- UÇKUR SAVAŞI
- SAKIN BU YAZIYI SONUNA KADAR OKUMAYIN.
-
Uçkuruna
güvenmeyenler hiç okumasın.
-
Özellikle de, 18
yaşından küçüklerin okuması zaten yasal olarak da yasaklanmış
bulunmaktadır.
-
Elimde yargı kararı
yok ama, bunun böyle olduğunu biliyorum.
-
Hele, hele de, bu
yazıyı kesinlikle evinize götürmeyin. Kim bilir, belki de evde sizi
bekleyen bir uçkur tehlikesi her an karşınıza çıkabilir.
-
Uyarmadı demeyin.
-
Eğer, hasbelkader
bu yazıyı okumak zorunda kaldıysanız, asla bir başkasına göstermeyin ve
hemen imha edin.
-
Bu yazıyı okuduktan
sonra da kesinlikle acı soğan ve sarımsak yemeyin.
-
Uçkur için en büyük
tehlike soğan ve sarımsaktır.
-
Soğan ve sarımsak
yüzünden, uçkur tehlikesi ve sağlık tehlikesi yaşabilirsiniz.
-
Bunun ne olduğunu
da siz arayıp bulun.
-
Her şeyi benden
beklemeyin, canıııım....
-
-
Avrupalı akıllı
adam.
-
Asyalı, Afrikalı
akılsız.
-
Hem Vallahi hem
Billahi.
-
Avrupalılar: 11,12,
13,14,15,16,17. Yüz yılda bizim bu gün yaşadığımız uçkur meselesine
çözüm bulmuşlar
-
Bekaret Kemeri diye
bir şey icat etmişler, uçkur zafiyeti olanları bu yolla frenlemişler.
-
Avrupa'da, kimse
kimsenin uçkuruyla ilgilenmediği için, bu mesele de kökünden
halledilmiş, gitmiş.
-
Hz. Adem bile
Cennetten kovulduktan sonra uçkur derdine düşmüşte, tanrı ona yaprak
gibi bir nimeti göndermiş.
-
Tarih pek çok
savaşlara sahne olmuştur. Yapılan bu savaşların büyük bölümünün altında
uçkur sorunu yatar.
-
Şimdi uçkur da
nereden çıktı demeyin ?.
-
Uçkur meselesi
oldukça önemlidir.
-
Önemli olduğu kadar
da yaşamsal özellikleri vardır.
-
Bilir misiniz ki,
bir insan dünyaya geldiği andan itibaren ilk aklına gelen şey uçkur.
-
Hadi oradan
demeyin.
-
Freud derki,
anasını emen erkek çocuğunun pipisi kalkar. Pipisi kalkan çocuğunda
mutlaka uçkurlanması gerekir. Çünkü, önünde zina yasası var.
-
Ne olur, ne
olmaz... Bakarsınız, pipisi kalkan çocuğu hakim amcasının önüne
koyuverirler.
-
Demek ki,
cinselliği de ilk örten ve dizginleyen şey, uçkurdur, uçkur.
-
Freud akıllı adam
mıdır, orasını ben bilmem.
-
Adam bu gün bile
bilim adamı sayılıyor.
-
Yazdığı şeyleri
doktorlar bile sıkı sıkı okuyor.
-
Yani uçkur sorunu
daha insan oğlunun doğuşuyla birlikte başlar.
-
Yine tarih
sayfaları arasına yazılmayan ancak, gerçek nedeninin uçkur olduğu pek
çok olaylar yaşandı.
-
Kimi krallar,
kraliçeler, padişahlar, eceler, başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri,
valiler, bürokratların, bir çoğunun başı uçkur yüzünden beladadır.
-
Bu kadar önemli
olan uçkurun, kimi devletleri yıktığı, kimi devletleri de kalıcı hale
getirdiği de bilinir.
-
Başbakan
;muhafazakarlıklarının gereği olarak zina yasasını mutlaka
çıkaracaklarını söylemiş,
-
Demek
ki,muhafazakarlık, insanların uçkuru ve çaputlarıyla yakından ilgilenmek
oluyormuş.
-
Böylece
muhafazakarlığın da ne olduğunu bir güzel öğrenmiş olduk.
-
Siz hiç dünyanın
herhangi bir ülkesinde, uçkur ve çaput üzerine siyaset yapıldığını ve bu
siyasetin iktidara geldiğini duydunuz mu ?
-
Bizim ülkemiz de
uçkur ve çaput üzerinden siyaset yapanlar iktidar oluyor.
-
Bu ne garip bir
çelişki ?
-
Gerçi, tarihimiz
uçkur başarılarıyla dolu ama, nedense son yıllarda insanlar uçkuruna
sahip çıktığını zannettiği siyasetçiyi daha kolay iktidar yapıyor.
-
Yer yüzünde uçkur
öncesinde demirden yapılmış, "Bekaret kemer"leri vardı. Özellikle
ortaçağda bekaret Kemeri , zalimlerin güzel karılarının kendilerini
aldatmamak için gaddarca uyguladıkları birer önlem konumundaydı.
-
-
İsterseniz burada
hemen size uçkurun ne olduğunu bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışayım.
-
UÇKUR: Bir insanın
belden aşağı giydiği elbiselerin, insan belinde rahatça durabilmesi
için, kimi zaman lastikten, kimi zaman deriden, kimi zamanda, naylondan
üretilen bağ veya bağcıklara verilen addır.
-
Bu bağların
istihdam yeri de kesinlikle belden aşağıdadır. Genelde de avret
yerlerinin güvencesi özelliğini taşır.
-
İster erkek olsun,
ister kadın olsun, kesinlikle belden aşağısında uçkur bulundurmak
zorundadır.
-
Eskiden, bu
uçkurların daha sağlam olması ve kopmaması için kendirden de yapıldığı
bilinir.
-
Örneğin, benim
çocukluğumda giydiğim uzun paçalı donların uçkurları kendirdendi.
-
Belki de köy
kökenli olanlarınızın bir çoğu, tıpkı benim gibi kendir uçkur sahibi
olmuş olabilirsiniz.
-
Burada hemen şunu
da belirteyim, kendir uçkur taşıdığım için hiçte utanmıyorum.
-
Kendimde de
aşağılık duygusu yaratmıyorum.
-
Ayrıca, uçkurum
yüzünden de hiçbir karşı cinsimle sorun da yaşamadım. Namusuma halel
getirmediğimden de emin olabilirsiniz.
-
Kendir dışında ki
uçkurlarla tanışmamda hayli ileri yaşta oldu.
-
Uçkurun sağlam olup
olmaması, belki de kendisini taşıyan kişinin karakter yapısıyla da doğru
orantılı olabilir ama, uçkurun sağlam olmaması halinde de, özellikle
karşı cinslerinizin bu durumdan nasılda rahatsız olacağını da hesaba
katmak zorundasınız. Eğer bunu hesaba katmazsanız, başınızda her an bir
polis veya bir jandarma görme olasılığınız da çok yüksek.
-
Neyse,biz yine asıl
konumuz olan uçkura dönelim.
-
-
Uçkurun sağlam
olmasının önemli olduğunu vurgulamıştık ama, hemen size buradan bir
müjde vereyim, artık bundan böyle öyle uçkurunuzun, kendirden filan
olmasına, hatta hiçte uçkur taşımanıza gerek yok. Çünkü, uçkurunuzun
bekçisi bundan böyle yasalar olacak .
-
Yasadan uçkur
bekçisi olur mu demeyin, bal gibi de olur. İnsanların kendi uçkurlarını
koruyamaması, yasa tarafından korunacak, bundan daha büyük bir nimet
olur mu ?
-
Oh ! Ne güzel,
senin koruman gereken uçkuru, varlığı bile belli olmayan gizli bir güç
koruyacak.
-
Bildiğiniz gibi,
şanlı tarihimiz, Türklerin uçkur başarılarını öve öve bitiremez.
-
-
Hemen burada tarihi
bir gerçeği daha açıklayayım.
-
Bir rivayete göre,
don ve pantolonun önündeki yarığı, Türklerin bulduğu söylenir. Bu durum
bir yazılı kaynakta belirtiliyorsa da, şu anda size o yazılı kaynağı
sunamadığım içinde üzgünüm.
-
Canım, ne çabuk
unuttunuz, Katherina, Baltacı Mehmet Paşa hikayesini.
-
Gerçi bu hikayenin
de sahte olduğu anlaşıldı ama, olsun yine de bizim gibi orta yaşı çoktan
geçmiş insanlar için, geçmişte nede olsa övünç kaynağı olmuştu !
-
Türkler olarak en
çok övündüğümüz şeydi, Baltacı, Katherina hikayesi. Ha... bu arada,
şanlı sultanlarımızın kurdukları haremlerde ki, hatun kişilere uçkur
gösterisinde bulunduklarını da unutmayalım.
-
Kim bilir, belki de
zinayı suç saymak isteyenlerin harem ve uçkur sorunları vardır.
-
Çaput, kadını
tanımlayan bir simge ise. Uçkur da, kimi zaman erkeğin erkekliğini
kanıtlamasının da bir başka yolu olarak karşımıza çıkabilir. Örneğin,
kimi erkekler uçkuruna çok fazla düşkün olduğu halde, kimi erkeklerde
uçkurun, üzerinde bir ayrıntı olduğunun farkına vararak beyinlerini
geliştirme yolunu düşünebilirler.
-
Uçkur zafiyeti olan
kadınların varlığı da bilinir. Tabi bunlar beyni olan kadın için geçerli
değildir.
-
Kim bilir belki,
Baltacı Mehmet Paşa ,padişahlar, krallar ve valiler, bürokratlar, iş
adamları, Kösem'ler, Hürrem'ler, Katherina'lar uçkurunu kanıtlama
sevdalısı insanlardır.
-
Gerçi,
televoleciler uçkur diye bir sorun da yaşamıyorlar.
-
Avrupalı ise, beyin
geliştirme derdinde.
-
Bir yanda beyin
derdi, bir yanda uçkur...
-
-
Türkiye şimdi ikiye
ayrıldı.
-
Uçkuru ve çapudu
yasa mı korusun, insanların kendisi mi ?
-
Şimdi tüm ülkenin
ileri ve geri beyinleri bu sorunu tartışıyor.
-
Bir rivayete göre
uçkur meselesinin Hz. Adem'le başladığı söylenir.
-
Henüz o tarihte
Türklerde pantolon ve don yarığını bulamamışlardı.
-
Tanrı, Hz. Adem ve
Havva anamızın avret yerlerini yaprakla örtme gibi üstün bir yeteneğini
sergilemişti.
-
Bu günkü iktidar da
Hz. Adem'den akılsız değil ya, pantolon ve don yarığı bulunduğuna
göre,yaprak yerine yasa çıkarma gibi bir erdemi sergiliyorlar.
-
Nedense, bazı ileri
ve geri beyinler bunu anlamakta zorlanıyorlar !
-
Hz. Adem, Havva
anamızı o zaman yasayla koruyacak değildi ya. Elbette uçkur gerekliydi.
Ama o zaman dokuma olmadığı için yaprakla yetinmek zorundaydı.
-
Her ne kadar
cennetten kovulduysa da. Ya da Hz. Adem'den başka bir erkek daha yer
yüzünde var mıydı?.
-
Hz Adem, niye Havva
anamızı yaprakla korudu, başka erkek olmadığına göre, kimi kimden
korudu dersiniz?
-
Başka bir kadın
daha olsa, Havva anamızla cennetten kovulmayı göze alabilir miydi ?
-
İnsanlar Hz. Adem
ve Havva anamızdan doğmuşsa, kardeşler arasında uçkur savaşı da ne demek
oluyor?
-
Niye insanlar,
siyah, beyaz, sarışın, esmer, kumral diye birbirini boğazlıyor?
-
Onlarda bizim
kardeşimiz değil mi?
-
-
Ne yazık ki, hep
bir yerlerden kovuluyoruz.
-
Ömrümüz ve
tarihimiz, bir yerlerden kovulma zaferleriyle dolu!
-
Balkanlardan
kovulduk, Viyana'dan kovulduk, Mısır'dan kovulduk, Yemenden,
-
Bağdat'tan, Şamdan
kovulduk.
-
Kıbrıs'tan,
Girit'ten, Ege adalarından kovulduk.
-
Bu kovulmalarını
tamamının nedeni sizce de uçkur değil mi?.
-
Uçkur ve çaput
savunucularının iktidarı da hiç şüpheniz olmasın ki, Avrupa
-
Birliğinden
kovulacaklar ve biz de Uçkuru yüzünden, Avrupa'dan da kovulan ulus
olarak tarihteki şanlı yerimizi alacağız ! Uçkurun ve çapudun,
insanımızın yaşamını , uygarlığa kapatmasını kim bilir nasıl
açıklayacaklar ?
-
Bir tarafta uçkur
ve çaput, diğer tarafta uygarlık.
-
Uçkur ve çaput mu
önemli, uygarlık mı ?
-
Uçkur ve çaput
savunucuları için uygarlık dediğin tek dişi kalmış canavar.
-
-
Beyler, bayanlar,
rahat olun, bundan sonra uçkurunuzla başınız derde girmeyecek.
-
Artık sizin
uçkurunuzu, sizin yerinize yasalar koruyacak. Uçkuruna sahip
çıkamayanlar ise, her an uçkuru yüzünden hakim karşısına çıkabilir,
hatta kodesi boylayabilirler. Hoş, kodesten çıktıktan sonra, sizi hakim
amcalara yem yapan karınızla veya kocanızla nasıl aynı yastığa baş
koyacaksınız, orasını da ben bilmiyorum.
-
Ne bileyim, belki
uçkur siyaseti yapanlar, buna da bir çözüm yolu bulabilirler.
-
Acaba diyorum,
yeniden eskiden olduğu gibi, kendir uçkurlara mı dönsek?
-
Ya da, Bekaret
Kemerini yeniden mi günlük yaşama dahil etsek.
-
Ne bileyim en
azından demirci esnafına üç beş kuruşluk iş çıkararak, hiç olmazsa
onları ekonomik krizden kurtarmış oluruz.
-
Uçkur savaşınızda
hepinize başarılar diliyorum.
-
-
- GÖZYAŞININ RENGİ
YOKTUR
- GÜNÜN SÖZÜ:
-
-Sevgi ve Aşk,
insanların birbirini süsleme sanatıdır. Mutluluk ise, sevgi ve aşkın
ortaya çıkan eseridir.
-
-Sevgi, insanların
kalplerini yumuşatması, aşk ise daha da yumuşatmasıdır. Mutluluk ise,
yumuşayan kalplerin üst üste getirilmesidir. ( H.G )
-
-
Yaşamımız tam bir
tufan.
-
Tufan içinde
yaşanan yaşamda da inişler, çıkışlar, mutluluklar, mutsuzluklar vardır.
-
Mutlulukların göz
yaşına neden olduğu söylenirse de, ben bu güne kadar, mutluluktan göz
yaşı döken insana rastlamadım.
-
Bilmiyorum, belki
de bu konu da yanılmışta olabilirim.
-
Yaşamın belli
noktalarında, kimi insanlar, göz yaşlarını saklama gereği duymuşlardır
ama, onların içinde yaşadıkları fırtınaların, göz yaşlarına engel
olamadığı da bir gerçek.
-
Hani, o insanı bir
köşede yalnız başına görme olanağınız olsa, o insan göz yaşlarını nasıl
da sele çevirir, bilemez siniz.
-
-
Yaşamın tüm
renklerinde göz yaşı vardır.
-
Yaşamın renklerinin
neler olduğuna da isterseniz kısaca değinelim.
-
Yaşamın renkleri
arasında ilk sırayı alan ve de yaşamın içinde en önemli fonksiyonel
misyon yüklenmiş olan sevgi ve mutluluk.
-
Sevgi ve mutluluk,
insana bir ekmek, su ve hava kadar gereklidir.
-
Belki birkaç gün
ekmeksiz, susuz hatta havasız da yaşayabilirsiniz ama, bir ömür boyu
sevgisiz yaşama gereği duymayabilirsiniz.
-
Zaten yaşanmaz da.
-
Sevgisiz bir ömrün,
sevgisiz kalan insanda yarattığı tahribatların sonucunu, belki hayal
bile edemiyorsunuz. Ama, sevgisiz kalan insan, yaşam gücünü, direncini
ve sevincini kaybetmiş insan demektir. Bir insanın yaşama asılma ve
direnme gücünü yitirmesinin ne anlama geldiğini en iyi de o sevgisizliği
yaşayanlar bilir.
-
Sevgisizliğin
özellikle evli çiftler arasında nasıl tahribata neden olduğunu, hele
hele de, aileye çocuk gibi çokta gerekli bir veya birkaç canlı daha
katılmışsa, siz o sevgisizliğin, o aile üzerinde yarattığı tahribatın
nelere mal olduğunu en azından, kendi yaşamınızda ki örneklerden de
anlamanız olanaklı.
-
Bu gün bir çok
evliliğin çökmesinin veya temellerinden sarsılmasının altında yatan
nedenler arasında, sevgisizlik ilk sırayı alır.
-
Boşanma da her iki
cins içinde dayatılan engeller, sevgi, aşk ve mutluluk gibi sözcüklerin
yaşanmasına da aşılmaz engeller getiriyor.
-
İşin ilginci, bunun
aile kavramının korunması adına yapılması.
-
Sevgisi bitmiş.
Aşkı ise hiç olmamış, mutluluğun ne olduğu bilinmeyen bir aileyi korumak
kimin işine yarar ki?
-
Ne yazık ki,
ülkemiz de aile kavramı üzerinde kafa yoran, ya da insan eğitme yolunda
gayret gösteren resmi bir kuruluşta yok. Bu durumda da insanlar, ya
ailelerinden aldıkları ilk eğitimle, evliliğe hazırlanıyorlar, ya da
çevrelerinde gördükleriyle yetinmek zorunda kalıyorlar.
-
Burada bir erkek
gözüyle bakacak olursak, bu gün bir çok kadının bilgiye kapalı bir kadın
olarak, yaşamını devam ettirme kararlığında olduğunu söyleyebilirim. Bu
konuda içinde bulunduğu ortamdan çıkış yolu olarak okumayı, araştırmayı
ve öğrenmeyi kendilerine rehber edinen kadınlara da saygım sonsuz.
-
Zaten o kadınların
sevginin ne olduğunu, sevginin yaşanması gereken evreleri üzerinde de
kafa yordukları için, sevgilerini göstermede cimri davranmadıklarına da
inanıyorum.
-
Benim burada
değinmek istediğim, kadın tipi, bilgiye, öğrenmeye ve araştırmaya kapalı
kadın tipleri.
-
Kadının bilgilisi,
bulaşık, çamaşır, ütü ve yemekte başarılı olanı değil, en azından
birlikte olduğu erkeği öğrenmeye çalışanıdır.
-
-
Bilgiye,
araştırmaya, öğrenmeye kapalı kadın tiplerinin tek bildikleri şey, evin
erkeğinin kendisine olan sevgisini bir şekilde kontrole dayatmalarıdır.
Bu tiplerin en çok kullandıkları silahların başında da, kendi
cinsellikleri ve varsa aileye katılan çocuklardır. Düşünmezler ki, iki
beden bir araya gelmeyince çocuk diye bir varlıktan söz edilemez. Bu
silahları kullandıkları sürece, erkeğin kendilerini sevmek zorunda
kalacağı yalanıyla kendilerini avutur dururlar.
-
İş kopma noktasına
geldiğinde, bu durumun böyle olmadığını anladıklarında da, iş işten
geçmiş olur.
-
Öğrenmeye, bilgiye
ve araştırmaya kapalı kadın tiplerinin kullandıkları bir başka silahta,
erkeği yapmadığı şeylerle suçlama ve aşağılama eğilimidir.
-
İsterseniz, biraz
da bunu açmaya çalışalım.
-
Bu konuyu açmadan
önce, lumpen, başka kadın arayışında bulunan kadın avcıları,
yetiştirilme tarzı olarak, kadın düşmanı yetiştirilenleri bu kategoride
düşünmek bile istemiyorum.
-
Çünkü, biliyorum
ki, bu tiplerin başını bal küpüne de batırsanız, onlar yine aymazlık
içinde olmaya ve kadın için tek bir bilgi isteme gereği de duymamaya da
devam ederler.
-
-
Bilgiye,
araştırmaya ve öğrenmeye kapalı kadınların, kendi aralarında ki
konuşmalarında veya tartışmalarında, sürekli erkek eksenli konuşmalar
yaptıkları bilinir.
-
Hatta, bu türden
kadınlar, inanmasalar bile kendi erkeklerinin kendilerine aşık olduğunu
bile iddia edebilirler. Oysa, bilgiye, öğrenmeye ve de araştırmaya
kapalı bir kadının sevgi, mutluluk ve aşk gibi sözcüklerinin içeriğinin
ne olduğundan bile habersiz oldukları da bir gerçek. Çünkü, sevgi,
mutluluk ve aşk sözcüklerinin, içi doldurulduğu zaman anlamlı hale
geleceğinden, haberleri bile yoktur. Bu içerikten habersiz kadınlarda,
genelde kocalarının veya eşlerinin kendilerine aşık olduğu yalanıyla
etrafa hava atmaktan başka da bir şeyler yapamazlar.
-
Bu tür kadınların
yaşadığı ilişkilerin, sevgiye, mutluluğa veya aşka dayanıp
dayanmadığının kararını da sizler verin.
-
Bir evliliğin veya
birlikteliğin, eğer ticari amaç yoksa, uzun yıllar devam etmesinin
sevgi, mutluluk ve aşka dayandırılması da kimi zaman, yaşamın
gerçekleriyle de alabildiğine çelişmekte. Bu çelişkilerin başında da,
erkeğin ekonomik durumu, içinde bulunduğu sosyal konum, evliliğin
devamında önemli rol oynar. Bu rolün kimi zaman farkında olan, bilgiye,
öğrenmeye ve araştırmaya kapalı olan kadınlar tarafından da erkeğe silah
olarak yöneltildiği de yaşamın gerçekleri arasında. Arla, dar arasında
kalan erkek, zorunlu olarak birlikteliği sürdürme kararlılığı gösterir.
-
Ama nereye kadar ?
-
Tüm buraya kadar
yazdıklarımı tek bir sözcükle özetleyecek olursam, yaşam hiçbir zaman
göz yaşını hak etmez. Çünkü göz yaşının rengi ve cinsiyeti yoktur ama,
yaşamın içinde her renk ve her tonu vardır.
-
Göz yaşlarınızın
hiç olmadığı bir yaşam diliyorum.
-
Sevgisiz kalanlara
bir iki mısralık bir şeylerde söylemek isterim
-
Umarım
beğenirsiniz.
-
Sevgisiz
kalmayın.
-
-
SEVGİ NE İSTER ?
-
Göz yaşlarını
sakla, sakla ki bana gerek,
-
Sen varsın ya
sen...
-
Aslan kadar
yırtıcı, kardelen kadar ürkek.
-
Sevgi özgürlük
ister,
-
Korkarım,
aç susuz kalma yerine,
-
-
Sevgisiz
kalmaktan.
-
Korkarım,
yağmurun deli yağanı,insanın ahmağından,
-
Korkarım,
gülün dikensiz, yaprağın dalsız,
-
Toprağın
susuz, kuşun yuvasız kalışından,
-
Korkarım,İnsanın sevgisiz oluşundan.
-
-
Korkarım,
bedenlerin cansız kalanından,
-
Korkarım.,
sevginin yalanından,
-
Korkarım,
insanın yılanından.
-
Korkarım
-
H.G.
|