Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

İÇİNDEKİLER

Mahmut Selim GÜRSEL

BİZİM ÖNERİMİZ

TURİZM ve BİZLER

ÇORUM MÜZESİ

ÇORUM KALESİ

ÇORUM SAAT KULESİ

ULU CAMİ MURAD-I RABB-İ CAMİ

VELİPAŞA CAMİ (ABDÜLBAKİ PAŞA)

İLÇELERİMİZ

ALACAHÖYÜK

BOĞAZKALE

İLİMİZ İÇİN DÜŞÜNÜLEBİLECEK TURİZM ÇEŞİTLERİ

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Mahmut Selim GÜRSEL
 
GÜRSEL YAYINEVİ ve ÇORUMLU DERGİSİ SAHİBİ
 
1947  tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum evine giderken doğmuşum. Babam  Eminsu Ali Rıza Gürsel,annem ise Fahriye hanımefendi idi. 
 
İlkokula İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara Yenimahalle  Ortaokulunun birinci  sömestrsinde  babamın  emekli olmasından dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna devam ettim. Babamın "oku da oğlum ceketimi satar  seni  okuturum" diyerek bana yaptığı nasihatleri ters tepki  yaptı. İlkokul sıralarında okuyarak pilot olmanın düşlerini kurardım. Bu hayalim gerçekleşmedi. Babamın baskısı karşısında babama okumuyorum diyerek okulu birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın yanına girdim.  Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967 tarihin de askerlik dönüşü, 28 Mart 1969 Ankara  Emniyet   Müdürlüğüne teknisyen  olarak göreve  başladım.  Ortaokulu dışarıdan 2 yılda bitirdim 09 Ekim 1972  tarihinde polis memuru olarak Ankara'da altıncı şube ve kara kollarda çalıştım. 16 Eylül  1973  tarihinde  Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim.  10 Temmuz 1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak geçtim.  Dışarıdan  Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim. Kendi kendime Osmanlıcayı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel Sanatlar Galerisinde  ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim.  03 Ağustos 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına atandım. 
 
1990  tarihinde ilk kitabım olan Dewey Onlu Tasnif isimli kütüphanelerdeki kitapların tasnifi yapılan kitabı 10 yıllık bir araştırma ve çalışma iye "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)" kitap haline getirip Kültür Bakanlığına sundum.   Kitabımdan Türkiye'deki bütün kütüphanelere  dağıtılmak  üzere 1000 adet satın aldılar.
 
 
Marangozluk,oymacılık, polis memurluğu,memurluk  ve  idarecilik yaptım. Her çalıştığım meslekte çeşitli önemli olaylar oldu ise de son çalıştığım kurumda  bence en önemli bir hatıramı anlatmak istiyorum: Kütüphanedeki çalışmalarım  ve " El  Yazması Kitapların Çorum'da kalması için verdiğim  çabalar neticesinde  Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım beni çok yıktı. Fakat bu  üzüntümün  boş olduğunu  zamanla  gördüm. Rabb’imin  izni  ile Hacca gitmek nasip oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile oldum. Mesleklerin  insanlara sağladığı maddi avantaj olarak,evinizi geçindirecek,namerde muhtaç  etmeyecek  avantajından  başka,manevi olarak;sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat okulundan  öğrenmiş  oldum.
 
1993 yılında Türkiye'deki bütün kütüphanelerde bulunan " El Yazması " kitapların Ankara Milli Kütüphanesine toplanma kararı veren Kültür Bakanlığına karşı Çorumlu hemşerilerimi haber dar ettim, mahalli radyodan ve gazeteler ile parti il Başkanlarını ile Millet Vekilimiz Adnan Türkoğlu ve Belediye Başkanımız rahmetli Turan Kılıççıolu'nun destekleri ve diğer kuruluşların da katkısı ile "El Yazma kitapları" Çorum'da kaldı. Açık öğretim için üniversite sınavlarına girip kazandım. İkinci sınıfta iken Çorum'a tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane kazandırmaktır. Yazma kitapların korunması ve Çorum'da kalması için yaptığım girişimim yüzünden 25 Nisan 1994 tarihinde Tatvan Bitlis'e Müdür olarak tayinim çıktı, tayin edildiğim yere gitmeyerek emekliliğimi istedim.
 
1994 Tarihinde nasip oldu eşimle birlikte Hacı olduk.
 
27 Mayıs 1998 tarihinde Çorum'da ilk Kültür Bakanlığından tescilli "Gürsel Yayınevi" tarafımdan açıldı. 
 
Yazı yazmaya beni  kimse  teşvik  etmedi   Kütüphane için hazırladığım  kitap beni  yazmaya teşvik etti. Yazılarım mahalli basında yayımlandı. Yazılarımdan dolayı bir ödül almadım; fakat kitapları ve bu dergi benim için en büyük ödüldür. 
 
Yayımlanmış çalışmalarım : 
 
" Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) Haziran 1991 ", 
"Çorum 97 1997"
"Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar Haziran 1997- 2. basım 1998",
" Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Temmuz 1998,
" Sarı Çiğdem Şiir Defteri  Mart 2002" ,  
“Çorum 2002” adlı basılmış çalışmalarım bulunmaktadır. 
"Menakıb-ı Koyun Baba 2004"
"Çorum Yemekleri 2004 Eşimin Çalışması"
"Hacım Ağustos 2007"
"Çorumlular ve Çorum'a Hizmet Edenler Temmuz 2008"
 
Bakanlığa sunulmuş;"Alfabetik Türk ve Yabancı Yazarlar Fihristi" ve "Ne Nerede Başlıklı Arama Fihristi" basım için  hazır  beklemektedir.  Yazılarım  daha çok araştırma dalı ile makale türüdür. Tiyatro çalışmalarım,şiir ve  hikaye denemelerim bulunmaktadır.   Şu  anda  dergimde yazılarım çıkıyor. Benim okuyucularıma  diyeceklerim  şudur ki. Doğru bildiğiniz konuları savunun. Bu  savunmanız  size belki tepkiler getirecektir. Bu  tepkileri inceleyerek doğru olup olmadığını araştırın. 
 
Saygılarımla. 

 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİZİM ÖNERİMİZ

         25 Temmuz 2001 Tarihinde yayımladığım Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergimde yazdığım çalışmamı güncelleyerek sizlere bilgi, gerek görenlere de öneriler olarak sanal da olsa buradan yayımladığım çalışmamı sunuyorum!

         Benim çalışmamda bulunan bilgileri sizlerle peyleşmaktan mumluluk duyuyorum.

 

 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

TURİZM ve BİZLER
         Çorum. Tarihin beşiği. Hitit medeniyetinin bulunduğu yer.
Acaba; Çorum tarih turizmini getirisini gereğince kullanabiliyor mu? Çorumlu olarak biz turizmin ne demek olduğunu biliyor muyuz?
Çorum'u biz gereğince acaba tanıtamıyor muyuz? Vb. soruları kendimize sormamız ve bu soruları ciddi olarak cevaplandırmamız gerekmektedir. Bazı önerileri, bazı atılımları desteklememiz gerek. Yeni fikirler üretmek, bu fikirlerin gerekliliğini bürokratik olarak değil de turizmci olarak değerlendirmemiz lazım. Geçen ay ülkemizde “Turizm Haftası” kutladı. Kutlandı da neler yapıldı dersiniz? Bilmem. Bilmediğim konu hakkında da fikir yürütmem abes olur. Benim turizm için yapılması gereken bir şeyler için önerilerim şunlardır.
Çorum; Tarih turizmi açısından dünyanın en şanslı yerlerinin başında gelmesine rağmen, ne yazık ki; gerektiği kadar yerli ve yabancı turist çekmeyi başaramamaktadır. Turistlerin gelmemesinin birinci nedeni ilimizin gereği kadar tanıtılmaması ve ören yerlerimizin merkez ilçeye uzak olmasından dolayı turistik sayılacak merkezlerin diş turizme değil iç turizme daha çok yol güzergahı olarak gelen geçen vatandaşlarımızı ağırlamaya ağırlık vermeleridir.
Tarih turizmi tanıtılması için, konaklama merkezi pozisyonundaki otel,motel gibi iş yerleri kendi dış ülke turistlerinin rezervasyonlarını ve turist araştırmalarını yapmaları gerekmektedir. Dış ülke turistleri ilimiz ören yerlerini ziyarete günü birlik Ankara bağlantılı olarak bir güne sığdırılan turlarla alel acele, adeta koştururcasına marş marşlarla dolaştırılmaktadır.
Çorum'da bulunan ören yerlerinde en azında 3 yıldızlı konaklama yerlerinin çabucak yapılması, buraların da yapıldıktan sonra Avrupa ve Amerika'da bulunan turizm şirketlerine cazip konaklama ücret ve turları ile pazarlanması gerekmektedir. Bu dediğim uzak bir ihtimaldir. İleride olabilir. Şimdilik elimizdeki imkanlarımızla kendi turistimizi kendimizin bulması,onlara kendi imkanlarımızla dört dörtlük olmazsa bile,onları birkaç günlüğüne de olsa ilimizde tutmak için çaba göstermeliyiz.
Bunu nasıl yapabiliriz derseniz: önce konaklama tesislerimizin kendilerine mahsus bir iki dil bilen ve Hitit Uygarlığı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini detayıyla anlatıp gösterebilen rehber veya rehber kadrolarını bulmaları gerekir. Bu rehberler eşliğinde Çorum'a getirdiği turist kafile veya kafileciğini,bir gün Boğazkale,bir gün Alacahöyük,bir gün Ortaköy ören yerlerimize götürüp oraları tam manasıyla göstermeli, kalan birkaç günde ise Çorum Müzesi,Hasan Paşa Kütüphanesi ve çöplük ile ilçelerimiz tanıtılarak gezdirilmelidir. Çatak ve Kargı gibi yaylalarımızda onları eğlendirerek yayla havasının ne olduğunu gösterebiliriz. Mahalli yemeklerimiz onlara tattırılmalı, damak zevkimizi tanıtmalıyız. Alış veriş yapmaları için gerekli yerler göstermeliyiz. Turist gelirken gittiği yeri tanımak,oranın insanı ile tanışmak ister. Mahalli ve milli yemeklerden tatmak, damak zevkimizi tanımak ister.
Bunun için turistik amaçlı organizasyon yapabilecek elemanları istihdam etmeli, onları bu işten pay alacakları pozisyonda çalıştırarak maddi açıdan da tatmin etmeliyiz. İlimizde bulunan turizm büroları maalesef iç turizm faaliyetleri içinde okul turları, hacı kafilelerinin turlarından başka bir işle meşgul olmamaktadırlar. Bu uğraşlarını saygı ile karşılamakla birlikte biraz fedakarlıkla ülke dışında bulunan turizm şirketleri ile iletişim kurarak bir haftalık Çorum turu tekliflerini sunmaları gerekli olduğunu görüyorum.
Bu rehberler eşliğinde Çorum'a getirdiği turist kafile veya kafileciğini, bir gün Boğazkale,bir gün Alacahöyük, bir gün Ortaköy ören yerlerimize götürüp oraları tam manasıyla göstermeli, kalan birkaç günde ise Çorum Müzesi, Hasan Paşa Kütüphanesi ve çöplük ile ilçelerimiz tanıtılarak gezdirilmelidir. Çatak ve Kargı gibi yaylalarımızda onları eğlendirerek yayla havasının ne olduğunu gösterebiliriz. Mahalli yemeklerimiz onlara tattırılmalı, damak zevkimizi tanıtmalıyız. Alış veriş yapmaları için gerekli yerler göstermeliyiz. Turist gelirken gittiği yeri tanımak, oranın insanı ile tanışmak ister. Mahalli ve milli yemeklerden tatmak, damak zevkimizi tanımak ister.
Bunun için turistik amaçlı organizasyon yapabilecek elemanları istihdam etmeli, onları bu işten pay alacakları pozisyonda çalıştırarak maddi açıdan da tatmin etmeliyiz. İlimizde bulunan turizm büroları maalesef iç turizm faaliyetleri içinde okul turları,hacı kafilelerinin turlarından başka bir işle meşgul olmamaktadırlar. Bu uğraşlarını saygı ile karşılamakla birlikte biraz fedakarlıkla ülke dışında bulunan turizm şirketleri ile iletişim kurarak bir haftalık Çorum turu tekliflerini sunmaları gerekli olduğunu görüyorum.
Gelelim ilimizin gezilip görülecek yerlerine:

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

ÇORUM MÜZESİ

H.1332 tarihinde Mahmut Usta ve oğulları tarafından Sağlık Mektebi olarak kullanılmak üzere yapılan bina; Birinci Dünya  Savaşı’nın  ikinci  yılında Çorum  Hastanesine tayin olunan Dr. Atıf Tefik Bey’in Şimdi Çorum Müzesi olarak kullanılan binaya askeri hastaneyi kurduğu,bu hastanenin Kurtuluş Savaşı,Sakarya Savaşı ve Doğu  Cephesinden getirilen yaralıları tedavi ettiği,sonra Sağlık okulu,Ziraat Mektebi,Erkek Sanat Okulu ve Ticaret Lisesi ve tekrar Erkek Sanat Okulu olarak hizmet veren binada yenilenerek ve iç kısmı yeniden yapılarak Çorum’a ve tüm Dünya’ya hizmet vermektedir.

Çorum’da bulunan ve başka şehirlerdeki müzelerde teşhir olan Çorum’un öz eserlerinin ilimizde teşhir edilmesi fikri ile  1937 tarihinde Çorum Müzesi kurma çalışmalarına başlandı. 1962 tarihinde ilk resmi müracaat yapılamışsa da olumlu sonuç alınamamıştır.

Çorum aydınlarının bu girişimleri sonuçsuz kalması yıldırmayarak,girişim ve çalışmalara devam etmişler;1965 tarihinde bir dernek kurarak girişimlerde bulunmuşlardır. Derneğin ismini “Çorum Eti Müzesi Kurma ve Turizm Tanıtma Derneği” vermişler, Başkanlığını   Opr. Dr. Kemal Terlemezoğlu,sekretedliğide Telat Ceritoğlu olarak seçmişlerdir.

Kurulan bu dernek;meyvesini vererek Milli Eğitim Bakanlığınca (o tarihlerde Kütüphaneler ve Müzeler Milli Eğitim Bakanlığı Bünyesinde bulunmaktaydı) Çorum Valiliğine yazılan 01 Eylül 1965 tarihli yazıda “Kurulacak müze için arsa tahsisinin yapılması” belirtiliyordu. Çorum Erkek Sanat Enstitüsü bahçesinde 3000 m2 bir arsa tahsisi yapılan Müze 1966 tarihinde inşaata başlamış ve 1968 yılında Müze tamamlanarak hizmete girmiştir.

Çorum Müzesinin bulunduğu arsanın içerisinde bulunan Eski Sağlık okulu,Hastane,Ziraat Mektebi,Sanat Okulu,Ticaret Lisesi olan bina 1986 tarihinde Çorum Milli Eğitim Bakanlığında devralınmıştır. 1988 tarihinde yangın geçiren binanı içi yeniden dizayn edilerek restorasyonu tamamlanmamış ve 11.03.2003 terinde Yeni Çorum Müzesi olarak ziyarete açılmışıdır.

“Kültür Bakanlığı,Gayri Menkul Eski Eserler Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” bina tescil edilmiş olup;bu binada, Etnografya ve Arkeolojik eserleri teşhir eden birbirlerinden bağımsız 4 kat bulunmaktadır:

İlk kat da, Alacahöyük,Kuşsaray ve Büyük Güllücek kazılarında çıkartılan eserler teşhiri yapılmıştır. Aynı bu salonda Eski Tunç Çağına ait Alacahöyük kazısında ele geçen eserlerle Çorum Müzesi Müdürlüğünce satın alınan aynı döneme ait eserler sergilenmektedir. Birinci katta ayrıca, Eski Tunç Çağı Alacahöyük prens ve prenses mezarlarından “L” Mezarı aslına uygun olarak teşhir edilmektedir. Çorum ili arkeolojik kazılarda (Boğazköy-Hattuşa, Alacahöyük, Yörüklü Hüseyindede) açığa çıkartılan Hitit dönemi eserleri ile Boğazköy-Hattuşa’da açığa çıkartılan yapıların mimari kesiti ve magazinler, fotoğraflar ve tanıtım levhaları eşliğinde sergilenmektedir.

Aynı katta Yörüklü kazısında bulunan ve Eski Hitit dönemine tarihlenen iki adet kabartmalı vazo teşhir edilmektedir. Birisi, Çankırı-İnandık kabartmalı vazosu gibi dört frizli olup, diğeri daha küçük ve boynu üzerinde tek kabartma friz bulunmaktadır. Müze koleksiyonunda özel bir yere sahip, üzeri çivi yazılı Hitit kralı II. Tuthaliya’ya ait (M.Ö.1430) ünik bronz kılıç’ta yine aynı katta sergilenmektedir.

İkinci katta; Hitit yazılı belgeleri (Çivi Yazılı tabletler) ile, Boğazköy-Hattuşa kazılarında arşiv halinde bulunan kil mühür baskılı bullaları, kronolojik olarak Ortaköy-Şapinuva kazı buluntusu Çivi Yazılı tabletler ve mühür baskılı bullalar izlemektedir. Yine Ortaköy-Şapinuva kazısı küçük buluntuları yanında Hitit ve çağdaşı dönemlerine ait mühürler de bu katta teşhir edilmektedir.

Üçüncü katta, Ortaköy-Şapinuva seramik eserlerinin teşhiri ile Pazarlı kazısında açığa çıkartılmış olan Frig Dönemi buluntularını aynı döneme ait Boğazköy-Hattuşa ve Alacahöyük buluntuları izlemektedir. Bu kattaki kronolojik sergileme Hellenistik, Galat ve Roma dönemi seramik eserleri ile son bulmaktadır. Ayrıca, Hellenistik dönemden itibaren başlayan ve Roma dönemi ve bu döneme ait şehir sikkeleri ile Bizans ve İslami dönem sikkelerinden oluşan Çorum Müzesi Sikke koleksiyonu da bu katta sergilenmektedir.

Dördünce katta; Roma dönemi cam eserleri, altın ve gümüş süs eşyaları, heykelcikler, kandiller ile Bizans dönemi eserlerinin teşhiri son bulmaktadır.

Arkeoloji bölümü teşhire açılan Çorum müzesinde Etnografya salon ve bahçe tanzim çalışmalarına ise devam edilmektedir.

Çorum Müzesi; Çorum Valiliği’nin belirlediği mesai saatleri içerisinde; 08.00-12.00, 13.00-17.00 arasında ziyarete açık tutulmaktadır. Pazartesi günleri hariç haftanın diğer günlerinde yukarıda belirtilen saatler arasında gezilebilir. Müzeye giriş ücreti Kültür Bakanlığınca belirlenmektedir.

 

 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

HASAN PAŞA KÜTÜPHANESİ
Cumhuriyet Döneminin MSGÜ ilk kütüphanesi, yukarıda ismi geçen kitaplıklarda bulunan kitaplar birleştirilerek halkın istifadesine sunulması için Çorum’da bazı çalışmalar yapılmıştır. <1> Çorum’da bulunan kitapların önemi ve Çorum için gerekliliği belirtilerek <2> çeşitli girişimler neticesinde, kütüphane hususi inşa komisyonu kurulmuştu. <3>Komisyon, Çorum’un çarşı ve hükümet binasına yakın olan bir akarın arkasında bulunan kullanılmayan arsaya kütüphane binası yapılması için karar verildi.<4> Kütüphanenin temel AtmaMSGÜ töreninde, Çorum’un ileri gelenlerinin tamamı bulundu. <5> Törende, Hoca Kamil Efendi, kütüphanelerin ve kitapların ehemmiyeti ve önemi hakkında konuşma yaptı.< 6> Konuşmasının sonunda, istikbalin münevver gençlerini şimdiden selamlarım diyerek konuşmasına son verdi. <7> Merasime o tarihte görevli bulunan İçişleri Bakanı Cemil Bey, Sağlık Bakanı Refik MSGÜ Bey de bulunmuşlardır. Bina için sarı taşları köylüler parasız getirmişler, ustalar da bazen para almadan çalışmışlardı. Devrin mimarlarından olan amcam Abdülmuttalip Usta tarafından planı ve yapımı üstlenilmiştir. Binanın bitiminden sonra, bütün kitaplıklardan birleştirilen kitaplar, binanın ikinci katına bulunan dört oda bir salon olan kısmına taşındı. Birleştirmeyi MSGÜ gerçekleştiren Dr. Mustafa Cantekin’dir. Üç kitaplığın ikisi Maarif Müdürü Şefik Bey, Üçüncüsünü de Vali MSGÜ Cemil Bardakçı tarafından yıktırılmıştır. Kitaplıkların birleştirilme kararından sonra üç kitaplığın vakıfları, Evkaf MSGÜ Güdümlülüğünce satılmıştır. <8> Kurulan kütüphanenin adı, Milli Kütüphane olarak verilmiştir.<9> Kütüphanenin açılışı o zamanki İçişleri Bakanı Cemil Bey tarafından yapılmıştır. Binanın ; (halen Belediye Başkanlığı binası olarak kullanılan yer) amacı dışında kullanılması çok acıdır. Halk tarafından yapılan bina kitapların bir araya getirilerek Çorum’a hizmet MSGÜ vermesi için yaptırılması alt kısmının uncu dükkânları olarak yaptırılarak buranın geliri ile kütüphanenin hizmetlerinin MSGÜ görülmesi amacı güdülmesine rağmen, çeşitli ihmal ve idarelerin tasarrufu ile değiştirilmiştir. Bina kısaca; üst kat dört oda ve MSGÜ salon, kütüphaneye tahsis edildi. Türk Ocaklarının açılması ile o zamanki Vali tarafından iki odası Türk Ocaklarına tahsis edildi. <10>Sonraki dönemlerde kütüphane aynı binanın odasından odasına taşındı, bazen üst katta, bazen alt katta çalışmaları nı MSGÜ sürdürmeye çalıştı,1942tarihinde kendi binasından atılarak bir yıl kadar ,şimdiki Emniyet Sarayının eski yerinde bulunan MSGÜ İnkılâp İlk okulunun bir odasına gönderildi.
O zamanki duyarlı aydınlarımızın MSGÜgirişimiyle1945tarihindekendi binasının alt katının iki odasına taşındı, okuma salonu eksikliği ile görevine devam eden kütüphane,MSGÜ 1951tarihindeHalkevlerini kapatılması ile ilgisizlik nedeniyle bina hazineye devredildi. Bina bir süre Cumhuriyet Savcılığı MSGÜve çeşitli resmi dairelerin hizmetini verildi, 1958 tarihinde Adliye Sarayının bitiminden sonra Savcılıktan boşalan iki odayaMSGÜ el yazma kitaplar ile Arap harfli matbu kitaplar konuldu. Büyük odalardan birisi boşaltılarak okuyucu salonu yapıldı, aynı MSGÜ tarihte ödünç kitap verme servisi (iare) kuruldu.<11>
1956tarihinde yukarıda bahsedilen MSGÜ sıkıntılar neticesinde yeni bir kütüphane binasının yaptırılması için Çorum Genel Kütüphane Yaptırma Derneği kuruldu. <12> Belediye tarafından Bahçelievler Mahallesinde Çorum Belediyesine ait 913 m 2 lik arsa sembolik bir fiyata derneğe satıldı, dernek kurum ve şahıslardan teberru ettiği 50.000 liralık bir yatırımla Devlet tarafından verilen projeye uygun olarak binanın su MSGÜ basmanı nı yaptırtabildi. Derneğin gelir bulamaması neticesinde inşaat uzun bir süre yaptırılamadı,25 Mayıs 1960 tarihinde görevde bulunan merhum Mehmet Varinli binanın yapılabilmesi için, özel idarece yaptırılmasını sağlamış, binanın bitirimi kısa zamanda MSGÜ bitirilmiş, binanın kullanımı, süresiz kütüphane olarak kullanılmak kaydıyla tapu kaydı yapılmış, 23 Nisan 1963 tarihinde kütüphane binası halkın hizmetine açılmıştır. Kütüphane binası yarım bodrum ve zemin kat olmak üzere iki katlı sayılacak bir binadır. Binanın bulunduğu arsa 913.22 m2olup oturduğu arsa alanı 440 m2 dir.Zemin katta 174. 52 m2 lik bir çocuk okuma salonu, bir yetişkinler okuma salonu, 53 m2 lik idari personel odası, iki memur odası, bir iare (ödünç verme)odası bulunmaktadır. Bodrum katta127 m2 lik kitap depolarında; bir büyük boy kitap deposu, bir orta boy kitap deposu, bir küçük boy MSGÜ kitap deposu ile bir el yazmalar kitap Deposu bulunmaktadır.39m2 bir boş oda ile25.60 m2 hol ile,68.88 m2 lik kalorifer dairesi vardır. Kütüphanenin açıldığı yıllarda kütüphane binası halkın ihtiyacını karşılayacak düzey de iken, sonraki yıllarda Çorum için yetersiz kaldı.
1980 tarihinde Çorum Belediyesince yeni yerleşim alanı projesinde bulunan arsa Kütüphane Müdürlüğüne MSGÜ devredilmiş, Kültür Bakanlığının tek tip projesi ile yeni yerleşim yerinde kütüphane binası yaptırılmış, binanın bitiminden sonra İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü yeni binaya taşındı. Bahçelievler de bulunan eski kütüphane binasının adı 7 -8 Hasan Paşa isminin verilmesi için Bakanlıktan izin istenmiş,7- 8 unvana giriyor gerekçesi ile sanki paşanın unvan olduğu düşünülmeyerek eski kütüphaneye Hasan Paşa adı verilmiştir. İl Halk Kütüphanesi bünyesinde mükerreriyle 75.000 ciltlik kitabın tamamına yakın ile Arap harfli El Yazma ve Matbu kitaplar Hasan Paşa Kütüphanesinde kalmıştır. Kütüphanenin ayrılması ile MSGÜ Hasan Paşa Kütüphanesinin idaresi Müdür Yardımcısı olarak bana devredilmişti. 9.10.1992tarihve 1992/9sayılı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü Genelgesi ile El Yazma kitapların merkezde toplanması gerekli olduğu belirtilmekte idi. Şubat 1993 tarihinde Kütüphaneler Genel Müdürlüğünce Çorum’da ve diğer illerde bulunan El Yazma kitapların daha iyi korunması için demirbaştan düşülerek Milli Kütüphaneye devrini istemişlerdi. O zamanki Kütüphane Müdürü olan arkadaş Kayserili MSGÜ(Mehmet Çakır) olduğu için kitaplar için kılını bile kıpırdatmamış, işi oluruna bırakmıştı. Kendisine birkaç sefer yazma kitapların kalması için rapor yazalım dedimse de idari zihniyet yüzünden herhangi bir girişimde bulunmaya cesaret edememişti. Bir Çorumlu olmamın verdiği telaş ve üzüntü ile, Çorum’da bulunan bütün derneklere, siyasi parti temsilciliklerine Çorum’da yayın yapan radyo vebasına telefonla ulaşmaya çalıştım. Bu çabamı kaile alan Çorum Radyosu idarecisi Mustafa Damar’ın MSGÜ başlattığı kampanyaya gazeteler Cemiyeti başkanı Mehmet Yolyapar, Hakimiyet Gazetesi, kampanyaya katılarak El MSGÜYazma kitapların gitmemesi gerekliliği hakkında yayınlar yaptılar. Çorum İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Aydın Hoşbaş El Yazma kitapların gitmemesi gerekliliği hakkında mahalli basına demeç verdi. Millet Vekilimiz Adnan Türkoğlu tarafından kitapların korunduğu hakkında bir rapor yazmamı istedi,kendi el yazımla raporu hazırlayarak Türkoğlu’na verdim. İl Başkanı Saffet Cerit’de basın ve radyodan El Yazma kitapların Çorum’da kalması gereğini belirten demeçler verdi. Rahmetli Belediye Başkanımız Turan Kılıççıoğlu bu konu ile ilgileteceğini tarafıma telefonla bildirerek bir rapor ile kitaplar hakkında yazışmaları içeren MSGÜ bir dosya hazırlamamı istedi.Hemen o gün tafsilatlı bir rapor ile yazışmaların fotokopilerini hazırlayarak,Müdürü ikna ederek belediyeye gidip dosyayı rahmetliye takdim ettik. Bütün bu Çorumluların uğraşları boşa gitmedi. 17 Mart 1993 tarihinde Bakanlık yazısı ile ata yadigarı olan kitaplar Çorum’ da kalmasını sağladık.
Çorum İlahiyat Fakültesinin17 Kasım 1993 tarihinde açılması MSGÜ ile bende El Yazması kitaplar için tekrar bir telaş ve kaygı başladı. Kaygımın sebebi, El Yazma kitapların Fakültenin 4 yıl sonra mezuniyete hazırlanan öğrenciler tarafından tez hazırlamak amacıyla araştırma ve okuma gereği duyacağı, bu MSGÜ kitapların  Çorum yufka ekmeği gibi kağıtlarının gevrekliği, her şahsın kitap kıymeti bilmesinin mümkün olamayacağı, kitapların dikkatsizliği nedeniyle kasti olarak kütüphanelerin büyük bir problemi olan sayfa yırtılması korkusu, tezhiplerin ve, cilt MSGÜ kapaklarının çalınabileceği kaygı sı ile çareler aramama sebep oldu. Araştırmalarım neticesinde bu probleme de bilgisayarı bir çare olarak bulmam bir günlük izin alarak Ankara’ya giderek, bir bilgisayar firmasından projemin uygulanabilirliği hakkında detaylı bilgiler aldım.26 Kasım 1993 tarihinde, bilgisayar firmasından aldığım bilgiler ışığında, Kütüphaneler MSGÜ Genel Müdürlüğü , Ankara Milli Kütüphane Başkanlığı,İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi ile Konya Bölge Yazmalar Kütüphanesi Müdürlüğüne şahsi mektupla görüşlerini sordum. Sağ olsunlar ; 30 Aralık 1993tarihve 1411 sayılı, MSGÜ Süleymaniye Kütüphanesi Müdürü Muammer Ülker imzalı yazıda“...El yazma kitapların sağlıklı bir şekilde bilgisayara video kamera ile mümkün olmakta ve çıktı alınabilmesi için bir lazer yazıcısının olması gerekmektedir.....”diye görüş bildirdiler. Ertesi MSGÜ gün Ankara Milli Kütüphane Başkanlığından 31 Aralık 1993 tarih ve 6533 sayı ile Daire Başkanı Orhan Doğan imzalı bir cevapta ; ”...Dikkat edilecek konu bu işin skaynerile yapılmasıdır.....”cevabı projemin olurluluğunu kazandırmakta idi. MSGÜ Konya Bölge Yazmalar Müdürü Halil Etgüer’den gelen mektupta, bilgisayar kullanmadıklarını mealinde olup, bu teknolojiyi kanaatı bende hasıl oldu ise de bu teknolojiye ilgi duyduklarını anlatan”...Bilgi ve iş tecrübesi için kurumumuza gelmenizi,MSGÜ mümkünse optik okuyucuyu da beraber getirilerek pratik yapmanızı öneririm.....”demekteydi. Bu olumlu cevaplar MSGÜ beni oldukça sevindirmiş, hemen telefonla rahmetli Turan Kılıççıoğlu’nu arayarak müsaitse görüşmek istiyorum diye randevu alıp hemen yanına gitmiştim. Turan beye projemi takdim edip incelemesini istedim, rahmetli hemen bir MSGÜ sayfalık raporumu okuyup, çok güzel, bu rapor dağıtımlı olarak yazılmışsın, bakalım ne cevap gelecek diye bana şaka yaptı. Abiciğim cevaplar burada diyerek kendisine takdim ettim. Mektupları titizlikle inceledi, yüzünde bir gülümseme peyda MSGÜ oldu, Selim! Kültür faaliyetleri için 1994 bütçesindensana200.000. 000 Tl. Veririm , Genel Müdürün görüşü gelince yanıma MSGÜ gel, bu işi olmuş bil, kalanı Çorumlu hayırseverlerden bizzat ben isterim dedi. Mektupları bana iade ederek raporu alıkoydu. 1994 tarihi içerisinde beklediğim cevap Genel Müdürden gelmedi fakat, çalışmalarım için Bakanlığımız beni taktir MSGÜ ve taltif ederek Müdür olarak Bitlis Tatvan Kütüphanesine sürgün etti. Allah’tan emekliliğe hak kazanmış durumda olmam nedeniyle kendi isteğimle emekli oldum.
Aradan birkaç yıl geçtikten sonra tekrar MSGÜ Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan “El Yazma “ kitapların Ankara Milli Kütüphaneye götürüleceği hakkında fısıltı MSGÜ gazetesinden bilgi geldi. Birkaç gün sonrada tesadüfen Hakimiyet Gazetesinde El yazma kitapları inceleyip rapor tutmaya gelen kişilerle görüştük. Amaçlarının incelemeden çok kütüphane hakkında görüşlerini bildirmek olduğunun kanaatine vardım.  Nisan 2000 tarihli 19. sayımızda, 20. Sayımızda, 21. Sayımızda ve 22. Sayımızda Kütüphane ve el yazmalarına ait yazılar yayınladık.
Çorumlu 2000 Dergisi 19. Sayımızda “Kabuk Bağlamış Yarayı Kaşımak” adlı yazım  <16>, Çorumlu 2000 Dergisi 19. Sayımızda “Çorum’da ki Eski MSGÜ Eserler” İsmet Çenesiz <17>, Çorumlu 2000 Dergisi 19. Sayımızda “Yazma Eserlerin Kaderi Ve Kültür Bakanlığımız” MSGÜMetin KALYONCU Emekli Kütüphane Müdürü <18>, Çorumlu 2000 Dergisi 19. Sayımızda “BIRAKIN MSGÜTarihimiz Bize Kalsın” ! Ümit UZEL <19>, “Taş Yerinde Ağarır” Dr. Ali EMİNOĞLU <20>, “El Yazma serlerimiz” Raşit YÜCEL <21>.
Çorumlu 2000 Dergisi 20. sayıda” Haydi Çorumlular !”Mahmut Selim GÜRSEL <22>, “Su Götürmez Gerçeklere Sırtımı Çevirmeyelim” Erkan EROL <23>,<24>”El Yazması Kitaplar Türk Tarihi-Töresi-Uygarlığı-Egemenliği” Abidin ÇETİN Emekli MSGÜÖğretmen <24>, “Bu Ayın Okuyucu Mektubu” Zafer Eşref TERLEMEZ  <25>.
Çorumlu 2000 Dergisi 21 sayı “EL Yazması Kitapları” Hacı CELEBCİ <26>,
Çorumlu 2000 Dergisi 22. sayı “El Yazma Kitaplarımız” Mahmut Selim GÜRSEL  <27>, Atalarımızın Emanetleri” Dr. Nevzat LEBLEBİCİOĞLU  <28>
Bu yazılarımız üzerine MSGÜ Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü şu satırları düzenlediğim 15,05,2003 tarihine kadar ses ve isteği bulunmadı. MSGÜ İnşallah bulunmazda. Verilen sözlerin hiç birisi yerine getirilmedi, hiçbir onarım ve teknik konu kütüphane için yapılmadı.
Bu gün Hasan Paşa MSGÜKütüphanesinin idaresi bir Kütüphaneciye verilmiş, birkaç memurla idare edilmektedir.
2002 tarihli istatistiklere göre ;MSGÜ46.338 kitap kayıtlı bulunmaktadır. Kütüphane Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü Çorum İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü olarak çalışmaktadır. <29>
 
<1> Vaz’ı esasi resmi başlıklı yazısı 6 Haziran 1339 (1923) Çorum Gazetesi Vaz’ı esasiresmi başlıklı yazısızını bazı kısımları: “...Milli ve umumi olan büyük zaferin şerefiyle istihsalini müteakipdahile vesahayıilim-i marifetle munafir olan en zar-ı erbabı hizmet,irfan cereyanları arasında kütüphanelerin artık daha ziyade ihmale mütehammil olunmayacağını...6 Haziran 1339 (1923) Çorum Gazetesi.
“...Çorum milli kütüphane inşaa heyeti şu zatlardan müteşekkildi.1Ahmed Cevdet Paşa (Muta sarrıf) 2.Tülekzade Nuri (eşraf),3. Evkaf Müdürü Salim,4.Gökeşmezade Mehmed Ağa,5. Kamil Hoca, 6.Ölçek zade Hasan Efendi (Belediye Başkanı),7. İstanbullu zadeSıddık Efendi (Meclis İdare azası) Naci Önder 5.12.1951 Yeni Çorum Gazetesi.
 
<2> Vaz’ı esasi resmi başlıklı yazısı 6 Haziran 1339 (1923) Çorum Gazetesi. Vaz’ıesasiresmibaşlıklı yazısızını bazı kısımları: “...kıymettar pek çok asar-ı ihtiva eylediği halde kasabamızın muhtelif ücra mevkilerde adeta müsnive metruk denecek vaz’ımüessifte kalmış olan kütüphaneler,muhteviyatın evradı-ı memleket ve erbabı ilmi ve marifet için şayanı istifade ve toplu bir halde bulunması,vakit vakit zihniyetleri işğal eder...6 haziran 1339 (1923) Çorum Gazetesi.
 <3> Vaz’ıesasi resmi başlıklı yazısı;”.....Kütüphanelerde beşeriyetinalanında ağlayan gözler var-dır.Kütüphanelerde uluhiyete doğru yükselerek açılmış müstakil yollar vardır. Kütüphanelerde beşeriyetin mürebbii hakiki ve mürşidimaddi ve manevisi olan kitaplar vardır.....” 6 .6 1339 (1923)
 <4> Vaz’ı esasi resmi başlıklı yazısı: Kalbimizden yükselen edevatı hayriyemizin dergah-ı uluhiye-tinde karini olması tazanuratiyle sözüme son verirken,istikbalin erbabı kemali olan münevver gençleri de baki kalbimle numune-i imtisal olmak üzere şimdiden selamlarım...”6 Haziran 1339 (1923) ,
<5> 5 Ağustos 1341 (1925) Yeni Çorum Gazetesi. Naci Önder.
<6> Bir anımı hatırladım; Emekli olduktan sonra Çorum Festivali bünyesinde verilen konferanslar dahilinde Çorum’la ilgili olanında, bir konuşmacı ”...Ahmed Feyzi ve Süleyman Feyzi’nin kitaplarının Milli Kütüphaneye verildi diyerek konusunda belirttikçe, ben renkten renge giriyordum. Konuşmacı tesadüfen önümdeki sıraya oturdu, eğilerek kitapların gittiği yerler hakkındaki bilgiyi nereden edindiğini sordum, Kütüphane Müdürlüğünden verildiğini söyleyince benim hazırlamış olduğum yukarıda da konusu olan bilgilerden faydalanarak hazırladığım bir çalışmadan aldığını tahmin ettim, dedim ki; zannedersen o çalışma dosyasında herhalde benim adımın yazılı olması lazımdı dedim, yanında bulunan dosyayı gösterdi, cidden benim hazırladığım bir konuşma metininden alınan fotokopi idi .Dedim ki: Bakın ben konuya vakıf kişiler için hazırladığım bir konuşma metini olduğu için dip not koymamıştım, ayrı yeten dosyayı iyice tetkik etmemişsiniz çünkü bu ismi geçen Milli Kütüphane Çorum’da Cumhuriyet döneminde açılan ilk kütüphanenin adıdır,bu konuşmaları sizden isteyerek kitap haline getirirlerse bu yanlışlık Ankara Milli Kütüphane çağrışımı yapmaktadır, metininize bu konuyu açıklayan bir dip not koyunuz demiştim.
<7> 5 Ağustos 1341 (1925) Yeni Çorum Gazetesi. Naci Önder.
<8>Çorum İl Halk Kütüphanesi arşivleri.
<9Çorum İl Halk Kütüphanesi arşivleri. Dernek üyeleri: Baha Çorbacı oğlu Belediye Baş.,A. İlhan Erdemli Kütüphane Md. Şevket Turpoğlu Avukat,Nurettin Tayşu Avukat, Halit Bayrak Öğretmen, Ahmet Küreli Gazeteci,İhsan Aşık Mütahit.
 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

ÇORUM KALESİ:
          Kale Selçuki mimari özelliğini taşımaktadır. Kalenin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir.
Evliya Çelebiye göre: Şehrin kıble tarafında celali şerrinden emin olmak için cahar (dört) köşe bine bir kaleyi rağnası vardır amma küçüktür. Bir kapusu vardır. Dizdarı neferatı,müstevfi cephanesi,birkaç hanesi vardır. İslâm binasıdır” Demekte ise de bu kesin değildir. Kalenin yapımında kullanılan taş malzemelerinden bazılarında Rumca yazılı kitabeler bulunmaktadır.
Kalenin şekli kare plana yakındır.
Surlar 80'er metre uzunluktadır. Kale duvarının yüksekliği 7.35 santimetredir. Sur genişliği 2.40 santimdir. Surların dört köşesinde çapları 5 metre olan kuleler bulunmaktadır. Her cephede iki tane 6.90X2.65 ebadında burçları bulunan kalenin iki kapısı bulunmaktadır.
Ana kapı kuzey yönünde olup 270x3.10  ebadındadır. Kapının üzeri saç olan kapının kalın dövme çivilerle perçinlenmiştir. Güney cephesinde 1.00x1.70 ebadında küçük kapı bulunmaktadır.
Kalenin girişinde 400x400 ebadında iki pencereli oda kale kumandanına aitken bugün zindan ile birleştirilerek cami olarak kullanılmaktadır. 1961 tarihinde kale bir restore çalışması ile kuzey surları onarılmıştır.
 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

ÇORUM SAAT KULESİ  
 
Çorum saat kulesi; Çorum Merkez İlçesinin  tam  merkezinde  bulunmakta olup "Eski Çorum yerleşim yerinin en hakim bir yerinde bulunup mimari biçimi minare sitilinde inşa edilmiştir.
II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıldönümünde bütün illeri gönderilen"Saat Kuleleri Yapınız" fermanı üzerine Çorum'da inşası Beşiktaş Muhafızı Çorumlu   Yedi Sekiz   Hasan   Paşa tarafından  1894 yılında yaptırılmıştır.
Saat kulesi giriş  kapısı  üzerinde  sanatçı  Tülin KORMAN'ın babası Hattat  Nuri KORMAN tarafından yapılmış   8 sıralı, araları  cetvelli ve 1312 tarihli mermer kitabede aynen şunlar yazılıdır.

 

SAAT KULESİ KİTABESİ
 
Şehinşah-ı zaman Abdülhamid Han-ı keremkârın
Ferkan-ı kiramından Hasan Paşa-i bi-hemta
Bütün evratını vakfeyledi ihya-ı hayrata
Muvaffak eylesin her dem abı amaline.Mevla
Bu saat kulesi ezcümle hayrat-ı cüzininden
Yapıldı yümn-i evferle bu şehri eyledi ihya
Çıkıp bir vakt-i eşrefde yazıldı babına tarih
Bu mıkyat-ı celili yaptı bak lutf-u Hasan Paşa 1312

 

KİTABENİN MANASI
Cihanda şahların şahı Cömert Abdülhamid Han . Abdülhamid Han'ın şerefli generali Hasan Paşa tüm zamanını hayırlı işlere vakıf eyledi. Mevla, Onu daima amellerinde muvaffak eylesin.
Saat Kulesi Onun yüce hayırlı eserlerinden birisi olarak gerçekleştirildi.
Daha büyük saadet ve mutlulukla bu şehre ihya eyledi.
Eser, en şerefli vakitte (ortaya çıktı) bitirilerek kapısına tarih yazıldı.
Gör ki Hasan Paşanın lûtfu ile bu yüce (eser) yaptırıldı.
( Bu  son  cümle  Ebcet  Hesabı  ile 1312 tarihini göstermektedir)
Güney  cephesinde   iki    basamaklı merdivenle  girilen  yuvarlak kemerli  kapıdan yukarıya  81  basamaklı  döner merdivenle çıkılmaktır.
Sarı renkli kum taşından yapılan kulenin  yüksekliği 27.5 metredir. Temel ve tabanı sağlam  bir zemin üzerine inşa edildiği zannedilmektedir.. 
5.30 metre çapındaki alt bölüm kısmı 8 köşeli olup yüzeyleri 2.10 metre genişliktedir. Bu bölümden gövdeye Türk Üçgeni motifli bir  pabuçla  yükselmektedir.
Ayrıca   pabuçla gövde arasında dairesel biri küçük birisi alttakine nispeten biraz daha büyük iki boğum bilezik arasında bombelik bulunmaktadır.  
Gövde  kesiti  24 köşegenli olup boyuna dikdörtgen yanaklı dilimler halinde ve zarif bir görünümdedir.  Gövde  çapı 3.90 metre olarak yapılmıştır.  
Şerefe bölümü,demir korkuluklu, saat katranını bulunduğu bölüm kısmı dikdörtgen prizması şeklindedir. Saat kulesinin dört  cephesinde bulunan  1.5  metre  çapında dört saat katranı bulunmaktadır. Güney  ve kuzeyde bulunan kadranlar roma rakamlıdır. Saatin dakikaları yuvarlak şekildir. Kadranların üstünde saat kulesinin yarım saatte bir ve her saatte saat kadar çalan çanını sesinin uzaktan duyulması için dört tarafta da baklava kesimi açık pencereler mevcuttur. Saat kulesinin çatısı çinko kaplı bir külah şenlindedir. Kulede bulunan saat  sarkaçlı  olup çanının eski bir kilise  çanı  olduğu söylenmektedir.  
1983  yılında   Kültür ve  Turizm Bakanlığı, Eski   Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından  restorasyonu  yapılmış ve çürüyen petek kısmı tamamen sökülerek 1976  yılında  Orta  Doğu Teknik Üniversitesi  Mimarlık Fakültesi uzmanlarınca hazırlanan projeye uygun olarak yeniden gerçekleştirilmiştir.  
Çorum Müzesi adına tahsisli olan saat kulesinin günlük saat ayar ve bakımı Belediye Başkanlığı  tarafından  karşılanmaktadır.
Eskiden  sekizgen  kürsü  çevresi ahşap çatılı,alaturka tuğlalı küçük dükkanlarla çevrili  olan saat kulesinin etrafı boşaltılmış, daha sonra takılan ışıklı reklam panoları da Kültür ve  Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun kararı  üzerine temizlenerek bugünkü doğal görüntüsüne kavuşturulmuştur.
İlimizin  sembolü  durumundaki SAAT KULESİ aynı  zamanda  şehrin mihengi noktasıdır. Hemen  akabinde  geçen   gidiş geliş yönlü yollardan seyreden araçların vibrasyonundan  etkilenmekle birlikte bugüne kadar mevcudiyetini  korumuş anıtsal   bir kültür varlığıdır. Restorasyon sırasında yer değişikliği düşünülmüşse de  mihengi  noktası olması yüzünden gerçekleştirilememiştir.  

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

ULU CAMİ MURAD-I RABB-İ CAMİ:
Murad-ı Rabbi Camii;Hicri 1305 tarihinde ibadete açıldığı sanılmaktadır. Çöplü mahallesi Osmancık caddesinde müstakil taş binadır. Çatısı beşik çatı gizli bir kubbeli olup kurşun kaplıdır. Taş’tan iki minaresi mevcuttur. Bahçesinde musalla taşı, dinlenme parkı, şadırvanı, tuvaleti bulunmaktadır
Mihrabı mermer kapılı,minberi ahşap tezyinatlı ve çok kıymetli antik eserdir.
Kürsüsü vardır.Mahfeli ve son cemaat yeri mevcuttur.
Çorum tarih içerisinde pek çok deprem görmüş ve bu depremlerde şehirde bulunan pek çok camii yıkılmıştır. Ulu camii Selçuk mimarisi özelliği taşımaktadır. İlk yapan şahıs Selçuk sultanlarından Alaaddin Keykubat’ın azat etmiş kölelerinden Hayreddin Hazır tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır.  Minberin kapısı üzerinde 706 senesi sefer ayının onuncu günü (1306 Ağustos) yazısı bulunduğu göre bu minberin ya cami yapıldıktan sonra kurulmuş olması veya camii yıkılıp yeniden yapıldıktan sonra getirilmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Minberin üst kısmındaki Hadiste:: “Cuma Miskinlerin Haccı,Müminlerin Bayramıdır” yazılıdır. Bu minberi yapan Davud oğlu Ahrrıed’tir. Minberi kuran Ankaralı marangozlardan Abdullah oğlu Hamid ’tir. Minber maun ağacından yapılmıştır. Çok güzel üstün bir sanat eseridir.Ne yazık bu eserin kıymeti bilinmeyerek, üzeri adi boya ile kapatılmış orijinal güzelliği kaybedilmiştir.
II.Beyazıt zamanında 1509 du meydana gelen ‘Küçük Kıyamet” denilen deprem’de ve Yavuz Sultan Selim zamanında olan 1514 şehrin üçte biri zarar görüp Ulu camini de yıkıldığı yazılmakta ise de bu depreminden sonra caminin onarımı veya yeniden yapıldığına dair bir kayda maalesef rastlanamamıştır.
Osmanlı Padişahı II.Murad zamanında Mimar Sinan yıkılmış olan Ulu camiyi yeniden yapmıştır. ( Bakınız: Ahmet Refik-i Mimar Sinan Sayfa; 65 ve Vesikalar bölümü; 1-2- 3-4—10-11-12) Osmanlı padişahı II. Selim zamanında 1793 (H.1208) tarihindeki depremden yeniden yıkılan Ulu camii Cabbarzade Süleyman Bey ile oğlu Abdülfettah bey tarafından yapılmak suretiyle bu günkü şeklini almış bulunmaktadır.
Caminin yapılması için ‘Yusuf-u Bahri efendinin ve halktan bir heyetin Süleyman Bey’e başvurması (Bakınız;Vesikalar,3) ile camii yapımına başlanıyor.
Mimar Sinan tarafından yapılan camii 9 kubbeli olduğu için Cabbarzade Süleyman beyde aynı şekilde yapılmasını emrediyor, fakat kendisinin idam edilmesi üzerine oğlu Abdülfettah efendi taş duvarları örülmüş caminin hemen ahşaptan kubbe yapılarak örütülmesini emrediyor.
Bu günkü kubbenin ahşap oluşu bundan ileri gelmektedir.Bir söylentiye göre camii içindeki direklerin Kürtpınarı yöresinde ki ormanlardan kesilip getirildiği söylenmektedir.Bu bize 175, 200 yıl önce Çorum Merkez ilçesinin çok yakınlarının ormanlık olduğunu ispat etmektedir.
Ulu cami’nin bu yeni yapılışı 1810 (H.1225) tarihinde bitmiştir. Ulu caminin son cemaat kısmı halkın yardımıyla Mutasarrıf Celal bey zamanında 1905 tarihinde yaptırılmıştır. Cami’nin batı yönündeki minaresi eskiden ,doğu yönündeki minaresi son cemaat kısmı ile birlikte yapılmıştır. 2.cemaatin yapımını Mahmut Usta (Gürsel Dedem) üstlenmiştir,ahşap işlerini,Abdülmuttelip Usta (Gürsel AMCAM) yapmıştır.
Camii için deki halılar gene halkın yardımıyla Celal bey zamanında getirttirilmiş, sülüs yazı ile yazılmış iki kitabesi vardır.
Son yıllarda caminin tabanı ve sıvalan ile şadırvan, bahçe ve tuvaletler onarılarak bu günkü duruma getirilmiştir. 1967 tarihinden sonra yeniden onarım görmüştür.
Halılar kaldırılarak makine hali kaplanmış, çatıda bulunan kurşunlar değiştirilmiş, bahçe düzenlemesi yapılmış, 1996 tarihinde içi yeniden boya,badana yaptırılmış ve son olarak tuvaletler yer altına alınmıştır

 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

VELİPAŞA CAMİ (ABDÜLBAKİ PAŞA)
Velipaşa Camii Ahdülbaki Camisi diye bilinir. 1652 (H.1060) tarihinde Çorum Defterdarı Abdülbaki Paşa tarafından yaptırılmıştır. Gülalbibey mahallesi Şeyheyüp caddesinde bulunmaktadır.
1865 (H.1282) tarihinde Kapıcıbaşı ve Ağa tarafından tamir ettirilmiş olup kitabesi bulunmamaktadır.350 cemaate hizmet vermektedir. Ahşap binadır. Ahşap minaresi, mahfeli, beton minberi, formika kaplı kürsüsü, alçı mihrabı, son cemaati, şadırvan ve tuvaleti vardır.

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

İLÇELERİMİZ

         İlçelerimizdebulunan tarihi yapılar ve ören yerlerimiz olarak Alacahöyük,Boğazkale ve Ortaköy’de kazı yerleri ve çıkartılan Hitit ve Hitit dönemi öncesi eserler bulunmaktadır.

         Ayrıca şirin ilçelerimizde bulunan tarihi eserlerimiz bulunmaktadır. Bunların bizlerce bilinmesine rağmen,pek çok hemşehrimizde bunların sadece isimleri bilinmektedir.

         Önce biz bilelim ki;dışarıdan gelenlere bizim ilimizde bunlarda var diyebilelim. Bu bilgilerimiz olmaz sa dışarıdan gelen turistlere veya misafirlerimize nasıl ilimi hakkında bilgiler verebiliriz.

         Bizler önce yakın çevremizi,sonra da uzak çevremizi ineceleyip öğrenmeliyiz. Bilmediğimiz yarlari görmemiz bizlerin daha bilinçli şehrine sahip çıkan fertler olmamızı sağlayacaktır.

         Çorum’un yakın çevresinde bulunan yerleşim yerleri olan,yani Çorum sınırı içinde ve idari teşkilata bağlı olan ilçiliri şunlardır.

         Alaca

         Bayat

         Boğazkale

         Dodurga

         Kargı

         Laçin

         Iskilip

         Mecitözü

         Oğuzlar

         Ortaköy

         Osmancık

         Sungurlu

         Uğurludağ ; Ilçeleridir.

         Çorum’un bu ilçeleri hakkında birkaç tanesi müstesna,yazılı bir kaynakları mevcut değildir. Bunların bir an önce tanıtımı için gerekli kurumlar veya şahıslar tarafından incelenerek bilgiler basılmalıdır. Bizce şu andaki eldeki bilgiler bile derlenip toparlanmalı ve gün ışığına çıkması sağlanmalıdır. En başit örnek ile diyabiliriz ki,kaymakamlıkların, bele diye başkanlıklarınını birifink için hazırladıkla rı dosyalar ile,tarım müdürlüklerinin,sağlık müdürlüklerinin,nüfus müdürlüklyerinin hazırladıkları bilgiler bir kitap haline gelmesi bile bu an için yeterlidir. Her beş veya on yılda bu bilgilere eksik kalan bilgiler katılarak yayınlanabilirler. Böylece eksik kısımlar zamanla tamamlanır.

 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

ALACA HÖYÜK
Alacahöyük'ün esas adı İmat Höyük'tür. Alacahöyük ilk olarak 1835 yılında W.G.Hemilton tarafından İmat Höyüğü olarak tanıtılmıytır.
Alacahöyük’teki ilk kazılar, Osmanlı arkeolog Theodor Makridi tarafından Sfeksli Kapı önünde kazı 1907'de yapıldı.
1935 yılında Atatürk’ün emer vererek kazıların Türk Tarih Kurumu adına, Remzi Oğuz Arık tarafından sistemli kazılara başlanmıştır.
1936 yılından itibaren de “ilk milli kazı”nın başkanlığı, Dr. Hamit Zübeyr Koşay’a verilmiştir.
Kazı çalışmaları 1967-1983 yılları arasında Mahmut Akok tarafından yürütülmüştür. 1997 yılında Ankara Üniversitesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı adına çalışmalara, Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu başkanlığında yeniden başlanmıştır. 2008 yılından bu yana da Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Alaca Höyük’te kazı, konservasyon ve restorasyon çalışmalarına devam edilmektedir. 
 
ALACAHÖYÜK MÜZESİ
Çorum Müzesi'ne bağlı olarak hizmet veren Alacahöyük Müzesi, Alaca İlçesi, Alacahöyük Köyü'nde yer almakta olup, Çorum'a 45 km. uzaklıktadır.
Alacahöyük'te ilk yerel müze 1940 yılında teşhire açılmış, 1982 yılında ise yeni binasına taşınmıştır. İki katlı olan müzenin üst katında Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık salonları bulunmaktadır. Kazı başkanlarının isimlerinin verildiği bu salonlarda Alacahöyük ve Pazarlı kazısında elde edilen eserler sergilenmektedir.
Giriş salonunda ilk kazı malzemeleri, Kalkolitik Döneme ait el yapımı seramikler ile Eski Tunç Çağına ait 13 kral mezarının buluntu anını gösteren fotoğraflar ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir.
İkinci salonda yer alan büyük duvar vitrinlerinde Hitit Dönemine ait pişmiş toprak gaga ağızlı testiler, tabaklar, çanaklar, mangal ve maltızlar ile matara biçimli kaplar, orta vitrinlerde ise Eski Tunç ve Hitit dönemlerine ait bronz iğneler, kemik süs eşyaları, kalıplar, hayvan figürinleri, iki adet çivi yazılı tablet teşhir edilmektedir. Ayrıca aynı salonda Frig Dönemine ait tek vitrinde Pazarlı eserleri arasında pişmiş toprak kabartmalı duvar levhaları, üzeri boyalı kaplar ve keklik biçimli riton yer almaktadır.
Mahmut Akok Salonu olarak adlandırılan ve etnografik eserlerin sergilendiği alt katta ise, yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemine ait delici, kesici ve ateşli silahlar teşhir edilmektedir.
 

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BOĞAZKALE, BOĞAZKÖY HATTUSAŞ

Boğazköy (Hattuşaş) örenyeri, Çorum İli'nin 82 km. güneybatısında yer almakta olup Ankara'ya uzaklığı ise 208 km'dir. Hitit devletinin eski çekirdek bölgesinin merkezinde bulunan Boğazköy (Hattuşaş) örenyeri Budaközü Çayı vadisinin güney ucunda, ovadan 300 m. yükseklikteki sayısız kaya kütleleri ve dağ yamaçlarının bölünmesiyle çevrili olarak kuzey ve batıda derin yamaçlarla sınırlandırılmıştır. Şehir kuzeye doğru açık olup kuzey kısmı dışında diğer kısımları surla çevrilidir.

Hattuşaş örenyeri ilk kez 1834 yılında Charles Texier tarafından gezilmiş ve dünyaya tanıtılmıştır. Bu kalıntılarla Hitit devleti arasında ilk kez bir bağ kuran kişi Sayce'tır. Bu zamana kadar Hitit'lerin merkezinin Suriye olduğu sanılmaktaydı. 1882'de Carl Human, Otto Puchstein ile Boğazköy'e birlikte gelmiş ve ilk kez toplu bir plan çalışması yapmıştır. Halen Pergamon Müzesinde bulunan Yazılıkaya'nın kalıplarını da çıkarmışlardır. E. Chantre ilk test kazısını 1893-1894'te gerçekleştirmiş, 1905 yılında ise Makridi ve H. Winckler Boğazköy'ü gezmişler ve 1917 yılına kadar devam eden kazı çalışmalarını yürütmüşlerdir. 1932 yılında ise Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Kurt Bittel tarafından başlanılan sistemli kazılara II. Dünya savaşı sırasında bir süre ara verildikten sonra, yeniden başlanmış ve 1978 yılına kadar çalışmalar aralıksız sürdürülmüştür. 1978 yılından 1993 yılına kadar Dr. Peter Neve başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarını, 1994 yılından itibaren Dr. Jurgen Seeher üstlenmiştir.

Boğazköy (Hattuşaş) örenyerinde M.Ö. III. binden itibaren yerleşim görülmektedir. Bu dönemdeki küçük ve müstahkem yerleşmenin Büyükkale ve çevresinde olduğu tespit edilmiştir. M.Ö. 19. ve 18. yüzyıllarda Aşağı Şehir'de Asur Ticaret Kolonileri Çağı yerleşmeleri görülmektedir ve şehrin adına ilk kez bu çağa ait yazılı belgelerde rastlanmıştır.

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

İLİMİZ İÇİN DÜŞÜNÜLEBİLECEK TURİZM ÇEŞİTLERİ
 
YAYLA TURİZMİ
Yaylalarımızda; tabiatın kirlenmemiş havasını, soğuk sularını, en sıcak günlerde bile ferahlatıcı serinliğini, eşsiz güzellikte ve göz alabildiğince uzanan manzaraları görmeli ve göstermeliyiz.
Yaylaların temiz otları ile beslenen hayvanlarımızın ürünlerini, tabii ortamda büyüyen olgunlaşan yetişen meyve ve sebzelerini sunar ve bizlere tabii tatları ile damak zevkimizi ve hormonsuz gıdalardan da faydalanmamızı sağlarlar.
İlimizde bulunan yaylalarımızı; betonlaştırmadan,çevrenin tabi ortamını bozmadan tekrar iskana açmalı ve tam bir inançla bu sektörü tanıtmalı ve tattırmalıyız.
İlimize uygun olarak düşündüğüm turizm olgularını şu dallarla da çoğaltabiliriz:
Hava Sporları olarak, yamaç paraşütü.
Dağ Sporları,
Yeni barajımızda Yelken,su kayağı vb. Bunları tek tek anlatmamız da mümkün olmakla birlikte ilimizin Hava sporları turizmi ile uygun dağ yamaçlarının olmamasından değil, bu sporu yapan kişilerinde ayrıca havadan yerdeki güzellikleri de seyretmeleri gerekmektedir. Dağ sporları içinde tırmanmaya elverişli dik ve genç kaya kütleli yamaçlarımızın parkur uzunlukları oldukça az olması sebebi ile tırmanma sporu yapanları ilimize çekemeyiz, ancak bu sporu doğa yürüyüşleri biçiminde düzenleyebiliriz. Bu düzenlemeye ek olarak tarihimizi gelen ziyaretçilere göstermemiz mümkündür.
 
KONGRE TURİZMİ
İlimiz Tarih hazinesi  üzerinde oturmaktadır. Ülkemizin heyecan verici tarihi mekanları bulunmaktadır. Gerekli imkânları arayıp bulması gerekmektedir. Ülkemiz Avrupa ve Asya'nın birleştiği yerde bulunması, bulunulmaz fırsatları yakalamamız gerekmektedir. Uzak doğu ülkeleri ile Avrupa ile Amerika ülkeler arası toplantıların ve kongrelere mekân konumundadır. Bu imkandan Çorum’da faydalanmalı, gereken girişimlerde bulunmalıdır.
Çağın teknoloji ile tanıtımımız gayet kolay ve fazla masraf gerektirmeyen Internet kanalı ve web sayfaları ile yapılabilir. Her ne hikmetse ilimizdeki yatırımcılar ve sanayiciler sadece bir sayfa yaparak tanıtımımız tamam diye düşünmekte, gereken tanıtım faaliyetleri yapmamaktadır. Wep sayfanız tabiri caizse samanlıkta bir iğne olarak durmaktadır. Arama motorlarında belki yer almamaktadır. Arayanlar sizin sayfalarınızı görememekte ve sizi tanımamaktadır.
İlimizde birinci sınıf otel konaklama ve konferans tesisi zengin olmamakla beraber, Hitit gibi bir tarih cazibesi sunmaktadır. Çok daha düşük maliyet avantajı ile bu turizmi ilimize getirmemiz mümkün görülmektedir.
Türk Havayolları ve diğer ulusal havayolu şirketlerince Ankara’ya iki ile üç saat içinde ulaştırılmak mümkündür. Buradan ilimize yine küçük hava araçları ile 20-25 dakikada ulaşılması mümkündür.
 
GOLF TURİZMİ
İlimizde bu turizm kolu ile ilgilenilmesi gerekmeli diye düşünmekteyim. Ülkemiz, son yıllarda bu turizm hizmetine giren uluslararası nitelikteki golf tesisleriyle dünya golf severlerini bir araya getirmeye çalışılmaktadır. Bu işlerin öncelikle kalitenin ve prestijin buluşması seçkin bir golf merkezi konumuna getirecektir. Böyle bir tesis; Antalya'nın doğusunda yer alan Belek beldesi gerek eşsiz kültürel, tarihsel ve doğal yapısıyla gerekse nitelikli golf sahaları ve tesisleri ile eşsiz bir golf turizmi potansiyelini oluşturmaktadır. Antalya'dan başka; Ankara, İstanbul ve Muğla'da gerek işletme faaliyetinde gerekse yatırım kapsamında yer alan uluslararası standartlarda golf tesisleri yapılma çalışmaları sürdürülmektedir.
Ülkemizde golf tesisleri çoğunlukla sahile yakın yüksek kapasiteli zengin yeme-içme, alışveriş, eğlence olanaklarının sunulduğu konaklama tesislerinin yakınındadır. Bu tesisler doğa ile iç içe düzenlenen golf sahaları ile ziyaretçilerine doğaya dönük bir ortamda tatil geçirebilmek için eşsiz fırsatlar sunmaktadır.
Ülkemizde Turizm Bakanlığı golf turizmine yönelik olmak üzere turizm alan ve merkezlerinde 11 adet golf alanı planlamıştır. Bu golf alanlarının bir kısmı işletme faaliyetine geçirilmiş, diğer bir kısmı ise halen yatırım aşamasındadır. Acaba bu planlar dahilinde de Hititlerin baş kenti de düşünülmüş müdür?
 
GENÇLİK TURİZMİ
İlimizin gezilip görülmeye değer yerleri bulunmaktadır. Merkez ilçe ve ilçelerimizde tabii güzellikler içerisinde bulunan bağlarımız ve bahçelerimiz bulunmaz tabii bisiklet parkurları ile doludur.
Ülkemizin büyük bir kısmı gençtir. Bunun yanı sıra dünya ülke gençlerini İlimizde hem tarihi zenginliğimizi, hem tabii ortamı,hem de kültürümüzü yaşatacak projelere yön vermeliyiz. Bu yönlenmede daha çok, ilimizi tanıtmak ideali yatmalıdır. Gelecek gençlerin tatillerini rahatlıkla ve az bir ücretle yapmalarını sağlamak,ileride bu gençlerin yetişkin olduklarında ve yaşlılık dönemlerinde tekrar ilimize gelmelerini sağlaması bakımından uzun süreli bir yatırıma dönüştürmüş oluruz.
 
AV TURİZMİ
İLİMİZDE AVLANABİLECEK  AV HAYVANLARI
İlimizde; av olarak yaban domuzu, tilki, tavşan gibi avların yanı sıra keklik ördek ve yeni yapılmakta olan barajda hususi yetiştirilecek Turna, Levrek ve Yayın gibi değerli tatlı su balıklarını üretilerek av yapımı için girişimlerde bulunabiliriz.
Av Turizmi Nedir?
Ülkemizin bitki örtüşü, yabani hayat ve coğrafi yapısı bakımından av turizminin gelişmesine elverişli konumdadır.
Türkiye’de av turizmine açılacak avlakların o bölgede bulunan yaban heayvanları ve o bölgenin av hayvanı potansiyeli dikkate alınarak, Orman Bakanlığına bağlı Milli Parklar, Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü tarafından tespit ve ilan edilmektedir.
Bilindiği gibi bu avlaklarda yabancı turist avcılar, Orman Bakanlığınca “A Grubu Seyahat Acentalarına” verilen “Av Turizmi İzin Belgesi” ile avlanabilmektedirler.
Bu acentalar aracılığıyla avlanmaya gelen yabancı turist avcılar, 6136 Sayılı Kanunu gereği yürürlükte olan yönetmenlik gereği; av tüfeği ve aksamını beraberlerinde getirebilmektedirler. Av İzin Belgelerinde bu avcı turistlerin; av partisine katılacak avcının adı soyadı, uyruğu, ülkemize giriş ve çıkış yapacakları gümrük kapıları ve tarihleri, avlanacakları yer, avlanma tarihleri ve avlayabilecekleri av hayvanı türleri ve sayıları belirtilmektedir.
Türkiye'de avlanılmasına izin verilen yaban hayvanları türlerine ve avlanma sürelerine göre yıldan yıla değişmektedir. Bu değişiklikler her yıl düzenlenen Merkez Av Komisyonu Kararları ile belirlenir. Av turizmi başlığı altında yerli ve yabancı avcıların kullanımına bedeli karşılığı sunulmuştur. Bunların dışında kalan avların, yabancı avcılara avlatılması sadece özel avlaklarda mümkündür. Yabancı avcılar özel avlakların haricinde, bu kanun gereği belirlenmiş hayvanlarından başka av hayvanlarını avlayamazlar.
 
KIŞ TURİZMİ
İlimizde de bu tesislere benzer tesislerin yapılması imkanları araştırılmasına rağmen halen bir atılım yapılmamıştır. Çatak Tabii Parkı civarında kayak pisti olabilecek alanların tespiti yapılmıştı. Bu alanı özel şirketlerin işletmelerine müsaade edilmesi gereklidir.
Türkiye’miz yaz-kış üzerinde kar eksik olmayan oldukça yüksek dağlarıyla ve bu dağlarda kurulan kayak tesisleriyle önemli bir kış turizmi merkezidir.
Bu özelliği maalesef sadece kış ayları düşünülmüştür. Aslında bu tesislerin suni kar pistleri ile yapılandırılarak yaz boyu da kayak turizmine açılabilir.
Yakın  illerde bu gibi uygulamaların yapıldığını, yanılmıyorsam Kastamonu bu uygulamaların nasıl yapıldığını diğer illerde kurulacak irtibatla teknik ve bilgi desteği verileceğini geçenlerde televizyonda bilgi verilmişti. Bu konu ile ilgilenen girişimcilerin bu konuyu araştırırlarsa bulmaları mümkündür.
 
İNANÇ TURİZMİ
İlimizde diğer dinlerle ilgili ayakta kalan bir kilisemiz mevcut olup, bugün Vakıflar Müdürlüğünce zannedersem kiraya verilmektedir ve burası depo olarak kullanılmaktadır. İnanç turizmi olarak ilimizin “HIDIRLIK” mevkii iç turizme ve Müslüman turistlere empoze edilerek turizm ivmesi kazandırılmalıdır.
Ayrıca merkez ilçe ve illerde bulunan yerler de tanıtılabilir. Selçuklu dönemi olan Elvan Çelebi Camii buna örnek gösterebilirim.
Yaklaşık yazının icadı 11,000 yıldır bu dünyanın üzerinde yerleşim yerlerini kurar insanlar çeşitli görüş ve düşüncelerle karşı karşıya kalmış ve semavi dinler kadar kendi düşüncesine uygun dinlere sarıldı.
İnsanlar ilk çağ medeniyetlerinin pek çoğunu Anadolu'da geliştirdiler. Bu medeniyetlerine uygun olarak da   semavi dinlerin tamamı bu topraklara yakın yerlerde gelişti, gerek Musevili, gerek Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde ülkemiz büyük bir din birikimine kaynaklık etmiş olarak görmek yanlış sayılmaz. Bu yüzden Ülkemizde bu semavi dinlerin tapınakları mevcuttur. Bu günlerde Kültür Bakanlığının ve Turizm Bakanlığının çok dikkat etmesi gereken bir konu konuşulmakta “AYASOFYA” burasının bir kilise olduğu malumdur. Burada bu gün ibadet edilmemektedir. Burası müze niteliğinde kalan bir yapıdır. Ayrıca buranın KİLİSEYE çevrilmesi için Avrupalıların, Amerikalıların ve bilhassa bizim ülkemizin topraklarında bulunan kimselerin de bu girişime çanak tuttukları görülmektedir.
Geçenlerde yayınladığımız dergimde bahsettiğim gibi biz Türkler bütün dinlere dünyada bulunduğumuz müddetçe ve boyunduruğumuzda bulunanlar ve feth ettiğimiz yerler de dahil müsamahamız sayesinde bu dinler yaşamalarına devam etmişlerdir. Biz yine bu müsamahanın arkasında bulunmaktayız. Fakat;bizi idare edenlerin isimleri Ahmet, Mehmet, Mahmut olan Hıristiyan veya Yahudi kimselerin bizleri aldattıklarının farkına varalım. Bu kimselerde daha dürüst olsunlar. Dinlerine inançlarına saygımız sonsuz,lütfen kendi isimlerini alsınlar da bizde fikirlerine katılmamız kolay olsun veya karşı koyalım.
Milletimizin İslâm’i inanış ve yaşayışı  paralelinde derin saygı ve hoşgörü içerisinde bu dinlere ait ibadet haneler günümüze kadar ulaşmış bulunmuştur. Bu eserler Türkiye'yi diğer ülkelerden daha avantajlı duruma getirmektedir. Bu yüzden,sap ile samanı karıştırmadan inanç turizmini yapalım. Yaparken de diğer dinlere taviz vermeyerek dikkatli olmamız gerekmektedir.
 
SAĞLIK TURİZMİ
Çorum’da kaplıca ve termal tesisler kısıtlı gibi olsa da  Mecitözü ilçemizde bulunan ve bence daha sağlıklı daha şifalı olan “Çorum Beke ”kaplıcası gerektiği kadar tanınmamış ve tanıtılamamış olmakla beraber Mecitözü Belediyesinin yeterli bütçesi ile yürütülmeye çalışılmaktadır. Buranın suyunun tabii olarak çıkması yani, çıkınca soğuk su ile karıştırılmaması, sıcak su katılmaması gibi sonradan işlemler görmemesi bakımından oldukça kıymetli bir kaplıcadır.
İkinci bir kaplıcamız da “Hamamlıçay “ kaplıcasıdır. Bir müteşebbisin kendi çabaları sayesinde büyütülmeye, geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bu yeri pek çok Çorumlu halen bilmemektedir. Bir hafta sonu burada yapılacak bir piknik ile hem kaplıcaya girme zevkini hem de piknik yapma zevkini elde edebiliriz. Bu kaplıcamız da “Çatak Tabiat Parkı” yolu üzerinde bulunmaktadır.
İlimiz önemli bir jeotermal kuşak üzerinde yer almaktadır. Türkiye ise, termal kaynak zenginliği ve potansiyeli açısından dünyada ilk yedi ülke arasına girmektedir.
Sıcaklıkları 15ºC - 110ºC arasında debileri ise 2 - 500 l./ sn arasında değişebilen 1000'nin üzerinde kaynak bulunmaktadır. Bu kaynaklardan 200'ün üzerinde termal merkez oluşturulmuştur.
 

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
 
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM
 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.