|
YIL 7 SAYI 79 25
Eylül2005
|
|
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
Aşağıdaki dizinler ile tıklayarak üye
olmadan sayfalara girebilir ve inceleyebilirsiniz!1 |
|
|
|
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
|
-
Mahmut Selim GÜRSEL
BİR ÇINAR DAHA DEVRİLDİ
-
Mahmut Selim GÜRSEL DÜZELTİLMESİ
UMUDUYLA
-
İsmet ÇENESİZ BAĞDA YAZ;
-
Salim SAVCI YAYIM VE YAYIN
SÖZCÜKLERİ ÜZERİNE
-
Sakin KARAKAŞ REHBER ÖĞRETMENLER NE İŞ YAPAR?
-
Atilla ALPAY
İSO
9001
-
Mehmet KURTBAŞ FARKINDAYIM
OĞUL
-
Zeliha GÖK KARA KIŞ SARDI GÖNLÜ
-
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
BİR ÇINAR DAHA DEVRİLDİ
Tanışmamız bir sonbaharda Ölçek İş Merkezinde olmuştu. Yaşlı ve dinç bir
adam çıldır
çıldır bakan gözleriyle kapıdan içeriye göz atarak:
-Mahmut Gürsel
Sen misin ?Diyerek sormuştu. Cevap verdim.
-Evet
benim,buyurun ? Dedim.
-Bey;bana Ormancı
Ekrem derler. Diye devam etti. Bende:
-Lütfen buyurun
oturun Ekrem Amca. Dedim.
Beni yeğeni
Çorum’da dergi çıkartıyor,iş yeride şurada demiş. O da merak
ederek
yayınevimize gelmiş. Kendi zamanının ormanlarını,zamanında kullanılan
yaylakları,yapmaya çalıştıklarını her faal insan gibi bir çırpıda anlattı. Ben
de pekçok arkadaşa yaptığım teklifi yaptım:
-Ekrem
Amca,bunları kaleme al,dergide hatıraların olarak yayınlarım. Dedim.
Sevindi,duygulandı. Her halde benden bu teklifi beklemiyorudu.
-Ben yazamam ki .
Diyerek bahanesini yapıştırdı. Bende üsteleyerek:
-Sen bu
anlattıklarını düşün,tarihi sıraya koy,bir ara Çorum’a inince bırakırsın bende
elimden geldiği kadar dizin haline getiririm. Dedim. Çıkan dergilerden ve
kitaplardan alarak vedalaştık. Aradan üç ay kadar geçti. Kasım ayı içinde
akşamüzeri telefon çaldı. Açtım.
-Beyoğlum. Ben
Ormancı Ekrem. Dediklerini yazdım. Kırkdilimi biliyormusun? Buraya kadar
gelebilirsen gelin hanımı da getir,çay içeriz,hem konuşuruz. Diye israr etti.
Bizde hanımla Kırkdilime gittik. Ağırladılar,ikramda bulundular konuştuk,arabaya
binmek için çıkınça arabanın üzeri iki parmak karla kaplandığını gördük. Binerek
dikkatli sürerek Çorum’a geldik. Kırk dilime gidip gelmemiz birkaç sene sürdü.
Hac ibadeti için bana sordu. Yazılsam mı, demişti. Bende sakın yalnız gitme.
Yengemide götür. Bir daha belki ya gidersin ya gidemezsin. Demiştim. Son bir
yıldır da tam görüşemiyorduk.
Bu gidip
gelmelerin içinde;Rahmetli İsmail PAMUK,Elvan EKER ile beraber Kırkdilim
savaşların muhtemelen olduğu yerleri incelemek için bir araştırmaya gitmiştik.
Aşağıdaki resimler bu günün anısını barındırmakta.
Ölçek İş
Merkezinde bulunan eski işyerimde yan komşum olan Terzi Şengül’e dikiş işleri
için uğar,bize selam bırakırdı. 18-08-2005 tarihinde pantolon paçası büktürmek
için uğradığında laf arasında Şengül ustaya:
Ha demeden
yürüyorsa at,
Eve girince yüz
gülüyorsa avrat
Buyurmadan iş
görüyorsa evlat
Ne ararsın düğün.
Evine gir oyna,çık oyna.
Ha desende
yürümezse at
Eve girince surat
asarsa avrat
Buyursanda iş
görmüyorsa evlat
Ne ararsın
cenaze. Evinde gir ağla,çık ağla.
Allah rahmet
eylesin.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
02 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mahmut Selim GÜRSEL |
Mahmut Selim GÜRSEL Hayat Hikayesi |
BİLMEK VEYA BİLDİRMEK İSTEMEZSENİZ SAYGI
DUYARIM;ULAMADIĞINI SÖYLERSENİZ İTİRAZ EDERİM
Mahmut Selim GÜRSEL
17 Eylül 2005 tarihili gazetenizde Prof. Dr.
Ahmet SAMSUNLU köşesinde:
"Bugün bilgisayardan “Çorum Basını” hakkında
bilgi bulmaya çalıştım. Ne yazık ki pek bir
bilgiye rastlamadım. Bu nedenle benim
hatırladıklarımı sizlere aşağıda aktaracağım.
İnşallah birileri bu konuda Çorumla ilgili
bilgileri bilgisayar ortamına girerler"
Arayan her şeyi bulmak isterse bulur. Fakat
aramadan aradım derse tabiiki hiçbir şey bulamaz.
Birde bu bilginin Şu an başkanlığını şapan bir
şahıstan ve üstelikte kendisine Anitta Otelde
bizzat kendisine taktim ettirg "ÇORUM 1997" Adlı
çalışmam da "ÇORUM BASIN TARİHİ:176-189 sayfaları
arasında detaylı bulunmaktadır. Çorum Haberle
ilgili 185. sayfada da:
"17 Eylül1985 tarihinde “Çorum Haber
Gazetesi” haftada bir gün olarak yayım hayatına
atıldı,sahibi Yaşar Yolyapar, genel yönetmeni
Mehmet Yolyapar, sorumlu yazı işleri Müdürü
Müslüm Tunaboylu tarafından yönetilen gazete,
Ankara İlk Öz Matbaasında basılmakta idi,5
Haziran1986 tarihinde gazete Çorum İstikamet
Matbaasında üç sayı basıldıktan sonra,kendi
tesislerinde günlük olarak basılmaya
başlandı,gazete Beytaş Basım Yayın ve Ticaret A.Ş.
adına Aydın Çırakoğlu genel yönetmen Mehmet
Yolyapar,sorumlu yazı işleri Müdürü Müslüm
Tunaboylu tarafından yayı mına devam etti,2 Ocak
1988 tarihinde aynı şirket adına sahibi Erturul
Akkaya tarafından çıkartılan gazete, 9 Haziran
1989 tarihinde aynı şirket adına sahibi Feyyaz
Çetintürk, 22 Kasım 1993 tarihinde aynı
şirket adına sahibi Nusret Duran, 15 Nisan 1996
tarihinde aynı şirket adına sahibi K. Battal’ı
görmekteyiz,bu tarihe kadar genel Müdür olarak
Mehmet Yolyapar’ın görev yaptığı gazete yayım
hayatına devam etmektedir. <18>" bilgileri
bulunmaktadır.
Bu bilgiler ise 1998 tarihinden bu güne
yayınlanmaktadı. Bu bilgileri kaynak belirtmeden
yazdıkları için aşağıdaki serzeniş sitemde halen
mevcuttur:
"Çorum'da Basın ile 1997 tarihine kadar
detaylı bir çalışma yapılmamıştı. 1991 Çorum İl
Yıllığı için Valilik tarafından tarafıma verilen
görev gereği "Bütün İl Halk Kütüphaneleri" ile
"İlçe Halk Kütüphaneleri" ile 1991 tarihinde
yaptığım yazışmalar neticesinde ortaya çıkan bu
çalışmayı ÇORUM 1997 adlı çalışmamda güncelleyerek
bastırmıştım.
Burada bulunan bazı bilgiler;bazılarınca
çalışmamı kaynak göstermeden kullanmaktadırlar. Bu
bilgilere ulaşmaları için ya bütün ilçe
kütüphanelerini teker teker gezmeleri,yada bu
bilgileri hazır bularak ÇORUM 1997 isimli
eserimden almaları gerekmektedir. Bu bilgileri
kullanmalarına karşı değilim. Her ne hikmetse
kaynak olarak da göstermemektedirler. Mahmut
Selim GÜRSEL "
Yine adı geçen kitabımda 190-202 sayfalarında
Çorum'da basılan gazete,dergi,kitapları
sıralamaktayım.193 sayfada yine gazetenizin
künyesi bulunmakta olup bu dizinde sitemde
bulunmaktadır.
Yine kitabımda Sayın Ahmet Samsunlu:için:
"SAMSUNLU Ahmet 1937-<Çalışma Meclis
Üyesi-Öğretim Görevlisi>
1937 tarihinde Çorum’da doğdu. 1963 tarihinde
Yüksek İnşaat Mühendisi oldu. 1964 tarihinde
iktisat bölümünde eğitim gördü,1968 tarihinde
Hanover Teknik Üniversitesinde Doktorasını verdi.
1970-1971 ODTÜ öğretim görevlisi olarak
çalıştı,1980-1981 tarihleri arasında Danışma
Meclisi Üyesi olarak görev yaptı,1982-1983
tarihleri arasında İmar ve İskan
Bakanlığı,1984-1986 tarihleri arasında Dokuz Eylül
Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve öğretim
üyeliklerinde bulundu. 100’ü aşkın bilimsel
makalesi bulunmaktadır. " aynı bilgi sitemde
de Çoruma Hizmet Edenleri
S harfinde bulunmaktadır.
Mehmet Yolyapar olarak Bu kitabın hazırlık
aşamasında sizden bilgi aldığım kitabımın yukarıda
gazeteniz hakkında bilgiledre isminizi
zikrettiğim:
""YOLYAPAR Mehmet 1951- <Gazeteci-Siyasetçi>
1951 tarihinde Çorum’da doğdu. Çorum Lisesini
bitirdi. 1970 tarihinde gazeteciliğe başladı. 1973
tarihinde Uyanış Gazetesini CHP Gençlik kolları
Başkanı Sıfatıyla gazete sahipliğini üstlendi. 20
Ağustos 1974 tarihinde Ocak Dergisi sorumlu Yazı
İşleri Müdürü,8 Nisan 1976 tarihinde Çorum
Gazetesi sorumlu Yazı İşleri Müdürü,1975 tarihinde
Ocak Dergisi yazı İşleri Müdürü,1980-1985
tarihleri arasında ticaretle uğraştı,Çorum
Gazeteciler Başkanlığında bulundu,17 Eylül 1985
tarihinden bu güne kadar Çorum Haber gazetesi
genel yönetimindi bulunmaktadır. " Aynı bilgi
http://corumlu.com/corumahizmetedenler/index.htm
Y Harfinde bulunmaktadır.
Bu kadar bilgi her için emekli olmadan
Bakanlığın idare olarak tarafımızdan istediği
bilgilere ek olarak Bütün ilçelere basılı
materyaller içinde bilgi istediğim ve
gazete,dergi,kitap araştırmasında da ilçelerimizi
dahil ettim. Şu anda ve ileride hiçbir araştırmacı
bu bilgileri edinmek için aylırcı bu konu için
çalışamaz.
Kitap hazırlamanın ne kadar zor ve meşakkatli
bir işlem olduğunu herkes bilmektedir. Bari emeğe
saygı göstermiyorsunuz, bulamadığınızı,
göremediğihizi, rastlayamadığınızı cümleleriniz
içinde kullanmayınız. Yada bildiklerinizi aynen
saklamadan yayınlayınız.
Gereğinin yapılmasını rica ederim.
Aynen 19 Eylül günü sitemde de
yayınlanacaktır.
Mahmut Selim GÜRSEL
SİTEM : http://corumlu.com
Özel yazışma corumlu200@gmail.com
Tel ulaşım: Saat 13.30'dan sonra 90-542-362 2 078
Bu ileti şahsa münhasır olup;isminiz dışında geldi
ise özür dilerim.
DİKKAT: Eğer Türkçe karakterleri göremiyorsanız;
muhtemelen yazı ayarlarınızı yeni kota göre
ayarlayınız . Görünüm/Dil kotlaması/Diğer/Unicode
(UTF-8) Tıklarsanız karakterler düzgün gözükür
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
03 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki
Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
İsmet ÇENESİZ |
İsmet ÇENESİZ Hayat Hikayesi
|
09.05.2005
tarihinde yazdığım bir yazımda İlkbaharda Bağdaki
güzelliklerden ve çiçek açmış ağaçlardan bahsetmiştim.
Şimdi de yaz mevsimi geldi. Bereketli meyveleriyle
sıcaklardan kurtuluşa sebep olan ve bundan 50 sene
önceki tek piknik yapılan yerlerimiz diyebileceğimiz
Bağlarımızdan bahsedeceğim.
Günümüzde artık
ne yazık ki şehrin büyümesi Bağların yarısından
çoğunun kökünün kurumasına, kalan diğer yarısının da
alanlarının yarıya düşmesine sebep oldu. Birde Bağlara
1 dönüme kadar bölünme kolaylığı getirilince Bağlar
tamamıyla Bağlıktan çıktı ve büyük bahçeli evler
haline geldi. (Bize göre 1.5 veya 2 dönümden küçük
alanların Bağ yapılma imkanı olmamalı ki bu yerler iyi
kötü Bağ vasfını taşısın)
Ben yaklaşık
olarak 68 senedir Bağlarla ilgileniyorum. Bundan 60
sene öncesini de gayet iyi hatırlıyorum. Taa o
günlerden beri benim Bağ tutkum vardır. Bu tutkum bu
günde eksilmedi ve aynen devam ediyor.
1950
seçimlerinden sonra devletin biriktirilmiş paraları
piyasaya birden sürülünce bir bolluk, bir şaşa oldu.
Bu rahatlığı en çokta insanlarımız Bağ, At arabası ve
Fayton (Yaylı araba) sefasıyla yaşamaya çalıştı.
Rengarenk boyanmış arabalar, iyi beslenmiş atlar ve
üzerlerinde güzel at takımlarıyla, süslü boncuklar ve
ses çıkaran kozalaklar bu dönemin modası olmuştu.
O zamanlar bu
günkü gibi mangal yakılmaz bunun yerine saç kapanır ve
burada mayalı, yanıç ve katmerler yapılırdı. Bazen de
güveç pişirilirdi. Teneke semaverlerde bağ
çubuklarıyla keklik kanı çaylar demlenirdi. Bağa
misafirler çağırılır, haremlik selamlık şeklinde
kadınlar ve erkekler ayrı olarak otururlardı.
Çoğu Bağda su
yoktu. Bağında suyu olmayanlar su ihtiyaçlarını suyu
olan Bağ komşularından veya yakınlarında ki kuyulardan
su taşıyarak karşılarlardı.
Yağmur yağdığı
zamanlarda bağların az bir kısmında bulunan Bağ
evlerine veya bunların biraz daha küçüğü olan ve Kelik
denilen küçük evlere konu komşu sığınılırdı.
60 senedir
bilhassa da meyvelerde hiç bu kadar bolluk
görülmemişti sanırım. Baharda ağaçlarda açan
çiçeklerin hepsi meyve oldu. Dallar kırılıyor. Eski
yıllarda da bolluk olurdu ama elma olursa kaysı olmaz,
kayısı olursa ceviz olmaz, ceviz olursa üzüm olmazdı.
Bu sene Maşallah; Allah’a şükürler olsun bütün meyve
ağaçlarının dalları kırılıyor. İnşallah her sene böyle
olur. (Üzüm de var ama artık pek Bağ kalmadığından o
biraz az sayılır. )
Bütün bu
bolluğa rağmen şaşılacak şey yağmurlarda iyi yağdığı
halde arılarda bal yok. Rahmetlik Osman Bölükbaşı’nın
o meşhur lafı var ya; “Başak çok da dene yok” diye,
aynen öyle. Rahmetlik meydanlarda saatlerce çok güzel
konuşur kendisine dinlemeye de çok insan gelirdi ama
yine de sandıktan az oy çıkardı. O da bunun üzerine
halka böyle sitem ederdi.
Hani şairin
dediği gibi, Alı al, moru mor/ Nefes nefese bir yaz
geçiyor.
Nice bolluk ve
bereketli yıllar dileğiyle.
Sevgi ve saygılarımla.
NOT: Bendeniz arı sepetleri ve
kovanlarıyla 55 yıldır ilgilenir ve yine aşağı yukarı
55 yıldır da arı beslerim. Hikmeit’i ilah’i eğer sene
çift rakamlı ise bal bol olur, yok eğer tek rakamlı
ise az olur. Allah hayırlı ömür verirse gelecek sene
ne olacak hep beraber göreceğiz inşallah
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
04 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Salım SAVCI |
Salim SAVCI Hayat Hikayesi
|
-
YAYIM VE YAYIN
SÖZCÜKLERİ ÜZERİNE
-
Bu iki sözcüğün adı geçince;onu bilsek
dahi,bir sözlüğe bakmaktan geçemeyiz.
-
YAYIM ve YAYIN sözcükleri de bu
türdedir. Türk Dil Kurumu eski basım kımızı iki kitap
en çok beğenilendir. Ora baş vuralım:
-
YAYIM: Türk Dil Kurumu
Sayfa 1294.
-
Yayım a)Kitap,gazete
gibi okunacak şeylerin basılıp dağıtılması (açıkçası
üretilmesidir) Herhangi bir şeyin,yapılan radlo TV
TEVE’ (TİVİ değil) ler aracılığıyla dinyleyenlere,izleyicilere
ulaştırılması. Eski adı “Neşriyat”
-
Yayım b) Basılıp
satışa çıkartılan kitap,gazete gibi okunan ya da
radyo,TEVE’ler aracılığı ile halka sunulan duyulum.
-
Yazarların,okurların
bunları bildiğini varsayıyorum ama,yazmadan da vaz
geçemiyorum. Neden ? Yanlış kullananlar çoğalıyor da
ondan !
-
Yayından türetilen
YAYINEVİ sözcüğü var.
-
Millî Eğitim
Bakanlığı Kitap İnceleme Kurulu ile Yeni TÜRK DİL
KURUMU Sözlüğü YAYIN EVİ diye ayrılmasını istiyor.
Oysa Millî Eğitim Bakanlığının Kızılay’da bir satış
merkezi var. Tabelasında YAYINEVİ yazıyor. İkili bir
görüş hiçte hoş olmuyor.
-
Yine bunula paralel
yanlış kullanılan bir sözcük var:
-
MİLLÎ (i şapkalıdır)
Ulusal anlamına gelir.
-
Milli derseniz milli
toprak anlaşılır.
-
Burada da kusur önce
Millî olan bakanlığımızda başlıyor. Lütfen levhaları
bir inceleyiveriniz. Okul başlıklarının yazıların bir
göz atıveriniz.
-
Türkçe;bizim anadilimizdir. Ana südü gibi ak ve
kusursuz olmalıdır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
05 |
Dergiye dönmek
için tıklayın |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Sakin KARAKAŞ |
Sakin KARAKAŞ Hayat Hikayesi
|
-
REHBER ÖĞRETMENLER NE İŞ YAPAR?
-
Son yılarda okul
ve kurumlarda suç ve şiddetin önemli oranda arttığı gözlerden
kaçmıyor. Milli eğitim bakanlığının okul ve kurumlarda suç ve
şiddetin önlemesine yönelik çalışmalar yaptığı da biliniyor.
Üniversitelerle işbirliği içerisinde suç ve şiddetin türleri,
öğrencinin yaşadığı çevre, öğrencinin yaşı, okul türleri vb
araştırmalar yapılıyor. Aile profilleri takip ediliyor. Konu ile
ilgili hizmet içi eğitim faaliyetleri düzenlenerek başta
öğretmenler olmak üzere eğitim çalışanları aşamalı olarak konu
ile ilgili hizmet içi eğitimden geçiriliyor.
-
Okullardaki
rehberlik faaliyetlerine son derece önem veren Milli Eğitim
Bakanlığı okullarda rehberlik hizmetleri birimi oluşturarak
hemen her okula bir rehber öğretmen norm kadrosu tahsis
etmiştir. İmkânlar ölçüsünde bu kadrolara atama yapılmış atama
yapılmayan okullarda ise görevlendirmeler yapılarak okul
rehberlik hizmetleri önemli bir birim haline getirilmiştir.
Üstelik bu çalışmaların sağlıklı sürdürülebilmesi için okul
rehberlik hizmetleri yönetmeliği çıkarılmış ve yürürlüğe
konulmuştur.
-
Bu bağlamda Okul
rehber öğretmeninin görevleri 32. maddede ifade edilmiştir. Buna
göre; Okul rehber öğretmeni aşağıda maddeler halinde ifade
edilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.
-
Rehberlik
programının uygulanışında sınıf rehber öğretmenlerine yardım
eder, okula yeni gelen öğrencilere, sınıf rehber öğretmeni ile
işbirliği yaparak, okul ve yakın çevreyi tanıtan çalışmalar
yapar.
-
Okulun öğretim
programı, uygulanan mevzuat ve bunlarda yapılan değişiklikleri,
rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerini, disiplin kurulları
ve ihtiyaç duyulan diğer konular hakkında açıklayıcı bilgiler
hazırlar ve öğrencilere duyurulmasını sağlar, eğitici
çalışmaları programlamada ilgili ve sorumlu öğretmenlere yardım
eder. Bu çalışmalara katılan öğrencilerin uyum ve gelişim
durumlarını takip eder, görülen aksaklıkların çözümüne çalışır,
sınıf rehber öğretmenleriyle görüşerek, problemli ve rehberliğe
muhtaç öğrencileri tespit eder. Şahsi ve ailevi problemlerinin
çözümü için gerekli çalışmaları yapar.
-
Öğrencilerin
gidebileceği üst okullar, çalışabileceği iş ve meslekler
hakkında bilgi toplar ve bu bilgileri öğrencilere duyurur.
-
Okulda iş ve
meslekleri tanıtıcı programlar hazırlar, ilgili okullara ve
işyerlerine öğrencilerle birlikte geziler düzenler.
-
Öğrencilerin
genel ve özel yetenekleri ile, ilgileri, kişilik özellikleri ve
bilgi seviyeleri hakkında bilgi toplamak amacı ile test,
envanter ve anket gibi psikolojik ölçme araçları uygular,
sonuçlarını toplu dosyalara işler, özel ve şahsi bilgileri gizli
tutar.
-
Üstün zekalı ve
üstün özel yetenekli öğrencilerle, özel ihtiyaçları olan
öğrencileri tespit eder ve bunları koordinatör rehber öğretmene
bildirir.
-
Öğretim
programları, okul ve meslek seçimi, başarısızlık, öğrenme
güçlükleri, şahsi ve sosyal uyum problemleri konularında
öğrencilere psikolojik danışmanlık yapar. Danışmanlık yaptığı
öğrencilerin uyum ve gelişim durumlarını takip eder ve
sonuçlarını değerlendirir.
-
Öğrencilerin
rehberlik ve psikolojik danışmaya olan ihtiyaçları, problemleri
ile başarılarını etkileyen faktörler hakkında inceleme ve
araştırma yapar, sonuçları üzerinde öğretmenlere ve okul
yöneticilerine tekliflerde bulunur.
-
Rehberlik ve
psikolojik danışma hizmetleri ile ilgili gerekli kayıtları
tutar, ilgili yazılara cevap hazırlar ve istenen raporları
düzenler.
-
Çocukların genel
olarak yetenek, ilgi, başarı ve gelişim durumları ve diğer
konular hakkında velilere açıklamalarda bulunur.
-
Rehberlik
hizmetlerinde kullanılacak test,envanter,anket,toplu dosya gibi
araçları hazırlama ve geliştirme çalışmalarına katılır.
-
Okul-aile
birliği toplantılarına katılır ve bu toplantılarda rehberlik ve
psikolojik danışma hizmetleri hakkında açıklayıcı bilgiler
verir.
-
Çevrede hizmet
veren kuruluşların ve başka okulların çalışmalarını takip eder
ve bunlarla işbirliği yapar.
-
Okulu bitiren
öğrencilerin durumlarını inceler ve sonuçlarını analiz ederek
ilgililerin bilgisine sunar.
-
Disiplin kurulu
toplantılarına istişari mahiyette katılır, olayların yorumunda
ve ceza tertibinde fikrini söyler.
-
Yıllık plana
uygun olarak her gün yapacakları işleri planlar ve okul
müdürünün onayına sunar.
-
Öğretim yılı
sonunda uygulanan rehberlik faaliyetlerini, meydana gelen
aksaklıkları, gelecek öğretim yılında rehberlik faaliyetleri
için gerekli ihtiyaçları ve bu konu ile ilgili tekliflerini
belirten bir rapor hazırlayarak koordinatör rehber öğretmene
verir.
-
Evet;
Okullarımızda rehberlik faaliyetleri üst seviyeye çıkarılmış ve
hemen her okula bir rehber öğretmen norm kadrosu tahsis
edilmiştir. Bakanlığın sistemli olarak rehberlik faaliyetlerine
önem verdiği gerçeği bütün açıklığı ile ortada iken; Uygulamada
sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. Bu bağlamda okullarımızdaki
rehberlik faaliyetlerinden ve rehber öğretmenlerden arzu edilen
sonuçlar alınamamıştır.
-
Görev yaptığı
eğitim bölgesinde alanında marka olmuş, düzenlediği
etkinliklerle adeta bu işin lokomotifi sayıla ve görev yaptığı
birimin rehberlik güvencesi ve adeta yüzünün akı olan rehber
öğretmenlere bir diyeceğim yok. Onların emeklerine saygı
duyuyor ve başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. Ancak
üzülerek belirtmek isterim ki yukarıda belirtilen maddeler
ışığında rehber öğretmenlerin önemli bir kısmını, yaptıkları ve
eğitim adına ürettiklerini sorgulamak ve yargılamak gerekiyor.
-
Rehber
öğretmenler kendini yenileyemediği, yukarıda açıklanan bilgiler
içerisinde eğitim ortamında etkin bir rol üstlenemediği sürece
kafalardaki rehber öğretmenler ne iş yapar sorusu giderek
derinleşecektir
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
06 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Atilla ALPAY |
Atilla ALPAY Hayat Hikayesi |
İSO 9001 |
Vakit sabahın
dördü. Hastamın kalbinin fenalaşması üzerine acil servis ambulansını
çağırıyorum. Kısa bir müddet sonra hemen geliyor. Aynı amerikan
filmlerindeki gibi kibar ve nazik bir hekim ve bir yardımcısı tam teçhizat
evime giriyor; hastamı muayene ediyor ve hastaneye kaldırılması gerektiğini
söylüyorlar.
Ayrılırken de
para pul lafı eden yok. Harika bir hizmet. Bu sistemi kuranları gecenin bu
saatinde nöbet bekleyenleri ve çalışanları bir kere daha sevgi ve
saygılarımla selâmlıyorum.
Sonra bir yirmi
otuz yıl öncesi gecenin bu saatlerinde çektiğimiz kepazeliği düşünüyorum.
Ortada ne ambulans vardı ne de elinde portatif elektroşok cihazı ile Hızır
gibi yetişen ve nöbette bir kibar hekim. Ne günlerden nerelere geldik.
Allaha şükür.
Sonra
gittiğimiz hastanede hemen karşılandık ve durumumuz incelendi. Otuz altı
saattir nöbette olduğunu söyleyen bir hemşire hanım kardeşimizin
cansiperane bizle ilgilenmesi karşısında çok duygulandık. Derken kan
tahlilleri için laboratuara gittik. Orada uyuyan hemşire kardeşimizi
uyandırdık. Tahlilleri yaptırdık ve müşahede yerine yattık.
Sabahı bekleyip
mütehassıs hekime çıkacak ve daha bir inceden inceye muayene olacaktık.
Birkaç saat geçmişti ki hastam ve ben can havliyle fırladık.Bariton sesli ve
iri gövdeli bir adam acildeki perdenin arkasında var gücüyle bağırıyor
ve birine bir şeyler anlatıyordu. Zaten zor yatışan tansiyonumuz yine
fırlamıştı ve yine fenalaşmıştık. Hışımla dışarı fırladığımda baritonu önce temizlik
müstahdemi zannettim. Sordum hekim olduğunu söyledi. Tartışsam iş iyice
büyüyecek hastam daha da fenalaşacaktı. Yan bölmelerde ince perde ile
ayrılmış kısımlarda daha da fena durumda olan hastalar da vardı. Böylece
sabahı ettik.Acile gelişimizden tam altı saat sonra doktorun karşısına
çıktığımızda çok daha berbat durumdaydık. Acillere mütehassıs hekimlerin
çağırılması gerektiğini de bir yandan düşünürken geri kalan maceramızı da
tam bir vatandaş gibi yaşadık.. Sırada ,kuyruk,kalabalık,sıkıntı,ızdırap,evrak,in-çık,imza,tasdik
fotokopi, bürokrasi, muamele ve eziyet vardı.
Bütün bunları
bu gün niye anlatıyorum. Artık hastanelerimizde karafatmalı- kasvetli
odalar yok. Her yere pırıl
pırıl seramik, gömme spot ,seramik ve yağlıboya..Ambulansların içi uzay
merkezi gibi, cihaz alet, edevat tamam..Ama ya insan faktörü...
Verilen bu Iso
9001 standardı hep bu cansız duvarlara veriliyor. Ya insan standardını kim
yükseltecek. Veya sağlık görevlisinin, müstahdemin ,otuz altı saat nöbet
tutan hemşirenin,günde kırk ameliyata giren cerrahın yaşama standardını kim
belirleyecek..
İnsanlarımıza adabı muaşereti, oturup kalkmasını, İstanbul şivesi ile
konuşmasını, gereksiz korna çalmamasını, trafik kurallarına uymasını, acille
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
07 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
Bir sonraki Sayfaya Gitmek için
Tıklayınız! |
|
Mehmet KURTBAŞ |
-
FARKINDAYIM OĞUL
-
Sene sensenbirde iki bin
olmuş
-
Bıyığın terlemiş sakalın
gelmiş
-
Uzak sandığım dağlar yanıma
konmuş
-
Farkındayım oğlum bende
farkında
-
-
Huyu güzel yolu düzgün
bilirsen
-
Boya değil kına yakan
görürsen
-
Saçlarını darar darar
yatarsan
-
Farkındayım oğlum bende
farkında
-
-
Bu sefer öz oldu arife
tarif
-
Büyüyorsun oğlum oluyon
herif
-
Can sağ olsun bizde düğün
ederik
-
Farkındayım oğlum bende
farkında
-
-
Kurtbaş oğlu bildi bilerek
geldi
-
Yetişen fidanlar meyvalar
verdi
-
Küçüklük hatıra geride
kaldı
-
Farkındayım oğlum bende
farkında
-
tarih:27 10 2000
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
08 |
Bu sayının
içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
Bir önceki Sayfaya Gitmek İçin Tıklayınız! |
|
|
Zeliha GÖK |
Zeliha GÖK Hayat Hikayesi
|
KARA KIŞ SARDI GÖNLÜ
Üşüyor gönül, sızlıyor, kanıyor, donuyor
Karanlık, ıssız sokak kar,yağmur,boran
Hissetmiyorum avuçlarımda ne var Allah'ım
Titriyor ama bedenim değil yüreğim üşüyen
Nerdeyim nasılım kimim unuttum unuttum.
Yalanmı bu dünya hani hep derler ya,
Karamı sevda hani çok nadir yaşanır ya
Ateşmi daha çok yakar insanı yoksa aşkmı
Soğukmu üşütür yoksa kocabir yanlızlıkmı
Bulutlar neden bu kadar uzak erişilmez peki
Yıldızları neden tutamıyoruz sanki
Bence hep karakışın suçu..
Sevmek ne kadar zor zanaatmış meğer
Bakıyorum gönülden sevenler hep yanlız,derbeder
Canmı tatlı gönülle görülen canan mı
Of karakış of çok canım yandı
Yaşamak nezaman güzel sence umut nezaman tatlı
Neden ben yağmuru bu denli seviyorum
Kirpiklerimi ıslatıyor ondan olmalı
Gözyaşına benziyor ne onla nede onsuz
Sanki bahar gibi ne kararlı ne kararsız
Deli gönül asi gönül, yorgun gönül,kırgın gönül
Yandı gönül söndü gönül dondu gönül
Kara kışa teslim oldu öldü gönül
|
Bu
sayının içindekiler bölümüne dönmek için tıklayınız |
|
|
|
|
YAZARLARIMIZIN HAYAT HİKAYELERİNE GİTMEK
İÇİN TIKLAYARAK GİDİNİZ! |
|
DİKKAT ; BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARI VE YAYINEVİMDEN
İZİN ALINMADAN KULLANMAYINIZ! |
YAPTIKLARIM YAPACAKLARIMIN GARANTİSİ ALTINDADIR! |
Hazırlayan
Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi corumlu2000@gmail.com |
|
Hukuka, Yasalara,
Telif ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM |
BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR! |
80 SAYI 25 Ekim 2005 SAYIYA Gitmek İçin Tıklayınız!
|