DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 

KABUK BAĞLAMIŞ YARAYI KAŞIMAK

Mahmut Selim GÜRSEL
     Temmuz  ayı  içerisinde İzmir'den gelen üç kişilik araştırma grubu,Çorum Hasan Paşa Kütüphanesinde  EL  YAZMA KİTAPLAR üzerinde araştırma yapma amacı ile  kabuk bağlamış olan ÇORUM EL YAZMA KİTAPLARI'NI yine gündeme getirdi.
Araştırmacılar; Kültür Bakanlığı'ndan aldıkları  müsaade  ile ÇORUM'A gelmişler ve HASAN PAŞA KÜTÜPHANESİ El YAZMALARINI incelemeye almışlar.
Anadolu'daki kütüphanelerin Ankara'ya taşınmasına karşıyım.. Bu görüşümü ben daha önceki yıllarda Yazma Kitapların Ankara'ya götürülmesi için Kültür Bakanlığına bir personeli olarak 1992 yılında karşı çıktım ve Çorum'da büyük bir kamuoyu yaratarak, o günkü siyasileri, Belediye Başkanını ve diğer sivil kuruluşları bilgilendirdim. Sağ olsunlar onlarda ellerinden geleni yaparak beni desteklediler ve 17 Mart 1993 tarihli Kültür Bakanlığı yazısı ile Yazma Kitaplarımız Çorum'da kaldı.
Bizim gibi kamuoyu yaratan 16 kütüphane yerlerinde kalmış oldu.
O yıllarda Çorum'daki el yazmaları gibi kitapları bulunan 55 kütüphanenin ne yazık ki; 39 undan yaklaşık 15000 el yazması kitap Kültür Bakanlığı tarafından götürüldü.
Ben merak ediyorum: "acaba Kültür Bakanlığı bu 15.000 kitabın kaç tanesini gönderilen kütüphanelerde kaydını tutturdu?",  Acaba "Bu götürdüğü 15000 eserin içinden hiç kaybolanı var mı?" Ve yine "bu kitapları götürülen illerin kitapseverleri kitaplarının akıbetini Kültür Bakanlığına sordular mı?"
Bu sorularımı cevaplayabilecek bir babayiğit bulunacağını zannetmiyorum.
Hâkimiyet Gazetesinin 15.07.2000 tarihli nüshasında da nereden icap etti ise bir beyanat vermişler. Bu beyanlarında iyi niyetlerini belirtmeleri dâhilinde bazı ithamlarda da bulunmaktan geri durmamışlardır.
Bu tarihi izleyen günlerde de Hâkimiyet Gazetesinde yayınlanan;  bence cevap verilmesi gereği olduğunu düşündüğüm yazıları, yazı başlığı ile bu yazıdaki kısımları alarak kronolojik sıra içinde aşağıda Çorumluların bilgilenmesi için yayınlıyorum.
Emekli bir kütüphane Müdür Yardımcısı olarak bu söylenenleri dilimin döndüğü kadar cevaplamaya çalışayım:
Hâkimiyet Gazetesinin 15.07.2000 tarihli nüshasında:
Prof. Dr. Ali YARDIM: "...Anadolu'daki kütüphanelerde bulunan eserlerin bazılarının Ankara'ya taşınmasının bir çelişki olduğuna dikkati çekerek, kentlerdeki kütüphanelerin o kentin kültür, tarih ve coğrafyasına ışık tuttuğunu ...",

Cevabım: Sayın Hocam! Bu görüşünüze katılmamak elde değil. Haklı olduğunuzu ve el yazma kitapların ve  kitapların kentlerin yaşadığının bir kanıtıdır.

Hâkimiyet Gazetesinin 15.07.2000 tarihli nüshasında:
Prof. Dr. Ali YARDIM: "...dünyanın tanıdığı ama nerede olduğunu bilmediği kitapları keşfediyoruz. Anadolu'da medreselerin yazdığı ve ya Anadolu medreselerinde çoğaltılan eserlerin hangi sahada olursa olsun tespit ediyoruz...”

 

Cevabım: Sayın Hocam! Dünya bu kitapların nerede olduğunu biliyor, Türkiye'de yerlerini biliyor bu  kitapların nerede olduklarını. Ne yazık ki siz bilmiyormuşsunuz ve yeni öğrenmişsiniz beyanınızda da söylediğiniz gibi Çorum'da El Yazma Kitaplarının olduğunu bilmediğinizi. Ne yapalım siz bir araştırmacısınız (!) kitapların keşfine gelince "Hatt-ı Rıka" yazısını sizin keşfettiğinizi iddia etmeniz gibidir.
Gelelim bilinmesinin kanıtlarına: Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan  yazma kitapları incelerken "kitap tespit fişlerin" i de incelemişsinizdir, bunlardan hangilerinin mikrofilmlerinin alındığı kırmızı divitle yazılı olduğunu her halde görmüşsünüzdür. İstanbul Süleymaniye Kütüphanesine özel ulak ile gönderilerek sıra ile mikrofilmlerinin  alındığı, arşivlere konulduğu ve bu arşivden birçok ve Türk  ve yabancı araştırmacıların haberlerinin olduğu Kütüphaneler Genel Müdürlüğü ve kütüphane çalışanlarınca malumdur.
Hâkimiyet Gazetesinin 15.07.2000 tarihli nüshasında:
Prof. Dr. Ali YARDIM:"...Nerede medrese vardı, buralarda hangi kitaplar yazıldı, kitapların seviyesi ne ölçüdedir..."
 
Cevabım: Hocam! Nerede medrese olup olmadığını bu kitaplarla tespit etmeniz, sizin "Amerika'yı yeniden keşfetmenize" benziyor. Bir ilim adamı olarak bunu bilmelisiniz ki; Cumhuriyetin ilanından sonra Tekke ve Zaviyelerin kapatılması. Çorum'da bulunan çeşitli özel kütüphanelerde, medrese kütüphanelerinde bulunan kitaplar o zamanın savaş yoksulluğu ve yokluğu olmasına rağmen Çorumluların büyük maddi özverileri ile şimdiki Çorum Belediye Başkanlığının bulunduğu sarı taş binayı yaparak burayı "Çorum Milli Kütüphane" ismi ile Çorumluların hizmetine sunmuş ender ilden birisidir.
Buraya getirilen kitapların tasnif ve kontrollüğüne Çorum'un yetiştirdiği Rahmetli Eşref Ertekin'in getirilmesi ile kayıtların tamamı yapılmış ve nereden geldiği tespit edilmiştir. Sizin kitaplar içinde gördüğünüz mükerrer kitap demirbaş numaraları ise geldikleri kitaplıkların eski numaralarının yenilenmesinden ibarettir.

Hakimiyet Gazetesinin 15.07.2000 tarihli nüshasında:

Prof. Dr. Ali YARDIM: "...Çorum'da tespit ettikleri bir şeyin de 7-8 Hasan Paşanın Çorum'a gönderdiği kitaplarla Çorum'un kültür hayatına olumlu bir katkı sağladığını gördüklerini söyledi...",


     

Cevabım: Çorum'un kültür hayatına 7-8 Hasan Paşadan pek çok önceleri katkı sağlayanların olduğunu söylemem yanlış olmaz. "Zamanın behrinde", Çorum, Osmanlı Şehzadelerinin padişahlığa hazırlandığı, eğitim gördüğü bir şehrin kazası idi.  Bildiğiniz gibi bu şehir Amasya'dır. Pek çok şehzade hocası Çorumludur. Bu şehzadeleri yetiştiren hocalar Rahmetli Hasan Paşamızdan çok yıllar önce yaşamışlar ve Çorum kültürünün ta ne zamanlara dayandığı hakkında bilginizin olması gerekli olmalıydı. Sonra bu Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan bu el yazmaları sadece Rahmetli Hasan Paşanın Hicri 1313 tarihinde Çorum'a kurduğu ve Ulu Caminin avlusunda bulunan Hasan Paşa Medresesinin Kütüphanesi ile sınırlı değildir. 1202 Hicri senede Süleyman Feyzi Paşa Medresesinde bulunan kâgir kütüphanede 600 ciltlik eser vardı. Kurdoğlu Medresesinin  Fevziye-i İrfaniye  isimli kütüphanenin banisi Hacı Ahmet Efendi olup, sonradan 1296 tarihinde Müftü Ahmet Feyzi Efendi  tarafından bir 3000 kitap mevcutlu bir kütüphane kurmuştur. Kitapları incelerken Hasan Paşanın, Süleyman Feyzi Efendinin ve Ahmet Feyzi Efendinin mühürlerini görmüşsünüzdür.

Hakimiyet Gazetesinin 15.07.2000 tarihli nüshasında:
Prof. Dr. Ali YARDIM: "...Çorum'da bulunacak bir ünik eser, dünya çapında Çorum' un tanıtılmasına yardımcı olur “

Cevabim: Sayın Hocam! Hasan Paşa Kütüphanesi ÖZ BE, ÖZ ÇORUMLULARIN atalarından kalan kitapların  Cumhuriyetin İlanına kadar medreselerde korunduğu ve Cumhuriyetin ilanından sonra da  şimdiki  Belediye Sarayını "Çorum Milli Kütüphane" si olarak açmış ve çeşitli bahanelerle kütüphane başka yerlerde hizmet verdikten sonra  23 Nisan 1963 muhafaza edildiği bir kütüphanedir. Buranın açılması ile birlikte "El Yazma" kitaplar da burada araştırmacıların hizmetine verilmektedir.

Hâkimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında:
Doç. Dr. Ayşe ÜSTÜN Hanımefendi: "...Bu kütüphanenin Çorumlularca desteklenerek, eski el yazması eserlere sahip çıkılmasını gelecek kuşaklar için büyük önem taşıdığına dikkat çekti. Denilmekte...",

Cevabim: Sayın Hocam! Bu dileğinizi Çorumlular dikkate alacaklardır. Çorumlular adına teşekkür ederim.

Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında:
Doç. Dr. Ayşe ÜSTÜN Hanımefendi : "...Kültür Bakanlığının kütüphane görevlilerine eski eserlerin korunabilmesi için naftalinden başka bir şey verilmediğini belirterek...",
 
Sayın Hocam! Kültür Bakanlığı benim Müdür Yardımcılığı döneminde de, benden önceki dönemlerde de ve inanıyorum ki bu günlerde de "NAFTALİN" alınması için bir kuruş göndermemiştir.
Bildiğiniz gibi KİTAP KURTLARI denilen yaratık halkımızın GÜYE dediği kurtçuklardır. Bu zararlılarla tek yapılacak mücadele de naftalindir. Yine de sormadan geçemeyeceğim. Ön koruma olarak El Yazması Kitaplara ne ilacı tavsiye ediyorsunuz? Bu tavsiye ettiğiniz ilacı acaba İstanbul Süleymaniye, Konya Yazmalar Kütüphanesi ve Milli Kütüphanelerimiz kullanıyor mu?
Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında:
Doç. Dr. Ayşe ÜSTÜN Hanımefendi :"... Buradaki kitapların yeterince korunmadığını gördük. Bazı kitaplarda kurt yenikleri var. Bakanlık mutlaka birilerini görevlendirip tahsisatını yapmalı...",
 
Sayın Hocam! Buradaki kitapların yeterince korunmadığınıza şahit olmuşsunuz. Şimdi size soruyorum : "Siz Yazmaların bulunduğu bölüme girdiniz mi?
Şayet girdi iseniz buraya yetkili ve sorumlusundan başka kimsenin girmesinin sakıncalarını bilmiyor muydunuz? Şayet ısrar ederek girdiyseniz bu görevliyi zor durumda bırakacağınızı bilmiyor muydunuz? Yada Kültür Bakanlığından Yazma Depolarına girmek için özel izin mi aldınız? Zannetmiyorum!
Sizlere iyi niyet göstergesi ve itimat ederek yazma deposunun kapıların sonuna kadar açmışlar, incelemenize yardım etmişler ve depoların bulunduğu koridorda incelemeniz için özel bir yer tahsis etmişler. Bilmeyerek Yönetmenliğe aykırı harekette bulunmuşlar.
Birde bazı kitaplarda KURT yenikleri var demişsiniz. Acaba bu kurt yeniklerinin tarihlerini tespit ettiniz mi? Şayet tespit etti iseniz bu KURT yeniklerinin bu gün mü yoksa birkaç asır önce mi kurt yeniğinin olduğunu El Yazması Tespit Fişlerinden görmediniz mi?
Siz yoksa Kültür Bakanlığının gönderdiği bir denetçi misiniz? Bakanlık buralara mutlaka birilerini görevlendirmeli diyorsunuz. Merkez kütüphanelerimizde 3 kütüphaneci kadrosu bulunduğunu bilmiyor musunuz? Bu kütüphanecilerin öz be öz Çorumlu olduklarını ve bu kitapların değerlerini ve atalarının geleceğimize emaneti olduğunu bilmiyorlar mı zannediyorsunuz?

Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında:

Doç. Dr. Ayşe ÜSTÜN Hanımefendi: "...Amaçlarının birinin de tezhipli (süslemeli) el yazması eski eserleri ortaya çıkartıp sanat tarihine kazandırmak...",

Sayın Hocam! Amacınıza saygı duyuyorum. Bir yazarımızın sizleri göklere çıkarması, çalışmalarınızı övmesi bence biraz abartmadır. Çektiğinizi söylediğiniz fotoğraflarla hazırlayacağınız eseriniz size getireceği unvanı, kazanacağınız dünyalığı göz ardı ettirmiş gözüküyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi sizin gün yüzüne çıkartacağınız tezhip ve güzel yazılar zaten tespit edilmiş ve gün yüzüne çıkartılmıştır. Siz de bunu biliyorsunuz, fakat ne hikmetse bilmezlikten geliyorsunuz?

Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında:
Doç. Dr. Ayşe ÜSTÜN Hanımefendi :"...Kataloglar çok ilkel...",
 
Sayın Hocam! Ankara Milli Kütüphanesinin katalogları çok mu modern, hemen aradığınız kitabı bulabiliyor musunuz? 1991 tarihinde tarafımdan bizzat parası ödenerek 10 adet alınmış "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi Dewey" adlı çalışmamın 1999 Ağustosunda yaptığım incelemede daha kayıt altına alınmadığı, okuyucu hizmetine numara ve kaydı olmadığı için sunulmadığını.
Yada Süleymaniye Kütüphanesindeki el yazması kitaplar katalogladı mı yoksa, halen tasnifleri Dewey Onlu Sisteme geçilemeyerek 1950 yılından önceki tasniflerle mi duruyor?
Belki bilmiyorsunuz, bu sizin kabahatiniz değil ben görevde iken el yazma kitaplar Ankara Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğünün emri ile katalog ve künye çalışmaları için götürüldü. Ben karşı çıktım. Uzmanları burada görevlendirin dedim. Ankara'ya yollamayalım dedim de sözümü ve gücümü yetiremedim. El yazmaları 2 yıla yakın orada kaldı. Ankara'dan geldiklerinde sayım ve kontrollerde birkaç vakıf mührünün eksik olduğunu rapor vererek Genel Müdürlüğe yolladım. Gelen müfettişler haklı olduğumu gördüler ve rapor tuttular.
Fakat sonraki işlemler ne oldu (!) bilemiyoruz. Bizce de meçhuldür. Ben bir kitapsever olarak sizin yazma deposundaki çalışma ve kontrolünüzden de şüphe duydum.

Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında:

Doç. Dr. Ayşe ÜSTÜN Hanımefendi :"...Cilt kapakları tamir edilmiş ancak, kitaplar yeterince korunmadığını gördük...",

Sayın Hocam! Gördüğünüz o cilt kapakları Cumhuriyetten önce yapılan tamiratlarla ilgilidir. 1979 yılından sonra göreve başladım emekli olduğum tarihe kadar da herhangi bir tamir olduğunu duymadım.

Hocam! Acaba biliyor musunuz bilmem. Bir cilt kapağının tamiri için bir kütüphane bu işleri yapan uzman kütüphaneye müracaat etse bir kitabın cildinin ne kadar zamanda yapıldığını. Merak ederseniz lütfen Konya Yazmalar Kütüphanesinden bir kitap için gün alın.
Gelelim kitapların yeterince korunmasına. Acaba korunmamış dediğiniz kitaplar kaç tane, mürekkep yanığı olan 4 kitaptan mı bahsediyorsunuz? Bu kitapların yanma olayı acaba sizce kaç yıl önce meydana geldi? Çok mu yeni! Lütfen işi abartmayınız.
Bakımsız dediğiniz kitapların lütfen listesini dergimize yollayınız da biz de inceleyelim. Bakın Hanımefendi. Yanmış kitapların Bunların bakımlarının yapılması imkânsız. Bunları yeniden kazanmak çoğunlukla imkânsız! Bildiğiniz gibi bu kitapların düşümleri de kolay kolay yapılamıyor. Aynen saklanıyorlar. Yeterince korunmuyor kanaatiniz zannedersem sizi Yazmalar Deposuna götüren ve depo koridorunda depoyu açık bırakarak size emanet eden kütüphane personelini mi kastediyorsunuz?
En son sizin inceleme yaptığınız Hasan Paşa Kütüphanesini baz alırsak 1963 yılından bu güne korundu da şimdi mi korunmuyor?

Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında:

Doç. Dr. Ayşe ÜSTÜN Hanımefendi : "...Çorum'daki el yazması eserler artık buranın iklimine alışmış. Başka bir yere örneğin Ankara'ya götürülmesi kitapların korunması açısından sakıncalı olur. Mikrofilm makinesi, bilgisayar olmalı. Kataloglar yenilenip ortaya konulması lazım...",

Sayın Hocam! Demek ki biliyorsunuz. El yazma kitapların değil bir başka ile götürülmesi, bir başka mekâna da götürülmesinin yapacağı sakıncaları söylüyorsunuz. Bizim zamanımızda okuyucuya kitap günlük 6 saat incelenmesi için verilirdi. Gerekçesi ne idi? Söyleyeyim. El yazması kitap alıştığı ortamdan fazla ayrılmamalı, alıştığı rutubet ve hava dışında kaldığı zaman sudan çıkan balık gibi olur düşüncesiydi. Mikrofilmi işine gelince çok eski bir teknoloji olarak kullanılmaktadır bu işlem. Otomatik bir mikrofilm makinesi bugün 150.000 $ civarındadır. Buna ek olarak ta bir yarısı kadar 5-6 mikrofilm okuma ekranı gereklidir. En aşağı 70 m2 bir özel mekâna sahip olmak gerekmektedir. Ayrıca çekilen mikrofilm periyodik olarak belirli bir yıl sonra yenilenmesi gerekmektedir. Bunları da yaptığımızı var sayarsak; bu filmleri saklamak için ayrı bir kimyevi özelliği bulunan depo gerekmektedir. Bu sistem yerine; yaklaşık 50-60.000 $ a dijital kamera, SD yazıcı, ve kuvvetli 2 bilgisayar, program ve fiyatı 1.5 $ 7000 SD diski ile özverili 2-3 personel kütüphanenin tamamını 2-3 yıl gibi zamanda ölümsüzleştirebilir.
Katalog yenilenmesine gelince: Kütüphaneler Genel Müdürlüğü kataloğu hazırladı. Kitapların künyesi, birinci sayfa, son sayfa, konusu, yazıldığı yer, müellif hattı, hattat ismi ve diğer teknik konular tamam da, Kitabı yazdıracak ADAM bulamadılar. Bastıracak PARA bulamadılar.
Sayın Hocam! Gazetedeki konuşmamızda bahsetmişti. Dizgiyi yapacak Türkiye'de 10-15 ancak var. Bu sıkıntılı ve zahmetli iş birkaç günde olmaz. Dikkatli bir operatör günde ancak 1 sayfa hazırlayabilir.
Bakanlığın verdiği dizgi parası ile de hiç olmaz. Belki Sayın Valimiz ilgilenir, belki Belediye Başkanımız, Belki TO Başkanımız. Verirler dizgi parasını ve baskı masrafı. Bastırdıktan sonra bütün Dünya Milletlerin Milli Kütüphanelerine postalama masrafları da verilirse bu iş olur.

Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında:
Doç. Dr. Ayşe ÜSTÜN Hanımefendi: "...sayısı 4 bine yakın el yazması eser için ayrı bir kütüphane hasredilmesi gerekiyor...",
 
Sayın Hocam! Yukarıda belirttim. El Yazmalarını yerinden oynatmak, başka bir mekâna taşımak o kitapları çöpe atmaktan başka bir işe yarar hale getirmekle eş değerdir. El yazmaları hava değişiminden dolayı ya ev ekmeği gibi kururlar, ya da rutubet yada nem değişikliği yüzünden bezir yağından yapılmış olan mürekkepleri sulanır yada aharlı kağıt birbirine yapışır.  Hasan Paşa Kütüphanesi Yazma Kütüphanesi olarak işlevini koruyor. El yazmaların okunduğu zaten bir odası var.

Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında:

Doç. Dr. Ayşe ÜSTÜN Hanımefendi: "...şimdi burada rastlayacağımız bir eser, ortaokullara, ilkokullara tavsiye edilen kitaplarla bir arada bulunuyor. Bu çok yanlış...”

Sayın Hocam! Yukarıda da bahsettim. El Yazması Kitapların bulunduğu yere sizi indirmeleri büyük bir hata. Bu hatayı işleyenlerin hatasını bir tarafa bırakalım da sizin beyanınıza bakalım.
Hanımefendi! Bir kütüphanede ilkokul kitabı da, ortaokul kitabı da, yasak yayında, güncel yayında bulunur. Hasan Paşa Kütüphanesinde de bulunması normaldir. Depoya hakkınız olmadan inmişsiniz. GÖRMEDİNİZ Mİ Depoda Küçük Boy Matbu Deposu, Orta Boy Matbu Deposu, Büyük Boy Matbu Deposu ve EL YAZMASI KİTAPLAR DE POSU ayrı ayrıdır. Beyanınızda çok çirkin bir iftirada bulunuyorsunuz.
Bütün kitaplar yan yana aynı depoda saklanıyor gibi beyanat veriyorsunuz. Utanın aldığınız tahsilden ve kariyerinizden. Burada yanlış nedir. "40 yıllık Kâni" sizin beyanınızla olur mu "Yani". Acaba yanlış olan sizin beyanınız değil mi?

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında: Gazetenin birinci sayfadan" Kültürümüz Göz Göre Göre  Gidiyor" başlıklı haberinde:"...7-8 Hasan Paşanın memleketine en değerli armağanlarından olan, Hasan Paşa  Kütüphanesi'ndeki el yazması eserler...",

Sayın yazarım! Burada sadece Hasan Paşanın bağışladığı eserler değil, merkez ilçede bulunan diğer kütüphanelerden ve bu güne kadar bağışlanan eserlerdir. Ayrıca El Yazmalarımız sadece Hasan Paşa Kütüphanesinde değil İskilip İlçe Halk Kütüphanesi’nde de bulunmaktadır. Götürülmek istenen bu iki kütüphanemizde bulunan El Yazması eserlerdir. İskilipli hemşerilerimize de duyurulur.

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında: Gazetenin birinci sayfadan "Kültürümüz Göz Göre Göre Gidiyor" başlıklı haberinde: "...bu günkü ilkel koruma teknikleri ile zamana direnmeye çalışıyor...",

Sayın Gazeteci: Bugünkü ilkel koruma teknikleri ile zamana direnmeye çalışıyor diyorsunuz. El yazma kitapların ilkel olarak korunduğunu nereden biliyorsunuz? Modern koruma ile ilkel koruma arasındaki kıstası nasıl ve nereden tespit ettiniz?

El Yazması eserlerimiz doğduğu yani yazıldığı günden bu güne zamana direniyorlar.

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında: Gazetenin birinci sayfadan "Kültürümüz Göz Göre Göre Gidiyor" başlıklı haberinde:"...Çorum'un kültür hazinesi niteliğindeki eserlerin taşınması önlendi ancak o günden bu güne kadar ne yazık ki korunması için bir adım atılmadı...",

Sayın Gazeteci! Bugüne kadar korunması için bir adım atılmadı diyorsunuz? Bu beyanınıza bakılırsa 1992 tarihinden bu güne kütüphanede bir görevde bulunuyordunuz da kimsenin haberi mi yoktu?

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında: Gazetenin birinci sayfadan "Kültürümüz Göz Göre Göre Gidiyor" başlıklı haberinde: "...Bugün kütüphanede zamanın etkisiyle elle tutulduğu zaman dağılabilecek hale gelen eserlerin korunması özel bir teknik gerektiriyor. Bu teknik de Hasan Paşa Kütüphanesinde yok ...",

Sayın yazar! Bu elle tutulduğu zaman dağılabilecek hale gelen eserlerin deyince: acaba siz bu yorumu neye dayanarak ve nasıl gözlemleyerek yazdınız?

Dediğiniz şekilde Hasan Paşa Kütüphanesinde bu teknik yok diyorsunuz. Bu teknik acaba Türkiye'nin hangi kütüphanesinde var? Ben bilmiyorum. Bana belgeleyerek bildirirseniz öğrenmiş olurum.

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında: Gazetenin birinci sayfadan "Kültürümüz Göz Göre Göre Gidiyor" başlıklı haberinde: "... konunun uzmanları yaklaşık 5 yıl önce gündeme gelen Hasan Paşa Kütüphanesi'nin el yazması eserler için ihtisas kütüphanesi haline gelmesi düşüncesinin o günden sonra unutulduğuna dikkati çekerek...",

Sayın Yazar! Konunun uzmanları diyorsunuz. Kim bunlar? Sakın ha araştırmaya gelen Prof. Ve Dr. lar demeyin. Sizin gazetede bulundukları beyanda Çorum'da bulunduklarını bile bilmediğini ve bu kitapları keşfettiğini beyan etmişti. Sizin uzman olarak gördüğünüz kişilerin niçin adını vermiyorsunuz?

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında: Gazetenin birinci sayfadan "Kültürümüz Göz Göre Göre Gidiyor" başlıklı haberinde: "... Çorum'da sayıları 4 bini bulan tek nüsha nadide eserlerin...",

Sayın Yazar! Çok güzel söylemişsiniz de ne yazık ki; Hasan Paşa Kütüphanesinde ünik eser sayısı onlarla ifade edilir. Nerede o sizin söylediğiniz TEK NÜSHA ESER bu dediğiniz 1992 yılında toplanan 15.000 eserin içinde bile 100' geçeceğini sanıyorum. Çok abartmış ve atmışsınız serde her halde avcılık var.

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında:

Mümtaz İDİL'İN: "... Hasan Paşa Kütüphanesi'nde bulunan el yazma eserlerin bu imkanlarla korunmasının mümkün olmadığın, Çorumluların sahip çıkmadıkları taktirde, el yazması eserlerin...,

Sayın Kültür Müdürüm! Bu beyanınıza önce çok kırılmıştım. Kendi odasında keşke beyanda bulunmasaydınız demiştim. Bir açıklama yapmadı. Fakat sizin de muhakkak bir şeylerden haberinizin olacağını düşünemedim. Evet! Çorumlular sahip çıkmazlarsa bu El Yazması eserlerimiz elden gidecek. Giden eserlere mi yanarsın, Çorumluların araştırma ve TEZ çalışmaları için Ankara'ya, Konya'ya gitmelerine mi yanarsın.

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında:
Mümtaz İDİL'İN:"...eserleri bu şartlarda korumak mümkün değil...",
 
Sayın Kültür Müdürüm! Acaba siz Çorum'a geldiğinizden bugüne kadar Hiç Hasan Paşa Kütüphanesinin Yazmalar Deposuna girip gördünüz mü? Kulaktan dolma beyanlara, dolduruşa getirilerek beyanda bulunduğunuzu zan ediyorum. Bakınız, inceletiniz,1994 yılına kadar Hasan Paşa Kütüphanesinin 3 kadrolu bekçisi vardı. Bu bekçiler ne oldular? Kadrolarını kim kullanıyor?
Bunları tekrar işlerine görevlerine verin. Hasan Paşa Kütüphanesinin 24 saat korunmasını tekrar sağlayın. Müdürlüğünüzü gösterin. Emrinizdeki insanlar düşük maaş alabilirler. Fakat bu düşük maaş almaları onların asli görevlerini yapmasını savsaklamasını gerektirmez. İşlerine gelmezse, bu ücret az gelirse çeksin gitsinler.

Hakimiyet Gazetesinin 19.07.2000 tarihli nüshasında:

Belediye Başkanımız Prof. Dr. Arif ERSOY: "...Hasan Paşa Kütüphanesi'ndeki el yazması eski eserlerin başka bir kente taşınmasının söz konusu olamayacağını söyledi...", "... Ancak bu eserlerin korunması için de yetkili kurumlar gerekeni yapmalı...",

Sayın Belediye Başkanım! Selefiniz Rahmetli Turan Bey el yazma kitapların Çorum'da kalması için büyük fedakârlık ta bulunmuştu. Kültür Bakanlığına Belediye bünyesinde olabilecek işlerin yapılacağı sözünü vermişti. (tafsilatlı olarak tarafımdan hazırlanan ÇORUM 1997 adlı çalışmamın 125-132. Sayfalarında bulabilirsiniz) Bizde Rahmetliye eksiklerimizden bir sıra depolarımızda bulunan raflardan yapılmasını talep etmiştik. Bir sıranın 2 veya 3 sıra çelik rafı yapıldı. O sıralar seçim telaşı ile kütüphanenin çelik raf işi yarım kaldı. Şimdi sizden bir Çorumlu olarak, Orta Boy Deposunda yarım kalan rafların tamamlanması için girişimde bulunulmasını istirham ediyorum.

Kitapların ve katalogların hazırlanması için maddi yardımınızı bekliyorum. Verdiğiniz demeç politik bir demeç. Neler yapacağınızı lütfen kaleme alarak dergime gönderiniz. Yapacaklarınızı hemşerilerimize duyuralım.   

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında:

Ahmet ERTEKİN:"...eserlerin burada şartlara uygun  korunduğunu söylemek zor...",

Sayın ERTEKİN! Sizinle uzun yıllar aynı Bakanlık bünyesinde çeşitli konumlarda çalıştık.  El Yazma Kitapların 1992 yılında götürülmesi hakkında gelen yazıda sizin bir çabanızı gördüğümü söyleyemem. Şimdi size soruyorum: Zamanının tespiti sizce de malum olan EL YAZMA ESERLERİMİZ acaba hangi şartlarla daha uygun olacağı hakkında Kültür Müdürlüğünüz zamanında ne gibi çalışmalar yaptınız? Yapmadınız, neden? Gereken Kütüphane Personeli tarafından yapılıyordu da ondan. Yazmalar Deposu denetim altındaydı, temizliği zamanında yapılıyordu, zararlı haşarat denetleniyordu. Bu gün de inanıyorum gereken önem veriliyor. 3 kadrolu BEKÇİ 24 saat görev yapıyordu. Sonra ne oldu bu üç kadro? Sizin onayınızla başka görevlere atandı.

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında:

Ahmet ERTEKİN:"...7-8 Hasan Paşanın kurduğu kütüphanenin nüvesi burada...",

Sayın ERTEKİN! NÜVE yerine 7-8 Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan kitapların tamamı ile diğer kütüphanelerden gelen kitaplar ile, bu güne kadar bağışlanan el yazması kitaplar deseydiniz daha anlaşılır olurdu.

Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında:

Ahmet ERTEKİN:"...ısı ve nem ayarı sabit tutulduğunda kitapların yıpranması gibi patolojik olay ortadan kalkar...",

Sayın ERTEKİN! Siz de biliyorsunuz ki El Yazma Kitapların bulunduğu El Yazması Deposunun nem ve ısıdan etkilenmediğini, kalorifer peteklerinin kapalı olduğunu, yıpranmanın patolojik olduğu kadar kullanımdan da olduğundan bahsetseydiniz kamuoyunu daha doyurucu bilgi verirdiniz.

Yine Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında,

Ali ILICA'nın: "...ancak bu kültürel hazinemizin korunması ve araştırmacıların istifadesine sunulması mahalli yetkililerin gerekli titizliği gösterdiklerini söyleyebilmemiz mümkün değildir...",

Sayın ILICA! Siz yazınızda Hasan Paşa Kütüphanesinden faydalandığınızı beyan eden yazınızdan sonra mahalli yetkililerin gereken titizliği göstermediklerini beyanınızı anlayamadım. Size istediğiniz kitapları zamanında vermediler mi, yoksa  istediniz kitapları mı size  vermediler mi? Mahalli yetkililerin hassasiyeti ile neyi kastettiniz?

Yine Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında,
Ali ILICA'nın: "...Hasan Paşa Kütüphanemizin katalogları yeterli değildir. Kayıt defterlerinden eserlere ulaşmada büyük sıkıntılar yaşanmaktadır...",

 

Sayın ILICA Kataloglarının yeterli olmadığı doğrudur. Fakat bir araştırmacı (eğer araştırmacı ise) kayıt defterlerinden 2 saat içinde aradığı eserleri bulabilir. Ama o araştırmacı; her gördüğü kitap kaydını not alayım, demirbaş numarasını yazarsa, benzer risalelerin kaydını tutayım derse, günlerce kayıt defterlerinden ayrılmak istemez.
Gelelim katalogların daha iyi olmasına: Çorum İMVAK olarak siz ne yapabilirsiniz? İlahiyat Fakültesi öğretim görevlileri olarak ne gibi  katkılarınız olabilir?
Yukarıda bahsetmiştim. Kataloglar Ankara'da el yazısı ile doldurulmuş olarak basılmayı bekliyor. Üç beş milyarlık bir masrafla gün yüzüne çıkartılmasını bekliyor. Ne dersiniz?

Yine Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000 tarihli nüshasında,

Ali ILICA'NIN: "... delinmiş ve tahrip olmuş sayfalar onarılmalıdır, Bu konu ile ilgili uzmanlar çağırılmalı veya geçici görevle çalıştırılmalıdır...",

Sayın ILICA! Sizin el yazmaları inceleyen bir kişi olarak, delinmiş kitaplardan birisini incelediniz mi?  Acaba bu delik kitabın hangi yılda meydana geldiğini tahmin ettiniz mi? Zannetmiyorum. Fikir beyan  ettiğiniz delik kitaplar bundan en az 100- 120 sene önce meydana geldiğini, bir kitabın onarımının uzman bir kütüphanede kaç ay veya yıl sıra beklemesi gerektiğini ve sıraya girdikten sonra, kaç ayda bir kitabın tekrar aynı olmasa da, tamir görmüş olarak yerine konulacağını sordunuz mu? İlgili uzmanlara Türkiye genelinde kaç uzman olduğunu biliyor musunuz? İki elin parmaklarından az. Görevlendirilmelerine gelince onları Çorum'a değil, Konya'daki uzmanı, Konya'da başka bir kütüphaneye gönderme imkânın olmadığını biliyor musunuz?

Yine Hakimiyet Gazetesinin 18.07.2000tarihli nüshasında,
Ali ILICA' NIN: "... Araştırmacılara tahsis edilen eski yazı okuma odası daha güzel bir görünüme kavuşturulmalı, depo olarak kullanıl mamalıdır...",

 

Sayın ILICA! Araştırmacılara tahsis edilmiş bir odanın varlığını gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim. O odanın daha güzel konuma kavuşturulması siz araştırmacıların daha rahat masa ve koltuklarda oturmaları yerinde olur. Olur; da okuma salonlarında okuyucuya hizmet eden masa ve sandalyelerin bile yeterli olmadığını bilerek, 1999 senesinde 60 araştırmacının müracaat ettiğini göz önüne getirirseniz, Kütüphane İdaresine zannedersem hak verirsiniz.
Özür dileyerek yine diyebilirim ki; araştırmacılarımızın %95'i sizin fakültenizden gelmektedir. Öğretim görevlisi arkadaşlar o odaya aranızdan biraz para toplayarak sizin deyiminizle "eski yazı okuma odasını" dayayıp döşeyebilirsiniz. Ne de olsa orada inceleme yapacak olan yine sizlersiniz. Her şeyi devletten beklemeyelim.

Yine Hakimiyet Gazetesinin 20.07.2000 tarihli nüshasında:
TSO Başkanı Kenan MALATYALI'NIN: "...bu zenginliğin başka bir kente gitmesine göz yumulmayacağını...",
 
Sayın MAYATYALI! Bu öneriniz inşallah semada bir hoş seda olarak kalmaz. Dergimize nasıl bir katkınızın olacağını yazılı olarak bildirirseniz bizde sizin yapacaklarınızı Çorumlulara duyururuz.
Samimiyetinize bir Çorumlu olarak inanmak istiyorum. Bizde bir şeyler yaparız diye geçiştirmezsiniz İnşallah.

Yine Hakimiyet Gazetesinin 20.07.2000 tarihli nüshasında:
TSO Başkanı Kenan MALATYALI'NIN: "Çorum'un kültürel ve sanayi alanındaki gelişiminin birlikte sürmesi gerektiğini...",

 

Sayın MALATYALI! Yeni TOB seçildiğinizde meclisinizde birkaç yazara destek verilmesi hakkında verilen sözlü bir öneriye hatırlayınız ne cevap vermiştiniz de bir gazete de bunu yazmıştı.
Birde; yönetime geldikten sonda TO Başkanlığı olarak sizce ne gibi bir basılı, görsel katkınızın olduğunu merak ediyorum ve diyorum ki biz TO Başkanlığı olarak Hasan Paşa Kütüphanesinin ne eksiği varsa "maddi ve manevi " katkımızla yerine getireceğiz demeniz.

Yine Hakimiyet Gazetesinin 20.07.2000 tarihli nüshasında:
TSO Başkanı Kenan MALATYALI'NIN: "...Bu eserlerin Çorum'da korunması için devlet ve özel kuruluşların ne gerekiyorsa yapması lazım...",
 
Sayın MALATYALI Çorum'da korunması için devletten yani Kültür Bakanlığında hiçbir şey beklemenizi eski bir kütüphane personeli olarak belirtirken, yukarıda da verdiğim cevaplarda elimizdeki imkânı ve personeli de kaçırmamaya bakalım. Evet dediğiniz gibi özel kuruluşların ve bilhassa İl Özel İdaresi ve Belediye Meclis bütçelerinin belirli bir yüzdesinin Kültür için ayrıldığı ve derneklerin standart bir maddesi olarak eğitim ve kültür maddesinin de kullanılmadığı ya da kendi kültürel etkinliklerde kullanıldığı olağandır. Bu maddenin Hasan Paşa Kütüphanesine yönlendirilmesi yerinde olur.
Yine Hakimiyet Gazetesinin 20.07.2000 tarihli nüshasında:
TSO Başkanı Kenan MALATYALI'NIN: "... asırlardır burada duran eserlerin yine Çorum'da kalması için üzerimize düşeni yapmaya hazırız..." ,

 

Sayın MALATYALI! Atalarımızın bizlere emanet ederek bizden sonraki kuşakların faydalanmasını istedikleri bu eserlerin Çorum'da kalması için yapacağınız katkılara şimdiden teşekkür ediyorum.

Hakimiyet Gazetesinin 21.07.2000 tarihli nüshasında:
Çorum Esnaf ve Sanatkarları Odası Başkanı Arif ERDAL "... Hasan Paşa Kütüphanesi'ndeki el yazması eserlerin Çorum'da kalması için üzerlerine düşeni yapacaklarını söyledi...",

 

Çorum Esnaf ve Sanatkarları Odası Başkanı Arif ERDAL ! Ecdadımızın bizlere emanet ederek bizden sonraki kuşakların faydalanmasını istedikleri bu eserlerin Çorum'da kalması için yapacağınız katkılara şimdiden Çorumlular adına teşekkür ediyorum. Neler yapmak istediğinizi de dergimize bildirmenizi istiyorum.

Hakimiyet Gazetesinin 22.07.2000 tarihli nüshasında: Yazma Eserler Sahip Arıyor başlıklı yazı:"...Hasan Paşa Kütüphanesi'nde uygun olmayan şartlarda muhafazası yapılan el yazma...",

Bu yazıyı kaleme alan arkadaşımız! El yazması eserlerin muhafazalarının uygun olup olmadığı hakkındaki mütalâasını ve görüşünü hangi kıstaslar altında yazdığını merak ediyorum. Acaba El Yazma kitapların çelik raflarda, çelik kapılı kapalı ayrı depolarda, muhafazalı yerde göz bebeği gibi yıllardır küflenmeden, kurtlanmadan, mürekkep yanığı olmadan, sayfa aharlarının yapışmadan muhafaza edildiğini bir zahmet kütüphaneye giderek inceledi mi? Hayır! bunlardan hiç birini yapmadı. Kulaktan duyduğunuz, Çorum'a incelemeye gelen bir Dr. delikli (kurt yenikli), muhafazası yapılmayan, bütün kitaplarla aynı yerde duran beyanlarla yazdınız. Yazdınız da beyanınızla; Çorum'daki el yazma kitaplara iyilik mi ettiniz. Hayır. Bir yorum yaparken kulaktan dolma değil, araştırılarak, gerçekler bulunarak yazmalısınız.

Hakimiyet Gazetesinin 22.07.2000 tarihli nüshasında: Yazma Eserler Sahip Arıyor başlıklı yazı: "...Buharaevler'de yapılan kütüphanenin bir katı ya da önümüzdeki günlerde çalışmaları bitirerek açılacak olan yeni müze binası...",

Yine yazınızda ahkam keserek Buharaevlerdeki kütüphanenin bir katını, yada yeni açılacak müzeyi önermişsiniz. Acaba bu kitapların yeni yerine adapte olana kadar kaç tanesi birbirine yapışacak, kaç tanesinin meşin ciltleri çürüyecek, kaç tanesinin mürekkebi yanacak. Düşündünüz mü?

Hakimiyet Gazetesinin 22.07.2000 tarihli nüshasında:

Kitapları Durumu Vahim başlıklı yazıda:"...Prof. Dr. Ali  YARDIM: Hasan Paşa Kütüphanesi'nde bulunan bu el yazması eserler manevi değerlerin yanında, öyle büyük bir değere sahip ki, yurt dışında, ABD ve Avrupa'da her biri trilyonlarla ifade edilen rakamlarla değer bulur" ,

Sayın Hocam! Manevi değerlerinden başka, maddi değerinden de bahsetmişsiniz. Ya kültürel değeri, Milli değeri nedir?

Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında: Yazmalarda Umut; Bakan Çay başlıklı yazıda: "...Dr. Abdulbaki ÇAY adına Danışmanı Mustafa AYDOĞAN Gazetemize bu teminatı verdi...",

Sayın yazar! Zannedersem sayın Bakanımız hasta yatağında olduğundan, danışmanı tarafından böyle bir teminat verilmiştir. Fakat Bakanımız bu işe nasıl “bakacak”. Göreceğiz.

Hakimiyet Gazetesinin 17.07.2000 tarihli nüshasında: Yazmalarda Umut; Bakan Çay başlıklı yazıda: "...AYDOĞAN Bakan ÇAY'IN Kültür Bakanı İstemihan TALAY ile görüşebileceğini...",

Bakanımız şu anda rahatsız, Kültür Bakanı ile görüşeceğini zannetmiyorum. Çorum'da bir tabir vardır bilirsiniz "Önce Can....”

Hakimiyet Gazetesinin 24.07.2000 tarihli nüshasında: Hatipoğlu  Şiir  Albümü İmzalıyor başlıklı yazıda.,

Sayın Milletvekilimizin şiir okumaktan, medya tiklikten, şiir yazmaktan başka bir görevi yok. Bol bol konuşmaktan başka bir işlevi de yok. Ben hatırlayamıyorum Sayın Millet Vekilimiz bu güne kadar Çorum'a ne yaptı. Bileniniz varsa söylesin. Çorum'a şu kalıcı işi yaptı desin. Çorum'daki el yazma eserler onun nesine

Hakimiyet Gazetesinin 31.07.2000 tarihli nüshasında: Bir Umut Vali Bey'de.. başlıklı yazı: ...El Yazması eserlerin Çorum'da korunmasının mümkün olmadığını kaydeden Bakan Çay..."

Yukarıda söylemiştim. Bakanımız duruma iyi bakamadı. Sayın ÇAY'IN Hasan Paşa Kütüphanesindeki el yazma eserlerin hangisini acaba BAKAN olarak gördü. Bir tanesine bile bakmadığını zannediyorum. Birde korunmasının mümkün olmadığından dem vuran bakanımız, bu konu gündeme gelene kadar nasıl korundu? Bu güne kadar nasıl yerinde kaldı. Acaba? Sayın Bakanım! Gelin kitapları yerinde inceleyin kararınızı ondan sonra verin. Şayet kendiniz gelemezseniz, yeminli birkaç uzman gönderin. Bu güne kadar kaybolmamış, bu güne kadar defolma olmamış, bu güne kadar yerinde durmuş kitapların yine yerinde kalıp kalmayacağını hakkında beyanınızı sonra verin.

Hakimiyet Gazetesinin 31.07.2000 tarihli nüshasında: Bir Umut Vali Bey'de.. başlıklı yazı: "...Yazma eserlerin tedavi görmesi ve mikrofilme alınması ve bu yolla korunması gerektiğine dikkat çekti...”

Sayın Valim! Yazma Eserlerimizin bazılarında 100-120 sene önce meydana gelen kurt yenikleri, cildi bozulmuş kitaplar, sayfaları yıpranmış kitaplar ve yazısı yanmış kitaplar bulunmaktadır. Bunların onarılarak yeniden hayatlarının uzatılması gereklidir. Mikrofilm teknolojisi el yazması bulunan büyük kütüphanelerde 1940 yıllarda kullanılan bir teknoloji olarak işlevlerinin sürdürmesi normaldir. Bu makineler bir röntgen makinesi büyüklüğünde olup, sayfa sayfa kitabın filmlere alınması, filmlerin banyosu ve bu filmlerin büyütülerek okunması için okuma araçları gerekmektedir. Bu teknoloji yerine; bilgisayar teknolojine yeni geçilmektedir. Bilgisayar 8-10 bin dolarlık bir yatırım, birkaç bin dolarlık dijital kamera veya fotoğraf makinesi de pahalı bir sisten değil. 3-4 yüz dolarlık CD yazıcısı da para değil. Fakat iyi ve kaliteli 7-8 bin boş CD gerekli. Bunlarda temin edilir de. Öz veri ile çalışacak personel bulunabilir mi acaba?

Hakimiyet Gazetesinin 31.07.2000 tarihli nüshasında: Bir Umut Vali Bey'de.. başlıklı yazı: "...Çorum'da yazma eserleri koruyacak bir kütüphane yok..."

Sayın Valim! Yukarıda bu konulara değindim. Hasan Paşa Kütüphanemiz korunmalı, muhafazalı. Tek eksiği başka kadrolara atanan bekçiler.

Hakimiyet Gazetesinin 01.08.2000 tarihli nüshasında: Üzelgün Yazma Eserlerin Takipçisi başlıklı yazı :"...teknik boyutun açıklığa kavuşturulması ile mali boyutun açıklığa kavuşması ile mali finansman boyutunun açıklığa boyutunun da belirleneceğini...”

Sayın Valim! Yukarıda söylediğim gibi mali boyut birkaç on bin dolarla halledilir.

Hakimiyet Gazetesinin 01.08.2000 tarihli nüshasında: Üzelgün Yazma Eserlerin Takipçisi başlıklı yazı :"...bina konusunda önemine değinerek, binanın iç dizaynının yapılması da bu teknik boyutun belirlenmesine bağlı olduğuna dikkat çekti...”

Sayın Valim! Hasan Paşa Kütüphanesinde El Yazma Eserler Deposu, El Yazma Eserler Okuma odası mevcuttur. Benim kanaatimce merkezde başka bir kütüphaneye taşımaya, yeni bir kütüphane yapılmasına gerek yok. Hasan Paşa Kütüphanesinde ufak bir değişiklikle Çocuk Okuma Salonu kaldırılarak yine Bahçelievlerde ki Mehmet Şadisoğlu Çocuk Kütüphanesine yönlendirilerek Hasan Paşa Kütüphanesi İhtisas Kütüphanesi olarak Bakanlıktan müsaade alınarak düzenlenebilir. Bu da Kütüphaneler Genel Müdürlüğüne yazılacak bir yazı ile kabul görür kanaatindeyim. Hasan Paşa Kütüphanesi teklifi benim görevde olduğum zaman 7-8 Hasan Paşa Kütüphanesi olarak teklif edilmişti. Bu teklif her nedense 7-8 'i unvan olarak görülerek (sanki Paşa unvan değil )  Hasan Paşa Kütüphanesi olarak onaylanmıştı.

Şimdi belirsiz bir Hasan Paşa Kütüphanemiz bulunmaktadır. Malumunuz Sarı Çizmeli Mehmet Ağa benzetmesi gibi.

EL YAZMA KİTAPLARIN BİR MERKEZDE TOPLANILMALARININ SAKINCALARI

1- Çeşitli illerden toplanan eserler, nem ve ısı değişikliğinden dolayı deforme olmaları, küf hastalıklarına daha çabuk yakalanma ihtimalleri büyüktür.

2- Çeşitli illerden getirilen el yazması eserlerin içinde bulunan parazit diğer kitaplarında bu parazitten etkilenmesi mümkündür.

3- Ülkemiz bir deprem kuşağında bulunmaktadır. Toplanılan bütün el yazmalarının bulunduğu il 1999 depremi gibi ya da daha şiddetli bir depremde tamamının yok olması içten bile değildir. Ayrı şehirlerde bulunan kütüphanelerin misal 10 olduğunu düşünürsek bu ihtimal en aza inmiş olur.

4-Yukarıdaki maddeye ek olarak tabii afetlerden, sel ve yangın ihtimallerini de göz önüne getirirsek bu şekilde birleştirilmiş El Yazmaların tamamını yok etmiş veya suya vermiş ya da yakmış oluruz.

5- Olmaz, fakat olacağını düşünürsek bir nükleer savaşta, sadece nükleer bombadan nasip alan il yok olur. Diğer kütüphaneler kurtulabilir.

6- Bir Eski eser düşmanının; birleştirilmiş olan Kütüphaneyi 2 litre tinel le yok etmesi, 4 litre masum kolonya ile kitapların hiçbir zaman kurtarılamayacak şekilde yapışmasını sağlaması mümkündür. Yine yanlış bir uygulama ile kitapların nem oranının 30 yükseltilmesi ile aharlanmış kâğıtların birbirlerine yapışması mümkündür. Yine aynı deponun 8 derece fazla ısıtılması ile kitapların tamamının kavrulmaya başlaması mümkündür. El Yazma Eserler ayrı kütüphanelerde muhafazası bu gibi insan ihmallerinden gelecek zararı o kütüphanedeki kitaplar ile öder.

7- Her ilin Milli, Kültürel, Tarih ve Sosyal vb. yaşantıları El Yazma kitaplarda belirli şekilde ve yörelerinin konuşulan dili ile yazılmıştır.

Örnek verecek olursak Ankaralı bir araştırmacı Çorum'da yazılmış bir eserde bolca “heri” kelimesini acaba ne manada okuyacak ve ifade edecektir? Bu nedenle El Yazma eserler bulunduğu ilde incelemecinin o kütüphanede çalışana sorarak "heri" nedir diye sorabilir ve çalışmasında açıklama yapma imkânına kavuşur. Yukarıda sıralamaya çalıştığım şıklardan bir tanesinin meydana gelmesi ile toplanan el yazması eserlerin pek çoğunu kaybederiz.

HASAN PAŞA KÜTÜPHANESİ İÇİN NELER YAPABİLİRİZ

1-Halkımızı aydınlatmak için Valimizin davetiyle Bakanımızı, Millet Vekillerimizi, el yazma kitaplar için yazı yazanları, kültürüne ne olduğunu bilenleri, yardım verebilecekleri belirlediği bir tarihte Hasan Paşa Kütüphanesine davet ederek. El Yazması  kitapları  sergileyerek  tanıtmak ve bilgilendirmek.

2-Toplantıdan hemen sonra Kültür Bakanlığına Çorumluların tepkisi bildirilmeli.  Kitapların ilimizde kalması için girişimlerde bulunulmalı.

3-İl Halk kütüphanesinde görevli 3 Kütüphanecinin 2 si acilen ve devamlı Hasan Paşa Kütüphanesinde görevlendirilmesi.

4-Hasan Paşa kütüphanesinin dış güvenliği için kamera sistemine geçilerek, en yakın emniyet Müdürlüğüne bağlı karakol ile bir sonraki karakola irtibatlı alarm sistemi kurulması.

5-Mevcut bekçi kadrosunda çalışan arkadaşı asli görevine iadesi ile eski bekçi kadrolarının yeniden ihdâsı.

6-Hasan Paşa Kütüphanesinin bünyesinde bulunan  "Çocuk  Kütüphanesi" bölümü aynı  mahallenin bir sokak üstündeki "Mehmet Şadisoğlu Çocuk Kütüphanesi"ne yönlendirilmeli.

7-Hasan Paşa  Kütüphanesinde  bulunan  Çocuk  Kütüphanesi   bölümü  El Yazmalar İnceleme Salonu  olarak tahsis edilerek araştırmacıların hizmetine sunulmalı.

8-Hasan Paşa Kütüphanesine teknik açığı kapatacak en az 3 bilgisayar, güç kaynağı, dijital kamera CD yazıcı, lazer yazıcı, renkli lazer yazıcı, kuvvetli bir scanner temin edilerek kitapların CD ye alınması sağlanmalı. Orijinal CD ler arşivlenerek, araştırmacının istediği kitap yeni CD ye aktarılarak arşivin çoğaltılması sağlanmalı.

9-Kütüphaneler Genel Müdürlüğünün hazırladığı El Yazmaları Tanıtım Katalogu getirtilerek bastırılmalı, El Yazmaları ile ilgilenen dünya kütüphanelerine ve üniversitelere gönderilmeli.

10-El Yazması Araştırmacı salonuna CD okuyucusu olan en az 8 bilgisayar, bilgisayar masası ve diğer mefruşatlarla döşenmeli. CD incelemesi yapan araştırmacı orijinal kitabı görmek istediğinde depodan çıkartılarak şimdiki El Yazması İnceleme odasında memur nezaretinde incelemesine sunulması.

Fotoğraf açıklaması yok.

Bu uzun yazımı saat 02/08/2000 tarih 03.55 te tamamladım. Bundan sonra yazılacak yazıları bekleyemediğim için üzgünüm. Dergimiz elinize geçtiğinde belki bu problem halledilmiş olur. Benimde cevaplarım boşa gider.

Hemşerilerimize verilen bilgilerin bazı yanlış anlamalara meydan verdiği kanaati ve 1992 tarihinde yine aynı yarayı kanatmalarından dolayı duyduğum üzüntü ile yazdım.

 Yukarıda bulunan çalışmam ile ve Kütüphane Müdür Yardımcılığı sırasında elimden gelen EL YAZMA KİTAPLARIN ÇORUMDA kalması için yaptıklarım ve Çorumlulara duyurduğum için pişman değilim. Tatvan'a Müdür Olarak Sürgün edilmemin de bu girişimlerin olduğunu bilmekteyim.

Başka yerlere gitmesini önlemeye çalıştım. bunda da muvaffak oldum. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı”na bağlı olarak HASAN PAŞA EL YAZMALAR KÜTÜPHANESİ  olarak eski istiklal Mektebinde hizmete  26 Nisan 2012 tarihinden Kütüphane açılmıştır.

NOT BU YAZIMI 25 Ağustos 2023 tarihinde gözden geçirerek verdiğim söz ile kitaplaştırmaya çalıştım.

Mahmut Selim GÜRSEL

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
 
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM
 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.