GÜRSEL
YAYINEVİ ve ÇORUMLU
DERGİSİ SAHİBİ
1947
tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum
evine giderken doğmuşum. Babam Eminsu Ali Rıza Gürsel,annem ise Fahriye
hanımefendi idi.
İlkokula
İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara Yenimahalle
Ortaokulunun birinci sömestrsinde babamın emekli olmasından
dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna devam ettim. Babamın
"oku da oğlum ceketimi satar seni okuturum" diyerek
bana yaptığı nasihatleri ters tepki yaptı. İlkokul sıralarında okuyarak
pilot olmanın düşlerini kurardım. Bu hayalim gerçekleşmedi. Babamın baskısı
karşısında babama okumuyorum diyerek
okulu birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın
yanına girdim. Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967
tarihin de askerlik dönüşü, 28 Mart 1969 Ankara Emniyet Müdürlüğüne
teknisyen olarak göreve başladım. Ortaokulu dışarıdan 2
yılda bitirdim 09 Ekim 1972 tarihinde polis memuru olarak Ankara'da
altıncı şube ve kara kollarda çalıştım. 16 Eylül 1973 tarihinde
Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim.
10 Temmuz 1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak
geçtim. Dışarıdan Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim.
Kendi kendime Osmanlıcayı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz
ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel Sanatlar
Galerisinde ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim.
03 Ağustos 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına
atandım.
1990
tarihinde ilk kitabım olan Dewey Onlu Tasnif isimli kütüphanelerdeki kitapların tasnifi
yapılan kitabı 10 yıllık bir
araştırma ve çalışma iye "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)" kitap
haline getirip Kültür Bakanlığına sundum. Kitabımdan Türkiye'deki
bütün kütüphanelere dağıtılmak üzere 1000 adet satın aldılar.
Marangozluk,oymacılık, polis memurluğu,memurluk ve idarecilik
yaptım. Her çalıştığım meslekte çeşitli önemli olaylar oldu ise de son
çalıştığım kurumda bence en önemli bir hatıramı anlatmak
istiyorum: Kütüphanedeki çalışmalarım ve " El Yazması
Kitapların Çorum'da kalması için verdiğim
çabalar neticesinde Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım
beni çok yıktı. Fakat bu üzüntümün boş olduğunu
zamanla gördüm. Rabb’imin izni ile Hacca gitmek nasip
oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile
oldum. Mesleklerin insanlara sağladığı maddi avantaj olarak,evinizi
geçindirecek,namerde muhtaç etmeyecek avantajından
başka,manevi olarak;sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız
problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat
okulundan öğrenmiş oldum.
1993 yılında Türkiye'deki bütün
kütüphanelerde bulunan " El Yazması " kitapların Ankara Milli
Kütüphanesine toplanma kararı veren Kültür Bakanlığına karşı Çorumlu
hemşerilerimi haber dar ettim, mahalli radyodan ve gazeteler ile parti
il Başkanlarını ile Millet Vekilimiz Adnan Türkoğlu ve Belediye
Başkanımız rahmetli Turan Kılıççıolu'nun destekleri ve diğer
kuruluşların da katkısı ile "El Yazma kitapları" Çorum'da kaldı. Açık
öğretim için üniversite sınavlarına girip kazandım. İkinci sınıfta
iken Çorum'a tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane
kazandırmaktır. Yazma kitapların korunması ve Çorum'da kalması için
yaptığım girişimim yüzünden 25 Nisan 1994 tarihinde Tatvan Bitlis'e
Müdür olarak tayinim çıktı, tayin edildiğim yere gitmeyerek
emekliliğimi istedim.
1994 Tarihinde nasip oldu eşimle
birlikte Hacı olduk.
27 Mayıs 1998
tarihinde Çorum'da ilk Kültür Bakanlığından tescilli "Gürsel Yayınevi"
tarafımdan açıldı.
Yazı yazmaya
beni kimse teşvik etmedi Kütüphane için
hazırladığım kitap beni yazmaya teşvik etti. Yazılarım mahalli
basında yayımlandı. Yazılarımdan dolayı bir ödül almadım; fakat kitapları ve
bu dergi benim için en büyük ödüldür.
Yayımlanmış çalışmalarım :
"
Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) Haziran 1991 ",
"Çorum
97 1997"
"Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar Haziran 1997- 2.
basım 1998",
" Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve
Edebiyat Dergisi Temmuz 1998,
" Sarı Çiğdem Şiir Defteri Mart 2002" ,
“Çorum 2002” adlı basılmış çalışmalarım
bulunmaktadır.
"Menakıb-ı Koyun Baba 2004"
"Çorum Yemekleri 2004 Eşimin
Çalışması"
"Hacım Ağustos 2007"
"Çorumlular ve Çorum'a Hizmet Edenler
Temmuz 2008"
Bakanlığa
sunulmuş;"Alfabetik Türk ve Yabancı Yazarlar Fihristi" ve "Ne
Nerede Başlıklı Arama Fihristi" basım için hazır
beklemektedir. Yazılarım daha çok araştırma dalı ile makale
türüdür. Tiyatro çalışmalarım,şiir ve hikaye denemelerim
bulunmaktadır. Şu anda dergimde yazılarım çıkıyor.
Benim okuyucularıma diyeceklerim şudur ki. Doğru bildiğiniz
konuları savunun. Bu savunmanız size belki tepkiler getirecektir.
Bu tepkileri inceleyerek doğru olup olmadığını araştırın.
Saygılarımla.
|
Mahmut Selim GÜRSEL: corumlu2000@gmail.com
Ağzından yer burnundan kusar. IBRIK
Aktır abası,yeşildir küpesi,bunu bilmeyen eşeğin
sıpası.PAMUK
Aktır tarlası,karadır buğdayı.el ile ekilir,dil ile
dökülür. KAĞIT,MÜREKKEP,YAZI
Alaca mezar,dünyayı gezer. GÖZ
Alaca yılan bahçeyi doları. KEMER
Altı sallanır dibi kıllanır. KİRMAN
Altı tahta üstü tahta,içinde bir kanlı softa.PIÇAK VE KIN
Ana bir kız doğurur ne ayağı var ne başı YUMURTA
Armudu aşıladım alıca,içinden çıktı delicene armuda benzer
ne de alıca...KATIR
Ayna gibi ışıldar,yılan gibi fışıldar. TIRPAN
Başı benzer eriğe,girer çıkar deliğe.HAVAN VE TOKMAĞI
Başı sarıklı hoca,anana kekinir her gece.YAYIK
Başında sarığı elinde sırığı bunu bilmeyen eşeğin kürüğü.BOSTAN
KORKULUĞU
Behey gişi behey gişi ! Ne biri bilirsin ne beşi,bir koyun
bir kuzu kuzulamış anası erkektir kuzusu dişi.ADEM PEYGAMBERLE HAVA
Ben giderim o gider pare pare iz eder. BASTON
Bir ayım var haşeri,kuyruğu damdan dışarı.KUYU
Bir dedem var eve girmez gitmez,kellesini keserim
girer.ŞEMSİYE
Bir dedem var mütten,sakalı var etten,şimdi gelir görürsün
güle güle ölürsün.HİNDİ
Bir kabağı oyarlar için kulağını bükerler.UD
Bir kalbur aşığım var,birde sakam,gündüz gel desem de
gelemez.. YILDIZLAR VE AY
Bir küçük al yastıkta içi tatlı un dolu.İĞDE
Bir küçücük kumbara,zahire çeker ambara.KAŞIK
Bir küçük çadırım var,bir direği,bin cereği var.MANTAR
Bir oğlum var kamil mi kamil,şamar yemeğe pek mail,demirden
kulağı deriden gömleği var. ZİLLİ TEF
Bir tabakta iki tavuk,biri sıcak,biri soğuk.GÖKYÜZÜ;AY VE
GÜREŞ
Bir kaç çöpten çatağı,bey oğlunun yatağı.BEŞİK
Biz biz idik biz idik.Otuz iki kız idik.Bir ipliğe düzüldük
teker teker çözüldük. DİŞLER
Bizde bir dudu var,eğri büğrü budu var,bize gelir
görürsünüz güle güle ölünsünüz. .KURBAĞA
Bize gel de altına koyayım ..MİNDER
Boynu uzun kaz gibi,karnı tuvlumbaz gibi,kırk araba araba
odun yaksan yine altı buz gibi...OCAK VE BACA
Çarşıdan aldım everdim Fatma’yı,anandan mı belledin çifte
göbek atın ayı.. .FAYTON
Çıt demeden çalıya ulaştı...GÜNEŞ
Dağ başında asılı iki elek...KULAKLAR
Dağda beydim beydim,şehre geldim uşak oldum.ÇALI SÜPÜRGESİ
Dağdan gelir dak gibi.Boynuzları budak gibi.Eğilir su içer
bağırır oğlak gibi....MANDA
Dağdan gelir,daştan gelir götü açık enişten gelir.KEÇİ
Dağdan gelir takur tukur,ayağında sanki bakır.KAPLUMBAĞA
Dağdan gelir,taştan gelir,eyerlenmiş aslan gelir.SEL
Dam altında selvi süpürge.YAZMA VE SAÇ
Dam ardında teke bağlı,boynuzlan beke bağlı.KABAK BİTKİSİ
KÖKENİ
Dam üstünde bitli şalvar.KIRAĞI
Dam üstünde dane oynar,geç geç dedim gene oynar.DOLU
Dam üstüne deri serdim,bacakları geri serdim.MAKAS
Derin kuyu,kümpür suyu,çeken ölmez,içen ölür.TÜFEK
Dört kardeş, bir kuyuya taş atan. İNEK MEMESİ
Dört köşedir beş değil,suyla başı hoş değil.SABUN
Dört lap bir küp.DEVE
Dünyayı tutar,denizi tutmaz.KAR
Duvarlara asılır her,gün ona bakılır.AYNA
Edepsizler yere atar,edepliler cebine sokar. TÜKRÜK VEYA
SÜMÜK
Fildir fiştir,kayadan taştır,bunu bilmeyen karıdan boştur.
ELMAS
Geriden baktım ak taş.yanına verdim sütlü aş.LAHANA
Geriden baktım bir dayak,içine girdim kırk ayaküstüne
çıktım kapısından baktım.ığıldanak aktım..MİNARE
Gökten iner har gibi,serilir hasır gibi,sürünür esir
gibi.KAR
Hakteala hoş yaratmış beş yemiş,beşi dahi birbirini
görmemiş,ikisine gün dokunur yaz ve kış,üçü dahi gün yüzü görmemiş.BEŞ VAKİT
NAMAZ
Hayvanların içinde dilsiz nedir BALIK
Hey helvayı helvayı,yüksek yapar yuvayı,marangozlar
yapamaz, kuyumcular dökemez.ORÜMCEK
Hey karga,gel karga,yittim yuvaladım oldu halka,cebi dolu
kavurga.KUŞBURNU
Hızır çaldı kılıcı mağribe vardı bir ucu.YILDIRIM
İçi dan gibi,dışı deri gibi.İNCİR
İki dereden sel gelir,beş kardeş karşı durur.SÜMKÜRMEK VE
EL
İki kayanın arasında dana böğürür.YELLENMEK (Gaz çıkartmak)
ileri sürsem taşar,geri çeksem küser.KAHVE VE CEZVESİ
İstanbul’da süt pişar,kokusu buraya düşer.MEKTUP
Kafası tarak,kuyruğu orak. HOROZ
Kapıyı açtı puf dedi kaçtı...YELLENMEK (Gaz çıkartmak)
Kara koyun derisi,İstanbul’dan berisi.NADAS
Kara tavuk karnı yarık.OCAK
Karanlık yerde baştan asılı.CİĞER
Karası katran gibi,sarısı safran gibi,boğazı düdük gibi.biz
onu yedik yemek gibi.HAYVAN CİĞERİ
Keçi koydum meşeye,kipir kipir gevire. MAKAS
Kendi tok.gölgesi yok. BUĞDAY KUYUSU
Köy içinde cıngilli çavuş.BAKRAÇ
Köy içinde gödek comba. SOKU
Küçük kazanın aşı pek tatlı.FINDIK
Metel oturmuş elma satar,okkası kaça dedim çildir çildir
bakar.FARE
Mini mini kuşlar,bazan camları taşlar.DOLU
Nedir aslı,sorutmanın sorupta kırıtmanın,senin gibi
sürütmenin yüz ellisi bir paraya. BİBER
Osmancık’tan sandık gelir sandıkçılar yapamaz. İçlerinde
boncuk gelir boncukçular dizemez. Arasında mektup gelir değme katip yazamaz. NAR
Ot yer su içmez.İPEK BÖCEĞİ
Pat dedi pıt dedi git şuraya yat dedi.SÜPÜRGE
Sandık açıldı,fındık saçıldı.NAR
Sarp kayada sansar yuvası.KULAK
Sayısı sayılmaz,tadına doyulmaz.HAŞAŞ TOHUMU
Serpenek altında akkuşlar.DİŞLER
Su içer südüklemez. TAVUK
Şu cihanın içinde ay ile gündüz nedir.MEZAR
Tek gezer çift yürür,alemin karnını doyurur. ÖKÜZ
Tohumsuz biter,dünyaya yeter.TUZ
Uzun oluk,dibi delik.BACA
Var leyli,gel leyli,bir ayak üzere tur leyli. KAPI
Yam yassıca fil fillice. MERCİMEK
Yarım kaşık duvara yapışık. KULAK
Yer altında dedem sakallı.PIRASA
Yer altında gezinirim,yeni gelinden güzelim.ÇİFT
DEMİRİ(sapan demiri)
Yer altında kapalı sandık. MEZAR
Yer altında kürkçü koca. SOVAN
Yol üstünde kilitli sandık. MEZAR
Yol üstünde mum yanar. ÇİĞDEM ÇİÇEĞİ
Yol üstünde tava kaynar.KARINCA
Yol üstüne sac koydum,geleni gideni aç koydum. ORUÇ
Yol üstüne yoğurt dökülmüş,silerim gitmez,süpürürüm gitmez.
AY IŞIĞI
Yumruğun yiriğine. CEP
Yüğürttüm çıktım asmaya,asma beni kesmeye,belime bir kuşak
sardım. Değme kılıç kesmeye. NİKAH
Yüğürttüm çıktım tepeye,yular taktım sıpaya.İĞNE İPLİK
Zelle zelle zel olur,zelle şeker bal olur,varma zelle
yanına on parmağın kan olur.KARA DUT |