ŞAİRLER ALFABETİK SOYADI DİZİNİNDE BUNMAKTADIR!

YIL 1  SAYI 11    10-Eylül-2016

AFACAN Orhan
AKTAŞ Muhsin
AKÖZ Mustafa
BEZGİN Şükriye
BİLGİN Tülay
CANBABA Ahmet
ÇAYCI Üzeyr Lokman
ÇETİN Abidin
ÇETİN Ahmet
ÇOBAN Ayşe
DEMİR Salim
ERGÜL Hamit
GÜLTEPE Şükrü
GÜRSEL Mahmut Selim
HARDAL Rıza
İNCE Nihat
KADAYIFCI Mehmet Ferit
KARAKAŞ Sakin17
KARABAY Aydın
KAYMAK Güner
KAYMAK Halil
KILIÇ Haydar
KOÇAK Rıza
KURTBAŞ Ahmet
MANDIRALIOĞLU Kerim
ÖZBEKMEZ Hıfzı
PASLANMAZ Ayşe
SARIYÜCE Hasan Latif
TAŞKAYA Hüseyin
TOMBUŞ İhsan
TOMBUŞ Şevket
TULUK Hasan
TURAN Mustafa
TÜRKMEN Cuma
 
 
 
 
 
 
 

 

 

 

01 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

AFACAN Orhan
1950 yılında İzmir Gaziemir’de dünyaya geldim. İlk Okulu Gaziemir’de, Orta Okulu Şirinyer Ortaokulunda okudum ve İzmir Namık Kemal Lisesi Edebiyat bölümümden ayrılarak tahsilimi tamamlayamadım.
Orta Okul yıllarında TSM nin bende oluşturduğu tutku ve istekle şiir yazmaya merak sardım. İzmirli bestekâr Yusun NALKESEN’in dillerde destan olan VEDA BUSESİ’nın sözlerini değiştire değiştire şiir yazma yeteneğimi geliştirdim. Bu ardada rahmetli Yusuf Nalkesenin öğretmenlik yaptığı Kemer’deki okuluna gider, yazdıklarımı gösterirdim. İyi olmasada devamlı yazdım.
1971 yılı askerliğimden sonra Emniyet Genel Müdürlüğünde Polis Memuru olarak mesleğe girdim ve çeşitli illerde görev yaptım. Doğu hizmeti dönüşü Ankara’da göreve başladım ve buradaki yıllarımda TRT sanatcıları ile tanışma sonucu Piyanist Erkan YÜKSEL bir şiirimi besteledi ve seslendirdi. TRT repartuvarında farklı besteciler tarafından beslenemiş sözlerim mevcuttur.
Sayın Bilge ÖZGEN, Feritt SIDAL ve Erdoğan BERKER ile Ankara’da tanıştığım ve yardımlarını gördüğüm bestecilerimizdirler.
Ankara’da yazdığım bazı şiirlerimi beğenilmiyor diye kimselere göstermedim. İzmir’e atanıp daha sonrada emekli olunca sanat dünyasından uzaklaştım ve şiir yazmaya ara verdim.2005/2006 yılında Hac’ca gittiğimde yazdığım 160 kıtalık dini şiirle tekrar şiir yazmaya başladım.
2008 yılında Gaziemir Belediyesi TSM korusuna katıldım ve Ertuğrul POYRAZ ile oluşan arkadaşlık sonucu Ankara’da kimseye vermediğim şiirlerimi kendisine vermeye başladım. Bir, iki derken ortak çalışmalarımız çoğalmaya başladı.
2008 Mayıs ayındaki Koromuzun final konserinde ortak çalışmamız olan MUTLULUK SÖZ VERDİ’Yİ seslendiren Ertuğrul POYRAZ yorumu ve bestemizle müzik dünyasında farklı ve iddialı olduğumuzu kabul ettirdiği dinleyicilerin aldığımız olumlu tepki ortaya çıkarmıştır.
Ertuğrul POYRAZ ile olan ortak çalışmamızdan dolayı ikimizi Saadettin KAYNAK ve Vecdi BİNGÖL ikilisine benzetmektedirler.
Toplumsal, siyası, milli, dini, sevgi konularında yazdığım şiirlerim internette sayısız sitelerde yer almakta, milli şiirlerimi’’ Mehmet AKİF ruhu yaşıyor’’diye ifade etmektedirler.
İnternet Gazeteciliğinde bir çok şiir köşem mevcuttur.Halen İzmir’de yaşamakta olup evli ve iki çocuk babasıyım.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info   yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Orhan AFACAN
"ASKER ’DİYORUZ YA O AŞK ERİDİR

 ‘’Asker ‘’diyoruz ya O aşk eridir
Vatan, millet onda tek sevgilidir.
Gönlünde şehitlik hep hayalidir.
‘’İlk Hedef Akdeniz’’ can ilkesidir.
 
Batıya yön verdi neden Cin Seddi.
Meziyet sahibi her ırkın ceddi.
Bildiren kimdir hep zalime haddi
’İlk Hedef Akdeniz’’ ön cümlesidir...
 
Kıyamet ipucu gizemindedir
Ay, yıldız başı, Vatan kalbidir.
Yurtta sulh, cihanda sulh öz dilidir.
İlk Hedef Akdeniz’ ’hep dilindedir.
 
İlk hedef Akdeniz, son hedef doğu
Bize kaldı yani hedefin çoğu.
Harcamalıyız artık varı, yoğu
’İlk Hedef Akdeniz’ ’gayretindedir
 
Mevlit, Malazgirt, Fetih, Çanakkale.
İzmir’indir dini, milli ihale.
Fikrini temizle, başla ikmale
‘’İlk Hedef Akdeniz,’’ görev senindir.
 
İlk Hedefe tek limansın İzmir.
Sana ‘’kavur’’ diyen utansın İzmir.
Herkes zamanında uyansın İzmir
‘’İlk Hedef Akdeniz ‘’seherindedir
 
Ey İzmir! bağrında tarihi demle.
Çok Yakındır İlk Hedefe İlk hamle.
Sonu zafer olan müjdeli cümle
‘’İlk Hedef Akdeniz’ ’son zaferindir.

Mehti Resul İsa bizi ağırlar.
Muhammedi nurla dolsun bağırlar.
Ey bakar Ama’lar, kalbi sağırlar.
İlk Hedef Akdeniz Roma içindir
 
‘’Hak nurunu ‘’elbet tamamlayacak.
Beklediğin gibi değildir ancak.
Kalplerde tekbirler, elde al sancak
‘’İlk Hedef Akdeniz’’ içine sindir.
 
Dağılsın tespihin, düşsün imame
Her tane bir ilme, farklı âleme.
Mehdilik verilir, ‘’Mehdiyim’’deme
’İlk Hedef Akdeniz’’kimine kindir.
 
‘’ İlk hedef Akdeniz’’ hadise şifre.
Viyana Sevdası yanlış deşifre.
Doğrumu düşürmek Kaderi cebre
İlk Hedef Akdeniz çok yerindedir.
 
Söyleyene değil, söyletene bak.
Vatanı Sevmeyi öğretene bak.
Artık kıskançlığı, inandı bırak
’İlk Hedef Akdeniz’’hedef kesindir.
 
İlime, İrfanla maya çalarak
Atalarında öz güven alarak.
Fetihten çok daha güçlü olarak
’İlk Hedef Akdeniz’ geleceğindir.
 
Akdeniz'e diktim bende gözümü.
Hasreti yakıyor nasıl özümü.
Mısralara serdim hasret közümü
’İlk Hedef Akdeniz’’hayalimdedir.
 
Hendek Savaşındaki bir mucize
Nasıl nasip oldu, olacak bize.
Çağlarda, Tarihte gelecek dize.
İLK HEDEF AKDENİZ’’ söz Nebi’mize.
 

Orhan AFACAN
TORUNUM YARIN 18 MART'TIR

Sevgili torunum: bak yarın 18 Marttır.
On sekiz Mart ne! Bilmen ‘’Var Olman’’ için şarttır.
Otur şöyle yanıma birazcık anlatayım.
Dünü, günü, yarını birbirine katayım
Kuruluşa gidelim biz ilk önce özetle
Olacakları olmadan sen, çok güzel gözetle.
Bir çınar çıktı 1290 da Söğütten
Güç aldı Edabali’nin verdiği öğütten-
Dallandı, budaklandı, güçlendi, köklendi
Sonra İstanbul’a fetih için yüklendi.
Böylece Fetih hadisiyle muhatap oldu
Fetihle, haçlı daha çok kin, ıstırap doldu
‘’Cihan Devleti’’ oldu kaç asır ecdadımız.
Hasta Adam’a çıktı daha sonra adımız.
1453 ten 1915’e
Gelibolu’yu verdiler Cehennemi bir ateşe
Denizden, karadan havadan tam muhasara
Hayatı bırak, ölüme bulunmuyor ara.
Dedesiyle, babasıyla yan yana torunlar
Canlarını alan oyuncakları, kurşunlar.
Siperi, zırhı oldu yığılan boş kovanlar
Mehter marşı söylerdi mermilerle, avanlar..
Ölümü bile yendi imanı, cesareti.
Vatan aşkıyla bitti hayata esareti.
Çocuk canıyla yaptı en güzel ticareti.
‘O’du Kutlu asker “”diye resulün işareti.
Makberi değil O’nun Çanakkale Cenneti.
Başındaki gül, Selvi Resule şahadeti
18 Martta yeni bir çağ girilmedi
Ne yaptılarsa da Çanakkale geçilmedi.
Ağlama ki kalmasın şehitlikte gözyaşın
Çanakkale ruhuyla sen ahirete taşın.
Vatanı, hilali sözde değil özünle sev
Emeğinin teriyle yıkanan, yüzünle sev.
Aklın gözden dökülsün, dizde bağın çözülsün.
Ruhun tenden sökülsün belin, başın bükülsün.
İhramla, cüppeyle değil, kefen giyerek gez
‘’Cephedeyim, şehit oldum ben’’ diyerek gez.
Vatan, bayrak aşkını tüm hücrelerinde sez
“”Ömrünün Doktorası “”hazırlayacağın tez.
Ecdadımız anlamış ,çok iyi biliyordu.
Madde de, manada lazım bir güçlü ordu.
 

 
Orhan AFACAN
ADIMIN OKUNUŞU

Orhan, Osman, Ömer bunlar bir simge
Adımın Okunuşu Mehmetçiktir.
Destanım dolu tarih denen belge
Gözüm pek, göğsüm çevik, başım diktir.
 
Ben Mehmetçiğim, kendimden eminim.
Düşmana korkuyum, dosta güvenim.
Vatanı canından çok, çok sevenim.
Vatan Mehmet, Mehmet Vatan demektir.

Sevmeyi öğretti hep bana atam.
Çıkar için değil sevgim gerçektir.
Haksızlığa hiç mi hiç katlanamam
Ömrümce mücadelem sürecektir.
 
Gönlümde, önümde oldu hep ümit.
Dünüme, yarına tarih şahittir.
Doğdum, yaşarım, öleceğim yiğit
Adım Mehmetçik, soyadım ŞEHİTTİR.

 

 

 

Orhan AFACAN
ASKER YARİ

Asker Yâri olunca gurur duyup oynadın
Başımın tacı deyini, ay yıldızı bağladın.
Davul, zurna eşliğinde askere yolladın
Dönecektir inşallah sağ salim bu Mehmedin.

Sacından yollamışsın aşkla sakla diyorsun
Nefes alış veriş ye öpüp, kokla diyorsun
Günleri sayıyorum hep şafakla diyorsun
Dönecektir inşallah sağ salim bu Mehmedin.
 
Adın yazılı künye taktığın bileğimde
Bir Vatana bir sana yer var yüreğimde
Sana dönme arzusu benim her dileğimde
Dönecektir inşallah sağ salim bu Mehmedin.

 
 
Orhan AFACAN
SAVAŞA HAYIR!

Kokusuz, hem renksiz sarmış her yanı,
Mümkünse havadan sârini ayır
Nasıl anlatayım yardım umanı,?
Paniğe kapılma, telaşa hayır!

Yürekleri yakan ne manzara,
Bir damla su olmuş bedenler nara.
Al’lanmış Hilale bağlama kara,
Ağlamak yok, figana, yaşa hayır!

Olacaktı askeri müdahale,
Gözlemci raporu gelsin de hele.
Bir hız ki can yetişmiyor ecele.
Katliamsız olan naaş'a hayır!

Her yerde yürüyüş, büyük mitingler.
Günlerce Akademik brifingler.
Nihayet dedi ki Modern Vikingler
Katliama devam, savaşa hayır!

İlimde, bilimde, teknikte montaj
"O bölge" bu yüzden Deccala muhtaç.
Zulümsüz, ölümsüz her an avantaj.
Katliama devam, Savaşa hayır!

Fırat’ın altında ki yüksek Brent.
Deccalın beyninde korkunç Labirent.
İnsanın, insanlığın değeri bir sent
Katliama devam, savaşa hayır!

Alnı secdeden kopmayan Müslüman.
Kur’an-ı anlasan, birde yaşasan.
Değerler değişir lehine inan
O vakit denecek savaşa hayır!
 

 

 

Orhan AFACAN
BİN CANLA SEVİYORUM TÜRKİYE’Mİ-

Bin canla seviyorum Türkiye’mi
Dirilir, dirilir de ölürüm ben
Çok özel yaratmış Hak bedenimi
Ancak Türkiye’mle örtünürüm ben.
Sakarya nehrinden Dicle, Fırat'a
Sağanak, sağanak dökülürüm ben.
Âliyle kardeştir Ökkeş, Rıfat’a
Zengin nüfus, zengin bir kültürüm ben-
İstanbul aşkıyla Fatih olurum.
Dağları Çağlara götürürüm ben
Kocatepe’de mevzii bulurum
‘’Akdeniz’i ilk hedef’ ’görürüm ben.
Söğütlü Osman’ım, kayı boyundan
Kur’an’ aşkıyla büyütülürüm ben.
Çekinmem, korkmam en kötü oyundan
Düşmanın gözünde iz sürürüm ben
Toprağa tohumdur alın terlerim—
Zemzem kadar bereketli, gürüm ben
Resulün ‘’aguş’ açtığı askerim
Ezelden beridir hür, özgürüm ben...
Dört mevsimde çiçek acar bahçemde
Dostluğa, sevgiye gömülürüm ben.
Laz,Kürt,İstanbul kokusu lehçemde
Aruz, aruz kalbe örülürüm ben
Cephede kahraman, devlette memur
Okulda öğrenci görülürüm ben
Çalışmamla olur vatanım mamur
Takdirde edilir, övülürüm ben.
Misafir perverim, ikramım boldur
Bir lokma ekmeği bölüşürüm ben.
Mevlana’yla, Yunus gittiğim yoldur.
Yaratılmışı hep hoşgörümüm ben

 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

02 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

AKÖZ Mustafa 1956 Şair
            1956 yılında Çorum Mecitözü İlçesi Bayındır Köyünde dünyaya geldi.
            İlk ve orta tahsilini Mecitözü ve Çorum’da tamamladı.
            Aşıklık ve şiir denemelerine,halen yaşamış olduğu hayatın tatlı ve acı gerçekliğinden etkilenerek başlamıştır. Şiirlerinde mertlik ve duygusallık üzerine yazmaktadır.
            Şiirleri çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmıştır. 2000 tarihinde yayınlanmış “Sitem” isimli bir şiir kitabı vardır.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı
 
 
 
Mustafa AKÖZ
MEMLEKETİM
Arı dedik bal tutmadı,
Kuş dedik bilemedik döl tutmadı,
Boz kurtlar ulurdu hiç sesi çıkmadı,
Vah benin memleketim vah.
 
Ay içerisinde gül diktik kurudu,
Sahi bir ayda da başak vardı.
Doru görünen altı okun işi zor idi,
Vah benim memleketim vah.
 
Dün sabanı kırdı bizim kır atlar
Nerede bizim o eski muhterem zatlar,
Yükü çeken yine bizim boz kurtlar,
Oh benim memleketim oh.
 
Coştum mu sığmazlar ovalar düze,
Çok çakalları getirdiler dize,
İsterseniz sorun Mustafa AKÖZ’E
Oh benim memleketim oh.

 

 

 

 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

03 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

AKTAŞ Muhsin 1966  <Şair>
1966 yılında Giresun’un Espiye ilçesinin Akkaya köyünde doğdu, İlkokulu köyünde okudu, Orta ve Lise’yi güç şartlar altında Bursa İHL de bitirdi. Bir Süre Açık Öğretime devam etti. Öğrenimini yarıda bırakıp, satış ve pazarlama sektörüne girdi.
On yıla yakın bir süre İzmir’de yaşadı, Şu an Bursa’da, bir fabrikada üst düzey yöneticisi olarak yaşamını devam ettirmektedir.
Şair ve yazar evli olup, dünya güzeli 3 kız çocuğu babasıdır.
Daha çok serbest şiirler yazmakla beraber, halk şiiri ve hece tarzında şiirlerde yazmaktadır.
Internet’te Yazarımız http://corumlu.com , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir
 
 
Muhsin AKTAŞ
ANADOLU’M

Binlerce yiğidin bağrında gizli
Sıralanmış dağlar nazlımı nazlı
Âşıklar ozanlar elleri sazlı
Yanlarına beni sal Anadolu’m

Pir Sultan Abdallar Yunus’u veli
Özünü dokumuş erenler eli
Tevazuu görsen sanırsın deli
Dergâhına beni al Anadolu’m

Mevlana’dan edep öğrendi yurdum
Karacaoğlan’dan cesaret gördüm
Gece gündüz senle hayaller kurdum
Sorma yüreğime dal Anadolu’m

Tarlanda çalışır gelini kızı
Yaylada meleşir koyun ve kuzu
Gurbet elde hasret yürekte sızı
Gururla gönlümde kal Anadolu’m

Al bayrak gönünde asılı dursun
Gözü olan hain bakıp kudursun
Bir yanda memolar bir yanda Dursun
Cümlemize vatan ol Anadolu’m

Türk, Türkmen, Yörükler, bir tarafta Laz
Kürt, Arap, Arnavut diğeri Çerkez
Kardeşçe yaşarız kimlik fark etmez
Kalplerde tutuştuk gel Anadolu’m

Halkın kurban olur dağ ve taşına
Mevla’m dert vermesin vakur başına
MİZABİ can verir damla yaşına
Asma nur yüzünü gül Anadolu’m
 

 

Muhsin AKTAŞ
BİTMELİ BU LANET TERÖR

Çapulcunun kurşunu yürekleri dağladı
Mehmetlerin anası çırpınarak ağladı
Gitti on beş gencimiz halk sözünü bağladı
Zurnanın zırt dediği yerdeyiz duyun beyler

Terör denen bu lanet birçok genci yok etti
Vatan sağ olsun diyen son sabrını tüketti
Yapılan bunca vahşet artık canlara yetti
Zurnanın zırt dediği yerdeyiz duyun beyler

Her gün şehit verirken dayanmaz bunca yürek
Artık en acilinden buna bir çözüm gerek
Yağlanmakta evlerde paslanan kazma kürek
Zurnanın zırt dediği yerdeyiz duyun beyler

İster büyük komutan ister cumhurun başı
Birlik olup kesmeli sele dönen bu yaşı
Daha sözü kalmadı millet dikmekte kaşı
Zurnanın zırt dediği yerdeyiz duyun beyler

Bu işin üstesinden gelir bizim ordumuz
Ayıklayıp gidelim varsa çürük kurdumuz
Mizabi der soysuza peşkeş olmaz yurdumuz
Zurnanın zırt dediği yerdeyiz duyun beyler
05.10.2008 1.15

 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

04 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BEZGİN ( KURPE) Şükriye 1966 Şair

          1966 ÇORUM doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi ÇORUM da tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi DTCF Urdu Dili ve Pakistan Arş lisans eğitimimi 1988 yılında tamamladım.
           Uzun yıllar otomotiv sektöründe satış Müdürlüğü yaptım. Sınıf öğretmenliği formasyonu almama rağmen atanamadığım için hiç sınıf öğretmenliği yapamadım. Ancak valilik onayı ile 5 yıl İngilizce öğretmenliği yaptım. 19 Mayıs 2010 da evlendim ve Yeni Zelanda ya taşındım. 5 yıldır eşimle beraber burada restoran işletiyor ve Türk yemekleri satıyoruz. Zaman Zaman cooking Class da buranın halkına Türk yemekleri pişirmeyi öğretiyorum.
          Internet’te Yazarımız http://corumlu2000.dergisi.info , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı

 

 
Şükriye BEZGİN
YÜZÜN ÇORAK TOPRAKLARA DÖNMÜŞ

Yüzün çorak topraklara dönmüş
Dişlerin dökülmüş,saçın sakalın ağarmış
Gözlüğün olmazsa görmeyecek
Bastonun olmazsa yürüyemeyeceksin
Değil mi dede ?
Sende kısa pantolon giyerdin bir zamanlar
Mahalle aralarında misket oynar,
Komşu bahçelerinden meyve çalar
Arife günü yeni esvaplarına baktıkça
Bayram hiç gelmeyecek sanırdın
Değil mi ?
 
Kim bilir kaç kez aşındırdın o sokağı
Sevdalandığın kıza fark ettirebilmek
İçin kendini
Yüzlerce,binlerce hayal kurdun
Elini tutmadığın,gözüne bakmadığın,
Sevdiğinle ilgili ...
Derken zaman hızla ilerledi;
Askerlik,evlilik,çoluk çocuk
Hanımın mutfakta kaynatacağı eşi,
Çocukların mektep masraflarını
Hayatın gailesiyle dinleyip durdun,
Yıllar yılı...

Günün birinde kıza hayırlı bir kısmet
Ardından oğullara iyi birer eş
Büyümüştü yavrular,birer birer
Kanatlanıp uçtular
Kendi yuvalarını kurdular.
 
Artık “Yaşama sırası bende “ dedin di.
“Hanımı alıp kaplıcalara gitmeliydi”
Oysa...
Rahmetlinin ömrü yetmedi.
İşte o acı,o an yalan gibi çöreklendi
Sonra en yakın dostlar teker teker,
Kanatlanıp uçuverdi.
 
Çocuklar,gelinler,damatlar
Hatta torunlar dindiremiyorlar sancılarını
Bana bir öğüt ver dede !
Dişlerim dökülüp,sesim titrese de,
Olmasın gözlerindeki hüzün,
Benim de gözlerimde.
Çorum 26 Aralık 2000

 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

05 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİLGİN Tülay
1974 Çorum doğdu.
Tanyeri İlkokulunu okuduktan sonra çeşitli sanat dallarını öğrendi. Isparta da on yıl hayatını devam ettirdi. 2003’te tekrar Çorum’a yerleşti.
Açık öğretim ile bu zaman zarfında Orta Okulu, Liseyi bitirdi.
1990 yılında evlendi; üç çocuk annesidir.
Şiirleri ve hikâyeleri bulunmaktadır. 2008den bu tarafa düzenli yazı yazıyor.Çorum’da çeşitli dergi ve gazetede şiir ve yazıları yayınlandı. Çeşitli yarışmalara katıldı. 2009 Üniversite Açık öğretime devam ediyor
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  yayınlandı
 
Tülay BİLGİN
ÇOCUKLARA ARMAĞAN

Savaştan hemen sonra,
Vatanımız kurtulunca.
Savaştan kalan,
Çocuklar bayram yaptılar.

Acıların izleri,
Kimi şehit, kimi gazi,
Öksüz, yetim çocuklar.
Hepsi bayram yaptılar.
 
Yaralı nesiller yerine,
Cesur nesillere,
Önce vatan,
Sonra bayram hediye!
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

06 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

CANBABA Ahmet 1941-  <Ressam-Şair>
1941-Kalecik doğumluyum. 7 yaşında Ankara’ya geldim. İlk orta ve liseden sonra 1960 senesinde yedek subay öğretmen olarak askerliğimi Merzifon’un Bulak köyünde öğretmen olarak yaptım. Sonra teknik eleman olarak Önce Devlet sular idaresi, Antalya Ferrokrom ve Karpit Fabrikası, Ankara da Na-Ce mak sanayi, Özmak, Alaçam müşavirlik, Tüstaş, Tümaş, UBM, ve En son Güriş makine sanayinde Kostürüktör Ressam ve Dizaynır olarak çalıştım.
1983 senesinde emekli oldum. İlk şiire Öğrencilik dönemimde Sanat okulu son sınıfta iken başladım. Sene 1960 ilk şiirim Ajans Türk Antolojisinde ve İsa Kayacan’ın çıkardığı Ece dergisinde yayınlandı. Öğretmenlik devresi şiiri geliştirmem açısında bana çok büyük imkanlar verdi. İlk şiir kitabımı da 1967 senesinde “Sarhoş Dünya” olarak yayınladım.
Emekli olduktan sonra mesleğimle ilgili olarak proje bürosu açtım. Daha sonra Konur Sokakta önce lokanta daha sonra da kitap üzerine iş yeri açarak 1989 'a kadar işletmecilik yaptım. 1989'dan Sonra ailecek İstanbul’a yerleştik. İstanbul’da 1994 senesine kadar kaldık. 1993 senesinde büyük kızım evlenerek Almanya’ya yerleşti. Küçük kızımın da tayini tekrar Ankara’ya çıkınca 1994 senesinde tekrar Ankara’da yaşamımızı sürdürdük.1999 senesinde “Yeşilin Gözyazşları” şiir kitabı, 2003 senesi “Cennette Seninleyim” Hikaye Kitabı, 2005 senesi “Yaratanla Sohbet”  şiir kitabımıedebiyat dünyasına kazandırdım. 2003 senesinde öğretmen olan ikici kızımı da evlendirdikten sonra kendimi kültüre adadım. Halen kültürle iç içe emekliliğimin tadını çıkarmaya çalışıyorum.Internet’te Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi yazar ailesindenim.
 
 
Ahmet CANBABA
NE ZOR İMİŞ

Söyle vatandaşım doğru değil mi
Girişimiz ne zor imiş A.B ye
Kutsal saydığımız şeylerden ödün
Verişimiz ne zor imiş A.B ye

Öneriler yanlış ,karışık çözüm
Önce kolum gidecek, sonra gözüm.
Bizlere gelişi kolayda, bizim.
Varışımız ne zor imiş A.B ye

Başka devletler öz, bizler elde bir
Uygulanmış bizlere şiddet, cebir
Karambola getirip‘te binde bir
Vuruşumuz ne zor imiş A.B ye

Hangi devletler çıkacak arkayı
Almasak ta olur A.B markayı
Onlardayken ipin ucu hırkayı
Örüşümüz ne zor imiş A.B ye
 
Hatalarının oluyor aması
Ara bulur,gönderirler Toması
Çifte standartlar uygulaması
Soruşumuz ne zor imiş A.B ye
 
CANBABA der demek dolmamış çilem.
Susturuyorlar etsek iki kelam.
Peki ağam, peki paşam deyip de selam
Duruşumuz ne zor imiş A.B

 

 

Ahmet CANBABA
AYDINLIK OLSUN
Bir mum yakıp karanlığa ilk adım
Atalım yolumuz aydınlık olsun
Gücümüzü mutlu birlikteliğe
Katalım yolumuz aydınlık olsun.
Vatanımın hançer sokmuş bağrına
Hesap soramamak gider ağrıma
Neyimiz var neyimiz yok uğruna
Satalım yolumuz aydınlık olsun
 Hasret kalarak özlenip yeniden
Tehlikelerden gizlenip yeniden
Tohum gibi filizlenip yeniden
Bitelim yolumuz aydınlık olsun.
Yurdumuzda askeriz bu seferde
Çare bulacağız bilinen derde
Fabrika bacası gibi her yerde
 
Ahmet CANBABA
FARKINDA MIYIZ

Kime ne satmışsak malımız bozuk
Duyarak küçüldük farkında mıyız
Gümrük birliğinden her sene kazık
Yiyerek küçüldük farkında mıyız
 
Fabrika satıp ta ne yiyeceğiz
Gelen nesillere ne diyeceğiz
Özelleştirince büyüyeceğiz
Diyerek küçüldük farkında mıyız

Kusur kapatırken atarlar maval
Elinde fırçası önünde tuval
Askerlerimizin başına çuval
Giyerek küçüldük farkında mıyız
 
İçimize akan gözyaşımızı
Hırsımızdan çatılan kaşımızı
Aldığımız borçlardan başımızı
Eğerek küçüldük farkında mıyız
 
Biz uysak ta onlar uymaz haklara
Yüreğimiz siper oldu oklara
Türk sat ile başımızı göklere
Değerek  küçüldük farkında mıyız
 
Kandırırlar bakmaz alın terine 
Ambargo koyarlar yurtta ürüne
Bizde kendimizi aptal yerine
Koyarak küçüldük farkında mıyız
 
Umutlarda kaybettik belkimizi
Yabancılar çiğnedi ülkümüzü
Devlet mafya el ele halkımızı
Soyarak küçüldük farkında mıyız

 


 

Ahmet CANBABA
KURBAN  EDİLDİ

Ağaya kul olup vatanı için
Ölen ölmeyene kurban edildi
Zalimin zulmünden kaçarak yüzü
Gülen, gülmeyene kurban edildi
 
Kor’a muhtaç yakamaz çakmağını
Her lokmada yer patron tokmağını
Elindeki bir dilim ekmeğini
Bölen, bölmeyene kurban edildi
 
Seneleri geçti boşu boşuna
Bakmadılar fakirin gözyaşına
Anlamayan geçti işin başına
Bilen, bilmeyene kurban edildi
 
Kadın onlar içinmiş el kiri de
Cevap veremez ki sorsan biride
Bir bak ülkemizdir en çok geride
Kalan, kalmayana kurban edildi
 
Alın yazısının içinde naat (1)
Şifa dağıtmaya yetmedi saat
Sırtı sıvazlanıp yalnızca vaat
Alan, almayana kurban edildi
 
Saltanat a karşı çıkan sürgünde
On binlerce şehit verdik bir günde
Yurduna askerlik için zor günde
Gelen, gelmeyene kurban edildi
 
Halkına gelecek vermek görevi
Barındırır içinde gizli devi
Yürekte yalnızca birikmiş sevi
Olan, olmayana kurban edildi.
 
Ahmet CANBABA
BEN SUSARIM

Babam anam kardaşım
Dostlarım merhaba merhaba.
Gitsem canım kalır darda.
Bir ölecek askerin var
Oğlunla gurur duy baba.
Ayrılmak ne zormuş sizden.
Son bir kere daha sarıl
Ardımdan dua et
Yalvar Allaha.
Anam gardaşım ne olur
Bu son deyip sarıl daha
Sarıl daha
Daha daha çok sımsıkı.
Biliyorum sarılmanın
Gelmez sonu.
El sallamak yaşlı göze.
Bunlar giderken söylenen.
Ya dönmeyen geliş nasıl.
Adım anıldığı anda
Bir yıkıma döner her şey
Köşe bucak dostlar ağlar.
Söylenmemiş sözüm saklı içimde.
Söylenmemiş sözüm ağlar
Mehmet ağlar satır satır.
Hani ağlama demiştim sözlüme.
Söz verdi
Sözün zoruna.
Veda demek bu son mektup
Kendini bırakma bana.
Susmak demek geleceğe
Susmak emek bu son mektup.
Birçok Mehmetlere
Sıra gelir tükenmez Mehmetler.
Makineli ölüm kusar
Neler gelmez ki hatıra.
Ama en son
Kalem susar
Ben susarım
Hasret susar
Ölüme
Babam anam gardaşım
Dostlarım merhaba merhaba.
Yıllar geçti yemin ettim
Hıncımı alacağım.
Dalıma bastılar inadına
Baş için omuz aradım
Şimdi dostsuz kalacağım
Bu haykırış ondan bende.
İlk göz ağrım değil bu
Bende acılar
Müzminleşti
Kinim ondan.
Yeminim
Ondan
Bir hainin ayak izi silindi
Toprak şimdi çakırkeyif.
Ellerim kalem tutmuyor babam
Yanı başımda
Şehitler var canım acır.
Şimdi yas tutmak zamanı
Üzüntü bende at başı.
Ben sussam ağlar yüreğim.
Sarıldım sımsıkı öfkeme.
İçime akarken gözyaşı
Zor veda edeceğim.
Biliyorum mektubumun
Gelmeyecek sonu.
Kalem susar
Ben susarım
Hasret susar
Ölüme 

 


 

Ahmet CANBABA
BEN YOKSULLUĞUMU ÖZLÜYORUM

Umut ekmek arası bir düş.
Hayat verecek bir iksir gibi
 
Seni düşünmek ve hissetmek.
Ve soluksuz bir rüya gibimsin gecemde.
 
Unutulmuş seslerimle bir köşede
Bir esintiye teslim olurdu güzelliğin.
 
Yaranmaya geç kalmış sevgide
Sıramı savardım sevmelerde,
 
Sıramı savardım düş kurup.
Bakışlarımızla ödeşirdik
 
Saygı sanırdık utanmaları.
Yüz kızarmalarına yenik düşerdi
 
Yüreklerdeki sevdalar.
Ben örfümü özlüyorum.
 
Bütün yüzlerin gülmediği
Gecikmiş bir ayrılık
 
Gecikmiş bir sabır
Yabanıl dağ kuşları yüreğinde
 
Ürkek ve tedirgin.
Yitirmelerinden belli baharlarını.
 
Kırılmış bir dal ucu arar
Konmaya kendi yalnızlığına.

Hani lepiska saçları çocukluğunun
Karşılıksız sevgilerden çıkardın yoluma.
 
Yaşlandığımızı bilmezdik zaman içinde
Ölümler çoğalırdı farkında olmadan.

İçlerinde sevgi taşıyan
Bağışlayan sözler gülümserdi dudaklarda.
 
Ben senin feri kaçmış mavi gözlerini görmesem de
Renksiz bir sevginin ışığı vuruyordu gözüme.
 
Ölümsüz dokunuşlardı
İki okyanus mavisi gözlere.
 
Sessizdi eller.
Çocuk hırçınlığında
 
Ve susmayan ağıtlarda
Büyüyen bir geleceği taşırdık
 
Sevgimizle suladığımız yüreklerimizde.
Ben çocukluk aşkımı özlüyorum
 
Ne arabam vardı
Ne villam yatım eskiden.
 
Ayakta kalmaktı yaşamak
Ölüme ayak sürüyüp.
 
Sıkımı askerlerimi öldürecek biri
Halkımı düşman belleyecek.
 
Cezası ölümdü be yapanın.
Hangi devlet niye astınız mı derdi.
 
Onurumuz vardı be eskiden.
Aslına dönsün be ne varsa
 
Bir rüyadan uyanır gibi.
Varsın hep yoksulluğa yüreğini aralasın yaşam
 
Komşu gözlerin kem bakışlarında bile
Bir mutluluk vardı be
 
Beyazlar yamalıydı, çatılar çaresiz.
Ne perişanlıklar damlardı yağmurla
 
Bir anamın şefkati vardı
Kardeşlerimin güler yüzü.
 
Ben gecekondumu,
Ben yoksulluğumu özlüyorum

 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

07 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÇAYCI Üzeyir Lokman 1949 <İç Mimar-Ressam-Yazar-Şair>
Üzeyir Lokman ÇAYCI 1949 yılında Türkiye'nin yeşilliği ile meşhur Bor ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı ilçede tamamladı. Sonra, üniversite giriş sınavı yanında ikinci bir sınav daha kazanarak Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu'na girdi. Bu okuldan 1975 yılında iç mimar ve endüstri tasarımcısı olarak mezun oldu.
Bunun haricinde Fransa'da da birçok mesleki ve sosyal alanda eğitim gördü, çeşitli diplomalar ve sertifikalar almaya hak kazandı.
Yaptığı özgün çalışmalar bilenlerin dikkâtini çekmekte gecikmemiş sergi, dergi ve mecmualarda kabul gördü. Mezuniyetinden sonra Koç Holding Demir Döküm Fabrikaları Araştırma-Geliştirme bölümünde çalıştı.
Deniz - Asteğmen olarak yaptığı askerlik hizmeti süresince, arkadaşları ile birlikte, çeşitli tarihi eserlerin (heykel, rölyef, vs…) kurtarılmasına ve daha sonra da Beşiktaş Deniz Müzesinde sergilenmesine katkıda bulundu. 14 yaşından itibaren yazdığı şiir ve hikâyelerle çeşitli gazete ve dergiler kendisine büyük ilgi gösterdi.
Basın, dergi ve antolojiler onun içtenlik dolu kreasyonlarına kucak açtı. Tanınmış çağdaş Türk şairi Ümit Yaşar OĞUZCAN'dan gördüğü yakın ilgi onu önemli platformlara taşıdı. İstanbul Beyoğlu'nda emektar şairlerin de üyesi olduğu Esir Kulüp'ün müzikli şiir gecelerinde ve Kazaplanka Türkiye şairler derneği lokalinde şiirlerini yıllarca okudu ve takdir gördü. Bugün şiirleri Fransızcadan da Almanca, İtalyanca,Portekizce, İspanyolca, İngilizce ve Romanya dillerine kendisini sevenler tarafından çevrilmiştir. Halen, alçak gönüllü ve kompetan Yakup YURT' tan aldığı destek ile, Üzeyir Lokman ÇAYCI çalışmalarını Fransa'da sürdürmektedir.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Üzeyir Lokman ÇAYCI
YAZ KARDEŞİM

Uzun ve ince bir yolda kanat çırpan yaralı kuşları
Atıkları, kirlenen denizleri, havayı, can cekişen doğayı
Unutulan dostlukları, acı hatıraları
Aklından geçen bütün duyguları
Yaz kardeşim yaz…
 
Zamana kurşun gibi düşen ağrıları
Anlamsız sevdaları, karşılıksız aşkları
Seni çılgına çeviren kusurları, suçları, suçluları
Horlanan özürlüleri, çocukları, anaları, yaşlıları
Yaz kardeşim yaz…
 
Belirsizliklerde eriyen yaşlı çocukları
Savaşları, işgalleri, kuşkuları, korkuları
Özlerinden koparılan şehirleri, insanları, hayvanları
Açlıkları, susuzlukları, uykusuzlukları, umutsuzlukları
Yaz kardeşim yaz…

Yolsuzlukları, vurgunları, kalpazanlıkları, hırsızlıkları,
Saygısızlıkları, sevgisizlikleri, seviyesizlikleri, ihtirasları, hırsları
Zorlukları, olumsuzlukları, tertipleri, iftiraları,
Hukuksuzlukları, bölücülükleri, ayırımcılıkları
Yaz kardeşim yaz…
 
Anlaşmazlıkları, cambazlıkları
İhmalleri, ilgisizlikleri, dertleri, hastalıkları,
Kazaları, afetleri, cinayetleri, kurbanları,
Unutkanlıkları, aptallıkları
Yaz kardeşim yaz…
 
Hasret türkülerini, özgürlük şarkılarını,
Kahramanlık destanlarını,
İhanetleri, hainlikleri, soğuklukları, ayrılıkları, aykırılıkları,
Üstümüze çöken kara bulutları
Yaz kardeşim yaz…
 
Hissiz Avrupa’yı, isgalci ve sömürgeci Amerika’yı
Onun bunun maşası olan yöneticileri, korkulukları
Şuursuz kalabalıkları, gaflet yüklü politikacıları,
Dost, akraba tanımayan çıkar düşkünlerini, bencilleri, oyuncuları
Yaz kardeşim yaz…
Paris, 06.06.2009
 

 

 

Üzeyir Lokman ÇAYCI
SUSMA MEHMET!

Perde açılır…
Bir asker bir bayrakla sahnenin ortasındadır.
Masa üzerinde kutsal kitap, toprak, Tarih kitabı ve Anayasa bulunmaktadır.
Vatandaş bağırarak içeri girer :
Üzerimize ölü toprağı mı serpildi?
Özümüzdeki kutsallıkları kim aldı?
Konuş Mehmet… Ne olursun susma mehmet!
 
Vatandaş :
Susma Mehmet gerçeklerden söz et!
 
Mehmet :
Yağarsa bir partinin
Ya da din tüccarlarının kuruntuları
Milletin üstüne
Gök kızarır… yer titrer
İnsanlar üçüncü plana atılır
Haksızlıkların resimler yapılır
Ağlaşır insanlar.
Beddualar yükselir...
Acılar üstüne
Türküler söylenir !
Şiirler yazılır...
 
Vatandaş :
Susma Mehmet çarpıklıkları anlat!
 
Mehmet :
Kimi onların arkasından gider
Kimi de haksızlığa uğrar
Suçlanır
Tutuklanır
Cezalar verilir
Hapishanelere atılır
Huzurdan… eğitimden… güvenlikten
Hiç bahsedilmez
Behtemsizlik ön plana çıkar
Yolsuzluk, hırsızlık her tarafa yayılır!

Vatandaş :
Susma Mehmet gafilleri tanıt!
 
Mehmet :
Baykuşlar gibi
Dış güçler tüner devletin üstünde
Değerler yok edilir
Tarih yağmalanır
Geçmiş yargılanır
Zalimler alkışlanır
Hainler konuşur
Güçler susar
Kuvvetler dumura uğratılır!
Kahramanlar suçlanır!
 
Vatandaş :
Susma Mehmet zalimlerden bahset!
Mehmet :
Bigisiz insanlar yetkilendirilir
Çapulcular iş başına getirilir
Bilginler, alimler, gözde insanlar dışlanır
Yetkiler kötüye kullanılır
Kazalar, olaylar ve cinayetler artar
Musubetler insanların üzerlerine çullanır!
 
Vatandaş :
Susma Mehmet hainleri ifşa et!
 
Mehmet :
Düşünceler paslanır
İnsan sevgisi gündemden kalkar
İdrak kaybolur
Atatürkçülük rafa kaldırılır
Bayrak, toprak ve kitap
Kutsallıklarını kaybeder
Bağımsızlık önemsenmez
Yarınlar hiç düşünülmez
Devlet ve kurumlar itibar kaybeder
Demokrasi boşluğa düşer
Anayasa ihlal edilir
Dayanaksız kalır egemenlikler
Cumhuriyet sallanır!
Ülkeyi koruma ve kollama duyarlılığı
Silinir düşüncelerden...
Ortada
Ne dil...
ne din...
ne millet...
Ne de Ordu kalır!
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

08 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÇETİN Abidin
1954 yılında Karakeçili Mahallesinde doğmuşum. Tanyeri İlkokulu,Eti Ortaokulu,Çorum İlköğretmen Okulu,Urfa Lisesi, Anadolu  Üniversitesi Açık öğretim Fakültesini bitirdim. 8 üniversite sınavından 1'ini kaybettim.  1981  yılında hem Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisini  hem de Yurt Dışı Öğretmenlik sınavını kazandım. Yurt dışını tercih ettim. 3 aylık Ankara Fransız Kültür Merkezinde   yürüttüğümüz Fransızca Kursundan sonra Ağustos  1981  sonunda Fransa'ya gittim. Strasboug- Basrhin'in ilçesi  Hafuenau'da 5 yıl Türk işçi çocuklarını  okuttum. 1996 Temmuz sonunda yurda döndüm. 1972-73 yılında Urfa  M. Şehitlik İlkokulun da göreve başladım.  Sonra  Bilecik Yaylacık Köyünde göreve devam ettim. Ankara  Dil Tarih Coğrafya  Fakültesine  kaydoldum. 
Öğretmenlikten 1 yıldan fazla ayrı kaldım. Çorum Merkez Kumçelteği,Narlı,Taşpınar,Ayvalı köylerinde öğretmen olarak çalıştım. 4 yıl da Merkez İnkılap İlköğretim okulunda görev yapıp Ağustos 1998 tarihinde emekli oldum.  Ekim 1998 tarihinde Çetinler Büfe-Marketi açtım.  İlkokul sıralarında öğretmen olmayı istemiştim. Çocuklar,kır hayatı, tabiat bilgisi,tarım işleri,ustalık,öğretmenlik sürekli ilgimi çekmişti. Öğretmen olmasaydım ;oto tamir ustası olmak isterdim. Hayallerimi gerçekleştiremedim. Yaratılış,yasalar, yönetmenlikler, çevre, toplum, insan  ortamı buna engel oluyor.  Bilim  ve doğruluk geçmiyor. Öğretmenlikten başka, marangozluk,tamir - bakım işleri ve nihayet  bakkallık yaptım. Gördüğüm tek şey yasal zorbalık, bilimsizlik,mantıksızlık, adaletsizlik, insan ve haklarına  karşı  saygısızlık.  Türkiye'nin  ve Türk Milletinin her türlü maddi -manevi zenginliğe, varlığa sahipolduğu,ancak kurulu toplum düzeninin " Hayatta en hakiki mürşit ilimdir ! " gerçeğinin tersine çalışması sonucu insan toplum- çevre sorunlarının  çözülmemesi  ve  milletin  yerinde sayması,geri bırakılması...   Başımızdan  her  gün geçen olaylar bunlar. 
Öğretmenlik  mesleği  ve  diğerleri insana herhangi bir yarar sağlamamaktadır. 
Her türlü yararı  zeka,kabiliyet,zaman,zemin, fırsatları değerlendirebilme,geniş düşünme,bilgi ve haber alıp yorumlayabilme,güç ve becerileri sağlamaktadır. En son ve en önemlisi de kader-talih-kısmet denilebilir. Ancak yarar ve başarı için geniş bir çevreye ihtiyaç vardır. 
Şiir yazmaya  beni  kimse  teşvik etmedi. Beni  benlik teşvik etti. Yani;yaratılış. Okuma, öğrenme,araştırma merak ve hevesi. İttihad, Bugün, Tercüman, Zaman, Akit  ve  diğer gazeteleri,TV programlarını izledim. Önce şiirle,sonra nesirle tenkit yapmaya başladım. Din,ahlak,dil, tarih, coğrafya, töre bilgileriyle  saptırılmış, sömürülen,kullanılan bilgileri ve gerçekleri karşılaştırarak rahatlamaya çalıştım. Şiire Urfa'da Azerbaycan ve Azerbaycanlılar yani Dış Türk'lere ilgili yazmaya başladım  Hiçbir yerde yayımlamadım. 
Şu  anda yazı yazmaktan dolayı herhangi bir ödül almadım. Almak ta istemiyorum. Yalnızca bilgi ve gerçeklerin insanlarca öğrenilmesi için yazı  yazıyorum. Herhangi bir kitabım basılmadı, ileride belki.  Şiir  ve  eleştiri  çalışmaları yapıyorum. 
Çorumlu  2000  dergisinde şiirlerim yayınlanıyor. Ülküm, amacım,gayem : İnsanlara, Müslümanlara  ve  töreli  Türklere önce  Manevi, sonra maddi  hizmettir. Bu ancak bireysel değil , toplumsal  çalışmalarla   gerçekleşebilir.  Milletin  Kalkınması için, Müslüman Türk oğullarının,din,dil,tarih ve töresini,tarihi ülkü ve görevini öğrenmesini diliyorum.
Internet’te Yazarımız http://corumlu2000.dergisi.info  Dergimizde yazıları yayınlanmıştır.
 
 
Abidin ÇETİN
ALLAHUEKBER YOLU

Rus ayısı vurup gelmiş
Sıcak hayal kurup gelmiş
Mehmet hasta, sorup gelmiş
Sarıkamış kışta kalmış
Mehmetçikler düşte kalmış
 
SARI GELİN inilemiş
EBUL HASAN banılamış
Urus Türkü günülemiş
Sarıkamış kışta kalmış
Mehmetçikler düşte kalmış
 
Sarıkamış ney mi oldun?
Enver Paşa bey mi oldun?
Vatansever şey mi oldun?
Sarıkamış kışta kalmış
Mehmetçikler düşte kalmış

Alman'a yaranamadık
Buzlarda barınamadık
Soğuktan korunamadık
Sarıkamış kışta kalmış
Mehmetçikler düşte kalmış
 
Urus top atmış Hasan'a
Ha Hasan'a ha da sana
Geri dönmüş ürke, yana
Sarıkamış kışta kalmış
Mehmetçikler düşte kalmış
 
Ermeniler mezar sökmüş
Yaşlı-genci çakıp yakmış
Uluçınar'ımız yıkmış
Sarıkamış kışta kalmış
Mehmetçikler düşte kalmış
 
Batı-Kuzey birlik olmuş
Türkü sahipsiz mi bulmuş
Sömürücü dersin almış
Sarıkamış kışta kalmış
Mehmetçikler düşte kalmış
 
Şehid olmuş Mehmetçikler
Demişler; "Allhuekber!
Ruhumuzu Nur'a gönder!"
Sarıkamış kışta kalmış
Mehmetçikler düşte kalmış
27.12.2006
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

09 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

ÇETİN Ahmet

Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı

 

 
Ahmet ÇETİN
ŞEHİT ANASINA

Ey mübarek anne,baba ! Ne mübarek zatsınız.
Bu güzel cennet Vatana evlat yetiştirdiniz.
Davullar,zurnalarla askere siz gönderdiniz.
Sanki düğüne gider gibiydi MEHMEDİMİZ.
 
Çelik bilekler silah kavradı;kartal bakışlar pusuda.
Gözlüyordu düşmanını fırsat vermeden korkusuzca.
Tüm sevdiklerinin duası her zaman arkasında.
Aynı anda şehit olan arkadaşlarının da yanında.

Nasıl dayanacaktı gençliğinin baharında.
Şehit olan evları bayrak sarılı tabutta.
TÜRK MİLLETİ kin gütmez,fırsat kollamaz ama,
Tüm otuz bin Şehit vermiş bu Yurda,bu Vatana.
 
Yaşayan bilir beyler,çekmeyenler bilmez.
Şehitlik güzel şey ama,gidenler geri gelmez.
Tek MEHMETCİK kalana dek,bu VATAN bölünmez.
Milyonlar bir ağızdan diyor Şehitler ölmez.
 
OZAN AHMET her zaman hürmetle sizi anar.
Unutmak ne demekmiş. Ar ederim ar.
Milyonlarca melekler gökyüzünde secde eder.
Yüce Peygamber,dualarla sizi bekler.
23-05-1999

 


 

Ahmet ÇETİN
ŞEHİTLERİMİZE

(05-06-1997 Irak’ta Şehit olan 11 subayımızın anısına)
sen rahat uyu ey Şehit kardeşim !
sen ve ben tek kaldık sırdaşım.
Birde unuttum;var bir sırdaşım,
Bozulmasın diye canını verdin.
 
Keşke bende verseydim bu aciz bedeni,
Rabbim yazmamış,layık görmedi beni.
Beşikte beben,yuvada eşin bekler seni.
Namusun için,kanını verdi

Hasret kaldın anana ve babana,
Onlar dualarını esirgemediler sana,
Ulu Camide kılınan namazına,
Sadece çekilmiş bir resmin vardı.
 
Silah arkadaşların gözyaşı döktü,
Anneler,babalan hep ağıtlar yaktı,
Tabutun Al Bayrağı sarıp ta taktı,
Son nefesinde Vatan sağ olsun dedin.
 
OZAN AHMET der ki;Vatan bölünmez.
Üç beş çapulcuya,iman dilenmez,
Şehit kalbimizde;Şehitler ölmez,
Vatanı sevenler,bir olsun dedin. 05-06-1997
 
 
Ahmet ÇETİN
BİR POLİS NEFERİNE !

Bir köy çocuğuydu,polis olmuştu.
Vatanı yoluna can koymuştu.
Severek aşiyanla talip olmuştu,
Lakin,umduğunu bulamadı gardaş.

Gece,gündüz demeden çalışıp durdu.
Bayramda,seyranda hayaller kurdu,
Ana,baba,kardeşini rüyada gördü,
Rüyada hasretini giderdi gardaş.
 
Herkes eğlencede keyif çatmakta,
Benim polis kardeşim günü saymakta,
Maaşını alıp murat etmekte,
Bir türlü murada eremedi gardaş.

Vatandaş her zaman güler yüz ister.
Gülse bile vallahi,yalandan güler.
Ne kadar üzülse de sineye çeker,
Bir türlü gerçekten,görmedi gardaş.
 
Sabır ve sağduyu bizim ilkemiz.
Can,baş koyduğumuz bir tek Ülkemiz.
Her nedense çok sabırlı bin Milletiz,
Sabrete,sabrete kar olduk gardaş.
 
Yeter artık,canımıza yetti.
Kahpe bir kurşuna hedef olup gitti.
Bir tabut,bir bayrağa sarılmak yetti,
Bizim için tek dava Vatandır gardaş.
(Polis Şehitleri anısına)
23-04-1996
 

 

 

Ahmet ÇETİN
YA SEV YA TERKET

Bizim bu diyar kardaş,bu bizim memleket.
Pervasız konuşuyor diyor ki:Sabret !
Sabredelim amma,lakin sonumuz felaket,
Ya istiklâl. Ya ölüm diyip karar et.
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !
 
Her gün bir asker,bir polisimiz şehit oluyor.
Bu komünist köpekler Şehitlik bilmiyor.
Şehitlik bizim için şereftir,hasiyettir,
Allah’ın bu imkanını tanımayanı lanet et.
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !

Unutma arkadaşım,hesaplar yapılıyor yine senin üstüne.
Uyan artık,uyan ! Bak düşmanına,dostuna.
Pervasızca,gamsızca oturmuşsun tahtına,
Neme lazım deme artık,sonumuz felaket,
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !
 
OZAN AHMET artık ne söylesin şu anda,
Ne söylerse söylesin,hainler yine planda.
Kursalar da tuzaklar,canımız feda bu Yurda,
Vatana,dine,bayrağa canı terk et,
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !
 
Çin Settin de,Kafkaslar da atalarımız nam saldı.
Onları gittikleri yerde adalet hep yer aldı,
Tüm dünya milleti Vallahi örnek aldı,
Böyle bir milletin varlığına dua et,
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !
19-06-1996
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

10 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÇOBAN Ayşe 1953-2006
1953 te Çorum'un Ovakarapınar köyünde dünyaya gelmişim. Evli  ve  üç çocuk annesiyim. İlkokulu doğduğum köyde bitirdim.Yıllar sonra Çorum Bahçelievler  Ortaokulunu dışarıdan bitirdim.
Halen Açıköğretim lisesine devam etmekteyim. İlkokul  sıralarında  hayalim öğretmen olmaktı.  Tüm çabalarıma rağmen nasip olmadı. Ama okuma hevesi hep içimde kaldı. Okumanın yaşı olmadığına inanıyorum. Meslek olarak seçim yapmadım. Ama güzel sanatlar dalında yetenekli olduğumu söylerler. Mimar Sinan Halk Eğitim Merkezinden  kuaförlük dalından 3 belgem var.  Yaşam tarzım bana sağlıklı kalmayı sağlıyor.  Görüyorum ki,buna yeni yetişen gençliğin ihtiyacı var.   Demek  istediğim gençliğin  şu beş önemli unsura ihtiyacı var.  Bunlar : azim, sevgi,saygı,inanmak ve güvenmektir.  Beni şiir yazmaya teşvik eden biri olmadı. Bu özelliğimin bana Allah'ın bir lütfü olduğuna inanıyorum.  İlk şiirim   Çorum Lider Gazetesinde yayımlandı.  Sayın  Abdullah  Ercan'ın derlediği Çorumlu  şairler  adlı kitabın 2. Baskısında 4 şiirime, Sayın Mahmut Selim Gürsel'in  Çorum  1997  adlı çalışmasının Çorumlular bölümünde   kısa  hayat hikayem ve  Şiirlerde Çorum   bölümünde iki şiirime yer vermiştir. Çorumlu 2000 Dergisinde ve mahalli basında şiirlerim çıkmaktadır. 
1995 in " Sevgi ve Hoşgörü Yılı "   olması nedeniyle " Bir Dünya İsterim "  adlı şiirim ödül almıştır. İdealimde çocuklarımın dürüst ve sağlıklı olması vardır. Allah'ın izniyle bunu başaracağıma inanıyorum.
" Çiğ Taneleri" adlı şiir dosyamın Temmuz 1999 tarihinde basılmıştır. Bu yıl içinde kitabımı geliştirerek 2. baskısını yapmak arzusundayım. Kafiyeli  ve  serbest  şiirlerin  yanı sıra henüz yayımlanmamış  anılar  ve  gerçek yaşamdan hikayeler olmak üzere düz yazılarımda bulunmaktadır.
Vaktin  nakit   olduğu günümüzde birazcık düşünülürse eğer,emeklide  olsak  yolun sonunda değil,başında olduğumuzu, daha çok  işlerin bizleri beklediğini göreceğiz. Diyorum ki;  bırakın  şu  adam sende boş ver  demeyi. Tembelliği  bırakın,pasiflikten kurtulun. Oysa  boş  vaktimiz de yok,geçirilecek zamanımız da.   Gafletten  sıyrılıp  bu  dünya hepimizin demeliyiz,bu  vatan bizim,bu bayrak ,bu devlet,bu millet  bizim.  Biz Türk Milletiyiz. Çalışkanız, çalışmalıyız. Bilinçsizce Türk Milleti değil mi diyen kendini bilmezler : Yüce Allah'ın  sırlarla  dolu olan bu güzel evrende sağlıklı  yaşamak için  aklı  başında  her insanın  aktif  olup,karınca  kararınca sen,ben demeden  yeni  yetişen  gençliğe güzel bir dünya bırakmamız hayırlı olur diyorum.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirleri yayınlandı.

Not: Bana yayınlamak için verdiği şiirlerini yayınlamaya devam edeceğim. Ruhun şad olsun ! Mahmut Selim GÜRSEL

 
 
 

Ayşe ÇOBAN
KÖPRÜ

Gurbet ellerde okumak için,
Bin bir sıkıntıyla kayıt oldular,
Ayrılık acısı,sıla özlemi,
Geçti yavaş yavaş huzur buldular...

Yurtlar kayıt açtı vakfımız kucak,
Sağ olsun Milletim,sönmez bu ocak,
Vatana Millete,hizmet sunacak,
Hakk rızası için görev aldılar...
 
Halktan vakfımıza bağışlar geldi
Okullar açıldı,yurtlar yükseldi.
Nice gariplerin yüzleri güldü,
Teşekkürler deyip memnun kaldılar.
 
Aynalarda gördüğümüz yüzleri,
Karanlığı boğacaktır sözleri.
Dua edip anacaklar sizleri,
Demet demet güller ile geldiler.
 

 

Ayşe ÇOBAN
KÜTÜPHANE

Kütüphane deyince aklıma tarih gelir.
Tarihin kıymetini ancak yaşan bilir.
Vatan ve Millet için düşünüp de yarını,
Şehitler kanı kokan bu cennet diyarını.
 

Oku da öğren yavrum ! Al kitabı yanına,
Şimdi nöbet sendedir,çiğnetme düşmanına
Eğer ölürsen Şehit,kalırsan Gazi bize,
Sütümüz helal olur,emek görünmez göze !

Çalışın ey yavrular ! Çalışın bu hanede.
Umudumuz sizsiniz olmayın meyhanede,
Ufuktan doğan güneş gibi parlak ve sıcak,
Yürüyün ileriye dünyaya açın kucak.
 

Nice aydın yazarlar gece,gündüz demeden
Çalışmış bizler için,sıcak lokma yemeden.
AYŞE ÇOBAN diyor ki : Atalardan hitaplar,
Dolaplarda kalmasın bilgi dolu kitaplar.

 

   
Ayşe ÇOBAN
ALEV GİBİ

Sıyrılır göklerden o siyah perde,
İlahi “Nûr”uyla sökerken şafak,
Şehitler şad olur bu güzel yerde,
Destandır dillere bir avuç toprak.

Mehmet’ler beklerken Akif’i ansın,
Göğsü ay yıldızlı bedende cansın,
Uğruna Ata’mın döktüğü kansın,
Yeter ki;dalgalan sen canım Bayrak.
 
Sen dalgalanırken yaşıyoruz biz,
Gökten kopup gelmiş bağrındaki iz,
Dil uzatanlara çoktürürüz diz,
Sönmez aşkın alev gibi yanacak.
 
Yurdumun üstünde kırmızı gülsün,
Canımız fedadır tüm dünya bilsin,
Vatanım,milletim senle yücelsin,
Türk’ümün simgesi Bayraktır ancak
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

11 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

DEMİR Salim

Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı

 

 
Salim DEMİR
TÜRKİYE'M

Sevgisi içimde coşar sel gibi
Bir baştan,bir başa benim Türkiye’m
Baharı yazıyla,Cennete benzer
Dünyalara değer,canım Türkiye’m.
 
Bütün güzellikler mevcuttur sende
Herkesin gözü,gönlü üstünde
Bulunmaz bir eşin dünya yüzünde
Ay Yıldızlı Bayrak kanım Türkiye’m.

Denizler kilidi,boğazları var.
Dünyada haykıran orduları var
Aşıklar,şairler,ozanları var.
Gönüllerde destan,şanım Türkiye’m.

Üç tarafı pırıl pırıl denizler,
Çağlayan ırmaklar,güzelim göller.
Türkü çalar,türkü söyler bu diller,
Geçmişim,geleceğim,ünüm Türkiye’m.
 
Bu Vatan içir çarpar bu gönül,
Öter kuşlar,şakırdar bülbül.
Kırlarda açar menekşe,sümbül,
Burcu burcu kokar tenin Türkiye’m.
 
SALİM bu Vatanla beraber yaşar,
Düşmana karşı cepheye koşar.
Kükrerse yiğitler,meydanlar taşar.
Yiğitler yatağı,canim Türkiye’m.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

12 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

ERGÜL Hamit

Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı

 

 
Hamit ERGÜL
KUTSAL BİR DÜĞÜN

Tarihinle yaşa
Dostluğunla öğün
Kahramanlıklarınla yüksel
Budur bizim için kutsal bir düğün...
Koşma sakın
Boş hayallerin peşinden...
Sevgi taşı her yana
Birlikle dirliğe giden yolu
Gaflete düşerek
Kaptırma düşmanına.
Hiç bir zaman
Oyuna gelme
İşgaller kuşatırken çevreni
Zulüm ve kan
Bilinmezliklere götürürken seni
Duyarlı ol, sahip çık vatanına.
Bu topraklar uğruna
Tek bir bayrak altında
Can verdi atan senin
Silkin, kendine dön... uyuma dipdiri ol.
Koskoca bir milletin ferdisin sen
Sarıl, sev, saygı göster dostuna.
 
Çok iyisin, asilsin, yücesin
Başka türlü seni düşüomek mümkün değil...
Değerlerine sahip çık
Ne ayakaltlarına düş, ne de eğil...
 
Canımsın,
Dostumsun, kardeşimsin
Her şeyimsin sen benim.
Ne olur katilleri lanetle
Ölmesin biricik bebeğim...
Bayrağımsın, vatanımsın
Beni gökyüzüne yükselten direğim.
 
Tarihinle yaşa
Dostluğunla öğün
Kahramanlıklarınla yüksel
Budur bizim için kutsal bir düğün...
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

13 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

GÜLTEPE Şükrü 1950 <Yazarımız>
Çorum Merkez Ahmatoğlan köyünde 05,02,1950 yılında doğdu. Ilk okulu  köyünde tamamladı. Orta ve lise öğrenimini Çorum’da yaptı. Askerlik dönüşünde 06,04,1974 tarihinde Çorum Ortaköy ilçesinde göreve başladı. 20,07,1974 tarihinde Kıbrıs Çıkartmaları için ihtiyat olarak askere alındı. 
Bu görevden dönünce aynı görevde çalıştı. Çorum Merkez İlçe adliyesinde bir müddet çalıştıktan sonra emekli oldu. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergimizde http://corumlu2000aylik.dergisi.info ile Sarı Çiğdem Şiir Defteri'nde http://saricigdemsiir.dergisi.info  çalışmaları yayınlanmıştır
 
 
Şükrü GÜLTEPE
YÜCE DAĞ BAŞINDA YİĞİT MEHMETÇİK

Yüce dağ başından inemez oldun
Yedim kurşunları dönemez oldum
Ağlıyor gözlerim silinmez oldum
Yollar uzadı bulamaz oldum.
 
Anne, baba elbet bir gün gelirim
Mektup, telefonla haber salırdım
Vadem yetmez ise geri dönerim
Mehmetçiğiz öcümüzü alırız.

Vatan bizim cephelerde yürürüz
Düşmanların izlerini süreriz
Atatürk’ün ilkesinde gideriz
Toprağıma göz dikeni vururuz.
 
Mehmetçik emrini alır koşarsa
İlhamını inanç ile gönül coşarsa
O sarp kayaları durmaz aşarsa
Bu Vatan bizimdir asla vermeyiz.
 
Mehmetçiğiz toprağımız vermeyiz.
Kalleş teröriste boyun eğmeyiz
Hedefleri vurmadan geri dönmeyiz
Bu Vatan bizimdir asla vermeyiz.
 
Şükrü der ki toprağımı böldürmem
Semalardan bayrağımı indirmem
Tehditlere hiçbir zaman aldırmam
Bu Vatan bizimdir asla vermeyiz.
15/12/2007
 
Şükrü GÜLTEPE
ATAM KALBİMİZDESİN

Atam seni çok özledik,
Yollarını hep gezledik,
Eserini hep bekledik,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Vatan için çok çalıştın,
Bütün engelleri aştın,
Gerçek huzura kavuştun,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Cumhuriyet lâiklik yolun,
Sahip çıktı Anadolu'n,
Zaferinle açtı gülün,
Kalbimizdir senin yerin.

Türk Ulusum çalış dedin.
Menziline eriş dedin,
Doğru yolda yarış dedin.
Kalbimizdir senin yerin.
 
Kanun,nizamları yazdın,
Nice menzilleri kazdın,
Ulus,ulus diyar gezdin,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Varlığını hep özledim,
Atmış iki yıl gözledim,
Eserlerin sergiledim,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Haksızlığa karşı durdun,
Düşmanlara hesap sordun,
Cumhuriyeti sen kurdun,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Türksün çalış,öğün dedin,
Haklıları savun dedin,
Bayrağımız kanın dedin,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Eserlerin saysam bitmez,
Ne söylesem ,sözüm yetmez.
Hasretin gönlümde gitmez,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Atam senin izindeyiz,
Duygu dolu sözündeyiz.
Seni seven yanındayız,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Düşmanları Yurttan attın.
Cephelerde karda yattın.
Eğitimde devrim yaptın,
Kalbimizdir senin yerin.
 
GÜLTEPEYİM gönlüm çağlar.
Yokluğundan kalbim dağlar,
Türk Ulusu sana ağlar,
Kalbimizdir senin yerin.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

14 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

GÜRSEL Mahmut Selim 1947 <Emekli Kütüphane Md. Yr. Gürsel Yayınevi Sahibi, Yazar, Çizer, Çeker>
1947 tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum evine giderken doğmuşum. Babam Eminsu Ali Rıza Gürsel, annem ise Fahriye hanımefendi idi.  İlkokula İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara Yenimahalle Orta okulunun birinci sömestrsinde babamın emekli olmasından dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna devam ettim. Babamın "oku da oğlum ceketimi satar seni okuturum" diyerek bana yaptığı nasihatleri ters tepki yaptı, okumuyorum diyerek okulu birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın yanına girdim.  Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967 tarihin de askerlik dönüşü, Ankara Emniyet Müdürlüğüne teknisyen olarak göreve başladım.  Ortaokulu dışarıdan 2 yılda bitirdim 1972 tarihinde polis memuru olarak Ankara'da çeşitli şu beler ve kara kollarda çalıştım.
16 Eylül  1973  tarihinde  Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim.  1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak geçtim.  Dışarıdan Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim. Kendi kendime Osmanlıca’yı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel  Sanatlar Galerisinde ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim.
3.  8. 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına atandım.  1990 tarihinde  kütüphanelerdeki kitapların tasnifi ile ilgili 10 yıllık bir araştırmamı "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)"kitap haline getirip Kültür Bakanlığına sundum. Kitabımdan Türkiye'deki bütün Kütüphanelere dağıtılmak üzere 1000 adet satın aldılar.  Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım beni çok yıktı. Fakat bu üzüntümün boş olduğunu zamanla gördüm. Rabbimin izni ile Hacca gitmek nasip oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile oldum. Mesleklerin insanlara sağladığı maddi avantaj olarak, evinizi geçindirecek, namerde muhtaç etmeyecek avantajından başka, manevi olarak; sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat okulundan öğrenmiş oldum.
İdealim: Çorum'a  tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane kazandırmaktır. Bu idealim yüzünden tayinim çıktı. Emekli Olunca Gürsel Yayınevini açtım. Yayımlanmış çalışmalarım bulunmaktadır. Bunlar: 
" Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) ",  "Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar", 
"Çorum 97" ve  "Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergisi 63 sayı basıldı ve Bu sayfalardan Internet'te yayınlanmakta"“Çorum 2002”  
"Menakıb-ı Koyun Baba 2004 "Hacım 2007"İnternette yayımlanan sitelerim:
http://corum.name
http://corumlu.com
http://dergisi.info
http://buadresim.com

 

 
Mahmut Selim GÜRSEL
NE DEMEK BU?
Komşumu yakmaya
Bombaları atmaya;
Onu yıkma mı hakkım
Yoksa yolladılar mı?
Sakal saç ile bir,
İtler ile atlar dalaşır
Patlattılar mi yanımızda;
Meydan tek amaç hiç!
Dağlara yollarlar bizi
Pis olan topraklar için
Kanımızla temizleriz
Her şey var, ölüm yok!
Vatan içinde isem ben,
Şehit ya da gazi;
Elin topraklarında isem
Bok yoluna gitti Niyazi!
Ecrini verir karar veren
Mahşer denen yerde
Biz ölür isek elin elinde
Hesabını verir HAK'A
Hak ta verir benim hakkımı
Mahşeri kalabalıkta!
19/09/2016 0,50

 

 

Mahmut Selim GÜRSEL
BU VATAN BİZİM

Bu vatan bizim Ey Türkoğlu Türk!
Uyan artık uykundan sen;
Üzerindeki ölü toprağını silk.
Gözlerini para pul ile boyayanları
Gör artık bunları iyi tanı;
Bunların kim olduğunu söyledi
Mustafa Kemal Atatürk;
Oku onun gençliğe hitabını!
 
Ülkeme Dostuz diye yaklaşanlar,
Ülkemi kime neye pazarlarlar?
Bu pazarladığın vatan senin mi?
Bu Vatan Türkiye Türkün mü?
Sen Türkiye’de yaşar isen,
Türksün bunu bilmez isen,

Sen ki Türkü sevmez isen
Bu ülkede bulunman neye ki?
Bana ne istiyorsun açık söyle!
Sana öneriliyor sınırlar,
Osmanlı Devletisin diye,
Geçmişteki sınırları mı?
Geçti onlar inan öyle.
Sana oraları verelim diyenler
Elinden alanlar onlar değil miydi?
Şimdi sana vaat edeler
Bunlar değil miydi çabuk söyle!
Vaat ettikleri toprakta
Bulanların içinde var biri
Önce onun ortadan kalması iste
Sonra sana verileni kabul eyle.
Sonra seni onlar yok ederler,
Ağzına sürdükleri bir parmak balı
Sonra kustururlar batman ile
Ey Türk Vatanının sahipleri
Gitti gidiyor derler iken
Sahipsiz olmasın ülken
Sahip ol vatanına sen!
Vatan elden gitmez iken!
04Ağustos2007
 
 
Mahmut Selim GÜRSEL
BU VATAN!

Gitti gidiyor bu Vatan!
Sahip olmak isterdim!
Bir birlik içinde olsak da
Katılmak isterdim!
Sahipsiz olanların
Sahibi olmak isterdim!
Bakılmayan yüze;
Ayna olmak isterdim!
Al kanlara bulanan Şehit'e
Kefen olmak isterdim!
Adam gibi görünmeyene
Adam olmasını göstermek isterdim!
Yazdığımı zannettiği dizelmin
Okunduğunu görmek isterdim!
12 Ocak 2001 14,50 Çorum
Mahmut Selim GÜRSEL
ŞEHİDİM!

Sen bizim emanetimizi korurken;
Ananın biricik evladı idin!
Vatanın korumak istediğin
Görev yerinde siperde idin!
Biz evimizde uyurken rahat içinde

Görevinden, kutsal emanetinden!
Sen uykusuz gecelerin bekçisi idin
Bir kör kurşun ile seni ayırdılar

 
Mahmut Selim GÜRSEL
MERMER BİLGİ MERMER KAFA

Bindiler bir arabaya gidiyorlardı sordular mı gittiği yer nere diye?
Bazıları bir konuşanın dediği ile bazıları onu dinleyenin dediğiyle.
 
Çıktılar bu uzun yola mermer bilgi ile kafalarda olmuştu mermer işte;
Sonucun ne olduğu belli olmayan bir bilinmeyene yol alıyordu bu gidişle.
 
Baktıkları yoktu etraflarına hiç birinin yalçın kayaların yükseldiği bir yol ve de
Onlara örnek olması gereken bir komşu baktıkları yoktu dünya menfaatler için de
 
Geleceklerinin mirasının harcandıklarına yol alıyordu araba bütün yükü ilerlemekte
Kendileri ile birlikte istemeyenlerde mecbur yürüyorlardı arkadan araba ile birlikte

Gidiyordu bu toplum onu kurtaranın; onlarca yıl önce söyleyen büyüğüne;1
Satılacak bu vatan Ey Gençlik Uyan! demişti ta o zaman ülkesinin fertlerine
 
Görmüştü insanlarının isteklerini O; bu uyarı için güvendiği gençliğin vermişti eline
Ey gençlik oku o emri uyan sahip ol, gidilecek gösterilen yolu incele

Ülken gidecek birkaç yeni çıkartılan ile, olma Mermer bilgi mermer kafayı işle
Ülkemizin selametliği inanırsan sende uyanık ol yeni çıkan tek tip kafalara
 
Onları yıkadılar bakmadılar çoğalmalarına birbirini yemeye başlatacaklar ülkeni
En yakın komşu ülkende aynı oyunla gitti. Kukla azınlık olarak birilerinin elinde!
 
Olmanı istiyorlar senin de komşun gibi bölünmüş. Sonra geriye bir gidiş,
Senin Ülkeni, senin Milletini senden koparacak bu serseri ve hain gidiş!
 
Sen sen ol mermer kafanı artık kır. Çıkart at gözlüklerini ileri değil,
Bir de sağına, arkana, soluna, bak ki göresin parçalanmışların halini.
 
İşte sana benim yazacağım budur. Belki ne olduğunu bilmesin
Bilmezsen anlayan var mı diye bir bilene sorup anlamak istersen.
 
Mermer kafalı ve at gözlüklü olmaktan çık. Bak, gör. Oku anla;
Ne demişti gençliğe ileride olacaktır bunlar, onları sen önle!
 
Bu yazmakla bitecek bir söyleşi değil, öğüt ise hiç değil sana;
Bak yazmakla bunları Anlamanı istiyor bunları yazan inan sana.
24 Ocak 2011 Çorum
 
Mahmut Selim GÜRSEL
SAĞIR SULTAN

Atalar demişler “Sağır Sultan Duydu”
Bizim sultan nedense hiç duymadı
Ey ağalar, beyler nedir bu ahvali düzen?
Kimin parasını kendine eyledin mizan
Sana kim git orada çalış dedi be paracan
Yiyemezsen bu haltı gitmeyeydin o zaman
Bence o makamlar para ile yapılmamalı
Parası olanlar değil; hizmete gözü bulunmalı
Gönüllü olanlar olanları seçebilsek belki;
Yemezler gönüllü gidenler o zaman bu haltı
Sultan zaten bu işlere karışmıyor bakmıyor halka
Başkası ile uğraşmaktan kendi işi başka;
Amucası emrediyor lebbeyk ya obabama
Çatırdıyor sıfır dertli olan vatan baksana!
02/02/2008 Çorum
Mahmut Selim GÜRSEL
GÖRMEDİN Mİ OLANLARI

Bakın neler oldu sana bana görmedin mi?
Bahçeler, bağlar artık senin değil görmedin mi?
Elinden aldılar bütün Vatanı Yurdunu senin
Görmedin mi salak sen bütün olanları
Birkaç kuruş için verdin satanlara destek ve omuz
Görmedin mi onların oldu bütün senin her şeyin
Kaz gibi gözüne baka baka yoldular uğurunda koştuğun
Sana ağladılar, gözyaşları ile seni sömürdüler inandın
İşte böyle bir güne geldin bu günleri düşünmedin!
Götürdüler Vatanını bir parçasını aldılar elinden
Baka kaldın alıştırdıkları için sustun kaldın!
Aynen kurbağa kazanında haşlanan kurbağalar gibi
Haşlandın ısınıyordu anlayamadın senin suyun
Ne diyeyim sana geleceğini kararttın inan sen
Görmedin mi olanları diyemedim çünkü içindeydin sen!
14/02/2014
 
Mahmut Selim GÜRSEL
NEDEN DALGALANMIYORSUN BAYRAĞIM!

Ey Bayrağım!
Neden dalgalanmıyorsun?
Küstün mü yoksa bize?
Sana sahip olmamamıza darıldın mı?
Yoksa başkaları senin sever gözüktüğünü gördün de;
Neden yalan söylüyor bu ve buna benzerler deyip de,
ATATÜRK’ÜN arkasında durduğunu bize göstererek,
Darıldın mı bayrak direğinde sessiz ve küskün!

Darılma EL ŞANLI BAYRAĞIM!
Küsme bize ne olur dalgalar ŞANINLA ŞEREFİNLE!
Sana uzanan eller muhakkak bir gün kırılacaklar,
Seni kendilerine basamak yapmak isteyenler;
Elbet bir gün ORTADA OLMAYACAKLAR!
Adları sanları silinecek tarih sayfalarından!
Gelecek kuşaklar tanımayacaklar bile onları!
Ne olur DALGALAN EY NAZLI BAYRAĞIM!

Türk doğdum: seninle bu dünyadan bulunacağım!
Vatanımın sensiz olmaz inan bütün günleri;

Ey Bayrağım!
Ne olur çehreni asma ATATÜRK’ÜN ardında;
Bak bu ihtiyar böyle söylüyor inanarak;
Senin gülmeni istiyorum TÜRK’ÜM diyerek;
Ne olur dalgalan ey es güzel rüzgâr Rabbimin izni ile.
Dalgalandığını göreyim Atamın arkasındaki bayrağımı,
Bir rüzgar ensemi sıyırdı serin ve sessizce;
İşte dalgalandın Bayrağım belki de bu ihtiyarın dileği ile!
07/04/2015 Çorum 17,05
Mahmut Selim GÜRSEL
BANA BAK SEVDİĞİM BANA!

Görmemezlikten gelme bak bana,
Oturmuyorsun nedense bu yana,
Değemez yalnız kalmak sana,
Elbet görüyor bunları arz et Ona.
Ağlamayın artık hayatı durdun,
Sağlıklı toprağı kalmadı vurdun,
Ne çare gözüküyor filin, atın, kurdun,
Nedense hep böyle hayra yordun.
Yaklaşıyor Vatanımın bölünmesi adım adım,
Ben yazdım, ben söyledim ben ağdım,
Belki biriniz bana katılır diye çağdım
Herkesi kendim gibi VATAN Sever sandım
Sadece kendini düşündün fikrini arkana attın,
Bazen sülük gibi oldun, bazen balık gibi aktın,
Hiç bozuntuya vermedin hiçbir şey olmamış gibi baktın,
Bu dünyan iyi de Vatanını birkaç kuruş için yaktın
 14/02/2014
 
Mahmut Selim GÜRSEL
BİR YAŞAR BİN ÖLÜRÜM

İnsan neden doğarken ağlar bilir misin?
Nereden bileceksin ki!
Anasının karnında bir dünyaya gideceği söylenir;
Merak eder, ana karnında öğrenir.
Çıkınca dünyaya yaşadığı bir haznedeki su değil
Uzay içerisinde koskoca bir alan
Korkar onun için ağlar, ağlarda ağlar.
Emekler, yürür, büyür de büyür.
Yollarsın ya gelin olur, ya asker
Gider ha gider. Gider ha gider.
Bakarsın bir gün öldü derler,
İnsanlar omuzlar götürüp yolcu ederler.
İşte ilk doğarken öleceğini bildiğinden
İnsan doğarken onun için ağlar derler.
23 Nisan 2007
Mahmut Selim GÜRSEL
NEDEN?

Bilmem ki derdimi kime söylesem
Yüce dağlar bizi dinler mi?
Ülkem bakın gidiyor elden,
Kimi kime şikâyet etsem?
Maddiyat, desem o önde gelen
Bilen bilgisizler sırada iki
Bilmeden diyenler üçe gelir
Söyle kimi kime şikâyet edem?
Bende bilmiyorum artık doğruyu
Gerici miyim, ilerici miyim sorusu
Atamın kanla aldığı yurdumu
Üç beş kuruşa satanlar kimler ?
Bilsem de bilmesem de olmuyor
Kimileri, kovanıma çubuk sokuyor
Söyleyenler dokuz köyde kovuyor
Bir gün göçünce senin evladın ağlar
Bu vatanı satanları lanetle anar.
Uyanalım ne olur bu kötü rüyadan.
03/09/2004 ÇORUM 13,22
 
Mahmut Selim GÜRSEL
10 KASIM

Geldi yine Ata’mızın gittiği o gün
Onun bizi bırakıp ebediyete göçtüğü
Sahip olduk mu Onun emaneti olana
Yoksa savsakladık mı bıraktığını bize
Ey Vatan evladı dilerek bizlere dedi
Gençliğe emanetini okuduk mu gereği gibi
Anladık mı okuduksa da ne dediğini bize
Tuttuk mu onun bize verdiği büyük emrini
Hayır, Ata’m! Sana layık olmadık bizler
Vatanımızı bölmeye çalışırlarken baktık
Parçalanmaya üç kuruş için çanak açtık
Gidiyor diyen birkaç kişi azınlıkta kaldı
Azınlıkların tahakkümü ile eridik bizler
Maddi, manevi ne varsa sattık savdık
Atam! Biz senin dediğinin tersini yaptık.
Şimdi siliniyor “Ne Mutlu Türküm Diyene”
Dağlarda bazıları küsüyorlarmış diye!
Küserse küssün bu ne biçim kardeşlik
Tek taraflı taviz olur mu bizde bir sorsak?
Özünü bilmeyen kişilerle birlikte gitmek
Vatanı parçalatan Irak gibi olmaya namzet
Olduğumuzu görmüyor muyuz ey Türk bak!
Şimdi Irak kalmadı ırak oldu Araplık
Geçti yerine bize kendisini kardeş diyen
Kardeşlikten nasibini almamış ırk
Vatana karşı silah kullandı dağa kalkarak
Şimdi düze inmek için taviz istiyor şuna bak.
Tavizi verende veriyor ses yok Şehit’imin atası
Anası, çocuğu, babası başka ses yok neden?
Acaba bizde mi Türk değimli idik de sustuk
Sadece Ülkede onlar mı vardı biz yoktuk
Atam! On Kasım’da serzenişimi af et
Elimden gelen bu neme ile sana müracaatım
Ben bunu bu sitemde böylece yayınlarım.
Anlayan anlar bana ne diyemem zamana
Benden size bu kadar anlayan anlamayana
Anlatır belki bunu bir zaman sonra onlara
İş işten geçmez Irak gibi olmaz İnşallah
Türkiye’m Dünyanın en güzel Vatanı benim!
07 Kasım 2009 Çorum 20,25
 
Mahmut Selim GÜRSEL
DAĞLARI SÖYLEMEK NİYE?

Bir dağda, bir gün sen
Belki de yalnız kalırsın.
Bakarken etrafına
Ortada durursun.
Sonra sana gelen bir ses ile
Bakınır da etrafına
Donar kalırsın.
Dağlarda kalırsan bir gün
Ne demek istediğimi anlarsın.
Sağanakta kalmışsın gibi
Kimsesiz ve şemsiyesiz;
Durumdan ıslanmamaya,
Sessiz kalmamaya.
Dinlersin etrafı;
Korkarsın hayatından.
Bakınırsın kuşku ile etrafına
Ne görür, ne bakarsın.
Dağları söylemek zor,
Dağlarda kalmak ondan zor,
Hele bir alışmamışsan;
Bir tanımamışsan orayı,
Bir de bilmiyorsan çevreyi,
Ne gördüğünü anlar,
Ne de duyduğuna inanamazsın.
Onun için sende dikkat et,
Et ki hayatta dağlar gibi
Ulu ve yalnız kalmamaya
Ululanıp da ve bir kimsesiz

Sessiz cümle olmamaya...
Sağanakta kalmışsın gibi
Kimsesiz ve şemsiyesiz;
Durumdan ıslanmamaya,
Sessiz kalmamaya.
Dikkat et! Sende bir fanisin;
Sende bir gün bir dağda,
Olmazsa ovalarda biricik,
Arkadaşsız ve tek olmamaya.
Hareketine iyi bak sen de,
O dağlar gibi sessiz gözükme
O sessizliğin içinde durma,
Çok şeyler var buralarda,
Bildiğin inan başkasına,
Fayda olacaksa inan ola,
Senin bildiğini senin olmaya
Yaz da kaybolmasın o bilgi
Dağların sessizliği gibi olma.
Sağanakta kalmışsın gibi
Kimsesiz ve şemsiyesiz;
Durumdan ıslanmamaya,
Sessiz kalmamaya.
Diren sen; yalnız kalmamaya
Dikkat et dikkat, bu hayata
Bu yaşama bir dön bak
Sonra sende gideceksin,
Oralardan o esas uzaklara
Kavuşulacak vatanına,
Esas yurdun olan yere
Sende sessiz kalma
Olur olmaz durumlara
Oraya gidip de gelmeyenlere
Özensen de, özenmesen de
Sende gidip göreceksin;
Esas yaşanacak o yere.
İşte sonunda böyle oluyor
Bu dağları bilmekle mi?
Yoksa onları dinlemek mi?
Bilemeden, bilmeden;
Dağları söylemek niye?
 
 
Mahmut Selim GÜRSEL
SEVDALIM

Barış marşları ile şevk bulalım
Biz kardeşiz diyerek birlik olalım
Vatan bir tek başka nerde kalalım
Bu topraklar; bu sınır bizim sevdalım

Hayat bu bir gün gideceği tutar
İdare ederle verin artık tarar
Bu beden her zaman Rabbi’ni arar
Bayrağa sarılmayan ceset neye yarar?
16 Mayıs 2009 02.22 ÇORUM
Mahmut Selim GÜRSEL
DİYORLAR; HELAL, HARAM VER ALLAH’IM!

Bu Vatan Türkiye Cumhuriyeti,
Bu idarecisi Darulharp derki,
Soymak beytülmal onlara helal ki
Diyorlar; helal, haram ver Allah’ım!
 
Beytülmal çalmak helal olsa idi;
Hazreti Ömer başkan iken yerdi
Devlet malını emanettir bildi
Diyorlar; helal, haram ver Allah’ım!

Bak şimdi ahir zaman işte geldi
Atalar; balık baştan kokar derdi
Beytülmal ki hepsini kendi yedi
Diyorlar; helal, haram ver Allah’ım!
 
Bu günlerde haram helal gibi
Gayri Müslüm eş; oldubitti dedi
Yahudi ile kardeş olmuş idi
Diyorlar; helal, haram ver Allah’ım!
26/03/2013 Çorum 16.30
 
 
Mahmut Selim GÜRSEL
TAM HIYAR VAKTİ

Tam hıyar vaktidir bu günler
Taze ve kokulu yenen cinsler
Ye yiyebilirsen yaptıkları bu işler
Hıyarlara doldu bu güzel memleket.
 
Kimi hıyar memlekete turist getirdiğini sanır,
Başka hıyar ise ekümenlik masalı anlatır
Diğer hıyar edebiyatta tekim diye övünür
Hıyarlara doldu bu güzel memleket.

Kimine paye verir, Anavatanına söv diye
Bazılarına makam verir Ülkeni sat diye
Onlara anlatır Vatanına söveni sev diye
Hıyarlara doldu bu güzel memleket.
 
Vatanımızda bu hıyarlar varken düşünmek
Bilmek gerek bu hıyarları nasıl yemek
Elin Gavuru kullanırken bulara hıyar demek
Hıyarlara doldu bu güzel memleket.
 
Hangi hıyarlardan bahsettiğimi
Okur bilir elbet; okuyan dizelerimi
Beklenmez kimseden övgü isteği
Hıyarlara doldu bu güzel memleket.
14 Mayıs 2007 14.00 ÇORUM
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

15 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HARDAL Rıza 1937 <Folklorcu-şair>
 Rıza Hardal 1937 yılında Çorum Kuşsaray Köyü'nde doğmuştur.Küçük yaşlarda annesini 7 yaşında da babasını kaybetmiştir.Amcası tarafından 1945-50 yılları arasında ilkokulu Kussaray Köyü'nde bitirmiştir.1950 yılında Ladik Akpınar Köy Enstitüsüne girmiş, 1 hafta sonra okulu terk etmiştir.Köyde çiftçilik ve çobanlıkla geçimini sağlamıştır.
 
 15.12.1959'da evlenmiş.26.01.1960 da asker olmuştur.Vatani görevini İsparta' da yapmıştır.1962'de askerden dönmüştür. Döndüğünde çiftçilikle uğraşımsını sürdürmüştür.15.03.1970 yılında Halk Eğitim Merkezine 657 Devlet Memurluğu Statüsüne girmiş, Halk Eğitim Folklor ve sosyal faaliyetleri yürütmüştür.Oğlu Ali Hardal ile halk oyunları öğreticiliği yapmış, 26 yıl 3 ay yurt içi turnelerine Çorum'u temsilen Hitit Folklor topluluğunu götürmüştür. Festivallerden bazıları 26 Ağustos 1971 Malazgirt Savaşının 900.yıl dönümü Festivali, Erzurum, Sivas Kongre şenlikleri, Ağrı, Artvin İllerinin Kurtuluşları,Edirne Kırkpınar Şenlikleri vs... buna benzer 26 yıl 67 ili dolaşmıştır.1995'de emekli olmuştur. 
Rıza Hardal bir okuma meraklısı olduğu için 3 oğlan 2 kız 5'ini de okutmuş eğitim öğretim katarına katmıştır.
Rıza Hardal bir okuma meraklısı olduğu için 3 oğlan 2 kız 5'ini de okutmuş eğitim öğretim katarına katmıştır. 
İlkokul çağlarından itibaren yazı yazmaya başlamış 500'ü aşkın ürünü vardır.Bunlar Avrupa'da, Ankara'da, Çorum da  yerel gazete, dergi ve bültenlerde yayınlanmaktadır. Çocukları Anadolu'nun çeşitli yörelerinde görev yaptığından uğraşılarım arasında, yurt içi gezilerinde araştırma yaparak yerel gazete ve radyolarda ürünlerini sergilemektedir. 
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir
 
 
Rıza HARDAL
BU VATAN BÖLÜNMEZ; ŞEHİTLER ÖLMEZ!

Oğlum Şehit diye ağlama anne !
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
Göksün vurup ciğer dağlama baba!
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
Vatana göz diken alçak insanın,
Ne namusu vardır ne de ki arı,
Kanı yerde kalmaz Mehmetçiklerin,
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
Dedenden, babandan bizlere kalmış,
Nice zorluklara atalar almış,
Lozan’da İnönü sınırı çizmiş,
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”

Size sesleniyorum Ey Türk Milleti!
Aradan kaldırın kini, illeti,
Kimse deviremez cumhuriyeti
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
Ben bir garibanım birliğe işim,
Ne ekmeğim vardır, ne tatlı aşım.
Ölende, öldürülen hepsi soydaşım,
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
Bu vatan bütündür asla bölünmez
Alnına yazılan yazı silinmez
Yeri Cennet âlâ Mehmetçik ölmez
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
RIZA diyor yetmiş üç milyona sözüm
Yas tutmuş tellerim çalmıyor sazım
Sağduyulu olun oğlum ve kızım
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
25,10,2007
Rıza HARDAL
KOLAY KOLAY ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Hasta Millet iyi olmaz dediler
Çanakkale Boğazına geldiler
Gelibolu, İğneada’yı yediler
Kolay, kolay Çanakkale geçilmez!
 
Türk Milleti bir beraber olunca
Düşmanını karşısına alınca
Allah, Allah nidasıyla vurunca
Kolay, kolay Çanakkale geçilmez!
 
1915 Çanakkale Zaferi
On beşlikler geldi dönmezler geri
Birlik oldu Anadolu neferi
Kolay, kolay Çanakkale geçilmez!

Gayeleri İstanbul’a girmekti
Osmanlı’yı çeşit çeşit bölmekti
Türk ismini haritadan silmekti
Kolay, kolay Çanakkale geçilmez!
 
Zırhlı geldi boğazlara dayandı
Yedi yetmiş bu olaya soyundu
Şehit verdi, Gazi oldu direndi
Kolay, kolay Çanakkale geçilmez!
 
Osmanlı’nın idaresi değişti
Atatürk Hızır gibi yetişti
Türk Milleti Vatan için çarpıştı
Kolay, kolay Çanakkale geçilmez!
 
Türk Milleti düşmanına baş eğmedi
Haksız yere hiç kimseye değmedi
Düşmanları muradına ermedi
Kolay, kolay Çanakkale geçilmez!
 
Bütün Dünya gözü Anadolu’da
Ermeni’si, Rus’u vurdu doğuda
Kara Bekir Kazım Ardahan’da
Kolay, kolay Çanakkale geçilmez!
 
Bu durumda paylaştılar Yurdumu
Urfa, Maraş, Gazi Antep durdu mu?
RIZA diyor düşmanlara kaldı mı
Kolay, kolay Çanakkale geçilmez!
 
Rıza HARDAL
BİZİM

Gün geçmiyor Çorum Şehit vermiyor
Zalim kene gelmiş bizi buluyor
Onur Bak bak’ım da Şehit oluyor
Şırnak’tan geliyor ölümüz bizim

Ne olmasaydı kanlar kavgalar
Özgürlükte tatlı dünya ne var
Hiç yok yerden analar ağlar
Özgürlüğe gitsin yolumuz

Barış hoşgörüde özgürlüğün anası
Kin nefrettir kötülüğün binası
Çıkartanın Allah versin belası
Nereye varacak halimiz bizim

Cumhuriyet Demokrasi Ülkemiz
Bu Ülkede Vatandaşız hepimiz
Edirne’den Van’a kadar tapumu
Sinop’tan Hayat’a yolumuz bizim

Cins ırk ayırmayın insan olalım
İnsanlığı kuralını bilelim
Ağlamak yerine daim gülelim
Özgürlüğe gitsin yolumuz bizim

Butun bu olaylar neden oluyor
Sebepli sebepsiz insan ölüyor
Analar saç yolup yavru ağlıyor
Acep ne olacak halimiz bu gün

Düşmanlık olmasın nefret olmasın
Niye dost dostunyla yüzü gülmesin
Boştan yere kardeş canı yanmasın
Hoş görüye varsın yolumuz bizim

Sonunda onur tuz biber oldu
Bütün Çorum sağ sol yürekleri yandı
Bir yavrusu yetim gelin dul kaldı
Acep ne olacak halimiz bizim

Kimse menfaatine etmesin savaş
Tabutlar üstüne dökmen kanlı yaş
HARDAL’IM der hepimiz din kardeş
İnsanlığa gitsin yolumuz bizim
14/07/2008 Kuşsaray
 
Rıza HARDAL
BARIŞ, KARDEŞLİK, SEVGİ

Bu cehalet yaktı gitti milleti,
Barış türküsünü çalalım canlar
Aramızdan yok edelim illeti
Sevgi, saygı ile dolalım canlar
Sevgi, hoşgörüdür her işin başı,
Gözlerden akıtman kan ile yaşı
Vahşi insanlara koyalım karşı
Barış, hoşgörüye erelim canlar.
Mayın patlamasın, silah atılmasın
İnsanlar çıkıp da dağda yatmasın
Büyük balık küçük balığı yutmasın
Yutmadan barışa erelim canlar.
Denizde yüzmesin filo gemiler
Top götürmüş Mehmet kolun inler
Cana kıymasın zebaniler, caniler
Barış hoş görüyü görelim canlar
Herkes Vatan milletin korusun
RIZA der bulanık sular durulsun
Çocuklar kundakta rahat uyusun
Barış, hoşgörüye erelim canlar
13/09/2008 ÇORUM
 
Rıza HARDAL
GÜZEL VATANIM

Yaşadım yıllarca senin bağrında
İncitmedin beni güzel Vatanım!
Bayraklarım dalgalanır hudutta
Sana doyum olmaz Vatanım!
 
Karadeniz kenarları ormandır
Torosların tepesi hep dumanlıdır
Erzurum’un soğuğu pek yamandır
Sana doyum olmaz Vatanım!
Marmara’da martılar geziniyor
Akdeniz’de gemilerin yüzüyor
Eserlerin tarihlerde yazıyor
Sana doyum olmaz Vatanım!
 
RIZA der unutma burada sözün
Sanki Cennet ala Ege Denizin
Güzel Vatanıma bağlıdır özüm
Sana doyum olmaz güzel Vatanım!
23/08/1975
Rıza HARDAL
TEKRAR

Padişah, Sadrazam, Kadı
Var mı bu yemeğin tadı?
Koca imparatorluk noldu?
Yine mi dönelim geri?
 
Referandum düğüm çözmez
Çok vatandaş bunu bilmez
Gelen selfet geri gelmez
Tekrar dönelim mi geri?

Türk milleti sizi seçti
Üstüne bir zehir içit
Vatandaşlar dağa düştü
Yine mi geri dönelim?

Geri vites yol alır mı?
Meclis sizlere kalır mı?
Suçsuz Mehmetçik ölür mü?
Tekrar dönelim mi geri?
 
Bush’mu çözümü bulacak
İncirliği mi alacak
Nice suçsuz kanı akacak
Yine mi dönelim geri?
 
Turban dedin baş örtüye
İyi denir mi kötüye
Et yumuşak deynek katıya
Tekrar dönelim mi geri?
 
Vatan bütündür bölünmez
Ölenler ile ölünmez
Şehit olan geri gelemez
Yine dönelim mi geriye?
24/10/2007
 
 
Rıza HARDAL
BİZDE Mİ DÖNELİM GERİ

Ana yasa baba yasa
Milleti aldı kuru yasa
Benzin atma sönmüş köze
Bizde mi dönelim geri
 
Altı oku zedeledi
Badeleri zedeledi
Talabani, Barazani’yi yedi
Tekrar geri mi dönelim

Menderes, Saddam’dan ne haber
Yerlerini başkaları aldı
Sade Çankaya’mız kaldı
Yine mi dönelim geri
 
Atatürk döktü denize
Getirdiniz yüze yüze
Yurt ettiniz Ege’mize
Tekrar geri mi dönelim
 
Aranızda çözüm bulun
Ne işi var sağın solun
Vatandaşı bölüm bölüm
Yine mi dönelim geri
 
Size sözüm Türk Milleti
Bundan var mı daha kötü
Karıştırma Kürdü Türkü
Yine mi dönelim geri
 
Hani değişiklik olmadı
RIZA’NIN yüzü gülmedi
Evet, hayır ne bilmedi
Bizde mi dönelim geri
 
Rıza HARDAL
BİZDENDİR

İktidardan al haberi,
Kürk ondadır,çul bizdedir.
Koltuk onda,dolar onda,
Dayanılmaz hâl bizdedir.
 
Sanki yoğuz,sanki varız.
Ne deseler hep uyarız,
Ne acayip mahluklarız,
Ağız onda,dil bizdedir.

Artık derman yoktur derde.
Çay,kahve hasretiz evde.
Altın onda,inci onda,
Geçmez akça,pul bizdedir.
 
Kazılanlar hep boynumuz,
Çıkmaz artık yok suyumuz,
Yok arkamız,yok dayımız,
Kaşınacak,kel bizdedir.
 
Uymuyorlar şartlarına,
Göz dikerler sırtlarıma,
Yıllar yılı sırtlarına
Hep binerler,bel bizdedir.

Düşün nice aç yatanı,
Felaket olup batanı,
Bütün şu Cennet Vatanı,
Kurtaracak,dil bizdedir.
 
Kış geliyor,odun kömür,
Yeter artık kısalt ömür,
Bozuk düzen,yollar çamur,
Kurtaracak el bizdedir.
 
Mutfakta aşımız yoktur,
Döner de taşımız yoktur,
İşsiziz aşımız yoktur,
Açık,açlık hal bizdedir.
 
Devlet çoban;Millet koyun,
Ark dolmuştur,akmaz suyum.
Artık oktan çıkmış yayım,
Atılacak el bizdedir.
 
Büyükler koltuk derdinde,
Yurtsuz gibiyiz,Yurdumuzda.
Adaylarda oy derdinde
Sandık bizde,el bizdedir.
 
Artık yeter RIZA lak lak.
Kafam oldu allak bullak.
Bir gün olur tepe taklak.
Oylar veren el bizdedir.
10.08.2002
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

16 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

İNCE Nihat  1954 <Yazarımız>
1954 yılında Artvin ilinde doğmuşum. İlk ve orta öğretimimi Artvin’de yaptım. 1974 yılında askere gittim. Muhabere Topçu Çavuşu olarak askerliğimi bitirdim. 1977 yılında Polis Memuru olarak İstanbul’da göreve başladım. Şark hizmeti için Malatya iline atandım.
1988 yılında şark hizmeti dönüşü Çorum’a atandım. 1997 yılına kadar Çorum’da görev yaptım.1997 yılında emekli oldum. 20 yıldır Çorum’da ikamet ediyorum. 1992 yılında eşimin kanser hastalığına yakalanması ve 1995 yılında eşimin Rahmetli olması neticesin çok sıkıntılı ve duygulu günler geçirdim. O tarihten bu tarihe kadar şiir yazıyorum.
2006 ve 2007 yıllarında Güzel Türkiye’m ve Özledim adlı iki adet şiir kitabım yayınlandı.Mahalle gazetelerde şiirlerim yayınlanmaktadır. Internet’te Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi’nde http://corumlu2000.corumlu.com  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.corumlu.com ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde http://ayliksiirantolojisi.dergisi.info  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir
 
 
Nihat İNCE
ATATÜRK

Düşmanları yendin emele erdin
Bizlere güveni verdin ATATÜRK!
Bütün yenilikleri bizlere verdin
Bizlere güveni verdin ATATÜRK!
 
Nice devrimleri sen açtın
Devrimleri açtın emeline ulaştın
Bütün Türkiye’ye huzuru saçtır
Bizlere güveni verdin ATATÜRK!

Vatan hainlerinin başını ezdin
Huzurumuz için durmadan gezdin
Türk Milletine sen huzur verdin
Bizlere güveni verdin ATATÜRK!
 
Bizlere bayramlar hediye ettin
Korkmadan düşmanın üstüne gittin
Vatan hainlerini ülkeden attın
Bizlere güveni verdin ATATÜRK!
 
Bütün dünya ününü biliyor
NİHAT senin yolundan gidiyor
Türkiye’m seni hep alkışlıyor
Bizlere güveni verdin ATATÜRK!
Nihat İNCE
CUMHURİYET BAYRAMI

Atalarım Yurdumu savunmuştur her zaman
Yurduma yan bakanın sonu olmuştur duman
Vatanın sevgisiyle Türk Milleti bir yaman
Kutlu olsun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
 
Türk Milleti düşmana kale gibi duruyor
Mehmetçik hainlere gece gündüz vuruyor
Yenildikçe düşmanlar saçın yoluyor
Kutlu olsun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Dağı, taşı, düzü, bayırı. Ormanı bizim
Vatan hainlerinin her yerde başını ezin
Her zaman Ulu Önderin yolunda gezin
Kutlu olsun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
 
Özgürlük bayrağımız işte bu gün yükseldi
Büyük önder Atamız hep ilerde giderdi
Kazandı savaşları ülkeyi bizlere verdi
Kutlu olsun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
 
Savaşmış Türk Milleti vermemiş bir taşını
Kazanmış Türk Milleti özgürlük savaşını
NİHAT atası gibi dik tutmuştur başını
Kutlu olsun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
24/10/2007
 
Nihat İNCE
MEHMEDİM!

Mehmetçin sınırda nöbet tutuyor
İnsanlar evinde rahat uyuyor
Hain PKK devamlı pusu kuruyor
Hain PKK yı bitir Mehmet’im!
 
PKK ya destek verenler ölüyor
Mehmetçik hainlerden hesap soruyor
Ülkem Mehmetçikle huzur buluyor
Hain PKK yı bitir Mehmet’im!

Mehmet’im alkeme sokturmaz fitne
Mehmet’im her yerde tutuyor nöbet
Hain PKK nın hepsi bir illet
Hain PKK yı bitir Mehmet’im!
 
Bütün Türkiye’m Mehmetçik oldu
Hain PKK cıların eceli doldu
Mehmetçikle ülkem huzuru buldu
Hain PKK yı bitir Mehmet’im!
 
NİHAT Şanlı Ordumuzun yanında
Mehmetçik PKK yı bulur anında
Vatan hainleri adi PKK nın yanında
Hain PKK yı bitir Mehmet’im!
23/10/2007
Nihat İNCE
NEYE YARAR

İçinde, kalbinde sevgi olmayan
Sevgisiz, saygısız Yurt neye yarar?
Vatan sevgisiyle coşup dolmayan
Arısı olmayan gül neye yarar?
 
Sevmektir ülkeyi her şeyin başı
Vermeyiz kimseye bir çakıl taşı
Birlikte olursak akmaz gözyaşı
Sevgisi olmayan kul neye yarar?
Birlik beraberlikle hür yaşıyoruz
Butun zorlukları biz aşıyoruz
Bütün emellerimize biz ulaşıyoruz
Birliğini sevmeyen kul neye yarar?
 
Vatan sevgisiyle dolup taşalım
Ütün engelleri beraber aşalım
Her zaman zirveye biz oluşalım
Vatanı sevmeyen kul neye yarar?
 
Vatana bayrağa saygı duyalım
Huzuru, sevgiyi içimizde bulalım
Nihat der vatana kurban olayım
Bayrağı sevmeyen kul neye yarar?
27/10/2007
 

Nihat İNCE
SEVELİM ORMANI

Ağaçsız yerlere yağmurda yağmaz
Ağaçsız yerlerde tarım olmaz
Ağaçsız yeri hiç kimse sevmez
Onun için biz sevelim ormanı.
 
Ormansız yerler çöle benziyor
Bütün ülkem zararını görüyor
Vatanperver değerini biliyor
Onun için biz sevelim ormanı.
 

Orman insanlara oksijen sağlar
Kesilen ormana insanlar ağlar
Orman var ise suyunda çağlar
Onun için biz sevelim ormanı.
 
Erozyonu bile orman önlüyor
Vatanını seven değerini biliyor
Güneşte bizlere gölge oluyor
Onun için biz sevelim ormanı.
 
Ülkeni seversen kesme ormanı
İnsan gibi akar onunda kanı
NİHAT sever canı gibi ormanı
Onun için biz sevelim ormanı.
01/11/2007

 

Nihat İNCE
VATAN HAİNİ PKK CILAR

Şanlı Mehmetçiğe tuzak kurdular
Vatan bekçisi fidanları vurdular
İçimize kor ile ateş koydular
Vatan haini kahpe ade PKK cılar
 
Hainler dağlarda pusuya yattılar
Şanlı askerimize kurşun attılar
Adi Barazari’nin sözünü tuttular
Vatan haini kahpe adi PKK cılar

Talabani, Barzani’yi baba bildiler
Katil Amerika’dan silah aldılar
İçinden çıkılmaz hayallere daldılar
Vatan haini kahpe adi PKK cılar
 
Kahraman Mehmet’ime silah sıktılar
Gencecik eşleri dul bıraktılar
Vahşi hayvan gibi dağa kaçtılar
Vatan haini kahpe ade PKK cılar
 
Herkes Mehmetçiktir Türk Milleti
Kısa zamanda biter terör illeti
Vatan hainleri ödeyecek diyeti
Vatan haini kahpe ade PKK cılar
25.10.2007
 
Nihat İNCE
ALÇAKLAR

Askerime silah sıkan
Dinsiz, imansız alçaklar!
Vatana yan gözle bakan
Dinsiz, imansız alçaklar!
 
Askerime pusu kuran
Kahpece arkadan vuran
İnsanlıktan uzak duran
Dinsiz, imansız alçaklar!

Ülkeme yan gözle bakan
Bebeklere silah sıkan
Güzel ormanları yakan
Dinsiz, imansız alçaklar!
 
Polisime bomba atan
Vahşice dağlarda yatan
Sapı da, samana katan
Dinsiz, imansız alçaklar!
 
Vicdanı yok, insan değil
Hainliğe vermiş meyil
NİHAT der ki, hain eğil!
Dinsiz, imansız alçaklar!
12/10/2007
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

17 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KADAYIFCI Mehmet Ferit 1961 Şair
    24.12.1961 senesinde Çorumda doğdum aslımız İskiliplidir.
İlkokulu İnkilap'da 1968 senesinde bitirdim.1969 da Atatürk orta okuluna başladım 1972 senesinde 3.sınıfdan ayrılmak zorunda kaldım şayet okusaydım arkeleog olacaktım.Çalışma hayatına atıldım. Askerlikten sonra reklamcı olarak hayata devam ediyorum.
       Evliyim 1984 doğumlu bir oğlum 1993 doğumlu birde kızım var.
 
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı.
 
 
Mehmet Ferit KADAYIFÇI
ADINI SEN KOY

Saçımı kundak edip bağlardın
Dizini beşik edip sallardın
Başucumda yavrum diye ağlardın
Ölürsem hakkını helal et anam.
 
Saçlarımı ne güzel okşardın
Bir gece gelmezsem beni arardır
Neredeydin diye bana kızardın
Ölürsem hakkını helal et anam.

Eline yakmış bayram kınası
Bayram günü ağlar asker anası
Yirmi ay dolmayınca yoktur çaresi
Ölürsem hakkını helal et anam.
 
Asker olmayınca kıymet bilinmez
Mektup gelmeyince cevap verilmez
İnsan ölmeyince mezar kazılmaz
Ölürsem hakkını helal et anam.
Mehmet Ferit KADAYIFÇI
ADINI SEN KOY

Sacını kundak edip bağlardın
Dizini beşik edip sallardın
Baş ucumda yavrum diye ağlardın
Ölürsem hakkını helal anam
 
Saclarımı ne güzel okşardın
Bir gece gelmesem beni arardın
Nerdeydin diye bana kızardın
Ölürsem hakkını helal et anam

Göndermezdin beni kötü yola
Tatlı tatlı söylerdin kulağıma
Beni büyütüp yolladın askere
Ölürsem hakkını helal et anam

Oğulsuz evlerde duman tüter mi
Çiçeksiz bağlarda bülbül öter mi
Yirmi ay saymakla biter mi
Bir gün olur dönerim anam
 
Eline yakmış bayram kınası
Bayram günü ağlar asker anası
Yirmi ay dolmayınca yoktur çaresi
Ağlama anam bir gün dönerim
 
Asker olmayınca kıymet bilinmez
Mektup gelmeyince cevap yazılmaz
İnsan ölmeyince mezar kazılmaz
Ağlama anam bir gün dönerim
 
Mehmet Ferit KADAYIFÇI
ADINI SEN KOY

Her tarafım acısa,dökülse kanım
Kırılsa her tarafım çıksa da bu canım
Düşsem düşman ellerine çeksem de cefa
Üzülme anam yaralı olsam da dönerim.
 
Buraya geldim asker olduğum ilk gün
Yazsam tüm tanıdıklara,sevdiklerime
Kalsam da bu gurbet ellerde
Belki bir gün ağlayarak dönerim anam

Kaldı şurada üç beş günüm
Sayarım artık bitsin diye zamanı
Söyleyin kardeşime dönüyor diye
Belki kısmet olmaz dönemem anam
 
FERİT aldı kalem kağıdı eline
Yine yazdı aklına geleni deftere
Her şey çok güzel ama ayrılık olmazsa
Belki bir gün dönerim anam
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

18 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KARAKAŞ Sakin
     1961 yılının 31 Mayısında Osmancık'ta doğdum. İnönü Zaferi İlkokulunu bitirdikten sonra ortaokul ve liseyi Osmancık'ta bitirdim. 1981 yılında Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesini kazandım. Üniversiteyi bitirdikten sonra,1986 yılında Kütahya Sabuncupınar İlköğretim okuluna öğretmen olarak atandım. 1989-1992 yılları arasında Çorum Sungurlu Kavşut Ortaokul Müdürlüğü görevinde bulundum. Askerliğimi 219 dönem İstikam Yedek subay olarak Çorlu'da tamamladım. 1992-1995 yılları arasında Sungurlu Fevzi Çakmak ve Yavuz Selim İlköğretim okullarında çalıştım. 1995 yılı Mayıs ayında Osmancık Çıraklık Eğitimi Merkezinde Müdür olarak atandım. 8.5 yıl boyunca Osmancık Çıraklık Eğitimi merkezi müdürlüğündeki görevimi sürdürdüm. 18 Kasım 2003 tarihinde atandığım Laçin Halk Eğitimi merkezi müdürlüğünü sürdürmekteyim. 2003 Yılında Gazi Üniversitesi Fen bilimleri enstitüsünde endüstriyel Teknoloji Eğitimi alanında Yüksek lisans Eğitimimi tamamlayarak  alanımda bilim uzmanı unvanını aldım. İlkokul sıralarında gazeteci ve edebiyatçı olmayı arzu ederdim. Bu isteğimi kısmen gerçekleştirmiş bulunmaktayım.
           Osmancık Haber Gazetesinde 8 yıl boyunca sürekli köşe yazıları yazdım. Çorum'da yerel gazetelerde zaman zaman şiirlerim yayımlandı. 1996 yılının Ocak ayında merkezdeki arkadaşlarımla birlikte "Osmancık'ta Çıraklık ve Mesleki Eğitim" dergisini çıkardık. Bu dergide araştırma,yazı ve makalelerim yayımlandı. Çorumlu İki bin ve sarı Çiğdem dergilerinde de zaman zaman yazı ve şiirlerim yayımlandı. Şu anda Çorum kent haber gazetesinde Salı,Perşembe ve Cumartesi günleri "Sakin KARAKAŞ İle Söz Harmanı isimli köşede yazılar yazıyorum. Yazdığım yazılardan dolayı herhangi bir özel ödül almadım. Fakat;pek çok kişi veya kuruluştan teşekkür niteliğinde mektuplar aldım. 
      En önemli idealim,yönetici öğretmen olmaktı. Bu idealimi gerçekleştirdiğim için mutluyum, insanı sevk ve idare etmek için çeşitli kurs ve seminerlere katıldım. Bu da idealimin gerçekleşmesi için önemli aşama. Ayrıca gelecekte Osmancık'ta günlük bir gazete çıkarılması için manevi katkıda bulunmak ideallerimin arasında yer almaktadır. Osmancık kültür hayatına ne kadar katkım olursa mutluluğum o derece artar. 
       "Yağmurlara Sözüm Var" adını verdiğim ilk şiir kitabım  1998'de yayımlandı. Ayrıca Merkez Müdürlüğü adına sahipliğini yaptığım "Osmancık'ta Çıraklık ve Mesleki Eğitim"dergisi toplam 10 sayı yayımlandı.  
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Sakin KARAKAŞ
YEMİN ETTİM

Vatanımın en dumanlı dağlarında;
Her köşe,dantel nakışlarında,
Mehmed’imin en keskin bakışlarında,
Hangi ine girsen seni bulacağım,
Yemin ettim,seni anlından vuracağım !
Bütün dünya haince el ele verdi,
Benim ceddim,Vatan için can verdi
Elbet Çanakkale geçilemezdi,
Yeminim var,seni arayıp bulacağım,
Bil artık senden öcümü alacağım.
Haydi köpek,oluk oluk kan akacak,
Sen kimsin Vatanıma göz koyan alçak,
Er kişiler,erkekçe dövüşür ancak,
Hangi yere gitsen seni bulacağım,
Yeminim var,seni mutlak vuracağım.
Çoluk çocuk demedin canlara kıydın,
Ermeni’yi,Urum’u dostun saydın,
Bu günleri dünden hesaplamalıydın,
Hangi ine girsen seni bulacağım,
Kinim çok büyük,öcümü alacağım.
Çanakkale’yi ne çabuk unuttular,
Dokuz Eylül’de ne de yaman kaçtılar
Dönüp dolaşıp seni uşak tuttular
Yeminim var,seni arayıp bulacağım,
Bil artık,senden öcümü alacağım.
Şu hesabı görelim artık seninle,
İntikam hırsım çok büyük,sus ve dinla.
Altmış milyon vatan evladı benimle,
Nereye gitsen arayıp bulacağım,
Yeminim var,seni mutlak vuracağım.
Bu Vatan sınırı kanla çizildi,
Vatan kutsaldır,KARAKAŞ bunu bildi
Haydi hazırlan hesap zamanı geldi,
Seni bir gün ininden çıkaracağım,
Kinim çok büyük öcümü alacağım.
Sakin KARAKAŞ
GÖZLERİ KÖMÜR KARASI KIZ

Şehit ailelerine…
 
Gözleri kömür karası kız;
Sakın üzülme…
Bak Zemherinin yıldızları da sevdalanmış,
Nevruz gecelerine koşuşuyor.
Ve bir sokak lambasının aydınlığına
Gül olmuş kar taneleri düşüyor.
Gözleri kömür karası kız;
Vatanımın dağları engin
Ve geceler bizim.
Ayazda esen rüzgar üşüyor.
 
Gözleri kömür karası kız;
Sakın üzülme…
Vatan toprağımın zerresi kutsal;
Gabar dağlarında karayağız bir Mehmet
Seni düşlüyor.
 
Gözleri kömür karası kız;
Ne desem dilim varmaz.
Şafakta kahpe bir tetik düşüyor.
Sen ki; Şehidin yavuklusu,
Yüreğime kor düşüyor.
Yüreğime kor düşüyor.
 
Sakin KARAKAŞ
OSMANCIK’TA ZAMAN

Dostum Orada çay içmek hayalimdir benim.
Tarihin suya vurulduğu kent Osmancık’ta;
Nehrin akışına aşık olmuş bedenim.
Tarihin suya vurulduğu kent Osmancık’ta
 
Sanki bir derviş şu tepede koyun otlatıyor.
Kalenin burçlarından neferler ok atıyor;
Karşıdaki gemiciler fener yakıyor.
Dervişlerin nefes verdiği kent Osmancık’ta
 
Asma köprüler tarihe naz edercesine;
Balıkçı teknesi maziye gidercesine.
Yunuslar Koyunbaba’ya selam edercesine,
Tarihin dile geldiği kent Osmancık’ta

Dönme dolap döner gıcır gıcır,yalap yalap.
Aşıklar aşkı için kürek çeker şılap şılap,
Bir usta çekicinde taş işlenir trak,trak.
Taşların tarih olduğu kent Osmancık’ta
 
Akşam üstü yakamozu gece dolunayı,
Müjdeli haberi yaz işte bak Selenay’ı
Unutma İmamzade Halil ve Koca Mehmet Paşayı
Tarih üstüne tarih yazılan kent Osmancık’ta
 
O Beyazıd ki bilsin tarih nasıl padişah olmuş.
Koyunbaba gibi Alperenden icazet almış;
Devleti Al-i Osman emretmiş; Koca köprü kurulmuş.
Taihin raksettiği kent Osmancık’ta
 
İhtiyar çınardan düşen birkaç yaprak;
Dalgalar alıp götürdüğünde seyreyle bak.
Ozanım sen bu kente dilersen bir boncuk tak.
Akşemseddin’in ilim yaptığı kent Osmancık’ta
 
Taştan kesilmiş bu köprünün kemerleri,
Gece gündüz çalışmış Koyunbaba erleri;
Sayılmıyor,sayılmıyor, her bakışta gözleri.
Tarihi bin özen ve bin gizemli kent Osmancık’ta
 
Karakaş’ım Alperenler abdest almış bu sudan.
Yüzyıllar önce Karaman’dan gelip yerleşmiş atan.
Taşkesen,Adatepe,Fındıcak olsun ebedi vatan;
Tarihin dile geldiği kent Osmancık’ta
 
Sakin KARAKAŞ
ASKER MEKTUPLARI

Mektuplar vardır; hasret kokar.
Sevgiliden askere, giden mektuplar.
Mektuplar vardır: asker mektuplar.
Hasretten de öte, gelincik kokar.
Sevda türküleri söylenir, asker mektuplarında
Dizeleri buram buram sevgi kokar.
Narçiçekleri açar, asker mektuplarında.
Kimi ağlar, kimi sevdiğini anar.
Mektuplar gelir, kışla postalarına.
Sevdadan deste deste olmuş mektuplar.
Şiirler yazılır asker mektuplarında.
Karagözlü kız arar, karagözlü kız arar.
 
 
Sakin KARAKAŞ
YOLLAR

Dumanlı dağlardan aşan,
Hazin bir türkünün ezgisidir yollar.
Ve ufkun kızıl aynasına alışan.
Kutsal bir vatanın sonsuzluk çizgisidir yollar.
Sıla şafaklarına arkadaş.
Kan rengi gecenin acısına sırdaş
Gurbette bir ölümün habercisidir yollar.
Mor bulutların ötesinde kaybolan
Bir metropolün girişinde parçalara ayrılan
Yeni yeni iklimlerin müjdecisidir yollar.
 
Taşrada akşamları yitirir
Yollar sevgiye ayrılık getirir
Ve bir anaya yavrusunu götürür
Gurbetin sılaya elçisidir yollar.
 
Uzak illerin yeşilinden ve mavisinden geçin
Yollar yorgun yüreğime su verin.
Yedi iklim toprağıyla yaramı sarın.
Dillerde dolaşan bir sevda türküsüdür yollar.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

19 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KARABAY Aydın 

             İnternet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlandı.

 

 
Aydın KARABAY
ONLAR İSTİYORLAR

Bir yoldur gidiyorlar
Ana, baba kardaş bilmiyorlar
Ne söz, ne laf dinliyorlar.
Ona, buna yıllardır kurşun sıkıyorlar.
 
Ondan sonrada biz haklıyız diyorlar
Gece, gündüz bağırıp çığlık atıyorlar
İşlerine yaramayınca, çiğneyip salıyorlar
Terbiyesizler Çorum’da Paşama kurşun atıyorlar.
 
Aydınız diyip yollara çıkıyorlar
Kurşun, sıkanlara af istiyorlar
E’den F’ye özgürlük istiyorlar
Ama ölüm oruçlarını unutuyorlar.

Aydınım, bir çareyim, garibim
Atam senin yoluna, vatanına çareyim
Toprağında şehit neferiyim
Akan kanlarına bir nebzeyim
 
Bu vatanın ekmeğini yiyorlar
Bu toprağın suyunu içiyorlar
İçten içe kin güdüp, gülüyorlar
Aydınız diyip garip hakkı yiyorlar
 
Ondan sonra biz haklıyız diyorlar
Doğruyu, dürüstü hiç istemiyorlar
Eğitime, kültüre, fikre, düşünceye
Vatana, ihanetler istiyorlar.
 
Paşaya ne oldu diyorlar
Arkasından pusu kuruyorlar
Kardeş, kardeşi kırıyorlar
Sessiz Çorum’a darbe vuruyorlar.
 
Fakire dönen Türkiye’me bakıyorlar.
İsteyene vermiyorlar, bol bol kurşun istiyorlar
Okuyana isteyene, verene karışıyorlar.
Ondan sonrada aydınız diyorlar....
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

20 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KAYMAK Güner  1960
Ben Çorum ilinin Ortaköy İlçesine bağli Yaylacık köyünde günü ve ayı kesin olarak bilinmeyen 1960 yılında doğmuşum Rahmetli babam Halk Ozanı Aşık Hüseyin Kaymak Oğlum erken askere gitsin diye 01.01.1959 doğumlu olarak nüfusa kayıtımı yaptırmış.  Doğum hikayem böyle şiir'e olan tutkum küçük yaslarda türkülerle sazlarla destan ve atışmalarla iç içe geçti rahmetli babamın Sesi çok yanıktı çok güzeldi tezenesi bambaşka tamamen özeldi eğer ömrünü kültürümüzü yaymak duaz imam ve deyişlere ayirmasaydi Türkiyenin en populer sanatçisi olurdu sanirim.
Bulunduğum davet ve toplantılarda Bağlamayı getirir kucağıma verirlerdi çal söyle diye ısrar ederlerdi Lakin güzel ses Allah vergisiydi payıma düşmemişti bu yüzden şiir yazabileceğimi düşünüyordum. İlk şiir'imi Ölümünün 10. yılında Aşık Veysel için yazmıştım.
1982 yılında Kültür Bakanlığı yayınları arasinda yayınlandı o gün bu gündür şiirle olan kardeşliğim devam ediyor.
Arzu ve isteklerimi etkimi Tepkimi şiir'lerle duyurmaya çalışıyorum. Herkesi şiir dünyasına davet ediyorum.
Şiir tadında kalın  http://corumlu2000aylik.dergisi.info ile Sarı Çiğdem Şiir Defteri'nde http://saricigdemsiir.dergisi.info   çalışmaları yayınlanmıştır.

 

 
Güner KAYMAK
ASKER

Bu can kurban olsun yurduma benim 34 sayı
Beşikten mezara askerim asker
Daha ben ölmedim olsun haberin
Beşikten mezara askerim asker

Tarihi unutur belki soysuzlar
İhanet duyunca yüreğim sızlar
Vatanı bölemez dinsiz yobazlar
Beşikten mezara askerim asker

İnancı olurmu vatansız kulun
Cahalet bitermi yoksa okulun
Üç günlük dünyada canlar bir olun
Beşikten mezara askerim asker

İzinden çıkmayız ulu önderin
Dokunmayın bana yaram çok derin
Moda oldu papaz varmı haberin
Beşikten mezara askerim asker

İhanet yüzünden terör durmuyor
Mepusun çocuğu asker olmuyor
Hain kurşun mehmedimi vuruyor
Beşikten mezara askerim asker

Bizi yönetenler bizden değilmi
Yetimin mazlumun hakkı yenirmi
İnsan olan ikrarından dönermi
Beşikten mezara askerim asker

Ozan Güner der ki vatan sağolsun
Kardeş kavgaları artık son bulsun
Irak'ta olanlar bize ders olsun
Beşikten mezara askerim asker
Amsterdam / 16.07.2006

 
Güner KAYMAK
AVRUPA PAKTI

Avrupa paktına girmemiz hata
Avrupa'nın girilecek nesi var
İmrendikmi çift boynuzlu kavata
Vikinglerin sevilecek nesi var

Hollanda sıfırı çoktan tüketti
Maneviyat çöktü aile bitti
Mafya devlet halkı perişan etti
Hollanda'nın övülecek nesi var

Almanya'yı dersen zulüm diyarı
Hatırlayın solingende olanı
Demokrasi yüzsüzlerin yalanı
Hitlerin imrenecek nesi var

İngiliz denince midem bulanır
Bunlar sahalarda bile can alır
Utanmaz herifler olay çıkarır
Holiganın hoş görülür nesi var

Belçika dediğin fesat odağı
Terörist korumak bütün meragı
Bununda yok diğerlerinden farkı
Melezlerin övülecek nesi var

İspanya her çağda aynı yaşıyor
Boga katletmeyi hüner sanıyor
Bu soysuzlardan insan utanıyor
Soytarıların hoş olan nesi var

İtalya her zaman fitneden yana
Fransız kafirdir gelmez imana
Tarihte ders verdik kalleş yunan'a
Lüksemburg'un aranacak nesi var

Portekizi bilmem sanırım soğuk
İsviçre ve isveç kümeste tavuk
Avusturya bitmiş çürümüş kabuk
Batılının güzel olan nesi var

Bunların sayısı yirmibeş olmuş
İsevi musevi katolik dolmuş
Bu kapı islama baştan kapanmış
Hala yalvarmanın ne anlamı var

Kıbrısı rumlara verin diyorlar
Vatanı ayırın bölün diyorlar
Her çeşit kılığa girin diyorlar
Böyle alçalmanın doğru nesi var

Rezil rüsvay olduk daha yetmezmi
Elimizden başka birşey gelmezmi
Ümmeti muhammed birlik olmazmı
Aymazlığın iyi olan nesi var

Anadolu kurtuluşun çaresi
Orta doğu yüreklerin yaresi
Güzeldir Güner'in örfü töresi
Soysuzların imrenecek nesi var
Amsterdam 28.07.2006
 
 
Güner KAYMAK
TÜRKİYELİ SIFATINA GİRENLER

İhanet delalet içinde olan
Bunun bedelini çok ağır öder
Milletin elini koynunda koyan
Bunun bedelini çok ağır öder

Terörist caniyle diyalog kuran
Bölücü meluna yardımcı olan
Yiğit Mehmedimi alçakça vuran
Bunun bedelini çok ağır öder

Mecliste yalandan yeminler eden
Terörizmi arka bahçesi gören
Federasyon diye laf geveleyen

Bunun bedelini çok ağır öder
Siyonizmin gömleğini giyenler
Ben türküm demeye haya edenler
Türkiyeli sıfatına girenler
Bunun bedelini çok ağır öder

Kuru vahatlerle zaman geçiren
Şanlı bir milleti aciz düşüren
Gidip cani buşhtan yardım döşüren
Bunun bedelini çok ağır öder

Vatandaşı pek kahale almayan
Vatanı canından aziz saymayan
Al bayrağımıza saygı duymayan
Bunun bedelini çok ağır öder

Dini duyguları istismar eden
Yetimin mazlumun hakkını yiyen
Bağnaz hurafenin emrine giren
Bunun bedelini çok ağır öder

İki de bir dünyalıyım diyenler
Vatanın önemini bilmeyenler
Güner der nimmeti inkár edenler
Bunun bedelini çok ağır öder
Amsterdam / 13.11.2007
 
Güner KAYMAK
USTAM

Madde aleminde mana aranmaz
Boşuna ugraşma demedin ustam
Yüzüne gülenden sana yar olmaz
Kimseye güvenme demedin ustam

Bir anda satarlar seni bir pula
Muhtaç bırakırlar muhanet kula
Ister saçını yol istersen agla
Farkına varmazlar demedin ustam

Tuttugun dal bir gün kalır elinden
Kurtulaman el alemin dilinden
Ayrı kalın vatanından köyünden
Çaresiz kalırsın demedin ustam

Ayagın kayarsa fena düşersin
Aşkın fırınında yanar pişersin
Soysuzunda sen ardına düşersin
Fazla duygusalsın demedin ustam

Filim çevirirler göz yaşı döküp
Merhamet dilerler gözüne bakıp
Enayidir derler arkandan atıp
Kimseye acıma demedin ustam

Gönül yarasına derman olmuyor
Vefasızlar kadir kıymet bilmiyor
Yigitlik dogruluk para etmiyor
Boşuna yıpranma demedin ustam

Herkes bir birine çelme takarken
Halkın arasına nifak sokarken
Sokakta gezmeye insan korkarken
Cesaret delilik demedin ustam

Huylu huyundan asla geçemez
Kaynamış suyu kimse içemez
Insan degerini hayvan bilemez
Kendine gel Güner demedin ustam
Güner Kaymak / Amsterdam 08.11.2005
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

21 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KAYMAK Halil 1942- 2013
 
                 1942 tarihinde Çorum Ortaköy Yaylacık Köyünde dünyaya geldi.
            Beşikte iken anne ve babasının ayrılmasından dolayı babaannesi tarafından büyütülmüş;köyde okul olmadığı için;Çorum Mecitözü Çıkrık Köyünde bulunan okulda yatılı olarak kaydolmuş;yatılı okulun okumuştur.
            Maddi durumlarının iyi olmamsı yüzünden başka okulda okuyamamış olan Halil aşıkların derlemelerini saz çalıp okumuştur. 15 yaşında şiir yazmaya başlamış ve yazdığı destanları bastırarak il il dolaşarak satmaya başladı.
            Vatani görevini havacı olarak yaptı.başından iki evlilik geçen Halil yazdığı şiirleri  "Hele Bakın Şu Dünya'nın Haline" isimli kitap yayınlanmıştır.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlandım.
 
 
Halil KAYMAK
TÜRKİYE'Mİ ÇOK SEVERİM

Saygılıyım ben ATAM’A
Kurban olam bu Vatan’a,
Hazırım daim kıtama
Türkiye’mi çok severim
 
Her cefaya ben hazırım
Vatan derdini yazarım,
Türk oğlu Türk’üm arslanım,
Türkiye’mi çok severim

Bilirim şeref,şanımı,
Çok severim Vatan’ımı,
Verem uğruna canımı,
Türkiye’mi çok severim
 
Türkiye benim Vatan’ım,
Vatan’a fedadır canım,
Aydınlık olacak sonum,
Türkiye’mi çok severi.
 
Bu Vatan’a olur mu doymak ?
Herkesin hakkı yurt sevmek
Böyle dedi HALİL KAYMAK,
Türkiye’mi çok severim
 
Halil KAYMAK
EY YÜCE ATAM!

Ey yüce Atatürk! Büyük atamsın,
Hakkın unutulmaz bir kahramansın.
Sana saldıran vicdansız utansın,
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!
 
On dokuz Mayıs’ta gittin Samsun’a,
Bütün Türk Milleti minnettar sana,
Namını duyurdun bütün cihana,
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!
 
Savunmak için meclisi kurdun.
O zaman düşmanı kalbinden vurdun,
Sevinç’e gark oldu her yanı yurdun,
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!
 
Büyük bir atalık ettin bize,
Terk ettin bizleri doymadık size,
İzmir’de Yunan’ı döktün denize,
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!

Anıt Kabir’i mesken tutun nihayet,
Vatanı gençlere ettin emanet,
Ruhun şad olsun, mekanın Cennet,
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!
 
İnsan olmaz sana böyle atanlar,
Onlar için vicdanını satanlar,
Lanet olsun bu şahısı tutanlar
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!

Sanmasınlar yanlarında kalacak,
Türk Milleti haklarından gelecek,
Er geç adalet yerini bulacak,
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!
 
Bu çirkin sözlere arttı nefretim,
Atatürk hem atamdır hem de pederim
Ataya kem bakana küfrederim,
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!
 
Canilerin yanımızda yoktur yeri,
Kendisini bilmez beynamazın biri,
Atsınlar bunu meclisten dışarı
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!
 
Herkesin gönlünde atam yaşıyor,
Sözünü bilmezlere aklım şaşıyor,
HALİL KAYMAK söyledikçe coşuyor
Dahiler başkanı Kemal Atatürk!
 
Halil KAYMAK
YÜCE ATAM KEMAL ATATÜRK

Kurtuluş savaşını kazanan atam,
Kahramanlığını nasıl unutam.
Sana emanet edelmişti Vatan,
Seninle öğünmek hakkımız Atam !
 
On dokuz Mayısta gittin Samsun’a
Ulusun her zaman minnettar sana,
Namını duyurdun bütün cihana,
Seninle öğünmek hakkımız Atam !

Savunmak için Meclisi kurdun
O zaman düşmanı kalbinden vurdun,
Sevinçle doldu her yanı yurdun,
Seninle öğünmek hakkımız Atam !
 
Eskiyi yıkıp yeni yarattın,
Adımını her an ileri attın,
Devrimlerinle bize yenilik kattın,
Seninle öğünmek hakkımız Atam !

Halifeliğin millete zararı çoktu,
Atam biliyordu bu işin yararı yoktu,
O zaman Halifelik ortadan kalktı,
Seninle öğünmek hakkımız Atam !
 
Hafta tatiliyle takvime geçtin,
Ölçü ve soyadları ne güzel seçtin,
Daima haksızlığın peşine düştün,
Seninle öğünmek hakkımız Atam !
 
Çok manalar vardır büyük sözünde,
Ayrılmam senin aydın izinden
Vatan aşkı vardır her dem özünden,
Seninle öğünmek hakkımız Atam !
 
Unutmam Atatürk gibi Atamı,
Herkes bilir anıtkabirde yatanı,
O kurtardı düşmanlardan Anavatanı,
Seninle öğünmek hakkımız Atam !
 
Herkesin gönlünde Atam yaşıyor,
Kahramanlığına bütün Cihan şaşıyor,
HALİL KAYMAK söyledikçe coşuyor,
Seninle öğünmek hakkımız Atam !
Halil KAYMAK
FAKİR

Fakirsiz zengine uyma
Sorar seni fakir diye.
Köylünse evine koyma
Kınar seni fakir diye.
 
Açıldı fakir kapısı
Teknede ekmek kurusu,
Öldü fakirin yavrusu,
Bakmadılar fakir diye.


Gurbetten geldim izine
Kimse bakmıyor yüzüme
Dünür saldım emmimin kızına
Vermediler fakir diye.
 
Aşığım söyler nesine,
Hasretim yar sesine,
Dönem dedim kafesime,
Koymadılar fakir diye.
 
Kimse gelmedi yanıma
Dostum kastetti canıma
Hasret kaldım Vatanıma
Görmediler fakir diye.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

22 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KILIÇ Haydar 1947 <Şair>
 
            Ozanımız 1947 tarihinde Çorum Merkez İlçe Eşençay Kışlacık Köyün’de İsmail ve Hatem Hatundan dünyaya gelmiştir. Ozan Galip mahlasını kulanlar. Türkülerinin sonunda Haydar Kılıç ismini kullanır. Askerlik dönüşü köyüne dönen Haydar KILIÇ, uzun yıllar çiftçilik yaptı. 1966 tarihinde evlendi. Bir oğlu ve üç kızı var.
            Küçük yaşlarda okula gitmeyen Haydar KILIÇ 1960 tarihinde açılan gece okumu-yazma kursuna giderek okuma yazmayı öğrenir.
Türkü çalmaya, şiir yazmaya da 1960 yıllarında başlar. Köy odalarında usta âşıklar yanında kendini yetiştirir.
2000 yılında köyden Çorum’a taşınır ve halen Çorum’da ikamet etmektedir.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Haydar KILIÇ
CUMHURİYET

Laik cumhuriyet hepimizindir
Göğsümüzü gere gere kazandık
Emanet etmişti O Ulu Önder
Cepheleri yara yara kazandık
 
Yedi düvel vurdu Çanakkale’den
Başı kurtulmadı dertten beladan
Türk Ordusu korur kendin hileden
Şehitler vere vere kazandık
 
Yoksul idik ama dimdik dururduk
Gece gündüz bu Vatanı koruduk
Gerekirse canımızı verirdik
Kendimizi yora yora kazandık
 
Bitmez idi askerlik tam on beş sene
Figan ederdi evde ana baba
Ölüm yakışır mı böyle bir cana
Boynumuzu bura bura kazandık

Yirmi günde zor varırdık cepheye
Büyük taarruz toz duman kopuyo
Bir aslan dikilmiş Koca Tepe’ye
Çok sabırlı dura dura kazandık
 
Atatürk, İnönü, hem Fevzi Paşa
Yaşa Türk Ulusu sen mutlu yaşa
Katıldık savaşa hep koşa koşa
Bu günleri göre göre kazandık.
 
Doğuda Ermeni hep cirit attı
Sivil vatandaşı vurdu katletti
Savaş sona erdi hepsi bitti
Defteri düre düre kazandık
 
Dürbün ile düşmanlara bakarak
Ağustos’un sıcakları yakarak
Süvarimiz seller gibi akarak
Kır atları süre süre kazandık
 
AŞIK HAYDAR halkın dinlesin sözün
Yazdın bunu ama yaş doldu gözün
Koruyalım gençler bu Vatan bizim
Amacına ere ere kazandık
 
Haydar KILIÇ
KADINLAR

Beşik sallar yavrusunu uyutur
Çocuğuna önem verendir kadın
Nice türlü çilelerle büyütür
Bir deste gül gibi derendir kadın.
 
Çalışır çabalar tükenmez işi
Hazırlar sofraya ekmeği aşı
Ananın bulunmaz dünyada eşi
Bütün gerçekleri görendir kadın
Çapa tarlasında kazma sallayan
Vatanını, Milletini kollayan
Odur grup grup asker yollayan
Umduğu amaca varandır kadın
 
Tahta üzerinde yufka açarak
Elinde orakla ekin biçerek
Testisinden ılık suyu içerek
Çalışıp kendini yorandır kadın
 
Ay ışığıdır doğup ışıyan
Cepede askere erzak taşıyan
Ayak yalın hakkı için üşüyen
Düşmanın gücünü kırandır kadın
 
On beş sene asker yolu bekleyen
Geceleri gündüzlere ekleyen
Evladını çiçek gibi koklayan
Halini hatırını sorandır kadın.
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

23 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KOÇAK Rıza 1926 Aşık Şair
Hayatı boyunca acı, tatlı günleri şöyle dile getirdim. ben Halk Ozanı Rıza KOÇAK 1926 Yılında Çorum'a Çorum Merkeze bağlı Çay Hatap Köyünde dünyaya gelmişim.
Fakir bir ailede yetiştim. Çiftçilik ve çobanlıkla geçimimi sağladım. İlk Okulu Köyümde ve Sarimbey Köyünde bitirdim. ben okuma meraklısı idim ama babam müsaade etmedi. Tahsilime devam edemedim. Küçük yaşta Arapça okudum. Yaşım evlenme çağına geldi evlendim. asker oldum dört yıl Vatani Görevimi yaptım. 
Evlilik hayatım ilk hanımla geçinemedim ayrıldım. Sonra ikinci evliliğimi yaptım. 1947'den 2004 yılına kadar iyi hayat yaşadım. 2004 yılında eşimi kaybettim.
Ben okuma, yazma meraklısı olduğum için şiir yazmaya başladım. Binin üzerinde şiirim var. Şiirlerim Yurtiçi ve Yurtdışında beğeni topladı. Gazete ve dergilerde yayımlanmaktadır. Maddi imkanım olmadığı için şiirlerimi kitaplaştıramadım. Şiirlerimde "Dertli Ozan" adı altında iki defterde topladım. 
Seksen beşi geçti yaşım
Ne belalı benim başım
Şu deftere bak kardeşim
Daha çilem dolmadı mı?
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı.
 
 
Rıza KOÇAK
TERÖR OLAYI

Bu nasıl adalet, bu nasıl düzen
Şehitler çoğaldı bu bizi üzen
Okudu duvarlar verildi ezan
Canına nalet kör olsun gözünüz
 
Jandarma bizim canım gözümüz
Yanına kalmasın koymaz ordumuz
Vata için akar bizim kanımız
Canına nalet kör olsun gözünüz

Arabaya kondu Şehidim Salı
Üzeride gördüm ay yıldızlı ayı
Durmadan ağlıyor o nazlı yari
Canına nalet kör olsun gözünuz.

Şehitliğe gider baktım araba
Ardı sıra ağlar yakın akraba
Açıldı mezarı kondu merkaba
Canına nalet kör olsun gözün
 
Ecelin oymuş gittin yiğidim
İstirahat haneye kondu Şehidim
Köyünde doğdun da sende bey idin
Nalet terör kör olsun gözün
 
Terör ağlattı bu oğlumun kanını
Şehit etti gönderdi salını
Evinde ağlattı nazlı yarini
Nalet terör öksüz kodun gülümü
 
RIZA KOÇAK acımaz mı böyle yiğide
Askerlik bitmeden geldi geride
Akar göz yaşlarım durmaz sile de
Nalet olsun o terörün yüzüne
2 Ağustos 2008 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

24 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KURTBAŞ Ahmet
           1969 tarihinde Çorum'da dünyaya geldi. 
           İlkokul öğrenimini Holanda'da Orta ve Lise öğrenimini de Çorum Fatih Lisesinde tamamladı.
           Şiir yazmaya 1981 tarihinde Hollanda'da başladı.
           Şiirleri gazete,dergi ve kitaplarda yayınlandı. gazeteci olan şair şimdi ticaretle uğraşmakta olup  1994 tarihinde ŞİİRLERLE SESLENİŞ isimli basılmış bir kitabı bulunmaktadır.
Internet’te Yazarımız http://corumlu2000.dergisi.info , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirleri yayınlanmıştır.
 
 
Ahmet KUTBAŞ
BEKLENEN ŞAFAK

Esen şu ılık rüzgar,
Öten şu cırcır böceği,
Sanki bana sesleniyorlar,
Gel dertleşelim dercesine.
Ya şu nöbet tutan asker,
Ah onu hiç sormayın bana,
Kim bilir aklında neler var şimdi ?
Ya yüreği yaralı annesi,
Ya onun için of çeken babası,
Sevdiğini mi soruyorsun ?
Onu söylemedim.
Çünkü iyi biliyorum ki;
O zaten aklından çıkmıyor.
Esen rüzgar sen yine
Esmeye.
Öten cırcır böceği sen de yine
Ötmeye.
Asker sen de nöbetini
Tutmaya.
Biraz daha devam et.
Ve şunu bil ki;
Esen rüzgar çok geçmeden
Duracak.
Öten böcek sabah olunca
Susacak.
Ey garip asker !
Sana da o son şafak,
Elbet bir gün doğacak.
Ahmet KUTBAŞ
KURBAN OLAM TÜRKİYE’M

Toprağına,taşına
Kurban olam Türkiye’m.
Ekmeğine,aşına
Kurban olam Türkiye’m.
 
Deniz,ova,tepe,kır
Her bir yanı ayrı sır
Güzelliğin göz alır
Kurban olam Türkiye’m.

Ayrı ayrı illerine
Türkü çalan dillerine
Güzel kokan güllerine
Kurban olam Türkiye’m
 
Vatan denen yurduna
Karıncana,kurduna
Mehmetçiğe,Orduna
Kurban olam Türkiye’m
 
Bayrağına,ezana
Şairine,ozana
Kaderini yazana
Kurban olam Türkiye’m
 
Dengi yoktur biline,
İslâm denen dinine
Yetmiş altı iline
Kurban olam Türkiye’m
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

25 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

MANDIRALIOĞLU Kerim
 1971 yılında Çorum-Sungurlu Aşağıfındıklı Köyü’nde doğdu.İlköğrenimini köyünde tamamlayıp, orta öğrenimine Sungurlu İmam Hatip Lisesi’nde başladı. İmam Hatip Lisesi’nin son sınıfını Çorum İmam Hatip Lisesi’nde dışardan vererek bir yıl önce Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne kaydını yaptırdı ve 1993 yılında bu fakülteden mezun oldu. Rize-Pazar İmam Hatip Lisesi, Yozgat  İmam Hatip Lisesi,75. Yıl Serpil Akdağ Lisesi ve Erdoğan Akdağ Anadolu Öğretmen Lisesi’nde öğretmenlik yaptı.
            Evli ve üç çocuk babası olup, Alaca Mehmet Çelik Anadolu Lisesi’nde öğretmenlik görevine devam etmektedir.
             “Gülümseterek Din Eğitimi”, “Bir Köy; Bir Hikâye” kitap çalışmalarının yanında çeşitli dergi ve gazetelerde yazıları
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı.
 
 
Kerim MANDIRALIOĞLU
GARDAŞ

Her yanı menfaat duygusu sarmışken
Ekmeği paylaşmak erdemdir gardaş.
Gelenekler, töreler hep unutulurken
Kendin kalabilmek hünerdir gardaş.
 
Parayla dünyanın mülkleri alınsa da
Yüreğin fiyatına güç yetmez gardaş.
Makamına güvenen çok bulunsa da
Elbise sahibini adam etmez gardaş.
 
Her yerde kürke hürmet edilse bile
Yaratılanı sevmek başkadır gardaş.
Baykuşlar yuva yapmış olsa da güle
Bülbülün namesi hep aşkadır gardaş.

Paraları çalıp keyif yapsa da hırsız
Helâl lokmanın tadı başkadır gardaş.
Köydeki bacılarımı horlasa da arsız
Hayâ sahipleri hep baştadır gardaş.
 
Açmış çiçekten meyve beklerken,
Dallar köklerden ayrılamaz gardaş.
Düşman olanlar bir araya gelirken
Dosta karşı kurşun sıkılamaz gardaş.
 
Çekilen çileler eğer vatan içinse
Soğan, ekmek bize bal olur gardaş.
Kan rengi Bayrağımız eğer eğikse
Her yön Âhirete yol olur gardaş.
 
Meydanlardan çok sesler çıksa da
Ezanın yerini bir şey tutmaz gardaş.
Düşman zehri altın kâse ile sunsa da
Bu millet bu oyunu yutmaz gardaş.
 
Milletin niyeti kötüye kullanılsa da
Aldatanlara hesap sorulur gardaş.
Haksızlıklara bir kılıf bulunsa da
Hassas terazi bir gün kurulur gardaş.
 
Kenetlenmeli herkes şehirde köyde
İyi gün dostu hep çok olur gardaş.
Herkesin maddeye taptığı bir günde
“Kerîm” kalabilmek zor olur
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

26 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÖZBEKMEZ Hıfzı.
17 eylül 1964'te Çorum Sungurlu büyük Polatlı köyünde dünyaya geldim 1974 yılından beri Ankara'da ikamet ediyorum
Ankara Mamak Ortaokulu, Ankara Gazi akşam Lisesi, Ankara Gazi üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Teknoloji Öğretmenliği Mezunuyum.
Şiire merakım orta Okul yıllarına dayanıyor. o günlerden beri şiir yazmaya devam ediyorum.
Ben şairlik iddiasında değilim. Ben kendimi gönlümden geçenleri kağıda aktaran, yazdıklarını dostlarıyla paylaşan, bu sayede bir gün güzel şiirler yazmayı umut eden biri olarak görüyorum.
Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğünde 15 Nisan 1988' de başladığım memuriyet hayatım halen devam etmektedir.
Evliyim ve Allahın emaneti olan 4 çocuğa sahibim. Emrullah Eren ve Mücahit Emre Adında Dünya tatlısı iki torunum var. İki yıldır da şairim.
Internet’te Yazarımız http://corumlu-fikir.dergisi.info  Çorumlu Fikir Aylık Kültür Sanat ve Tarih ve Edebiyat Dergimizde  http://saricigdem.dergisi.info Sarı Çiğdem Şiir Defterinde yazıları yayınlanmaktadır
 
 
Hıfzı ÖZBEKMEZ
ELBET ŞEHİDİM

Çanakkale geçilmez dedin geçemediler
Göğsündeki imanla boğdun elbet şehidim
Bu mukaddes vatana kefen biçemediler
Sen ölmedin yeniden doğdun elbet şehidim
Adım adım yaklaştı toprağıma kefere
Boğazı geçmek için çıkmış güya sefere
Gücü yetmez bilmez mi senin gibi nefere
Ateş olup üstüne yağdın elbet şehidim
Dünyayı dar eyledin Anza’ğa İngiliz’e
İmanınla getirdin azgın düşmanı dize
Aslan gibi kükredin sürgün ettin denize
Önlerinde aşılmaz dağdın elbet şehidim
Cennette yerin hazır peygamber gölgesinde
Sahabe evliyalar veliler bölgesinde
Allah için can veren şehitler ülkesinde
Mis kokulu gülistan bağdın elbet şehidim
Latif sana imrenir kolunda fer olaydım
O tertemiz alnında damlayan ter olaydım
Şahadet getirdiğin düştüğün yer olaydım
Gönlüme hasretini yığdın elbet şehidim
Hıfzı ÖZBEKMEZ
ASLAN MEHMEDİM

İmanlı göğsünü dağlara vurur
Hainin peşinde Aslan Mehmedim
Şarkın sınırında kaledir durur
Düşmanın düşünde Aslan Mehmedim
Tertibi kolunda versede canı
Unutulup yerde kalır mı kanı
Namı titretiyor koca cihanı
Yazında kışında Aslan Mehmedim
Alnından vurulup şahadet içer
Melekler yanında semaya uçar
Her mevsim gül olur yeniden açar
Toprağın döşünde Aslan Mehmedim
Anayı babayı o nazlı yari
Vatan için terk ediyor diyarı
Geçiyor ömrünün gençlik baharı
Yirmili yaşında Aslan Mehmedim
Ahir ömür gelir geçer yel olur
Sensiz bu topraklar bize el olur
Latifim göz yaşım dinmez sel olur
Mezarın başında Aslan Mehmedim  
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

27 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

PASLANMAZ Ayşe
      ÜRGÜP FM radyosunun sahibi ve yönetim kurulu başkanıyım. Şair yazar ve gazeteciyim..Uluslararası geleneksel Kapadokya Şiir Şölenlerinin organizatörüyüm.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlandı.
 
 
Ayşe PASLANMAZ
BAYRAK

Semada gökte bayrak, dilde İstiklâl Marş’ı,
Yükselirken göklere, buluta değer başı...
 
Dokunur bayramlarda, ritmik trampet sesi,
Duygular şahlanırken, o an keser nefesi...
 
Ey Türkoğlu, Türk kızı, sen asil kan taşırsın,
Bayrağın gölgesinde, hep özgürce yaşarsın....
 
Bu ne büyük saadet, sevinç gözyaşı düşer
Atam ölümsüzleşir, hayran kalır tüm beşer.BAYRAK
Semada gökte bayrak, dilde İstiklâl Marş’ı,
Yükselirken göklere, buluta değer başı...

Dokunur bayramlarda, ritmik trampet sesi,
Duygular şahlanırken, o an keser nefesi...
 
Ey Türkoğlu, Türk kızı, sen asil kan taşırsın,
Bayrağın gölgesinde, hep özgürce yaşarsın....
 
Bu ne büyük saadet, sevinç gözyaşı düşer
Atam ölümsüzleşir, hayran kalır tüm beşer.
Ay yıldızlı bayrağa, canlar verilse de az,
Süzülür gelin gibi, o ne eda, o ne naz...
 
Rüzgâr yalar alnını, kıpırtı olur hafif,
Dalgalanır göklerde, o ne eşsiz ne latif...
 
Bitmeyen övüncümüz, gururumuzsun bizim,
Gönüller feth eyleyen, sürurumuzsun bizim...
 
Sen olmasaydın eğer, yerlerde sürünürdük,
Büyük utanç içinde, zillete bürünürdük...
 
Kenetlenmiş bir olmuş, Türk’e değer biçilmez,
Ey şanlı bayrak senden, ebedi vazgeçilmez...
 
Al bayrağım dalgalan, gökyüzünde seyre dal,
İnme sakın yerlere, sonsuza dek orda kal..
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

28 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 SARIYÜCE Hasan Latif
         1929 yılında Sungurlu’ya bağlı Evci köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. Ortaöğretimi Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde, yüksek öğretimi de Gazi Eğitim Enstitüsünde tamamladı. Ayrıca Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde kamu yönetimi uzmanlığı eğitimi gördü. Hacıbektaş, Sorgun ortaokullarında, Kırklareli, Ankara Balgat liselerinde, Bahçelievler Kız Meslek lisesinde Türkçe-edebiyat dersleri öğretmenliği ve okul yöneticiliği yaptı. 1965 seçimlerinde Çorum’dan milletvekili seçildi. Dönem sonu tekrar Ankara’da öğretmenlik görevini sürdürdü. 1979 yılında kendi isteğiyle emekli oldu. 
         Daha öğrenci iken şiir yazmaya başladı. Sonraları çocuk edebiyatında yoğunlaştı. Anadolu halk kaynaklarına dayalı bir çocuk edebiyatı yaratılması görüşünü savundu. Derlediği çok sayıdaki halk masalını yeniden kurgulayıp , yeni yeni motifler ekleyerek geleneksel masal dilimize uygun şiirli bir dille yazdı. Anadolu Masalları (2 cilt) isimli kitabı T. İş Bankası 1991 yılı Edebiyat Büyük Ödülü’ne lâyık görüldü. Ödül hükümet başkanının katıldığı devlet töreniyle kendisine verildi. Yazar çok sayıda başka ödüller de kazandı. Şimdiye kadar yayınladığı şiir, masal, fables, roman, öykü türünde yüz kitabı yayınlandı. Ayrıca yirmi kadar da ders ve kaynak kitapları basıldı.
          Yaşayan yazarlar arasında en çok yazan ve hâla bu işi sessizce sürdüren SARIYÜCE halen İzmir’de yaşamaktadır. Evli, üç çocuk babasıdır.  Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Derg
 
 
Hasan Latif SARIYÜCE
ANADOLU

Dertlerin acıların
Anası Anadolu!
Yurtların en güzeli,
En hası Anadolu !
 
Kaç millet geldi geçti,
Kaç fatih iz bıraktı.
Bağrında kaç köy doğdu,
Kaç anne ocak yaktı.
 
Selam sana geçmişten
Gelecekten selam.
Kız kardeşim harmanda
Tandır başında anam.

Pekmez kaynatılıyor,
Bozuldu bitti bağlar.
Davul zurna çalıyor,
Ayşe’nin düğünü var.
 
Halay,zeybek,bar efem,
Sana meydan dar efem,
Kartal gibi çök yere,
Ses versin dağlar efem !
 
Ey anne Anadolu!
Evim,toprağım,tarlam.
Kurak,çorak bozkırlar,
Bire yüz veren ovam!
 
Bin yıllık geçmişimiz,
Uğrunda savaşımız,
Gurbette sılamızsın,
Ekmeğimiz,aşımızsın.
 
Ey sonsuz Anadolu
Anaların anası,
Yurtların en güzeli,
Vatanların en hası.
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

29 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

TAŞKAYA Hüseyin 

             İnternet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlandı.

 

 
Hüseyin TAŞKAYA
ASKER

Askerlik görevi sırayla gelir
Kutsaldır askerlik herkes bilir
Askerde ölenler şehit olur
Allah korusun askerlerimizi
 
Askerler bir emir kuludur
Gittiği yol gurbet yoludur
Anaların gözü yaşlar doludur
Allah sabır versin askerlerimize

Askerler içtima ya sıra dizilir
Bazen gözlerinden yaşlar süzülür
Askerlik sayesinde vatan gezilir
Allah sabır versin askerimize

Her askerin bir üstü vardır
Fakir olanın bütçesi dardır
Öğrenilen her şey insana kardır
Allah yardım etsin askerimize
 
Asker her işini kendisi görüyor
Vatan için canını feda ediyor
Vatanını seven bu yola gidiyor
Allah ömür versin askerimize
 
Askerin görevi vatanı korur
Düşmanının önünde dağ gibi durur
Vatana göz koyanı acımaz vurur
Allah yardım etsin askerimize
 
Gerekirse asker yatağa yatmaz
Hedefi ileride geriye bakmaz
Kellesini verir yolundan sapmaz
Allah korusun askerimizi
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

30 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TOMBUŞ İhsan 1923-2009
Çorum'un  köklü ailelerinden icra memuru Elvan Efendi'nin torunu, Çorum Belediye Başkanlarından Nazmi Tombuş'un oğlu olan "İhsan TOMBUŞ" 1923 Yılında Çorum'da doğmuş, ilkokulu Çorum'da okuduktan sonra, ortaokulu Robert Kolejinde, liseyi Ankara kolejinde tamamlamıştır.
1948 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan ve askerlik görevini yaptıktan sonra, 1950 yılında Çorum'da avukatlığa başlamış, aynı yıl Demokrat Parti saflarında politikaya atılmıştır.
1961-1977 yılları arasında üç dönem Adalet Partisinden, bir dönem Demokratik Partiden bir dönem de 1983 yılında Anavatan Partisinden olmak üzere toplam beş dönem,Çorum milletvekili seçilen İhsan Tombuş, 1971 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde nüfus aile planlaması konulu bir seminere katılmış, 1971-1981 yılları arasında Devlet Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış, 1975-1976-1977 ve 1984-1985 yılarında Avrupa Konseyi Üyeliğinde bulunmuştur.  Çorum Belediye Başkanlarından Nazmi Tombuş'un oğlu olan "İhsan TOMBUŞ" 1923 Yılında Çorum'da doğmuş, ilkokulu Çorum'da okuduktan sonra, ortaokulu Robert Kolejinde, liseyi Ankara kolejinde tamamlamıştır.
1948 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan ve askerlik görevini yaptıktan sonra, 1950 yılında Çorum'da avukatlığa başlamış, aynı yıl Demokrat Parti saflarında politikaya atılmıştır.
1961-1977 yılları arasında üç dönem Adalet Partisinden, bir dönem Demokratik Partiden bir dönem de 1983 yılında Anavatan Partisinden olmak üzere toplam beş dönem,Çorum milletvekili seçilen İhsan Tombuş, 1971 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde nüfus aile planlaması konulu bir seminere katılmış, 1971-1981 yılları arasında Devlet Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış, 1975-1976-1977 ve 1984-1985 yılarında Avrupa Konseyi Üyeliğinde bulunmuştur.  1950 yılında Çorum'da avukatlığa başlamış, aynı yıl Demokrat Parti saflarında politikaya atılmıştır. 1961-1977 yılları arasında üç dönem Adalet Partisinden, bir dönem Demokratik Partiden bir dönem de 1983 yılında Anavatan Partisinden olmak üzere toplam beş dönem,Çorum milletvekili seçilen İhsan Tombuş, 1971 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde nüfus aile planlaması konulu bir seminere katılmış, 1971-1981 yılları arasında Devlet Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış, 1975-1976-1977 ve 1984-1985 yılarında Avrupa Konseyi Üyeliğinde bulunmuştur.
1997'de "Politikada 41 Yıl", 2001'de "Ben Kimim?" adlı iki anı kitabı yazmış, 2003'te gerçek bir olayı incelediği "Ankara Cinayeti"'ni, 2005'te de "Çırağan Baskını" adlı tarihi romanı yayınlamıştır.
İngilizce bilen Tombuş, iki çocuk babasıdır.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info yayınlandı.
 
 
İhsan TOMBUŞ
DESTAN

Bugün yalnız başıma sonsuz kırlara daldım,
Her dertten,her tasadan bir müddet uzak kaldım.
Dağlarda,ovalarda uzun uzun dolaştım,
Çiçeklere bezenmiş bir vadiye uzandım.
Yeryüzünde cennetin benzeri olsun diye,
Tanrı vermiş sonsuz bir güzellik bu vadiye.
İçimde biraz korku,yüreğimde heyecan
Bu kimsesiz ülkede gezerken hayran,hayran.
Gördüm bu kulübecik bir dere kenarında.
“İşte bir insan izi esrar diyarına”
Diyerek yavaş yavaş yaklaştık kulübeye,
Gördüm ki bir ihtiyar hep inleye inleye
Dua edip ağlıyor. Dedim “Merhaba baba,
Nedir bu ah-üzarın ?” Dedi. “Oğlum merhaba !
Anlatması çok uzun,benim derdim büyüktür.
Artık biçare canım vücuduma bir yüktür.
Neredeyse benim de ecel çanım çalacak,
Bu doymaz kara toprak elbet beni alacak.
Ne diye dert dökeyim artık son günlerimde,
Dedim benim dostumdur,bu kimsesiz yerimde”
Dedim:”Baba ! Derdini anlat ben de bileyim,
Ben de Ulu Tanrıdan sana deva dileyim!”
Şöyle beni bir süzdü,bir an geldik göz göze,
Derin bir ah çektikten sonra başladı söze.
“Büyük bir aslan varmış,çok eski bir zamanda
Bu kadar büyük aslan yaşamamış cihanda.
Tunus’a uzanırmış ayaklarından biri
Viyana’ya varırmış pençesinin diğeri.
Kafkas’la Mısır’daymış öteki ayakları,
Kuyruğunun yatağı olurmuş Arap diyarı.
Kendi Anadolu’da,İstanbul’daymış başı
Cüssesinin aksına pek de küçükmüş yaşı.
Bazen kızıp coşarmış,kükrermiş arı sıra,
Dünyayı titretirmiş arşa çıkan bu nara
Bir derin nefes alsı Akdeniz karışırmış,
Dağlar gibi dalgalarla yarışırmış.
Yelesini sallasa Karadeniz coşarmış,
Suları ta Moskof’un ülkesine taşarmış
Bıyıkları titrese alt üst olurmuş Balkan,
Pençesini oynatsa Tuta taşarmış al kan.
Kuyruğunu savurup nice tahtlar devirmiş,
Milyonlarca dinsizi Hak yoluna çevirmiş.
Ne yazık göremedim ben bu mesut günleri,
Yetişmiştim aslanın bir kemikle,bir deri.
Hiçbir şey kalmamıştı o koskoca aslandan
Etrafını sarmıştı aç köpekler her yandan.
Başına toplandılar akbabalar,kuzgunlar
Leşini yemek için çevirdiler oyunlar
Fakat ihtiyar aslan onlara karşı durdu
Bütün Ege Denizi tekrar taştı,kudurdu.
Baktılar ki zor ile ölmeyecek bu aslan,
Tilkiler tuzak kurdu,bin bir hile bin yalan.
Aslanı kandırarak sokuldular yanına,
Boğazından tuttular kıymak için canına.
İşte ben o aslanın koptuğu başının,
Aç kurtlar tarafından yenildiği naşının.
Görmeğe dayanamam diye kaçtım buraya,
Ardından zaman geçti,yıllar geçti araya.
İnsan yüzü görmezdim burada yaşıyordum.
Yıllardır o aslanın yasını taşıyordum.”
Dedim “baba boş yere yas tutup ağlıyorsun
Boş yere bu ihtiyar bağrını dağlıyorsun.
Evet doğru aslanın başı koptu o zaman
Lakin bu baş kopunca yine ölmedi aslan.
Gerçi başsız yaşayamaz hiçbir canlı cihanda
Fakat Tanrı isterse neler olmaz bir anda.
İşte o aslana da yarattı yeni bir baş
Bütün dünya sarsıldı,inledi tepe,dağ,taş.
Yeniden dizilmişti öldü sanılan aslan,
Çelikten bir ok gibi fırlamıştı yayından.
Düşmanın üzerine öyle bir saldırdı ki;
Elinden kurtulamadı ne aç kurt,ne de tilki.
Bu dinç baş,bu aslana çok yakıştı,çok uydu.
Narasını cihanda herkes yeniden durdu
Herkes bu genç aslandan tekrar korktu ve ürktü.
Çünkü onun dinç başı kahraman Atatürk’tü
16 Ağustos 1942
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

31 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TOMBUŞ Şevket 1911-
Çorum'un köklü ailelerinden İcra Memuru Elvan Efendinin torunu, Çorum Belediye Başkanı Rahmetli Nazmi TOMBUŞ’UN Büyük oğludur. 08 aralık 1911 Tarihinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Çorum’da yaptı. 1929 yılında Ortaokulu bitirdikten sonra tahsile devam etmeyerek babasının yanında ticarete atıldı Daha sonra 1946 yılında Özel İdare Müdürlüğünde memur olarak çalıştı. 1954 tarihinde naklen Çorum Maden İrtibat Memurluğuna geçti. Daha sonra bu memuriyetin lağvı ile  yeni ihdas edilen Sanayi Bakanlığı Çorum Maden İşleri Memurluğunu yürüttü.
            1972 tarihinde kendi isteği ile emekli  olarak aynı yıl Hac Görevini yaptı.
“SEN VE BEN” İsimli bir şiir kitabı bulunmaktadır. Çorum İstem Basımevi baskısı olan kitabın basım tarihi bulunmamaktadır. Basılan bu kitabın içinde bulunan iki şiiri 1994 tarihi gözükmektedir.
            Emekli Memur olarak vefat edene kadar çorumda bulundu. Kitabını yeğeni şiirlerinin Gürsel yayınevi tarafından yayımlanmasını uygun gördüğünü belirterek tarafımıza verilmiştir. Bizde dergilerimde yayımladım.
 Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergimizde http://corumlu2000aylik.dergisi.info ile Sarı Çiğdem Şiir Defteri'nde http://saricigdemsiir.dergisi.info   ve Aylık Şiir Antolojisi Dergisi'nde  http://ayliksiirantolojisi.dergisi.info çalışmaları yayınlanmıştır
 
 
Şevket TOMBUŞ
TÜRK MİLLETİ

Seni anlatmaya nasıl başlasam,
Dünya sen tanır Ey Türk Milleti !
Gördüğüm yerlerde hep alkışlasam,
Feragat sahibi Ey Türk Milleti !
 
Yurdunda,yuvanda kalasın yeten,
Yetmez yedirirsin misafire sen,
Asla yetinirsin bulamaz isen,
Kanaat sahibi Ey Türk Milleti !
 
Bilmezsin hayatta kibir ve gurur,
Yüzünden akıyor neş’e ve sürur
Sayarsın büyüğü el pençe durur
İtaat sahibi Ey Türk Milleti !
 

Ülkeni her zaman yöneten sensin,
Her türlü ürünü üreten sensin,
Pazarlara kadar ileten sensin,
Feraset sahibi Ey Türk Milleti !
 
Dostun karşısında dostça durursun,
Düşmanca bakana düşman olursun,
Yurda göz dikene kan kusturursun,
Celâlet sahibi Ey Türk Milleti !
Sana önder ettin sen ATATÜRK’Ü
Cihana duyurdun şanlı bir öykü,
Omuzlayıp kalktın en ağır yükü,
Asalet sahibi Ey Türk Milleti !
 
Hacı BayramVeli,Yunus,Mevlana
Hacı Bektaş’ı da kat yanlarına
Nurlar yağdırırlar zamanlarına,
Keramet sahibi Ey Türk Milleti !
 
Viyana önünde yağız atlılar,
İstanbul surunda Ulubatlılar;
Sadık Fethi gibi ak kanatlılar
Sinenden çıktılar Ey Türk Milleti !
 
Tarihler yazdırdın sen destanları
Eserler bırakan o Sinan’ları
Hârika yaratan kahramanları,
Bağırdan çıkardın Ey Türk Milleti !
 
Çanakkale Destanı senin eserin,
Arşa kadar çıktı şerefli serin;
Dünya tarihinde yücedir yerin,
Dirayet sahibi Ey Türk Milleti !
 
Meydanda savaştın,atlı ve yaya,
Malazgirt;Kosova en son Sakarya,
Bitmiyor yoruldum ben saya saya,
Şecaat sahibi Ey Türk Milleti !
 

Şevket TOMBUŞ
YALVARIŞ

İlahi sen koni aciz kulunu,
Affet günahını bükme kolumu,
Şaşırma düz yolda benim yolumu,
Saptırma doğrudan yolum ya Rabbi.
 
Geçmişlerimin sen ruhunu şad et,
İlminle fadlınla beni irşadet,
Cennet kapısını bana küşadet,
Gür gelsin önümden sonum ya Rabbi.
 
Yüzümü mahşerde kara çıkarma,
Varınca huzura nara çıkarma,
Geniş yoldan götür dara çıkarma,
Dönderme tersine yönüm ya Rabbi

Zalimin zulmünden şeytan şerrinden,
İhanetten şu namerdin elinden,
Kem gözlerden kötülerin dilinden,
Ha1 et imanım dinini ya Rabbi.

Ya Rabbi imanım bağışla bana,
Her şeyim teslimdir Allah’ım sana,
Dönderme yönümü şeytandan yana,
Şaşırma kabirde dilim ya Ralibi.
 
Evladım imanla münevver olsun,
Dini İslam ile müşerref olsun,
Şirkten günahlardan münezzeh olsun,
İsmi zülcelalin etsin talim ya Rabbi.
 
Ümmeti Muhammet’e sen rahmet eyle,
Affet günahların merhamet eyle,
Doğru yoldan götür hidayet eyle,
Gösterme onlara zulüm ya Rabbi.
 
Vatanın bağrına sokma düşmanı,
Millete aratma eski zamanı,
Onlara bağışla dini imanı,
Verme başlarına zalim ya Rabbi.
 
Gençlere lütfünle eyle hitabı,
Silahı al ver eline kitabı
Kalbine sok günah ile sevabı,
Kafasına doldur ilim ya Rabbi.
Ocak 1979
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

32 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TULUK  Hasan
1943 yılında Çorum'da doğmuşum. Anka ra Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu Metalişleri bölümünden mezun oldum. Uzun süre değişik yerlerde  görev  yaptıktan sonra 1979 yılında Çorum Endüstri Meslek Lisesine atandım. Çelik, bakır ve  pirinç  gibi  metalleri çekiçle döverek rölyef, üç boyutlu ve mimari tarzda şekillendirdiğim eserlerimden kompozisyon olarak " Anadolu Kültürü " nü işledim. 
Yurt  içinde  birçok incelemeler ve araştırmalar yaptım  1983 yılında Mimar Sinan Üniversitesinde  misafir sanatçı olarak çalışmalarım izlenmiştir. Yurt içinde ve yurt  içinde bir çok karma ve kişisel sergilere katıldım. 1991 yılında Paris'te düzenlenen  uluslar arası "Les Mains D'or" (Altın Eller)  sergisine şeref  konuğu olarak davet edildim. 3 - 13  Mayıs 1996 tarihleri arasında Lyon-Fontaines Sur Saone beldesinde düzenlenen 3. Altın Eller Bienalinde; Halk oylamasında birincilik,Sanat otoritelerinden oluşan  jüri tarafından en büyük ödülü olan  birincilik madalyası ile iki dalda ödül aldım. 
18 -24 Mayıs 1998 tarihinde Cumhuriyetimizin 75. Yılı nedeniyle Kölh'de düzenlenen "Türk Haftası" kutlamalarına 80 parçadan oluşan koleksiyonumun  yanında;Karadeniz Teknik Üniversitesinde  Araştırma   Görevlisi oğlu,yüksek Mimar Ömer İskender Tuluk'un İstanbul Yalıları, Safranbolu,Kastamonu, Kütahya, Çorum ve Trabzon  evlerinin suluboya çalışmaları da yer aldığı 
Baba -Oğul Anadolu Kültürünün  tanıtıldığı  Cumhuriyetin  75, Yılı sergisi Kölh Baş Konsolosluğunun organizesi ile gerçekleştirdik. 
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Hasan TULUK
ANADOLU’M

Toprağım,güneşim,ekmeğim,aşımsın.
İçtiğim suyum,kokladığım havamsın.
Canımsın,kanımsın;Vatanımsın.
Senin için ağladım,senin için güldüm.
Bazen bir tablo oldun avuçlarımda.
Bazen bir şiirsin dudaklarımda.
Bir türkü tutturmuşum,
Sıvası dökülmüş,kerpiç örgülü dereli köyden,
Kavalın yanık sesini duyar gibiyim.
Abasına bürünmüş çobanın dudaklarından.
Al yazmalı,mağrur bakışlı genç kızları görüyorum.
Kimi süt sağıyor,kimi ninni söylemekte.
Harman yerini düşünüyorum !
Çeteni,kağnısı,atı,arabası.
Söğüt dallarına bürümüş gümelesi,
Gündüzün güneşin,
Gece;mehtabın ışıklarıyla sarmaş,dolaş.
Dantel örgülü döşeği görüyorum,direğin yanı başında.
Bir yanda bakracı,öte yanda ekmek kazanı,
Ağustos sıcağına kalmış,bağrı yanık harmancı,
Çaresiz dönmekte,boz tenli yorgun savaşçı.
Düğüm düğüm olmuş,altın sarısı başaklar.
Kimi henüz ayakta,kimi saman olmakta.
Elif,elif eserken akşam yeli,
Savrulur harmanlar,yüklenir çeteni.
Anılarda yaşıyorum artık,o mevsimleri.
Koklar gibiyim baharı !
Yağmuru,güneşi,yeşili,mavisi.
Kıvrım kıvrım akar,baharda coşan darası.
Ayağında çarığı,omuzunda heybesi,
İki çift öküzü,çiftçisi,elinde övendiresi.
Devşirir toprağı,karasabanı,leyleği,kargası.
Acıkınca ilişiverir,kağnının yanı başına,
İştahla açar dağarcığını,bakmaz çürük dişine,
Katık eder soğanı,tandır ekmeğine aşına,
Sevdalıyım Anadolu'm,Toprağına taşına.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

33 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TURAN Mustafa

1957’de Bilecik’te doğan Mustafa Turan, ortaöğretimini Bilecik ve Bursa’da, yüksek tahsilini de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde yaptı.
         “Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliği ve Türkiye Yazarlar Birliği” üyesidir. Düzenlenen yarışmalarda çeşitli ödülleri de bulunan Yazarın, 15 kitabı yayımlandı.
Güldüren ve Düşündüren Tarih
Destanlaşan Çanakkale.
Başarıya Uzanan Köprü
Evinizdeki Okul
Söğütten Viyana’ya
Şafak Sökerken
Yavuz Padişah Sultan Selim Şah kitaplarından bazılarıdır.
           2004 yılında, yılın Edebiyat Sanatçısı ödülünü alan Yazar, Kişisel Gelişim Uzmanı olarak, “Türkiye Okuyor” çerçevesinde “Kültürümüzde Kitap”, “Başarıda Motivasyon”, “Aile İçi İletişimde Anne-Baba ve Çocuk Eğitimi”, Tarih sohbetleri çerçevesinde de,“Mevlana’dan Akif’e Kültürel Dinamiklerimiz” “Kutsal Topraklarda Osmanlı İzleri” ile “Destanlaşan Çanakkale” konularında yurt içinde ve yurt dışında seminer ve konferanslar vermektedir.
           Mustafa Turan, evli ve iki çocuk babasıdır. Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Dergimizde yazıları

 

 

Mustafa TURAN
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Tekerrür mü etmişti tarih Çanakkale’den?
Her milletin kefeni kolay kolay biçilmez,
Mohaç, Kanije, Uyvar, Akka ve Plevne’den,
Ders almayan bilsin ki; Çanakkale geçilmez.
 
Türk kahramandır, hiçbir şey korkutmaz gözünü,
Din, vatan, bayrak aşkı, yoğurmuştur özünü,
“Uyvarda bir Türk kadar güçlü” atasözünü,
Duymayanlar bilsin ki; Çanakkale geçilmez

Kan, can pahasına kim vazgeçer bu yerlerden,
Ne yiğitlikler zuhur ediyor bu erlerden
Birisi de ölümdü verilen emirlerden,
Kemal Paşa diyor ki, Çanakkale Geçilmez.
 
Anam cepheye çocuk doğurdu diyor Ozan,
Düşmanların planlarını Çanakkale ‘de bozan,
Zaferin destanını Arap çölünde yazan,
Mehmet Akif diyor ki, Çanakkale geçilmez.
 
Hayasız saldırıya karşı imanı coşan,
Önüne dikilen her engeli bir bir aşan,
Din, vatan için akın akın cepheye koşan,
Mehmetçikler diyor ki, Çanakkale geçilmez.
 
Utansın düşmanlar bu yenilgi zilletinden,
Belki kurtulur bize husumet illetinden,
Ancak beklenir böyle zafer Türk milletinden,
Turan Mustafa der ki Çanakkale geçilmez.

 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

34 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ  
TÜRKMEN Cuma
1962 yılında Çorum Büğet Köyünde dünyaya gelmişim. Büğet Köyü ilkokulunu bitirdim.Köyüm şehre 8 kilometre olduğu  halde  şimdiki  gibi ulaşım kolay olmadığı  için  ortaokulu okumam bir hayli zordu.  Neyse ki   Çorum'da  oturan teyzem vardı. Yanlarında kalmama razı oldular. Eti Ortaokuluna  kayıtımı yaptırdım. 1977 yılında ortaokulu bitirdim.  Aynı  yıl Çorum Ticaret Lisesine kayıtımı yaptırdım. 1978 yılı 3'ü ayında babamı kaybettim. Ağabeyimin  askerde olması sebebiyle köye dönmek zorunda kaldım. Liseyi 2. Sınıftan terk ettim.  1978 yılından itibaren baba mesleği çiftçilik yapmaya başladım.1981 yılında evlendim.1982    yılının 3'ü ayında  askere  gittim.  Askerlik dönüşü aynı işi devam ettirdim. 1989 yılında  Çorum Çiftçi Malları  Koruma Başkanlığında Katip olarak göreve başladım. Halen aynı görevde bulunmaktayım.
İlkokul sıralarında düşüm ya hakim,ya da doktor  olmaktı. Ama maalesef gerçekleşmedi. Okulda  tembel  öğrenci  olmadığımın aksine çok çalışkan olduğumu belirtmek isterim.   
İlkokul sıralarında düşüm ya hakim,ya da doktor  olmaktı. Ama maalesef gerçekleşmedi. Okulda  tembel  öğrenci  olmadığımın aksine çok çalışkan olduğumu belirtmek isterim. 
Mesleğim icabı Çorum yerel  basın ve yaygın   basını   takip  Etmem  kolay  olduğu  için  olaylar hakkında yorum yapabilme olanağım var. Bu  yüzden  şiir   yazarak Yanlış  bulduğum  toplumsal  olayları şiir  diliyle eleştiriyorum. Gençliğe önerim, basından  yabancı  kalmasınlar,güncel
olayları takip edip öz eleştirisini  yapabilsinler.  Yukarıda   anlattığım  sebepler  beni  şiir yazmaya itti.   İlk  şiirim Çorum Hakimiyet Gazetesinde  yayımlandı.   Diğer  yerel gazetelerde  zaman  zaman şiirlerim yayınlanmaya devam ediyor. Çorumlu 2000 Dergisinde şiirlerim yayımlanmakta. 
Şiir dosyalarım var fakat,şiirlerimi kitap haline getirmiş değilim. Kitap haline getirmeme para sal imkanım da yok zaten.Fikirlerimi şiir olarak yazıyorum.  Çorum  yerel günlük basında yayımlatıyorum. Şiirlerimde en çok dini,ekonomik  ve  siyasal konuları eleştiriyorum. 
Bu imkanı tanıyan Mahmut Selim Gürsel Beye ayrıca teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Mahalli basında yayınlanmakta ve Internet’te Yazarımız http://corumlu2000.dergisi.info  Çorumlu2000 Aylık Kültür Sanat ve Tarih ve Edebiyat Dergimizde ve http://fikir.dergisi.info Fikir Dergimizde yazıları yayınlanmaktadır.
 
 
Cuma TÜRKMEN
HAYAT HİKAYESİ

Türkiye’mde refah ve zenginlik varken
Unutmayın beyler yiyin ha yiyin
Yapanın yaptığı yanına karken
Hazine çok zengin,soyun ha soyun
 
Kalmasın sahilde villasız vekil
İhracat,ithalat hayali takıl
Ganimet,arpalık,dayı bul sokul
Hısım,akrabayla doyun ha doyun

Mutlumu şemaler,hortumla hozum
Es geç ortağına çıkarma bozgun
Antır teşvikini medyamız üzgün
Nedir çarkı felek oyun ha oyun.
 
Vatan Millet için zor çıkar yaşa
Çıkarı varsa hemen bak sen şu işe
Bir baştan bir başa makamı döşe
Taşı gediğine koyun ha koyun
 
TÜRKMENOĞLU çile eskimez artar
Tanıdık beylerin hepside beter
Beyler sefa sürer,halk çile çeker
Bu mutlu günleri sayın ha sayın
Cuma TÜRKMEN
DELİ MİYİM BEN ?

Demişler ki bana divane deli
Şaşarım aklına,delimiyim ben
Batıla doğru sapıtmış yolu
Haşa kör Şeytanın kulu muyum ben.
 
Bir kan pıhtısından yarattı beni
Bunca nimetlerle donattı beni
Bir iken milyarla çoğalttı beni
Emrinin dışında diri miyim ben

Yarattı bizleri aynı ırklardan
Ayrı vatanlarda,ayrı renklerden
Elçisini gönderdi ayrı günlerden
Hata yapmayacak veli miyim ben
 
Şer ile hayıra irade verdi
Okusunlar diye dört kitap sundu
Verdi emirleri,kanunu koydu
Okunan yazının körü müyüm ben
 
Örnek bana ahir zaman Nebisi
Kılavuzum on iki İmam Velisi
TÜRKMENOĞLU işte bunun delisi
Biri,beşi bilmez birimiyim ben.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

 

 
DİKKAT !  BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARINDAN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
Yazışma Adresi: corumlu2000@gmail.com