ŞAİRLER ALFABETİK SOYADI DİZİNİNDE BUNMAKTADIR!

YIL 1  SAYI 10    10-Ağustos-2016

AFACAN Orhan
AKÖZ Mustafa
AKTAŞ Muhsin
CANBABA Ahmet
ÇAKICI Rasim
ÇAVDAR Necati
ÇAYCI Üzeyir Lokman
ÇETEN Paşa
ÇETİN Ahmet
ÇOBAN Ayşe
DEMİR Salim
DUYGUN Erol
GÜLTEPE Şükrü
GÜRSEL Mahmut Selim
HARDAL Rıza
HARDAL Sevim
İNCE Nihat
KANDEMİR Rıza
KARACA Özkan
KARADAĞ Mehmet
KARAKAŞ Sakin
KAYMAK Güner
KAYMAK Halil
KILIÇ Haydar
KILIÇ Yaşar
KURTBAŞ Ahmet
ÖZBEKMEZ Hıfzı
SARIYÜCE Hasan Latif
TOMBUŞ İhsan
TOMBUŞ Şevket
TULUK Hasan
TÜRKMEN Adile
TÜRKMEN Cuma
ÜNALAN Hasan
 
 
 
 
 
 

 

 

 

01 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

AFACAN Orhan
1950 yılında İzmir Gaziemir’de dünyaya geldim. İlk Okulu Gaziemir’de, Orta Okulu Şirinyer Ortaokulunda okudum ve İzmir Namık Kemal Lisesi Edebiyat bölümümden ayrılarak tahsilimi tamamlayamadım.
Orta Okul yıllarında TSM nin bende oluşturduğu tutku ve istekle şiir yazmaya merak sardım. İzmirli bestekâr Yusun NALKESEN’in dillerde destan olan VEDA BUSESİ’nın sözlerini değiştire değiştire şiir yazma yeteneğimi geliştirdim. Bu ardada rahmetli Yusuf Nalkesenin öğretmenlik yaptığı Kemer’deki okuluna gider, yazdıklarımı gösterirdim. İyi olmasada devamlı yazdım.
1971 yılı askerliğimden sonra Emniyet Genel Müdürlüğünde Polis Memuru olarak mesleğe girdim ve çeşitli illerde görev yaptım. Doğu hizmeti dönüşü Ankara’da göreve başladım ve buradaki yıllarımda TRT sanatcıları ile tanışma sonucu Piyanist Erkan YÜKSEL bir şiirimi besteledi ve seslendirdi. TRT repartuvarında farklı besteciler tarafından beslenemiş sözlerim mevcuttur.
Sayın Bilge ÖZGEN, Feritt SIDAL ve Erdoğan BERKER ile Ankara’da tanıştığım ve yardımlarını gördüğüm bestecilerimizdirler.
Ankara’da yazdığım bazı şiirlerimi beğenilmiyor diye kimselere göstermedim. İzmir’e atanıp daha sonrada emekli olunca sanat dünyasından uzaklaştım ve şiir yazmaya ara verdim.2005/2006 yılında Hac’ca gittiğimde yazdığım 160 kıtalık dini şiirle tekrar şiir yazmaya başladım.
2008 yılında Gaziemir Belediyesi TSM korusuna katıldım ve Ertuğrul POYRAZ ile oluşan arkadaşlık sonucu Ankara’da kimseye vermediğim şiirlerimi kendisine vermeye başladım. Bir, iki derken ortak çalışmalarımız çoğalmaya başladı.
2008 Mayıs ayındaki Koromuzun final konserinde ortak çalışmamız olan MUTLULUK SÖZ VERDİ’Yİ seslendiren Ertuğrul POYRAZ yorumu ve bestemizle müzik dünyasında farklı ve iddialı olduğumuzu kabul ettirdiği dinleyicilerin aldığımız olumlu tepki ortaya çıkarmıştır.
Ertuğrul POYRAZ ile olan ortak çalışmamızdan dolayı ikimizi Saadettin KAYNAK ve Vecdi BİNGÖL ikilisine benzetmektedirler.
Toplumsal, siyası, milli, dini, sevgi konularında yazdığım şiirlerim internette sayısız sitelerde yer almakta, milli şiirlerimi’’ Mehmet AKİF ruhu yaşıyor’’diye ifade etmektedirler.
İnternet Gazeteciliğinde bir çok şiir köşem mevcuttur.Halen İzmir’de yaşamakta olup evli ve iki çocuk babasıyım.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info   yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Orhan AFACAN
BİN CANLA SEVİYORUM TÜRKİYE’Mİ

Bin canla seviyorum Türkiye’mi
Dirilir, dirilir de ölürüm ben
Çok özel yaratmış Hak bedenimi
Ancak Türkiye’mle örtünürüm ben.
Sakarya nehrinden Dicle, Fırat'a
Sağanak, sağanak dökülürüm ben.
Âliyle kardeştir Ökkeş, Rıfat’a
Zengin nüfus, zengin bir kültürüm ben-
İstanbul aşkıyla Fatih olurum.
Dağları Çağlara götürürüm ben
Kocatepe’de mevzii bulurum
‘’Akdeniz’i ilk hedef’ ’görürüm ben.
Söğütlü Osman’ım, kayı boyundan
Kur’an’ aşkıyla büyütülürüm ben.
Çekinmem, korkmam en kötü oyundan
Düşmanın gözünde iz sürürüm ben
Toprağa tohumdur alın terlerim
Zemzem kadar bereketli, gürüm ben
Resulün ‘’aguş’ açtığı askerim
Ezelden beridir hür, özgürüm ben...
Dört mevsimde çiçek acar bahçemde
Dostluğa, sevgiye gömülürüm ben.
Laz,Kürt,İstanbul kokusu lehçemde
Aruz, aruz kalbe örülürüm ben
Cephede kahraman, devlette memur
Okulda öğrenci görülürüm ben
Çalışmamla olur vatanım mamur
Takdirde edilir, övülürüm ben.
Misafir perverim, ikramım boldur
Bir lokma ekmeği bölüşürüm ben.
Mevlana’yla, Yunus gittiğim yoldur.
Yaratılmışı hep hoşgörümüm ben
 
Orhan AFACAN
KAÇ EŞİN BOYNU BÜKÜK

Kaç eşin boynu bükük, annenin bağrı yanık
Kaç evde huzur yok, kapı, pencere kapanık.
Kaç masum suçsuz yere yıllardan beri sanık
Vicdanını dinlede gerçeği söyle Tanık.

Duvarlar defter olup tahliye hesaplanır
Her saniye bağrıma hançer gibi saplanır.
Bütün ümitlerimiz ifadende toplanır
Vicdanını dinle de gerçeği söyle TANIK.
 
Ölümü getirmiyor dualarla, dilekler.
Yalana mağlup oldu bükülmeyen bilekler
Eşim, dostum beni kötü biri bilecekler
Vicdanını dinle de gerçeği söyle TANIK.
 
Her gecen gün toplumdan bir parça kopuyorum
Neden suç işlemedim diye kahroluyorum.
Biran benim yerime kendini koy-diyorum
Vicdanını dinle de gerçeği söyle TANIK.
 
Orhan AFACAN
"ASKER ’DİYORUZ YA O AŞK ERİDİR

 ‘’Asker ‘’diyoruz ya O aşk eridir
Vatan, millet onda tek sevgilidir.
Gönlünde şehitlik hep hayalidir.
‘’İlk Hedef Akdeniz’’ can ilkesidir.
 
Batıya yön verdi neden Cin Seddi.
Meziyet sahibi her ırkın ceddi.
Bildiren kimdir hep zalime haddi
’İlk Hedef Akdeniz’’ ön cümlesidir...
 
Kıyamet ipucu gizemindedir
Ay, yıldız başı, Vatan kalbidir.
Yurtta sulh, cihanda sulh öz dilidir.
İlk Hedef Akdeniz’ ’hep dilindedir.
 
İlk hedef Akdeniz, son hedef doğu
Bize kaldı yani hedefin çoğu.
Harcamalıyız artık varı, yoğu
’İlk Hedef Akdeniz’ ’gayretindedir
 
Mevlit, Malazgirt, Fetih, Çanakkale.
İzmir’indir dini, milli ihale.
Fikrini temizle, başla ikmale
‘’İlk Hedef Akdeniz,’’ görev senindir.

İlk Hedefe tek limansın İzmir.
Sana ‘’kavur’’ diyen utansın İzmir.
Herkes zamanında uyansın İzmir
‘’İlk Hedef Akdeniz ‘’seherindedir

Ey İzmir! bağrında tarihi demle.
Çok Yakındır İlk Hedefe İlk hamle.
Sonu zafer olan müjdeli cümle
‘’İlk Hedef Akdeniz’ ’son zaferindir.
 

 
Mehti Resul İsa bizi ağırlar.
Muhammedi nurla dolsun bağırlar.
Ey bakar Ama’lar, kalbi sağırlar.
İlk Hedef Akdeniz Roma içindir
 
‘’Hak nurunu ‘’elbet tamamlayacak.
Beklediğin gibi değildir ancak.
Kalplerde tekbirler, elde al sancak
‘’İlk Hedef Akdeniz’’ içine sindir.
 
Dağılsın tespihin, düşsün imame
Her tane bir ilme, farklı âleme.
Mehdilik verilir, ‘’Mehdiyim’’deme
’İlk Hedef Akdeniz’’kimine kindir.
 
‘’ İlk hedef Akdeniz’’ hadise şifre.
Viyana Sevdası yanlış deşifre.
Doğrumu düşürmek Kaderi cebre
İlk Hedef Akdeniz çok yerindedir.
 
Söyleyene değil, söyletene bak.
Vatanı Sevmeyi öğretene bak.
Artık kıskançlığı, inandı bırak
’İlk Hedef Akdeniz’’hedef kesindir.
 
İlime, İrfanla maya çalarak
Atalarında öz güven alarak.
Fetihten çok daha güçlü olarak
’İlk Hedef Akdeniz’ geleceğindir.
 
Akdeniz'e diktim bende gözümü.
Hasreti yakıyor nasıl özümü.
Mısralara serdim hasret közümü
’İlk Hedef Akdeniz’’hayalimdedir.
 
Hendek Savaşındaki bir mucize
Nasıl nasip oldu, olacak bize.
Çağlarda, Tarihte gelecek dize.
İLK HEDEF AKDENİZ’’ söz Nebi’mize.
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

02 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

AKÖZ Mustafa 1956 Şair
            1956 yılında Çorum Mecitözü İlçesi Bayındır Köyünde dünyaya geldi.
            İlk ve orta tahsilini Mecitözü ve Çorum’da tamamladı.
            Aşıklık ve şiir denemelerine,halen yaşamış olduğu hayatın tatlı ve acı gerçekliğinden etkilenerek başlamıştır. Şiirlerinde mertlik ve duygusallık üzerine yazmaktadır.
            Şiirleri çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmıştır. 2000 tarihinde yayınlanmış “Sitem” isimli bir şiir kitabı vardır.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı

 

   
Mustafa AKÖZ
KÖYÜM

Ben isterim köyümde gezmeyi,
Ben köyümü özledim.
Baba tarlasından buğday ütmeyi,
Üfleyip yemeyi çok özledim.
 
Bizim bahçede dal sulamasını,
Hele erik,vişne,armut,elmasını,
Anamın yaptığı kavurma hellesini,
Soğutarak içmesini çok özledim.

Tırpanla ekin biçip terlemesini
Ateşte patlıcan,biber közlemesini,
Babamla bağ,bahçeyi bellemesini,
Toprağı savurup atmasını özledim.
 
Esirgemeyin bu zevki Mustafa AKÖZ’den,
Bıktım,gürültülü zehir akan egzozdan,
Kil zehirlenmiş harmanda samandan,tozdan
Patoza dirgenle sap atmayı özledim
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

03 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

AKTAŞ Muhsin 1966  <Şair>
1966 yılında Giresun’un Espiye ilçesinin Akkaya köyünde doğdu, İlkokulu köyünde okudu, Orta ve Lise’yi güç şartlar altında Bursa İHL de bitirdi. Bir Süre Açık Öğretime devam etti. Öğrenimini yarıda bırakıp, satış ve pazarlama sektörüne girdi.
On yıla yakın bir süre İzmir’de yaşadı, Şu an Bursa’da, bir fabrikada üst düzey yöneticisi olarak yaşamını devam ettirmektedir.
Şair ve yazar evli olup, dünya güzeli 3 kız çocuğu babasıdır.
Daha çok serbest şiirler yazmakla beraber, halk şiiri ve hece tarzında şiirlerde yazmaktadır.
Internet’te Yazarımız http://corumlu.com , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir

 

 
Muhsin AKTAŞ
ANADOLU’M

Binlerce yiğidin bağrında gizli
Sıralanmış dağlar nazlımı nazlı
Âşıklar ozanlar elleri sazlı
Yanlarına beni sal Anadolu’m

Pir Sultan Abdallar Yunus’u veli
Özünü dokumuş erenler eli
Tevazuu görsen sanırsın deli
Dergâhına beni al Anadolu’m

Mevlana’dan edep öğrendi yurdum
Karacaoğlan’dan cesaret gördüm
Gece gündüz senle hayaller kurdum
Sorma yüreğime dal Anadolu’m

Tarlanda çalışır gelini kızı
Yaylada meleşir koyun ve kuzu
Gurbet elde hasret yürekte sızı
Gururla gönlümde kal Anadolu’m

Al bayrak gönünde asılı dursun
Gözü olan hain bakıp kudursun
Bir yanda memolar bir yanda Dursun
Cümlemize vatan ol Anadolu’m

Türk, Türkmen, Yörükler, bir tarafta Laz
Kürt, Arap, Arnavut diğeri Çerkez
Kardeşçe yaşarız kimlik fark etmez
Kalplerde tutuştuk gel Anadolu’m

Halkın kurban olur dağ ve taşına
Mevla’m dert vermesin vakur başına
MİZABİ can verir damla yaşına
Asma nur yüzünü gül Anadolu’m
Muhsin AKTAŞ
BENİM GÜZEL ESPİYE’M

Masmavi denizinde kayalar yosun tutar
Yemyeşil olan doğa her gün burnumda tüter
Aklıma düşer yaylan bağrıma kurşun batar
Ey canım Giresun’um benim güzel Espiye’m

Akkaya denen köyde dünyaya açtım gözü
Gurbet elde çalarım mızrabı kırık sazı
Özleminle tozdurur yüreğe dolan sızı
Ey canım Giresun’um benim güzel Espiye’m

Dağlarında yeşillik ahenk ile dem vurur
Kar yağınca çatıya bir başka güzel durur
Osman ağan torunu vazgeçilmez bir gurur
Ey canım Giresun’um benim güzel Espiye’m

İl ilçe köy demeden dünyaya dağılmışız
Sadece Türk bayrağı önünde eğilmişiz
Memleket hasretinden diz üstü yığılmışız
Ey canım Giresun’um benim güzel Espiye’m

Hamsi mısır lahana soframızın baş tacı
Fındık düşmüş ayağa bize yeter bu acı
Unutmadık gurbette ekmek pişiren sacı
Ey canım Giresun’um benim güzel Espiye’m
Mert yürekli yiğidin çalışarak yarışır
Girdiği topluluğa edebiyle karışır
Bu vatanı sevenle küslük etmez barışır
Ey canım Giresun’um benim güzel Espiye’m.

Gurbet köşelerinde gönlümüzde yaşarsın
Gün geçmez ki aradan rüyamıza düşersin
Mizabi kemençeyle horon edip coşarsın
Ey canım Giresun’um benim güzel Espiye’m
13.10.2008 1.15
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

04 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

CANBABA Ahmet 1941-  <Ressam-Şair>
1941-Kalecik doğumluyum. 7 yaşında Ankara’ya geldim. İlk orta ve liseden sonra 1960 senesinde yedek subay öğretmen olarak askerliğimi Merzifon’un Bulak köyünde öğretmen olarak yaptım. Sonra teknik eleman olarak Önce Devlet sular idaresi, Antalya Ferrokrom ve Karpit Fabrikası, Ankara da Na-Ce mak sanayi, Özmak, Alaçam müşavirlik, Tüstaş, Tümaş, UBM, ve En son Güriş makine sanayinde Kostürüktör Ressam ve Dizaynır olarak çalıştım.
1983 senesinde emekli oldum. İlk şiire Öğrencilik dönemimde Sanat okulu son sınıfta iken başladım. Sene 1960 ilk şiirim Ajans Türk Antolojisinde ve İsa Kayacan’ın çıkardığı Ece dergisinde yayınlandı. Öğretmenlik devresi şiiri geliştirmem açısında bana çok büyük imkanlar verdi. İlk şiir kitabımı da 1967 senesinde “Sarhoş Dünya” olarak yayınladım.
Emekli olduktan sonra mesleğimle ilgili olarak proje bürosu açtım. Daha sonra Konur Sokakta önce lokanta daha sonra da kitap üzerine iş yeri açarak 1989 'a kadar işletmecilik yaptım. 1989'dan Sonra ailecek İstanbul’a yerleştik. İstanbul’da 1994 senesine kadar kaldık. 1993 senesinde büyük kızım evlenerek Almanya’ya yerleşti. Küçük kızımın da tayini tekrar Ankara’ya çıkınca 1994 senesinde tekrar Ankara’da yaşamımızı sürdürdük.1999 senesinde “Yeşilin Gözyazşları” şiir kitabı, 2003 senesi “Cennette Seninleyim” Hikaye Kitabı, 2005 senesi “Yaratanla Sohbet”  şiir kitabımıedebiyat dünyasına kazandırdım. 2003 senesinde öğretmen olan ikici kızımı da evlendirdikten sonra kendimi kültüre adadım. Halen kültürle iç içe emekliliğimin tadını çıkarmaya çalışıyorum.Internet’te Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi yazar ailesindenim.
 
 
Ahmet CANBABA
AYDINLIK OLSUN

Bir mum yakıp karanlığa ilk adım
Atalım yolumuz aydınlık olsun
Gücümüzü mutlu birlikteliğe
Katalım yolumuz aydınlık olsun.

Vatanımın hançer sokmuş bağrına
Hesap soramamak gider ağrıma
Neyimiz var neyimiz yok uğruna
Satalım yolumuz aydınlık olsun

Hasret kalarak özlenip yeniden
Tehlikelerden gizlenip yeniden
Tohum gibi filizlenip yeniden
Bitelim yolumuz aydınlık olsun.

Yurdumuzda askeriz bu seferde
Çare bulacağız bilinen derde
Fabrika bacası gibi her yerde


 
Ahmet CANBABA
YASADIŞI 

Yaşama sevincini bitirir
Bir kurşun
Yasa dışı
 
Yaşama sevincini bitirir
Bir karar
Yasa dışı
 
İşgalci gelir oturur
Yüreğinin başköşesine,
Yasak bir aşk yaşarsın
Yasa dışı
 
İşgalci gelir oturur
Memleketinin başköşesine,
Onay görmez yaptığı
Yasa dışı
 
Ve sana
Bir direniş göstermek düşer,
Bir direniş
Yasadışı
 
Ahmet CANBABA
SABAHLAR

Uykum kaçmış bir gece yüksek bir terastayım
Yıldızları doyumsuz seyretmeye  hastayım
 
Milyarlarca ışık yıl zamanı var aramda
Geceyi tek başına yaşarken Ankara’mda
 
Var mıdır başka biri yıldızlara bakıp ta
Bir haz duysun o rahat uykuyu bırakıp ta

Herkes uykuda, kuşlar,uyumayan bir benim
Gece serinliğinde dinç ve sağlam bedenim

Düşün, binlerce beyin rüya görür uykuda
Kimi uçar havada, kimi boğulur suda

Bulutlardan sıyrılıp görülür teker ,teker
Göz kırparken yıldızlar sanki bir merhaba der
 
Karanlık, karanlığa karışmışken zifiri
Görünmez karanlıkta havanın isli kiri
 
Uykuya teslim olmuş binlerce çarpan yürek
Rüya denizlerinde sessizce çeker kürek
 
Rüyalara girse de aşk gecede yaşanır
Kimi yerde gönülden ne sevgiler boşanır
 
Kimi diskoda, barda kimi mahpus damında
Yürekleri cız eder her günün akşamında
 
Belki bir gece boyu kalkmış konan yasaklar
Hangi acı nerede, hangi sevdayı saklar
 
Kimi yerde dertlerle sorunlar uyanmadan
Evlerin ışıkları ara sıra yanmadan
 
Bir gizemlik sevgiyi davet ediyor aşka
Her mevsimde geceden sabaha kalkış başka
 
Umuda sürgün veren fikirler uyumakta
Ömürler gece boyu sarılır bir yumakta
 
Boyn Bükük Yalnızlık Bir Sonraki sabaha gece verirken mola
Kimi derdi erteler, sabah ola hayrola
 
Hiç farkında olmadan geçerken güne yarın
Tesiri yavaş, yavaş kaybolur ışıkların
 
Sokak köpeklerinin sesleridir ürüyen
Gece karanlığıdır yudum, yudum eriyen
 
Kimi erken kalkacak gün başı yolculuğa
Veda edip gidecek belki çoluk, çocuğa
 
Gün ışığına gebe hayır şer saklı düşte
Uyanıyorlar sabah ezanı saat beşte
 
Karanlığın içinden gelirken ezan sesi
Bir güne başlanacak bir gecenin ertesi
 
Geceden nasıl çıkmak, güne nasıl başlamak
Ya, hızlı kalkmak yada, boş verip yavaşlamak
 
Mahmurluğu üstünden zor atıp kalkan kişi
Kalkmaz güne kimisi, yatmak en güzel işi

Uykuya dalmış gece, dalmış tasa, dert, hüzün
Feryatlar yükselecek uyanınca gündüzün

Kim bilir daha başka acıyı tattıracak
Sakinleşmiş olaylar başlarken güne sıcak
          
Bir kızartı belirdi henüz güneş doğuyor
Tabiat alemini kaplayarak boğuyor

Horozların ötüşü sabahı müjdelerken
Yıldızlar gibi ayda kayboldu erken, erken

Yine herkesin derdi başladı ahlar, vahlar
Gece boyu içimde, huzur bende sabahlar.
Ahmet CANBABA
BİR YUDUM ŞARAP

Ankara’da,
Esen parkta
Bir ayaküstü meyhanesi.
İş bitimi insanlar uğrar
Ağız tadına eşlik edecek bir dost
Ve bir şişe şarap arardı.
 
Şiirlerini meze yapardı şairler
Ve şarabı baştan çıkarırlardı
Sevda türküleri yakarak.
Kimi yerde
Sarhoş beyitler
Can yeleklerini giyer
Düşerdi dudaklardan ölüme.
 
İçtikçe kanıksanırdı dertler,
Karanfiller kan ağlardı
Yedi veren güllerle.
Ankara’da,
Esen parkta
Bir ayaküstü meyhanesinde
Şarap renginde
Nehirler boşalıyor
Fıçılara.
Fıçılar doluyor.
Fıçılar ki
Mahzenlere tutsak.
Fıçılar ki ,
Bir yeni gecede
Dudak öpecek
Kadehlerde uyandırıyordu
Aşkları.
Şimdi şarap tadında her şey.
Bağ bozumunda
Hasat edildi yüreği toprağın.
Bir gün batımına uğurlandı
Şarap rengi ufuk
Ve çakırkeyif bulutlar.
Ankara’da,
Esen parkta
Bir ayak üstü meyhanesinde
Şarap rengi
Yalanlar yağar.
Avcı hikayeleri anlatılır1
Duvarlara sinerken suretler
Mum ışığında.
Pasif direnişinde aklın,
Bir afyon vurgunu yerken beyin
“Şarabı benden çok sevme” deyiverir bir güzel.
Oysa aşk deplasmanda.
Sen şimdi şaraplasın
Acıyan yanın ayık
Olmaza girmiş düş uyanıp
İçinde örseler önce yaşamını
Bir yudum şarabın tadına varır
Tahammülsüz telaş içindeki yaşamında
Unutur dertlerini,
Gerçeğe
Bir yudum şarap uyarır,
Bir yudum şarap.
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

05 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Rasim ÇAKICI       
          23 Nisan 1968 'tarihinde Çorum'da doğdu.
On kişilik bir ailenin  dokuzuncu ferdiyim  çocukluğumun  bir kısmı devehane ve Ulukavak mahallesinde geçti Merkez İstiklal İlkokulunu bitirdikten sonra çalışmaya başladı beş yıl kadar elektrikçilik yaptıktan sonra çeşitli işlerde çalıştı. Şiirle bu yıllarda tanıştım bir büyümün verdiği Vur Emri isimli şiir kitabının etkisinde kaldı daha sonra Mehmet Akif,Necip Fazıl,Abdulrahim Karakoç gibi şairleri okuyarak şiir dağarcığın doldurdu.  Önceleri sevgi ve aşk temalarını şiire yansıtırken zamanla  güncel olayları da şiire aktarmaya başladı.  Bu yıllarda askerliğimi de tamamlayıp geldi. Askerlik sonrası sahil kentlerimizde çalışmaya gitti ve buralarda  ayrılık gurbet üzerine şiirler yazdı. Daha sonra  dışarıdan ortaokulu bitirdi,evlendi, iki tane oğlu.Şu anda kendisine ait işyerinde  çalışmakta ve şiir yazmaya devam  etmektedir.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı.
 
 
Necati ÇAVDAR
ÇORUMLU

Git gör memlekete neyleymiş,
Çorumlu Çorum’u ihya eylemiş,
Eylemiş ki ne hoş eylemiş
 
Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu
Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
 
Hep sevgi dolu, yardımsever Çorumlu
Efendi, onurlu, eserlerinden gururlu
Çok çalışkan, üretkendir Çorumlu
Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu

Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
Hepimiz Çorum’dan kalkıp geldik
Ankara’ya yerleşip yurt bildik
Alınteri döküp, çok emek verdik

Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu
Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
 
Ankara’dan vekilin yok neden olmasın,
Görenin yok, bakanın yok niçin olmasın
Cumhura vekil oldun, asıl baş niye olmasın.?

Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu
Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
 
Birleşirsen büyüyeceksin Çorumlu
Az hareket koşacaksın Çorumlu
Ha gayret başaracaksın Çorumlu
 
Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu
Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

06 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÇAVADAR Nacati
          09 Eylül 1955 Çorum, Alaca doğumlu İlkokulu; Alaca'nın Küçük Hırka Köyünde, 
          Ortaokulu; Alacada okudu. Lise Eğitimi: Ankara Muhabere Okulun daki Elektronik Astsubay Hazırlama ok. Lisans eğitimi:Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü Yazıları, araştırmaları, röportajları ve şiirleri Akit,Yeni Dönem, Tutanak, Vakit, Anayurt gazeteleri ile Cuma ve Anadolu Gençlik,Ses, Nida, İzlenimlerle Anadolu gibi bir çok dergilerle yurt içinde ve dışında bir çok Internet sitelerinde yayınlandı-yayınlanıyor..Ayrıca bir çok makalesi yurt içinde ve dışında yayınlanan gazete ve dergilerde konuk yazar olarak yayınlandı. 1999 dan bu yana sürekli olarak Anayurt (Eski ismi Vakit) gazetesinde köşe yazarlığı yapmakta. Avustralya da yayın yapan bir radyoda canlı olarak haftalık Türkiye gündemi ile ilgili yorumları verilmekte. "
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.

 

 
Necati ÇAVDAR
ÇORUMLU

Git gör memlekete neyleymiş,
Çorumlu Çorum’u ihya eylemiş,
Eylemiş ki ne hoş eylemiş
 
Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu
Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
 
Hep sevgi dolu, yardımsever Çorumlu
Efendi, onurlu, eserlerinden gururlu
Çok çalışkan, üretkendir Çorumlu
Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu

Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
Hepimiz Çorum’dan kalkıp geldik
Ankara’ya yerleşip yurt bildik
Alınteri döküp, çok emek verdik

Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu
Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
 
Ankara’dan vekilin yok neden olmasın,
Görenin yok, bakanın yok niçin olmasın
Cumhura vekil oldun, asıl baş niye olmasın.?

Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu
Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
 
Birleşirsen büyüyeceksin Çorumlu
Az hareket koşacaksın Çorumlu
Ha gayret başaracaksın Çorumlu
 
Bir ol, iri ol, diri ol Çorumlu
Sev, sevil, sevdir, gür ol Çorumlu
   
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

07 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÇAYCI Üzeyir Lokman 1949 <İç Mimar-Ressam-Yazar-Şair>
Üzeyir Lokman ÇAYCI 1949 yılında Türkiye'nin yeşilliği ile meşhur Bor ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı ilçede tamamladı. Sonra, üniversite giriş sınavı yanında ikinci bir sınav daha kazanarak Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu'na girdi. Bu okuldan 1975 yılında iç mimar ve endüstri tasarımcısı olarak mezun oldu.
Bunun haricinde Fransa'da da birçok mesleki ve sosyal alanda eğitim gördü, çeşitli diplomalar ve sertifikalar almaya hak kazandı.
Yaptığı özgün çalışmalar bilenlerin dikkâtini çekmekte gecikmemiş sergi, dergi ve mecmualarda kabul gördü. Mezuniyetinden sonra Koç Holding Demir Döküm Fabrikaları Araştırma-Geliştirme bölümünde çalıştı.
Deniz - Asteğmen olarak yaptığı askerlik hizmeti süresince, arkadaşları ile birlikte, çeşitli tarihi eserlerin (heykel, rölyef, vs…) kurtarılmasına ve daha sonra da Beşiktaş Deniz Müzesinde sergilenmesine katkıda bulundu. 14 yaşından itibaren yazdığı şiir ve hikâyelerle çeşitli gazete ve dergiler kendisine büyük ilgi gösterdi.
Basın, dergi ve antolojiler onun içtenlik dolu kreasyonlarına kucak açtı. Tanınmış çağdaş Türk şairi Ümit Yaşar OĞUZCAN'dan gördüğü yakın ilgi onu önemli platformlara taşıdı. İstanbul Beyoğlu'nda emektar şairlerin de üyesi olduğu Esir Kulüp'ün müzikli şiir gecelerinde ve Kazaplanka Türkiye şairler derneği lokalinde şiirlerini yıllarca okudu ve takdir gördü. Bugün şiirleri Fransızcadan da Almanca, İtalyanca,Portekizce, İspanyolca, İngilizce ve Romanya dillerine kendisini sevenler tarafından çevrilmiştir. Halen, alçak gönüllü ve kompetan Yakup YURT' tan aldığı destek ile, Üzeyir Lokman ÇAYCI çalışmalarını Fransa'da sürdürmektedir.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.

 

 
Üzeyir Lokman ÇAYCI
DÜŞLERİMDEKİ İSTANBUL

Özlemlerin yazıldı gözlerime
Biçimler eriyor düşlerimde
Resimlerinde bir başka,
Duygularımda bir başkasın Istanbul…

Dokunmaz denizlerine ayrı yaşamak
Özlemler gerilir manzaralarında
Düşünceler yerlerinde durmaz
Kurşun gibi oturur yalnızlıklarıma Istanbul...

Geçmişinde yaşar ak balıklar
Martılar dolanır hatıralarında
Öğütülmüş dostluklar sabahlara taşınır
Anadolu ağarır ufuklarında Istanbul…
Ankara – 12.01.1980
Üzeyir Lokman ÇAYCI
İNSANLARI TANIMAK İSTİYORUM

Ellerinle götür beni oralara
Senli benli acılar
Çığıldarken
O ıssız sokaklarda

Karanlık örtülmeden
Duman sarmadan
Gözlerimi
İnsanları tanımak istiyorum.
 
Unutulmuş bir kentin insanları
Gömülmek üzere
Karanlıklara
Durma
Uyandır yıldızları...
 
Ellerinle götür beni oralara
İnsanları tanımak istiyorum.
 
Üzeyir Lokman ÇAYCI
GEÇMEDİ BOR’UN PAZARI BAĞLA EŞEĞİNİ SİKKEYE

Çanaklar kırılarak
Satılmaz...
Kârlı işler ara.
Sırtında kambur
Yün çırpar
Avradın Zâra.

Acıkan çocukların
Yem bekleyen hayvanların
Düşündürmesin seni...
Geçmedi Bor’un pazarı
Bağla eşeğini sikkeye;
Para kazanacaksın,
Gitmeyeceksin Niğde’ye...

Umutsuz kalma
Pazar meydanlarında...
Müşterilerin duysun sesini,
“Halil yine gelmiş...” desinler.
Dallarından koparılmış
Elmalarından sat,
Buz gibi yesinler...
Geçmedi Bor’un pazarı
Bağla eşeğini sikkeye;
Satacaksın malını
Para kazanacaksın,
Gitmeyeceksin Niğde’ye...

Seni üzmesin
Vurdumduymazlıklar...
Hileli işler,
Cambazlıklar...
Bırak bunları
Bir kenara,
Kafanı yorma...
Geçmedi Bor’un pazarı
Bağla eşeğini sikkeye;
Satacaksın malını
Para kazanacaksın,
Gitmeyeceksin Niğde’ye...

Bor – 09.05.2000
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

08 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÇETEN Paşa 01-01- 1946   01-04-2007
1.1.1946 tarihinde Çorum Merkez Ahilyas köyünde doğdum.  İlkokulu  Albayrak  İlkokulunda bitirdim.  Orta okulu 1.sınıftan terk etmemin sebebi rahatsızlığımdan  dolayıdır. Köyümdeki arazimde çiftçilikle  uğraştım. 1966 tarihinde askerlik görevine gittim  terhis  olduktan sonra, 1.5.1969 Çorum 1. Noterliliğinde çalışmaya başladım. 1982 tarihinde noterlikteki  vazifemden  ayrıldım.  Bir ara serbest meslekle uğraştım.  1.7.1991 tarihinde  emekli olduktan sonra  Mersin Silifke'ye yerleştim. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Halen Silifke'de seracılıkla uğraşıyorum. 
İlkokul  sıralarında  herhangi bir meslekte hayalim olmamıştır.  Yukarıda belirttiğim gibi memurluk,çiftçilikle uğraştım.  Çiftçilikle  size iki kısa anımı anlatmak istiyorum. 
Birincisi: Çankırı-Çorum Kırsal Kalkınma bünyesinde deneme ekim yapmak  için o günlerde yer aranıyordu. O günkü çalışkan idarecisi Bekir Genç bizim oralarda yer aramış bulamamıştı. İsteği 1 dönüm nadasa bırakılmış  hazır tarla idi. Burada deneme  üretimi  yapılacaktı.  Bekir Beye bir dönüm yer yerine  3 dönüm  yer tahsis ettim. Onlarda gerekli işlemleri yaptılar,ektiler,gübreledilerse de ne hikmetse ekilen  tosun buğdayı  Çorum arazisine uyum sağlayamadı.
İkinci anım ise:Silifke'de aldığım araziyi sulamak için sondaj kuyusu yaptırmak gereğini duydum. Bir sondajcı ile anlaştık. Tarlam da su  umulduğundan  yakın bir seviyede çıkınca, sondajcı ustası ile yaptığımız anlaşma gereği yapılan işin çok  altında bir ücret vermem gerekiyordu. Adamcağız  sözünde  durmak  için fazla ücret talebinde bulunmadı.  Fakat  bu  durumda yaptığı masraf ve getirdiği işçilerin masrafını bildiğim için sondajcıyı  zarar uğratmak  istemedim ve sözleşmemizdeki ücretin iki katı ücretini ödedim bu davranışım hem ustayı sevindirdi,hem de şu anda kullandığım  suya kavuşmuş oldum. Böylece sondajcı ile sıkı bir dostluk kurmuş oldum. Halen Silifke' de bu dostluğumuz devam etmektedir. 
Birincisi: Çankırı-Çorum Kırsal Kalkınma bünyesinde deneme ekim yapmak  için o günlerde yer aranıyordu. O günkü çalışkan idarecisi Bekir Genç bizim oralarda yer aramış bulamamıştı. İsteği 1 dönüm nadasa bırakılmış  hazır tarla idi. Burada deneme  üretimi  yapılacaktı.  Bekir Beye bir dönüm yer yerine  3 dönüm  yer tahsis ettim. Onlarda gerekli işlemleri yaptılar,ektiler,gübreledilerse de ne hikmetse ekilen  tosun buğdayı  Çorum arazisine uyum sağlayamadı. İkinci anım ise:Silifke'de aldığım araziyi sulamak için sondaj kuyusu yaptırmak gereğini duydum. Bir sondajcı ile anlaştık. Tarlam da su  umulduğundan  yakın bir seviyede çıkınca, sondajcı ustası ile yaptığımız anlaşma gereği yapılan işin çok  altında bir ücret vermem gerekiyordu. Adamcağız  sözünde  durmak  için fazla ücret talebinde bulunmadı.  Fakat  bu  durumda yaptığı masraf ve getirdiği işçilerin masrafını bildiğim için sondajcıyı  zarar uğratmak  istemedim ve sözleşmemizdeki ücretin iki katı ücretini ödedim bu davranışım hem ustayı sevindirdi,hem de şu anda kullandığım  suya kavuşmuş oldum. Böylece sondajcı ile sıkı bir dostluk kurmuş oldum. Halen Silifke' de bu dostluğumuz devam etmektedir. 
Paşa Çeten 1 Nisan akşamı geçirdiği bir kalp krizi neticesi vefat etmiş,öğlen namazı Ulu cami'de kılınan cenaze namazından sonra Çorum Ulu Mezar'a defnedilmiştir. Allah Rahmet eylesin. 
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Paşa ÇETEN
ŞEHİR
Tıpkı bir yılan gibi kabuk atıyor
Şehir
Ölümü perdeleyen
Hayatı zorlayan şehire iyi bak
Zulüm ve küfür yükseliyor
Dudaklarımın arasına harcını koyuyor
Şehir
Dağlara çeken
Göğe çağıran ruha bir bak
Adalet ve nurun yurdundan savrulmuş
İnsanı hangi şehir sarmalar ki
İsyanın her adımını izliyor
Şehir
 
Yine bir eksikliği çoğaltıyor
Su alıyor benliğim
Şehir azgın bir deniz
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

09 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

ÇETİN Ahmet

Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı

 

 
Ahmet ÇETİN
YA SEV YA TERKET
Bizim bu diyar kardaş,bu bizim memleket.
Pervasız konuşuyor diyor ki:Sabret !
Sabredelim amma,lakin sonumuz felaket,
Ya istiklâl. Ya ölüm diyip karar et.
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !
 
Her gün bir asker,bir polisimiz şehit oluyor.
Bu komünist köpekler Şehitlik bilmiyor.
Şehitlik bizim için şereftir,hasiyettir,
Allah’ın bu imkanını tanımayanı lanet et.
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !

Unutma arkadaşım,hesaplar yapılıyor yine senin üstüne.
Uyan artık,uyan ! Bak düşmanına,dostuna.
Pervasızca,gamsızca oturmuşsun tahtına,
Neme lazım deme artık,sonumuz felaket,
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !
 
OZAN AHMET artık ne söylesin şu anda,
Ne söylerse söylesin,hainler yine planda.
Kursalar da tuzaklar,canımız feda bu Yurda,
Vatana,dine,bayrağa canı terk et,
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !
 
Çin Settin de,Kafkaslar da atalarımız nam saldı.
Onları gittikleri yerde adalet hep yer aldı,
Tüm dünya milleti Vallahi örnek aldı,
Böyle bir milletin varlığına dua et,
Ya bu Yurda sahip çık;ya da defol terk et !
19-06-1996



 
Ahmet ÇETİN
KARDEŞLİĞE

Olur mu böyle olur mu ?
Kardeş,kardeşi vurur mu?
Yıllar yılı beraberiz
Et tırnaktan ayrılır mı ?
 
Sağı,solu neymiş böyme,
Aleviyle,Sünnisiyle,
Ayrılmadan yürüyelim,
Hep bizlikte mutlumuğa.

Sazımızla,sözümüzle.
Muhabbetle özümüzle,
Köyümüzde,anımızla,
Beraberce yürüyelim.
 
Yunus Emreadili ile,
Yesevi’nin gönlü ile,
Ayrÿlmadan yürüyelim,
Kenetlenip,hep birlikte.
 
OZAN AHMET artÿk yeter.
Derdimize bin dert katan,
Ayrılıkla ocak batar,
Dostluklarla yürüyelim.
05-06-1996

 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

10 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÇOBAN Ayşe 1953-2006
1953 te Çorum'un Ovakarapınar köyünde dünyaya gelmişim. Evli  ve  üç çocuk annesiyim. İlkokulu doğduğum köyde bitirdim.Yıllar sonra Çorum Bahçelievler  Ortaokulunu dışarıdan bitirdim.
Halen Açıköğretim lisesine devam etmekteyim. İlkokul  sıralarında  hayalim öğretmen olmaktı.  Tüm çabalarıma rağmen nasip olmadı. Ama okuma hevesi hep içimde kaldı. Okumanın yaşı olmadığına inanıyorum. Meslek olarak seçim yapmadım. Ama güzel sanatlar dalında yetenekli olduğumu söylerler. Mimar Sinan Halk Eğitim Merkezinden  kuaförlük dalından 3 belgem var.  Yaşam tarzım bana sağlıklı kalmayı sağlıyor.  Görüyorum ki,buna yeni yetişen gençliğin ihtiyacı var.   Demek  istediğim gençliğin  şu beş önemli unsura ihtiyacı var.  Bunlar : azim, sevgi,saygı,inanmak ve güvenmektir.  Beni şiir yazmaya teşvik eden biri olmadı. Bu özelliğimin bana Allah'ın bir lütfü olduğuna inanıyorum.  İlk şiirim   Çorum Lider Gazetesinde yayımlandı.  Sayın  Abdullah  Ercan'ın derlediği Çorumlu  şairler  adlı kitabın 2. Baskısında 4 şiirime, Sayın Mahmut Selim Gürsel'in  Çorum  1997  adlı çalışmasının Çorumlular bölümünde   kısa  hayat hikayem ve  Şiirlerde Çorum   bölümünde iki şiirime yer vermiştir. Çorumlu 2000 Dergisinde ve mahalli basında şiirlerim çıkmaktadır. 
1995 in " Sevgi ve Hoşgörü Yılı "   olması nedeniyle " Bir Dünya İsterim "  adlı şiirim ödül almıştır. İdealimde çocuklarımın dürüst ve sağlıklı olması vardır. Allah'ın izniyle bunu başaracağıma inanıyorum.
" Çiğ Taneleri" adlı şiir dosyamın Temmuz 1999 tarihinde basılmıştır. Bu yıl içinde kitabımı geliştirerek 2. baskısını yapmak arzusundayım. Kafiyeli  ve  serbest  şiirlerin  yanı sıra henüz yayımlanmamış  anılar  ve  gerçek yaşamdan hikayeler olmak üzere düz yazılarımda bulunmaktadır.
Vaktin  nakit   olduğu günümüzde birazcık düşünülürse eğer,emeklide  olsak  yolun sonunda değil,başında olduğumuzu, daha çok  işlerin bizleri beklediğini göreceğiz. Diyorum ki;  bırakın  şu  adam sende boş ver  demeyi. Tembelliği  bırakın,pasiflikten kurtulun. Oysa  boş  vaktimiz de yok,geçirilecek zamanımız da.   Gafletten  sıyrılıp  bu  dünya hepimizin demeliyiz,bu  vatan bizim,bu bayrak ,bu devlet,bu millet  bizim.  Biz Türk Milletiyiz. Çalışkanız, çalışmalıyız. Bilinçsizce Türk Milleti değil mi diyen kendini bilmezler : Yüce Allah'ın  sırlarla  dolu olan bu güzel evrende sağlıklı  yaşamak için  aklı  başında  her insanın  aktif  olup,karınca  kararınca sen,ben demeden  yeni  yetişen  gençliğe güzel bir dünya bırakmamız hayırlı olur diyorum.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirleri yayınlandı.

Not: Bana yayınlamak için verdiği şiirlerini yayınlamaya devam edeceğim. Ruhun şad olsun ! Mahmut Selim GÜRSEL

 
 
Ayşe ÇOBAN
GÜZEL ÇORUM’UM

Çamı kucaklamış asmanın dalı,
Yaprak arasında üzüm ne güzel.
Gören diyor sanki bunlar sevdalı,
Bakmaya doyulmaz yazın ne güzel.
 
Biri ağaç,biri meyvedir bunun,
Büyümüş dal dala sokaklar memnun,
Kuşlar meyvesine bayılır onun,
Gövdeden yapılan sazın ne güzel.
Söğüt dallarını eğmiş yerlerde,
Dallar sallanıyor esen yellerde,
Kırmızı gül yanaklarda ellerde,
Koklarken gülleri nazın ne güzel.
 
Selviye benziyor incedir boyu,
Aslına çekiyor güzeldir huyu,
Orta Asya’dan gelir Türklerin soyu,
Şiirde duyulan hazın ne güzel.
 
Tarihidir şu Çorum’un konağı,
İskilip’in meşhur tahta çanağı,
AYŞE der köyümün yufka sunağı,
Tandırda yapılan pazın ne güzel.
Ayşe ÇOBAN
DAVET

Gel;ey gönül,burdan köye aşalım.
Hoş sohbetli selam verelim gönül.
Karnımız acıktı,tez ulaşalım,
Nefis yemeklere erelim gönül.
 
Meşhurdur ovada çitime bostan,
Tatlı kış keleği ver yesin hastan,
Pekmezi sahadan,ayranı tastan,
Yiyip,içip burda duralım gönül.

Yağlı mayalısı,tandır çöreği,
Orakta yapılır hamur böreği,
Bunca nimet bize dinin direği,
Midelerde hatır soralım gönül.
 
Kışın kaymağını,yazın sütünü,
Koyunların külbastıdan etini,
Pilav üstü gelir kazın bütünü,
Olukta üzümü görelim gönül.
 
Yemeğin sonunda hasıda konur,
Sağ olun bizlere verdiniz onur,
Hamd olsun Allah’a dua okunur,
Gönüllerde dostluk kuralım gönül.
 
Ovakarapınar Köyümün adı,
Masaf mantısının güzeldir tadı,
Ey AYŞE ÇOBAN’ım yedin kalmadı,
Şükredip Çorum’a varalım gönül.
 
Ayşe ÇOBAN
KÖYÜM

Köyüm;bu şiirim,özlemim sana !
Doğduğum yer anam gibisin bana.
Unutamam toprağını taşını,
Kumuyla oynadığım pınar başını.
Gölün üst başında Ahar Dedemiz,
Suyu görünürdü berrak ve temiz,
Kulağı akanlar şifa dilerdi,
Çamur ve suyundan alıp giderdi.
Tuğla ocağına toprak satıldı,
Gelirine ek bir gelir katıldı.
Sevgi kokuyordu toprağı taşı,
İştahla yiyorduk biz bulgur aşı.
Çalışırdık büyük,küçük demeden,
Kimseyi hor görüp küçümsemeden.
Arpayı,buğdayı ederdik harman,
Düvene binmesi hoştu o zaman,
Çocuktuk bizlere oyun gelirdi,
İşin zorluğunu babam bilirdi.
Burcu burcu kokar iğdesi,gülü,
Şekerden tatlıydı ebemin dili,
Anlatırdı bize geçen zamanı,
Unutma ey yavrum köyünü tanı.
Ayşe ÇOBAN
KÖYÜME

Kızıl Bayırını,ince belini,
Size anlatayım köyüme bakın...
Doğusundan gelen yağmur selini,
Çöğüre vermişler köyüme bakın...
 
Kimi göçün alıp şehire gitmiş,
Kimisi ömrünü köyde tüketmiş,
Kimisi kirletmiş,kimi yok etmiş;
İnsanı yorulmuş köyüme bakın.

Uzaktan görünür tepeler,dağlar.
Harap olmuş köyde üzümlü bağlar.
Anılarda kaldı o eski çağlar;
Çiftlikler kurulmuş köyüme bakın.
 
Parası bol diye soğan ekerler.
Görmek için bin bir zahmet çekerler;
Satılmazsa gece çöpe dökerler
Cömertler sorulmuş köyüme bakın.
 
AYŞE duygulanıp şiire dökmüş,
Cahil,bahçedeki gülleri sökmüş,
Bülbül figân edip boynunu bükmüş;
Kayalar örülmüş köyüme bakın.
   
Ayşe ÇOBAN
ÇİĞDEMİM

Şubat ayı ılık geçti bu sene,
Eridi dağların karı çiğdemim.
Canlandı topraklar kabardı yine,
Açtı yıldız yıldız sarı çiğdemim.
 
Bu yılın baharı yağmurlu oldu,
Kuruyan göletler sularla doldu.
Topraklar yeşerdi,can hayatbuldu.
Ezelden Yunus'un yari çiğdemim. 

Kandil'den esiyor Çorum'un yeli,
Çağlayıp akıyor derenin seli,
Renk renk çiçeklenmiş bayırın beli,
Uçuşur üstünde arı çiğdemim.
 
Çiğdemle süslenmiş ellerde çalı,
Çocuklar sevinçle tutmuşlar yolu,
Hağbelerde bulgur,helke yağ dolu.
Katarlar pilava duru çiğdemim.
 
Ey AYŞE ÇOBAN'ım,Çorum İlinde,
Severek yazarsın kalem elinde,
Çiğdem şiir olur gönül dilinde,
Vatan toprağının Nur'u çiğdemim.
Ayşe ÇOBAN
ERCİYES’E
Bir yanın yaz. Bir yanın kış.
Gök yüzünde nakış,nakış.
Bilmem o ne biçim bakış
Bize dargın mısın dağlar ?

Eğilmez dik durur başın.
Eksilmez mi senin kışın,
Çıkılmaz yüksek yokuşun,
Yoksa vurgun musun dağlar ?
 
Çıktık Tekir Yaylasına,
Türkmenlerin sılasına.
Kucağında balasına,
Böyle sargın mısın dağlar ?
 
Soğuk deren çağlar akar.
Çiçeklerin başka kokar.
Duruşun bağrımı yakar,
Söyle yorgun musun dağlar ?
   
Ayşe ÇOBAN
AĞRI VE IĞDIR

Dayanılmaz Ağrı senin kışına,
Çekip aldın “İskeneder”i başına.
Bakmadın mı gözlerinin yaşına,
Nittin;Ağrı Dağı ? Nittin Iğdır’ı ?

Sivili,askeri seferber oldu,
Milletin gönlüne bir hüzün doldu,
Depremzedelerin sevdiği kuldu,
Buzullar içine yittin Iğdır’ı.
 
Emir büyük yerden gelince çağrı,
Kader böyle imiş ne yapsın Ağrı,
Yıldız gibi kayıp boşluğa doğru,
Uçarken kurban mı ettin Iğdır’ı ?
 02/03/2000-04-04
 
Ayşe ÇOBAN
KANADI KIRIK PUHU’YA

Boynu bükük,sağ kanadı yaralı.
Perişan hallerin yorgun güzel kuş.
O mavi göklerin olmuş kartalı,
Acılar içinde,durgun güzel kuş.
 
Zalim avcı vurup canını yakmış,
Kırılmış kanadın,kanların akmış,
Kangren dediler çaresi yokmuş,
Güveni kalmadı,dargın güzel kuş.

Tüylerin okşayıp getirdim eve,
Yemeğin yedirdim hem seve,seve.
Nasıl kıymış sana o koca deve,
Belli yasalara,kırgın güzel kuş.
 
Sen bir garip kuşsun;bense bir ozan.
Dilerim pişmandır “doğa”yı bozan
Gönül efkarlanır ağlarım bazen,
Bilsem bağlar idim,sargın güzel kuş.
 
Heybetlisin amma,başın eğersin.
Kaderinmiş ta Bursa’ya gidersin.
Allah sana acil şifa göndersin,
Yok mudur bizlere,sorgun güzel kuş.
 
Baykuşgillerdendir diyorlar Puhu,
Desenli tüylerin gözlerin ahu,
Dayanmaz insanın ciğeri yahu,
Sevenlerin sana,vurgun güzel kuş.
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

11 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

DEMİR Salim

Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı

 

 
Salim DEMİR
TÜRKİYE'M

Sevgisi içimde coşar sel gibi
Bir baştan,bir başa benim Türkiye’m
Baharı yazıyla,Cennete benzer
Dünyalara değer,canım Türkiye’m.
 
Bütün güzellikler mevcuttur sende
Herkesin gözü,gönlü üstünde
Bulunmaz bir eşin dünya yüzünde
Ay Yıldızlı Bayrak kanım Türkiye’m.

Denizler kilidi,boğazları var.
Dünyada haykıran orduları var
Aşıklar,şairler,ozanları var.
Gönüllerde destan,şanım Türkiye’m.

Üç tarafı pırıl pırıl denizler,
Çağlayan ırmaklar,güzelim göller.
Türkü çalar,türkü söyler bu diller,
Geçmişim,geleceğim,ünüm Türkiye’m.
 
Bu Vatan içir çarpar bu gönül,
Öter kuşlar,şakırdar bülbül.
Kırlarda açar menekşe,sümbül,
Burcu burcu kokar tenin Türkiye’m.
 
SALİM bu Vatanla beraber yaşar,
Düşmana karşı cepheye koşar.
Kükrerse yiğitler,meydanlar taşar.
Yiğitler yatağı,canim Türkiye’m.
 
Salim DEMİR
ALLAH KORUSUN

Ağlanacak hale güleriz bizler
Böyle bir Milleti Allah korusun
Her türlü melanet sarmış dört yanı
Böyle bir Milleti Allah korusun
 
Rüşvet,irtikap bürümüş yurdu,
Kanunsuz işlerin gelmiyor ardı,
Gün be gün Milletin artıyor derdi,
Böyle bir Milleti Allah korusun
 
Ruhsatlı,ruhsatsız çoğaldı silah,
Soysuzlar kendini sanıyor ilah,
Milletin başına giydirir külah
Böyle bir Milleti Allah korusun
 
Soysuzlar ne kanun,ne yasa tanır,
Ya bunların sırtı kime dayanır,
Yollarımız her gün kana bulanır,
Böyle bir Milleti Allah korusun

Yolsuz işler vicdanları zorluyor,
Hırsız,haydut,dürüstleri zorluyor
Cezasız suç inançları körlüyor,
Böyle bir Milleti Allah korusun
 
Ne kanun,ne yasa,ne hukuk işler,
Devleti soyuyor egemen güçler,
Oynamış yerinden değerler taşlar
Böyle bir Milleti Allah korusun
 
Değerler değişti,yargı değişti,
Anlayış,felsefe,yazgı değişti,
Örf,adet,anane,görgü değişti,
Böyle bir Milleti Allah korusun
 
Ne kural,ne kral,ne düzen vardır.
Yapanın yaptığı yanında kardır,
Millete yapılan zülümdür,ardır,
Böyle bir Milleti Allah korusun
 
Ahlak,maneviyat,izan kalmamış.
Ölçüde,tartıda,mizan kalmamış.
Ailede bile düzen kalmamış,
Böyle bir Milleti Allah korusun
 
SALİM’in sözünde var mıdır yalan,
Fırsatını bulan eyliyor talan,
Hem suçlu,hem güçlü edepsiz olan.
Böyle bir Milleti Allah korusun
 
Salim DEMİR
ARANIYOR

Ülkesini sevecek,
Milletini övecek,
İşlerinde evecek,
Bir lider arıyorum.
 
Dertleri dinleyecek,
Sorunu önleyecek,
Her işten anlayacak,
Bir lider arıyorum.
 
Rüşveti durduracak,
Suçluyu sorduracak,
Haini durduracak,
Bir lider arıyorum.
 
Adalet sağlayacak,
Hırsızı bağlayacak,
Sel olup çağlayacak,
Bir lider arıyorum.

Tehlikeyi görecek,
Duvarları örecek,
Dosta güven verecek,
Bir lider arıyorum.
 
Halkı,hakkı savunan,
Başarıya sevinen.
Ülkesiyle övünen,
Bir lider arıyorum.
 
Yalan nutuk atmayan,
Yandaşını tutmayan,
Kendisini satmayan,
Bir lider arıyorum.
 
Batağa borç takmayan,
Çetelere bakmayan,
Hiçbir şeyden korkmayan,
Bir lider arıyorum.
 
SALİM ümit kesmeden,
Rüzgar ters yön esmeden,
Karanlıklar basmadan,
Bir lider arıyorum
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

12 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

DUYGUN Erol 1957 <Fotoğraf Sanatçısıı Yazar-Şair>
1957  yılında  Gümüşhacıköy'de   doğmuşum. Bütün küçük yerleşim biriminde olduğu  gibi sakin ve mutlu bir  çocukluk  dönemim  oldu. Okul hayatım boyunca  çırak olarak (Tezgahtarlık, Terzilik, Fotoğrafçılık  gibi) çeşitli meslek dallarını öğrenmeye çalıştım.  Liseli yıllarda fotoğrafçılığı öğrendim. Askerlik  sonrası  1980  yıllarında kısa bir dönem kavafiye dükkanı  açarak  esnaflık yaptım. 1983 yılında   şu  andaki  görevim ile birlikte 1987 yılına kadar  Dodurga'da  fotoğrafçılıkla uğraştım. Bu ara Rıza Ilıman'ın gazetecilik yaptığı dönemde Dodurga muhabiri  olarak  çalıştım. 
Ticaret  lisesi mezunu olup,evli 2 çocuk babasıyım. 
Şiir yazmaya Halk Ozanlarının şiirlerini okuyarak ve  dinleyerek  başladım. Bu konuda herhangi bir teşvik gördüğüm  söylenemez.  İlk şiirim 1973  yılında  Merzifon'un Sesi  Gazetesinde yayımlandı. 
Muhabirlik yaptığım yıllarda  ormanlarımızın  katledilmesine   yönelik  Çorum Gazetesinde yazdığım  bir haber makale nedeniyle şu anda ismini anımsayamayacağım bir Kayseri yerel gazetesinde teşekkür mektubundan başka ödül almadım.
İdealim;şiir konusunda yetkin bir yere gelebilmekti, ama  bu idealim henüz gerçekleşmedi. Basılmış bir çalışmam bulunmamaktadır. Makaleler ve  denemeler yazıyorum. Osmancık Haberde ve ara sıra Çorum Merhaba ve Çorumlu 2000 Dergisinde şiirlerim yayınlanıyor. 
Son söz olarak,hiç riya yapmadan bir dergi çıkarmanın ne kadar zor bir uğraş olduğunu bildiğimden  sizi  gösterdiğiniz  fedakarlık  ve performansınızdan  dolayı kutluyor,bu derginin siz istediğiniz  sürece yaşamasını dilerken inceliğiniz için teşekkür ediyor,başarılarınızın devamını diliyorum.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergimizde http://corumlu2000aylik.dergisi.info ile Sarı Çiğdem Şiir Defteri'nde http://saricigdemsiir.dergisi.info   ve Aylık Şiir Antolojisi  çalışmaları yayınlanmıştır.
 
 
Erol DUYGUN
TÜRK GENÇLİĞİ

Anla artık;Türk Gençliği !
Bu Millete ol kılavuz.
Dinle artık Türk Gençliği !
Bize neler demiş Oğuz ?
 
Yunus gibi de şiiri,
Ferhat gibi vur demiri,
Allah’tan al tek emiri,
İşte öğüt,işte vaaz.

Besmeleyle başla işe,
Yardım gelir bu gidişle,
Aldırma yokuş,inişe,
Öyle yaman idi Yavuz.
 
Haksızlığı elin ile,
Gücün yoksa dilin ile,
Hiç olmazsa gönlün ile,
Düzelt aman yiğit,yağız.
 
Cemaat ol,cemiyet de,
Keyfiyet ol,kemiyet de.
Kurtul İslamiyet’le
Tevhid çek kutlu ağız.
Haziran 1889
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

13 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

GÜLTEPE Şükrü 1950 <Yazarımız>
Çorum Merkez Ahmatoğlan köyünde 05,02,1950 yılında doğdu. Ilk okulu  köyünde tamamladı. Orta ve lise öğrenimini Çorum’da yaptı. Askerlik dönüşünde 06,04,1974 tarihinde Çorum Ortaköy ilçesinde göreve başladı. 20,07,1974 tarihinde Kıbrıs Çıkartmaları için ihtiyat olarak askere alındı. 
Bu görevden dönünce aynı görevde çalıştı. Çorum Merkez İlçe adliyesinde bir müddet çalıştıktan sonra emekli oldu. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergimizde http://corumlu2000aylik.dergisi.info ile Sarı Çiğdem Şiir Defteri'nde http://saricigdemsiir.dergisi.info  çalışmaları yayınlanmıştır
 
 
Şükrü GÜLTEPE
ÇORUMLUYUM DEMEK ONUR VERİCİ

Heri şivesini bölgemiz söyler
Leblebi,tuğlası illeri gezer
Hitit,Hattuşaş’ı ebedi yaşar
Çorumluyum demek onur verici

Esiyor rüzgarı Köse Dağından
Evliya,türbesi onun varından
Koyun Baba Köprüsü söyler derinden
Çorumluyum demek onur verici

Kandil çalında pınar çağlasın
Koyun,kuzu orda eğlesin
Gönül türküsünü yare söylesin
Çorumluyum demek onur verici

Güzel ilçesini methetsem azdır
İlkbahardan sonra gelen yazdır
Namelerde nota türküler sazdır
Çorumluyum demek onur verici

Saat kulesi de Paşadan kalmış
Orta Asya Oğuz boyundan gelmiş
Fatih Sultan Mehmet namını salmış
Çorumluyum demek onur verici

ŞÜKRÜ ilim,irfan tarihler yazsın
Seninle davamız mahşere kalsın
Divane gönlümü diyara salsın
Çorumluyum demek onur verici
21.11.2000
Şükrü GÜLTEPE
ATAM KALBİMİZDESİN

Atam seni çok özledik,
Yollarını hep gezledik,
Eserini hep bekledik,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Vatan için çok çalıştın,
Bütün engelleri aştın,
Gerçek huzura kavuştun,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Cumhuriyet lâiklik yolun,
Sahip çıktı Anadolu'n,
Zaferinle açtı gülün,
Kalbimizdir senin yerin.

Türk Ulusum çalış dedin.
Menziline eriş dedin,
Doğru yolda yarış dedin.
Kalbimizdir senin yerin.
 
Kanun,nizamları yazdın,
Nice menzilleri kazdın,
Ulus,ulus diyar gezdin,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Varlığını hep özledim,
Atmış iki yıl gözledim,
Eserlerin sergiledim,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Haksızlığa karşı durdun,
Düşmanlara hesap sordun,
Cumhuriyeti sen kurdun,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Türksün çalış,öğün dedin,
Haklıları savun dedin,
Bayrağımız kanın dedin,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Eserlerin saysam bitmez,
Ne söylesem ,sözüm yetmez.
Hasretin gönlümde gitmez,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Atam senin izindeyiz,
Duygu dolu sözündeyiz.
Seni seven yanındayız,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Düşmanları Yurttan attın.
Cephelerde karda yattın.
Eğitimde devrim yaptın,
Kalbimizdir senin yerin.
 
GÜLTEPEYİM gönlüm çağlar.
Yokluğundan kalbim dağlar,
Türk Ulusu sana ağlar,
Kalbimizdir senin yerin.
 
Şükrü GÜLTEPE
ÖZLEDİM KÖYÜMÜ
Özledim köyümü gidemiyorum.
Kalbim hüsran olmuş gülemiyorum.
Gözüm yaşı ırmak silemiyorum.
Dağlar duman olmuş,bulamıyorum.
 
Gurbetlik hasreti sinemi dağlar.
Yavrular yoluma bakıpta ağlar,
Güz gelir,hazana çevrilir bağlar,
Dağlar duman olmuş,bulamıyorum.

İnsan olan benliğinden geçer mi ?
Hakikat dostlarım yüksek uçar mı ?
İkrar veren sözlerinden geçer mi ?
Dağlar duman olmuş,bulamıyorum.
 
ŞÜKRÜ der ki;böyle yazdım,okudum.
Halı,kilimlerde desen dokudum.
Şüttek çıkan kaşık kadar ak idim,
Dağlar duman çökmüş,,bulamıyorum.
23 01 2001
Şükrü GÜLTEPE
KÖYÜM

Akşam olur koyun,kuzu melerdi,
Analar tandıra unu elerdi,
Çocukları okullara salardı,
Köy düzeni böyle akar giderdi.
 
Çalışarak tarlalarda coşardık
Herk zamanı manda öküz koşardık
Hasat bol olunca bizde yaşardık
Köy düzeni böyle akar giderdi.

Pınarlar ırmak olur çağlardı
Gelin kızlar helkeleri takardı
Tandırları ekmek için yakardı
Köy düzeni böyle akar giderdi
 
Köyümün sorunu çoktur yazarım
Avare avare bende gezerim
GÜLTEPE'yim bu ahvale benzerim
Köy düzeni böyle akar giderdi
 
Şükrü GÜLTEPE
GÖRDÜM

Zile Kalesini gezdim dolaştım
Sıla diyarına çoktan alıştım
Eşle dostla oralarda buluştum
Ne güzeldir oraların havası

Düz ovası yeşilliğe bürünmüş
İnsanlar hoş sevgiye alışmış
Medeniyet tarih çağı kurulmuş
Ne güzeldir oraların havası

Çarşısını pazarını dolaştım
Muhabbetle bir dostuma ulaştım
Çile çekip zaman ile yarıştım
Ne güzeldir oraların havası

Aşık Veysel der ki Zile Pekmezi
Tokat’ta yapılır nakış yazması
Karadeniz’in vardır fındık ezmesi
Ne güzeldir oraların havası

Şair Şükrü gezdim dolaştım
Sular gibi aktım coştum taştım
Bir zamanlar bir güzele vuruldum
Ne güzeldir oraların havası
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

14 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

GÜRSEL Mahmut Selim 1947 <Emekli Kütüphane Md. Yr. Gürsel Yayınevi Sahibi, Yazar, Çizer, Çeker>
1947 tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum evine giderken doğmuşum. Babam Eminsu Ali Rıza Gürsel, annem ise Fahriye hanımefendi idi.  İlkokula İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara Yenimahalle Orta okulunun birinci sömestrsinde babamın emekli olmasından dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna devam ettim. Babamın "oku da oğlum ceketimi satar seni okuturum" diyerek bana yaptığı nasihatleri ters tepki yaptı, okumuyorum diyerek okulu birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın yanına girdim.  Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967 tarihin de askerlik dönüşü, Ankara Emniyet Müdürlüğüne teknisyen olarak göreve başladım.  Ortaokulu dışarıdan 2 yılda bitirdim 1972 tarihinde polis memuru olarak Ankara'da çeşitli şu beler ve kara kollarda çalıştım.
16 Eylül  1973  tarihinde  Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim.  1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak geçtim.  Dışarıdan Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim. Kendi kendime Osmanlıca’yı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel  Sanatlar Galerisinde ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim.
3.  8. 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına atandım.  1990 tarihinde  kütüphanelerdeki kitapların tasnifi ile ilgili 10 yıllık bir araştırmamı "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)"kitap haline getirip Kültür Bakanlığına sundum. Kitabımdan Türkiye'deki bütün Kütüphanelere dağıtılmak üzere 1000 adet satın aldılar.  Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım beni çok yıktı. Fakat bu üzüntümün boş olduğunu zamanla gördüm. Rabbimin izni ile Hacca gitmek nasip oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile oldum. Mesleklerin insanlara sağladığı maddi avantaj olarak, evinizi geçindirecek, namerde muhtaç etmeyecek avantajından başka, manevi olarak; sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat okulundan öğrenmiş oldum.
İdealim: Çorum'a  tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane kazandırmaktır. Bu idealim yüzünden tayinim çıktı. Emekli Olunca Gürsel Yayınevini açtım. Yayımlanmış çalışmalarım bulunmaktadır. Bunlar: 
" Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) ",  "Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar", 
"Çorum 97" ve  "Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergisi 63 sayı basıldı ve Bu sayfalardan Internet'te yayınlanmakta"“Çorum 2002”  
"Menakıb-ı Koyun Baba 2004 "Hacım 2007"İnternette yayımlanan sitelerim:
http://corum.name
http://corumlu.com
http://dergisi.info
 
 
 
Mahmut Selim GÜRSEL
NEDEN DALGALANMIYORSUN BAYRAĞIM!

Ey Bayrağım!
Neden dalgalanmıyorsun?
Küstün mü yoksa bize?
Sana sahip olmamamıza darıldın mı?
Yoksa başkaları senin sever gözüktüğünü gördün de;
Neden yalan söylüyor bu ve buna benzerler deyip de,
ATATÜRK’ÜN arkasında durduğunu bize göstererek,
Darıldın mı bayrak direğinde sessiz ve küskün!

Darılma EL ŞANLI BAYRAĞIM!
Küsme bize ne olur dalgalar ŞANINLA ŞEREFİNLE!
Sana uzanan eller muhakkak bir gün kırılacaklar,
Seni kendilerine basamak yapmak isteyenler;
Elbet bir gün ORTADA OLMAYACAKLAR!
Adları sanları silinecek tarih sayfalarından!
Gelecek kuşaklar tanımayacaklar bile onları!
Ne olur DALGALAN EY NAZLI BAYRAĞIM!

Türk doğdum: seninle bu dünyadan bulunacağım!
Vatanımın sensiz olmaz inan bütün günleri;

Ey Bayrağım!
Ne olur çehreni asma ATATÜRK’ÜN ardında;
Bak bu ihtiyar böyle söylüyor inanarak;
Senin gülmeni istiyorum TÜRK’ÜM diyerek;
Ne olur dalgalan ey es güzel rüzgâr Rabbimin izni ile.
Dalgalandığını göreyim Atamın arkasındaki bayrağımı,
Bir rüzgar ensemi sıyırdı serin ve sessizce;
İşte dalgalandın Bayrağım belki de bu ihtiyarın dileği ile!
07/04/2015 Çorum 17,05
Mahmut Selim GÜRSEL
TÜRK MÜ DİYE BAKTI!

Adam inanmadı ta nerelere gitti TÜRK mü diye baktı.
Baktı baktı şaştı, inanamadı durdu.
Sonra döndü yanındaki inanmayana
Yahu burası da TÜRK imiş, beni niye yanılttın!
Sonra suratı asıldı, ne de olsa misafir idi;
Ne yapacağını şaşırdı. Durdu bakındı.
Etrafından sanki yardım isteyecekti.
Fakat her tarafında bulunanlar ne yazık ki TÜRK idi.
Gözleri karardı ve çöktü oturdu. Toprağı yokladı.
Sonra sesiz ve yıkılmış olarak kalktı kalktı.
13/04/2013 17,40 ÇORUM
 
   
Mahmut Selim GÜRSEL
GEÇEN ÇANAKKALE İDİ YA ŞİMDİ?

Senin için yaşayan Vatanımın evlatları, senin için; seni savunmaya geldiler.
Siperler kazlılar o senin kara sinende, sıcacık kucağının içine hepsi girdiler.
Geldi muhteşem gürültülerle onlar, medeni geçinen yedi düvel gemileri,
Çanakkale’yi topları ile dövdüler Kutsal Vatan toprağına her düşen gülle
Açtırdı kırmızı karanfilleri toprakta, kan kan olarak fışkırdılar o şefkat kucakta
Ne kadar çok top mermisi attılar onlar; o kadar kırmızı karanfil açtı bu Vatanda.
O kadar çok açtı ki; Mehmet’i, Mustafa’yı, Mahmut’u, Osman’ı, Ali’yi,V eli’yi
Karanfil gibi bu Vatan toprağında tap taze, kan kokan kutsal şehitleriyle.
Açtırdı o melun top mermileri siperlerden, açılan karanfiller bizim evlatlarımızdı;
Atılan toplar Vatan toprağını deldi, bu kutsal vatanın evlatlarını siperlerinde vurdu,
Rabb’inin emrettiği gibi göçtüler, hiç gözlerini kırpmadan; Rabb’imin dediği gibi:
“Şehitlere sakın ölü demeyiniz; Onlar ölü değil diridirler” der Kutsal Kur’anında
Bunu anlamaz Müslüman olamayan; bunu bilemez Vatanını anası sayamayan
Dövdükleri Vatan toprağında başka Türk kalmadı sandılar çıktılar ellerini sallayarak
Vatan toprağının koylarına; köşelerine, Sanki bir piknik havası ile çıktılar kıyılara
Bu piknik havası çok çabuk bozuldu. Geçte olsa anladılar ki piknik yeri değil burası
Kutsal Türk toprağı, vatan denen yurt parçası, Türk’ün kanları ile suladığı bahçesi.
Düşman çekilirken tonlarca mühimmat, yiyeceği ortada kaldı;zehir döktüler üstlerine;
Çekildiklerini belli etmek istemeden tekrar arkalarına bakmadan bindiler gemilerine.
Tekrar geldikleri yerlere gittiler geldikleri gibi, arkalarına bakmadan açtıkları sefere;
Bir sürü ölmüş bu diyardan göçmüş cesetleri bırakarak bu kutsal Vatanımın toprağında.
Ey Türk Evladı! Tekrar kapına gelecek; yedi düvelle bu gün de dikkat et o günkü düşman
Dikkat et Vatanın bir tane senin Anan dır; Anadolu demişti Atan. İyi düşün; tanı düşmanı
Sakın ananın namusunu sıkı sıkı tut anan bir daha bulunmaz; Türk evladı Vatanını.
Bu Vatandan başka Vatanımız yok iyi düşünelim hepimiz hey uyan Türk evladı!
   
Mahmut Selim GÜRSEL
HIRİSTİYAN TÜRKİYE YER ÜLKE OLARAK "TURKEY"

Hey günler hey Avrupa da serbest gezildi de biz mi gezmedik.
Paraları yığdık yığdık koyacak yerler vardı da biz mi bulamadık.
Her kes “culuk” yedi yeni yılda da biz yapılan zamlardan alamadık. 
Elin Hıristiyan'ı TÜRKİYE yer Ülke olarak "TURKEY"İ sildiremedik!
Soruyorsun belki ”culuk” nedir bilmezsen isen hindi isine dedik.
Yeni yılı hep birlikte kutladık oturduk yedik içtik ve kutladık.
Her kes “culuk” yedi yeni yılda da biz yapılan zamlardan alamadık. 
Elin Hıristiyan'ı TÜRKİYE yer Ülke olarak "TURKEY"İ sildiremedik!
İşte bilgimiz bu kadar işimize geleni kendi bilgimize alır yazdık.
Doğru olanları işimize gelmez ise arkamıza atarız eğri işe baktık.
Her kes “culuk” yedi yeni yılda da biz yapılan zamlardan alamadık. 
Elin Hıristiyan'ı TÜRKİYE yer Ülke olarak "TURKEY"İ sildiremedik!
11/12/2015 Çorum  23,00
   
Mahmut Selim GÜRSEL
ÇORUM

Gelmiştik esas memleketimize
Yabancı idik her kese
Yaşıtlarım yanaşamadılar bana
Ankaralı bu çocuk dediler bana
Ortaokula devam ettim burada
Uyum sağlayamadım bu yeniliğe
Ticareti devam ettirdiysem de
Ankara’ya uymadı buradaki sermaye
Okulu da savsakladık bu arada
Babam verdi beni bir sanata
Olacaktım marangoz mobilyacı
Olacaksın altın bilezik sahibi
Birkaç gün gittim geldim oraya
Usta iş vermedi nedense bana
Bende o dükkân da yok iken
Çalıştırdım gördüğümü işleyen
Birkaç zıvana deldim kapı için
Belki yanlış olur dursun dedim
Usta geldi, önce kızar gibi oldu
Aferin yahu bu iş sana uydu
Gösterdi sonra bana işleri
Öğreniyorum bu mesleği bilgiyi
15 Haziran 1961
Mahmut Selim GÜRSEL
ÇORUM İLİMİZ

Zamanlar önce idi bu topraklarda varlardı
Yaptıkları artıkları kalıntıları onlara kanıttı
Geldiler geçtiler izler bırakarak onlar
Çorumlu olarak biz buna ne dedik!

Paleolitik, Kalkolitik, Tunç çağı ile çağlar
Asur Ticaret Kolonileri, geldiler geçtiler
Yaşadı nice kavimler onun evinde
Çorumlu olarak biz buna ne dedik!

Hittiler, Hititliler, Metle, Fiğler, Persler
Daha sonra Helenistler, Galatlar, Bizanslar,
Danişmentler, Selçuklular, Osmanlılar ve Türkiye
Çorumlu olarak biz buna ne dedik!

Çorum dedik başka bir şey demedik,
Kendini kendisi idare etsin istedik.
Dışarıdan getirdiler vekilini, başkanını
Çorumlu olarak biz buna ne dedik!

Hep keyfi idarenin olurcusu olduk Çorum’da
Bana dedik görmemezlikten geldik bizler
Böyle geldi geçti tarih boyu Çorum ilinde
Çorumlu olarak biz buna ne dedik!

Bizleri vekillerimiz avuttular “Tren gelir hoş gelir”
Çorum’a gelince refah gelir iş gelir ile bizleri
“Vagonları boş gelir lay loy ” Türküsü ile
Çorumlu olarak biz buna ne dedik!

Daha sonra çıktı vekillerimiz büyük laflar ile
Hava alanı getireceğiz dediler Çorumluya
İnanmadık mı, bel bağlamadık mı bu mavala?
Çorumlu olarak biz buna ne dedik!

Başladılar koca bir engebeli arazide makineler
Kayaları düzenlemeye alan için dediler Çorumluya
Yaptıkları ile kaldı hava alanı çalışmaları
Çorumlu olarak biz buna ne dedik!

Çorumlu Ne Trene kavuştu, nede Hava alanına
Tabiri caiz ise döndüler HAVA ALAN’A
Halen bunlara inanan var bazıları varsa da
Çorumlu olarak biz buna ne dedik!
Çorum 09/01/2016 01/00
   
Mahmut Selim GÜRSEL
ÇORUMLU

En saf insanların bulunduğu şehir desem tektir benim şehrim;
Araştırmadan, incelemeden danışmadan inanır hemen her söze
HAVA ALAN-I olur çok kere seçtiği vekillerden politikadan
O fikir pişirir komşusu partisi ile alır her talebi götürür
Ben beni bildim bileli TREN GELECEK diye dinlerim hikaye
Bazılar halen inanıyorlar bana ne? Özgür inanmaktan saf saf
Bakarsın rüyasında görür treni, uçağı HAVA ALAN-I bizim Asaf
Her söze inanıp kanma desem o bildiğini yapar Yanana inanır
Yine geçenlerde yazdılar Çorum Dünya merkezi diye haber
Hemen sazanın yeme atladığı gibi atladılar bu yalana hemen
Paylaştılar sayfalarında sanki Çorum'da hiç ilk yok gibi
Bir Nisan olsa idi derdik bir Nisan şakası araştıranların
Ramazanda oruçlu oruçlu söylediler Çorumlu ya büyük yalan
Ben yine derim Çorum HAVA ALAN-I olmaya aday ki aday
TREN artık başka yerlerden gidiyor tıkırdıyor orada ray
Yine de ben diyorum Çorum Dünyanın merkezidir inanın,
Yedi Sekiz Hasan Paşa bilinsin diye dünyanın merkezinin
Saat kulesini yaptırmış sanki kendi cebinden çıkan parası ile
Saat kuleşinin ortasına dek gelen nokta Dünyanın merkezi
İnanmıyorsan eğer her taraftan ve yönden ölç ve gör öyle inan
Mahmut Selim GÜRSEL 17/06/17,00
   

Mahmut Selim GÜRSEL
BAKMAYIN

Ülkeme öyle aval avalr bakmayın
Duru su olun, akar sular gibi akmayın
Birdir Rabbimiz başka dini takmayın
Birkaç kuruş için bu değerleri satmayın
 

Bayrağımın; kanla yıkandığına bakmayın
Ay ve yıldızı tek başka şekle akmayın
Böleceğiz diye uğraşanları hiç takmayın
Kazanıyorum diye değerlerimizi satmayın
 
Dinimizin birliği tam; gerisine bakmayın
Mezhep, parti, takım diye oralara akmayın
Parçalamaya çalışanlara dönüp takmayın
Namus bu sakının, Vatını sakın satmayın
14/04/2008 Çorum 04,11

 

Mahmut Selim GÜRSEL
BU VATAN!

Gitti gidiyor bu Vatan!
Sahip olmak isterdim!
Bir birlik içinde olsak da
Katılmak isterdim!
Sahipsiz olanların
Sahibi olmak isterdim!
Bakılmayan yüze;
Ayna olmak isterdim!
Al kanlara bulanan Şehit'e
Kefen olmak isterdim!
Adam gibi görünmeyene
Adam olmasını göstermek isterdim!
Yazdığımı zannettiği dizelmin
Okunduğunu görmek isterdim!
12 Ocak 2001 14,50 Çorum
   
Mahmut Selim GÜRSEL
HİÇ TÜRKİYEYİ DÜŞÜNEN YOK!

Hiç TÜRKİYEYİ düşünen yok mu bu dünyada;
Elin bilmem nesinden bana ne? Ne faydası var!
Ben Vatanındaki ayrımcılık ile uğraşlım derim;
Türk Türk'e yeter bile; Elin geleninden bana ne?
Müslüman ise kalsın vatanında savaşsın onun için
Ya şehit olur ya gazi sonu ölüm değil mi söylesene
Kaçıp gelmekle "Hicret" mi ediyor zannediyorsun;
Türk Türk'e yeter bile; Elin geleninden bana ne?
Vatanın satan yarın buralarda neler yapar düşünsene?
Seni satar toprağın için, suyun için içi zaten hainlik;
Yüz yıl önce Osmanlıyım dediğin atanı arakasında vurdu;
Türk Türk'e yeter bile; Elin geleninden bana ne?
Şimdi seni beş paraya satacak gelen bu gizli ordu!
Ey insanlar. Bilmiyor musunuz yakın tarihinizi sizler;
Arkamızdan vurmuştu Müslüman’ım diyen bu kişiler!
Türk Türk'e yeter bile; Elin geleninden bana ne?
Hala sesin çıkmaz ise ben derim ki soyun kurur bunlar ile
Hıyanet çemberi ile senin ne vatanın kalacak, ne iktidar.
Dikkat et oynayan aktörleri kim bil sen TÜRK oğlu TÜRK!
Türk Türk'e yeter bile; Elin geleninden bana ne?
Ermeni katliamı ile gidecek senin Vatan diye bildiğin yer!
Bunlar sana çok görecekler gereken toprak altı mezar!
Bari hayıflan araştır adeta taptığın kişilere bir baksan;
Türk Türk'e yeter bile; Elin geleninden bana ne?
Bu gün arife Yarım bayram. 04-07-2016 01,43 Çorum!
 
Mahmut Selim GÜRSEL
VATANIM NE HALDE

Vatanımda bedenleri cenabet
Vatanım toprağında nedamet
Vatanımda cenabet postalları
Bırakmayalım diyenlere inat
Geldiler, toprağımıza girdiler
Bizim sonumuzun başlangıcı
Olacak gibi görüyorlar,
Bu oyun da sizler piyon,
Vatanımda bulunanlar cenabet
Bizi de cenabet gibi ediyor.
“Ey bu topraklar için
Toprağa düşmüş asker “
Nerede benim emanetim?
Nerede öldüğüm Vatanım?
Nerede namus ve edebim.
Derse ne diyeceğiz?
Bilen varsa versin cevabı.
Öğrenelim doğruysa eğer.
Satmayın üç beş kuruşa,
Cenabetin gezdiği güzel
Güzel olduğu kadar da
Narin Vatanımdan defol!
13 Mart 2003 03,25
Mahmut Selim GÜRSEL
BU VATAN BİZİM

Bu vatan bizim Ey Türkoğlu Türk!
Uyan artık uykundan sen;
Üzerindeki ölü toprağını silk.
Gözlerini para pul ile boyayanları
Gör artık bunları iyi tanı;
Bunların kim olduğunu söyledi
Mustafa Kemal Atatürk;
Oku onun gençliğe hitabını!
 
Ülkeme Dostuz diye yaklaşanlar,
Ülkemi kime neye pazarlarlar?
Bu pazarladığın vatan senin mi?
Bu Vatan Türkiye Türkün mü?
Sen Türkiye’de yaşar isen,
Türksün bunu bilmez isen,

Sen ki Türkü sevmez isen
Bu ülkede bulunman neye ki?
Bana ne istiyorsun açık söyle!
Sana öneriliyor sınırlar,
Osmanlı Devletisin diye,
Geçmişteki sınırları mı?
Geçti onlar inan öyle.
Sana oraları verelim diyenler
Elinden alanlar onlar değil miydi?
Şimdi sana vaat edeler
Bunlar değil miydi çabuk söyle!
Vaat ettikleri toprakta
Bulanların içinde var biri
Önce onun ortadan kalması iste
Sonra sana verileni kabul eyle.
Sonra seni onlar yok ederler,
Ağzına sürdükleri bir parmak balı
Sonra kustururlar batman ile
Ey Türk Vatanının sahipleri
Gitti gidiyor derler iken
Sahipsiz olmasın ülken
Sahip ol vatanına sen!
Vatan elden gitmez iken!
04Ağustos2007
 
Mahmut Selim GÜRSEL
EY ŞEHRİ İSTANBUL!

İstanbul!
Güzel şehir idin bakalım ne olacaksın!
Belki de nefes alacak yerin bile kalmayacak!
Senin Oksijeninin yol yapmak için kestiler bıraktılar;
Bir alan uğruna senin iken sularını da yok ettiler
Gelip geçen kuşların konduğu sulak alanların yok oldu
Gelecek olan o göçmen kuşlar bakalım ne olacak?
Hava almak için Boğaziçi artık yok sayılır sanki
Zaten havanda kesilen ağaçlarla yok artık belki
Gelsem de görsel diyemiyorum yeni betonlaşmış çehreni
Zaten üzülmekteyim görür isem kahr olurum belki!
Ey Şehri İstanbul Ülkemin incisi gibi boğazın var idi
Şimdi yapılar ile kocakarı gerdanı gibi duruyor belki
Ne desem bilmem! Kime söylesem susuyor cevap yok
Bir ağacını kesenin kellesini alırım diyen ne diyecek bilmem ki!
Uzun uzun yazmaya gerek yok ne olduğunu sizlere anladınız!
Yazsan da bir yazmazsan da bir cevap verecek kim ki?
14 Ekim 2015 ÇORUM 13,45
Mahmut Selim GÜRSEL
NEDEN?

Bilmem ki derdimi kime söylesem
Yüce dağlar bizi dinler mi?
Ülkem bakın gidiyor elden,
Kimi kime şikâyet etsem?
Maddiyat, desem o önde gelen
Bilen bilgisizler sırada iki
Bilmeden diyenler üçe gelir
Söyle kimi kime şikâyet edem?
Bende bilmiyorum artık doğruyu
Gerici miyim, ilerici miyim sorusu
Atamın kanla aldığı yurdumu
Üç beş kuruşa satanlar kimler ?
Bilsem de bilmesem de olmuyor
Kimileri, kovanıma çubuk sokuyor
Söyleyenler dokuz köyde kovuyor
Bir gün göçünce senin evladın ağlar
Bu vatanı satanları lanetle anar.
Uyanalım ne olur bu kötü rüyadan.
03/09/2004 ÇORUM 13,22
 
Mahmut Selim GÜRSEL
YENİMAHALLE

Ankara Yenimahalle son durak,
İnince bu durakta belediye otobüsünden
Bir ufak meydancık sizi karşılıyor.
Evlerin bittiği bu yer, etraf bir çorak.
Molozlar, döküntüler, aramadığın her yer
Mezbelelik değilse de ona yakın şey.
Her nedense durak burada sonlanmış
Yol bitmiş devam etmiş ulanmış.
Biri tepeye, biri inişe devam etmiş.
İnişli yerin sağ tarafında yazlık bir sinema
Sol tarafı boş, aralarla kaplı koskoca bir alan.
Bu yol iner kıvrılarak beşinci durağa,
Karışır ana yol ile buluştuğu kavşakta.
Yokuşta bulunan yolda ise iki sıra ev
İki katlı şirin mi şirin evler, bahçeler
Evlerin önü çam ağaçlı parklarla süslü
Yol ise toprak, halen asfalt olmamış.
Çam ağaçları fidan toprak, tozla kaplanmış.
Ankara 1960
Mahmut Selim GÜRSEL
ÇORUM’DAN ÖNCE

Geldik baba vatanına Ankara’dan
Mecburiyet demişti babam!
Emekli olmuştu Tandoğan’dan
Biraz mahzun ve hırslı idi anam
Bizler yeni bir yede idik yine
Hatıramız bildiğimiz bir iki ille
Adana Köprüköy diyorlardı o zaman
Hatıramda tren yolu geçerdi her an
Yollamışlardı Kore’ye katar katar
Anadolu evlatları gittilerdi o an.
Yollamışlardı görevi icabı babamı
Hatay İskenderun’a görevli
Bizi de götürmüştü mahkûmdu eli
Bir ay kalınca orda görevi sabitlendi
Bulduk bir ev çok büyük bahçeli
Çocuğuz ya bahçedeki muzları
Destece ile kesip devirmiştik
Korkmuştu anacığım ev sahibesi kadından
Yahu ne yapmış derse ne derdi o anda
Ev sahibi kadın kapıdan savmaya kalkan anamı
Biraz iteleyip girdi evin kapısından.
Yerde yatıyordu yirmi otuz muz ağacı
Ev sahibi göstererek beyiniz mi tımarladı?
Gelmişti zamanları yenilenmek için
Bilgiliymiş muz hakkında aferin.
Kirasını aldı anamın elinden
Kahvesini içip gitti evimizden
Meğer biz haylaz çocuklar bilmeden
Yenilemişi muz ağaçların erkenden
Burada ilkokula başladım o an.
Birde kardeşim doğdu burada
Sonra Antakya Dörtyol’a göreve
Taşındık bir portakal bahçesinin içine
Ev sahibi gösterdi bize birkaç portakal ağacı
Bunları olunca yesin çocuklar dedi
Annesi vardı hatırlarım Hatun nine
Bize verirdi sepet sepet narenciye
Derken evde bir telaş, bir koşuşturma
Toplandı eşyalar, tutuldu yol Ankara’ya
Orada da Ortaya başladım
Ticareti orada gördüm ve tanıdım
Kazancım bin dokuz yüz altmışta
Aylık olmuştu altı yüz lira
Babam rahmetlik alırdı üç yüz elli lira
Kira ona, yemek ona, masraf ona.
Verirdim anama, babam kırılmasın ha!
Harca ana, babamı sıkıştırma
Sonra emekli ettiler zorla babamı
Geldik Çorum’a hikaye işte bu.
10 Temmuz 1960 ÇORUM
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

15 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HARDAL Rıza 1937 <Folklorcu-şair>
 Rıza Hardal 1937 yılında Çorum Kuşsaray Köyü'nde doğmuştur.Küçük yaşlarda annesini 7 yaşında da babasını kaybetmiştir.Amcası tarafından 1945-50 yılları arasında ilkokulu Kussaray Köyü'nde bitirmiştir.1950 yılında Ladik Akpınar Köy Enstitüsüne girmiş, 1 hafta sonra okulu terk etmiştir.Köyde çiftçilik ve çobanlıkla geçimini sağlamıştır.
 
 15.12.1959'da evlenmiş.26.01.1960 da asker olmuştur.Vatani görevini İsparta' da yapmıştır.1962'de askerden dönmüştür. Döndüğünde çiftçilikle uğraşımsını sürdürmüştür.15.03.1970 yılında Halk Eğitim Merkezine 657 Devlet Memurluğu Statüsüne girmiş, Halk Eğitim Folklor ve sosyal faaliyetleri yürütmüştür.Oğlu Ali Hardal ile halk oyunları öğreticiliği yapmış, 26 yıl 3 ay yurt içi turnelerine Çorum'u temsilen Hitit Folklor topluluğunu götürmüştür. Festivallerden bazıları 26 Ağustos 1971 Malazgirt Savaşının 900.yıl dönümü Festivali, Erzurum, Sivas Kongre şenlikleri, Ağrı, Artvin İllerinin Kurtuluşları,Edirne Kırkpınar Şenlikleri vs... buna benzer 26 yıl 67 ili dolaşmıştır.1995'de emekli olmuştur. 
Rıza Hardal bir okuma meraklısı olduğu için 3 oğlan 2 kız 5'ini de okutmuş eğitim öğretim katarına katmıştır.
Rıza Hardal bir okuma meraklısı olduğu için 3 oğlan 2 kız 5'ini de okutmuş eğitim öğretim katarına katmıştır. 
İlkokul çağlarından itibaren yazı yazmaya başlamış 500'ü aşkın ürünü vardır.Bunlar Avrupa'da, Ankara'da, Çorum da  yerel gazete, dergi ve bültenlerde yayınlanmaktadır. Çocukları Anadolu'nun çeşitli yörelerinde görev yaptığından uğraşılarım arasında, yurt içi gezilerinde araştırma yaparak yerel gazete ve radyolarda ürünlerini sergilemektedir. 
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir
 
 
Rıza HARDAL
GÜZEL VATANIM

Yaşadım yıllarca senin bağrında
İncitmedin beni güzel Vatanım!
Bayraklarım dalgalanır hudutta
Sana doyum olmaz Vatanım!
 
Karadeniz kenarları ormandır
Torosların tepesi hep dumanlıdır
Erzurum’un soğuğu pek yamandır
Sana doyum olmaz Vatanım!
Marmara’da martılar geziniyor
Akdeniz’de gemilerin yüzüyor
Eserlerin tarihlerde yazıyor
Sana doyum olmaz Vatanım!
 
RIZA der unutma burada sözün
Sanki Cennet ala Ege Denizin
Güzel Vatanıma bağlıdır özüm
Sana doyum olmaz güzel Vatanım!
23/08/1975
Rıza HARDAL
TÜRKİYE'M

Güneşi ilk defa seyreden toprak
Doğudan batıya uzanan Bayrak
Göğü pırıl, pırıl suları berrak
Şerefim, şiirim ve yanım benim.
Kılıçla kalemin kurduğu mağbet
Üstünde ruhların bulunduğu mabet
Her taşın cevahir, her köşen cennet,
Hasretin içimde sızı; Türkiye’m.
Çıkıp yaylasına seyran eyledik
İnip ovasına harman eyledik
Bakıp dağlarına destan söyledik
Buğdayım, zeytinim, ipeğim benim.
Sevincim, ümidim, çiçeğim benim.
İstanbul’um anatılmaz söz ile
Güzelleri mektup yazar göz ile
Minareler yükseliyor naz ile
Sevemem ben senden başka Türkiye’m
Söz yetmez sendeki aşka Türkiye’m
Yıkmak için küfrün saltanatını
Fatih’im denize sürmüş atını
Nur doldurmuş göğüm yedi katım
Başakların deste deste Türkiye’m
Isparta’nın şafak vakti gülleri
Amasya’nın kiraz başmış dalları
Bursa’nın Cennete gider yolları
Irmakları köpük köpük Türkiye’m
Haşmetli Türkiye’m, büyük Türkiye’m
 
Rıza HARDAL
TÜRKİYE’ME BENİM -2
-
Danişment Gaziler,Deli Dumullar
Allah’a ömrünü adamıştılar,
Ve gönlü Harun’dan zengin yoksullar
Veliler,ermişler bağı Türkiye’m
Büyüklük yücelik dağı Türkiye’m
 
Ayancık’ta deniz taşmış köpürmüş
Bu kaptan,bu Rizeli durmuş
Büyük ihtilale mermi götürmüş
Türkiye’m,Türkiye’m bin canım benim
Alın yazım,duam destanım benim.
 
Başsız cenk eyleyen yiğitler yurdu
Mabetler,türbeler,şehitler yurdu
Oğuz’lar,Selçuk’lar,Hitit’ler yurdu
Uygarlığın altın beşiği yurdum
Hürriyetin sönmez ışığı yurdum.
 
Bir yanında Meriç nehri akıyor
Aras Anayurda hasret bakıyor
Demirci’de kızlar halı dokuyor
Çiçekten dokunmuş halı Türkiye’m
Has ekmeğin,oğul balın Türkiye’m
 
Şahin’i sorarsan otuz yaşında
Kurşunla vurulmuş köprü başında
Maraşlı yiğidim zafer peşinde
Yiğitler harmanı Türkiye’m
Hilali bağrına basan Türkiye’m
 
Kütahya bir mavi çini bahçesi
Bursa Ulu Dağın zümrüt küpesi
Zeybekte yeri var Aydın efesi
Türkiye’m,Türkiye’m hayat pınarı
Seninle hürüm,seninle varım !
Rıza HARDAL
BU VATAN BÖLÜNMEZ; ŞEHİTLER ÖLMEZ!

Oğlum Şehit diye ağlama anne !
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
Göksün vurup ciğer dağlama baba!
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
Vatana göz diken alçak insanın,
Ne namusu vardır ne de ki arı,
Kanı yerde kalmaz Mehmetçiklerin,
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
Dedenden, babandan bizlere kalmış,
Nice zorluklara atalar almış,
Lozan’da İnönü sınırı çizmiş,
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”

Size sesleniyorum Ey Türk Milleti!
Aradan kaldırın kini, illeti,
Kimse deviremez cumhuriyeti
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
Ben bir garibanım birliğe işim,
Ne ekmeğim vardır, ne tatlı aşım.
Ölende, öldürülen hepsi soydaşım,
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
Bu vatan bütündür asla bölünmez
Alnına yazılan yazı silinmez
Yeri Cennet âlâ Mehmetçik ölmez
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
 
RIZA diyor yetmiş üç milyona sözüm
Yas tutmuş tellerim çalmıyor sazım
Sağduyulu olun oğlum ve kızım
“Bu Vatan Bölünmez Şehitler Ölmez! ”
25,10,2007

 
 
Rıza HARDAL
ÇİĞDEMLİ ÇİÇEKLİ KÖYÜM

Bahar al giyinir,dağ ile taşlar.
Çobanlar sürüler yaylıma başlar,
Al,yeşil çiçekler açar ağaçlar
Sarı çiğdem,çiçek köy yollarında.
 
Kalelerin taşı,gözlerin yaşı,
Turnalar uçuyor,çiftelli eşi,
Geride bıraktık üç aylık kışı,
Sarı çiğdem,çiçek köy kırlarında.

Martta doğar,Nisan ,Mayısta ölür,
Kimi ikiz,kimi üçüz doğurur,
Bunu gören çoluk çocuk sevinir,
Sarı çiğdem,çiçek köy yollarında.
 
Yaz geçmeden ömrü kısadır geçer,
Bütün tabiata kokusun saçar,
Çiğdem yazın geldiğini müjdeler
Çiğdem çiçek,biter yaylalarında.
 
Kırda kekik,yavşan biter yoncalar.
Çocuklar uyutur anne nen çalar,
On iki ayda da,iki ay yaşar,
Çiğdem çiçek,biter yaylalarında.
 
İpek çiçekleri kumaş oluyor,
Gençler söküp başlarına doluyor,
HARDALIM der dağlar al bürünüyor,
Çiğdem çiçek,biter köy yollarında.
28.03.2002
 
Rıza HARDAL
HASRETİN İÇİMDE SIZI TÜRKİYE’M

Güneşi ilk defa seyreden toprak
Doğudan batıya uzanan Bayrak
Göğü pırıl pırıl suları berrak
Şerefim,şiirim ve şanım benim
Kılıçla kalemin kurduğu mabet
Üstünde ruhların bulunduğu mabet
Her taşın cevahir,her köşen cennet
Hasretin içimde sızı Türkiye’m
Çıkıp yaylasına seyran eyledik

İnip ovasında harman eyledik
Bakıp dağlarına destan söyledik
Buğdayım,zeytinim,ipeğim benim
Sevincim,ümidim çiçeğim benim.
İstanbul’um,anlatılmaz söz ile
Güzelleri mektup yazar söz ili
Minareler yükseliyor naz ile
Sevemem ben senden başka Türkiye’m
Söz yetmez sendeki aşka Türkiye’m
Yıkmak için küfrün sultanını
Fatih’im denize sürmüş atını
Nur doldurmuş göğün yedi katını
Başakların deste deste Türkiye’m
Türkülerin şafak şafak gülleri
Amasya’da kiraz başmış dalları
Bursa’nın Cennet’e gider yolları
Irmakları köpük,köpük Türkiye’m
Haşmetli Türkiye’m,Büyük Türkiye’m


 
 
Rıza HARDAL
BİZİM

Gün geçmiyor Çorum Şehit vermiyor
Zalim kene gelmiş bizi buluyor
Onur Bak bak’ım da Şehit oluyor
Şırnak’tan geliyor ölümüz bizim

Ne olmasaydı kanlar kavgalar
Özgürlükte tatlı dünya ne var
Hiç yok yerden analar ağlar
Özgürlüğe gitsin yolumuz

Barış hoşgörüde özgürlüğün anası
Kin nefrettir kötülüğün binası
Çıkartanın Allah versin belası
Nereye varacak halimiz bizim

Cumhuriyet Demokrasi Ülkemiz
Bu Ülkede Vatandaşız hepimiz
Edirne’den Van’a kadar tapumu
Sinop’tan Hayat’a yolumuz bizim

Cins ırk ayırmayın insan olalım
İnsanlığı kuralını bilelim
Ağlamak yerine daim gülelim
Özgürlüğe gitsin yolumuz bizim

Butun bu olaylar neden oluyor
Sebepli sebepsiz insan ölüyor
Analar saç yolup yavru ağlıyor
Acep ne olacak halimiz bu gün

Düşmanlık olmasın nefret olmasın
Niye dost dostunyla yüzü gülmesin
Boştan yere kardeş canı yanmasın
Hoş görüye varsın yolumuz bizim

Sonunda onur tuz biber oldu
Bütün Çorum sağ sol yürekleri yandı
Bir yavrusu yetim gelin dul kaldı
Acep ne olacak halimiz bizim

Kimse menfaatine etmesin savaş
Tabutlar üstüne dökmen kanlı yaş
HARDAL’IM der hepimiz din kardeş
İnsanlığa gitsin yolumuz bizim
14/07/2008 Kuşsaray
 
Rıza HARDAL
DÖNELİM Mİ GERİ

Ana yasa baba yasa
Milleti aldı kuru tasa
Benzin atma sönmüş köze
Bizde mi dönelim geri
 
Altı oku zedeledi
Badeleri tazeledi
Talabani, Barazani’yi yedi
Tekrar geri mi dönelim?

Menderes, Saddam’lar ne oldu?
Yerlerini Bush’lar aldı
Sade Çankaya’mız kaldı
Yine mi dönelim geri?
 
Atatürk döktü denize
Getirdiniz yüze yüze
Yurt ettiniz Ege’mize
Tekrar gerimi dönelim?
 
Aramızda çözüm bulan
Ne işi var sağın solun?
Vatandaşı bölüm bölüm
Yine mi dönelim geri?
 
Size sözüm Türk Milleti
Bundan var mı daha kötü
Karıştırma Kürt’ü Türk’ü
Yine mi dönelim geri?
 
Hani değişiklik olmadı?
RIZA’NIN yüzü gülmedi
Evet; hayır ne? Bilmedi
Biz demi dönelim geri?
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

16 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HARDAL Sevim 1950 Şair

            01.01.1950 tarihinde Çorum Mecitözü ilçesi Sorhoğlan köyünde doğdu. Babası Mustafa, annesi Dudu hanımdır Dudu hanımın 16’tıncı çocuğunu 7. çocuğu olduğunda ilkokuldan sonra babası tarafından tarlada yardım eder diye okutulmamıştır.

            İlkokulu bitirdikten sonra Rıza Hardal ile evlenerek Kuşsaray köyüne gelin gitti. 3 oğlan 2 kız çocuğu sahibi olan Sevim Hardal eşinin Memur olmasından sonra Çorum’a yerleşmiştir. Eşinde esinlenerek şiir yazmaya başlamıştır. Türkü, mani ve şiir yazan şair Çocuklarının bulunduğu şehirlere eşi ile gezmeye gitmektedir.

Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Sevim HARDAL
GURBET İLDE DURMAK ZOR GELİR

Kimi anneanne der kimi de ana
O yakınlarımda el oldu bana
Stres geçiriyorum ben yana yana
Gurbet elde durmak zor gelir bana.
 
Her yanım sızlıyor ben sandım çıban
Bu dünya diyorlar yalan mı yalan.
Şimdiye kadar dünyada oldu mu kalan?
Gurbet elde durmak zor gelir bana.

Aman yaram azdı bana değmeyin
Sakın kimselere boyun eğmeyin
Gurbet elde beni yalnız koymayın
Gurbet elde durmak zor gelir bana.
 
Gün be gün artıyor gamım kederim
Nere gitsen seni takip ederim
İçerime sandın yaram pek derin
Gurbet elde durmak zor gelir bana
 
Dayanamaz firğatına zarına
Bulgur saldın nazlı yarim suyuma
SEVİM’İM yanıyor acep zoru ne?
Gurbet elde durmak zor gelir bana.
15,11,2010 Bursa YILDIRIM
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

17 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

İNCE Nihat  1954 <Yazarımız>
1954 yılında Artvin ilinde doğmuşum. İlk ve orta öğretimimi Artvin’de yaptım. 1974 yılında askere gittim. Muhabere Topçu Çavuşu olarak askerliğimi bitirdim. 1977 yılında Polis Memuru olarak İstanbul’da göreve başladım. Şark hizmeti için Malatya iline atandım.
1988 yılında şark hizmeti dönüşü Çorum’a atandım. 1997 yılına kadar Çorum’da görev yaptım.1997 yılında emekli oldum. 20 yıldır Çorum’da ikamet ediyorum. 1992 yılında eşimin kanser hastalığına yakalanması ve 1995 yılında eşimin Rahmetli olması neticesin çok sıkıntılı ve duygulu günler geçirdim. O tarihten bu tarihe kadar şiir yazıyorum.
2006 ve 2007 yıllarında Güzel Türkiye’m ve Özledim adlı iki adet şiir kitabım yayınlandı.Mahalle gazetelerde şiirlerim yayınlanmaktadır. Internet’te Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi’nde http://corumlu2000.corumlu.com  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.corumlu.com ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde http://ayliksiirantolojisi.dergisi.info  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir
 
 
Nihat İNCE
İSTERİM

Bu güzelim güzel yurdu
Mürevveh görmek isterim
Güzel yurdun insanlarıyla
Hep kardeş olmak isterim.
 
Türk’ün büyük ünlerini
Sevgiyle saygı günlerini
Sevgi kokan güllerini
Beraber dermek isterim.
Büyüğüne saygı duymayı
Babaya sevgi sunmayı
Hep doğru yola gitmeyi
Beraber görmek isterim.
 
Güzel yurdu sevenleri
Doğru sözler diyenleri
Doğru söyler bilenleri
Birlikte görmek isterim.
 
NİHAT ülkesini sever
Allah’ın yolundan gider
Düşkünlere yardım eder
Doğruyu görmek isterim
14.07,2007
Nihat İNCE
NEYE YARAR

İçinde, kalbinde sevgi olmayan
Sevgisiz, saygısız Yurt neye yarar?
Vatan sevgisiyle coşup dolmayan
Arısı olmayan gül neye yarar?
 
Sevmektir ülkeyi her şeyin başı
Vermeyiz kimseye bir çakıl taşı
Birlikte olursak akmaz gözyaşı
Sevgisi olmayan kul neye yarar?
Birlik beraberlikle hür yaşıyoruz
Butun zorlukları biz aşıyoruz
Bütün emellerimize biz ulaşıyoruz
Birliğini sevmeyen kul neye yarar?
 
Vatan sevgisiyle dolup taşalım
Ütün engelleri beraber aşalım
Her zaman zirveye biz oluşalım
Vatanı sevmeyen kul neye yarar?
 
Vatana bayrağa saygı duyalım
Huzuru, sevgiyi içimizde bulalım
Nihat der vatana kurban olayım
Bayrağı sevmeyen kul neye yarar?
27/10/2007
 
 
Nihat İNCE
SEVELİM ORMANI
Ağaçsız yerlere yağmurda yağmaz
Ağaçsız yerlerde tarım olmaz
Ağaçsız yeri hiç kimse sevmez
Onun için biz sevelim ormanı.
 
Ormansız yerler çöle benziyor
Bütün ülkem zararını görüyor
Vatanperver değerini biliyor
Onun için biz sevelim ormanı.
Orman insanlara oksijen sağlar
Kesilen ormana insanlar ağlar
Orman var ise suyunda çağlar
Onun için biz sevelim ormanı.
 
Erozyonu bile orman önlüyor
Vatanını seven değerini biliyor
Güneşte bizlere gölge oluyor
Onun için biz sevelim ormanı.
 
Ülkeni seversen kesme ormanı
İnsan gibi akar onunda kanı
NİHAT sever canı gibi ormanı
Onun için biz sevelim ormanı.
01/11/2007

 

 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

18 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BBİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KANDEMİR Rıza   1958 Şair
            01/01/1958 tarihinde merkeze bağlı Çağşak Köyünde Mehmet ve Nazengül’den dünyaya gelmişim. Çocukluk yıllarımı hayvanları otlatarak geçirdim. Doğa ve doğaüstü güzelliklerin hayranıyım.
            İlkokulu Çağşak Köyün İlk Öğretim Okulunda bitirdim. 1970-1971 yılında Orta Okula Sungurlu’da başladım. Orta Okulu bazı özel sebeplerden dolayı birinci sınıftan sonra bırakmak zorunda kaldım.
            1978-1979 yıllarında Vatani Görevimi Ağrı’nın On İkinci Topçu Alayı Uçaksavar Bataryasında yaptım.
            1981 tarihinde özel yaşamımı Yeter Hanımla evlendim. İkisi kız biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıyım.
            1971 yılının Mayıs ayında şiir yazmaya başladım. Halen şiir ve deyişler yazıyorum. Otuz altı yılın birikimini yayınlamış olduğum “ÇİÇEK DİYE KALEMİMİ KOKLADIM” isimli kitabım vardır.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı.
 
 
Rıza KANDEMİR
YAYLANIN

O koca kartalın karı erise,
Buzlu sular kuru çaydan yürüse
Gün doğup başından duman arılsa
Yolu çamur geçit vermez yaylanın.
 
Bahar gelip kızlar yola düzülse
Çadır yeri birer birer kazılsa
Oba gelip sıra sıra düzülse
Bir zaman söylenir göçü yaylanın

Çam dalına örü yayık kurulsa,
Ak ekmeğe tereyağı dürülse
Yoğurtlar yapılsa, kaymak serilse
Goynunda kuzusu sürü yaylanın.
 
Sarı çiçek, mor menekşe açarsa,
Arı bal aşkıyla kıra uçarsa
Hopallar çırpınır keklik uçarsa
Ninni söyler gayri kuşu yaylanın.
 
Büyük oluk gürül gürül akarsa
Madımak yeşerip mantarlar çıkarsa
Gonca gül açılır kekik kokarsa
KUL RIZA yolcusu olur yaylanın
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

19 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KARACA Özkan 1977 Şair
1977 Malatya doğumludur. Hayatı soran takibi,zamanı yoran akiti, dar merkezin sakini olduğu çocukluk yaşlarında her gördüğü sayfaları karalayıp durdu. Ve… hala da duygularında kan , düşüncelerinde an birikmesiyle sayfaları kalem bıçağıyla yaralamaya devam ediyor.
Ömür süruru tükenene, göz nuru sönene kadar yazma serüvenine ara vermeyecektir. Okuma yazmayı öğrenince kitapların dünyası ile tanıştı. Kitaplarla kafa ve kalbe atlas olan, ufkun perdesini aralayan heyecanıyla geleceğin rengini sayfaların yüzüne vurdu. İlk, Orta ve son olarak Lise ( Tekstil Meslek ) yi gereksiz nitelendirmesi ile 96 yılında terk ederek tahsil hayatına bir daha kapı aralamamak üzere noktayı koymuştur… Tahsil hayatı yetersiz olsa da; genel araştırma merakı, tarihsel derinliklere eğilen yaklaşımı, sanatsal kulvara yönelik açılımı, geleceğin şafağına yorum sunan atılımı, sosyolojik gelişmeleri sorgulayan arayışı devam etmektedir.
Kendi kendini yetiştirerek, üstatların sohbetlerini dinleyerek, ufukların ötesini izleyerek, hayatın yegane birikimi olan insani bilgileri yakalayarak, gecelerin sessizliğine gömülerek yazı toprağını eserlere serpmektedir. Tahlil - tahsili son nefesine kadar sürdürmek idealinde bileğini bükmeden, fikir kırıntılarını dökmeden; parmağında nişan, yüreğinde işaret azmini uzaklıkların anlı alnına kazımıştır. Hayatın yokuşuna dokunan izi, zamanın yorumuna uzanan ilgisi, yarınların yoluna ilanı: Edep kolunda ve edebi yolunda var oluşun Edep estetiğini boyuyan siyah hece karıncalarını sayfalara yaymakta, kafa kağıdının buruşukluğunu beyaz bulutlara sormaktadır.
Hüzün dokunan yağmurların takibine ayaklarını sürdü. Tabiattın bağrına kapanarak derdini açtı. Sahillerin uzun dilinde yutularak denizin tokadını işitti. Ölümün soluğunu aldığı mezarlara kaçtı. 90 yılından sonra şiir ve makale yazmaya başladı. İlk makalesi haftalık yayınlanan gazete “Karadeniz Gözde” de köşe yazarlığı ile başlamıştır. Ardından İstanbul merkezli çeşitli dergi ve gazetelerde şiir ve makaleleri yayınlanmaktadır. 2007 yılında var oluşa iki kanat soluğanı ile “İki Kanat” yayınlarını kurmuştur. Süresiz eser ortaya çıkaran kalem erbabı kişilerin ilk göz ağrısı şiir kitabıdır. Kendiside bu geleneğe uyarak ilk eseri olan Aynalar başlıklı 2007 şiir kitabını yayınlamıştır.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  yayınlandı.
 
 
Özkan KARACA
İSTANBUL' DA KİMSESİZ

Bir ılık sonbaharın yalnızlığında
Semayı karabulutların ördüğü saatlerin diliminde
Akşamın soğuk deminde, Kadıköy sahilinin dizinde
Yüreğimi saran kor alevlerin dibinde
Yalnızlığın sarsıcı kollarında
Gözlerimde ki nemler bedenimi titreterek
Gönlümdeki yaslar ruhumu kemirerek
Kalbime dolan hicranla ezilerek
Akşamın soğuk deminde
Fırtınaların savurucu elinde
Ufukların çizgisine doğru ayaklarımı sürüyorum
Gecenin ıssızlığında karanlığı yırtan adımlarında
Karanlığın anlık soluğunda gözlerimdeki dolunay
Sahillerin bedenimi alıp sürükleyen boyunda,
Karabulutlar başımda taç
Dalgaların kayalıkları döven hırçın seslerin çığlığında
Yürüyorum karanlığın gizlediği ufuklara doğru
Dilimde dökülen heceler nakış, yaratana yakarış
Kalbime saplanan hançer feryat oluyor
Ruhuma vurulan tokmak çığlık oluyor
İdrakime yığılan seller sızı oluyor
Zihnimde ki iğne, fikrimdeki yara
Eğik bedenime ağırlık oluyor
İstanbul gecesinde bulanıklarla islenmiş ruhum
İstanbul gecesinde buhranlarla seslenmiş kafam
Gecenin ıssızlığında, hüzünlerin ıslığında
Kafamın odasını sarsan uğultu yüklü
Çilekeş kimsesizlerin yorganı olan karanlık
Üzerlerinde yüklü kasvet, ümitlere olan ahdet
Sisli ufukların aydınlığına uzanan eller
Yıkık bir hülya gibi sönük ve donuk
Hicranın kollarında, hüzünlerin alevinde
Ayak izime dolanan bir kedi yalnızlığıma sokulan
Karanlığı inleten kedinin mırıltısı gözlerimde yağmurlu
Yürüyorum karanlığın meçhullerine doğru
Ruhumu kaplayan kara perdelerin bağrında
Gönlümü dolduran sislerin altında
Kedinin mırıltısı ve dalgaların tokadı
Kulaklarımı iğneleyen.
Yürüyorum karanlığın gizlediği ufuklara doğru
Ey İstanbul..! Hep yaşanılmaz hüzünlerin ile
Sende mutluluk ver hazanlarında
Hayallerimin aynasında sen, gözlerimin boğuntusunda sen
İn cin uykuya dalınca
Gecenin boğucu uğultusunda dişlerde gıcırtı
İki yanımda kanatlanan evlerin ateşi dinmiş
Evsizliğin evinde kör pencerelere gözleri yapıştırarak
Yalnızlığın rıhtımında hülyalar la süzülerek
Düşlerin tebessümünde lekeli tablolara kapılarak
Kimsesizliğin sessizliğinde, kimseleri bekler gibi
Yalnız ve yıkık
Özkan KARACA
KARACAAHMET'TE Kİ VESİKALIK

Gözlerime topraktan sürme çekildi
Dudaklarıma taşların telaşında mim gerildi
Selvilerin gölgesinde, tarihin göbeğinde
Yüreğimin tenine hüzün yeli serildi
Karacahmet'in takibinde ruh torbaları
Ensemin damarına devrildi
 
Mermer köşeli yüzü
Ceset döşeli yükü
Toprak köseli teli
Anılarla yüzleşmiş seli
Akar hazin kuyuların duruluğuna
Saatler, elimde hovardaca kaçan
Çöllerin kuruluğuna ayak vuran deli
 
Bir vesikalık buldum
Karacaahmet'in ölüm evrakında dürülen filesinde

Anların mengenesinde sıkışmış
Hayatın yaşlılığında gerilerde sıkılmış
Alınların penceresine karanlık boya yıkılmış
1960 yılında kalan er kişi vesikası
toprağın tabağına gömülen yakamoz
bedenini çürüttü...
 
Dudaklarında hafif tebessüm,
Ufukların avucuna uzanan tezekkür bakışlarında,
yürek seferi vardı, kafanın kürek eseri sardı...
Kıvırcık saçları maviyi ve maziyi kaç kere yaladı
Yorgun gözleri kimbilir hangi kaldırımları kamcıladı
Bilinmez, dostlarının şahitliğinde hatıralarla yaslandı
 
Bu yüze ölümü sordum
Kendisinden kaçınılmaz vuslatın ağırlığını duydum
Ruhumun savrulan sağırlığında
toprak yüküne eğildim
Kara toprağın kelepçesinde teslim...
 
Bir vesikalık fotoğraf
Bin anın ininde aklıma yatalak
Elimde ki benim vesikalığım olsa
Geleğin izinde donan yüzle
Mezarlığa ayna...
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

20 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KARADAĞ Mehmet 1949 Aşık Şair
            1949 yılında Amasya Gümüşhacıköy Keçi Köyünde dünyaya gelmişim.
            Bir yaşımda Çorum Osmancık Mehmet Dede Tekke Köyüne dayımlara evlatlık verilmişim. Dayılarım Mehmet, İsmail ve Alidir.
            Babam beni yedi yaşına kadar tekrar köye geri getirdi. İlkokulu Köyümde bitirdim. Okulu bitirdikten sonra babam okutmadığım için köyden ayrıldım.
            Amasya, Çorum, Samsun, Ordu illerini gezdikten sonra İstanbul’a gittim. On beş yıl İstanbul’da kaldım. Çeşitli turnelere katıldım.
            1978 yılında tekrar Çorum’a döndüm. Devlet Su İşleri’nde göreve başladım.
            1980 tarihinde evlendim. Eşim Zeynep KARA Merkez İlçeye bağlı Kavacık Köyündendir.
            Ankara Devlet Su İşlerinde altı yıl çalışarak tekrar Çorum’a geldim.
            2003 yılında Emekli oldum. Üç oğlan babasıyım. İsimleri Çağdaş Ozan Makine Mühendisi, Çağlar Ulaş Sosyal Bilgiler Öğretmeni, Çağatay ise ilköğretim 7. sınıfta okumakta.
            Çeşitli yarışmalarda ödüller aldım. AŞDER’İN Yönetim Kurulunda Üye ve görev almaktayım. Mahalli basında yayınlanmakta ve
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Mehmet KARADAĞ
ÇORUM İLİNE

Şöyle bir baktım ki Çorum İline
Türküsünü söylemek geldi dilime
Hasreti kor ateş oldu gönlüme
Gönül turnam uğrar Çorum İline
 
Alaca’dan Sungurlu’ya uğrayın
İskilip’ten Oğuzlar’a turlayın
Mehmet Dededen himmet sağlayın
Gönül turnam uğrar Çorum İline

Dodurga, Osmancık ihmal etmeyin
Çatak dağını silip gitmeyin
Kargı yaylasından öte yetmeyin
Gönül turnam uğrar Çorum İline

Konun derim Laçin Dağına
İnin Mecitözü ilçe özüne
Uğrak verin Ortaköy yüzüne
Gönül turnam uğrar Çorum İline
 
Bayat’ı unutman selam söyleyin
Boğazköy’de dost gönül eyleyin
Evren’de de dosta sitem etmeyin
Gönül turnam uğrar Çorum İline
 
KARADAĞ’IM der ki turna gönüldür
Çabuk geçen dostlar ömürdür
Buda bizlere can Hak’tan emirdir
Gönül turnam uğrar Çorum İline
07/07/2010
Mehmet KARADAĞ
KÖYLÜ KARDAŞ

Üstü başı yama,yama
Kimler bakar acır sana
Yorgun düşmüş yatmış yanına
Garip,fakir köylü gardaş
 
Ayağında çorap delik
Sanki göçmen,belki Yörük.
İsyan eder hayat sönük
Yoksul,işsiz köylü gardaş.
 
Üzgün ama,belki hasta
Halin soram dedim dosta
Dedi kalbim şimdi yasta
Canım,dostum köylü gardaş.

Uzaklara dalmış gözü,
Kalbi temiz,sağlam özü.
Eli nasır,esmer yüzü,
Kurban olam köylü gardaş.
 
Köyde yoktur tarla,bağı.
Aşa atası olmaz yağı
Mutlu değil ömür ağı
Çile çeker köylü gardaş.
 
Moral bozuk,titrer eli.
Adın sordum dedi Veli
Can yoldaşım sevdi seni
Anla beni köylü gardaş
 
Kara dağın bende köylü,
Anlayınca hemen güldü,
Adım adım bana geldi
Garip,fakir köylü gardaş
21.03.1993
 
Mehmet KARADAĞ
İZMİR ÇEŞME’Sİ

Doğası güzeldir denizi güzel
Sanki Cennettir İzmir Çeşmesi
Misafirine dost hizmeti güzel
Çevresi ter temizdir İzmir Çeşme’si
 
Altın Yunus’u var meşhur anısı
Ataçlı Marinası güzel tanısı
Dalyanı koyları canlar canlısı
Eser rüzgârları İzmir Çeşme’si

Havuzları berrak yüzer insanlar
Yemekleri leziz gelir duyanlar
Gelin derim size hayal kuranlar
Havası sakindir İzmir Çeşme’si
 
Karşıdan gözükür Sakız Adası
Dolar taşar akşam Çeşme molası
Özlenmez mi böyle doğa dehası
Şiirlere ilhamdır İzmir Çeşme’si
 
Şöyle bir baktım kı Dalyan Köyüne
Şükranları sundum ahmet Beyine
KARADAĞIM doyum olmaz seyrine
Şiirdir güzeldir İzmir Çeşme’si
03/08/2010 Çeşme İzmir 
 
Mehmet KARADAĞ
KUTSAL BİZE KARA TOPRAK

Ağaç biter, yağmur alır,
Kutsal bize kara toprak
Bağrında madenler olur
Kutsal bize kara toprak
 
Çiçekler bedenini süsler,
Mahsul verir, carlı besler,
Çiftçi canlar seni işler
Kutsal bize kara toprak

 
Gıdamız hap senden gelir
Bize büyük nimet verir,
Köylüm seni kutsal bilir
Kutsal bize kara toprak
 
Türlü, türlü çiçek açar.
Dere, çaylar, ırmak taşar,
KARADAĞ’IM sende yaşar
Kutsal bize kara toprak
20,04,1977 Gazi Magosa Büyük Konak Köyü KIBRIS
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

21 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KARAKAŞ Sakin
     1961 yılının 31 Mayısında Osmancık'ta doğdum. İnönü Zaferi İlkokulunu bitirdikten sonra ortaokul ve liseyi Osmancık'ta bitirdim. 1981 yılında Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesini kazandım. Üniversiteyi bitirdikten sonra,1986 yılında Kütahya Sabuncupınar İlköğretim okuluna öğretmen olarak atandım. 1989-1992 yılları arasında Çorum Sungurlu Kavşut Ortaokul Müdürlüğü görevinde bulundum. Askerliğimi 219 dönem İstikam Yedek subay olarak Çorlu'da tamamladım. 1992-1995 yılları arasında Sungurlu Fevzi Çakmak ve Yavuz Selim İlköğretim okullarında çalıştım. 1995 yılı Mayıs ayında Osmancık Çıraklık Eğitimi Merkezinde Müdür olarak atandım. 8.5 yıl boyunca Osmancık Çıraklık Eğitimi merkezi müdürlüğündeki görevimi sürdürdüm. 18 Kasım 2003 tarihinde atandığım Laçin Halk Eğitimi merkezi müdürlüğünü sürdürmekteyim. 2003 Yılında Gazi Üniversitesi Fen bilimleri enstitüsünde endüstriyel Teknoloji Eğitimi alanında Yüksek lisans Eğitimimi tamamlayarak  alanımda bilim uzmanı unvanını aldım. İlkokul sıralarında gazeteci ve edebiyatçı olmayı arzu ederdim. Bu isteğimi kısmen gerçekleştirmiş bulunmaktayım.
           Osmancık Haber Gazetesinde 8 yıl boyunca sürekli köşe yazıları yazdım. Çorum'da yerel gazetelerde zaman zaman şiirlerim yayımlandı. 1996 yılının Ocak ayında merkezdeki arkadaşlarımla birlikte "Osmancık'ta Çıraklık ve Mesleki Eğitim" dergisini çıkardık. Bu dergide araştırma,yazı ve makalelerim yayımlandı. Çorumlu İki bin ve sarı Çiğdem dergilerinde de zaman zaman yazı ve şiirlerim yayımlandı. Şu anda Çorum kent haber gazetesinde Salı,Perşembe ve Cumartesi günleri "Sakin KARAKAŞ İle Söz Harmanı isimli köşede yazılar yazıyorum. Yazdığım yazılardan dolayı herhangi bir özel ödül almadım. Fakat;pek çok kişi veya kuruluştan teşekkür niteliğinde mektuplar aldım. 
      En önemli idealim,yönetici öğretmen olmaktı. Bu idealimi gerçekleştirdiğim için mutluyum, insanı sevk ve idare etmek için çeşitli kurs ve seminerlere katıldım. Bu da idealimin gerçekleşmesi için önemli aşama. Ayrıca gelecekte Osmancık'ta günlük bir gazete çıkarılması için manevi katkıda bulunmak ideallerimin arasında yer almaktadır. Osmancık kültür hayatına ne kadar katkım olursa mutluluğum o derece artar. 
       "Yağmurlara Sözüm Var" adını verdiğim ilk şiir kitabım  1998'de yayımlandı. Ayrıca Merkez Müdürlüğü adına sahipliğini yaptığım "Osmancık'ta Çıraklık ve Mesleki Eğitim"dergisi toplam 10 sayı yayımlandı.  
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Sakin KARAKAŞ
YEMİN ETTİM

Vatanımın en dumanlı dağlarında;
Her köşe,dantel nakışlarında,
Mehmed’imin en keskin bakışlarında,
Hangi ine girsen seni bulacağım,
Yemin ettim,seni anlından vuracağım !
Bütün dünya haince el ele verdi,
Benim ceddim,Vatan için can verdi
Elbet Çanakkale geçilemezdi,
Yeminim var,seni arayıp bulacağım,
Bil artık senden öcümü alacağım.
Haydi köpek,oluk oluk kan akacak,
Sen kimsin Vatanıma göz koyan alçak,
Er kişiler,erkekçe dövüşür ancak,
Hangi yere gitsen seni bulacağım,
Yeminim var,seni mutlak vuracağım.
Çoluk çocuk demedin canlara kıydın,
Ermeni’yi,Urum’u dostun saydın,
Bu günleri dünden hesaplamalıydın,
Hangi ine girsen seni bulacağım,
Kinim çok büyük,öcümü alacağım.
Çanakkale’yi ne çabuk unuttular,
Dokuz Eylül’de ne de yaman kaçtılar
Dönüp dolaşıp seni uşak tuttular
Yeminim var,seni arayıp bulacağım,
Bil artık,senden öcümü alacağım.
Şu hesabı görelim artık seninle,
İntikam hırsım çok büyük,sus ve dinla.
Altmış milyon vatan evladı benimle,
Nereye gitsen arayıp bulacağım,
Yeminim var,seni mutlak vuracağım.
Bu Vatan sınırı kanla çizildi,
Vatan kutsaldır,KARAKAŞ bunu bildi
Haydi hazırlan hesap zamanı geldi,
Seni bir gün ininden çıkaracağım,
Kinim çok büyük öcümü alacağım
 
Sakin KARAKAŞ
YOLLAR
Dumanlı dağlardan aşan,
Hazin bir türkünün ezgisidir yollar.
Ve ufkun kızıl aynasına alışan.
Kutsal bir vatanın sonsuzluk çizgisidir yollar.
Sıla şafaklarına arkadaş.

Kan rengi gecenin acısına sırdaş
Gurbette bir ölümün habercisidir yollar.
Mor bulutların ötesinde kaybolan
Bir metropolün girişinde parçalara ayrılan
Yeni yeni iklimlerin müjdecisidir yollar.
 
Taşrada akşamları yitirir
Yollar sevgiye ayrılık getirir
Ve bir anaya yavrusunu götürür
Gurbetin sılaya elçisidir yollar.
 
Uzak illerin yeşilinden ve mavisinden geçin
Yollar yorgun yüreğime su verin.
Yedi iklim toprağıyla yaramı sarın.
Dillerde dolaşan bir sevda türküsüdür yollar.
 
 
Sakin KARAKAŞ
SANA GELDİM OSMANCIK

El ele tutuşmuş,Gemici'yle Güney'in
Sevda türküleri kadar güzel Osmancık.
Baltacı,Koca Mehmet ve Akşemsettin'in;
Türk Tarihi gibi,muhteşemdir Osmancık.
 
Sana geldim Osmancık,senin sevdan ile,
Gülün aşkı,bülbülü getirmiş dile
Sahil yolundan köprüyü seyretmek bile
Şairleri coştukça coşturur Osmancık

Beylerçelebi ve İmaret camilerin,
Tarihi medrese,köprü ve çeşmelerin,
Ne muhteşemdir Düztepe mesire yerin
Karadeniz incisidir,bizim Osmancık.
 
Yusufçuk kuşlar Ulucami avlusunda
Yeşilin bin bir tonu Adatepe'sinde;
Üç bin yıllık tarihi,Kandiber kalesinde,
İlçelerin birincisi bizim Osmancık.
 
Sana tutkun şairler,senin için ağlar.
Sarmış bedenini yem yeşil sıradağlar.
Durmaz ki Kızılırmak sevdan ile çağlar,
Her yerinde bir özlem,bir gizemdir Osmancık.
 
KARAKAŞ sende doğdum,sende mutluyum der.
Beni sana bağlamış bu ne güzel kader.
Vatanın seven ancak ona hizmet eder,
Yarınların mazin kadar güzel Osmancık.
Sakin KARAKAŞ
OSMANCIK’TA ZAMAN

Dostum Orada çay içmek hayalimdir benim.
Tarihin suya vurulduğu kent Osmancık’ta;
Nehrin akışına aşık olmuş bedenim.
Tarihin suya vurulduğu kent Osmancık’ta
 
Sanki bir derviş şu tepede koyun otlatıyor.
Kalenin burçlarından neferler ok atıyor;
Karşıdaki gemiciler fener yakıyor.
Dervişlerin nefes verdiği kent Osmancık’ta
 
Asma köprüler tarihe naz edercesine;
Balıkçı teknesi maziye gidercesine.
Yunuslar Koyunbaba’ya selam edercesine,
Tarihin dile geldiği kent Osmancık’ta

Dönme dolap döner gıcır gıcır,yalap yalap.
Aşıklar aşkı için kürek çeker şılap şılap,
Bir usta çekicinde taş işlenir trak,trak.
Taşların tarih olduğu kent Osmancık’ta
 
Akşam üstü yakamozu gece dolunayı,
Müjdeli haberi yaz işte bak Selenay’ı
Unutma İmamzade Halil ve Koca Mehmet Paşayı
Tarih üstüne tarih yazılan kent Osmancık’ta
 
O Beyazıd ki bilsin tarih nasıl padişah olmuş.
Koyunbaba gibi Alperenden icazet almış;
Devleti Al-i Osman emretmiş; Koca köprü kurulmuş.
Taihin raksettiği kent Osmancık’ta
 
İhtiyar çınardan düşen birkaç yaprak;
Dalgalar alıp götürdüğünde seyreyle bak.
Ozanım sen bu kente dilersen bir boncuk tak.
Akşemseddin’in ilim yaptığı kent Osmancık’ta
 
Taştan kesilmiş bu köprünün kemerleri,
Gece gündüz çalışmış Koyunbaba erleri;
Sayılmıyor,sayılmıyor, her bakışta gözleri.
Tarihi bin özen ve bin gizemli kent Osmancık’ta
 
Karakaş’ım Alperenler abdest almış bu sudan.
Yüzyıllar önce Karaman’dan gelip yerleşmiş atan.
Taşkesen,Adatepe,Fındıcak olsun ebedi vatan;
Tarihin dile geldiği kent Osmancık’ta
 
Sakin KARAKAŞ
YAR GELİR

Osmancık'ta mevsim bahara çıkar,
Gemici'den kara gözlü yar gelir.
Mor dağlarım yüreğime göz kırpar.
Kızlarına biraz eda, naz gelir.
 
Kaleden bakınca Kızılırmağa;
Gör; ufuklardan başlar kıvrılmağa.
Serpilmiş kent ayak uydurmuş çağa.
Köprüsünden bir edalı kız gelir.
 
Sevdası Aslı'dan,gülüşü Leyla.
Kaşlar hilali , kavuşuyor Ay'la
Gözler bir umut;bir umman bir derya
Bu dizeler cemaline az gelir.
 
Kalenin burçlarından bir göz atsam.
Sırılsıklam yağmuruyla ıslansam.
Yaylalarda gece yatıya kalsam.
Aşkı vurur şu dilime söz gelir.
 
Yaz gelipte Düztepe'ye çıkınca
Çiseleyip ince yağmur yağınca
Ebemkuşağına doğru bakınca
Ortasından al yanaklı yar gelir.

Sıradağlar dolanır etrafından.
Fındıcak'tan, İnegöl'den, Çal'ından.
Sevenleri anlar ancak dilinden.
Yaz gelince Kamil köyden nar gelir
 
Zemheri de Taşkesen'den rüzgar eser.
Kısa gündür çarçabuk gelip geçer.
Beyaz örtü ile olur şaheser.
Çaldağı'ndan ince ince kar gelir.

Dutludere'de bir kıpırtı başlar.
Bir ihtiyar bahçelerde dut aşlar.
İklime aşıktır orada kuşlar.
Aman aman nazar değer göz gelir.
 
"Yaprağçi" yedim bir güzel elinden
Adın düşmez ozanların dilinden.
Serin rüzgar esince Gökbel'inden.
İnal'dan kebab,Kargı'dan kiraz gelir..
 
Şöyle bir göz at; etrafı seyreyle.
Cevizlerin dibinde vakit eyle.
Çavuş üzümüne de selam söyle.
Bağlarında bülbül öter yaz gelir.
 
Çarşı ortası bir ihtiyar çınar.
Yusufçuk kuşlar dallarına konar.
Kanat çırpar, ürperir sevda sunar.
Aşkı bitmez alevlenir güz gelir.
 
Zahmetle yapılır "Irgat böreği"
Haşhaşlıdır Çam pınar'ın çöreği
Boş kalmıyor pidecinin küreği.
Bir tadınca damaklara haz gelir.
 
Yakamozlar pırıldayıp göz kırpar.
Güvercinler köprüden kanat çırpar.
Gerdanına bir altın kolye takar.
Pirnçkent'ten ayrı kalmak zor gelir
 
"Güneşin Kenti" de adını sen koy.
Pirinçkale, Pirinçkent adına doy.
Ozanım; ektiğin büyüsün boy boy
Ayrı düşme yüreğine kor gelir.
 
Gemici'nin manzarası yeşilden
Ozanların şiirleri güzelden
Hazan vakti yollar süslü gazelden.
Yüreğime sevdan vurur haz gelir
 
Tekaltı, Aşağı Orman, Çengele.
Çeltiklerin kurusun savur hele.
Haydi tutun, kenetlenin el ele
Tek yürek ol. Tüm engeller vız gelir.
 
Baş pınar'dan,Çam pınar'dan, Konduk'tan
Çeyiz gibi dizelesen sandıktan
KARAKAŞ'ım, O belde de doğduktan,
Kıskansınlar; sivri sinek saz gelir.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

22 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KAYMAK Güner  1960
Ben Çorum ilinin Ortaköy İlçesine bağli Yaylacık köyünde günü ve ayı kesin olarak bilinmeyen 1960 yılında doğmuşum Rahmetli babam Halk Ozanı Aşık Hüseyin Kaymak Oğlum erken askere gitsin diye 01.01.1959 doğumlu olarak nüfusa kayıtımı yaptırmış.  Doğum hikayem böyle şiir'e olan tutkum küçük yaslarda türkülerle sazlarla destan ve atışmalarla iç içe geçti rahmetli babamın Sesi çok yanıktı çok güzeldi tezenesi bambaşka tamamen özeldi eğer ömrünü kültürümüzü yaymak duaz imam ve deyişlere ayirmasaydi Türkiyenin en populer sanatçisi olurdu sanirim.
Bulunduğum davet ve toplantılarda Bağlamayı getirir kucağıma verirlerdi çal söyle diye ısrar ederlerdi Lakin güzel ses Allah vergisiydi payıma düşmemişti bu yüzden şiir yazabileceğimi düşünüyordum. İlk şiir'imi Ölümünün 10. yılında Aşık Veysel için yazmıştım.
1982 yılında Kültür Bakanlığı yayınları arasinda yayınlandı o gün bu gündür şiirle olan kardeşliğim devam ediyor.
Arzu ve isteklerimi etkimi Tepkimi şiir'lerle duyurmaya çalışıyorum. Herkesi şiir dünyasına davet ediyorum.
Şiir tadında kalın  http://corumlu2000aylik.dergisi.info ile Sarı Çiğdem Şiir Defteri'nde http://saricigdemsiir.dergisi.info   çalışmaları yayınlanmıştır.

 

 
Güner KAYMAK
GÜZEL ÇORUM'UM

Güzel Çorum güzel ilim 
Gözümde tutuyorsun özledim seni 
Seni tarif etmeye yetmiyor dilim 
Aklımdan çıkmıyorsun özledim seni 

Hattuşaş'ı aşınca seni görürüm 
Kiremit fabrikalarına bakar ovunurum 
Terminale girince çok sevinirim 
Güzel memleketim özledim seni
Saat kulesini varıp görmeli 
Sarrafı esnafı gezip görmeli 
Leblebiciye girip birkaç kilo almalı 
Güzel vilayetim özledim seni 
 
Ozan GÜNER coşa geldi söyledi 
İndi aşkın deryasını boyladı 
Çorum için gizli gizli ağladı 
Güzel memleketim özledim seni 
Amsterdam/30.03.2003
Güner KAYMAK
CAN ÇORUMLU

Biz Çorumluyuz Çorumlu
Bir birimizden sorumlu
Yerim o tatlı dilini
Hey sırma saçlı Çorumlu

Yeter nazı bırak heri
Aşkınla olmuşum deli
Çok fena özledim seni
Gel sarılalım Çorumlu
 
Çorum benim memleketim
Yıllardır ona hasretim
Belki de sensin kısmetim
Evlenelim biz Çorumlu
 
Ozan GÜNER mutlu olsun
Çektiğimiz çile dolsun
Bu can sana kurban olsun
Gir koluma can Çorumlu
Amsterdam / 19.02.2008
 
Güner KAYMAK
CENNET BAHÇESİDİR BİZİM ORALAR

Çorum ilimizdir Ortaköy ilçem
Cennet bahçesidir bizim oralar
Yaylacık rüyamda her gün her gece
Cennet bahçesidir bizim oralar
Cemilbey yoluna girdiğin zaman
Hafif rüzgar eser dertlere derman
Şanlıosman köyü dinlemez ferman
Cennet bahçesidir bizim oralar
Oldukça kuytuda kadıderesi
Çoğu bilmez balıyakup neresi
Çok meşhurdur gökçepınar dedesi
Cennet bahçesidir bizim oralar
Yeşilyayla bizim köye çok yakın
Ordan karagöz'ün seyrine bakın
Hımıroğlunu arada unutman sakın
Cennet bahçesidir bizim oralar
Kirazlıpınar'ın yoktur kirazı
Mollahasan halkı bahtına razı
Keşlikte edelim hakka niyazı
Cennet bahçesidir bizim oralar
Sogucak köyü bizden alır suyunu
Bilmiyorum kılavuzun huyunu
Unutmadım akpınar'ın yolunu
Cennet bahçesidir bizim oralar
Sultanköy çopraşık sarı süleyman
Kızılhamza köyü dinlemez eman
Fındıklı'ya yolun düştüğü zaman
Cennet bahçesidir bizim oralar
Karahacip köyü salbaşa yakın
Oruçpınar'da çamlara bakın
Cevizli köyünde yaylaya çıkın
Cennet bahçesidir bizim oralar
Hiç görmedim senemoğlu köyünü
Kavakalan ortaköy'e dönmüş yönünü
Su çevirmiş incesu'nun önünü
Cennet bahçesidir bizim oralar
Yukarı kuyucak yukardan bakar
Esentepe suyu çağlayıp akar
Büyükkışla asar yürekler yakar
Cennet bahçesidir bizim oralar
Demirci baba da kaldı nazarım
Her satırda ben yaylacık yazarım
Güner der köyümde olsun mezarım
Cennet bahçesidir bizim oralar
Amsterdam / 03.07.2009
Güner KAYMAK
CANIM YAYLACIK

Unutmak mümkün mü Yaylacık seni
Doğup büyüdüğüm şirin köyümsün
Hep yerinde sayman kahreder beni
İlçe değil, sen il olmaya layıksın

Dört mevsim yaşanır ulu yerdesin
Havan temiz bin bir derde devasın
Tertemiz suların boşa akmasın
Baraj değil, sen denizlere layıksın

Dağlarında çiğdem çiçek açılır
Lale nergis mormenekşe seçilir
Buz gibi suları afiyetle içilir
Anlatmaya değil, görülmeye layıksın

Nice er evliya bağrında senin
Demirci Baba’dan havan hep serin
Burcu burcu koku saçar güllerin
Tabiat harikası denilmeye layıksın

Tarlalarında ekilir mercimek nohut
Ormanında dolu meşe palamut
Yanmış ciğerini kar ile soğut
Güzel Köyüm denilmeye layıksın

Kınalı keklikleri çok öter dağında
Bülbüller şakır bahçesinde bağında
Tarihi eserler gömülüdür bağrında
Medeniyet beşiği anılmaya layıksın

Yankı yapan kayaların çıkmaz aklımdan
Madımak pancarın, doyulmaz tadından
Ozan GÜNER bir ah çeker kahrından
Türküye, şiire, sen destanlara layıksın
Amsterdam 14.12.2004
 
Güner KAYMAK
ASKER

Bu can kurban olsun yurduma benim 34 sayı
Beşikten mezara askerim asker
Daha ben ölmedim olsun haberin
Beşikten mezara askerim asker

Tarihi unutur belki soysuzlar
İhanet duyunca yüreğim sızlar
Vatanı bölemez dinsiz yobazlar
Beşikten mezara askerim asker

İnancı olurmu vatansız kulun
Cahalet bitermi yoksa okulun
Üç günlük dünyada canlar bir olun
Beşikten mezara askerim asker

İzinden çıkmayız ulu önderin
Dokunmayın bana yaram çok derin
Moda oldu papaz varmı haberin
Beşikten mezara askerim asker

İhanet yüzünden terör durmuyor
Mepusun çocuğu asker olmuyor
Hain kurşun mehmedimi vuruyor
Beşikten mezara askerim asker

Bizi yönetenler bizden değilmi
Yetimin mazlumun hakkı yenirmi
İnsan olan ikrarından dönermi
Beşikten mezara askerim asker

Ozan Güner der ki vatan sağolsun
Kardeş kavgaları artık son bulsun
Irak'ta olanlar bize ders olsun
Beşikten mezara askerim asker
Amsterdam / 16.07.2006
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

23 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KAYMAK Halil 1942- 2013
 
                 1942 tarihinde Çorum Ortaköy Yaylacık Köyünde dünyaya geldi.
            Beşikte iken anne ve babasının ayrılmasından dolayı babaannesi tarafından büyütülmüş;köyde okul olmadığı için;Çorum Mecitözü Çıkrık Köyünde bulunan okulda yatılı olarak kaydolmuş;yatılı okulun okumuştur.
            Maddi durumlarının iyi olmamsı yüzünden başka okulda okuyamamış olan Halil aşıkların derlemelerini saz çalıp okumuştur. 15 yaşında şiir yazmaya başlamış ve yazdığı destanları bastırarak il il dolaşarak satmaya başladı.
            Vatani görevini havacı olarak yaptı.başından iki evlilik geçen Halil yazdığı şiirleri  "Hele Bakın Şu Dünya'nın Haline" isimli kitap yayınlanmıştır.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlandım.
 
 
Halil KAYMAK
TÜRKİYE'Mİ ÇOK SEVERİM

Saygılıyım ben ATAM’A
Kurban olam bu Vatan’a,
Hazırım daim kıtama
Türkiye’mi çok severim
 
Her cefaya ben hazırım
Vatan derdini yazarım,
Türk oğlu Türk’üm arslanım,
Türkiye’mi çok severim

Bilirim şeref,şanımı,
Çok severim Vatan’ımı,
Verem uğruna canımı,
Türkiye’mi çok severim
 
Türkiye benim Vatan’ım,
Vatan’a fedadır canım,
Aydınlık olacak sonum,
Türkiye’mi çok severi.
 
Bu Vatan’a olur mu doymak ?
Herkesin hakkı yurt sevmek
Böyle dedi HALİL KAYMAK,
Türkiye’mi çok severim
 
Halil KAYMAK
GÜZEL İLİM ÇORUM

Nasıl meth edeyim ilim ben seni,
Bağların bahçelerin etkiler beni.
Dağlarla çevrili bütün her yanı,
Ne güzel yerini bulmuş Çorum’um.
 
Yaz gelince açılıyor gülleri,
Öter dalında,hoş bülbülleri.
Bütün asfaltlanmış kara yolları,
Gittikçe ileri gitmiş Çorum’um.
 
İlim övülmez mi o bol su ile,
Her tarafa giden asfalt yol ile,
El ele vermiş ilçeyle,köy ile.
Güzel çalışmasın bilmiş Çorum’um.

Git gide yükselir Çorum’un sesi.
Binalar çoğalır,bu neyin nesi ?
Azimle çalışır belediyesi,
Bütün halkın yüzü gülmüş Çorum’um.
 
Her köyüne elektrik verilmiş,
Güzel güzel binaları kurulmuş,
Bütün Çorum halkı hep birlik olmuş,
Kalpten ikiliği silmiş Çorum’um.

İnsanı cana yakın,geliyor söze.
Sebzesi boldur satar ucuza.
Çok büyük faydası dokunur bize,
Çarşısı,pazarı dolmuş Çorum’um.
 
Bu şiirim her dilde okuna,
Dileğimiz Türk Milleti kalkına,
Saygımız sonsuzdur,Çorum halkına,
Çevresine kıymet verir Çorum’um.
 
Dalgalansın daima Türk’ün Bayrağı,
Birleşerek yakın edek ırağı,
Unutmayın ozan Halil KAYMAK’ı
Ne güzel ozanları varmış Çorum’um.
1991
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

24 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KILIÇ Haydar 1947 <Şair>
 
            Ozanımız 1947 tarihinde Çorum Merkez İlçe Eşençay Kışlacık Köyün’de İsmail ve Hatem Hatundan dünyaya gelmiştir. Ozan Galip mahlasını kulanlar. Türkülerinin sonunda Haydar Kılıç ismini kullanır. Askerlik dönüşü köyüne dönen Haydar KILIÇ, uzun yıllar çiftçilik yaptı. 1966 tarihinde evlendi. Bir oğlu ve üç kızı var.
            Küçük yaşlarda okula gitmeyen Haydar KILIÇ 1960 tarihinde açılan gece okumu-yazma kursuna giderek okuma yazmayı öğrenir.
Türkü çalmaya, şiir yazmaya da 1960 yıllarında başlar. Köy odalarında usta âşıklar yanında kendini yetiştirir.
2000 yılında köyden Çorum’a taşınır ve halen Çorum’da ikamet etmektedir.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Haydar KILIÇ
SELAM GETİRDİM

Şu bizim Çorum ilinden
Sizlere selam getirdim
Dallarındaki gülünden
Sizlere selam getirdim
 
Dağlarında, ovasında
Tabiatın doğasında
Oksijenli havasından
Sizlere selam getirdim

Alimlerin kaleminden
Şairlerin kelamından
Halk sevgisi bileninden
Sizlere selam getirdim
 
Dağlarından, taşlarından
Şu ötüşen kuşlarından
Yaşlısından, gençlerinden
Sizlere selam getirdim
 
Yeşili ile alından
Çiçeği ile dalından
Ozan HAYDAR’IN telinden
Sizlere selam getirdim
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

25 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KILIÇ Yaşar
            Dedem köye İmam olarak durmuş. O yüzden köyde tarla, tapan hak getire imiş. Babam; babasından Kur’an-ı Kerim-i öğrenmiş. Köyümüzden okumak isteyenler başka yerlerde okurlarmış.
            Ben; Çorum’a bağlı Çakır Köyünde 1959 yılında doğmuşum. Çocukluktan beri tefekkürü, yalnızlığı, doğayı,mahlukatı severim.
            İlkokulu köyümüzde bitirdim. Ortaokula kayıt yaptırdım. Handa işçilerin içinde bir odada 10 kişi kaldık. Bu sıkıntılı ortamda ancak ortaokulu 25 gün okuyabildim, bırakmak zorunda kaldım.
            Köy yaşantımda çobanlık yaptım. Daha sonraları Çorum kiremit fabrikalarında çalıştım. Sonradan Tekirdağ’daki kiremit fabrikalarında askere gitmeden iki sene çalıştım. Askerliğimi Hava Eri olarak Malatya’da bitirdim.
            Şu anda Çorum Sancaktar camii yanında esans satıyorum. Yalnız kaldıkça kağıt kalemle hat çalışması eksersizleri ile şiir çalışmalarını sürdürüyorum.
            Dünyayı seyretmeye çalışıyorum ve bekliyorum.
Internet’te Yazarımız http://corumlu2000.dergisi.info  Çorumlu2000 Aylık Kültür Sanat ve Tarih ve Edebiyat Dergimizde ve http://saricigdem.dergisi.info Sarı Çiğdem Şiir Defterinde yazıları yayınlanmaktadır.
 
 
Yaşar KILIÇ
MEMLEKETİM

Memleketim;köyümde uzaklarda bir yer var.
Kırk yıldır ki;bir hayal,arzu beni kamçılar.
Dağın derinliğinde,nurdan ayna bir pınar,
Dalar dalar giderim,o ücra güzel yere.
 
Tepede beyaz mabet, sarmaşıklar içinde.
Mihrap, minber, kürsü, Kabe, Kıble ucunda.
Vecd içinde kıyamı, rüku hamd secdesinde,
Dolar dolar ,feyziyle çıkarım seherlere.

Canlı cansız kâinat her şey O’nu ararlar
Yıldızlar, ay ve güneş sıra ile yanarlar,
Susuz ceylanlar,kuşlar,çiçekler hep kanarlar
Sular sular doyulur, rezzaktır rızık vere.
 
Akşam; siyah saçını salıverir ormana.
Tüm mahlukat, figanla haykırır Rahman’a,
Ahenkle, ağaç, çiçek katılırlar kervana,
Salar salar nameyi derler, Allah tek çare.
 
Topluluklar içinde nice yalnız bulunur.
İnsan isterse ıssızda dostla olunur,
Ömür kısa. Ey YAŞAR dünyada ne kalınır.
Solar solar gül beniz, yolculuk var son kere.
05.05.2002
Yaşar KILIÇ
BİZİM KÖYLÜ

Dağ yolunda,kağnılar gıcılar,
Tüttü ocak şimdi dindi acılar.
Küçücük kardeş,ihtiyar bacılar
Bahar ile köylü dermana geldi.

Eker ekinini,tutmuş sabanı,
Yeşermiş,kızarmış yazı,yabanı.
Tırmık almış çatalcayı,tırpanı
Duyarım bizim köylü,harmana geldi.

Allah can verince,bulur defarı
Eder duasını,bekler seheri.
Hazır tahıl ağarıyor tan yeri,
Şimdi sıra ata kervana geldi.
 
YAŞAR’i seyretti geçen yılları,
Dolanıp da diyar gezdin illeri,
Dereden çevrilmiş, akan selleri,
Değirmen çarkına devrana geldi.
11.07.1976
 
Yaşar KILIÇ
KARA GÜNLER

Ne kara günmüş benim bu başım
Dünyaya gelmişim,soğukta kışın
Yuvası olur mu vatansız kuşun
Suç mu ettik kardeş fakir olduysak.
 

Öllük bulamayıp,kerpiç ezmişler
Bir parça bez için köyü gezmişler
Aç soğuk,bazen hayattan bezmişler
Suç mu ettik kardeş fakir olduysak.
 
Soğukta karnı aç ekmek arama
YAŞARİ kimseye yok merhem yarama
Vatanım yok,ekim eksem tarlama
Suç mu ettik kardeş fakir olduysak.
21.06.1976

 

   
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

26 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KURTBAŞ Ahmet
           1969 tarihinde Çorum'da dünyaya geldi. 
           İlkokul öğrenimini Holanda'da Orta ve Lise öğrenimini de Çorum Fatih Lisesinde tamamladı.
           Şiir yazmaya 1981 tarihinde Hollanda'da başladı.
           Şiirleri gazete,dergi ve kitaplarda yayınlandı. gazeteci olan şair şimdi ticaretle uğraşmakta olup  1994 tarihinde ŞİİRLERLE SESLENİŞ isimli basılmış bir kitabı bulunmaktadır.
Internet’te Yazarımız http://corumlu2000.dergisi.info , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirleri yayınlanmıştır.
 
 
Ahmet KUTBAŞ
KURBAN OLAM TÜRKİYE’M

Toprağına,taşına
Kurban olam Türkiye’m.
Ekmeğine,aşına
Kurban olam Türkiye’m.
 
Deniz,ova,tepe,kır
Her bir yanı ayrı sır
Güzelliğin göz alır
Kurban olam Türkiye’m.

Ayrı ayrı illerine
Türkü çalan dillerine
Güzel kokan güllerine
Kurban olam Türkiye’m
 
Vatan denen yurduna
Karıncana,kurduna
Mehmetçiğe,Orduna
Kurban olam Türkiye’m
 
Bayrağına,ezana
Şairine,ozana
Kaderini yazana
Kurban olam Türkiye’m
 
Dengi yoktur biline,
İslâm denen dinine
Yetmiş altı iline
Kurban olam Türkiye’m
Ahmet KUTBAŞ
ONA YANARIM (Çorum Halkı İçin)
Hıdırlıkta yatan Kereb-i Gazi'yi,
Görmeden ölürsem ona yanarım.
Yol kenarında duran Erzurum Dede'yi ,
Bulmadan ölürsem,ona yanarım.
 
Nice sırlar vardır,inan kalede,
Bir çok evler vardır onun içinde,
Sabah namazını Ulu Cami de,
Kılmadan ölürsem,ona yanarım.
 
Alacahöyük'te vardır sfenksli kapı
Boğazköy'de bulursun büyük arslanı,
Saat Kulesinde çalan o güzel sattı,
Duymadan ölürsem,ona yanarım.

Köylerde yaparlar mantı yemeği,
Severler misafire ikram etmeyi,
Ava çıkıp Derin Çay'da yeşil ördeği,
Vurmadan ölürsem,ona yanarım.
 
Bir de Çorum'un leblebisini,
Çok beğenirsin,görsen giysilerini.
Şehit çocuklarının yaşlı gözünü,
Silmeden ölürsem,ona yanarım.
 
Çorum halkı selamlar bütün dünyayı.
Yazın sen de görürsün allı turnayı.
Son olarak bir daha Çorum Halayı,
Çekmeden ölürsem,ona yanarım.
 
KURTBAŞIM sevmem inanın nazı,
Soğuk olur kışı,sıcaktır yazı.
Büyüyüp şehrimden bir güzel kızı,
Almadan ölürsem,ona yanarım.
1986
 
Ahmet KUTBAŞ
YİNE GÖZÜM ÇORUM'DA

Anlamadım,nasıl bir yer bu Samsun.
Derdime derman olmadı benim.
Hey gidi öz şehrim burnumda tütüyorsun
Yaralarım kanar,durmadı benim.

Altın kafes mekan olmaz bülbüle.
Hasret kaldım sevdiğime ben yine.
Acıyorum boşa geçen ömrüme.
Umutlarım yaşıyor ölmedi benim.
 
Karadeniz değil mi Samsun'un süsü.
Martı dolu etraf mavi gök yüzü.
Yine de Çorum'da KURTBAŞ'ın gözü
Neşe yok yüzümde,gülmedi benim.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

27 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÖZBEKMEZ Hıfzı.
17 eylül 1964'te Çorum Sungurlu büyük Polatlı köyünde dünyaya geldim 1974 yılından beri Ankara'da ikamet ediyorum
Ankara Mamak Ortaokulu, Ankara Gazi akşam Lisesi, Ankara Gazi üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Teknoloji Öğretmenliği Mezunuyum.
Şiire merakım orta Okul yıllarına dayanıyor. o günlerden beri şiir yazmaya devam ediyorum.
Ben şairlik iddiasında değilim. Ben kendimi gönlümden geçenleri kağıda aktaran, yazdıklarını dostlarıyla paylaşan, bu sayede bir gün güzel şiirler yazmayı umut eden biri olarak görüyorum.
Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğünde 15 Nisan 1988' de başladığım memuriyet hayatım halen devam etmektedir.
Evliyim ve Allahın emaneti olan 4 çocuğa sahibim. Emrullah Eren ve Mücahit Emre Adında Dünya tatlısı iki torunum var. İki yıldır da şairim.
Internet’te Yazarımız http://corumlu-fikir.dergisi.info  Çorumlu Fikir Aylık Kültür Sanat ve Tarih ve Edebiyat Dergimizde  http://saricigdem.dergisi.info Sarı Çiğdem Şiir Defterinde yazıları yayınlanmaktadır
 
 
Hıfzı ÖZBEKMEZ
ÇORUM BENİM MEMLEKETİM

Kurulmuş bir düz ovaya
Çorum benim memleketim
Sahip mis gibi havaya
Çorum benim memleketim
İnsanları kalbi güzel
Düzeni kendine özel
Okunur türküler gazel
Çorum benim memleketim
Alevi Sünni el ele
Yaşarlar gönül gönüle
Benzer has bahçede güle
Çorum benim memleketim
Yaşıyorlar türkü türkü
Eylemişler baba yurdu
Dost yapıyor kuzu kurdu
Çorum benim memleketim
Dertlerimin dermanıdır
Bu gönlümün fermanıdır
Yiğitlerin harmanıdır
Çorum benim memleketim
Latifim doğmuşum orda
Yaradan koymasın darda
Vatan olmuş kuşa kurda
Çorum benim memleketim
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

28 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 SARIYÜCE Hasan Latif
         1929 yılında Sungurlu’ya bağlı Evci köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. Ortaöğretimi Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde, yüksek öğretimi de Gazi Eğitim Enstitüsünde tamamladı. Ayrıca Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde kamu yönetimi uzmanlığı eğitimi gördü. Hacıbektaş, Sorgun ortaokullarında, Kırklareli, Ankara Balgat liselerinde, Bahçelievler Kız Meslek lisesinde Türkçe-edebiyat dersleri öğretmenliği ve okul yöneticiliği yaptı. 1965 seçimlerinde Çorum’dan milletvekili seçildi. Dönem sonu tekrar Ankara’da öğretmenlik görevini sürdürdü. 1979 yılında kendi isteğiyle emekli oldu. 
         Daha öğrenci iken şiir yazmaya başladı. Sonraları çocuk edebiyatında yoğunlaştı. Anadolu halk kaynaklarına dayalı bir çocuk edebiyatı yaratılması görüşünü savundu. Derlediği çok sayıdaki halk masalını yeniden kurgulayıp , yeni yeni motifler ekleyerek geleneksel masal dilimize uygun şiirli bir dille yazdı. Anadolu Masalları (2 cilt) isimli kitabı T. İş Bankası 1991 yılı Edebiyat Büyük Ödülü’ne lâyık görüldü. Ödül hükümet başkanının katıldığı devlet töreniyle kendisine verildi. Yazar çok sayıda başka ödüller de kazandı. Şimdiye kadar yayınladığı şiir, masal, fables, roman, öykü türünde yüz kitabı yayınlandı. Ayrıca yirmi kadar da ders ve kaynak kitapları basıldı.
          Yaşayan yazarlar arasında en çok yazan ve hâla bu işi sessizce sürdüren SARIYÜCE halen İzmir’de yaşamaktadır. Evli, üç çocuk babasıdır.  Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergimizde http://corumlu2000aylik.dergisi.info ile Sarı Çiğdem Şiir Defteri'nde http://saricigdemsiir.dergisi.info    çalışmaları yayınlandı.
 
 
Hasan Latif SARIYÜCE
ANADOLU

Dertlerin acıların
Anası Anadolu!
Yurtların en güzeli,
En hası Anadolu !
 
Kaç millet geldi geçti,
Kaç fatih iz bıraktı.
Bağrında kaç köy doğdu,
Kaç anne ocak yaktı.
 
Selam sana geçmişten
Gelecekten selam.
Kız kardeşim harmanda
Tandır başında anam.

Pekmez kaynatılıyor,
Bozuldu bitti bağlar.
Davul zurna çalıyor,
Ayşe’nin düğünü var.
 
Halay,zeybek,bar efem,
Sana meydan dar efem,
Kartal gibi çök yere,
Ses versin dağlar efem !
 
Ey anne Anadolu!
Evim,toprağım,tarlam.
Kurak,çorak bozkırlar,
Bire yüz veren ovam!
 
Bin yıllık geçmişimiz,
Uğrunda savaşımız,
Gurbette sılamızsın,
Ekmeğimiz,aşımızsın.
 
Ey sonsuz Anadolu
Anaların anası,
Yurtların en güzeli,
Vatanların en hası.
Hasan Latif SARIYÜCE
ÇORUM

Çorum işlek yol uğrağı
Karadeniz iner geçer.
Sırla dolu her bucağı
Hatti, Hitit konar geçer,
Ovası, dağı, yaylası,
Harmanlar dolu buğdası,
Yüzlercedir fabrikası
Değirmenler döne geçer,.
Leblebisi çıtır çıtı,
Düğün dernek gönül hatır,
Boş geçme al, bir şey götür,
Elden ele hüner geçer.
Tandır kebap, kuyu kuyu,
Lezzet değil sanki büyü,
Budaközü, Çorumsuyu,
Kızılırmak kenar geçer.
Önleri iğdeli köyler,
Yalnızlık türküsü söyler,
Yiğidi gurbete gider,
Özlem özlem yanar geçer.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

29 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TOMBUŞ İhsan 1923-2009
Çorum'un  köklü ailelerinden icra memuru Elvan Efendi'nin torunu, Çorum Belediye Başkanlarından Nazmi Tombuş'un oğlu olan "İhsan TOMBUŞ" 1923 Yılında Çorum'da doğmuş, ilkokulu Çorum'da okuduktan sonra, ortaokulu Robert Kolejinde, liseyi Ankara kolejinde tamamlamıştır.
1948 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan ve askerlik görevini yaptıktan sonra, 1950 yılında Çorum'da avukatlığa başlamış, aynı yıl Demokrat Parti saflarında politikaya atılmıştır.
1961-1977 yılları arasında üç dönem Adalet Partisinden, bir dönem Demokratik Partiden bir dönem de 1983 yılında Anavatan Partisinden olmak üzere toplam beş dönem,Çorum milletvekili seçilen İhsan Tombuş, 1971 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde nüfus aile planlaması konulu bir seminere katılmış, 1971-1981 yılları arasında Devlet Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış, 1975-1976-1977 ve 1984-1985 yılarında Avrupa Konseyi Üyeliğinde bulunmuştur.  Çorum Belediye Başkanlarından Nazmi Tombuş'un oğlu olan "İhsan TOMBUŞ" 1923 Yılında Çorum'da doğmuş, ilkokulu Çorum'da okuduktan sonra, ortaokulu Robert Kolejinde, liseyi Ankara kolejinde tamamlamıştır.
1948 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan ve askerlik görevini yaptıktan sonra, 1950 yılında Çorum'da avukatlığa başlamış, aynı yıl Demokrat Parti saflarında politikaya atılmıştır.
1961-1977 yılları arasında üç dönem Adalet Partisinden, bir dönem Demokratik Partiden bir dönem de 1983 yılında Anavatan Partisinden olmak üzere toplam beş dönem,Çorum milletvekili seçilen İhsan Tombuş, 1971 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde nüfus aile planlaması konulu bir seminere katılmış, 1971-1981 yılları arasında Devlet Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış, 1975-1976-1977 ve 1984-1985 yılarında Avrupa Konseyi Üyeliğinde bulunmuştur.  1950 yılında Çorum'da avukatlığa başlamış, aynı yıl Demokrat Parti saflarında politikaya atılmıştır. 1961-1977 yılları arasında üç dönem Adalet Partisinden, bir dönem Demokratik Partiden bir dönem de 1983 yılında Anavatan Partisinden olmak üzere toplam beş dönem,Çorum milletvekili seçilen İhsan Tombuş, 1971 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde nüfus aile planlaması konulu bir seminere katılmış, 1971-1981 yılları arasında Devlet Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış, 1975-1976-1977 ve 1984-1985 yılarında Avrupa Konseyi Üyeliğinde bulunmuştur.
1997'de "Politikada 41 Yıl", 2001'de "Ben Kimim?" adlı iki anı kitabı yazmış, 2003'te gerçek bir olayı incelediği "Ankara Cinayeti"'ni, 2005'te de "Çırağan Baskını" adlı tarihi romanı yayınlamıştır.
İngilizce bilen Tombuş, iki çocuk babasıdır.
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info yayınlandı.
 
 
İhsan TOMBUŞ
ÇORUM TÜRKÜSÜ

Çorum'un bağları zümrüt yeşildir.
Her mevsim rüzgarı efil,efildir.
Köylüsü,kentlesi uz ve ehildir,
Yiyecek,içecek bol ve sebildir.
 
Çorum'da yaşamak ne mutlu olay,
El ele tutuşup çekelim halay.
 
Bir ovaya bağdaş kurup oturmuş,
Bağrında modern bir sanayi kurmuş
Yiğitliği,sevi ile yoğrulmuş,
Barış ve dostluğu buna delildir,
 
Çorum'da mutluluk ne kadar kolay,
El ele tutuşup çekelim halay.

Dayamış sırtını Kösedağ'ına
Bağlı tarlasına,bahçe,bağına.
Tarihi uzanır Hitit Çağına,
Ta ezelden beri uygar bir ildir,
 
Birlikte toplanıp hep alay alay,
El ele tutuşup çekelim halay.
 
Yaşlılar olgundur,gençler ise şen.
Evler şenliklidir,bahçeler gülşen.
Ayrılmaz Çorum'dan,bir kez yerleşen.
Çorum hiç kimseye gurbet değildir.
 
Çorum'da yaşamak ne güzel olay,
El ele tutuşup çekelim halay.
10 Aralık 1988 Ankara
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

30 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TOMBUŞ Şevket 1911-
Çorum'un köklü ailelerinden İcra Memuru Elvan Efendinin torunu, Çorum Belediye Başkanı Rahmetli Nazmi TOMBUŞ’UN Büyük oğludur. 08 aralık 1911 Tarihinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Çorum’da yaptı. 1929 yılında Ortaokulu bitirdikten sonra tahsile devam etmeyerek babasının yanında ticarete atıldı Daha sonra 1946 yılında Özel İdare Müdürlüğünde memur olarak çalıştı. 1954 tarihinde naklen Çorum Maden İrtibat Memurluğuna geçti. Daha sonra bu memuriyetin lağvı ile  yeni ihdas edilen Sanayi Bakanlığı Çorum Maden İşleri Memurluğunu yürüttü.
            1972 tarihinde kendi isteği ile emekli  olarak aynı yıl Hac Görevini yaptı.
“SEN VE BEN” İsimli bir şiir kitabı bulunmaktadır. Çorum İstem Basımevi baskısı olan kitabın basım tarihi bulunmamaktadır. Basılan bu kitabın içinde bulunan iki şiiri 1994 tarihi gözükmektedir.
            Emekli Memur olarak vefat edene kadar çorumda bulundu. Kitabını yeğeni şiirlerinin Gürsel yayınevi tarafından yayımlanmasını uygun gördüğünü belirterek tarafımıza verilmiştir. Bizde dergilerimde yayımladım.
 Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergimizde http://corumlu2000aylik.dergisi.info ile Sarı Çiğdem Şiir Defteri'nde http://saricigdemsiir.dergisi.info   ve Aylık Şiir Antolojisi Dergisi'nde  http://ayliksiirantolojisi.dergisi.info çalışmaları yayınlanmıştır
 
 
Şevket TOMBUŞ
KÖYDE SABAH

Gün doğarken uyandım kuzuların sesiyle,
Her taraf neşelenmiş bülbülün namesiyle.
Koştum da pencerenin açtım bir kanadını,
Çıkmaktı maksadım şu sabahın tadını.
Baktım güneş ufuktan nurlar saçıyor,
Çiçekler ona karşı kucak açıyor.
Arılar vızıldayarak çiçeklere konuyor
Balı koyup peteğe insanlara sunuyor.
Derenin şırıltısı kulakları okşuyor
Kuzular anneleri ile emişiyor.
Köylüler hazırlıkta gitmek için işine
Köpekler takılıyor çobanların peşine.
Çok tatlı bir şamata ortalığa alıyor,
Kadınlar koyunların sütlerini sağıyor.
Dolduruyor sütleri bembeyaz kovalar
Çiçeklerin kokusu yayıldı ovalara.
Kokladım mis kokuyu derin aldım nefesi,
Doldurdum o havayla göğsümdeki kafesi.
Çok hafif tık taklarla kapı vuruldu yine
Baktım güler yüzlü yaşlı bir hanım nine.
Elindeki tepside süt,yumurta, bal vardı.
Kusura bakma diye o adeta yalvardı.
Ben kahvaltı yaparken ilişti iskemleye
Eski günleri andı başladı söylemeye.
Yiğidim Şehit oldu, gitti Vatan uğruna.
İki yetim büyüttüm bastımda ben bağrıma.
Acı günler geçirdik. Aç kaldık, açık kaldık.
Çok geceler yemeden aç aç uykuya daldık.
Karnımız açtı amma gözümüz toktu bizim.
Hiç kimsenin malında gözümüz yoktu bizim.
Sıkıntılı günlerde anardım yiğidimi,
Ben keselli ederim iki küçük yetimi.
Sonunda işittik ki; Vatanımız kurtulmuş,
Temizlenmiş düşmandan hep selameti bulmuş.
Sevindik, neşelendik, acıları unuttuk.
Gözümüzün yaşını mendillerle kuruttuk.
Çok şükür yavruları büyütüp yetiştiler,
Çalışıp kazandılar bu günlere eriştiler.
Konuşması bitince kalktı tepsiyi aldı,
Çıktı gitti kapıdan yine işine daldı.
Düşündüm derin derin hayran oldum köylüye,
Dua ettim Allah’a onlara bol ver diye.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

31 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TULUK  Hasan
1943 yılında Çorum'da doğmuşum. Anka ra Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu Metalişleri bölümünden mezun oldum. Uzun süre değişik yerlerde  görev  yaptıktan sonra 1979 yılında Çorum Endüstri Meslek Lisesine atandım. Çelik, bakır ve  pirinç  gibi  metalleri çekiçle döverek rölyef, üç boyutlu ve mimari tarzda şekillendirdiğim eserlerimden kompozisyon olarak " Anadolu Kültürü " nü işledim. 
Yurt  içinde  birçok incelemeler ve araştırmalar yaptım  1983 yılında Mimar Sinan Üniversitesinde  misafir sanatçı olarak çalışmalarım izlenmiştir. Yurt içinde ve yurt  içinde bir çok karma ve kişisel sergilere katıldım. 1991 yılında Paris'te düzenlenen  uluslar arası "Les Mains D'or" (Altın Eller)  sergisine şeref  konuğu olarak davet edildim. 3 - 13  Mayıs 1996 tarihleri arasında Lyon-Fontaines Sur Saone beldesinde düzenlenen 3. Altın Eller Bienalinde; Halk oylamasında birincilik,Sanat otoritelerinden oluşan  jüri tarafından en büyük ödülü olan  birincilik madalyası ile iki dalda ödül aldım. 
18 -24 Mayıs 1998 tarihinde Cumhuriyetimizin 75. Yılı nedeniyle Kölh'de düzenlenen "Türk Haftası" kutlamalarına 80 parçadan oluşan koleksiyonumun  yanında;Karadeniz Teknik Üniversitesinde  Araştırma   Görevlisi oğlu,yüksek Mimar Ömer İskender Tuluk'un İstanbul Yalıları, Safranbolu,Kastamonu, Kütahya, Çorum ve Trabzon  evlerinin suluboya çalışmaları da yer aldığı 
Baba -Oğul Anadolu Kültürünün  tanıtıldığı  Cumhuriyetin  75, Yılı sergisi Kölh Baş Konsolosluğunun organizesi ile gerçekleştirdik. 
Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam etmektedir.
 
 
Hasan TULUK
ANADOLU’M

Toprağım,güneşim,ekmeğim,aşımsın.
İçtiğim suyum,kokladığım havamsın.
Canımsın,kanımsın;Vatanımsın.
Senin için ağladım,senin için güldüm.
Bazen bir tablo oldun avuçlarımda.
Bazen bir şiirsin dudaklarımda.
Bir türkü tutturmuşum,
Sıvası dökülmüş,kerpiç örgülü dereli köyden,
Kavalın yanık sesini duyar gibiyim.
Abasına bürünmüş çobanın dudaklarından.
Al yazmalı,mağrur bakışlı genç kızları görüyorum.
Kimi süt sağıyor,kimi ninni söylemekte.
Harman yerini düşünüyorum !
Çeteni,kağnısı,atı,arabası.
Söğüt dallarına bürümüş gümelesi,
Gündüzün güneşin,
Gece;mehtabın ışıklarıyla sarmaş,dolaş.
Dantel örgülü döşeği görüyorum,direğin yanı başında.
Bir yanda bakracı,öte yanda ekmek kazanı,
Ağustos sıcağına kalmış,bağrı yanık harmancı,
Çaresiz dönmekte,boz tenli yorgun savaşçı.
Düğüm düğüm olmuş,altın sarısı başaklar.
Kimi henüz ayakta,kimi saman olmakta.
Elif,elif eserken akşam yeli,
Savrulur harmanlar,yüklenir çeteni.
Anılarda yaşıyorum artık,o mevsimleri.
Koklar gibiyim baharı !
Yağmuru,güneşi,yeşili,mavisi.
Kıvrım kıvrım akar,baharda coşan darası.
Ayağında çarığı,omuzunda heybesi,
İki çift öküzü,çiftçisi,elinde övendiresi.
Devşirir toprağı,karasabanı,leyleği,kargası.
Acıkınca ilişiverir,kağnının yanı başına,
İştahla açar dağarcığını,bakmaz çürük dişine,
Katık eder soğanı,tandır ekmeğine aşına,
Sevdalıyım Anadolu'm,Toprağına taşına.
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

32 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TÜRKMEN Adile Şair

      Şiirleri Mahalli basında yayınlanmakta ve Internet’te Internet’te Yazarımız http://corumlu2000.dergisi.info , Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde http://saricigdem.dergisi.info  ve Aylık Şiir Antoloji Dergisi’nde  şiirlerim yayınlanma devam

 

 
Adile TÜRKMEN
EY BÜYÜK RABBİM

Şu fani dünyada kaderime el atıp günlerimi zehir eden,
Yüreğimi patlatmış bir volkan misali paramparça,sılamdan ayrı.

Yurdumdan ayrı,kimsesiz yaban ellerinin ıssız köşelerinde,
Garip,garip boynum bükük,ellerim koynumda tesellimi,
Gözümün yaşıyla sigaramda koyan,
Yüksek tepelerin üstünde,pembe ufukların ardından,

Pırıl pırıl doğan güneşin yeryüzünü aydınlattığı gündüzlerimi,
Zifiri karanlık gibi yaşatan,insafsız bir kulun bana,
Ettiklerinin günahını çekmeyecek mi ?
Beni bu hallere koyan kulun ettiğimi buldum diyecek mi?
 
Adile TÜRKMEN
GİDEM DEDİM NAZLI YARİM

Gidem dedim nazlı yarim ağladı.
Bir of çekti ciğerimi dağladı
Bilmez misin dayanamam hasrete
Zalim gurbet yollarımı bağladı.

Yüce dağ başında bir gül bitirdim
Nasıl oldu da ben o yari yitirdim.
Eller sevdiğini almış yanına
Elimi koynuma soktum oturdum
 
Ilgıt ılgıt esen seher yelimi yelimi ?
Benim gönlümde divanemi,delimi ?
Durur durur yar göksünü geçirir,
Yoksa bu gün de ayrılığın günü mü ?
   
Adile TÜRKMEN
DÜNYA

İşte gördüm seni dünya !
Ne gerçeksin,ne de rüya.
Bir resim çizilmiş suya,
Sahte ışık,sahte boya.
 
Ah şu tatlı bebekler,
Gonca halinde çiçekler,
Kanatlanmış kelebekler,
Uçamadı doya doya.

Köyümden ne haber var ?
Kim demiş;hayat bu kadar ?
Mezarlarında yatanlar,
Hayat sürmüş,bitmiş güya.
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

33 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BBİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TÜRKMEN Cuma
1962 yılında Çorum Büğet Köyünde dünyaya gelmişim. Büğet Köyü ilkokulunu bitirdim.Köyüm şehre 8 kilometre olduğu  halde  şimdiki  gibi ulaşım kolay olmadığı  için  ortaokulu okumam bir hayli zordu.  Neyse ki   Çorum'da  oturan teyzem vardı. Yanlarında kalmama razı oldular. Eti Ortaokuluna  kayıtımı yaptırdım. 1977 yılında ortaokulu bitirdim.  Aynı  yıl Çorum Ticaret Lisesine kayıtımı yaptırdım. 1978 yılı 3'ü ayında babamı kaybettim. Ağabeyimin  askerde olması sebebiyle köye dönmek zorunda kaldım. Liseyi 2. Sınıftan terk ettim.  1978 yılından itibaren baba mesleği çiftçilik yapmaya başladım.1981 yılında evlendim.1982    yılının 3'ü ayında  askere  gittim.  Askerlik dönüşü aynı işi devam ettirdim. 1989 yılında  Çorum Çiftçi Malları  Koruma Başkanlığında Katip olarak göreve başladım. Halen aynı görevde bulunmaktayım.
İlkokul sıralarında düşüm ya hakim,ya da doktor  olmaktı. Ama maalesef gerçekleşmedi. Okulda  tembel  öğrenci  olmadığımın aksine çok çalışkan olduğumu belirtmek isterim.   
İlkokul sıralarında düşüm ya hakim,ya da doktor  olmaktı. Ama maalesef gerçekleşmedi. Okulda  tembel  öğrenci  olmadığımın aksine çok çalışkan olduğumu belirtmek isterim. 
Mesleğim icabı Çorum yerel  basın ve yaygın   basını   takip  Etmem  kolay  olduğu  için  olaylar hakkında yorum yapabilme olanağım var. Bu  yüzden  şiir   yazarak Yanlış  bulduğum  toplumsal  olayları şiir  diliyle eleştiriyorum. Gençliğe önerim, basından  yabancı  kalmasınlar,güncel
olayları takip edip öz eleştirisini  yapabilsinler.  Yukarıda   anlattığım  sebepler  beni  şiir yazmaya itti.   İlk  şiirim Çorum Hakimiyet Gazetesinde  yayımlandı.   Diğer  yerel gazetelerde  zaman  zaman şiirlerim yayınlanmaya devam ediyor. Çorumlu 2000 Dergisinde şiirlerim yayımlanmakta. 
Şiir dosyalarım var fakat,şiirlerimi kitap haline getirmiş değilim. Kitap haline getirmeme para sal imkanım da yok zaten.Fikirlerimi şiir olarak yazıyorum.  Çorum  yerel günlük basında yayımlatıyorum. Şiirlerimde en çok dini,ekonomik  ve  siyasal konuları eleştiriyorum. 
Bu imkanı tanıyan Mahmut Selim Gürsel Beye ayrıca teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Mahalli basında yayınlanmakta ve Internet’te Yazarımız http://corumlu2000.dergisi.info  Çorumlu2000 Aylık Kültür Sanat ve Tarih ve Edebiyat Dergimizde ve http://fikir.dergisi.info Fikir Dergimizde yazıları yayınlanmaktadır.
 
 
Cuma TÜRKMEN
BİRLİK OLALIM

Fıkra fıkra olmuş ümmeti gardaş
Gelin hak yolunda birlik olalım
Sakın eksiltmeyin himmeti gardaş
Gelin hak yolunda birlik olalım
 
Bırak tefrikayı zamanı değil
Elek tutup dostluğa koyul
Yeter bu sarhoşluk ayıl be ayıl
Gelin hak yolunda birlik olalım

Bu güzel yurt gibi var mı ki başka
Her taraf benzer sanki bir köşke
Muhtacız Yunus’un tattığı aşka
Gelin hak yolunda birlik olalım
 
TÜRKMENOĞLU elbet sorun olacak
Kardeşçe düşünüp çözüm olacak
Karamsar olmayın güzel gelecek
Gelin hak yolunda birlik olalım
Cuma TÜRKMEN
BÜĞET KÖYÜ

Nasıl anlatayım köyüm ben seni
Anlatın gariptir,dinleyen garip
Tomurcuk gül gibi çekersin beni
Kır çiçeği gibi koklayan garip
 
Bin evlerden çıkıp yokuşa sardık
Asfaltı bırakıp ham yola kaldık
Kaç hükümet geldi,kaç mebus gördük
Bu sefil halini sormayan garip
 
Selam sana yedi abdallar tekkesi
Mana aleminde köyün bekçisi
Mezarda yatanın var mı bekçisi
Üç İhlas Fatiha bekleyen garip
 
Destur kalkan Baba köye girelim
Kimler gelmiş,kimler geçmiş soralım
Gökçe Sultan dergahına varalım
Cem evinde semah dönmeyen garip
 
Dülkadir oğluna mekan olmuşsun
Böğürtlen tikenden adın almışsın
Onlar gitmiş,sen geride kalmışsın
Yükseklerden seni horlayan garip

Devret tepesinin güzü yaylası
Soğuk olur Kuzoğlunun çeşmesi
Selam sana Ben Dağının tekkesi
Senin mekanına geleyim garip
 
Ayarık,ilice bağının bekçisi
Yaşlı amcam emektar tarihçesi
İstanbul Gebze genci kepçesi
Yılda bir gün köye gelmeye garip
 
Çirçir tepesinden esiyor poyraz
Çalışkandır köyüm sevilmez haylaz
Çomar üzümünden olur mu pekmez
Kavşut bağlarını görmeyen garip
 
Evliya nutuklu keykürün suyu
Askeri kışlada Türkmen’in beyi
Barajı besliyor köyümün çayı
Helaya kanalı yapmayan garip
 
Üç dere yatağı dalgalı alan
Yüzeli hanedir köyde oturan
Köyün nergisisin hey Deli Hasan
İçince Hasan’a gülmeyen garip
 
Kal altında sarı çiğdem çıkardı
Koyun otlar,kuzuları melerdi
Bağlar oluğundan sığır gelirdi
Simentel sütünü içmeyen garip
 
Al yeşili giymiş gelinler kızlar
İki bayram gelir barışır küsler
İlişkiler sıcak,samimi sözler
İçimden gümanı silmeyen garip
 
Bir ahlar alırsın hey esmer Cemal
Bir gün de ne olur kuşlukta gel
Gelecek nesili taşırsın Mürsel
Cuma kıymetini bilmeyen garip
 
Yeter TÜRKMENOĞLU hem hoca,hacı
Doğruyu söylersem sözlerim acı
Basında,medyada köyümüz önce
Radyo Merhabayı duymayan garip
 
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

34 BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Hasan ÜNALAN
               1928 tarihinde Çorum Arpalık köyünde doğdu.
              Köy Enstitüsü mezunu olup;Arpalıp,Büyük Camili,Ferhatlı,Merkez Cumhuriyet okulu ve Gazipaşa okullarında öğretmenlik yaptı. 1980 tarihinde emekli oldu.
              Hasan ÜNALAN 4 çocuk babası olup,Çorum'da oturmaktadır
     Internet’te Yazarımız   http://corumlu2000.dergisi.info  yayınlandı.
 
 
Hasan ÜNALAN
GELEK BİR GÜN

Gözlerin sulanır dizler sızlar
Yaşlıya verilmiş bunca acılar
Gurbette olanlar seni arzular
Başımıza bunlar gelecek bin gün.
 
Bunlar başa gelecekmiş bilmezdik
Olmasa yok kolay kolay ölmezdik
Çoğalırdık bu dünyaya sığmazdık
Başımıza bunlar gelecek bir gün.

Bir karışık şu dünyaya gelmiştik
Çoluk çocuk torunlara karıştık
Neler çeke çeke hayattan geçtik
Rahat ederim derken göçersin bir gün.
 
Beklemeden düşüverin yatağa
Hasret çeken girmek için toprağa
Bir ansız hayalin kalır bakmağa
Filan ölmüş diye söylerler bir gün.
 
Kara haber çabuk yerini bulur
Uzakta,yakınlar yola koyulur
Meskeninde ağıt figan duyulur
Er geç bu dünyadan göçersin bu gün.
 
Duyanların duymayana söylesin
Yazar böyle yazmış kalan neylesin
HASAN derki Mevlam Rahmet eylesin
Mirasını taksim ederler bir gün.
07/12/1993
 
BİR ÖNCEKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

BİR SONRAKİ SAYFAYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

BU SAYI BAŞINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

 

 
DİKKAT !  BU BİLGİLER TELİF ESERİ OLUP YAZARINDAN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR
Yazışma Adresi: corumlu2000@gmail.com