YIL 7  SAYI 79    25 Eylül2005

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1

 

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

 
Mahmut Selim GÜRSEL BİR ÇINAR DAHA  DEVRİLDİ
Mahmut Selim GÜRSEL DÜZELTİLMESİ UMUDUYLA
İsmet ÇENESİZ BAĞDA YAZ;
Salim SAVCI YAYIM VE YAYIN SÖZCÜKLERİ ÜZERİNE
Sakin KARAKAŞ REHBER ÖĞRETMENLER NE İŞ YAPAR?
Atilla ALPAY İSO 9001
Mehmet KURTBAŞ FARKINDAYIM OĞUL
Zeliha GÖK KARA KIŞ SARDI GÖNLÜ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 01

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Mahmut Selim GÜRSEL
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi
BİR ÇINAR DAHA  DEVRİLDİ
            Tanışmamız bir sonbaharda Ölçek İş Merkezinde olmuştu. Yaşlı ve dinç bir
adam çıldır çıldır bakan gözleriyle kapıdan içeriye göz atarak:
-Mahmut Gürsel Sen misin ?Diyerek sormuştu. Cevap verdim.
-Evet benim,buyurun ? Dedim.
-Bey;bana Ormancı Ekrem derler. Diye devam etti. Bende:
-Lütfen buyurun oturun Ekrem Amca. Dedim.
Beni yeğeni Çorum’da dergi çıkartıyor,iş yeride şurada demiş. O da merak
ederek yayınevimize gelmiş. Kendi zamanının ormanlarını,zamanında kullanılan yaylakları,yapmaya çalıştıklarını her faal insan gibi bir çırpıda anlattı. Ben de pekçok arkadaşa yaptığım teklifi yaptım:
-Ekrem Amca,bunları kaleme al,dergide hatıraların olarak yayınlarım. Dedim. Sevindi,duygulandı. Her halde benden bu teklifi beklemiyorudu.
-Ben yazamam ki . Diyerek bahanesini yapıştırdı. Bende üsteleyerek:
-Sen bu anlattıklarını düşün,tarihi sıraya koy,bir ara Çorum’a inince bırakırsın bende elimden geldiği kadar dizin haline getiririm. Dedim. Çıkan dergilerden ve kitaplardan alarak vedalaştık. Aradan üç ay kadar geçti. Kasım ayı içinde akşamüzeri telefon çaldı. Açtım.
-Beyoğlum. Ben Ormancı Ekrem. Dediklerini yazdım. Kırkdilimi biliyormusun? Buraya kadar gelebilirsen gelin hanımı da getir,çay içeriz,hem konuşuruz. Diye israr etti. Bizde hanımla Kırkdilime gittik. Ağırladılar,ikramda bulundular konuştuk,arabaya binmek için çıkınça arabanın üzeri iki parmak karla kaplandığını gördük. Binerek dikkatli sürerek Çorum’a geldik. Kırk dilime gidip gelmemiz birkaç sene sürdü. Hac ibadeti için bana sordu. Yazılsam mı, demişti. Bende sakın yalnız gitme. Yengemide götür. Bir daha belki ya gidersin ya gidemezsin. Demiştim. Son bir yıldır da tam görüşemiyorduk.
Bu gidip gelmelerin içinde;Rahmetli İsmail PAMUK,Elvan EKER ile beraber Kırkdilim savaşların muhtemelen olduğu yerleri incelemek için bir araştırmaya gitmiştik. Aşağıdaki resimler bu günün anısını barındırmakta.
Ölçek İş Merkezinde bulunan eski işyerimde yan komşum olan Terzi Şengül’e dikiş işleri için uğar,bize selam bırakırdı. 18-08-2005 tarihinde pantolon paçası büktürmek için uğradığında laf arasında Şengül ustaya:
 
Ha demeden yürüyorsa at,
Eve girince yüz gülüyorsa avrat
Buyurmadan iş görüyorsa evlat
Ne ararsın düğün. Evine gir oyna,çık oyna.
 
Ha desende yürümezse at
Eve girince surat asarsa avrat
Buyursanda iş görmüyorsa evlat
Ne ararsın cenaze. Evinde gir ağla,çık ağla.
 
Allah rahmet eylesin.
 

 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

 02

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Mahmut Selim GÜRSEL
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi
BİLMEK VEYA BİLDİRMEK İSTEMEZSENİZ SAYGI DUYARIM;ULAMADIĞINI SÖYLERSENİZ İTİRAZ EDERİM
Mahmut Selim GÜRSEL

DÜZELTİLMESİ UMUDUYLA

    17 Eylül 2005 tarihili gazetenizde Prof. Dr. Ahmet SAMSUNLU köşesinde:
    "Bugün bilgisayardan “Çorum Basını” hakkında bilgi bulmaya çalıştım. Ne yazık ki pek bir bilgiye rastlamadım. Bu nedenle benim hatırladıklarımı sizlere aşağıda aktaracağım. İnşallah birileri bu konuda Çorumla ilgili bilgileri bilgisayar ortamına girerler"
    Arayan her şeyi bulmak isterse bulur. Fakat aramadan aradım derse tabiiki hiçbir şey bulamaz. Birde bu bilginin Şu an başkanlığını şapan bir şahıstan ve üstelikte kendisine Anitta Otelde bizzat kendisine taktim ettirg "ÇORUM 1997" Adlı çalışmam da "ÇORUM BASIN TARİHİ:176-189 sayfaları arasında detaylı bulunmaktadır. Çorum Haberle ilgili 185. sayfada da:
    "17  Eylül1985 tarihinde “Çorum Haber Gazetesi” haftada  bir gün olarak yayım hayatına atıldı,sahibi Yaşar Yolyapar, genel  yönetmeni  Mehmet Yolyapar, sorumlu yazı işleri  Müdürü  Müslüm  Tunaboylu tarafından  yönetilen  gazete, Ankara İlk Öz Matbaasında basılmakta idi,5 Haziran1986 tarihinde gazete Çorum İstikamet Matbaasında üç sayı basıldıktan sonra,kendi  tesislerinde  günlük olarak basılmaya başlandı,gazete Beytaş Basım Yayın ve Ticaret A.Ş. adına Aydın Çırakoğlu genel yönetmen Mehmet Yolyapar,sorumlu yazı işleri Müdürü Müslüm Tunaboylu tarafından yayı mına devam etti,2 Ocak 1988 tarihinde aynı şirket adına sahibi Erturul Akkaya tarafından çıkartılan gazete, 9 Haziran 1989 tarihinde aynı şirket adına sahibi Feyyaz  Çetintürk, 22  Kasım  1993  tarihinde  aynı  şirket adına  sahibi  Nusret  Duran, 15 Nisan 1996 tarihinde aynı  şirket adına sahibi K. Battal’ı görmekteyiz,bu tarihe kadar genel  Müdür  olarak  Mehmet  Yolyapar’ın  görev  yaptığı gazete yayım hayatına devam etmektedir. <18>" bilgileri bulunmaktadır.
    Bu bilgiler ise 1998 tarihinden bu güne yayınlanmaktadı. Bu bilgileri kaynak belirtmeden yazdıkları için aşağıdaki serzeniş sitemde halen mevcuttur:
    "Çorum'da Basın ile 1997 tarihine kadar detaylı bir çalışma yapılmamıştı. 1991 Çorum İl Yıllığı için Valilik tarafından tarafıma verilen görev gereği "Bütün İl Halk Kütüphaneleri" ile "İlçe Halk Kütüphaneleri" ile 1991 tarihinde yaptığım yazışmalar neticesinde ortaya çıkan bu çalışmayı ÇORUM 1997 adlı çalışmamda güncelleyerek bastırmıştım.
    Burada bulunan bazı bilgiler;bazılarınca çalışmamı kaynak göstermeden kullanmaktadırlar. Bu bilgilere ulaşmaları için ya bütün ilçe kütüphanelerini teker teker gezmeleri,yada bu bilgileri hazır bularak ÇORUM 1997 isimli eserimden almaları gerekmektedir. Bu bilgileri kullanmalarına karşı değilim. Her ne hikmetse kaynak olarak da göstermemektedirler.  Mahmut Selim GÜRSEL "
    Yine adı geçen kitabımda 190-202 sayfalarında Çorum'da basılan gazete,dergi,kitapları sıralamaktayım.193 sayfada yine gazetenizin künyesi bulunmakta olup bu dizinde sitemde bulunmaktadır.
    Yine kitabımda Sayın Ahmet Samsunlu:için:
    "SAMSUNLU Ahmet 1937-<Çalışma Meclis Üyesi-Öğretim Görevlisi> 
    1937 tarihinde Çorum’da doğdu. 1963 tarihinde Yüksek İnşaat Mühendisi oldu. 1964 tarihinde iktisat bölümünde eğitim gördü,1968 tarihinde Hanover Teknik Üniversitesinde Doktorasını verdi. 1970-1971 ODTÜ öğretim görevlisi olarak çalıştı,1980-1981 tarihleri arasında Danışma Meclisi Üyesi olarak görev yaptı,1982-1983 tarihleri arasında İmar ve İskan Bakanlığı,1984-1986 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve öğretim üyeliklerinde bulundu. 100’ü aşkın bilimsel makalesi bulunmaktadır. " aynı bilgi sitemde de  Çoruma Hizmet Edenleri  S harfinde bulunmaktadır.
    Mehmet Yolyapar olarak Bu kitabın hazırlık aşamasında sizden bilgi aldığım kitabımın yukarıda gazeteniz hakkında bilgiledre isminizi zikrettiğim:
    ""YOLYAPAR Mehmet 1951- <Gazeteci-Siyasetçi> 
    1951 tarihinde Çorum’da doğdu. Çorum Lisesini bitirdi. 1970 tarihinde gazeteciliğe başladı. 1973 tarihinde Uyanış Gazetesini CHP Gençlik kolları Başkanı Sıfatıyla gazete sahipliğini üstlendi. 20 Ağustos 1974 tarihinde Ocak Dergisi sorumlu Yazı İşleri Müdürü,8 Nisan 1976 tarihinde Çorum Gazetesi sorumlu Yazı İşleri Müdürü,1975 tarihinde Ocak Dergisi yazı İşleri Müdürü,1980-1985 tarihleri arasında ticaretle uğraştı,Çorum Gazeteciler Başkanlığında bulundu,17 Eylül 1985 tarihinden bu güne kadar Çorum Haber gazetesi genel yönetimindi bulunmaktadır. " Aynı bilgi http://corumlu.com/corumahizmetedenler/index.htm   Y Harfinde bulunmaktadır.
    Bu kadar bilgi her için emekli olmadan Bakanlığın idare olarak tarafımızdan istediği bilgilere ek olarak Bütün ilçelere basılı materyaller içinde bilgi istediğim ve gazete,dergi,kitap araştırmasında da ilçelerimizi dahil ettim. Şu anda ve ileride hiçbir araştırmacı bu bilgileri edinmek için aylırcı bu konu için çalışamaz.
    Kitap hazırlamanın ne kadar zor ve meşakkatli bir işlem olduğunu herkes bilmektedir. Bari emeğe saygı göstermiyorsunuz, bulamadığınızı, göremediğihizi, rastlayamadığınızı cümleleriniz içinde kullanmayınız. Yada bildiklerinizi aynen saklamadan yayınlayınız.
    Gereğinin yapılmasını rica ederim.
    Aynen 19 Eylül günü sitemde de yayınlanacaktır.
 
Mahmut Selim GÜRSEL 
SİTEM : http://corumlu.com
Özel yazışma corumlu200@gmail.com
Tel ulaşım: Saat 13.30'dan sonra 90-542-362 2 078  
Bu ileti şahsa münhasır olup;isminiz dışında geldi ise özür dilerim. 
DİKKAT: Eğer Türkçe karakterleri göremiyorsanız; muhtemelen yazı ayarlarınızı yeni kota göre ayarlayınız . Görünüm/Dil kotlaması/Diğer/Unicode (UTF-8) Tıklarsanız karakterler düzgün gözükür
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 03

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

İsmet ÇENESİZ
İsmet ÇENESİZ Hayat Hikayesi
BAĞDA YAZ;
            09.05.2005 tarihinde yazdığım bir yazımda İlkbaharda Bağdaki güzelliklerden ve çiçek açmış ağaçlardan bahsetmiştim. Şimdi de yaz mevsimi geldi. Bereketli meyveleriyle sıcaklardan kurtuluşa sebep olan ve bundan 50 sene önceki tek piknik yapılan yerlerimiz diyebileceğimiz Bağlarımızdan bahsedeceğim. 
            Günümüzde artık ne yazık ki şehrin büyümesi Bağların yarısından çoğunun kökünün kurumasına, kalan diğer yarısının da alanlarının yarıya düşmesine sebep oldu. Birde Bağlara 1 dönüme kadar bölünme kolaylığı getirilince Bağlar tamamıyla Bağlıktan çıktı ve büyük bahçeli evler haline geldi. (Bize göre 1.5 veya 2 dönümden küçük alanların Bağ yapılma imkanı olmamalı ki bu yerler iyi kötü Bağ vasfını taşısın)
            Ben yaklaşık olarak 68 senedir Bağlarla ilgileniyorum. Bundan 60 sene öncesini de gayet iyi hatırlıyorum. Taa o günlerden beri benim Bağ tutkum vardır. Bu tutkum bu günde eksilmedi ve aynen devam ediyor.
            1950 seçimlerinden sonra devletin biriktirilmiş paraları piyasaya birden sürülünce bir bolluk, bir şaşa oldu. Bu rahatlığı en çokta insanlarımız Bağ, At arabası ve Fayton (Yaylı araba) sefasıyla yaşamaya çalıştı. Rengarenk boyanmış arabalar, iyi beslenmiş atlar ve üzerlerinde güzel at takımlarıyla, süslü boncuklar ve ses çıkaran kozalaklar bu dönemin modası olmuştu. 
             O zamanlar bu günkü gibi mangal yakılmaz bunun yerine saç kapanır ve burada mayalı, yanıç ve katmerler yapılırdı. Bazen de güveç pişirilirdi. Teneke semaverlerde bağ çubuklarıyla keklik kanı çaylar demlenirdi. Bağa misafirler çağırılır, haremlik selamlık şeklinde kadınlar ve erkekler ayrı olarak otururlardı.
            Çoğu Bağda su yoktu. Bağında suyu olmayanlar su ihtiyaçlarını suyu olan Bağ komşularından veya yakınlarında ki kuyulardan su taşıyarak karşılarlardı.
            Yağmur yağdığı zamanlarda  bağların az bir kısmında bulunan Bağ evlerine veya bunların biraz daha küçüğü olan ve Kelik denilen küçük evlere konu komşu sığınılırdı.
            60 senedir bilhassa da meyvelerde hiç bu kadar bolluk görülmemişti sanırım. Baharda ağaçlarda açan çiçeklerin hepsi meyve oldu. Dallar kırılıyor.  Eski yıllarda da bolluk olurdu ama elma olursa kaysı olmaz, kayısı olursa ceviz olmaz, ceviz olursa üzüm olmazdı. Bu sene Maşallah; Allah’a şükürler olsun bütün meyve ağaçlarının dalları kırılıyor. İnşallah her sene böyle olur. (Üzüm de var ama artık pek Bağ kalmadığından o biraz az sayılır. )   
            Bütün bu bolluğa rağmen şaşılacak şey yağmurlarda iyi yağdığı halde arılarda bal yok. Rahmetlik Osman Bölükbaşı’nın o meşhur lafı var ya; “Başak çok da dene yok” diye, aynen öyle. Rahmetlik meydanlarda saatlerce çok güzel konuşur kendisine dinlemeye de çok insan gelirdi ama yine de sandıktan az oy çıkardı. O da  bunun üzerine halka böyle sitem ederdi.
            Hani şairin dediği gibi, Alı al, moru mor/ Nefes nefese bir yaz geçiyor.
            Nice bolluk ve bereketli yıllar dileğiyle.
Sevgi ve saygılarımla.
 
            NOT: Bendeniz arı sepetleri ve kovanlarıyla 55 yıldır ilgilenir ve yine aşağı yukarı 55 yıldır da arı beslerim. Hikmeit’i ilah’i eğer sene çift rakamlı ise bal bol olur, yok eğer tek rakamlı ise az olur. Allah hayırlı ömür verirse gelecek sene ne olacak hep beraber göreceğiz inşallah

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 04

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Salım SAVCI
Salim SAVCI Hayat Hikayesi
YAYIM VE YAYIN SÖZCÜKLERİ ÜZERİNE
            Bu iki sözcüğün adı geçince;onu bilsek dahi,bir sözlüğe bakmaktan geçemeyiz.
            YAYIM ve YAYIN sözcükleri de bu türdedir. Türk Dil Kurumu eski basım kımızı iki kitap en çok beğenilendir. Ora baş vuralım:
YAYIM: Türk Dil Kurumu Sayfa 1294.
Yayım a)Kitap,gazete gibi okunacak şeylerin basılıp dağıtılması (açıkçası üretilmesidir) Herhangi bir şeyin,yapılan radlo TV TEVE’ (TİVİ değil) ler aracılığıyla dinyleyenlere,izleyicilere ulaştırılması. Eski adı “Neşriyat”
Yayım b) Basılıp satışa çıkartılan kitap,gazete gibi okunan ya da radyo,TEVE’ler aracılığı ile halka sunulan duyulum.
Yazarların,okurların bunları bildiğini varsayıyorum ama,yazmadan da vaz geçemiyorum. Neden ? Yanlış kullananlar çoğalıyor da ondan !
Yayından türetilen YAYINEVİ sözcüğü var.
Millî  Eğitim Bakanlığı Kitap İnceleme Kurulu ile Yeni TÜRK DİL KURUMU Sözlüğü YAYIN EVİ diye ayrılmasını istiyor. Oysa Millî Eğitim Bakanlığının Kızılay’da bir satış merkezi var. Tabelasında YAYINEVİ yazıyor. İkili bir görüş hiçte hoş olmuyor.
Yine bunula paralel yanlış kullanılan bir sözcük var:
MİLLÎ (i şapkalıdır) Ulusal anlamına gelir.
Milli derseniz milli toprak anlaşılır.
Burada da kusur önce Millî olan bakanlığımızda başlıyor. Lütfen levhaları bir inceleyiveriniz. Okul başlıklarının yazıların bir göz atıveriniz.
Türkçe;bizim anadilimizdir. Ana südü gibi ak ve kusursuz olmalıdır.

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 05

Dergiye dönmek için tıklayın

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Sakin KARAKAŞ
Sakin KARAKAŞ Hayat Hikayesi
REHBER ÖĞRETMENLER NE İŞ YAPAR?
Son yılarda okul ve kurumlarda suç ve şiddetin önemli oranda arttığı gözlerden kaçmıyor. Milli eğitim bakanlığının okul ve kurumlarda suç ve şiddetin önlemesine yönelik çalışmalar yaptığı da biliniyor. Üniversitelerle işbirliği içerisinde suç ve şiddetin türleri, öğrencinin yaşadığı çevre, öğrencinin yaşı, okul türleri vb araştırmalar yapılıyor. Aile profilleri takip ediliyor. Konu ile ilgili hizmet içi eğitim faaliyetleri düzenlenerek başta öğretmenler olmak üzere eğitim çalışanları aşamalı olarak konu ile ilgili hizmet içi eğitimden geçiriliyor.
Okullardaki rehberlik faaliyetlerine son derece önem veren Milli Eğitim Bakanlığı okullarda rehberlik hizmetleri birimi oluşturarak hemen her okula bir rehber öğretmen norm kadrosu tahsis etmiştir. İmkânlar ölçüsünde bu kadrolara atama yapılmış atama yapılmayan okullarda ise görevlendirmeler yapılarak okul rehberlik hizmetleri önemli bir birim haline getirilmiştir. Üstelik bu çalışmaların sağlıklı sürdürülebilmesi için okul rehberlik hizmetleri yönetmeliği çıkarılmış ve yürürlüğe konulmuştur.
Bu bağlamda Okul rehber öğretmeninin görevleri 32. maddede ifade edilmiştir. Buna göre; Okul rehber öğretmeni aşağıda maddeler halinde ifade edilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.
Rehberlik programının uygulanışında sınıf rehber öğretmenlerine yardım eder, okula yeni gelen öğrencilere, sınıf rehber öğretmeni ile işbirliği yaparak, okul ve yakın çevreyi tanıtan çalışmalar yapar.
Okulun öğretim programı, uygulanan mevzuat ve bunlarda yapılan değişiklikleri, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerini, disiplin kurulları ve ihtiyaç duyulan diğer konular hakkında açıklayıcı bilgiler hazırlar ve öğrencilere duyurulmasını sağlar, eğitici çalışmaları programlamada ilgili ve sorumlu öğretmenlere yardım eder. Bu çalışmalara katılan öğrencilerin uyum ve gelişim durumlarını takip eder, görülen aksaklıkların çözümüne çalışır, sınıf rehber öğretmenleriyle görüşerek, problemli ve rehberliğe muhtaç öğrencileri tespit eder. Şahsi ve ailevi problemlerinin çözümü için gerekli çalışmaları yapar.
Öğrencilerin gidebileceği üst okullar, çalışabileceği iş ve meslekler hakkında bilgi toplar ve bu bilgileri öğrencilere duyurur.
Okulda iş ve meslekleri tanıtıcı programlar hazırlar, ilgili okullara ve işyerlerine öğrencilerle birlikte geziler düzenler.
Öğrencilerin genel ve özel yetenekleri ile, ilgileri, kişilik özellikleri ve bilgi seviyeleri hakkında bilgi toplamak amacı ile test, envanter ve anket gibi psikolojik ölçme araçları uygular, sonuçlarını toplu dosyalara işler, özel ve şahsi bilgileri gizli tutar.
Üstün zekalı ve üstün özel yetenekli öğrencilerle, özel ihtiyaçları olan öğrencileri tespit eder ve bunları koordinatör rehber öğretmene bildirir.
Öğretim programları, okul ve meslek seçimi, başarısızlık, öğrenme güçlükleri, şahsi ve sosyal uyum problemleri konularında öğrencilere psikolojik danışmanlık yapar. Danışmanlık yaptığı öğrencilerin uyum ve gelişim durumlarını takip eder ve sonuçlarını değerlendirir.
Öğrencilerin rehberlik ve psikolojik danışmaya olan ihtiyaçları, problemleri ile başarılarını etkileyen faktörler hakkında inceleme ve araştırma yapar, sonuçları üzerinde öğretmenlere ve okul yöneticilerine tekliflerde bulunur.
Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri ile ilgili gerekli kayıtları tutar, ilgili yazılara cevap hazırlar ve istenen raporları düzenler.
Çocukların genel olarak yetenek, ilgi, başarı ve gelişim durumları ve diğer konular hakkında velilere açıklamalarda bulunur.
Rehberlik hizmetlerinde kullanılacak test,envanter,anket,toplu dosya gibi araçları hazırlama ve geliştirme çalışmalarına katılır.
Okul-aile birliği toplantılarına katılır ve bu toplantılarda rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri hakkında açıklayıcı bilgiler verir.
Çevrede hizmet veren kuruluşların ve başka okulların çalışmalarını takip eder ve bunlarla işbirliği yapar.
Okulu bitiren öğrencilerin durumlarını inceler ve sonuçlarını analiz ederek ilgililerin bilgisine sunar.
Disiplin kurulu toplantılarına istişari mahiyette katılır, olayların yorumunda ve ceza tertibinde fikrini söyler.
Yıllık plana uygun olarak her gün yapacakları işleri planlar ve okul müdürünün onayına sunar.
Öğretim yılı sonunda uygulanan rehberlik faaliyetlerini, meydana gelen aksaklıkları, gelecek öğretim yılında rehberlik faaliyetleri için gerekli ihtiyaçları ve bu konu ile ilgili tekliflerini belirten bir rapor hazırlayarak koordinatör rehber öğretmene verir.
Evet; Okullarımızda rehberlik faaliyetleri üst seviyeye çıkarılmış ve hemen her okula bir rehber öğretmen norm kadrosu tahsis edilmiştir.  Bakanlığın sistemli olarak rehberlik faaliyetlerine önem verdiği gerçeği bütün açıklığı ile ortada iken; Uygulamada sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. Bu bağlamda okullarımızdaki rehberlik faaliyetlerinden ve  rehber öğretmenlerden arzu edilen sonuçlar alınamamıştır.
Görev yaptığı eğitim bölgesinde alanında marka olmuş, düzenlediği etkinliklerle adeta bu işin lokomotifi sayıla ve  görev yaptığı birimin rehberlik güvencesi ve adeta yüzünün akı olan rehber öğretmenlere  bir diyeceğim yok. Onların emeklerine saygı duyuyor ve başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. Ancak üzülerek belirtmek isterim ki yukarıda belirtilen maddeler ışığında rehber öğretmenlerin önemli bir kısmını, yaptıkları ve eğitim adına ürettiklerini sorgulamak ve yargılamak gerekiyor.
Rehber öğretmenler kendini yenileyemediği, yukarıda açıklanan bilgiler içerisinde eğitim ortamında etkin bir rol üstlenemediği sürece kafalardaki rehber öğretmenler ne iş yapar sorusu giderek derinleşecektir

 

 
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 06

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

Atilla ALPAY
Atilla ALPAY Hayat Hikayesi
İSO 9001
Vakit sabahın dördü. Hastamın kalbinin fenalaşması üzerine acil servis ambulansını  çağırıyorum. Kısa bir müddet sonra  hemen geliyor. Aynı amerikan  filmlerindeki gibi kibar ve nazik  bir hekim ve bir yardımcısı tam teçhizat evime  giriyor; hastamı  muayene ediyor ve hastaneye  kaldırılması gerektiğini söylüyorlar.
Ayrılırken de  para pul lafı eden yok. Harika bir hizmet. Bu sistemi kuranları gecenin bu saatinde nöbet bekleyenleri ve çalışanları   bir kere daha sevgi ve saygılarımla selâmlıyorum.
Sonra bir yirmi otuz yıl öncesi  gecenin bu  saatlerinde çektiğimiz kepazeliği  düşünüyorum. Ortada ne ambulans vardı ne de elinde portatif elektroşok cihazı ile Hızır gibi yetişen ve nöbette  bir kibar hekim. Ne günlerden nerelere geldik. Allaha  şükür.
Sonra gittiğimiz  hastanede   hemen karşılandık ve  durumumuz incelendi. Otuz altı saattir  nöbette olduğunu  söyleyen bir hemşire hanım kardeşimizin  cansiperane bizle ilgilenmesi karşısında  çok duygulandık. Derken kan tahlilleri için laboratuara  gittik. Orada  uyuyan  hemşire kardeşimizi  uyandırdık. Tahlilleri yaptırdık ve müşahede  yerine  yattık.
Sabahı bekleyip mütehassıs  hekime çıkacak ve daha bir inceden inceye muayene olacaktık. Birkaç saat geçmişti ki  hastam ve ben can havliyle  fırladık.Bariton sesli ve iri gövdeli bir  adam  acildeki  perdenin arkasında  var  gücüyle  bağırıyor ve birine bir şeyler anlatıyordu. Zaten zor yatışan tansiyonumuz  yine fırlamıştı ve yine fenalaşmıştık. Hışımla dışarı fırladığımda  baritonu önce temizlik  müstahdemi zannettim. Sordum hekim olduğunu  söyledi. Tartışsam iş iyice büyüyecek hastam  daha da fenalaşacaktı. Yan bölmelerde ince perde ile ayrılmış kısımlarda  daha da fena durumda  olan  hastalar da   vardı. Böylece sabahı ettik.Acile gelişimizden tam  altı saat  sonra doktorun karşısına çıktığımızda  çok daha berbat durumdaydık. Acillere  mütehassıs  hekimlerin  çağırılması gerektiğini de bir yandan düşünürken geri  kalan  maceramızı da  tam bir vatandaş  gibi yaşadık.. Sırada ,kuyruk,kalabalık,sıkıntı,ızdırap,evrak,in-çık,imza,tasdik fotokopi, bürokrasi, muamele ve eziyet  vardı.
Bütün bunları bu gün  niye  anlatıyorum. Artık hastanelerimizde karafatmalı- kasvetli odalar  yok. Her  yere  pırıl pırıl seramik, gömme spot ,seramik ve  yağlıboya..Ambulansların içi uzay merkezi gibi, cihaz alet, edevat tamam..Ama  ya insan faktörü...
Verilen bu Iso 9001  standardı  hep bu cansız  duvarlara veriliyor. Ya insan standardını kim yükseltecek. Veya  sağlık görevlisinin, müstahdemin ,otuz altı saat nöbet tutan hemşirenin,günde kırk ameliyata giren cerrahın yaşama standardını kim belirleyecek..
İnsanlarımıza adabı muaşereti, oturup  kalkmasını, İstanbul şivesi ile  konuşmasını, gereksiz korna çalmamasını, trafik kurallarına uymasını, acille

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 07

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

Bir sonraki Sayfaya Gitmek için Tıklayınız!

 
Mehmet KURTBAŞ
FARKINDAYIM OĞUL
Sene sensenbirde iki bin olmuş
Bıyığın terlemiş sakalın gelmiş
Uzak sandığım dağlar yanıma konmuş
Farkındayım oğlum bende farkında
 
Huyu güzel yolu düzgün bilirsen
Boya değil kına yakan görürsen
Saçlarını darar darar yatarsan
Farkındayım oğlum bende farkında
 
Bu sefer öz oldu arife tarif
Büyüyorsun oğlum oluyon herif
Can sağ olsun bizde düğün ederik
Farkındayım oğlum bende farkında
 
Kurtbaş oğlu bildi bilerek geldi
Yetişen fidanlar meyvalar verdi
Küçüklük hatıra geride kaldı
Farkındayım oğlum bende farkında          
tarih:27 10 2000

 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  08

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız!

 

Zeliha GÖK
Zeliha GÖK Hayat Hikayesi
KARA KIŞ SARDI GÖNLÜ
Üşüyor gönül, sızlıyor, kanıyor, donuyor
Karanlık, ıssız sokak kar,yağmur,boran
Hissetmiyorum avuçlarımda ne var Allah'ım
Titriyor ama bedenim değil yüreğim üşüyen
Nerdeyim nasılım kimim unuttum unuttum.
Yalanmı bu dünya hani hep derler ya,
Karamı sevda hani çok nadir yaşanır ya
Ateşmi daha çok yakar insanı yoksa aşkmı
Soğukmu üşütür yoksa kocabir yanlızlıkmı
Bulutlar neden bu kadar uzak erişilmez peki
Yıldızları neden tutamıyoruz sanki
Bence hep karakışın suçu..
Sevmek ne kadar zor zanaatmış meğer
Bakıyorum gönülden sevenler hep yanlız,derbeder
Canmı tatlı gönülle görülen canan mı
Of karakış of çok canım yandı
Yaşamak nezaman güzel sence umut nezaman tatlı
Neden ben yağmuru bu denli seviyorum
Kirpiklerimi ıslatıyor ondan olmalı
Gözyaşına benziyor ne onla nede onsuz
Sanki bahar gibi ne kararlı ne kararsız
Deli gönül asi gönül, yorgun gönül,kırgın gönül
Yandı gönül söndü gönül dondu gönül
Kara kışa teslim oldu öldü gönül  

 

Bu sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız

YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ!

DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN  İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ!
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR!

Hazırlayan  Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com

 Hukuka, Yasalara, Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM

BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!

80 SAYI 25 Ekim 2005 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız!