DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 
TAKDİM
HAYAT HİKAYESİ
049
050

 

 01

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

TAKDİM           

Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak görülmelidir.

            Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir.

            Bu çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı göreceksiniz.

            Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir kitaptır; onu okumamız gereklidir.

            Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar veremeyiz. 

Mahmut Selim GÜRSEL

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 02

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

  Mahmut Selim GÜRSEL
 
GÜRSEL YAYINEVİ ve ÇORUMLU DERGİSİ SAHİBİ
 
1947  tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum evine giderken doğmuşum. Babam  Eminsu Ali Rıza Gürsel,annem ise Fahriye hanımefendi idi. 
 
İlkokula İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara Yenimahalle  Ortaokulunun birinci  sömestrsinde  babamın  emekli olmasından dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna devam ettim. Babamın "oku da oğlum ceketimi satar  seni  okuturum" diyerek bana yaptığı nasihatleri ters tepki  yaptı. İlkokul sıralarında okuyarak pilot olmanın düşlerini kurardım. Bu hayalim gerçekleşmedi. Babamın baskısı karşısında babama okumuyorum diyerek okulu birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın yanına girdim.  Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967 tarihin de askerlik dönüşü, 28 Mart 1969 Ankara  Emniyet   Müdürlüğüne teknisyen  olarak göreve  başladım.  Ortaokulu dışarıdan 2 yılda bitirdim 09 Ekim 1972  tarihinde polis memuru olarak Ankara'da altıncı şube ve kara kollarda çalıştım. 16 Eylül  1973  tarihinde  Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim.  10 Temmuz 1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak geçtim.  Dışarıdan  Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim. Kendi kendime Osmanlıcayı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel Sanatlar Galerisinde  ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim.  03 Ağustos 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına atandım. 
 
1990  tarihinde ilk kitabım olan Dewey Onlu Tasnif isimli kütüphanelerdeki kitapların tasnifi yapılan kitabı 10 yıllık bir araştırma ve çalışma iye "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)" kitap haline getirip Kültür Bakanlığına sundum.   Kitabımdan Türkiye'deki bütün kütüphanelere  dağıtılmak  üzere 1000 adet satın aldılar.
 
 
Marangozluk,oymacılık, polis memurluğu,memurluk  ve  idarecilik yaptım. Her çalıştığım meslekte çeşitli önemli olaylar oldu ise de son çalıştığım kurumda  bence en önemli bir hatıramı anlatmak istiyorum: Kütüphanedeki çalışmalarım  ve " El  Yazması Kitapların Çorum'da kalması için verdiğim  çabalar neticesinde  Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım beni çok yıktı. Fakat bu  üzüntümün  boş olduğunu  zamanla  gördüm. Rabb’imin  izni  ile Hacca gitmek nasip oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile oldum. Mesleklerin  insanlara sağladığı maddi avantaj olarak,evinizi geçindirecek,namerde muhtaç  etmeyecek  avantajından  başka,manevi olarak;sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat okulundan  öğrenmiş  oldum.
 
1993 yılında Türkiye'deki bütün kütüphanelerde bulunan " El Yazması " kitapların Ankara Milli Kütüphanesine toplanma kararı veren Kültür Bakanlığına karşı Çorumlu hemşerilerimi haber dar ettim, mahalli radyodan ve gazeteler ile parti il Başkanlarını ile Millet Vekilimiz Adnan Türkoğlu ve Belediye Başkanımız rahmetli Turan Kılıççıolu'nun destekleri ve diğer kuruluşların da katkısı ile "El Yazma kitapları" Çorum'da kaldı. Açık öğretim için üniversite sınavlarına girip kazandım. İkinci sınıfta iken Çorum'a tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane kazandırmaktır. Yazma kitapların korunması ve Çorum'da kalması için yaptığım girişimim yüzünden 25 Nisan 1994 tarihinde Tatvan Bitlis'e Müdür olarak tayinim çıktı, tayin edildiğim yere gitmeyerek emekliliğimi istedim.
 
1994 Tarihinde nasip oldu eşimle birlikte Hacı olduk.
 
27 Mayıs 1998 tarihinde Çorum'da ilk Kültür Bakanlığından tescilli "Gürsel Yayınevi" tarafımdan açıldı. 
 
Yazı yazmaya beni  kimse  teşvik  etmedi   Kütüphane için hazırladığım  kitap beni  yazmaya teşvik etti. Yazılarım mahalli basında yayımlandı. Yazılarımdan dolayı bir ödül almadım; fakat kitapları ve bu dergi benim için en büyük ödüldür. 
 
Yayımlanmış çalışmalarım : 
 
" Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) Haziran 1991 ", 
"Çorum 97 1997"
"Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar Haziran 1997- 2. basım 1998",
" Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Temmuz 1998,
" Sarı Çiğdem Şiir Defteri  Mart 2002" ,  
“Çorum 2002” adlı basılmış çalışmalarım bulunmaktadır. 
"Menakıb-ı Koyun Baba 2004"
"Çorum Yemekleri 2004 Eşimin Çalışması"
"Hacım Ağustos 2007"
"Çorumlular ve Çorum'a Hizmet Edenler Temmuz 2008"
 
Bakanlığa sunulmuş;"Alfabetik Türk ve Yabancı Yazarlar Fihristi" ve "Ne Nerede Başlıklı Arama Fihristi" basım için  hazır  beklemektedir.  Yazılarım  daha çok araştırma dalı ile makale türüdür. Tiyatro çalışmalarım, şiir ve  hikaye denemelerim bulunmaktadır.   Şu  anda  dergimde yazılarım çıkıyor. Benim okuyucularıma  diyeceklerim  şudur ki. Doğru bildiğiniz konuları savunun. Bu  savunmanız  size belki tepkiler getirecektir. Bu  tepkileri inceleyerek doğru olup olmadığını araştırın. 
 
Saygılarımla. 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 03KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

ÖNSÖZ
Zaman olur ki anmak için bahane gerekmez. Anmanıza gerek kalmayan yazılmış ve belgelendirilmiş zamanı yazmış, çekmiş veya çekmiş oluşunuzdur. Bazen anılarını biraz araştırarak unuttuğunuz bazı bilgileri erişmeniz için de yazdıklarınıza, çektiklerinize veyahut çizdiklerinize bakmanız gerekir.
İncelediğiniz bu sanal kitap da bu işlevlerden benim Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve edebiyat dergisinde düz yazı örneklerimin yeniden burada yayınlanması ile meydana gelmiştir.
Ben bu çalışma ile bazı bildiklerimi aktardığımı ve okuyanlara bilgi verdiğimi umuyorum. Bir birikim yumağı ve Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergisi içinde yaptıklarımın ve çabalarımın göstergesi olarak da görülür düşüncesindeyim.
1.Sayıdan 50. Sayıya kadar benim ve takma adla yazdığım yazılarımı sizlerin görüşüne sunuyorum.
Mahmut Selim GÜRSEL
13/10/2012 Çorum
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:1   25 - Temmuz 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 04KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
NİÇİN ÇORUMLU 2000?
15 Nisan 1938 tarihinde Çorum’ da ilk defa, tek partili dönem  zamanında Halkevleri komitesi tarafından bir dergi çıkartılma kararı   veren hemşerilerimiz tarafından “ÇORUMLU” Dergisini yayımladılar.
Bu dergiye Çorumlu  adını  verdiler. Çorum Basın Tarihinde  ilk  defa bir  dergi doğmuş oldu. Bu dergiyi büyük çabalarla Ağustos  1946 tarihine kadar 61. sayıya getirdiler.
Bu dergiyi tanıyanlar, görenler bilirler ki;  bu  evsafta  bir dergi çıkartmak için, Çorumluların  birleşmeleri, bilgilerini ve derlediklerini bir araya getirmeleri ve dergi veya kitap haline getirmeleri ile birlikte özveri  ve  gayretlerini özleştirmeleri gerekmekteydi. Bu gayret ve özveriyi Çorum’da gördüğüm için bu dergiyi çıkartmayı ve adını Çorumlu 2 koymayı düşündüm.
Bu düşüncelerimi, dergime yazı verecek arkadaşlara açtım. Hepsinden olumlu cevap almam üzerine, Çorum’da ilk defa olarak bir yayınevi açma girişiminde bulundum. Yayınevim 27  Mayıs 1998 tarihinde resmen faaliyete geçti. İlk yayımladığım eser; 1997 tarihinde bastırdığım çalışmam olan  “Çorum’ da Yatan Meşhur Yatırlar”ın ikinci baskısını yaptım.
Abdulkadir OZULU, Muzaffer GÜNDOĞAR ve ben bir Çorum turu yaptığımız sırada derginin adı hakkında konuşurken ben; dergiye DİN VE İBADET“ Çorumlu 2” adını vereceğimi söyleyince arkadaşlarda; Çorumlu 2000 olsun diye teklif ettiler. Bu teklifi memnuniyetle kabul ettim ve dergimin adını Çorumlu 2000 olarak belirlemiş olduk. (1)
Derginin devamlılığı için çeşitli kuruluşlarla yüze yüz ve telefonla irtibatlar kurma çalışmalarım devam etmektedir. İstanbul, Ankara, Samsun ile adres temini ile mutabakata varmış bulunmaktayım. Ayrıca, ÇEKVA (2)  tarafından ve Samsun’da bulunan hemşerilerimizin ve kendi  adına  Samsun’da bulunan bir hemşerimiz Çorumluların adreslerini bulmayı üstlendiğini ve  katkıda bulunabileceği sözünü  bizzat orada da yüz yüze görüşerek almış bulunmaktayım. Çorum ve İlçelerinin  tamamıyla ve tamamına ait Dernekler ile temasta bulunmak ve dergiyi  tanıtmak  amacındayım.
 Elinize geçen bu dergiyi sizin de bir Çorumlu olarak diğer hemşerilerimize tanıtacağınız kanaatindeyim.
Bu yola çıkarken en  büyük desteğin önce ALLAH C.C. Sonra  sizin olduğu görüşümle bu işe soyundum. Belki benim bu  yaptığım bir “Donkişot”luktan ileri gitmeyecektir. Yine de bu girişimimin bir hayal olarak kalmayıp, güncelleşmesi bu işin denenmesinden  sonra  sonucunu  görmem gerekmektedir.
 
AMACIM
 Bilindiği gibi kalkınma sadece sanayi alanında  olamaz. Sanayi  alanında kalkınmanın yanı sıra, kültürel kalkınmanın da at başı gitmesi gereklidir. Yoksa kalkınma yalnız tek düze olur ki, topluma fayda yalnız tek taraflı olur. Bu nedenlerin ışığı altın da, kendim bir vazife çıkarttım.
Yayınevini açma amacımdan birisi, bildiklerimi başkaları ile  paylaşmaktı. Benim gibi kendi çabaları ile eser veren arkadaşlara yardım etmek, onların çalışmalarını gün ışığına çıkartarak sizlerin görüşüne  sunmaktı. Bazı  yazar  arkadaşlar için elimden gelen yardımlarda bulundum. Yazıtları kitap haline  gelmeyecek durumda olan arkadaşların yazı yazma devamlılığını sağlamak amacı ile Çorumlu 2000 dergisine yazı yazmaları için baskılarda bulunuyorum .Bu  yazıları birikince  bir kitap  haline getirerek sizlere sunmayı düşünüyorum. (3)
 
BEKLENTİLERİM 
Çıkartmaya çalıştığım derginin, abone sayısını artırmak, şimdilik kapakla beraber 32 sayfa olan dergiyi 48 sayfaya çıkartmak, dergi arka kapak ve içi ile dergi ön kapak arkası ile dergi içine 4 - 6 sayfayı geçmemek şartı ile reklam alarak derginin devamını sağlamaktır. 
Türkiye ve yurt dışında bulunan bütün Çorumluları dergi ile haşır neşir etmek, kaynak sağlayabilirsem  dergiyi parasız olarak dağıtımını yapmayı amaçlıyorum.
Şimdilik derginin kaynağı olarak, abone ağırlıklı çalışmalar yapmaktayım. İleride reklam gelirini çoğaltma imkanı bulursam,siyasi ağırlıklı ve güncel ikinci bir dergi de çıkartmayı düşünüyorum. 
Saygılarımla
 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:1   25 - Temmuz 1998

 (1) Abdulkadir OZULU, Muzaffer GÜNDOĞAR ve ben bir Çorum turu yaptığımız sırada derginin adı hakkında konuşurken ben; dergiye  “Çorumlu 2” adını vereceğimi söyleyince arkadaşlarda; Çorumlu 2000 olsun diye teklif ettiler. Bu teklifi memnuniyetle kabul ettim ve dergimin adını Çorumlu 2000 olarak belirlemiş olduk. Demiştim. Daha sonraki sayılarda 1. Sayıyı Temmuz 1998 tarihi olduğunu düşündükçe Bu iki arkadaş benimle kafa bulduklarını düşünüyorum çünki şimdi düşündükçe 2000 yılına daha 18 ay olduğu ve bu 18 ay içinde dergi çıkaramayacağıma düşünmüş olabilirler.
 (2)   ÇEKVA tarafından ve Samsun'da bulunan hemşerilerimizin kendi adına Samsun'da bulunan Çorumluların adreslerini bulmayı üstlendiğini ve katkıda bulunabileceği sözünü bizzat orada da yüz yüze görüşerek almış bulunmaktayım. Çorum ve İlçelerinin tamamıyla ve tamamına ait Dernekler ile temasta bulunmak ve dergiyi tanıtmak amacındayım. Diye yazmıştım.
 (3) Yazarlarımızın Çorumlu 2000 Dergimizde verdikleri yazıları ne yazık kı bastıramadım. Fakat çalışmalarını Gürsel Yayınevinin sitesinde sanal olarak hazırlayarak yayınladım. Bu çalışmalar halen yayınevimin sitesinde bulunmaktadır.

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 05KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

TEZKMERE-İ MAKAMAT  ALİ İZZET  ÇORUM’DA  YATAN  MEŞHUR YATIRLAR 
(TEZKERE-İ MAKAMAT) 
ALİ İZZET  1997 Bu Kaynaktan Alıntı İstatistiki bilgi 
1255 tarihinde Çorum hakkında   istatistik bilgiler 
44      Mahalle 
3554  Müslüman evi   Hane-i müslüm 
7455  Müslüman erkek  Zükur-u müslüm 
7753  Müslüman kadınlar  İnas-ı müslüm 
119    Müslüman olmayan ev  Hane-i gayrimüslüm 
265    Müslüman olmayan erkek  Zükur-u gayri müslüm 
178    Müslüman olmıyan kadınlar  inas-ı gayrimüslüm 
23      Minareli Camii 
3        Minaresiz camii
21      Mescid 
10      Medrese 
2        Nakşibendi dergahı  Dergah-ı nakşi 
1        Mevlevi dergahı Dergah-ı  mevlevi 
1        Rifai dergahı  Dergah-ı Rüfai 
1100  Dükkan 
14      Müslüman mezarlığı  Makabir müslimin  kasaba civarında 
1        Musalla 
7        Şadırvan 
10      İlkokul  Hayrat-ı ahali  mekteb-i sıbyan 
2        Su bölüştürülen yar -Kümbet  su mukassemi 
135    Çeşme 
2       Kütüphane 
6       Han 
3       Çifte hamam 
1       Orta Mektep  Mekteb-i rüştiye 
1       Namazğah  Musalla-ı hümayun 
1       Cephane   Cebe hane 
1       Askeri depo Deboy askeri 
1       Hükümet konağı 
1       Belediye dairesi 
1       Telgrafhane 
1       Kale  Kale-i hakani 
1       Kıraathane 
119   Köy idaresi  Kari idari 
15353  Köyde yaşayan erkekler Zükur-u kari 
12271  Köyde yaşayan kadınlar İnas-ı  kari 
7      Camii(Köylerde) 
7      Minareli Camii(Köylerde) 
23    Mescid (Köylerde) 
31    Minaresiz mescid(Köylerde) 
1      Kilise 
2      Gayrimüslüm mezarlığı  Makabir gayrimüslüm 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:1   25 - Temmuz 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 06KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
SİZE
 
              Bu  günlerde  ya  ben çok alıngan oldum, ya da  bana söylenenlerden yanlış anlamlar ve manalar  çıkartıyorum.
              Bazı söylenenlere, söylenmek istenen şeylere, kırılıyorum. Bilirsiniz Nasrettin Hoca’nın kendi eşeğinin kuyruğunu kesme hikâyesi vardır. Kimi kısa, kimi uzun olmuş der. Der, ya.
Yine derler bilirsiniz; insanın ağzı çuval değil ki  büzesin. Diyenler tecrübeleri ışığı altında ne kadar doğru söylemişler.
Bizde bazı nazımızın geçtiği umduğumuz arkadaşlarıma gerekeni söyleyerek geçiştirmeye çalışsam da, hiç ummadığım arkadaşlarda bazı beklentiler içine giriveriyorlar. Girivermeleri bir tarafa, hani  son günlerde TV’de bir reklamda “Ağzı olan konuşuyor” diyor ya bir şoför rolündeki oyuncu. Kimi ne gerek vardı bu kadar lüks kâğıt ve renkli resimlere diyor, kimi arkadaş öküzün altında buzağı arayarak, renk ayrımına, mizanpajına bahaneler buluyor ise de ben bildiğimden dönemiyorum. “Ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur.“ Bir derginin mizampajını acaba bu sözü söyleyen arkadaşım bir grafiklere ne  kadar ücretle ve ne kadar zamanda yaptırıldığını biliyor mu?  Diye soramıyorum.
Birkaç arkadaş bir yayın  kurulu kurulmasını istiyor, ne  güzel bir öneri tabii ben de istiyorum, fakat kendi yazısını okumak için yayınevine bile gelmeye vakit bulamıyor olmasına karşın acaba, yayın kuruluna katılınca dergiye yayımlanması için gelen  bütün yazıların okunması için vakit bulabilecek mi?  Bilemiyorum!
Her halde onlar da bu sorunun cevabını bilemeyecektir.
Ben bu yola çıkarken birinci sayıda söylediğim gibi, önce Rabb’ime, sonra Çorumlu hemşerilerime güvendiğimi söylemiştim. Rabb’imin izni ile 1. Sayıyı bastırdım ve ikinci sayıyı görüşünüze sunuyorum.
Bende bulunan hemşerilerimizin adres  sayıları oldukça çoğaldı. Fakat! … Belimi büken posta ücreti!  Şehir içi ve Türkiye geneli 150.000 Tl. hem de basılı evrak fiyatı bu. Ya Avrupa için ve Kıtalar arası istenilen posta ücretini ne ben söyleyeyim ne de siz sorun. (Tabii ki merak eden okurlarım elinde bulunan dergimizi postaneden tart tırak ülke.) Bu ay ki dergi gönderme kontenjanım 75   dergiyi posta göndermek gücünü gösterebildim. Elime pul parası geçtikçe göndermeye devam edeceğim. İnşallah 3'üncü sayıyı çıkartabilirsem kesin gönderdiğim dergi rakamını sizlere bildiririm.
Sızlanmakla başınızı ağrıttım. Dert yanmanın acizliğin bir eseri olduğunu biliyorum, biliyorum amma derdimi sizlere dökmekle biraz rahatladığımı hissediyorum. Benim bu durumumu kitap ve dergi hazırlayıp dağıtımını yapan okurlarım anlayabilir. Hani ne derler, "Bekâra karı boşamak kolaydır" denilen bir deyimimiz var. Diyen  ne güzel demiş.
Yakınmalarıma karşın, beni onura eden  hemşerilerim de oldukça fazla. Bu sayıda yazar kadromuza girmesi için istirham ettiğim bir büyüğüm ve ilimiz basınını takip eden hemşerilerimin  bildiği yazılı basından davetimize katılan Hakimiyet  ile Merhaba Gazeteleri  ve  Hilal Tv’ ye buradan teşekkür etmeyi  bir  borç  biliyorum.(Bütün kuruluşlar davet  edilmişti) Davetimize icabet  etme nezaketini gösteren tüm  yazar ve dostlarıma da hürmetlerimi bildiririm.
İsviçre'de yeni kuruluş aşamasında bulunan ve çalışmalarımı görerek destek sözü veren dergimizden 50 adet satın alarak  İsviçre'de bulunan  Çorumlulara dağıtmak üzere kendi arabasıyla götüren Sayın Hemşerimiz Haşim BOZOK'A dergimde başarılar  dilemek  istiyorum. O  da  zor bir işin başlangıcında. Bakalım hemşerilerimiz onun ne ve niçin bu zorluğa katlandığını anlamaya çalışacaklar mı?  Siz okurlarımın da ilgilenenleri olursa diyerek adresini ve IN-TERNET  adresini  veriyorum  :   Çorumlular Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği İsviçre Yönetim Kurulu  Başkanı    Haşim  BOZOK  Rigistr. 165 6340 Baar İSVİÇRE Tel Ev:041-760 26 35    Tel (GSM) 079-  204 93 47 Fax: 041-740 29 35  INTERNET adresi: mailman @ zugernet.ch. Bence;hepimiz bir   Çorumlu olarak bu  derneği desteklememiz gereklidir diyorum. Ufacık yardımlar bu derneğin çatısı altında toplanarak tekrar ÇORUM için döneceğine adım gibi inanıyorum. İleride ki sayımızda  nasip  olursa  bu  derneğin tüzüğünün  önemli  kısımlarını  sizlere   aktarmaya çalışacağım. 
                    
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:1   25 - Temmuz 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 07 KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
TEŞEKKÜRLER ÇORUMLU 2000 TANIYANLARA VE TANITANLARA
Yorucu bir çalışmanın ardından elinize geçen bu ikinci  sayıda  yayınevi sahibi ve Mesul Müdürü olarak, her türlü katkıda bulunanlara ve bu dergiyi okuyarak bize katkıda bulunanlara teşekkür ederim.
Birinci sayıda belirtilen yayım ayından sonra derginin çıkması, elde olmayan bir çok sebeplerin bir araya gelmesinden dolayıdır.  Bunları sıralarsak: yazı veren arkadaşlarımın bazılarının yazılarını  oldukça geciktirmeleri, dergiye biraz finans sağlamak amacı ile  reklam almak için yanlız dolaşmam, dizgide bilgisayarın arızası ve en son olarak da çalıştığım matbaanın basımı bir kaç gün geciktirmesi olarak sayabilirim.
Ayrıca; 5680  Sayılı Basın Kanununun 9-10- ve 12.Maddesi gereğini yerine getirme çalış malarının  tarafımdan yapılarak derginin dağıtımı için müsaade alınması ve 5681 Sayılı Matbaalar Kanununu 4. Maddesinde belirtilen işlemlerin yapılması ile dergi malesef elinize ancak Ağustos ayının içinde elinize geçmiştir.
Dergimizin tanıtımını sade bir törenle Protokol, Basın ve eş dostla yapmaya çalıştık. Zannedersem oldukça da başarılı olduk. Bu  tanıtımı bütün okurlarımla paylaşmak istedim. Tanıtımda çektiğimiz  resimleri orta sayfada yayınlıyorum. Sizlerinde bu tanıtım da olduğunuzu hissetmenizi ve bu toplantıda bulunduğunuzu his ettiğimi bildirmekten gurur duyuyorum.
Rabbim erdirirse bir yıl sonra da böyle mütevazı bir toplantı ile  Çorumlu 2000’i 1. yaş gününü okurlarımızla kutlarız.
Saygılarımla.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:1   25 - Temmuz 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 08KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
ÇORUMLU 2000’İ BASIN VE ÇORUMLU HEMŞERİLERİMİZE TANITIM TOPLANTISI;
7 Ağustos 1998 tarihinde saat 18.30’da yapıldı. TANITIM toplantısına gelerek dergimizi onurlandıran ve mazeretlerini belirten hemşerilerimize bu sayfadan teşekkür etmeyi bir görev biliyorum.
Davet edemediğim diğer bütün Çorumlulardan da özür diliyorum.
Toplantıya katılan yazarlarımız, misafirlerimize dergi hakkında söyleşiler de bulunarak, dergi hakkında düşündüklerini belirttiler.
Sizlere bu toplantının fotoğraflarını yayımlayarak,dergimizle ölümsüzleşmesini, ileriki kuşak hemşehrilerimize resimli bir kaynak olması açısından da sevinç duyuyorum.
 Mahmut Selim GÜRSEL

 

 
 
 
 
 
 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:1   25 - Temmuz 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 09KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
1997 DUYURU SAYIN HEMŞERİLERİM !
Sizlerden dergi adına bir kaç  isteğim bulunmaktadır. Bunlar: Çorumlu  2000’in  yaşaması sizlerin ilgisi ve desteği ile olduğunu tekrar tekrar antmamama gerek yok; derginin devamının
geleşmesi ve devamını sağlamak için, ABONE sayımızın artması ile   reklam gelerimizin yani finansmanımın artması gerekmektedir. Bu nedenle, lütfen dergiyi edinen  hemşehrilerimizin,önce yakınlarına, sonra da irtibatta oldukları hemşehrilerine bilgi vermelerini  arzu etmekteyim. İlimizin dışında ikamet etmekte olan hemşehrilerimize ait  belirli kuruluş, şahıslar ve diğer beni kırmayan hemşehrilerimizden topladığım 1200’e yakın adres bulunmaktadırsa da bu adreslerin güncelliğini yitirmiş olabileceği korkusu ile yazışma yapamamaktayım.
Ayrıca: ÇORUM 1997 adlı çalışmamda ÇORUMLULAR bölümünü geliştirmeyi düşünmekteyim. Yeni çalışmamı Çorum’un yetiştirdiği  bütün  hemşehrilerime açmayı,onlarında hayat hikayelerini yayımlamayı amaçlamaktayım. (1)
Bu çalışmamın amacı bilindiği gibi, hepimiz bir gün tarihin tozlu sayfalarına katılarak yok olacağız. Bu yok oluşun, bizlerden sonra gelecek kuşaklar için bir bilgi, bir kaynakça olması, en azından bu çalışmamda hayat hikayeleri  ile yaşamalarını arzu etmekteyim.
Bilindiği üzere bu gibi çalışmalar Avrupa’da  oldukça  yaygın olmakla beraber, Türkiyede ise bir elin parmağı kadar az  bulunmakla  beraber, bu çalışmaların da ticari bir faaliyet olarak sürmesi, bu eserlerin maliyetinin çok yüksek olması nedeniyle, pek sık olarak yapılamamaktadır.
Dergimizden eline ulaşan bütün hemşehrilerimizi bu çalışmaya katılmamlarını arzu etmekteyim. (1)
Saygılarımla.
Mahmut Selim GÜRSEL
 
(1)Dergimi alan, abore olan, okuyan hiçbir ÇORUMLU bu talebime halen cevap vermemiştir. Benim hazırladığıl alfabetik dizine ne yazıkki katılmamışlardır. Ben tayep ettim. Talep karşılım bulmamıştır. Önce ÇORUMLULAR VE ÇORUMA HİZMET EDENLER çalışmamı yayımladım. 2. Baskıdan sonra Aynı isimle sanal olarak alfabetik dizinde yayımladım halen sitemde bulunmaktadır.
Kitabın tamamı https://gurselyayin.com/ant/index.htm
Alfabetik dizin https://gurselyayin.com/corumlu2000/corumlu00.htm
21/08/2023  Mahmut Selim GÜRSEL
 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:1   25 - Temmuz 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 10KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
MU NE?
Yeni konuşmaya başlayan küçük çocuklar  öğrenmek için her şeyi merak ederek ,biraz peltekçe, biraz da  konuşmayı öğrenmeye başlamalarının verdiği tatlılıkla öğrenmek istedikleri nesleyi veya canlıyı göstererek “Mu ne?”diye sorarlar. 
         Bildikleri,gördükleri ellerine aldıkları halde  dergiye  bakıp bazıları “Bu ne?” Diye gözümün içerisine baka baka soruyorlar. 
         Tanıtım için ellerine verdiğim dergi, tarafı olmayan, Çorum’u  tanıtan bir dergidir. Ne dir Derseniz; Çorum’da  yaşayan ve Çorum dışında da yaşayanlara hitap etmaya çalışan, A,B, C,...... Partilerinden olup, 1,2,3,....görüşlerini tanıyan, $,&,X.... inançlarına saygılı bir dergi  olarak görevi başındadır. Dergi “izimleri”n hepsi ile bağdaşan, hepsinin görüş ve düşüncelerini bir araya getirmeye çalışan, ayrılıkçılıktan, bağnaz görüşten, sabit fikirlilikten uzak, A,1,$ ve B,2,&  veya C,3,X  parti,görüş ve inanışlarının bir arada bulunduğu ilimizde ¬,­,®,¯  yönlerini bir araya toplamaya çaba gösteren bir dergi olmaya yani; ÇORUMLU olmaya çalışmaktayız.
İnsanlar, A,B,C.... 1,2,3 ,$,&,X.... ¬,­,®,¯ Parti,  görüş, inanç ve yönleri ile bölünebilirler. Fakat Sanat ve ilimde birleşmeleri kalıcıdır.
Çalışma  ve çabamız az da olsa bizi yadırgıyan, tereddüt eden ve hatta hayretle izleyen hemşehrilerimizle karşı karşıya getiriyor. Çok  zaman övgü alıyoruz, bazı kendini fanatik zanedenlerden de tepki alıyoruz. Biliyoruz ki, her zaman bu gibi oyun bozan, birlik beraberlikten hoşnut olmayan, ayrılıkçı ve hatta sapıklığa varan ve tek  görüşün kendi görüşü olduğu vehimine kapılmış kişilerde ne yazıkki bulunmaktadır.
3. Sayımızı sizlere sunmaktan kıvanç duyuyorum.
Saygılarımla! 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:3 25 Eylül 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

11KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
TEŞEKKÜR NEDİR?
TEŞEKKÜR: Bir iyiliğe karşı,şükür  ve hayır dua edip, minnettarlık gösterme, şükretme. Diye belirtir sözlüklerimiz.
Omuzlaya, sırtlaya 4. Sayımı da yayımlamaya muvaffak oldum. Bu güne kadar ÇORUMLU 2000 dergisine yazı vererek, reklam vererek ve abo ne olarak katkıda bulunan hemşehrilerime teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:4   25 Ekim1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 12KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
CUMHURİYETİN 75. YILI  
Çorumlu 2000; Ekim sayısına Cumhuriyetimizin 75. Yılı kutlama etkinliği içinde bizimde ufak bir çabamız olsun diyerek, yazarlarımızdan Cumhuriyet hakkında yazı vermelerini istedim.
Bu isteğim makul karşılandı. Bu isteğimi ayrı bir ek vermek  istedim. Bu  eki hazırladığımız sırada baktım ki güzel bir çalışma meydana çıkıyor. Bu çalışmayı beraber üstlenecek bir sponsor bulmak istedim. Bağlı olduğum Bakkallar ve bayiiler odası Başkanı Sayın Osman SOYOCAK’A teklifimi götürdüm. Bu teklifimi samimiyetle kabul etti.
Yazarlarımızın özverileri, Odamızın katkıları ve yayınevimizin çabaları ile 4. Sayımızda ek olarak verdiğimiz çalışmamızı inşallah  beğenirsiniz.
Yayınevim yine bu 75. Yıl etkinliği için Çorum Liseleri arasında “Cumhuriyetimizin 75. Yılı ile Cumhuriyetimizin 100. Yılına kadar  Çorum ilinde ne gibi gelişmelerin olmasını ve sizin neler yapacağınızı  ve yapmanız gerektiğini anlatınız” başlığı altında bir şartname hazırladım ve Sayın Vali Yardımcımıza taktim ettim. Vali Yardımcımız şartnameyi Milli Eğitim Müdürlüğüne havale etti.
Şartnamenin bir kısmını ilavemizde yayımladım, ilgi duyan  hemşehrilerimizinde ödüle iştirak edeceğini umarım.
 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:4   25 Ekim1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 

13KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
ÇORUM'DA  CUMHURİYETİN 10.YIL KUTLAMALARI 
Çorum İl Halk Kütüphanemizin en büyük eksiklerinden birisi olarak gördüğüm gazete arşivinin tamamlanma imkanı olduğu halde halen tamamlama girişiminde bulunulmaması beni üzmektedir. Gazete arşivimiz oldukça zengin olmakla beraber, Çorum'da çıkan Çorum Gazetesinin 1933 yılının nüshaları bazıları maalesef eksikti.
28 Ekim günü İskilip emekli Kütüphane Müdürü Sayın ağabeyim Metin Kalyoncu ile telefon konuşmasında, İskilip   kütüphanesinde bulunan eski Çorum Gazetesi arşivinden 10. Yıl kutlamaları ile ilgili bölümlerin fotokopilerini istedim oda beni kırmayarak isteğimi yerine getirdi. 
Aşağıda bulunan bilgiler bu fotokopilerin yardımı ile hazırlanmıştır!
Görüyeceği gibi o günün dil ile bu günün dili arasında  anlaşılamayacak fazla olarak bir iki kelime bulunmamaktadır.
ÇORUM GAZETESİ
Birinci Teşrin (Ekim) 1933 1.sayfa
BÜYÜK BAYRAMA HAZIRLANDIK
Çorum Gazetesi manşetten bu başlıkla başlıyor ve " Çorum Vilayeti her safhada Cumhuriyetin Onuncu yıl dönümünü emsalsiz bir surette kutlamak için bütün halk ve resmi makamlar 29 Teşrinevvel'i (Ekim) bekliyor" diye büyük punto ile devam ediyor.
Yazı şu şekilde devam etmekte:
"Bu büyük ve değerli bayramın en canlı tezahürat ve şenliklerle  kutlamak için vilayetimizde komitalar ve bütün halk hazırlığını yapmıştır. Bayram; fikir, reklam, ışık, resim, heyecan, ses,  yazı hareket içinde ve emsalsiz üç gün üç gece bu hareket zinciri uzayacaktır" denilmektedir.
Kutlama komisyonunu ise:
"Vali Arif Beyefendi Reisliğinde, Maarif Müdürü, Alay Kumandanı, Cumhuriyet Halk Fırkası ve Belediye Reislerinden müteşekkil kutlama komitesi" olarak tanıtıldıktan sonra, yeni bir talimat gelmesine karşı da tedbir olarak ek bir program hazırlandığını bildiriyor.
Yeni yapılan Şehitler abidesi için de şu bilgiyi vermekte:
"Çorumlu  İstiklâl Şehitleri için yaptırılan büyük abidenin inşası hitama (bitme) ermiştir" denerek, müsamereler için provalar yapılmış  ve bütün halkın hep bir ağızdan söyleyeceği Onuncu Yıl Marşını saat kulesi meydanında halk ve okulların katılımı ile icra edildiğini, resmi hazırlıklardan başka halkında hazırlıklarında bahsederek her evin en az bir fener bulunduracağını ve evlerin hususi olarak süslendiğini bildirerek, vilayet içerisinde temel atma ve açılışı yapılacak 41 yatırım olduğundan bahsederek, "Muhtelif yerlerde tak iskeletlerinin kurul masına başlanmış, Cumhuriyet bayram gününü bekler vaziyete gelmiştir." Denilmektedir.
Aynı sayfada ise yayınlanan 10. Yıl Marşını aynen alıyorum.
 
CUMHURİYETİN ONUNCU YIL MARŞI
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan
Başta bütün dünyanın saydığı Baş Kumandan
Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan
 
Türk’üz Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi
Türk’e durmak yaraşmaz Türk önde Türk ileri
 
Bir hızda kötülüğü geriliği boğarız,
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız
Türk'üz bütün başlardan üstün olan başlarız
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
 
Türk’üz Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi
Türk’e durmak yaraşmaz Türk önde Türk ileri
 
Çizerek kanımızla öz yurdumun haritasını
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını
Bütünlendik her yönden istiklâl kavgasını
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını
 
Türk’üz Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi
Türk’e durmak yaraşmaz Türk önde Türk ileri
 
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz:
İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kütleyiz
Uyduk görüşte bilgi, girişte ülküye biz
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz
 
Türk’üz Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi
Türk’e durmak yaraşmaz Türk önde Türk ileri
 
ÇORUM GAZETESİ 29 Teşrinevvel (Ekim) 1933 4,5 ve 6.sayfaları
ÇORUM VİLAYETİNDE ON CUMHURİYET YILI İÇİNDE YAPILAN İŞLERİ GÖZ ÖNÜNE ALALIM Bu  başlık  altında ise;
“Vatandarlar, hesap başına geldiğimiz zaman göksünüz iftiharla kabaracak ve Cumhuriyetin faydalarını elle tutulur gibi açık ve ortada bulacaksınız" hitabı ile devam eden yazıda:
"Aziz Cumhuriyetimizin Onuncu yıl dönümünü bütün aşk ve heyecanımızla kutlarken bu on sene zarfında Çorumda yapılan işleri de büyük ve asil milletimizin önüne sermeği vazife lerimizden biri olarak kabul ediyoruz.
Çalışıyoruz: Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti seneler içinde asırları sığdıran bir hız ve imanla çalışıyoruz.
Asırlarca hüküm sürmüş olan ihmal, tembellik, cehalet, zulüm  ve  fezahat  (rezalet, maskaralık, ayıp)  idaresinin Türk Milletine kaybettirdiği zaman  ve  menafili telafi eylemek için böyle bir çalışmaya muhtaç da bulunuyoruz." Denilmekte ve yapılan işleri şöyle sıralamaktadır.
"İşte hesabı:”
Bu  bölümde: Geniş bir sinemanın yapıldığı, okumakta olan gençlere yardım, çocuk par kı ,Atatürk heykeli, postaların otomobille  sevki, 2500 metrelik kaldırım, Çomar Çayı üzerine kargır köprü, taş depo yapımı, ahşap bir hal yapımı, Cumhuriyetten evvel 79 ilk mektebin 10. Yılda 122  ye çıkarılması, Millet Mekteplerinde 7000 erkek ve 1091 hanıma okuma yazma öğretildiği, il merkezi ve Osmancıkta okuma odası açıldığı, Çorum - Sungurlu arasına 2 adet köprü temelinin atıldığı ve diğer yapılan işler sıralanmaktadır.
ÇORUM GAZETESİ 1 İkinciteşrin (Kasım) 1933  1.sayfa
ÇORUM, KAZA VE KÖYLERLE BERABER BÜYÜK BAYRAMI EŞİ GÖRÜLMAMİŞ BİR HEYECAN VE İMANLA KUTLADI
Başlığını atan Çorum Gazetesinin Cumhuriyet Bayramın kutlanmasını anlatan bölümünü aşağıya alıyorum:
"Şafakla beraber yataktan fırlayıp çarşılara, meydanlara, sokaklara dökülen Çorum halkı yer yer Cumhuriyetin Onuncu Yıldönümü tezahüratına başlamışlardı. Bu öyle bir coşuş ve öyle asil bir heyecandı ki tarifine imkân bulunamaz. Bu  taşkın halk, her hal de o gece uykusu içinde de  rüyalarıyla bu büyük bayramı selamlamış, kutlamıştı. Daha güneş doğmadan şehrin bütün meydanları dolduruldu. O gece, göze çarpan her yeri kaplamış olan afişler, dövizler okunmağa başladı. Herkes birbirini tebrik ediyor, küsler barışıyordu.
Şehir şimdiye kadar bir eşi görülmemiş halde süslenmişti. Kurulan taklar, görülen grafikler, resimler, bayraklar, elektrik tezyinatı bu müstesna sevince ayrı bir duyuş ekliyordu.
Maarif Dairesi önüne kurulan tak, Nafıa Dairesi, Hükümet Konağı, Belediye, Orman Dairesi, Halk Fırkası, Matbaa, Ziraat Bankası, Osmanlı Bankası, Polis Dairesi, Kışla, Ticaret Odası ve daha  bir çok müessese ve evler önlerindeki ince ve zarif taklar cidden beğeniliyordu.“
Genel görünümü bu şekilde anlatan Çorum Gazetesi merasimin başlamasını şöyle anlatıyor:
"Saat  dokuza doğru yeni akın başladı, halk Cumhuriyet Meydanına giden yollarda sel olup aktı, taştı... kutlama komitesi tarafından yapılmış olan programa göre Çorum'daki merasim Gazi  Hazretleri tarafından Ankara'da irat buyurulacak olan nutuktan sonra  başlayacaktı. Saat ona kadar meydanı yirmi bine yakın halk doldurdu. Cumhuriyet Meydanı çok güzel hazırlanmış, tribünler tesis edilmiş, muhtelif radyolar kurularak Ankara, İstanbul şenliklerine iştirak temin  edilmişti. Saat onda Vali Arif Beyefendi ve refikaları Seniha  Hanımefendi de meydana gelerek localarına geçtiler.“
Yazını diğer kısımlarından anlaşıldığına göre Cumhuriyet  Bayramı radyo aracılığı ile tüm ülkede aynı anda başlamış ve  Atatürk'ün bilinen Onuncu Yıl Nutku bütün ülkeden dinlenmiştir.
Çorum'da Cumhuriyetin 15. Yıl kutlamaları ve 50. Yıl kutlamaları ile ilgili araştırmamı ileride yayınlamayı düşünmekteyim.  28 .10. 1999  tarihinde bitecek olan Cumhuriyetin 75. Yıl kutlama ve faaliyetlerini de benim ve dergimin* kurbağanın ömrü olursa o günlerde yayımlarım.
 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:4   25 Ekim1998
 
* Kurbağa; Gökten yağmur  yağmasını beklerse gözü pörtler. Hemşehrilerime reklama gittiğimde yılbaşında reklam verelim. Diyorlar. Kaç yılbaşı reklam vereceğini söyleyen hemşerilerimizin ancak yüzde ikisi reklam vermiştir. Dergi paramın pek çoğunu alamadığım gibi, dergi parası veren birkaç abınemizin de verdikleri birkaç sayı parasını da iyade ettim.
*Kaynak İskilip Halk Kütüphanesi
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 14KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
10 KASIM’LAR, ÖĞRETMENLER VE BİZLER
Bizler 10 Kasım’ların neler olduğunu bilen bir kuşak içinde yetiştik.
1985’ten sora yetişen kuşaklar maalesef bu anma günlerini  yüzeysel olarak yaşamaya çalışmaları,Ulusumuzun yetiştirdiği dâhi  büyüğünü maalesef her yönü ile tanıtmamız gerekliliğini bilelim. Hepimiz ATATÜRK ve atalarımızı tanımamız ve bu tanımalarla  ülkemizin çağdaşlaşması ve ilerlemesi için büyüklerimizin yaptığı, önerdiği ilkelerini, görüşlerini ve yaşamlarını incelememiz gerektiği görüşündeyim.
Dergimiz; bu görüşü benimsemiş olup, bütün büyüklerimizi mümkün mertebe tanıtmayı arzulamaktadır. Bu sayımızda zannederinki okuyucularımızın pek azının tanıdığı, hemşehrimiz (Milletvekilimiz) Dr. Mustafa (CANTEKİN) tanıtılmaktadır.
Yazarlarımız; Atatürk ve Öğretmen hakkında yazdıkları çalışmaları sizlere sunmaktan onur duyuyorum.
Yazarlarıma çalışmalarını ÇORUM için yapmalarını, araştırmalarını ÇORUM  için devam etmelerini arzulamaktayım. Bu arzumu umarım ki, yanlış anlamazlar ve siz okuyucularımıza genel  olarak ülkemizi ilgilendiren olaylarla beraber  ÇORUM’U  bu  ilgi  içinde bulundurmalarını, dergimizin adı ve çizgisi içerisinde  çalışmalar üreteceklerini, ÇORUM kültürünü, sanatını,tarihini ve edebiyatını işlemelerini okuyucularımız adına istemekteyim. Bu çalışmalarda çıkan ÇORUMLU 2000 dergisinin kutlanan haftaların etkinliklerini, yapılan kültürel faaliyetleri, ÇORUM’U ilgilendiren  her türlü çalışmaları işleyelim. Bu  yazılarımızın genel olmaması için  ÇORUM’U  tanıtmaya çalışan bizler, çalışmalarda kendi  ustalığımızla beraber ilimizi de bu ustalığa katmamız gerektiğini  söylemem her halde yanlış bir kelime olmaz görüşündeyim.
4. sayımızın kapağında bulunan gece Saat Kulemizin resmi ağabeyimiz, hemşerimiz Bekir Baki AKSU’NUN bir çalışmasıdır. Yayınladığımız da ismini belirtmeyi unuttuğum için kendisinden özür, çalışmalarında başarılar dilerim.
Okurlarımıza yazarlarımın adı altında bu dergiye gösterdikleri ilgiye teşekkür ederek 5. Sayımızı takdim ederim.
Mahmut Selelim GÜRSEL
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:5   25 Kasım 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

15KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
ÇORUM’DA OTOPARK SORUNU
ÇORUMLU 2000 olarak biz son dileği biraz açmak zorunluluğunda olduğumuzu düşünüyorum.
Nedir yolların altı otopark olması? Bana göre merkez anacaddemiz, Ankara istikametinde bulunan yeniden yapılan havuz  ile Saat Kulesi arası ve Saat Kulesi ile Çorum  Lisesi arası sizce ne  kadar metredir? Bence birinci bölüm 800, ikinci bölüm ise 1200 metre toplam 2000 metre eder. Normal bir arabanın park etmesi için  gereken uzunluk ortalama 5 metre olarak düşünürsek, yukarı metreleri bölersek acaba kaç araba park etme imkanı bulur dersiniz?
Gelelim ana caddenin alt kısmının nasıl bir sistemle açılacağı  konusuna gelirse, bunun örneği, Ankara Metrosu ile İstanbul metrosunun bir kısmının tam yer altından geçilmeden yarım kazılmış  ve üzeri betonlanmış olarak görmekteyiz. Bu teknolojinin transferi ile bu iş kolaylıkla halledilebilir.
Bir başka problem için şu soru sorulabilir. Aşırı yağışlarda bu  galerileri yağmur sularından nasıl korumak lazım derseniz; onun da çözümü, kazılacak mekânın üzeri kapatılırken gelebilecek en  yüksek  su debisi ayarında bir su kanal alt yapısı düşünülerek projelendirilebilinir.
Şimdi maliyet hesabına gelince; bu kazı ve harfiyat işini, eski tansa binasının bulunduğu alanını yapan kimselerin ne  kadar kısa bir zamanda tertemiz ve düzgün bir biçimde yaptığı görülmüştür. Harfiyat yapılacak bu güzerğanın da aynı toprak türü ile kaplı olduğu malümdur.
Belediyemizin beton tesisleri ve kum ocaklarının bulunması bu maliyeti oldukça indirimli olarak yapacağı gibi, belediye teknik personelinin ve işçilerinin bu çalışmada katkılarıda göz önüne getirebilecek bir belediye başkanının bu işin ne  kadar kolay yapılabileceğini anlaması gerekir.
Yolumuzun genişliğince bu harfiyat tek yönlü olarak yapılırsa, karşı tarafı ise  boydan boya bir kapalı çarşı olarak değerlendirilmesini düşünürseniz, hem  dükkan, hem otopark problemi halledilmiş olarak   oldukça modern bir oto park ve güzel bir çarşı Çorum’a kazandırılır. Bu eser için arsa aramaya, arsa için para ödeme ye de gerek kalmaz. Bu projeyi gerçekleştiren başkan da, bir Varinli gibi uzun süre anılır görüşündeyim.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:5   25 Kasım 1998
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 

16KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 1881-1938
Babası Ali  Rıza  Efendi, annesi Zübeyde Hanımdır.1881 tarihinde Selanik'te doğdu. İlköğrenimini Fatma Hatun mahalle mektebinde, sonra Şemsi Efendi Okulunda devam eden Mustafa, babası ölünce annesi ile dayısının yanına yerleşti.
Bir ara öğrenimine ara verdi.
Mustafa, sonradan Mülkiye İdadisine devam etti. 1893 tarihinde  Askeri Rüştiyesine girdi. Bu okulda hocasının isminin de Mustafa olması sebebiyle hocası tarafından Mustafa Kemal olarak çağırılmaya   başladı.
13 Mart 1899 tarihinde Mekteb-i Harbiye ye bir subay adayı  olarak katıldı.1902 tarihinde Harbiye'yi bitirdi. Kurmay sınıfına ayrılan Mustafa Kemal okurken Harp okulunda gizli bir gazete  çıkartan grubun yönetim kuruluna seçildi. Müfettişlerce bu hareketi takip edilen Mustafa Kemal ve arkadaşları bir  gün  gazeteyi hazırlarken suç üstü yakalandılar. Okul Müdürü bu hareketlerini saraya jürnallememiş, ders dışı hareketi sayarak olayı kapatmıştı.
Erkanı Harbi bitirdikten sonra siyasi hareketlerine devam etmiş, okuldaki hareketleri bilinen Mustafa Kemal saray hafiyelerince sıkı bir takibe alınmıştı.
Mustafa Kemal 29 Aralık 1904  tarihinde göz altında alınan   Mustafa Kemal, Harbiye Müdürü Rıza Paşanın yardımı ile serbest  bırakıldı ise de, sonradan Şam'da bulunan bir süvari kıtasına tayin oldu..
 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:5   25 Kasım 1998
 

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 17KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
ÇORUM MEBUSU DOKTOR MUSTAFA CANTEKİN
1878 tarihinde Çorum'da doğdu. Babası İstanbullu oğullarından Terzi Bekir ile, annesi Boyabatlı oğullarından Asiye Hanımdır.
İlk öğretimini Çorum'da yaptı.    
1888  tarihinde Beyrut Askeri Rüştiyesinde ve Şam Askeri  Rüştiyesinde okudu. İstanbul  Tıbbiyesinde son sınıfta iken siyasetle uğraşıyor denerek üç yıl hapis cezası verilmiş ve okuldan  çıkartılmıştır.
Hapis cezasını tamamladıktan sonra, Şam'a sürgün edildi.  Şam'da İstanbul Pazarı adında bir tuhafiye dükkanı açtı ve siyasetle uğraşmaya devam etti.
1906  tarihinde Mustafa Kemal Atatürk'le tanışan Cantekin, bütün hareketleri ve kalbiyle Atatürk'e bağlanmıştır. 
Bu tanışma; "Atatürk Ansiklopedisi 1. Cildinde tafsilatlı olarak anlatılmıştır.”
1920  tarihinde İstanbul'a dönmüş, İngilizler tarafından aranması  sebebiyle, Anadolu' ya geçmiştir. 1. Dönem  Kozan, II,III,IV,V,VI, ve  VII. Dönem Çorum Milletvekilliği yapmıştır.
1925 tarihinde Doktorluk imtihanını vererek Askeri yüzbaşı rütbesiyle yardımcı doktor olmuş ve 21 Ekim  1955  tarihinde  Ankara'da vefat etmiştir.
Çorum 1997 Çorumlular Bölümü
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:5   25 Kasım 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 

 18KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

ÇORUMLU 2000. OLARAK BİR SON DİLEĞİ
ÇORUMLU 2000. olarak biz son dileği biraz açmak zorunluluğunda olduğumuzu düşünü yorum.
Nedir yolların altı otopark olması?
Bana göre merkez ana caddemiz, Ankara istikametinde bulunan yeniden yapılan havuz ile Saat Kulesi arası ve Saat Kulesi ile Çorum Lisesi arası sizce ne kadar metredir? Bence birinci bölüm 800, ikinci bölüm ise 1200 metre toplam 2000 metre eder. Normal bir arabanın park etmesi için gereken uzunluk ortalama 5 metre olarak düşünürsek, yukarı metreleri bölersek acaba kaç araba park etme imkânı bulur dersiniz?
Gelelim ana caddenin alt kısmının nasıl bir sistemle açılacağı konusuna gelirse, bunun örneği, Ankara Metrosu ile İstanbul metrosunun bir kısmının tam yer altından geçilmeden yarım kazılmış ve üzeri betonlanmış olarak görmekteyiz. Bu teknolojinin transferi ile bu iş kolaylıkla halledilebilir.
Bir başka problem için şu soru sorulabilir. Aşırı yağışlarda bu galerileri yağmur sularından nasıl korumak lazım derseniz; onun da çözümü, kazılacak mekânın üzeri kapatılırken gelebilecek en yüksek su debisi ayarında bir su kanal alt yapısı düşünülerek projelendirile bilinir.
Şimdi maliyet hesabına gelince; bu kazı ve hafriyat işini, eski tansa binasının bulunduğu alanını yapan kimselerin ne kadar kısa bir zamanda tertemiz ve düzgün bir biçimde yaptığı görülmüştür. Harfiyat yapılacak bu güzergâhın da aynı toprak türü ile kaplı olduğu malumdur.
Belediyemizin beton tesisleri ve kum ocaklarının bulunması bu maliyeti oldukça indirimli olarak yapacağı gibi, belediye teknik personelinin ve işçilerinin bu çalışmada katkıları da göz önüne getirebilecek bir belediye başkanının bu işin ne kadar kolay yapılabileceğini anlaması gerekir.
Yolumuzun genişliğince bu harfiyat tek yönlü olarak yapılırsa, karşı tarafı ise boydan boya bir kapalı çarşı olarak değerlendirilmesini düşünürseniz, hem dükkân, hem otopark problemi halledilmiş olarak oldukça modern bir oto park ve güzel bir çarşı Çorum’a kazandırılır.
Bu eser için arsa aramaya, arsa için para ödeme ye de gerek kalmaz. Bu projeyi gerçekleştiren başkan da, bir Varinli gibi uzun süre anılır görüşündeyim.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:5   25 Kasım 1998

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

  19KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
GÖREV  VE  GÖREVLİLER
Görev; bir emrin, yada bir işin bir amir veya bir yetkili tarafından veyahut kişinin kendisinde yapılacak olan işte kamunun yararına astlarına tebliğinden sonra yada kendini bu işleri yapmakla görevli sayarak kişilerce anında yada devamlılığı olan zaman diliminde yerine getirilmesi, tarafsız bir şekilde uygulanması, savsaklanmamsı, olduğunu düşünüyordum.
Yayınevimin 5 Kasım 1998 tarihinde İl Makamının onayı ve  Milli Eğitim Müdürlüğü oluru ile Liseler arası açtığım:
“ CUMHURİYETİMİZİN 75. YILI  İLE  CUMHURİYETİMİZİN  100. YILINA KADAR ÇORUM  İLİNDE NE GİBİ GELİŞMELERİN  OLMASINI VE SİZİN NELER YAPACAĞINIZI VE YAPMANIZ GEREKTİĞİNİ ANLATINIZ.” Kompozisyon yarışması, şartname gereği katılan liselerimizin  yarışma kağıtlarını tarafıma vermeleri ile birirci etabı sonuçlanmış bulunuyor. Tarafıma teslim edilen 5 lise ve 19 yarışmacının katıldığı  kağıtlar ise şu anda yazarlarımız tarafından değerlendirilmektedir.
Sayın Milli Eğitim Müdürümüz, bütün okullara bu yarışmayı duyurduğunu bilmekteyim. Benim anlamadığım ise (bildiğim kadar  Çorum’da 52 adet lise olduğudur) katılımın liseler arasında %5 tekabül etmesi ve bütün Çorum liselerinin acaba niçin bu yarışmaya ilgi duymadıklarıdır. Acaba diyorum, çoban  armağanı çam sakızı armağanlarımız az mı bulundu, yada; ilgili okul müdürlerimiz bu yarışmayı dikkate almadılar yada adam sende kim uğraşacak mı dediler?
Belkide haklılar; sınıflara bildir, okul kotu ver, komisyon kur, kağıtları topla, vb. zorluklar...
Ben isterdim ki; bu yarışmaya bütün liselerimizin katılması ve komposizyonlarda gençlerimiz sadece 5 okul talebelerinin istekleri ile  değilde bütün Çorum lise talebelerinin istedikleri bilinmeli, yarışmaya  katılan dereceye giremeyen yarışmacıların da yazılarının  yayımlayacağım kitapta bulunmaları ve  biz yetişkinlere verecekleri  mesajları bilmemiz ne güzel olurdu.
Okurlarımıza yazarlarımın adı altında bu dergiye gösterdikleri     ilgiye teşekkür ederek 6. Sayımızı da görüşünüze sunuyoruz.
 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:6   25 Ocak 1999

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

  20KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
GÜRSEL YAYINEVİ ÇORUMLU 2000 DERGİSİ
Cumhuriyetimizin 75. Yıl Etkinlikleri içerisinde Odamız
ile Çorumlu 2000 dergisi ortaklaşa elinizde bulunan bu eki vermiş bulunmaktadır.
Çorumlu 2000 Dergisi eki olarak ve Bakkallar ve Bayiiler odasına dergi ve bu eki dergi ile ayrıca vererek Odamıza  üye olanlara ücretsiz dağıtılması kararında birleştik.
75. Yıl etkinlikleri içinde tekrar başka sayıda buluşmak temennisiyle, kayıtlı bulunduğum odamız üyelerine çalışmalarında başarılar dilerken, oda ve dergi hakkında görüşlerinizi yazılı olarak degi içinde bulunan adresime, Oda Başkanlığına veya P.K.32 Çorum Posta Kutusuna veriniz.
Sizlerin önerisi dahilinde dergiyi ve eki yayımlarız.
Ayrıca; yazı ve fikirlerinizi bekliyoruz.
Elinizde bulunan bu çalışma Çorumlu yazarlarımız, GÜRSEL YAYINEVİ ve Bakkallar ve bayiiler Odası Başkanı Sayın Osman SOYOCAK' IN  Oda  adına tüm ÇORUMLULARA armağanımızdır.
 
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:6   25 Ocak 1999

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 21KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

SAYIN ÇORUMLU 2000 ABONELERİ
1997 yılının Haziran ayında yayımlamaya başladığım ÇORUMLU 2000 dergisine birinci ilk altı aylık abone olanların bu sayı ile abonelikleri bitmektedir.
İkinci bölüm abonelerin kayıtlarına başlanmış bulunmaktadır. POSTA ÇEKİ 1260013 numaralı hesabına yada, T.C. ZİRAAT BANKASI ÇORUM 0070 0003 003 5347 686 hesabıma veya Türkiye İş Bankası 5150 30000 888600 Türkiye geneli posta veya dağıtım ücreti dahil;
6 sayı, 3.000.000 12 sayı 6.000.000 Türk lirası. Türkiye Dışı Avrupa abonelik için posta parası dâhil altı sayı,48 DM. On iki sayı için 96 DM. Yatırarak, dekontun fotokopisi ile beraber yollayınız. Eski sayılarımızdan elimizde oldukça az kalmış bulunmaktadır. İlk altı sayı ciltli olarak almak isteyenlerin adresimize yazılı müracaatları gerekmektedir.
DERGİMİZDEN MEMNUN OLAN ve DERGİMİZE YENİ ABONE olmak isteyen sayın okurlarımıza kolaylık olması için, bu bölümün arka kısmında bulunan yeni abonelik kaydını doldurarak P.K. 32 ÇORUM veya Osmancık Caddesi Ölçek İş Merkezi 27/ 34 ÇORUM adresine yollamanızı rica ederim.
İlginizden dolayı teşekkür ederim.
Mahmut Selim GÜRSEL. GÜRSEL YAYINEVİ.
BİLGİ: Bu talebim dergimizin basılan bütün sayılarında yayımlandı. Fakat hiçbir zaman bu bilgi karşılığında hiçbir katılım olmadı. Hiçbir zaman abone olmak için dergide bulunan talep formunu doldurmadı!
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Ocak 1999 6.sayı
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:6   25 Ocak 1999

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 22KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
HEMŞERİDEN BİR KART
12.1.99 Göztepe İstanbul Türkiye Cumhuriyeti Posta idaresi mühürlü bir zarf 15.1.1999 tarihinde elime geçti.
Açtım; bir kart ve bir bildiri tarafıma gönderilmişti. Kartın  özelliği genel olarak, ilimiz folklor ekibinin bir elemanı olan, bir davulcu fotoğrafı baskı ile çoğaltılarak kart haline getirilmiş olan bir vakıf adına üstlenilmiş orta düzeyde baskısı olan bir kartçık. Ne yazık ki, kart üzerinde bulunan şahsın en azından hemşehrimiz falan,  fotoğrafı çeken filan gibi ufak birkaç not daha bulunsa daha iyi olmaz mıydı?
İçinde bulunan yazıları aynen alıyorum:
"Sevinç ve üzüntünüzle ilgili duygularınızı aktarırken çiçek ya da çelenk göndermeyiniz. Bunlara ayırdığınız parayı aşağıdaki hesaba yatırıp bizimle ilişki kurunuz. Karşınızdakilerin ve Tüm Eğitim dostlarının daha mutlu olduğunu göreceksiniz." Ve banka hesap numarası.
Allah Allah! Demek ki; ben sevindiğim zaman sevincimi  paylaşmak için, sevdiklerime çiçek göndermeyeceğim, bu hesaba para yatıracağım da Karşınızdakilerin ve Tüm Eğitim dostlarının daha mutlu olduğunu göreceğim. Karşımdaki her  halde benim bu derneğe, mutluluğunu paylaşacağım şahsın sevincini paylaşmak için çiçek parasını bağışladığımın DÜŞÜNE yatacak, ya da GAİPTEN bilecek ve mutlu olduğunu göreceğim!
Ya  üzgün olan ahbabım veya aile dostum olan kişi. Zavallı zaten uykuları kaçacak üzüntüsünden, bir de benim yaptığım bağışı rüyasında görecek. Hiç olacak şey mi bu be hemşehrim? Evet ancak mutlu olacak olanların kim olacağı belli.
Şimdi ben bu vakfa YARDIM ETMEYİN demiyorum. Sakın  yanlış anlaşılmasın!
Hatırladığım kadar zamanın behrinde, benim Ankara'da   bulunduğum yıllarda; bir vakfın güzelce yaptırdığı bozulmayan ve tekrar, tekrar kullanılan metal çelengi vardı. Bağış yapan adı celenge  yazılı kart ve cenazeye ve yahut bir açılışa gönderilir, işi bitince de görevlendirilen kişi tarafından çelenk alınarak vakfa getirilir tekrar tekrar kullanılırdı.
Şimdi bu derneğimiz, paraları toparlayacak. Açılış yapan veya cenaze sahiplerine acaba nasıl bilgi verecektir dersiniz?
Zannedersem; yeni yılın girmesinden 12 gün sonra yeni yıl kutlama kartı gibi KISA bir zaman da mı bildirecek? Ha sahi! Ölüm  çelengi bildirmesi hiç olmazsa o vefat eden hemşehrimizin veya yakınlarının eline (Çorum'un bilirsiniz 40'ı  çıktıktan sonra  geleneğimiz var ya) geçmesi yadırganmaz da, açılış yapan bir hemşeh- rimizin 55 gün sonra (Aferin yahu, şu adama bak. Açılışımıza eli boş gelmişti diye biz de günahını almıştık.) Diye düşünür. Günahı alınan; bağış yapanın acaba günahı ne? Siz bu günahın altına bir vakıf olarak girebildiniz?
Bence şöyle yazılsa daha iyi olurdu:
Vakfımızın bir şubesine giderek, çelenk veya çiçek için yapacağınız masrafkarşılığı kadar bağışınızı makbuz karşılığında  yatırınız. Yatıracağınız bu ücret okuttuğumuz hemşehrilerimizin çocuklarına bir katkı olacaktır. Sizin adınıza karşı tarafa anında bir kart ile veya telefonla bilgi verilecektir.
Şimdi  gelelim kartın öbür yüzünde, imzalı kısma: İmza sahibi olan Prof. Vakıf başkanlığına imzasını gayet uygun buldum. Belki birisiniz biraz hat çalışması ile uğraşmış, bir kere güzel sanatlar galerisinde, birkaç kere de kütüphane haftalarında çalışmalarımı  sergilemiştim. İmza bir padişah TUĞRASI biçimine çok yakın, üç oval ve beş dik ve başlangıcı da cim harfi. Yalınız; dikkatimi çeken, Prof. Hemşehrim de benim gibi imzasını hep aynı atamıyor. Sonuç bildirgesinde cim harfi belirgin, kart ta ise da ha başka cim harfi biraz daha içeride.
Gelelim yazının içeriğine: Aynen alıyorum:
"Ulusça çağdaş uygarlık düzeyine erişip onu aşabilmemiz, kültürel kaynaklarımızın bilinçli eller altında sürekli beslenmesine olduğu kadar, eğitimsiz ve bilinçsiz ellerce kurutulmamasına da bağlıdır.  Bunu sağlamanın en güvenilir yolu ise eğitimdir. İşte böylesi bir inançla, her günü insan sevgisi, bilim, eğitim ve kültüre katkı dolu nice yıllar diliyorum. Nice Cumhuriyet yıllarına saygılarımla. imza "
Kusura bakmayın  ben sonradan dışarıdan orta ve liseyi  bitiren  birisi olduğum için anlayışım oldukça kıttır. Ben şöyle anladım bu satırları :
Demek ki biz; ULUSCA ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNE DAHA ERİŞEMEMİŞİZ.
Öyle mi acaba!  
Bu  hemşehrim muhakkak eski çağda yaşıyor, yada çağdaşlık ve uygarlığı da ha tanıyamamış, ya da tanımak istemiyor veya çağdaşlığın ne demek olduğundan haberi yok, kart bilgisayarda yazılmış, olmasına rağmen, HALÂ; bilgisayar, bilgisayar programcıları, Internet üyesi on binler, uluslar arası iletişim, özel ve Devlet  televizyonları kanal kanal, her türlü ulaşım, açık kalp ameliyatı ve her türlü  ameliyatlar, özel hastaneler ve devlet hastaneleri her türlü ilaç üretebilen fabrikalar, birkaç dili ana dili gibi  konuşan değeri bilinmeyenler, pırıl pırıl her alan da dünyaya  kendisini tanıtan  ULUSUMUN  fertleri, yetiştirip biz faydalanamıyoruz alın siz meyvelerini yiyin diye dış  ülkelere giden yetiştirdiğimiz dehalar, dünya  piyasalarına kafa tutan girişimciler, bankalar, finans kurumları, tekstilcilerimiz, ithalat ve ihracatçılarımız, toplum  bilinciyle İtalya'yı dize getiren bir toplum bilinci olan Ulusum, daha neler, neler. Sayfalar  dolusu  yazılsa bitmeyecek  çağdaş işler görenlerimiz varken, SEN TUT DAHA, ULUSCA  ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNE ULAŞAMADIĞIMIZDAN DEM VUR.
 Çağdaşlığı aşmamıza gelince; buna bütün kalbimle katılıyorum. Çağdaşlığı aşmak için üniversitelerimizi çoğaltalım fakat, yetiştirdiğimiz değerlere de sahip çıkalım. Onları beyin göçü dediğimiz göçten kurtaralım ki bizleri çağdaşlık ötesine götürsünler. En azından götürmeye çalışsınlar.
Gelelim kültür bölümüne: Bir ansiklopedide kültürü şöyle tanımlıyor: "Bir  toplumu niteleyen unsurların toplumun duyuş ve düşünüş ve sanat ürünlerinin tümü" olarak nitelemiş. Yani; halkın bir kısmının duyuş,düşünüş ve sanat ürünlerinin tümü. Hem halkın yaptığı hem de akademik çalışmaları içeriyor. Benim kıt anlayışıma göre; Kültürü yaratan, o yerde yaşayan, çalışan, üreten, ölen toplumlarca üretilir.
Şu bizim, hani XVIII. Yüzyılda yaşamış Rousseau: "Belli bir  alanda birçok kavramlara sahip olan, OKUMUŞ bir adam, yani UZMAN, toplumun yararlı bir üyesi olmakla beraber, kültür terimi insanın kişiliğinin gelişmesi, biçimlenmesi anlamınca, KÜLTÜRLÜ ADAM SAYILMAZ. Kültürlü insan önemli olan kavramla ilgili ve  teknik bilgi değil, ZİHNİ VE AHLAKİ KABİLİYETLERİN HEPSİDİR."  Diye tarif ettiğini fi tarihinde bir yerlerde okuduğumu hatırlıyorum. Kültürün bir üniversitesi bence yoktur. Mesela: Folklor üniversitesi, sadece amacı araştırmacı yetiştiren üniversite, halk aşığı ve halk ozanı ile doğaçlama söyleyenleri yetiştiren üniversite, mani söyleme bilmece sorma, ata sözü  üretme, giyim kuşam üniversitesi, edep ve saygı ve büyüklere saygı küçüklere  sevgi  gösterilmesini  öğreten  üniversite, halk ilaçları, halk  inançları ,bayramların  kutlaması  için gençleri yetiştiren üniversite ile kültürün bir parçası olan gelenek,göreneklerle ve adapla  ilğili, el öpme, selamlaşma, özlenene sarılma,imece, çorap örme, halı dokuma, kilim dokuma, oya örme, baş örtme, davet, ağırlama, misafire saygı, kahve içme, yemek yeme, içki içme, söz  kesme, beşik kertmesi, başlık parası, nişan, düğün, lohusalık, çocuk görme, hasta ziyareti, cenaze defin adetleri, mezarlıkları zi yaret, eş dost ziyareti,yürüme, davranış, hal ve hareket, esnaflık adabı, ticaret adabı, konuşma adabı, susma adabı, dinleme adabı, askere yolcu etme, askerden dönüşte  karşılama, vb. konuları içeren kültür ile ilgili hal ve hareketlerimizle ile örf  ve  adetlerimizi yaşama davranışlarımızı öğreten üniversitelerimiz var da ben bilmiyorum herhalde.
Fakat  akademik eğitim görerek yapılacak kültürel eserler ve ürünler verecek şahısların yetiştirilebileceği alanların bulunması gerekebilmektedir Bunlar bence, kültürü inceleyecek bilim dallarını irdeleyecek elemanlar yetiştirmek için kurulma ihtiyacı vardır.
Bunlar; etnoloji, sosyal antropoloji, sosyoloji vb. Dallar olabilir.    Eksikliklerim için okuyucularım cahilliğime veriversin.
Bu  bilimler ise, kültür üretmek için değil; kültürel ürünleri  incelemek için olduğunu zannediyordum, ben öyle biliyorum. Bu bilim dalları da; alışkanlıkların, yaşama biçimlerinin, ekonomik, politik, yasal, pedagojik, dini,sanatlar vb. kuruluşların incelenmesi  içindir. Kültür bence yaşanılan yer ve zamanlarda, atalarımızın yaşadıklarını bu günlere getirerek yaşatılması demek gibi geliyor. Ne dersiniz?
Her halde, sadece bir folklor ekibi kültür budur diyerek savunmak ve dayatmak bence doğru değildir. Hele üst bir öğrenimi bitirince sen kültürlüyüm demek ise sizce nedir? Kültürlü değil fakat, bilgiliyim, liyakatlıyım demesi gerekmez mi? Kültür yaşanılan yere  mahsustur. 
Çorum'da yaşadıklarını da Çorum dışında yaşamak, yaşatmaktır. Bu nedenle Siz belki farkında değilsiniz Çorum'da   KÜLTÜREL KAYNAKLARIMIZ BİLİNÇLİ ELLER ALTINDA SÜREKLİ BESLENMEKTEDİR. Bence Kültür. Sadece bir lokal görünümünde olan,aranıldığı zaman çaycısı tarafından cevap verilen, sözüm ona bir dernek olan yer yaşatamaz. Oraya sadece bir  kahvehane, bir  sohbet  yeri  olarak  gelinen mekan sahip çıkamaz. Kültüre ancak yaşayarak, görerek sahip çıkılır ve öğrenilir.  Eğitimsiz eller ise sizin gibi kültür hizmeti gördüğünü iddia edenler olabilir mi acaba? Ne adap bilinir, ne büyük sayılır, ne küçük sevilir, ne cenazeye saygı vardır, ne bir sevince ortaklık vardır.  Hep benim dediğim olsun. Benden başka iyisini bilen yok zihniyeti ile hasbel  kader bir grup kuran birkaç kişi kültürü yaşatamaz.  Yaşatmaya da gücü yetmediği gibi kültürümüzü  yozlaştırır. Bu gibi eller lütfen kültürümüzden elinizi çekiniz. Siz bilimsel konuların peşine düşünüz. Kültürü yaşayanlardan öğreniniz ve bilimsel olarak sadece inceleyiniz.
Kültürü  yönlendirmeye hiç birimizin gücü ve kuvveti yetmez. Bu görüş yine hangi zaman not aldığımı ve kaynağını hatırlayamadığım bir notu ha tırlattı bana.  Şöyle not almışım: "Ortaçağda ve Rönesans'ta bile  KÜLTÜR hemen hemen, yalnız SARAY adamının, SOYLUNUN, OKUMUŞUN tekelinde kalmıştır." diyordu.
Gelelim şu son cümlelere: "...bilim, eğitim ve kültüre katkı dolu nice yıllar diliyorum. Nice Cumhuriyet yıllarına saygılarımla."
Ben şüpheye düştüm. İki kere ve  ikincisinde de “Cumhuriyet Yıllarına” sizce ne demek. Ben Cumhuriyet karşıtı birisi miyim? Diye beni bile kendimden şüphelendirdi. İki kere yeni yıl kutlaması acaba neyin nesi?  Birinci bölüm kutlamada: " ...bilim, eğitim ve kültüre katkı dolu nice 'Cumhuriyet'  yıllar 'ı' diliyorum." Denilemez miydi? Şimdi  gelelim  tarafımıza  gönderilen kart üzerinde bulunan  davulun analizine: bilindiği gibi davul Türk Ulusun Milli çalgısıdır. Bilindiği üzere askeri coşturan, yürüyüş düzenin sağlayan bir müzik aleti olmasıyla beraber, geleneksel düğünlerimizin baş müzik aletidir. Davul coşturur, çok ses verir fakat içi maalesef  boştur. Tamam kabul ediyorum. Benim yaptıklarım ses getiriyor fakat ne yazık ki, yazılanlar ve çizilenler boş, manasını veresim  gelmiyor. Ya da sen  çalıyor, sen  oynuyorsun imajını da çağrıştırıyor. Bilindiği   gibi, psikolojik dış vurumlar şekillerle, hareketlerle ve  sembollerle bilinçli ya da bilinçaltı dış vurumdur. Seçilen kart bu bilinç altı seçimi olabilir, bilinçli olarak ta  gönderilmiş olunabilir.
Kartın arka kısmında ise bir not bulunmakta: "Bu kartın geliri Vakfımızın Çorumlu öğrencilere verdiği burslara kaynak oluşturacaktır" denilmekte. Acaba  bana bu kartı yollayan başkan, acaba yeni yıl kutlamasına kaç adet kart attı? Bu kartların parasını acaba derneğe ödedi mi? Posta parası derneğin bütçesinden mi yoksa bu başkandan mı çıktı? Bu  kartların satılması için kaç kuruluşa bilgi verildi? Kaç kuruluş bu kartları gönüllü olarak aldı? Merak bu ya, merak ediyorum?
Tarafıma  gelen yeni yıl kartı ile tarafıma yollanan bildirgeyi mahalli bir gazetemizde okumuştum.
Geç gelen kartla beraber,"Sonuç Bildirgesi" de tarafıma gönderilmiş ve Katılanlar adına Sayın Hemşehrim Vakıf adına imzalamış.
Bu bildirgede öngörülen girişimler, 24 Kasım 1998'de bu güne 11 Nisan 1999'a kadar nasıl  bir  işlerlik kazandırıldığı hakkında kamu oyuna bilgi verebilmemiz için tarafımıza bilgi lendirilmemizi ÇORUM 2000 Dergisi adına cevaplandırılmasını istiyorum.
Bildirgenin:
1. Maddesi ile ilgili hangi girişimlerde bulunuldu?
2. Maddesinde belirtilen 170 aşkın Çorumlu Bilim Adamı'nın "Hakimiyet Gazetesi 23 Kasım 1998 İşte Çorum'un Gücü" yazısında isimleri bulunan 54 dışında kaç hemşehrimizi daha kazandınız?
3- Örnek Üniversite hakkında nasıl bir çalışma yapıldığı?
4.Maddenin
1.Bendinde belirtilen seçeneklerin hangisinin seçildiği?
2.Bendinde belirtilen Derneğiniz bu işe talip olması sizce hangi  sebeplerden dolayı uygun görüldüğü ve derneğinizin birleştirici girişimlerinin halen  hangi seviyede olduğu, bu birleştirmeye girişiminizin hangi aşamada olduğu, Derneğinizin Çorum'u tam olarak (ilçe ve Köylerimiz Dernekleri dahil) ne kadar temsil ettiğini ve hangi dernekleri bünyenize aldınız? 
Aynı bendinin ikinci paragrafında  bulunan ikinci önerinizin hangi aşamada  yine. Derneğinizle ilişkilendirme istediğinizin gerekçesi?
3.Bendinde Çorum veya İstanbul, Ankara,İzmir gibi  geçici  Kitaplıklar niçin; Üniversitemizi kurduktan  sonra bünyesinde yer alacak olan Çorum İlahiyat  Fakültesinin  1997  İstatistiklerine göre 12.100 Kitabı bulunan Fakültemizde hangi sebeple toplanılması teklif edilmemektedir? Yada, Meslek Yüksek okulu niçin teklifte bulunmamaktadır. Geleceğini umduğunuz kitapların bir binada hapsedilerek Üniversite açılana kadar ne işe yarayacağını?...
Bu konuları merak bu ya merak ediyorum.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:7   25 Nisan 1999

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 23KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
BİR YAZARIMIZA CEVAP*                     
Bizim dergimize yazılar yazma lütufunda bulunan   arkadaşımızın yazısını muhakkak okuyunuz!
Kendisi oldukça yetenekli, kılı kırk yaran bir mizaca sahip ve  araştırmalarını tecrübeleri ile birleştirmeyi başaran bir yazarımızdır.      Bilirim, bende bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Araştırma yapmak, yazı yazmak oldukça zor ve zahmetlidir. Fakat yazılan bir yazı yayımlanınca bütün yorgunluklar unutulur. Bir sevinç ve gurur kaplar insanı.
Hele bir de yazısı birkaç kişi tarafından okunup yazara bir iki güzel şey söylenirse tadından yenmez, yanında yatılmaz.
7. sayıda yayımladığım yazısını almaya yanına gittiğim zaman, yazısının ses getireceğini söyleyerek tarafıma verdi. Evet! Yazı oldukça açık ve netti ve benden bu sesi getirdi.
Yazı; hem nalına, hem mıhına vuran bir tarzda yazılmıştı. Birinci taş "Çorum Hakimiyet" Gazetesi ile "Çorumlu 2000" Dergisine  nazikâne umduğunu yazmış. Sonrada bir anısında köşe yazarlarının birisinin nasıl köşelik olduğunu ima etmiş.
Herhalde; Çorum'da yayım yapan gazetelerin ve derginin, hangi şartlar altında yaşamaya çalıştığını bilerek, şaka ile umduğunu yazmış. Verdiği yazısının yayımlanacağını bile zannedersem ummuyordu ve  bilirsiniz derler ki: "Her şakanın yüzde yetmişi essahtır" biz de bu şakayı İnşallah ileri ki yıllarda “essahlatırız”.
Dergi olarak birinci sayfada devamlı olarak “Bu sayıya yazı ve reklam vererek katkıda bulunanlara Gürsel Yayınevi teşekkür eder.” Notum her halde 5 sayıdır yazarımızın gözünüze çarpmadı.
Bu yazının mutlaka okunması gerektiğin ve bilhassa "Çorumlu 2000" Dergisine yazı veren arkadaşlarımızca da tekrar tekrar okunmasını ve tenkitlerinin neler olduğunu, neler umduklarını açıkça beyan etmelerini, benim ve okuyucularımın da o tenkidi bilmem gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi gelelim yazarlarımıza telif ücreti verme işine! Abone olan okuyucularımız görmüşlerdir. 1.sayıda: benim dışında 14, 2. sayıda 14, 3.sayıda: benim dışında 17, 4.sayıda: benim dışında 21, 5.sayıda:
Benim dışında 22, 6. sayıda: benim  dışında  22 hemşerimiz yazı verme zahmetine girmişti.
Telif ücreti olarak istenilen birkaçbin dolar fiyata biz en azamisi  olan 1000  doları esas alalım. Küçük bir hesapla 1000 dolardan 1. Sayıda 14.000 dolar, 2. Sayıda 14,000 dolar, 3.sayıda 18,000 dolar, 4.sayıda da 21,000 dolar, 5.sayıda 22,000 dolar, 6,sayı da 22,000  dolar toplam111,000 dolar, derginin çıkmasından bu  güne ortalama dolar kurunu 360,000 olarak düşünürsek: 34.200.000.000 Tl. etmekte. 6 sayı toplam dergi'nin tamamını sattığımızı düşünelim 3,000,000,000 Tl. ediyor. ( Dergimizin toplam satışı pek çoğu maliyetine, bazıları yazar ve çizerlerimize 3-5 adet,  reklam alma umuduyla her sayıdan 60 - 100 birazda artan ile tamamına yakını dağıtılıyor fakat acaba kaç tanesinin parası alınabiliyor acaba?
Neyse...
Telif ücreti olarak 33 milyar ver, gelir olarak ise 3 milyar al. Ne güzel ticaret değil mi? 6 dergi basımı ise, nasıl olsa dolandırılacak birkaç matbaa ile birkaç kağıt satıcısı ile birkaç renk ayrımcısı nasıl olsa Türkiye'de bulunur.
Evet...
7 . sayımızda yazarımızın kurumunun reklamına her  halde   200,000 dolar reklam parası verir de yaklaşık 72.000.000.000 kazanır, hem dergiyi bastırır, hem telif  ücretlerini  verir hem de dergimizin önünü rahatlıkla açarız.
Fakat Çorumlu 2000 olarak benim daha akla yakın gelen iki teklifim var.  Bunlardan birisini seçmekte özgürsünüz.
Ne derseniz?
Dikkate alır mısınız?
1- Yazarlarımızın  ve çizerlerimizin pek çoğu bilirler. Önceleri bizim gibi  mahalli basınlarda boy gösterirler, sonra da  yazıları ile yükselerek büyük tirajlı dergi veya bir gazetede köşe yazarı olur  45-
50.000 dolar alırlar ve yükselirler, bizlerde gurur du yarak; ”Bak!” şu yazar var ya, zamanın behrinde fi tarihinde bizim dergimiz gazetemizde yazıları çıkardı diyerek kulaklarını çınlatırız.
2- Ya da. Her yazınız yayınlandıkça yayınlayan o yere birkaç on bin dolar yazılarımız yayınlansın diye üste verirsiniz.
Bu önerilerin hangisini seçersiniz?
Hangisini,dikkate alırsınız?
Saygılarımla.
   * Atilla demem samimiyetimdendir. Sevgilerimle.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:7   25 Nisan 1999

BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 

 

 

 

https://gurselyayin.com

 

 

 

 

 

 24KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
GÖREVİMİZE DEVAM!
Çorumlu 2000 Derginiz. Yani; Çorumluyum diyenlerin bu dergisi;  Büyük güçlükleri de aşarak şu anda elinize geçmiş bulunmaktadır.
Yazarlarımızın büyük özverilerle ulaştırdıkları yazıları, elimden geldiği kadar bu güne kadar titiz davranarak bilgisayarımda hazırladım.
Derginin basım ve renk ayrımı işlemlerini Ankara’da yaptırdım.
Bir Çorumlu olarak, Çorumlu 2000’in ailesi görevlerini, kendine düşen çalışmalarına devam ediyor.
Bizler bu dergi için emek ve mesailerimizi bir araya getirerek siz okurlarımıza ufakta olsa bir şeyleri ulaştırdığımızın bilinci içindeyiz.
Siz; okurlar olarak da, elinizden geldiği kadar derginin bu çabasına öyle veya böyle katkılarınız oldu. Bu katkılarınız ÇORUMLU 2000’i bu günlere getirdi. 
Dergimizi bin bir emekle sizlere sunan bizler, Çorum’u tanıyor, tanıtıyor ve tanıtmaya davam edecek.
Bizleri; kendilerini bilmeyenler tarafından ayırmaya çalışıyorlar. 
Ben bu kişileri gayet iyi biliyorum.
Yazarlarımızda kendilerini gayet iyi bilirler.
Belki ileride bu kişileri, sizlere yeri geldikçe, dilim döndükçe, bilgisayarım yazdıkça siz okuyucularımıza da tanıtacağız.
Bütün sıkıntılara rağmen! Yine bir sayı daha çıkartarak sizlere ulaştık. Hepsi ÇORUM için.
Okurlarımıza; yazarlarımın adı adına da bu dergiye gösterdikleri ilgiye teşekkür ederek 8. Sayımızı da görüşünüze sunuyoruz.
  • Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:8   25 Mayıs 1999
  • BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     25KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    NEVRUZ
    Türk  Dünyası ile tarihte Türklerle komşuluk eden milletlerin birçoklarında başka adlarla da anılan veya kutlanan baharın ilk günü kabul edilen Nevruz, baharın ilk günü sayılan 21 Mart günü kutlanır.
    Geleneksel olarak kutlanılırken bazı ke simlerce ideolojik olarak kutlanmaya çalışılma çabaları içerisine alınmak istenen Nevruz için bazı kaynaklardan alıntıları size aktarıyorum:
    Nevruzun  tanımları ise: Ferit Develioğlu'nun hazırladığı Osmanlıca Türkçe  Sözlükte: "Yeni gün güneşin koç burcuna  girdiği gün olup, Rumi Martının dokuzuna rastlar. İlkbaharın başlangıç günü",
    Okyanus Ansiklopedik Sözlükte: " Eski bir İran takvimine göre yeni yılın ve ilkbaharın başlangıç günü (22 Mart) Nevruz günü kırlara çıkılarak yapılan bayramı Celaleddin Melikşah 'ın düzenlediği  takvime göre yılbaşı sayılan gün. Türk musikisinin en eski  makamlarından biri.",
    A.Yetkin ve diğerleri Osmanlıca Türkçe Sözlükte: " Baharın ilk günü sayılan ve güneşin Hamel (kuzu) burcuna girdigi 22 Marta rastlayan gün. Bu tarihte gece ve gündüz müsavi olur. İranlıların yılbaşısıdır",
    Meydan Larousse de : Eski İran Takvimine göre yeni yılın ve  ilkbaharın başlangıç günü..”
    Yukarıdaki ifadeleri birleştirirsek: Nevruz kısaca baharın ilk günü ve gece ile gündüzün müsavi olduğu anlaşılmaktadır.
    Mustafa Aksoy Yeni Türkiye 97/15 447. S. ise: Nevruzun ağız farklılıkları ile; Azerbaycan'da "Novruz" veya "Noruz", Başkurt Türkçesinde "Nawruz", Kazak Türkçesinde "Navruz", Çuvaşistan'da  "Naraz", yine Çavuşça hazırlanan bir sözlükte de aynı kelimenin  Tatarca "Nanras" (Martı ifade eder anlamında) ....Diğer taraftan etimolojik anlamı "Yılbaşı" kavramı değil de " Yeni gün"ü ifade etmektedir. Demektedir.      
    Nevruzu; bayram olarak incelersek:
    A. İnan Türk Dini Tarihinde: "Eski Türkler ve bilhassa Hunlardan beri ilkbahar ve  güz aylarında bayramlar kutlarlardı. İlkbahar bayramına 'Örü Sara' sürülerin otlamaya çıkartma ayı denilir ve 9 Mayısta yapılırdı. Güz bayramı ise 'Soğansara' ak ay bayramı denilir ve 28 Ağustosta kutlanırdı.
    " D. Zapçıoğlu Cumhuriyet Gazetesi 23 Haziran 1993 : "Almanlar da Gündönümü Bayramı (Sonnen wendefer) diye bilinen, Cermenlerin Hıristiyanlık öncesi kültürlerine dayanan bahardan yaza  geçişte kutlanan bayramları vardır"
    Kazakların meşhur halkbilimcisi Karmışeva ya göre: "Nevruz tüm Orta Asla ve Doğu Milletleri tarafından kullanılan bahar bayramıdır, yeni yıl demektir.
    "Kırgız tarihçisi Anvar Baytur "Kırgız Kültürü" adlı  gazetede: "Kırgızların adetlerine göre Nevruz Bayramı Kuzu yıldızının görünmesinden bir gün sonra 21 Mart günü kutlanmakta"
    Fuat Köprülü Hayat Mecmuası 18.sayı: "Nevruz Milli Bayram addedilerek tes'idi şüphe siz eski İran ananelerindendir. Mu'ahharan İslâmiyetin İran'da intişar ve tekarüründen sonra bu ananenini devamı ise, galiba 'Şiilik' sayesinde olmuştur. Bugün yalnız İranlılar değil Şii mezhebindeki Türkler de Nevruzu bayram addetmektedirler.”
    Yeni bağımsızlıklarını  kazanan Türk Cumhuriyetlerinde "Bahar Bayramı" olarak kutlanmaktadır. 991 tarihinde Kırgızistan ile Türk menistan Cumhuriyetlerinde  "21 Mart Nevruz Bayramı"  resmi  bayram olarak kutlanmaya başlanmıştır.
    Bu tanımlara göre de; Nevruzu  bahar bayramı olarak kutlanması ve  tabiatın uyanması ile ilgili olarak bir şenlik olarak kutlanılmakta olduğu görülmektedir.
    Son olarak Firdevsinin Şahnamesinde (Mustafa Aksoy Yeni  Türkiye  97/15 461.S. ) Nevruz: ".....Güneş koç burcuna  girince, dünya bir güzellik ve tazelik kazandı..... cihan padişahı, akıllı ve adaletli Huşeng saltanat tacını başına koydu, büyük babasının yerine geçti.... Araplar taşı kendilerine nasıl mihrap ettilerse, onlarda güzel renkli ateşe karşı tapınırlardı. Taşın içindeki ateş onun sayesinde meydana çıkarak, bütün yer yüzünün aydınlattı. Bundan sonra Huşeng, ateşi kıble yaptı. Kendi kendine; bu tanrının nurudur. Aklın varsa buna tapınmalısın! Dedi.
    Saltanatın büyüklüğüne uygun bir taht yaptırdı. Onu bir çok mücevherle süsledi...  (Huşeng'in  oğlu Cemşit ) Buyruk sahibi padişah o tahtın üzerinde havanın ortasında parlayan bir güneş gibi oturdu.... Cemşid'in üzerine mücevherler saçtılar ve bu  güne Nevruz adı verdiler. Yeni yılın ilk günü olan Fervadin ayın birinci gününde  insanın vücudu zahmet ve kinden kurtulup ileri gelenler, bu günü sevinçle kutlamak için şarap ve çalgı getirttiler, çalgıcılar toplandılar.   İşte Nevruz denilen bu mesut gün o zamandan, o padişahtan yadigar kalmıştır.”
  •  
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:8   25 Mayıs 1999
  • BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     

     26KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    YIL 1998 MAYISIN 27 Sİ
    Bir iş yeri açıldı. Ne yapacaktı burada bu adam? Ne işe hizmet verecekti? Ne idi bu Yayınevi ? Nereden çıkmıştı, ne idi bu? Bir sürü sualler soruldu meraklılarınca.
    Aradan birkaç ay geçince bir dergi doğdu bu Yayınevinin bünyesinde. Biraz farklı bir üslup ve yazar topluluğu ile Çorum okuyucusunun karşısına çıktı. Bir tanıtım toplantısı ile dergi Çorum’a tanıtıldı. Birçok tanıdık sima toplantıda bulundu.
    İşte bu gün,bu dergi 9. Sayısı ile yine okurunun karşısında.
    Ne güzel tenkitler geldi bu güne gelene kadar bu dergi ve benim için.
    Neler söylenmek istendi de yazıya dökülemedi. Ne yazık ki; bir medeni cesaret sahibi çıkıp ta yazılı olarak tenkit yönetemedi.
    Dergi için neler dediler, neler söylediler, neler istediler? Siyasi yazılar vermek isteyen, bizi siyasi dergi yerine koyanlar çıktı. Bizlerin arasına nifak sokmak istediler, olmadı. Yazarlarımı koparmak istediler, olmadı. Derginin önüne takozlar konuldu kimse gark etmedi. Frenlemek istediler yine de olmadı.
    Ne vaatler verildi bilseniz? Neler, neler yaparız dediler de iş ciddiyete binince söz verenler ortalıkta görünmediler.
    Ne reklam vereceğiz diyerek ayaklarına, beş, on kere çağıranlar, benimle bir güzel dalgalarını geçtiler. Ne kadar dergi dağıttım,ne kadarının parasını aldım, acaba kaçı borcumuz ne kadar dediler? Bu cevaplar bende saklı.
    Olsun kırılmadım. Çünkü ben bu dergiyi birkaç kuruş para için çıkartmıyorum!
    Klişeleşmiş bir söz ile satırlarıma son veriyorum. “Çorumlu 2000 olarak yıkılmadık ayaktayız”
    Saygılarımla.
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:9   25 Haziran 1999

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     27KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    ÇORUM’UN İKİ YÜZÜ
    Çorum her bakımdan oldukça iyi ve güzel gözükse de, pek çok eksikliklerimiz ile yoksulluklarımız bulunmaktadır.
    Sizlerle Çorum’un iki resmini iyice incelemenizi düşmenizi istirham edeceğim.
    Görüldüğü gibi resmimizin bir tanesi oldukça yeşil ve ferah bir Çorum’u görüntülemektedir. Ya diğer resim ise; bir betonlaşmanın neresinde olduğumuzun bir resmidir.
    Bizler için, gençler için, çocuklar için acaba hangi resmin daha iyi ve güzel bir miras kalacağının söyleyebilirsiniz? Her halde rengarenk, yemyeşil görünen gözüken, Çorum’u tercih edeceğinizden adım gibi eminim.
    Bu ay içinde, ÇEVRE GÜNU kutladık. Çevre diyince acaba, sadece yerlerin temizliği aklımıza gelmekte? Bence sadece dış görüşün temizliği ile ilgileniyoruz gibi geliyor. Ne dersiniz?
    İlk olarak bu normal gibi gelse de, çevrenin tamamı yaşanılan ve yaşamaya çalıştığımız her şey bunun içine girmesi gerekmez mi? Tabii ki bunların en önemlilerinden birisi olan, yeşillik, yeşil alan kuşağının önemini hatırlatmama gerek var mı? Eğer biraz düşünür ve araştırırsak bir ağacın ne kadar oksijen üreterek havamızı rahatlattığını kolaylıkla bulabiliriz. Bir ağacın kıymetini o zaman anlarız.
    Sanayileşmiş, sosyal refah açsından çok güzel fakat, bizden önce bu sınavlardan geçmiş ülkeleri alıcı gözle incelememiz lazım gelir kanaatindeyim.
    İlimiz sadece, kış kirliliği yaşamamaktadır. Yaz kirliliği ise gündüz fazla gözükmemekle beraber, çevrelerin sabah ezanında bir gün Samsun yoluna, bir gün de Ankara yoluna doğru ve bir gün de İskilip yoluna doğru yürümelerini sağlık veririm. Bu yolların güzergâhlarını fazla uzak değil, bin beş yüz metre kadar tutmaları yeterlidir. Eğer bu dediğim yollarda biraz etrafa ve havaya dikkat edecek olunursa nelerden bahsettiğim, neleri anlatmaya çalıştığım ortaya çıkacaktır.
    Gelelim yerleşim yerlerimizle beton yığınlarına. Gördüğüm kadar, (Tv. ve sinemalar ile dergilerden ) Avrupa da beton yığınları içerisine gömülmüş olmasına rağmen, yeşillikler içerisinde bu yığınları aralamışlar ve yeşillikler içerisinde birer biblo gibi görünmesini sağlamışlar.
    Bizde ise tersi yapılarak, apartmanlar adeta, birbirlerini kucaklamış, birbirlerinin içerisine girmiş durumdadır. İyi bir atlayıcı balkondan balkona kolayca atlayabilir.
    Bu güne kadar yapılanlardan kurtulmamız imkansızdır. İlimizin değil ülkemizin maddi gücü buna yetmez. Fakat; bundan sonra yapılacak binalar için, bir kısıtlama getirilmesi imkansız değildir. Bu Çorum ve üIke hepimizin. Bir yaşamlık ömür için, rantiyecilerin tuzaklarına düşmemiz, geleceğimizin yok olması ile eş değer taşıyor görüşündeyim. Biraz daha az paraya önem verilir, biraz daha yeşilliğe yönelirsek her şeyin yoluna gireceğini görmemek için hiçbir sebep bulunmaz.
    Çevremiz için havanın önemi kadar, suyun da pek çok önemi bulunmaktadır. Yine araştırırsak, bir insanın bir günde tükettiği su miktarını bütün kaynak eserler yazmaktadır. Bu yazılanların anlaşılmayacak bir tarafları da bulunmamaktadır. Su ile hayat olmayacağı gibi, kirletilen yer üstü ve yer altı sularımız azalmaktadır. Bir çok kimyevi madde kullanan sanayi dalımız mevcut olup bunlardan hiç bininin arıtma tesisi tam manasıyla var olduğunu zannetmiyorum. Belki de hiç yok, lüzum da görülmemiş düşüncesindeyim.
    Diğer bir kirlenme ise;ses ile yapılan kirlenmedir Hiç çocuklarınızın duymakta zorluk çektiklerinin farkına vardınız mı? Hiç dikkat etmediniz değil mi? Araçların, satıcıların, Tv. lerin, radyoların, bilgisayarların, ses yüksekliği hiç dikkatinizi çekti mi? Toptan duyma yeteneğimizi kaybetmek üzereyiz.
    Bir de hiç farkına varmadığımız, haberdar olmadığımız en büyük kirlenmelerden birisi var ki burada bahsetmeden edemeyeceğim. Bu kirlenmeyi maalesef beş duyumuzla hissedemediğimiz, fakat altıncı duyumuzla bizleri etkileyen bir frekans kirlenmesinin etkisindeyiz. Bunların başında Tv. Yayınları, radyo yayınları, telsiz yayınları ile bu günlerde hemen hemen hepimizin kullandığımız cep telefonların yaydığı frekans yayımı ile etkilenen hepimiz.
    Bu kirliliklerle mücadele ederken bazıları bu kirliklerden menfaatler sağlıyor.
    Bizler bunları emanet olarak gelecek kuşaklardan aldık. Bu emanete hıyanet etmeyelim. İleride bizleri anarken çevreyi kullanan atalarımız, bizlere bu yeşilliği, bu suları,bu havayı bırakmışlar dedirtelim. Gaz maskeleri ile dolasan, kimyevi arındırma ile kullanma suyu elde eden, ağaçları sadece resimlerinden tanıyan bir kuşak olmasın İlimiz ve ülkemiz.
     
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:9   25 Haziran 1999

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     

     28KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    ZAKKUM ÇİÇEKLERİ Mazlum Kenan KÖSTEKÇİ
    Bu sayımızda iki yazarımızın rahmetli Mazlum Kenan Köstekçi’yi anlatmaları ile rahmetlinin ölüm yıldönümünün 63 yılında sizlere tekrar bu ızdırapların çocuğu olan hemşehrimizin kitabanı tanıtmak istiyorum.
    Gerekli yazılar Sayın Ümit Uzel ile Muzaffer Gündoğar’ın yazılarında anlatılmaya çalışılmaktadır.
    Zakkum çiçekleri şiir kitabı maalesef zamanı da basılmış, fakat bu günlerde ise Çorum’da sadece birkaç meraklısının elinde kalan bir yapıttır.
    Şayet ilgi duyarlarsa rahmetli hemşerimizin bu gün yaşamakta olan akrabalarının onayları ile ZAKKUM ÇİÇEKLERİNİ bu yıl içerisinde tıpkı basım olarak yeniden GÜRSEL YAYINEVİ çıkararak yayımlamak düşüncesindeyim.*  Sayın hemşerilerimizin de akrabaları ile ilişki kurarak benim bu dileğimi gündeme getirirlerse onlar da kendileri adına bana yardımda bulunmuş olurlar.
    Sizlere bu şiir kitabından birkaç şiirini yayımlamakla sizlere onu anlatmak istiyorum.
    BAŞLIKSIZ ŞİİRİ:
    Sönüp giden gençliğin içimdeki yanında,
    Bugün bir rüya olan maziyi hatırladım...
    Neşeli ve aydınlık çehreler arasında,
    Ta kalbim sızlayarak dolaştım,adım adım...
    Runuhumdan sarholuşuğu fışkırdı hayatın,
    Çılgınlık içkisinin bazan gümüş tasıydım;
    Kavrardım yelesini şahlanan genç bir atın,
    Bir neş‘e zincirinin ben de bir halkasıydım...
    En acı hakikati yaşarken bile bile,
    Dumanlı gözlerimden perdeler sıyrılıyor;
    Dostlarım;ruhunuzdan boşlan neş’e ile,
    Hafızamda ansızın bir vazo kırılıyor.
    En küçük ümitlere bağlanıp gözlüyorum,
    Ömrümde tomurcukken yanıp salan günleri.
    Bir sila hasretiyle tutuşup özlüyorum;
    Tekrar nasıl yaşarız;rüya olan günleri ?..
    Bayazit; 26/3 /936
     
    BİR BAHAR GÜNÜ BEN DE
    Baharın tazeliği süslerken yamaçları,
    Bir şifa ümidini ruhuma sunacağım.
    şafağın pembeliği öperken ağaçları,
    Bu fışkıran bahardan teselli umacağım.
    En ışıklı günlerde artık bitmiş olarak,
    Asabi ellerimle saçlarımı yolarak,
    Bir öksüz çiğdem gibi boynu büküksolarak,
    Gözlerimi bir bahar gününde yumacağım.
    Haydarpaşa; 12/3/936
     
    DUMANDAN MISRALAR
    Tatlı sıcak bir duman yayılıyor içime,
    Gözlerim yaşayışı başka türlü görüyor,
    Bu dumanlı düşünceme ince ağlar örüyor..
    Bu dumanı, hayatımı soktu başka biçime.
    Dağınık saçlarımı, öpüp kucaklıyor,
    O kadar kanındaki sıcaklığı taşıyor...
    Ben de kalbine kadar girip sokulabilsem
    Bir duman kadar olsun içine dolabilsem.
    Ne çıkar savursaydın beni de hatka hatka;
    Belki ancak o zaman dudağımdan öper de,
    Ve sonra gözlerinde toplanır perde perde,
    Sır (Silüet) çizerdim ruhunda dalga dalga.
    Haydarpaşa; 29/2 /936
     
    * Benim dergimde  ZAKKUM ÇİÇEKLERİNİ yeni basımını yaptırma teklifim için bana hiç bir bilgi ve müracaat olmadı. Daha sonra yazıda ismi geçen ve dergimin yazarı ZAKKUM ÇİÇEKLERİNİ yeni basımını yaptırdığını. bana da bu kitabı vermeyi düşünmediğini buradan beyan ederim.  
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:9   25 Haziran 1999

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     29KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    BİR YIL ARKADA KALIRKEN BU DA GEÇER DİYE, DİYE!
    Bu ay; yani Temmuz 1998 tarihinde, Çorumlu 2000’in “ilk sayısını” Çorum’da bazılarımız merak bazılarımız da heyecan içinde basıldığı matbaadan gelmesini bekliyorduk.
    Bu sefer de; bu ayda, içimizde bazı eziklikler bulunmaktadır. Biz bir ay sonra, bir önceki ayda Çorum’da olacak KÜLTÜREL etkinlikleri ÖLÜMSÜZLEŞTİRMEK gibi bir amaç için gerçek bir heves içindeydik. Fakat!
    Bu istekliliğimiz ilk sayımızda davet edildiğimiz “Osmancık Zeytin Deresi” Şenliklerini tanıtmakla gerçekleşti. İkinci ayımızda ise Dergimizin tanıtım toplantısını ebedileştirdik. Üçüncü sayımızda davet edilmememize rağmen, yazarlarımızdan Ağabeyim Metin Kalyoncu “Panayırdan Festivale 6. İskilip Kültür ve Tanıtım Şölenini (Şölenle ilgili gelen 8 resmin Sponsor bulamadığımızdan siyah beyaz bir fotoğrafı ile) tarihin arşivindeki bölümüne tozlu rafındaki yerine gönderdik. Dördüncü sayıda ise davet edildiğimiz “Alaca Höyük Kültür Şenliklerini”n tanıtımını Ağabeyim Dr. Ali Emiroğlu’ndan istedim ve böylece dergimize de bu güne kadar yazılı fikirleriyle katılan bir yazar kazanmış olduk.
    Yine bu sayıda Ağabeyim Oğuz Leblebicioğlu’nun girişimleri ile; dergimizin bu günlere gelmesine katkısı olan ve bu dergi yaşadıkça da minnettarlığımın azalmayacağı “AYGAZ”ın sponsorluk sayılabilecek reklam katkılarını almış olduk ve aynı sayıda Cumhuriyetin “75. Yılı” Logosu ile beraber Çorum Bakkallar ve Bayiler Odası Başkanı Osman Nuri Soyacak ile görüşmemizde Odaya Dergi maliyeti karşılığı Oda adına ilave vermek ve Odaya kayıtlı Bakkal ve Bayilere ücretsiz dağıtılmak üzere görüşüldü. (Üç sayı süren bu anlaşma Odanın tamam demesi üzerine ertelendi)
    Altıncı sayısında Sayın Valimizin Valilik ve Kaymakamlıklarda bulunan Dokümantasyon Merkezlerine Dergimizi abone etti. 
    Yine aynı sayıda sayımızda Gürsel Yayınevi olarak açtığımız 1.Çorum Liseler Arası Kompozisyon yarışmasını sonuçlandırdık.
    Ödüllere katkıda bulunan Çorum Saatçiliğe, Sayın yazarımız Türkiye Gazetesi Çorum Temsilcisi Ahmet Aşık'a, yazarımız Ahmet  Serin hocama, yazarımız ve Diyanet Vakfı Yayınevi Müdürü Ali Osman Geylan'a (burada çok geç olsa da bir  özür  dilemek  zorundayım  Sayın Ali Osman' dan dergimizde ödül  alanlar  ve  ödüllere katkıda bulunanların içinde büyük bir hata ile kendisi ve kurumu için bilgi vermemiş olmanın ezikliğini  bu güne kadar içimde  hissettim. Bu bir gerçektir.) Çalışmalarını indirimli olarak Yayınevimize veren Muzaffer Gündoğar'a ve o dönemin Milli Eğitim Müdürü Metin Topkaraoğlu'na teşekkür ederim.
    Yedinci sayıyı maalesef yayımlanması Türkiye'yi etkileyen ekonomik kriz yüzünden ben de etkilendim. Dergimi bir sayı geciktirmek zorunda kaldım. 7-8 sayı numarasını aynı dergide vermeyi düşündüysem de (dergimize abone olup parasını veren okuyucularımıza durumu izahta zorluk çekerim gerekçesiyle)  uygulamaya koyamadım. Kompozisyon etkinliğini de yedinci sayımızda yayımladık.
    Aynı sıkıntıyı da sekizinci sayıda yaşadım ve 20 gün geç kalmasına sebep oldu.
    Çorum festivali bünyesinde Gürsel Yayınevinin de ufak bir katkısı olmasını istedim. Kültür Müdürü Sayın M. İdil'e Çocuk Tiyatrosu etkinliğinin olup olmadığını sorduğumda:  Bir çocuk oyunu olduğunu söyledi. Bende bir çocuk tiyatrosu önerisinde bulununca yüzüme hayretle baktı. Müdür Bey, festival komitesi ile gerekli girişimlerde bulunursanız bende Samsun AYGAZ Çocuk Tiyatrosu'nu isterim dedim. O gün Samsun'u aradım ve olumlu cevap aldım ve ertesi gün tekrar Sayın İdil'in yanına gittim. Çocuk Tiyatrosu istekte bulunmanız takdirde ÜCRETSİZ olarak gelmeyi kabul ettiğini söyledim ve Samsun'un telefonunu verdim.
    Yanımda verdiğim telefondan Samsun’u aradı, konuştular; yatacak ve yiyeceğini karşı lamayı ve hatta karşı taraftan istenmediği halde Samsun'dan grubun otobüs ve dekorların getirilmesi için söz verdi ise de Samsun ağırlanma ve konaklama bizim için yeter dedi.
    Ben; Dergi için çalışmalar yaptığımdan konu ile ilgilenemedim. Festivale iki hafta kala Belediyeden bir arkadaş ile ayaküstü konuşurken AYGAZ Samsun Çocuk Tiyatrosunun davet edilip edilmediğini sorduğumda, yer yokluğundan Sayın Başkanımız gerek yok demiş olduğunu öğrendim. Ertesi gün Kültür Müdürü Sayın İdil'i telefonla aradım, Ankara'da olduğunu söylediler. Birkaç gün sonra makamında görüştüm ve AYGAZ Samsun Çocuk Tiyatrosu'nun davet edilmediğini söylediğim zaman. "Hayır! öyle bir şey yok. Tiyatro gelecek, gerekirse ben Özel İdare karalı ile gelenleri ağırlarım“ diyerek bizi teselli ederek yolladı. Festival günü geldi geçti.  Tabi ki AYGAZ Çocuk tiyatrosu gelmedi. Çorum çocukları, bir tiyatro oyunundan mahrum oldular.
    Çizerimiz Sayın Uğur Pamuk'un Karikatür sergisinin açılışında Kültür Müdürü Sayın İdil'le görüştüm. Tiyatronun gelmediğini sebebini sordum. Bana: Hayır AYGAZ Çocuk Tiyatrosu geldi ve oyununu sergiledi dedi.
    8 Temmuz günü Samsun AYGAZ'a gittiğimde, Tiyatro için teşekkür ettiğim zaman şaşırdılar. ÇORUM'DAN TİYATRO İÇİN ÖN GÖRÜŞME YAPILDIĞINI FAKAT YAZILI TALEPTE BULUNULMADIĞINI SÖYLEDİLER. Samsun'dan dönünce Kültür Müdürlüğüne gittim, Sayın İdil izine ayrılmıştı. Belediye ye giderek festival çalışmalarında bulunan arkadaşa sordum, talepte bulunulmadığını öğrendim.
    Acaba; Sayın İdil nasıl yanıldı veyahut yanıltıldı?
    Niçin Başkanımız BEDAVA Çocuk Tiyatrosunun gelmesini istemediler? 
    Bu güne kadar böyle bir sponsorluk acaba Çorum’a yapılmış mıydı?  Bu olay için:
    Ben; ÇORUMLULAR ADINA AYGAZ' DAN DERGİM ARACILIĞIYLA ÖZÜR DİLİYORUM . 
    Hem de binlerce defa. Benim bir telefonumla Çocuk Tiyatrosunu hiçbir karşılık beklemeden göndeririz diyenden, hem de AYGAZ ailesinden ilimiz adına binlerce kere tekrar tekrar özür diliyorum.
    Dokuzuncu sayımızda zamanında gelmesine rağmen, maalesef iki sayımız gecikti. Birinci yıl dönümümüzü elinizde bulunan bu sayının yayımlanmasında kutlamak istedimse de, yazarlarımın bir çoğunun tatile gitmeleri sebebi ile İnşallah 12. Sayımızın yayımlanması ile kutlarız.
    Bir yılımız, işte kısaca böyle geçti. BİR YIL ARKADA KALIRKEN; BU DA GEÇER DİYE DİYE (!)
    Dergimizin yaşaması için yazı vererek katkıda bulunanlara, reklamları ile dergimizi destekleyen hemşerilerimize, dergimiz çıktığı an hemen yer vererek Çorumlulara bildiren Çorum HAKİMİYET Gazetesine ve dergimizi okuyanlara teşekkür ederim.
  • Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:10   25- Temmuz 1999
  • BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     30KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

    YAZARIMIZIN YENİ YAZISINA CEVAP 
    Yazım hataları ve hesaplama sonuçlarının analizi Evet.  İşte bir yazı ile sizlerle buluşma imkanı bulabildik ve ilk defa DERGİMİZ hakkında sözlü değil de yazılı bir tenkit alabilmenin mutluluğunu buldum.
    Birçok kişiden birçok tenkit almıştım. Bu tenkitlerin yayımlanması mümkün değildi. Gerekçesi ise; sözle yapılmış olmasından dolayıdır. Tenkidi yapanın ileride bunu ben söylemedim demesi alışılmış inkarlardan olmasından dolayı, yazıya dökmek; büyük bir gemiyi bir kişinin akıntıya karşı kürek çekmesinden farkı yoktur. (Sakin suda en büyük bir gemiyi bile bir kürekle biraz da olsa ilerletmek mümkündür. Geçen yıl bir sporcumuz; Kıbrıs'ta yüzerek büyükçe bir gemiyi çekmişti. Bizde bir şeyleri çekiyoruz.)
    7. paragrafta  kıymetli yazarımız: "Sayın Gürsel,
    6. paragrafta 'nazikane umduğunu derken,... Yazarımıza  lütfen bahsi geçen sayımızda yayımlanan yazısını dikkatlice okuması nazikane öneririm. Nazikane dememin gerekçesi ise sorduğunuz soruya yine nazikane bir cevap vermişiz.
    Yine; 7. paragrafta kıymetli yazarımız: benim yazımdan: 
    "... 7.paragrafta 'Şaka ile umduğun' tabirini kullanmaktadır.....
    Yazarımız yazısında bulunan "Basın Konseyi'nin tatlı..."  Diye  bahsettiğiniz zat-ı muhtereme her halde geçen zaman dilimi içinde iletmişsinizdir. İşte burada nazikane bir istek şakaya kaçmaktadır ki; Çorum'da "Şakanın murtunu kaçırma" diye bir söz bulunmaktadır. Yazınızda siz nazikane isteğinizi şakayla karışık olarak birazda şikayette bulanacağınızdan bahsederek biraz "murt"unu kaçırmışsınız. Aynı  paragrafta ise: "...'nazikane latifedir.'  Bu latifedeki ..."  Demişsiniz. Benim bu sözlerden anladığım ise; nezaket,şaka ve latifeden anlamadığım gibi geldi ne dersiniz?
    8. paragrafta ise bahsettiğiniz manen olduğu kadarda (hem kendi kesenizden verdiğiniz 1  ve 5. sayıların parası ve kurumunuzun reklamı) madden de desteklediniz. Yazılarınızdan sonra da dergi ücretini ödemek istedinizse de ben kabul etmedim. Elimden geldiği kadar yazarlarıma dergi vermeye çalışıyorum. İlk sayılarda yazıları çıkan arkadaşlara 10'lara varan dergi veriyordum. Neden kesildi derseniz, benden önce Çorumlu hemşehrilerimize derginin benim götürmemden  önce ulaşması ve " Bize bu dergi geldi" demelerindendir. 
    Keşke  benim  çalışmalarım için gösterdiğiniz ilgi ikimiz arasında kalsaydı. Pir Sultan Abdal'ın müridine dediği gibi;
     "...dostun attığı gül  yaralar beni."
    Zannedersem; size gelen derginin tamamını okuyor olmalısınız  yada,sadece size hitaben yazılanlarımı okuyorsunuz bilemeyeceğim? Yine de tamamını okuduğunuzu zan ederek, bir yazımda ilk okul mezunu olduğumdan bahsetmiştim. "asgari ile azamiyi" ayırt  edemememi normal karşılamanız gerekirdi.
    Olmayan bir  hesapta aramış olduğunuz birkaç bin doların ne önemi olacaktır?
    Bilirsiniz; Silifke'nin "...aslı yok yaylasında birkaç bin koyunum var benim..." Diyen ve devam eden  oyun havasını...  
    Gerçek olmayan bir hesaptaki yanlışlıklarda ha birkaç bin dolar fazla, ha birkaç bin dolar da eksik olur. Bu  hesapta  birkaç  bin doların hesabını sormanız, " mesleğinizin icabından olsa" gerek. Yine de bu dikkatiniz "Dikkate"değer. Biz ise para ve pul ile ilgilenmemizin sebebi, şu çıkartmaya çalıştığımız derginin yaşaması için 500.000 liraları dergiyi alırken pişkin pişkin teşekkür ederek (borcunu soranlar müstesna) nasıl dergi verdiklerimizden istesek de, yeni sayılar için birazcık olsun dergimizin belini doğrultarak daha iyilerinin hesabı içindeyim. LAFIMI OLUR BİRKAÇ BİN DOLARIN. Birde  hesabın vahametinden bahsediyorsunuz.
    Ben zaten  esas hesapta dergilerin parası  ile sizin  vahamet dediğiniz meblağın tamamından fazlasının üzerine soğuk su içtiğimi biliyor usunuz?
    Evet; Hesap makinem maalesef MEKKE PAZARINDAN   ALDIĞIM 8 haneli 9 riyallik bir makinedir. (kaç liralık olduğunu kolaylıkla hesap edebilirsiniz) Fırsatını bulursam önerinizi yerine getireceğim.  (Acaba sizde fazladan 18 haneli bir masa üstü hesap  makinesi var mı?)
    18. paragrafta müsaadenizle ben şaka yapmamıştım. Sizin  bu  yazınızın 17.paragrafında ikrar ettiğiniz gibi "......reklam parası  verilmesini talep ediyor....."   diyorsunuz. 
    Hesabın doğruluğunu onaylayarak "Burada  takdire şayan bir  husus var ki o da şu: Sayın Gürsel'in yazısındaki matematik sel hesaplar..."
    Evet. Hatalı  olarak yapılan hesap hayali olduğu için yanlışlıkların olması tabidir, talep edilen  para hesabının da  müsaadenizle gerçek bir hesap olması gerekli değil midir? Lütfen benim bahsettiğiniz paragrafı dergiden yeniden okuyunuz ya da  ikrar ettiğinizi değiştirip deforme  etmeyiniz. Belki dergiyi kaybetmiş olabilirsiniz diyerek aynen alıyorum:
    " 7. sayımızda yazarımızın kurumunun reklamına her halde 200.000 dolar reklam parası verirde yaklaşık 72.000.000.000 kazanır, hem dergiyi bastırır, hem de telif ücretlerini verir hem de dergimizin önünü rahatlıkla açarız" demekteyim.
    Bu satırlarda bir umut,veya şaka değil gerçekçilik var değil mi? Fakat bu zannın gerçekleşmesi için sizin bahsi geçen 7.sayıdaki yazınızda istediğiniz, köşe dönülecek bir telif isteği ile aynı doğrultuda olmasından dolayı da, aynı köşe dönme doğrultusunda benimde küçücük bir isteğim her halde zorunuza gitmesin diye "benim köşe dönmek için" iki öneri sunmuşsam bunda ne gibi yanlışlık görüyorsunuz?  Bu teklifi muhteşem olarak sunmanızda ayrıca bir muhteşem fikir. Sonra "Bu akla yakın gelen teklifimde" ne gibi sakıncalar olabileceğini nasıl bilebiliyorsunuz?
    Her halde sizin bu konuda oldukça deneyimleriniz yada gözlemleriniz var. "...ruh sağlığını bozulacağı..." demekle benim ruh sağlığımın bozulacağının teşhisini yapabilmeniz beni oldukça şaşırttı.
    Bunu anlamanın bir yolu var. Denemek için bir sakınca görmüyorum. Sonra niçin son sayımızdaki örneği veriyorsunuz.
    7. Sayıdan  sonra   köprülerin altından çok sular geçti. Benim teklifimden sonraki sekiz, dokuzuncu sayılardaki ile şu andaki dolar bazının ortalamasını niçin almadınız. Maddi açıdan bana yazık değil mi lütfen 8. Sayının 8. Sayfasına ve  9. Sayının 11. Sayfasında yayınladığım aylık döviz bültenimiz ile yazıyı verdiğiniz günkü dolar kuru arasında bir ortalama bulmanız gerekliydi. Değil mi?
    Köşe yazarlarının, yazarların  öyle veya böyle "kulaklarının çınlatıldığını" bilmemeniz beni oldukça şaşırttı. Yazı yayılıyorsa  ve bu yazıda okunabiliyorsa,muhakkak kulaklarınızın çınlaması  gerekli, yanınızdakine hangi kulağım çınlıyor? Diyerek sorarsanız size sağ kulağınız veya sol kulağınız diyerek cevap verir. Soruyu sorduğunuz kişi; "çınlayan kulağınızı" bilirse, sizin  iyiliğinize,bilemezse kötülüğünüze KONUŞULUYOR  diye yorarsınız. Bu kulak çınlaması  ise "kulak sağlığınıza zarar vermez" diye düşünüyorum. Büyük tirajlı gazetelerde yazı yazmak istememeniz sizi alakadar eden bir karar saygı duyarım.
    FAKAT.
    Dergimde bulunan  dizgi hataları için söyledikleriniz doğrudur, buna katılıyorum da, sizin son yazınızda bulunan hatalardan dolayı kendimi temize çıkartmak için değil yazınızdaki hataları numaraladım  bu numaralamam için beni af edin. Sizin yayımladığım yazınız 4 sayfa olarak bana verdinizse de dergimizde kaç sayfaya düştüğünü görüyorsunuz.
    Birde bütün dergiye gelen yazıların tamamı için acaba siz kaç hata yapardınız? 
    Bu soruyu acaba kendinize sordunuz mu?
    Birde  benim  yazımdan almış olduğunuz yerlerde  benim  yazımda kendi şakalarınıza göre (!) İşareti  koymuşsunuz. Bu işaret acaba her zaman ve her yerde kullanılır mı?
    Kullanırsanız şayet "alıntıların içinde kullanılması yerine o   kısımları yeniden tekrarlamanız zor geliyorsa bilgisayarınızda kopyala komutu ile tekrar yazdırma imkanınız var.  
    Sonra "O akla!"  önce sizin öneriniz için verilen bir cevaptı.
    24. paragrafta, konu ile ilgisi olmadığını belirtmişsiniz. 
    Bence bu konu ile gayet uyum içinde bir hikaye. (bence fıkra)
    Bu fıkradaki araştırmacı, sizin yukarıdaki hesap kontrollerinizle tıpkı bana   benzemektedir.
    Bende bir fıkra anlatayım. Konumuzla alakası yok demeye dilim varmıyor:
    Adamın biri, komşusu olan bağcıyı dövmeyi kafasına koyar. (herhangi bir  sebepten) Kendi bağı varken komşusunun  bağına girer,gürültü  yaparak bağdan salkım kopartarak yer. Gürültüyü duyan komşu bağ sahibi hışımla üzüm yiyenin üzerine yürüyünce komşu bağ sahibini bir güzel döverler. Bundan güzel bir deyim yapmıştır atalarımız. "Maksat üzüm yemek değil,bağcıyı dövmek!”
    Size de  anlattığım bir anımı burada tekrarlamak istiyorum:
    Yıllardan 1956. Babam İskenderun'da görevli. Benim doğum  tarihim ise 1947. Kaç yaşımda olduğumu siz hesaplayıverin. O tarihlerde; İskenderun-Dörtyol arasında çok güzel bir sahil şeridi, yollar sahil arasında da muhteşem zeytinlik vardı. Ailece oraya gider, babamla denize girerdik. (Bu sahil şeridi şimdi İskenderun Demir Çelik Fabrikasının bulun duğu yerdir) O sahilde bir de bizim Çorum Kalesinden yüksek surlu  bir kale vardı. Bir gün yine o sahile gitmiştik.
    Babam bana dönerek:
    -Oğlum! Şu kaleye dön ve kötü bir sözü karşıya bağır dedi. Döndüm;
    -Eşek oğlu eşek diye bağırdım. Bir saniye sonra kaleden bana aynı söz geri yan kılandı. Babam:
    -Oğlum Şimdide güzel bir sözü karşıya bağır dedi. Bende.
    -Nasılsınız? Diye bağırdım ve aynı soru yankılandı. Babam:
    -Bak oğlum! Duyduğun gibi. Şayet kötü  söz söylersen kötü söz, iyi söz söylersen iyi söz duyarsın. Demişti.
    Babamın bu öğüdünü bu güne kadar unutmadım ve unutmamaya çalışıyorum. Bütün bu yazdıklarımdan sonrada çok üzüldüğümü  beyan ederim  ve  Yunus Emrenin:
    "Gönül çalab'ın tahtı çalab* gönüle bahtı
    İki cihan behbahtı kim gönül yıkar ise”
    Bu duruma mecburen düştüğüm için, Rabb’imden  af dilemekten başka çarem kalmadı.
    Saygılarımla.
     
    ( * Çalab= Rab,Allah,Tanrı  ...İman  sahibinin bir  an  bile hatırından çıkarmadığı Allah sevgisi, onun  gönlünü taht edinmiş  demektir. Böyle  kutsal bir  sevginin bulunduğu yeri; yani insan gönlünü yıkmaya, kırmaya teşebbüs edenler hem dünyada, hem de ahrette behbat olmaya müstahak kişilerdir.) 
     
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:10   25- Temmuz 1999

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     31KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    BİR SERGİNİN ARDINDAN
    Sevgili UĞUR’larım!
    Evet; geçen günler içinde,dergimize “ÇİZGİLERİ”YLE çeşni katan, sevgili Uğur Pamuk, yine mütevazı bir çizgi ve zarif eşinin desteği ile Çorum İlimizde çok zor ve azim isteyen bir işi görev bilerek, özveriyle çalışan; Uğur ve Meltem Çınar’a teşekkürler ederim.
    Uğur Pamuk; her an, her zaman ve her şekilde çalışmalarını  sergileme imkanını bulur ve bulacağını biliyorum.
    Bu çalışmalarını sergilerken de SPONSOR’A ihtiyaç duymayacağını biliyorum.
    Sevgili Çınar ailesini de, yaptıkları öz veriden, sevecenlikten dolayı da bura dan kutlamak istiyorum.
    Sponsor demek; KENDİ REKLAMINI ufak bir meblağ karşılığı, birçok paralar vermeden BEDAVACA kendi reklamını yaptıran kişi veya kurum olarak görüyorum. Burada bana göre Çınar ailesi sponsorluk yapmak için değil; sponsorluğun ne  demek olduğunu sayın ÇORUMLU sanayici ve iş adamlarına anlatmak istemeleridir.
    Ne yazık ki; Çorum’da bu etkinliğin kıymet ve katkısını bilebilen kaç kişi vardır acaba?
    İşte size örnek olmak isteyen bu gençleri kutlarım ve seze verilen mesajı aldığınızı umarım.
    Biliyorum ki; bu güzel katkılar, sanatçıyı,basını yaşattığı kadar, siz sanayici ve iş adamlarını da maddi açıdan olduğu kadar manevi açıdan da tatmin edeceğine akıl erdiriniz.
    Sevgili Uğur Pamuk’a daha nice güzel sergiler ve eserler meydana getirmesini Rabb’imden diliyorum.
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:10   25- Temmuz 1999

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     

     32KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    SONDAN BİRE DOĞRU 
    ( Lütfen dikkatli okuyunuz )
    Bir yıl hayhuylar ve umutlarla geldi geçti. Geçen sayımızda sizlere kısacık bir çalışmanın oldukça uzun bilançosunu vermeye çalışmıştım.
    Bir yıl boyu; PEK ÇOKLARINA (bu bende mahfuzdur) 500.000Tl. oldukça pahalı gelen dergimiz, ilk 6 Aylık ile; ikinci dilim altı aylık 12. sayıya kadar abone olan hemşerilerimizin bu erimemi biraz yavaşlatmasına rağmen, son asgari ücretin de artması ile,baskı ücretlerine yansımasından dolayı ÇORUMLU 2000 Dergimizin fiyatında elde olmayan sebeplerden dolayı fiyat artırımında bulunmadım.
    Bazı hemşerilerimiz, halen fiyat artırımına gitmememin sebeplerini sordular.
    Birinci sayıdan bu sayıya kadar, abone sayımızda belirgin bir artma olmamış, reklamlar ise umduğumun altında kalmıştır. Bazı reklamlar için, zararına bazı reklamlar için de tanışmaya neden olduğu için dergimizde yayınladık. Bazı reklamların ise, dergimize oldukça katkısı oldu.
    Bu reklamların tamamının, tarafıma kaldığını söyleyen hemşerilerimizde çıktı. Bu fiyata nasıl bu reklamları mal ettiğimizi soranlar da oldu. Dergimiz 11. Sayıya kadar reklam tarifesinde de hiçbir artırıma gitmeyerek, inatla derginin çıkması için çabalamam, özveride bulunmam ve dergi için kullandığım bilgisayar, tarayıcı ve yazıcımın finansmanını geri alamamam da işin cabasıdır. Bildiğiniz gibi  "alet çalışır, el öğünür "demiş atalarımız. Edevatımız baba zoruyla iş görmekte, 9. Sayımızın çıkışlarını almak için, matbaa, Çorumda bir reklam ajansı ile bir reklam tabela işi ile uğraşan hemşerimizin lütufları ile yapıldı. Onlara buradan teşekkür etmeyi borç biliyorum.
    Bu sayı için ise;1998 Nisanında aldığım emektar bilgisayarımızı (kullananlar bilir, bir yıl sonra bilgisayar performansını oldukça kaybeder) borç harç biraz yenilemeye ayaklandırmaya çalıştım, yazıcımız da keza öyle. Yenisi için araştırma yapınca 4000 $ gibi bir fiyat karşıma çıktı.
    Dergimi candan desteklediğini bu sayıma kadar maddi ve manevi olarak gösteren Sayın Mustafa Duduoğlu; Sanayi kesiminin tek destekçisidir.
    Aldığımız reklamların pek çoğu Çorum' un tanınmış firmaları olmasına rağmen, dergiye katkı payları kendi sayfaları kadar olmadı. (üç reklam müstesna) Pek çoğundan konuşulan miktarları dahi alamadım. Bir kısmından ise maalesef hiç! Yaptığım iş karşılığını dahi alamadım. Hele; bazı firmalarımız ise, kendi taraflarının bayraklarını sallamamı düşündüler. Biz de bu düşüncelerin esiri olmadık. Bu yüzden o (bizce malum) firmalardan reklam alamadık. Birkaç kez istedik, sonra reklam istemekten de vazgeçtik. Taraflı olmadık. ÇORUMLU olduk. Dergimiz bu güne kadar Sayın hocam Oğuz Leblebicioğlu'nun abone araması ve reklam bulması ile ayakta kalabildi.
    Yine yazarlarımızdan Sayın Hocam Recep Camcı’nın ferdi gayretleri, Osman Ünsal Bey’in bir Çorum dışındaki bir akrabasını bir yıl abone etmesi ve Ümit Uzel Beyin çalıştığı bir firmayı cebinden 6 aylık abone yapması. Sayın Adnan İlhan Beyin meslektaşlarını dergiye almaları için yaptığı mücadele ve Erman Yıldırım'ın ilk sayıda dolaşarak ona yakın dergi satmasından başka, hiçbir yazarımın bir tek abone getirememesi; dergiye abone bulmasından vazgeçtik, (benim verdiğim dergi haricinde) bazı yazarlarımızın yazılarından dolayı onu geçen adetlerde dergi talepleri ÇORUMLU 2000'i geriletti!
    TİCARİ DÜŞÜNMEMEMİN SIKINTISINI ŞİMDİ YAŞIYORUM. Bu sıkıntılarımın cabası ve ekonomik genel krizin olması da çorbanın tuzu biberi oldu.
    Bu dergi için iane toplamıyorum! 11 sayı ÇORUMLU 2000'i BEN omuzladım.
    Artık birazda Çorumlular ÇORUMLULU olurlarsa bu karık başa varacak.  Bu sayı Sondan 1 olmasın.
    Saygılarımla!
  • Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:11   25 Ekim1999
  • BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     33KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    GÜNEŞ TUTULMASINI BİZDE SEYRETTİK
    Beklenen gün geldi. Gerçi Çorum’da belediye hoporlöründen yayımlanan birkaç anonstan başka nedir, ne değildir Çorumlulara  pek anlatılmadı. Neden önemli olduğuna ise hiç değinilmedi.
    Güneş Tutulması geçtiğimiz Ağustos ayının 11’inde  saat  13.01 de başladı.
    Merak  edenler  benim gibi belki dolaşmışlardır Çorum’un bazı yerlerini. Acaba ne gibi bir meraklı ve ilgili bu tabiatın ender mucizesini izlemeye çıktı diye. 12.45’te festival alanına baktım in, cin yoktu. Her halde stadyumda toplananlar vardır diye düşündüm, orası da bom boş, sigorta hastanesi civarına geçtim, ellerinde cam bulunan birkaç çocuktan başka kimse yoktu. İş yerime gelince terasa çıktım, bütün esnaf oradaydı. Merak ve dikkatte izlediler tutulmayı baştan sona.
    Bende, onlarla beraber tutulmayı izledim, Çoban Yıldızını gündüz gözüyle gördüm. Komşularımla gündüzün kısa gecesine şahit oldum
     
     
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:11   25 Ekim1999

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     34KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    BİZDEN SİZE
    Bu sayımızı; yazılarımızı, karikatürlerimizi ve resimlerimizi veren yazarlarımıza, yani kendimize ayırdık. Bizlerin  bir çoğunu, siz  okuyucularımız gayet iyi tanımaktasınız. Çünkü  biz birbirimizi biliyoruz.
    Eski  mesleğimde; bu  sayımızda yapan hiç bir periyodiğe rastlamadım. İlk olarak Çorumlu 2000 dergisinde olduğunu zan ediyorum. Yazarlarımıza standart bir soru dizini verdim, bu soru düzeni  içerisinde, aynı dizinler içerisinde sualleri cevapladılar. (Birkaç yazarımız müstesna) Bu dizini aşağıya alıyorum:
    1-Kısaca hayat hikayenizi anlatır mısınız (Doğum tarihi,Hangi okulları bitirdiniz)?
    2-İlkokul sıralarında hangi meslek dalına atılmayı hayal ederdiniz. Bu hayalinizi ne kadar gerçekleştirebildiniz?
    3-Seçtiğiniz meslekten başka bir işte çalıştınız mı, son çalıştığınız meslek dalında başınızdan geçen önemli bir olayı kısaca anlatır mısınız?
    4-Öğretmenliğin/mesleğinizin size sağladığı avantajları yeni yetişen gençliğe önerir misiniz?
    5-Yazı yazmaya sizi kim teşvik etti ve ilk yazını nerede yayımlandı?
    6-Şu anda yazı yazmanızdan dolayı herhangi bir ödül aldınız mı?
    7-İdealiniz muhakkak vardır. Bu idealinizi bize anlatır mısınız ve bu idealinizi gerçekleştirdiğinize inanıyor musunuz?
    8-Herhangi yayımlanmış bir çalışmanız kitap halinde basıldı mı?
    9-Hangi dallarda yazı yazıyorsunuz, hangi süreli yayınlarda yazılarınız yayımlanıyor?
    10-Bu soruların dışında başka eklemek istediğiniz bilgiler varsa lütfen söyleyiniz?
    Saygılarımla.
     
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:12   25 Aralık 1999

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     35KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    NELER  OLUYOR HAYATTA
    Birinci sayı, ikinci sayı derken işte yine bir yeni sayı daha  meydana getirdik ve okuyucularımızın karşısına çıktık. Mübarek  günler geldi geçti. İşte yeni bir gün, yeni bir heyecan günü, Kurban Bayramı geliyor. Tüm İslam aleminin Ülkemizin, Milletimizin ve ÇORUMLULARIN  kurban  bayramını candan kutlarım. Birlik ve beraberliğimizin bozulmaması için Rabbimden niyaz ederim.
    Yazarlarımızla bir toplantı yapalım dedik. Birbirlerini biraz daha iyi tanısınlar. Biraz daha kaynaşsınlar diye düşünmüştüm. Düşündüm de ne oldu? Çok iyi oldu. Yazarlarım duyarsız kalır zannettim, fakat; ummadığım katılım oldu, hemen  hemen yarı yarıya. Osmancık’tan kalkarak gelen yazarlarımız teşrif ettiler. Tanış oldular, konuştuk, konuştular. Toplantımızın gündemi yoktu. Her  konu konuşuldu.  Bu  dergi elinize geçtiğinde iki ayı geçmiş bir zaman dilimini geride kalacak .Toplantıda; DERGİ  İÇİN BİR YARDIM  İSTEDİM. Neydi  bu  isteğim ?  Gayet tabii bir istek. HER YAZARIM BU DERGİNİN YÜRÜMESİNİ İSTERSE  2  veya daha fazla abone bulsundu dileğim. Arkadaşlarım da bu toplantılar her ay olsun istediler. İstediler amma... amma sı var.
    Tenkit yapılması ve  dozu:  Toplantıda dedim ki: Arkadaşlar, ben hatalarımı biliyorum beni tenkit edin  fakat; hatasını bilen kişiyi neden tenkit ediyorsunuz?
    Bence bu tenkit değil eziyet bence.  BUNDAN SONRA  YAZILARININ DAHA GÜZEL; KENDİLERİNİ  YAZDIKLARI GİBİ ÇIKMASINI İSTEYEN ARKADAŞLAR YAZILARINI  Microsoft Word, Corel DRAW 8,  Microsoft Excel gibi  programlarda  yazarak ya da yazdırarak disketle dergimize ulaştırsınlar.
    Yazarlarımızdan Raşit YÜCEL Beyefendi  yaptığı TV programa konuk olarak beni davet etti. Bende davete icabet ederim fakat yazar arkadaşlarımın da katılmak isteyenleri konuk eder misiniz diye sordum, olumlu cevap  alınca; İkinci bir toplantı yapılması  gereğini   duydum.  Epeyce  yazarım katıldı. Raşit Beyin davetine kendilerinin de katılmasını istediysem de mazeretleri nedeniyle katılamadılar. Bu  programa beni konuk ettiği için Raşit Beye teşekkür ederken, Hilal 1  TV  Kanal  19 çalışanlarına da teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
    - ÇORUM küçücük, hem de pek küçük şirin bir şehir. Bu yıl  yağan kar Çorum'un başına neler getirdi,neler? Bir çok Çorumlu buzdan dolayı kaydı, birçoğu bir yerlerini incitti. Bir çoğu ise  hastanelerde kırıklarını çıkıklarını sardırdı. Ana cadde bile epey  zaman buz mücadelesine mahzar olmadı. Bir sürü yoktan bahaneler ileri sürüldü. İşte Çorum bunun için küçücük kaldı.
    Dergimiz yazarlarından Sayın Yaşar SOLAK Beyefendinin ikinci şiir kitabı yayına hazırlandı. İş bittikten sonra bizimde tesadüfen haberimiz oldu.Yayınevimin ISBN numarasını vermeyi teklif ettim, kabul etti. Kitabı basacak arkadaşa da söyledik ki; 1. Forma ile kapak  baskısını sona bırakın, ISBN nosu gelince baskıya geçersiniz. Kültür Bakanlığına Müracaat  ettik, telefonla  ISBN nosunu aldık, Yaşar Beye  telefonla bilgi verdik. Birkaç gün sonra matbaadan birisi aradı. Kitabın 1. Forması basıldıydı, ISBN yi sadece kapağa bassak ne dersiniz diyince, iç kısmında da ISBN nin olması gerektiğini, sadece kapakta ISBN bulunursa ISBN’nin geçersiz olacağını, ISBN numarasının da Gürsel Yayınevine ait olduğunu, kitap içinde ISBN olmazsa sadece dış kapakta bulunması halinde Yayın evimin  sorumlu olacağını söyleyerek sadece dış  kapağa  ISBN  numarasını basmamasını söyledim. Bakalım ne olacak? İnşallah iyi ve yararlı olur. Yaşar Beyi tebrik ederim.
    Yayınevimiz; basıma hazır olan Ayşe ÇOBAN  Hanımefendinin ve Ümit UZEL Beyefendinin de  kitaplarının  ISBN  numaralarını almış  bulunmaktadır. Diğer yazar arkadaşlarında kitaplarını bastırırken yukarıdaki yanlışlıkları yapmamaya özen göstermeleri gerekir, bu konuya böylece açıklık getirmiş oldum.
     
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:13   25 Ocak 2000

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     36KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    ÇORUMLU 2000 İÇİN NELER DEDİLER?
    Derlediğim tanıtım ve yazılar aşağıda aslının aynı olarak alıyorum.
    Okurlarımızın da;  bizi tanıtanları, bizi tanıyanları, tanımaları ve bilmeleri için bu derlemeyi yayımlamayı bir borç bildim.
    6 Ağustos 1998  Çorum Hakimiyet Gazetesi: Çorum Kültür  hayatına bir dergi daha katılıyor. Çorumlu 2000 Kültür, Tarih, Sanat ve  Edebiyat Dergisi. Çorumlu 2000 Kültür, Tarih, Sanat ve  Edebiyat Dergisi yayın hayatına giriyor.
    Gürsel Yayınevi adına Mahmut Selim Gürsel yaptığı açıklamada  Derginin tanıtımı amacıyla 7 Ağustos 1998 günü saat 18.30'da tanıtım toplantısı yapılacağını bildirdi. Toplantı Osmancık Caddesi Ölçek İş Merkezi 27/34 adresinde gerçekleşecektir.
    8 Ağustos 1998  Çorum  Hakimiyet Gazetesi: Çorumluyla 2000'lere yolculuk başlığı ile : Çorumlu  2000  Kültür,Tarih, Sanat ve Edebiyat Dergisi, dün yapılan toplantı ile basın, kültür çevresine tanıtıldı...
    10 Ağustos 1998  Merhaba Gazetesi: Çorumlu 2000 Kültür, Tarih, Sanat ve  Edebiyat Dergisi geçtiğimiz Cuma günü saat  18.30'da  Osmancık Caddesi Ölçek İş Merkezi 27/34 adresinde yapılan bir tanıtım toplantısıyla teşhir edildi. Gürsel Yayınevi adına Mahmut  Selim  Gürsel'in tanıtımını yaptığı dergide çok sayıda tanınmış Çorumlu kültür adamları yazarlar yer alıyor...
    10 Ağustos 1998 Çorum Hakimiyet Gazete’sinde bir şiiri  yayımlanan Sayın Cuma Türkmen Bey: Çorumlu 2000 Dergisini çıkaran Selim Gürsel Bey'e ve çıkan derginin yayın hayatının başarılı geçmesini diler, emeği geçenlere teşekkür ederim.
    Çorum Haber Gazetesi: Daha önce "Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar" ve,"Çorum 1997" kitaplarını yayımlamış olan emekli kütüphaneci Mahmut  Selim  Gürsel, "Çorumlu 2000" isimli derginin  ilk sayısını çıkardı. Kuşe kağıda basılan 28 sayfalık dergiye,1938-1946 tarihlerinde 61 sayı çıkan "Çorumlu" dergisinden esinlenerek "Çorumlu 2000" adının verildiği bildirildi...
    Kıyı Dergisi: Eylül 1998 150. Sayısında Çorumlu 2000 Dergisinin kapağını yayımladı.
    1 Aralık 1998 Çorum Hakimiyet Gazetesi: Çorumlu 4. Sayısını çıkardı...
    5 Ocak 1999  Çorum Hakimiyet Gazetesi: Çorumlu 2000 yoluna devam ediyor...
    23  Şubat  1999  Çorum   Hakimiyet Gazetesi:Çorumlu 2000 6. Sayısını çıkardı...
    6 Nisan 1999 Çorum Hakimiyet Gazetesi: Çorumlu 2000'in 7. Sayısı çıktı... 
    25 Mayıs 1999 Çorum Hakimiyet Gazetesi: Çorumlu 2000'in 8. Sayısı çıktı...
    6 Aralık 1999 Çorum  Hakimiyet Gazetesi: Çorumlu 2000 Dergisi yazar kadrosu toplandı. Başlıklı yasızında:  Çorumlu  2000 Dergisi yazar ve çizer kadrosu önceki gün Ölçek İşhanındaki dergi merkezinde toplandı.
    Çorumlu  2000 Dergisinin sahibi Mahmut Selim Gürsel'in  öncülüğünde toplanan dergi yazarları, bu güne kadar yapılan çalışmalar, bundan sonra yapılacaklar hakkında istişare yaptılar.  Çorumlu  2000 Dergisi Sahibi Mahmut Selim Gürsel, derginin yazar kadrosu ile görüş alışverişinde bulunmak için toplandıklarını söyledi.
    6 Aralık1999 Çorum Haber Gazetesi: “Çorumlu 2000 Dergisi” yayın ekibi bir araya geldi başlıklı yazısında: Çorumlu 2000 Dergisinde yazıları yayınlanan edebiyat ve Çorum sevdalıları önceki gün bir araya gelerek, gelecek üzerine konuştu.
    Ölçek İş Merkezinde Derginin Genel Yayın Yönetmeni Mahmut Selim Gürsel’in bürosunda toplanan yazarlar, özellikle abone artırımı ve gelir getirici faaliyetler üzerine görüş alış verişinde bulundular.
    Çorumlu 2000 Dergisinin mutlaka yaşatılması gerektiğinin  vurgulandığı toplantıda, yayına girecek konuların seçimi hakkında da görüşler ortaya döküldü.
    TSO eski Başkanı  Ümit Uzel, Sanatçı Hasan Tuluk, Karikatürist Uğur Pamuk, çocuk öyküleri yazarı Muzaffer Gündoğar, İsmail Pamuk gibi tanınmış isimlerin katıldığı toplantının verimli geçmesi için çaba gösterilmesi konusunda görüş birliğine varıldı.
    6 Aralık 1999 Merhaba Gazetesi: Cumartesi günü Ölçek İş Hanı’nda saat 14.00’te toplanan Çorumlu 2000 Dergisi kadrosu birinci kuruluş yıldönümünü kutladı.
    Kültür, Tarih, Sanat ve Edebiyat ağırlıklı olarak aylık yayın yapan derginin önümüzdeki döneminde nasıl bir yayın çizgisi takip edeceğinin konuşulduğu toplantıya yazarlardan, derginin sahibi Mahmut Selim Gürsel, Ümit Uzel, İsmail Pamuk, Adnan İlhan, Uğur Pamuk, Erman Yıldırım, Osman Ünsal katıldı.
    Toplantı konusunda bilgi veren M. Selim Gürsel, ”Şimdiye kadar ayda bir kez olsun toplanmayı hep düşündük. Ama bu güne kadar bunu başaramadık. Bundan sonra her ay toplanmaya ve dergiyi konuşmaya karar verdik,bunu sürdüreceğiz” diye konuştu.
    M. Selim Gürsel, toplantının amacı hak kında da, ”Önümüzdeki  yayın hayatında, dergiyi ne yapalım, nasıl çıkaralım sorularına cevap arayacağız. Aramızda bulunan büyüklerin önerilerini alacağız”  Şeklinde açıklamada bulundu.
    6 Ocak 2000 Merhaba Gazetesi: Çorumlu 2000 yazarlarını tanıttı....
    7 Ocak 2000  Çorum  Hakimiyet Gazetesi: Çorumlu 2000 12 dedi....
    12 Ağustos 1998 Tarihli Dost Haber Gazetesinde bulunan köşesinde yazan;         

    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:14   25 Şubat 2000

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     37KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    “ÇORUMLU 2000 DERGİSİ” Sayın Ümit UZEL  
    Mahmut Selim GÜRSEL; önceden tanıdığım bir arkadaşım.  Kendisinin Çorum'la ilgili araştırma özelliğinde kitapları var.
    Son kitabını yayınlamadan önce kendisine yardımcı olmaya çalışmıştım. Özellikle reklâm  konusunda. Ama; her zaman söylediğim bir söz ekleyerek "Çorum iş alemi maalesef reklâmı fazla sevmez" demiştim.    
    Nitekim; bu sözümün  doğruluğunu  Sn. Gürsel de anladı. Aynı sıkıntıyı yeni çıkarttığı "ÇORUMLU 2000"  Dergisinde de yaşadı ve  de yaşayacak.
    Çorum'un  kültür hayatında büyük bir boşluğu dolduracağına inandığım, belli bir görüşün ve düşüncenin esiri olmayan dergi için Çorumlular olarak, hepimizin yardımcı  olmakmecburiyetimiz var.
    Aksi halde, daha önceleri yaşadığımız örneklerde gördüğümüz gibi, birkaç sayı sonra kapanır gider. Bu nedenle iş aleminin ve Çorum halkının hem reklâm, hem abone desteği gerekmekte.
    Hatta bu desteğe, eli kalem tutan arkadaşlarımızın yazıları ile katılmaları, hem okur sayısını artıracak, hem de kaliteyi yükseltecektir.
    Mahmut Selim GÜRSEL "SUNUŞ" yazısının son bölümünde "BEKLENTİLERİM" diyerek şunları yazıyor:
    "Çıkartmaya çalıştığım derginin abone sayısını artırmak, şimdilik kapakla beraber 32 sayfa olan dergiyi 48 sayfaya çıkartmak, dergi arka kapak ve içi ile dergi ön kapak arkası ve dergi içine 4-6 sayfayı geçmemek şartıyla reklâm alarak derginin devamını sağlamaktır.
    Türkiye ile yurtdışında bulunan bütün Çorumluları dergi ile  haşır neşir etmek, kaynak sağlayabilirsem dergiyi parasız olarak da ğıtımını yapmayı amaçlıyorum. Şimdilik derginin kaynağı  olarak, abone ağırlıklı çalışmalar yapmaktayım. İleride reklâm gelirini çoğaltma imkânı bulursam, siyasi ağırlıklı ve güncel ikinci bir dergi çıkartmayı düşünüyorum"
    Kimsenin, hele  Sn. GÜRSEL'in hevesini hiç kırmak istemiyorum. Fakat  arkadaşımın yoğun çabasına bizler yeterince destek olmazsak, bu  dergi de  birkaç sayı sonra tarihin tozlu raflarındaki yerini alacak.
    Kendi ifadesine göre yaptığı iş "DONKİŞOT"luk.
    Gelişelim, kültürümüz artsın, çağa ayak uyduralım  diyorsak, yardımcı olmak görevimizi gereği gibi yerine getirmeliyiz.
    İlgilenenler için adres ve telefon Mahmut Selim GÜRSEL Osmancık Cad. Ölçek İş Merkezi
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:14   25 Şubat 2000

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     38KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    "ÇORUMLU 2000"DERGİSİ ÜZERİNE
    Sayın Halil GÜLEZ Dost  Haber  Gazetesi 27 Temmuz 1999 Salı günü "DEĞİRMEN" adlı köşesinde yazan:
    Uzunca bir süredir yazma fırsatı bulamadım. Sahipliğini Mahmut Selim GÜRSEL'in yaptığı "ÇORUMLU 2000" Dergisi onca hengame arasında 7. Sayısını da yayınladı.
    Bizzat içinde yaşadığım için biliyorum Çorum'da bir yayın organının yayın hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi hiçte kolay olmuyor. Hele de  Kültür, Tarih, Sanat ve Edebiyat dalında yayın  çıkarması çok emek isteyen bir iş olmasının yayında, getirisi de az olan, hatta hiç olmayan bir uğraş dalı.
    Bu tür yayını çıkarmak sadece çıkarmanın özverisi ve işi  sevmesine bağlıdır. Bu çerçevede de ğerlendirdiğimizde Sayın Gürsel'in "ÇORUMLU 2000" Dergisini çıkarması hiçte küçümsenmeyecek bir olay.
    Sakın bu  yazıyı yağcılık olsun diye yazdığım sanılmasın. Çünkü Sayın Gürsel'le hiç tanışıklığım da yok.
    Çorum; Kültürel yapısının gelişmişliğine rağmen, ne yazık ki  kültürel gelişmişliği sosyal yaşamına istenilen ölçüde yansımıyor. Durum böyle olunca da başta sanat olmak üzere bir çok sosyal aktifte de karşımıza ilgisizlik ve boş  vermişlik çıkıyor. (İlgisizlik ve boş vermişliğin kime yararı dokunuyorsa)             
    Her insanın toplumda belli bir yeri vardır. Toplumda saygınlık  kazanan  insanların her ne kadar saygınlıklarını para ve diğer yargılarla kazandığı sanılsa da, asıl saygınlığın; kültürel ve sanatsal  ve  sosyal  aktiftelerinde yattığı gerçeği unutulmamalı.
    Günümüzde de kültürün ölçüsü her ne kadar iyi bir televizyon izleyicisi olarak algılansa da, kültürlülüğün yolunun araştırmadan ve okumadan geçtiği göz ardı edilemez.  
    2000'li yıllara adım atmaya hazırlandığımız şu son  günlerde  bizlere gerekli olan vıcık vıcık siyaset değil kültürümüzdür.
    Zaten siyaseti vıcık vıcık yapan siyasilere katlandığımız  kültürsüzlüğümüzün bir ürünü değil mi?
    Dünü  bilmeden  bu  güne yön verme-miz olanaksız. Dünü öğrenmenin ve bu günle özdeşleşmenin yolu da kültürden geçer.                
    Kültür de;bağnazca  takılıp  kalınacak bir şey değildir. Kültür  geçmişin  yanlışları ve doğrularıyla bu günün yanlış ve doğrularını iç içe geçiren bir bilim dalıdır.
    Yukarıda izah etmeye çalıştığım gerekçeleri göz önüne aldığımızda Sayın Gürsel'in  "ÇORUMLU 2000"  Dergisi Çorum'da çok önemli bir boşluğu doldurduğunu söylememiz olası.
    Günlük yayınlanan gazetelerin hay-huylar içinde sürüp gittiğini göz önünde bulun durduğumuzda  Sayın Gürsel'in "ÇORUMLU 2000" Dergisinin önemi daha iyi kavranmalı.       
    Dergide ele alınan konuların bir çoğu Çorumluların büyük çoğunluğu tarafından bilinen şeylerden değil. Bilinmeyeni Öğrenmenin yolu da  bilene ve aracılık edene destek vermekten geçer.
    Sayın Gürsel'in de belirttiği gibi, her eline kalem alanın da  bildiğini parayla satmaya çalışması kabul  edilir bir davranış değildir.
    Bininci sayısından itibaren dikkatle izlemeye çalıştığım "ÇORUMLU 2000" Dergisi her yeni sayısında daha da iyiye gidiyor.
    Sayın  Gürsel'i  ayrıca Çorum'da bu yönde bir yayına karşı had safhaya varmış ilgisizliğe rağmen inatla çıkartmayı sürdürdüğü için de kutluyorum.
    Yeter ki  Çorumlular Dergiye sahip çıksın ve desteklesin.
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:14   25 Şubat 2000

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     39KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    Sayın Hacı CELEBCİ
    Merhaba  Gazetesi  23 Kasım 1999  tarih ile köşesinde yazan ;
    Kucak  dolusu  "Merhaba" gazetesini alıp; işyerini ve  tek tek evleri dolaşıp "alın size" ücretsiz olarak bu gazeteyi bırakıyorum denilse; sanıyorum hiç kimse geri çevirmez; alır, bir kenara koyar gazeteyi.
    Yerel bir gazete okumanın gerekliliğine inanmamış bir kimse için gazetenin (elinin altında) bulunup bulunmaması fark etmez.
    Yerel anlamda, neler olup bittiğini, ilimizin  sorunlarını, sorunlara sunulan çözümleri öğrenmek, dışımızdaki yaşamı merak etmek duyarlı olmayı gerektirir. Her şeyin bir bedeli var yaşadığımız ortamda. Elbet bir yerel gazete okuyor olmanın da bedeli var. Bin bir emekle ortaya çıkarılan gazetenin ömrü günlüktür. Gazete fiyatlarını fazla bulan insanlarımızın sayısı azımsanamaz. Haklıdırlar da. Gazete fiyatının rakamını nelerle kıyasladığımıza bağlıdır, fazla ya da az olması.
    Gazete çıkartmak bir gönül işi, bir hobi olduğu gibi; tamamen ticari amaçlı olması da söz konusu olabilir. Her iki durumda da önem li olan şudur. Özlemle, gazetesini bekleyen okuyucuya; temiz  baskılı,"ödenen paraya" değecek içerikte bir gazete ulaştırabilmektir. Mükemmel denilebilecek kaliteyi tutturmak ne yazık ki; parasal olanakların yerinde olması gerekmektedir. Dar olanaklarla, ama en güzelini vermeye çalışanları da  tebrik etmek, onları cesaretlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
    Herkesin dağlar gibi sorun ve sıkıntı ile didiştiği bir ortamda; yerel gazete çıkaranların sorunları da o oranda katmerlidir. Abone sıkıntısı,mevcut abonelerden, para ödemeyenler, reklam ücretini  vermekte imtina edenler, kağıt temini, çalışanların sorunları vb. hangisini saymalı..?
    Kazanamamaktan, yoksulluktan vb. Yakınır dururuz. Herkes bilir ki, pek çok alanda gereksiz sayılabilecek birçok paralar harcayabilmekteyiz. Fuzuliye giden paralar üst üste  konulduğunda; tahmin ediyorum ki, o paranın onda biri kadar bir rakamı gözden çıkar mış olsak, en az bir yerel günlük gazeteyi elimize alıp okuma şansımız olur.
    GELELİM 2000
    'Değerli  okurlar! Şimdilik, yerel günlük gazetelerimiz yayın yaşamına devam ede bilmekteler. Umutlar o ki, sıkıntılar bir gün aşılabilir ...?
    Ama Çorum'da öyle bir pırlanta yayın ürün var ki, S.O.S işareti veriyor. "ÇORUMLU 2000"  Bu dergi inanarak söylüyorum ki, Çorum'da bir boşluk doldurmaktadır. Aylık çıkan bu dergi "Kültür, Tarih, Sanat ve Edebiyat" alanında yine Çorum'a özgü değerli yazıları, değerli yazarlarının kalemlerinden sunulmaktadır. Derginin sahibi  "değerli  insan" Mahmut Selim Gürsel "bir  idealin peşinden" eline bir  yufka ekmek dürümü alıp koşarak geldi bu günlere.
    Emekli bir Çorumlu. Yeri geldikçe, emekli maşını bile hasretti idealinin yoluna. Ancak  "Çorumlu  2000"  Dergisinin 11. Sayısında  M. S. Gürsel  bakın ne diyor? "Ticari düşünmemenin sıkıntısını şimdi yaşıyorum!". Bu dergi için iane toplamıyorum! 11 sayı Çorumlu 2000'i BEN omuzladım. Artık  biraz da Çorumlular Çorumlu olurlarsa  bu  karık başa varacak. Bu  sayı sondan bir olmasın.
    Büyük  bir sitem ve kırgınlık var. Derginin ederi 500 bin Tl. Ayda bir, güzel bir dergiyi, hem de  Çorum  kokan, Çorum'u anlatan, her şeyi ile Çorumlu olan "Çorumlu 2000" Dergisini gelin öldürmeyelim. Yaşatalım O' nu. İlgisizlerin ilgisini çekmek, ilgilileri de daha çok destek olmaya çağırıyorum.
    Derginin yazarı, Osman ÜNSAL Beyefendinin yine 11. Sayıda yer alan yazısından şu  paragrafı  iletmek istiyorum siz değerli "Merhaba" okurlarına:
    "Çorumlu  2000 Dergisini almak, okumak, okutmak, eşimize, dostumuza tavsiye ve hediye etmek, reklam vererek destek olmak. İşte yapmamız gereken küçücük şeyler bu kadar basit"  Osman  Hocaya aynen katılıyorum.
    Evine ekmek parası götürmekte zorlanan insanlarımıza dergi al, gazete al şeklinde ki tavsiyeler haksızlıktır. Her gün ama zevkine; milyonların harcanmasında beis görmeyenler; duyarlı Çorumlu  hemşehrilerimizi de; özellikle göreve çağırıp; sisli, puslu havalarda bir yıldız yaşatılması konusunda  duyarlı olmaya çağırıyorum.
    Son söz! "Midemizi" doyurmak için bir takım besinler gereklidir, buluruz da; ancak beynimizin açlığını gidermek  için, zahmet edip, zaman ayırıp, bedel verip okumak gerekir" (?)   
    Hadi, "Çorumlu 2000" dergisinin 20'den çok yazarı, ne duruyorsunuz önce siz!         
    Bu yazıyı okuyup ta herhangi bir tepkide bulunmak isteyenlere;
              Tel:0-364-212
     
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:14   25 Şubat 2000

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     

     40KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    ÇORUMLU 2000 İÇİN NE DEDİLER VE
    Görüleceği üzere, benim haberdar olduğum  ÇORUMLU 2000  Kültür, Tarih, Sanat ve Edebiyat Dergimiz için Mahalli basında  yayınlanan yazıları aktarmaya çalıştım.
    Yine buradan; Sayın Gazete yönetici arkadaşlarımın, dergimiz  hakkında yazılacak her türlü yazılar ve bilgiler hakkında da Yayınevime bilgi ver melerini rica etmektir. Bence; herhangi bir özem ve tüzel kişi ve kuruluş hakkında yayım yapılınca o ki şinin, gazetenize abone olmadığı düşünülerek; yayımladığınız yazı  hakkında bilgisi olması gereklidir diye düşünüyorum.
    Her şey için teşekkür ederken, bizim hakkımızdaki yazılara  elime geçmediği için yer veremediğim içinde tekrar özür dilerim.
    Burada bazı değerlendirmeler yaparak başınızı ağrıtmak  istemem. Bu  derginin ne olduğunu benden başka hiç kimsenin   tahminden başka bir kanaatının olduğunu adım gibi bilmekteyim.
    Bu yazılardan sonra da değerli yazar arkadaşlarımın tenkitlerini sizlere sunmak istiyorum.
    Bu tenkitlerin tamamı doğrudur. Evet; hep sinin doğru olduğunu kabul ediyorum. Burada yazılı olan bilgilerin, satır eksiklikleri ile, yanlış yazılımlar ile olduğunu biliyorum.
    Bu yazıyı yazdığım şu anki tarih ve saati size belirtmek  istiyorum: 25 Şubat 2000, bilgisayarımın saati  ise şu an  00.51’i gösteriyor. Şu ana  kadar dergide yayınlanmak için gelen yazı ise 4ADET  Bu yazıların bir tanesi bu gün yani; 24 Şubat’ta geldi. Dergimiz güncel olayla ilgili yazılar yayınlasa, yazarlarım haklı derim.  Bizim dergimiz Tarih, Kültür, Sanat ve Edebiyat üzerine olduğunu her dergimin başlığında belirtiyoruz (!)
    Ben istemem mi? Yazıların bu  gün itibariyle 25. Sayının yazıları  olsun.  Bende rahatça yazıp, arkadaşlara kontrol için versem ve kontroldeki hataları, eksiklikleri el birliği ile düzeltsek dergimizde bulunan bu eksik görülen kısımlar olmazsa daha iyi olmaz mı?
    Olur elbet. Fakat; geciken yazılarımızın öyleleri var ki; baskıya yolladığım gün elime geçen ve  hatta, yazı yollayacağını belirten arkadaşlarımızın yazıları gelmediği için yine bu saatlerde yazı yazma mecburiyetinde kalmam ve acaba ne kadar sağlıklı bir dizgi yapılacağını düşünebiliyormusunuz?
    Bu güne kadar olan hatalarım ve bu günden sonraki hatalarımız, dizgiyi yapan ben ile, sizin de yazılarınız hatanızın olduğunu, siz de lütfen kabul ediniz.
    Tenkitlerinizi yine bekliyorum. Teşviklerinizi görmek istiyorum.
    Bir de; sadece benim hatalarımı değil, mümkünse birbirlerimizin hatalarını yazalım.
    Adnan İlhan Bey’in bu  sayfadan sonraki yazısından bir alıntı ile  ve bu alıntıyı tersyüz ederekte siz yazarlarımıza sormak istiyorum:
    ”Yoksa dergi sahipleri her istediğini yazabilir de, yazarlar yazamazlar mı? Yoksa dergi sahiplerine her şey mübah, yazarlara günah mı? Yoksa...?! “
    Saygılarımla.
     
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:14   25 Şubat 2000

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     41KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    KAPI NUMARANIZ BELEDİYE TARAFINDAN DEĞİŞTİRİLİRSE NE OLACAK ?
    Bugün; 20 Nisan 2000. Belediyemizde görevli iki Zabıta  Memuru ellerinde bulunan bir liste ile Osmancık Caddesi 27 numarada bulunan Ölçek İş yerinin iç kapı numaralarını değiştirerek  yeni kapı  numarası kayıtlarını yapmaya başladılar.
    Acaba ne yapıyorlar dedim?
    Neler yapmıyorlardı ki. İş Merkezinin içinde bulunan dükkanların kapı numaralarını ellerine aldıkları kalemle değiştiriyorlar. Acaba bu binaya oturma izni verilirken kapı numaraları dikkatlice kontrol edilmeden mi oturma izni verildi?
    Herhalde öyle oldu. Yada o günkü çalışan bir görevlinin hatası  bu gün düzeltilmeye kalkıldı. Yerine oturmuş olan kapı numaralarının  bu gün düzeltilmeye çalışılmakta. Gereken ne idi acaba? Hiçbir şey. Kimse ilgilenmedi bile. Tamamen dolu olan iş merkezinden belki de bir tek kul sormadı.
    Duyarsızlığın zirvesindeyiz nedense. Bugün hiç sesi çıkmayan esnaf ve ticaret erbabını, yarın neler bekliyor, biliyorlar mı acaba? Hayır bilmiyorlar..
    İncelemem sonuçları burada ikamet edenleri bekleyen işlemlerin tespit ettiğim bazılarını sunuyorum.
    Bu tespitimin sonuçları, burada ikamet edenleri ne kadar maddi  ve zaman kaybına uğratacağını biraz irdeleyelim.
    1-Bağlı olduğun oda kayıtınız. Bilindiği gibi esnaf ve ticaretle uğraşanlar bir odaya kayıtlıdır. Bir işlem yaptırdıkları zaman veya iş yeri değişikliklerinde bu kayıtlı odaya bilgi vermekle yükümlüdürler. Yapılacak nedir: Belediyenin yeni verdiği kapı numaram şu dur diyerek kayıtlı olduğu odaya bilgi veren bir dilekçe. Sonra ne olacak?  Oda size yeni iş yeri numaranızın kaydının düzeltildiğini söyleyerek  ticari sicil gazetesinde de bu kaydınızın tebliği için ilan vermenizin  gerektiğini söyleyerek Halk Bankasına şu kadar para yatırın diye yollayacak.
    2-Sicil Gazetenizde adres değişikliğiniz. Belirlenmiş ücreti yatırmanız için Halk bankasına gideceksiniz. Kuyrukta  bekleyeceksiniz, odanızın verdiği makbuz üzerindeki parayı  yatıracaksınız ve gazetede yeni adresiniz yayınlanacak.  Para  ve zaman kaybınız acaba ne kadar olacak? Ya sonra?
    3-Kullandığınız faturanızdaki adresiniz. İş yerinizde  kullandığınız faturanızda adresiniz varsa her fatura kestiğinizde kapı numaranızı değiştireceksiniz? Ya sonra?
    4- Yazar kasanız. Yazar kasanızın adresinde değişiklik  yaptırmak için kasanızın servisine müracaat ederek yazar kasa başlığını değiştireceksiniz. Para ve zaman kaybınız acaba ne kadar olacak? Ya sonra?
    5- Kullandığınız kaşeniz. Kullandığınız kaşenizde bulunan kapı numarasını değiştirmeniz gerekecek. Para ve zaman kaybınız acaba ne kadar olacak? Ya sonra?
    6- Telefon Müdürlüğü'ndeki kapı kayıt no  numaranız.  Telefon  Müdürlüğünün belki de bir cezasına uğrayacağız. Bu ceza olmazsa  bile telefon borç ödeme ihbarnameniz elinize geçmeyecek ve telefonunuz kesilecek. Para ve zaman kaybınız acaba ne kadar olacak? Ya sonra?
    7- Vergi dairesindeki kayıt numaranız. Burada adres kaydınızın düzeltilmesi için muhasebecinize bilgi vereceksiniz. Belki muhasebeciniz bu bilgiyi unutacak, denetim memurları sizi kontrole gelecekler, kapı numaranız değişik olduğu için muhtemelen  bilgi vermediğiniz için ceza yazıp gidecekler. Para ve zaman kaybınız  acaba ne kadar olacak? Ya sonra?
    8- Elektrik idaresi kayıtınız. Bu kurumada müracaatta   bulunmanız gerekecek. Büyük bir ihtimalle bu müracaatı pek çoğumuz unutacağız. Elektriğimiz kesilecek, açtırmak için uğraş  vereceğiz. Para ve zaman kaybınız acaba ne kadar olacak? Ya  sonra?
    9- Emniyet Müdürlüğündeki kaydınız. İş yerinizin kapı  numarasının değiştiğini bu  kurumada bildirmeniz gerekecek. Hakkınızda gerekli bir işlem için arandığınızda bulunmayacaksınız, belki bir ceza yiyeceksiniz, yada bir mahkeme kararından haberiniz olmayacak. Ya sonra?
    10- Banka hesaplarınızdaki adresiniz. Bankalarla az veya çok hepimizin ikili iliş kileri bulunmakta. Bu ilişkiler bu günün en büyük problemi olan para. Bankanız size ulaşamayacak, sizin bilginiz  olmayacak, fazladan paralar ödeyecek yada gelen paranızdan haberiniz olmayacak. Para ve zaman kaybınız acaba ne kadar olacak?
    Ya sonra?
    11- Posta adresinizdeki değişiklik. İşte en büyük kaybınız burada olacak. Neden mi? Yukarıda saymaya çalıştığım işlemlerin pek çoğu posta kanalı ile olmakta. Bu bilgilerin hiç birisi elinize geçmediği için acaba ne kadar zarara uğrayacaksınız?  Para ve zaman kaybınız acaba  ne kadar olacak? Ya sonra?
    12- Belediye ile olan işlemleriniz: Belediye levha kayıt  numaranız?  Belediye işyeri kayıt  numaranız? Belediye çöp vergisi kayıt numaranız? Varsa Belediye Su İdaresi kayıt numaranız vb. Sayın okurlarım! Kusura bakmayın, benim aklıma bu gün sadece bunlar geldi. Bunun dışında neler, neler çıkacak onu da ileride göreceğiz.
    Bir memurun hatasının düzeltilmesi için Belediyemiz; bizlere bu  kadar işkence yapmaya, bizi zaman ve para kaybına uğratmaya acaba ne kadar hakkı var?
    Bu yazıma Sayın Belediye Başkanımız acaba nasıl tepki verecek? Sayın Başkan!
    Sizi Çorumlular işlerini kolaylaştırmanız için ikici sefer seçti.
    Pösteki saymamız, sıkıntılara girmemiz ve en mühimi de MADDİ kayıplara girmemiz için seçmedi.
    Saygılarımla.
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:16   25 Nisan2000

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     42KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    BELEDİYEMİZİN İLGİSİNE TEŞEKKÜR EDERİM;
    YAZIŞMALARINIZIN  DAHA DİKKATLİ YAPILMASINI BEKLERİM
    Yazışma nedir?
    Ne işe yarar?
    Bir dilekçe veya bir sözlü istek olduğu zaman, bürokrasi için  olumlu veya olumsuz cevap vermek demektir.
    Aşağıda, Belediyemizin duyarlılığı ile beraber, oldu mu, oldu  mealinde bir cevabının aslının aynı olarak okuyucularımıza sunulmuştur.
    Baştan savma ve muhatabımız olmayan bir Müdürlük tarafından gelen yazının, bence muhatabı olan Sayın Başkandan gelmesi beni daha da mutlu ederdi. "Yinede; mesajımızın yerine ulaşması ve ilgilenilmesi Çorum Belediyesinin tepkilere karşı duyarlılığı  sevindirici olarak tarafımdan yorumlanmıştır.”
    Yazışmalar için daha dikkatli olunması, üstünkörü yazışmaların vereceği mesajların ne gibi tepkilere ve yanlışlıklara sebep olacağı düşünülerek ve kontrolden sonra gönderilmesi gerekir. Diyeceksiniz ki; senin derginde yazım hataları yok mu? Var elbette. Bunu ben biliyorum. 40 sayfalık dergimin içinde bazı  harf  düşüklüklerinin  olduğunu da görüyorum. Mesela: Mayıs 2000 tarihli Dergimin dördüncü sayfasında da böyle bir hatam bulunmaktadır.
    Gelelim aşağıda bulunan yazıda bulunan yanlışlıklara: 
    1) "Çorum 2000 Dergisinin denilmiş".Dergimin ismi ÇORUMLU 2000 'dir.
    2) Yazımızın  yayınlandığı  derginin yayın günü belli olmadığı gibi (Yazımın "Bu gün;20 Nisan 2000"  diye başlaması yanıltmış olsa gerek) Mayıs 2000 sayısıdır. 
    3) Yazımızın başlığı "Kapı  Numaranız  Değişirse Ne Olur" olmayıp; "Kapı Numaranız Belediye Tarafından Değiştirilirse Ne Olacak?" tır.  
    4) "Osmancık Cad. No:27 Ölçek İşhanınını" ibareniz yanlıştır.  Ölçek  İşhanı Osmancık Caddesinde DEĞİLDİR. Zannedersem; şimdiki Karadeniz Birliğin bulunduğu yerdedir. Osmancık Caddesi No 27'de  Ölçek  İş  Merkezi   bulunmaktadır.
    5) "Sorunlar  yaşatacağı bizim  tarafımızdan da tespit edildiği" cümle içinde geçmiştir. Ben ce bu  Problemimizin sizin tarafınızdan  dergimdeki yazım okuduktan sonra tespit edildiği kanaati bende daha, daha yüksektir. Gerekçesine gelince; bu problemlerin çıkacağını daha  önce  düşünmeniz  gerekmez miydi?  Bu problemlerin  ve yazışmaların gereği kalmazdı.
    6) "mağduriyetinizi" bu kelime sadece benim “sakalıma”  hürmeten  bu  uygulamadan geçildiği imajı vermektedir ki; ben buna katılamayacağım. Yazımı sadece kendim için kaleme almadım, bu  uygulama bütün  ÇORUM'u ilgilendirmektedir.
    Aşağıda  Yayınevimize  gelen 18. 05. 2000 tarih ve 272 sayılı yazıyı okuyucularımıza  sunuyorum.  Yazınızda  bulunan eksiklik yada hataların altı çizgili olarak yayınlanmıştır. 
    Saygılarımla.
    T.C.
                        ÇORUM BELEDİYESİ
    Birim: Zabıta Müdürlüğü
    Sayı: 272
    Konu: Numara Çalışması
    Tarih 18.05.2000
     Sayın Mahmut Selim GÜRSEL
    Çorum 2000 Dergisinin 20  Nisan 2000 Tarihli sayısına Kapı Numaranız Değişirse Ne olur Başlıklı yazısına cevaben; 10 Nisan  1927  Tarih ve 1003 Sayılı Binaların Numaralandırılması ve Sokaklara isim verilmesi hakkındaki Kanun ve bu Kanuna dayanarak 21 Mart 1963 tarihinde uygulanmaya konulan Numaralama  Yönetmenliğinin 11.nci Maddesine göre pasajlarda da Numaralama  yapılır. Pasaj birden fazla katlı ise zeminden başlanarak Yönetmenliğe uygun olarak 1P,2P,3P gibi Pasaj numarası verilir.
    D.İ.E.  22 Ekim 2000 tarihinde yapılacak olan Nüfus  Sayımında ön hazırlık olarak yapılan Numaralama Çalışması sırasında Osmancık Cad. No: 27 Ölçek İşhanınını işhanı yönetimi tarafından yanlış  yapılan Pasaj İç Numaraları düzeltilmek istenmiştir. Ancak yazınızda  belirttiğiniz gibi bununda  pasaj  esnafına çeşitli mağduriyet ve bürokratik sorunlar yaşatacağı bizim tarafımızdan da tespit edildiği ve daha önce kullanılmakta olan pasaj iç numaraların kullanılmaya devam edilmesi mağduriyetinizi önlemek amacı ile tarafımızdan uygun görülmüştür.
    Bilgilerinize rica ederim.
    Yusuf Şişman Zabıta Müdürü
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:17   25 Mayıs 2000

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     43KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    ERDİK ÜÇÜNCÜ YILA 
    Şükürler olsun. Teşekkürler ÇORUM' a. ÇORUMLU 2000 erdi üç yaşına. 
    Bundan 24 ay önce Çorum'da bir dergi çıktı. Birkaç Çorum sever yazıları ile destek verdiler. Birisi de bunları topladı, dizgisini yaptı, finansmanını sağlamak için gece gündüz zenbili sırtında, her türlü tenkitlere, her türlü alaylara, her türlü engellemelere rağmen yılmadı.
    Eşinin de desteği ile didindi, bir şeyler üretmenin hazını duyarak, sevinerek, üzülerek bu günlere gelindi. ÇORUMLU 2000 Dergisi 18. Sayısında üçüncü yaşına bastı.
     Başlangıçta renkli, pırıl pırıl birkaç sayı ile çıktı Çorumluların karşısına. Birkaç sayı imkânsızlıklar yüzünden 35-40 günde çıktı. ÇORUMLU 2000'in dört renkli kuşe sayfaları vardı. Sonraları hemşerileri renkli sayfalardan, renkli resimli kapaklardan, renkli reklamlardan hoşlanmadıklarını davranışları ile gösterdiler.
    ÇORUMLU 2000 12.sayısına kadar ısrarla renkli çıkmayı başardı. 13. Sayıda birisi, şapkasını önüne alarak maddi imkânını düşündü, bırakayım dedi olmadı, renkli çıkartmaya devam edeyim dedi, olmadı.
    ÇORUMLU 2000'i destekleyen hemşerilerini yarı yolda bırakmamak için, dergiyi siyah beyaz olarak çıkartmayı denedi. İnanır mısınız; birisine hemşerilerinden 13 sayı ile 17 sayılar arasında geçen süre içinde sadece ve sadece 5 okuyucusu tekrar renkli olarak çıkartmasını istediler. NE ACI DEĞİLMİ?
    Erdik üçüncü yıla. Rabb'imiz izin verir, sağlığımız yerinde olursa daha başka üçüncü yıllara erdirmeye çalışacağız.
    Son üç sayımızı Çorum'da bastırdık ve baskısını Çorum'da yaptırmaya devam edeceğiz.
    ÇORUMLU 2000 Dergimiz inşallah aylık olarak yayınını sürdürmeye devam edecek. Diyeceksiniz ki dergi; neden 24 ayda 25.sayı değil de 18.sayıda kaldı. Bunu şöyle açıklamam gerek. Evet! Haklısınız bu dergi 18.sayıda kalmayıp 25 sayı ile karşınızda olması lazımdı.
    Gecikmemizin başlıca sebebi, maddi olarak desteklenmememiz, yazarlarımızın yazılarını geciktirmeleri, matbaanın basımı geç bırakması ile dergimiz sayı bakımında güdük kaldı.  Bize neler dediler (içinde kısa cevapları):
    "Zoraki dergi satıyor. (kimseye zorla dergi satmadım)" ,
    "Çantalı yine geliyor.(dergileri poşette taşıyacak değilim)" ,
    "Bu dergiyi hangi amaçla çıkartıyorsun? (amacım Çorum'u tanıtmak)",
    " Emekliliğinin tadını çıkartacağına yatta keyfine bak. (emeklilik yan gelip yatmak değildir)",
    "Sen babandan bile para istemezdin dergi için nasıl para istiyorsun? (babamdan bile kendim için hiçbir şey istemedim, fakat derginin yürümesi için istiyorum, kemdim için değil)",
    "Çorum'un kültür hayatında büyük bir boşluğu dolduracağına inandığım, belli bir görüşün ve düşüncenin esiri olmayan dergi için Çorumlular olarak, hepimizin yardımcı olmak mecburiyetimiz var....
    Kimsenin,  hele Sn. GÜRSEL'in hevesini hiç kırmak istemiyorum. Fakat  arkadaşımın yoğun çabasına  bizler yeterince destek olmazsak, bu  dergi de  birkaç sayı sonra tarihin tozlu raflarındaki yerini alacak. (Desteğiniz  yazılarınızla devam ediyor)",
    " Bu tür yayını çıkarmak  sadece çıkarmanın özverisi ve işi  sevmesine  bağlıdır. Bu çerçevede değerlendirdiğimizde  Sayın Gürsel'in 'ÇORUMLU 2000'  Dergisini çıkarması hiçte küçümsenmeyecek bir olay. Sakın  bu  yazıyı yağcılık olsun diye yazdığım sanılmasın.
    Çünkü Sayın Gürsel'le hiç tanışıklığım da yok. (Evet  sizinle  bu  yazınızdan  sonra  tanıştık)",
    " Ama  Çorum'da öyle bir pırlanta yayın ürün var ki, S.O.S işareti veriyor. 'ÇORUMLU 2000'  Bu  dergi inanarak söylüyorum ki, Çorum'da bir boşluk doldurmaktadır. Aylık çıkan bu dergi 'Kültür, Tarih, Sanat ve Edebiyat' alanında yine Çorum'a özgü değerli yazıları, değerli yazarlarının kalemlerinden  sunulmaktadır.
    Derginin sahibi değerli insan Mahmut Selim Gürsel bir idealin peşinden eline bir yufka ekmek dürümü alıp koşarak geldi bu günlere.
    Emekli bir Çorumlu! Yeri geldikçe, emekli maşını bile hasretti idealinin yoluna.(görüşünüzün peşindeyim)",
    "Hele bu yayını 1 yıl kesintisiz 10-11 sayı yayınlayacağına o birkaç kişi de inanamıyordu. Ama O; inancın, iradenin, direncin ne olduğunu, idealizmin gücünü gösterdi. (inanmak, yapmaktır)",
    "Evliya Çelebisi Mahmut Selim Beyle karşılaştım.(o payeye  ermem için daha erken)",
    " Mahmut Selim GÜRSEL'İN nasıl davranacağı belli mi olur? (bu yaşıma kadar tutarsız bir iş yapmadım, sözümden de hiç dönmedim)”
    Erdik üçüncü yıla. Saygılarımla.
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:18   25 Haziran 2000
     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     44KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    YÜZEYSEL TEMİZLİK DEĞİL; CEVRESEL GENEL TEMİZLİK YAPALIM           
    İlimiz; belki de dünyanın en temiz, en sıhhi şehirlerinden birisi
    olarak bizlerce yüzeysel olarak bilinmektedir.
    Bu  ünümüzü, birkaç sene önceye kadar koruyor görünmekteydik. Şimdi ise, dış görünüşümüz yinede temiz
    görülmekle beraber maalesef diğer olumsuz ve dikkatsizlik yada, ihmal sayılabilecek birkaç tesisle maalesef kirlenmektedir ve  sağlığımızla oynama aşamasına gelmiştir.
    Sizlere iki örnek vermek istiyorum: Ankara asfaltı yol ayrımına çok yakın iki tesisten sizlere bahsetmek istiyorum. Bu tesisler ne yazık ki Çorum Belediyesine ait işletmelerdir.
    Bunlardan birisi Belediye olan Çöp Konteynır İstasyonu. İkincisi ise; yine bu adresin tam karşısında bulunan ve yazın havamızı oldukça kirletmekte olan Belediye Asfalt Şantiyesidir.
    Birincisi: Belediye Çöp Konteynır İstasyonu ise, görünümü ile çevre yolumuzun görünümünü bozmakla beraber, şu anda açılama aşamasına gelen "Çorum Gıda Toptancıları Sitesi" arasında sadece çevre yolu bulunmaktadır. Bundan başka bu tesisin hemen yakınında  bir “Minyatür Futbol Sahası” bulunmaktadır ki daha acısı bizler için devamlı un üreten bir “Un Fabrikası” bulunmaktadır.
    Bu tesis uzun zaman önce Çorum dışı sayılacak yerde kurularak bir ayrışım merkezi görevi görmekte iken, şimdi ise konteynırların  Çorum'dan toplanıp buraya boşaltılan bir tesis haline gelmektedir. Bu toplama merkezi Çorum için sağlık bakımından oldukça tehdit eden bir konumda bulunmaktadır ki; üstelik yukarıda bahsi geçen         gıda  toptancıları bizlere sunacağı gıda maddelerinin tamamı sinek ve  buranın tozu ile gözle görülecek şekilde kirlettiği malumdur. Ayrıca  üstüne üstlük; bu toplama alanını çok yakınında bir un fabrikası bulunmaktadır ki; bu da sağlımızı ilgilendiren önemli bir etkendir.
     
    İkincisi olan: Asfalt üretmek için kurulan tesis uzun yıllar önce şimdiki bulunduğu yere kurulmuş, şehrimizin büyümesi ve Küçük Sanayi Sitesinin alt kısmında bulunmaktadır ki, burada üretilen asfalt için yakılan ocaktan oldukça kesif duman çevresini ve orada çalışanları rahatsız edecek kadar kesif dumanlar saçmakta,Çorum'un havasını oldukça yoğun bir şekilde kirletmektedir. Bir de üstelik bu tesiste Belediyemizin ufak bir misafirhanesinin de bulunduğunu zannetmekteyim.
    Burası şu anda bile transit geçen Ankara-Samsun yolu üzerinde trafik seyri yapan vasıtalarda bulunan yolcular tarafından devamlı görülmektedir ki bu da ilimizin temizliği hakkında yaptığımız çabaları boşa çıkartmaktadır. Ayrıca buraya boşaltılan artıklarımızda bulunan naylon poşet ve kağıt artıkları da adı geçen yolu önemli bir şekilde kirletmektedir.
    Bizce; bu iki kirlilik yaratan tesislerin bir an önce daha uzak yerlere kaldırılması gereklidir. Bütçemizin yetersizliği savunulacak olsa da, bu sağlığımızı ilgilendiren iki tesisisin başka yerlere nakli için Belediyemiz bir an önce bu konuya eğilmesi gereklidir. Ödenek yokluğu ile mazeret bulunulacağını zannetmiyorum.
    Sayın Belediye Başkanımızın ivedilikle eğileceğini adım gibi biliyorum.
    Saygılarımla.

    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:18   25 Haziran 2000

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     45KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    DOST; DOST !!!
    Dostluk üzerine geçen ay yazarımızın birisinin yazısını yayınlamıştık. Başlık altı yazısı "Söz ağzımda iken biz ona, ağzımızdan çıktıktan sonra o bize sahip olur " ibaresi ile başlıyordu.
    Sayın ağabeyimiz; bu sözü yazarken acaba arkasında durabiliyor mu, yoksa duramıyor mu diye düşünmeden kendimi alamadım.
    Dünya bu; "Nasihat eskiden büyüklerin işiydi" her şey gibi bu devirde bu işi de ben tersine döndürmek niyetiyle değil de; bir büyüğüme tavsiye, öneri niteliği olarak algılanmasını istiyorum.
    Ağabeyimizin yazı başlığı Amerikalı yazar Bernard SHAW'ın bir deyişi idi. "Dostlarım,dostlarım ben en çok ondan korkarım" demiş. Bilindiği gibi Amerikalılar biraz abartılı konuşmaları ile, belki de bizim çevirmenlerimizin onların dediklerini, kendi bilgi dağarcıkları ile değiştirme, yada kullanılan kelimenin karşılığını kelime bilmemelerinden dolayı yaptığı yanlışlıkları,bizimde meşrebimiz kabul ettiği için, hemen kabullenerek söyler ve  yazarı.
    DOST Nedir, Arkadaş nedir? Diye düşünmeyiz. Arkadaşlık ile dostluğu bir kefeye koyarız. İkisini birbiri ile karıştırırız.
    ARKADAŞ: Refik; yoldaş, Enis; yar, sevgili, Hemdem; sıkı fikı, Demsaz; sırdaş. Diye belirtilmekte.
    DOST: Sevişen kimse, Sevilen kimse, nikahsız karı koca veya metres,Tasavvufta ise hakiki sevgili Tanrı.  Diye belirtilmektedir.
    Bu iki benzer gözüken, fakat yanlış algılanan kelimeleri şöyle açabiliriz:
    Arkadaş; aynı yolda, aynı işi, aynı mesleği vb. işlerde beraber olan ve katılırsanız birbirlerine zıt olduklarında ayrılabilen kişilerdir. Birbirleri ile sıkı fıkı olan kimseler ise bilindiği gibi birbirlerine dertlerini açan, yada dedikodu yaparken birbirlerini arayan kişiler olarak görebiliriz.
    Sırdaşlık ise daha ileri giden bir arkadaşlıktır. Demekteyim.
    Gelelim Dosta; sevişen kimse; bunda açıkça denilmektedir ki; iki kişi arasında çok samimiyet bulunan, aralarında başka kimse
    olmayan, yada cima vaziyeti olarak iki karşı cinsi de içine alan bir açıklamadır. Bu evlilikte olabilir, nikahsız yaşama da  olabilir, metres  te olabilir. Bernard SHAW burada her halde kendi açısından doğru söylemiş olmaktadır.
    O dost diye bahsettiği kişiler, eşleri, sevgilileri, metresleri olması büyük ihtimaldir. Fakat bu kelimeyi kullanan Sayın Seba'nın da böyle bir ilişkisi olabilir, yada bu kelimeyi yerinde kullandığını zannetmiştir. Fakat ağabeyimizin bu kelimeyi kollanması ve başlık olarak ta  alması beni üzdü. Ya ağabeyim de arkadaşlık ile dostluğu ayıramadı, yada "laf olsun kolay gelsin manasında" yazdı.
    Dostu hikaye eden bir kıssa aklıma geldi.
    Mazur görünüz1975'te okumuştum, bazı eksikliklerim olabilir."
    Bir genç adama bir gün babası:
    - Oğlum,çok geziyorsun, pek çok arkadaşın var. Bunların iyisini ve yaramazını ayır. Diye nasihat etmek ister. Oğlu, gururla:
    - Baba benim arkadaşlarımın hepsi iyidir. Ben ne dersem katılırlar, benim için canlarını verirler . Diye cevap verir.
    Baba oğluna küçük bir ders vermek ister. O gece çobana emrederek bir koyun kesmesini, keser kesmez tam kanı akmadan çuvala koyarak çuvalın ağzının açılmayacak şekilde bağlamasını ister.
    Gece yarısı oğlunun odasına girerek  uyandırır:
    - Oğlum ben bir halt ettim. Senden yardım istiyorum kalk. Der. Genç adam hemen kalkar, aceleyle üstünü giyinir,
    - Babacığım ne oldu ? Diye sorar. Babası:
    - Oğlum kaza ile bir adam öldürdüm. Fakat senden başka kimseye güveneceğim arkadaşım ve dostum yok. Der.  İlave eder:
    - Aşağıdaki cesedi ertesi akşama kadar saklayacak bir yer bulalım der.
    Oğlu atılır.
    - Baba benim bir sürü dostum ve arkadaşım var onlardan birisine götürürüm, o da yarın akşama kadar saklar. Diyerek çuvalı sırtlar. Kasabanın karanlıklarına karışır.
    Epey bir zaman sonra çuval sırtında yorgun ve utangaç geri döner.
    - Baba; bu kanlı çuvalı hiçbir arkadaşım kabul etmedi. Der. Babası:
    - Oğlum sen gittikten sonra aklıma bir dostum geldi. Selamımı söyle, bu leşi yarın akşama kadar saklayıversin. Yarın ben ondan alırım. Der ve arkadaşının ismini ve adresini verir. Çocuk gider babasının arkadaşının evinin kapısını çalar. Babasının selamını söyler, yaptığı işi anlatır, yarın akşama kadar bu cesedi saklayacakmışsınız der. Babasının arkadaşı, hemen içeri getir yavrum diyerek çocuğu içeri alır, evin bir köşesine çuvalı birlikte saklarlar.
    Adam çocuğu uğurlarken babana selam söyle, insanlık halidir üzülmesin diyerek selam yollar. Oğlan koşarak eve gelir. Baba arkadaşın böyle böyle dedi diyerek selamı da iletir.
    Gidip yatarlar. Ertesi gün, koyunu kestiren baba, arkadaşına çobanı ile haber yollar. Ağanın selamı var, koyunu aldı bu saate kadar davet etmedi. Koyunun üstüne yatmasın pişirtsin de bizim oğlanla yemeye geleceğiz diye haber salar.
    Akşam namazından sonra oğlunu alarak o arkadaşının evine giderler. Neşeli neşeli yerler içerler, cesetle ilgili hiçbir konu konuşulmaz, yatsı okunurken müsaade alır kalkarlar. Çocuk merak içindedir. Yolda babasına:
    - Baba ceset nerede? Diye sorar. Babası:
    - Yedik ya oğlum. O ceset değil bir koyundu. Sen şöyle dostum var,şöyle arkadaşım var diyordun, ben de seni sınamak istedim. Gördüğün gibi seni seven bir arkadaşın, dostun yokmuş. Sen geldikten sonra gönderdiğim kişi, benim yarım dostum. Der. Çocuk:
    -Baba yarım dost nedir? Diye sorunca. Baba:
    - Oğlum bir dost az, iki dost fazladır. Bir de benim esas dostuma gitseydin acaba nasıl bir  hürmet  göreceğini  düşün. Der.”
    Evet ağabeyciğim. Bu kısadan, arkadaş ile dostu anlarız herhalde. Birde; Aşık Veysel'in:
    "Dost,dost diye nicesine sarıldım,
    Benim sadık yarim kara topraktır...” Diye devam eder gider.
    Dost bence; bir kişi, birdir. Arkadaşlık ise, bazı kırgınlıklar, ağız dalaşlarını peşinen kabullenmek demektir. Bu gibi durumlara düşülmeden de arkadaşlığımızı sürdürdüğümüz Insanlar bulunabilir. Bunlara sitem edilebilir, bunlara kırılabiliriz, bunlarla alakalarımızı kesebiliriz. Yinede insan oğlu fıtratı üzerine arkadaşsız yaşayamaz.
    Yaşayabilseydi acaba nasıl bir hayat sürerdik?
    Bizler birisine kırılırken acaba, o birisinin bize kırılıp, kırılmadığını hiç düşünmeyiz. Bizler birisinden bir şey isterken, o kişinin de bizden bir talebi olabileceğini nedense hiç düşünmeyiz.
    Biz bir söz verirken, sözümüzü tuttuğumuzu zan ederek, verdiğimiz sözleri hep kulak ardı ederiz. Sonrada o kişinin arkasından sitem eder, sitemli yazılar yazarız. Bu da yetmezmiş gibi birbirimizle bir toplulukta karşılaştığımız zaman hiçbir şey olmamış gibi davranırız.
    İşte bu  arkadaşlıktır. Dostluk değildir.
    Dost olarak seçtiğimiz, bir buçuk kişi için her şeyimizi verir ve onunda bizim için her şeyini vereceğini biliriz.
    Bu devirde yaşıyoruz.
    Bu devirin icaplarını yerine getiriyoruz da,acaba "hayat arkadaşlarımızdan başka"  hiç  dostumuz  var mı?
    Zannetmiyorum.
    Bu zamanın maddi getiri ve götürüsü içinde dost bulmak; "Hayat pınarı olan ab-ı Hayat Pınarı"nı bulmak gibi bir şey olsa gerek.
    Yukarıda dediğim gibi; büyükler küçüklere nasihat verirdi, dünya herhalde tersine döndü ki; bende size bir nasihat olmasa da bir fikir vermiş olayım.
    Saygılarımla!
    DOST; DOST !!!
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:21   25 Eylül 2000
     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     46KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

    EL YAZMA KİTAPLARIMIZ
    EL YAZMA KİTAPLARIMIZ
    Çorum Hasan Paşa Kütüphanemizde bulunan el yazma kitaplarımız için Çorumlular neler yaptılar? Sorusunu kendimize sorunca, hiçbir şeyin yapılmadığını görebiliriz. Bizlerden öncekilerin bize koruyun, saklayın sonraki kuşaklara emanet edin dediğimiz “El Yazma Kitaplarımız” şu ana kadar yazılanlarla kaldı.
    Çorumlu 2000'in 19. sayısında geniş olarak beyanat verenlerin sözlerinin sadece yazılanlarla kalmaması hakkındaki yazılarımıza bu güne kadar bir cevap verilmemiştir. Bizler o sayımızda kimlere,  kimlere sormuştuk?  Kimler kimler neler neler demişti de onları sözlerinde durmaya davet etmiştik te, yanlış beyanlara bildiğimiz kadar cevap vermiştik.
    Bu yazımıza, bir Allah'ın kulu ben sözümün arkasındayım diyemedi. Burası ÇORUM, burası bizim bulunduğumuz yer, burası yaşadığımız yer. Sonra; 20. sayımızda ”Haydi Çorumlular” yazımıza uzaklardan bir hemşerimiz bize yazdı. Bu sayımızda onu yayınlıyoruz. Bu cevabın sadece bununla kalmayacağını umuyordum, İnşallah kalmaz. Diğer hemşerilerimizde tepkilerini koyarlar.
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:22   25 Ekim 2000
     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     47KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     
    GÖNÜL İSTER Kİ
    Bu sayımızda sizlerin, bizlere verdiği değerlerden bahsetmek isteyeceğim.
    Her yayın gibi, bizimde kendimize göre bir okuyucumuz, bir yazar kadromuz bulunmaktadır. Bu ikilem karşılıklı bilgi alışverişin ötesinde birbirlerini pek yakın olarak tanıyan güzide bir birlikteliği olan ÇORUMLULARDIR. Bizler, okurlarımıza bir nokta veya bir harf ile bildiklerimizi aktarabilmemiz, bildiklerimizi paylaşmamız mutlu eder. Yazı yazmak bir gönül işidir. Bir sevgidir. Bir tutkudur. Bu işi yapabilmek gayet kolay gözükmekle beraber, gayet de zordur.
    Zorluğu; bilmeden yazmak, anlamadan okumak, dinlemeden yorumlamaktır.
    Yazı yazmanın kolaylığına gelecek olursak; dinlemeyi bilmek, dinlediğin anlamaktan geçer. Pek çok yazarın yazılarında, yazım hataları bulunur,bulunabilir. Bazı yazarlar bunu bilerek yaparlar. Yaptıkları hatanın okuyucu tarafından anlaşılıp, anlaşılmadığını Bilmek isterler.
    Bazı yazarlar ise başka taktikler kullanırlar. Düzgün ve anlaşılır yazılarının yanı sıra cümlelerin içine okuyucusunun anlamadığı, çok sık kullanılmayan kelimeler kullanarak kafasını karıştırırlar. Bu kafa karıştırması içinde kendilerini anlamalarını sağlayan mesajlar iletirler. Okuyucusu adeta yazılarının tutkunu olur. O yazarın yazılarından başka yazı beğenmezler.
    Gönül ister ki; sizlere daha güzel, daha detaylı yazılar sunarak, bizleri ilgi ve beklentilerinize karşılık verebilen bir dergi durumuna gelelim.
    “El, eli yıkar, el dolanır yüzü yıkar” diyen atalarımız. Bu atasözünü boşuna söylememişler. Siz okurlarımız el olacaksınız ki, eller birbirini yıkayacak, dergi olarak ta yüz olarak bizi yıkayacaksınız.  
     
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:22   25 Ekim 2000
     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

    Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

     48KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

     
     
    ALINGAN MI OLDUK NE?
    Biz yazarlar, biraz havadan nem kaparız. Bu nem yüzünden, bizler duygulu, hassas yapıdayız. Bu hassasiyetimizi tek taraflı olarak kullanırız. Nedense karşımızdakilerin de aynı hassas duyguları taşıdığını anlayamayız, ya da anmak istemeyiz.
    Dergimizde yazılan yazıların muhakkak bir amacı vardır. Öyle veyahut böyle. Durup dururken hiçbir yazar çizer eline kalem ve kağıt almaz. Bir yanlışı, bir doğru bildiğini okuyucusu ile paylaşmak ister. Başlar yazmaya. Yazdığı bu yazıda ne dediğini, ne istediğini okuyucusu kendisine göre yorumlar, eler, dokur ve anlamak istediğini anlar.
    Bazen bizde gaf yapabiliriz. Bazen de “Kızım sana diyorum, gelinim sen anla” deriz de, ne kızımız anlar,nede gelinimiz. Bana göre, kızımızda anlar, gelinimizde.
    Yazıda yazılanları okuyan, ACABA ne demek istedi? Diye düşünür. Düşünmesinin sebebi ise, alındığı için değildir. Yazıdan birkaç söz, birkaç mana bulabilirse de, acaba benim hangi sözüm veya davranışım için bunu yazdı diyerek, yazıyı yazan kişiyi sorgular. Sorgulaması ise, kendini tatmin etmekten başka bir şey değildi.
    Biz ve siz. Siz ve biz. Ne istediğimizi,ne istendiğini bilmekteyiz. Bilmekteyiz de,bilmemiş gibi davranmamız, bize mahsus bir davranıştır.
    Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı:22   25 Ekim 2000
     

    BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com

    Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

     

     

     

     

     

    https://gurselyayin.com

     

     

     

     

     

    BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

    Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

    DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
     
    Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM
     Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.