Yıl 19   SAYI  221  25 Temmuz 2017

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1

 

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

Mahmut Selim GÜRSEL
Selma GÜRSEL CACIK SALATALIK
Ayşe ÇOBAN MELEĞİM
Mustafa AKÖZ ÇOBAN
Adile TÜRKMEN İSTERDİM
Ahmet CANBABA SABAHLAR
Özgür BİÇER USUM ÜŞÜYOR ANNE
Hüseyin TAŞKAYA ÇALIŞKAN
Rıza HARDAL ATAM
Cuma TÜRKMEN KURTOĞLU!
Metin DEMİRCİ SEVDALANMAK BAHARA
Hıfzı ÖZBEKMEZ ÖLDÜRÜR BENİ
Muhsin AKTAŞ HASRETİN OLMASAYDI
Necati ÇAVDAR HOŞ GELDİ BİZE
Hasan Lâtif SARIYÜCE ANADOLU
Mehmet GÜNDOĞAR SEN OLMAYINCA
Şevket TOMBUŞ SEVDALI
Ömer SEZER MADEMKİ!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 01

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Mahmut Selim GÜRSEL
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi
                                KAŞIĞIN SAPINI ORTAYA GETİRME
            Hani derler ya “Herkes kaşık yapar da sapını ortaya getiremez!” Çorum da da bana göre bir iş merkezi açıldı. Bizde iki ihtiyar neymiş görelim dedik bizim arabaya atlayarak buraya gittik.
            İş merkezinin altını oto garajı yapmışlar. Bakalım bizim tüplü aracı buraya park ettirecekler mi diyerek garaja girdik garajın girişinde iki koruma görevlisinden birisi:
-Bagajı aç! Diye emrederek bagajı açmamı istedi. Bende aracımdan inmeyerek kontak anahtarını vererek:
-Al aç bak, bagajda senden başka her şey var! Dedim. Aldı bagajı açtı dikiz aynısından baktım buraya gelmeden bazı mağazalardan bir iki alışveriş yapmıştık onlara baktı, bagajı kapattı anahtarı uzattı.
Diğer görevlide araç altını kontrol etti geçebilirsiniz dedi. Kontak anahtarını verdiğim koruma görevlisine teşekkür ettim:
Neyse bir yer bulduk aracımızı park ettik camlı bir bölmede kayan rampaya doğru gittik. Fakat orada kapı yoktu yaklaşık elli metre ya da daha fazla yürüdük giriş kapısının olduğu yere geldik oradan içeriye girdik. Bir koruma görevlisi x ray üst arama kapısını işaret etti ve bizde oradan geçiş yaptık. Elli veya daha fazla yürüyerek aracımızı park ettiğimiz yere cam bölme içerisinde yürüyerek geri geldik ve kayan rampa ile giriş katına çıktık. Gezdik ve tekrar aracımıza gitmek için kayan rampadan inerek camlı bölmeden elli veya daha fazla yürüyerek üst arama kapısına geldik ve dışarı çıktık. Elli veya daha fazla yürüyerek aracımızın bulunduğu yere gitti ve aracımıza geldik.
            Acaba bu kayan rampanın bizim yürüdüğümüz yere de bir giriş yapılıp yaşlı veya engellileri bu kadar fazla yürütmezler mi? Acaba bu gibi kişiler bir daha buraya gelmesin düşüncesindeler mi?
Tüplü araçların kapalı alanda park
            Vesselam yazarım dediğim için yazdı.
            Herkes kaşık yapar da ..  vesselam!

 

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 02

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Selma GÜRSEL
Selma GÜRSEL Hayat Hikayesi

CACIK SALATALIK

İki kâse yoğurt
İki diş sarımsak
İstenildiği kadar tuz
2 veya 3 salatalık
İki kaşık zeytinyağı
1 kaşık sirke
İstenirse birkaç dal tere otu
            Salatalıklar soyularak küçük parçalar olarak doğranır, salatalıkların üzerine yoğur biraz sulandırılarak karıştırılır, bir miktar tuz, sirke konulur, üzerine sarımsaklar bıçak ile doğranır, zeytinyağı dökülerek karıştırılır. Çanağa konulan servis yapılır.

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 06

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Ayşe ÇOBAN
Ayşe ÇOBAN Hayat Hikayesi

MELEĞİM
Ahu gözlerinden dökülen yaşlar,
Sızar gül yüzünü yakmaya başlar.
Hep doğru çıkıyor gördüğüm düşler,
Saklama annene bildir meleğim.

Ana nasihati döktüğüm diller.
İstemem solmasın açılan güller.
Gurbette bilinmez nasıldır haller.
Mazlumu ağlatan dildir meleğim.

Aç gönül kapını istemem mekan,
Aşk od’una yanar hasretlik çeken.
Sevgi yokluğudur insanı yıkan.
Şu garip anneni güldür meleğim.

Kıyamam ki;seni kaldırsam erken,
Lokmam hıçkırıyor yemeği yerken.
Telefonda bana anneciğim derken,
O tatlı dillerin baldır meleğim.

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 07

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Mustafa AKÖZ
Mustafa AKÖZ Hayat Hikayesi

ÇOBAN
Sabah erkenden alır önünde davarını,
Başlar örtünmeye dertli kavalını,
Dağa taşa anlatır derdini,meranı,
Halini kimseye açamaz garip çoban.

Baş başa kalır koyunu,karabaşı ile,
Dertleşir dağların toprağı taşı ile,
Akşam evine gelir yağmurun,karın yaşı ile,
Rahat bir çorba bile içemez ki garip çoban.

En iyi elbisesi ya kepeneği yada abası,
Odur en iyi kaloriferi,ısıtıcısı,sobası,
Dağlardaki mağaradır çobanın evi,odası,
Rahat bir yatakta bile yatamaz ki garip çoban.

Onun tek düşündüğü davarı sürüsü,
Otlatır davarını ay ışığında gece yarısı,
Çorabı koyun yünüdür,çarığı keçi derisi,
Başka giyecek bilmez ki garip çoban.

Kara koyun su bile içmez duyunca kavalın sesini,
Bilmez çoban şehirlinin fan taziyeli süsünü,
Derelerden içer terkozsuz soğuk suyun hasını,
Şampanyaymış,viskiymiş bilmez ki garip çoban.

Kara bir taştır çobanın koltuklu sandalyesi,
Elini kulağına atınca birde yanık çıkar ki sesi,
Birde eli kınalı kıza düştüyse eğer hevesi,
Derdini kara kuzuya anlatır garip çoban.

Dertli kavaldır çobanın kağıdı,kalemi,
Kavalın sesi ile gönderir yavuklusuna,selamı,
Ne dedikodu bilir,ne de boş yalanı,
Sadece sürü ile muhatap olur garip çoban.
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 08

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Adile TÜRKMEN
Adile TÜRKMEN Hayat Hikayesi

İSTERDİM
Duydum ki yakında düğünün varmış,
Bir yabancı gibi gelmek isterdim.
Acılar çökse de şu kalbime,
Gelin olduğunu görmek isterim.

Bir an gözlerim dolsun seninle,
Kanayan gözlerle bakmak isterim.
Belki de son görüşüm olurdu,
Mutlu olduğunu görmek isterim.

Onunla giderken yeni yuvana,
Boş yere mutluluk dileme bana,
Hangi kalp dayanır böyle zamana,
Arkandan bakıp da ölmek isterim.

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 09

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Ahmet CANBABA
Ahmet CANBABA Hayat Hikayesi
SABAHLAR
Uykum kaçmış bir gece yüksek bir terastayım
Yıldızları doyumsuz seyretmeye hastayım

Milyarlarca ışık yıl zamanı var aramda
Geceyi tek başına yaşarken Ankara’mda

Var mıdır başka biri yıldızlara bakıp ta
Bir haz duysun o rahat uykuyu bırakıp ta

Herkes uykuda, kuşlar,uyumayan bir benim
Gece serinliğinde dinç ve sağlam bedenim

Düşün, binlerce beyin rüya görür uykuda
Kimi uçar havada, kimi boğulur suda

Bulutlardan sıyrılıp görülür teker ,teker
Göz kırparken yıldızlar sanki bir merhaba der

Karanlık, karanlığa karışmışken zifiri
Görünmez karanlıkta havanın isli kiri

Uykuya teslim olmuş binlerce çarpan yürek
Rüya denizlerinde sessizce çeker kürek

Rüyalara girse de aşk gecede yaşanır
Kimi yerde gönülden ne sevgiler boşanır

Kimi diskoda, barda kimi mahpus damında
Yürekleri cız eder her günün akşamında

Belki bir gece boyu kalkmış konan yasaklar
Hangi acı nerede, hangi sevdayı saklar

Kimi yerde dertlerle sorunlar uyanmadan
Evlerin ışıkları ara sıra yanmadan

Bir gizemlik sevgiyi davet ediyor aşka
Her mevsimde geceden sabaha kalkış başka

Umuda sürgün veren fikirler uyumakta
Ömürler gece boyu sarılır bir yumakta

Bir sonraki sabaha gece verirken mola
Kimi derdi erteler, sabah ola hayrola

Hiç farkında olmadan geçerken güne yarın
Tesiri yavaş, yavaş kaybolur ışıkların

Sokak köpeklerinin sesleridir ürüyen
Gece karanlığıdır yudum, yudum eriyen

Kimi erken kalkacak gün başı yolculuğa
Veda edip gidecek belki çoluk, çocuğa

Gün ışığına gebe hayır şer saklı düşte
Uyanıyorlar sabah ezanı saat beşte

Karanlığın içinden gelirken ezan sesi
Bir güne başlanacak bir gecenin ertesi

Geceden nasıl çıkmak, güne nasıl başlamak
Ya, hızlı kalkmak yada, boş verip yavaşlamak

Mahmurluğu üstünden zor atıp kalkan kişi
Kalkmaz güne kimisi, yatmak en güzel işi

Uykuya dalmış gece, dalmış tasa, dert, hüzün
Feryatlar yükselecek uyanınca gündüzün

Kim bilir daha başka acıyı tattıracak
Sakinleşmiş olaylar başlarken güne sıcak

Bir kızartı belirdi henüz güneş doğuyor
Tabiat alemini kaplayarak boğuyor

Horozların ötüşü sabahı müjdelerken
Yıldızlar gibi ayda kayboldu erken, erken

Yine herkesin derdi başladı ahlar, vahlar
Gece boyu içimde, huzur bende sabahlar.

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 10

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Özgür BİÇER
Özgür BİÇER Hayat Hikayesi
USUM ÜŞÜYOR ANNE
Usum  üşüyor anne
O eski günlere döndüm,
Közlenmiş patatesler,
Ve ütülmüş mısırlar,
Çocukken daha tatlıydı, ANNE.
 
Şimdi hiç bir şeyin tadı yok,
Yıldızları saymak yolculuk dönüşlerinde,
Ve tutmak ellerinden heveslerin,
Eskisi gibi tatlı değil mevsim.
Sıcak değil yüreğim eskisi gibi.
 
Buz tutmuş yüreğim üşüyor ANNE.
Yalnızlığı sevmiyorum, kahretsinleri de sevmiyorum
Ama o zamanlar, çekilirdim köşeme,
Kendimi arardım,
Okulun o soğuk taşlı beton duvarlarında fink atarken,
Dinlemezdim senin sözünü,
Hırkasızken üşümezdi o çocuk şimdi üşüyor ANNE.
 
Sarı papatyalar toplardım,
İlk gözağrıma düş tarlasından,
Hayallerle süsleyip,
Usum üşüyor, ne olur, ne olur.
Beni umut kazaklarına sar, ANNE… 
21.12.1997          22:20         SAMSUN

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

11

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Hüseyin TAŞKAYA
İhsan TAŞKAYA Hayat Hikayesi
ÇALIŞKAN
Memleket çalışkan insanlarla yükselir
Çalışkan insan çok okur;bir şeyler bilir
Gittiği yerde durmaz çabucak gelir
Sevelim bütün çalışkanları
Çalışkan insan geride kalmaz
O çalışkandır boş dursa olmaz
Kanı iyi dolaşır dengi de solmaz
Övelim biz çalışkanları
Çalışkan kazanır helalinden
Eline ne geçer el malından
Akmazda damlar yine yanından
Övelim çalışarak kazananları
Çalışkan insanın parası olur
İnsanlar ondan fayda bulur
Herkes çalışkan olsa iyi olur
Övelim biz çalışkanları
Çalışkan insanı herkes sever
Toplum hep onları över
Çalışkan insan dünyaya değer
Sevelim biz çalışkanları
Çalışkan insan başarılı olur
Hayatta ne isterse onu bulur
Muhtaç olmaz istediğini alır
Sevelim biz çalışkanları
Çalışkan insanlar neler yapmışlar
Caddelere lambaları takmışlar
Erken yatıp,erken kalkmışlar
Övelim biz çalışkanları
Çalışkan insanın gönlü hoş olur
Gittiği yerde rağbet görür
İşi rast gider nasibi ayağına gelir
Sevelim biz çalışkanları.
 

 

 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 12

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Rıza HARDAL
Rıza HARDAL Hayat Hikayesi
ATAM
Ata oldum Türkiye’ye
Işık tuttun düşünceye
İzin dönmedin geriye
İzinden gidelim Atam!
Cumhuriyeti kurdu ya
Düşmana sille vurdun
Laikliği getirdin ya
Yolundan gidelim Atam!
Nice devirler yaptınız
Eski çağı kapattınız
Doğruluğu yarattınız
Yolundan gidelim Atam!
Yolu dağlardan aşırdın
Düz ovalara düşürdün
Düşman teptilin şaşırdın
Yolundan gidelim Atam!
Sağlık mutluluğa erdin
Her derdin çaresini buldun
Kayıtız, şartsız dedin
İzinsiz gidelim Atam!
Okuma, yazma öğrettin
Başöğretmendin milletin
Rıza der büyük kıymetin
Başımıza taçsın Atam!
1/9/2007 Çorum

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 13

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Cuma TÜRKMEN
Cuma TÜRKMEN Hayat Hikayesi
KURTOĞLU!
Kültür savaşının yiğit ozanı
Kıymetini bilen olmaz KURTOĞLU!
Göremezsin içimize sızanı
Gözyaşını silen olmaz KURTOĞLU!
Batı taklitçisi yetişti aydın,
Moda dedin, Ayşe, Fatma’yı soydun.
O Hak’kın yerine batılı koydun
Çok çekersin. Çilen dolmaz KURDOĞLU!
Bak kendin diyorsun top ile popu
Unuttu gencimiz soy ile sopu
TÜRKMENOĞLU yuttuk Milletçe hapı
Ardın sıra gelen olmaz KURDOĞLU!

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 14

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Metin DEMİRCİ
Metin DEMİRCİ Hayat Hikayesi 
SEVDALANMAK BAHARA
Ey kalbim…
Yoldaş et hüzünlü şiirine
Sende bu aşk tiryakiliği sürecekse eğer
Daha nice sevdalara destan olsun
 
Biliyorum huysuzluğun bahardadır
Bir çiğdem kokusudur kanına giren
Kabar ey içimin denizi kabar
Daha nice Nuh’a tufan olsun.
 
Her gece kement atarsın yıldızlara
Kaç kez donandın gelinliğe
İnan ki nazından değil gecikmesi mutluluğun
Sabret daha nice yağmurlara Nisan olsun.

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

15

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Hıfzı ÖZBEKMEZ
Hıfzı ÖZBEKMEZ Hayat Hikayesi
ÖLDÜRÜR BENİ
Eller ile yollar oldum selamı
Unutturdu bana sözü kelamı
Ey sevdiğim aşkın bana belamı
Halden hale salar öldürür beni

Kestin beni içmeden hem yemeden
Söyle seni sevmem mi buna neden
Yorgun argın yeni geldin demeden
Yoldan yola salar öldürür beni

Rüyan ile hayal ile yaşarken
Şu halime kendim bile şaşarken
Varsam diye karlı dağlar aşarken
İlden ile salar öldürür beni

Düğünde söylüyor en gizli lafı
Ömrünce bitmedi yaptığı gafı
Latifi diyerek alemin safı
Dilden dile salar öldürür beni

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 16

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Muhsin AKTAŞ
Muhsin AKTAŞ Hayat Hikayesi
HASRETİN OLMASAYDI
Özlemin ağır yükü üzerime çullandı
Yürek yerinden kopup sehpalarda sallandı
Hasretinden bu gönül gidip gelip dellendi
Dünya dertle dolsaydı hasretin olmasaydı

Koskoca dağlar bile bu cefaya dayanmaz
Ayrı kalan âşıklar huzur ile uyanmaz
Edep varsa sevgide çirkefliğe soyunmaz
Kâinat yok olsaydı hasretin olmasaydı

Yaran derinde ise acı tepene biner
Beden titrer soğuktan kalp ise köze döner
Gecene gurbet düşer gözlerinde kor söner
Canım tende solsaydı hasretin olmasaydı.

Gündüz geceye dönüp terk edip sana gider
Gökyüzü kömür olup hayatı zehir eder
Yar aklına düşünce beyni kemirir keder
Baş akılsız kalsaydı hasretin olmasaydı

Gül yerine dikeni koynuma alıyorum
Yıldızların ardından ufuk’a dalıyorum
Gün geceye küsünce ortada kalıyorum
Keşke ölüm gelseydi hasretin olmasaydı

Yaralarım derinde kaşıdıkça acıyor
Yar bulmuşum kırkında vuslat benden kaçıyor
Mizabi talih sana ayrılıklar saçıyor
Azrail can alsaydı hasretin olmasaydı

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 17

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Necati ÇAVDAR
Necati ÇAVDAR Hayat Hikayesi
HOŞ GELDİ BİZE
Işığın etrafında dönen pervaneyi,
Daire daire tutan birbirlerini,
Sıra sıra ahenkle dönen yıldızları,
O’nu bilip de kul olmak hoş geldi bize..
Gökte hiç yokken bulutların gelişini,
Kafi miktarda yağmurların yağışını,
Her baharla tabiatın dirilişini,
Görüp de O’na kul olmak hoş geldi bize...
Kırsak da ağaçların meyve verişini,
Hayat için civcivin kabuk kırışını,
Sevenlerin sevdiğine can verişini,
Farkına varıp kul olmak hoş geldi bize...
Aciz kulların peşinde gidenleri,
Bir iki pul için kendinden geçenleri,
Fani zevkler için zilleti seçenleri,
Görünce Hak’ka kul olmak hoş geldi bize..
Her varlığın özde O’na yönelişini,
Hak’ka kul olanın gayrı hür oluşunu,
Ömrü bitenlerin hep O’na gidişini
Anlayıp O’na kul olmak hoş geldi bize...
Zamanın tümünde Hak’kı ananları,
Coşarak çağlayıp ummana gidenleri,
O’nu bilip de hep O’nu isteyenleri,
İdrak edipte kul olmak hoş geldi bize...
Semaya yıldızları dizi dizi dizen,
Altımıza renk cümbüşü halılar seren,
Her nefise ayırmadan nimetler veren,
Sultanı bilip kul olmak hoş geldi bize...
Nimet sahiplerinin peşindekileri,
İnsanların muhtaca kul oluşlarını,
Sarılışlarını, sena edişlerini,
Görüp de Hak’ka kul olmak hoş geldi bize...
Bitkilerin bile sevgiye varışlarını,
Çileklerin tümden sevgi kokuşlarını,
Tüm kitapların kainata bakışlarını,
Anlayarak kul olmak da hoş geldi bize...
14.7.l997 ANKARA 00.20 Pazartesi

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

   18

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Hasan Latif SARIYÜCE
Hasan Latif SARIYÜCE Hayat Hikayesi
ANADOLU
Dertlerin acıların
Anası Anadolu!
Yurtların en güzeli,
En hası Anadolu !

Kaç millet geldi geçti,
Kaç fatih iz bıraktı.
Bağrında kaç köy doğdu,
Kaç anne ocak yaktı.

Selam sana geçmişten
Gelecekten selam.
Kız kardeşim harmanda
Tandır başında anam.

Pekmez kaynatılıyor,
Bozuldu bitti bağlar.
Davul zurna çalıyor,
Ayşe’nin düğünü var.

Halay,zeybek,bar efem,
Sana meydan dar efem,
Kartal gibi çök yere,
Ses versin dağlar efem !

Ey anne Anadolu!
Evim,toprağım,tarlam.
Kurak,çorak bozkırlar,
Bire yüz veren ovam!

Bin yıllık geçmişimiz,
Uğrunda savaşımız,
Gurbette sılamızsın,
Ekmeğimiz,aşımızsın.

Ey sonsuz Anadolu
Anaların anası,
Yurtların en güzeli,
Vatanların en hası.
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

  19

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Mehmet GÜNDOĞAR
Mehmet GÜNDOĞAR Hayat Hikayesi
SEN OLMAYINCA
Sevda çiçekleri ektin gönlüme
Bir teki açmadı sen olmayınca.
Bülbüller konardı konca güllere
Bir teki geçmedi sen olmayınca.

Mor dağlar başından güneş gitmiyor
Yağışlar olsa da bir şey bitmiyor.
Hasretin çekmeye gücün yetmiyor
Gönlüm öksüz kaldı sen olmayınca.


Hayalin saniye gözümden gitmez
Hasretin gönlümde acısı bitmez
Bahçemde gül açıp bülbüller ötmez
Hepsi öksüz kaldı sen olmayınca.
31 Mart 1999 Karşıyaka
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

  20

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Şaket TOMBUŞ
Şevket TOMBUŞ Hayat Hikayesi
SEVDALI
Saçların büklüm,büklüm
Gel benim sarı gülüm,
Yaklaşmaz banı ölüm
Sen yanımda olunca.

Saçların tüle,
Gel yarim güle güle,
İnsan benzer bülbüle,
Kalbi aşkla dolunca.

Güzel kokuyor sümbül,
Neş’eyle daima gül
Ah eder şeyda bülbül,
Gül rengi solunca.

Gider yolda dururum,
Arar seni bulurum,
İnan deli olurum,
Burada yalnız kalınca

Gördüm seçin tararken,
Her taraftan sararken,
Şaştım gökte ararken,
Seni yerde bulunca.
 

Telif Eseridir izinsiz kullanmayınız  

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 21

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız

Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız

Ömer SEZER
Ömer SEZER Hayat Hikayesi
MADEMKİ!
Mademki bu yaşamda bize yer yok!
İstenmiyorsak buralardan çekip gideriz!
Galiba biz kendimizi anlatamadık!
Elveda hayat biz gidiyoruz!
Çiçekler solgun elimizde!
Vefasızlıkla ezilmiş kalbimizle!
Kırgın cümlelerin ezikliğiyle!
Elveda hayat biz gidiyoruz!
Üzerine bastığım her santimetrekaresinin!
Öpüp de kokladığım çiçeklerinin!
İçtim suyunu çektim havasını!
Elveda kainat biz gidiyoruz!
Yaşlı gözlerle bıraktığın içimdeki uhdelerle!
Şu kısacık ömürden büyük yaşadığım çif tarifeli günlerinle!
Her aldığım solukta nefretini çeksem de içime!
Elveda hayat biz gidiyoruz!
Doğduğumuzda ağladık ha öleceğiz yine ağlarız!
Hüsran şiirlerinde hep baştayız!
Sanırlar ki hep kabahatteyiz!
Elveda hayat biz gidiyoruz!
Yarı canla yaşadık sefalette sürgün!
Diyemedik derdimizi bak gidiyoruz!
Galiba sen bizi anlamadın!
Elveda hayat biz gidiyoruz!

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR!

1

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.

1

Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

222 SAYI 25 Ağustos 2017 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız!