahipleri,Eczaneler,Doktor ve Diş
tabipleri,Avukatlar,Gurbetçiler
- BURASI SİZİN Mİ? Özel Reklam
Alanları
- Bakalım Mevla’m neyler, neylerse
güzel eyler demişler. BİZ BİR YIL Buradayız. Gerisi önce Rabbimize
sonrada ….
- Ramazan Bayramınızı kutlarım.
- Saygılarımla.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 58 25
Aralık 2003
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
31KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- DOĞRU SÖYLEYENİ
DOKUZ KÖYDEN KOVARLAR!
- Her
zaman derim. Her zamanda savunurum. Atalar boşa söylememişler
“Atasözlerini”. Bu sözler; belki onlarca, belki yüzlerce, belki de
binlerce kere denendikten sonra çıkmış, bizlerce de benimsenmiş, bu
günlere yazılısı olsa da, olmazsa da beynimize kazınmış, severek
yazılarımızda, konuşmalarımızda kullanmışız.
- ÇORUM
1997 isimli çalışmada da Rahmetli Eşref Ertekin’in derlediği
“Atasözlerini” benimde bildiklerimin ilavesi ile yayınlamıştım. Yine
Eşref Ertekin’in derlediği “Manileri”nden örnekler almıştım.
-
Yukarıdaki Atasözünü başlık yapmamın sebebi ise bu çalışmaları yeni
yapılandırdığım sitemizde bulunan çalışmaların da bulunması nedeni ile
iki aydır gece gündüz çalışmam sonucu ancak dörtte birini yükleyip
hazırlayabildim. Her gecede bu sayfalarla uğraşmaktan kafam ambale
oluyor. Şikâyetim kafamın ambale olması değil. Aceleci site
gezerlerimin çektikleri e-mailler. Maniler ne zaman, Atasözleri ne
zaman yüklenecek diye sıkboğaz ediyorlar.
- Bu
siteyi hazırlarken; okuyucuların genel istekleri ile Çorum hakkında
bende bulunan bütün bilgileri burada yayınlamaya karar verdim. Bu
bilgileri bir gecede yükleyip rahat etmek isterim. “Boyacı küpü değil
ki batırıp çıkartalım”.
- Doğruyu
söyleyince de bana cevap olarak bir daha bu siteye girmeyeceğim
diyorlar. Doğru söylememin sebebi ile e-maillerine cevap yazıma da
cevap vermiyorlar. Sağlık olsun. O da okuyucu kaprisi, kendisi bilir.
Bir gün buradaki bilgilere erişmek için gelir, araştırır. Bize
yazdıkları e-mail adreslerine sitemiz tamamlandığını bildiren e-mail
ile; veya dergimizin diğer sayılarında bilgi veririz.
- Sitemizi dizinine göre hangi
bilgilerin tamamlandıklarını sizlere buradan bildiriyim: ÇORUM TARİH
KÜLTÜR BÖLÜMÜ: Bitenler: Çorum Tarihi, Çorum Coğrafyası, Gelenek ve
Görenekler, Çorum Mutfağı, Çorum Yemekleri, Çorum Ev düzeni, Çorum
Manileri Derlemenin tamamı yüklendi, Çorum Atasözleri, Çorum
Bilmeceleri, Çorum el yazması Çorumlu Hatta ve Müelliflerin kitapları
listesi, Ünik kitaplar Ender el yazması ve matbu kitaplar. Bu dizinde
bulunan bitmeyen dizinler ise: Merkez ilçe, Görülecek yerler, Çorum
Türküleri, Çorum el işleri, Giyim kuşam bu dizinler hazırlanmakta.
- ÇORUM İLÇELERİ: 6 ay önce Dergi
gönderdiğim ilçelerden dilekçe ile bilgi istemiştim İstediğim bilgi
halen gelmedi. Artık bizdeki “ÇORUM 1997”bilgileri ile yetineceğiz.
- ÇORUM RESİMLERİ: Çorum'dan Resimler
Hazırlanıyor, İlçelerden Resimler Hazırlanıyor, Tarihi Resimler
Hazırlanıyor, Ören Yerleri Resimleri Hazırlanıyor, Eski Resimler
Manzara Resimleri Hazırlanıyor, Bekir Baki Aksu Hazırlanıyor, Arap
Çataroğlu Hazırlanıyor, Desen Üzeyir. Lokman Çaycı bitti, Hat Mahmut
Selim Gürsel Hazırlanıyor, Karikatür Uğur Pamuk H,Engin Eryaşar
Hazırlanıyor, Karikatür Sönmez Yanardağ Hazırlanıyor
- ÇORUMLU 2000 DERGİSİ: Burada da
yeni düzenlemeler yaptık. Yeni düzenlemede sayfaları resimlemeye
çalıştık. Bizde bulunan yazar hayatına link verdik. Her sayıda; her
sayfa yeniden düzenlenerek derginin yeni sayı yüklenecek. Geçmiş
sayılarımız da ileride bir sonraki olarak hazırladıkça yükleyeceğim.
- SARIÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİ: En son
sayıya kadar bütün yayınlanan dergiler sayı olarak yüklendi.
- TEKE TEK REKLAM GAZETESİ: Burası şu
anda boş. Internet ortamında tüm Çorumluların satacakları emlak, araç,
otomobil ve diğer ikinci el malları yayınlanacak.
- GÜRSEL YAYINEVİ: Tamamlandı.
- ÇORUM’A HİZMET EDENLER: Çorumda
Yatan Yatırlar Teskere-i Makamat yüklendi, Çorum Büyükleri yüklendi,
Çorum Valileri Yüklendi, Çorum Merkez İlçe Belediye Başkanları
yüklendi.
- BİZİ DESTEKLİYEN FİRMALAR: Olanlar
yüklendi
- KİTAP DERGİ CD: Sadece Dergiler
yüklendi
- ÇORUMLU LİNKLER: Bizi
linkleyenlerin linklerini yayınlayacağız. Çalışılıyor.
- ÇORUM’UN ADI: Yüklendi
- ÇORUM ÇARŞISI: Hazırlanıyor
- ÇORUM RESMİ DAİRELER: Çorum Valiği
Hazırlanıyor. Belediye bölümü Belediye Başkanları linklendi, Çorum
Belediye tarihi yüklendi, Çorum Belediye Hizmetleri yüklendi. Belediye
Başkanımız yüklendi, müdürlükler hazırlanacak.
- ÇORUM TİCARET VE SANAYİ: Tarih
Boyunca Çorum Ticaret ve Sanayi Yüklendi. Diğer Bölümlerde çalışıma
yapılıyor. Katalog sırasına sadık kalınmaya çalışıldı.
- ESNAF VE SANATKÂRLAR: Çalışma
yapılıyor
- ORGANİZE SANAYİ: Organize Sanayi
Müdürlüğü tamamlandı. Diğer bölümlerde çalışma devam ediyor.
- YENİ SANAYİ: Çalışma devam ediyor
- KÜÇÜK SANAYİİ: Çalışma yapılıyor.
- AŞAĞI SANAYİ: Çalışma yapılıyor.
- SERBEST MESLEK: Çalışma yapılıyor
- VAKIFLAR VE DERNEKLER: Çalışma
Yapılıyor.
- MAHALLE KÖY VE MUHTARLAR: Çalışma
yapılıyor
- BİZE ULAŞIN: Tamam, sonra anketler
hazırlanacak
- Bu
çalışmaları Internet’e yüklemek yaklaşık 65 saatlik bir çalışma ürünü,
sayfaların çalışması ise 58 günlük bir mesai gerektirdi.
- Bir 6
ay daha çalışmam gerekecek. Damlaya damlaya göl oluyor. Bu bilgileri
toplamak bir günün işi değil. Şu anda 333 MB lik yer işgal ediyorum,
bu en azında 8 katı yer daha kullanacağız,3475 dosya,248 klasör var.
Şu ana kadar site içi 21000 link komutu bulunmakta. Birde şunu
söyleyeyim ki, ziyaretçilerimizin site bitince işi oldukça zor olacak.
Meraklılarına duyurulur bu siteyi tam inceleyim derlersi en azından 90
saat incelemeleri gerekecek. Çorum için burada her şeyi bulmak çok
güzel dediklerini duyuyor gibiyim.
- Birde
sitenin ne olduğunu bilmek gerekiyor. Ticaret Odasının hazırladığı
katalogu Cihat Beyden aldım. İnceledim yaklaşık büyüklü küçüklü 510
reklam var. Bu reklamların altlarında 31 web adresi,64 nin üzerinde de
e-mail adresi gördüm. Bu çok acı bir gerçek. Bulunan e-mailleri
yazdım, pek çoğu da geri döndü. Arama motorlarında ise pek çok site
yok. Birçok sitede cevap vermiyor. Site yaptırmak bir şey değil, o
siteyi arayanlara buldurmak önemli. Tanıtmak önemli. Aynen yeni
yetişen bir çocuk gibi kollamanız, ayakta tutmanız, etrafa da
tanıtmanız gerekmektedir. Oldu, ben de yaptım, lazım olun bulur
demekle olmuyor. Web sitenizi hazırlayınca uzayın derinliklerine atıp
bırakmayın. Bırakmayın da tanıtın. Tanıtırsanız siteniz uzayda bir
nokta olmaktan kurtarır. Düşünün; sizin ürettiklerinizden acaba kaç
kişi faydalanacak?
- Gelelim
önümüzdeki günler için düşüncelerimize: Önce ticaret,esnaf,serbest
meslek erbaplarını burada sizlere tanıtmak,sonra Internet’e bağlanan
bütün eğitim kurumlarımızın sponsorlar sayesinde ya da kendi güçleri
ile sup domain vererek bünyemizde bulundurmak, yani şöyle bir
örneklersek:
https://gurselyayin.com gibi;ayrı birer siteye kavuşturmak.
- Ben
hazırlıyorum. Sizlerde bu sitenin yaşaması için desteklerinizi
esirgemeyin.
- Bir
atasözü ile de sözümü bitirmek isterim. “Ustamın adı Hıdır, Elimden
gelen budur. Daha iyisini yapanlara saygı duyarım.” Beceremeyenlerde
zaten halen laf salatası üretmektedirler” onlara bir sözüm yok. Son
Atalar sözü ile yazımı bitireyim Tilki uzanamadığı üzüme koruk, koruk
dermiş.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 59 25 Ocak 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
32KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- BU SÖZ BAŞKA SÖZ
- Birkaç
hafta önce; bir konuşma esnasında Çorum Hakkında büyük bir site
hazırlayacağını, bu sitede de Çorum hakkında hemen hemen her şeyin
bulunacağını söylemiştim.
- Bu
nasıl olur? Bu işin altından kalkabilir miyim? Gibi sorular sormuştum.
- Şunu da
belirtiyim. Bu işin altından kalkmak oldukça zor! Şu an sitenin yüzde
otuzunu bitirdim. Eksiklikler veya gidilemeyen linkler varsa bildirin,
dedim. “Bilenlerle; bilmeyenlerin bir olmadığını” , ”Aklın yaşta değil
başta olduğunu” bir kez daha anımsadım.
- Bilgi.
Bilmek güzel bir şey! Evde bilgisayar var, Internet var yani “un var,
yağ var helva yapan yok” bilmemek çok kötü. Hele bu bilmediğini
söyleyememek daha da kötü! Konuyu bilmiş gibi savuşturmakla günü
kurtarıyorsun. O an konuyu geçiştiriyorsun da, ya sonra, yalnızken o
konu sana lazım olunca “Öküzün trene baktığı gibi” önündeki
bilgisayara bakıyorsun.
- Bu
yazdıklarımı bir maile oturmaya gittiğimizde çay, pasta derken
hanımlar kendiişleri ile meşgul oldular. Biz de arkadaşımla baş başa
kaldık.
-
-Arkadaşım: Bizde bilgisayar var. Internet var da bende iş yok. Tam
anlamı ile çocuğa da soramıyorum. Bana bilgisayarın bildiğin kadar
öğretir misin? Dedi. Gülümsedim:
- -
Çalkama değil ki özeyip ağzına akıtayım be birader. Bilgisayarın var.
Açmayı kapamayı da biliyorsun. Biraz fedakârlık ve vakit ayırırsan bu
iş olur. Senin istediğin gibi bir iki saatte bilgisayar komutları,
kolaylıkları, kısa yolu öğrenilmez. Ben Yayınevini kurunca yazar
arkadaşlarımızın pek çoğu bizim yaşımızda olgun kişiler olarak bu
teknolojiyi öğrenmeleri gerek diye düşünürken, bir tanesi bile
arkadaş, bu nasıl çalışır. Sen bize e-mail diyorsun, site diyorsun,
posta adresi diyorsun bunlar nedir? Bize öğretmedin demediler. Sen
bile bilgisayarla tanışalı üç dört yıl oldu daha yeni diyorsun! Dedim.
- Bana
bir sohbetimizde hayalini anlatırken, bir salon tutup, yazar
arkadaşlar ile beraber burada devamlı toplanalım, buraya birkaç
bilgisayar alalım, onlara bilgisayar öğretiyim, onlar yazılarını
burada yazsın, birlikte dergiye yön verelim diye düşündüğünü, hatta bu
dergiyi dernek haline getirelim dediğimi hatırlıyorum.
- Yeni
yaptığım sitedeki bilgileri de incelemenizi sağlık veririm. Tabi
anlıyorsanız. Anlamıyorsanız da bir Internet kafeye gidin, orada
bulunan gençlere söyleyin, sizin adınıza siteyi gezdirirler, tabi
birkaç milyona kıymanız gerekecektir. Cebinizde akrep yoktur herhalde.
- Yeni
yılınızı kutlar. Yeni bilgilerle donanmanızı, bilmediğiniz konuları,
bir bilene sormanızı sağlıcakla veririm. 25 Ocak 2004
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 59 25 Ocak 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
33KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- AYRI AYRI
- Beşinci
Cildi De Bu Sayı İle Geride Bıraktık
- 1998
tarihinden bu güne kadar verdiğim çabanın sonucu olarak 5. cilti de 6
yıl içerisinde 60’ıncı sayı ile geride bıraktık.
-
Dergimize katkıda bulunanlara, yazarlarımıza ve siz okuyucularımıza
buradan da teşekkür etmeyi bir borç bildim. Ömrüm yeter, sizlerin
desteği devam ederse, bu dergiyi yaşatmaya çalışırız. Olmazsa bilenin,
bulanın olsun der geçeriz. Karar sadece benim olmayıp kendisini
ÇORUMLU sayanların.
-
- KURBAN BAYRAMI
- Bu
sayımızla bir kutsal Bayramında kutlamasını yapıyoruz. KURBAN BAYRAMI.
-
Dergimizde bu vesile ile bütün yazarlarımın ve okuyucuların KURBAN
BAYRAMINI buradan kutlar, nicelerine erişmelerini dilerim. 22 Şubat
2002
-
- BU SAYIMIZDA
-
Çorum’un yeni bir ısıtma sistemi ile karşı karşıya geldiği olayla
karşı karşıya kalmakta. DOĞAL GAZ. Ben ve yazarlarım ile bu işlerle
ilgilenenlerin bilgilerini sizlerle bu sayımızda irdeleyeceğiz.
Bulduğumuz ve bildiğimiz gerçeklerle sizlere bilgi vermeye
çalışacağız.
-
- INTERNET
- Dergimiz aynı şekilde
Internet üzerinden yayınlanmaya devam etmektedir. http://corumlu.com
adresimizde dergi dağıtımından sonra tamamı yüklenmekte,basılı dergi
ulaştıramadığımız ÇORUMLULARA buradan ulaştırılmaya çalışılmakta.
- Sarı Çiğdem Şiir
Defterinin tamamı yüklenmiş durumda olup,son sayı ile birlikte arşiv
olarak okurlara sunulmaktadır.
- Çorum Resimleri ise
bazı bölümlerinin eksikliğine rağmen,yeni resimlerle yüklenmiş
durumda.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60 25 Şubat 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
34KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
DERGİMİZİN ÖMRÜ
Dergimizin ömrü, sizlere bazı
serzenişlerde bulunmama rağmen (katkıda bulunanlar hariç) aynı şekilde
ve aynı düzeyde devam etmektedir. Bir zamanlara dergimiz sondan bir
olmasın diyerek sizlere seslenmiştim, sesime birkaç kişi cevap vermiş
dergi bu güne kadar gelmiş bulunmaktadır. Her halde artık bana da
ağlamaktan başka yapacak bir iş kalmamakta, ben de bu işlevi yapıyordum.
Değişen bin gündem yok. Değişmeyecekte.
Kimseye de bir diyeceğim yok. Kendim söylüyor, kendim dinliyorum. Bir
yazarımızın “ÇORUMLU 2000 DERGİSİ GEREKLİ FAKAT LÜZUMSUZ” demişti. O
gün bu kelamı işitince çok üzülmüştüm. Bunu söyleyen birde yüksek tahsil
idi. Üzülmemin sebebi, okumaya verilen önemin ne kadar bariz bir
açıklama ile sözlere dizilmesi idi.
GEREKLİ FAKAT LÜZUMSUZ! Gerekliliğimizi
yerine getirdim. Lüzumsuzluğunu da artık sizler karar verirsiniz.
ALTMIŞ sayı ile GEREKLİ FAKAT LÜZUMSUZ!
sizlerle olduk, sizler karar verirseniz,Rabbimiz de bizlere sağlık ve
ömür verirse birkaç sayı veya cilt çıkartabiliriz.
“Bakalım Mevla’m neyle. Neylerse güzel
eyler”
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat
Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60 25 Şubat 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
35KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
MEKTUP’U DİLEKÇE
OLARAK GÖRME VE BİR CD
Bir yönetici için yazılan bir mektup, bir
öneri ve bir talep içermekte olup, bu mektup o yöneticiye verilmediği;
yani yerine ulaşmadığını bildiren bir dilekçeye cevap olarak dönmesi
beni düşündürdü.
Tarafımdan yazılan bir mektupla, bir
talepte bulunulmuş, bu talep kabul görmemiş olabilmesine karşın,
yardımcısı tarafından “yetkilinin işlerinin yoğunluğu” bahanesi ile ve
mektubun bir dilekçe gibi işlem görmesi ve cevaplandırılması oldukça
işlerin nasıl savsaklandığı ve bazı işlemlerin bu yetkiliye bile
gösterilmeyerek, yardımcılar tarafından cevaplandırıldığı ispatı olarak
2004’ün ilk günleri elimize geçmiş bulunmaktadır.
Biz dilekçe yazmaktan uzak birisi
değiliz. Mektup ve dilekçenin de ne olduğunu bilmeyecek kadar da
bilgisiz değiliz. Biz isteklerimizi ve önerimizi dilekçe ile de sunmayı
bilmeyecek kadar da yazışmadan yoksun değiliz. Verdiğimiz CD’nin nasıl
açıldığını bilmiyorsanız o da sizin probleminiz.
Bence meraka düşüren cevaba, neden bir
mektupla cevap verilmemesidir!
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat
Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60 25 Şubat 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
36KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- BİLMEDİĞİ HALDE BİLMİŞ GİBİ
DİNLİYORDU.
-
Yaklaşık; altı yıldır bilgisayarla haşır neşirim. 1947 doğumlu olmam,
bazılarını şaşırtmakta, beni yaşlı olarak görmeleri ve yaşımın onlara
göre genç olması sokunu yaşatmakta. Ben yaşlı gözükmekten müşteki
değilim. Görünüş yaşı değil, yaşayış yaşına bakarım. Benim bu düşüncem
Aralık 2003 ayında yeni bilgilere ermemi sağladı. Hasbelkader
bilgisayarı öğrendik.
- 1991
tarihinde Çorum İl Yıllığı için araştırma için senelik izin alarak
Ankara Milli Kütüphaneye gittiğimde, katalogların bilgisayara
geçirildiğini görmüş, bilmediğim bir makine karşısında apışıp
kalmıştım. Ankara araştırmaya gitmiştim. Fakat karşıma bir ekran ve
sonradan adının klavye olduğunu öğrendiğim bir nesle çıkmıştı. Bu
aletin adını biliyordum, fakat kullanmayı bilmediğim bir bilgisayar
olduğunu gördüm.
-
Bilmediğim bir edevatı da kullanamazdım. Orada bir genç’e
bilgisayardan kitap ismi arayacağımı söyleyince amca, aradığını yaz
enterle varsa karşına çıkar demişti. Ben de anlamadığımı, yardım
etmesinin mümkün olup olmadığını söylemiş ve aradığım kitapların
isimlerini o genç sayesinde araştırmıştık.
-
Ahdettim. İlk iş olarak bu bilgisayarı öğrenmeliyim dedim. Zamanı
geldi öğrendim.
- Aralık
ayında dergimizi okuyan arkadaşa konuşuyoruz. Arkadaş ben anlatıyorum,
beni dinliyor, tasdik ediyor ve onaylıyordu. Hatta sen yaparsan tabii
güzel olur gibisi ile de beni de pohpohluyordu. Neyse iş yerinden
konuşarak bürosuna geçtik. Bu güne göre en az 3 milyarlık bir
bilgisayar sistemini görünce sevindim. İçimden demek ki bizim siteyi
de gezmiş, görmüş diye içimden geçirdim. Sekreteri ne içersiniz diye
sordu. Ben çay istedim. O içmeyeceğini söyledi. Çayı beklerken,
arkadaşa Internet’e bağlanıp bağlanmadığını sordum, bağlantının
olduğunu söyledi. Açta bizim siteye neler yaptığıma beraber bakalım
diyince ne dese beğenirsiniz?
- -
Mahmutçuğum! Ben bilgisayarı açmayı bilmiyorum ki!
- Bu arkadaşım beni nezaketten
dinlemiş, anlamış gözükmüş fakat masasında bulunan bilgisayarını
kullanmayı bilmediğini söyleyebilmişti. Ben şaşırmıştım. Beni iyice
anlamış gibi dinlemişti.
- Beni
taltif ve onura etmişti. Böylece, bazılarının bilmedikleri halde
fikirler verebildiklerini, beleşten de onura ettiklerini bu yaşımızda
öğrenmiş olduk. Bildiğiniz gibi atalarımız “Öğrenmenin yaşı yoktur”
diye boşa söylememişler.
- Bu
gözlemimi islerle paylaşmamın yeni anladığım bu konu ile sebepli. Aman
dikkat edin! Sizi tenkit edenlerin veya övenlerin sözlerine fazla önem
vermeyin! Önce o konuyu bilip bilmediğini öğrenmeye çalışın. Sonra o
konu hakkında konuşun. Yoksa benim gibi boşuna çenenizi yormuş
olursunuz.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60 25 Şubat 2004
-
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
37KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
ŞİİR VE İLHAM!
Zaman olur ki şiir yazan kalemini bir
harf bile oynatamaz. Neden?
İlham gelmez de ondan. Şevki yoktur
dizeleri birbiri arkasına eklemek için. İsteği belki de son anda, tam
uykuya dalmak üzere iken gelir, yazabilirse yazar, yazamazsa yazamaz.
Bazen de rüyasına girer bir sanatkâr, ona söyler. O da can kulağı ile
dinler. Uyanınca o sanatkârdan dinlediği dizeleri yazar sonra; o
sanatkârın bildiği bütün eserlerini dinler acaba bu eseri var mı diye.
İlham işte böyle bir şeydir.
Bazı şiir yazanlar bu ilham denilen şeye
inanmazlar. Çünkü onların kapısına uğramaz bu ilham denilen
inanmadıkları şey. Nasıl uğrasın ki; duyguyu içten yaşayamayan kişinin
kapısından. Bu kişiler çok okumaktan bahsedeler ki bu doğrudur. Benden
okur, senden okur, ondan okur. Birde okurken hoşuna giren ilham
göstergelerini bir bir toplar. Bunları yazar. Sonra ne yapar dersiniz?
Bunları bir güzel harmanlar. Belki de yayınlar. Kimse diyemez yahu
birader bu öz bulgu veya vurgu benimdi! Neden desin ki; zaten o vurguyu
veren ilhamı onun yanında bulunmaktadır. İlhamı olanın gönlü o kadar
geniştir ki, yayınladığı şiirinin altına başkası imzasını atsa bile
güler geçer ve hatta sevinir.
İlhamı tanımayanlara ithaf olunur.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat
Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60 25 Şubat 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
38KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- NİÇİN BİZ BURADAYIZ?
- Çorumlu
2000 Dergisi 1999 tarihinde 2004 tarihine kadar çeşitli sitelerde,
domainler altında INTERNETTE yayınlandı.
-
corumlu2000.8m.com, corumlu2000.mynet.com gibi ücretsiz sitelerde,
daha sonra ise son üç yıl corumlu2000.com adresinde yayınlandı. Şimdi
de
https://gurselyayin.com yayınlanıyor!
-
INTERNETTE dergimizi takip eden okuyucu sayımız 1200’ün üstünde olup,
bu okuyucularımızın %80’i Türkiye dışında bulunan Çorumlu
hemşerilerimizdir.
-
Okuyucularımızın Dergimizden haklı istekleri oldu. Internet’te
Dergimizin haricinde Çorum hakkında bilgiler, Çorum resimleri, ilçeler
hakkında bilgiler ve en çokta Sanayi kuruluşları ile bilemedikleri
adresleri tarafımdan istediler. Bende Internet’ten e-maille elimden
geldiği kadar bilgi verdim. Temmuz 2003 tarihinde istekler o kadar
arttı ki; e-mail adresimi kontrol etmezsem dolacak seviyeye geldi. Bu
masum isteklerin tarafımıza sıkıntılarını burada dile getirmek
istemiyorum. Maddi imkânsızlıkların had safhaya ulaştığı bir zamanda
olmamıza karşın birde zaman ayırmama faktörü ile karşı karşıya kaldım.
Günlük Internet’e 4 saat kadar e-mail cevaplama ile geçiyor olması,
ayrıca okuyucularımızın tarafımızdan istenen bilgileri arşivden bulup
yeniden yazarak istenilenlere cevap verilmesi beni zorladı.
- Kasım
2003 Tarihinde dergimizin en son sitesi olan
http://www.corumlu2000.com sitesi domainini kapatarak, uzun zamandır
boşalmasını beklediğim http://www.corumlu.com adresine dergimizi
taşındık. Okurlarımızın isteği olan resim, bilgi ve diğer konuları
ihtiva eden bilgileri yüklemeye devam ettim.
- Bazı
firmalara müracaat ederek onlarında bilgilerini sitemizin bünyesinde
tanıttık. Bundan sonraki bölümlerde tüm Çorum’un ticaret erbabını,
esnaf ve sanatkarını, serbest meslek sahiplerini sitemizin bünyesinde
tanıtacağız. Resmi daireleri, okulları, dernekleri de katılmak
isterlerse tanıtacağız. Artık Çorum hakkında oradan buradan bilgi
aramaya gerek kalmayacak duruma getireceğim.
- Artık
sitemiz bir portal konumuna geçmeye hazırlanmaktadır.
- Tabii
hepimizin birleşmesi ile bu portalın yaşatılması içinde elimizden
gelenleri yapmaya çalışmamızla olacaktır.
- Gayret
bizden hidayet Allah’tan tüm Çorumlulara duyurulur.
- Bizde
burada bulunmak istiyoruz diyen tüm dünyada bulunan hemşerilerim bana
corumlu2000@hotmail.com adresimden müracaat edebilirler.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 61 25 Mart 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
39KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- YAZMA KİTAPLARIN BAŞLARINA
GELENLER
- Hasan
Paşa Kütüphanesi Kısa Tarihçesi: Osmanlı Döneminde ilimizde bulunan üç
medresenin kütüphanelerinde mevcut olan el yazması ve matbu kitapların
“Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Hakkındaki Kanun” gereği işlevini
kaybeden Süleyman Feyzi Medresesi kütüphanesinden 600, Kurdoğlu
Medresesi kütüphanesi banisi Ahmed Feyzi Kütüphanesinden 3000, Hasan
Paşa Medresesinden 900 adet el yazması ve matbuu kitap bulunmakta idi.
- Bu
kitaplar Çorumlular tarafından bir araya getirilerek; şimdiki Belediye
Binası olarak kullanılmakta olan binayı vakıf olarak yaptırtarak
burada “Milli Kütüphane” olarak Çorumluların hizmetine sundular!
-
Kütüphane, burada bir müddet kaldıktan sonra Bahçelievler de bulunan
şimdiki “Hasan Paşa Kütüphanesine “ taşınmış bulunmaktadır. Kütüphane
sonradan Mimar Sinan Mahallesinde bulunan yeni binaya Müdürlük olarak
taşınmış ve burada halen görevine devam etmektedir.
-
Kütüphane Müdürlüğü yeni binaya taşınırken Hasan Paşa Kütüphanesinde
bulunan mükerrer matbu kitaplardan başka kitap yeni binaya götürmemiş
olup, Arap Harfli Matbu ve El yazması kitaplar halen “Hasan Paşa
Kütüphanesinde” muhafaza edilmektedir.
- Hasan
paşa kütüphanesi el yazma kitapları: Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan
el yazması kitaplar belirli zamanlarda Kütüphaneler Genel Müdürlüğünce
“Bölge Kütüphanelerine” götürülme kararları alınmış olup, tarafımdan
Kütüphanede çalışırken Çorum’da şahsi gayretlerimle meydana getirdiğim
kamuoyu ile yazma eserlerimiz Çorum’da kalmış, bilahare ikinci bir
emir ile “Ankara Milli Kütüphanesine “ Devri istenmiş tekrar
kamuoyunun itirazı ile Çorum’da kalmaları sağlanmıştır.
- Bu
girişimlerim sebebi ile tayinimin Tatvan’a çıkması üzerine
emekliliğimi isteyerek GÜRSEL YAYINEVİNİ kurdum. En son olarak
Kütüphaneler Genel Müdürlüğünün tekrar Çorum El Yazma Kitaplarını alma
girişiminden önce bir araştırma grubuna hazırlattırılarak yazma
kitapların Çorum’dan alınması için girişimde bulunulmuş, bu girişimde
gelen elemanların basına verdikleri beyanatlarına cevap olarak
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Tarih Sanat ve Edebiyat dergimde cevap
vermeme rağmen kitapların götürülme isteği gayri resmi dile
getirilmiş, bu isteğin sonucu Beklenirken, kütüphanede bulunan
kitapların bazılarının bu günkü mirasçıları dedelerinden kalan
kitapların götürülmesi karşısında taraflarına iadesi dergimde istenmiş
ve Çorum aydınlarınca da el yazması kitapları hakkında yazılar
yayınlanmasından sonra kitapların tekrar götürülme isteği bu güne
kadar gündeme getirilmemiştir.
- Yazma
Kitapların Çorum’da Kalma Gerekçeleri:
-
Yukarıda bahsi geçen El yazmalarının acaba Çorum’da kalması için bu
çabaların gerekçelerinin neler olacağı sorusuna verilecek cevap şudur:
- 1- Bu kitapların pek çoğu Çorumlu
Müellif (yazar) ve hattatların emekleri ile meydana gelmiştir.
- 2- Bu eserlerin pek çoğunda Çorum
hakkında bilgiler bulunmaktadır.
- 3- Bulunan bilgilerin Çorumlularca
da araştırma yapabileceği göz önüne alınırsa; ata yadigârları
incelemek için Çorum’dan Ankara veya Konya’ya gitmelerinin gerekeceği.
- 4- Çorum’da bulunan İlahiyat
Fakültesi öğrencilerine tez için bu kitaplardan görev verilerek
bunların pek çoğunun incelenerek bu günkü dile çevrilmesi için
girişimlerde bulunulması gerekliliği.
- 5- Her yıl bu yazmaların
içerisinden incelenmek için yabancı uyruklu araştırmacıların Çorum’a
gelerek en az on beş gün bu kitapları yerinde yani Çorum’da
incelemeleri neticesinde yiyecek, barınacak ve ihtiyacı için
harcayacakları paraların ilimizde kalması ile bir nevi “Kültür
Turizmi” olarak görülmesi. Bu gerekçeleri daha da çoğaltmamız
mümkündür.
-
Hasanpaşa Kütüphanesi Alarm Sistemlerinin Yapılması
- Son sayımızı derleme için Hasan
Paşa Kütüphanesine bıraktığımızda, senelerce uğraştığım ve yazdığım
bir sisteminin yapıldığını görmek sevindirdi. Sebep olanlara teşekkür
ederim.
- Hasan
Paşa Kütüphanesi Yazma Eserlerin Cd Alınması
- Bizce bu işlemi yapanların;
çalışmalarda yalnız bırakılmaları, orada çalışan kişinin yazma
eserlere nasıl davranacağını bilmeden; basit bir cam ile yazma
kitapları düzlemle getirerek fotoğraflaması ne kadar yazma eserleri
korur? Ayrıca Yazma Eserler deposuna her personel yalnız girmemelidir.
Hele hele bu girip kitap çıkartan kişinin YAZMA kitabın ne olduğunu
bilmeden depodan çıkartarak fotoğrafı çekene vermesi gibi basit
gözüken milyon dolarlık eserlerin kimlerin elinde, kimlerce çekiminin
yapılması, kimlerce kayıtları dahi tutulmadan yazma eserlerin depodan
çıkartılması tarafımdan 14 Şubat 2004 tarihinde bizzat tespit
edilmiştir.
- Aynı
saatlerde de orada bulunan bir yetkilinin duruma el koymaması da
düşündürücüdür. Ayrıca bu yetkilinin o kütüphanede uzun yıllar
memurlukta bulunması ve yazma eserlerin herhangi bir sebepten depodan
çıkartılma usullerinin neler olduğunu bilmesi de gerekli değil midir?
Acaba; el yazmaları bu işlemle başka bir komploya mı gidecek?
- Hasan
Paşa Kütüphanesi El Yazma Eserleri Katalog Basımı
- Kültür Bakanlığı El Yazma Eserleri
Ankara’ya götürüp künyelerini çıkartma girişimi maalesef bütün
girişimlerime rağmen Çorum’da kalmalarına ve burada künyelerinin
çıkartılması isteklerim havada kaldı. Ankara’ya bütün Yazma Eserlerin
götürülme kararı alındı. Bizzat bir kış günü personeli nöbetleşe
olarak depoya çağırarak başlarında bizzat bulunarak Tekel
Müdürlüğünden getirttiğim yabancı sigara kolilerine yerleştirdim. Günü
geldi bir köhne kamyon gelerek gözyaşlarım içerisinde nezaretimle
kamyona yükledik. İnanır mısınız bir branda dahi getirilmemişti.
Allah’tan O gün akşama kadar kar ve yağmur yağmasın diyerek dualarımla
yolladım. Beraber gitme istemim ret edilmişti her nedense?
-
Ankara’yı arayarak kitapların geldiğini Bakanlık TÜYOTOK bölümüne
indirildiğini öğrenince rahatladım. Orada El yazmaları uzun süre
kaldı. Sonra eksiksiz Çorum’a geldi. Hemen bir komisyon kurarak
kitapları tek tek, sayfa sayfa kontrol ettim. Yalnız orada yani Ankara
da kolilere konulurken kitapların miklepleri diğer kitapların
ağırlıkları ile kırılmış, kitap muhafazaları ise deforme olmuş,
hoyratça kullanılarak şirazeliri koparılmıştı. Ayrıca da bazı
kitaplardan vakıf mühürlerinin kesildiği tespit edildi. Bunları tek
tek tespit tutanağı ile tespit ederek Kültür Bakanlığına rapor yazdım.
- Bir
müfettiş geldi, sonuçları gösterdik. Ne oldu? Hiçbir şey. Kitapların
yıpranması, mikleplerin kırılması, ciltlerinin bozulması, mühürlerin
alınması zararlarına da şükrettim. Ya kitapların başında bulunan
dibaceler gitse idi ne olurdu?
-
Sevindiren taraf ise uzmanlarca kitap tespit katalogu Kültür
Bakanlığınca çıkartılmıştı; fakat elemansızlık, ödeneksizlik bu
katalog basılamadı. Emekli olduktan sonra da Ankara’da takip ettim en
son bu katalogu yazdıracak uzman bulamadıklarını söylediler.
-
İnşallah Arapça, Osmanlıca, Farsça ve Türkçe ile Arapça klavye
kullanmayı bilen bir dizgici bilinir da aslı gibi hazırlanır, basılır
ve bütün dünya kütüphanelerine ücreti ile dağıtılır mı? Her halde CD
işi gibi yüzeysel bir şeylerle yaptıkta oldu denilir.
- Hasan
Paşa Kütüphanesinde Bulunan Ünik Eserle Ve Çorumlu Hattalar Baktık
yine iş bize düştü. ÇORUM 1997 adlı çalışmamda; ünik kitapların
künyeleri ile Çorumlu Hattatların eserlerini yayımladım.
Araştırmacılara yardımımız oldu. Sonra da 2003 te kurduğum yeni siteme
de bu bilgileri yükledim.
- Ömrüm
müsaade ettikçe, aklım erdikçe de El Yazma Kitapları savunacağım.
Tabii bir dinleyen olursa (!)
-
Hepimizin bir ömrü var. Kitapların ömrü bizlerden en az 10-15 kat
fazla. Dikkat eder, koruyabilirsek daha da uzun olur. Benim tespit
ettiğim en eski kitap Hicri 319 Şubatın 21’inde 1425 Hicri seneye
girdik gerisini merak eden hesaplar.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 61 25 Mart 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
40KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- ISBN-ISSN-BANDROL-FOTOKOPİ-CD
-
Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Olmaz tabi. Bir de eski
Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel bile “Bir bilene sorun” demesi
acaba boşa söylenmiş bir söz müdür?
- Hayır.
Bu sözlerin bir gerekçesi vardır.
- 2001
yılından sonra şikâyet olununca uygulamaya giren pek çok yayın ve
çoğaltma işlemlerinde, Kanun ve Tüzüklere aykırı hareketler bilhassa
RESMİ KURUMLARCA çiğnenmesi dikkate değerdir. Düşünebiliyor musunuz?
ISSN vermekle görevle olan Kültür Bakanlığının kuruluşu bir dergi
hazırlıyor. Bu dergide ISSN numarası yok. Ayrıca bütün okulların
yayınladığı dergilerin tamamında ISSN yoktur. Almaya gerek görmezler
demiyorum. İncelemediklerinden almak zorunluluğunu bilmezler. Bu
konuma Valilik, Belediye Başkanlığı, Ticaret ve Sanayi Odası,
ÇORUMSİAD gibi kuruluşlar, yazarlar, çizerler gibi onlarca olarak
sizlere sayabilirim.
- Kültür
Bakanlığı; Uluslar arası Standart Kitap Numarası ISBN ve Uluslar arası
Standart Süreğen Yayınlar Numaralandırma sistemi ISSN numaralarını
acaba niçin kullanılmasını istemektedir?
- ISBN ve
ISSN Standart numaraların şu yararları bulunmaktadır:
- Kütüphaneler ve Yayımlar Genel
Müdürlüğü 13 Ekim 1987 tarih ve 19603 sayılı Resmi gazetenin 4.
sayfasında yayınlanan Tebliğ No: KYM-87/1 maddeleri:
- 1-Milletlerarası Standart
Teşkilatının ISO/2108 (1972) işareti ile tespit ettiği bu teşkilatın
üyesi olan Türk Standartları Enstitüsünün (TSE) 2143 Kasım 1975
işareti ile Türk Standardı olarak kabul edilen ISBN (Milletlerarası
Standart Kitap Numarası) uygulanmasına Resmi Gazetede Yayınlandığı
tarihte başlanacaktır.
- 2-ISBN Standart kapsamına giren
yayınlar bu standart hükümlerine uyacaklardır.
- 3-Bu standarda ait hükümler 2881
sayılı Kanuna ve 187 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre
Bakanlığımızca uygulanacaktır.
- 4-Bu Tebliğ yayın tarihinde geçer.
- Demektedir. Merak edenler
faydalarını da araştırıp bulurlar.
-
- BANDROL 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT
ESERLERİ KANUNU
- Madde
81- (Değişik: 21.2.2001-4630/33) Musiki ve sinema eserlerinin
çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınlara bandrol
yapıştırılması zorunludur Ayrıca kolay kopyalanmaya müsait diğer
eserlerin çoğaltılmış nüshalarına da eser veya hak sahibinin talebi
üzerine bandrol yapıştırılması zorunludur.
-
Bandroller, Kültür Bakanlığınca bastırılır ve satılır. Bakanlık,
meslek birlikleri aracılığı ile de bandrol satışı yapabilir. Bandrol
gelirleri, Bakanlık adına ulusal bir bankada açılacak hesaba yatırılır
Gelirler, fikri mülkiyet sisteminin güçlendirilmesi ile yurt içindeki
ve yurt dışındaki kültür varlıklarının korunmasına ve devam
ettirilmesine yönelik faaliyetlerde kullanılır.
- Bir
esere bandrol alınabilmesi için, bandrol talebinde bulunanın yasal hak
sahibi olduğunu gösterir bir taahhütnameyi doldurması zorunludur.
Kültür Bakanlığınca tesbit edilen diğer evrak ve belgelerle birlikte
başvuru yapılır. Bakanlık, bu başvuru üzerine, başka bir işleme gerek
kalmaksızın on iş günü içinde bandrol vermek mecburiyetindedir.
- Merak
edenler Kanunu bularak inceleyebilirler. Ayrıca da bu konu hakkında
hükümetin ağırlık verdiği yeni bir kanun çalışmasını da yaptığını
söyleyebilirim.
-
- FOTOKOPİ İLE ÇOĞALTMA: Bir fikir
eserini, çoğaltarak, bir
- kısmından yara tamamından haksız
kazanç sağlayanlar acaba ne gibi suçlar işlediklerini biliyorlar mı ?
Fikir sahibinin ürettiği eseri hangi hakla sayfa olarak çoğaltarak
ufak ta olsa MADDİ GELİR kazanması kanuni midir, insani midir?
-
- CEZAİ YAPTIRIMLAR: İzinsiz
çoğaltma, izinsiz eser kullanma gibi fiiller için çok ağır cezalar
konulmuştur. Bu cezalar caydırıcı olmaktan başka meddi açıdan da bu
günün fiyatlarına göre de çok yüksektir. Kanun koyucu:” dört yıldan
altı yıla kadar hapis ve 50 milyar liradan 150 milyar liraya kadar
ağır para cezasına hüküm olunur.” Demektedir.
-
Yukarıda belirttiğimiz işlemler dışında kalmak için, fotokopi ile
alıntı yaparak ufak bir maddi çıkar için kopyaladığınız fikir eseri,
CD ile çoğaltılması istenilen bir çalışmayı, bir fikri eser olan
kitaptan izinsiz alıntı yapmayı biraz daha düşünerek yapmalıyız.
- Dikkat
edelim. Sonradan eser sahipleri hakkını arayınca mağdur duruma
düşürüldük demeyelim.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 61 25 Mart 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
41KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- 66 SENE ÖNCEKİ DERGİMİZİN ADAŞI
ÇORUMLU
-
Dergimiz elinizdeki sayısı ile ÇORUM’DA yayınlanan en uzun ömürlü
dergi olma bahtiyarlığına ulaşmış bulunmaktadır.
-
Bildiğiniz gibi Çorumlu 2000 altı yıldır sizlerle beraber oldu. İki ay
kadar önce beşinci cildini bitirerek altıncı cilde başladı. Erersek
Haziran 2004’te 7. yıla gireceğiz.
-
Dergimin birinci sayısından ufak bir alıntı yapmak istiyorum:
- AMACIM:
-
Bilindiği gibi kalkınma sadece sanayi alanında olamaz. Sanayi alanında
kalkınmanın yanı sıra, kültürel kalkınmanın da at başı gitmesi
gereklidir. Yoksa kalkınma yalnız tek düze olur ki, topluma fayda
yalnız tek taraflı olur. Bu nedenlerin ışığı altın da, kendim bir
vazife çıkarttım.
-
Yayınevini açma amacımdan birisi, bildiklerimi başkaları ile
paylaşmaktı. Benim gibi kendi çabaları ile eser veren arkadaşlara
yardım etmek, onların çalışmalarını gün ışığına çıkartarak sizlerin
görüşüne sunmaktı. Bazı yazar arkadaşlar için elimden gelen
yardımlarda bulundum. Yazıtları kitap haline gelmeyecek durumda olan
arkadaşların yazı yazma devamlılığını sağlamak amacı ile Çorumlu 2000
dergisine yazı yazmaları için baskılarda bulunuyorum. Bu yazıları
birikince bir kitap haline getirerek sizlere sunmayı düşünüyorum.”
- Bu
görüşümün bu günde arkasındayım. Bu yıl sizlerde katkı verirseniz
yazıları kitap haline gelecek yazarlarımızın yazılarını kitap haline
getirmeye çalışacağım.
- 1938
tarihinde Çorum Halkevlerinin çıkarttığı ÇORUMLU Dergisi uzun
uğraşılarla yayın hayatını sürdürdü. O zaman büyük öz verilerisi ile
derginin yürümesi için çabalar sarf eden Rahmetli Meslektaşım Eşref
Ertekin’i de burada anmadan geçemiyeceğim.
- Dergimizin hikâyesinin ana donesi
ÇORUMLU dergisini tıpkı basım olarak aylık yeniden bastırmak
istememdi. Maalesef o tarihte bu isteğimi destekleyen katkı veren
sponsor bulamadım. Bu arzum halen hayalimi süslemektedir. Yaklaşık
40-50 milyarlık ufak bir ücret olmasına karşı dikkate alınmadığından
bu isteğimi burada tekrar ekmekte bir beis görmeyerek;1938 tarihide
yayına geçen derginin içindekiler bölümünü de aşağıda sizlere
sunuyorum.
- 1938 ÇORUMLU DERGİSİ
- ÇORUMLU, Sayı:1: Çorumluyu Neden
Çıkartıyoruz, Halkevlerinin Kuruluşundaki Maksat ve Gaye, 16. Asırda
Çorum’un Askeri ve İdari Vaziyeti Hakkında Bazı Malumat, Osmancıklı
Mehmet Paşanın İki Vakfiyesi, Çorum Havalisi Mamali Aşireti ve Ömer
Osman Paşalar, Çorum’un Halay Oyunu ve Arzı Türküsü
- ÇORUMLU, Sayı:2:İnkılâp
Vazifeleri,19 Mayıs ve 23 Nisan, Kul Mustafa ve Çorum Erliği, Kaside-i
Kapusuz, Çorum'da Nişan Adetleri, Çiğdem Eğlencesi, Çorum'un İklim
Özellikleri, Fidayda Türküsü ve Oyunu,
- ÇORUMLU, Sayı:3: İnkılâp
Vazifeleri, Çorum'da Beyler Çelebi ve Muzaffer Paşa Cami Minberi,
Çorum'da Cerit Aşireti, Onuncu Hicret Asrında Çorum, Yer Adları
- ÇORUMLU, Sayı: 4: Çorum’da Sıhhat
Teşkilatı, Çorum'da Eski Nişan Adetleri,
- ÇORUMLU, Sayı: 5:İnkılâp
Vazifeleri, Osmancık'ta Üç Kitabe, Deli Boran, Çorum'un Halk
Oyunlarından Hüzünlü Oyunu ve Türküsü, Haydi Cumbam
- ÇORUMLU, Sayı:6: Aklı Gözünde
Olanlara, Yurtta Araştırmalarda Kuşsar, Kuşsaray ve Kuşören Çorum Adı
Üzerine Araştırma, Folklor Derlemeleri, Halk Ağzından Atatürk Bir
Destan İki Ağıt, Kurtuluş Savaşı ve İnkılâp Destanı
- ÇORUMLU, Sayı: 7:Cumhuriyetin 15.
Yılında Çorum, Dil Bayramı, Mülga Şer’iyye Mahkemeleri, Derviş Mehmet,
Bir Güzelleme, Ördek, Yekbas Bağları, Çorum'da Aşar Vergisi
- ÇORUMLU, Savı 8: Atam’a Ağıt,
Kaybın Akisleri, Atatürk'ün Ölüsünü Bekleyen Subaylar, Kırşehirli Şair
İlhami, Çalkara Köyünde Soku Başı,
- ÇORUMLU, Sayı: 9-10:Yeni İlbayımız,
Mustafa Vazıh, Çorumludur, Güzelleme, Coştum, Anam anam, Sevgili Atam,
Dünyaya
- ÇORUMLU, Sayı: 11:Yeni Bulunan
Paralar, Evliye Çelebiye Göre Çorum Havalisi, Mendil, Güzeller, Oy oy,
Atatürk'e Ağıt, Aşık Haydar İstanbul'dan Samsun'a, Su Yolcu, Ne Güzel
Uymuş, Hesap Veriyoruz
- ÇORUMLU, Sayı: 12:Halkevlerimizde
Tarihi Araştırmalar Nasıl Yapılmalıdır, Çorum Sancak Beyi Karayazıcı,
Çorum Gazi Beydil, Akkoyun, Oydah, Çorum'a ait Atasözleri
- ÇORUMLU, Sayı: 13:ikinci Yıla
Girerken, Çorum Tarihi Hakkında, Evliya Çelebi’ye Göre İskilip,
Çorumlu Yeğen Paşa, Köy Adlarına Göre Bir Araştırma
- ÇORUMLU, Sayı:14:Çorum’da Bir
Defter Nazırı, Zile, Gesi Bağları, İnönü
- ÇORUMLU, Sayı:15:Çorum Tarihine Ait
Vesjkalar, Tarihte Çorum Köyleri ve Paşaköy ile Sakız Divanı, Çorum
Vilayeti Sulama Vaziyeti Hakkında Verilmiş Bir Rapordur,
- ÇORUMLU, Sayı: 16:Çorum'un
Folklorunu Derlemek Meselesi,
- ÇORUMLU, Sayı:17: Kısa Bir
Tevakkuftan Sonra, Halkevleri Dergilerinin Yazı Kadroları, Dil
Bayramı, Bir Matem, Çorum'un Tarihte Karakteristik Vasıfları, Çorum
Halayı, Cönklerden derlemeler, Destan-ı Kars,
- ÇORUMLU, Sayı: 18:Yeni Yıla
Girerken, Muhittin Yavsi, Müverrih (tarihçi} Ali ve Ahfadı, Türk
Vicdanı, Ağıt
- ÇORUMLU, Sayı: 19:Çorum Vilayetini
Ait Bir Tedkik Raporu, Çorum’da Aşiret Meseleleri ve Bunların Mali
Vaziyetleri, En Büyük Acı, Eski Çocuk Eğlence ve Oyunlarından, Bir
Efsanenin İç Yüzü, Anadolu İsyanları
- ÇORUMLU, Sayı: 20:Türk Milleti
Aldanmaz, Çorum Vilayetine Ait Bit Tetkik Raporu, Gölün Yazı, Yıldırım
Beyazıt ile Kadı Burhanettin Ahmet'in Çorum'daki Muharebeleri,
- ÇORUMLU, Sayı:21: Medeniyet
Anlayışları, Çorum Vilayetinin İskilip Kazasına bağlı Bayat
Nahiyesindeki Devlete Ait Toprakların Ziraat Kabiliyeti Hakkında Bir
Rapor, Ebussuud Efendi, Zelzele,
- ÇORUMLU, Sayı:22: 23 Nisan, Bir
Milletin Tarihi, Yalnız Onun Mazisinin Hikayesi Değil, Onun İstiklâl
Aşkının Kaynağıdır da, Kızılırmak’tan kuvvet istihsali ve arazi sulama
hakkındaki raporu, Destan'ı Ömer Paşa
- ÇORUMLU, Sayı: 23: Muhit Dahiyi mi
Dahi Muhiti mi Yaratır, Kardeşim Nazmi TOMBUŞ’A, Hayata Dair
Tahayyüller, Nişanlanma ve Evlenmede Mesut olmak için Ruhi ve içtimai
Temeller Neler olmalıdır
- ÇORUMLU, Sayı: 24:Yeni Hadiseler ve
Biz, Çorum'un Jeolojik Vaziyeti Hakkında Mulhtıra, Kadı Asker Çorumlu
Alaattin Ali Efendi, Ağıt, Ziraat Esaslarına ait Türk Atasözleri
- ÇORUMLU Savı: 25:Halkevleri Musiki
Çalışmaları, Öğrenmek Aşkı, Mektep İhtiyacı, Yıl Çıbanı, Sırp ve
Hersek Karadağlıların Teslim Olmasının Destanı, Hürünü
- ÇORUMLU, Sayı: 26:30 Ağustos, Aziz
Şef Geldi, Çorumlular Sevgili Başbuğuna Kavuşurken, Büyük İnönü ve
Hayatı, İNÖNÜ'NÜN Seçme Sözleri Hakkında, Hoş Geldin
- ÇORUMLU, Sayı: 27:Dil İnkılabı
Savaşı, Şifreli Bir Ferman, Radyoma, Yeşil Çorum'dan
- ÇORUMLU, Sayı: 28:Hicri ll. Asırda
Çorum, Koşma, Çorum'da Yağmursuzluk ve Halktaki Ananeler, Çorum’da Köy
Düğünü, Çorumlu, İnkılâp Ayı Temmuz, Demedim mi, Çığşaklar, Alaca
Halkevinde bir Toplantı, Çorum Halkevi Faaliyeti
- ÇORUMLU, Sayı: 29: Çorum’un Lise ve
Sanat Okulu Derdi, Hazine-i Evrakın Maarif Kısmında Ait Vesikalar,
Çorum’da Yerli Sanatlar, Dava ve Cezanın Düşmesi, Arzda ve Yurdumuzda
Zelzele Bölgesi, Sabreyledim,
- ÇORUMLU, Sayı: 30: Bayrağa ve
İstiklâl Marşına Saygı, Çorum’da Benimsenen Bazı Kelimeler, Yeşil
Çorum’un, Ne Desem Arlanmaz Utanmaz Felek, Çorum'un Osmanlı
Zamanındaki Durumu, Şiirde İnkılap
- ÇORUMLU, Sayı: 31 Eğitmenli Okul ve
Köy Kalkınması,Çorum Ağzı Fonetik Hususiyetleri Üzerine Bir Kalem
Tecrübesi,Cem Toplantısı,Bunun Halk Şairleri Üzerindeki Tesiri,Zührevi
Hastalıklar,Musikimizde İnkılâp Nasıl Olmalı
- ÇORUMLU Savı 32: Çorum Vilayetin
Mülki Teşkilatına Tarihi Bir Kısa Bakış, Folklor ve Halkevi, Şiire
Dair, Nasıl Bir Yolda Yürüyeceğiz, Çorum Halk Gecesi, Bu Gece, Oğlumun
Düğünü
- ÇORUMLU, Sayı: 33: Çorum’un Mahalli
Oyunları, Osmancıklı Aşık Kadir USLU, Uyuz Hastalığı ve Tedavisi
- ÇORUMLU, Sayı:34-35: Alacahöyük
Müzesi, Çorum'da Benimsenen Bazı Kelimeler ve Rakamlardan, Çorum
Halayına Dair, Halk Şiirine Dönüş, Perişan, lstırap, Saçların
Kepeklenmesi ve Tedavi Şekli
- ÇORUMLU, Sayı: 36-37: Köy
Okullarında 23 Nisan Bayramı, Objektif Hukuk ve Sanat, Çorumlu Hacı
Hasan Paşa, Halkevi Bir Çorum Gecesi Yaptı,Çorum'da Söylenen
Bilmeceler,Buğu;Çorum ve Çorumlu
- ÇORULU, Sayı: 38: Yolumuza Devam
Ediyoruz, Ahiler-İcazetname ve Fütüvvet Şeceresi; Odalar, Tesis, Bedri
Rahmi EYÜBOĞLU, Yaradana Mektuplar, Hodak Oyunu
- ÇORUMLU, Sayı: 39: Altıncı Büyük
Kurultay intibalarından, Erkek ve Kız ve Sanat Okullarındaki Sergiler,
Ahiler Ahilik Nasıl Bir Teşekküldür, Zakkum Çiçekleri
- ÇORUMLU, Sayı: 40: 30 Ağustos,
Büyük Kurultay İntibaları, Taaddüdü Zevecata Dair, Güller Diken 0ldu,
Çorum’un Eski Mutbah ve Yemekleri
- ÇORUMLU, Sayı:41: Bizim Tes!isimiz,
Partimiz, Ölsem Diyorum, Muassır Ahlak' ın Men' şei Üzerine Bir
Tetkik,Çorum’un Eski Çocuk Oyunlarından,Naç Oyunu
- ÇORUMLU, Sayı: 42: Cumhuriyetin 20.
Yılında Duyuşlar, Muassır Ahlakın Menşei Üzerine Bir Tetkik, Tarihte
Bir Güneş
- ÇORUMLU, Sayı: 43: Acı Kaybın
Yıldönümü, Çorum'da Oğuz Boyları, Hülyamın Sahillerinde, Muassır
Ahlakın Menşei Üzerine Bir Tetkik, Töreye Bağlılık
- ÇORUMLU, Sayı: 44: Parti Kaza
Heyeti Kongresi Toplantısından Duşlar, Dedesli Aşireti, Şarkı,
Hasanoğlan’a giderken, Gelin ile Kız Destanı
- ÇORUMLU ,Sayı :45: Çorum’u
Yükseltme ve Güzelleştirme Cemiyetini Selamlıyoruz,Yurt Büyük
Kullarından Birini Gaip Etti,Cehri Yarenliği,Milli Şair Mehmet Emin
YURDAKUL' a,Yer Adlarının Önemi,Çorum'un Eski Çocuk Oyunlarından 'Coş'
Oyunu",Yabancıdan Türk'e Eş Olur mu?, Prenses İçing
- ÇORUMLU, Sayı:46: Lise İstiyoruz,
Elvan Çelebi, Pınar, Deniz, Ağaç Sevgisi ve İhmallerimiz, Çorum’un
Eski Çocuk Oyunlarından ‘Uzun Urgan’ Oyunu, Yabancı Eşin Seciyeye
Tesiri, Sarı Çiğdem
- ÇORUMLU, Sayı:47: Çorum Tarihinde
Kadın Elbiseleri, Sıtma Hastalığı ve Korunma Yolları, Sandal, Yollar,
Türkler Eğitim Bölgesine Selam, Abdalata Eğitmen Bölgesine Veda,
Yolculuk, Akşam, Köy Etütleri, Çorum'da Maarif Hayatı
- ÇORUMLU, Savı: 48: 23 Nisan,
Elvançelebi, Köy Etütleri, Beraber, Bahar, Teselli
- ÇORUMLU, Sayı: 49-50: Sevr'den
Lozan'a, Çorum'da Oğuz Boylar, En Güzel Şiir, Semai, Karpuz, Hamamözü
- ÇORUMLU, Sayı: 51: Lozan Barışı,
Köylerden İzlenimler, Kavacık Köyü, Uğurludağ, Kızılırmak, Sonbahar,
Gönül, Zafer
- ÇORUMLU, Sayı: 52: 1. İnönü Zaferi,
Çorum'da Soyadları, Dilek, Radyofonik Tarihi Piyes
- ÇORUMLU, Sayı: 53: Halkevleri Ülkü
Birlik ve Beraberlik Kaynağıdır, Yiğide Kılıç, Köleye Kırbaç, Kuşsaray
Köyünden Derlediği Bilmeceler
- ÇORUMLU, Sayı: 54: İkinci İnönü,
Sıtmalılara Sağlık Öğütleri, Azrail’le Öfkelenişi, Kıskançlık, Minnik
Kuş, Özel Dilekçe, Mecitözü İlçesi Köyleri Halk Şairleri Ağzından
Belirlenen Yerli Destanlar
- ÇORUMLU, Sayı:55: 23 Nisan, Sıtma
Hakkında, Kıskançlık, Bektaşi duaları, Dağlar
- ÇORUMLU, Sayı:56: Halkevlerinin 14.
Yıldönümü, Kentimiz Niçin Çorum Diye Anılmış, Yüz yıl önce Çorum'da
geçen yürekler acısı bir macerayı tasvir eden destan, Çorum'da
Arıcılık, Halkevleri Çalışmalarına Toplu Bir Bakış, Ülkü, Aslanın
Hikayesi
- ÇORUMLU, Sayı: 57: Bir Adımla
Yüzyıllar, Köyde Eğitim Davamız, Halkevi Destanı, Fukara Destanı,
Çorum’da Dokumacılık, Arı Sırları
- ÇORUMLU, Sayı: 58: 23 Nisan, Dünya
Destanı, Mimar Sinan, Verem Hakkında
- ÇORUMLU, Sayı: 59: 19 Mayıs,
Türkiye Nüfus Yoğunluk Bölgeleri ve Çorum'un Yeri; Spor ve Cinsi
Terbiye, Der-Beyan-ı Menak'b-ı Ali Osman, Canikli Ali Paşa'nın Islahat
Layıhası, 1947 yılı CHP Sanat Mükafatı
- ÇORUMLU, Sayı: 60:Seçim
Münasebetiyle Bir Konuşma, Güfte-i Sultan Selim
- ÇORUMLU, Sayı: 61: 14.Dil Bayramı
Dolayısı İle Bir Konuşma
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 62 25 Nisan 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
42KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
-
- İNTERNET’TE NASIL SEÇİM YAPALIM?
- Bu
ülkenin 80 yılı aşan bir demokrasi denemesi var.
- Acaba
ülkemiz demokrasiyi tanıyor mu?
-
Demokrasinin tam manasıyla şartlarına uygun yaşayabiliyor mu?
-
Uyguluyorsak; uygulamaları takip edebiliyor muyuz?
-
Haklarımızı, Hukukumuzu, Hakları, Uygulamaları bilebiliyor muyuz?
- Bu yıl
Mahalli Seçimler oldu.
-
Belediye başkanımızı,
- İl
Encümen azalarımızı, Belediye Encümen Azalarımızı hatta Muhtarlarımızı
oylarımızla seçtik.
-
Vatana;Millete hayırlı olsun!.
- Seçim,
- Seçme,
-
Seçilme,
-
Seçilememe,
- Sandık,
-
Bunların birleşmesi ile bizler de bir seçim yaptık. Bu seçim ne ilk
olacak, ne de son.
- Biz
burada seçim sistemini, seçilme sistemin irdeleyeceğiz.
- Ben bir
seçmen olarak nasıl bir davranışta bulunmam gerektiğini araştıracağız.
-
Seçimler; ülkemizin ender olan bir iktidar ile, inanılmayacak kadar
bir muhalefetin çekişmesinin sonucu ile karşımızda durmaktadır.
- Mahalli
seçim Benim bir oyum var.
- Onu da
kullandım oldubitti.
- Sizler
de benim gibi düşünüyorsunuz zannedersem.
- Hepimiz
sandık başına giderek görevimizi yaptık.
-
Başkanımız sandıktan çıkardık,
- İl
Encümenini sandıktan çıkardık.
-
Belediye Encümeni sandıktan çıkardık,
-
Muhtarlarımız sandıktan çıktılar.
- Ne
diyelim?
-
Hayırlısı olsun!
-
Hayırlısını seçmişizdir bakarsın.
- Ya da
Rabbimin mealen dediği gibi: “Sizin için: hayır var dediğiniz işte
sizin için şer vardır, sizin için şer var dediğiniz işte hayır vardır.
Diyor ve ekliyor. Siz akıl edemezsiniz!”
- Evet,
biz akıl edemiyoruz!
- Bizi
yaratan zaten bizi akıl etmemekle suçlamıyor. Diyor ki:
- Siz
akıl edemezsiniz! Diyor.
- Biz
sizleri hür irademizle mi seçiyoruz?
-
Zannedersem sadece Muhtarlarımızı hür irademizle seçiyoruz.
Muhtarlarımız kendi İhtiyar heyetini bize istesek de, istemesek de
kendi istedikleri İhtiyar Heyetini seçtiriyorlar.
-
Belediye encümeni de en çok oy alan partinin oranına göre il encümeni
çıkartıyor.
- Yani
bizler şahısları değil partinin gösterdiği İl Encümenlerini verdiğimiz
oylarla seçiyoruz.
-
Belediye başkanlıkları da öyle oluyor. İlimizde Bağımsız adayların
seçimlerde ne hale geldiklerini hepimiz biliyoruz. O bağımsız adayın
oyların geçersiz saydığı gibi ayrıca zarflarına herhangi bir partinin
mühürlenmiş oy pusulasını da koyarak bilinçsizce kendi hür oylarını
da, seçilmek isteyen bağımsız adayı ve tuttuğunu zannettiği partinin
de oyunu yok ediyor.
- Biz
seçmenleri eğitmek gerektiği gibi, seçim kanunu ile de tek turlu
seçimlerinde artık kaldırılması gerektiğini düşünmeliyiz. E-devlet, e-türkiye
diye uğraştığımız Internet teknolojisinden artık faydalanma zamanı
geldi. Ülkenin bütün ilçeleri dâhil, bütün beldelerinde bilgisayar
artık bulunmakta! Bulunmayan yerlere de devletimiz bilgisayar ve
Internet ulaşımını götürebilecek kuvvette.
- Ön
seçim için her oy kullanma hakkına sahip olan vatandaşlarımız bir yıl
içerisinde Internet cafelerde, kendi evinde, okullarda vatandaşlık
numarasını kullanarak ili için seçmek istediği seçime katılmak isteyen
adaylarını teker teker seçerek oyunu kullanır. Köy okullarda yeminli
bir görevli bu işlemi yapar ve hatta oy kullanan şahsa da kullandığı
oyun dökümünü printır çıktısını verebilir. Prıntır çıktısı ise orada
görevli olanın kendi dediğine mi oy kullandığı, yoksa kafasına mı göre
oy kullandığının belgesi olarak yazılmış olur.
-
Adayları nasıl seçeceğimizi ise ilk turda şöyle düzenleyebiliriz:
- Her
parti seçim çevresinin seçilecek milletvekili adayının dört katı aday
gösterir.
- Bütün
partiler bunu yaptıktan sonra oy kullanacak birisi olarak ben giderim
her partinin adaylarından örneğin:
-
Belediye başkanlarını teker teker her partiden seçerim bunlar veri
bankasında birikir her partiden en çok hangi şahıs seçildi ise ikinci
turda da partisine göre ya da bu daha çok çalışır diyerek bir adet
Belediye Başkanın seçerim! En çok oy alan başkan olur.
-
Milletvekillerini de aynı şekilde tek tek ilimizin milletvekili kadar
her partiden adayımı seçerim, sonra bu adaylar o partinin adayı olarak
ikinci tura kalır. İkinci turda da yine ben ilimin vekilini hangi
partiden istersem seçerim. O ilde en çok oy alan aday sayısı kadar
vekil çıkartırız. Seçmelerde eşitlik olursa ilk seçimlerde aldığı oya
bakılır. İlk seçimlerde aldığı oy yüksekliği seçimi o vekile
kazandırır.
-
Vatandaş olara ta ben o seçilen bütün vekillere partinin kartını
götürmeden alnım açık gönlüm rahat olarak derdimi söyleyebilirim. O
vekilde, o başkanda bu seçmen beni seçti diyerek gönül rahatlığı ile
bu gelen kişi başka partiden,başka görüşten diyerek vicdani bir
sıkıntıya girmez.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 62 25 Nisan 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
43KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
- 12-25 Nisan 2004 11. YIL
INTERNET HAFTASI
-
Internet Kurulu Internet’in Türkiye'ye gelişinin 11. yıl dönümünde
Türkiye Internet’ini büyütmek, yeni projeler başlatmak, Internet’i
geniş kitlelere tanıtmak, yaymak, toplumun gündemine Internet’i
yerleştirmek ve Türkiye Internet’ine ivme verecek etkinliklerin
yapılması amacıyla 12-25 Nisan'ı Internet Haftası olarak ilan
etmiştir,
- Türkiye
Internet’i 12 Nisanda 11. yılını doldurmuş olacak. Türkiye Internet
Kamuoyunu, e-dönüşüm Türkiye projesi bir ivme kazandığı bu noktada
Internet Haftasını, tüm ülkede Internet’e verdiğimiz öneme yakışır bir
şekilde kutlamaya çağırıyoruz. Tümk esimlerden, Üniversiteler, Ticaret
ve Sanayi Odaları, Çiftçi Birlikleri, Ziraat Odaları, Mühendis
Odaları, Barolar, Tabip Odaları, Bankalar Birliği, Noterler Birliği,
Organize Sanayi Bölgeleri, Yerel Yönetimler, Internet Cafeler,
Okullar, Kaymakamlıklar, Valilikler, Bakanlıklar, tüm kamu yönetimi,
özel sektör, Internet şirketleri, Bilişim/ bilgi/ İletişim STK'ları,
Demokratik Kitle Örgütleri, Bilişim Klüpleri, Tüm Medya Kuruluşlarını,
Bireyleri bu Internet Haftasını tüm ülkeyi saran bir Internet
Şenliğine, e-dönüşüm, E-Türkiye ve E-Devlet kavramlarının geniş
kitlelerle tanıştırıldığı bir Internet ve Bilişim Fırtınasına
döndürmeye çağırıyoruz.
-
Internet Kurulu 12-25 Nisan 2004 tarihlerini bu yılki Internet haftası
olarak kararlaştırdı. 1998 yılında çalışmalarına başlayan Internet
Kurulu, ülkede Internet’le ilgili bütün grupları bir araya getiren
yarı sivil bir oluşumdur.
-
Internet Kurulu, Türkiye Internet’inin tüm sorunlarının tartışıldığı,
Internet’in önünü açacak çözümlerin arandığı, ortak akıl arayışının
öne çıktığı bir platformdur. Kurul, Kamu ve Üniversitelerin yanında
geniş çapta mesleki ve sivil toplum örgütünü kapsıyor:
-
Bilişim, Internet, Telekom Örgütleri, İcafe, Tüketici, İşçi ve esnaf
temsilcileri, Barolar, Bankalar, Tabipler Birliği, TESID, TOBB, TMMOB,
KOSGEB, Türk Kütüphaneciler Derneği. Kurul, bu katılımcı ve yarı resmi
yapısıyla, sorunların çözümü için bir katalizör rolü üstlenmektedir.
Internet Haftası toplumda Internet bilincini yaratmak, Internet’i
tanıtmak, büyütmek, yeni projeler başlatmak, sorunları ve çözüm
yollarını tartışmak, kısaca Internet’i Türkiye gündemine yerleştirmeyi
amaçlamaktadır.
-
E-Türkiye ve E-Devlet kavramlarıyla tüm toplumu tanıştırmak, bu
Internet Haftası için seçtiğimiz önemli bir hedeftir.
- Bu
kapsamda yukarıda saydığımız tüm kurumlar, örgütler, firmalar, yerel
yönetimler ve bireylerden bu etkinliklere katkıda bulunmalarını
bekliyoruz. Bu etkinlikleri, tüm Türkiye'ye yaymak istiyoruz. Geçen
yıllar 50 civarındaki ilde Internet haftası etkinliği yapabilmiştik.
Bu yıl bunu tüm illere çıkartmak istiyoruz.
- Tüm
ilçelerde, tüm okullarda, tüm belediyelerde, ziraat odalarında,
ticaret ve sanayi odalarında, organize sanayi bölgesinde, halk
kütüphanesinde bir etkinlik yapılsın istiyoruz. Internet’in önemine
inanmış her kişi ve kurumu bu çorbaya kendi olanakları ölçüsünde
katkıda bulunmaya çağırıyoruz.
- Bu yıl
çok geniş bir afişleme hedefliyoruz. Gönlümüzde 1 milyon afiş var. En
azından okullar, kütüphaneler, bankalar, belediye otobüsleri, Internet
Cafeler, Postahaneler, TT ve Telefon dükkanlarını afişle donatmak
istiyoruz.
-
Basından Internet’i, olanakları, sorunları, projeleri, özellikle
E-Türkiye ve E-Ddevleti anlatmasını ve ne yapılmalı, nasıl yapalım
sorusuna yönelik yazılar, ve haberler çıkmasını istiyor; Internet
sayfaları, Internet ilaveleri; Internet’in çeşitli uygulamalarını
anlatan yazılar bekliyoruz. Internet haftasında dağıtılan Internet
kitapçıkları yararlı olur diye düşünüyoruz. TV'lerden gene tanıtıcı
programlar; ve `prime time' da Internet’i Türkiye'nin gündemine
girmesine katkıda bulunacak açık oturum, forum gibi programlar
bekliyoruz. Özellikle, siyasal kadroları da bu tartışmaya çeken,
ulusal politika oluşturulmasına katkıda bulunacak programlar
arzulamaktayız. Üniversitelerden ve ISS'lerden bu konularda basına
destek olmasını bekliyoruz.
- Her
kamu kurumundan kendi E-Devlet projesini önce kendi webinde
anlatmasını, vatandaşlara yönelik broşür hazırlamasını, kurum içinde
tanıtım ve eğitim yapmasını, basın ve vatandaştan geri besleme
mekanizmaları kurmasını istiyoruz, öneriyoruz. Kamu kurumlarından
küçük de olsa yeni bir "E-Devlet" hizmeti başlatması güzel bir katkı
olur. Küçük, büyük her kurumun kendi webini gözden geçirmesi, yeni
sayfalar, yeni hizmetler eklemesi çok güzel olur. Bir tarama
mekanizması, telefon rehberleri, e-mail adresleri, sıkça sorulan
sorular dokümanı ilk anda akla gelen konular. Tüm kurum çalışanlarına
sunulan e-posta ve webmail hizmeti, kurum içi haberleşme mekanizmaları
gene mütevazı hedefler arasında. Kültürel mirasın Internet’e
akatarılmasına yönelik katkılarda yararlı olur.
- Bireylerden kendi kişisel weblerini
oluşturmalarını, uzmanlıklarını, meraklarını, katkılarını Internet’e
taşımaları destekliyoruz. Yurt dışı alan uzayındaki kişisel
sayfaların. name.tr ve .tel.tr ile Türkiye alan uzayına taşınmasını
öneriyoruz. Avukatlarımızı, av.tr altında çalışmaya çağırıyoruz.
Internet haftasında Internet’i geniş kitlelere tanıtacak, bir
`Internet’e Dokunun' sloganlı etkinlik yapabiliriz. Büyük alışveriş
merkezlerinde, kütüphanelerde ve tüm üniversitelerde `Internet cafe',
Internet evi, gibi Internet erişim mekânları açılması önem verdiğimiz
etkinlikler arasında. Özellikle bankalarımızdan, ISS'lerden ve
bilgisayar firmalarımızdan bu konuda katkı bekliyoruz.
- Bunu
özellikle, buna gereksinim duyulan, bölgelerde teşvik etmek istiyoruz.
-
Internet kullanmayı öğreten kursları ücretsiz yada mütevazı ücretlerle
sunan kampanyalar. Internet cafelerde ucuzluk kampanyaları. Web
yapmayı, kişisel güvenliği, spam ve virüse karşı korunmayı öğreten
mütevazı kursları Sivil Toplum Kuruluşlarından, Internet Cafelerden,
Üniversitelerden, ISS'lerden yurdun dört bir köşesinde bekliyoruz.
Öğretmenlere, hakim ve savcılara, avukatlara yönelik etkinliklerin
altını çizmek isteriz.
-
Konferanslar, bu sürede yapılabilecek en kolay ve önemli etkinlikler
arasındadır. Genel tanıtıcı konuşmalar, çeşitli özel konuları,
etkileri, sorunları uygulamaları gibi, örneğin eğitim, hukuk, tıp,
ticaret, eğlence, turizm gibi konular bu tür etkinlikler arasında
sayılabilir. Internet’in tarihi, siyasal etkileri, olanakları ve
sorunları da tartışılabilecek konular arasında. E-Türkiye, E-Avrupa
özellikle konuşulması gereken konuların başında geliyor. Internet’in
altyapısı, çalıştırılması ve uygulamalarının teknik boyutları
konusunda da seminerler yapılabilecek etkinlikler arasında. Türkiye
Internet’inin çeşitli sorunlarını irdeleyen ve özellikle, Ne yapılmalı
sorusuna cevap aramaya yönelik açık oturum türü etkinlikler önemlidir.
- KOBI'ler, Kamu ve Okulların
Internet’e taşınması, Ulusal Eylem planı yapılması ve uygulanmaya
başlanması gibi Ulusal Politikaları gündeme getirmek, Internet ve
temsil ettiği teknolojileri Türkiye gündemine yerleştirmeye yönelik
çabalara öncelik vermek istiyoruz.
- Bu etkinliklerin planlanması ve
hayata geçirilmesinde, ilgili herkesten katkı bekliyoruz. Bu kapsamda,
haftaya sponsorluk yapacak kurumları arıyoruz. Planlama ve neler
yapılması konusunda çeşitli toplantılar yapılacaktır. Bunlar listeler
ve internethaftasi.org.tr webinde duyurulacaktır.
- Şu
konuların altını çizmek istiyoruz:
- Kendi
Okulunu Internet’e Bağla! Özellikle devlet okullarını kurumsal kimliği
ile Internet’e bağlamaya çok önem veriyoruz. Okulun kendi webi ve
e-posta sunucusunun olması, öğretmen ve öğrencilerin e-posta adresleri
olması, kişisel weblerinin olmasına çok önemsiyoruz. Internet
bağlantısının devamlı olması tercih edilir, ama yukarıdaki amaçları
sağlayan diğer çözümler de kabulümüzdür. ADSL ile Internet’e bağlı
okullarda bu hizmetlerin hayata geçmesi çok önemlidir.
- Bir
halk kütüphanesini Internet’e bağlama Bugün kütüphane ve Internet
enformasyon kaynaklarına erişim anlamında bütünleşmiştir. Bilgisayarı
olmayan vatandaşlara ucuz Internet erişimi sağlamakta kütüphaneler
önemli görev üstlenebilirler.
-
Belediyeler bünyesinde halka açık Internet evlerinin açılması. Burada
ucuz Internet erişiminin yanında, belediyenin hizmetlerini Internet
üzerinden sunması, kendini tanıtması, Internet’i bir hesap verme,
saydamlık ve geri besleme mekanizması olarak kullanması önemlidir.
-
Organize sanayi bölgesinde Internet evi açılması Burada amaç
KOBI'lerin yoğun olduğu bir merkezde, bir pilot proje olarak Internet
kültürünü yaymak ve ticaret için kullanmaktır.
-
Kültürel Mirası Internet’e Taşıma Kurumlar ve sivil örgütler olarak,
kültürel mirasımızı, çok kültürlü, çok sesli yapımızı Internet’e
aktaralım. Buna ulusal boyutta tanıtıma da ekleyelim.
- Bir
e-devlet hizmetini başlat.
-
Yukarıda belirtilen etkinlikler esasta bir fikir vermek içindir.
Türkiye Internet’ini büyütecek her türlü etkinliğe açığız,
destekleriz. Her Internet gönüllüsünden, Internet’in önemini kavramış
her kişi ve kurumdan, Türkiye Internet’inin parçası olan her kez den
destek bekliyoruz.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 62 25 Nisan 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
Bir
sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
44KİTAP
BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
- Bİ TARAF
- Bizim
işlerimiz hiçte belli olmuyor değil mi?
-
Dergimizi destekleyen üç elin sayısını geçmeyenlere burada teşekkür
ederim.
- Bizim
işlerimiz Çorum’da Bİ TARAFLIĞIMIZI ilanımızdan sonra kendini belli
etti. Birçok kesim ve şahıs bizden ol, şu kadar abone bulalım, bizi
destekle, şu kadar yardım edelim demişlerdi. Ben bu sözleri kulak ardı
ettim.
- Onlara
benim kuruluşum bir yayınevi olduğunu, sizin taraflarınızın böyle bir
yayına ihtiyacı varsa onlar içinde ayrı bir dergi, gazete veya başka
bir periyodik yayınevimiz tarafından yayınlanmasında bir sakınca
olmadığın belirttim. Birkaç gayri ciddi müracaat ise fiyat almadan
ileriye gitmedi.
- Gelelim
bizim bi taraflığımıza Bİ TARAF Ferit Develinin Osmanlıca Sözlüğünde
şöyle yazıyor:” TARAFSIZ” Dergimizin Bİ TARAF olmasının gerekçesi
dergimizin ismi olan “ÇORUMLU” olmasıdır. Çünkü Çorum bir il, Çorumlu
ise bu ilin hemşerileri ve hatta o şehirde Çorum’da doğmamış fakat
Çorum’da ikamet edenlerin tamamını kapsamaktadır. Biz bir tarafı
tutarak hem dergimizin ismine, hem de hemşerilerimize ihanet mi
edelim?
- Bazı
kendilerini bilmeyen kişiler halen bu gibi teklifleri yapmaya
kalkmadan önce dergimizin adını, bu yazıyı dikkatli okumaları
gereklidir diye yazdım. Yine de biz o dergide görüşümüzü yayınlayalım,
bizimde sesimizi duyurun derlerse, önce kendilerine karşı olanları
yanlarına alarak biz böyle bir yerde yazı yazacağız, sizde gelin
beraber yazalım diyebilirlerse ne ala. Oturur konuşur, iki, üç, beş
tarafı dinler onlardan taahhüt alır ve onların da bilgilerini
yayınlayarak Bİ TARAFLIĞIMIZI bozmayız.
- Bizim
işlerimiz olarak başlık attığım bu yazının önemli tarafını bildirdim.
-
Yayınevimizin Çorum için birçok iş yapmakta. Bazı müracaat edenlerinin
kitaplarını bastırdık, bazılarına bilgi verdik, bazılarına site
yaptık. Fakat Çorum’da büyük bir matbaanın sahibi geçen ay içerisinde
bazı kurum ve kuruluşlara sitem etti. Evet, siteminde haklıdır.
“Çorum’un danası ne yazık ki Öküz olamıyor” “Çorumlunun tatlısını
zehir, elin zehirli kazığı tatlı geliyor” ne hikmetse. Acaba bende o
arkadaşımız gibi soruyum mu? Bir yayınevi olarak neden adresi belli
olan matbaalardan, Çorum’da tek olarak bulunan yayınevimden bu güne
kadar teklif alınmadı? Alınmaz. Neden? Yalakalık yapıp, vatlarla bu
işi bize verin demememizden olsa gerek. Bu işleri herhangi bir yerin
kişileri neden Çorum’dan teklif almıyorlar derseniz yine bu yukarıda
bahsettiğimiz Bİ TARAF olmamızdan olamaz mı?
- Tabii
ki bu yorucu olduğu kadar zevkli bir çalışma olarak sizlerin karşısına
çıkıyoruz. Ben bu işten meşakkatlide olsa zevk alıyorum. Bildiklerimi
sizinle paylaşıyor, sizlerden gelen önerilerle de dergimize yazılar
yazıyorum. Ayrıca bu derginin TÜM DÜNYADA TAMAMI İLE YAYINLANAN
INTERNET’TEN okunması da cabası. Sanmayın ki bu dergi, mahalli bir
dergidir. Bu dergi Ulusal bir dergi de değildir, diğer illerden yazı
yollayan yazarlarımız var, bu dergi EVRENSEL bir dergidir.
-
Okuyucularımızın pek çoğu, Çorum dışından olup ay ortalaması günlük
180 sayfa girişi ortalaması 480 olması bir tesadüf değildir. Bu
sayfamızı Internet’te arama motorlarından bulabilirsiniz. Hele bundan
sonraki giren sayıları daha da artacak girişimlerde bulunmaktayız.
Fransa’da bulunan yazarımız ve benim girişimlerimle daha çok
tanıyanların çıkacağını biliyorum. Hele bir ay sonra en azında bütün
üniversitelerin, bütün Türkiye’de bulunan kütüphanelerin sitemize
girmeleri mecbur olacak kadar önemli bir çalışmada bulunmaktayım.
Bütün Türkiye’de ve Türkçe eğitim veren her yerde bulunan ilköğretim
ve ortaöğrenim okullarının kaynak sitesi olacak şekilde çalışmalarımın
bitmesi için çabalamaktayım. Bu çabamı buradan duyurmamda bir beis
yok.
- 9500’in
üstünde Türk ve Dünya Edebiyatçılarının tasnif numaraları yüklendi,
çalışmakta. Tam Kur’an-ı Kerim Meali yüklendi. Son çalışmam bir ay
kadar sonra yüklenecek. DOS 20 arama motoru. Yaklaşın 500 sayfalık 3
cilt’in tamamı sitemde olacak. Şu anda deneme babından sadece b harfi
ile olan biten bölümler bulunmakta.
-
Düşünebiliyor musunuz? 1500 sayfada arayacağınız bilgiyi sadece
yazarak sitemizde o tasnifi bulacaksınız! Bu demektir ki; üniversite
kütüphaneleri, Yüksekokul Kütüphaneleri, Kültür Bakanlı Kütüphaneleri,
Özel kütüphaneler, Lise Kütüphaneleri, Ortaöğrenim kütüphaneleri hepsi
bu imkândan ücretsiz faydalanacaklar.
- Bİ TARAF olmanın nimetlerinden
sizlerde faydalanınız.
-
Çorumlu 2000 Aylık Kültür
Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 63 25 Mayıs 2004
|
|
BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN
KULLANMAYINIZ corumlu2000@gmail.com |
Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız |
|
|
|
|
|
https://gurselyayin.com |
|
|
|
|
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |