|
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz! |
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
İÇİNDEKİLER
Mahmut
Selim GÜRSEL
BİZİM ÖNERİMİZ
TURİZM ve
BİZLER
ÇORUM MÜZESİ
ÇORUM KALESİ
ÇORUM SAAT KULESİ
ULU CAMİ MURAD-I RABB-İ
CAMİ
VELİPAŞA CAMİ (ABDÜLBAKİ PAŞA)
İLÇELERİMİZ
ALACAHÖYÜK
BOĞAZKALE
İLİMİZ
İÇİN DÜŞÜNÜLEBİLECEK TURİZM ÇEŞİTLERİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
Mahmut
Selim GÜRSEL |
GÜRSEL YAYINEVİ ve ÇORUMLU
DERGİSİ SAHİBİ
1947 tarihinde babamın subay
olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum evine giderken doğmuşum.
Babam Eminsu Ali Rıza Gürsel,annem ise Fahriye hanımefendi idi.
İlkokula İskenderun'da başladım. Ankara' da
bitirdim. Ankara Yenimahalle Ortaokulunun birinci sömestrsinde
babamın emekli olmasından dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk
Ortaokuluna devam ettim. Babamın "oku da oğlum ceketimi satar seni
okuturum" diyerek bana yaptığı nasihatleri ters tepki yaptı. İlkokul
sıralarında okuyarak pilot olmanın düşlerini kurardım. Bu hayalim
gerçekleşmedi. Babamın baskısı karşısında babama okumuyorum diyerek okulu
birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın yanına
girdim. Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967 tarihin de
askerlik dönüşü, 28 Mart 1969 Ankara Emniyet Müdürlüğüne
teknisyen olarak göreve başladım. Ortaokulu dışarıdan 2
yılda bitirdim 09 Ekim 1972 tarihinde polis memuru olarak Ankara'da
altıncı şube ve kara kollarda çalıştım. 16 Eylül 1973 tarihinde
Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim. 10 Temmuz 1978 yılında ayında
naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak geçtim. Dışarıdan
Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim. Kendi kendime Osmanlıcayı öğrenmeye
uğraştım, Hat sanatı ile biraz ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum
Güzel Sanatlar Galerisinde ve Kütüphane salonlarında bu levhaları
sergiledim. 03 Ağustos 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür
yardımcılığına atandım.
1990 tarihinde ilk kitabım olan Dewey Onlu
Tasnif isimli kütüphanelerdeki kitapların tasnifi yapılan kitabı 10 yıllık bir
araştırma ve çalışma iye "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)" kitap haline
getirip Kültür Bakanlığına sundum. Kitabımdan Türkiye'deki bütün
kütüphanelere dağıtılmak üzere 1000 adet satın aldılar.
Marangozluk,oymacılık, polis memurluğu,memurluk ve
idarecilik yaptım. Her çalıştığım meslekte çeşitli önemli olaylar oldu
ise de son çalıştığım kurumda bence en önemli bir hatıramı
anlatmak istiyorum: Kütüphanedeki çalışmalarım ve " El
Yazması
Kitapların Çorum'da kalması için verdiğim çabalar neticesinde
Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım beni çok yıktı. Fakat bu
üzüntümün boş olduğunu zamanla gördüm. Rabb’imin
izni ile Hacca gitmek nasip oldu, iki kitap daha
yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile oldum.
Mesleklerin insanlara sağladığı maddi avantaj olarak,evinizi
geçindirecek,namerde muhtaç etmeyecek avantajından
başka,manevi olarak;sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız
problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat
okulundan öğrenmiş oldum.
1993 yılında Türkiye'deki bütün
kütüphanelerde bulunan " El Yazması " kitapların Ankara Milli Kütüphanesine
toplanma kararı veren Kültür Bakanlığına karşı Çorumlu hemşerilerimi haber dar
ettim, mahalli radyodan ve gazeteler ile parti il Başkanlarını ile Millet
Vekilimiz Adnan Türkoğlu ve Belediye Başkanımız rahmetli Turan Kılıççıolu'nun
destekleri ve diğer kuruluşların da katkısı ile "El Yazma kitapları" Çorum'da
kaldı. Açık öğretim için üniversite sınavlarına girip kazandım. İkinci sınıfta
iken Çorum'a tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane kazandırmaktır.
Yazma kitapların korunması ve Çorum'da kalması için yaptığım girişimim
yüzünden 25 Nisan 1994 tarihinde Tatvan Bitlis'e Müdür olarak tayinim çıktı,
tayin edildiğim yere gitmeyerek emekliliğimi istedim.
1994 Tarihinde nasip oldu eşimle
birlikte Hacı olduk.
27 Mayıs 1998
tarihinde Çorum'da ilk Kültür Bakanlığından tescilli "Gürsel Yayınevi"
tarafımdan açıldı.
Yazı yazmaya beni kimse teşvik
etmedi Kütüphane için hazırladığım kitap beni yazmaya
teşvik etti. Yazılarım mahalli basında yayımlandı. Yazılarımdan dolayı bir
ödül almadım; fakat kitapları ve bu dergi benim için en büyük ödüldür.
Yayımlanmış çalışmalarım :
" Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) Haziran
1991 ",
"Çorum 97 1997"
"Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar Haziran 1997- 2.
basım 1998",
" Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve
Edebiyat Dergisi Temmuz 1998,
" Sarı Çiğdem Şiir Defteri Mart 2002" ,
“Çorum 2002” adlı basılmış çalışmalarım
bulunmaktadır.
"Menakıb-ı Koyun Baba 2004"
"Çorum Yemekleri 2004 Eşimin Çalışması"
"Hacım Ağustos 2007"
"Çorumlular ve Çorum'a Hizmet Edenler
Temmuz 2008"
Bakanlığa sunulmuş;"Alfabetik Türk ve Yabancı
Yazarlar Fihristi" ve "Ne Nerede Başlıklı Arama Fihristi" basım için
hazır beklemektedir. Yazılarım daha çok araştırma dalı ile
makale türüdür. Tiyatro çalışmalarım,şiir ve hikaye denemelerim
bulunmaktadır. Şu anda dergimde yazılarım çıkıyor.
Benim okuyucularıma diyeceklerim şudur ki. Doğru bildiğiniz
konuları savunun. Bu savunmanız size belki tepkiler getirecektir.
Bu tepkileri inceleyerek doğru olup olmadığını araştırın.
Saygılarımla.
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BİZİM ÖNERİMİZ
25 Temmuz
2001 Tarihinde yayımladığım Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve
Edebiyat Dergimde yazdığım çalışmamı güncelleyerek sizlere bilgi,
gerek görenlere de öneriler olarak sanal da olsa buradan yayımladığım
çalışmamı sunuyorum!
Benim
çalışmamda bulunan bilgileri sizlerle peyleşmaktan mumluluk duyuyorum.
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
- TURİZM ve BİZLER
- Çorum. Tarihin beşiği.
Hitit medeniyetinin bulunduğu yer.
-
Acaba; Çorum tarih turizmini getirisini gereğince kullanabiliyor mu?
Çorumlu olarak biz turizmin ne demek olduğunu biliyor muyuz?
-
Çorum'u biz gereğince acaba tanıtamıyor muyuz? Vb. soruları
kendimize sormamız ve bu soruları ciddi olarak cevaplandırmamız
gerekmektedir. Bazı önerileri, bazı atılımları desteklememiz gerek.
Yeni fikirler üretmek, bu fikirlerin gerekliliğini bürokratik olarak
değil de turizmci olarak değerlendirmemiz lazım. Geçen ay ülkemizde
“Turizm Haftası” kutladı. Kutlandı da neler yapıldı dersiniz?
Bilmem. Bilmediğim konu hakkında da fikir yürütmem abes olur. Benim
turizm için yapılması gereken bir şeyler için önerilerim şunlardır.
-
Çorum; Tarih turizmi açısından dünyanın en şanslı yerlerinin başında
gelmesine rağmen, ne yazık ki; gerektiği kadar yerli ve yabancı
turist çekmeyi başaramamaktadır. Turistlerin gelmemesinin birinci
nedeni ilimizin gereği kadar tanıtılmaması ve ören yerlerimizin
merkez ilçeye uzak olmasından dolayı turistik sayılacak merkezlerin
diş turizme değil iç turizme daha çok yol güzergahı olarak gelen
geçen vatandaşlarımızı ağırlamaya ağırlık vermeleridir.
- Tarih
turizmi tanıtılması için, konaklama merkezi pozisyonundaki
otel,motel gibi iş yerleri kendi dış ülke turistlerinin
rezervasyonlarını ve turist araştırmalarını yapmaları gerekmektedir.
Dış ülke turistleri ilimiz ören yerlerini ziyarete günü birlik
Ankara bağlantılı olarak bir güne sığdırılan turlarla alel acele,
adeta koştururcasına marş marşlarla dolaştırılmaktadır.
-
Çorum'da bulunan ören yerlerinde en azında 3 yıldızlı konaklama
yerlerinin çabucak yapılması, buraların da yapıldıktan sonra Avrupa
ve Amerika'da bulunan turizm şirketlerine cazip konaklama ücret ve
turları ile pazarlanması gerekmektedir. Bu dediğim uzak bir
ihtimaldir. İleride olabilir. Şimdilik elimizdeki imkanlarımızla
kendi turistimizi kendimizin bulması,onlara kendi imkanlarımızla
dört dörtlük olmazsa bile,onları birkaç günlüğüne de olsa ilimizde
tutmak için çaba göstermeliyiz.
- Bunu
nasıl yapabiliriz derseniz: önce konaklama tesislerimizin
kendilerine mahsus bir iki dil bilen ve Hitit Uygarlığı, Selçuklu ve
Osmanlı dönemlerini detayıyla anlatıp gösterebilen rehber veya
rehber kadrolarını bulmaları gerekir. Bu rehberler eşliğinde Çorum'a
getirdiği turist kafile veya kafileciğini,bir gün Boğazkale,bir gün
Alacahöyük,bir gün Ortaköy ören yerlerimize götürüp oraları tam
manasıyla göstermeli, kalan birkaç günde ise Çorum Müzesi,Hasan Paşa
Kütüphanesi ve çöplük ile ilçelerimiz tanıtılarak gezdirilmelidir.
Çatak ve Kargı gibi yaylalarımızda onları eğlendirerek yayla
havasının ne olduğunu gösterebiliriz. Mahalli yemeklerimiz onlara
tattırılmalı, damak zevkimizi tanıtmalıyız. Alış veriş yapmaları
için gerekli yerler göstermeliyiz. Turist gelirken gittiği yeri
tanımak,oranın insanı ile tanışmak ister. Mahalli ve milli
yemeklerden tatmak, damak zevkimizi tanımak ister.
- Bunun
için turistik amaçlı organizasyon yapabilecek elemanları istihdam
etmeli, onları bu işten pay alacakları pozisyonda çalıştırarak maddi
açıdan da tatmin etmeliyiz. İlimizde bulunan turizm büroları
maalesef iç turizm faaliyetleri içinde okul turları, hacı
kafilelerinin turlarından başka bir işle meşgul olmamaktadırlar. Bu
uğraşlarını saygı ile karşılamakla birlikte biraz fedakarlıkla ülke
dışında bulunan turizm şirketleri ile iletişim kurarak bir haftalık
Çorum turu tekliflerini sunmaları gerekli olduğunu görüyorum.
- Bu
rehberler eşliğinde Çorum'a getirdiği turist kafile veya
kafileciğini, bir gün Boğazkale,bir gün Alacahöyük, bir gün Ortaköy
ören yerlerimize götürüp oraları tam manasıyla göstermeli, kalan
birkaç günde ise Çorum Müzesi, Hasan Paşa Kütüphanesi ve çöplük ile
ilçelerimiz tanıtılarak gezdirilmelidir. Çatak ve Kargı gibi
yaylalarımızda onları eğlendirerek yayla havasının ne olduğunu
gösterebiliriz. Mahalli yemeklerimiz onlara tattırılmalı, damak
zevkimizi tanıtmalıyız. Alış veriş yapmaları için gerekli yerler
göstermeliyiz. Turist gelirken gittiği yeri tanımak, oranın insanı
ile tanışmak ister. Mahalli ve milli yemeklerden tatmak, damak
zevkimizi tanımak ister.
- Bunun
için turistik amaçlı organizasyon yapabilecek elemanları istihdam
etmeli, onları bu işten pay alacakları pozisyonda çalıştırarak maddi
açıdan da tatmin etmeliyiz. İlimizde bulunan turizm büroları
maalesef iç turizm faaliyetleri içinde okul turları,hacı
kafilelerinin turlarından başka bir işle meşgul olmamaktadırlar. Bu
uğraşlarını saygı ile karşılamakla birlikte biraz fedakarlıkla ülke
dışında bulunan turizm şirketleri ile iletişim kurarak bir haftalık
Çorum turu tekliflerini sunmaları gerekli olduğunu görüyorum.
-
Gelelim ilimizin gezilip görülecek yerlerine:
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
ÇORUM MÜZESİ
H.1332
tarihinde Mahmut Usta ve oğulları tarafından Sağlık Mektebi olarak
kullanılmak üzere yapılan bina; Birinci Dünya Savaşı’nın ikinci
yılında Çorum Hastanesine tayin olunan Dr. Atıf Tefik Bey’in Şimdi
Çorum Müzesi olarak kullanılan binaya askeri hastaneyi kurduğu,bu
hastanenin Kurtuluş Savaşı,Sakarya Savaşı ve Doğu Cephesinden getirilen
yaralıları tedavi ettiği,sonra Sağlık okulu,Ziraat Mektebi,Erkek Sanat
Okulu ve Ticaret Lisesi ve tekrar Erkek Sanat Okulu olarak hizmet veren
binada yenilenerek ve iç kısmı yeniden yapılarak Çorum’a ve tüm Dünya’ya
hizmet vermektedir.
Çorum’da
bulunan ve başka şehirlerdeki müzelerde teşhir olan Çorum’un öz
eserlerinin ilimizde teşhir edilmesi fikri ile 1937 tarihinde Çorum
Müzesi kurma çalışmalarına başlandı. 1962 tarihinde ilk resmi müracaat
yapılamışsa da olumlu sonuç alınamamıştır.
Çorum
aydınlarının bu girişimleri sonuçsuz kalması yıldırmayarak,girişim ve
çalışmalara devam etmişler;1965 tarihinde bir dernek kurarak
girişimlerde bulunmuşlardır. Derneğin ismini “Çorum Eti Müzesi Kurma ve
Turizm Tanıtma Derneği” vermişler, Başkanlığını Opr. Dr. Kemal
Terlemezoğlu,sekretedliğide Telat Ceritoğlu olarak seçmişlerdir.
Kurulan
bu dernek;meyvesini vererek Milli Eğitim Bakanlığınca (o tarihlerde
Kütüphaneler ve Müzeler Milli Eğitim Bakanlığı Bünyesinde bulunmaktaydı)
Çorum Valiliğine yazılan 01 Eylül 1965 tarihli yazıda “Kurulacak müze
için arsa tahsisinin yapılması” belirtiliyordu. Çorum Erkek Sanat
Enstitüsü bahçesinde 3000 m2 bir arsa tahsisi yapılan Müze 1966
tarihinde inşaata başlamış ve 1968 yılında Müze tamamlanarak hizmete
girmiştir.
Çorum
Müzesinin bulunduğu arsanın içerisinde bulunan Eski Sağlık
okulu,Hastane,Ziraat Mektebi,Sanat Okulu,Ticaret Lisesi olan bina 1986
tarihinde Çorum Milli Eğitim Bakanlığında devralınmıştır. 1988 tarihinde
yangın geçiren binanı içi yeniden dizayn edilerek restorasyonu
tamamlanmamış ve 11.03.2003 terinde Yeni Çorum Müzesi olarak ziyarete
açılmışıdır.
“Kültür
Bakanlığı,Gayri Menkul Eski Eserler Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından
Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” bina tescil edilmiş olup;bu
binada, Etnografya ve Arkeolojik eserleri teşhir eden birbirlerinden
bağımsız 4 kat bulunmaktadır:
İlk kat da, Alacahöyük,Kuşsaray ve
Büyük Güllücek kazılarında çıkartılan eserler teşhiri yapılmıştır. Aynı
bu salonda Eski Tunç Çağına ait Alacahöyük kazısında ele geçen eserlerle
Çorum Müzesi Müdürlüğünce satın alınan aynı döneme ait eserler
sergilenmektedir. Birinci katta ayrıca, Eski Tunç Çağı Alacahöyük prens
ve prenses mezarlarından “L” Mezarı aslına uygun olarak teşhir
edilmektedir. Çorum ili arkeolojik kazılarda (Boğazköy-Hattuşa,
Alacahöyük, Yörüklü Hüseyindede) açığa çıkartılan Hitit dönemi eserleri
ile Boğazköy-Hattuşa’da açığa çıkartılan yapıların mimari kesiti ve
magazinler, fotoğraflar ve tanıtım levhaları eşliğinde sergilenmektedir.
Aynı
katta Yörüklü kazısında bulunan ve Eski Hitit dönemine tarihlenen iki
adet kabartmalı vazo teşhir edilmektedir. Birisi, Çankırı-İnandık
kabartmalı vazosu gibi dört frizli olup, diğeri daha küçük ve boynu
üzerinde tek kabartma friz bulunmaktadır. Müze koleksiyonunda özel bir
yere sahip, üzeri çivi yazılı Hitit kralı II. Tuthaliya’ya ait (M.Ö.1430)
ünik bronz kılıç’ta yine aynı katta sergilenmektedir.
İkinci
katta; Hitit yazılı belgeleri (Çivi Yazılı tabletler) ile, Boğazköy-Hattuşa
kazılarında arşiv halinde bulunan kil mühür baskılı bullaları,
kronolojik olarak Ortaköy-Şapinuva kazı buluntusu Çivi Yazılı tabletler
ve mühür baskılı bullalar izlemektedir. Yine Ortaköy-Şapinuva kazısı
küçük buluntuları yanında Hitit ve çağdaşı dönemlerine ait mühürler de
bu katta teşhir edilmektedir.
Üçüncü
katta, Ortaköy-Şapinuva seramik eserlerinin teşhiri ile Pazarlı
kazısında açığa çıkartılmış olan Frig Dönemi buluntularını aynı döneme
ait Boğazköy-Hattuşa ve Alacahöyük buluntuları izlemektedir. Bu kattaki
kronolojik sergileme Hellenistik, Galat ve Roma dönemi seramik eserleri
ile son bulmaktadır. Ayrıca, Hellenistik dönemden itibaren başlayan ve
Roma dönemi ve bu döneme ait şehir sikkeleri ile Bizans ve İslami dönem
sikkelerinden oluşan Çorum Müzesi Sikke koleksiyonu da bu katta
sergilenmektedir.
Dördünce
katta; Roma dönemi cam eserleri, altın ve gümüş süs eşyaları,
heykelcikler, kandiller ile Bizans dönemi eserlerinin teşhiri son
bulmaktadır.
Arkeoloji
bölümü teşhire açılan Çorum müzesinde Etnografya salon ve bahçe tanzim
çalışmalarına ise devam edilmektedir.
Çorum
Müzesi; Çorum Valiliği’nin belirlediği mesai saatleri içerisinde;
08.00-12.00, 13.00-17.00 arasında ziyarete açık tutulmaktadır. Pazartesi
günleri hariç haftanın diğer günlerinde yukarıda belirtilen saatler
arasında gezilebilir. Müzeye giriş ücreti Kültür Bakanlığınca
belirlenmektedir.
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
-
HASAN PAŞA KÜTÜPHANESİ
-
Cumhuriyet Döneminin
MSGÜ
ilk kütüphanesi, yukarıda ismi geçen kitaplıklarda bulunan kitaplar
birleştirilerek halkın istifadesine sunulması için Çorum’da bazı çalışmalar
yapılmıştır. <1> Çorum’da bulunan kitapların önemi ve Çorum için gerekliliği
belirtilerek <2> çeşitli girişimler neticesinde, kütüphane hususi inşa komisyonu
kurulmuştu. <3>Komisyon, Çorum’un çarşı ve hükümet binasına yakın olan bir
akarın arkasında bulunan kullanılmayan arsaya kütüphane binası yapılması için
karar verildi.<4> Kütüphanenin temel AtmaMSGÜ
töreninde, Çorum’un ileri gelenlerinin tamamı bulundu. <5> Törende, Hoca Kamil
Efendi, kütüphanelerin ve kitapların ehemmiyeti ve önemi hakkında konuşma
yaptı.< 6> Konuşmasının sonunda, istikbalin münevver gençlerini şimdiden
selamlarım diyerek konuşmasına son verdi. <7> Merasime o tarihte görevli bulunan
İçişleri Bakanı Cemil Bey, Sağlık Bakanı Refik
MSGÜ
Bey de bulunmuşlardır. Bina için sarı taşları köylüler parasız getirmişler,
ustalar da bazen para almadan çalışmışlardı. Devrin mimarlarından olan amcam
Abdülmuttalip Usta tarafından planı ve yapımı üstlenilmiştir. Binanın bitiminden
sonra, bütün kitaplıklardan birleştirilen kitaplar, binanın ikinci katına
bulunan dört oda bir salon olan kısmına taşındı. Birleştirmeyi MSGÜ
gerçekleştiren Dr. Mustafa Cantekin’dir. Üç kitaplığın ikisi Maarif Müdürü Şefik
Bey, Üçüncüsünü de Vali
MSGÜ
Cemil Bardakçı tarafından yıktırılmıştır. Kitaplıkların birleştirilme kararından
sonra üç kitaplığın vakıfları, Evkaf
MSGÜ
Güdümlülüğünce satılmıştır. <8> Kurulan kütüphanenin adı, Milli Kütüphane olarak
verilmiştir.<9> Kütüphanenin açılışı o zamanki İçişleri Bakanı Cemil Bey
tarafından yapılmıştır. Binanın ; (halen Belediye Başkanlığı binası olarak
kullanılan yer) amacı dışında kullanılması çok acıdır. Halk tarafından yapılan
bina kitapların bir araya getirilerek Çorum’a hizmet
MSGÜ
vermesi için yaptırılması alt kısmının uncu dükkânları olarak yaptırılarak
buranın geliri ile kütüphanenin hizmetlerinin
MSGÜ
görülmesi amacı güdülmesine rağmen, çeşitli ihmal ve idarelerin tasarrufu ile
değiştirilmiştir. Bina kısaca; üst kat dört oda ve
MSGÜ
salon, kütüphaneye tahsis edildi. Türk Ocaklarının açılması ile o zamanki Vali
tarafından iki odası Türk Ocaklarına tahsis edildi. <10>Sonraki dönemlerde
kütüphane aynı binanın odasından odasına taşındı, bazen üst katta, bazen alt
katta çalışmaları nı
MSGÜ
sürdürmeye çalıştı,1942tarihinde kendi binasından atılarak bir yıl kadar
,şimdiki Emniyet Sarayının eski yerinde bulunan
MSGÜ
İnkılâp İlk okulunun bir odasına gönderildi.
-
O zamanki duyarlı
aydınlarımızın
MSGÜgirişimiyle1945tarihindekendi
binasının alt katının iki odasına taşındı, okuma salonu
eksikliği ile görevine devam eden kütüphane,MSGÜ
1951tarihindeHalkevlerini kapatılması ile ilgisizlik nedeniyle bina hazineye
devredildi. Bina bir süre Cumhuriyet Savcılığı
MSGÜve
çeşitli resmi dairelerin hizmetini verildi, 1958 tarihinde Adliye Sarayının
bitiminden sonra Savcılıktan boşalan iki odayaMSGÜ
el yazma kitaplar ile Arap harfli matbu kitaplar konuldu. Büyük odalardan birisi
boşaltılarak okuyucu salonu yapıldı, aynı
MSGÜ
tarihte ödünç kitap verme servisi (iare) kuruldu.<11>
-
1956tarihinde yukarıda bahsedilen
MSGÜ
sıkıntılar neticesinde yeni bir kütüphane binasının yaptırılması için Çorum
Genel Kütüphane Yaptırma Derneği kuruldu. <12> Belediye tarafından Bahçelievler
Mahallesinde Çorum Belediyesine ait 913 m 2 lik arsa sembolik bir fiyata derneğe
satıldı, dernek kurum ve şahıslardan teberru ettiği 50.000 liralık bir yatırımla
Devlet tarafından verilen projeye uygun olarak binanın su
MSGÜ basmanı nı yaptırtabildi. Derneğin gelir bulamaması
neticesinde inşaat uzun bir süre yaptırılamadı,25 Mayıs 1960 tarihinde görevde
bulunan merhum Mehmet Varinli binanın yapılabilmesi için, özel idarece
yaptırılmasını sağlamış, binanın bitirimi kısa zamanda
MSGÜ
bitirilmiş, binanın kullanımı, süresiz kütüphane olarak kullanılmak kaydıyla
tapu kaydı yapılmış, 23 Nisan 1963 tarihinde kütüphane binası halkın hizmetine
açılmıştır. Kütüphane binası yarım bodrum ve zemin kat olmak üzere iki katlı
sayılacak bir binadır. Binanın bulunduğu arsa 913.22 m2olup oturduğu arsa alanı
440 m2 dir.Zemin katta 174. 52 m2 lik bir çocuk okuma salonu, bir yetişkinler
okuma salonu, 53 m2 lik idari personel odası, iki memur odası, bir iare (ödünç
verme)odası bulunmaktadır. Bodrum katta127 m2 lik kitap depolarında; bir büyük
boy kitap deposu, bir orta boy kitap deposu, bir küçük boy
MSGÜ
kitap deposu ile bir el yazmalar kitap Deposu bulunmaktadır.39m2 bir boş oda
ile25.60 m2 hol ile,68.88 m2 lik kalorifer dairesi vardır. Kütüphanenin açıldığı
yıllarda kütüphane binası halkın ihtiyacını karşılayacak düzey de iken, sonraki
yıllarda Çorum için yetersiz kaldı.
-
1980 tarihinde Çorum Belediyesince yeni yerleşim
alanı projesinde bulunan arsa Kütüphane Müdürlüğüne
MSGÜ
devredilmiş, Kültür Bakanlığının tek tip projesi ile yeni yerleşim yerinde
kütüphane binası yaptırılmış, binanın bitiminden sonra İl Halk Kütüphanesi
Müdürlüğü yeni binaya taşındı. Bahçelievler de bulunan eski kütüphane binasının
adı 7 -8 Hasan Paşa isminin verilmesi için Bakanlıktan izin istenmiş,7- 8 unvana
giriyor gerekçesi ile sanki paşanın unvan olduğu düşünülmeyerek eski kütüphaneye
Hasan Paşa adı verilmiştir. İl Halk Kütüphanesi bünyesinde mükerreriyle 75.000
ciltlik kitabın tamamına yakın ile Arap harfli El Yazma ve Matbu kitaplar Hasan
Paşa Kütüphanesinde kalmıştır. Kütüphanenin ayrılması ile MSGÜ
Hasan Paşa Kütüphanesinin idaresi Müdür Yardımcısı olarak bana devredilmişti.
9.10.1992tarihve 1992/9sayılı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü Genelgesi ile El
Yazma kitapların merkezde toplanması gerekli olduğu belirtilmekte idi. Şubat
1993 tarihinde Kütüphaneler Genel Müdürlüğünce Çorum’da ve diğer illerde bulunan
El Yazma kitapların daha iyi korunması için demirbaştan düşülerek Milli
Kütüphaneye devrini istemişlerdi. O zamanki Kütüphane Müdürü olan arkadaş
Kayserili MSGÜ(Mehmet
Çakır) olduğu için kitaplar için kılını bile kıpırdatmamış, işi oluruna
bırakmıştı. Kendisine birkaç sefer yazma kitapların kalması için rapor yazalım
dedimse de idari zihniyet yüzünden herhangi bir girişimde bulunmaya cesaret
edememişti. Bir Çorumlu olmamın verdiği telaş ve üzüntü ile, Çorum’da bulunan
bütün derneklere, siyasi parti temsilciliklerine Çorum’da yayın yapan radyo
vebasına telefonla ulaşmaya çalıştım. Bu çabamı kaile alan Çorum Radyosu
idarecisi Mustafa Damar’ın
MSGÜ başlattığı kampanyaya gazeteler Cemiyeti
başkanı Mehmet Yolyapar, Hakimiyet Gazetesi, kampanyaya katılarak El
MSGÜYazma
kitapların gitmemesi gerekliliği hakkında yayınlar yaptılar. Çorum İlim Yayma
Cemiyeti Başkanı Aydın Hoşbaş El Yazma kitapların gitmemesi gerekliliği hakkında
mahalli basına demeç verdi. Millet Vekilimiz Adnan Türkoğlu tarafından
kitapların korunduğu hakkında bir rapor yazmamı istedi,kendi el yazımla raporu
hazırlayarak Türkoğlu’na verdim. İl Başkanı Saffet Cerit’de basın ve radyodan El
Yazma kitapların Çorum’da kalması gereğini belirten demeçler verdi. Rahmetli
Belediye Başkanımız Turan Kılıççıoğlu bu konu ile ilgileteceğini tarafıma
telefonla bildirerek bir rapor ile kitaplar hakkında yazışmaları içeren
MSGÜ
bir dosya hazırlamamı istedi.Hemen o gün tafsilatlı bir rapor ile yazışmaların
fotokopilerini hazırlayarak,Müdürü ikna ederek belediyeye gidip dosyayı
rahmetliye takdim ettik. Bütün bu Çorumluların uğraşları boşa gitmedi. 17 Mart
1993 tarihinde Bakanlık yazısı ile ata yadigarı olan kitaplar Çorum’ da
kalmasını sağladık.
-
Çorum İlahiyat Fakültesinin17 Kasım 1993 tarihinde açılması
MSGÜ
ile bende El Yazması kitaplar için tekrar bir telaş ve kaygı başladı. Kaygımın
sebebi, El Yazma kitapların Fakültenin 4 yıl sonra mezuniyete hazırlanan
öğrenciler tarafından tez hazırlamak amacıyla araştırma ve okuma gereği
duyacağı, bu MSGÜ
kitapların Çorum yufka ekmeği gibi kağıtlarının gevrekliği, her şahsın kitap
kıymeti bilmesinin mümkün olamayacağı, kitapların dikkatsizliği nedeniyle kasti
olarak kütüphanelerin büyük bir problemi olan sayfa yırtılması korkusu,
tezhiplerin ve, cilt
MSGÜ
kapaklarının çalınabileceği kaygı sı ile çareler aramama sebep oldu.
Araştırmalarım neticesinde bu probleme de bilgisayarı bir çare olarak bulmam bir
günlük izin alarak Ankara’ya giderek, bir bilgisayar firmasından projemin
uygulanabilirliği hakkında detaylı bilgiler aldım.26 Kasım 1993 tarihinde,
bilgisayar firmasından aldığım bilgiler ışığında, Kütüphaneler
MSGÜ Genel Müdürlüğü , Ankara Milli Kütüphane
Başkanlığı,İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi ile Konya Bölge Yazmalar Kütüphanesi
Müdürlüğüne şahsi mektupla görüşlerini sordum. Sağ olsunlar ; 30 Aralık
1993tarihve 1411 sayılı,
MSGÜ Süleymaniye Kütüphanesi Müdürü Muammer
Ülker imzalı yazıda“...El yazma kitapların sağlıklı bir şekilde bilgisayara
video kamera ile mümkün olmakta ve çıktı alınabilmesi için bir lazer yazıcısının
olması gerekmektedir.....”diye görüş bildirdiler. Ertesi
MSGÜ
gün Ankara Milli Kütüphane Başkanlığından 31 Aralık 1993 tarih ve 6533 sayı ile
Daire Başkanı Orhan Doğan imzalı bir cevapta ; ”...Dikkat edilecek konu bu işin
skaynerile yapılmasıdır.....”cevabı projemin olurluluğunu kazandırmakta idi.
MSGÜ
Konya Bölge Yazmalar Müdürü Halil Etgüer’den gelen mektupta, bilgisayar
kullanmadıklarını mealinde olup, bu teknolojiyi kanaatı bende hasıl oldu ise de
bu teknolojiye ilgi duyduklarını anlatan”...Bilgi ve iş tecrübesi için
kurumumuza gelmenizi,MSGÜ
mümkünse optik okuyucuyu da beraber getirilerek pratik yapmanızı
öneririm.....”demekteydi. Bu olumlu cevaplar
MSGÜ
beni oldukça sevindirmiş, hemen telefonla rahmetli Turan Kılıççıoğlu’nu arayarak
müsaitse görüşmek istiyorum diye randevu alıp hemen yanına gitmiştim. Turan beye
projemi takdim edip incelemesini istedim, rahmetli hemen bir
MSGÜ
sayfalık raporumu okuyup, çok güzel, bu rapor dağıtımlı olarak yazılmışsın,
bakalım ne cevap gelecek diye bana şaka yaptı. Abiciğim cevaplar burada diyerek
kendisine takdim ettim. Mektupları titizlikle inceledi, yüzünde bir gülümseme
peyda MSGÜ
oldu, Selim! Kültür faaliyetleri için 1994 bütçesindensana200.000. 000 Tl.
Veririm , Genel Müdürün görüşü gelince yanıma
MSGÜ
gel, bu işi olmuş bil, kalanı Çorumlu hayırseverlerden bizzat ben isterim dedi.
Mektupları bana iade ederek raporu alıkoydu. 1994 tarihi içerisinde beklediğim
cevap Genel Müdürden gelmedi fakat, çalışmalarım için
Bakanlığımız beni taktir
MSGÜ
ve taltif ederek Müdür olarak Bitlis Tatvan Kütüphanesine sürgün etti. Allah’tan emekliliğe hak kazanmış durumda
olmam nedeniyle kendi isteğimle emekli oldum.
-
Aradan birkaç yıl geçtikten sonra tekrar
MSGÜ
Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan “El Yazma “ kitapların Ankara Milli
Kütüphaneye götürüleceği hakkında fısıltı
MSGÜ
gazetesinden bilgi geldi. Birkaç gün sonrada tesadüfen Hakimiyet Gazetesinde El
yazma kitapları inceleyip rapor tutmaya gelen kişilerle görüştük. Amaçlarının
incelemeden çok kütüphane hakkında görüşlerini bildirmek olduğunun kanaatine
vardım. Nisan 2000 tarihli 19. sayımızda, 20. Sayımızda, 21.
Sayımızda ve 22. Sayımızda Kütüphane ve el yazmalarına ait yazılar yayınladık.
-
Çorumlu 2000 Dergisi 19. Sayımızda “Kabuk Bağlamış Yarayı Kaşımak” adlı yazım
<16>, Çorumlu 2000 Dergisi 19. Sayımızda “Çorum’da ki Eski
MSGÜ
Eserler” İsmet Çenesiz <17>, Çorumlu 2000 Dergisi 19. Sayımızda “Yazma Eserlerin
Kaderi Ve Kültür Bakanlığımız”
MSGÜMetin KALYONCU Emekli Kütüphane Müdürü <18>,
Çorumlu 2000 Dergisi 19. Sayımızda “BIRAKIN MSGÜTarihimiz Bize Kalsın” ! Ümit
UZEL <19>, “Taş Yerinde Ağarır” Dr. Ali EMİNOĞLU <20>, “El Yazma serlerimiz”
Raşit YÜCEL <21>.
-
Çorumlu 2000 Dergisi 20. sayıda” Haydi Çorumlular !”Mahmut Selim GÜRSEL
<22>, “Su Götürmez Gerçeklere Sırtımı Çevirmeyelim” Erkan EROL <23>,<24>”El
Yazması Kitaplar Türk Tarihi-Töresi-Uygarlığı-Egemenliği” Abidin ÇETİN Emekli
MSGÜÖğretmen <24>, “Bu Ayın Okuyucu Mektubu” Zafer Eşref TERLEMEZ <25>.
-
Çorumlu 2000 Dergisi 21 sayı “EL Yazması Kitapları” Hacı CELEBCİ <26>,
-
Çorumlu 2000 Dergisi 22. sayı “El Yazma Kitaplarımız” Mahmut Selim GÜRSEL
<27>, Atalarımızın Emanetleri” Dr. Nevzat LEBLEBİCİOĞLU <28>
-
Bu
yazılarımız üzerine MSGÜ
Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü şu satırları düzenlediğim
15,05,2003 tarihine kadar ses ve isteği bulunmadı. MSGÜ
İnşallah bulunmazda. Verilen sözlerin hiç birisi yerine getirilmedi, hiçbir
onarım ve teknik konu kütüphane için yapılmadı.
-
Bu
gün Hasan Paşa MSGÜKütüphanesinin
idaresi bir Kütüphaneciye verilmiş, birkaç memurla idare edilmektedir.
-
2002
tarihli istatistiklere göre ;MSGÜ46.338
kitap kayıtlı bulunmaktadır. Kütüphane Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel
Müdürlüğü Çorum İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü olarak çalışmaktadır. <29>
-
-
<1>
Vaz’ı esasi resmi başlıklı yazısı 6 Haziran 1339 (1923) Çorum Gazetesi Vaz’ı esasiresmi başlıklı yazısızını bazı kısımları: “...Milli ve umumi olan
büyük zaferin şerefiyle istihsalini müteakipdahile vesahayıilim-i marifetle
munafir olan en zar-ı erbabı hizmet,irfan cereyanları arasında kütüphanelerin
artık daha ziyade ihmale mütehammil olunmayacağını...6 Haziran 1339 (1923) Çorum
Gazetesi.
- “...Çorum milli
kütüphane inşaa heyeti şu zatlardan müteşekkildi.1Ahmed Cevdet Paşa (Muta sarrıf)
2.Tülekzade Nuri (eşraf),3. Evkaf Müdürü Salim,4.Gökeşmezade Mehmed Ağa,5. Kamil
Hoca, 6.Ölçek zade Hasan Efendi (Belediye Başkanı),7. İstanbullu zadeSıddık
Efendi (Meclis İdare azası) Naci Önder 5.12.1951 Yeni Çorum Gazetesi.
-
-
<2>
Vaz’ı esasi resmi başlıklı yazısı 6 Haziran 1339 (1923) Çorum Gazetesi. Vaz’ıesasiresmibaşlıklı yazısızını bazı kısımları: “...kıymettar pek çok asar-ı
ihtiva eylediği halde kasabamızın muhtelif ücra mevkilerde adeta müsnive metruk
denecek vaz’ımüessifte kalmış olan kütüphaneler,muhteviyatın evradı-ı memleket
ve erbabı ilmi ve marifet için şayanı istifade ve toplu bir halde
bulunması,vakit vakit zihniyetleri işğal eder...6 haziran 1339 (1923) Çorum
Gazetesi.
-
<3>
Vaz’ıesasi resmi başlıklı yazısı;”.....Kütüphanelerde beşeriyetinalanında
ağlayan gözler var-dır.Kütüphanelerde uluhiyete doğru yükselerek açılmış
müstakil yollar vardır. Kütüphanelerde beşeriyetin mürebbii hakiki ve
mürşidimaddi ve manevisi olan kitaplar vardır.....” 6 .6 1339 (1923)
-
<4>
Vaz’ı esasi resmi başlıklı yazısı: Kalbimizden yükselen edevatı hayriyemizin
dergah-ı uluhiye-tinde karini olması tazanuratiyle sözüme son
verirken,istikbalin erbabı kemali olan münevver gençleri de baki kalbimle
numune-i imtisal olmak üzere şimdiden selamlarım...”6 Haziran 1339 (1923) ,
-
<5>
5 Ağustos 1341 (1925) Yeni Çorum Gazetesi. Naci Önder.
-
<6>
Bir anımı hatırladım; Emekli olduktan sonra Çorum Festivali bünyesinde verilen
konferanslar dahilinde Çorum’la ilgili olanında, bir konuşmacı ”...Ahmed Feyzi
ve Süleyman Feyzi’nin kitaplarının Milli Kütüphaneye verildi diyerek konusunda
belirttikçe, ben renkten renge giriyordum. Konuşmacı tesadüfen önümdeki sıraya
oturdu, eğilerek kitapların gittiği yerler hakkındaki bilgiyi nereden edindiğini
sordum, Kütüphane Müdürlüğünden verildiğini söyleyince benim hazırlamış olduğum
yukarıda da konusu olan bilgilerden faydalanarak hazırladığım bir çalışmadan
aldığını tahmin ettim, dedim ki; zannedersen o çalışma dosyasında herhalde benim
adımın yazılı olması lazımdı dedim, yanında bulunan dosyayı gösterdi, cidden
benim hazırladığım bir konuşma metininden alınan fotokopi idi .Dedim ki: Bakın
ben konuya vakıf kişiler için hazırladığım bir konuşma metini olduğu için dip
not koymamıştım, ayrı yeten dosyayı iyice tetkik etmemişsiniz çünkü bu ismi
geçen Milli Kütüphane Çorum’da Cumhuriyet döneminde açılan ilk kütüphanenin
adıdır,bu konuşmaları sizden isteyerek kitap haline getirirlerse bu yanlışlık
Ankara Milli Kütüphane çağrışımı yapmaktadır, metininize bu konuyu açıklayan bir
dip not koyunuz demiştim.
-
<7>
5 Ağustos 1341 (1925) Yeni Çorum Gazetesi. Naci Önder.
-
<8>Çorum İl Halk Kütüphanesi arşivleri.
-
<9Çorum İl Halk Kütüphanesi arşivleri. Dernek üyeleri: Baha Çorbacı oğlu
Belediye Baş.,A. İlhan Erdemli Kütüphane Md. Şevket Turpoğlu Avukat,Nurettin
Tayşu Avukat, Halit Bayrak Öğretmen, Ahmet Küreli Gazeteci,İhsan Aşık Mütahit.
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
- ÇORUM KALESİ:
-
Kale Selçuki mimari özelliğini
taşımaktadır. Kalenin ne zaman yapıldığı kesin olarak
bilinmemektedir.
-
Evliya Çelebiye göre: Şehrin kıble tarafında celali şerrinden emin
olmak için cahar (dört) köşe bine bir kaleyi rağnası vardır amma
küçüktür. Bir kapusu vardır. Dizdarı neferatı,müstevfi
cephanesi,birkaç hanesi vardır. İslâm binasıdır” Demekte ise de bu
kesin değildir. Kalenin yapımında kullanılan taş malzemelerinden
bazılarında Rumca yazılı kitabeler bulunmaktadır.
-
Kalenin şekli kare plana yakındır.
-
Surlar 80'er metre uzunluktadır. Kale duvarının yüksekliği 7.35
santimetredir. Sur genişliği 2.40 santimdir. Surların dört köşesinde
çapları 5 metre olan kuleler bulunmaktadır. Her cephede iki tane
6.90X2.65 ebadında burçları bulunan kalenin iki kapısı
bulunmaktadır.
- Ana
kapı kuzey yönünde olup 270x3.10 ebadındadır. Kapının üzeri saç
olan kapının kalın dövme çivilerle perçinlenmiştir. Güney cephesinde
1.00x1.70 ebadında küçük kapı bulunmaktadır.
-
Kalenin girişinde 400x400 ebadında iki pencereli oda kale
kumandanına aitken bugün zindan ile birleştirilerek cami olarak
kullanılmaktadır. 1961 tarihinde kale bir restore çalışması ile
kuzey surları onarılmıştır.
-
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
-
ÇORUM SAAT KULESİ
-
-
Çorum saat kulesi; Çorum Merkez İlçesinin tam merkezinde
bulunmakta olup "Eski Çorum yerleşim yerinin en hakim bir yerinde
bulunup mimari biçimi minare sitilinde inşa edilmiştir.
-
II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıldönümünde bütün illeri
gönderilen"Saat Kuleleri Yapınız" fermanı üzerine Çorum'da inşası
Beşiktaş Muhafızı Çorumlu Yedi Sekiz Hasan
Paşa tarafından 1894 yılında yaptırılmıştır.
-
Saat kulesi giriş kapısı üzerinde sanatçı
Tülin KORMAN'ın babası Hattat Nuri KORMAN tarafından yapılmış
8 sıralı, araları cetvelli ve 1312 tarihli mermer kitabede
aynen şunlar yazılıdır.
-
-
SAAT KULESİ KİTABESİ
-
-
Şehinşah-ı zaman Abdülhamid Han-ı keremkârın
-
Ferkan-ı kiramından
Hasan Paşa-i bi-hemta
-
Bütün evratını vakfeyledi ihya-ı hayrata
-
Muvaffak eylesin her dem abı amaline.Mevla
-
Bu saat kulesi ezcümle hayrat-ı cüzininden
-
Yapıldı yümn-i
evferle bu şehri eyledi ihya
-
Çıkıp bir vakt-i eşrefde yazıldı babına
tarih
-
Bu mıkyat-ı celili yaptı bak lutf-u Hasan Paşa 1312
-
-
KİTABENİN MANASI
-
Cihanda şahların şahı Cömert Abdülhamid Han . Abdülhamid Han'ın
şerefli generali Hasan Paşa tüm zamanını hayırlı işlere vakıf
eyledi. Mevla, Onu daima amellerinde muvaffak eylesin.
-
Saat Kulesi Onun yüce hayırlı eserlerinden birisi olarak
gerçekleştirildi.
-
Daha büyük saadet ve mutlulukla bu şehre ihya eyledi.
-
Eser, en şerefli vakitte (ortaya çıktı) bitirilerek kapısına tarih
yazıldı.
-
Gör ki Hasan Paşanın lûtfu ile bu yüce (eser) yaptırıldı.
-
( Bu son cümle Ebcet Hesabı ile 1312
tarihini göstermektedir)
-
Güney cephesinde iki basamaklı
merdivenle girilen yuvarlak kemerli kapıdan
yukarıya 81 basamaklı döner merdivenle
çıkılmaktır.
-
Sarı renkli kum taşından yapılan kulenin yüksekliği 27.5
metredir. Temel ve tabanı sağlam bir zemin üzerine inşa
edildiği zannedilmektedir..
-
5.30 metre çapındaki alt bölüm kısmı 8 köşeli olup yüzeyleri 2.10
metre genişliktedir. Bu bölümden gövdeye Türk Üçgeni motifli bir
pabuçla yükselmektedir.
-
Ayrıca pabuçla gövde arasında dairesel biri küçük birisi
alttakine nispeten biraz daha büyük iki boğum bilezik arasında
bombelik bulunmaktadır.
-
Gövde kesiti 24 köşegenli olup boyuna dikdörtgen yanaklı
dilimler halinde ve zarif bir görünümdedir. Gövde çapı
3.90 metre olarak yapılmıştır.
-
Şerefe bölümü,demir korkuluklu, saat katranını bulunduğu bölüm kısmı
dikdörtgen prizması şeklindedir. Saat kulesinin dört
cephesinde bulunan 1.5 metre çapında dört saat
katranı bulunmaktadır. Güney ve kuzeyde bulunan kadranlar roma
rakamlıdır. Saatin dakikaları yuvarlak şekildir. Kadranların üstünde
saat kulesinin yarım saatte bir ve her saatte saat kadar çalan
çanını sesinin uzaktan duyulması için dört tarafta da baklava kesimi
açık pencereler mevcuttur. Saat kulesinin çatısı çinko kaplı bir
külah şenlindedir. Kulede bulunan saat sarkaçlı olup
çanının eski bir kilise çanı olduğu söylenmektedir.
-
1983 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından
restorasyonu yapılmış ve çürüyen petek kısmı tamamen sökülerek
1976 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi uzmanlarınca hazırlanan projeye uygun olarak
yeniden gerçekleştirilmiştir.
-
Çorum Müzesi adına tahsisli olan saat kulesinin günlük saat ayar ve
bakımı Belediye Başkanlığı tarafından karşılanmaktadır.
-
Eskiden sekizgen kürsü çevresi ahşap
çatılı,alaturka tuğlalı küçük dükkanlarla çevrili olan saat
kulesinin etrafı boşaltılmış, daha sonra takılan ışıklı reklam
panoları da Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun
kararı üzerine temizlenerek bugünkü doğal görüntüsüne
kavuşturulmuştur.
-
İlimizin sembolü durumundaki SAAT KULESİ aynı
zamanda şehrin mihengi noktasıdır. Hemen akabinde
geçen gidiş geliş yönlü yollardan seyreden araçların
vibrasyonundan etkilenmekle birlikte bugüne kadar
mevcudiyetini korumuş anıtsal bir kültür
varlığıdır. Restorasyon sırasında yer değişikliği düşünülmüşse de
mihengi noktası olması yüzünden gerçekleştirilememiştir.
-
-
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
ULU CAMİ MURAD-I RABB-İ CAMİ:
Murad-ı Rabbi Camii;Hicri 1305 tarihinde ibadete açıldığı
sanılmaktadır. Çöplü mahallesi Osmancık caddesinde müstakil taş binadır.
Çatısı beşik çatı gizli bir kubbeli olup kurşun kaplıdır. Taş’tan iki minaresi
mevcuttur. Bahçesinde musalla taşı, dinlenme parkı, şadırvanı, tuvaleti
bulunmaktadır
Mihrabı mermer
kapılı,minberi ahşap tezyinatlı ve çok kıymetli antik eserdir.
Kürsüsü
vardır.Mahfeli ve son cemaat yeri mevcuttur.
Çorum tarih
içerisinde pek çok deprem görmüş ve bu depremlerde şehirde bulunan pek çok
camii yıkılmıştır. Ulu camii Selçuk mimarisi özelliği taşımaktadır. İlk yapan
şahıs Selçuk sultanlarından
Alaaddin Keykubat’ın
azat etmiş kölelerinden Hayreddin Hazır tarafından
yaptırıldığı sanılmaktadır. Minberin kapısı üzerinde 706 senesi sefer
ayının onuncu günü (1306 Ağustos) yazısı bulunduğu göre bu minberin ya cami
yapıldıktan sonra kurulmuş olması veya camii yıkılıp yeniden yapıldıktan sonra
getirilmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Minberin üst kısmındaki Hadiste::
“Cuma Miskinlerin Haccı,Müminlerin Bayramıdır” yazılıdır. Bu minberi yapan
Davud oğlu Ahrrıed’tir. Minberi kuran Ankaralı marangozlardan Abdullah oğlu
Hamid ’tir. Minber maun ağacından yapılmıştır. Çok güzel üstün bir sanat
eseridir.Ne yazık bu eserin kıymeti bilinmeyerek, üzeri adi boya ile
kapatılmış orijinal güzelliği kaybedilmiştir.
II.Beyazıt zamanında 1509 du meydana gelen ‘Küçük Kıyamet” denilen deprem’de
ve Yavuz Sultan Selim zamanında olan 1514 şehrin üçte biri zarar görüp Ulu
camini de yıkıldığı yazılmakta ise de bu depreminden sonra caminin onarımı
veya yeniden yapıldığına dair bir kayda maalesef rastlanamamıştır.
Osmanlı Padişahı
II.Murad zamanında Mimar Sinan yıkılmış olan Ulu camiyi yeniden yapmıştır. (
Bakınız: Ahmet Refik-i Mimar Sinan Sayfa; 65 ve Vesikalar bölümü; 1-2-
3-4—10-11-12) Osmanlı padişahı II. Selim zamanında 1793 (H.1208) tarihindeki
depremden yeniden yıkılan Ulu camii Cabbarzade Süleyman Bey ile oğlu
Abdülfettah bey tarafından yapılmak suretiyle bu günkü şeklini almış
bulunmaktadır.
Caminin yapılması için ‘Yusuf-u Bahri efendinin ve halktan bir heyetin
Süleyman Bey’e başvurması (Bakınız;Vesikalar,3) ile camii yapımına başlanıyor.
Mimar Sinan
tarafından yapılan camii 9 kubbeli olduğu için Cabbarzade Süleyman beyde aynı
şekilde yapılmasını emrediyor, fakat kendisinin idam edilmesi üzerine oğlu
Abdülfettah efendi taş duvarları örülmüş caminin hemen ahşaptan kubbe
yapılarak örütülmesini emrediyor.
Bu günkü kubbenin ahşap oluşu bundan ileri gelmektedir.Bir söylentiye göre
camii içindeki direklerin Kürtpınarı yöresinde ki ormanlardan kesilip
getirildiği söylenmektedir.Bu bize 175, 200 yıl önce Çorum Merkez ilçesinin
çok yakınlarının ormanlık olduğunu ispat etmektedir.
Ulu cami’nin bu yeni yapılışı 1810 (H.1225) tarihinde bitmiştir. Ulu caminin
son cemaat kısmı halkın yardımıyla Mutasarrıf Celal bey zamanında 1905
tarihinde yaptırılmıştır. Cami’nin batı yönündeki minaresi eskiden ,doğu
yönündeki minaresi son cemaat kısmı ile birlikte yapılmıştır. 2.cemaatin
yapımını Mahmut Usta (Gürsel Dedem) üstlenmiştir,ahşap işlerini,Abdülmuttelip
Usta (Gürsel AMCAM) yapmıştır.
Camii için deki
halılar gene halkın yardımıyla Celal bey zamanında getirttirilmiş, sülüs yazı
ile yazılmış iki kitabesi vardır.
Son yıllarda
caminin tabanı ve sıvalan ile şadırvan, bahçe ve tuvaletler onarılarak bu
günkü duruma getirilmiştir. 1967 tarihinden sonra yeniden onarım görmüştür.
Halılar
kaldırılarak makine hali kaplanmış, çatıda bulunan kurşunlar değiştirilmiş,
bahçe düzenlemesi yapılmış, 1996 tarihinde içi yeniden boya,badana yaptırılmış
ve son olarak tuvaletler yer altına alınmıştır
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
VELİPAŞA CAMİ (ABDÜLBAKİ PAŞA)
Velipaşa Camii Ahdülbaki Camisi diye bilinir.
1652 (H.1060) tarihinde Çorum Defterdarı Abdülbaki Paşa tarafından
yaptırılmıştır. Gülalbibey mahallesi Şeyheyüp caddesinde bulunmaktadır.
1865 (H.1282) tarihinde Kapıcıbaşı ve Ağa
tarafından tamir ettirilmiş olup kitabesi bulunmamaktadır.350 cemaate hizmet
vermektedir. Ahşap binadır. Ahşap minaresi, mahfeli, beton minberi, formika
kaplı kürsüsü, alçı mihrabı, son cemaati, şadırvan ve tuvaleti vardır.
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
İLÇELERİMİZ
İlçelerimizdebulunan tarihi yapılar ve ören yerlerimiz olarak
Alacahöyük,Boğazkale ve Ortaköy’de kazı yerleri ve çıkartılan Hitit ve
Hitit dönemi öncesi eserler bulunmaktadır.
Ayrıca
şirin ilçelerimizde bulunan tarihi eserlerimiz bulunmaktadır. Bunların
bizlerce bilinmesine rağmen,pek çok hemşehrimizde bunların sadece
isimleri bilinmektedir.
Önce biz
bilelim ki;dışarıdan gelenlere bizim ilimizde bunlarda var diyebilelim.
Bu bilgilerimiz olmaz sa dışarıdan gelen turistlere veya misafirlerimize
nasıl ilimi hakkında bilgiler verebiliriz.
Bizler önce
yakın çevremizi,sonra da uzak çevremizi ineceleyip öğrenmeliyiz.
Bilmediğimiz yarlari görmemiz bizlerin daha bilinçli şehrine sahip çıkan
fertler olmamızı sağlayacaktır.
Çorum’un
yakın çevresinde bulunan yerleşim yerleri olan,yani Çorum sınırı içinde
ve idari teşkilata bağlı olan ilçiliri şunlardır.
Alaca
Bayat
Boğazkale
Dodurga
Kargı
Laçin
Iskilip
Mecitözü
Oğuzlar
Ortaköy
Osmancık
Sungurlu
Uğurludağ ;
Ilçeleridir.
Çorum’un bu
ilçeleri hakkında birkaç tanesi müstesna,yazılı bir kaynakları mevcut
değildir. Bunların bir an önce tanıtımı için gerekli kurumlar veya
şahıslar tarafından incelenerek bilgiler basılmalıdır. Bizce şu andaki
eldeki bilgiler bile derlenip toparlanmalı ve gün ışığına çıkması
sağlanmalıdır. En başit örnek ile diyabiliriz ki,kaymakamlıkların, bele
diye başkanlıklarınını birifink için hazırladıkla rı dosyalar ile,tarım
müdürlüklerinin,sağlık müdürlüklerinin,nüfus müdürlüklyerinin
hazırladıkları bilgiler bir kitap haline gelmesi bile bu an için
yeterlidir. Her beş veya on yılda bu bilgilere eksik kalan bilgiler
katılarak yayınlanabilirler. Böylece eksik kısımlar zamanla tamamlanır.
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
- ALACA HÖYÜK
-
Alacahöyük'ün esas adı İmat Höyük'tür. Alacahöyük ilk olarak 1835
yılında W.G.Hemilton tarafından İmat Höyüğü olarak tanıtılmıytır.
-
Alacahöyük’teki ilk kazılar, Osmanlı arkeolog Theodor Makridi
tarafından Sfeksli Kapı önünde kazı 1907'de yapıldı.
- 1935
yılında Atatürk’ün emer vererek kazıların Türk Tarih Kurumu adına,
Remzi Oğuz Arık tarafından sistemli kazılara başlanmıştır.
- 1936
yılından itibaren de “ilk milli kazı”nın başkanlığı, Dr. Hamit Zübeyr
Koşay’a verilmiştir.
- Kazı
çalışmaları 1967-1983 yılları arasında Mahmut Akok tarafından
yürütülmüştür. 1997 yılında Ankara Üniversitesi ile Kültür ve Turizm
Bakanlığı adına çalışmalara, Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu başkanlığında
yeniden başlanmıştır. 2008 yılından bu yana da Kültür ve Turizm
Bakanlığı adına Alaca Höyük’te kazı, konservasyon ve restorasyon
çalışmalarına devam edilmektedir.
-
|
- ALACAHÖYÜK MÜZESİ
-
Çorum
Müzesi'ne bağlı olarak hizmet veren Alacahöyük Müzesi, Alaca İlçesi,
Alacahöyük Köyü'nde yer almakta olup, Çorum'a 45 km. uzaklıktadır.
-
Alacahöyük'te ilk yerel müze 1940 yılında teşhire açılmış, 1982 yılında
ise yeni binasına taşınmıştır. İki katlı olan müzenin üst katında Hamit
Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık salonları bulunmaktadır. Kazı
başkanlarının isimlerinin verildiği bu salonlarda Alacahöyük ve Pazarlı
kazısında elde edilen eserler sergilenmektedir.
-
Giriş
salonunda ilk kazı malzemeleri, Kalkolitik Döneme ait el yapımı
seramikler ile Eski Tunç Çağına ait 13 kral mezarının buluntu anını
gösteren fotoğraflar ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir.
-
İkinci
salonda yer alan büyük duvar vitrinlerinde Hitit Dönemine ait pişmiş
toprak gaga ağızlı testiler, tabaklar, çanaklar, mangal ve maltızlar ile
matara biçimli kaplar, orta vitrinlerde ise Eski Tunç ve Hitit
dönemlerine ait bronz iğneler, kemik süs eşyaları, kalıplar, hayvan
figürinleri, iki adet çivi yazılı tablet teşhir edilmektedir. Ayrıca
aynı salonda Frig Dönemine ait tek vitrinde Pazarlı eserleri arasında
pişmiş toprak kabartmalı duvar levhaları, üzeri boyalı kaplar ve keklik
biçimli riton yer almaktadır.
-
Mahmut
Akok Salonu olarak adlandırılan ve etnografik eserlerin sergilendiği alt
katta ise, yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma
tezgâhı ile Osmanlı Dönemine ait delici, kesici ve ateşli silahlar
teşhir edilmektedir.
-
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
BOĞAZKALE,
BOĞAZKÖY HATTUSAŞ
Boğazköy
(Hattuşaş) örenyeri, Çorum İli'nin 82 km. güneybatısında yer almakta
olup Ankara'ya uzaklığı ise 208 km'dir. Hitit devletinin eski çekirdek
bölgesinin merkezinde bulunan Boğazköy (Hattuşaş) örenyeri Budaközü Çayı
vadisinin güney ucunda, ovadan 300 m. yükseklikteki sayısız kaya
kütleleri ve dağ yamaçlarının bölünmesiyle çevrili olarak kuzey ve
batıda derin yamaçlarla sınırlandırılmıştır. Şehir kuzeye doğru açık
olup kuzey kısmı dışında diğer kısımları surla çevrilidir.
Hattuşaş
örenyeri ilk kez 1834 yılında Charles Texier tarafından gezilmiş ve
dünyaya tanıtılmıştır. Bu kalıntılarla Hitit devleti arasında ilk kez
bir bağ kuran kişi Sayce'tır. Bu zamana kadar Hitit'lerin merkezinin
Suriye olduğu sanılmaktaydı. 1882'de Carl Human, Otto Puchstein ile
Boğazköy'e birlikte gelmiş ve ilk kez toplu bir plan çalışması
yapmıştır. Halen Pergamon Müzesinde bulunan Yazılıkaya'nın kalıplarını
da çıkarmışlardır. E. Chantre ilk test kazısını 1893-1894'te
gerçekleştirmiş, 1905 yılında ise Makridi ve H. Winckler Boğazköy'ü
gezmişler ve 1917 yılına kadar devam eden kazı çalışmalarını
yürütmüşlerdir. 1932 yılında ise Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Kurt
Bittel tarafından başlanılan sistemli kazılara II. Dünya savaşı
sırasında bir süre ara verildikten sonra, yeniden başlanmış ve 1978
yılına kadar çalışmalar aralıksız sürdürülmüştür. 1978 yılından 1993
yılına kadar Dr. Peter Neve başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarını,
1994 yılından itibaren Dr. Jurgen Seeher üstlenmiştir.
Boğazköy
(Hattuşaş) örenyerinde M.Ö. III. binden itibaren yerleşim görülmektedir.
Bu dönemdeki küçük ve müstahkem yerleşmenin Büyükkale ve çevresinde
olduğu tespit edilmiştir. M.Ö. 19. ve 18. yüzyıllarda Aşağı Şehir'de
Asur Ticaret Kolonileri Çağı yerleşmeleri görülmektedir ve şehrin adına
ilk kez bu çağa ait yazılı belgelerde rastlanmıştır.
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ! |
- İLİMİZ İÇİN DÜŞÜNÜLEBİLECEK
TURİZM ÇEŞİTLERİ
-
- YAYLA TURİZMİ
-
Yaylalarımızda; tabiatın kirlenmemiş havasını, soğuk sularını, en
sıcak günlerde bile ferahlatıcı serinliğini, eşsiz güzellikte ve göz
alabildiğince uzanan manzaraları görmeli ve göstermeliyiz.
-
Yaylaların temiz otları ile beslenen hayvanlarımızın ürünlerini,
tabii ortamda büyüyen olgunlaşan yetişen meyve ve sebzelerini sunar
ve bizlere tabii tatları ile damak zevkimizi ve hormonsuz gıdalardan
da faydalanmamızı sağlarlar.
-
İlimizde bulunan yaylalarımızı; betonlaştırmadan,çevrenin tabi
ortamını bozmadan tekrar iskana açmalı ve tam bir inançla bu sektörü
tanıtmalı ve tattırmalıyız.
-
İlimize uygun olarak düşündüğüm turizm olgularını şu dallarla da
çoğaltabiliriz:
- Hava
Sporları olarak, yamaç paraşütü.
- Dağ
Sporları,
- Yeni
barajımızda Yelken,su kayağı vb. Bunları tek tek anlatmamız da
mümkün olmakla birlikte ilimizin Hava sporları turizmi ile uygun dağ
yamaçlarının olmamasından değil, bu sporu yapan kişilerinde ayrıca
havadan yerdeki güzellikleri de seyretmeleri gerekmektedir. Dağ
sporları içinde tırmanmaya elverişli dik ve genç kaya kütleli
yamaçlarımızın parkur uzunlukları oldukça az olması sebebi ile
tırmanma sporu yapanları ilimize çekemeyiz, ancak bu sporu doğa
yürüyüşleri biçiminde düzenleyebiliriz. Bu düzenlemeye ek olarak
tarihimizi gelen ziyaretçilere göstermemiz mümkündür.
-
- KONGRE TURİZMİ
-
İlimiz Tarih hazinesi üzerinde oturmaktadır. Ülkemizin heyecan
verici tarihi mekanları bulunmaktadır. Gerekli imkânları arayıp
bulması gerekmektedir. Ülkemiz Avrupa ve Asya'nın birleştiği yerde
bulunması, bulunulmaz fırsatları yakalamamız gerekmektedir. Uzak
doğu ülkeleri ile Avrupa ile Amerika ülkeler arası toplantıların ve
kongrelere mekân konumundadır. Bu imkandan Çorum’da faydalanmalı,
gereken girişimlerde bulunmalıdır.
- Çağın
teknoloji ile tanıtımımız gayet kolay ve fazla masraf gerektirmeyen
Internet kanalı ve web sayfaları ile yapılabilir. Her ne hikmetse
ilimizdeki yatırımcılar ve sanayiciler sadece bir sayfa yaparak
tanıtımımız tamam diye düşünmekte, gereken tanıtım faaliyetleri
yapmamaktadır. Wep sayfanız tabiri caizse samanlıkta bir iğne olarak
durmaktadır. Arama motorlarında belki yer almamaktadır. Arayanlar
sizin sayfalarınızı görememekte ve sizi tanımamaktadır.
-
İlimizde birinci sınıf otel konaklama ve konferans tesisi zengin
olmamakla beraber, Hitit gibi bir tarih cazibesi sunmaktadır. Çok
daha düşük maliyet avantajı ile bu turizmi ilimize getirmemiz mümkün
görülmektedir.
- Türk
Havayolları ve diğer ulusal havayolu şirketlerince Ankara’ya iki ile
üç saat içinde ulaştırılmak mümkündür. Buradan ilimize yine küçük
hava araçları ile 20-25 dakikada ulaşılması mümkündür.
-
- GOLF TURİZMİ
-
İlimizde bu turizm kolu ile ilgilenilmesi gerekmeli diye
düşünmekteyim. Ülkemiz, son yıllarda bu turizm hizmetine giren
uluslararası nitelikteki golf tesisleriyle dünya golf severlerini
bir araya getirmeye çalışılmaktadır. Bu işlerin öncelikle kalitenin
ve prestijin buluşması seçkin bir golf merkezi konumuna
getirecektir. Böyle bir tesis; Antalya'nın doğusunda yer alan Belek
beldesi gerek eşsiz kültürel, tarihsel ve doğal yapısıyla gerekse
nitelikli golf sahaları ve tesisleri ile eşsiz bir golf turizmi
potansiyelini oluşturmaktadır. Antalya'dan başka; Ankara, İstanbul
ve Muğla'da gerek işletme faaliyetinde gerekse yatırım kapsamında
yer alan uluslararası standartlarda golf tesisleri yapılma
çalışmaları sürdürülmektedir.
-
Ülkemizde golf tesisleri çoğunlukla sahile yakın yüksek kapasiteli
zengin yeme-içme, alışveriş, eğlence olanaklarının sunulduğu
konaklama tesislerinin yakınındadır. Bu tesisler doğa ile iç içe
düzenlenen golf sahaları ile ziyaretçilerine doğaya dönük bir
ortamda tatil geçirebilmek için eşsiz fırsatlar sunmaktadır.
-
Ülkemizde Turizm Bakanlığı golf turizmine yönelik olmak üzere turizm
alan ve merkezlerinde 11 adet golf alanı planlamıştır. Bu golf
alanlarının bir kısmı işletme faaliyetine geçirilmiş, diğer bir
kısmı ise halen yatırım aşamasındadır. Acaba bu planlar dahilinde de
Hititlerin baş kenti de düşünülmüş müdür?
-
- GENÇLİK TURİZMİ
-
İlimizin gezilip görülmeye değer yerleri bulunmaktadır. Merkez ilçe
ve ilçelerimizde tabii güzellikler içerisinde bulunan bağlarımız ve
bahçelerimiz bulunmaz tabii bisiklet parkurları ile doludur.
-
Ülkemizin büyük bir kısmı gençtir. Bunun yanı sıra dünya ülke
gençlerini İlimizde hem tarihi zenginliğimizi, hem tabii ortamı,hem
de kültürümüzü yaşatacak projelere yön vermeliyiz. Bu yönlenmede
daha çok, ilimizi tanıtmak ideali yatmalıdır. Gelecek gençlerin
tatillerini rahatlıkla ve az bir ücretle yapmalarını
sağlamak,ileride bu gençlerin yetişkin olduklarında ve yaşlılık
dönemlerinde tekrar ilimize gelmelerini sağlaması bakımından uzun
süreli bir yatırıma dönüştürmüş oluruz.
-
-
AV TURİZMİ
- İLİMİZDE AVLANABİLECEK AV
HAYVANLARI
-
İlimizde; av olarak yaban domuzu, tilki, tavşan gibi avların yanı
sıra keklik ördek ve yeni yapılmakta olan barajda hususi
yetiştirilecek Turna, Levrek ve Yayın gibi değerli tatlı su
balıklarını üretilerek av yapımı için girişimlerde bulunabiliriz.
- Av
Turizmi Nedir?
-
Ülkemizin bitki örtüşü, yabani hayat ve coğrafi yapısı bakımından
av turizminin gelişmesine elverişli konumdadır.
-
Türkiye’de av turizmine açılacak avlakların o bölgede bulunan
yaban heayvanları ve o bölgenin av hayvanı potansiyeli dikkate
alınarak, Orman Bakanlığına bağlı Milli Parklar, Av ve Yaban
Hayatı Genel Müdürlüğü tarafından tespit ve ilan edilmektedir.
-
Bilindiği gibi bu avlaklarda yabancı turist avcılar, Orman
Bakanlığınca “A Grubu Seyahat Acentalarına” verilen “Av Turizmi
İzin Belgesi” ile avlanabilmektedirler.
- Bu
acentalar aracılığıyla avlanmaya gelen yabancı turist avcılar,
6136 Sayılı Kanunu gereği yürürlükte olan yönetmenlik gereği; av
tüfeği ve aksamını beraberlerinde getirebilmektedirler. Av İzin
Belgelerinde bu avcı turistlerin; av partisine katılacak avcının
adı soyadı, uyruğu, ülkemize giriş ve çıkış yapacakları gümrük
kapıları ve tarihleri, avlanacakları yer, avlanma tarihleri ve
avlayabilecekleri av hayvanı türleri ve sayıları belirtilmektedir.
-
Türkiye'de avlanılmasına izin verilen yaban hayvanları türlerine
ve avlanma sürelerine göre yıldan yıla değişmektedir. Bu
değişiklikler her yıl düzenlenen Merkez Av Komisyonu Kararları ile
belirlenir. Av turizmi başlığı altında yerli ve yabancı avcıların
kullanımına bedeli karşılığı sunulmuştur. Bunların dışında kalan
avların, yabancı avcılara avlatılması sadece özel avlaklarda
mümkündür. Yabancı avcılar özel avlakların haricinde, bu kanun
gereği belirlenmiş hayvanlarından başka av hayvanlarını
avlayamazlar.
-
- KIŞ TURİZMİ
-
İlimizde de bu tesislere benzer tesislerin yapılması imkanları
araştırılmasına rağmen halen bir atılım yapılmamıştır. Çatak Tabii
Parkı civarında kayak pisti olabilecek alanların tespiti
yapılmıştı. Bu alanı özel şirketlerin işletmelerine müsaade
edilmesi gereklidir.
-
Türkiye’miz yaz-kış üzerinde kar eksik olmayan oldukça yüksek
dağlarıyla ve bu dağlarda kurulan kayak tesisleriyle önemli bir
kış turizmi merkezidir.
- Bu
özelliği maalesef sadece kış ayları düşünülmüştür. Aslında bu
tesislerin suni kar pistleri ile yapılandırılarak yaz boyu da
kayak turizmine açılabilir.
-
Yakın illerde bu gibi uygulamaların yapıldığını, yanılmıyorsam
Kastamonu bu uygulamaların nasıl yapıldığını diğer illerde
kurulacak irtibatla teknik ve bilgi desteği verileceğini
geçenlerde televizyonda bilgi verilmişti. Bu konu ile ilgilenen
girişimcilerin bu konuyu araştırırlarsa bulmaları mümkündür.
-
- İNANÇ TURİZMİ
-
İlimizde diğer dinlerle ilgili ayakta kalan bir kilisemiz mevcut
olup, bugün Vakıflar Müdürlüğünce zannedersem kiraya verilmektedir
ve burası depo olarak kullanılmaktadır. İnanç turizmi olarak
ilimizin “HIDIRLIK” mevkii iç turizme ve Müslüman turistlere
empoze edilerek turizm ivmesi kazandırılmalıdır.
-
Ayrıca merkez ilçe ve illerde bulunan yerler de tanıtılabilir.
Selçuklu dönemi olan Elvan Çelebi Camii buna örnek gösterebilirim.
- Yaklaşık yazının icadı 11,000
yıldır bu dünyanın üzerinde yerleşim yerlerini kurar insanlar
çeşitli görüş ve düşüncelerle karşı karşıya kalmış ve semavi
dinler kadar kendi düşüncesine uygun dinlere sarıldı.
- İnsanlar ilk çağ
medeniyetlerinin pek çoğunu Anadolu'da geliştirdiler. Bu
medeniyetlerine uygun olarak da semavi dinlerin tamamı bu
topraklara yakın yerlerde gelişti, gerek Musevili, gerek
Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde ülkemiz büyük bir din birikimine
kaynaklık etmiş olarak görmek yanlış sayılmaz. Bu yüzden Ülkemizde
bu semavi dinlerin tapınakları mevcuttur. Bu günlerde Kültür
Bakanlığının ve Turizm Bakanlığının çok dikkat etmesi gereken bir
konu konuşulmakta “AYASOFYA” burasının bir kilise olduğu malumdur.
Burada bu gün ibadet edilmemektedir. Burası müze niteliğinde kalan
bir yapıdır. Ayrıca buranın KİLİSEYE çevrilmesi için
Avrupalıların, Amerikalıların ve bilhassa bizim ülkemizin
topraklarında bulunan kimselerin de bu girişime çanak tuttukları
görülmektedir.
-
Geçenlerde yayınladığımız dergimde bahsettiğim gibi biz Türkler
bütün dinlere dünyada bulunduğumuz müddetçe ve boyunduruğumuzda
bulunanlar ve feth ettiğimiz yerler de dahil müsamahamız sayesinde
bu dinler yaşamalarına devam etmişlerdir. Biz yine bu müsamahanın
arkasında bulunmaktayız. Fakat;bizi idare edenlerin isimleri
Ahmet, Mehmet, Mahmut olan Hıristiyan veya Yahudi kimselerin
bizleri aldattıklarının farkına varalım. Bu kimselerde daha dürüst
olsunlar. Dinlerine inançlarına saygımız sonsuz,lütfen kendi
isimlerini alsınlar da bizde fikirlerine katılmamız kolay olsun
veya karşı koyalım.
-
Milletimizin İslâm’i inanış ve yaşayışı paralelinde derin saygı
ve hoşgörü içerisinde bu dinlere ait ibadet haneler günümüze kadar
ulaşmış bulunmuştur. Bu eserler Türkiye'yi diğer ülkelerden daha
avantajlı duruma getirmektedir. Bu yüzden,sap ile samanı
karıştırmadan inanç turizmini yapalım. Yaparken de diğer dinlere
taviz vermeyerek dikkatli olmamız gerekmektedir.
-
- SAĞLIK TURİZMİ
-
Çorum’da kaplıca ve termal tesisler kısıtlı gibi olsa da Mecitözü
ilçemizde bulunan ve bence daha sağlıklı daha şifalı olan “Çorum
Beke ”kaplıcası gerektiği kadar tanınmamış ve tanıtılamamış
olmakla beraber Mecitözü Belediyesinin yeterli bütçesi ile
yürütülmeye çalışılmaktadır. Buranın suyunun tabii olarak çıkması
yani, çıkınca soğuk su ile karıştırılmaması, sıcak su katılmaması
gibi sonradan işlemler görmemesi bakımından oldukça kıymetli bir
kaplıcadır.
-
İkinci bir kaplıcamız da “Hamamlıçay “ kaplıcasıdır. Bir
müteşebbisin kendi çabaları sayesinde büyütülmeye, geliştirilmeye
çalışılmaktadır. Bu yeri pek çok Çorumlu halen bilmemektedir. Bir
hafta sonu burada yapılacak bir piknik ile hem kaplıcaya girme
zevkini hem de piknik yapma zevkini elde edebiliriz. Bu kaplıcamız
da “Çatak Tabiat Parkı” yolu üzerinde bulunmaktadır.
-
İlimiz önemli bir jeotermal kuşak üzerinde yer almaktadır. Türkiye
ise, termal kaynak zenginliği ve potansiyeli açısından dünyada ilk
yedi ülke arasına girmektedir.
-
Sıcaklıkları 15ºC - 110ºC arasında debileri ise 2 - 500 l./ sn
arasında değişebilen 1000'nin üzerinde kaynak bulunmaktadır. Bu
kaynaklardan 200'ün üzerinde termal merkez oluşturulmuştur.
-
|
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ
OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR |
|
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
|